Sri Lanka Anuradhapura

Sri Lanka Anuradhapura

Burası: eski bir krallık olan “Anuradhapura krallığının” başkentidir. Günümüzde ise, Sri Lanka ülkesinin büyük şehirlerinden birisi olarak tanınmaktadır. Nort Centra Province bölgesinin başkentidir.

Buraya ulaşmak için: Colombo şehrinden, 206 km. uzaklıkta olup 5 saat otobüs yolculuğu yapmak gerekir. Ayrıca: tren ile de buraya ulaşmak mümkündür.

Şehrin yeni bölümü: oldukça küçüktür ve gerek “tuk tuk” denilen motorla çekilen yerel araçlar ve gerekse otobüsler ile, yarım saat içinde, bir ucundan öbür ucuna ulaşılır. Ancak: Old Town denilen tarihi şehir bölümü: oldukça büyüktür ve sakın yürüyerek denemeyin, kesinlikle bir “tuk tuk” kiralayın ve öyle gezin.

Tarihi şehir: 2005 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Sri Lanka ülkesinde, UNESCO tarafından koruma altına alınmış, sekiz yerden birisidir. Koruma altına alınmasının nedeni: dünya üzerinde insanların yerleştiği en eski şehirlerden birisi olarak kabul edilmesidir.

Sri Lanka Anuradhapura

 

TARİHİ SÜREÇ

Burası: Sinhalar döneminde, 4’ncü yüzyıl ile 11’nci yüzyıl arasında başkent olarak kullanılmıştır. Çünkü: bu dönem, güneydoğu Asya’da: siyasi ve kentsel yaşamın en güçlü olduğu dönem olarak kabul edilmektedir. Şehirdeki manastır: Budistler tarafından, şehrin kutsal kabul edilmesine neden olmuştur.
Tabii: şehrin bilenen tarihi süreci budur. Yoksa, tarihsel kayıtlara göre, şehrin ilk olarak MÖ.5’nci yüzyılda kurulduğu düşünülüyor. Hatta: arkeolojik veriler, ilk kuruluşun MÖ.10’ncu yüzyıla kadar uzandığını gösteriyor. Yazı bulunmadan önce, insanların buraya yerleştiğine dair kalıntılar ele geçirilmiştir.

Evet: bu antik kalıntılarla dolu başkentte, tarihi kalıntılara meraklı olanlar güzel bir gezinti yapabilirler. Çünkü: tarihi kalıntılar iyi korunarak günümüze ulaşmıştır.

Sri Lanka Anuradhapura

Giriş kısmı için son birkaç not: unutmayın ki, Budist tapınaklar ve manastırların içinde ve yakınlarında dolaşırken: Budist ibadet edenlere saygı göstermek gerekir. Tapınak ve manastırların içine girerken, ayakkabı ve şapka çıkarmak gerekir. Bayan ziyaretçilerin giysilerinin omuzlarını ve kollarını örtecek şekilde olması tercih edilir.

Fotoğraf çekmek için, mutlaka uygun ortam kollanmalı, fotoğrafını çekeceğiniz kişilerin bunu kabullenmemesi halinde, asla ısrar edilmemelidir. Ayrıca: bölgede, ormanlık alan olması nedeniyle, maymunlar bulunuyor.

Bunlar, özellikle küçük makak cinsi maymunlar oldukça agresif olabiliyorlar ve bunlar, ziyaretçilerin bazı eşyalarını çalabiliyorlar, dikkatli olmanız gerekir. Sri Lanka hakkında genel konularda belirttiğim üzere: bu ülkede “sıtma” çok saygındır. Bu yüzden: yanınızda mutlaka sivri sinek kovucu losyonlar kullanın, karanlık ve loş dehlizlere, boşluklara ellerinizi sokmayın (yılan ısırıklarına karşı tedbir olması açısından)

Sri Lanka Anuradhapura

 

Kalıntılar

Kalıntılar: 3 bölümden oluşur. Bunlar:
1. Dagobas (Burada, 340 metre yükseklikte, birkaç metre aralıklarda değişen, duvar kalıntıları bulunuyor. )
2. Manastır binaları (burada: ortada taş platformlar ve taş sütunlara rastlanılmaktadır.)
3. Pokunas. (burası bir ormandır ve ormanda her yere dağılmış, içme suyu temini için kullanılan tesisat kalıntıları bulunmaktadır. Ayrıca: Dutugamunu denilen ve MÖ.164 yılında yapıldığı düşünülen bir kral sarayı kalıntıları da bulunuyor.)

