Turizm açısından, büyük özellikleri olan ve öne çıkan bir yer değil. Burada: bir gün kaldım, söylediğim gibi, tarihi ve turistik pek fazla özellikleri olan bir yer değil.
ULAŞIM
Hendek: D-100 kara yolu üzerindedir. Hendek-İstanbul arası uzaklık: 170 km. Hendek-Ankara arası uzaklık: 275 km. Hendek-Adapazarı arası uzaklık: 30 km. dir.
TARİHİ
Söylentilere göre: bu yörede, küçük bir yerleşim yeri ve burada küçük bir han varmış. Buradan esinlenerek, bu bölgeye “Hantek” ismi verilmiş ve bu isim, günümüze “Hendek” olarak gelmiş.
Evet, buraların tarihi süreç içindeki sahipleri: Btinyalılar, Romalılar, Bizanslılar ve Selçuklular. Ama, geriye dönüp bakıldığında, yalnızca Bizanslılara ait az sayıda kalıntı günümüze kadar ulaşmıştır.
1300’lü yılların sonunda, bölgede Osmanlılar görülüyor. 1500’lü yıllarda, Bağdat seferi için yapılan, ünlü “Bağdat yolu” kalıntıları, bugündü yerleşimin içinden geçiyor.
1907 yılında, burada, Belediye kurulur. 1920-1921 tarihlerinde, Düzce ayaklanmasında, yörenin ismi de, bu ayaklanmaya katılan olarak geçer. Kurtuluş Savaşı sırasında, Düzce’de çıkan isyanı bastırmakla, Geyve’de bulunan Tümen Komutanı Miralay Mahmut Bey görevlendirilir. Mahmut Bey, isyancıları, Hendek’te karşılar. Yapılan konuşmalar sonucu, isyancılar tarafından kandırılan, Mahmut Bey ve askeri güçler: Sanbayırı mevkiinde pusuya düşürülür ve imha edilirler.
Takip eden süreçte: 1950 yılında Karadeniz kökenli vatandaşlar ve 1980 yıllarından sonra ise, Güneydoğu kökenli vatandaşların göçmesiyle, bölgedeki nüfus yoğunluğu artar. Ancak: 1999 yılında yaşanan deprem olayından sonra, bölge göç almamaktadır.
GENEL
Çevre: zengin ormanlık alanlara sahiptir. İl merkezi yönünden, ilçeye girişte: her iki yanı kapsayan ağaçlar, muhteşem güzel bir görüntü veriyor.
İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği: 175 metredir. İlçenin ortasından, Uludere isimli bir çay geçiyor. İlçenin en büyük özelliklerinden biri: Sakarya Üniversitesine bağlı, Eğitim Fakültesinin burada bulunması. Yaklaşık 4000’e yakın öğrenci burada eğitim görüyor ve bu öğrenciler, ilçenin sosyal ve ekonomik hayatını etkiliyor.
Yörede: nakliyecilik gelişmiştir. İlçedeki araçlar ile, yöre halkı: yurt içi ve yurt dışı taşımacılık yapmaktadır. Bunun dışında: fındık üretimi de yaygındır. Ayrıca, ilçeyi çevreleyen dağlarda, kaynak suları bulunuyor. Buralarda; ülkemiz pet su piyasasının önde gelen firmaların, fabrikaları var.
İklim: bölgede, Marmara ve Batı Karadeniz iklimi hakimdir. Yazları: kısa ve sıcak, kışları ise uzun ve bol kar yağışlı geçer.
NE YENİR. NE İÇİLİR
Hendek bölgesine yolunuz düşerse, burada tadabileceğiniz birkaç lezzet: cevizli tavuk ve değişik bir şekilde hazırlanan, kuru fasulye yemeği: ağudırşışı. Bunların yanında: hamsili pilav da tercih edebilirsiniz.
GEZİLECEK YERLER
ÇİĞDEM YAYLASI
İlçe sınırlarındadır. Hendek-Karadere üzerinden, Dikmen ve Çiğdem köylerine ve buradan da, 1500 metre rakımlı, Çiğdem yaylasına ulaşabilirsiniz.
Özellikle, bir süre önce, bir yayın organında oluşturulan jüri tarafından, Türkiye’nin en güzel 10 yaylasından biri seçilmesi, burayı öne çıkarmıştır. Yaylada, her yıl Temmuz ayının ikinci haftasında, yayla şenlikleri düzenleniyor. Güzel ve tamamen çimle kaplı bir alan. Küçük ve hafif eğimli tepeler var. Muhteşem bir manzara bulunuyor. Kamp yapmaya da müsait olan bu alanda, gerçekten güzel zaman geçirebilirsiniz.
DİKMEN YAYLASI
İlçe merkezine uzaklık: 30 km.dir. Dikmen köyüne uzaklık ise: 7.4 km.dir. Keremali dağı eteklerinde kurulmuştur. Deniz seviyesinden yükseklik: 1727 metredir. Yaylanın zirvesinde, bir şehitlik var. Çadırla konaklama yapmak mümkün. Bunun dışında, kurulu konaklama tesisi yok. Çadır düşünürseniz, yeme-içme ihtiyaçlarınızı, köy merkezinden karşılayabiliyorsunuz.
BAYRAKTEPE
İlçe merkezinde, Bayrak tepesinde, 16 Türk devletini temsil eden bayraklar var. Bayrakların altında: bayrakların temsil edildiği devletlerin simgeleri, bir tiyatro salonu, çeşitli spor tesisleri, otopark alanları ve bir betonarme yapı bulunuyor.
ÇAMLICA BELDESİ
İlçe merkezine 12 km. uzaklıktadır. Burada, muhteşem doğal su kaynakları var. Birçok önemli su markası, buradaki suyun şişelenmesi ile ülkemizde satışa sunuluyor. Yörede: alabalık tesisleri var. Bu alabalıkların, lezzetle yenilmesinin yanında, şifa özellikleri de kullanılıyor. Balıklar, vücuda sarılarak şifa aranıyormuş. Burada: her yıl, Temmuz ayında, “Yayla Şenlikleri” yapılıyor.
MADEN DERESİ
İlçenin kuzeyinde, Çaltepe bölgesinden çıkan “Maden Deresi”, 30 km. uzunluğunda olup, Kocaeli’nin batısından Karadeniz’e dökülüyor. Dere, ormanlık alanda akıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında, burada bir altın madeni bulunmuş, ancak daha sonra terk edilmiştir. Derenin çevresi ağaçlık olup, mesire yeri olarak kullanılıyor. Dere içinde ise, alabalık ve sazan olmak üzere, tatlı su balıkları yaşıyor.
Sakarya Sapanca hakkındaki gezi yazım için Sapanca
Şehir gezimize önce, “Eski Şehir” bölümünden: surlardan başlıyoruz.
Eski şehir gezisi bitince, arzu edenler şehrin “Yeni Şehir” bölümü” nü de gezebilirler.
Ancak, Kudüs’te özellik “Eski Şehir” bölümünde.
Yeni şehir bölümünün çok çok bir özelliği yok, burada belki çeşitli müzeler var, onlar ilginizi çekebilir.
ESKİ ŞEHİR-OLD CİTY
Bu bölgedeki gezimize başlayacağımız yer: “The Rampart Walk” olarak isimlendirilen, surlar bölgesidir ve burada bir yürüyüş yapabilirsiniz.
Bu surlar: Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptırılmıştır. Surlarda, 8 kapı bulunmaktadır.
Bunlar:
Golden Gate-Altın kapı
Bu kapı Zeytin dağına bakmaktadır. Yahudilere göre burası “Mesih” in Kudüs şehrine gireceği kapıdır, ama kapalıdır.
Çünkü: kapı, Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle, örülerek kapatılmıştır. Mesih gelirse, bu kapının mucizevi şekilde açılması bekleniyor. Kapıyı: Zeytin dağı üzerinde çeşitli yerlerden görebilirsiniz.
Yafa kapısı
Burası: en fazla tanınan ve kullanılan kapıdır. Yafa limanı yönünde, batıya açılmaktadır.
Yeni kapı
Kuzeyde, Hıristiyan mahallesine girişi sağlayan kapıdır.
Sha’ar Sh’hem-Şam kapısı
Müslüman mahallesine girişi sağlayan kapıdır. Burada bulunan Osmanlı dönemi kapısının altından, Roma dönemine ait önemli bir kapı kalıntısı ortaya çıkarılmıştır. Filistin bölgesine geçmek isteyenler de, bu kapıyı kullanıyorlar.
Herod kapısı
Kuzeydedir. Kapı: cephesi üzerinde çiçek motifleri bulunması nedeniyle bu ismi almıştır.
Aslanlı kapı
Aslan kabartmalarıyla süslü olduğu için bu isimle anılmaktadır. Ayrıca: Saint-Etienne kapısı olarak da bilinir. Bu kapı: doğuda “Eriha” bölgesine açılmaktadır.
Detritus kapısı
Güneyde, Ağlama duvarına en yakın kapıdır.
Sion-Davut kapısı
Sion tepesinde, Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan kapıdır. Güneyde, El Halil yönüne açılmaktadır.
Çöp kapısı
Şehrin çöplerinin çıkarıldığı kapıdır.
