18.yüzyılda Fransızlar yerleşmeden önce, burası korsanların uğrak yeri olmuştur. Buraya: Fransız egemenlik kayası dikildiğinde: 1768 yılında Duc de Praslin, Fransız Bakanı idi ve onuruna adaya onun ismi verildi.
Praslin bir tropikal cennettir. Seyşellerin ikinci büyük adasıdır. 38 km. karelik bir alana sahiptir. Araba ile adanın çevresindeki yavaş tur yaklaşık 2 saat sürer.
Sadece 7500 kişilik nüfusa sahiptir. Adanın en cazip yeri: Anse Lazio’dur ve Hint Okyanusunda en popüler yerlerden birisidir. Adada birkaç lüks otel ve tatil köyü bulunur.
Made adasından buraya günübirlik tekne turları bulunmaktadır. Mahe adasının 44 km kuzeydoğusundadır.
Bu adanın en büyük özelliği, her ne kadar tam bir cennet olsa da zaman zaman buraya boa köpekbalıklarının gelmesi ve insanlara saldırmasıdır. Bu yüzden, burada denize girmeden önce güvenlikçilerden tehlikeli durum olup olmadığını sormak gerekir .
Ada: iki UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmış siteye sahiptir.
Anse Lazio ve Anse Georgette gibi nefis plajları bulunmaktadır ki bunlar son yıllarda dünyanın en iyi 10 plajı sıralamasına girmektedirler.
Son bir not: efsanevi “coco-de-mer” bitkisi yani “dünyanın en ağır fındığı” ilkel bir ortamda burada yetişir. Bu bitki mecazi anlamda şekli itibarıyla:” ahşap vajina” olarak bilinmektedir. Öte yandan bunu gördüğünüzde kadın kalçasına benzediğini hissedeceksiniz. Evet, ilginç bir bitkidir ve yalnızca burada yetişir.
Adada Gezilecek Yerler
Galerie Passerose
Baie Sainte Anne adresindedir.
Burası adanın güneydoğu bölümünde Anse Lamour ve Anse Marie Louise ve Petite Anse’ye yakındır. Burada birçok Seyşelli sanatçıya ait aktif ve düzenli sergiler düzenlenmektedir. Tüm parçaların deniz kabukları ve ahşap gibi farklı ortamlar kullanılarak sıra dışı yapılması ilgi çekmektedir.
Black Pearl LTD
Amitie adresindedir.
Burada: Seyşeller hakkındaki genel bölümünde belirttiğim gibi “siyah inci” ürünler satılıyor. Burada: okyanus çiftliklerinde siyah incinin nasıl üretildiği hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Hint okyanusundaki ilk ve tek siyah inci çiftlikleri buradadır. Çiftliğin hemen yanında: yerel olarak yetiştirilen siyah incilerden yapılmış egzotik kreasyonlar arasından seçim yapılabilen, Black Pearl Shop bulunuyor. Buradan: Batı Avustralyalı kuyumcular tarafından hazırlanmış yüzük, küpe, kolye ya da şeritler halinde tasarlanmış inci dizileri seçip satın alabilirsiniz. Sarı veya beyaz 18 ayar altın tasarımlı olanlar da vardır.
Praslin Müzesi
Praslin adasında Cote d’Or bölgesindedir.
Praslin müzesi Seyşeller kültürünün yanı sıra tıbbi geleneklerini hatırlatır. Ayrıca, burada ekranda bazı ilginç eserleri, eski araçları, seramik ve adaların tarihin ilişkin fotoğrafları görebilirsiniz. Müzenin bahçesinde Seyşellerin endemik ve şifalı bitkileri de yetiştirilmekte ve ziyaretçilere sunulmaktadır.
Ziyaretçiler yakınlardaki meyve yarasa kolonisinin kalkışını ve kafede taze sıkılmış meyve suyu ya da kokulu citronellalı bir bardak çay keyfini sürebilirler.
Anse Boudin
Bu plaj, sahil yoluna yakındır. Çok yumuşak kumları ve yüzme ile şnorkelle yüzme için uygun sakin denizi ilgi çeker. İnce ve uzun bir plajı vardır. Burada küçük bir dükkan bulunuyor, ihtiyaçlarınızı oradan temin edebilirsiniz.
Anse Georgette
Yaygın granit kayalarla çevrili burası, ülkenin en çarpıcı plajlarından birisidir. Yumuşak kumlu plaj ve muhteşem güzel bir deniz isterseniz, burayı ziyaret etmelisiniz.
Anse Gouvernment
Cote d’Or sahil kenarında, bu küçük, beyaz kumlu koy: Cote d’Or Lodge ve La Reserve Otel arasında yer almaktadır. Yüzmek için güvenli ve su sporları için uygundur.
Anse Kerlan-Petıt Anse Kerlan
Bu iki çarpıcı koy, Lemuria Resort’un parçasıdır. Pitoresk granit kayalarla çevrili kumlu koylar vardır. Yüzme ve özellikle şnorkelle yüzme için mükemmeldir. Burada yılın belli zamanlarında denizde güçlü akıntılar olabiliyor. Bu yüzden denize girmeden önce mutlaka güvenlikçilerden bilgi almak gerekir.
Anse La Farine
Burada kumlar o kadar ince ve yumuşaktır ki, onlar una benzerler. Bu küçük güzel plaj, maalesef karayolu ile erişebilir değildir ve ancak tekne ile ulaşılmaktadır.
Anse Lazio-Chevalier Bay
Praslin adasının kuzey kıyısında: Cote d’Or bölgesinde bulunan burası dünyanın yüzmek için en uygun ve popüler plajlarından birisidir. Bu mükemmel plaj, sık sık dünyanın en iyi on plajı arasında yer almaktadır.
Güzel granit kayalar tarafından çevrili, bu rüya gibi plaj: yüzme ve şnorkelle yüzme için kesinlikle mükemmeldir. Bon Bon Plume ve Le Chevalier yakınlarındaki restoranlarda öğle yemeği ve ikramlardan yararlanabilirsiniz.
Sığ doğu uç bölümünde mercan resifleri bulunur ve burada da mükemmel yüzme ve dalış olanakları vardır. Plaj: takamaka ağaçlarının rahatlatıcı gölgeleriyle sarılıdır. Plajın iki ucunda restoranlar bulunur.
Plaj: filelerle çevrilidir, çünkü 2012 yılı Ağustos ayında: Güney Afrika üzerinden gelen soğuk akıntı ile, buraya tesadüfen birkaç köpekbalığı gelmiş ve insanlara saldırmışlar ve iki hafta içindeki bu saldırılarda birkaç kişinin öldüğü söyleniyor.
Hatta, günümüzde bile, akşam saat 17.00 den sonra yetkililer denize girilmesini önermiyorlar.
Anse Volbert
Praslin adasının kuzeydoğu kıyısında (ayrıca Cote d’Or olarak da bilinir) adanın en popüler plajlarından birisidir. Göz kamaştırıcı beyaz kumsallı bu plajda denize girmek, yüzmek ve su sporları yapmak mümkündür. Ayrıca, St Pierre adacığı çevresinde şnorkelle yüzme yapılabilir.
Sıcak, sığ ve güneş tarafından ağartılmış kumlar ve mercan resifleri dikkati çeker. Sakin sular, aynı zamanda küçük çocukların yüzmesi için güvenlidir. Anse Volbert ana alanları ve kıyılarında birçok otel ve restoran bulunur.