 

NEW TOWN

Şehrin bu yeni bölümünde: birçok mağaza ve dükkan, ilginç bir Pazar yeri bulunmaktadır ki, bunlar da ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.

Sri Lanka Anuradhapura

 

OLD TOWN-MAWATHA ANTİK KENTİ

Bu kutsal şehir “Sanghamitta” ismiyle, Budist rahipler tarafından, MÖ.3’ncü yüzyılda, Buda’nın “aydınlanma ağacı” yani “kutsal ağacı” çevresinde kurulmuştur. 1300 yıl boyunca siyasi ve dini olarak gelişen şehir; 993 yılındaki işgalden sonra terk edilmiştir. Daha sonra, uzun yıllar: ormanlık arazide bulunması nedeniyle çalılar-otlar ve ağaçlarla gizlenmiş: daha sonra ise: sarayları, manastırları ve anıtları ile bir kez daha gün yüzüne çıkarılmıştır.

Buradaki tapınakları gezebilirsiniz. Adım başı tapınak bulunuyor. Ancak: bu tapınaklar: yapıldıkları dönemin en yüksek yapıları olmaları nedeniyle özel bir önem kazanıyor. Yani, o dönemde, bu kadar yüksek yapıların yapılmış olması, bir mühendislik harikası olarak kabul ediliyor.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Sri Maha Bodhi-Bodhi Tree

Buraya giriş ücretlidir, ücret 100 Rs.dir.
Bu bir ağaçtır ve Sinhalar tarafından “Bo” olarak bilinir. Ağaç yerden 6.5 metre yüksek bir terasta dikilmiştir.
Ağacın bulunduğu yere giden platformdaki merdivenler çok eski ama çevresindeki altın korkuluk oldukça moderndir. Ağaçların çevresindeki korkuluk ve diğer yapıların üzerine, dua bayrakları asılmıştır. Bunlar bir anlamda, adak bayraklarıdır. Ayrıca: vahşi fillerden korumak için ağacın çevresinde bir de duvar bulunmaktadır.

Evet, burası: Sri Lanka ülkesinde en kutsal ikinci yerdir. Nepal ve Bhutan ülkelerinde de, benzeri ağaçlar bulunur. Kutsal ağacın: yaşının çok eski olduğu düşünülüyor. Bodhi ağacının altında: Buda’nın: ruhsal gelişim ve aydınlanma geçirdiği söyleniyor ve zaten ağaç bu yüzden kutsal olarak kabul ediliyor ve her Budist tapınak yakınlarına, mutlaka bu ağaçtan dikiliyor. Ağacın kalp şeklindeki yapraklarına dikkat edin. Bu ağacın: MÖ.288 yılında dikildiği söyleniyor. Tapınak alanının çevresi: duvarlarla çevrilidir.

Çünkü: 1980 yılından sonraki dönemde artan terörist faaliyetler, tapınakta aşırı koruma tedbirlerinin alınmasına neden olmuştur. Tapınağa girerken, metal dedektörleriyle arama yapıyorlar. Ayrıca: burayı ziyaret etmeyi düşünürseniz, yanınızdaki çantaları sokmanıza izin verilmiyor, bilmelisiniz. Bu tür büyük çantalarınızı, otelde bırakmanızı öneririm. Ayrıca: tapınak içine ayakkabı ile de girilmiyor ve ayakkabılar, tapınak girişinde bırakılıyor.

Son bir not: her yıl 8 ARALIK tarihi, dünya “Bodhi günü” olarak: Hindistan, Japonya, Nepal ve diğer Budist yaşayan yerlerde kutlanmaktadır. Bu kutlamalarda, Budistler birbirlerini “Budu saranai” yani “Buda’nın barışı seninle olsun” diye selamlarlar.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Abhayagiri Vihara

Dünya üzerinde, Budizm ile ilgili olarak en geniş kalıntıların bulunduğu kutsal yerlerin başında gelmektedir. Merkezde: tarihsel, büyük bir manastır bulunur. Şehrin kraliyet başkenti olduğu dönemde, bu manastır: parlak renkli sırlarla bezenmiş, yaldızlı ve bronz kiremitlerle örtülü olarak muhteşem görüntü vermektedir. Şehrin, kuzeyinde bir tepe üzerindedir.