Burada: yani surlar üzerinde, yukarıdan göreceğiniz Kudüs şehrinin, birçok gelişmiş Avrupa şehrinden daha farklı olduğunu hemen anlayacaksınız. Çünkü: surlardan izlediğiniz şehirdeki her yapı, her bina tamamen tarih kokuyor.
The Rampart Walk bölgesinden yürümeye devam ederseniz, buranın sonunda Ağlama Duvarına ulaşırsınız. Ancak: Ağlama Duvarına, şehir içinden yürüyerek ulaşmak isterseniz, bu kez, surlardan inmelisiniz.
Buradan inip şehir içine girdiğinizde, önce “Ermeni Bölümü” karşınıza çıkıyor.
ERMENİ MAHALLESİ
Yahudi mahallesinin batısındadır.
Burada: birçok kilise göreceksiniz. Bunların bazılarının içine girmek mümkündür. Burada ayrıca, bolca “Türkiye” karşıtı yazı ve afiş görebilirsiniz.
Bunlar hala 1915 yılında kalmışlar.
Evet, oldukça küçük ve temiz bu bölgede, en ilgi çeken yer “Gülbenkian kütüphanesi” dir.
YAHUDİ MAHALLESİ
Daha sonra: eski şehrin “Musevi Bölümü” görülüyor. Musevi bölümü: fanatik Yahudiler (Hasidik Yahudiler) den oluşuyor. İsrailliler, Yahudi mahallesini 1967 yılında yeniden inşa etmiş ve yenilemişlerdir. Bölgenin en temiz yeri burasıdır denilebilir.
Kudüs şehri hakkında genel bilgiler verirken yazdığım gibi, buraya, özellikle “Cuma” günü giderseniz: Cuma günü günbatımından Cumartesi günü gün batımına kadar “Shabbat” denilen kutsal zamanın içine düşersiniz. Bu dönemde: genellikle Sinegoglar dolar ve insanlar içeride dua ederler.
Zaten: İsrail’de, hafta sonu tatilleri “Cuma” ve “Cumartesi” günleri yapılır.
Pazar günü ise, çalışıyorlar.
Binlerce yıldır, böyle bir inanışları var ve Tevrat’ta yazdığına göre, eskiden bu kutsal günde çalışanları taşlayarak öldürüyorlarmış.
Hatta ve hatta: elektrik sisteminde bile bu dönemde kesintiye gidiyorlar, yalnızca asansörler çalışıyormuş.
Şehir gezimize ilk önce “Ağlama duvarı” bölümünden başlıyoruz.
Buraya girmeden önce, ilk karşımıza çıkan “Mamilla” denilen bir alışveriş merkezidir.
Musevi bölümüne ilk girdiğinizde: gezerken: bir çarşı karşınıza çıkıyor. Burası: Mamilla Alışveriş Merkezidir.
Burası: bir anlamda, İstanbul Kapalı Çarşı veya Mısır çarşısını anımsatmaktadır. Şehir içinde, taş duvarları ve mağazaları ile şehrin tipik atmosferini bozmayacak şekilde düzenlenmiş, tepesi açık bir alışveriş merkezidir. İçeriye girdiğinizde, güzel kafeler ve restoranlar da göreceksiniz.
Burada özellikle, yöreye özgü “İsrail Breakfeast” yani “kahvaltı” denemelisiniz. Bu kahvaltıda: omlet, süzme yoğurt, somon-tuna balığı karışımı kremalı bir tür meze, humus, avokado ve güzel bir salata getiriyorlar. Yanında ise “şampanya” ikram ediyorlar. Ama, dini yerlerin ziyaretinde, birçok müşteri bu şampanyayı içmemeyi tercih ediyorlar.
Bu çarşıdan: çeşitli tişörtler, kipalar (Yahudilerin kafalarına taktıkları küçük takkeler), mezuzular (Yahudilerin evlerinin giriş kapısına astıkları ve içinde Tevrat’tan pasajlar bulunan objeler) satın alabilirsiniz. Ayrıca: yine bu çarşıdan, Kudüs şehrine özel “dilek ipi” olarak isimlendirilen “kırmızı Kaballah ipleri” satın almayı unutmayın.
Ağlama duvarına girerken, İsrail askerlerinin yaptığı kontrolden geçmek gerekiyor. Kontrolden sonra: Ağlama duvarı bölümünde, haremlik-selamlık olarak ayrılan yerlere girebiliyorsunuz.
Yani: burayı, kadınlar ve erkekler, ayrı ayrı ziyaret edebiliyorlar. Ayrıca: yine buraya girişte dikkat edilmesi gereken birkaç husus daha vardır.
Kadınların: çok miniye kaçacak ölçüde kısa etek giymemeleri, ayrıca omuzları açıkta bırakacak kıyafet giymemeleri istenir.
Aksi halde: görevliler, kadınları, ağlama duvarına çok yaklaştırmıyorlar veya omuzları ve bacakları örtecek kıyafet veriyorlar. Sağ bölümde kadınlar dua ederken, duvarın büyük bölümü olan sol yanda ise erkekler dua ediyorlar.
Duvar hakkında ayrıntılı bilgi vermeden önce: duvara yaklaşırken yanınıza küçük bir kağıt ve kalem almanızı öneririm.
Çünkü: bu küçük kağıda dileklerinizi yazıp, bu küçük kağıdı, duvarın taşları arasına sıkıştırsanız, dileklerinizin olacağına inanılmaktadır. Öte yandan: eller duvara dönük dua edildikten sonra, duvara arkayı dönmeden buradan uzaklaşmak ta uyulması gereken bir kuraldır.
HA-KOTEL HA-MA’ARAVİ-AĞLAMA DUVARI
Burası: şehirde Yahudiler tarafından kutsal olarak kabul edilen “Büyük Tapınak” ın: günümüze kadar ayakta kalarak gelebilmiş “Batı” duvarıdır. Öte yandan, bu duvarın ilginç bir yönü daha var.
Duvar aynı zamanda: Beytülmakdis yani Müslümanlar için kutsal kabul edilen ve diğer ismi “Mescid-i Aksa” olan bölümünde “Batı duvarı” olarak geçmektedir.
Büyük tapınak: kral Süleyman tarafından yaptırılmıştır. Yahudiler tarafından kutsal olarak kabul edilen bu büyük tapınak: şehrin Roma işgali döneminde, Romalılar tarafından yıkılınca (sadece günümüzde mevcut bulunan Batı bölümü kalmıştır): Yahudiler o kadar üzülmüşler ve ağlamışlardır ki, buraya “Ağlama Duvarı” veya “Western Wailling Wall” ismini vermişlerdir.
Hatta: kıyamet günü olduğunda, büyük tapınağın, yine burada, aynı yerde inşa edileceğine inanıyorlar.
Evet, niye “ağlama duvarı” ve niye burada “ağlanır”: biraz önce de belirttiğim gibi, Yahudiler: bir zamanlar bu duvarın arkasında bulunan mabetleri için ve mabedin yeryüzüne yeniden gelecek olan Mesih tarafından yeniden inşa edilmesi için ağlıyorlarmış. Hatta: Yahudiler, duvarın kendi ağlamalarına eşlik ettiğine de inanıyorlar.
Ağlama duvarı: yaklaşık 19 metre uzunluğundadır ve toprak seviyesinden 18 metre yüksekliktedir. Yer üstünde 24 ve toprak zemin altında ise 19 taş sırasından oluşmaktadır. Taşlardan bazıları 12 metre uzunluğunda, 1 metre yüksekliğinde ve ağırlıkları ise 100 ton civarındadır.
Duvarın yüksekliği 18 metre olmasına rağmen, tapınağın yüksekliğinin 12 metre olduğu bilinmektedir. Öte yandan, bu duvarın tapınak duvarı olmadığı, batı cephesinin dayanak duvarı olduğu da söylenmektedir.
Evet,
Museviler, oldukça büyük boyuttaki bu taş duvar karşısına geçip ağlıyorlar ve tanrı ile konuşuyorlar. Bazı ziyaretçiler ise, dileklerini, küçük kağıt parçalarına yazıp, duvardaki taşların aralarına sıkıştırıyorlar.
Çünkü: Musevi inanışına göre, bu duvarın karşısında dilenen dileklerin gerçek olacağına inanılmaktadır. Hatta: Tanrının, taş duvar karşısında kendisiyle konuşanların seslerini duyacağına da inanılıyor. (yukarıda yanınıza küçük kağıt ve kalem almanızı hatırlatmıştım)
Son bir not: yazının başında da belirttiğim gibi: İsrailoğulları, Mısır’dan çıktıktan sonra, içinde Hz. Musa’dan kalma taş levhalarla, Hz. Harun’un eşyalarının bulunduğu Ahit Sandığının: burada yani Hz. Süleyman Mabedinde bulunduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca: bu sandığı bulacak kişinin “Mehdi” yani “Kurtarıcı” olacağına inanılıyor.
Bu nedenle: İsrail devleti: uzun yıllardır, Mescid-i Aksa çevresinde ve altında, arkeolojik çalışma adı altında tüneller kazarak, bu Ahit Sandığını arıyormuş. Öte yandan, Müslümanlar ise, İsrail’in bu çalışmalarında “Mescid-i Aksa”nın altına girdikleri ve tüneller kazarak buranın yıkılmasını sağlayacakları iddia ediliyor.
