Trabzon Çaykara Uzungöl

Trabzon Çaykara Uzungöl

Yeşilin her tonuna boyanmış bir manzara seyredebileceğiniz, dünya üzerinde cennetten bir köşedir.

Trabzon Çaykara Uzungöl

ULAŞIM

Trabzon’a 99 km. uzaklıktadır. Çaykara ilçesine olan uzaklık ise, 19 km. Buraya gidebilmek için: öncelikle Trabzon’a ulaşmanız gerekiyor. Uzungöl, Trabzon iline 99 km. uzaklıktadır. Trabzon merkez Çömlekçi Mahallesinde bulunan, Çaykara Tur Minibüsleri ile, günün her saatinde, Uzungöl’e servis var.

Eğer özel aracınız yoksa, bu şekilde ulaşabilirsiniz. Eğer özel aracınız ile, Uzungöl’e gitmek isterseniz: Trabzon-Rize Sahil Yolunu takip ederek ve birbirinden güzel doğa manzarası eşliğinde, Yomra-Arsin-Araklı ve Sürmene İlçelerini takip ederek, Trabzon’un Of İlçesine ulaşacaksınız. Of ilçe girişinden, sağ tarafa ayrılan yolu takip ederek, Çaykara yoluna girmiş olursunuz.

Of ilçe merkezi ile Çaykara arası: 55 km. dir. Yol boyunca, sıra sıra dizilmiş çay fabrikalarını göreceksiniz. Hatta: buralardan çay ihtiyacınızı bile karşılayabilirsiniz. Solaklı Vadisinin batısı istikametinde, Çaykara’ya kadar geldikten sonra, bu defa Solaklı Vadisinin doğu yamacına geçmiş olursunuz.

Vadinin doğu yamacında, dere yataklarından akan, birbirinden berrak buz gibi soğuk suları ve Solaklı Vadisinin o muhteşem güzelliğini seyrederek, Çaykara’dan 20 dakikalık bir yolculuktan sonra, Uzungöl’e ulaşmış olursunuz.

Sonuç olarak: Trabzon’a kadar olan ulaşımın 76 km. asfalt ve sonra da 19 km. stabilize yol ile sağlanmaktadır.

Trabzon Çaykara Uzungöl

GENEL

Eski ismi: “Godandost”. Buradaki köylerin birleştirilmesiyle “Uzungöl Belediyesi” yaratılmıştır. Ancak Trabzon Büyükşehir Belediyesi olunca, burada önce belediyelik gitti, arkasından da buradaki köylerin hepsi mahalle oldu. Buraya da “Uzungöl mahallesi” deniliyor.

Çaykara’ya bağlıdır. Bu arada: daha önceki Uzungöl Belediye Başkanı, halen hakkında 150 yıllık ceza istemiyle yargılanıyor. Sebep: göl çevresindeki kaçak yapılaşmaya izin vermek. Zaten, buraya gittiğinizde bu rezilliği gözlerinizle görecek ve gerçekten buna yaratanlar hakkında 1-2 kelime siz de mutlaka söyleyeceksiniz.

Çünkü: göl çevresinde birçok kaçak yapı var, bir zamanlar duvar takvimlerinde görülen, Uzungöl’de, cami, caminin 2 minaresinin göl yüzeyine yansımış resimleri, görüntüleri artık mevcut değildir, çünkü caminin çevresi ve gölün çevresi yüzlerce yapı ile kaplanmıştır. Her yan otel, restoran, büfe benzeri derme-çatma yapılarla doludur.

Bölgenin zengin bitki örtüsü, yaban hayatı ve manzara güzellikleri nedeniyle, sahanın bir bölümü 1989 yılında  “Tabiat Parkı” olarak ayrılmıştır. Sahanın başlıca akarsuyu Holdizon yani Demirkapı deresidir.

Tabiat parkındaki hakim ağaç türü: Doğu Ladin’idir. Kayın, köknar, porsuk, kızılağaç, gürgen, fındık, kestane gibi ağaçlar ve dağ keçisi, karaca, ayır, kurt, yaban domuzu, sansar, porsuk, vaşak, tilki, çakal gibi hayvanlar görülür.

