Ankara Cepa Alışveriş Merkezi

Ankara Cepa Alışveriş Merkezi

Eskişehir yönünden, Ankara’ya gelen ziyaretçilerin, hemen şehre girişte, sol yanda dikkatlerini çekecek ölçüde büyük bir yapı var.

İşte, burası “Cepa” isimli alışveriş merkezi. İsim neden Cepa: bu ismin verilme sebebini 1 ay önce öğrendim, hem de bizzat isim sahibinden, Cepa ismi, soy isimden “Celepçioğlu” türetilmiş, bu güzel, çağdaş ve özellikle ziyaretçilerinin kalitesiyle yoğunlaşan alışveriş merkezini, gerçekten tam bir beyefendi insan yaptırmış.

Evet: burası, bence, Ankara’nın bugün için, en güzel alışveriş merkezlerinden biri, hatta en iyisi diyebilirim ve inanın tamamen tarafsız bir yorum, çünkü diğerlerini de çok iyi biliyorum, gezdim, gördüm.

Özellikle değerlendirmelerimi, dünya üzerinde 5 kıtada birçok ülke gezmiş, bu ülkelerdeki alışveriş merkezlerini de görmüş, gezmiş biri olarak aşağıda bulabilirsiniz.

Ankara Cepa Alışveriş Merkezi

ULAŞIM

Ankara-Eskişehir yolu üzerinde, 7’nci km. de bulunuyor. ODTÜ nün karşısında. Konum itibarıyla, çok kolay ulaşım imkanı var. ODTÜ ve Bilkent kavşakları arasında bulunan alışveriş merkezine, özel araçlarla rahatlıkla ulaşılabileceği gibi, civar bölgelerden toplu taşıma araçları ile maksimum 10 dakikada gelinebiliyor. Ama en büyük sorun: Eskişehir istikametinden Ankara’ya gelirken, Cepanın bulunduğu bölüme geçme sıkıntısı.

Ankara Cepa Alışveriş Merkezi

Toplu ulaşım araçlarını kullanacaksanız: Cepanın önünden yaklaşık 200 metre ilerleyerek üst geçidin bulunduğu yere gitmeniz gerekiyor. Oradan karşıya geçip; Kızılay istikametine giden dolmuşlara binebilirsiniz. Fazla beklemek istemiyorsanız, ODTÜ’nün önüne kadar yürüyüp, buradan daha bol ulaşım aracı bulabilirsiniz.

Özel aracınız ile gidecekseniz: Cepa’nın gerek önünde ve gerekse arkasında ve de kapalı bölümde otoparkları bulunuyor. Ön bölümden girerseniz: buradaki otoparkta yer bulamasanız, binanın sol yanından, arka bölüme ve kapalı otopark bölümüne ulaşabilirsiniz.

Aslına bakarsanız: otopark açısından pek sıkıntılı değil, yani yer bol. Özellikle: hafta içinde, kesinlikle otopark sıkıntısı yaşamıyorsunuz. Bu arada: kapalı otoparkın bir özelliği var. Her araç park yeri üzerinde, kırmızı ve yeşil küçük ışıklar var.

Bunlar: uzaktan bakıldığında, boş otopark yeri bulmanız açısından büyük imkan yaratıyorlar. Yani: ışık, altındaki otopark alanı boş ise, yeşil yanıyor, dolu ise kırmızı yanmakta. Uzaktan, yeşil ışıkları arayarak, boş otopark yeri bulmanız mümkün.

Ancak: kapalı otoparkta bir sıkıntı var. Çok miktarda, “Çıkış” tabelası kullanılmış, bu tabelaları karıştırdığınızda, dışarı çıkabilmek için uzun süre dolaşmanız gerekiyor. Son bir not, kapalı otoparkta, aracınızı bıraktığınızda, otopark bölüm numarasını mutlaka kafanıza bir yere yazın, yoksa dönüşte, uzun süre aracınızı bıraktığınız yeri aramak zorunda kalabilirsiniz.

Cepaya özel aracınız ile gelirken: Eskişehir yolundan ilerleyip, binanın ön bölümünden otopark alanına girebilirsiniz. Ama: size daha rahat bir ulaşım istikameti belirtmek istiyorum. Şöyle ki: Eskişehir yolunda ilerlerken, benzinlikleri geçtiğinizde, İstanbul istikametine sapıp, yaklaşık 300 metre sonraki ışıklardan, sola döndüğünüzde, Cepanın arka bölümüne, Bauhaus market önüne çıkacaksınız. Buradan, Cepaya ulaşmak daha rahat ve otopark bulmak daha kolay.

GENEL ÖZELLİKLERİ

Evet: Cepa: Celebcioğlu Şirketler Gurubuna ait bir yapı. 53 bin m. karelik arsa üzerine kurulmuş. İnşaata Kasım 2005 tarihinde başlanmış ve 22 aylık bir süre sonunda, tamamlanarak, 24 Ağustos 2007 tarihinde hizmete açılmış. Yatırım maliyeti: 148 milyon dolar.

Ankara Cepa Alışveriş Merkezi

Alışveriş merkezinin aydınlatılmasında: gün ışığından yararlanılması esas alınmış. Yani: bol miktarda cam ile kaplanmış açık alan var. Bu da elbette, mekana ferah bir hava vermiş. Ayrıca: burada, Türkiye’nin ilk renkli spektrumlu dış cephesi var.

Ön cephenin hava karardığında değişmeye başlayan renkleri, kafelerin bulunduğu en üst katın kubbemsi tavanına da yansıyor. Ara ara konuşlandırılmış küçük ışıklar da, eş zamanlı olarak renkleniyor.

Yapı: yatay dikdörtgen prizma şeklinde yapılmıştır. Birinci kat ve ikinci katlarda, ana giriş yönünde mağazalar, arka bölümde ise, iki kat yüksekliğinde hipermarket var. Üçüncü katta: hazır yemek üniteleri ve restoranlar ile eğlence bölümü ve sinemalar tasarlanmıştır.

Ankara Cepa Alışveriş Merkezi

Mimari çizgisiyle yeni bir kentsel simge oluşturmak ve iç mekan zenginliği ile rahat ve keyifli vakit geçirilebilecek bir merkez yaratılması amaçlanmıştır.

Ferah bir yer. İnsanlar içeride daralıp bunalmıyor. İçeri girdiğinizde: kafanızı kaldırıp tavana bakarsanız, içinizde garip bir duygu oluşuyor. Sanki; devasa bir cami ve kubbesi gibi bir görüntü var. Yani: muhteşem yüksek ve kubbemsi bir iç tavan görüntüsü yaratılmış.

Bu giriş bölümünde: zaman zaman sergiler yapılıyor. ( örneğin: ayakkabılar sergisi, oyuncak arabalar sergisi, resim sergileri gibi) Bu sergiler: insanlar tarafından genellikle ilgi çekici oluyor. Yani: yalnızca bir alışveriş merkezi olmanın yanında, bu tür sosyal faaliyetlerin yapılması da olumlu.

Ankara Cepa Alışveriş Merkezi

Mağaza çeşitliliği ve konumlandırılması mükemmel. Örneğin: ayakkabıcıların çoğu, yan yana konumlandırılmış. Bir de alanlar oldukça geniş ve yüksek tavanlı olduğu için, kalabalık pek fazla algılanmıyor.

Evet: en alt kattan, zemin kata ulaşan yürüyen merdivenler; basamaklı değil. Diğer katlar arasında ise, basamaklı yürüyen merdivenler var. Bunların avantajı: aynı hizada olması. Yani: yürümeden, aynı bölümdeki yürüyen merdivenleri kullanarak, en üst kata kadar ulaşabiliyorsunuz.

Diğer alışveriş merkezlerinde, insanların mağazalar arasında dolaşmalarının sağlanması için, yürüyen merdivenler, birbirinden farklı bölümlere konulmuş ve bir üst kata çıkmak için, alışveriş merkezi içinde bir hayli yürümek gerekirken, burada böyle bir sıkıntı yok. Asansörler ve yürüyen merdivenler, aynı bölümde bulunuyor.

Ancak: yürüyen merdivenlerin, yan bölümlerinde ve aşağıda, her hangi bir koruma önlemi yok. Sakın aşağıya bakmayın, uzay mekiğine asansörle çıkar gibi hissedebiliyorsunuz.

Evet, en üst kata çıktınız: muhteşem bir teras sizi bekliyor. Belki de, Ankara sınırları içinde görebileceğiniz en mükemmel manzaralardan biri (ODTÜ ormanları ve Bilkent manzaralı) ile karşılaşacaksınız. Yemek bölümü ve sinemaların bulunduğu bu bölümde: bir balkon olması çok güzel.

Ancak, bu güzel balkonun yarısının, bir kafe tarafından işgal edilmiş olması da o ölçüde saçma. Yine de: bu balkonda, mutlaka manzara seyretmenin keyfini yaşayın, olmasa bir sıcak çikolata içmeyi de deneyin.

 

ALIŞVERİŞ

Cepada: bir hipermarket (Carrefour Sa: Ankara’nın en büyük ve Türkiye’nin ilk, iki katlı Carrefour marketi.

14 bin metre karelik alanda, 500 personel, 46 kasa ile hizmet veren markette, 50 binden fazla ürün çeşidi bulunuyor. ), 1 yapı market (Bauhaus: 15 bin metre karelik alanda, Ankara’nın ilk Bauhaus marketi ), 11 Büyük Mağaza zinciri halkası (Boyner, D-R, Esse, Joker, Koton, LcWaikiki, Mango, Mudo, Nezih, Teknosa), birçok Bay-Bayan giyimi mağazası, 5 spor giyim (Adidas, Billabong, Fenerimu, İntersport, Nike).

Bunların dışında: Bebe-Çocuk giyimi, İç giyim, mayo, Optik, Saat, Takı, Aksesuar, Kuyum, Mücevherat, Elektronik ve İletişim alanında, birçok mağaza bulunuyor.

Ayrıca: 4 banka (Akbank, Garanti bankası, İş bankası, Ziraat bankası) şubesi ve birçok bankanın ATM bulunuyor.

Ankara Cepa Alışveriş Merkezi

YEMEK BÖLÜMÜ

Alışveriş merkezinin en üst katındaki yemek katı: gerçekten Ankara’daki alışveriş merkezleri arasında, en iyisi.

Toplam: 12 tane firma tarafından: fast food hizmeti verilmekte. Yiyeceklerde, çeşitlilik yaratılmış olup; gerek pizza, gerek hamburger ve gerekse diğer lezzet çeşitleri var. Bunun dışında: 17 tane restoran faaliyette bulunuyor. Ayrıca: kafeler var. Yani: her türlü damak zevkine uygun yiyecek ve içecek bir şeyler bulmak mümkün.