Evet, burası, son derece etkileyici ve kalabalık bir yer.
WESTERN WALL TÜNELİ
Ağlama duvarı olarak isimlendirilen ve Romalılar tarafından yıkılan; 2000 yıl öncesinin Kudüs Tapınağının 455 metre yakınında, Batı Duvarı Tüneli bulunmaktadır.
Tüneller: Tapınak dağı içinde, çok sayıda kemerlerle desteklenen merdivenlerden oluşturulmuştur. Tüneller Müslüman Mahallesinin altına doğru gitmektedirler. Antik duvar boyunca: tünellerde yürümek mümkündür.
DAVİDSON MERKEZİ
Burası: Batı duvarı yakınlarındadır. 8’nci yüzyıldan kalma bir binanın bodrum katında inşa edilmiştir. Burada, 10 dakikalık bir video gösterimi ile: Tapınak hakkında bilgi verilmektedir.
Hatta: Tapınak dağı, Ağlama Duvarı ve Güney Duvar hakkında da bilgiler sunulur. Görüntüler üç boyutlu sunulur ve ziyaretçiler, görüntülerin etkisinde kalırlar. Cumartesi günleri kapalı olan merkez, guruplar halinde gezilmektedir.
HIRİSTİYAN MAHALLESİ
Burası: eski şehrin kuzey ve kuzeybatı bölümlerini kapsamaktadır. Buradaki en büyük anıt Kutsal Kabir Kilisesidir. Ayrıca: “Via Dolorosa” yani “Çile yolu” da Hıristiyan hacılar tarafından yoğun olarak ziyaret edilmektedir.
Evet, şehrin Hıristiyan mahallesinde: 40 kadar dini yapı bulunmaktadır.
Via Dolorosa-Çile Yolu
Kudüs şehrinin Hıristiyan mahallesindeki en çarpıcı yerdir. Hz. İsa: çarmıha gerilmek üzere, çivileneceği çarmıhı sırtında taşıyarak, bu yolu geçmiştir. Yani: “acıların yolu” anlamına gelir.
Yol üzerinde, 14 durak bulunmaktadır ve Hıristiyanlar için bu yol özel bir anlam taşımaktadır. Bu yol üzerinde ilerleyenler “hacı” olmaktadırlar. Yani, burası Hıristiyanlar için “hac yolu” olarak kullanılmaktadır.
14 durak noktası ise: Hz. İsa’nın çarmıhı taşırken, durakladığı ve zaman zaman da yere düştüğü yerler olarak değerlendirilmektedir. Zaten, bu noktalara da daha sonra kiliseler inşa edilmiştir.
Zeytin Dağı
Burası: eski Kudüs şehrinin doğusundadır. Surlarla çevrili Kudüs şehri ve Mescid-i Aksa buradan gayet güzel izlenmektedir.
Burasının da son derece kutsal bir mekan olduğuna inanılmaktadır. Tepede: 2000-3000 yıllık zeytin ağaçları bulunmaktadır. Hz. İsa’nın zaman zaman burada dinlendiği söylenmektedir. Aynı zamanda; İsa burada öğrencilerine, öğretilerini vermiştir.
Yine, rivayetlere göre: Tufan ardından, Nuh Peygamberin güvercini, bu tepeden aldığı zeytin dalını, kendisine götürmüştür. Ayrıca: Hz. İsa’nın 12 havarisiyle son akşam yemeğini yediğine inanılan yer de, bu dağın eteklerindedir.
Burada bir kilise bulunmaktadır. “Dominus Flevit” isimli bu kilise, bir Bizans kilisesinin kalıntıları üzerine, gözyaşı şeklinde, 1954 yılında kurulmuştur.
Tepenin eteklerinde, batı bölümündeki yamaçta: Yahudi mezarlığı bulunmaktadır. Surlar üzerindeki Altın kapının hemen karşısında bulunan bu mezarlıkta yatanların: Mesih geldiğinde “ilk canlanacak kişiler” olacaklarına inanılıyor.
Bu nedenle, duyduğuma göre, burada bir mezar yeri alabilmek için, milyon dolarların gözden çıkarıldığı söyleniyor.
Yahudi inancına göre: kıyamet gününde “sırat köprüsü” nün, tepenin iki yamacı arasında kurulacağına inanılıyor. Yahudi mezarlığındaki 150.000 mezar içinde, Yahudi Filozof Nahmanides’in mezarı da bulunmaktadır. Bunun yanında, birçok ünlü Yahudi’nin mezarı da buradadır.
Vadinin karşı yamacında ise “Müslüman Mezarlığı” bulunuyor. Burada: sahabelerden Hz. Selman-ı Farisi ve Rabiat-ül Adeviye’nin kabirleri bulunuyor. Burada “Türk bayrağı” dikkat çekiyor, çünkü 2009 yılında, buranın dış duvarları, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından yaptırılmıştır.
Vadide: Müslüman ve Yahudi mezarlıkları arasındaki bölümde ise, bir Hıristiyan kilisesi dikkat çekiyor.
Hıristiyanlar da, kıyamet gününde, bütün hepsinin, bu kilise önünde toplanacaklarına inanıyorlar. Evet, burası Tevrat ve İncil’de anlatılan kutsal mekanlara ev sahipliği yapmasıyla önem kazanıyor.
Tepenin kuzeyinde: Müslüman Arapların yaşadığı “Tur Mahallesi” ve biraz daha kuzeyde ise “Kudüs İbrani Üniversitesi” bulunuyor.
Mary Magdalene Kilisesi
Zeytin dağı üzerindedir. Altın kaplama kubbeleriyle ilgi çekmektedir. Kilise, Annesi Maria Aleksandrovna anısına, Rus çarı Alexander II tarafından, 1895 yılında yaptırılmıştır.
Kilisenin büyük yeşil kapısından girince, sanki başka bir ülkede bulunduğunuza sanacaksınız. Aslında, Kudüs şehrindeki bir çok kilisede bu duygu hissedilir.
Çünkü: Avrupanın birçok ünlü başkanı ve lideri: kendi ülke stillerinde, özellikle 19’ncu yüzyılda, büyük binalarla kutsal şehri süslemişlerdir.
Burasıda, daha çok Rus tarihini yansıtır. Koruyucu aziz “Mary Magdalena” için seçilmiştir. Kilisenin tepesindeki 7 muhteşem altın kaplama soğan kubbe: Moskova şehrinde bulunan, 6’ncı yüzyıl kilise tarzına benzemektedir.
Bu altın kaplama soğan kubbeleri nedeniyle, kilise, Kudüs şehrinin en iyi bilinen kilisesidir.
Kilisenin “Golden Gate” denilen giriş kısmındaki çiçek bahçeleri ve servi ve zeytin ağaçları, ziyaretçilere muhteşem bir güzellik sunmaktadır.
Kidron Valley-Avşalom Mezarı
Burası, Kudüs şehrinin en kutsal yerlerinden birisidir ve Tapınak dağı ve Zeytin dağı arasında yer almaktadır. Buranın kutsal olmasının nedeni, Allah tarafından, dünya uluslarının ahiret gününde burada yargılanacak olmalarını belirtmesi nedeniyledir.
İncil’de belirtildiği üzere, David, burada asi oğlu Avşalom için bir mezar anıtı inşa ediyor. Avşalom, babasının adamları tarafından öldürülünce, buraya gömülüyor.
Mary Mezarı
Zeytin dağının eteklerinde, Kidron vadisinde: İsa’nın annesi Meryem’in mezarı bulunmaktadır. Bu mezarın bulunduğu kilise, Kudüs şehrinin en saygıdeğer kiliselerinden birisidir.
Söylenenlere göre: 1500 yıl önce, burada ilk ev inşa edilmiştir. Haçlılar tarafından tahrip edilen kilisenin yerinde, yalnızca küçük bir kubbe mezar kalmıştır.
Ama, 1130 yılında, yeniden kilise inşa edilmiştir. Yapının sivri gotik kemerleri bulunan iç bölümü inanılmaz güzeldir. Ancak, Kidron çayı, sık sık burada sel felaketine neden olmuştur.
Evet, içerinin dekoru gerçekten inanılmaz otantik, titrek kandil ışıkları, kilisenin içinde gizemli bir hava yaratıyor. Doğu Hıristiyan toplumları, burayı özellikle ziyaret ediyorlar.
Saint Sepulcre Bazilikası-Kıyamet Kilisesi-Kutsal Mezar Kilisesi
Burası: Sion Tepesinde, eski şehrin en yüksek noktasındadır. Bütün kiliselerin “anası” olarak bilinir. Buradaki ilk ibadet yerinin, bir pagan tapınağı olarak, Roma döneminde İmparator Hadrian tarafından, MS.2’nci yüzyılda inşa ettirildiği sanılıyor.
MS.4’ncü yüzyılda ise, Hıristiyanlığın kabul edilişiyle, burada İmparator Konstantin’in annesi Helena tarafından, ilk kilise inşa ettirilmiştir. Bu kilise, zamanla genişletilerek günümüze ulaşmıştır.