Kestane’den söz açılmışken: burada muhteşem güzel ve doğal kestane balı üretiliyor. Eğer olur da gerçeğini bulabilirseniz ve yüksek ücretini kabullenirseniz, mutlaka “Kestane balı” satın almalısınız. Uzungöl bölgesinin doğusunda ise yaklaşık 10-20 km uzaklıkta, dağların yüksekliklerinde 10 kadar ufak göl bulunmaktadır. Buralara yürüyüş yapmak mümkündür.

Trabzon Çaykara Uzungöl

Uzungöl ziyaretinizde, dikkatinizi çekecek bir diğer husus: burada birçok Arap turistin bulunması, kara çarşaflı hatta peçeli kadınların bulunmasıdır. Bölge tamamen Arap turistler tarafından doldurulmuş, bunların özellikle Kuveyt ve Katar’dan geldikleri söyleniyor.

Gerek iklimin uygun olması ve gerekse  doğal güzellik, zengin Arapların buraya akın akın gelmelerine sebep olmuştur.

Ama tabii sonuçta muhteşem bir kalabalık oluyor. Özellikle: Arap turistlerin araba kiralayarak buralara gelmeleri hakkında değişik söylemler var. Araplar, kendi ülkelerinde dümdüz yollarda araba kullanıyorlar.

Buranın dar, virajlı, inişli-çıkışlı yollarında ise, hatta yaylalara çıkarken uçurum kenarında, karşılarından bir araba geldiğinde, kendi yani kiraladıkları arabaları sağa çekip, trafiği sık sık tıkadıkları söyleniyor.

Bizim dolmuş sürücüleri de buna karşı önlem olarak: kendi dolmuşlarına polis sireni taktırmışlar, Arap sürücüler polis sireni duyunca hemen kenara çekilip yol veriyorlarmış.

Arap turistler, buradaki tesislerde uzun süre konaklıyorlar. Hatta bir kısmının burada 1-2 ay kadar kaldığı söyleniyor. Tesis demişken, biraz da konaklama yerlerinden söz etmek gerekir.

Burada yaklaşık 50 tesiste 1200 yatak kapasitesi bulunduğu belirtiliyor. Ancak, bunlar mevcut talebin sadece % 25-30 kadarını karşılıyormuş, kalan miktar ise, çevre il ve ilçelerde kalıp günübirlik buraya geliyormuş.

Evet: Uzungöl, denizden 1090 metre yüksekliktedir. Biraz da gölden söz etmek istiyorum. Gölde şu anda temizlik çalışmaları yapılıyor. Yani: gölün dibindeki çamur temizleniyormuş. Zaten: gölün suyunun aktığı derede, su yerine çamur akıyor, gölün üstündeki dubalarla dipten aldıkları çamur, bu dereye veriliyormuş.

Gölün bir zamanlar masmavi ve tertemiz olan suyu, uzun zamandır yemyeşil görünüyor. Göl: heyelan nedeniyle, Haldizen deresinin önünün kapanmasıyla oluşmuştur. Gölün su seviyesi, gelen su miktarına bağımlı olarak farklılık gösterse de, genelde boy uzunluğu 1000 metre, en uzunluğu 500 metre ve  derinliği ise 15 metre civarındadır.

Gölde alabalık yaşamaktadır. Zaten alabalık, bir anlamda buranın simgesi olmuştur. Çünkü uzun yıllardır burada alabalık üretiliyor. İlk olarak 1974 yılında yapılan balık havuzları ile üretim başlamış ve birçok aile için geçim kaynağı olmuştur.

Ancak, özellikle kışın soğuk havalarda bir gecede birkaç kere suyun donması nedeniyle alabalıklar telef olduğundan, insanlar suyun donmaması için sabaha kadar nöbet tutuyorlarmış.

18-20 aylık yetiştirme dönemi sonunda, balıklar 250-300 gram olarak servise hazır hale geliyormuş. Ancak, yine hassas bir husus, buradaki restoranlarda alabalık yemek isterseniz; tereyağı ile yapıldığında çok ağır olduğunu unutmayın ve alabalık için, mutlaka ızgarada pişmiş olmasını tercih edin.

Buraya ait diğer bir özellik: buranın iklimidir. Sabahtan günlük-güneşlik olan yöre, öğleden sonra sis-pus içinde kalacak şekilde değişik bir iklime sahiptir. Zaten burayı ziyaret edenler, sıcak yaz günlerinde buradaki harika hava nedeniyle buraya geliyorlar. Özellikle Arap turistler.