Özellikle: bazı restoranların ikinci katlarının bulunması, yanınızdan geçip giden insanlar olmadan, sakin bir şekilde yemek yemeniz için olanak sağlıyor.

SİNEMA

Alışveriş merkezinin en üst katında: AFM Sinemaları bulunuyor. Sinemaları: konforlu salonları, görüntü ve ses kalitesini garanti altına alan ileri teknoloji olanakları sunuyor.

10 salon ve 1889 koltuk var. Sinemalar: Autoban tarafından dizayn edilmiş. Şık fuayesi ve son teknoloji ürünlerle donatılmış salonlar cidden çok güzel. Salonlara, en kaliteli ve etkili ses ve görüntü standardı olan: THX sistemi konulmuş.

Ünlü sinema ustası George Lucas’ın geliştirdiği; görüntü ve ses kalitesini garanti altına alan bu teknoloji sayesinde, izleyiciler filmi, yönetmenin tasarladığı şekliyle izleyebiliyorlar. THX donanımlı salonlar, Türkiye’de yalnızca AFM sinemalarında var.

SONUÇ

Cepa; ulaşımın kolay olduğu, park yeri probleminin bulunmadığı bir yer olması nedeniyle avantajlı. Buraya gittiğinizde: aradığınız her türlü objeyi bir çatı altında bulabilmenin rahatlığını yaşayacaksınız.

Özellikle: Bauhaus bölümünden yapıya girip, burayı da gezdikten sonra, üst katlara çıkabilirsiniz. Üst katlarda: mekan o kadar ferah ki, gerçekten sıkılıp bunalmadan gezinme şansınız var. Koridorların arasında: gerek kafeler ve gerekse yapıya ait oturma yerleri oluşturulmuş.

Yorgunluk gidermek için birebir. Her katta, bol miktarda ve temiz tuvaletler bulunuyor. Yürüyen merdivenler ve asansörün aynı bölümde bulunması avantaj. En üst kata çıktığınızda:yemek bölümünün kalitesi ve çeşitliliği ve yerleşimi çok güzel. Terasta; şehir manzarası harika. Evet, tüm güzellikleri bir arada bulabileceğiniz bir yer.

Son olarak: Cepa’ya mutlaka gidin, hoş ve güzel zaman geçireceğiniz kesin. Burası: sizi, bir tam gün veya en azından yarım gün rahatlıkla meşgul edebilir.

Cepa’nın hemen yanında yapılan “Kentpark” ve birkaç kilometre ilerideki “Gordion” ve diğer yapılmakta olan alışveriş merkezleri açıldıktan sonra da, Cepa’nın tercih edilirliği azalmadı, hala yoğun ve özellikle yakın çevrede oturanlar tarafından tercih ediliyor.

İngiltere Manchester

 

İngiltere Manchester

İngiltere Manchester; Manchester şehrinde: gezilip görülmesini önereceğim yerler hakkındaki ayrıntılı bilgi aşağıdadır. Sizler, bu şehri ziyaret etmek istediğinizde, şehirdeki bir turizm ofisinden alacağınız harita üzerinde, aşağıda yazılı yerlerden görmek istediklerinizi işaretleyin ve ona göre kendinize bir gezi planı yapınız.

İngiltere Manchester

JOHN RYLANDS LİBRARY-RYLAND KÜTÜPHANESİ

Şehir ziyaretçileri için, şehirde ilk ziyaret edilmesi önerilen bir yer olarak önem kazanmaktadır. Ama, adından anlaşılacağı üzere, burası yalnızca bir kütüphane değil. Yoksa, şehir ziyaretçilerini elbette bir kütüphaneye yönlendirmek anlamsız. Ancak, burası bir kütüphane olması yanında, bulunduğu binanın gerek mimari özellikleri ve güzellikleri ve gerekse bina içindeki eski eserlerle ünlenmiştir.

İngiltere Manchester

Kütüphanenin bulunduğu bina: 19. yüzyılda Deansgate sokağında yapılmış, Victoria dönemine ait gotik stilde muhteşem bir yapıdır. Öte yandan: Basil Champneys tarafından tasarlanan ve dik gotik tarzda inşa edilen son yapı olarak da bilinir.

Bir kale veya katedral gibi görünür. John Rylands: 1888 yılında öldüğünde, kişisel servetiyle, Manchester şehrinin en başarılı sanayicilerinden birisi olarak bilinirdi. Bu kütüphane: 1890 yılında dünyanın en zengin dulu olan eşi Enriqueta Rylands tarafından yaptırılmıştır. İnşaat 10 yıl sürmüş ve kütüphane 1 Ocak 1900’de ziyarete açılmıştır.

Kütüphanede özellikle iki temel koleksiyonun satın alınmasından kişiler sorumludur. 2.Kont Spencer tarafından bir araya getirilen emsalsiz basılı kitap koleksiyonu (ki bunu 1892’de satın almıştır) ve Crawford Kontu’nun el yazması koleksiyonudur.(1901 yılında satın almıştır.)

Evet kütüphanede: çok nadir bulunan el yazması ve baskı eserler bulunmaktadır. Kütüphanenin içinde gezerken, kendinizi 1700’lü yıllarda gibi hissedeceksiniz. Kütüphanede bulunan birinci sınıf koleksiyonda, Yeni Ahit’in bilinen en eski parçası olan St John Parçası bulunmaktadır. Ayrıca: Chaecer’in Canterbury Masallarının 1476 William Caxton baskısı da vardır. Zemin kattaki kafede kısa bir mola verebilirsiniz. Manchester Üniversitesi tarafından idare edilen bu kütüphane, belli zamanlarda ziyarete açıktır.

 

İngiltere Manchester

MOSİ-MUSEUM OF SCİENCE AND ENDUSTRY-BİLİM VE SANAYİ MÜZESİ

Liverpool Road, Castlefield adresindedir. Giriş ücretsizdir.

Bilim ve Endüstri Müzesini ziyaret ederek Manchester’de yaşamı başlatan ve dünyayı değiştirmeye devam eden 250 yıllık yenilik ve fikirleri keşfedebilirsiniz. Modern bilgisayarın atalarından ilk Rolls-Roye otomobillerden birine kadar, Manchester Devrimi Galerisinde Manchester’in zengin fikir ve keşif mirasını görmek mümkündür. Tekstil galerisinde, şehrin mirasının pamuk endüstrisiyle nasıl iç içe geçtiğini öğrenebilirsiniz. En üst düzey oyun deneyimi olan Power Up’ta 50 yıllık video oyunlarını görebilirsiniz. Pong’dan Pacman’a, Sonic’ten Street Fighter’a ve Marioto Manecraft’a kadar yüzden fazla farklı konsolun yanı sıra Manchester’da oluşturulan çeşitli oyunları görebilirsiniz.

Dünyanın ilk tren garı bu müze binasıdır. Ancak, hayatta kalan en eski yolcu tren istasyonu olan tarihi 1830 İstasyonu da dahil olmak üzere bazı binaların çalışmalar tamamlanana kadar kapalı kalmaktadır.

Evet: sergilenen objeler: birbirinden bağımsız, bilim ve endüstri alanındaki gelişmelerin izahını sağlayan büyük hangar şeklindeki binalarda bulunuyor. Dört ana binanın her birisinde, farklı sanayi tanıtılıyor. Havacılık kısmında: eski tarihlerden kalma savaş uçakları, otomobiller, motosikletler sergileniyor.

Özellikle: 1800-1900 yılları arasında, İngiltere’deki teknolojik gelişmeleri gördükçe, sanayi devrimini ve İngiltere’nin günümüzde nasıl bir dünya devi olduğunu daha iyi anlamak mümkün oluyor. Hatta: Avustralya, Hindistan, Güney Afrika gibi ülkelere tren ve lokomotif üretilerek satıldığına da şahit oluyorsunuz.

Özellikle, ziyaretçilerin dikkatini çeken husus: İngilizlerin, sömürdükleri ülkelerden buraya getirdikleri işçileri, çok yoğun şartlarda bu makinalarda çalıştırmış olmalarıdır.

Evet: burada günümüzde, makineler ve eski uçaklar sergileniyor. Özellikle, biraz önce de sözünü ettiğim gibi, buhar gücüyle çalışan makinalar mutlaka ilginizi çekecektir, bence burayı ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. Burada görülen dokuma tezgahları ve makinelerin birçoğunu çalışırken görebiliyorsunuz. Geçmiş zamanların tulumlarını giymiş teknisyenler: çocuklara tanıtım sunumları yapıyorlar. Müze gezinizi bitirdikten sonra, binanın hemen yanındaki hediyelik eşya dükkanına uğramalısınız.

İngiltere Manchester

CANAL STREET

The Village ve Gay Village olarak da bilinen bu bölgede; Roıchdale Kanalının batı yakası boyunca uzanan trafiğe kapalı caddede; çok sayıda gece kulübü, bar ve pub bulunmaktadır.

Mekan, ilk bar olan Mantos’un Canal Street’te kapılarını açtığı ve LGBT topluluğu tarafından memnuniyetle karşılandığı 1990’lı yalların başından bu yana hızla genişliyor.

Evet, bir anlamda şehirdeki kozmopolit gece hayatı burada yaşanır. Adından da anlaşılacağı üzere, burası aynı zamanda eşcinsellerin toplandıkları bir yer olarak da bilinir. Şehir haritalarında “pembe” renk ile gösterilir ve “pembe” bir bayrakları bulunmaktadır. Evet, burada birçok eğlence mekanı var, ancak bunların hepsi geylere özeldir. Yani, normal bir mekan yoktur. Eşcinsel köyünü ziyaret etmek için asla kötü bir zaman yoktur. İlkbahardan kışa kadar gece gündüz genellikle bir şeyler olur. Eğlencenin garanti edildiği tek yerdir. Özellikle yaz aylarında öğleden sonraları kalabalıkların oraya yönelmesi alışılmadık bir durum değildir. Çoğu zaman en ufak bir güneş ışığı, eğlenenlerin su kenarında sosyalleşmesi için düzinelerce buluşmasına neden olur.

Evet: şehir ziyaretçileri turistler, meraktan olsa gerek, yürüyerek mutlaka buraya giderler ve bir süre gezinirler.
Her yıl “Ağustos” ayı sonunda burada “Gay Pride” adı verilen festival ve geçit töreni yapılır.