Grand Anse
Adanın doğu tarafında, havaalanına yakın uzun bir plajdır. Burada deniz kıyısına bakan birkaç otel bulunur. Grand Anse plajı: denizde yüzmek ve su sporları için mükemmel bir yerdir. Deniz sakin ve berraktır. Güneydoğu rüzgarları sezonunda, bazen kıyıya yosunlar gelmektedir.
Vallee de Mai Ulusal Parkı-UNESCO Dünya Kültür Mirası Alanı
Praslin adasının merkezinde bulunan burası UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi”ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Milli park: 1930’lara kadar doğal halde, ilkel palmiye ormanı olarak kalmıştır. Bu palmiye ormanı, dünyanın en büyük fındık taşıyıcısı olan “coco de mer” içerir. Ağaç, 19. yüzyılda İngiliz General Gordon Vallee de Mai tarafından bulunmuştur.
Burada Seyşellere özgü dev “Coco de mer” isimli bir tür hurma meyvesi, vanilya orkideleri, palmiste, latanier, yayvan gezgin hurma, Çin fanlar içeren orman bulunmaktadır. Özellikle: orijinal haliyle korunmuş bir doğal hurma ormanı önem kazanmaktadır. Bitkiler aleminin en büyük tohumu olan ünlü “coco de mer” hurma ağacı, burada inanılmaz ölçüde büyümektedir. Burada 6000 tane endemik hurma türü ağacı bulunduğu söyleniyor.
Doğa severler, kuş gözlemcileri ve fotoğrafçılar, ağaçların arasındaki gölgeliklerde, bunları keşfetmek için, büyük tarih öncesi kayaların orman zeminindeki kalıntıları üzerinde gezinirler. Burada bulunan kuş türleri: Seyşeller bülbülü, meyve güvercini, siyah papağan. Özellikle siyah papağan ilgi çekmektedir.
Ziyaretçiler: işaretli doğa yürüyüş yollarını takip ederlerse, yaklaşık 2 saat 45 dakikalık bir tur yapılır.
Ada, Seyşellerde dördüncü büyük adadır ve Praslin adasının doğusundadır. Adada 2600 kişilik nüfus yaşamaktadır ve bunlar La Passe batı sahil kesiminde yaşarlar. Adanın uzunluğu 3-5 km arasındadır ve yüzölçümü 4 km karedir. Seyşellerin üçüncü kalabalık adasıdır.
Alçak kıyı platosu, doğuya doğru yükselir. Bazı yerlerde deniz seviyesinden 333 metreye kadar çıkılır
1768 yılında, adaya ilk Avrupalı yerleşimcileri getiren Fransız gemisinin ismi “La Digue” dir. Yani oldukça küçüktür. La Dıgue köylerinde: La Passe, Anse Patates, Anse Grosse Roche, Anse Source d’Argent ve Grande Anse bulunmaktadır.
Özellikle muhteşem güneşli “L’Union Estate” tema parkı sömürge döneminden kalma eski bir plantasyonda ilgi çekmektedir.
Adada: bir ana süpermarket malların geniş yelpazesini sunmaktadır. Diğer küçük mağazalar malların küçük bir seçkisini sunar ve köyün merkezinde “Gregories” bulunur. La Passe sergilerinde, hatıra eşyaları satılır. Yol boyunca dizili tezgahlarda ise yerel meyveler satılır.
La Digue adasındaki otellerin çoğu, popüler yerel müzisyenler tarafından canlı eğlence etkinlikleri düzenlemektedirler. Barbekü büfesinde, haftada bir veya iki kez canlı müzik etkinliği düzenlenir. Hafta sonlarında ise, La Digue merkezinde, akşam saat 21.00 de gece hayatının tadını çıkarmak isteyenler için geleneksel ve modern müzik karışımı eğlence mekanları-diskolar açılır.
Geleneksel ada yaşamını görmek isteyenler, burada bisiklet ve öküz arabaları ile ulaşımın en popüler yöntemlerini kullanabilirler. Çarpıcı kumlu plajları ve granit kaya olan sahil kesimi, dünya üzerinde kum ve denizin birleştiği en güzel koyları yaratmıştır.
Ancak adanın plajları, bir dizi güçlü mevsimsel akıntılar ve güçlü dalgalara sahiptir, bu yüzden dikkatli olunması önerilir ve plajlarda bu durumlar uyarı işaretleriyle belirtilmiştir. Ziyaretçilerin bu uyarıları dikkate alması önerilir.
Evet, sonuç olarak bu adada kalmasanız bile günübirlik tekne turları ile burayı ziyaret edebilirsiniz.
La Passe
Burası adanın limanıdır ve Praslin adasından gelen feribotlar buraya yanaşırlar. Kıyıya yakın palmiyeli barınaklar kayıklar için bir cennettir. La Passe: en bakımlı ve büyük plantasyon tarzı evlerle doludur. Yerel balıkçı yaşam tarzı ve balıkçılar avdan döndüklerinde iskelede yaşanan hareketlilik ilgi çekmektedir. Bu adanın en büyük özelliklerinden birisi: düz kıyı, yayla ve La Passe güneyindeki L’Union Estate kadar uzanan plajları yürüyerek keşfedebilecek olmaktır.
Tarihi Eustache Sarde House
İlk yapıldığında, büyük ahşap sütun üzerine kurulmuştur. Ama şimdi daha dayanıklı beton temel üzerine oturmaktadır. Bu açık mimari, maksimum doğal havalandırma için kullanılmıştır. Veranda da ahşap motifli süsler görülür. Burası, Seyşellerde ahşaptan yapılmış birkaç tarihi binadan birisidir.
Barbara Jenson Studio
İngiliz doğumlu sanatçı Barbara Jenson: 1980’lerden bu yana, palmiye ağaçları ile gölgelenen ve yemyeşil bitki örtüsü bulunan bu sahil stüdyo galeride çalışmış ve yaşamıştır. Burada onun Creole sahneleri, manzaralar ve portrelerden oluşan farklı ve orijinal sanat eserlerini satın almak mümkündür. Ayrıca akrilik ve suluboya tablolar, kalem çizimleri ve elle boyanmış renkli tekstil ürünleri de bulunur.
La Passe-L’Union Estate
La Dıgue adasındadır. La Passe iskelesinin 500 metre güneyindedir. Burası eski bir hindistancevizi plantasyonudur ve adanın üçte ikilik bölümünü kaplar. Bu park alanında hindistanceviziyle ilgili temel birçok turistik tema ve fonksiyon bulmak mümkündür. Turistler hindistancevizi kurutularak yağ çıkarılması gösterilerini izlerler. Ayrıca dev kaplumbağalar ve bazı peyzajlı bahçeler ilgi çekmektedir.
L’Union Beach
Sakin turkuaz denizin bulunduğu kumlu güzel bir plajdır. Sessiz ve huzurlu plaj: yine en çok fotoğraflanan yerlerden birisidir.
Grand Anse
Adanın güneydoğu kıyısındadır. Seyşellerin en ünlü plajlarından birisidir.
Burası yüzmenin mümkün olduğu bir plaj olarak biliniyor. Seyşellerin en çarpıcı plajlarından birisidir. Güçlü ve büyük dalgalar buraya sörfçüleri çeker. Büyük granit kayalar ve ormanlık dağlık kesim, burada kartpostal güzelliğinde fotoğraflar çekilmesine zemin hazırlar.
