G.Kore Seul Şehir Merkezi

G.Kore Seul Şehir Merkezi

Seul şehir merkezi: şehrin merkezindeki City Hall ve diğer önemli yerlere ev sahipliği yapmaktadır.  Ayrıca: alışveriş merkezleri olarak, yine burada: Myeong-dong ve Namdeemun Market bulunur.  Seul şehrinin en güzel yollarında ve özellikle “Deoksugung” boyunca romantik yürüyüşler yapabilirsiniz. Seul şehrinin en çarpıcı gece görüntüleri de buradadır.

G.Kore Seul Şehir Merkezi

Burada Bulunanlar

1.City Hall
2.Myeong-dong
3.Euljiro
4.Seul Tarihi Downtown Alışveriş Merkezi
5.Namsan.

G.Kore Seul Şehir Merkezi

City Hall

1926 yılında kurulan Seul Belediyesinin binası, Rönesans tarzında taş bir yapıdır. Gotik tarzdadır. Bina Japon işgali sırasında inşa edilmiş ve her Seul Büyükşehir Hükümetine ev sahipliği yapmıştır. Bina: yeni “City Hall” binasının arkasındadır. Bu bina yenisinin açılması ile günümüzde bir kütüphane olarak kullanılmaktadır.

City Hall önündeki meydanda: 1919 yılında Bağımsızlık Hareketi ve demokrasi yanlısı büyük gösteriler düzenlenmiştir. Ayrıca 2002 yılında ülkede yapılan Futbol Dünya Şampiyonasında Koreli futbol taraftarları burada tezahüratlar yapmışlardır.

Belediye binası önündeki oval çim alan: 2004 yılından bu yana çeşitli etkinlikler ve kültürel festival kutlamalarında kullanılmıştır. Özellikle burada “Seul Festivali” kutlanmaktadır.
Burada “Fala” denilen bir havuz bulunuyor, havuz zeminden yükselen 35 fiskiye ve renkli ışıklar ile güzellik yaratmaktadır.

G.Kore Seul Şehir Merkezi New City Hall

 

New City Hall

Burası 2013 yılında mimar Yoo Kerl tarafından tasarlanmıştır. Yapı: Seul meydanındaki kamusal alanın simgesel bir merkezidir.

New City Hall Myeong-dong

Myeong-dong

Burası şehirdeki gezilecek mekanların başında gelmektedir. Şehrin gençlik merkezi olarak kabul edilen bu bölgede, ışıklı tabelalarla dolu sokaklar bulunur ve özellikle akşam saatlerinde burada satış tezgahları kurulur.
Evet burası süper rengarenk bir yerdir ve her taraf dükkan ve seyyar satıcı doludur. Sokakta: ahtapot, kalamar, sümüklüböcek satanlar yoğundur.

G.Kore Seul Şehir Merkezi Euljiro

 

Euljiro

Seul şehir merkezindeki bu cadde ismini: Kore’yi istila eden Çinli Sui hanedanı Eulji Mundeok’dan almıştır. Burası: Seul şehir merkezinde geleneksel Kore kültürüne otantik bir bakış sağlamaktadır. Bölge genellikle Koreli işçi sınıfının günlük yaşamını göstermektedir.
Burada “Cheongye Deresi” boyunca yürüyüş yapabilirsiniz.

 

Gwangjang Market

Burası bir tekstil pazarıdır. Pazarın merkezinde birçok tezgah bulunmaktadır. Ayrıca sokak restoranları da bulunuyor ki, bu seyyar yemek yerlerinde, tabureler üzerine oturarak bir şeyler yiyebilirsiniz. Özellikle: binddatteok yani tuzlu krep ve makgeolli yani pirinç birası mutlaka tatmanızı önereceğim lezzetlerdir.

 

Chuncheon Makguksu

Burası bölgenin özel bir restoranıdır. 1962 yılında açılan restoranda özellikle soğuk erişte meşhurdur. Buraya yolunuz düşerse makguksu yani soğuk karabuğday eriştesi ve dalkmuchim yani baharatlı tavuk salatası tatmanızı öneririm.

G.Kore Seul Şehir Merkezi SEUL TARİHİ DOWNTOWN ALIŞVERİŞ MERKEZİ

 

SEUL TARİHİ DOWNTOWN ALIŞVERİŞ MERKEZİ

Seul şehri, üstün moda ve sofistike tasarımların üretilmesiyle ünlüdür. Eski şehir de dört kapı bulunmaktadır. Bunlar: Namdaemun Market, Myeong-dong, Jung Takı Arcade ve Insa-dong’dur.

G.Kore Seul Şehir Merkezi Namdaemun Market

 

Namdaemun Market

Tarihi 600 yıl geçmişe giden bu mekan: işçi sınıfı için bir cazibe merkezidir. Kore geleneksel açık pazarıdır. Burada: deniz ürünleri, kadın giyim, çocuk giyim, ithal mutfak eşyaları, kameralar ve askeri malzemelerin ve aksesuarların satıldığı yerleri bulabilirsiniz.

Tüm bu malların 1700 dükkan ve 10.200 tezgahta pazarlandığı söyleniyor. Bölgede, büyük güney kapısı olarak bilinen “Sungnyemun kapısı” denilen yerde bulunan Chilpae Market: Joseon hanedanlığı döneminde şehrin üç büyük pazarından birisi olarak biliniyor. Chilpae piyasası: kraliyet başkentine getirilen balıkların satıldığı bir yermiş.

1953 yılındaki büyük bir yangından sonra burası kapanmış ve Kore savaşından sonra: birçok lisanssız tüccarlar tarafından tekrar kurulmuştur. Savaştan sonra bir zamanlar ABD Askeri üslerinden yasadışı elde edilen ithal mallar: burada karaborsa satılmıştır ve özellikle konserve ürünler talep görmüştür.

Evet, burada bir de “Police Box” denilen yer bulunuyor ki, pazarda sıkıntı çekenler bu polis noktasına başvurabiliyorlar. Yani yabancı turistlerin rahatlığı için yapılmıştır.

 

Myenong-dong

Kozmopolit lezzet ve sanat karışımı bir alışveriş mekanıdır. Burası daha çok gençler tarafından tercih edilir. Burası Joseon hanedanlığı döneminde, Mt dağı eteklerindeki köylerin isminden, adını almaktadır. Ama aslında Japon sömürge döneminde, ticari bir bölge olarak gelişmiştir. Bölgeye yerleşen Japon sömürgeciler: ticari faaliyetleri buradaki alanlarda geliştirdiler.

Ancak 1945 yılında Japonlar çekilip Kore bağımsızlığına kavuştuktan sonra, Kore’nin genç sanatçıları ve Seul şehrinin sakinleri, buraya akın ettiler. Bölgedeki Dabang mahallesi Kore’nin 20. yüzyıl aydın ve sanatçılarının uğrak yeri oldu. Eski moda kültür ve sanat merkezleri, çay evleri şehirlilerin popüler uğrak yeri haline geldi.

Evet burası şehrin en popüler eğlence bölgelerinden birisidir. 1970’lerin ardından bir kısım büyük mağazalar buradan taşınınca bölgenin popilitesi biraz olsun azaldı.

Ancak: Myeong-dong: Kore yapımı kozmetik ve moda ürünleri yaygınlaşınca, uluslar arası turistler tarafından yoğun tercih edilmeye başlanınca buranın popilitesi yeniden arttı. Mağazalar ve açık tezgahlarda, olağanüstü tasarım ürünleri doludur.

Kore’nin popüler ve dinamik sokak gösterileri burada yapılmaktadır. Tarihi Myeongdong Tiyatrosu ve daha sonra Kore Ulusal Tiyatrosu, tepede Myeong-dong Katedrali ve bir sömürge dönemi sinema: bölgenin özellik gösteren yerleridir.

Katedral: 19. yüzyıl sonlarında Fransız misyonerler tarafından inşa edilmiş, gotik bir yapıdır. Katedral, Kore’nin Katolik cemaatinin sembolüdür, ama aynı zamanda 1970-1980 yılları arasında Kore’nin demokratikleşmesi hareketinin merkezi olarak kabul edilir.
Son bir not, buraya yolunuz düşerse: özellikle “gomtang” yani “öküz kuyruğu çorbası” tatmanızı öneririm.

G.Kore Seul Şehir Merkezi Jongno-Junk Jewelry Arcade

 

Jongno-Junk Jewelry Arcade

Arno nehri üzerindeki Ponte Vecchio denilen burası birçok kuyumculuk ve mücevher mağazası ile ünlüdür. Seul şehir merkezindeki “gangnam” caddesi boyunca Kore takı ticaretinin yüzde seksenlik bölümünü oluşturan kuyumcular burada yerleşiktir. Burada değerli taşlar, yarı değerli taşlar ve yabancı saatler bulmak mümkündür. Ancak düşük fiyatlara rağmen, ürün kalitesi için sertifika almanız önerilir.

Gangnam Takı Arcade: başlangıçta Myeong-dong denilen yerde başladı. Ancak buradaki takı üretim merkezleri, 1990’ların başlarında Jongno ve Yeji-dong denilen yerlere taşındılar. Daha sonra perakendeciler de, Jongno boyunca taşındılar. Günümüzde burada yaklaşık 2000 toptancı ve 1000 üretici vardır. Jongno boyunca yaklaşık 1000 perakendeci bulunur.

Toptancılar ve üreticiler sokaklarda iken, perakendeciler ana yol boyunca mağazalar şeklinde dizilirler. Dükkanların çoğu birbiriyle aynı ürünleri sunar ama fiyatlara dikkat etmenizi ve en uygun fiyatı aramanızı öneririm.

Özellikle aksesuarlar çok çeşitlidir. İlk doğum, yerli inanışlarına göre mutluluk getirmesi için kaplumbağa, evlilik uyumu için altın ördekler ve hediyelik olarak yine altın domuz en çok satılan ürünlerdir.

Düğün hazırlıkları yapan genç çiftler burayı tercih ederler.

 

Insa-dong

Burası bir kültürel bölge olarak öne çıkar. Onun 1 kilometre uzunluğundaki caddesi boyunca tüm detaylarıyla Kore geleneksel kültürünün iç işleyişini görmek mümkündür.

Joseon hanedanlığı döneminde, orta sınıf büyük ölçüde burada iskan edilmiştir. Hatta daha sonra mahalle kraliyet başkentinin sanatsal merkezi olarak bilinir. 1930’lardan itibaren: eski kitap ve eski sanat eserleri satan dükkanlar, burada birleşmeye başladı ve mahalle antika almak için bilinir yer haline geldi.

1970’lerde ticari galeriler hareketlenmeye başladı ve Insa-dong ana caddesi sanat ve kültür sokağı haline geldi. 1980’lerde ise galeriler, antika mobilya mağazaları ve halk sanatları dükkanları taşındı ve Insa-dong gerçekten Kore geleneksel kültürünün temsilcisi bir bölge oldu.
Her mağazada sergilenen Kore geleneksel el sanatları ya da antikaları, tam bir tarihi müze havası yaratır.

Insa-dong merkezinde Kore geleneksel mimarisinin güzelliklerinin korunduğu “Kyungin Müzesi” bulunmaktadır. Ayrıca “Ssamzie-gil” popüler bir turizm alışveriş deneyimi sunar. Burası: 4 katlıdır ve sarmal bir merdivenle çıkılır. Birinci katında zarif tasarlanmış moda trentleri görülür.

Insa-dong sokaklarından birinde, Joseon hanedanlığı dönemi filozofu Yi Yi’nin evi bulunmaktadır. Kore bağımsızlık bildirgesi, 1 Mart 1919 tarihinde bu evin bulunduğu sitede okunmuştur. Japon saldırganlığını protesto etmek için, vatansever Min Yeong-hwan: burada intihar etmiştir.

Insa-dong’un kuzey ucunda bilgi merkezi bulunur. Burada turistik bilgi kabinleri görülür ki buradan bir harita almanızı öneririm.