İngiltere Manchester

 

ST ANN’S KİLİSESİ

Şehir merkezinde, St Ann’s meydanında bulunan yapı, 1712 yılında yapılmıştır. Şehir gürültüsünden uzak, sakin bir yerdir.

18’nci yüzyıldan önce Manchester şehrinde yalnızca bir kilise vardı, şimdiki Katedral. Kasaba büyüdükçe yenisine ihtiyaç duyuldu. Fonlar Lady Ann Bland tarafından sağlandı ve modaya uygun klasik tarzdaki tasarımın; John Barker’in eseri olduğu düşünülüyor. Kilise Temmuz 1712 tarihinde kutsanmıştır.

Kilisenin inşaatında, Collhurst’te bulunan morumsu kırmızı kum taşı kullanılmıştır. Taş çok yumuşak olduğundan yıllar içinde onarımlar yapıldığı için dış kısmında başka ocaklardan gelen malzemeler de kullanılmıştır.

1887-1889 yılları arasında iç mekan Belediye Binasının mimari Alfred Waterhouse tarafından yeniden tasalanmıştır. Şapeli kaldırdı, vestiyerleri ve Leydi Şapelini yarattı ve minberi bir tarafa taşımıştır. West End’de merdivenler ve galeri de değiştirilmiştir. Leydi Ann Bland’ın hediyesi olan orijinal Komünyon Masası yeni Leydi Şapeline yerleştirilmiştir.

Leydi Şapelinde ayrıca 1561 doğumlu Annibale Carraci tarafından yapılmış Haçtan İniş tablosu da bulunmaktadır. Resim satın alınmıştır. İtalya’dan bir Aziz Petrus Kilisesi Muhafıza tarafından getirilmiş ve 1907’de yıkılıncaya kadar bu kilisede asılı kalmıştır. Art deco penceresi tamamen farklı bir tarzdadır.

Tarihi 1730’a dayanan org aslen Batı Galerisindeydi. Yıllar geçtikçe büyümüş ve her hafta resitallerin verildiği 54 konuşma durağıyla artık iyi bir enstrüman haline gelmiştir. St Ann, II Dünya Savaşında Luftwaffe’nin Manchester hava saldırıları sırasından kıl payı kurtulmuş ve hala çatıya düşen yanmış bir yangın bombası bulunmaktadır. 1996 yılında IRA bombası kilisenin merkezini harap etmiş ve üst kattaki pencerelerin bir taraftan içeri, diğer taraftan dışarı doğru patlamasına neden olmuştur.

Evet: dini yapı: pek çok mevsimsel etkinlikler için popüler bir mekan olarak kullanılmaktadır. Özellikle, cumartesi günleri burada mutlaka düğün törenleri izleyebilirsiniz.

İngiltere Manchester

CASTLEFİELD

Deansgate’in güneydoğu ucundadır. Deansgate tren ve tramvay istasyonlarının her ikisi de 5 metre mesafe içindedir.

Burası: tarihte ilk olarak Roma döneminde iskan edilmiştir ve burada kurulu askeri garnizonun ismi “Mamucium” dur.

General Agricola liderliğindeki Romalı askerler, MS 79 yılında, İngiltere’nin kuzeybatısına doğru yürüdüler. Stratejik nedenlerden dolayı, Irwell ve Medlock nehirleri tarafından korunan kayalık bir çıkıntının üzerine inşa ettikleri Mamucium adlı bir kale için Castlefield konumunu seçtiler. Bu Manschester şehrindeki insan yerleşimine ilişkin ilk resmi kayıttır.

Orijinal ahşap kale yeniden inşa edildi ve genişletildi, daha sonra bu kez taştan yeniden inşa edildi. Yakınlarda askerlerin ihtiyaçlarını karşılamak için vicus adı verilen bir köy büyüdü. Ancak Romalılar bölgeyi terk ettikten sonra (MS 140 civarı) bu köy geriledi ve terk edildi.

Daha sonraki yıllarda, bir kilometre kuzeydoğuda, şu anda Katedralin koruma alanı olarak bilinen bölgede yeni Manchester köyü kuruldu.

Buranın en önem çeken tarafı: Manchester kanal ağının merkezi yani önemli bir ulaşım noktasıdır. Bu bölgede: 18. yüzyıla gelindiğinde: Rochdale ve Bridgewater kanalları: İngiltere’de yapılmış bilinen ilk kanallardır. Ayrıca: yine buranın yakınlarındaki: Liverpool-Manchester tren yolu hattının: Liverpool Road istasyonu (günümüzdeki: Bilim ve Sanayi Müzesi) bulunmaktadır ki, burası dünyanın ilk yolcu treni istasyonudur.

Günümüzde, burada görülen 2 metre yüksekliğindeki surlar ise: 16. yüzyıldan kalmadır.
Takip eden bölge, tarihi süreçte daha sonra unutulmuş ve ancak 1990’larda tamamen yenilenmiş ve İngiltere’nin ilk kentsel mirası ve turizm bölgesi seçilerek koruma altına alınmıştır. Günümüzde: burada düzenli etkinlikler yapılır. Kanallar çevresinde ve sokaklarda ise: birçok pub bulunur. Ayrıca: kanallar üzerindeki köprüler ilgi çekmektedir.

 

İngiltere Manchester

TOWN HALL-BELEDİYE BİNASI

Albert meydanında bulunan yapı: 1877 yılında yapılmıştır. Neo-gotik tarzdadır.

Yapının planlaması: Alfred Waterhouse (1830-1905) tarafından; düzenlenen bir yarışma sonucunda kazanılmıştır.

Albert Meydanından binaya girdiğinizde şehrin en saygın bilim adamlarından ikisi olan fizikçi James Joule ve atomu parçalayan adam John Dalton’un etkileyici mermer figürleriyle karşılaşırsınız.
Evet; Victoria dönemi ve sanayi devrimi sırasında, Manchester şehrinin zenginliğinin ifadesi olarak yapılmış etkileyici yapılarından birisidir. Yani, bir anlamda “gücün” sembolüdür. İngiltere’de Birinci Derece koruma altındaki en önemli yapılardan biridir.

Yapıda: ayrıntılı bir avlu, büyük bir merdiven, geniş bir resim koleksiyonu ve büyük bir saat kulesi bulunmaktadır.

İngiltere Manchester

Ayrıca: şehrin törensel toplantı salonu ve çalışma ofisleri bulunur. Binanın içinde, ressam Ford Brown tarafından yapılmış duvar resimleri, şehrin gelişimini göstermeleri açısından ilgi çekmektedirler.

Belediye Binasının dış cephesinde, bazı önemli heykeller bulunmaktadır. Ana kapının üzerinde MS 9’da Mamucium’u kuran Romalı General Agricola’nın bir heykeli bulunmaktadır. Onun üstünde Henry III ve Elizabeth I, ana kapının tepesinde ise St George’in bir heykeli vardır.

Gelelim saat kulesine:

84 metre yükseklikteki saat kulesinin açılı taretlerinden birine, Polonyalı cam yüzeyi ve yaklaşık 1 metre uzunluğunda yelkovanı ile çan odasına ve saate giden 173 basamaklı bir merdiven inşa edilmiştir. Saat mekanizması Gillet ve Bland tarafından yaptırılmıştır ve 1879 yılının yılbaşı gününde kurulmuştur. Albert Meydanından görülebilen üç saat kadranının üzerindeki yazıda “Bize Günlerimizi Numaralandırmayı Öğret” yazıyor. Kulede 24 çan bulunmaktadır. Büyük saat çanı: 8 ton ağırlığındadır ve adını resmi açılış sırasındaki Belediye Başkanı Abel Heywood’dan alan Büyük Abel olarak adlandırılmaktadır.

Evet, görkemli bina, düzenli olarak Parlamento Binasının çekimleri için dublör olarak kullanılıyor. Bunu The Iron Lady ve Sherlock Holmes gibi filmlerde görmek mümkündür.

Crismas zamanında: burada “xmas market” isimli bir yer kuruluyor. Burada: Avrupa’nın birçok ülkesi kendi standını açıyor ve geleneksel yemeklerini pişirip ziyaretçilere servis ediyorlar.

Son olarak: Belediye binasında restorasyon çalışmaları sürdürülüyor, ama yine de meydandan burayı görmenizi öneririm.

Anıt Salonu:

Belediye Binasının hemen karşısındaki Albert Square Chop House’da Thomas Worthington’un ikonik 2. Dereceden koruma altındaki bu salon bulunmaktadır. 1866 yılında inşa edilen bu mekan, artık geleneksel İngiliz lezzetlerini farklı bir dokunuşta sunan güzel bir yemek barına dönüştürülmüştür.

 

İngiltere Manchester

WHİTWORTH GÜZEL SANATLAR GALERİSİ

Oxford Road, Whitwort Parkı, John Rylands Üniversitesi Kütüphanesinde, Kraliyet reviri karşısında bulunan bu sanat galerisi, 100 yıl önce kurulmuştur. 1889 yılında sanayici Sir Joseph Whitworth’un anısına Manchester halkının sürekli memnuniyeti amacıyla The Whitworth Isttitute and Park adıyla kurulmuştur. Whitworth, büyük yeniden geliştirme çalışmasının ardından 2015 yılında halka yeniden açılmıştır. Yeniden açıldığından bu yana, neredeyse 2 milyon ziyaretçi ağırlamıştır. Yeniden yapılanma, kamusal alanı iki katına çıkardı ve 55 binden fazla sanat eserinden oluşan koleksiyonu barındıracak son teknolojiye sahip yeni tesisler yarattı ve genişletilmiş galeri alanları, bir çalışma merkezi, öğrenme stüdyosu ve bir koleksiyon merkezinden oluşmaktadır. Galeri 2015 yılının Sanat Fonu Müzesi ödülüne layık bulunmuştur. Avrupa’nın en iyi yükselen kültürel destinasyonu seçilmiştir.

Evet, burası Manchester Üniversitesinin bir parçasıdır ve Üniversite ile şehir halkı arasındaki bir köprü görevi üstlenir.

Burada: Birleşik Krallık sanatçılarının resimlerinin büyük bir koleksiyonu bulunmaktadır. Ayrıca, yıl boyunca burada birçok geçici sergi açılmaktadır.

Bu arada, bir husustan daha söz etmek istiyorum. Galeride bulunan “Whitworth at Gallery Cafe”: 2009 yılında “Good Food Guide” tarafından “En iyi aile restoranı” ödülüne layık görülmüştür. Buradaki menüde: mevsimsel ve yerel üretimle ilgili ürünler servis edilmektedir.