Dikkat, burada güçlü su akıntıları vardır ve yalnızca iyi yüzme bilenlerin buraya girmeleri önerilir. Sağ yanda basit bir restoran bulunur.
Petite Anse Beach
Adanın güneydoğu tarafındadır ve güneşlenmek için ideal, sessiz bir plajdır. Köpüklü ve berrak su, ince beyaz kum bulunur. Ancak burada da tehlikeli akıntılar bulunur, yani iyi yüzme bilmeyenlerin buraya girmemeleri gerekir.
Anse Cocos Beach
Adanın güneydoğu tarafındadır. Güneşlenmek ve şnorkelle yüzmek için idealdir. Sol tarafta güzel granit bloklar görülür. Beyaz kumlu plaj vardır. Burada akıntı tehlikesinin olmadığı söyleniyor.
Hindistan Cevizi Tarlası-Copra Mill
Seyşellerin önde gelen sanayilerinden olan Copra (hindistancevizi ve ondan türeyen yağ ve kurutulmuş toz) üretimi günümüzde önemli ölçüde azalmıştır. Ancak yine de ziyaretçilere bu geleneksel yöntemler gösterilmek istenir ve burası ziyaret edilir.
Bugün bu sanayinin her aşamasını görebileceğiniz La Digue Copra üretim tesisi: hindistancevizi soyulması, işlenmesi, yağın arıtılması ve şişelenmesi işlemlerini göstermektedir. Evet bu hindistancevizi yağı fabrikasını ziyaret etmenizi öneririm.
La Digue L’Union Estate
Copra (kurutulmuş hindistan cevizi) yapmak için kullanılan bir çalışma yeridir. Burası: bir açık hava müzesi gibidir ve hindistancevizi yağı işleme ve vanilya işleme dahil olmak üzere plantasyondaki yaşamı gösterir.
Ayrıca La Digue adasının en ünlü plajı: Anse Source d’Argent’in girişi buradadır.
Anse Source D’Argent-Silver Spring Bay
Burada dünyanın görüntü olarak en muhteşem plajı bulunmaktadır. Ancak ulaşım çok kötüdür.
Deniz çok sığ, akvaryum gibi denizde balıklarla oynaşabiliyorsunuz. Ama sığ olduğu için yüzmek pek mümkün değil. Buraya bisikletle gelirseniz, birkaç metre yürüyerek ulaşabilirsiniz. Dünyada en çok fotoğraflanan plaj olarak tanınır. Muhteşem granit kayalar ile çevrili, altın renkli, yumuşak beyaz mercan kumları uzun bir kumsal oluşturur. Eğer yürüyüş yapmaya meraklı iseniz, uzaktaki kayaları, kayalar arasındaki gizli mağaraları ve gizli koyları keşfedebilirsiniz.
L’Union Estate Granit Boulder
Bu dev granit kaya bloğu: koruma altına alınmıştır. Dev kayanın yaklaşık 750 milyon yıl önce Prekambriyen devrinde, mağma iç dünyasında meydana gelen patlama sonucunda doğduğu biliniyor.
Historic Plantation House-Sylvia Kristel House
Bu tarihi plantasyon evi: Seyşellerde son birkaç benzeri evden birisidir. 19.yüzyıl yapımı ev Fransız kolonyal tarzında inşa edilmiş ve Mauritius’tan gelen Hossen ailesi tarafından yaptırılmıştır. Tarihi evin Seyşel adalarında Creole mimari stili mirası ve aynı zamanda ünlü sinema yıldızı Sylvia Kristel tarafından 1977 yılında çevrilen “Goodbye Emanuelle” filminde kullanılmış olması ilgi çekmektedir.
La Digue Veuve Reserve
Burası kilise ve dağ arasında Anse Reunion bölgesinde bulunan bir ormandır. Burada ünlü cennet sinekkapan kuşu (Veuve) bulunur. Bu kuş, Hint okyanusunda yalnızca burada bulunur ve dünyanın en çok tehdit altındaki kuşlarından birisidir. Burada aynı zamanda deniz kaplumbağaları da görülür.
Chateau St Cloud Edin
Burası adada bir vanilya plantasyon evidir ve Napolyon savaşlarının yükseldiği sırada inşa edilmiş ve günümüze kadar duran bir oteldir. 1866 yılında vanilya ihracatında istikrarlı ve keskin bir artış görüldü. Ancak 20. yüzyıl başlarında sentetik vanilya gelişimiyle vanilya sektörü çöktü ve burada vanilya fabrikasının kalıntıları görülmektedir.
Union Estate Park
Adanın en çok ziyaret edilen bu yeri, güney uçtadır. Dev granit kayanın dibinde eski bir plantasyon evi ve büyük arazide dolaşan dev kaplumbağaları görebilirsiniz. Ev aynı zamanda atlar için büyük bir padok ile çevrilmiştir.
Mahe: Seyşellerin en büyük ve en yüksek adasıdır. Adanın uzunluğu 28 km dir ve denizden yükseklik 905 metreye kadar çıkar. Adanın en geniş yeri ise yalnızca 8 km.dir.
Seyşeller ülkesi nüfusunun büyük bölümü bu adada (ada nüfusu 71 bin kişidir) ve özellikle adanın kuzeyindeki “Victoria” şehrinde ve doğu sahilinde, denizden kazanılan arazide yaşamaktadırlar.
Ülkenin başkenti olan “Victoria” şehri ve ülkenin havaalanı bu ada üzerindedir. Yani Seyşellerin uluslar arası kapısı burasıdır. Toplam nüfusun % 90 lık kısmı bu adada yaşamaktadır. Ayrıca: ada hükümet ve ticaretin baş merkezidir.
Adanın: 1000 metreye kadar yükselen granit tepeler ve yüzyıllar boyunca gelişmiş florası tam bir hazinedir. Nadir endemik bitkiler, dünyanın başka hiçbir yerinde olmayan “denizanası” ağacı, etobur Seyşeller sürahi bitkisi ve Seyşeller vanilla orkide bitkisi ve öte yandan Mahe adasının sis ormanları.
İlk olarak 1609 yılında İngilizler tarafından adaya yerleşilmiş ve yerleşim 1814 tarihine kadar devam etmiştir. Daha sonra ise bu İngiliz sömürgesi Fransızlar tarafında ele geçirilmiş ve bağımsızlığını kazanana kadar Fransızların idaresinde kalmıştır.
Mahe: komşu adalar ve Seyşeller içindeki diğer tüm adalara günlük geziler için bir ulaşım merkezidir. Araba kiralamayı düşünürseniz, adanın yavaş hızlı turu: yaklaşık 2.5 saat sürer.
Genellikle ziyaretçiler burada kalmayı tercih ediyorlar. Çünkü bu adada: önemli zincir otellerin şubeleri bulunuyor. Bunlar arasındakiler: Hilton, Forseason, Kempinsky sayılabilir. Oteller değil de daha ekonomik bir yer düşünürseniz: bu kez villalar olabilir. 4-5 kişilik villalarda, ortalama geceliği 50-60 euro arasında bir ücretle kalmak mümkündür.
Seyşeller ülkesinde az sayıda müze bulunur ve bunların çoğu Mahe adasındadır. Victoria şehrinde Francis Rachel Street üzerinde Doğa Tarihi Ulusal Müzesi ve Ulusal Tarih Müzeleri bulunur. Ayrıca Praslin adasında; ada sakinlerinin kendi toplumları hakkında bilgi sunan, bölgesel hazinelerin sergilendiği “Praslin Müzesi” ilgi çekmektedir.