MÖ.2’nci yüzyılda kurulan manastır: takip eden süreçte, MS.1’nci yüzyıla kadar, tüm çevreden Budist felsefesini incelemek için gelen akademisyenlerin ve ziyaretçilerin odak yeri olmuştur. Buranın etkisi: başka yerlerde kurulan şubeleri aracılığı ile takip edilmiştir. Böylece: Abhayagiri Vihara: büyük bir kurum gibi işlev görmüştür.

Yapılan kazılarda ortaya çıkarılanlara göre:

Mimari elemanlar: sosyal inanç ve dini uygulamaları yansıtmaktadır. Budizm, o dönemde devletin resmi dini ve halkın çoğunluğu tarafından takip edilen bir inanış olmasına rağmen, bu yapıda, yerel insanların da inandığı “Hinduizm” etkilerini de görmek mümkündür. Mimarinin diğer özelliği: koruyucu tanrıların, koruduklarına inandıkları binaların girişlerine figüre edilmesidir.
Bina giriş bölümlerinde bulunan bu koruma taşlarının bir kısmının üzerinde: temsili Hindu sembolleri de bulunmuştur.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Jetavanaramaya-Dagoba

Kutsal manastırın yapımına: kral Mahasena (MS.273-300) döneminde başlanmıştır. Manastırın yapımı, oğlu Maghavanna zamanında tamamlanmıştır. Antik dünyanın en yüksek yapılarından biri olduğu düşünülmektedir. Yükseklik: 122 metredir. Bu yükseklik, buranın antik dünyada, dünya üzerindeki en yüksek üçüncü yapı olmasını sağlamıştır. (diğerleri Mısır piramitleridir)
Yapıda: 94 milyon adet pişmiş tuğla kullanıldığı hesaplanmıştır.

Ancak: yapının, yapıldığı dönemdeki mühendislik harikası olduğu aşikardır. Diğer bir özelliği ise: Budist rahipler arasındaki mezhep farklılıklarının, yapı içinde ayrı ayrı bölümlerde temsil edilmesidir. O dönemde, yapıda 10 bin rahip bulunduğu tahmin edilmektedir. Stupanın uzunluğu 177 metre, genişlik ise, merdiven uçlarından 9 metredir.

Avluda yükseklik 8 metredir ve yapının temeli, 8 metre derinlikteki bir kayanın üzerine oturtulmuştur. Avludaki taş yazıt üzerinde, yapıya bağışta bulunanların kimlikleri yazılıdır.
1909 yılına kadar, bu devasa yapı: ormanlık bir alanda bulunması nedeniyle, çalılarla kaplıydı.

Tapınağın rahibi, tapınağı temizlemek için onay aldıktan sonra toplanan keşişlerle birlikte tapınak alanını temizlediler, ancak temizliğe katılan keşişler daha sonra burayı terk etmek istemediler, ancak yasal işlemler nedeniyle ayrılmak zorunda kaldılar.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Ruwanwelisaya

Burası, şehirde, Budistler tarafından kutsal olarak kabul edilen bir ibadet yeri-stupa’dır.
Yapı: kral Dutugemunu tarafından yaptırılmıştır. Kral: MÖ.140 yılında, yapılan bir savaşın ardından tüm Sri Lanka’nın hakimi olmuştur. Yapının yüksekliği: 102 metredir ve çevresi ise, 292 metredir.

Bu ölçüleri nedeniyle: dünyanın en yüksek yapılarından biri olarak sayılmaktadır. Yani: antik şehrin en eski ve en büyük stupasıdır. Tamamen restore edilmiştir. Beyaz boyalı burada günümüzde ibadet sürdürülmektedir. Bu yüzden burayı ziyaret ederseniz, ibadet sürdürenlere karşı saygılı olmalısınız.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Thuparamaya

Burası da, Budist bir ibadet yeridir. Burada: kutsal Buda’nın köprücük kemiğinin bulunduğu kabul ediliyor. Hatta: Sri Lanka ülkesinde inşa edilen ilk dagaba olarak da değerlendiriliyor. Yapı: bir çeltik yığını şeklinde inşa edilmiştir.

Ancak, yapıldıktan sonraki süreçte zaman zaman yıkılmıştır. En son olarak: tamamen tahrip olan mekan: Kral Agbo II döneminde yeniden restore edilmiştir. MS.1862 yılından bu yana, günümüzdeki varlığı bilinmektedir. Bugün yapının tabanı 19 metre çapındadır. Kubbe: 12 ayak ile yere tutunur ve 50 metre çapında, 3.5 metre yüksekliktedir. Duvarlar: granit döşelidir.