Buranın 1009 yılında Halife Hakim tarafından hemen hemen tümünün yok edildiği de söyleniyor. 1099 yılında ise, Robert adlı bir keşiş tarafından burası bulunur ve haçlılar tarafından, orijinal boyutlarında yeniden inşa edilir.
Bugün görülen yapı budur.
Burası: dünya üzerindeki: Katolikler, Ortodokslar, Ermeniler, Süryaniler, Kıpti ve Habeş kiliseleri tarafından, yani 6 mezhep tarafından kutsal olarak kabul ediliyor. Yani, Hıristiyan mezhepleri için, burası muhteşem önemli bir yerdir.
Her mezhep buraya sahip olabilmek için, yüzyıllardır büyük uğraşı verirler. Ancak: Osmanlı döneminde, bu uğraşıları çözmek adına, çok uygun bir çözüm bulunmuştur. Osmanlılar: bu kilisenin anahtarını bir Müslümana emanet etmişlerdir.
Çünkü: Protestanlar dışında, dünya üzerindeki bütün Hıristiyanlar: Hz. İsa’nın; burada çarmıha gerildiği, çarmıha gerilmesinin ardından kanlar içindeki cansız bedeninin, defnedilmeden önce, burada bulunan taş üstünde yıkandığı ve yine burada defnedildiğine inanıyorlar. Hatta: yıkandığı taşın, sürekli ıslak olduğu söyleniyor.
Bu yüzden: kiliseye “Kıyamet” yani “Diriliş” kilisesi ismi verilmiştir.
Evet: yapımı yaklaşık 1500 yıl geriye giden bu kilise, şehirdeki gezilecek yerlerden birisidir. Günümüzde: bazilika içindeki değişik alanlar: değişik Hıristiyan mezheplerinin kontrolü altındadır.
Örneğin: Hz. İsa’nın mezarının bulunduğuna inanılan yer, Yunan Ortodokslarının denetimindedir.
Burayı gezerseniz: duvarlarda yüzlerce yıl boyunca kazınmış haçlar göreceksiniz. Zemin seviyesinin altında, merdivenlerden indiğinizde: Kraliçe Helene döneminde yaptırılan ilk kilisenin temellerini-kalıntılarını görebilirsiniz.
Dormition Abbey
Zion tepesindeki bu muhteşem kilisede, Meryem’in öldüğüne yada “ebedi uykuya” daldığına inanılıyor.
Kilise, 1906 yılında kutsanmıştır. 1948 ve 1967 yılındaki savaşlarda ise zarar görmüştür. Kilisenin yukarısındaki kubbeli mozaik burç, bir Hıristiyan kilisesi için son derece sıra dışı bir görünüm vermektedir.
Manastırın bodrum katında “uyuyan Meryem” heykeli bulunuyor. Manastırın hemen yanında ise, yine dini özellikleri ağır basan bir yer bulunuyor.
Coenaculum
İsa ve 12 havarisinin son akşam yemeği yedikleri yerdir.
Burada: Kral Davut’un mezarı da bulunuyor. Ancak, söylenenlere göre, David: şehrin daha güneydoğusunda yatmaktadır. Ama, mezarı burada bulunmaktadır.
Yahudi hacılar, Kral David’in geleneksel ölüm yıldönümünü burada kutlamaktadırlar. Yani: mezarın buraya sonradan monte edildiği söyleniyor. Günümüzde, burası, gerek Hıristiyanlar ve gerekse Yahudiler tarafından paylaşılmaktadır.
MÜSLÜMAN MAHALLESİ
Şehrin doğusundadır ve içinde “Hakem-i Şerif (burası Yahudiler tarafından “Tapınak dağı” olarak tanınmaktadır) bulunur. Ayrıca: 691 yılında tamamlanmış olan “Kubbet-ül Sahra” ( buraya Ömer Camii ismi verilmektedir) ve El-Aksa Camisi ziyaret edilmektedir.
MESCİD-İ AKSA
Burayı ziyaret etmek isterseniz: önce İsrail askerleri ve daha sonra Arap görevlilerin kontrolünden geçmek ve
Müslüman olduğunuzu ispatlamak zorundasınız. Çünkü: şehirde diğer kutsal yerlere girerken “din” zorunluluğu aranmamasına rağmen, buraya girmek için “Müslüman” olmak bir şart olarak ortaya konuluyor.
Hatta: girişin bu kadar zor olduğu kutsal mekanın içinde bile, uyulması gereken kurallar bulunuyor.
İçeride: gülmek, yüksek sesle konuşmak, şakalaşmak, laobali hareket etmek kesinlikle yasak, giysi zorunluluğunu elbette söylemiyorum, onu tahmin edebiliyorsunuzdur, özellikle bayan ziyaretçilerin giysilerinin uygun, yani kapalı olmaları şart.
Gelelim burası hakkında ayrıntılı bilgi vermeye
Burada bulunan 144 dönümlük alanda: Mescid-i Aksa, Aksa Camisi ve Kubbet-ül Sahra başta olmak üzere, birçok tarihi yapı bulunuyor ve bölgenin ismi “Beytülmakdis” olarak biliniyor.
Ancak: Kuran-ı Kerim’deki “İsra” suresinde, buranın ismi, Allah tarafından “Mescid-i Aksa” olarak belirtilmiştir.
Bu yüzden: Müslümanlar, Beytülmakdis olan bölgenin ismini “Mescid-i Aksa” olarak kullanırlar. Yani; Mescid-i Aksa; bir bina değil, bölgenin ismidir.
Özellikle: altın kubbeli yapının Mescid-i Aksa olduğu konusundaki bilgi, tamamen yanlıştır.
Müslüman inanışına göre: Beytülmakdis’in temelleri: Hz. Adem ve çocukları tarafından atılmış; MÖ.940 yılında ise, Hz. Süleyman tarafından yeniden inşa edilmiş ilk İslam mabedidir.
Cennetin kapılarının yeryüzüne en yakın olduğu yer olarak burası kabul edilmektedir. Çünkü: Hz. Adem cennetten çıkarılınca ilk olarak buraya gelmiş ve bir süre burada yaşamıştır.
Mescid-i Aksa ismi:
Burada bulunan “Muallak kayası” yani “Kubbet-ül Sahra” dan gelmektedir. Zaten: Mescid-i Aksa, bu kaya üzerine kurulmuştur. Peygamberimizin: bu kayanın üzerinden “miraca” yükseldiğine inanılır. Aynı zamanda, yeryüzündeki bütün tatlı suların kaynağının da, bu kaya olduğuna inanılır.
Hatta: bu muallak kayasının, Miraca yükselirken Peygamberimizi takip etmek istediği, onunla birlikte yükseldiği, bir süre havada asılı kaldıktan sonra ancak Hz.Cebrail tarafından durdurulduğuna ve yere düştüğüne inanılır.
Bu muallak kayasının: aynı zamanda, Hz. İbrahim’in en sevdiği oğlunu (oğlunun ismi Müslümanlara göre İsmail, Yahudilere göre İshak’tır) kurban etmek istediği yerdir.
Öte yandan: Mescid-i Aksa: Müslümanların ilk kıblesidir. Kabe’den sonra, yeryüzündeki en kutsal ikinci mabet burasıdır. Mekke şehrindeki “Mescid-i Haram” ve Medine şehrindeki “Mescid-i Nebevi” den sonra: üçüncü kutsal mekan olarak kabul edilmektedir.
Kubbet-ül Sahra
Buraya ulaştığınızda: “Kubbet-ül Sahra” yani “Sarı Kubbe” hemen dikkat çekiyor. Bu kubbe: Muallak kayasının zirvesinde kuruludur. Zaten bu yüzden, günümüze kadar olan süreçte bölgede olan depremlerden etkilenmemiştir, sadece zaman zaman yenilenmiştir.
Dış döşeme 1963 yılında yenilenmiş ve kubbe 1993-1994 yıllarında yeniden yaldızla süslenmiştir.
Bu kubbenin: MS.600’lü yılların sonunda Hz. Ömer tarafından 14 ayar altından yaptırıldığı biliniyor. İnşası: 668-691 yılları arasında tamamlanmıştır.
Kubbet-ül Sahra’nın hemen altında kalan mağaranın: “Miraç gecesi” Peygamberimiz tarafından ziyaret edildiğine ve Peygamberimizin: bu mağarada: Hz. İbrahim, Hz. Davut, Hz. Süleyman ve Hz. İlyas ile birlikte namaz kıldığına inanılıyor.
Kubbet-ül Sahra içinde bulunan ilk taş yani “hacer-i muallak”: Hz. İbrahim’in üzerinde oğlunu (oğlunun ismi Yahudilerde İshak, Müslümanlarda ise İsmail olarak geçer) kurban etmek istediği taştır.
Buranın çinileri Osmanlı çinileri ve halıları da Anadolu’dan gelmedir. İç kısımdaki ahşap süslemeler ve renkli mozaikler de ilgi çekmektedir.
El Aksa Camisi
Burası: Mescid-i Aksa bölgesindeki: ikinci büyük binadır. Hz. Ömer’in: Kudüs şehrine geldiğinde, beraberindekilerle birlikte ilk namazını burada kıldığına inanılıyor ve Aksa Camisinin temelleri, burada atılıyor.