Burada özellikle hisdistancevizi sanatı hakkında bilgiler verilir. Bahçede ise, şifalı bitkiler ve olgun tropikal ağaçlar görülür.
VİCTORİA ŞEHRİ
Şehir: Mahe adasının doğu sahilindedir. Burası, dünyanın en küçük başkenti olarak biliniyor. Nüfus 6000 kişidir ve şehir toplam 6-7 caddeden oluşmaktadır. 1778 yılında: St Anne ve komşu adalar tarafından korunan doğal bir liman olduğu için, şehir: Fransızlar tarafından “L’Etablissement” ismiyle kurulmuştur.
1841 yılında ise şehre İngiliz sömürge döneminde, kraliçenin ismi verilmiştir. Yakın geçmişte: denizden kazanılan arazilerin üzerine yapılan koloni tarzı eski Victoria dönemi mimarisi yapıların yerini: modern ofis binaları almıştır. Şehir: ton balığı fabrikası nedeniyle zaman zaman yoğun ve rahatsız edici balık kokusu ile kaplanmaktadır.
Şehir: Seyşellerde golf oynanabilecek tek yer olarak bilinir.
Bir dizi tekne: adanın çevresinde geziler yapılması, dalış ve şnolker seferleri düzenlenmesi, at arabası ve jeep kiralanması gibi ekstralar burada bulunmaktadır. Eskiden bir hindistancevizi plantasyonu olan yerde, dokuz delikli golf sahası bulunmaktadır.
Evet şehirde gezilecek yerler:
Vauxhall Clocktower-Saat Kulesi
Burası şehrin merkezinde, şehrin çarpıcı bir simgesi ve sembolüdür. Katolik katedralindedir. Şehirde: yönünüzü ve yerinizi bu saat kulesine göre belirleyebilirsiniz.
1901 yılında ölen kraliçe Victoria’nın anısına dikilen kule: İngiltere-Londra şehrinde Victoria Station yakınlarında bulunan Vauxhall saat kulesinin aynısıdır. Ancak: kule 1903 yılında buraya gelmiş ve aynı zamanda, Seyşeller’in Mauritus’tan bağımsızlığını kazanması anısına da dikilmiş olmaktadır.
Saat kulesi, Londra şehrinden buraya getirilirken: parça parça getirilmiş ve burada gemiden indirilirken, kaza sonucu, saatin sarkacı geminin yanına saatin düzenli mekanizmasının tamamen modern ve kuvars düzenekle 1999 yılında değiştirilmesinin ardından saat düzgün çalışmaya başlamıştır.
Saat kulesi: başlangıçta siyahmış. 1935 yılında Vali Gordon James Lethem’in önerisiyle, aliminyum gümüş kaplama ile boyanmış ve dört lamba eklenmiştir.
Saat kulesindeki saat: saat başlarında “iki kere” çalmaktadır. Kulenin saati, saat başlarından önce ve sonra olmak üzere iki kere çalar. Bunun sebebi: ağırkanlı bölge sakinlerini harekete geçirebilmektedir.
Saat kulesi, yaklaşık 100 yıldır bir odak noktası olmuştur. Tüm çevresinde büyük dönüşümlü beton ve cam modern binalar yükselmesine rağmen, saat kulesi hiç değişmeden günümüze kadar kalmıştır.
Saat kulesinden sonra, şehir gezisinde: sahile paralel uzanan “Albert Street” üzerinde kuzeye doğru yürüyün. Burası bir zamanlar şehrin liman bölgesiymiş ve modern işyerleri ve mağazalar arasında: tarihi binalar sıkışmış olarak görülebilirler.
Özgürlük Meydanı-Freedom Square
Şehrin merkezinde bulunan ve 1862 yılındaki heyelan sonucu oluştuğu sanılan eski Gordon Meydanı, günümüzde Özgürlük Meydanı olarak bilinmektedir. Seyşel dayanışma ve ulus ruhunu yansıtır. Kurtuluş (1964-1976) için uzatmalı mücadele sırasında, Özgürlük Meydanı, siyasi toplantılar ve gösteriler için ana toplanma noktası olmuştur.
Kot Man-ya Egzotik Çiçek Bahçesi
Les Canelles adresindedir.
Victoria şehrinde bulunan bu çiçek bahçesi, 2008 yılında açılmıştır ve hızlı şekilde doğaseverler tarafından önemli bir cazibe merkezi haline gelmiştir. Egzotik bitkilerin yanı sıra yemyeşil fonda kurbağalar, kertenkeleler, kaplumbağalar ve kobaylar olmak üzere bir dizi ve hatta 200 civarından hayvan bulunduğu söyleniyor. Bahçeler Seyşeller Ekoturizm Derneği tarafından yönetiliyor ve burada muz, mango, yam ağacı gibi parlak renkli çiçekler açan tropikal meyve ağaçları boldur.
Kaz Zanana-George Camile Galeri
Devrim Bulvarı üzerindedir.
George Camile: Mahe doğumludur ve sanat eğitimi için Londra-Goldsmiths College’da bir süre eğitim görmüştür. Camille ilk galerisini, 1990’ların sonlarında Kaz Zanana olarak burada açmıştır. Sanatçı tarafından özgün tuvaller ve baskıların bulunduğu sergi alanının bulunduğu hoş bahçelerde bir de popüler restoran bulunur. Ahşap ev ise 1915 yılı sömürge dönemi yapısıdır. Burada hafif öğle yemekleri ve akşam yemeği yenilebilir.
State House Avenue
Burası: Cumhurbaşkanının ofisinin de bulunduğu hükümet binasıdır. Bu güzel bina ziyarete açık değildir. 1910 yılında inşa edilen yapı Seyşellerin en iyi bilinen sömürge binalarından birisidir. Beyaz badanalı bu binada Seyşeller Cumhurbaşkanı koltuğu bulunmaktadır.
Binanın tropik peyzajlı bahçelerinde: İngiltere-Fransızlar arasındaki savaşlarda, burayı yani koloniyi 18.yüzyılda idare eden Fransız yöneticilerin en gençlerinden biri olan Quincy’nin mezarı bulunmaktadır. Mezarın hemen karşısındaki “Independence Avenue” denize çıkar.
Mahkeme Binası
Indepence Avenue ve Rachel Street köşesinde: koloni dönemi ve iyi korunmuş bu yapı bulunmaktadır. Binanın ağaçlarla gölgelenen bahçesinde; üzerinde “Kraliçe Victoria heykeli” bulunan bir havuz görülür. Bu heykelin: 1900 yılında kraliçenin hükümdarlığının 60. yılı nedeniyle hediye edilen aslı ise, günümüzde “Tarih Müzesi”nde sergilenmektedir. Bahçedeki diğer bir anıt ise; Mauritius valisi Pierre Poivre büstüdür. Kendisi: Seyşellerde aromalı otlar bahçesini kurması ile tanınır ve bu yüzden, büst yüzü dağlara dönük yerleştirilmiştir.
Ulusal Tarih Müzesi-Milli Kütüphane
Rachel Street caddesinde, Ulusal Kütüphane binasındadır. Müze bu kütüphane binasında 1960 yılında kurulmuştur. Ülkenin en önemli ve kıymetli eserleri burada saklanmakta ve sergilenmektedir.
