İsrail Kudüs Genel

İsrail Kudüs Genel

Dünyanın en eski şehirlerinden birisidir. Dünya üzerinde: üç din, yani Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Yahudilik için kutsal şehir olarak kabul edilir. Şehrin kelime anlamı, İbranice’de “Barış yeri” olarak geçmesine rağmen, maalesef bu şehirde barış hiçbir zaman olmamıştır. Bir anlamda: paylaşılamadığı için mi değerli, yoksa değerli olduğu için mi paylaşılamıyor?

Ağlama duvarında dua eden Musevileri izlerken, öte yandan, akşam ezanının okunduğunu duyabilir ve yine aynı anda, kiliseden çan seslerini işitebilirsiniz. Evet, bu şehri ziyaret ettiğinizde görsel ve işitsel olarak: kutsal bir beldede olmanın manevi atmosferini hissedeceksiniz.

Aynı zamanda: uluslar arası ortamda birçok ülkede kabul edilmemesine rağmen, günümüzde “İsrail” devletinin başkenti pozisyonundadır. (Birçok kişi, İsrail devletinin başkentinin “Tel-Aviv”olduğunu sanmaktadırlar.) Zaten yaklaşık 800 bin kişilik nüfusu ile de İsrail devletinin en büyük şehri olarak bilinir.

Şehir içinde inşaat yapmak isteyenler, şehrin genel görünümünü bozmayacak şekilde yapmak zorundadırlar. Böylece, Kudüs şehrinin tarihi havası, etkili bir şekilde korunuyor.

610 yılında, şehir, Müslümanlar tarafından “kıble” olarak kabul edilmiştir. Ayrıca: Hz.Muhammed’in, buradan “miraca” yükseldiği, elinin izini bıraktığı ve secde ettiğine inanılır.

Şehir, Yahudiler için de kutsaldır, çünkü: kutsal kitaplarına göre, İsrail kralı Davut, MÖ. Dönemlerde, Kudüs şehrini, Birleşik İsrail Krallığının başkenti olarak inşa etmiş ve ilk tapınakları, kralın oğlu Kral Süleyman tarafından, yine bu şehirde kurulmuştur. Ayrıca, dünyanın Kudüs’ten yaratılmaya başlandığına inanılır. Bu arada, Yahudiler bu şehirde başlarında “kipa” adı verilen bir tür başlıkla dolaşıyorlar.

Gerek Müslümanlar ve gerekse Yahudiler tarafından inanılan bir olay ise: “Kubbet-ül Sahra” içinde bulunan ve hacer-i muallak ismi verilen ilk taş üstünde, Hz.İbrahim’in oğlunu ( oğlunun ismi Yahudi inancında İshak, Müslüman inancında İsmail olarak bilinir) kurban etmek istediği taştır. Zaten: Filistinlilerin İsmail’den ve İsrailoğullarının ise İshak’tan geldiğine inanılır.

Gelelim Hıristiyanlara: İncil’e göre: İsa bu şehirde çarmıha gerilmiş ve 300 yıl sonra, Aziz Helena: İsa’nın hayatındaki haç noktalarının başlangıcı olarak burayı belirlemiştir.

Sonuç olarak: Eski Kudüs şehri: dini yönden, büyük öneme sahiptir. Yahudiler ve Hıristiyanlar tarafından inanılan “Eski Ahit” belgesinde, şehrin ismi yüzlerce kez geçmektedir. (600 kez) Bu konuda kısa bir bilgi vermek gerekirse: Hz. Davut’un Hz. Musa’ya gönderdiği “10 Emir” bulunan taş tabletlerin bulunduğu “Ahit Sandığı” bu şehre konulmuştur. Hz. Davut’un oğlu Süleyman’da: bu sandığı koymak için, şehirde, bir tapınak yaptırmıştır. (Büyük Tapınak)

Aslında: bu “Ahit Sandığı”: Müslümanların kutsal kitabı olan “Kuran-ı Kerim” de de geçmektedir. Bu sandıkta: taş levhalar, Tevrat’ın orijinal nüshası ve Musa’nın asasının bulunduğu söylenir. Müslüman inanışına göre: sandık “mehdi” tarafından ortaya çıkarılacaktır. Hıristiyan inanışına göre ise: sandık, tapınak ile birlikte yok olmuştur.

İsrail Kudüs Genel

COĞRAFİ KONUM

Akdeniz ve Ölü Deniz arasındadır. Konumunun yüksekliği nedeniyle, İsrail’in en serin yeridir. Yani, şehir Beyrut gibi tepeler üzerine kurulmuştur.
Şehrin deniz seviyesinden yüksekliği 760 metredir. Şehir: idari, dini, eğitim, kültür ve Pazar merkezidir. Kesme ve parlatılmış elmas, plastik, giyim ve ayakkabı ve elektronik baskı ve diğer ileri teknoloji sanayi gelişmiştir.

 

VİZE

İsrail devleti: lacivert yani umumi pasaport dışındaki pasaport sahiplerine vize uygulamıyor ve 3 aylık giriş izni veriyor. Yalnızca, uçakta, ülkeye girmeden önce, kalacağınız yer ve kişisel bilgileriniz konusunda bir kart dolduruyor ve bunu pasaport kontrolünde, pasaport kontrolü yapan görevliye veriyorsunuz.
Bunun dışında, lacivert pasaport sahibi olanların Büyükelçilik ya da Başkonsolosluktan vize almaları gerekiyor.