Ancak: cami, yüzyıllar boyunca birçok kez yıkılıp yeniden yapılmıştır.
Caminin alt katında: iki koridor şeklinde “Kadim Aksa Camisi” bulunuyor. Bu koridorlara açılan kapıya ise “Nebi kapısı” deniliyor. Çünkü: Peygamberimiz, Miraca yükselmeden önce bu koridorlardan birini kullandığına inanılıyor.
Hatta, bu koridorlardaki kireç taşından yontulmuş sütunların; Miraç gecesi, Peygamberimiz tarafından, Mescid-i Aksa’da gördüğünü belirttiği sütunlar olduğuna inanılıyor.
Evet, cami günümüzde 5000 kişinin aynı anda ibadet edebileceği boyutlardadır. Caminin yakın tarihi geçmişinde dikkat çeken olaylara gelince: Ürdün Kralı Abdullah’ın 1951 yılında burada öldürüldüğü ve 1969 yılında yine caminin kundaklandığı hatırlanmaktadır.
Burak Mescidi
Mescid-i Aksa’nın güneydoğu köşesindedir. Yine inanışa göre: Peygamberimiz, Miraca yükselmeden önce, Kudüs şehrine geldiğinde “Burak” adlı bineğini, buraya bağlamıştır.
Zaten: mescidin duvarında küçük bir demir halka görülmektedir. Peygamberimiz: “Burak’ı, peygamberlerin atlarını bağladıkları halkaya bağladım” hadisiyle , bu halkayı ifade ettiğine inanılıyor.
ESKİ ŞEHİR BÖLÜMÜNDEKİ ARKEOLOJİK YERLER
GENİŞ DUVAR
Şehrin kuzey duvarı kalıntıları, 1970 yılında ortaya çıkarılmıştır. Rechov Plugat Hakotel’in köşesindeki bu antik duvar kalıntılarını görebilirsiniz.
Duvar yaklaşık 23 metre genişliğindedir ve uzunluğu 10 metredir. Orijinal yüksekliğinin ise, muhtemelen 25 metre olduğu sanılıyor.
BURNT HOUSE
Burada, Roma döneminden kalma bir ev kalıntısı bulunuyor. Burayı ziyaret ederseniz: yanmış-kömürleşmiş ahşap gemi kalıntıları, bir Roma mızrağı ve bir kadının kol iskeleti görülebiliyor. Burada ayrıca o dönemde bir evin içindeki yaşamın betimlendiği bir slayt gösterisi de izlenebiliyor.
CARDO
Burası, antik Roma döneminde, şehrin iki ana caddesinden birisidir. Bir zamanlar burada dev sütunlar bulunuyormuş. Hatta yüksekliklerinin 16 metreye kadar ulaştığı tahmin ediliyor. Yolun genişliği ise, kaldırımlarla birlikte 50 ayaktır. Her iki tarafında, geniş kaldırımlar ve dükkanlar bulunmaktadır.
WOHL ARKEOLOJİ MÜZESİ
Müze “Yeshiva Hakotel” binasının bodrum katındadır. Burada, 2000 sene önceki evlerin neye benzediğini görebilirsiniz. Kalıntılarda: ilginç mozaik zeminler, taş mobilyalar, süs eserleri ve duvar resimleri, freskler görülür.
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
YENİ ŞEHİR-NEW CİTY BÖLÜMÜ
Evet, yazının başında da belirttiğim gibi, burada pek ilgi çekici yer yok. Burası, 19’ncu yüzyıl sonlarında inşa edilmeye başlanmıştır.
Özellikle: 1967 yılındaki savaştan sonra: şehrin bu bölümü, İsrail tarafından imara açılmış ve hızla yeni yerleşim alanları inşa edilmiştir. Bu bölüm “Holoskot” olarak da isimlendiriliyor.
Holoskot
“Holoskot” kelime anlamı olarak: Nazi Almanya’sı tarafından, Avrupalı Yahudilerin zulüm ve imha dönemine verilen isimdir.
1933 yılında, Hitler, Almanya’da iktidara yükselince, Alman Yahudilerine karşı zulüm başlar. Yahudiler, zorla gettolara sürgün edilirler. Haklarına ve mülklerine el konulur ve son olarak Toplama kamplarına sürülürler.
II. Dünya Savaşının başlaması ile, Hitler: imha mangalarını bu kamplara gönderir ve toplama kampları, ölüm kampları haline dönüşür. “Babi Yar” denilen yerde, bir anda 30.000 Yahudi öldürülür.
Toplamda ise, 1.7 milyon Yahudi öldürülür. Evet, tüm bu olaylara “Holoskot” deniliyor.
Holoskot anısını korumak için, burada müze ve anıtlar bulunuyor.
Yüksek Mahkeme
Yüksek Mahkeme, etkileyici şekilde tasarlanmıştır. Yapıda, 5 tane görkemli mahkeme salonu bulunmaktadır.
İsrail Müzesi
1 Rupin Road üzerindedir.
Buranın koleksiyonunda “Ölü Deniz Parşömenleri” dikkat çekmektedir. Ayrıca: Japon Zen bahçeleri temelleri, uluslar arası sanatçıların heykel koleksiyonları ve eserleri sergilenmektedir. Kudüs: ikinci Tapınak dönemi modeli, şehrin topoğrafyası ve mimarlık özellikleri açısından ilgi çekmektedir.
Hayvanat Bahçesi
Malkha Mall yakınındaki Aharon Sholov Road üzerindedir.
Burada, 250 dönümlük bahçede, 1200 hayvan bulunmaktadır. Özellikle, İncil’de adı geçen ve soyu tükenme durumunda olan hayvan türleri barındırılmaktadır.
Knesset
Burası, İsrail Devletinin temsilcilerinin bulunduğu bir yerdir. Mekanda: genel kurul ve konferans salonları bulunur. Ayrıca devlet resepsiyonları için bir salon daha vardır. Genel Kurul salonu rehberli turlarla ziyaret edilmektedir.
Mahane Yehuda Market
Mahane Yehuda ve Elz Haim sokakları arasında, 1928 yılında inşa edilmiş bir büyük açık hava pazarıdır. Burada: meyve-sebze, balık, kümes hayvanları, ekmek ve unlu mamuller, ucuz restoranlar bulunur. Ayrıca: ev eşyaları, giysiler ve biraz önce de söylediğim gibi her türden taze gıdalar bulmak mümkündür.
Tezgahlarda ise, satıcı olarak: genç öğrenciler, Araplar ve Yahudiler göreceksiniz.
Rockefeller Müzesi
Bu müze: 1938 yılında, eski şehirde ilk müze olarak John D. Rockefeller tarafından kurulmuştur. Yapıda: ağır ceviz kapılar ve metal armatürler ile Ortadoğu taş kemerleri, kubbeleri ve iç avlu birleştirilmiştir.
Müzede: özellikle sikke ve mozaikler, heykeller ve lahitler görülmeye değerdir. Tarih severlere bu müzeyi ziyaret etmelerini öneririm.
Bible Lands Müzesi
Müzede, antik bölgelerin ve tarihi dönemlerin içinde bir gezinti yapmak mümkündür. Özellikle İncil’de anlatılan topraklarla ilgili bilgiler bulunur. Kenan tanrıları, Kraliçe Esther ve daha birçokları.
Ayrıca: İsrail arazisi üzerindeki sayısız kültür ve inançlarda sergilenen objelerin ana temasıdır. Sergilenen objelerin çoğu: Mısır, Türkiye, Mezopotamya ve Yakın Doğu’dan toplanmıştır.
Objeler: 1913-2003 yılları arasında, Elie Borowski isimli şahıs tarafından toplanmıştır.
İslam Sanatı Müzesi
2.Hapalmach Street üzerindedir.
Başkanın ikametgahına yakın olan bu müze, 1974 yılında ziyarete açılmıştır. Müze: Bayan Vera Bryce Salomons tarafından kurulmuştur. Kendisi: Yahudiler ve Araplar arasında köprüler inşa etmesiyle tanınır ve bilinir. Sonuçta, İslam sanatında ileri düzey bilgi sahibi olmuştur.
Günümüzde: Arap şehirlerinden ve Doğu Kudüs bölgesinden gelen çocuklar, Arap ülkelerinden gelen devlet konukları da, bu müzeyi ziyaret etmektedirler.
Müzede sergilenen objeler: hançer, kılıç, kask, diğer silahlar, tekstil, halı, takı, cam eşyalar, seramik, metal eşyalar, satranç taşları, domino ve antika oyun kartları.
Müzede: İbranice, İngilizce, Arapça olmak üzere, üç dilde rehberli turlar düzenlenmektedir.
Günümüzde, bu küçük bölgenin kumardan elde ettiği gelir “Las Vegas Strip” in kinden çok daha fazla imiş.
Tarihi süreç içinde, burası, Doğu ile Batının karşılaştığı yer olarak bilinir ve ada: 16’ncı yüzyılda, Portekiz imparatorluğunun son kalesi olarak bilinmektedir.
1513 yılında, Portekizli kaşif Jorge Alvares: Çin ülkesinin güney kıyılarına varmış ve kendisini izleyen tüccarlarla birlikte “Pearl River” ağzında, çeşitli yerlerde “üsler” kurmuşlardır.