Yazları böyle ama Uzungöl’de kışlar ağır geçiyor. Burada bulunduğunuz sürede, hangi ayda olursanız olun, mutlaka yağmurla ve sisle karşılaşacaksınız. Çünkü bölge yoğun yağmur alıyor. Güneş denizde oynak balık gibi, bulutların arasında bir görünüp bir kayboluyor.

Yani burayı ziyaret edecek okurlarıma, yanınızda mutlaka kalın giysiler ve mutlaka yağmurluk ve şemsiye bulundurmanızı öneririm. Tabii ayakkabılarda önemlidir.

Yamaç paraşütü

Trabzon, Havacılık şenlikleri, Mayıs ayı içinde, Uzungöl’de yapılıyor. Trabzon Valiliği tarafından düzenlenen bu şenliklere, yurt içinden ve yurt dışından, birçok paraşütçü katılıyor. Yamaç paraşütü yapılıyor. Ama tehlikeli, çünkü ters rüzgarlar olabiliyor.

Burada eskiden uluslararası yamaç paraşütü yarışmaları yapılıyormuş, bir yarışma sırasında milli bir sporcu gölün üstüne düşer ve bu küçük gölde kurtarılamaz, ölür. Bunun üzerine buradaki organizasyonlar iptal edilir. Siz yine de göl çevresinde kişisel olarak yapılan yamaç paraşütleri görebilirsiniz.

Trabzon Çaykara Uzungöl

TARİHİ

Evet, bu bölgede, uzun süre ikamet eden Rumların bulunduğu köylere, devlet tarafından Türkler yerleştirilir. Buhara, Türkmenistan, Batum gibi bölgelerden getirilen Türkler, her köye dağıtılırlar. Böylece, 50 hanelik Rumların yaşadığı bir köyde, ortalama 2-3 hane de Türk yerleştirilmiştir.

Bu sırada; Türk ve Rum çocukları birbirleriyle oynarken, Türk çocukları Rumcayı öğrenmiş oluyorlar. 1890 yılından sonra, Türkler çoğalmış ve buna karşılık ise Rumlar azalmıştır. 1924 yılındaki mübadele sonucunda ise, Rumlar bölgeden ayrılmıştır.

GEZİ ROTASI

Genelde, yağan veya çiseleyen yağmura karşı gerekli tedbirleri aldıktan sonra; geziye, derenin göl ile birleştiği noktadan başlayabilirsiniz.

Ahşaptan yapılmış asma köprünün üzerinden geçerek, gölün dereye göre sol yanından yürüyüşe başlayın.

Göl ve vadi dağlar tarafından kuşatılmış. Dağlarda: yeşilin her tonuna rastlamak mümkün. Kaya yamaçlarındaki mor dağ gülleri ise, yeşilin içerisinde, kendi güzelliklerini daha rahat sergiliyorlar. Yeşillik, dağ güllerine güzel bir fon oluşturuyor.

Göl küçük bir göl. Sakin ve duru. Dağlardan kaçıp gelen yağmur ve kar suları, burada dinleniyor. Arkasından, tekrar yoluna devam ediyor.

Manzaraya daha hakim olabilmek için, yayla istikametinde giden stabilize yola çıkın. Burada, dereden inen sularla, yapay bir şelale yapılmış. Gölün hemen ilerisinde tarlalar var. Tarlalar küçük küçük.

Ahşap evlerin önünde oynayan kızlar ve yöre insanı; fotoğraf makinesini pek sevmiyorlar. Objektifi doğrulttuğunuzda, yüzlerini başka tarafa çeviriyorlar. Buna lütfen dikkat edin ve insanları rahatsız edecek ölçüde fotoğraf çekmeyin, daha doğrusu tabiat, doğa, manzara fotoğrafları çekmeyi tercih etmelisiniz.

Evet, göl kenarında bir tur attığınızda, vaktin iyiden iyiye ilerlemiş olduğunu göreceksiniz. Bol oksijen, yediğiniz kahvaltıyı çoktan eritmiş. Öğle yemeği yemek için göl kıyısında bolca bulunan tesislerden birine girebilirsiniz.

Buranın en güzel yemeği: alabalık ve bir de fırında köfte var. (ben fırında köfteyi tercih ettim, güzel) Yemekten sonra ise, çayınızı yudumlayabilirsiniz.

