Tortum, Erzurum arası uzaklık: 57 km. Tortum, Narman arası uzaklık: 43 km. Tortum, Uzundere arası uzaklık: 45 km. Tortum, Artvin arası uzaklık: 120 km.
TARİHİ
Bölge 1458 yılında Akkoyunlular ve 1467 yılında ise Osmanlı egemenliğine girer. Bölge Gürcüler ve Osmanlılar arasında sık sık el değiştirir. 1549 yılında ise kesin Osmanlı egemenliğine girer. 19’ncu yüzyılda İspir kazasına bağlı bir mahiyedir. Osmanlı kaynaklarında yörenin ismi “Sengistan” yani “dağlık, taşlık yer” demektir. Yerleşim merkezi önceleri Tortumkale mahallesi olarak tanınır. Daha sonra Nihah mahallesi olur. Tortum ismini, aynı isimle anılan çaydan alır.
GENEL
İlçe Erzurum ilinin kuzeyinde, Karadeniz bölgesindedir. Dar ve uzun bir vadide kurulmuştur. Arazi yapısı oldukça dağlıktır. Rakımı ortalama 1450 metredir. Yörede Karadeniz iklimi hakimdir. Yüksek kesimlerde ise karasal iklim hakimdir. Tortum çayı özellikle rafting organizasyonları için yoğun tercih edilmektedir. Bölgede yaşayanların geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır.
NE YENİR
Yörede “Çağ Kebabı” denen (eski ismi Bico) ve keçi ile koyun etinden yapılan bir tür et yemeği oldukça meşhurdur. Bu yemek türü Kafkas kültürüne has bir lezzettir.
GEZİLECEK YERLER
HINÇER KALESİ
İlçe merkezine bağlı 1.5 km uzaklıktaki Bahçeli Mahallesindedir.
Kale yüksek bir kayalık alan üzerinde inşa edildiği için patika bir yoldan geçilerek ulaşılır. Kalenin bulunduğu alan tamamen ormanlıktır. Kalenin giriş kapısının bulunduğu alandaki duvarlar yıkılmıştır. Sur duvarlarında yer yer pencere açıklıkları bulunur. Kale ulaşılması güç bir kayalık arazi üzerinde kurulduğundan dolayı, kalenin beden duvarlarının büyük bir kısmı sağlam olarak günümüze ulaşmıştır. Kalenin yıkık olan duvarları ise iklim şartlarından dolayı tahrip olmuştur. Kalede malzeme olarak moloz taş kullanılmıştır.
ZÖKÜN GÖLÜ
İlçe merkezine 2 km uzaklıktaki Söğütlü Mahallesindedir. Burada yüzen adalar var.
NİHAH KALESİ
İlçe merkezine 5 km uzaklıktaki Kalealtı mahallesindedir.
Küçük çaplı bir Ortaçağ dönemi kalesidir. Kale yapımında düzgün kesme taş ve kireçli harç kullanılmıştır. Günümüzde, sadece iç kale bölümü ayaktadır.
KİREÇLİ KÖPRÜ
İlçe merkezine bağlı 18 km uzaklıktaki Pehlivanlı Beldesi Derekapı Mahallesi Güvütkapı mevkiindedir.
Dumlu çayı üzerindedir. Kitabesi yoktur. Bu yüzden ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmez. Burada hassas bir durum var. Köprünün yakınında herhangi bir yerleşim yeri mevcut değildir. Ancak kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda Dumlu çayını aşan bu köprünün güney tarafında, prehistorik yerleşim izleri tespit edilmiştir. Yani, bu köprünün prehistorik yerleşim yerine geçişi sağlayan ve temelleri oldukça eski dönemlere uzanan bir kalıntı olduğu anlaşılmaktadır. Köprünün Bizans devrinden kalmış olabileceği ifade edilir. Prehistorik yerleşim yerinde Urartulara, Romalılara, Bizanslılara ait olabileceği tahmin edilen mağara yerleşimi, kayaya oyulmuş 3-4 metre derinlikte bir kuyu, tapınma nişi, burasının eskiden beri kullanıldığını gösteren önemli kalıntılardır.