 

ULAŞIM

Burada havaalanı yok. İstanbul-Telaviv arasında uçmak gerekiyor.
Elbette: Telaviv havaalanına indiğinizde, saatler süren kontroller ve bütün bavul ve çantalarınızın aranması ve ardından İsrail ülkesine girişiniz onaylanıyor.

Her kontrol noktasında: kemerler, metal eşyalar ve her türlü “x-ray” cihazından geçmenizi engelleyecek malzemeler, objeler tek tek çıkarılıyor, işin kötüsü, bu şekilde birkaç kontrol noktası var ve her seferinde bu sıkıntıyı yaşıyorsunuz. Ama sonuçta, İsrail topraklarındaki İsrailliler, korku ile yaşıyorlar, aksi mümkün değil, çünkü her an çevreden atılacak uzun veya orta menzilli bir roketin tepelerinde veya tepenizde patlama riski yok değil.

Havaalanı, İsrail ülkesine göre gayet büyük ve modern yapılmıştır.
Buradaki otobüs terminali: Kudüs şehrinde göreceğiniz gibi, bir 8-9 katlı alışveriş merkezinin içinde bulunuyor. Merkezin 4’ncü katında şehir içi otobüsler, 6’ncı katında ise şehirlerarası otobüsler bulunuyor.

Daha sonra ise: Tel Aviv ile Kudüs şehri arasında karayolu ile yolculuk yapmanız gerekiyor ki, 60 km. lik bu yolculuk trafiğin çok yoğun olması nedeniyle yaklaşık 45 dakika ile 1 saat arasında sürüyor. Günün her saatinden, Telaviv “Ben Gurion” havaalanından, Kudüs şehrine servisler servis yapıyorlar. Telaviv-Kudüs arasındaki yolculukta sıkılmazsınız çünkü sağlı sollu ormanlar ve içinde cami minareleri yükselen köyler, tertemiz yerleşim yerleri göreceksiniz. Biraz önce de söylediğim gibi araç sayısı bir hayli bol, ama trafik bir yandan akıyor.

 

PARA

İsrail ülkesinde kullanılan para birimi Şekeldir ve işareti “Ç” dir.
1 Amerikan doları= 4 Ç dir.
Yani, son aylarda döviz kurundaki yükselmeyi de hesaba katarsak: 1 Şeker= 0.500 kuruşa denk geliyor.

 

İNSANLAR

İsrail halkı: özellikle turistlere karşı son derece yardımsever ve kibardır. İnsanlar gerek kadın ve gerekse erkek olsunlar, son derece şık ve temiz giyiniyorlar.

 

DİL-YAZI

İsrail ülkesinde, tüm yazılar ve levhalar “Hebrew” denilen İsrail alfabesine göre yazılıyor ve dolayısı ile anlaşılması zor bu durumun üstesinden gelebilmek için, kaldığınız otelin veya mekanın, mutlaka bir adres kartvizitini yanınızda bulundurmayı ihmal etmeyin, yoksa taksi şöförüne derdinizi, gideceğiniz yeri anlatamazsınız.
Neyse ki, güzel taraf: levhalar bu garip alfabe ile yazılı olmasına rağmen, rakamlar “Latin” yani bizim de kullanmış olduğumuz rakamlardandır.
Ayrıca: birçok turistik yerde, bu garip yerel alfabe ile birlikte, İngilizce de yazıları görmek mümkündür.

 

GECE HAYATI

Kudüs şehrinde gece hayatını yaşamak isterseniz: Alman Colony, Ben Yehuda alışveriş merkezi, Nakhalat Shiv, Shlomtsiyon Hamakla caddesi bölgelerinde: akşamları, gençlerin takıldıkları barları ve kafeleri görebilirsiniz. Bu mekanlar: şehrin “Yeni Şehir” bölümünde bulunuyor.

 

İKLİM

Şehirde pek kar görülmez. 1990 yılından sonra, yalnızca 2008 yılında kar yağmıştır. Genelde ise, kuru ve temiz bir havası olduğu söyleniyor. Çünkü: Tel Aviv şehrine gidiş yönündeki ormanlık alan çok etkilidir.

 

YEME-İÇME

Kudüs şehrini ziyaret ederseniz, mutlaka “Shawarma” yemelisiniz.
Bunların dışında, burada tatmanızı önereceğim yiyecekler: bir tür güveç olan “Cholent” ve kızarmış börek olarak tadına bakabileceğiniz “Malouweh” olabilir.

 

YAHUDİ KIYAFETLERİ

İsrail’deki dindar Yahudiler, Kudüs şehrinde yaşıyorlar. Bunlar, özellikle kıyafetleriyle tanınıyor ve ilgi çekiyorlar. Kadınlar: genellikle diz altı etek giyiyorlar ve başlarında “bandana” benzeri bir başörtüsü takıyorlar.