İngiltere Manchester

BRİDGEWATER HALL

Lower Moslet Street üzerindedir.
Tesis: Eylül 1996 yılında açılmıştır. Şehrin en kolay tanınan yapısıdır. Özellikle, dış bölümde bulunan heykel dikkat çekmektedir.

İngiltere Manchester

Yapının içinde: 2400 kişilik bir salon bulunmaktadır. Bu mekanda: klasik, caz ve dünyanın popüler müzik konserleri düzenlenmektedir. Salonun merkezinde ise, 5500 boruluk büyük bir org bulunmaktadır.
Ayrıca: Manchester şehrinin ünlü Halle Orkestrası ve BBC Filarmoni ve Manchester Camerata   burada bulunmaktadır. Bunların yanında: tesisin zarif restoranı yemek saatlerinde açıktır.

İngiltere Manchester

SPORCİTY-SPORTS CENTER-ETİHAD STADYUMU

Şehir merkezinin doğusundaki bu merkez: 2002 yılında burada düzenlenen “Commenweslth Games” için yapılmıştır. Manchester City futbol takımının: Etihad isimli: 47 bin seyirci kapasiteli stadyumu da buradadır. Ayrıca: tenis kortlarından, atletizm pistlerine kadar birçok spor alanı bulunmaktadır.
Sporcity bölgesinde, İngiltere’nin en yüksek heykeli olan “Bang B”: 2009 yılında güvenlik nedeniyle buradan sökülmüştür.

 

MCFC Stadyumu&Club Turu

Etihad Stadyumu bölgesindedir. Giriş ücreti, yetişkinler için 14 paund, 65 yaş üstü için 10 paund, 16 yaş altı için 10 paund ve 4 yaş altı ücretsizdir.
Profesyonel rehberler eşliğinde, Etihad stadyumu ve kulüp gezilebilmektedir. Bu turda: soyunma odası, basın konferans salonu, medya bölümü, tünel görülür.

İngiltere Manchester

OLD TRAFFORD

Old Trafford olarak bilinen bu mekan, şehrin ünlü futbol takımı “Manchester United” in stadyumudur. Burası, şehir merkezinin oldukça dışındadır. Buraya, mutlaka bir araç ile gitmeniz gerekiyor, yani yürüyerek gitmek mümkün değildir. Buraya: otobüs veya trenle ulaşabilirsiniz. Otobüs yolculuğu yaklaşık 15 dakika sürüyor. Taksiyle gitmeyi düşünürseniz, 7-8 dakika yolculuk yapmak gerekiyor.

Bu tura katılmak ücretlidir. Yetişkinler için 28 Paund, gençler için ise 15 Paunddur.

Stadyum: 76 bin seyirci kapasitelidir.

Manchester United Müzesi ve Stadyum turu, dünyanın en ikonik stadyumunun perde arkasına bir bakış açısı sunar. Burada sığınaktaki yönetici koltuğuna oturabilir, oyuncu tünelinden kutsal çimlere doğru yürüyebilir ve soyunma odasında en sevdiğiniz futbolcunun koltuğunu bulabilirsiniz.  Tura katılmak istemezseniz, stadın dışındaki mağazadan takım ile ilgili bir şeyler satın alabilirsiniz.

Bu arada, bir konudan daha söz etmek istiyorum. Eğer burada bir maç izlemek isterseniz: maçtan 2 gün önce, stadyum gişelerinde satışa çıkarılan biletlerden satın alarak maç izleyebilirsiniz. Bu biletler: 40-45 paund arasında fiyatla satılmaktadır ve dediğim gibi, çok önemli bir maç olmadığı takdirde, maçtan 3-4 gün önce düşünürseniz, bilet bulabilirsiniz.

İngiltere Manchester

THE LOWRY SANAT GALERİSİ VE LOWRY OTEL

Pier&Salford Quays adresindedir.

Salford Quays’in yanında yer alan muhteşem bir binada, ziyaretçiler yerel, ulusal ve uluslararası tanınmış sanatçıların sergilediği galerilerin yanı sıra üç muhteşem tiyatro bulabilirler.

İngiltere Manchester

Lyric (İngiltere’ni Londra dışındaki en büyük sahnesi) ve daha samimi Quays. Çok çeşitli performanslarla The Lowy’s Lyric ve Qays Tiyatroları, West End müzikalleri, dıramanın en iyileri, canlı müzik gurupları, ünlü komedyenlerin yanı sıra dünya standartlarından dans ve opera da dahil olmak üzere muhteşem bir eğlence zenginliği sunuyor.

Lowy Galerileri, Britanya’nın en sevilen sanatçılarından biri olan LS Lowy’in değişen sergilerinin yanı sıra resim ve heykelleri de sergiliyor ve dünyanın dört bir yanından fotoğraflar da bulunuyor.

Pier Eight, The Lowy’in yepyeni restoranı ve barıdır. Salford Quays ve Manchester Gemi Kanalına bakan muhteşem sahil ortamıyla burası rahat bir öğle yemeği, gösteri öncesi leziz yemekler veya dışarıda akşam yemeği için mükemmel bir mekandır.

İngiltere Manchester

HOME

Beş sinema ekranı, iki tiyatro salonu ve bir sanat galerisiyle HOME, Manchester’in ve dünyanın provokatif eğlenceli ve çağdaş sanatçılarını ve çalışmalarını kutlayan tüm topluluk meraklıları için açık ve sosyal bir alandır. Home, uluslararası çalışmalara, eğitime, resmi olmayan öğrenime ve yetenek gelişimine güçlü bir şekilde odaklanarak, düşündürücü tiyatro, film ve çağdaş görsel sanatın heyecan verici bir karışımını yaratır. Sanat programlarının yanı sıra, bir kafe, bar, çatı terası, restoran ve sinema barı da bulunmaktadır.

İngiltere Manchester

 

Trinity Köprüsü

Chapel Street üzerinde, bir yaya köprüsüdür. Manchester ve Salford şehirlerini birbirine bağlamaktadır.
Otantik Katalan mimarisini görmek için Barcelona şehrine gitmeye gerek kalmadan, bu çarpıcı köprüyü Manchester şehir merkezinde, Irwell nehri üzerinde, Lowry Hotel dışında görebilirsiniz. Barselona Olimpiyat köyü için İspanyol mimar Santiaga Calatrava tarafından tasarlanmıştır.

İngiltere Manchester

MİDLAND BANK BUİLDİNG

King Street caddesinde bulunan bu yapı: 1926 yılında, Art-deko mimari stilde yapılmış bir banka şubesidir. Dublin şehrindeki “General Post Office” binasını anımsatmaktadır. Son yıllarda eski Midland Oteli King Street, HSBC’ye ev sahipliği yapıyordu. Ancak Ağustos 2009 tarihinden beri boştur.

 

EXCHANGE SQUARE BÖLGESİ

 

İngiltere Manchester

The Wheel of Manchester

Exchenge Square meydanında bulunan burada: Londra’daki London Eye benzeri bir dönme dolap bulunmaktadır ve “Manchester Whele” ismi verilmektedir.

Sahadaki ilk tekerlek, 2004 yılında dikilmiştir ve mevcut tekerlek ise 2007 yılında onun yerini almıştır. Eski tekerlek Nisan 2012 tarihinde Edinburg şehrine taşınmıştır.

Bu dönme dolap benzerleri, İngiltere’de 14 ve Avrupa’da 2 şehirde bulunmaktadır. 60 metre yüksekliğindeki bu dönme dolabın 13 dakikalık bir daire içinde şehrin muhteşem manzarasını sunan 42 kapsülü vardır.  Bu kapsüller, isteğe bağlı olarak şampanya içilebilen VIP kapsül olarak belirlenebilmektedir. Bu bölgede: ayrıca: Selfridges, Triangle, Arndale, Hard Roce cafe gibi birçok alışveriş merkezi bulunmaktadır.

İngiltere Manchester

 

Royal Exchange Binası

Yine burada “Royal Exchange” binası: Manchester ticaretinin kalesi olarak hayatına başlamıştır. Cam ve çelik çatı ilgi çekmektedir.

 

İngiltere Manchester

MANCHESTER KATEDRALİ

Victoria Street adresindedir. Giriş ücretsizdir.

Anglikan katedralidir. 1215 yılında, Victoria döneminde, gotik stille inşa edilmeye başlanmıştır. Ancak, çeşitli nedenlerle defalarca yıkılmıştır. Günümüzdeki halini ise, 1847 yılında almıştır. Katedralde: 19. yüzyıldan kalan ve günümüzde de halen kullanılan büyük kilise org’u ilgi çekmektedir. II. Dünya savaşında büyük ölçüde yıkılan katedral: 1960’lı yıllarda önce camları onarılarak restore edilmeye başlanmış ve günümüzdeki halini almıştır. Evet burası kuzeydeki en iyi geç Ortaçağ ahşap işçiliğiyle muhteşem bir iç mekana sahiptir. Burayı ziyaret ederseniz: çok sayıdaki vitray pencereyi, taş oymaları ve tavan oymalarını görmenizi öneririm. Ayrıca: kısmen 14’ncü yüzyıldan kalma bir köprünün altında bulunan yeni yemekhane ve ziyaretçi merkezi 2002 yılında ziyarete açılmıştır. Burası, konserler için uygun bir mekandır.

 

SALFORD QUAY BÖLGESİ

Geniş bir alan üzerinde kurulan bölgede: modern mimarinin güzel örnekleri bulunuyor. Tüm binalar: büyük bir bütünlük içerisindedir. Burada bulunan yapılar şunlardır:

İngiltere Manchester

IVM-İMPERİAL WAR MUSEUM NORTH

Trafford Wharf Road, Quays adresinde bulunan bu savaş müzesini, mutlaka ziyaret etmenizi öneririm. Burayı ziyaret için 3 saat ve daha fazlası zaman ayırabilirsiniz.
Uluslar arası mimar Daniel Libeskind tarafından tasarlanmış ödüllü bir binada yerleşiktir. Müzenin bir benzeri Londra şehrinde bulunduğunda, buradaki ismine “North” kelimesi eklenmiştir.

Gerek dış mimarisi ve gerekse iç tasarımı ilgi çekmektedir. Müzede sergilenen objeler: I ve II. Dünya savaşlarından kalma malzemelerdir ki, özellikle silahlar ve tanklar ilgi çekmektedir.
Müzenin en ilgi çeken tarafı: büyük bir alanda: ses ve görüntü ile, üç boyutlu olarak dünya savaşları canlandırılmaktadır. Örneğin: kulağınıza taktığınız kulaklıktan, savaş zamanı yapılan gerçek telsiz konuşmalarını dinleyebilirsiniz. Ayrıca, yine müzede gezerken birden ışıklar kararıyor ve çevrenizde 10 metre yükseklikteki duvarlara projektörlerle, savaşlarda yaşanmış gerçek hikayelerin görüntüleri veriliyor. Hatta: savaş zamanı iki fabrikada çalışan insanların yaşamları betimleniyor.