Trabzon Çaykara Uzungöl Kerestel Yaylası
Trabzon Çaykara Uzungöl Kerestel Yaylası
Trabzon Çaykara Uzungöl Kerestel Yaylası

UZUNGÖL YAYLALARI

Uzungöl ziyaretinizde mutlaka yaylalara da çıkmanızı öneririm. Zaten, burayı ziyaret edenlerin birçoğu bu yaylalara da çıkıyorlar. Yaylalara çıkmak için, Uzungöl kıyısındaki dolmuş-minibüsleri kullanabilirsiniz.

Bu dolmuşlar 11 yolcu taşıyor ve sürücüleri, yıllardır burada araç sürmeleri nedeniyle gayet tecrübeliler. Zaten: yaylalara çıkarken göreceğiniz manzaranın yanında, stabilize yani toprak yolun hemen kıyısındaki uçsuz uçurumları görünce mutlaka korkacak ve heyecanlanacaksınız.

Çünkü: Uzungöl yakınlarındaki Lustra ve Karestel yaylalarına çıkarken kullanılan yol: toprak yani stabilize, dar ve çıkarken sağ yan, inerken ise sol yan tamamen uçurum, ama bu sıkıntının keyifli yanı muhteşem bir manzara görülmesidir.

Trabzon Çaykara Uzungöl Yaylaları
Trabzon Çaykara Uzungöl Yaylaları
Trabzon Çaykara Uzungöl Yaylaları

Evet: Uzungöl kıyısında hemen merkezden binebileceğiniz bu dolmuşlarda: yola çıktığınızda yaklaşık 8 km yani yarım saat sonra: Lustra yaylasına (Lustra yaylasına ait ayrıntılı tanıtım yazısı: yine bu sitede “Lustra yaylası” başlığı altında bulabilirsiniz) ve hemen ardından Karestel yaylasına ulaşacaksınız.

Trabzon Çaykara Lustra Yaylası gezi yazısı hakkındaki yazım için Çaykara Lustra Yaylası

Bence: Karestel yaylasında mola verin, dolmuştan inin ve biraz ilerideki küçük tesise gidin, onun hemen arkasından, aşağıda Uzungöl’ün ve uzaklarda bulutların manzarasını izleyin, tek sıkıntı, buraya çıktığınızda sis olmamasıdır, sis olduğunda tabii ki hiçbir şey görmek mümkün olmuyor.

Aksi halde yani sis olmadığında, aşağıda muhteşem bir manzara, gözlerinize inanamayacaksınız. Bu manzarayı izledikten sonra: yaylanın yemyeşil çayırlarında yürüyüş yapabilir, tesiste ayran veya çay içebilirsiniz. Söylenenlere göre: 21 gün burada kalındığında, kalan insanın vücudundaki kan, tümüyle yenileniyormuş.

Oksijen bol, gürültü yok, hava aşırı sıcak değil, her yan yemyeşil ve masmavi bir gökyüzü, uzaktan pamuk benzeri bulutlar. İşte bunları görmek için, mutlaka Uzungöl ziyaretinizde yaylalara da çıkın ve Karestel yaylasında zaman geçirin.

Trabzon Çaykara Uzungöl Kiremitli Köprü
Trabzon Çaykara Uzungöl Kiremitli Köprü
Trabzon Çaykara Uzungöl Kiremitli Köprü

KİREMİTLİ KÖPRÜ-HAPSİYAŞ KÖPRÜSÜ

Trabzon-Of-Dernekpazarı-Çaykara-Uzungöl yolu üstündedir. Uzungöl ziyaretçileri, bu muhteşem güzellikteki köprüyü de mutlaka ziyaret etmektedirler. Tek gözlü kemer köprü, 1935 yılında, büyük ahşap kütüklerle yapılmıştır.

Kesme taş ayakları: kayalar üzerine oturtulmuştur. Ahşap gövdesinin üstünü, yöreye has kiremitli bir çatı örter. 1996 yılında anıtsal eser olarak tescil edilmiştir. Çatışı kırmızı renkte olduğundan, kiremitli köprü olarak anılmaktadır.

Trabzon Çaykara hakkındaki gezi yazım için  Çaykara

Trabzon Akçaabat

Trabzon Akçaabat
akçaabat.1
Trabzon Akçaabat

 

Trabzon Akçaabat: Karadeniz otobanı üzerinde, köftesi ile öne çıkan bir ilçemiz.