Yapının girişinde: Fransızlar tarafından 1756 yılında adalara sahip çıkmak için konulan “Egemenlik kayası” bulunur.
Müzede, eserler çok basit bir şekilde sergilenmektedir. Sergiler, farklı temalı bir dizi bölümleri bölünmüştür. Bir ana galeri çevresinde yayılmış olan mekan, boyut olarak nispeten küçüktür.
Müzenin klimalı salonunda dışarının sıcak ve telaşlı yaşantısından uzak, adanın tarihi geçmişinde güzel bir yolculuk yapabilirsiniz.
Biraz da müzenin bulunduğu Milli Kütüphane binasından söz etmek istiyorum. Bu oldukça çarpıcı bina adalarda önemli bir kaynaktır. 1910 yılında Carnegie kütüphanesi yerine 1991-1994 yılları arasında inşa edilmiştir. Birçok ziyaretçi bölgesel ada bilgileri olan kitapları okumak için buraya gelirler.
Ulusal Doğa Tarihi Müzesi-Natural History Müzesi
Independence Avenue üzerinde, hemen postanenin yanındadır. Eğer flora, fauna ve jeolojiyle ilgileniyorsanız burayı gezmenizi öneririm. Burada: Seyşeller hükümeti tarafından ülkenin doğal çevresini korumaya yönelik alınan tedbirler, çeşitli sergilerle ziyaretçilere sunuluyor.
Seyşellerin deniz hayatı, kaplumbağaları, jeolojisi ve soyu tükenen çeşitli hayvan türlerine ait sergiler bulunmaktadır. Doldurulmuş dev yengeçler, hayvanlar ve kuşlar, bir Alaaddin mağarası ilgi çeker. Batıklardan kurtarılan ürünler de sergilenir.
Ziyaretçiler: adanın yaban hayatı, yerli timsahlar ve dev kaplumbağalar dahil olmak üzere, birçok önemli yaratıklar hakkında bilgi edinmek için buraya gelirler. Bu canlılar, ada üzerinde vahşi ortamlarında yaşamaktadırlar.
Ayrıca burada nadir bulunan “coco de mer” bitkisi hakkında bilgi edinmek mümkündür ve ayrıca 18 kg ağırlığında şimdiye kadar bulunmuş en büyük boyutlu bitkiyi görebilirsiniz.
Üst katta sergilenen eserler arasında ilgi çekenler: 1883-1884 yılları arasında Seyşelleri ziyaret eden “Marianne North”un tanınmış tablolarıdır. Giriş ücretlidir, yetişkinler için 15RM dir. Adada yaşayanlar için giriş ücreti 5RM, adada yaşayan kaç kere müzeye girecek meçhul?
Pirates Arms
Postanenin karşısındaki bu yapı, Victoria şehrinin en popüler restoranıdır. Yani bir anlamda Seyşellerin en popüler buluşma yeridir.
Bu huzurlu restoranda, günün herhangi bir saatinde: atıştırmak için bir şeyler bulup yiyebilir ve bir şeyler içebilirsiniz. Restoranda bir salon, bar ve 20 slot makinesi bulunan oyun odası ve 160 kişilik yemek kapasitesi vardır.
Bu restoranın hemen yanında ise, genellikle ilginç eşyalar satan mağazaların bulunduğu küçük bir çarşı görülüyor.
Eğer parası için değer diyorsanız, burada yemek yemeyi düşünebilirsiniz. Çünkü: yemek ve hizmet iyidir. Buraya yolunuz düşerse, ahtapot salatası öneririm.
Twa Zwazo-Bicentennial Anıtı
Bu anıt: Independence Avenue sonunda, 1978 yılında Seyşellerde ilk insan yerleşiminin 200 yılı anısına dikilmiştir. Anıt: “üç kuş” anıtı olarak da bilinir ve bu kuşlar: Seyşel halkının anavatanı olan “Avrupa, Afrika ve Asya” yı temsil eder. Kuşlar yerli nüfusu betimler. Anıt: Charles Routier de Romainville tarafından yapılmıştır.
Anıtın bulunduğu yoldan dümdüz ilerlediğinizde, Praslin adasına giden feribotların kalktığı “İnter İsland” rıhtımını görürsünüz. Anıttan güneye giderseniz, bu kere “Marie Charter Association” denilen yere çıkarsınız ki, burada cam zeminli gezi tekneleri bulunmaktadır. Bunun hemen karşısında ise, 1977 yılında yapılan darbenin ardından, Seyşeller’in bağımsızlığını kazanmasını simgeleyen “Zonb Lib” yani “Özgür İnsan” heykeli görülür.
St Paul’s Anglikan Katedrali
Alburt Street köşesindedir. Burada daha önce 1859 yılında takdis edilen Seyşellerin ilk kilisesi bulunuyordu. Ancak 19. yüzyılda dramatik siklon sırasında yıkılan bu orijinal kilisenin yerine: bu katedral yapılmış ve 2004 yılında tamamlanmıştır.
Mimarlık açısından bu Anglikan katedrali, palmiye ağaçları ve iki tarafından parlak beyaz cephesi ve süslü kulesi ile dikkat çeker.
Camion Hall
Albert Aziz adresindeki burası: küçük hediyelik eşya dükkanlarına ev sahipliği yapmaktadır. Bunlar arasında bulunanlar: hindistancevizi oymalar ve muz yaprağı resimleri, doğal yağlardır. Seyşellerde yapılan mallar ve el sanatları ürünleri, buradaki mağazalarda satılır. Hatta altın ve inci takı satan bir takı mağazası da bulunuyor.
Market Street-Selwyn Clarke
Burası: şehrin en çok turist çeken yerlerinden birisidir.
Eski bir valinin adını taşıyan “Sir Selwyn-Clarke Merket” ile ünlüdür ve trafiğe kapalıdır. Bu çarşıyı yapmak için gereken para, halktan toplanmıştır. Sokak, iş saatlerinde ve özellikle bölge sakinlerinin balık alışverişi yaptıkları cumartesi günleri çok kalabalıktır.
Yerel balıkçılar: yakaladıkları balıkları, 1840 yılından bu yana, burada satmaktadırlar. Ziyaretçiler, ayrıca tezgahlarda: taze meyve, sebze ve baharat satın alabilirler. Tezgahların çevresinde ise hindistancevizi, giyim, takı ve pareos denilen el ile boyanan ürünler ve yerel gıda ve zanaat ürünleri sunan küçük dükkanlar bulunur. Evet, burası haftanın her günü açık olmasına rağmen, özellikle cumartesi aşırı kalabalıktır.
Roma Katolik Katedrali
Church Street üzerindedir.
Yapı 1874 yılında inşa edilmiş olmasına rağmen, orijinal halinden günümüze bir şey kalmamıştır. Çünkü 1933 yılında granit kullanılarak yeniden restore edilmiştir. Ama bu yapının hemen yanında, Katolik rahiplerin yaşadıkları etkileyici bina “Cupuchin House” ilgi çekmektedir.
Axeldota Mihu Navasakthi Vinayagar
Quincy Street üzerinde bulunan bu Hindu tapınağı: arkasındaki yemyeşil tepeler ile güzel bir görüntü verir. Tapınak 1922 yılında Hindu tanrısı adına yapılmıştır ve Victoria şehir merkezinde durmaktadır. Tapınağın çok renkli ve süslü kulesi ilgi çeker.
