Romanya denilince, akla ilk gelenlerden birisi de “Transilvanya” ve “Karpatlar” bölgeleridir.
Bu bölgelerde yer alan şehirlerin başında ise “Sibiu” geliyor.
Sibiu: Avrupa’nın en iyi korunan ortaçağ şehirlerinden birisidir.
1849-1865 yılları arasında, Transilvanya Prensliğinin başkenti olarak önem kazanmıştır.
Şehir, 2007 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilmiştir.
Eski şehir bölümü: nehirden yaklaşık 200 metre yukarıda bir tepede, nehrin sağ kıyısında bulunmaktadır. Yukarı şehir ve Aşağı şehir, iki ayrı bölümdür. Aşağı şehirde üretim yaygın iken, yukarı şehirde: ticaret yapılır.
Şehrin deniz seviyesinden yüksekliği 430 metredir. Şehirdeki ilk yerleşimcilerin MÖ.300 yıllarında buraya yerleştikleri tahmin edilmekle birlikte, ilk yazılı kaynaklar, MS.1191 yılında, şehirden söz etmektedir. Zaten şehrin tarihi sürecine bakıldığında: Alman yerleşimciler tarafından 12’nci yüzyılda inşa edildiği, 7 duvarlı kale olarak tanındığı, zamanla büyüyüp zenginleştiği görülür.
Romanya ülkesindeki ilk eczane, 1292 yılında Sibiu şehrinde açılmıştır. Brukenthal müzesi, yine ülkenin en eski müzesidir ve yine ülkede ilk hastane, 1187 yılında bu şehirde açılmıştır. 1544 yılında, Romen dilindeki ilk kitap, bu şehirde basılmıştır.
İklim durumuna gelince: şehir yakınlardaki dağların etkileriyle, ılıman iklim bölgesindedir. Yıllık yağış ortalamaları Şubat ayında en düşük seviyededir. Haziran ayında ise en yüksek düzeydedir. Nüfusun büyük bölümü: 17’nci yüzyılda buraya göç eden Sakson sömürgecileri Almanların torunlarından ve Romenlerden oluşmaktadır. Küçük bir Macar ve Yahudi topluluğu da bulunur.
Şehir: iki bölümden oluşmaktadır
Aşağı Şehir
Aşağı şehir: nehir ve tepe arasındadır. Oldukça uzun ve geniş bu bölümde, küçük ara sokaklar ve meydanlar bulunur. Dış surların çoğu: 19’ncu yüzyıldan kalmadır. Günümüzde, surlarda 4 kule görülür. Bölgenin en eski yapısı, 1292 yılından kalma bir kilisedir. Burası genel olarak üretim alanı olarak görev yapmıştır.
Yukarı Şehir
Burada Arnavut kaldırımlı sokaklar, renkli evler ve heybetli surlar görülür. Surlar üzerinde, Cibin nehrine bakan kuleler önem kazanır. Burası daha çok şehrin ticari merkezi olarak kullanılmıştır.
TURİZM
Şehirde: Transilvanya’nın en önemli sembollerinden olan; küçük evleri, mimari yapıları, parke taşlarıyla döşeli kaldırımları bulunan dar sokakları görebilirsiniz. Şehir gezisi, muhtemelen en fazla 2-3 saatinizi alacaktır. Kompakt bir şehir olması nedeniyle, kısa mesafelerde yürüyerek gezebilirsiniz.
Ancak, araç kullanmak isterseniz, şehirdeki toplu taşıma “Tursib” denilen yerel konsey denetimindeki bir şirket tarafından sağlanmaktadır.
Şehir içinde 20 otobüs güzergahı bulunur. Bu otobüslere, bir biniş bileti 1.5 ley olup, biletleri satış makineleri veya bilet kabinlerinden satın alabilirsiniz.
RESMİ TATİL GÜNLERİ
1-2 Ocak : Yeni yıl tatili
24 Nisan : Paskalya
1 Mayıs : İşçi Bayramı
1 Aralık : Milli Gün
25-26 Aralık : Noel tatili
ULAŞIM
Sibiu şehrine ulaşım için: Bükreş’ten trene binmeniz gerekiyor. Bükreş-Sibiu arasındaki tren yolculuğu yaklaşık 7 saat sürüyor. Uzaklık, 215 kilometredir. Tren istasyonu ile şehir merkezi arasındaki uzaklık: 10-15 dakikalık yürüme mesafesindedir .