ULAŞIM

Akçaabat, il merkezi Trabzon’un 13 km. batısındadır.  İlçenin 22 km. batısında, Çarşıbaşı ilçesi var. 25 km. güneyinde Düzköy ve devamında Tonya.

Trabzon Akçaabat

TARİHİ

Yörede, çok miktarda çınar ağacı var. Bu yüzden, yörenin ismi, tarihi süreç içinde: Platana diye anılmış. Ama daha sonra; burada ticaretin gelişmesi ve paranın bol olması nedeniyle “Akçaabat” diye anılmaya başlanmış.

İlçe: Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmiş. Bölgede: Roma, Bizans, Kommenos ve Osmanlı dönemlerine ait çeşitli kalıntılar var.

Akçaabat’ın tarihinde: 1810 yılının özel bir anlamı var. Bu tarihte: Rus donanması, Sargana Mevkiine çıkarma yapmak istemiş. Ancak: yöre halkı, 969 şehit (48 kadın) vererek, savunma yapmışlar ve bu çıkartma harekatına engel olmuşlar.

I. Dünya Savaşı sırasında da, 1916 yılında, Ruslar, Akçaabat yöresini işgal etmişler, ancak bu işgal de fazla uzun sürmemiş ve 1918 yılında Akçaabat düşman işgalinden kurtarılmış.

Trabzon Akçaabat

GENEL

Akçaabat: Trabzon’un en büyük, Karadeniz bölgesinin ise en önemli yerleşim yerlerinden biridir. Aynı zamanda, ulaşım bakımından da önemli bir kavşak noktasında bulunmaktadır.

İklim olarak değerlendirildiğinde: Karadeniz bölgesinde bulunmasına rağmen; Akdeniz ikliminin hakim özellikleri görülür. Yazları: sıcak ve kurak, kışları ise ılık geçer. Bu iklim özellikleri nedeniyle: yörede: zeytin ve narenciye yetişir.

Her Salı günü: Akçaabat’ta Pazar kurulur. Bu pazarda: sebze, meyve ve hayvansal ürünleri bulmak mümkün. Tarımsal üretim içinde: tütün öne çıkar. Kıyı bölgelerinin ekonomisi ise, balıkçılık üzerine kuruludur. Tütün dışında: fındık, mısır, kivi, çilek gibi ürünler yetiştirilmektedir.

NE YENİR

Akçabat köftesi

İlçenin adını, tüm ülkemize duyurmuştur. Türkiye’de yapılan köfteler lezzet bakımından sıralamaya sokulduğunda: en lezzetlisi Sultanahmet köftesi, sonra İnegöl köftesi ve ardından Akçaabat köftesi gelir.

İlk ortaya çıkışı: 1945’li yıllardadır. Ülkemizde yapılan diğer köftelerden farklı ve ayrıcalıklıdır. Özelliği: köfte yapılacak kıymanın iki defa çekilmesidir. ikinci çekilmede bol sarımsak katılarak çekilir, yani diğerlerinden ayrılan özelliği bol sarımsaklı olmasıdır. Bir gün dolapta bekletilen köfte ardından pişirilerek servis edilir.

Yanında: yayık ayranı, özel piyazı ve Trabzon ekmeği sunulur. Piyaz: eskiden maydanoz, soğan, haşlanmış kuru fasulye ile yapılırdı, daha sonra maydanozun yerini ince kıyılmış marul aldı. Buraya yolunuz düştüğünde, mutlaka deneyin.

Tereyağı

Akçaabat’ın tereyağı meşhur.

NE SATIN ALINIR

Akçaabat’tan: fındık ve fındık ürünleri ve tereyağı satın alabilirsiniz.

Trabzon Akçaabat

GEZİLECEK YERLER

MERSİN BÖLGESİ

Burada yazlıklar vardır. Trabzon ilindeki zenginlerin yazlıkları burada deniz kıyısında, denize sıfırdır. Yazlıkların önünde koy gibi kumsallar vardır, yani evlerin önü plajdır.

Trabzon Akçaabat Akçakale

AKÇAKALE

Denize hakim bir teras üzerinde yapılmış. 1297-1330 yılları arasında, İmparator Aleksios tarafından, Selçuklulardan korunmak amacıyla yaptırılmıştır. Moloz ve kesme taşlardan oluşmuştur.