ŞEHİR DIŞINDA GEZİLECEK YERLER
Victoria Botanik Bahçeleri
Chemin Mont Fleuri adresindedir.
Şehrin güneyinde 15 dönümlük araziye yerleşmiş bu bahçeleri gezmek için en uygun zaman, sabahın erken saatleridir. Gün ortasında burası bayağı sıcak oluyor. Girişte bir otopark var burada giriş ücretini ödedikten sonra bahçelere girebilirsiniz.
Bahçeler: seyahatlerinde birçok bitki örneği toplayan Fransız botanikçi Rivaltz Dupont tarafından 1901 yılında kurulmuştur. Kendisi, karmaşık yetişmiş bitkileri islah ederek günümüzdeki görüntüyü sağlamıştır. Ana patikanın her iki yanında, egzotik ve yöresel hindistancevizi ağaçları sıralanır. Sol yandaki çimenlik ise nehre kadar iner.
Park alanında: otoparkın yaklaşık 100 metre ilerisinde, sağ bölümde ise: olgun bir hindistancevizi ağacı ve dev Aldabra kaplumbağalarının bulunduğu alan ünlüdür. Tepeye doğru yürürseniz: yine egzotik ağaçlıkların ve çalıların bulunduğu geniş alanı görürsünüz. Daha ileride ise üzerinde nilüferlerin yüzdüğü güzel bir havuz bulunur.
Bu arada ağaçlara dikkatli bakarsanız, üzerinde tünemiş dev meyve yarasaları ve Seyşeller’e özgü mavi güvercinleri görebilirsiniz.
Buranın dünyaca ünlü ürünü ise, sadece Seyşellerde yetişen ünlü “Coco de Mer” isimli bir tür hurmadır. Bunun hakkında söylenen mecazi bir söz var, bunu belirtmeden geçmek istemiyorum “dünyanın en büyük ahşap vajinası”, bir başka deyişle “kadın kalçası şekilli” meyvedir.
Dauban Türbesi
Adanın Siluet bölgesindedir.
Dauban türbesi; hindistan cevizi ağaçları arasındadır ve etkileyici mimarisiyle Seyşeller devleti tarafından ulusal miras olarak koruma altına alınmıştır. Zengin Daubans, adada yaşamıştır ve mezarı dev taş sütunlar, süslü revak ve klasik Yunan mimarisinin etkisiyle yapılmıştır.
Seyşeller Üniversitesi-Unisey
2007 yılında Seyşellerde bir üniversite inşa edilmesine karar verilmiş ve yapılan üniversite Eylül 2009 tarihinde açılmıştır. Günümüzde öğrenci sayısı düşük olmasına rağmen, uluslar arası alanda öğrenci çekme girişimlerinin sürdürüldüğü söyleniyor.
Ste Anne National Marine Park
Şehir yakınlarında, adanın kıyıları ve aynı zamanda 6 adayı kapsayan Ste Anne National Marine Park, 1973 yılında şnorkelle tüplü dalış yılında Hint Okyanusunda ilk milli park olarak açılmıştır. Burada altı cam teknelerle mercan resiflerini ve deniz yaşamının canlılığını keşfedebilirsiniz.
Ste Anne Island adasında bir beş yıldızlı resort otel bulunur. Burası aynı zamanda kaplumbağaların yavrulama alanıdır. Mangrov ve timsahlara rağmen, burası 1770 yılında Fransızların Seyşellerdeki ilk yerleşim yeri olmuştur.
Yuvarlak adada: eski cüzzamlılar için yapılmış hastane kalıntıları görülür. Burada yürüyüş yaparsanız Creole restoranda yemek yemelisiniz.
Cerf Island: güzel kayalıklar boyunca, şnorkel veya tüplü dalış yapılabilecek yerleri barındırır.
Moyenne Adası özel sektöre aittir. Burada doğal yollar, yeniden yerleşimcilerin evleri, korsan mezarı ve küçük-sazdan yapılmış bir şapel bulunuyor.
Domaine de val des Pres
Au Cap adresindedir.
Burası 1870’lerden bugüne düşünülmektedir ve Gran Kaz Plantasyon House dahil bir dizi yeri içerir. Bu köy “Ulusal Miras” olarak koruma altına alınmıştır ve ayrıca hindistanceviziyle ilgili her şey burada satılır. Maison de Coco House olarak bilinen işçi sınıfı ev, bireysel zanaatkar atölyesi olarak kullanılmaktadır ve ziyaretçiler burada yapılan el sanatı ürünlere hayran kalmaktadırlar, burayı mutlaka ziyaret edin.
Mission Lodge
Adanın Mont Fleuri bölgesindedir. Seyşellerde serbest bırakılan ilk siyahi köleleri eğitmek için kurulan burası: başlangıçta Venn şehri olarak bilinir ve bir Misyoner Derneği tarafından 1875 yılında kurulmuş, fon yetersizliği nedeniyle 1885 yılında kapanmıştır.
Çünkü burası şehir merkezine çok uzaktı ve insanların buraya ulaşması sorun oluyordu. Yetim yada serbest köleler çocuklar ve kızlar-erkekler için ayrı ayrı odalar vardı. Çocuklar uzun boylu ağaçların gölgesinde İngilizce okuma-yazma öğrendiler.
1883 yılında ünlü ressam ve botanikçi Marianne: Mission Lodge’nin bazı yerlerine resimler yapmıştır ve bu resimlerin bazıları daha sonra “State House” Binası duvarlarında bulunmuştur.
Günümüzde bu eski okulun kalıntıları açıkça görülmektedir. Burayı ziyaret ederseniz, buradan özel bir noktadan dağ ve deniz üzerinden muhteşem bir manzara izlememek mümkündür.
Beau Vallon Beach
Burası şehrin kuzeybatısındadır ve çevresinde büyük oteller ve işletmeler bulunur. Mahe adasında 70 plaj bulunmaktadır. Ancak: bunların en popüleri şehre yalnızca 3 km uzaklıkta, adanın kuzeybatısında bulunan burasıdır. Denize bakan dağlık Silhouette adası ufukta parlamaktadır ve oteller kıyıya sıralanmıştır. Ziyaretçiler jet ski ve su kayağı gibi su sporları etkinliklerini yaşarlar. Deniz küçük çocuklar için uygundur.
Mahe adasının en popüler plajları ve en güzel yüzme alanları buradadır. Buranın beyaz kum ve kristal sularında ve mercan resiflerinde tüplü dalış ve şnolker dalışı yapabilirsiniz.
Öte yandan: burası Seyşeller’in en popüler kumsalını bulundurur. Kumsalda: özellikle hafta sonları çok kalabalık olur. Çünkü: ada sakinleri ve turistler: buraya su sporlarının tadını çıkarmak için akın ederler. Yeşil ormanların yamaçlarında, turkuaz ve mavi arasında, her ton bulunan okyanus muhteşem görünmektedir.
Burada: ayrıca sualtı dalışı ve yamaç paraşütü de yapılabilir.
Evet: burası yüzmek için harika bir kumsaldır. Özellikle, denizin sığ olması: tehlikeli akıntılar, yüksek dalgalar ve anaforlar bulunmaması çocuklu ailelerin burayı tercih etmesinin başlıca nedenidir. Haftanın Çarşamba ve Cumartesi akşamlarında burada yiyecek ve hediyelik eşya çarşısı tezgahları kuruluyor.