G.Kore Seul Şehir Merkezi NAMSAN VE ÇEVRESİ

 

NAMSAN VE ÇEVRESİ

Seul şehir merkezinde bulunan “Namsan” dağı gibi güzel bir dağı, başka bir şehirde bulmak zordur. Namsan dağı: Seul şehrinin önemli bir yüzüdür. O’nun mevsimlerde değişen yüzü ilgi çeker. İlkbaharda pembe çiçekler ve sarı renk hakimdir.

Yaz aylarında yoğun yeşil ormanlar hoş gölgelikler sağlar. Sonbaharda altın sarı renkle kaplı yürüyüş yolları, ayrı bir haz verir. Kışın ise, ferahlatıcı manzara sunmaktadır.

Namsan dağı: Joseon hanedanlığı sırasında, Seul kraliyet başkentini koruyan dağlardan biri oldu. Joseon hanedanlığı kurucusu Kral Taejo: günümüzde Kuzey Kore toprakları içinde kalan Kaesong şehrinden, kraliyet başkentini buraya taşıdığında, Namsan dağı tanrılarının buna aracılık ettiği söylenir.

Ardından Joseon hanedanlığı döneminde (1392-1910) yılları arasında, kraliyet başkentini korumak için, sırtlar boyunca surlar inşa edilmiştir ve zirvede: itfaiye ve çevre illerden gönderilen iletilerin iletilmesi için bir düzenek kurulmuştur.

Seul şehri: 20.yüzyılın ikinci yarısında, güneyde Hanghang nehri bölgesinde genişletildi ve buna bağlı olarak: 1989 yılında Namsan dağı ve çevresinde, dağ ve çevreyi koruma programı başlatılmıştır.

Bu programın temelinde ise “Namsan Park” bulunmaktadır ve bu proje kapsamında: sur duvarları yeniden inşa edilerek restore edilmiştir.

Şehrin merkezi ile Namsan dağı etekleri arasında rahat ve güvenilir ulaşım sağlamak üzere Kore’nin ilk feniküler hattı kurulmuştur ki bu hat ücretsizdir.

Çam ormanları, Seul şehri sakinleri için sevilen bir gezinti yerine dönüştürülmüştür. Tarih ve doğanın ortasında dağ yürüyüş yolları yapılmıştır. Park alanında: doğal ortama ek olarak, dağcılık eğitimi verilen bir merkez, Kore bağımsızlık savaşçısı Ahn Jung-geun onuruna bir anıt ve Memorial Hall gibi abideler bulunmaktadır.

Dağın kuzey tarafındaki vadide, tarihi Kore evlerinin bir koleksiyonu görülür ve bunlar geleneksel Kore mimarisinin eşsiz kalıntılarıdır.

 

BONGSUDAE YANGIN İHBAR İSTASYONU

Dağın zirvesinde: “Bongsudae” denilen bir yangın sinyal istasyonu bulunur. Burası yukarıda da sözünü ettiğim gibi Joseon hanedanlığı sırasında bir iletişim aracı olarak kullanılmıştır. Bu tür istasyonlar, Kore ülkesinin genelinde, ülke çapında dağ başlarında inşa edilmiş ve bir zamanlar iller arasında hızlı haberleşme için kullanılmıştır.

Burada: yağmurlu ya da sisli günlerde, mesajlar top atışı ile iletiliyormuş. Daha sonra sistem atlı habercilere dönüldüğünden terk edilmiştir. Günümüzde burada yangın haberci istasyonu görülmektedir. İstasyonda geleneksel bir tören düzenlenmektedir.

Bu törende: Bsingak Belfy denilen çan 12 kez vurunca tören öğle saatlerinde başlar ve üç bölümden oluşan tören sonunda bekçi değişmektedir. Tören yabancı turistler tarafından ilgi görmektedir. Tören sonunda, Kore geleneksel kıyafetlerini giymiş hanbokla yani bekçiyle fotoğraf çektirmek mümkündür.

 

NAMSAN ARBORETUM-STROLLİNG AMİDST PİNES AND WİLD FLOWERS

Burası 1997 yılında düzenlenmiştir. Burada: çam ağaçları ve başkaca vahşi çiçekler bulunur. Ancak bunların en büyük özelliği, çam ağaçlarının Kore ülkesinin her ilini ayrı ayrı temsil etmesidir. İlkbaharda, çiçeklerin açma zamanında, havuzun çevresinde çam ormanı yanında çiçekli bitkiler gerçekten muhteşem görüntü oluştururlar.

AHN JUNG-GEUN MEMORİAL

Anıt 1960 yılında yapılmıştır. Buradaki yapılarda: Kore bağımsızlık savaşçısı Ahn Jung-geun’un bir heykeli bulunmaktadır. Anıta girerseniz: yan duvarlara oyulmuş Ahn’ın vatansever yazılarını görebilirsiniz. Birinci katta, bodrum sergi salonuna girerken: Ahn’ın gri bir Koreli paltosu giymiş heykeli görülür. Heykelin arkasında “Dae Dongnip” yani “Kore Bağımsızdır” yazılı bir Kore bayrağı vardır.

Birinci kattaki sergi salonunda: Ahn’ın hapishanede annesine yazdığı mektup, onun son vasiyeti ve 20. yüzyıl başlarında Kore’nin modernleştirilmesinde etkileri olan kişilerin figürleri-portreleri bulunur. Çünkü 20.yüzyıl başlarında, Kore’nin özgürlük mücadelesi sırasında sayısız vatansever çeşitli fedakarlıklar yapmışlardır. Eğer anıt salona çıkarsanız, başka bir Kore bağımsızlık savaşçısı Kim Koonun heykelini görebilirsiniz.

Ayrıca, buradan Namsan dağı eteklerine doğru yürürseniz, Japon sömürge döneminde yıkılan ve sonra restore edilen Seul’un eski kale duvarlarını yani surları görebilirsiniz.

Ahn Jung-geun Memorial Hall solunda: Seul Eğitim ve Araştırma ve Bilgi Enstitüsünün beyaz kulesini görebilirsiniz. Kulenin ikinci ve üçüncü katında, tüm dünyadan halk sanatları sergileri bulunur. Global Village Halk Müzesi: 2005 yılında açılmıştır.

Bunun hemen solunda “Sam-sun” adımları denilen yer ilgi çeker. Çünkü bunun anlamı “Benim adım Güneş Kral Sam’dır” demektir. Bu adımların bulunduğu bölüm, ziyaretçiler tarafından yoğun ziyaret edilir.

G.Kore Seul Şehir Merkezi NAMSANGOL HANOK VİLLAGE

NAMSANGOL HANOK VİLLAGE

Kore geleneksel mimarisi, burada yani Namsangol Hanok köyünde görülebilmektedir. Çünkü eski Kore deneyimi, uluslar arası ziyaretçiler tarafından görülmek istenilmektedir.

Namsangol Hanok Village: dağın kuzey tarafında Namsangol vadisinde, Seul şehrinin çağdaş silüetinin arkasında gizlidir. Joseon hanedanlığı döneminde bu vadi doğal güzellikleriyle önem kazanmıştır ve birçok villa ve pavyona ev sahipliği yapmıştır. Seul sakinleri özellikle sıcak yaz günlerinde serinlemek üzere burayı tercih etmişlerdir.

Köyü ziyaret ederseniz, hemen girişte: beyaz giysili Joseon hanedanı esnafını görebilirsiniz. Girişte bir su birikintisi vardır ve Joseon hanedanlığı dönemindeki bir göletin rekreasyonu olarak yapılmıştır. Köyde 5 hanok yani geleneksel Kore evi vardır.

Bu evlerde, Joseon hanedanlığı döneminde insanların nasıl yaşadıkları görülmektedir. Aristokrat ve halk evleri olarak düzenlenen buralar, 1989 yılında düzenlenen bir projenin sonucudur.

G.Kore Seul Şehir Merkezi KOREA HOUSE

KOREA HOUSE

Eğer Namsangol Hanok Village atmosferinde, hanok ortamında Kore saray mutfağını yaşamak isterseniz, buraya uğramalısınız. Gyeongbokgung sarayının salonlarından birinde, Korea House denilen yerde, aynı zamanda Kore müzik ve dans performansları eşliğinde yöresel lezzetlerden tadabilirsiniz.

G.Kore Seul Şehir Merkezi N SEUL KULESİ

 

N SEUL KULESİ

Kule: Nasangongwon-gil, Yongsan-gu adresindedir.
Her gün saat 10.00-23.00 arasında açıktır. Gözlemevi saat 10.00-24.00 arasında açıktır. Giriş ücreti yaklaşık 10.000 KRW dir.

Kore’nin ilk entegre iletişim kulesi, televizyon ve radyo istasyonu olarak 1969 yılında yapılmıştır. Kule 1980 yılında halkın ziyaretine açılmış ve Seul şehrinin en beğenilen yerlerinden biri haline gelmiştir.

Kulenin çevresindeki alan: halk ve turistler için popüler bir dinlenme yeri olmuştur.
Kulede: her gece inanılmaz ışık gösterisi düzenlenmektedir. Her keresinde 3 dakika süren bu ışık gösterisi gerçekten inanılmaz güzelliktedir.

Kulenin bölümleri: dijital gözlemevi, çatı terası, Hancook restoran, Gril restoran ve Sky Restroom’dur.

G.Kore Seul Şehir Merkezi Dijital Gözlemevi
G.Kore Seul Şehir Merkezi Dijital Gözlemevi

 

Dijital Gözlemevi

Kule üzerindeki dijital gözlemevinde, ziyaretçiler şehrin 360 derecelik panoramik görüntüsünü, 32 LCD ekran üzerinde, Seul tarihinin 600 yıllık geçmişi anlatılırken izleyebilirler.

G.Kore Seul Şehir Merkezi Çatı Terası

Çatı Terası

N Plaza üstünde bulunan Çatı Teras: egzotik bir atmosfer sevenler için çok popülerdir. Burada geniş bir ahşap seyir güvertesi bulunur. Buranın en büyük özelliği, çiftlerin sevgilerini ifade etmek için buraya üzerlerine isimleri yazılmış “sevgi kilitleri” takmalarıdır.

Binlerce kilit göreceksiniz. Ancak kilitleri taktıktan sonra anahtarlarını çitin üzerinden atmak yasaktır.

G.Kore Seul Şehir Merkezi Hancook Restoran
G.Kore Seul Şehir Merkezi Hancook Restoran

 

Hancook Restoran

Burada geleneksel Kore mutfağının lezzetlerini tadabilirsiniz. Kulenin 1.katında bulunan restoranda, yemek yerken Seul şehri manzarasını izleyebilirsiniz. Burada 30 farklı Kore yemek çeşidi sunulan açık büfe hizmeti verilmektedir.

G.Kore Seul Şehir Merkezi Hancook Restoran

Hancook Restoran

Seul şehrindeki en yüksek tuvalettir. Kulenin 2.düzeyindeki tuvalet 350 metre yüksekliktedir ve burası tam bir sanat galerisi gibidir. Duvar kağıtları ve tasarım mükemmeldir.

İrlanda Dublin yakınları

İrlanda Dublin yakınları

Dublin şehrinin çevresi: günübirlik geziler ve turlar için çok elverişlidir. Dublin yakınlarındaki deniz kıyısı kasabaları ve köylerine giden DART tren yolu: kıyı şeridi boyunca, yolcularına muhteşem manzaralı yolculuklar sunmaktadır. DART: Dublin kıyıları boyunca uzanan demiryolu hattıdır ve ulusal demiryolu hattı tarafından yönetilmektedir. DART hizmeti, tüm gün boyunca her 15 dakikada bir çalışır.

İrlanda Dublin yakınları

ŞEHRİN GÜNEYİ

İrlanda Dublin yakınları Dun Laoghaire

 

Dun Laoghaire

Dublin şehir merkezinin yaklaşık 11 km güneydoğu kıyısında bir şehirdir. DART ile buraya ulaşmak 15 dakika sürer. Doğu kıyılarının en büyük limanı buradadır. Şehir merkezi: görkemli bir liman ve muhteşem tepelerle çevrilidir.

Buradaki iskeleden hareket eden feribotlar: İrlanda denizinde seyrederler ve Liverpool ve Holyhead şehirlerine giderler.