Yani, özellikle saat başında yapılan bu şovdan etkilenmemek mümkün değildir. Bence, şehri ziyaret ederseniz, burayı ihmal etmeyin.

 

 

TRAFFORD CENTRE

İngiltere Manchester

SEA LİFE

Balton meydanı. Trafford Cente adresinde bulunan burada: köpekbalıkları, denizatı, ahtapot, deniz anası olmak üzere, 5000 den fazla deniz canlısının bulunduğu söyleniyor. Su altı tünelinde gezerken: bu balıkların birçoğu çevrenizdeki tünelde yüzüyorlar. Burada: köpekbalıkları ile burun buruna gelebilirsiniz.
Buraya giriş 12 paund. Buranın gezilmesi yaklaşık 20-25 dakika sürüyor ve bu ücret biraz fazla gibi geliyor. Tercih sizin. Normal bir akvaryum ötesinde bir şeyler beklememelisiniz.

 

MANCHESTER EVENİNG NEWS ARENA

Victoria istasyonundadır.
Mimar Dan Meis tarafından tasarlanan ve 1995 yılında açılan Manchester Arena: dünyanın en işlek ve canlı eğlence mekanlarından birisidir. Hatta: Avrupa’nın en büyük kapalı müzik arenasıdır. Arena: Manchester Victoria istasyonuna bağlıdır. Tesisin izleyici kapasitesi: 23 bin kişidir. Bu büyük boyuta rağmen mekana giriş ve çıkış gayet hızlı ve kolaydır.
Her yıl: burada, pop-rock-klasik müzik ve spor aktiviteleri düzenlenmektedir. Burada, akla gelen bütün sanatçılar konserler vermiştir.

İngiltere Manchester

 

CHİNATOWN

George Street ve Faulkner Street arasında bulunan mahalle, ilk olarak 1970’li yıllarda kurulmuştur ve günümüzde: şehir giriş kemeri ile ilgi çekmektedir. 1987 yılında tamamlanan ve Faulkner caddesi üzerinde bulunan bu giriş kemeri: Çin tarafından hediye olarak gönderilmiştir ve Avrupa’nın üçüncü büyük kemeridir. Trafik burada kemerin altından akmaktadır. Çin mahallesi: Londra’da bulunandan küçüktür, ama daha düzenlidir. İngiltere ülkesinin ikinci büyük Çin mahallesidir.

Ayrıca: yine burada Çin ve Doğu Asya ülkelerinin yemek çeşitlerini sunan restoranlar ve Çin gıda maddeleri satan marketler ve dükkanlar ilgi çekmektedir. Ayrıca: birçok Çinli, şehirde burada toplanmaktadırlar. Ancak: Çin Yeni Yıl etkinliklerinde: Çinliler, yerli halk ve turistler tarafından burası adeta işgal edilir. Binlerce ziyaretçi bölgeye gelirler. Ziyaretçiler: aslan dansı ve ejderha dansları ile ağırlanırlar. Ayrıca, Çin Yeni Yıl kutlamaları sırasında: havai fişek gösterileri düzenlenir. 2013 yılında bu gösterileri 75 bin kişinin izlediği söyleniyor.

Tüm bunların yanında: burada turistik küçük hediyelik eşyalar satan birçok dükkan ve tezgah bulunur. Evet, bu otantik bölgeyi mutlaka ziyaret etmenizi öneririm. Ancak: akşam saatlerinde sokaklarda çok sayıda sarhoş bulunuyor, pek akşam saatlerine kalmamak gerekir.

 

RUSHOLME BÖLGESİ

Rusholme bölgesi: şehir merkezine, yalnızca 5 dakikalık bir taksi yolculuğu mesafesindedir. Otobüs kullanırsanız, buraya 10 dakikada ulaşırsınız.

 

CURRY MİLE

Rusholme bölgesinde: Oxford Road yakınlarındadır. 1 kilometre uzunluğundadır ve “carry” yemekleri servis edilen restoranlarla, nargile kafeler ve tatlı evleriyle doludur. 70’den fazla mekan bulunduğu söyleniyor. Burada, ayrıca: fastfood restoranları ve Hindistan kökenli kumaş ve takıların satıldığı dükkanlar bulunmaktadır.

Bunlar: tüm gece boyunca sabahın erken saatlerine kadar hareketlidir. (gece 3-4 e kadar açıktır) Zaten üniversitenin çeşitli kampüslerine yakın olması nedeniyle, öğrencilerin büyük çoğunluğu buraya gelmektedirler.
Burası: Hindistan dışında en çok Hint restoranının bulunduğu yer olarak bilinmektedir. Burada ziyaretçilere önerebileceğim birkaç restoran hakkında bilgi vermek isteyorum.

 

Mughli 

Hindistan ve Pakistan mutfağının ürünlerinin sunulduğu bu restoran: aileler için uygundur. Menüde, taze hazırlanan geleneksel ve çağdaş yemekler, vejeteryan, et ve deniz ürünlerinden oluşan geniş bir yelpaze sunuluyor. Restoran genellikle günlük gece saat: 01.00-02.00 ye kadar açıktır.

 

Spicy Hut

Pakistan kökenli bir restorandır. Buraya: Milli Curry Chef ödülü verilmiştir. Telefonla sipariş yani paket sistemi de bulunmaktadır. Her gece, saat: 01.00-03.00 e kadar açıktır.

 

Shere Khan

Manchester şehrinin en ünlü Hint restoranıdır ve burada açılan türlerinin ilk örneğidir. Bu efsanevi Rusholme restoranı, kapılarını 1987 yılında açmıştır. Takip eden süreçte, bir restoranlar zincirine neden olmuş ve Hint mutfağı ile modern tasarımın birleştirilmesinde öncülük etmiştir.

 

Nawaab

Bu mekan: Ocak 2002 tarihinde açılmış ve popüler olmuştur. Zarif bir ortamda, sıcak ve samimi bir atmosfer yaratılmış, personel gayet güzel servis yapmaktadır. Mutfak: Kuzeyin “Curry Kings” ödülünü kazanmıştır.

 

CHESHİRE-KNUTSFORD

 

ROLLS ROYCE

Manchester Road-Cheshire-Knutsford bölgesindedir.
Mayıs 1904 tarihinde: Rolls-Royce oluşturulmuştur. Henry Royce başarılı bir mühendis ve Charles Rolls ise bir otomobil galerisi sahibidir ve bir anlaşma yaparlar. Takip eden süreçte ise: bir dizi otomobil üretilir ve 1907 yılında “Gümüş Hayalet” olarak isimlendirilen marka: dünyanın en iyi araçlarını oluşturmaya başlar.

Yine aynı dönemde, bu araçlar 14.371 kilometre arıza vermeden çalışınca, efsanevi pürüzsüz araba ortaya çıkar. Gümüş hayalet: 1907 yılında tanıtılmış ve 1925 yılına kadar üretimde kalmıştır. Onun başarısının ardından şirket: Nightingale Road Dery bölgesindeki özel fabrikasına taşınmıştır.

Evet: Rolls Royce fabrikasını veya üretim tesislerini gezmek mümkün değil, ancak Manchester denilince, bu dünyaca ünlü markanın çıkış yeri olarak bilinir ve bilgi vermek için bunları yazdım. Machester sokaklarında Rolls Royce araçlar görebileceksiniz.

 

FARM CENTRE PRESWİTH

 

İngiltere Manchester

HEATON PARK

Bu park alanı: şehir merkezinin 4 km. kuzeyinde, Farm Centre Prestwich bölgesindedir.
Burası: Manchester şehrinin kenarında tarihi bir alandır. Burada: oyun alanları, kafeler, hayvanat bahçesi, Tramvay müzesi, bowling yeri, golf sahası, botla göl gezisi ve binicilik yerleri bulunmaktadır. Ayrıca: yine burada açık hava konserleri, drama ve tiyatro gösterileri düzenlenir.

Heaton Hall

Burada: iç dekorasyon, mobilya koleksiyonu, müzik aletleri ve müzik odası ilgi çekmektedir.

Hayvan Merkezi

Her gün saat: 10.30-15.30 arasında açıktır. Burası tam bir hayvanat bahçesi değil, özellikle çocukların ilgisini çekecek: inek, keçi, tavşan, kümes hayvanları ve koyunlar vardır. Ayrıca: bir de temalı oyun alanı bulunuyor.

İngiltere Manchester

Smithy Lodye&Grand Lodge

Benzersiz deneyimler dolu bir hafta sonu geçirmek isteyenler, bu 18. yüzyıl yapısını tercih ediyorlar. Burası: 2 katlı batı ve doğu kanatları ve büyük bir zafer takından oluşmaktadır. Taş ve kumtaşından inşa edilmiştir. Kemerin üzerinde, çatının altında kiler bulunmaktadır. 2001 yılında restore edilerek modern hale getirilen tesisler de konaklamak mümkündür.

 

QUEEN PARKI

Heywood bölgesindedir.
Park ilk olarak: 1879 yılında Kraliçe Victoria tarafından: Heywood halkına sunulmuştur.
Aileler için çok uygun olan bu park alanında: fantastik bir oyun alanı ve büyük bir kafe bulunuyor. Ayrıca: bir göl vardır. Park alanında, bunların yanında: Lodge House ve Victoria havuzu da dahil olmak üzere, birkaç ince ve özgün binalar ve yapılar bulunmaktadır.
Park alanı: 2010 yılında “Ülkenin en sevilen yeşil alanı” olarak seçilmiş ve “Yeşil Bayrak” ödülüne layık görülmüştür.

 

PRESTWİCH FOREST PARK

Prestwich bölgesinde Park Lane adresinde bulunan bu parkta, yaklaşık 200 hektarlık alanda ormanlık ve açık alanlar bulunuyor. Burada, düzenli etkinlikler ve faaliyetler, çocuk oyun alanları ve bisiklet biniş yolları bulunuyor. Tek sıkıntı yağmurlu bir gün veya yağmur ardından burayı ziyaret etmemeniz gerektiğidir, çünkü büyük oranda çamur oluyor.

 

İngiltere Manchester

MANCHESTER MÜZESİ

Manchester Üniversitesinin bulunduğu yolun karşı tarafındaki eski mimari idare binasındadır.
Yani: Oxford Road yolunadır.
Müzeye giriş ücretsizdir ve her gün saat: 10.00-17.00 arasında açıktır.