GEZİLECEK YERLER
THE UPPER TOWN-ORASUL DE SUS-YUKARI ŞEHİR-ŞEHRİN TARİHİ MERKEZİ
Bu bölüm: şehirde: Roma-Katolik kilisesi ve Romanya’nın en önemli sanatsal bölümlerinden birisidir ve manzarası mükemmeldir.
THE GREAT SQUARE-PİATA MARE
Şehrin en büyük bu meydanı, ilk olarak, 1411 yılında tahıl pazarı olarak açılmıştır. Aslında, meydanın varlığı 1366 yılından bu yana bilinmektedir ancak yazılı belgelerde ilk olarak 1411 tarihinde söz edilmiştir. Sibiu şehrinin tarihi merkezidir.
Özellikle, 16’ncı yüzyılda şehrin merkezi haline gelmiştir. Önce “Kral Ferdinand Meydanı” denilirken, II Dünya savaşı arasındaki komünist dönemde, meydanın ismi “Der Grosse” olmuş, 1990 yılında ise, ilk ve özgün adı tekrar geri verilmiştir.
Takip eden yüzyıllarda da, ticari etkinlikler ve hatta ceza infazları için kullanılmıştır. Ortaçağ boyunca şehrin günlük yaşamında pek çok önemli olay ve halk toplantıları ve infazlar burada yapılmıştır. 1703 yılında ilçe yöneticisi Zabanius Sachs von Harteneck burada idam edilmiştir.
Meydanın uzunluğu 142 metre, genişliği 93 metredir. Bu ölçüler ile Transilvanya’nın en büyük meydanıdır.
Eski duvarlı şehir merkezindeki bu meydan: UNESCO tarafından “Dünyü Kültür Mirası Listesi”ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
Brukenthal Palace-Palatul Brukental-Brukenthal Müzesi
Meydanın kuzeybatısında bulunan saray: Romanya’nın en önemli anıtlarından birisidir. 1777-1787 yılları arasındaki 10 yıllık süreçte, Transilvanya Valisi Baron Samuel von Brukenthal için konut olarak yapılmıştır. Viyanalı mimar tarafından yapılmıştır.
Günümüzde: müze olarak kullanılmaktadır ve 1817 yılında açılmıştır. Sarayın hemen yanındaki “Moringer House” ise, şehrin 18’nci yüzyıldan kalan Barok mimari stildeki bir ev yapısı olarak önem kazanmaktadır.
Avrupa’nın ilk müzelerinden olan müzede: 15-18’nci yüzyıllar arasındaki döneme ait yaklaşık 1200 eser sergilenmektedir. Eserler, genel olarak Baron Von Brukenthal’ın: ilk koleksiyonlarından ağırlıklı olarak, 1759-1774 yılları arasında Viyana’da yaşadığı dönemde topladıklarından oluşmaktadır.
Baron: Transilvanya Büyük Prensliği Valisi olarak şehre döndükten sonra (1777-1787) yanında koleksiyonlarını getirmiş ve 800 resimden oluşan koleksiyonunu: Brukenthal Sarayı salonlarına yerleştirmiştir. Zamanla: koleksiyonlar satın almalar ve bağışlar yolu ile zenginleşmiştir. Şu anda: müze, sarayın zemin ve birinci katında bulunmaktadır.
Bunlar arasında: dini heykeller, simgeler, pul ve paralar bulunuyor. Özellikle: Baron Samuel von Brukenthal’in Avrupa resimleri koleksiyonu, 15-18’nci yüzyıllar arasında, Avrupa okullarına ait 1200 parça eseri barındırmaktadır.
Bunlar arasında: Rubens, Van Dyck ve Teniers gibi resim ustalarının eserleri görülmektedir. Ayrıca: 16’ncı yüzyıldan kalma bir gümüş koleksiyonu, cam simgeler ve başkaca 350 nadir eser sergilenmektedir.