Baharat Adaları
Fransızlar kendi kolonilerinde baharat yetiştirmek için her şeyi yapıyorlardı, çünkü bir tutam biber altından daha pahalıydı. 18. yüzyılda, bu karlı ticaret tamamen “Maluku Adaları” yani “Baharat Adaları”na sahip Flemenklerin tekelinde idi.
Bitkileri ve tohumları gizlice kaçırmaya çalışan herkes öldürülüyordu. Ancak: Pierre Poivre: Mauritius’ta bulunan Fransız yerleşimine: bu bitkileri getirmek için hayatını tehlikeye atar ve bu bitkilerden bazılarını buraya yani Mahe’ye getirmeyi başarır.
1722 yılında: Anse Royal denilen yerde bulunan “Kraliyet Bahçeleri”ne: bunlardan: karanfil, küçük hindistancevizi, biber ve tarçın gibi bir kısmı ekilir ve özenle yetiştirilir. Günümüzde, Seyşeller dağlarında yetişen bu bitkilerin soyu buradan gelmektedir. Bir zamanların en değerli bitkisi “tarçın” ise, günümüzde granit adaların eteklerinde her tarafa yayılmış durumdadır.
Bu bitki ağacını bulmanın en kolay yolu: kızardığı zamandır. En üst yaprakları parlak kırmızı veya bronz rengi dönüşür. Emin olmak isterseniz, bir yaprak alıp biraz tadına bakabilirsiniz. Çünkü: bu tadı tanımamak mümkün olamaz. Yapraklarından yağ ve toz haline getirilen kabuğundan ise tarçın baharatı elde edilmektedir.
Doğu Sahili
Şehrin güneyinden havaalanına giden iki cadde vardır. Eski sahil yolu: kıvrılarak ana sahil yolunu izler. “East Coast Highway” yolu ise, denizde doldurulmuş araziden geçerek: Providence denilen sanayi bölgesine ve modern toplu konut alanları bölgesine gider.
Anse aux Pins
Havaalanından güneye ilerleyen yol: Seyşeller’in en büyük kasabalarından olan buraya sizi ulaştırır. Burada deniz sığdır ve gel-git nedeniyle kaya havuzlarına sıkışan deniz yaşamının her türünü burada keşfedebilirsiniz.
Bunun için kum ve kayalıklara doğru yürümeniz gerekir. Bu yürüyüşte, sahilde: genellikle düşük gel-git resifleri, yerel balıkçıların ahtapot ve balık tuzakları mutlaka ilginizi çekecektir. Bu sahillerde yüzmek mümkündür ama su oldukça sığdır.
Buraya yolunuz düşerse, Creole İnstutie’ye ev sahipliği yapan ilgi çekici “Maison St Joseph” binasını görmenizi öneririm.
Buradan sonra: “Montagne Posee Road” yolunu takip ederseniz, yaklaşık 300 metre sonra ulaşacağınız bir yer görülür.
Craft Village
Burası: geleneksel Creole kültürünün yaşatıldığı yerdir. Creole mimarisi, sanat ve zanaat, gastronomi vurgulanan beş alan bulunur. Gran Kaz Plantasyon House: 1870 yılında inşa edilmiştir. La Kaz Rosa: tipik bir 20. yüzyıl işçi evidir. 12 zanaat atölyesinde yerel el sanatları yapılır.
Genel anlamda, burası: hediyelik eşyalar satılan bir çarşıdır. Mağazaların bir kısmı her gün açık olmasına rağmen, özellikle Pazar günleri kapalıdır. Özellikle “Maison Coco” denilen mağaza: hindistancevizinden yapılmış: çantadan süs eşyasına kadar, kutudan boncuğa kadar her şeyi bulup satın alabileceğiniz bir yerdir.
Anse Royale-Coco Blanche
Buradan “Anse Royale” köyüne doğru yürümeye devam ederseniz, köyün diğer ucundaki 1870 yılından kalma koloni dönemi ve günümüzde müze olarak kullanılan evi görmelisiniz. Coco Blanche Anse Royale: Mahe adasının güneyinde bir aile tarafından işletilen self catering yerdir. Burada iki bungalov ve 2014 yılı yapımı iki villa bulunur. Burada: şnorkelle muhteşem tropik güneş altında yüzebilirsiniz.
Ayrıca, yerel mağazalar, bir banka, antika butikleri ve sahil boyunca yürüme mesafesinde restoranlar bulunur. Evet: Mahe adasının güneyindeki bu köy, nispeten sakin ve çok huzurlu ve otantiktir.
Yolun her iki tarafında: hediyelik yöresel el işleri satan tezgahlar görülür. Ayrıca: bölgenin en ünlü restoranları olan “Kreol” ve “Vye Marmit” de buradadır ve bu restoranlarda: yöreye özgü meyve yarasası spesiyali veya balık ve deniz ürünleri tadabilirsiniz.
Köyün hemen karşı ucunda geçen Les Canelles Road: batı sahiline kadar gider. Bu yol üzerinde ilerlerseniz: “Jardin du Roi” denilen yere dikkatinizi çekerim.
Le Jardin du Roi
Anse Royale adresindedir.
18. yüzyılda Seyşellerin ilk baharat tarlaları burada büyümüştür. Victoria şehrine araba ile 20 dakika uzaklıktadır.
Burası: Seyşellerin Doğu Hint Adalarından gelen ilk yerleşimcileri tarafından, 18. yüzyılda: gizlice getirilen baharatları yetiştirilmek üzere: özel bir bahçe olarak kurulmuştur. Bahçe: daha sonra Napoleon savaşları sırasında, İngilizlerin eline geçmemesi için Fransızlar tarafından yok edilmiştir. Tanınmış ve az bilinir bütün baharatlar ve tropik bitkiler burada yetişir. Burada: tarçın, vanilya ve hindistancevizi bahçelerini dolaşabilirsiniz.
Burada ayrıca: el yapımı tarihi eşyalara ait koleksiyonun sergilendiği küçük bir müze, bir restoran ve hediyelik eşya dükkanı bulunur. Bahçede dev kaplumbağa kolonisi ziyaretçileri karşılamaktadır. Müze; büyüyen baharat sektörünün adadaki geçmişine bir bakış sunmaktadır. Burada baharatların birçoğu satışa da sunuluyor. Dükkanda: nadiren dünyada görülen baharat, güzel el yapımı mumlar ve şifali bitkiler, dünyanın her yanından gelen ziyaretçilere satışa sunuluyor.
Son bir not: burada gezinmek istiyorsanız, rehberli tur için 24 saat önceden randevu almanız gerekiyor, yoksa gittiğinizde giremessiniz.
Batı Sahili
Sahil yolunda: güneye doğru olan yol batıya doğru kıvrılarak “Anse Marie-Louise” denilen yerde, baştan başa adayı geçer. Yaklaşık 1 km sonra “Quatre Bornes” denilen yerden sonra 1 km daha ilerlediğinizde “İntendance” denilen meşhur kumsala ulaşırsınız.
West Coast Beach
Mahe nüfusu adanın kuzeybatı kesiminde Victoria şehri ve çevresinde yoğunlaşmıştır. Buna karşılık: West Coast vahşi ve bozulmamıştır. Orman kıyıla vardığında mangrov bataklıkları oluşur ve tüm kıyı boyunca bu devam eder. Burada zarif, küçük ve beyaz kumlu plajlar bulunur. Bunlardan en bilineni ise “Anse Intendanca” dir.