Müze Şubat 2023’te yeniden açılmasının ardından, modern bir uzantı ve güzel galeriler (eski favorilerin yanı sıra) ile meraklılar için fırsatlar sunuyor. Yeni bir sergi salonu, Aidiyet galerisi, Lee Kai Hung Çin kültür galerisi ve British Museum ortaklığı olan Güney Asya galerisi bulunmaktadır.

Mısır’ın Altın Mumyaları, ABD ve Çin’de başarılı bir turun ardından yeni Sergi Salonunda açılan ilk gişe rekorları kıran sergidir.

Sergi Salonu:

Açılış sergisi Mısır’ın Altın Mumyaları, ziyaretçilere müzenin birinci sınıf Mısır ve Sudan  Koleksiyonuna benzersiz bir erişim sunmaktadır. Manchester Üniversitesinin yeni araştırması aracılığıyla antik Mısr’ın Viktorya önemi anlatıları, 100’den fazla nesne ve 8 mumyanın yer aldığı Birleşik Krallık’taki ilk sergi, ABD ve Çin’de oldukça popüler bir turu takip ediyor ve Mısır’ın Yunan-Roma dönemindeki (MÖ 332-ms 395) öbür dünya hakkındaki inançlara dair zengin bir bakış açısı sunuyor. Fayum portlere olarak bilinen özenle dekore edilmiş mumyalar da dahil olmak üzere öne çıkan oldukça güzel eserler vardır.

 

Güney Asla Galerisi,

Britihs Museum Ortaklığıyla oluşturulmuştur. Burası; Birleşik Krallık’ta Güney Asya diasporasının yaşanmış deneyimlerini ve katkılarını kutlayan ilk kalıcı galeridir. Topluluk liderlerini, eğitimcileri e sanatçıları içeren bir gurup olan Güney Asya Galerisi Kollektifi ile birlikte küratörlüğü üstlenen galeri, Güney Asya ile Britanya arasındaki bağlantıyı ve İmparatorluğun mirasının yanı sıra çağdaş Güney Asya Kültürü ve yaratıcılığını, bugüne kadar keşfedilmemiş perspektifleri keşfetmeyi sağlar. 6 antolojiye ayrılan Kolektif: kolektifin büyük babasından birinin I. Dünya savaşı üniforması, Bengladeş’ten ithal edilen ve Manchester’deki topluluklar tarafından dekore edilen bir çekçek dahil olmak üzere 140 eser aracılığıyla çeşitli konular ele alınmaktadır.

 

Lee Kai Hung Çin Kültür Galerisi:

Burası, kişisel göç, dostluk ve işbirliği hikayelerini öne çıkarıyor. Burada Manchester ile Çinn arasındaki tarihi ve çağdaş bağlantılardan yararlanılıyor. Şehrin dört bir yanındaki kültürel ortaklıkların nadiren sergilenen ve hiç sergilenmeyen koleksiyonların sergilendiği bu alanda, ziyaretçiler geç Qing hanedanı (1636-1912) mavi yalı çapkını tüyleriyle süslenmiş Mançu başlığı, İmparatoru gösteren 20 metrelik parşömen gibi kişisel hikayeleri ve nesneleri görebilirler. 18’nci yüzyılda Kangxi’nin Pekin sokaklarında geçen doğum günü alayları ve bir zamanlar nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan ama onlarca yıldır süren ulus ötesi koruma çabalarının ardından şimdi Çin’de gelişen bir tahnitçilik milu geyiği var. Gece gökyüzü takımyıldızı aynı zamanla insanları kültürel alışveriş ve performanslar yoluyla bir araya gelmeye ve bağlantı kurmaya teşvik eder.

Dinozor Gösterisi

Paleontoloji meraklıları, tarihi Fosiller Galerisinin yanındaki yepyeni Dinozor sergisinde bir paleontolog gibi düşünmenin ne demek olduğunu öğrenebilirler. Burada tarih öncesi devlerle tanışabilirsiniz. Müzenin en çok ziyaret edilen sergilerinden biri olan Tyrannosaurus rex Stan ve onun yeni eklentisi, Nisan Tenontosaurus’dur. Kretase dönemine kadar uzanan ve ABD’nin Montana kentinde bulunan Nisan ayısına iskeletin yeniden dört ayak üzerinde durmasını sağlamışlardır.

Evet: 1821 yılında bir doğal tarih müzesi olarak kurulan bu müzeyi mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.

 

İngiltere Manchester

MANCHESTER ART GALLERY-SANAT GALERİSİ

Lancashire bölgesinde, Mosley Street adresinde, Chinatown’a yakındır.
Pazartesi-Pazar günleri arasında, her gün saat: 10.00-17.00 arasında ziyarete açıktır. Giriş ücretsizdir, Perşembe günleri çıkış saati: 21.00’dir.

Sanat Galerisi, 200 yıldır şehir yaşamının merkezinde yer almaktadır. Kökeni 1823’te kurulan Kraliyet Manchester Edebiyat, Bilim ve Sanat Teşviki Enstitüsünden bu yana, 1882’den bu yana Manchester Şehir Konseyinin bir parçasıdır. Galeri, sivil düşüncenin ve kamusallığın bir mekanı olarak ücretsiz ve halka açıktır.

Burada, muhteşem Victoria ve çağdaş bir ortamda, ülkenin en iyi sanat koleksiyonlarından birisi sergilenmektedir. Daimi sergide: 20. yüzyıl İngiliz sanat eserleri bulunmaktadır. Bunlar: Raphael öncesi resim, el sanatları ve tasarımlardan oluşmaktadır.

Galeri son zamanlarda: şehirde “Yılın En çok ziyaret edilen yeri” ödülünü kazanmıştır ve bu yüzden bulmak kolaydır.

İngiltere Manchester

JODRELL BANK DİSCOVERY MERKEZİ

Manchester Üniversitesi Macclesfield Cheshire-adresinde bulunan bu merkez: her gün saat: 10.00-17.00 arasında açıktır ve giriş ücreti, erişkinler için 7 paund, çocuklar için 5 paunddur ve aileler için özel indirim uygulanmaktadır.
Jodrell Bank Discovery Cente bölgesinde: Galaxy Gardens, Uzay Bahçesi ve Arboretum alanları bulunmaktadır.
Yani: bir fizik ve astronomi okuludur da denilebilir.

Uzay teleskopu bölgesinde: evrenin harikalarını keşfedebilirsiniz. Buradaki sergi salonu: gerek yetişkinler ve gerekse çocuklar için bir dizi etkinliklerle doludur. Lovelt Teleskopu ise, muhteşem manzarayı seyretme imkanı vermektedir. Teleskopun çapı: 76 metre ve yüksekliği 89 metredir. Teleskopun nasıl çalıştığı hakkında bilgiler verilmektedir ve ardından teleskopun çevresinde yürüyüş yapabilirsiniz.
Cafe’de: taze mevsimlik yiyecekler ve içecekler bulunmaktadır ve burada kısa bir mola vererek, muhteşem manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.

 

MERKEZ KÜTÜPHANESİ-CİTY LİBRARY

Pine Street, St Peter Meydanında bulunan burası şehir kütüphanesidir.
Şehrin en iyi ve en sevilen binalarından birisindedir. Dairesel mimarisi ilgi çekmektedir. 1930’larda inşa edilen binada, yakın zaman önce yenileme yapılmıştır.
Yapının, yuvarlak kubbeli ve büyük sütunlu mimari stili ilgi çekmektedir. Mimari stil Neoklasiktir. İç bölümde: yuvarlak okuma salonu popülerdir. Bodrumda ise bir tiyatro bulunur.

 

FREE TRADE HALL

Peter Street üzerinde bulunan yapı: şehrin en tanınan yerlerinden birisidir.
1853 yılında inşa edilmiştir. 1920 yılında, yapı Manchester Corporation tarafından satın alınmıştır. Ancak: 1940 yılında bombalanır 1950 yılında yeniden inşa edilir ve 1951 yılında konser salonu olarak açılır. Halle orkestrası, uzun yıllar burada konserler verir ve 1996 yılında Bridgewater Hall binasına taşınır. Free Trade Hall binası ise, Manchester City konseyi tarafından kullanılır. 1997 yılında sivil toplum kuruluşlarının muhalefetine rağmen, yapı satılır ve 263 odalı bir otel olarak düzenlenir ve 2004 yılında otel hizmete girer.

Şık İtalyan palazzo temalı mimarisi: yıllar içinde birçok klasik ve pop konserlerine ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca, yapı, yine tarihi süreç içinde çeşitli tarihi etkinliklere ev sahipliği yapmıştır. Örneğin: 1904 yılında Winston Churchill: İngilterenin politikasını savunan konuşmasını burada yapmıştır.

 

ICC-İNTERNATİONAL CONVENTİON CENTRE-ULUSLAR ARASI KONFERANS MERKEZİ

St Peter meydanındadır.
Şık mimarisi ve tarihi Victoria özelliklerine sahip, merkezi bir konumdaki merkez: önemli bir yapıdır ve önceki yıllarda “G-Mex Merkezi” olarak tanınmaktadır. 1880’lerde yapılan merkez: 1980, 2008 ve 2009 yıllarında yenilenmiştir. Her yıl, çok sayıda büyük sergi, konser ve tiyatro etkinlikleri burada düzenlenmektedir. Tiyatro tarzı 250 metre karelik oditoryum tipindeki sahnesi bulunan solunda, 800 koltuk kapasitesi bulunmaktadır.
Ayrıca: 2002 yılındaki Commonwealt Oyunları sırasında, jimnastik etkinlikleri, burada yapılmıştır. Halter yarışmaları da burada düzenlenmektedir.

 

SACKVİLLE PARK-WHİTWORTH GARDENS

Greater Manchester, Venice Street adresindedir.
1900 yılında planlanan ve düzenlenen bu parkın en büyük özelliği: 2001 yılında yapılan ve burada bulunan “Alan Turing” heykelidir. Heykel dökme olarak Çin’de yapılmıştır. Bir banka oturmuş olarak tasvir edilmiştir. Solunda Manchester Üniversitesi, sağında ise Canal Street görülür.
Bu kişi: modern bilgisayarın babasıdır. Enigma şifreleme makinesini icat etmiştir.
1954 yılında iki yıllık mahkumiyet kararı aldıktan sonra intihar etmiş ve ölmüştür. İntihar ederken: siyanürle kendisini zehirlemiş ve yanında yarısı yenmiş bir elma bulunmuştur. (Elma simgesi, bu olay ile bağlantılıdır)
Bunun üzerine: şehirde eşcinseller tarafından eylemler düzenlenmiştir.