Burası: turistik bir noktadır, çünkü: bir ziyaretçi burada gidebileceği birçok restoran ya da bar bulabilir. İskeleler boyunca yürüyüş yapılabilir. Balıkçılık da burada oldukça popülerdir. Her yerde ve sahil boyunda balık tutmak mümkündür. Öte yandan, burada yüzmek de mümkündür. Her yere yürüyerek gitmek mümkündür.

 

National Maritime Museum-İrlanda Ulusal Denizcilik Müzesi

Limanın batısındadır. Burada bulunan interaktife ekranlar özellikle çocukların ilgisini çekmektedir. Müze 1941 yılında kurulmuş olmasına rağmen, 2012 yılında ziyarete açılmıştır. Çünkü: müze, 1837 yılında yapılan “Denizciler Kilisesi”nde bulunuyormuş.

Müzeye giriş ücretlidir, yetişkinler 5 euro ve yemekli bir giriş ücreti 10 eurodur.

Müzede: İrlandalı deniz kuşları, balıklar, küçük hayvanlar, bir denizcilik sanat galerisi, bir geminin telsiz odası ve bir Titanic sergisi, İrlanda sahil çevresinde yaban hayatı gibi birçok açıdan birinci sınıf eserlerin bulunduğu ilginç mekanik sergiler vardır.

Evet, burada diğer birçok benzeri gibi büyük sergiler veya sergilenen büyük gemiler yoktur. Ama, burada yerel görüntüler ve bazı özel nesneler görebilirsiniz, yani gidip gitmemek sizin tercihinize kalmıştır.

 

Bray

Burası: bir plaj ve eğlence merkezi barındırmaktadır. Bray Head denilen yerden: liman ve dağların muhteşem güzel manzarasını izleyebilirsiniz.

İrlanda Dublin yakınları James Joyce Museum

James Joyce Museum

Sandycove. Burası Dublin şehir merkezine 8 km uzaklıktadır. DART istasyonunda trenden indikten sonra 15 dakika yürümek gerekir. Giriş ücretsizdir.

James Joyse, İrlandalı ünlü bir yazardır ve “Ulysses” isimli eseri dünya çapında tanınmaktadır.
Burada sahil boyunca: 19.yüzyılda, Napoleon’un saldırılarından korunmak için İngilizler tarafından Martello olarak isimlendirilen bir dizi kule yapılmıştır. Bunların bazıları 12 metre yüksekliğe ve 2.5 metre genişliğe kadar ulaşmaktadırlar.

James Joyce: bugün müze olarak kullanılan en küçük kulede: 1904 yılında 6 gece yaşamıştır ve Ulyses isimli eserinin ilk bölümünü burada yazmıştır.

Müzede: kendisine ait: el yazmaları, kitap ve yazışmaları ile gitarı ve yeleği sergilenmektedir. James Joyce hayranları burayı mutlaka ziyaret etmektedirler. Kulede: panaromik manzaralı silah platformu ve kulenin iç oturma odası, onun kitabında anlattığı gibidir.

İrlanda Dublin yakınları Avoca Village

Avoca Village

Arklow.
Avoca: İrlanda dilinde “büyük nehir” anlamına gelir. Nehir yaklaşık 2 km yakından geçer. Burada iki nehir birleşir.

Glendalough ile Avoca köyü arasındaki otobüs yolculuğu yaklaşık yarım saat sürer.
Burası; muhteşem güzel manzaralı bir köy olarak bilinir ve BBC’de yayınlanan bir televizyon dizisi (Ballykissangel) burada çekilmiştir. Pembe ve sarı evleri ve ana caddeyi süsleyen çiçek sepetleriyle, Avoca: yeşil, gri ve kahverengi renklere bürünmüştür.

1720 yılında, bakır madenciliği, Avoca nehri vadisinde başlamış ve 1982 yılına kadar devam etmiştir.

Öte yandan: Avoca: kendi el dokuma ürünleri İrlanda çapında bilinen bir yerdir. Burada 1723 yılında bir el dokumacılığı şirketi kurulmuştur ve günümüzde de burayı ziyaret edenler, bu şirketin çalışanlarını, çalışırken görebilirler.

Dünyanın en eski ve ayakta kalan üretim şirketlerinden birisidir. Yapının içi: pembe, yeşil, mavi, sarı, turuncu renklerle boyanmıştır.

Eski binalardan oluşan şirket merkezinde, bir dükkan ve güzel bir kafe de bulunur. Buranın İrlanda’ya özgü Avoca ismi verilen el dokumaları çok ünlüdür ve burayı ziyaret ederseniz, bu el dokumalarına bakmanızı öneririm. Özellikle: yumuşak tiftik, kaşmir ve kuzu yününden yapılan şallar (özellikle turuncu ve pembe) ilgi çekmektedir.

İrlanda Dublin yakınları Glendalough

Glendalough

Wicklow. Dublin şehir merkezinden otobüsle yaklaşık 1 saat uzaklıktadır.
Burası “Wicklow Mountains” denilen “Wicklow Dağları Milli Parkı” içinde bulunmaktadır.
Burada: “Wicklow Mountains National Park” alanı bulunmaktadır ve park alanı içinde muhteşem güzel manzaralar, vahşi hayat ve az bulunur bitki türleri görmek mümkündür.

Ayrıca, yine burada “St Kevin” tarafından yapılan manastır; yüzyıllar boyunca “öğrenmenin kutsal merkezi” olarak Avrupa’nın birçok yerinden Hıristiyanlar tarafından ziyaret edilmiş ve bir haç yeri olarak kabul edilmiştir ve 600 yıl boyunca genişlemeye devam eden manastır 1398 yılında yıkılmıştır.

Bugün burada: orijinal binadan kalma iki kemerli geçit, taş duvara kazınmış büyük bir haç görülür. Bu kutsal şehri ziyaret eden insanlar, sadece haça dokunarak, günahlarının silineceğine inanıyorlardı. (Bu durum “David” tarafından açıklanmıştır) “St Kevin Haç”ı: günümüzde İrlanda’nın en sıra dışı haçlarından birisidir.

Büyük bir granit taştan tek parça olarak oyulmuştur. Haçın 1 metre uzunluğundaki yan kollarında herhangi bir bağlantı yoktur, yani tüm haç tek bir parça kayadan oyulmuştur. Yine burada anlatılan bir efsaneden söz etmek istiyorum. Kollarını bu haçın çevresine dolayıp ellerini birleştirebilenlerin tutacakları dileklerin olacağına inanıyorlar. Haçın çevresi bayağı geniş, birçok kişinin elleri, maalesef kavuşmuyor, siz de deneyebilirsiniz.

Kasabanın yapıları arasında: 11. yüzyıldan kalma: 34 metre yükseklikteki silindirik taş kule ilgi çekmektedir. Bu kule, ortaçağ döneminde İrlanda yerleşiminin karakteristik bir örneğidir. Kulenin sivrilerek yükselen çatısı, orijinal taşlar kullanılarak 1877 yılında restore edilmiştir.

Anlatılan bir efsaneye göre: kulenin tabanının 16 metrelik çevrinde, saat yönünde tek başına yürüyen bir bayan: evlenmek için iyi bir adam bulacaktır.

Kilisenin batısında, taş duvarlarla çevrili bir yükseltilmiş platform göreceksiniz. Burada: 8 metre yukarıda kısmen insan yapımı ve kısmen doğal bir mağara var ve içinde bir yerleşim düzeni görülüyor.

Söylenenlere göre: St Klevin, burada yatıyormuş, yaşıyor ve dua ediyormuş.
Ayrıca: 9.yüzyıldan kalma beşik tonozlu bir kilise ve çatısız bir katedral: 1214 yılındaki Viking saldırıları ve 14.yüzyıldaki büyük yangına rağmen günümüze sağlam olarak gelebilmişlerdir.

Kasabada: bir saatten kısa süreli, üç doğa gezisi hattı bulunmaktadır. Bunlar içinde seçmenizi önereceğim yürüyüş yolu: 138 km uzunlukta, Wicklow Way olarak isimlendirilen ve uzun bölümü 500 metrelik rakım üzerinde bir yükseltide yapılan huzurlu yürüyüş yoludur.

İrlanda Dublin yakınları Mount Usher Gardens

Mount Usher Gardens

Wicklow.

Bu 8 hektarlık yemyeşil alan, River Varty nehri boyunca, Ashford yakınlarında bulunmaktadır ve 1868 yılında, Walpole ailesi tarafından yaptırılmış ve 2007 yılında Avoca tarafından devralınmıştır.

Bahçeler

Vartry nehri ile 8 hektarlık bir alanı içermektedir. Bunun üzerinde, İrlanda ve İngiltere’nin birçok yerinden getirilen ağaç, çalı ve bitkilerden oluşan 4500 farklı çeşit bulunmaktadır. Çünkü: buranın öyle bir iklimi vardır ki, normalde bu kadar kuzeyde yetişmeyen bitki ve ağaçlar, burada görülebilmektedir.

Ayrıca, yine burada birçok kuşu türü ve yabanıl kuş görebilirsiniz.

Bugün İrlanda’nın en sevilen bahçeleri arasındadır.

Gölgeli dolambaçlı yollardan birini izleyin ve Vartry nehri boyunca 8 hektarlık alana yapılmış bahçeleri gezin, yorulduğunuzda dinlenmek için banklara oturabilirsiniz.
Avoca Garden Cafe ve Courtyard dükkanlar da çok popülerdir.

İrlanda Dublin yakınları Powerscourt Estate

Powerscourt Estate

Wicklow-Enniskerry

Buraya giriş ücretlidir. Yetişkinler için 8.5 euro, öğrenciler için 7.5 euro, çocuklar için 5 euro ödemek gerekir.

Dublin şehir merkezine 17 km uzaklıktaki bu şirin köy: Wicklow Mountains eteklerinde, 550 hektarlık bir alandır.

Buradaki bahçeler; 1731 yılında oluşturulmaya başlanmış ve günümüzde Avrupa’nın en büyüklerinden sayılır ve mükemmel tasarımları nedeniyle “Sugar Loaf Mountain” denilen yerin izlenmesini sağlarlar.

Ayrıca yine burada bulunan geniş teraslar: süslemeli göllerin, park içinde dolaşan geyiklerin ve 122 metre yüksekten akan ve İrlanda’nın en yüksek şelalesi olarak bilinen “Dargle” ın izlenmesini sağlar.

Şelaleye erişim ve giriş için 5.50 euro ücret ödeniyor. Çocuklar için ise 3.50 euro ödemek gerekiyor. Çünkü: şelaleye yürüyerek gitmek pek mümkün değil, yol dar ve uzun.
Burada bir de hayvan mezarlığı bulunmaktadır.

Yine burada bulunan “Paladyen” tarzı ev; “Palladian Konağı” olarak bilinir ve içinde bir balo salonu, bahçelere bakan bir restoran ve birçok dükkan ve bir bahçe ve çiçekçilik merkezi olarak restore edilmiştir.

İrlanda Dublin yakınları Russborough House

Russborough House

Wicklow-Blessington.
1740-1750 yılları arasında Richard Cassells tarafından George ve Palladio üslubunda yapılmış bu ev: İrlanda’nın en güzel evlerinden biri olarak kabul edilmektedir.

80 hektardan daha geniş bir alan üzerine kurulmuş ev: 212 metre yükseklikteki “Wicklow” granitinin ön cephesindedir. Evin ön cephe uzunluğu 210 metredir. Evin dor kemerleri ve süslemeleri ilgi çeker.

Evin içinde: Lafranchini kardeşler tarafından yapılmış muhteşem alçı süslemeleri bulunmakta olup bunlar Francili kardeşlerin simgesi olan “kartal kafası” işaretleriyle süslenmiştir. Merdivenlerde bulunan ve “ağızlarında çiçekler taşıyan” şekilde betimlenen köpek alçıları da ilgi çekmektedir.

Ev: göllerin ve ötesinde Wicklow dağlarının muhteşem manzarasına sahiptir.
Süslemeler dışında: evin içinde çok zengin bir mobilya koleksiyonu, duvar halıları ve gümüşler de görülür.