1557 yılında ise, bu üsler birleşerek “Macau” yu oluşturmuşlardır.
Böylece, bölge Avrupalıların, Çin’e girebildikleri tek nokta olarak uzun süre önemini korumuştur.
Aynı zamanda, Batının teknolojisi ve dini de, buradan Çin’e taşınmıştır.
Evet: Macau; konumundan dolayı, önemli bir ticaret bölgesi haline gelmiştir. Çin ve Japonya anlaşamadığında, bunlar arasındaki ticaret tarafsız bir bölgede yürütülsün denilince, Macau bu iş için hemen öne atılmıştır.
Ancak: zamanla Çin ülkesinin ticari sınırları gevşetmesi ve Honk Hong şehrinin yükselişe geçmesiyle, Macau, yalnızca bir Portekiz ileri karakolu haline düşmüştür.
1999 yılına gelindiğinde, Macau, Çin’e geri verilir.
Günümüzde: Macau, Honk Honk şehrinde olduğu gibi “tek ülke” ve “iki sistem” şeklinde “MSAR” denilen “Macau Özel Yönetim Bölgesi” olarak yönetilmektedir.
Evet: Macau’ya gitmenin birkaç yolu var
Ancak en kolay yol “feribot” dur. Şehir merkezinde “Central Feribot İskelesi” nin hemen batısındaki “Sheung Wan, Shun Tak Centra” daki “Macau Ferry Terminal”den ya da “Chek Lap Kok”daki Honk Honk İnternational Airport’un hemen yanındaki “Sky Pier” den hareket ederler.
65 kilometrelik yolculuk, yaklaşık 1 saat sürer. Macau’ya girmek için, yanınızda pasaport bulunması gerekiyor. Para birimi “pataca”: Honk Hong dolarına sabitlenmiştir. Ayrıca: burada, Honk Hong doları da kullanmak mümkündür.
“Macau Ferry Terminal”de, gümrüğü geçtikten sonra: her yere minübüs bulabilirsiniz. Özellikle: otellerin ve kumarhanelerin ücretsiz servisleri bulunmaktadır. Ayrıca, elbette taksiler de var. Ayrıca: bisikletli bir tür çek-çek olan araçlar da var. Bunlar 2 yolcu taşıyan bisikletlerdir.
Bölge: 21’nci yüzyılda yeniden canlanması sırasında, kumarhaneleriyle, Las Vegas şehrini andıran bir canlılık kazanmıştır. Özellikle, son on yıl içinde, kumar endüstrisi gerçekten yoğun gelişmiştir. Çünkü: Macau, Çin’de kumar oynatılmasına izin verilen tek yerdir. Çinliler, bahse girmeyi severler ve büyük guruplar halinde, buraya seyahat ederler.
Macau yarımadasındaki “Porto Exterior” yani “Dış Liman” denilen yerde, denizi doldurma çalışmaları yapıldı ve yeni bir alan yaratıldı. Ayrıca “Coloane” ve “Taipe” adaları birleştirilerek “Cotai” şeridi denilen bölge oluşturuldu.
Pedicabs
Bu, bir tür üç tekerlekli çekçek arabasıdır. Ancak, tepelere tırmanış için uygun değildir. Sahil çevresinde, bununla romantik bir ulaşım sağlanır. Ziyaretçiler, ulaşım sırasında sürücülerle sohbet edebilirler ve aynı zamanda manzaraları izleyerek, fotoğraf çekebilirler.
Bunlara binmek isterseniz: Feribot iskelesi karşısında ve Lisboa Hotel ana kapısı yanında bulabilirsiniz. Genellikle ücret, saatte 150 HKD dır. Ancak, binmeden önce, sürücü ile pazarlık yapmanızı öneririm.
GEZİLECEK YERLER
Yeni Macau’da ilk ilginizi çekecek yer; Dış Liman bölgesindeki “Sands” kumarhanesidir. Bunun hemen önünde ise bir park var.
Fisherman’s Wharf
Balıkçı iskelesi olarak tercüme ediliyor ve Amerika’da da bu isimle birkaç yer bulunuyor.
Bu temalı park: Tag Hanedan Sarayı, Avrupa binalarının replikaları, aktif volkan evi, lunapark turları, eğlenceler, dükkanlar ve restoranlar ile doldurulmuştur.
24 saat açıktır. Hemen denizin kıyısında, büyük bir alanda kurulmuş, hemen önünden ise, büyük bir cadde geçiyor.
Crazy Show
10 st Street üzerinde bulunan “Golden Dragon Hotel”in 10’ncu katındaki bu gösteri, öncelikle 18 yaş üstü ziyaretçiler içindir. Gösteri: çılgın ve vahşi bir çizgiyle sergileniyor. Bu şehvetli gösteride: Güney Amerika ve Avrupa, uluslar arası dansçıları görev almaktadırlar.
Dansçılar, dönem bir sahne üzerinde gösterilerini sergiliyorlar. Daha açıkçası “striptiz” yapıyorlar. Şehirdeki en sıcak gösterilerden birisidir, ancak yer bulmak sıkıntı yaratır. Giriş ücreti: 300-400 HKD. arasındadır.
Avenida da Amizade
Buraya “Dostluk Caddesi” de denilir. Her yıl “Kasım” ayında düzenlenen uluslar arası araba yarışı “Macau Grand Prix” burada bitirilmektedir ve bitiş çizgisi, feribot terminalinin hemen karşısındadır. Cadde üzerinde bir de “Grand Prix Müzesi” bulunuyor.
Hemen az ileride, sağ yanda, denizin kıyısında “Hong Kong-Macau” Ferry Terminali bulunuyor. Terminalin önünden geçen yolun, öbür yanı “Reservoir” yani bir anlamda havuz gibi bir yer.
Buradan: uzunca bir yol kat ederek bir yere ulaşacağız ki, burası şehirde “UNESCO” tarafından koruma altına alınmış tek yerdir.
Largo do Senado
Macau’nun tarihi merkezidir. Buraya aynı zamanda “Senato Meydanı” da denilmektedir.
Burada: koloni mimarisi görülür. Çin ve Portekiz mimarisinin etkin olduğu yapılarda: sıra sütunlu binalar, demir balkonlar, dolambaçlı sokaklar, taşlık meydanlar görülür.
Bu tarihi merkez: 2005 yılında, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi”ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Özelliği ise: Doğu ile Batı kültürünün buluşma noktasıdır. Emsalsiz mimari mirası bulunmaktadır.
Hemen biraz ileri yürüyerek ilerliyoruz ve yine tarihi bir bölgeyi geziyoruz.
Leal Senado
“Sadık Senato” olarak kelime anlamı ortaya konulan yapı: koloni mimarisinin güzel bir örneğidir. Yapının olağanüstü giriş salonunda, otantik bir Portekiz havası hissedilir.
1784 yılında inşa edilen binanın: iç duvarındaki, mavi çiçekli vitraylar ve armalar ilgi çekmektedir.
Burada, ilginç bir yazı var. Kemer üzerinde bir yazı görülmektedir. “Cidade do nome de Deus, ndo ha outra mais leal”.
Bu yazının anlamı şudur: 17’nci yüzyılda, İspanya, Portekiz’i işgal ettiğinde, Macau, mütecaviz İspanyolların bayrağını dalgalandırmayı kabul etmemiştir ve bu yüzden “sadık bir kent” olarak bilinir ve tanınır. Yazının ifade ettiği anlam budur.
Yine, yürüyerek hemen bu çevrede bulunan, şehrin en önemli anıt yapılarından birini, bir katedrali göreceğiz.
Ruins of St Paul’s
Macau’nun en unutulmaz anıtı, katedraldir.
17’nci yüzyılda yapılmış bu “Cizvit” kilisesi: Barok ön cephelidir. Şehir merkezinde bir tepe üzerinde bulunan ve merdivenle çıkılan yapının büyük bölümü, harabe haldedir.
Çünkü: 1835 yılında çıkan bir yangında, kilise ve yanındaki kolej ve Montre kalesi yanmış ve yıkılmıştır.
Kilisenin ön cephesini süsleyen heykellerde: Doğu ve Batı simgeleri bir aradadır. Bunlar: ejderhalar, azizler ve bir Portekiz karavelası.
Yine yakınlarda, yemyeşil bir ortam içinde, güzel bir müze var.
Hill Fortress
Burası, Hollandalılar tarafından şehrin savunması için kurulmuştur.
Museum of Macau
1998 yılında açılan müze, Monte Fortress kalesinin alt katındadır. Müze: Macau’nun tarihine ve geleneklerine ait, genel bir fikir vermesi için kurulmuştur.
Yani: şehrin iskan edilişinden günümüze kadar olan süreçteki, yaşam ve tarihi geçmişe ait tarihi ve kültürel değerler sergileniyor.
Zaten: biraz önce de sözünü ettiğim gibi, yemyeşil bir ortam ve tarihi bir kalenin içinde bulunması, müzeyi baştan ilgi çekici hale getiriyor.
Müzeyi gezdikten sonra, yürümeye devam ettiğimizde, bu kez karşımıza yine bir yeşil alan çıkıyor.