Sri Lanka Anuradhapura

Mirisawetiya Vihara

Kral Elara tarafından, kral Dutugamunu’yu yenmesinin ardından, bu stupayı inşa ettirmiştir. Yapı inşa edildikten sonra, Buda’nın birkaç kutsal emanetinin (özellikle “asa”) buraya yerleştirildiği söyleniyor. Stupa, zaten asanın durduğu yere inşa edilmiştir.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Lankarama ve Eth Pokuna (Elephant Pond)

Kral Valagamba tarafından, antik dönemde inşa edilmiştir. Ancak, daha sonra yenilenmiştir. Taş sütunlar, eski yapının kalıntılarıdır. Avlu: yerden 3 metre yüksekte, çapı: 45 metredir ve daireseldir.

Stupanın hemen yakınında “Eth Pokuna” isimli bir göl bulunuyor. Bu gölün genişliği 52 metre, derinliği 9.5 metre ve uzunluğu 160 metredir. Gölün suları: kanallarla Periyamkulama’dan temin edilmektedir. Bu yeraltında bulunan kanallar, aradan yüzyıllar geçmesine rağmen, halen çalışır durumdadır. Bunlar, muhtemelen rahipler tarafından kullanılmıştır. Burada: bir zamanlar 5 bin rahip yaşadığı tahmin ediliyor.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Isurumuniye

Bu tapınak: kral Devanampiya Tissa tarafından, şehrin başkent olduğu dönemde yaptırılmıştır. Kral Kasyapa (477-492) döneminde ise, yenilenmiştir. Tapınağın ismi: kralın 2 kızı ve onun isminden türetilmiştir.

Isurumuniye Aşıkları:

Bu: 6’ncı yüzyıldan kalma bir oymadır. Figürler büyük olasılıkla: Dutugemunu’nun oğlu Saliya ve sevdiği kız olan Asokamala’yı temsil etmektedir. Bu sevdiği kız uğruna: oğul, tahttan feragat etmiştir. Kompozisyonda ise: adamın kucağına oturmuş kadın, muhtemelen naz yapmak adına, bir parmağını uyarı mahiyetinde kaldırmış olmasına rağmen, adam devam etmektedir.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Kuttam Pokuna

Burada, 2 tane havuz görülmektedir. Havuzların: Singala krallığı döneminde inşa edildiği bilinmektedir. Ancak: yine burada da bir mühendislik dehası hissedilmektedir. Olağanüstü mimari ve sanatsal kreasyonlar görülmektedir.
Bu iki havuzun derinlikleri: 14 ve 18 metredir. Uzunlukları ise: 52 ve 131 metredir. İki havuzu birbirinden ayıran, peyzajlı küçük bir havuz bulunmaktadır. Bunların: yıkanma havuzları olduğu düşünülüyor.
Havuzların yüzleri, granit döşemelerle kesilmiştir. Havuzlara su: yer altı kanallarıyla aktarılır ve havuza akan sular filitre edilerek akar ve benzer şekilde boşaltılması sağlanır.

Sri Lanka Anuradhapura

Ruvanvelisaya Dagoba

Halk müzesinin hemen arkasında duran, bu ince-beyaz dagoba: omuz omuza duran yüzlerce fillerden oluşan bir firiz işlenmiş duvar ile korunuyor. Batı girişinin hemen yanındaki firizlerin, MÖ.140 yılına ait olduğu düşünülüyor.
Dagoba: kral Dutugemunu tarafından yaptırılmıştır ama bitişini görememiştir. Hint güçlerinin verdiği tahribata rağmen yapının büyüklüğü 55 metredir. Eski formunu yani “balonu” şeklini korumaktadır.
Dagoba çevresindeki arazi: oldukça hoştur. Bu yeşil park alanında: çeşitli kalıntılar, gölet ve havuzlar, sütunlar görülmektedir.