 

Turing: elinde yasak aşkı temsil etmek için kullanılan bir sembolik elma tutmaktadır. Ama, elma aynı zamanda, ilham nesnelerinin bir meyvesi olarak tasvir edilmektedir. Çünkü: Isaac Newton: yerçekimi teorisini elma ile gerçekleştirmiştir. Evet: Turing: gaylar için bir simge olarak kabul edilmektedir.

Park alanındaki bir diğer heykel: Beacon heykelidir. Bu heykel, İngiltere’nin : HIV yani AİDS hastaları için, tek kalıcı umut heykelidir. Heykel: Boyn Daniel tarafından tasarlanmış ve 2000 yılında inşa edilmiştir. Dünya AIDS gününde, heykelin önünde mumlar yakılır.
Park özellikle geyler tarafından seçilmiş olup, parkın diğer tarafında ise, çoğunlukla gey barları bulunuyor.

 

PİCCADİLLY GARDENS

Kuzey Mahallesinde-Greater Manchester, Piccadilly bölgesindedir.
İlk olarak 1755 yılında düzenlenmiş ve günümüzdeki görünümüne 2003 yılında kavuşmuştur. Park alanı: Piccadilly meydanı ve evlerin-ofislerin doğu kenarında bulunmaktadır. Mağazalar birkaç dakika uzaklıktadır.
Park alanının en büyük özelliği: havaya doğru su püstürten fiskiyeleridir ve İngilizler, bunların arasından geçerek ıslanırlar ve ilginçtir, asla üşümezler.
İnsanların şehirdeki başlıca buluşma yeri olan bu parkın bir diğer özelliği: şehir merkezindeki birçok otobüs hattının ilk durak noktası olmasıdır. Yani, önemli bir ulaşım noktasıdır. Son bir not: park genellikle gençlerden oluşan büyük topluluklar tarafından yoğun olarak tercih ediliyor ve bunlar zaman zaman çevreyi rahatsız ediyorlar. Ayrıca: güneşli havalarda bu park alanında yer bulmak imkansızdır.

 

İngiltere Manchester

URBİS-ULUSAL FUTBOL MÜZESİ

İngiltere Manchester: Cathedral Gardens bölgesindedir.
Bu yapı: şehir ziyaretçilerinin ilk durak noktasıdır. Mimar İan Simpson tarafından tasarlanan yapı, 2002 yılında tamamlanmıştır. 2012 yılında ise, burada “Ulusal Futbol Müzesi” açılmıştır. Şehirde inşa edilen ilk cam yapı, 6 katlıdır ve ziyaretçiler üst kattaki sergilere asansör ile ulaşırlar. Yapının dış bölümü ise, yatay şeritler halinde düzenlenmiş, 2200 cam bölmeden oluşmaktadır.

Müze; 4 galeri, 6 interaktif oyun, ayrıca heyecan verici bir sergi programı, rehberli turlar ve atölye çalışmaları ile keyif alınacak bir yerdir. Saha galerisinde ikonik lig kupaları bulunmaktadır Maç Galerisinde orijinal oyun kuralları görülebilir. Plav Galerisindeki etkileşimli Futbol oyunlarıyla becerilerinizi test edebilirsiniz. Skor Galerisindeki özel sergilerden oluşan sezonluk programı keşfedin.

Evet, sergilenenler arasından öne çıkanlardan bazıları: 1930 Dünya Futbol Şampiyonası finalinde kullanılan iki top, 1966 Dünya Kupası finalinde kullanılan top, Maradona’nın eliyle attığı golün olduğu maçta giydiği forma.
Evet, günümüzde yılda 400 bin kişi, burayı ziyaret etmektedirler. Giriş ücretsizdir. Özellikle, en üst kata asansörle çıkıp şehrin muhteşem manzarasını izlemeyi sakın ihmal etmeyin.

İngiltere Manchester

 

CONCORDE-RUNWAY VİSİTOR PARK

İngiltere Manchester: Sunbank Lane, Altrincham bölgesinde, Manchester havaalanı yakınındadır.
Burada: çocuk oyun alanı bulunmaktadır. Ancak: buranın en büyük özelliği: halkın piknik yaparken, iniş yapan uçakları izleyebilmesidir. Burada: restoranlar, piknik alanı ve bir de havacılık dükkanı bulunmaktadır.
Öte yandan: yine buranın en büyük özelliği: Concorde uçağının sergilendiği bir hangarın bulunmasıdır.
Hangarda sergilenen bu uçak: şimdiye kadar yapılmış en ünlü uçaktır ve dünyanın bu ilk süpersonik uçağı: havaalanında rehberli turlarla birlikte turistlere gezdirilmektedir.
Concorde yolcu uçakları: 30 yıllık bir süreçte sonra, Kasım 2003 tarihinde görevden alınmışlardır. Burada sergilenen uçak ise, British Airway tarafından kullanılan son Concorde uçağıdır.
Öte yandan: İngilizler, bunu o kadar güzel pazarlıyorlar ki, inanılmaz. Hangardaki dünyaca ünlü uçağın kanatları altında: büyük toplantılar, yemek ve sergiler düzenleniyor. 1600 m.karelik alanda, 750 kişi oturma kapasitesi yaratılıyor. Ana binanın içinde ise, 40 ve 75 kişilik iki küçük toplantı salonu bulunuyor. Concorde yanında, DC-10 uçağı ve kabinine de ulaşabilirsiniz.
Evet, Concorde uçağını görmek istiyorsanız, bu rehberli turlara katılabilirsiniz. Ücret 13.5 paund.

 

THE BARTON SWİNG BRİDGE-BARTON SU KANALI-SWİNG AQUADUCT

İngiltere Manchester; Şehir merkezinin 4 km. batısında: Stretford ve Worsley arasındadır.
Trafford, İnwell adresinde bulunan bu su kemeri: Manchester Trafford Park alanındadır ve şehre, Victoria döneminde uzanan, uzun kanal ağının bir parçasıdır. Worsleyde bulunan kömür madenleriyle, Manchester şehir merkezi arasındaki bağlantıyı sağlar. Kanaldan, 400 tonluk gemiler rıhtıma ulaşmak için geçebilmektedirler.
Mühendislik harikası olan bu yapı: sanayi devrimi sırasında bölgeye çok zenginlik getirmiş ve dünyanın ilk ve tek salıncak su kemeri olarak bilinmektedir. Köprü: 1894 yılında açılmıştır. 1450 ton ağırlığında ve 100 metre uzunluğundaki demir köprü: 90 derece döndürülmektedir. Köprü: su seviyesinden yaklaşık 2.7 metre yüksekliktedir.
Günümüzde bölge: yürüme, bisiklet yolu ve dar gemilerle gezi için kullanılıyor.

İngiltere Manchester şehrindeki gece hayatı hakkındaki yazım için  Manchester Gece hayatı

İngiltere Manchester şehrinde alışveriş hakkındaki yazım için  Manchester, Alışveriş

 

İspanya Ronda

İspanya Ronda

Malaga şehrine bağlı bir kasabadır. Malaga Ronda arasındaki uzaklık, araba ile 1.5 saattir.

Endülüs bölgesinin en çok ziyaret edilen 3’ncü şehridir.

İspanya’nın en çok ziyaret edilen, beyaz Endülüs kasabalarından biridir. Nüfusu yaklaşık 34 bin kişidir.

Yüksek kayalık bir vadi üstünde kurulmuş olan ve tarih kokan bir yerdir. Kasaba Ronda dağlarında, 723 metre yükseklikte kurulmuştur. Yıl boyunca, kıyıdan daha soğuk bir iklime sahiptir.

Guadiaro nehrinin bir kolu olan Grande nehrinin bulunduğu derin bir vadi (El Tajo de Ronda) ile bölünmüş iki tepe üzerinde yer almaktadır.

Tarihi şehir bölgesi ve farklı mimarisiyle, kesinlikle görülmesi gereken yerlerin başında gelir.

Amerikalı sanatçılar Ernest Hemingway ve Orson Welles, birçok yaz dönemini Rondo’da geçirmişlerdir. Her ikisi de Ronda’nın güzelliği ve ünlü boğa güreşi gelenekleri hakkında yazılar yazmıştır. Böylece Rondo’nın zaman içinde popülitesine katkıda bulunmuşlardır.

 

Tarihi

İspanya’nın en eski şehirlerinden birisidir.

711 yılında Moors tarafından fetih edilince, Rondo tüm bölgeyi kontrol eden bir şehir haline gelir.

Roma ve Vizigot binalarının yerini, Müslüman camileri ve binaları alır.

Arap hamamları, Mondragon Sarayı gibi birçok önemli yapı inşa edilirken, surlar, yüzyıllar boyunca geliştirilip güçlendirilir.

Daha sonra, Cordoba Halifeliğinin düşmesiyle, şehir, Ronda’nın eski mahallesindeki mevcut İslami anıtsal mirasın büyük bir kısmının yaratılacağı, bağımsız bir krallık olan Ronda’nın Taifası oldu.

Uzun bir kuşatmanın ardından, su yatakları işgal edilerek şehir susuz bırakıldı ve 22 Mayıs 1485 tarihinde Katolikler (Katolik hükümdarlar Ferdinand ve Isabella) şehri ele geçirdi ve İslami dönem bitti.

Fetihten sonra İslami yapıların üzerine, yeni unsurlar inşa edildi, camiler kiliseye dönüştürüldü.

1570 yılında bir ayaklanmadan sonra Moors, şehirden kovuldu ve Ronda tamamen Hıristiyan kasabası oldu.

18’nci yüzyılda şehrin sembolü olan, Puente Nuevo (Yeni köprü) ve arena inşa edildi.

 

GEZİLECEK YERLER

İspanya Ronda

Plaza de Toros de Ronda-Ronda Kraliyet Süvarileri Arenası

Kral II Felibe, 1573 yılında Ronda’da sürücü eğitimini geliştirdi ve böylece atların gerekli yönetimi sağlandı. Burada kurulan birim, şehirde Orta Çağdan beri, İspanya’da geleneksel olduğu gibi boğalarla beceri oyunları da dahil olmak üzere, binicilik egzersizleri için bir alan ayrıldı.

Endülüs boğa güreşleri için inşa edilen, en eski arenadır ve halen kullanımdadır. Burada yılda bir kez boğa güreşi düzenleniyor.