Old Protestant Cemetery
Burası bir mezarlıktır. Aynı zamanda, Çin ülkesinin ilk Protestan şapeli buradadır. Kilise, küçük ve beyaz badanalıdır.
Bu kez hedefimizde, yine şehrin yeşilliklerle dolu bir yeri var.
Lou Lim Leoc Garden
Eski Çin’de zaman geçirmek isterseniz, burayı ziyaret etmelisiniz. Bahçede: kemerli köprüler, balık göletleri, pagodalar, bambu korulukları görülebilir.
Dr.Sun Yat-Sen Anıtı
Bahçenin hemen yanındaki bu anıt: Çin Cumhuriyetinin kurucusunundur. Burada: Macau’da, bir süre yaşamasına rağmen, bu binada aslında hiç kalmadığı söylenen doktor ve devlet adamı Sun Yat-Sen’in hayat hikayesine ait fotoğraflar ve belgeler sergilenmektedir.
Kunlam Tong
“Avenida do Coronel Mesquira” denilen yerin hemen ilerisinde, gösterişli bir Buda Tapınağıdır. Tapınakta: heykeller, oymalar ve tütsülükler bulunur. İnsanlar, burada adak adarlar ve talihlerinin açık olup olmadığını sorgularlar. Ölenlerin cenaze törenleri de burada yapılır.
Manastırın bahçesinde, 1844 yılındaki bir anlaşmanın imzalandığı bir taş masa bulunmaktadır. Çin ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilk resmi anlaşmanın burada imzalandığı söyleniyor. Tarihi belgenin altında, Çin genel valisi ve ABD elçisinin isimleri yazılıdır.
Evet, şehrin bu bölgesini gezdikten sonra, tam ters, yani güney yönüne yöneliyoruz. Bu bölüme gitmek için taksi kullanabilirsiniz.
Şehrin bu bölümündeki ilk ziyaret edeceğiz yer, bir kültür merkezi.
Macau Culturel Centre
Feribot terminalinin güneybatısında, denizden kazanılan yerde yapılmıştır. Kültür merkezinde, 2 toplantı salonu, bir konferans salonu ve galeriler bulunmaktadır. Ayrıca, dans ve müzik stüdyoları da vardır.
Kültür merkezinin çok yakınında, bir müze var.
Museum of Art
Hemen kültür merkezi yanındadır. Müzenin koleksiyonunun, 3 binden fazla eserden oluştuğu söyleniyor.
Kum Lam Heykeli
Müzenin hemen yanında, Portekizli sanatçı Christina Reira tarafından yapılmış, 20 metrelik bronz bir heykeldir. Suyun üzerindeki bağlantı yolunda, heykel dikkatinizi çekecektir. Heykelin hemen altında, kubbe biçimli “lotus çiçeği” içinde küçük bir meditasyon merkezi ve kütüphane bulunur.
Wynn Macau Tree of Prosperity
Rua Cidade de Sintra, NAPE bölgesindedir.
Bu ağaç, bir uğur sembolüdür. 2000 tane, 24 ayar altın varak ve 98.000 tane pirinç yapraktan oluşturulmuştur. Refah ağacı: Çin ve Batı astrolojik sembolleri taşır. Ses ve ışık gösterisi, finalde, alttan yükselir ve dört mevsim, canlı renklere dönüşür. Gösteri, her 30 dakikada bir yapılır.
Wynn Macau Dragon of Fortune
Rua Cidade de Sintra, NAPE bölgesindedir.
Geleneksel heykel sanatı, modern aydınlatma ve ses efektleriyle birleştirilerek, canlılık, iyi şans ve refahı simgeleyen dramatik bir görüntü ortaya konulmuştur. Ejderha: sis çıkaran ve parlayan gözler ve duman çıkan burun delikleriyle tam bir animasyon harikasıdır. Yükseklik 28 metredir. 12 metre çapında açılır ve dramatik bir kristal ışık efekti oluşturulur.
Macau Water Fountain Show
Wynn bölgesinde, Rua Cidade de Sintra, NAPE’de yapılmaktadır. Her 15 dakikada bir tekrarlanır. 200 metre yukarı kadar püskürtülen sular: su, ışık, renk, ses armonisi düzenlenerek, izleyenlere görsel ve işitsel güzellik sunulmaktadır. Bu gösteride: ruh, ritimler ve duyguların karışık bir armonisi yaratılır.
Buradan kıyı boyunca yürüyoruz ve “Nam Van Lake” gölünü geçince, şehrin en muhteşem anıtlarından birini görüyoruz, hoş bu anıt şehrin birçok yerinden görülüyor.
Burası: “Largo da Torre” bölgesi.
Gökyüzüne doğru yükselen bu kule şehrin birçok yerinden görülüyor. Hemen deniz kıyısındadır. Kulenin zemininde, kulenin aydınlatılmasını sağlayan projektörlerin bulunduğu yerler görülüyor.
Kulenin asansörleri, tamamen dışarıdan değil, içeriden hareket ediyor ama dışa bakan yüzü cam, yani yukarı çıkarken çevreyi izleme şansı var.
Macau Tower
Largo da Torre de Makao bölgesindedir. Gözlem kulesi 58’nci kattadır.
Kulenin en yüksek noktası, yerden 338 metre yüksekliktedir.
Ana gözlem yeri, zeminden 223 metre yüksekliktedir. Kule: çevrede, 55 km. uzaktan görülebilmektedir. Saatte: 400 km. hızla esen bir rüzgara dayanıklı olarak yapılmıştır.
Kule üstündeki çelik direğin boyu: 90 metredir.
Kulede, 360 derece dönebilen bir restoran bulunur. Tepeye: yüksek hızlı ve camekanlı asansörlerle çıkılır.
Kuleye çıkış ücretlidir. Yetişkinler için 120 HKD, 3/11 yaş arası çocuklar için 60 HKD ödenir. Kulede yapılabilecek aktiviteler: Tower Skywalk ve Observation Lounge.
Tower Skywalk
Yerden 233 metre yükseklikte: kulenin ana dış kenarı çevresi üzerinde bir yürüyüş yapabilirsiniz. Bu yürüyüş sırasında, güvenlik, dünyanın ilk havi ray sistemi tarafından garanti edilmektedir ama heyecan doruklara ulaşıyor. Yani, herhangi bir şekilde ayağınız kaysa, güvenliğiniz sağlam ama yine de insan heyecanlanıyor.
Observation Lounge
Zeminden 233 metre yükseklikte, burada gözlem salonu var. Bu salon: şehrin en iyi panoramik manzarasını sunmaktadır. 233 metre yükseklikte, ayağınızın altındaki cam zeminde, muhteşem yüksekliğin heyecanını yaşıyorsunuz. Zaten, yeterince cesur iseniz, sanki havada yürüyor gibi oluyorsunuz.
Bilet fiyatları, yetişkinler için 100 HKD, çocuklar için 50 HKD. dır.
Bungy Jump
Kulenin: 61’nci katındadır.
Dünyanın en yüksek “Bungy Jump” burada yapılmaktadır. 200 km/saat hızla serbest düşüş olarak gerçekleşir. 233 metre yükseklikteki bir platform üzerinden yapılır. 50 metrelik kablo, nerdeyse, 4 kat uzunluğa erişebilmektedir. Yerden, yaklaşık 30 metre yükseklikte kalır. Bilet fiyatları: 2240-2300 HKD. arasındadır.
Kulenin hemen yanında, bir bina var. Burası: Macau Tower Convention&Entertainment Centre olarak biliniyor. Kuleyi ziyarete gelen turist otobüsleri, burada duruyorlar. Burada: alışveriş yapmak mümkün, özellikle “Toyrus” mağazası, yani çocuklara yönelik büyük bir mağaza ilgi çekiyor.
Kıyı boyunca yürümeye devam ediyoruz, bu kez hedefimizde güzel bir müze var.
Maritime Museum
Macau’nun en eski müzesidir.
Müze: bölgenin denizle ilişkisinin tarihine adanmıştır. Müzedeki sergilerde: deniz ticareti, balıkçılık, deniz ulaşımı gibi konular ele alınmıştır.
Müzede, bir de akvaryum bulunmaktadır. Müze binası, yelkenli gemi şeklindedir. Müzenin çıkış yolu üzerinde: bir mercan resifi, antik bir gemi enkazı ve akvaryumlar görülür. Dışında ise, burada yapılan “Dragon Boat Festivali” sırasında yarışan bir “Dragon” sınıfı tekne görülür.
Müzenin en büyük özelliği ise: Portekizlilerin karaya çıktıkları yere kurulmuş olmasıdır. Portekizliler, ilk kıyıya çıktıklarında, balıkçıların “Tin Hau” olarak isimlendirdikleri gözde tanrıçalarına adanmış “A-MA Temple” yani Ma Kok Tapınağını görmüşlerdir.
Bu bölge: Macau’nun isminin kaynağı olan A-Ma Gau (A-Man Körfezi) olarak da adlandırılır. Güzel bir müze, mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.
Müzenin hemen arkasında, biraz önce sözünü ettiğim “A-MA Temple” tapınağı bulunuyor.
A-Ma Temple
“Macau” ismi (A-Ma-Gau) : 16’ncı yüzyılda buraya gelen denizcilerin, tanrıçalarına atfen yaptıkları bu tapınaktan türemiştir. Tapınak “Ming” hanedanı (1368-1644) döneminde yapılmıştır. Şehirdeki en ensi tapınaktır.