Sri Lanka Anuradhapura

Lovamahapaya

Şehirde: Ruvanvelisaya ve Sri Mahabodiya arasındadır.
Bronz ve fayanstan bir çatı ile kaplıdır, duvarlarının ise gümüş ve değerli taşlarla süslü olduğu ve bu yüzden “saray” olarak da bilinir. Antik dönemde: yapı yemekhane ve ibadet yeri olarak kullanılmıştır. Daha doğrusu bu 9 katlı yapıda, bin civarında rahibin yaşadığı düşünülüyor.
120 metre uzunluğundaki binanın yapımının 6 yıl sürdüğü biliniyor. Ne kadar ütopya da olsa: binanın planının uzaydan getirildiğine inanılıyor. Yapı: kral Saddatissa döneminde tahrip edildi. Merkezinde, küçük bir bölüm kaldı ve günümüzde burası görülmektedir.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Samadhi Heykeli

Şehirde “Mahamevnawa Parkı” içindedir. Heykelde, Budanın, ilk aydınlanma ile ilgili meditasyon duruşu canlandırılmıştır. Heykelde: kalkık avuçiçi ile bacağının biri kucağının üzerinde durmaktadır ve çarpraz oturur. Bu heykel: bu nedenle, yani bu görüntüsü ile: Budist inanışın en tipik parçalarından birisi olarak kabul edilir ve dünya çapında bilinir.
Evet heykelin yüksekliği 8 metredir ve granitten oyulmuştur.

 

Toluvila Heykeli

Buda’nın oturur görüntüsünü yansıtan bu heykel, 1900 yılında bulunmuştur. Heykelin: 4 veya 5’nci yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Granitten oyulmuş ve Sri Lanka’da en iyi korunarak günümüze ulaşmış heykel olarak kabul edilir.
Günümüzde: heykel “Colombo Ulusal Müzesi”nde muhafaza edilmektedir. Çünkü: heykel, Sri Lanka heykel sanatının bir başyapıtı olarak kabul edilmektedir. Tek bir parça granitten oyulmuştur ve Samadhi heykeline benzemektedir. Yüksekliği 5 metredir. Omuzları arasındaki mesafe 3 metredir. Heykelde: Buda, bacak bacak üstüne atmış, meditasyon durumundadır.

 

Archelogy Museum

Müzede sergilenen objeler: genellikle dini özellikleri olan objelerdir. Ayrıca: mücevherler, sikkeler, çanak-çömlek de bulunuyor.

Lübnan Beyrut Byblos

Lübnan Beyrut Byblos

Burası, Beyrut şehir merkezinin kuzeyindedir. Limanı ve birçok güzellikleri barındırması ile tanınır. Günümüzde, Lübnan’ın en önemli limanlarından birisidir. Ancak, şehrin ilk kuruluşu bilinmemektedir ve burada, yaklaşık 7000 yıldır insan yerleşimi bulunduğu düşünülmektedir. Antik dönemde ise, buradan Mısır’a sedir ağacı ihraç ediliyormuş ve sedir ağacı, Mısır papirüslerinin ham maddesi olarak kullanılıyormuş. Bu yüzden, şehre Yunancada “papirüs” anlamına gelen “Byblos” ismi verilmiştir.

Şehrin bu isimle anılmasının bir diğer nedeni ise, yine söylentilere göre, “İncil” ilk kez burada kaleme alınmıştır ve bu yüzden şehrin ismi ortaya çıkmıştır. Hatta: Yunan, Latin ve Arap alfabesinin temeli olan “lineer alfabe”yi bulanlar bile Fenikelilerdir ve burada yaşamışlardır, çünkü alfabe ile ilgili en eski buluntu, buradaki jeolojik araştırmalarda ele geçirilmiştir.

Daha eskilere gidersek, efsaneye göre: Mısır tanrısı “Osiris” bir sandığa kapatılır ve denize atılan sandık, bu şehir kıyısına gelir ve burada karaya vurur. Evet, biraz önce de söylediğim gibi, antik dönemde şehrin en büyük özelliği: Mısır ve çevre ile olan büyük ticari bağlardır.

Lübnan Beyrut Byblos

Tabii, bu antik şehrin tüm bu özellikleri olunca, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınması kaçınılmazdır. Bu şehirde, tüm Akdeniz uygarlıklarının izlerini görmek mümkündür.

Gelelim günümüze: burası, İzmir-Foça’ya çok benziyor. Çarşı, Pazar ve liman tarafında sergiler bulunuyor. Limanda ise, ilk göze çarpanlar: sığ sulardaki tekneler ve suyun kenarında bulunan “sedir” ağaçlarıdır. Hani: Beyrut şehrini gezdim, Lübnan bayrağındaki “sedir” ağacını göremedim diyenler, burada bolca sedir ağacı görebilirler.

Bunun yanında: günümüzde, şehirde: Mısır Tapınağı, Kraliyet mezarlığı, Roma tiyatrosu, kiliseler ve camiler görülüyor. Biraz önce söylediğim gibi, çok yönlü kültürel izler var. Zaten şehir bu yüzden, günümüze kadar popülütesini muhafaza etmiştir.