Erkekler: genellikle şapka giyiyorlar. Favorileri çok uzun ve bukle bukledir. Beyaz gömlek, siyah takım elbise giyerler. Bunlara “Hasidik Yahudileri” deniliyor.
Bunlar: hayatları boyunca şakaklarına makas ve sakallarına jilet dokundurmuyorlarmış. Bu yüzden: şakaklarından sarkan saçlar: kıvrıla kıvrıla lüle şekline dönüşerek uzuyor. Bu lülelere “peyos” deniliyor.

 

YAHUDİLERİN KUTSAL GÜNÜ-ŞABAT

Musevilerin kutsal günü olan “Şabat”: Cuma gün batımında başlıyor ve Cumartesi gün batımında bitiyor. Yahudilere göre: bu zaman diliminde: beşeri fiillerde bulunmak, çalışmak, ateş yakmak vs. haramdır.

Cuma günü saat 17.00’de her yer kapanır, otobüsler hareket etmezler. Bütün İbraniler: hava kararırken “Kotel” ismini verdikleri Ağlama duvarına akın ederler. Askerler: omuzlarında İsrail bayraklarıyla marş söylerler. Cumartesi gecesi, hava kararıncaya kadar ibadetlerini sürdürürler.

Zaten: İsrail devleti: hafta tatili olarak “Cuma ve Cumartesi” günlerini belirlemiştir. İsrail’de, Pazar günü, iş günüdür.
Peki niye böyle bir uygulamaları var: Çünkü, tanrının dünyayı 6 günde yarattığı ve 7 nci günü dinlenmeye çekildiğine inanıyorlar. Bu yüzden, binlerce yıldır, çalışmazlar, Tevrattaki olaylara göre, çalışanları da taşlayarak öldürürlermiş.

 

KUDÜS SENDROMU

Söylenenlere göre: şehri ziyaret eden turist ve hacılardan bir bölümü: kendilerini, bu şehirde daha önce yaşamış olan ve mukaddes kitaplarda isimleri bulunan (özellikle Hz. İsa ve Hz. Musa gibi) kişilere benzetmekte ve bu kişilere tıbbi müdahale yapılmaktadır.

Bu sendroma tutulanlar: beyaz giysiler giyerek şehirde gelip-geçenlere vaaz vermeyi düşünürler. Hatta: ilahiler söyleyerek, şehirdeki toplum düzenini bozmaya kadar giderler ve tutuklanırlar. Bu sendroma yakalananlar: beyaz giymeleri dışında sürekli temizlenmeleriyle de tanınıyorlar ve derileri soyulacak dereceye gelinceye kadar yıkanıyorlarmış.

Öğrendiğime göre: 1980-1993 yılları arasında şehri ziyaret eden 1200 civarında kişinin bu sendroma tutulduğu söyleniyor. Bunu niye anlattım, hani şehir sokaklarında gezerken beyazlar giymiş, çevresindeki insanlara nutuk atmaya ve vaaz vermeye kalkanları görürseniz, şaşırmayın.

İsrail Kudüs Genel

TURİZM

Şehirdeki bütün evler taştır. Taş dışında, yapı malzemesi kullanılması yasaklanmıştır. Bu yüzden, bütün evler birbirine benzemektedir. Şehir içinde gezerken, bu yüzden dikkat etmeniz gerekir, çünkü kaybolma riski fazladır.

Mescid-i Aksa ve Kubbet-ül Sahra’nın bulunduğu bölüme girerken: Müslüman olma şartı aranıyor. Yani: pasaportunuz yanında, nüfus cüzdanınızı da yanınızda bulundurmanızı öneririm, çünkü nüfus cüzdanı arkasında, İslam ibaresine bakıp, girişinize izin veriyorlar. Yoksa, girmek mümkün değil.

Şehirdeki diğer Hıristiyan ve Yahudi ibadet yerlerinde ise, böyle bir zorunluluk yok, eğer Arap değilseniz, özellikle Ağlama duvarına girmekte herhangi bir sorun yok, ama ağlama duvarında, haremlik-selamlık uygulaması ilginç gelecektir.

Şehir “Eski Kudüs” ve “Yeni Kudüs” olarak ikiye ayrılmıştır.

 

ESKİ KUDÜS BÖLÜMÜ-OLD CİTY

Eski şehir: iki tepe üzerinde kurulu, dört çeyrek parçadan oluşmaktadır. Bunlar:
Müslüman, Yahudi, Ermeni ve Hıristiyan çeyreği olarak isimlendirilir. Bu parçaların bulunduğu dörtgen alan yani eski şehir bölümü, 1542 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından surlarla çevrilmiştir. Ermeni bölümü dışındaki tüm bölümlerde, rahatlıkla “Türk” olduğunuzu söyleyebilirsiniz ve hatta size avantaj sağlar.

Müslüman Bölüm-Arabian Quarter

Şehrin doğusundadır ve içinde: Harem-i Şerif ( burası Yahudiler tarafından “Tapınak dağı” olarak bilinir) bulunur. Ayrıca: 691 yılında tamamlanmış olan “Kubbet-ül Sahra” (buraya Ömer Camii ismi de verilir) ve El-Aksa Camisi bulunur.