Yani, şehir burada yok iken, bu tapınak varmış. Tapınağın en büyük özelliği: tek bir kompleks içinde, farklı ilahlara ibadet edilebilen ayrı pavyonların ve kapıların bulunmasıdır. Burada: Konfüçyüsçülük, Taoizm, Budizm ve çoklu halk inançları düşünülerek, Çin kültürünün örnek bir dini ibadethanesi yapılmaya çalışılmıştır.
Bara Fortress
Stratejik konumdaki bu kale yapısı, bir zamanlar yarımadanın güney burnunu korurmuş. 1622 yılında, Hollandalıların saldırılarında, iç limanın savunmasında önemli rol oynadığı söyleniyor.
Kalenin: yalnızca bir kez kullanılan toplarının, II. Dünya Savaşında, mültecilere yiyecek sağlamak için “pirinçle” takas edildiği söyleniyor.
Günümüzde, kalenin bir kısmı otel olarak kullanılıyor. Bölgede, büyük saygı gören bir azize (Aziz Yuhanna) adanmış; “Sao Tiago Şapeli” de otelin içindedir.
DİĞER YERLER
Border Gate
Macau’nun en kuzey noktasından geçen ve iki karşıt dünyayı birbirinden ayıran sınırdır.
Macau Giant Panda Pavilion
Coloane bölgesinde, Seac Pai Van Park içinde, “Kai kai” ve “Xin xin” isimli iki nadir dev panda bulunmaktadır. Bunlar: Çin-Makao birleşmesinin 10’ncu yıldönümünü anmak için, Çin Hükümeti tarafından hediye edilmiştir.
Onlar, dünya üzerindeki hayvanat bahçeleri ve ıslah evlerinde mevcut, 320 pandadan iki tanesidir. Vahşi hayatta ise, yalnızca 1600 panda kaldığı ve neslinin tükenmekte olduğu tahmin ediliyor.
Bilet fiyatları, yetişkinler için 10 HKD, çocuklar ve yaşlılar ücretsizdir.
Dans Su evi
Cotai Strip bölgesindedir. 85 dakikalık bir gösteridir. Yetişkinler 480 HKD ve çocuklar 340 HKD. ücret ödemek gerekir.
Evet, gelelim gösteri hakkında bilgiler vermeye. Bu gösterinin bugüne kadar olan süreçte, dünya çapında 65 milyon insan tarafından izlendiği söyleniyor.
Tiyatro sahnesi: 5 olimpik yüzme havuzuna eşdeğer, 3.7 milyon galon su bulunan bir yer olarak hazırlanmıştır.
Göz kamaştırıcı kostümler, özel efektler ve hareketler, suyun içinde bir aşk hikayesinin anlatılması şeklinde sürdürülüyor. Değişik bir gösteri, zamanınız varsa, izlemenizi öneririm.
Macau City of Dreams-Ejder Hazinesi
Bu bir tür şovdur ve Makao şehrinin en canlı ve kubbe şeklindeki tiyatrosunda yapılır.
Bu şov içinde. Su, havuz partileri, canlı eğlenceler ve dünya starı DJ ler tarafından icra edilen müzikler izlenir. Ayrıca, 360 derecelik bir multimedya gösterisi de bulunur.
18 dakikalık gösteri “2009 yılında ilk çıktığında THEA ödülü” ne layık görülmüştür. Bu ödül: panaromik görseller, göz kamaştırıcı görüntüler için verilmektedir. Gösteride: 29 bin led ışığı kullanıldığı belirtiliyor.
Ruins of St Paul-Aziz Pol Harabeleri
Calcada de S.Paulo/Rua de Sao Paulo bölgesindedir.
Burası, 2005 yılında, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Evet, yapı: 18’nci yüzyılda inşa edilmiştir.
Tamir edilemeyecek derecede yandıktan sonra, 1835 yılında bir tayfundan etkilenir ve sonra yine bir yangın ve son olarak günümüzdeki yapı inşa edilir. Tüm eskiye dönük kalıntılar, taş cephede ve büyük merdivende görülür. Bu taş cephe, turistlerin ilgisini çeker.
Guia Fortress
Estrada do Engenheiro Trigo bölgesindedir.
Kale. 1622-1638 yılları arasında yapılmıştır. Kalenin içinde, Clarist rahibeleri tarafından kurulan “Guia Chapel” i, günümüzde de görülmektedir.
Şapelin freskleri: Makao’nun çok kültürlü hayatına ait güzel örnekleri sunmaktadır. Dini ve mitolojik motiflerde, Batı ve Çin karakteristik temaları betimlenmiştir.
Yine, burada 1865 yılı yapımı “Guia Deniz Feneri” bulunuyor. Çin kıyısındaki ilk modern deniz feneri olarak önem kazanmaktadır. Evet: Guia Fortress: Şapel ve deniz feneriyle birlikte, Makao bölgesinin denizcilik, askeri ve misyonerlik geçmişini ziyaretçilere sunmaktadır.
KUMARHANELER
Evet, yazının başında da belirttiğim gibi, Macau, kumarhaneleriyle ünlüdür. Las Vegas tarzı inşa edilen kumarhaneler, bölgenin çekiciliğini arttırmıştır. 24 saat açık olan kumarhaneler için giriş ücreti alınmaz, ancak erkekler için uzun pantolon giyilmesi zorunludur.
“Sands Casino”: yeni nesil kumarhanelerin öncüsüdür. “Galaxy Casino” ve “Grek Mythology”; bol gösteri sunarlar. Diğer kumarhaneler ise şunlardır: Grand Lisbo Casino, Wynn Macau, MGM Macau, Grand Lisboa
Salonları dolduran ve çoğu Çinli olan oyuncular: bildik kumar oyunlarını oynarlar, makinaların kollarına sarılırlar.
ADALAR
TAİPA ADASI
Macau ile şehrin uluslar arası havaalanı olan “Macau International Airport” arasında: köprüler, bağlantıyı sağlamaktadırlar. Havaalanı, denizin üzerinde, deniz doldurularak yapılmış bir alanda, pistler denizin üzerinde uzanıyor, her iki yanında deniz var, bu havaalanına iniş heyecanlı olsa gerek.
Taipa Village
Bu mahalle: dar sokakları, sarı-mavi-yeşil renkteki koloni binalarıyla doludur.
The Taipa Houses Museum
Taipa bölgesinde, Avenida da Praia, Carmo bölgesindedir.
Bu bölgede: Portekiz mimari özellikleri taşıyan, 5 tane tipik yeşil konut bulunmaktadır. Bu evler: adanın kültürel mirası ve eserleri olarak kabul edilirler.
Müze olarak kullanılan evler, yapıldıkları dönemde yani 1921 yıllarında: üstün konumdaki memurlar ve aileler için konut olarak kullanılmıştır. 1990’ların sonunda ise, bu evler, hükümet tarafından müzeye dönüştürülmüş ve koruma altına alınmıştır.
Evlerin en büyük özelliği: sömürge tarzı Makao tipik evleri olmalarıdır.
COLOANE ADASI
Burası bir adadır. Denizden kazanılmış yol ile “Taipa” ya bağlanmıştır. Yani, Taipa adasının bir devamı gibidir. Her iki ada da, sanki tek bir ada gibidir.
Adada bulunan köy: sakin ve sevimlidir. Köyün ana meydanında bulunan “Chapel of St Francis Xavier”: misyonerler tarafından, 16’ncı yüzyılda kurulmuş ve koruyucu azize adanmıştır.
Kıyı boyunca yürürseniz, bu kez, karşınıza başka bir tapınak çıkar. “Kum Lam Temple” isimli bu tapınak: savaş, cennet, servet, tıp ve marangozluk tanrısı ve tanrıçalarına adanmıştır.
Venetian Macao Resort Hotel
Muhteşem büyük ve lüks bir otel olarak dikkati çeker. 40 katlı otel bünyesinde: 3000 oda, 15 bin kişilik spor bölümü, muhteşem büyük bir kumarhane, yine gayet büyük bir tiyatro ve gösteri salonu bulunmaktadır. Otelin iç mekanının büyüklüğü “Venedik-San Marco” meydanı ölçülerindedir.
Cheoc Van Beach
Bölgenin en beğenilen plajıdır. Burada rüzgar sörfü yapmak mümkündür. Ayrıca, yine bu plajların bulunduğu bölgede, çeşitli restoranlar, yüzme havuzları ve kabinler bulunur.
Hac Sa Beach
Yine, diğerinin hemen kuzeyinde, yürüyüş mesafesinde bir plaj alanıdır. Yine burada da rüzgar sörfü yapılır ve çeşitli tesisler bulunur.
A-MA Heykeli
Adanın 170 metre rakımlı tepesinde, 20 metre yüksekliğinde “A-MA” heykeli bulunmaktadır.
A-Ma Cultural Village
Burası, bir kültür kompleksidir ve Qing hanedanı mimari tarzında inşa edilmiştir. Komplekste: tapınaklar, çan kulesi, davul kulesi, Tian Hou Palace ve bir de müze bulunmaktadır.