Tüm bunların yanında, yine evin içinde: bir kısmı “National Gallery”de bulunan tablolardan oluşan; etkileyici “Beit” koleksiyonu bulunmaktadır. Bu koleksiyon içinde eserleri bulunan ressamların bazıları şunlardır: Goya, Reynolds Rubens, Valesquez, Vermeer. (Öte yandan, bu evin dört kez soyulduğunu ve en son 1974 yılında IRA tarafından basıldığını söylemek istiyorum)

2010 yılı Şubat ayında batı kanadında bir yangın çıkmış, ama koleksiyona ve mobilyalara zarar vermemiştir.

Özellikle: Murillo’ya ait “Savurgan Oğul” öyküsünün anlatıldığı tabloyu görmenizi öneririm. Ayrıca koleksiyonun en değerli parçası, Vermeer’in “Madame Bacelli” tablosudur.

İrlanda Dublin yakınları

ŞEHRİN BATISI

 

Castletown House

Kildare.Celbridge. Dublin şehir merkezinden 20 km uzaklıktadır.
Burayı ziyaret etmek için rezervasyon yaptırmak gerekiyor, giriş ücretleri yetişkinler için 4.5 euro, çocuk ve öğrenciler için 3.5 eurodur.

William Connoly: güzel bir kır evi yaptırmak istediğinde, oturduğu evin mimarı Alessandro Galilei’yi görevlendirir.

Ancak bu muhteşem bina: İrlandalı Edward Lovett Pearce tarafından 1722 yılında tamamlanmıştır. Yapıda, takvim yılının her günü için bir pencere yani 365 pencere vardır.
Sonuçta, İrlanda’da dönemin en zarif Palladion tarzı evi ortaya çıkmıştır.

Evin “Long Gallery” denilen bölümünde: Pompei fresklerine benzer tasarımlar, Simon Vierply tarafından yapılan Venedik cam işi avizeler ve Lafrancili kardeşlerin alçı çalışmaları görülmektedir. Evin içi orijinal dönem mobilyaları ile döşenmiştir.

Zemin katta bulunan oda: duvarlara doğrudan siyah ve beyaz gravür ve süslemeler yapıştırma geleneği korunarak yapılmıştır ve İrlanda’da türünün hayatta kalan tek odasıdır.

Uzun galeri: 23 metre uzunluğundadır ve üst katta bulunan bir oda: biraz önce söylediğim gibi Pompeian süslemeleri ile bezenmiş ve 3 adet zarif Venedik avizesi bulunmaktadır.

Yapı: 47 metre yükseklikteki bir dikilitaş ile süslenmiştir. Günümüzde ve 1994 yılından bu yana devlet mülkiyetindedir.

İrlanda Dublin yakınları Iris National Stud ve Japanese Gardens
İrlanda Dublin yakınları Iris National Stud ve Japanese Gardens

 

Iris National Stud ve Japanese Gardens

Kildare.Tully

Kildare kasabası: bir at cennetidir ve atlar, İrlanda’da oldukça popüler hayvanlardır.
Burada: yarış atları damızlıkları beslenir ve ülkede en başarılı yarış atlarının yetiştirildiği “İrish National Stud” buradadır. “Tully” at çiftliği, William Hall Walker tarafından 1900 yılında Fay ailesinden satın alınmıştır.

Daha sonra, burada doğup büyüyen ve damızlık olan ve Walker’a ait “Minoru” isimli at: Kral Edward VIII zamanında, 1909 yılında ünlü bir “Derby” yarışı kazanmıştır. 1917 yılında ise, çiftlik ve tüm bölge: Sir Henry Greer önderliğinde ulusal bir at yetiştirme çiftliği haline getirilmiştir.

Çiftlikte yetiştirilen atlar: tüm klasik at yarışlarını kazanmışlardır. 1942 yılında “Sun Charıot” doğmuş ve tüm yarışları kazanarak, yarış tarihinde silinmez bir yer edinmiştir.

Burayı ziyaret ederseniz, atları eğitilirken izleyebilirsiniz. Hara bölümünde: yarış atları, emeklilik yıllarını geçirmektedirler. Yarışların en başarılı kısrakları, üremeleri için buraya gönderilirler.

Burada bir de müze bulunuyor. Müzede: atların İrlanda tarihindeki yeri ve “Arke” isimli bir yarış atının iskeleti sergilenmektedir. Onun ölümünün ardından 40 yıl geçmesine rağmen, iskeleti gururla damızlık müzesinde sergilenmektedir.

Ahırların hemen bitişiğinde ise, ahırın kurucusu tarafından yaptırılan “Japanese Garden” ve “St Fiachras Garden” görülür.

Bu Japon bahçeleri

Dünya çapında ünlüdür ve Avrupa’nın kendi türünün en güzel örnekleridir. Bahçeler 1906-1910 yılları arasında Japon usta bahçıvan Tassa Eida ve oğlu Minoru tarafından oluşturulmuştur.

Onların amacı: “İnsan yaşamını sembolize” etmek üzere ağaçlar, bitkiler, çiçekler, çimler, kayalar ve su yolları oluşturmaktı. Bu şekilde yaratılan miras, her yıl 150 bin kişi tarafından ziyaret edilmektedir.

St Fiachra bahçesi ise: ödüllü peyzaj mimarı Prof.Martin Hallinan tarafından 1999 yılında tasarlanmıştır. Bahçe, bahçıvanların koruyucu azizi St Fiachra’yı anmak için düzenlenmiştir ve Stud içindeki Japon bahçeleriyle mükemmel bir uyum ve ortaklık sağlanmıştır.

Bahçeye hakim olanlar: sulak alan, kayalar, ormanlık, şelaleler ve göller, yani muhteşem bir doğal güzelliktir.
Mayıs 2011 tarihinde, İngiltere Kraliçesi Elizabeth II ailesi için bir yarış atı üretildi ve kraliçe, onu görmek için buraya geldi.

İrlanda Dublin yakınları

ŞEHRİN KUZEYİ

Dublin şehrinin kuzeyinde, “Howth” denilen yarımada bölümü bulunmaktadır. Burası: deniz kuşları, ilginç kara kuşları ve uçurumların tepelerindeki bozkır alanlarda görebileceğiniz kelebekler ile ünlüdür. Ayrıca: yaz aylarında o kadar güzel çiçekler açar ki, bitkilerin renk uyumu izleyenlere inanılmaz güzellikler sunar.

Howth bölgesine yolunuz düşerse deniz fenerine mutlaka çıkan ve Dublin koyunun muhteşem manzarasını izleyin.

İrlanda Dublin yakınları National Bocanic Gardens

National Bocanic Gardens

Glasnevin. Dublin şehir merkezine, yalnızca 5 km kuzey batısındadır.
Rehberli turlarda kişi başı 2 euro ücret ödemek gerekir.

Burası, Londra şehrindeki “Kew Garden” model alınarak tasarlanmış ve 1795 yılında açılmıştır. İrlanda’nın başlıca bahçecilik etkinliği burada yürütülmektedir. Ayrıca: bahçecilik sektöründe istihdam edilmek üzere burada öğrenci yetiştirilmektedir.

20 hektarlık alanda, yaklaşık 15 binden fazla bitki türünün bulunduğu söyleniyor. Ayrıca dünya üzerinde 300’den fazla tehlike altındaki bitki türü burada yetiştirilmektedir. Nesli tükenmiş olan 6 bitki türü de buradadır.

Sera gurubu: 1843-1868 yılları arasında yapılmış ve kusursuz şekilde dekore edilmiştir. Bunların içinde, özellikle orkide bahçesini görmenizi öneririm.

İrlanda Dublin yakınları Marino Casino

Marino Casino

Malahide Road. Dublin şehir merkezinden yalnızca 3 km kuzeydedir. Giriş ücretlidir, yetişkinler için 3 euro, çocuk ve öğrenciler için 2 euro ödemek gerekir. Yalnız rehberli turla girilebilir ve ayakkabı ile girilmesine izin verilmez.

Marino Casino ismi, İtalyancadan türetilmiştir ve “küçük deniz içindeki ev” anlamına gelmektedir.

Lord Charlemont adına 1750-1775 yılları arasında inşa edilen bu villa: İrlanda’nın en ilginç 18.yüzyıl neo-klasik yapılarından birisidir ve Londralı mimar William Chambers tarafından tasarlanmıştır.

Çevresindeki kötü yapılaşmaya karşın, yine de kusursuz bir uyum içindedir.

Bina: dışarıdan bakıldığında: yapı kuzey yüksekliği ve diğer yükseltiler, her biri üzerinde tek büyük bir pencere üzerinde büyük panelli kapı ile tek odalı yapı görünümüne sahiptir. Aslında ise, biraz önce söylediğim gibi 3 katlı ve 16 odalıdır. Yani: ön cepheden bakış, yanılma yaratır.

Kurnazca kavis verilmiştir. Bundan başka: belirgin balistiğin korunması için diğer birçok hile tasarımı da yapılmıştır. Binayı çevreleyen sütunların içi boştur ve çatı yağmur suyu tahliye etmek için kullanılır ve Roma dönemi mezar çömlekleri, çatılarda baca olarak yerleştirilmiştir.

İç odalarda: bazı çok ince alçı tavan ve ayrıntılı parke zemin yapılmıştır.
Bram Storek, 1897 yılında ünlü eseri “Drakula” yı burada yazmıştır.

İrlanda Dublin yakınları Malahide Castle

Malahide Castle

Malahide

Burası: 12.yüzyılda yapılmış ve 800 yıldan fazla süre “Talbot” ailesinin evi olarak kullanılmıştır. Bunlar: Norman işgali sırasında Fransa’dan gelmiş ve adının Fransızca kökeni “Tailbois” veya “Talebot” olduğu sanılan kişilerdir.

Onların ismi, ilk olarak 1086 yılında yazılı kayıtlarda görülmektedir. Richard Talbot: 1174 yılında İngiltere’den İrlanda’ya geldi ve biraz önce de söz ettiğim gibi, yaklaşık 800 yıl boyunca Malahide denilen bu bölgede yaşadılar. Onların ilk kalesi, günümüzdeki kalenin yerinde inşa edilmişti. Onların sloganı “Forte-et-Fidele” yani “cesur ve sadık” kelimeleridir ve simgeleri ise “aslan ve tazı başı” dır.

Talbot ailesi

Boyne savaşlarında, İngiltere ve İrlanda ve diğer ülkelerin tarihi değiştiren: 17. yüzyılın önemli askeri ve siyasi olaylarda öncü rol oynadılar. Burada bulunan: Boyne savaşlarının ünlü resimleri günümüzde İrlanda Ulusal Portre Koleksiyonunda, National Gallery’de bulunmaktadır.

Burayı ziyaret ederseniz: 18.yüzyıldan kalma mobilyalar, Çin porselenleri ve bazı oyuncakları görebilirsiniz. Samuel Johnson: bir Talbot kızı ile evlendiğinden, burada, onunla ilgili 20.yüzyıldan kalma birçok kağıt bulunmuştur.

Zemin katta: el yapımı eşyalar satan bir dükkan ve bir restoran vardır. Giriş katında ise bir kitapçı bulunur.

Burada: ayrıca 4 dönümlük “Botanik Bahçe&Exhibition” bölümü bulunmaktadır. Bu botanik bahçe Rab Milo Talbot tarafından oluşturulmuştur. Rab Milo Tablot ve kız kardeşinin bahçe ve bitki toplama kayıtları da yapı içinde sergilenmektedir.

İrlanda’nın dört botanik bahçesinden biri buradadır. Burada bulunan 7 serada: yaklaşık 5000 bitki türü bulunduğu söyleniyor. Batı çim bölümünü ziyaret etmeli ve en eski ağaçların yanında fotoğraf çektirmelisiniz. Hatta: 400 yaşında olduğuna inanılan bir Lübnan Sediri özellikle ilgi çekmektedir.

İrlanda Dublin yakınları Newbridge House ve Victorian Farm

Newbridge House ve Victorian Farm

Donabate. Dublin şehir merkezinin 19 km kuzeyindedir. Giriş ücretlidir, yetişkinler için 7 euro, yaşlılar ve öğrenciler için 4 euro.