Liman ağzında: küçük bir kule görülüyor. Kule: tipik Roma mimarisinin izlerini yansıtıyor. Hemen yanındaki dalgakıran ise, sonradan devşirme malzeme yani taşlarla yapılmıştır.

Byblos şehri denilince, tüm bu antik ve tarihi özellikleri yanında, bir de restoranı akla geliyor. İç savaş öncesinde, burası sosyetenin en büyük uğrak yerlerinden biriymiş ve sosyete, özellikle “Chez-Peye” denilen bir restorana geliyormuş ki, günümüzde de restoranın duvarlarında, hala ünlülerin burada çekilmiş fotoğrafları bolca sergileniyor. Buraya yolunuz düşerse, bu restorana mutlaka uğramanızı öneririm. Burada özellikle “kalamar” yemelisiniz.

Öte yandan: burada konuşurken dikkatli olmanızda yarar var. Çünkü: buralıların ana dili “Arapça” değil. Çünkü, burada yaşayanların birçoğu Anadolu’dan göçmüş “Ermeni” ve birçoğu “Türkçe” biliyor. Yani dükkanların büyük bölümü, bu Ermeniler tarafından işletiliyor.

Lübnan Beyrut Byblos

Kale

Kaleye giriş ücretlidir. Çok büyük bir yer değil. Haçlılar tarafından yapılmış. Ancak: buranın asıl özelliği, uzun süreli olarak insanların yerleştiği bir höyük üzerinde kurulmuş olmasıdır. Çünkü: halen devam eden kazılarda, her katmanda değişik şeyler bulunuyor ve Beyrut şehrindeki arkeoloji müzesine götürülüyormuş.

Kalenin içinde Osmanlı Paşasının konağı olarak kullanıldığı söylenen, 2 katlı bir metruk bina görülüyor. Bu metruk yapının hemen yanında ise, kral mezarlarının bulunduğu yerler var. Burada: çok sayıda kuyu benzeri mezar bulunuyor. Bu kuyular, yaklaşık 20 metre derinliktedir. Ancak: bu kuyuların duvarlarına, yaklaşık 10 metreden daha derin kısımlarında, duvarlara lahitler yerleştirilmiştir. Kaba ve basit olsa da bu lahitlerin o kuyuların kazılıp oralara nasıl yerleştirildikleri meçhul ve ilgi çekiyor.

Lübnan Beyrut Byblos

Byblos Çarşısı

Bu çarşı Osmanlı döneminde yapılmıştır. Günümüzde: taş döşeli kaldırımlarda yürürken, burada yöresel özellikler gösteren hediyelik eşyaların satıldığı dükkanlar bulunuyor.

 

Crusader Kilisesi

Antik şehrin hemen yanı başında bulunan kilisede günümüzde düğünler ve vaftiz törenleri yapılıyor.

İngiltere Birmingham Gezilecek Yerler-3

İngiltere Birmingham Gezilecek Yerler-3

Yeni bir gün ve yeni bir gezi güzergahı:

 

VİLLA PARK

B6-6HE.Trinity Road adresindedir.
Burası: Aston Villa futbol takımının stadyumudur. 42 bin kişi kapasiteli stadyuma ulaşmak için şehir merkezinden tren veya otobüs kullanabilirsiniz.

 

ASTON HALL

6JD-Aston-Trinity Road bölgesindedir.
Eğer binayı gezmek istiyorsanız 4 paund ücret ödemeniz gerekir. Bahçe bölümü gezisi ise ücretsizdir.

Aston Hall: Birmingham şehrinin en değerli binalarından birisidir. 1817-1934 yılları arasında yapılmıştır. Özellikle: 17. yüzyıla ait muhteşem uzun galeri ilgi çekmektedir. Evet: hala İngiliz iç savaşının izlerini taşıyan (İngiliz savaş topunun yarattığı hasar görülür) ve güzel parklar ve bahçelerle çevrili 50 dönümlük arazi içinde bulunan burayı ziyaret etmenizi öneririm. Her iki yılda bir: yani çift sayılı yıllarda: yeni yıl kutlamalarında: burada mum ışığı etkinliği (Aston Hall by Candlelight) düzenleniyor.

Burada sık sık düğünlerde yapılıyor yani gitmeden önce ziyarete açık olup olmadığını mutlaka kontrol ediniz.