Trabzon’un ele geçirilmesinden sonra: bu kale, 7 yıl daha alınamamış ve daha sonra, Fatih Sultan Mehmet’in komutanlarından Mahmut Paşa zamanında ele geçirilmiştir.

Ancak: kuşatma sırasında, Mahmut Paşa şehit düşmüş ve kalenin içine gömülmüştür.

Trabzon Akçaabat Orta Mahalle

ORTA MAHALLE

Akçaabat’ın tarihi mahallelerinden biridir. Burada: Osmanlı döneminden kalma, sivil mimari örneklerini, sokakları, merdivenleri, duvarları ve çeşmeleri görebilirsiniz. Burası: Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Burada: göze çarpan yapılar: St. Michael Kilisesi, Şapel ve günümüzde ilköğretim okulu olarak kullanılan kilise okulu var. Orta mahallesinin sokaklarında, tarihe bir yolculuk yapabilirsiniz.

Trabzon Akçaabat Hıdırnebi Yaylası

YAYLA TURİZMİ: HIDIRNEBİ YAYLASI

Yörede, yayla turizmine yönelik olarak en büyük şenlik: 19-20 Temmuz tarihlerinde düzenlenen: Orak yedisi (Hıdırnebi ) Şenliğidir. Hıdırnebi Kayasının arkasında bulunan, Argolos çimenlik alanında yapılır.

Hıdırnebi Yaylası: ilçe merkezine, 30  dakika uzaklıktadır. Burada: rakım 1700 metre olup, turistik tesisler bulunmaktadır. Bu nedenle: yöre ve yakın yerleşim bölgelerindeki insanlar tarafından, bir tatil beldesi olarak tercih edilmektedir.

Trabzon Akçaabat Sera Gölü

SERA GÖLÜ

İlçe merkezinden, 5 km. uzaklıktadır. 1950’li yıllarda oluşmuş bir set gölüdür. İlginç olan yönü: yörede yaşayan insanların gözlerinin önünde, birkaç gün içinde oluşmuştur.

Trabzon’dan ilçeye girişte, Yıldızlı Beldesi sınırları içindedir. Gölün uzunluğu: 4 km. ve genişliği ise, 150-200 metre civarındadır. En derin yeri: 55 metredir.

Güzel bir turizm bölgesidir.

Trabzon Akçaabat Çalköy Mağarası

ÇALKÖY MAĞARASI

İlçe merkezine, 30 km. uzaklıktadır. Buraya: Karadeniz Sahil yolundan, Akçaabat-Söğütlü köprüsünden dönülmeli, Düzköy yolundan yukarı doğru ilerleyip, ulaşmak mümkün.

Türkiye’nin en büyük mağarasıdır. Mağara içindeki; sarkıt-dikitler ve su ile şelale, muhteşem bir güzellik sunuyor. Mağaranın uzunluğu tahminen 1000 metre ve bu uzunluğun, yaklaşık 550 metrelik bölümü, günümüzde gezilebiliyor. Yürüyüş parkuru var ve ışıklandırma yapılmış. Mağaranın ortasından: kulaklık deresi geçiyor. Yağışlı mevsimlerde mağaranın içindeki suyun derinliği 50 cm. kadar yükselirken, yaz aylarında, bu seviye 10-15 cm. kadar düşüyormuş.

Mağaranın çıkışında da, bir çay evi var. Mağaradan çıkınca, burada çay içmek ve biraz dinlenmek mümkün. Bu arada: mağaranın içi gerçekte serin, üşümemek için, yanınıza ilave giysi almanız gerekiyor.

Çarşıbaşı tanıtımı.

Düzköy tanıtımı.

Tonya tanıtımı.

 

 

Trabzon Vakfıkebir

Trabzon Vakfıkebir

Ekmeğin anavatanıdır. Zaten girişte “Ekmeğin Anavatanına Hoş geldiniz” tabelası mutlaka dikkatinizi çekecektir. Evet, Vakfıkebir denince, bu iki kelimeden oluşan sözcük kullanılıyor.

Ayrıca: Vakfıkebir, Türkiye’nin 217 ve Trabzon’un 3.en gelişmiş ilçesidir. Burada: ilçe merkezinde, çarşıda gezinin, Vakfıkebir ekmeğini ve tere yağını mutlaka tadın ve hatta, şartlarınız uygun ise, satın alın, hediyelik veya kendiniz için.