Hatta: yukarıda da belirttiğim gibi, ilk Romence kitap burada basılmıştır, ilk matbaa makinası da burada görülebilmektedir.
Ayrıca, yine günümüzde burada etkileyici bir kütüphane bulunuyor. Kütüphanede, 300 bin civarında obje (el yazmaları, nadir yabancı kitaplar, eski Romanya ve Transilvanya kitapları, yeni kitapları, uzman dergileri) bulunmaktadır.
Biserica Romano-Catolica Church
Bu kilise, meydanın bir köşesinde, kuzey tarafında bulunmaktadır. Kilise şehirdeki “Cizvitler” tarafından kullanılmaktadır. Yapı: 1726-1738 yılları arasında, Barok tarzda yapılmıştır. Özellikle: iç duvarlardaki ve tavanlardaki freskler ve renkli resimler muhteşemdir.
Yan sunaklar pembe mermerler ve taş oymalar ile süslenmiştir. Sunak arkasındaki fresk: 1777 yılında, Anton Steinwald tarafından yapılmıştır.
Kilisenin içinde: 1744-1747 yılları arasında Transilvanya komutanı olan Otto Ferdinand de Abensberg’in taş mezarı bulunmaktadır.
Kilisenin arkasında ise “Catedrala Evenghelica” görülür.
Surlar
Şehir, Ortaçağ döneminde, Orta Avrupa’nın en önemli müstahkem şehirlerinden biri olmuştur. Şehrin çevresi tamamen surlarla çevrilmiştir. Güneydoğu surlarının büyük bölümü, günümüze kadar ulaşmıştır. Çünkü: en çok bu yönde saldırılar olmuş ve bu yüzden bu yöndeki surlar çok sağlam yapılmıştır.
Surlar: ilk olarak dış bölümde toprak höyük, sonra ikinci bir 10 metrelik sur ve sonra başka bir hatta: yine 10 metrelik duvar-sur bulunur. Bunlar arasındaki bağlantılar kulelerle sağlanır. Şehir ve savunma hatları arasındaki ulaşım ise, tüneller ve geçitlerle sağlanmıştır.
Evet: yüzlerce yıl boyunca etkinliğini sürdüren surlar nedeniyle, şehir, Avrupa’nın en güçlü ve korunaklı kalelerinden biri olmuştur. Şehrin orijinal surları: 39 savunma kulesi, 4 kapı ve 5 topçu bataryası ile desteklenmiştir. Kulelerden en önem kazananları: Harquebusiers kulesi, Marangozlar kulesi, Çömlekçiler kulesi ve Büyük kuledir.
Sibiu en Towers-Turnurile Sibiului-Konsey Kulesi
Cizvit kilisesinin hemen yanındaki bu kule: şehrin sembolü ve en ünlü eseridir. Giriş ücreti 2 leydir.
Yapı: 13’ncü yüzyıldan kalmadır ve yıllar içinde yenilerek günümüze kadar ulaşmıştır. Son olarak 1778 yılında düzenlenmiştir. Aslında piramit şeklinde yapılan çatı: 1826 yılında dört köşe kuleler yapılarak değişikliğe uğramıştır.
Kulenin güney duvarında, 2 aslan taş kabartması bulunuyor ki, bunların 13’ncü yüzyıldan kalma yani kulenin ilk orijinal yapısından kalma oldukları sanılıyor.
Kule: şehri çevreleyen surlardan şehre giriş kapısı olarak kullanılmıştır. Kule, yapıldıktan sonra: yüzyıllar boyunca, bir botanik müzesi, depo, bir yangın gözetleme kulesi, geçici bir hapishane olarak görev yapmıştır.
Günümüzde, kulenin en üst katındaki gözlem güvertesinden, tarihi şehir ve ötesinde Faragas dağlarının güzel görüntüsünü izlemek mümkündür. Kuleye dar bir kapıdan giriliyor ve spiral merdivenle, bir üst kata ulaşılıyor. Saat mekanizması sondan bir önceki kattadır ve son katta, biraz önce de söylediğim gibi, bir gözlem güvertesi bulunmaktadır.