Yahudi Bölümü-jewish Quarter

Burada: Ağlama duvarı olarak da bilinen, eski büyük tapınağın “Batı duvarı” bulunmaktadır. Burası, Yahudiler için kutsal sayılan tapınağın istinat duvarıdır. İsrailliler, Yahudi mahallesini 1967 yılında yeniden inşa etmiş ve yenilemişlerdir. En temiz bölge, burasıdır.

Ermeni Bölümü-Armenian Quarter

Yahudi mahallesinin batısındaki bu bölümde: bolca “Türkiye” karşıtı yazı ve afiş görebilirsiniz. Oldukça küçük ve temiz bir bölgedir. Burada: “Gülbenkian Kütüphanesi” bulunmaktadır.

Hıristiyan Bölümü-Christian Quarter

Bu bölüm: eski şehrin kuzey ve kuzeybatı parçalarını kapsamaktadır. Buradaki en büyük anıt Kutsal Kabir Kilisesidir. Ayrıca: “Via Dolorosa” ayni “Çile yolu” da bulunuyor.

 

YENİ KUDÜS BÖLÜMÜ-NEW CİTY

Bu bölümde: lüks oteller, süper yollar ve güzel konutlar bulunur. Yani, burası gayet modern bir Avrupa şehrini andırır. Özellikle, şehrin bu bölümü 19’ncu yüzyıldan sonra çok gelişmiştir.
Bu bölümde: birçok eğitim kurumu, İsrail Parlamentosu (Knesset) ve diğer hükümet binaları bulunmaktadır.

Şehrin ortasında ise: yani eski ve yeni şehir bölümlerinin tam ortasında, bir Pazar kurulur. Bu pazarda, her şey ortalıkta satılıyor. Özellikle: Ermeni tarzı dekore edilmiş, seramik boncuk dizileri, otantik giysiler, işlemeli yastıklar, renkli yün halılar, mumlar ve şaşırtıcı cam ve sayısız hediyelik eşyalar bulup satın alabilirsiniz, bu pazara mutlaka uğrayın.

Güney Afrika Cape Town Banliyöler

Güney Afrika Cape Town Banliyöler

Cape Town şehrinin banliyöleri: şehir merkezinden yalnızca 15-20 dakika uzaklıktadır. Banliyöler içinde gezinti yaptığınızda: zengin-fakir arasındaki günümüzde de sürmekte olan bölünmüşlüğü hemen anlayabilirsiniz.

Banliyölerin doğusunda: Afrikalı ve Melezlerin “Cape Flats” denilen kasvetli gecekondulardaki çok pis koşullarda süren hayatlarını görebilirsiniz. (Burayı gezmek isterseniz, kesinlikle rehberli turlara katılmanızı ve asla yalnız gitmemenizi öneririm)

Diğer banliyöler ise, genellikle şehirdeki zenginlerin yaşam tarzlarını görmek açısından ilginçtir.

 

GÜNEY BANLİYÖLERİ

Cape Town şehrinin: güney banliyöleri gayet lükstür.
Masadağı eteklerinden: False körfezine kadar uzanan bu bölgede: alışveriş yerleri, restoranlar, eğlence merkezleri, güvenli mahalleler, mükemmel oteller ve konukevleri bulunur.

Yaz aylarında: burada, değişik mekanlarda akşamları açık hava konserleri düzenlenmektedir. Her ne kadar güney bölümler iklim açısından daha yakıcı olsa da çoğu zaman hafif bir rüzgar esmektedir. Öte yandan: şehrin bu bölgesinde at arabası gezintileri de düzenlenmektedir.

Güney Afrika Cape Town Banliyöler Kirstenbosch National Botanical Garden

Kirstenbosch National Botanical Garden

Rhodes Drive, Newsland bölgesindedir.
Şehri ziyaret ederseniz, burayı mutlaka görmenizi öneririm. Burada birkaç saat mükemmel zaman geçirebilirsiniz. Giriş ücretlidir. Yeşitkinler için 45R, öğrenciler için 25R ve 6 yaş altı çocuklar ücretsizdir.

Bahçe alanı: 2004 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır ve bu listeye alınan dünya üzerindeki ilk botanik bahçesidir.
Newland banliyösünün güneyindeki burası, dünyanın en ünlü botanik koleksiyonlarına sahip olmasıyla önem kazanmaktadır.

Masa dağının doğu yamaçlarındadır. 528 hektarlık arazinin 36 hektarlık bahçesinde: hayvan ve kuşların yanı sıra çeşitli doğal orman ürünleri bulunmaktadır.

Bahçe: 1913 yılında Profesör Henry Pearson tarafından kurulmuştur ve dünyanın ilk botanik bahçesidir.

Bahçe alanı ise: Cecil Rhodes tarafından ülkeye miras bırakılmıştır. Bu muhteşem bahçelerde, olağanüstü bitki çeşitliliği vardır. Söylenenlere göre, burada 7000 yerli yabani bitki çeşidi bulunduğu belirtiliyor.

Bahçelerde: bir restoran ve kafe ile birlikte tohum, bitki ve kitap satılan bir fidanlık bulunmaktadır.