Turizm olarak, burada başkaca bir şey bulamazsınız.

Trabzon Vakfıkebir

ULAŞIM

Trabzon il merkezine, 45 km. uzaklıktadır. İlçenin 8 km. doğusunda Çarşıbaşı ilçesi, 5 km. batısında Beşikdüzü ilçesi, 22 km. güneyinde ise, Tonya ilçesi var.

Samsun-Trabzon-Rize devlet kara yolu, ilçe merkezinden geçiyor.

TARİHİ

Vakfıkebir’in ilk adı: “Fol”. Bu isim: ilçenin, 44 km. güneyinden doğan ve ilçe merkezinden denize dökülen, aynı isimli ırmaktan geliyor. İlçenin tarihi süreç içinde kullanılan ikinci ismi “Büyükliman”.

Çünkü: ilçenin, doğusunda bulunan Fener Burnu ile, batısındaki Zeytin Burnu arasında kalan kısım, karayel rüzgarına kapalı, doğal bir limandır. İlçe, bu doğal limanın merkezindedir. Bu nedenle, buraya, uzun süre “Büyükliman” ismi de kullanılmıştır.

Bugünkü isim ise: Yavuz Sultan Selim’in annesi, Gülbahar Hatun’dan gelir. O yıllarda: Trabzon valisi olan oğlu, Yavuz Sultan Selim’i ziyaret etmek üzere: İstanbul’dan gemi ile, Trabzon istikametinde yola çıkan Gülbahar Hatun;  içinde bulunduğu gemi ile, büyük bir fırtınaya yakalanır ve kurtulması halinde, karaya ayak basacağı toprakları Allaha vakfedeceğini adar.

Evet, düşündüğünüz gibi, gemi kurtulur ve Büyükliman bölgesinde karaya çıkarlar. Gülbahar Hatun, burayı vakfeder. “Kebir” büyük demektir. Vakfıkebir “Büyük vakıf” demektir, orada biriken paralarla buraya bir şehir inşa ettirilmiştir. Vakfıkebirliler, Akçaabatlılara takılırlar “Sizinki akçe abattı, bizden kalan akçelerle kurulmuş” derler.

Vakfedenin büyük olmasından dolayı, bu tarihten sonra, yörenin adı “Vakfekebir” yani “Büyük Vakıf” olarak kullanılmaya başlanır. Ancak: günümüzde, yöre hakkında “Fol” ve “Büyük Liman” isimleri de kullanılmaktadır.

Gelelim tarihi sürece. İlçenin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmiyor, ancak çok eski bir yerleşim yeri olduğu düşünülüyor. Tarihi süreç içinde: Hitit, Pers, Roma, Bizans ve Trabzon Rum İmparatorluğunun hakimiyetinde kalan yöre, 1461 yılında, Fatih Sultan Mehmet’in ele geçirmesi sonucu, Osmanlı hakimiyetine girer.

Yörenin fethedilmesinden sonra, Osmanlı topraklarının değişik yörelerinden gelen Türk boyları, İlçeye yerleşirler. 1874 yılında, Trabzon vilayetine bağlı bir ilçe olarak göze çarpıyor.

20 Temmuz 1916 tarihinde, Rusların işgali var. 14 Şubat 1918 tarihinde ise, düşman işgalinden kurtuluş görülüyor.

Trabzon Vakfıkebir

GENEL

İlçe, genel olarak engebeli bir araziye sahiptir. Arazinin elverişsiz yapıda olması sonucu: erozyon ve heyelan ortaya çıkıyor. Bunun sonucunda ise: bölgede, yerleşim, tarım, ulaşım problemleri oluşuyor. Dağınık yerleşimler ortaya çıkıyor.

İlçe merkezinde: Karadeniz’e dökülen: Fol deresi ve Kirazlık deresi, en büyük akarsular olarak öne çıkıyor.

Karadağ yaylası, ilçenin en önemli yaylasıdır. Yaylacılık turizmi; son yıllarda, yörede önem kazanmıştır. Yöreye has en büyük özellikler ise; Vakfıkebir ekmeği ve Vakfıkebir Tereyağı.  Her yıl; “Ekmek Festivali” yapılır.