Yörede boğa güreşinin yükselmesi, Tagus of Ronda üzerindeki büyük yeni köprünün mimarı Martin de Aldehuela tarafından 1784 yılında arenanın açılmasıyla arttı. İnşaat altı yıl sürdü. Yapı: anıtsal bir planla kumtaşından tasarlandı. Mimari tasarımın asaleti, çift revak galerisi ve açık sıraların çıkarılması öne çıktı. Meydan dairesel şekildedir.

66 metre çapındadır. 136 Toskana sütunu bulunur. 6000 seyirci kapasitelidir. Seyircilerin göremediği, koltuk sıralarının altında bekleyen boğalar ve atlar için kafes kutular var.

Ancak, arena, açıldıktan bir süre sonra o yılki boğa güreşi etkinliği, tribünlerin kısmen çökmesine neden olmuş ve bu da yapının 1785 yılında tamamlanana kadar onarım için geçici olarak kapatılmasına neden olmuştur.

18’nci yüzyılda, yaya boğa güreşleri, boğayla oynanan oyunlarda şövalyelerin yerini aldığında, Ronda’da Romero ailesi ortaya çıktı ve üç nesil boyunca ilk kez en eşsiz boğa güreşçilerini bir araya getirdi.

Ama özellikle Pedro Romero (1754-1839) öne çıktı. Kendisi, 5000 den fazla boğayı öldürdükten sonra emekli oldu. Kişiliği, cesareti, becerisi ve estetik duygusuyla toplamsal saygı kazandı.

Dikkat burayı ziyaret ederseniz, her yere giriş ücretlidir ve boğa güreşleri arenasına gitmenizi önermiyorum. Çünkü verilen ücrete değmez. Sadece müze bölümü çok güzel. Müze bölümünde Pablo Picasso’nun bazı eserleri sergileniyor.

 

La Casa del Rey Moro

18’nci yüzyılda inşa edilmiştir.

Yapı, Ronda’nın Magribi dönemine ait gerçek ve önemli kalıntıyı bünyesinde barındırıyor. (Su madeni) 14’ncü yüzyılda Ronda sürekli olarak Granada’nın Moors’u ile Sevilla’nın Hıristiyanları arasındaki çatışmalarda, sık sık kuşatıldı ve kuşatan her ordunun ilk hedefi su kaynağıydı.

İddiaya göre, Hıristiyan esirleri köle işçi olarak kullanan Ronda’nın Mağribi kralı Abomelik, aşağıdaki Guadelevin nehrinden su getirilmesini sağlamak için, geçidin taş duvarlarına basamakların kesilmesini emretti. Bir sır olarak tasarlanmış olsa da oldukça açık olmalı, çünkü Hıristiyanlar arasında “Ronda’nın su tulumları taşırken ölürsünüz” yaygın bir bilgiydi.

Yıkılan merdivenler 1911 yılında restore edildi. Başlangıçta 365 basamak vardı. Bugün gizemli bir şekilde, 300’den az vardır. Bu dolu bir su tulumu olmadan bile, çıkılması oldukça zor bir merdivendir.

Basamaklar: en önemlisi Sala de Secretos (Sırlar Odası) olmak üzere çeşitli odadan geçer. İsim, karanlık işler ve gizli ayinler hakkında ürkütücü düşünceler çağrıştırıyor, ancak gerçek böyle değildir. Duvara yakın, ancak odanın zıt uçlarında duran iki kişi, birbiriyle mükemmel bir şekilde konuşabiliyor. Ancak sözleri ortada duran hiç kimse tarafından tamamen duyulmuyor.

Sonunda, sonsuz gibi gelen bir yürüyüşten sonra, son kapıya ulaşılır ve ziyaretçi vadinin dibinde bozulmamış bir ortamı görür. Ronda şehrinin trafiğinin sesleri biter ve duyulabilen tek şey kuşların cıvıltısı ve suyun sesidir.

60 metre derinliktedir.

206 basamaklı bir merdivenden inilince, oldukça güzel bir bahçe ve tavus kuşları görülebilir.

Magribi tarzı bahçeler, daha da yenidir.1912 yılında Fransız bahçıvan Jean Claude Forestier tarafından tasarlanmıştır.

Ancak merdivenler son derece tehlikelidir. Özellikle çıkışta aşırı zahmetlidir. Bu arada, merdiven basamaklarının düzensiz, ara sıra nemli ve birçok yerin kötü aydınlatılmış olduğunu da unutmamak gerekir.

Ernest Hemingway “Çanlar kimin için çalıyor” isimli eserinde, bu köprüden ilham almıştır. Romanda, İspanya iç savaşının başlarında, Milliyetçi sempatizanların infazı anlatılıyor. Cumhuriyetçiler, Milliyetçileri, bir Endülüs köyündeki uçurumdan atarak öldürürler. Hemingway romanda, Ronda’da El Tajo kayalıklarında meydana gelen cinayetlerden etkilenmiştir.

 

KÖPRÜLER

Tajo kanyonu üstünde, 3 köprü bulunmaktadır. Hepsi de şehrin en etkileyici özelliklerinden bazılarıdır. Bunlar:

1-Puente Romana (Roma Köprüsü): Köprünün temeli Roma dönemine dayanır. Ancak Arap döneminde yeniden inşa edilmiştir ve bu yüzden “Puente Araba” yani “Arap köprüsü” olarak bilinir.

2-Puente Viejo (Eski köprü): Puente San Miguel olarak da bilinir.

3-Kanyon boyunca uzanan Puente Nuevo (Yeni Köprü): Bu köprünü inşasına 1751 yılında başlanır ve 1793 yılında tamamlanır. Bu yüzden Nuevo yani Yeni köprü denilmiştir. Köprü, kanyon tabanından 120 metre yüksektedir. Köprülerin en uzunudur.

İspanya Ronda

Puente Viejo-Köprü

Ronda merkezindeki bu köprü, kesinlikle ziyaret edilmeye değerdir.

Guadelevin nehrini oluşturan geçit üzerindeki, üç köprüden birisidir.

Buradan, Ronda’nın eski kısımlarının duvarları boyunca güzel bir yürüyüş yapabilirsiniz.

Evet, köprü ilk olarak 17’nci yüzyılda inşa edilmiştir.

Yeni köprü ise, 18’nci yüzyıl yapımıdır.

Yapılma nedeni: eski İslam Medinası (şehrin eski bölümü) ile Katolik Ferdinand’ın Mayıs 1485 yılında, şehrin fetih edilmesinden sonra ortaya çıkan ve şimdi Padre Jesus mahallesi olarak bilinen yeni kasaba ile rahat bir şekilde iletişim kurabilmekti.

Ayrıca, basamaklı bir yokuştan geçerek, Arap hamamına ve Arap köprüsüne çıkılır.

Guadelevin nehrinin sellerinden, farklı zamanlarda hasar gören veya yıkılan köprü, farklı zamanlarda yeniden inşa veya restore edilmiştir.

Son olarak 1960 yılında yapılan restorasyon ile günümüzdeki görünümüne kavuşmuştur.

Köprü, tek kemerli olup, 31 metre yüksekliktedir.

Sonuç, mutlaka görün, ancak çok fazla güvenlik bariyeri ve korkuluk olmadığı için dikkatli olmanızı öneririm.

 

Puento Nuevo (Yeni Köprü)

Yeni köprü, Plaza de Toros de la Real Maestranza de Caballeria de Ronda ile birlikte, şehrin sembolü ve ruhunu oluşturur. Köprünün yapımı için iki proje vardı. 1735 yılında ilki, 35 metre yüksekliğinde bir kemerden oluşan ve çalışmaları sadece 8 ay süren, ancak 6 yıl sonra çökerek, yaklaşık 50 kişinin ölmesine neden olduğu için başarısız sayılan V. Felibe dönemi köprüsüdür.

Birkaç yıl sonra, 1751 yılında yeni bir çalışma başlar ve Mayıs 1793 tarihinde Ronda’daki Kraliyet Mayıs Bayramı kutlamalarına denk gelecek şekilde tamamlanır. Mimar Jose Martin de Aldehuela başkanlığındaki çalışmalarla: kesme taşlar üzerine 98 metre büyüklükteki yeni köprü yapılır. Böylece modern mahalle ve eski mahalle birleştirilir.

 

Plaza del Socorro

Yeni Ronda merkezindedir.

Ronda şehrinin en ikonik bölgelerinden biridir.

Merkezde: 1956 yılı yapımı Socorro of Ronda kilisesi ve meydanın çevresinde, ona canlı bir hava katan çeşitli barlar ve restoranlar bulunuyor.

 

Mondragon Sarayı

Marques de Villasierra Sarayı olarak da bilinir. Şehirdeki en önemli sivil anıttır.

Efsaneye göre, 14’ncü yüzyılda Fas Sultanı Abul Asan’ın oğlu, büyük kral Abbel Malik veya Abomelic’in ikametgahı olarak yaptırılmıştır.

Abomelic’in ölümünden birkaç yıl sonra, son Müslüman vali Hamet el Zengri’nin de bu sarayda ikamet ettiği bilinmektedir.

Hıristiyanlık dönemi; sarayın en önemli işlerinin yapıldığı dönemdir.

1569 yılında, Felibe II tarafından, Kaptan Don Melchor de Mohdragon’a hediye edilmiştir.

Ancak günümüzde binanın içinde Magribi dönemine ait hiçbir şey kalmamıştır.

Binanın cephesi, orijinal özellikleri ve çarpıcı detayları nedeniyle, belki de tüm Ronda’nın en ilginç ve mimari açıdan önemli yeridir.

Olağanüstü Mudejar kasetli tavanıyla, sarayın “Soylu Salonu” özel olarak anılmayı hak ediyor.

Günümüzde “Ronda Müzesi” buradadır.

 

Santa Maria La Mayor Kilisesi

Bölgede yapılan arkeolojik araştırmalara göre, bu kilise MS 5’nci yüzyıldan kalmadır. Erken dönem Hıristiyanlık bazilikası kalıntılarının çok yakınındadır. Aynı yerde, Medine yani eski Müslüman şehir yerleşiminin en büyük camisi İslami yönetim sırasında inşa edilmiştir. Bu camiden günümüze sadece mihrabın kemeri ve sunağın arkasına gizlenmiş süslemeli duvarın bir parçası gelmiştir.

Caminin yerine, Katolik hükümdarlar, şehrin fetih edilmesinden sonra, 1485 yılında yapımına başlanan ve ancak 17’nci yüzyıl sonunda bitirilen bir mabet yaptırmışlardır.

1580 depreminde bu yeni yapılan yapının bir kısmı yıkılmıştır. Ceviz ve sedir ağacından yapılmış, iki katlı zarif bir koro görülüyor.