Güney Afrika Cape Town Banliyöler Kirstenbosch Craft Market

Kirstenbosch Craft Market

Kirstenbosch garden ana giriş kapısının tam karşısındadır.

Burası bir elişi pazarıdır. Her ayın son Pazar günü kurulur. Pazar günü saat: 09.00-15.00 arasında açıktır.

Satışa sunulan malların kalitesi “Botanik Topluluğu” tarafından denetlenir. Malların el yapımı olması ve ayrıca malları yapan kişinin de pazarda bulunması zorunludur. Tezgahlarda: boncuk ve seramik işi, giyim eşyası, heykeller ve çok güzel ve lezzetli yiyecekler satılmaktadır.

Toplamda burada 180 üretici bulunduğu söyleniyor. Burada bulunan taş kulübede kredi/banka kartı kullanma imkanı sunuluyor. Yani alışveriş için yanınızda nakit para bulunması gerekmiyor.
Buraya yolunuz düşerse özellikle, % 100 pamuklu “kikoy pareo havlu” satın almanızı öneririm. İki yönlü bu havlunun bir tarafı, parlak kikoy’dur.

Güney Afrika Cape Town Banliyöler Constantia
Güney Afrika Cape Town Banliyöler Constantia

 

Constantia

Güney banliyölerinin en önemli bu yeri: Masa dağı ile Constantiaberge dağları arasındaki yamaçlardadır. Şehir merkezine sadece birkaç dakika uzaklıktadır. Cape Town şehrinin gizli kırsal bölgesini burada keşfedebilirsiniz.

False körfezi manzarasının izlenebildiği mekan: Güney Afrika’nın şarap endüstrisinin doğduğu yer olarak bilinir.

1685 yılında; Cape Town valisi Simon Van der Stel: kendisine Hollanda-Doğu Hindistan Kumpanyası tarafından verilen bu bölgeyi kendisine bir çiftlik arazisi olarak seçmiş ve üzerine malikanesini kurmuştur.

Valinin buraya yerleşmesi üzerine, şehrin diğer üst düzey kişileri de kendisini izlemiş ve Constantia denilen bu bölge: şehirdeki zenginlerin yerleştiği ve mükemmel mimari stili ile yapılan yapıların olduğu bir yer haline gelmiştir. Arazinin ismi ise, valinin kızının isminden gelmektedir.

Buradaki ilk üzüm bağları da: vali Stel tarafından 1685 yılında dikilmiştir. 1712 yılında, Valinin ölümünün ardından, arazi üçe bölünüp satılmıştır. İlk bağların dikilmesinin ardından 1709 yılında burada 5630 litre şarap üretilmiş ve özellikle bunlar Avrupa’da ünlü olmuştur.

Valinin köşkünün de bulunduğu alandaki en büyük parça: Groot Canstantia tarafından alınmış ve buraya aktif bir şarap imalathanesi kurulmuştur.

Bu şarap imalathanesi, takip eden süreçte, 1925 yılında yangında zarar görmüş, ancak ardından onarılmıştır.

Günümüzde: modern mahzen turları düzenlenmekte olup, bu turlarda şarap tadımı yapılmaktadır.

Ayrıca: mahzende bir müze bulunmaktadır. Müzede; Anton Anreith tarafından yapılmış: üçgen bir alınlık ilgi çekmektedir. Eski ahırlarda ise şık bir restoran bulunmaktadır.

“Groot Constantıa” şarap tadım turu: 300 yıldır üretimi yapılan şarap tadım turuna katılmak için, kişi başına 30R ücret ödemek gerekir ve her gün saat: 09.00-17.30 arasında bu turlar düzenlenir. Bu tura katılmak için rezervasyon yaptırmak gereklidir.

Simon van der Stel: tarafından 300 yıl önce inşa edilen etkileyici ev: 1790’lardaki haliyle yeniden inşa edilmiştir. Evin içinde 1927 yılında İngiliz Alfred tarafından bağışlanan eski cape mobilyaları bulunmaktadır.

 

KUZEY BANLİYÖLERİ

Bu bölge “Woodstock”ta başlar. Burası: eskiden Melez işçi sınıfının yaşadığı bir yer olarak biliniyor. Günümüzde ise, buradaki binalar yenileniyor ve şehrin genç profesyonelleri buralara geliyorlar. Yerel kafeler ve barlar: sanatçıların mekanı olmuştur.

Güney Afrika Cape Town Banliyöler Irma Stern Müzesi

Irma Stern Müzesi

Cecil Road, Rosebank adresindedir.
Müze, Pazar günleri hariç, saat: 10.00-17.00 arasında açıktır ve giriş ücreti olarak yetişkinler 10R, emekli ve öğrenciler 5R ödemek zorundadırlar.

Güney Afrika’nın bu ünlü sanatçısı (1894-1966) bir zamanlar: burada 4 yıl yaşamıştır ve yaşadığı ev: günümüzde müze olarak ziyarete açıktır. Zanzibar kapısı, boyalı ve canlı renklere sahip mobilyaları ile ev: sanatçının yaşam tarzını ve kişiliğini yansıtır.

Stern: Afrika sanatına Avrupa izlenimciliği getirmesiyle tanınır.