Bu prehistorik yerleşimden başka yakınında herhangi bir yerleşim merkezi olmaması, köprünün tarihinin çok eskilere kadar inebileceğini gösterir. Ancak bugün görülen kalıntılar, köprünün Bizans dönemine tarihlenmesine sebep olmaktadır. Bizans döneminde, beyaz harçlı dolgu malzemesi kullanılmasından dolayı, köprüye Kireçli köprü ismi verilmiştir.
Kesme taştan ve tek gözlü bir köprüdür. 7-8 metre açıklığa sahiptir. Göz oldukça geniş ve sivri kemerlidir. Köprünün yaklaşık 1600 metre uzağına başka bir köprü inşa edilmiş olup, mevcut köprü araç trafiğine kapatılmıştır.
TORTUM KALESİ
İlçenin 20 km batısında Tortumkale Köyündedir.
Kale köyün doğusunda bulunan kayalıklar üzerinde kurulmuştur. Kalenin kapıları yıkıldığından kitabeleri yoktur. Evliye Çelebi, bu kalenin Mameroz isminde Gürcü Padişah tarafından yapıldığını yazmıştır. Ayrıca kaleyi şöyle anlatmıştır.” Bir yüksek pusta üzerinde, dört köşe bir binadır. Bir demir kapısı vardır. Kale içinde 18 kadar ev ile Süleyman Han’ın bir küçük camii ve ambarı vardır. Şirin binalardır ki adetleri 700’e varır. Yedi mahallesi ve yedi mescidi, iki hamamı, iki hanı ve on sibyan mektebi, yetmiş kadar da her esnaftan dükkanı vardır. Destan, imaret ve medrese gibi şeyler yoktur. Her evinde bağ ve bahçesi çoktur. Şehir, Erzurum’a iki konak olduğundan tüccar meyvelerini sandıklarla Erzurum’a taşırlar. “
Bölge İbn-i Bibi’ye Konya Selçuklularından Alaeddin Keykubat zamanında 1282 yılında Gürcistan tarafından fethedilen ve civardaki Hah ve Nihah(Tortum) kaleleri Türklerin hakimiyeti altına girmiştir.
Kale İranlılar tarafından büyük bir ilave yapılarak genişletilmiştir. İç ve dış kale, Kuzey tarafından halen sağlamlığını korumaktadır.
Kalenin kuzey eteğinde bahçelerin içinde bir de hamam vardır. Soğukluğu, külhanı ve bir soyunma yeri ile iki halveti bulunan hamamın kubbesi yer yer çökmüştür.
Kalenin doğudan görünüşü “Ehrami” şeklindedir. Kale içinde: bey ve dizdar daireleri, savunma burçları, silah ve erzak ambarları günümüzde kısmen ayaktadır. Burada bir de tuğladan yapılmış sarnıç harabesi vardır. Dış kaleden, çaya gizli bir yol vardır ancak buraya ihtiyaç su deposu halinde kışın yağmurlardan dolan bir de sarnıç yapılmıştır. Kalenin burçlarından ve diğer tesislerin damlalarından akan yağmur suları, önce en yüksekteki sarnıcı, ondan sonra daha aşağıdaki sarnıçları doldurur. Her sarnıçtan diğerine dolunca, kendi kendine akacak gizli su yolları vardır.
Günümüzde: iç ve dış kalenin duvarlarının burçları hala sağlamdır. Fakat kalenin diğer yerleri, bütün kaleler gibi, halkın taş ocağı haline gelmiştir. Halk taşlarını, ardıç ağaçlarını ve su künklerini çıkarmak için kaleyi oldukça fazla tahrip etmiştir. İç ve dış kalelerin kapılarının taşları da söküldüğü için hiçbir yerinde kitabe yoktur.
HAHO HANULİ (MERYEM ANA) KİLİSESİ-TAŞ CAMİ
İlçe merkezine bağlı 34 km uzaklıktaki Bağbaşı (köyün eski adı Haho) köyündedir.
Manastır, günümüzde Haho çayının solunda, tarıma elverişli düzlükte, 300 metre kuzeydoğusundaki kalesiyle korunaklı bir yerde kurulmuştur. Meryem Ana kilisesi olarak da bilinir. Eser Bagratlı Kralı 3’ncü David tarafından 976-1001 yılları arasında yaptırılmıştır. Manastırı oluşturan yapılar, bu kilisenin çevresinde yer almıştır.