İklim olarak değerlendirildiğinde: ılıman iklim hüküm sürüyor. Yazlar orta sıcaklıkta, kışlar ılık ve her mevsim yağışlı geçiyor. Yağmurun en yoğun olduğu mevsim: sonbahar, ilkbahar ve kış. Kıyı kesiminde, bazen kar düşmeden kışın geçtiği de oluyor.

 

VAKFIKEBİR EKMEĞİ ÖZELLİKLERİ

Evet, tüm ülke satında meşhur olan ekmeğin özelliklerinden söz etmek istiyorum. Ekmek, gerçek doyurucu bir ekmektir. Büyük yapılması sonucu pişirme süresi uzar ve dış kabuk kalın, iç kısım yumuşak olur.

Ekmeğin bayatlama süresi uzundur. Uygun koşullarda saklanması halinde: 5-15 gün kadar, bozulmadan saklanabilir. Ekmek soğuduktan sonra: temiz bezlere sarılı olarak, tahta kutular içinde 5-10 gün, kağıda sarılı ve naylon poşet içinde, buzdolabında ise 10-15 gün saklanabilir.

Ancak makinede dilimlenirse bayatlar, ekmek buzdolabına konulmalı, kenarından kesip kesip yenilmelidir. (Bu ekmekten güzel tost olur)

Odun ateşinde piştiği ve ekşi maya kullanıldığı için, kendisine has bir lezzeti var. Ekşi maya: ekmeğin daha iyi kabarmasını ve geç bayatlamasını sağlıyor. Ekmeği ıslatıp dolaba koyduğunuzda, serin yerde “ekşi maya” olur. Vakfıkebir ekmeği, bu ekşi maya ile mayalanır.

Pişme süresi uzun olduğundan ve iyi piştiğinden, yenildiğinde midede şişkinlik yaratmaz. Keskin bıçak kullanıldığında: ufalanmaz.

Vakfıkebir yöresinde, ekmek ile ilgili bazı gelenek-görenekler var. Ben bunlardan, yalnızca bir tanesinden söz etmek istiyorum, sanırım, bu yalnızca yöreye ait bir gelenek-görenek değil, tüm ülkede uygulanması gereken bir alışkanlık olması gerektiğini düşünüyorum: “ Sofrada ekmek artığı bırakılmaz. Sofrada ekmek artığı bırakıldığında: kalan ekmekler, peşimizden ağlar”

EKMEK FESTİVALİ

Ekmek festivalinin etkinlikleri: Vakfıkebir ekmeği ve barış konulu resim yarışmaları, folklör gösterileri, bisiklet yarışmaları, taş fırın ekmeği seçimi, tereyağı ile birlikte ekmek sunumu, ekmek sinevizyonu, yüzme yarışması, futbol karşılaşmaları gibi, yarışma ve gösteriler düzenleniyor. Bunlar ile, yöre gençleri bir araya getiriliyor.

Bu şekilde, ekmek festivali ile birlikte: yörenin ve ekmeğin yöreye turizm ve ekonomik açıdan girdi sağlamak amacı ile tanıtım yapılıyor. Festivalin en büyük özelliği ise: ilçe dışında yaşayan Vakfıkebirlilerin, festival süresince, buraya geliyor olmaları. Böylece, yöre insanları birbirleriyle kaynaşıyorlar. Yöreye, bir hareketlilik, canlılık ve parasal girdi sağlanıyor.

Bu arada, festival, her yıl Ağustos ayında, 3 gün süre ile düzenleniyor.

VAKFIKEBİR TEREYAĞI

Vakfıkebir tereyağı: saf süt kremasından geleneksel yöntemlerle yapılıyor. Kendisine has, doğal sarılığı, güzel kokusu ve tamamen doğal yapısı var. Uygun koşullarda, 4 ay özelliğini ve lezzetini kaybetmeden saklanabiliyor. Yemeklerde rahatlıkla kullanılabiliyor.

NE YENİR

Vakfıkebir’de yöresel lezzetler şunlar: Yağlaş (mısır unu, peynir ve tereyağı ile yapılır), Hamsi Kuşu (mısır unu, maydanoz, hamsi, pırasa, yeşil soğan), Sarambula (mısır unu, pırasa, soğan, hamsi) sayılabilir.

VAKFIKEBİR TURİZM

Vakfıkebir’de, turizm denilince: antik dönemlerden kalma, kalıntılar yok. Burada turizm: deniz, yayla, yemek ve dinlenme amaçlı tesisler ile hizmete sunuluyor.