Bu ev: piknik alanları ve yürüyüş yolları ile birlikte 140 hektarlık arazide bulunmaktadır ve 1737 yılından bu yana “Cobbe” ailesine aittir. İlk olarak 1737 yılında Dublin Başpiskoposu Dr Charles Cobbe tarafından ev olarak kullanılmıştır.

Bu ev, mükemmel şekilde restore edilerek günümüze ulaşmış olup içinde ilginç el oyması mobilyalar, portreler ve güzel alçı işleri görülmektedir. Büyük “Drawing Room” orijinal haliyle durmakta ve İrlanda’da türünün en güzel örneğidir.

Ayrıca: yine burada kırsal yaşam hakkında küçük bir müze bulunmaktadır. Bu müzede: dünyanın çeşitli yerlerinden toplanan nesneler sergilenmektedir.

Çocuk oyun alanı da çok beğenilmektedir.

İrlanda Dublin yakınları Newgrange

Newgrange

Meath-Slane. Burası, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Rehberli turlar, her gün sınırlı sayıda vardır, bu yüzden önceden rezervasyon yaptırmanızı öneririm.

Slane kasabasının 3 km doğusundaki bu alanda: Dublin çevresinde bulunan en önemli tarihi kalıntılar görülmektedir. Hatta: buranın, Avrupa’da en iyi korunmuş geçit mezarları olduğu söylenir ve bunlar Mısır piramitlerinden 500 yıl önce yapılmışlardır.

Yani, buranın 5000 yıl önce, MÖ.3200 yılında: Boyne vadisinin zengin toprakları üzerinde, zenginleşmiş bir tarım topluluğu tarafından, neolitik ya da yeni taş çağında inşa edilmiştir. Arkeologlar, burayı bir geçit mezarı olarak sınıflandırırlar.

Mezarların bulunduğu bu tepe: yaklaşık 12 metre yükseklik ve 90 metre genişlikte, büyük bir böbrek şeklinde höyüktür.

Ancak, en ilgi çeken yanı, bu tepeciğin, 200 bin ton ağırlığındaki kayalardan yapılmış olması ve bu kayaların: Wicklow Mountains bölgesinden taşınarak buraya getirilmiş olmasıdır.
Höyüğün içindeki 19 metre uzunluğunda bir geçit, bindirmeli bir çatı, haç biçiminde bir bölgeye götürür.

Öte yandan: buranın belki de dünyanın ilk güneş gözlem merkezi olduğu düşünülmektedir. Çünkü: buradaki tüm düzenleme “kış gündönümü” günlerinde güneş ışığının büyük kısmının, 17 dakika süresince içerideki Tümülüs içindeki bu salona düşmesi fikri üzerine düzenlenmiştir.

Geçit girişi üzerinde bir çatı kutusu olarak adlandırılan bir açıklık vardır. Bu şaşırtıcı delik, onu ortaya koyanlar tarafından şaşırtıcı bir sürpriz yaratmaktadır.

Güneş ışığı 21 Aralık günü, yani kış gündönümünde, yılın en kısa gününde buradan girerek yavaş yavaş bölmenin arkasına uzanır. Güneş daha yükseldiğinde, ışık, bölmenin içinde genişler.

Bu olay, saat: 09.00 gibi başlar ve 17 dakika sürer. Buranın Mısır piramitlerinden 500 yıl önce inşa edildiği düşünülürse, bu ışık olayı gerçekten ilgi çekmektedir. Onu inşa edenler, yılın başlangıcını işaretlemek için böyle bir düzenek kurmuş olabilirler.

Buna ek olarak: ölüme karşı yaşamın zaferinin güçlü bir sembolü olarak da değerlendirilmiş olabilir.

Her yıl, kış gündönümünde: Newgrange yoğun ziyaretçi akınına sahip olmaktadır. Rehberli turda rehberler: bu görüntüyü ortaya çıkaran düzenlemeyi görmeniz için salonu karanlık yapıp, daha sonra güneş ışığının yavaş yavaş gelmesini size izleteceklerdir. İnsanlar, 5000 yıl önce olduğu gibi, şafak vaktini beklemek için antik mezarda toplanmaktadırlar.

Hatta: o kadar çok insan bunun için müracaat etmektedir ki, odanın içinde olanlar piyango ile belirlenmektedirler. Gökyüzü bulutlu ise, bu olayın gerçekleşmeme şansı da var. Yani odaya girebilmek yeterli değil. Ülkemizde Siirt ili Aydınlar kazasında da buna benzer bir olay var.

Belki oraları gören veya okuyan varsa hatırlayacaktır; Aydınlar ilçesinde, ilçe yakınlarında bir tepe üzerinde bir taş  duvar var ve bu taş duvarın ortasında küçük bir pencere var, her yıl 21 Aralık tarihinde bu pencereden doğan güneşin ilk ışıkları süzülür, ilçe merkezindeki bir türbenin minaresine yansır ve oradan da türbe içindeki bir mezarın başucuna yansır.

Bunu yapan kişi “yeni doğan güneşin ilk ışıkları hocamın başını aydınlatsın” diye böyle bir  düzenek kurmuştur, düzeneği kuran Erzurumlu İbrahim Hakkı. Ama bu düzenekten çok daha muhteşemdir ki, güneş ışığının yansıtığı pencere burda mekanın içinde, Aydınlar da ise mekandan 1.5 km. kadar uzaktadır.

Hemen yan taraftaki “Knowth” ise, daha büyük ve eski bir komplekstir ve neolitik çağa kadar uzanır. Burada da iki mezar bulunur ve halen arkeolojik kazılar sürdürülmektedir.

İrlanda Dublin yakınları Tara

Tara

Meath.

Tara

Melt hikaye ve efsanelerde çok geçen bir isimdir. Çünkü: burası Kelt medeniyetinin dini, siyasi ve kültürel merkezidir. Tepede bulunan en eski anıt (rehineler höyüğü) MÖ.2500-2100 yılları arasında inşa edilmiş ve tarih öncesi çağlardan bu yana: kutsal bir yer olmuştur.

Buranın ilk kullanıcıları

Kelt krallarının tören merkezidir. MS.430 yıllarında St Patric’in burayı ziyaret ettiği söylenir. Krallar 6.yüzyıl sonunda siteyi terk etmişlerdir.

Yakın geçmişte burası yine önemli siyasi olayların merkezi olmuştur. 1798 yılında İrlanda devrimci isyancıları, Tara Hill denilen yerde İngiliz askerleriyle savaşmışlar ve 1843 yılında 750 bin insan, İngiltere ve İrlanda birliğini burada protesto etmişlerdir.

Günümüzde Tara tepesi

Önemli bir arkeolojik ve İrlanda manevi ve siyasi mirasının önemli bir merkezidir. Sadece iki ana alanda arkeolojik çalışmalar yapılmıştır. 1850’lerde sinodlar ve Rehineler höyüğü kazılmış ve Tunç çağı mezarları bulunmuştur. Son yıllarda ise, toprak altı görüntüleme sistemleri ile araştırmalar sürdürülmektedir.

Evet, burayı ziyaret ederseniz neler görebilirsiniz?

Boyne nehri yakınında ve yaklaşık 500 metre yükseklikteki bu alçak tepe üzerine yayılmış yaklaşık 30 anıt görebilirsiniz.

Tepenin üzeri, 2000 yıl boyunca “Tara” olarak işgal edilmiştir. Tara krallarının sarayları buradadır ve Hıristiyanlık öncesi krallar burada taç giymişlerdir.

Tara da, birçok önemli işler, ilk beş yüzyıllarda, demir çağına tarihlenen “Raıth na Riogh” yani “Karal veya kraliyet muhafaza fort) bölümünde tepenin zirvesinde bulunur.

Bu oval muhafazanın ekseni: kuzeyden-güneye 265 metre ve doğudan-batıya 318 metredir. Bu muhafaza içinde: halka şeklinde iki oluşum vardır ki, bunlara “Teach Chormaic” yani “Cormac Evi” ve “Forradh” yani “Kraliyet Seat” ismi verilmektedir.

Forradh 

Buranın merkezinde: 15. metre yükseklikte “Kader Taşı” yani “Lia Faıl” bulunur. Ama aslında bu, kuzeydeki Rehineler höyüğünün bir ayak taşıdır. Bu taş: 1798 yılında, İrlanda devrimi sırasında, Tara savaşında ölen 400 isyancıyı anmak için buraya taşınmıştır.

Bazı araştırmacılar ise, bunun orijinal Tara taşı olduğunu ve orijinal tara taşının ise: Kelt krallarının taç giyme törenlerinde merkezi bir rol oynadığını düşünmektedirler. Efsaneye göre: kral haklı olduğunda ve bu taşa dokunduğunda taş haykıracaktır.

Teach Chormaic

Burası Tara’nın efsanevi ünlü kralına aittir ve burada birçok anıt inşa ettirilmiştir. Grainne ise, ünlü kralın kızının ismidir.

Rehinler Höyüğü

Burası, bir mezardır ve MÖ.2500-2100 yılları arasına tarihlenmektedir. Yerel soyluları rehin tutmak: Kelt krallarının geleneklerinden gelmektedir. Mezar, önemli insanlar ve özellikle kralların gömülmesi için kullanılmıştır. Mezarın içindeki geçit yeri yalnızca 3 metre uzunlukta yani oldukça kısadır. Mezarın özelliklerinden birisi de, bir neolitik kaya sanatı örneğinin görülmesidir.

Hıristiyanlığın gelmesiyle önemi gitgide azalan burada, günümüzde: bir tepe, demir çağından kalma bir kale ve birkaç sütun bulunur. Öte yandan: muhteşem bir manzara görülmektedir.

Yakınlarda ise, 19.yüzyıldan kalma bir Anglikan kilisesi bulunur. Rehberli turlarda: Rath na Rigoh (Kralların duvarı) ve Dumha na Giall (Tutsakların hendeği) gibi isimlere sahip yerler gezdirilmektedir.

Son bir not

Kral Arthur: İngiltere’de olduğu gibi, İrlanda’da da önemli rol oynamıştır. Kelt krallarına ait modern mitler ve teoriler, Tara Hill çevresinde gelişmiştir. 1900’lü yıllarda, bir gurup İrlandalı: İsrail’in kayıp kavimlerinden biri ve Ahit Sandığının Tara’da gömülü olduğuna inanarak, sinodlar ve Rath bölgelerini kazmışlar, ancak bazı Roma sikkelerinden başka bir şey bulamamışlardır.

Hatta: bir yazar İrlanda’da, Atlantis kayıp kıtasının, Tara’daki krallık olduğunu öne sürmüştür.

Malezya Malakka

Malezya Malakka

Eyalet, Malezya ülkesinin güneyindedir. Malakka boğazına bakar. Eyaletin başşehri “Malakka” şehridir. Malezya ülkesinde: büyüklük bakımından Perlis ve Penang eyaletlerinin ardından üçüncü büyüklüktedir.

Eyalet, birçok kültürün buluştuğu ve kaynaştığı bir yerdir. 1511 yılında bölgeye gelen Portekizliler, yaptıkları yapılar ile mimariyi etkilemişlerdir. Özellikle: nehre bakan ve “A Famosa” olarak isimlendirilen kale ilgi çeker. Bu kale: Güneydoğu Asya’daki en eski Avrupa kökenli yapılardan birisidir ve günümüze kadar Uzakdoğu’da korunarak gelmiştir.

Ayrıca: Malakka içindeki Portekiz meydanı da ilgi çekmektedir. Portekizlilerin iskan edildiği “Ujong Pasır” şehri: Malaca şehrinden 20 dakika uzaklıktadır. Burada: deniz meltemi eşliğinde, Portekiz yemek kültürünün örneklerini tadabilirsiniz.