Manastır kısa sürede seçkin din adamlarının yetiştirildiği ve küçük el sanatları için önemli bir merkez haline gelmiştir. Çok büyük bir sanatsal değer taşıyan ve günümüzde Tiflis Devlet Sanat Müzesinde korunan “Hahuli Triptiği” nin ortasındaki Meryem İkonu da Haho Manastırında yapılmıştır.
Kilise, kapalı Yunan haçı ile bazilika planının birleştirilmesiyle meydana gelmiş kendine özgü bir yapıdır. Manastır, sonradan eklenen batı ve güneyindeki bölümler hariç, yaklaşık 27 x 16 metre boyutlarındadır. Oldukça düzgün, kaliteli kesme taşlarla yapılan kilisenin üst örtüsü kırma çatılıdır. Kilise, halen farklı renklerde karolarla kaplı konik tepeli bir kubbeye sahiptir. Burası Gürcü kiliselerinden farklı kılan yarım kabartmalarıdır. Kilisenin içerisindeki kabartmalarda aslan, boğa, kartal, grifon gibi figürlere geniş ölçüde yer verilmiştir. Dış kısmında: pençeleri arasında tavşan tutan bir taş kartal heykeli bulunur. İç kısımda: bir ejderha yer alır ve Yunus Peygamberi çağrıştıran bir balık bulunur. Alandaki kiliselerde bulunan freskler iyi durumda değildir. İç mekanın duvarları ve özellikle apsis İncil’den alınma sahneleri içeren Hz İsa ve Meryem’i tasvir eden freskolar görülebilir.
1556 yılında burada üretilen bir el yazmasından manastırın, halen işlevini sürdürdüğü tespit edilmiştir.
Yapının içerisine, uzun kenarların ortasındaki yuvarlak kemerli bir kapıdan giriliyor. Bölgenin Türklerini denetimi altına geçmesinden sonra Haho Manastırı kilisesi camiye çevrilir. Bu zamandan sonra Taş Camii adını almıştır. Ancak, 20’nci yüzyılın başında Rus işgali sırasında yapı kısa süreliğine tekrar “Kilise” yapılmıştır. Rusların çekilmesinden sonra yine cami olmuştur. 1981 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
Manastırdan günümüze 3 metreye ulaşan çevre duvarları içinde bir kilise ile birlikte, iki şapel ve çevre duvarı dışında altı şapel daha ulaşmıştır.
Evet günümüzde burası özellikle Gürcü turistler tarafından yoğun ziyaret edilmektedir. Ancak sonradan camiye çevrilen kilisenin duvarlarında çiçekler açmış, toprak damlı olduğu için dam yeşile bürünmüş görülüyor. Ayrıca kemerli taş duvarların arasında pencere açmak için örülen duvar maalesef görenleri oldukça şaşırtıyor. Düzgün ve kaliteli kesme taşlar sökülerek kendi yapacakları yapılarda kullanılmak üzere götürülmüştür. Öte yandan, definecilerin kilise çevresini delik deşik etmeleri de bu rezilliklerin cabasıdır.
EZİNİZ KALESİ
İlçe merkezine bağlı 60 km uzaklıktaki Uzunkavak köyündedir.
Kale, Uzunkavak köyünün kuzeyinde bulunan Eziniz Mevkiinde, tepenin uç noktasındadır. Kale, doğu-batı istikametinde yerleştirilmiştir. Sur duvarlarının genişliği ve yüksekliği yaklaşık olarak bölümleri büyük taşlarla yapılmış ve iç kısmı moloz taşlardan oluşmuştur. Kalenin kuzeyinde 3 tane burç, batısında ise bir burç bulunur. Kuzeyde bulunan burçlar, kısmen sağlandır. Batı cephesinde bulunan burcun büyük kısmı yıkılmıştır. Yapının güney duvarları düz duvar tekniğiyle yapılmıştır. Günümüzde kısmen yıkılmış olan kalıntılar yaklaşık olarak 2-3 metre yüksekliğindedir. Kaleye giriş batı cephesinde bulunan burcun yanından sağlanmaktadır.
Erzurum tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.