1971 yılında kurulan müzede sergilenen koleksiyon: sadece onun eserleri değil, aynı zamanda seyahatlerinde buraya getirdiklerini de içerir. Üst katta: çağdaş Güney Afrika sanatçılar tarafından kullanılan ticari bir galeri vardır.

Güney Afrika Cape Town Banliyöler Rosebank

Rosebank

Kuzey banliyölerinin önemli bir merkezidir.

Burası: 3 ayrı banliyö olanına ayrılmıştır. Yaygın “Rosebank köyü” olarak bilinen orta kısmı, Liesbeek Parkway demiryolu hattının doğu ve Durban Road kuzeyidir.

Line denilen yukarı Rosebank bölümü: büyük ölçüde öğrenci konutlarından oluşmaktadır. Cape Town üniversitesi personeli ve öğrencileri için: bu bölgede otel, apartman blokları ve evler bulunmaktadır. Bu alan akademik ve öğrenci merkezidir. Zaten Rosebank özellikle öğrencilerin ebeveynleri için bir yatırım olarak bilinir.

Baxter tiyatrosu, orta kampus alanında bulunur.

Bölgenin güneyindeki “Rondebosch” denilen yer: Cape Town Üniversitesi ve zarif 19.yüzyıl binalarıyla dikkati çeker.

Güney Afrika Devlet Başkanının konutu da buradadır.

Güney Afrika Cape Town Banliyöler Baxter Theater Complex

Baxter Theater Complex

Main Road, Rondebosch adresindedir.
Şehrin önemli sanat merkezlerinden biridir. 1977 yılından bu yana: Cape Town Üniversitesi Baxter Tiyatro Merkezi olarak kültürel etkinlikler düzenlenmektedir.

Burada: prova odaları, ofisler, restoran ve barlar ile etkileyici bir fuaye bulunmaktadır. Yapı: 1976 yılında inşa edilmiştir.

Tiyatro: Rondebosch öğrenci alışveriş merkezine yürüme mesafesindedir.

 

BATI BANLİYÖLERİ

Bu bölge: kriket ve rugby spor birliklerinin merkezi ve uluslar arası kriket ve rugby maçlarının yapıldığı alan olan Norwich Parkın bulunduğu bölgedir.

Buradaki banliyö “Newlands” olarak isimlendirilir ve biraz önce söylediğim gibi spor meraklıları burayı tercih ederler.

Güney Afrika Cape Town Banliyöler South African Rugby Museum

South African Rugby Museum

Portswood House, V&A Waterfront adresinde bulunan, burası dünyanın en geniş rugby müzesidir. Giriş ücretlidir ve yetişkinler için 50R, öğrenciler için 30R ücret ödemek gerekir.
Müzede sergilenen eserler: 1890’lı yıllara kadar gider. Öte yandan, burası, ülkenin ulusal takımı “Spirgbooks”a adanmıştır.

Müze ziyaretçileri Güney Afrika rugby tarihinin açılımını izleyebilirler. 60’dan fazla görsel ve işitsel görüntüler, kupa, formalar, bot ve diğer hatıra nesneler sergilenir. Rugby: bu ülkede 1891 yılından bu yana oynanan popüler bir oyundur. Güney Afrika takımı: 1995 ve 2007 yıllarında, iki kez Rugby Dünya Kupasını kazanmıştır.

Güney Afrika Cape Town Banliyöler Josephine Mill

Josephine Mill

Newlands bölgesindedir.
Yine Boundary Road üzerinde, çalışan ve Cape Town şehrinin tek su değirmenidir.
Değirmen 1818 yılında inşa edilmiş ve 20.yüzyıl başında terk edilmiştir. Ancak: Cape Town Historical Society çalışmaları sayesinde, restore edilmiş ve bir kez daha işlevini sürdürmeye başlamıştır.

Günümüzde: demir çarkı ile, Josephine Mill: yine taze öğütülmüş un yapmaktadır.

Josephine Değirmen Müzesi alanında: taş öğütme işlemine ait sergi bulunmaktadır. Değirmen dükkanında: üst kalitede yapılmış un, yerel olarak yetiştirilen buğday ve kenevir çuvallar içinde satılan doğal ve organik ürünler satılıyor. Ayrıca: yine dükkanda taze pişmiş ekmek ve ev yapımı reçeller satılıyor.

Buranın çay bahçesinde ise, yaz dönemi boyunca konserler düzenlenmektedir.

Güney Afrika Cape Town Masa Dağı Ulusal Parkı

Güney Afrika Cape Town şehir yakınları

Güney Afrika Cape Town Alışveriş

Tanzanya Genel

Tanzanya Genel

Uçuş ve otel fiyatlarının ucuz olması nedeniyle, son yıllarda turizm sektöründe yıldızı hızla yükselen Tanzanya, turistik açıdan ve doğal güzellikler açısından ilgi çeken bir yer olarak popüler oldu.