 

SOHO HOUSE-MUSEUM

B18-5LB-Handsworth-Soho Avenue adresindedir.
Giriş ücreti 4 paun.

Soho House: 1766-1809 yılları arasında sanayici ve girişimci Matthew Boulton tarafından ikametgah olarak kullanılmıştır. Yapı: yaldızlı pirinç, gümüş, mobilya ve resim koleksiyonları ile ince ve zevkli döşenmiş iç mekanlara sahiptir.

Mathew Boulton: Lunar Society gurubu ile birlikte, burada düzenli olarak bir araya geldiler ve büyük düşünürlerden ve mucitlerden oluşan gurubun Lunar Society denilen toplantıları burada yapılmıştır. Ülkedeki ilk sıcak hava ısıtma sistemi burada kullanılmıştır.

Boulton konukları arasında bulunanlardan bazıları: James Watt, Erasmus Darwin, Josiah Wedgwood, Joseph Priesley.

Burayı ziyaret ederseniz görebilecekleriniz: ünlü Lunar Society toplantılarının düzenlendiği yemek odası, dünyanın ilk fabrikalarından birisi olan Soho Manüfaktürü tarafından üretilen gümüş ve yaldızlı pirinç objeler, Boulton ve Fothergırl tarafından 1771-1772 yılları arasında yapılan çarpıcı yaldızlı pirinç “Sideral saat”.

 

 

JEWELLERY QUARTER MÜZESİ-MUSEUM OF THE JEWELLERY QUARTER

B18-6HA-Hockley-Vyse Street bölgesindedir.
Giriş ücreti: 5 paund. Burada: Smith&Pepper isimli mücevher imalat firması yani kuyumculuk atölyesi bulunuyormuş ve 1981 yılında faaliyeti durdurduklarında, burası da kapatılmıştır. 1901 yılında açılan ve 80 yıl faaliyette bulunan imalathane: eski dekoru ile muhafaza edilmektedir.

Hatta: işçiler tarafından kullanılan pis-ceket tulum bile askıda asılıdır. Günümüzde: Birmingham şehrinin ünlü mücevher ve maden mirasını anlatması açısından müze olarak ziyaret edilmektedir.
Burayı ziyaret etmek isterseniz, 18 kişilik rehberli turlara katılabilirsiniz.

Bu turlarda: müze dükkanında yerel olarak yapılan mücevher tasarımlarını görebilirsiniz. Ayrıca: canlı gösterilerde, bir bileziğin burada nasıl yapıldığı gösterilir. Ayrıca: yine fabrika içinde: orijinal araçlar ve makineler görülebilir.

 

BİRMİNGHAM CAMİSİ-CENTRAL MOSQUE

B12-Highgate, Belgrave Middleway-Highgaate adresindedir.
Avrupa’nın en büyük camisi, 4000 kişi kapasitelidir. Birmingham merkez camisi olarak da bilinen buranın yapımına 1969 yılında başlanmış ve 1975 yılında ibadete açılmıştır. Bu cami: İngiltere’de yapılan ikinci camidir. Caminin en büyük özelliği: tüm mezheplere hitap edecek şekilde yapılmış olmasıdır. Her yıl binlerce turisti ağırlayan camiyi gezebilmek için önceden randevu almak gerekiyor.

 

BOTANİK BAHÇELERİ-THE BİRMİNGHAM BOTANİCAL GARDENS&GLASSHOUSES

B15-2TR-Edgbaston-Westbourne Road adresindedir.
1832 yılında yaklaşık 200 yıl önce, Birmingham Botanik Bahçeleri, şehrin güney batı tarafında, Edgbaston bölgesinde açılmıştır. Burada: gözde tropikal bitkilerin bulunduğu seralar, kaktüsler, sulu meyveler, göletler, su özellikli çiçekler, çimenler, kuş kafesleri, kaya bahçeleri, bitki kreşleri, restoran ve hediyelik eşya dükkanı bulunmaktadır. Burada: ulusal bonzai koleksiyonu da ilgi çekmektedir. Japonya’dan getirtilen bir ardıç ağacı, 250 yılda bu yana yerinde bulunmaktadır. Ayrıca: park alanında tavus kuşları serbestçe dolaşmaktadırlar.