Eyalette: Portekiz etkisi dışında, evlilikler yoluyla yerel Malay kültürüne gelen Çinli soyundan kişiler yani yerleşimciler de vardır. Baba ve Nyonya Müzelerini ziyaret ettiğinizde, bu durumu görebilirsiniz. Malaca Town

Malezya Malakka
Malezya Malakka

 

MALAKKA ŞEHRİ

Kuala Lumpur şehrinden bir taksi veya otobüs ile kısa sürede ulaşılabilen bu şehir: Malezya ülkesinin en eski şehridir. Kuala Lumpur ile arasındaki uzaklık148 km. dir.

Şehir: özellikle baharat ve dokuma ticareti yapan ve limanın kontrolünü ele geçirmeye çalışan güçlerin yıllar süren mücadelelerine sahne olmuştur. En parlak döneminin yaşandığı 15.yüzyılda, şehrin limanına 2000 geminin yanaştığı söyleniyor. Yani, bir anlamda Güneydoğu Asya’nın en büyük ve en önemli limanı olmuştur. Bu nedenle: rakip sömürgeci güçler limanı ele geçirmek için birbirleriyle büyük savaşlar yaptılar.

Bu yoğun ticaret nedeniyle, Sultanlar: ticaretten elde ettikleri gelirlerini topraklarını genişletmekte kullanmışlardır.

Günümüzde şehir: yüksek ve modern binaların görüldüğü, sömürgeci geçmişin bir kısım mimari ve anıtlarda hissedildiği bir yerdir. Şehrin “Chinatown” yani “Çin Mahallesi” özellikle antika sever konukların tercih ettikleri bir yerdir.

TARİHİ MERKEZ

Tarihi şehir merkezi, 7 Temmuz 2008 tarihinde UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Tarihsel ve kültürel öneme sahip şehrin eski merkezi: Melaka nehrine yürüme mesafesindedir.

Malezya Malakka Dutch Square-Hollanda Meydanı

Dutch Square-Hollanda Meydanı

Şehrin tarihi ve kültürel merkezi: Malakka ırmağının alt kıyısında bulunan “Dutch Square” yani “Hollanda Meydanı” denilen yerdedir. Dutch Square: Melaka Bridge’nin hemen yanındadır. Melaka nehri yanındaki burada tüm çevre binaları kırmızı boyalıdır. Çünkü aynı zamanda, Hollanda Meydanı, Kırmızı meydan diye adlandırılır. İngiliz vali: Hollandalı beyaz binaların somon kırmızı boyanmasını emretmiştir.

Burası şehrin eski bölümünü gezmek için iyi bir başlangıç noktasıdır. Buradan çek-çek kiralayabilirsiniz. Stadhuys, Christ Church ve Tang Beng Swee Saat kulesi buradadır.

Burada bulunan köprü: nehrin iki yanını birleştirir. Bu nedenle: Avrupalı işgalciler bu köprüye özel önem vermişlerdir.

 

Gelelim bu meydanda bulunan yapılara

Malezya Malakka Stadthuys-Town Hall-Belediye Binası

 

Stadthuys-Town Hall-Belediye Binası

Jalan Gereja adresindedir. Yerel tarih ve kültüre ait bir anıttır. Meydana bakan binalar arasında öne çıkandır.

Yapı: 1641-1660 yılları arasında inşa edilmiş, Hollanda yapısıdır ve ilk zamanlarda Hollandalı valilerin ve ona bağlı memurların konutu olarak kullanılmıştır. Yapı: bir Portekiz kale kalıntıları üzerine, 1641-1660 yılları arasında inşa edilmiştir. Doğu’daki en eski ve büyük Hollanda yapısı olduğuna inanılmaktadır.

Bu büyük kırmızı bina: sağlam kapıları ve pancurlu pencereleriyle, Hollanda sömürge mimarisinin tüm özelliklerini yansıtmaktadır. Ana bina: biraz önce sözünü ettiğim eski Portekiz kalesinden elde edilen taşlarla yapılmıştır. Yapının inşaat malzemelerinin büyük kısmı ise Hollanda’dan getirilmiştir, ancak tamamlanması 20 yıl sürmüştür.

Yapı: 1980 yılına kadar olan süreçte, 300 yıl boyunca ardışık hükümetlerin idare merkezi olarak kullanılmıştır. 1982 yılında ise müzeye dönüştürülerek: Malacca geçmişi, büyük Malay saltanatı ve Portekiz, Hollanda ve İngiliz kolonizasyon dönemlerine ait nesneler sergilenmektedir.

Günümüzde “Museum of History” ismiyle ziyarete açıktır.

Malezya Malakka Queen Victoria Jubiles Fountain-Kraliçe Victoria Çeşmesi

Queen Victoria Jubiles Fountain-Kraliçe Victoria Çeşmesi

Jalan Gereja denilen yerdedir. Çeşme: Kraliçe Victoria Diamond anısına, 1901 yılında İngilizler tarafından inşa edilmiştir ve günümüze kadar zarif görünümünü koruyarak gelmiştir.

Kraliçe Victoria: 1896 tarihinde, İngiltere ve İskoçya tarihinde en uzun hükümdarlık dönemi yaşayan olarak tarihe geçmiş ve bu durum İngiliz İmparatorluk topraklarında bu tür anıtlar yapılarak kutlanmıştır.

Çeşme: günümüzde Malezya’da tek işleyen sömürge dönemi su çeşmesidir. Çeşmenin ucunda: Kraliçe anısına Malakka halkı tarafından dikilmiş “Victoria Regina 1837-1901”yazılı bir plaket bulunmaktadır. Bu anıt: Malezya’da İngiliz sömürge döneminin son izlerinden birisi olarak bilinir ve Malezya’da İngiliz sömürge döneminin şaşalı günlerini sembolize eder.

Anıt: bir cüce geyik heykelinin hemen arkasındadır. Bu cüce geyik heykelinin anlamı: Malakka’yı başkent yapma haberini veren cüce geyik anısınadır.

Malezya Malakka Tang Beng Swee-Jam Besar-Saat Kulesi

Tang Beng Swee-Jam Besar-Saat Kulesi

Bu kırmızı saat kulesi: Çinli cömert ve zengin tüccar Tan Beng Swee şerefine 1886 yılında inşa ettirilmiştir.

Malezya Malakka Christ Church

Christ Church

Bu kırmızı cepheli dini yapı: 1741-1753 yılları arasında, Hollanda işgalinin 100. yıldönümü anısına Hollandalılar tarafından yapılmıştır. Protestan kilisesidir. Özellikle, kilise içindeki sunak: sırlı çinilerle yapılmış olması nedeniyle ilgi çeker.

Kilise, 19. yüzyılda İngilizler tarafından genişletilmiştir. İç mekandaki uzun tavan kirişleri, tek bir ağaçtan kesilmiş olması ile ünlüdür. Sıralar: masif ve el yapımıdır. Kilisenin en önemli özelliği: 15 metrelik tavan üzerindeki kirişlerin her birinin tek bir ağaçtan yapılmış olmasıdır.

Malezya Malakka St Paul Kilisesi

 

 

 

 

 

St Paul Kilisesi

Jalan Kota, Bandar Hill adresindedir. Bu kiliseye gitmek istediğinizde yolunuza birçok müze çıkacaktır, o yüzden buraya ulaşım sorunlu değildir.

Kilise: St Paul Hill’deki kilise kalıntılarının üstüne yapılmıştır. Tepe aslında Malacca Tepesi olarak seçilmiştir. Ancak Portekizliler tepeyi devir aldıktan sonra: ismi “Mary Tepesi” olarak değiştirilmiştir.

St Paul kilisesi: 1521 tarihinde Portekizli bir kaptan tarafından bir şapel olarak yaptırılmıştır. Güçlü ve kalın tuğlalı bu şapel: o dönemin mimari bir şaheseri olarak hatırlanmaktadır. Hollanda koloni döneminde, kilisenin kaderi değişmiştir. Şapel, artık bir ibadet yeri olarak kullanılmaya başlanmış ve aynı zamanda bir mezarlık haline getirilmiştir.

Kiliseye ulaşmak için, kalenin yanında, yamaç boyunca uzanan merdivenleri tırmanmanız gerekir ki, bu yürüyüş yaklaşık 5-10 dakika sürecektir. Kilisenin bulunduğu St Paul Hill tepesine ulaştıktan sonra: Malacca ve kıyı şeridi, şehrin muhteşem bir manzarası karşınıza çıkacaktır.

Kilise kulesinin önünde: St Francis Xavier isimli İspanyol Cizvit misyonerin 1545 yılında burayı ziyareti anısına yapılmış bir heykeli bulunmaktadır.

Malezya Malakka Ford A Famosa

Ford A Famosa

Jalan Kota adresindedir. Stadthuys binasının hemen yanındadır. Aynı zamanda “Porta De Santiago Kalesi” olarak da bilinir. Şehirde ziyaret edilen en popüler sitelerden birisidir.

Ayrıca Malacca şehrinde en çok fotoğraflanan yapıdır. Aynı zamanda Asya kıtasında ayakta kalan en eski Avrupa mimari kalıntılarından birisidir.

Kale: Alfonso Albuquerque komutasındaki Portekizliler tarafından 1511 yılında: Malacca Sultanlığının ordularını bozguna uğratmalarının ardından, Malacca bölgesinde kendi kazanımlarını pekiştirmek için inşa edilmiştir.

Çünkü, o  dönemde, Malacca: Çin’den baharat ticareti için Portekizliler için önemli bir liman durumundadır. Kale: uzun surlar ve dört büyük kuleden oluşmaktaydı. 4 katlı kulelerden biri: kaptan ve subaylar için ikametgah olarak kullanılıyor ve ayrıca bir oda mühimmat depolamakta kullanılıyordu.

1641 yılına gelindiğinde, kale el değiştirdi ve Hollandalıların hakimiyetine girdi. Hollandalılar kaleyi aldıktan sonra: onların şirket logosu, kalenin kapılarına yerleştirildi. ( bu logo “VOC” şeklindedir ve açılımı “Verenigde Oostindische Compagnie” dir. )

19. yüzyılın başlarında, kale bu kez İngilizlere teslim edilmiştir. Ancak, İngiliz vali, kalenin yıkılmasını emretmiştir. Ancak, bu yıkım 1810 yılında Sir Stamford Raffless tarafından durduruldu ve bugün gördüğümüz kadar olan kısım kurtuldu.

Evet, şehirde, 16.yüzyılda yapılan Portekiz kalesinden günümüze yalnızca kemer ve kapı sağlam olarak gelmiştir. Hatta: bir zamanlar bu kapı da yıkılacakmış ama Penang’da bulunan bir yerel yöneticinin uğraşıları sonucu kurtulmuştur. (biraz önce sözünü ettiğim, İngiliz vali tarafından emredilen yıkım)

Kapının üzerinde: Hollanda-Doğu Hindistan Kumpanyası tarafından 1670 yılında işlenen bir arma ilgi çeker. Biraz önce bu logonun yerleştirilmesinden söz etmiştim. Logonun sağ tarafında, bir asker tarafından taşınan kalkan ve silah görülmektedir.

Kapıdaki basamakları takip ederseniz, bu kez: 1521 yılında Portekizli kaptan Duarte Coelho’nun yaptırdığı St Paul’s Church kalıntılarına ulaşabilirsiniz. Aslında burada: 1641 yılında Malakka’yı ele geçiren Hollandalılar tarafından yapılan ve “Church of Our Lady of the Annunciation” ismiyle bilinen şapel bulunmaktadır.

Ancak; Christ Church inşa edildikten sonra burası kullanılmamıştır.

Günümüzde kilise kulesinin önünde: İspanyol misyoner Aziz Francis Xavier heykeli bulunur. Kendisi: 1553 yılına kadar Malakka’yı defalarca ziyaret etmiştir. Ancak; mezarı burada olmasına rağmen, kalıntıları Hindistan-Gao şehrindeki mezara taşındığı için buradaki mezarı boştur.

Hollanda döneminden kalma, granit mezar taşları duvarlara yaslı durmaktadır. Tepenin biraz daha aşağısında Hollanda ve İngiliz mezarlıkları bulunur.

Malezya Malakka İslam Müzesi

İslam Müzesi

Jalan Kota adresindedir. Müze: Malakka İslam Konseyi tarafından kullanılan bir binada bulunmaktadır. Müze, Malezya’da en çok ziyaret edilen alanlardan biri olarak bilinir.