Tanzanya ülkesine gideceklerin ilk bilmesi gereken ki, her an, her yerde kullanacağınız bir deyim “Jambo” yani “merhaba”

Ülkenin ismi: 1964 yılında birleşen “Tanganika” ve “Zangibar” ülkelerinin isimlerinin ilk hecelerinden oluşturulmuş ve “Tanzanya” ismini almıştır. Tanganika ana karada, Zangibar ise ana kara yakınlarındaki adadır. Birleşme olmasına rağmen Zangibar, kendi iç işlerinde bağımsızdır ve kendilerine ait bir hükümet tarafından yönetilirler.

Ülke, Afrika kıt’asının orta doğu bölümünde bulunmaktadır. Yüzölçümünün büyüklüğü açısından, dünyanın en büyük 31’nci ülkesidir. Sınırlarının toplam uzunluğu 3402 km. dir. Nüfusu, 46 milyon kişidir. Kişi başına düşen milli gelir: 523 dolardır.

Ülkenin doğusunda ise, Hint Okyanusu kıyıları yer alır. Ülkenin kuzeydoğusu ise, genellikle dağlıktır. Özellikle: Afrika’nın en yüksek noktası olan “Kilimanjaro” dağı önem kazanır. Kuzey ve batıda ise, genellikle büyük göller yer alır. Bunlar arasında, yine Afrika’nın en büyük gölü olan “Victoria gölü” bulunur. Yine Afrika’nın en derin gölü olan “Tanganika gölü” burada bulunmaktadır.

Ülkenin başkenti “Dodoma” şehridir. (nüfus 1.700.000 kişidir.) Ancak: bağımsızlık öncesine kadar, ülkenin başkenti, doğuda kıyıda bulunan “Darüsselam” şehriydi. (nüfus: 2.500.000 kişidir.)

Günümüzde, başkent değişmiş olsa da, Darüsselam şehri: birçok yönetim binası ve resmi kuruluşa ev sahipliği yapmasıyla bilinir. Ayrıca; bir ticaret şehridir ve ülkenin en büyük limanına sahiptir.

Tanzanya ülkesinde herhangi bir yeri ziyaret edecekler: yanlarına şart olmasa bile sıtma ilacı almalarını veya sinek kovucu losyon almalarını öneriyorum. Çünkü: bu ülkede, sıtma hala yaygın bir hastalık olarak gündemde. Kaldığınız birçok yerde cibinlik veriliyor ama yine de açık havada, akşam saatlerinde otururken, sinek kovucu losyon kullanmanız gerekir. Aksi halde, güzel umutlarla çıkılan bir tatil, saçma-sapan sonuçlar yaratabilir.

Öte yandan, bu ülke ziyaretinizde denize girmeyi düşünüyorsanız: şnolker ve palet de yanınızda bulundurmanızda yarar var. Özellikle: deniz dibinin güzelliklerini keşfetmek için kesinlikle şnolker kullanmanız lazım ve bu ülkede çok pahalı, yanınızda götürmeyi düşünebilirsiniz.

 

ULAŞIM

İstanbul’dan hareket ettikten 7 saat sonra, Dar-es Selam şehrine ulaşılıyor.
Ülkeye girişte vize istenilmiyor, ancak uçakta dağıtılan formu uçaktan inmeden mutlaka doldurun ki, havaalanında formu doldurmak için zaman kaybetmeyin. Evet, uçakta dağıtılan formu doldurduktan sonra, 50 Amerikan doları ile birlikte görevliye teslim ettiğinizde, vizeniz verilmiş oluyor.
Zanzibar adasına gidecekler ise, Dar-es Selam şehrindeki havaalanında, adaya gidecek uçağı beklemek zorundalar.

 

İKLİM

Ülkede “tropik” iklim görülür. Yüksek rakımlı bölgelerde, sıcaklık, bütün yıl süresince 10-20 derece arasında değişir. Geri kalan yerlerde ise, sıcaklık çok nadir olarak 20 derecenin altına düşer. Ülkede en sıcak aylar ise, Kasım-Şubat ayları arasındaki dönemdir ve bu dönemde sıcaklık 25-35 arasında seyreder. En soğuk daha doğrusu serin aylar ise, Mayıs-Ağustos arasındadır ve bu dönemdeki ortalama sıcaklıklar 15-20 arasında değişir.

Tanzanya Genel

EKONOMİ

Ülkede ekonomi ağırlıklı olarak tarıma dayalıdır. Ancak iklim koşulları nedeniyle, ülkenin yalnızca % 4’lük bölümü tarıma elverişlidir. Bunun dışında, ülkenin başlıca geçim kaynağı “altın” ve doğal gazdır. Çıkarılan doğal gazın büyük kısmı, ülke dışına ihraç edilir.
Evet, ülkede önemli yer altı kaynakları bulunuyor. Her ne kadar madencilik gelişmemiş olsa da, altın madenciliği nispeten ileri düzeydedir.

Ülkede ayrıca “Tanzanit” denilen bir tür değerli taş ünlüdür.

Ama ekonominin asıl can damarı turizmdir ki, ülke sınırları içinde bulunan Serengeti ve Ngorongoro milli parkları, dünya çapında ün salmış ve önemli bir turizm girdisi sağlamaktadır.

 

PARA

Ülkede para birimi olarak TSh kullanılır. Yani: “Tanzanya Şilini” kullanılır.
1 Amerikan doları= 1.626 TSh dir.