1962-1998 yılları arasında, kule, Brukenthal Müzesinin bir bölümü olarak bazı sergilere ev sahipliği yapmıştır.
Belediye Başkanı Ofisi
Meydanın kuzey bölümünde bulunan ve 20’nci yüzyılın başlarında inşa edilen bina, günümüzde Belediye Başkanının ofisi olarak kullanılmaktadır.
COUNCİL TOWER-TURNUL SFATULUİ
Burası, eski Belediye Başkanının ikametgahı ve Konsey kulesidir. Kule: 12’nci yüzyılda inşa edilmiş ve şehir çevresindeki kale duvarlarında, ikinci bir giriş kapısı olarak kullanılmıştır. Kule: tarihi süreç içinde: botanik müzesi, tahıl ambarı, yangın gözetleme kulesi ve bir aralar da hapishane olarak kullanılmıştır.
THE LİTTLE SQUARE-PİATA MİKA
Konsey kulesinin kemerleri altındaki iki tünel kullanılarak: Büyük Meydandan, küçük meydana yani buraya ulaşılır. Günümüzde, küçük meydanın çevresinde: kafeler ve dükkanlar bulunur.
Muzeul de Etnoğraphie si Arta Popualara-Emil Sigerus Sakson Etnoğrafya Müzesi
Müzede: 19’ncu yüzyılda, Emil Sigerus tarafından toplanan: Transilvanya Sakson Halk Sanatı eserleri ve objeleri sergilenmektedir. Bunlar arasında bulunanlar: boyalı mobilyalar, kostümler, tekstil-nakış ürünleri ve seramik koleksiyonları görülür.
Muzeul de Istorie bir Farmaciei-Eczacılık Müzesi
Romanya ülkesinin en eski eczanesi yani 150 yıldır işletilen eczanesi, 16’ncı yüzyıldan kalma bir bina içindedir. 1972 yılında açılmıştır. Bir ofis, bir laboratuvar ve bir homeopatik sergiden oluşmaktadır.
Müzedeki vitrinlerde, 6000 adet tıbbı ekipman bulunur. Bunlar arasında bulunanlar: cerrahi torbalar, mikroskoplar, ahşap-çini-cam-bronz havanlar, kaseler, tıbbi aletler bulunmaktadır.
Özellikle: 1597 yılına tarihlenen, ilaç hazırlamak için kullanılan bronz havan ilgi çekmektedir. Ayrıca: Viyana tarzı dengeler ve ağırlık ölçüleri de bulunur.
HUET SQUARE-PİATA HUET
Bu meydanda: “Evanjelist Katedrali” ve birkaç gotik yapı daha bulunmaktadır.
Katedral: 1520 yılında, eski bir Roma Bazilika sitesinde yapılmıştır ve 5 sivri kulesi dikkat çekmektedir.
Kuzey duvarının büyük kısmında: 1445 yılında, Rosenau Johannes tarafından yapılmış büyük bir fresk görülür. Meydanın çevresindeki diğer binalarda, ağırlıklı olarak”Gotik” mimari stil görülür.
Şapelin hemen yakınında, Rahipler kulesi bulunuyor. Bunun yanında “City Hall” olarak kullanılan ve Thomas Gülden tarafından şehre bağışlanan bir ev bulunuyor. Katedralin çevresindeki yapılar 15-18’nci yüzyıla kadar uzanan kültür izlerini taşımaktadırlar.
THE LOWER TOWN-ORASUL DE JOS-AŞAĞI ŞEHİR
Nehir ve tepe arasında, aşağı şehir bulunur. Zaten ilk surlar ,bu aşağı şehir çevresinde gelişmiştir. Burada, dar sokaklarda dolaşırken, küçük meydanlara rastlayabilirsiniz. Ancak, mimari oldukça basittir.
Podul Minciunilor-Lies The Bridge
Dövme demirden yapılan bu köprü, şehrin en önemli sembollerinden birisidir.
Alt şehre: çeşitli dik sokaklar ve merdivenlerle ulaşılır. Bunlardan birisi de, Lies demir köprüsü altından geçmektedir.