Müzede, İslam dinine ilişkin belge ve eserler sergilenmektedir. Ama aynı zamanda İslamın Malacca’ya nasıl geldiğinin araştırılması için bir merkez konumundadır.

Bu binaya müze yapılmasına karar verildiğinde: kapsamlı bir tadilat yapıldı ve yenileme çalışmalarında geleneksel İslam sanatları karışımı ve ayrıca yerel ve uluslar arası işçilik kullanıldı.

Müzede: kendi temasına uygun sekiz ana sergi alanı bulunur. Genel sergiler; Malacca bölgesine İslam’ın gelişi ve nasıl tüm Malezya’da yayılmış olduğu hakkında ziyaretçilere knonolojik bilgiler sunulur.

Tugu Pengistiharn Kemerdekaan-Bağımsızlık İlanı Anıtı

Bu anıt: 1912 yılında inşa edilen bir villada bulunmaktadır. Bu villa: o dönemlerde yalnızca İngiliz sömürgecilerin ve zengin toprak tacirlerinin girebildikleri bir kulüp olarak bilinmektedir. Kulumün oyun sahası olan “Pagand” denilen bölümdeki anıt: 1956 yılında Londra görüşmelerinde Başbakan Tunku Abdurrahman tarafından başarılı sonuç alınması ve özgürlüğün ilan edilmesi üzerine yapılmıştır.

Günümüzde; biraz önce söylediğim gibi “Pagand Pahlawan” denilen bu gösteri alanında: akşamları ses ve ışık gösterileri düzenlenmektedir.

Malezya Malakka Portekiz Meydanı

Portekiz Meydanı

Jalan D’Albuquerque adresindedir. Kaleye850 metre uzaklıktadır. Bu yüzden kolaylıkla erişilebilir. Meydan: Malacca’daki Portekiz  topluluğunu sembolize eder. İhtişam ve renkler: Portekiz kültürünü temsil eder. Ancak bu kültür, son 400 yıl içinde, bu meydanda, yerel Malay kültürü ile kaynaşmıştır.

Meydan: benzersiz ve ilginç tezgahları, restoranları ve eğlence noktalarına ev sahipliği yapmaktadır ve şehirde bu yüzden çok popüler olmuştur. Çoğunlukla hafta sonlarında canlanır ve ziyaret edilir. Festival zamanında: meydan Portekiz topluluklarının geleneksel kostümlerle yaptıkları performans gösterilerine ev sahipliği yapmaktadır.

Malezya Malakka Jonker Street

Jonker Street

Jonker caddesi, şehrin merkezindedir. Bu nedenle, şehirde burayı bulmak gayet kolaydır. Burada: devlet tarafından korunmuş çeşitli antik binalar bulmak mümkündür. Ayrıca: birçok dükkan, gıda tezgahları, sanat ve zanaat tezgahları, hediyelik eşya tezgahları, giyim tezgahları bulunur.

Burası, aynı zamanda gece hayatı ve aktiviteleriyle de öne çıkmaktadır. Özellikle festival zamanlarında, etkinlikler burada düzenlenir. Öte yandan, burada bulunan barlara ve kafelere de takılmak mümkündür.

Malezya Malakka Taming Sari Kulesi

Taming Sari Kulesi

Jalan Merdeka Bandar Hill adresindedir. Kule merkezi konumdadır ve Portekiz kalesine yalnızca350 metre uzaklıktadır.

Kule: Nisan 2008 tarihinde açılmıştır. İsmi: efsanevi silahı olan bir yerel savaşçı Hang Tuah’dan gelmektedir. Zaten kulenin yapı tasarımı da, bu efsanevi savaşçının silahına benzemektedir.

Richter ölçeğine göre 10 büyüklükte depreme dayanıklı yapılan kulenin yüksekliği 110 metredir. Kulenin tepesindeki seyir bölümü: 7 dakika içinde, 360 derece dönerek panoramik seyir sağlar. Kulede: bir kafe, restoran, hediyelik eşya  dükkanları bulunur.

Malezya Malakka Maritime Museum

Maritime Museum

Jalan Quayside adresinde, hemen Stadthuys önündedir. Müze: Malakka açıklarında batan ve değerli eşyalarla yüklü, Portekiz gemisi “Flor DeLa Mar” ın bir modelini bulundurmaktadır. Bu gemi modeli34 metre yükseklikte ve 8 metre genişliktedir.

Müzenin ana odak noktası: Malakka denizcilik tarihi ve Saltanatın altın çağının sunulmasıdır. Resimlerde: Malakka boğazında doğu ve batı yönünde muson rüzgarlarını beklerken kendi işlerini yürüten tüccarların görüntüleri sunulmaktadır.

Yine: bu kişiler tarafından kullanılan: porselen, ipek, tekstil ve baharatlar sergilenmektedir. Hatta: bir gemi enkazından çıkarılan batık hazineleri görülür. Yine müzenin vitrinlerinde: Malakka bölgesinde Portekiz dönemi, Hollanda dönemi, Malakka Sultanlığı ve İngiliz döneminin farklı evreleri görülmektedir.

Gemi fanatikleri için, müzede farklı gemi modelleri koleksiyonu görülmeye değerdir. Bunlar, şehrin uzun ve görkemli tarihi sürecinde, limana uğrayan ünlü gemilerin modelleridir.

Malezya Malakka Istana Kesultanan Melayı-Malay Sultanlık Sarayı

Istana Kesultanan Melayı-Malay Sultanlık Sarayı

Kota Kompleks Warisan adresindedir. Bu kültür müzesi, zarif bahçelerin ortasında, St Paul Tepesi eteğindedir.

Saray: eski taşbaskı resimlerden yararlanılarak yeniden inşa edilmiştir. Çünkü: Mansur Şah’a ait saray 1460’lı yılların ortalarında yanarak yok olmuştur. Yani: bu sultanlık sarayı: aslında Malacca’ta zaten tükenmiş olan saltanat tarafından inşa ettirilmiş yapının bir kopyasıdır.

Malacca’da saltanat: 1500’lü yıllarda Portekizliler gelmeden önce, şehrin hükümdarıdır. Sarayın planı: Sultan Mansur Şah tarafından tanzim edilmiştir ve Malay krallığının mimari kültürüne bir bakış sunmaktadır.

Saray günümüzde: Malacca tarihine ışık tutan bir müzeye ev sahipliği yapmaktadır. Müzede, Malacca geçmişine ait 1300 parça nesne sergilenmektedir. Bunlar arasında bulunanlar: yabancı elçilerin fotoğrafları, silahlar, çizimler, müzik aletleri ve hediyeler vardır. Tüm bu nesneler: sekiz farklı odada,  sarayın üç katındaki galerilerde sergilenmektedir.

Malezya Malakka Chinatown

Chinatown

Malakka kültüründe tarihin en canlı tanıkları: bir zamanlar buraya gelen Çinli öncülerin Malay kadınları ile evlenmeleri sonucunda ortaya çıkan “Baba Nyonya” topluluğudur.

Chinatown: nehir kıyısındadır. Mahallenin sokaklarında: 19. yüzyılın izlerini görebilirsiniz. Jalan Tun Tan Cheng Lock: üzerinde bulunan evler “Milyonerlerin sıra evleri” olarak bilinir. Bu evlerin bulunduğu semt: heykeller, mücevherler, porselenler, gümüş çatal-bıçak takımları ve süslü 19.yüzyıl mobilyaları ile doludur. Antika arayanlar şehrin bu bölümünü mutlaka ziyaret ederler. Bu mahallenin en önemli yapısı bir müzedir.

Malezya Malakka Baba Nyonya Heritage Museum

Baba Nyonya Heritage Museum

Jalan Tun Tan Cheng Lock semtinde bulunan 50 büyük malikaneden üç tanesi birleştirilerek bu müze oluşturulmuştur. Müze: ünlü Jonker Caddesine yalnızca 220 metre uzaklıktadır.

Çin doğumlu, ancak Malay kültürünü benimsemiş Çinlilerin torunları “Baba Nyonya” olarak tanınırlar. Çin ve Malay kültürlerinin benzersiz karışımı: değişik bir kültür doğurmuştur. Bu kültürün özellikleri, bu müzede görülebilmektedir.

Müzenin bulunduğu bu ev: 1896 yılında kauçuk plantasyon sahibi Chan Cheng Siew tarafından yaptırılmıştır. Müze; Çin tarzı mobilyalar ve dekorasyon tarzı, neo-klasik sütunları ve ağır sert kapıları ile o dönemin zenginliğine tanıklık eder. Yani: Baba Nyonya gelenekleri gösterilmektedir. Tarih ve kültür, bu müzede harmanlanmıştır.

Müzeyi ziyaret ederseniz: Chan ailesinin bir üyesi, yaklaşık 1 saate yakın tur için rehberlik yaparak evin “özellikle ipekleri, telkari ve gümüş işleri, fildişi ve sedef kaplamalı parıldayan mobilyaları ve üst katta yatak odalarına giden yaldızlı anıtsal tik merdiveni hakkında bilgi verir.

Malezya Malakka Cheng Ho Kültür Müzesi

Cheng Ho Kültür Müzesi

Jalan Dayan Jebat bölgesindedir. (Malakka nehri Stadhuys karşısındadır) Müze: şehrin eski kısmındadır ve Cheng Ho tarafından depo kompleksinin orijinal sitesindedir. Şehrin birkaç ünlü caddesine yakın olması nedeniyle rahatlıkla ulaşılabilir.

Müzenin bulunduğu binanın: 200-300 yıllık olduğu ve Ming mimarisiyle yapıldığına inanılmaktadır. Cheng Ho ise: 1405-1433 yılları arasında, Malacca’yı birçok kez ziyaret etmiş bir Ming hanedanı amiralidir.

Kendisinin: Malacca nehrinin kuzey tarafında büyük bir depo kompleksi kurduğu biliniyor. Ancak, günümüze kadar bu depo kompleksinin yeri konusunda çeşitli ve çelişkili tartışmalar yapılmıştır.

Bununla birlikte: müzenin vitrinlerinde: çay evleri, navigasyon aletleri, gemi hazineleri, yerel etnik ve Çin kültür alışverişi kanıtları sergilenmektedir.

Malezya Malakka Cheng Hoon Teng Temple-Yeşil Bulut Tapınağı

Cheng Hoon Teng Temple-Yeşil Bulut Tapınağı

Malezya ülkesindeki en eski Çin tapınağıdır. Taocu tapınak 1646 yılında Çin’den buraya göç eden Lee Wei King tarafından Çin’den gelen vasıflı işçilere yaptırılmıştır.

Tapınağın gösterişsiz şekilde dekore edilen iç mekanında, özellikle çok renkli can ve porselen figürleri görülmeye değerdir. Ayrıca: 19.yüzyılda Hindistan’dan getirilen, Merhamet Tanrıçası “Kwan Yin” in bronz heykeli ilgi çekmektedir. Seçkin mimari özellikleri nedeniyle, tapınağın restorasyonu UNESCO tarafından ödüle layık görülmüştür.

Çünkü, tapınak Güneydoğu Asya’nın en önemli Çin kökenli dini yapısıdır ve yaklaşık 400 yıldır dayanarak günümüze ulaşmıştır.

Malezya Malakka Kampung Kling Mosque

Kampung Kling Mosque

Jalan Tukang Emas adresinde bulunan cami 1748 yılında yapılmıştır, aynı zamanda gözlem kulesi olan minaresi ve çatısı ilgi çekmektedir.

Cami: Kampong Kling mahallesinde bulunması nedeniyle bu ismi almıştır. Bu mahallede, ilk dönemlerde Güney Hintliler yerleştirilmiştir. Hollanda sömürge döneminde ise 1748 yılında Hintli Müslüman tüccarlar tarafından bu cami yaptırılmış ve günümüze kadar özgün tasarımını korumuştur. Malezya’nın en eski camilerinden birisidir.