 

GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ-BARBER İNSTUTE OF FİNE ARTS

B15-Birmingham Üniversitesi kampüsündedir.
Burası: Avrupa’nın en iyi küçük sanat galerilerinden birisidir. Enstitü: batı sanatının birçok ünlü ismine ait seçkin ve uluslar arası önemli koleksiyonların birine sahiptir.
Burayı ziyaret etmek için muhtemelen 4 hafta öncesinden randevu almak gerekiyor. Çünkü: rehberli turlarda bir kerede en fazla 25 ziyaretçi içeriye alınıyor.

 

WEOLEY CASTLE

B29-Weoley Castle, Alwold Road adresindedir.
Giriş ücretsizdir.
Weoley kalesi kalıntıları, bir ortaçağ malikhanesi olarak :700 yıldan bu yana burada durmaktadır. Sitede: 12. yüzyıldan itibaren yaşam olduğu bilinmektedir. 1485-1531 yılları arasında birkaç kez el değiştiren mülk: takip eden tarihi süreçte: terk edilmiş ve bugün: ulusal öneme sahip bir antik anıt olarak koruma altına alınmıştır.

 

MAC-MİDLANDS ARTS CENTRE

B12-9QH-Cannon Hill Park, Russel Road adresindedir. Burası, yılda 650 bin kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
MAC: Birmingham Edgbaston bölgesindedir ve şehrin en önemli sanat merkezidir. Geniş ve ferah stüdyolar, düzenli atölyeler ve sanat galerileri, sergi alanları, sinema ve yıl boyunca sürdürülen tiyatro etkinlikleri bulunmaktadır. Burada küçük çocuklar için de kukla gösterileri düzenleniyor.

 

SAREHOLE MİLL

B13-OBD-Springfield-Hall Green-Cola Bank Road adresindedir.
Giriş ücreti 3 paund.
Burası: Birmingham şehrinde, geçmişte çalışan iki değirmenden günümüze ulaşanlardan bir tanesidir. Şehirde bir zamanlar bunun gibi 50 değirmen bulunuyormuş.
Tudor döneminde burada bir değirmen olduğu bilinmesine rağmen, günümüzde görülen bu yapı: 1750’lerde inşa edilmiştir.

Orijinal fırın ise, 1850’lerden kalmadır.

Değirmen yakınlarındaki bölge: Hobbit Shire ve Yüzüklerin Efendisi eserlerinin yazarı JRR Tolkie’nin çocukluğunu geçirdiği yerdir ve bu ünlü eserleri yazarken bu bölgeden ilham aldığı söylenir.

Günümüzde bu bölge: sakin kırsal bir atmosferi korumaktadır ve balıkçıl kuşları ve diğer bir kısım yaban hayatı için sığınak gibidir. 2012-2013 yılları arasında, burada büyük bir restorasyon ve yenileme çalışması yapılmıştır. Değirmen günümüzde de çalışmaktadır ve burada müze personeli ve gönüllüler tarafından üretilen un: satış yerinde satılmaktadır ki, bu un ile geleneksel ekmek pişirimi gösterisi yapılmaktadır.

 

BELLEK HALL

Weymouth yakınlarında, Portland Bill Portland Stone bölgesindedir.
Bu yapı: I. Dünya savaşında ölen 12.320 ve yaralanarak gelen 35.000 Birminghamlı vatandaşı anmak üzere, 1920 yılında dikilmiştir. Yapının salonu ise, 4 Temmuz 1925 tarihinde Prens Arthur tarafından açılmıştır.

Yapının dış çevresinde: yerel sanatçı Albert Toft tarafından yapılan bronz figürler vardır ki, bunlar Kara, Deniz, Hava kuvvetlerini ve kadın hizmetlerini temsil etmektedirler.

 

CADBURY WORLD-ÇİKOLATA FABRİKASI

B30-2LU-Bournville-Linden Road adresindedir. Giriş ücretlidir. Yetişkinler için 13.90 ve çocuklar için 10.50 paund giriş ücreti alınır. Burası şehirde en çok ziyaret edilen yer olarak bilinir.

Şehir merkezinin yaklaşık 4 km. güneyinde Bournville köyündeki fabrika bir çeşit eğlence parkına dönüştürülmüş ve turistik alan haline getirilmiştir. Fabrika: 19.yüzyıl sonlarında Bournville köyünde Cadbury kardeşler tarafından inşa edilmiştir.

Rehberli turlarda: çikolata tarihi, Cadbury şirketi ve fabrikanın bazı tesisleri görülmektedir. Satış dükkanından çikolata almanızı öneririm, çünkü fiyatları nispeten ucuzdur.