 

DİN

Tanzanya ülkesinde nüfusun üçte birlik bölümü: Müslüman ve Hıristiyan olup, kalan bölüm, yerel dinleri benimsemişlerdir. Ülke nüfusunun % 60’lık bölümü Müslümandır. Kalan bölümü ise Hıristiyan ve animist yani yerel dinleri kabullenenlerdir.

Zengibar adasının ise, % 99’luk kısmı Müslümandır. Bunların dışında, bir kısım Budist, Hindu ve Bahaide bulunur.

 

DİL

Tanzanya ülkesi, 125 farklı etnik gurubu barındırır ve buna bağlı olarak her etnik gurubun kendine özgü dili bulunmaktadır. Ancak ülkenin resmi dili “Svahili” dilidir. Sömürge döneminde resmi dil olan “İngilizce” bağımsızlık ilanından sonra da bir süre resmi dil olarak kullanılmaya devam edilse de, sonradan değiştirilmiştir.

Yani, ülke, eski sömürge dönemindeki dilini yani İngilizceyi günümüzde resmi dil olarak kullanmayan nadir Afrika ülkelerinden birisidir. İngilizce, sadece üniversite eğitiminde kullanılmaktadır ki, çoğu üniversite öğrencisi, sokak yaşamlarında İngilizce ve Svahili dilini karışık olarak kullanırlar.

Tanzanya Genel

İNSAN

Tanzanya: uzun boylu ve kırmızı cüppe giyen “Masai” ler başta olmak üzere, yaklaşık 120 etnik guruba ev sahipliği yapmaktadır ki, bu nedenle, etkin guruplar ve kabileler arasında, nadir de olsa ara sıra çatışmalar çıkmaktadır. Ama: Afrika’nın birçok diğer bölgesine göre, buradaki kabilelerin yine de huzur içinde yaşadıkları söylenebilir.

Masail’ler: Kenya’dan Tanzanya’ya çok geniş bir alana yayılmış durumdadırlar. Maa dilinin yanı sıra, Swahili dili de konuşurlar. Arusha’dan Manyara’ya kadar uzanan otoyol boyunca, tepelerde pek çok Masai köyü görülür. Bunlar: toprak evlerde, keçileri ve diğer hayvanlarıyla birlikte yaşarlar.

Çok az su kullanırlar. Evi kadın yapar ve kızı ile birlikte toprak üstünde yatar. Evin erkeği ise, oğlu ile birlikte deri yataklarda yatarlar. Çok sayıda hayvana sahip Masai erkekleri: çok sayıda kadınla evlenirler. Ancak, her kadın ayrı bir ev yapar ve erkek, geceyi hangi kadınla geçirmek isterse onun evine gider.

Sebze, ot ve balık asla yemezler. Sadece: inek ve keçi sütü, eti ve kanı ile beslenirler. Kan: hayvanları öldürmeden alınır ve süte karıştırılıp içilir.

 

YEME-İÇME

Tanzanya ülkesine giderseniz ve yerel lezzetlerden tatmak isterseniz: özellikle muz ve biftekle hazırlanan “Mitori” denen yemeği tatmalısınız.

Ayrıca: sebzeli güveç ki, balık veya kırmızı etle yapılmaktadır; “Michicha” iyi bir seçim olabilir.
Tanzanya’nın ulusal yemeği ise “Ugali” dir. Bu: Kilimanjaro bölgesinde de yoğun olarak bulabileceğiniz bir yerel yemek türüdür. Ama: ülkenin birçok yerinde, farklı usullerle pişirilmektedir.

İçecek konusuna gelince, Tanzanya’da, İngiliz sömürge yıllarının hatırana “sütlü çay” yoğun olarak tercih edilmektedir. Sütlü çayın yöresel ismi ise “Chai Maziwa” dır. Kahve ise, bölgede tadı bizim damak tadımızdan farklı, değişik bir tattadır.

Tanzanya Genel

TURİZM

Tanzanya: birçok doğal ve ekolojik değerlere sahip milli parklara ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle. Kuzeydeki Ngorongoro krateri ve Serengeti ulusal parkı ve güneydeki Selous ve Mikumi ulusal parkı önem kazanmaktadır. Batıda ise, Gombe ulusal parkı bulunur.
Güneybatıda, Rukwa bölgesinde, Tanganika gölünün güneyindeki çağlayanlar ise, Afrika’nın en uzun ikinci çağlayanları olarak bilinir.

Tanzanya Genel

TANZANYA’DA UNESCO TARAFINDAN KORUMA ALTINA ALINAN YERLER

1. Ngorongoro koruma alanı. 1979
2. Kilwa Kisiwani ve Songo Mnara harabeleri. 1981
3. Serengeti Milli Parkı.1981
4. Selous Koruma alanı. 1982
5. Kilimanjaro dağı milli parkı. 1987
6. Zanzibar daki taş şehir.2000
7. Kondoa Kaya resimleri. 2006

 

İDARİ YAPI

Ülkenin başlıca şehirleri:
1. Mwanza (2.942.000 kişi)
2. Dar es Salaam (2.498.000 kişi)
3. Mbeya (2.070.000 kişi)
4. Tanga (1.642.000 kişi)