Caminin mimari tasarımı: Sumatra, Çin, Hindu, yerel Malay toplumu ve Avrupa etkilerini birleştirmektedir. Ama, genel anlamda Güneydoğu Asya camilerinde olduğu üzere, kare plan üzerine inşa edilmiştir.

Çin’den getirtilen seramik ve fayanslar: caminin çatısı, zemini ve alt duvarlarını süslemektedir. Ayrıca kapı ve pencerelerde: dekoratif motifler görülür. 1868 yılında, cami ve minaresini sokaktan korumak için, yüksek bir duvarla çevrilmiştir.

Malezya Malakka Sri Poyyatha Vinayagar Moorthi Temple

 

Sri Poyyatha Vinayagar Moorthi Temple

Caminin hemen yanında; Jalan Tukang Emas adresindeki bu tapınak: 1781 yılında Lord Vinayagar tarafından yapılmıştır ve ülkenin en eski tapınaklarından birisidir. Tapınağın mimarisinde Hollanda etkisi dikkat çekmektedir.

Bu etki: duvarlar ve sütunların ayrıntılarında bellidir ve kubbe ve çatı tonozunda bellidir. Çoğu Güney Hint tapınaklarında: anıtsal kule üzerinde tanrılar, bilgeler, melekler heykelleri vardır.

Burada ise, bunların yerine: rölyef görüntüleri ile mavi kalıp kenarları ve kenar nişleri görülür. Kutsal inek heykelleri, zenginlik ve mutluluk bereket simgeleyen, tapınağın çitle çevrili çatısını süslemektedir.

Tapınağın bulunduğu caddeye “Armoni” denilir. Çünkü, bu alanda farklı dinlerin kutsal yapıları birbirlerine yakındır. Bunlar: Cheng Hoon Teng Tapınağı, Kampung Klıng Camii ve Sri Poyyatha Vinayagar Moorthi Tapınağıdır.

Bu tapınak: Malacca’da yaşayan seçkin bir Hintli tarafından bağışlanan arazi üzerine yapılmıştır. Pek çok Hintli kişinin bu tapınak ile yakından ilişkisi vardır ve zamanla Malacca şehrinde ikamet eden Hintliler arasında güçlü bağlantılar oluşturmuştur.

En şenlikli tapınak alayları, kendi tapınaklarına geçmeden önce, Sri Poyyatha Vinayagar Moorthi tapınağında başlatılır. Önemli festivallerin bazıları burada kutlanır.

Malacca River

İskelenin arkasında “Malacca River” günlük nehir turları yapılmaktadır. Bu 45 dakikalık tur sırasında, godowns ve balık pazarı görülebilmektedir. Ayrıca: Villa Sentosa olarak bilinen tipik bir Malezya Kampung House görülür. Malakka boğazındaki adalara da tekne gezileri yapılabilmektedir.

ŞEHİRDEKİ ALIŞVERİŞ MEKANLARI

Malezya Malakka Jusco Melaka

Jusco Melaka

Lebuh Ayer Keroh adresindedir. Burada, günlük ihtiyaçlarınızın her türlüsünü bulmak mümkündür. Çeşitli ürünler arasında, moda ve elektronik aletlerin satıldığı departman mağazaları ve dükkanlar bulunur. Ayrıca alışveriş sonrasında kısa mola merkezleri, yemek yerleri de bulunur.

 

Melaka Sentral

Jalan Abdul Razak Peringgit adresindedir. Özellikle hafta sonlarında arkadaşlar ve ailecek takılabileceğiniz bir yer olarak önem kazanır. Huzurlu bir yerdir, klimalar ile donatılmıştır. Yani, havasız ve sıcak bir yer değildir.

Malezya Malakka Dataran Pahlawan Melaka Megamall

Dataran Pahlawan Melaka Megamall

Jalan Merdeka adresindedir. Buraya mutlaka uğramanızı öneririm. Çünkü: tarihsel ve modernize temalar bir aradadır. Burası, büyük bir şehir algı ve görünümü verir. Dış görünümü yanı sıra, benzersiz bir kapalı tasarıma sahiptir. Burada, sık sık değişik ve heyecan verici etkinlikler düzenlenmektedir.

Malezya Malakka Mahkota Parade

Mahkota Parade

Jalan Merdeka adresindedir. Sahile yakındır. Dış görünüşü ilgi çeker, içinde mağazaların çeşitliliği önem kazanır.

Malezya Malakka Plaza Hang Tuah

Plaza Hang Tuah

Jalan Hang Tuah adresindedir. Malakka’nın yerel yapımı ürünleri keşfetmek istiyorsanız, burayı mutlaka ziyaret etmelisiniz. Şehirden hediyelik eşyalar satın almak isteyenler burayı görmelidirler. Çünkü dediğim gibi, burada benzersiz yerel yapım öğeleri bulup satın alabilirsiniz. Hediyelik eşya arayanlar buraya gitmelidirler.

Malezya Malakka Al-Harizmi Astronomi Kompleksi

Al-Harizmi Astronomi Kompleksi

Tanjung Bidara adresindedir. Burası Melaka Eyalet hükümeti tarafından, kamuda astronomi bilinci oluşturmak ve turizm faaliyetlerini geliştirmek için yapılmıştır. Ünlü astronom Abdullah Muhammed İbn Musa’ya atfen bu kompleks adlandırılmıştır.

Nisan-Mayıs aylarında astronomi günü kutlamaları yapılır. Şehri bu tarihlerde ziyaret ediyorsanız, bu kutlamalara mutlaka katılmanız önerilir. Komplekste: üç ana bina bulunmaktadır. Bunlar: gözlemevi, planetarium ve eğitim merkezidir. Gözlemevinde: gece gökyüzünü gözlemlemek mümkündür. Planetariumda heyecan verici aktiviteler düzenlenir.

Malezya Malakka Hayvanat Bahçesi

Hayvanat Bahçesi

Hayvanat bahçesine ulaşmak için, Malacca otobüs terminalinden yalnızca13 km yol yapmak gerekir.

Burada: 200 üzerinde farklı türden 1200 civarında hayvan bulunmaktadır. Malezya’nın ikinci büyük hayvanat bahçesidir. Özellikle, nadir bulunan ve nesli tehlike altındaki Sumatra Gergedan burada görülür.

Ayrıca,  hafta sonlarında fil gezileri de düzenlenmektedir.

ŞEHİR MERKEZİNİN DIŞINDA GEZİLECEK YERLER

Tarihi şehir merkezi dışında bir yerlere gitmek isterseniz, özellikle: “Gluttan Corner” olarak bilinen açık hava restoranlarının bolca bulunduğu yeri tercih edebilirsiniz. Bir akşam zamanı, burayı ziyaret ettiğinizde denizin doldurulması ile oluşturulmuş bölgedeki restoranlarda: Malay, Çin ve Tamil-Hint yemek kültürlerinin sunulduğu yerleri görebilirsiniz. Buralarda özellikle bol baharatlı erişte ilgi çekmektedir ve deneyebilirsiniz.

Malezya Malakka Tanjung Bidara Beach

Tanjung Bidara Beach

Şehir merkezinin yaklaşık20 km kuzey batısındadır. Burada: Malakka Boğazında yüzmenin keyfini yaşayabilirsiniz. Plaj: Kuala Lumpur şehrine 2 saat uzaklıktadır. Malezya yarımadasının doğu kıyısında bulunan diğer adalara göre daha yakın ve ulaşımı kolaydır. Bu nedenle, yaygın olarak ziyaret edilen bir plajdır. Ancak: deniz pek iyi değildir. Plaj kumludur.

Malezya Malakka Seri Tanjung Homestay

Seri Tanjung Homestay

Mescit Tanah adresindedir. Şehir merkezine yaklaşık 24 km uzaklıktadır. Burada: ziyaretçilere Tanjung köylüleri ev sahipleri tarafından kumpung kültürü sunuluyor. Bu gezi sırasında: Malacca kültürü tanıtılıyor. Tanıtım: Malacca Eyalet Hükümeti ve Malezya Turizm Bakanlığı tarafından organize ediliyor.

Ülke dışından gelen birçok ziyaretçi: modern kentleşme dışındaki bu yaşam tarzını yaşamak için bu tura katılıyor. Turda: uzun boylu ağaçlar arasında, geleneksel evlerde konaklanılıyor ve büyük kentlerin yoğun ve telaşlı yaşam ortamından uzaklaşılıyor. Yerel meyve sezonu içinde yapılan ziyaretlerde, ziyaretçiler ağaçlardan taze meyve tadabiliyorlar. Geleneksel yemekler tadılıyor ve ayrıca: conkkak ve basi gibi geleneksel oyunlar ve aktiviteler yapılıyor.

Malezya Malakka Bukit Cina

Bukit Cina

Burada bir Çin mezarlığı bulunmaktadır ve bu mezarlıkta 12.000 civarında mezar bulunduğu söylenmektedir. Yani Çin ülkesi dışındaki en büyük Çin mezarlığıdır. En erken mezar 1622 tarihine tarihlenir. Ancak birçok mezar Malezya’nın İngiliz işgali döneminde tahrip edilmiştir.

Mezarlığın bulunduğu tepenin diğer tarafında, 16.yüzyılda yapılan bir Portekiz manastırının temelleri görülebilir. Portekizce “Madre de Deus” yani “Tanrının Annesi” ne adanan bu tepede, Portekizliler tarafından bir Fransisken manastırı inşa edilmiş olmasına rağmen, 1629 yılında Achinese saldırısı sırasında bitişik bir manastır ile birlikte bu manastır da imha edilmiştir.

Malakka Çin toplumu: Hollanda işgali sırasında burayı Hollandalılardan satın almışlardır. Günümüzde yukarıda da belirttiğim gibi 12 bin civarında mezar bulunmaktadır. Şehirde 250 bin kişilik Çin toplumu bulunduğu düşünülünce bu mezarlığın boyutu uygun görülmektedir. Bu arada, mezarlıkta 20 Müslüman mezarı da bulunduğu söyleniyor.

Ayrıca, yine bu tepenin bulunduğu yerden: Malakka boğazının muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz.

Yine bu tepenin eteklerinde muhteşem bir manastır bulunmaktadır.

Malakka hükümeti: Temmuz 1984 yılında, 42 hektarlık tepeyi geliştirmeye yönelik bir plan açıkladı. Bu plana göre: burası konut ve ticaret bölgesi haline getirilecekti. Ancak: plan ülkede eski atalarını simgeleyen mirası korumak için bir araya gelen farklı toplulukları hareketlendirdi ve ülke genelinde öfke ve tepkilere yol açtı.

Bunun üzerine devlet hükümeti yumuşadı ve zengin kültürel mirasın bir parçası olarak Bukit Çin koruma altına alındı. Günümüzde tepe mezarlar arasında koşu yapanlar tarafından kullanılmaktadır ve bir eğlence yeri haline getirilmiştir.

Ayrıca, biraz önce söylediğim gibi zirveden harika manzara sunmaktadır. Şehir ziyaretçileri: tepeye ek olarak, 1795 yılında Chua Su Cheong tarafından inşa edilen Poh San Teng Tapınağı da gezilmektedir.

Ayrıca: bir yükseltilmiş platform üzerinde bulunan, Guomindang bayrağı bulunan ve Çin hat sanatı ile yazılmış bir dikilitaş: Japon işgali sırasında Kenotaph denilen yerde vahşice öldürülenleri hatırlatmaktadır. Bu anıt: 15 Ocak 1942 tarihinde, Japonlar tarafından süngülerle bıçaklanarak bebekleriyle birlikte öldürülen binlerce kurban anısına yapılmıştır.

 

Sam Po Kong Temple

Bu dini yapı: 1409 yılında Malakka’yı Çin ticaretine açan ünlü Amiral Cheng Ho için yapılmıştır. Binanın parlak kırmızı, altın ve beyaz renkli cephesi ilgi çeker. Tapınağın bahçesindeki kuyu: “Perigi Raja” yani “Sultan Kuyusu” olarak bilinir ve Prenses Hang Li Po için, 15. yüzyılda yapılmıştır. Kuyu: sonraki dönemde Hollandalılar tarafından inşa edilen surlarla koruma altına alınmıştır.