Anse İntendance kumsalı
Burası: Mahe adasının güney kıyısında, adanın en güzel plajlarından birisidir. Kumsal bölümü palmiyelerle çevrilidir.
Deniz büyük dalgalar ile bilinir ve burada sörf yapılır. Yani favori sörf yeridir. Ancak: Mayıs-Eylül ayları arasındaki dönem, bu kumsalda tehlikelidir. Çünkü: akıntı ve büyük dalgalar yüzenlere tehlike yaratabilir. Yine de, buraya yolunuz düşerse, derin okyanustan aralıksız şekilde yükselen ve sahile büyük bir gürültüyle vuran dalgaları izlemek bile keyiflidir. Burada kıyılarda kaplumbağalar yuva yaparlar.
Anse Takamaka
Bölgede bulunan burası: güzel bir kumsal olsa da, akıntıları tehlike yaratmaktadır. Burada: kumsaldaki “Chez Batista” isimli restoran ilgi çekmektedir. Yapı: saz damlı ve rustik yapısı ile ziyaretçileri çeker. Burada: yerel körili yemekler, balık ve payaya salatası tadabilirsiniz.
Baie Lazare
18. yüzyılda Fransız hükümeti adaları keşfetmek üzere kaşif Lazare Picault’u gönderdiğinde, kendisi burada karaya çıkmıştır. Bölgede: St Francis adına adanmış neo-gotik Baie Lazare kilisesi bulunmaktadır.
Lüks tatil otelleri, burada plajı sarmalar ve çarpıcı Anse Solei ve Petite Anse masmavi deniz ve göz kamaştırıcı beyaz kumluk alanda bulunan ünlü plajlardır. Anse Soleil: ufak ve hoş bir kumsal olmasına rağmen, batı sahilinin muhteşem manzarasına sahip olmasıyla tanınır. Ayrıca yüzmek için idealdir.
Michael Adams
Ana sahil yolundan kuzeye doğru ilerlerseniz, Seyşellerin en ünlü sanatçısının atölyesine ulaşırsınız. Adams: bitkiler, dallar, yapraklar ve kökleri kendine özgü bir tavırla tasvir etmesiyle tanınır. Eserlerinde renkleri çeşitli tonlarda betimlemiştir.
Bu resimlerinde Seyşellerdeki yaşam tarzına alaycı bakış açısıyla yaklaşır. Evet eserlerinin orijinalleri bir hayli pahalıdır ve mükemmel baskıları atölyede daha uygun fiyatlarla satılmaktadır.
Atölyenin hemen yanında “Pineaple Studio” bulunur ve burası: şık pareolar, örgü çantalar ve canlı renklerle boyanmış hindistancevizleriyle, hediyelik eşyalarla dikkat çeker.
Anse a la Mouche
Buradaki koyun sığ ve sakin suları: yüzmek için idealdir. Ancak, derin sulara ulaşmak için bir süre denizin içinde yürümek gerekir.
Grand Anse
Batı kıyısında ilerlediğinizde karşınıza çıkar. Burası: olağanüstü doğal güzellikleri olan bir yer olarak dikkat çeker. Harika kumlu sahili ve uzaktan nehrin denizle birleştiği yerdeki ilgi çekici lagün bölgesine yürüyebilirsiniz. Ancak, deniz burada tehlikelidir. Çünkü, burada denize girilmemesi uyarıları bulunur ve dalgalar özellikle Mayıs-Ekim ayları arasındaki dönemde, çok büyük ve güçlüdür.
Morne Seychellois Ulusal Parkı
Ulusal Parka gelmek için: Bel Air Road yolunu kullanmanız gerekir. Buraya ulaşım yaklaşık 45 dakika sürecektir. Yol üzerinde Seyşellerin en eski mezarlığı görülür. Bu dağınık mezarlık içinde: Seyşellerin öncülerinden biri olan ve Napoleon savaşlarında İngiliz filosunu yenmiş, tanınmış Fransız korsanlarından Jean-Francois Hodoul’un mezarı da bulunmaktadır.
Hodoul: 1800 yılında Silhouette adasına yerleşmiş ve Seyşellerin saygı gören bir vatandaşı olmuştur. Yol üzerinde, tepeyi tırmanırken “Thoughts Stained Glass Studio” denilen ve güzel hediyelik eşyalar satılan bir yer görebilirsiniz. “Sans Souci” yolundan yukarıya çıkmaya başladığınızda ise, çevrenizde palmiyeler ve ağaçlar sıklaşmaya başlarlar.
Evet: burası: 1979 yılında düzenlenen ulusal park, ülkenin en büyük park alanıdır ve Mahe adası arazisinin yaklaşık % 20 lik bölümünü kaplar. Uzunluk 10 km ve genişlik ise 2-4 km arasındadır. Park alanın içinde “Morne Syechellois” tepesi, deniz seviyesinden 904 metre yüksekliğiyle dikkat çeker.
Ancak, yine de geçmiş tarihi süreçteki yoğun istismar nedeniyle orman varlığının büyük bölümü yok olmuştur. Ardından bölge tarçın ve albizia türü ağaçlarla kaplanmıştır. Ancak yükseklere çıkıldıkça yoğun yerel bitki örtüsü ve ağaçlar görülür. Seyşellere özgü yaklaşık 80 tür bitki çeşidini buralarda görmek mümkündür.
Park alanı: adanın kumsallarının aksine, yemyeşil yükseklikler barındırır ve bunlar ortama serinlik ve canlandırıcılık verir. Burada: iyi işaretlenmiş birkaç patika yürüyüş yolunu kullanabilirsiniz. Doğa tarihi ilginizi çekmiyorsa bile: öten kurbağalar ve kuşlar, rüzgarda sallanan ağaçların sesleri mutlaka bu bölgeyi görmeniz için gereklidir.
Bu yürüyüş parkurlarını kullanırsanız: yamaçlarda dünyanın başka yerlerinde göremeyeceğiniz türden bitkilere ve ağaçlara rastlayabilirsiniz. Özellikle: dünyada çok az sayıda kalmış olan “denizanası” ağacı ilgi çekmektedir. Bu ağaç: dünya üzerinde en yabanil çiçek açan bitkilerden biri olmasının yanında, adanın bu bölümünün dünyanın geri kalanından soyutlanışının da simgesi gibidir.
Batı sahili hakkında son bir not: batı sahilinde yamaçlara çok sayıda yerde çay ekildiğini görebilirsiniz. Özellikle “Seychelles Tea&Coffee Company” denilen yerde: yerel çayın lezzetini tadabilirsiniz. Hatta: hafta içi günlerde sabah saatlerinde Çay Fabrikasını gezmek de mümkündür. Çay fabrikası hafta içi günlerde saat 10.00 ile 16.00 arasında açıktır. Burada küçük bir restoranda bir fincan çay içebilirsiniz.
Whale Shark Spotting
Her yıl Ağustos-Eylül aylarında, çok büyük balina köpekbalıkları özellikle Mahe adasının kuzey ve batı çevresinde, kıyılarda yüzme noktalarında görülmektedirler. Bunlar genel olarak zararsızdır ve uzunlukları 12 metreye kadar ulaşmaktadır. Bu yavaş hareket eden köpekbalıklarıyla birlikte yüzme şansı bulabilirsiniz. Bunlarla yüzmek için, burada tur organize edilmektedir.