Bu ferforje demir köprü: 1859 yılında, Fredericus Hutte tarafından inşa edilmiştir. Köprü süslemelerinde: rozetler, bitkisel ve neo-gotik geometrik motifler kullanılmıştır. Sibiu arması ise, kuzey taraftadır.
Burası: genç çiftler için bir gezinme yeridir.
Pasajul Scaritor-Passage
Alt şehir ve üst şehir bölümlerini birbirine bağlamaktadır. 13’ncü yüzyılda yapılmış, mimari bir şaheserdir ve şehrin en güzel yerlerinden birisidir. Geçidin bir ucunda, Romanya’nın en eski restoranlarından “Altın Namlı” yani “Butoiul de Aur” bulunur.
Piata Aurarilor-Kuyumcu Meydanı
Burası, huzurlu, sessiz ve sakin bir meydandır. Meydanı çevreleyen evlerde: ortaçağ dönemi pencereleri, kapı ve kuleleri görülür. Uzun yıllar boyunca: bu küçük meydan, şehrin iki bölümü arasında önemli bir geçiş yeri olarak kullanılmıştır.
ŞEHİR ÇEVRESİNDE DİĞER GEZİLECEK YERLER
ASTRA Açık Hava Müzesi-Aer Liber ASTRA-Dubbrava Sibiului in Muzeul
Calea Rasinarilor bölgesindedir. Tramvayla, şehir merkezine 30 dakika uzaklıktadır.
250 dönüm büyüklüğündeki müze, dünya üzerinde bu ölçüsü ile en büyük ikinci açık hava müzesidir.
Yoğun bir ormanlık alanın ortasındadır. Güzel bir göl ile çevrilidir. Burada: Romanya kültürüne ait, 300’den fazla: değirmen, yel değirmeni, köy mimarisini gösteren evler, ağıllar, bir ahşap kilise, balık depoları, geleneksel işletmeler, şarap, meyve ve yağ yapılan yapılar görülür.
Yani, bir anlamda: Müze, Romen halkının teknolojik mirasını göstermektedir.
Ziyarete açık bu müzede gezmek isterseniz: rehberli ve hatta faytonlu turları tercih edebilirsiniz.
Cisnadie-Heltau
Sibiu şehir merkezinin 6 km. güneyindedir. Kasabanın ismine, ilk olarak 1024 yılındaki bir yazılı belgede rastlanılmıştır.
12’nci yüzyılda; 1323 yılında Sakson sömürgeciler buraya yerleşmişlerdir. Takip eden yüzyıllar boyunca, şehirde özellikle yüncüler gelişmiştir. Dokuma dalında büyük tekstil fabrikaları inşa edilmiştir.
Şehirde gezilmesini önereceğim yerler arasında şunlar bulunur: Tekstil Müzesi, Cisnadie Kilisesidir.
Curtea de Arges-Horezu Manastırı
Burası: UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Çünkü: burası bir “çömlekçi” merkezidir ve Sibiu şehir merkezine 70 km. uzaklıktadır.
Curtea de Arges: Walachia başkenti olarak: Prens Radu Negru tarafından, 14’ncü yüzyılın başında kurulmuştur. Şehirdeki: “Curtea de Arges Manastırı” ise: 16’ncı yüzyıldan kalmadır ve helezonik iki kulesiyle dikkat çekmektedir. Romanya’nın ilk 2 kralı ve kraliçeleri burada gömülüdür.
Evet: Horezu Manastırı: 1690 yılında, Prens Konstantin Brancoveanu tarafından kurulmuştur. Walachia yerleşim bölgesinin en büyük manastırıdır.
Burayı ziyaret etmelisiniz. Burada: dini kompozisyonlar, boyalı dekoratif eserler ünlüdür. Manastırın değerli freskleri: 17’nci yüzyılın sonuna ve 18’nci yüzyıla ait eser ve objelere ev sahipliği yapmaktadır.
Horezu’ya yakın bir köy: Romanya’nın en büyük seramik merkezlerinden birisine ev sahipliği yapmaktadır. Yaklaşık yüz yıl önce, yerel rahipler, çanak-çömlek yapmak ve boyamak hünerlerini, yerel köylülere öğretirler ve o zamandan bu yana, yöre insanı: en önemli ve güzel seramikleri üretmektedirler.