Selçuk ilçesine ulaştıktan sonra, tabelaları takip ederek, dolambaçlı ve nispeten konforlu olmayan bir yoldan, buraya ulaşmanız mümkündür. Yani, yol kötü, döne döne çıkılıyor ve dar. Selçuk ilçe merkeziyle, Şirince arasındaki mesafe: 8 km. dir.
Şirince köyüne vardığınızda: hemen girişte, solda otopark alanı var. Aracınızı orada bırakıp, köy içindeki gezinize yürüyerek devam edebilirsiniz.
Otopark ile, yerleşim yerinin meydanı arasında gidip-gelen ilginç bir ulaşım aracı var. Buna “Şirince Köyü Ekspresi” diyorlar, traktör arkasına bağlanan bir römork, rengarenk boyanmış ve otantik bir ulaşım aracı ortaya çıkmış. Ama, özellikle sıcak yaz günlerinde, yokuş yukarı çıkış için ideal.
Evet: Şirince köyü girişinde aracınızı bıraktıktan sonra: hafif meyilli köy yerleşimi içinde yürümeye başlıyoruz. Çevre, tamamen satış tezgahlarıyla dolu. Ayrıca: birkaç pansiyon ve restoranlar var.
Bu restoranlarda: mutlaka gözleme yemeli ve ayran içmelisiniz. Ayrıca: buraya özgü dondurma tatmalısınız. Burada, yine buraya has “kabak çiçeği dolması” yemelisiniz. Yani sonuçta bence bu yerel lezzetleri mutlaka tatmalısınız.
Şirince’nin özellikle yabancı ziyaretçiler tarafından en ilgi çeken yanı: otantik evleri, bu evler restore edilerek günümüze taşınmışlar. Özellikle: uzaktan güzel bir görüntü sunuyorlar. Ama, sıcak yaz günlerinde, bunların bulunduğu alana ulaşmak biraz zahmetli ve zor, ziyaretçilerin büyük bölümü, bu evleri yalnızca uzaktan izlemekle yetiniyorlar. Tercih sizin, bulundukları yere kadar gidebilirsiniz.
Evet, Şirince denilince, Nisan 2024 tarihinde en son yaptığım ziyarette aklımda kalan: sıcak olmasına rağmen, bölgenin yüksek olması nedeniyle, serin bir esintinin olması ve otantik restoranında yediğim yiyeceklerin lezzeti, bir de, buraya has ilginizi çekerse, buraya has “meyve şarapları” çok meşhur. Burayı ziyaret edenlerin büyük bölümü, bu meyve şaraplarından satın alıyorlar. Ama: ben, son ziyaretimde, Denizli yöresine ait bir meyve şarabının burada satıldığını görünce, bu işin esprisini kaybettiğini düşündüm.
Sonuçta, burası eski bir Rum yerleşimi ve burada uzun yıllar boyunca, yöreye özgü, meyve şarabı yapılmış. Şimdi, çevreden meyve şarabı toplayıp, buraya özgü gibi satmak sanırım pek hoş değil. Ayrıca: şarap almaya niyetlenirseniz, aroma değil de, gerçek meyve suyundan üretilmiş şarapların seçilmesi sanırım daha mantıklı. Ama: elbette, bu tür şarabın fiyatı, diğer türe göre daha fazla. Aromadan üretilen şarapları 250 TL. civarında, orijinal meyve ile üretilen şarapları ise, 350 TL. arasında bulup satın alabilirsiniz.
Sonuç olarak: Şirince, belki yabancı ziyaretçiler için ilginç gelebilir, ama ben burada restore edilen evlerin benzerlerini birçok yerde gördüm ve bu yüzden, yöreyi ziyaret etmeyi düşünen yerli ziyaretçiler, zamanları varsa Şirince köyüne çıkmayı düşünmeliler, yoksa kısa süreli tatillerde, buraya zaman ayırmanız yersiz olabilir. Çünkü, burada sizi bekleyen çok orijinal mekanlar yok.
Kalecik güzel bir yer, boş bir gününüzü ayırıp, bu yöreyi gezmenizi öneririm.
Özellikle: festival zamanı giderseniz, daha hareketlidir.
Burada: üzüm festivali düzenleniyor.
Yaklaşık 2-3 yıl önce, Kalecik tarafına gitmiştim, orada gördüklerim hakkında sizlere bilgi vermeye çalışacağım. Sanırım hoşunuza gidecektir.
ULAŞIM
Kalecik, il merkezi olan Ankara’ya: 65 km. uzaklıktadır. Ankara-Çankırı karayolu üzerinde değildir, bu yola 5 km. uzaklıktadır.
TARİHİ
Romalılar döneminde: Bursa Tekfuru tarafından, kızına çeyiz olarak, Kalecik kalesi yaptırılır. Evliya Çelebi, ünlü Seyahatnamesinde: ilçenin, kale çevresine serpiştirilmiş küçük bir kasaba olduğunu ve kale kelimesinin sonuna “cik” kelimesinin yerleştirilerek, buraya “kalecik” isminin verildiğinden söz eder.
GENEL
İlçenin 3 km. güneyinden Kızılırmak nehri geçer. İlçenin batısında İdris dağı bulunur. İlçenin rakımı: 725 metredir. Çevresine göre, oldukça çukur bir bölgede bulunmaktadır. Bu yüzden, buraya “küçük Adana” da denilir. İlçe halkının geçim kaynağı: tarım, hayvancılık ve ticarettir. Sanayi gelişmemiştir.
KALECİK KARASI ÜZÜMÜ
Bölgenin güneşi tam olarak alması, gece-gündüz ısı farklılığı, üzüme dünyanın en lezzetli aromasını vermiştir. Evet, ihraç ürünü olan kalecik karası üzümleri: Fransa’da yapılan yarışmalarda, 3 kez birincilik almıştır. Bu üzüm cinsi: bugün, ülkemizin en önemli kırmızı şaraplık üzümüdür.
3 yıl içinde ürün vermeye başlayan fidanlar: Kızılırmak kıyısında, gelişme sezonunu tamamlarlar. Kalecik ilçesinin topraklarının büyük bölümü: kahverengi veya kırmızı-kahverengi topraklardan oluşmaktadır.
Kızılırmak civarındaki toprakların bir kısmı da, alüviyal topraklardan oluşmaktadır. Kalecik karası üzümünün kendine özgü birleşimi ise, bu toprak guruplarından kaynaklanmaktadır.
Kahverengi topraklar, bol miktarda kalsiyum içerir. İlçeyi baştan başa geçen Kızılırmak nehrinin oluşturduğu özel mikro klima ise, bu toprak özellikleriyle birleşerek, kalecik karası üzümünün muhteşem tadını en güzel şekilde etkiler.
1 kg. üzümden, 1 şişe şarap yapılır. Şarap, koyu kırmızı renklidir. Üzümü sulu olduğu için, içimi kolaydır. Aromatik olarak: kiraz, kayısı, muz, çilek gibi meyvelerin ortak tadını hissetmek mümkündür.
Bu nedenle, büyük keyif verir. Alkol ve asit oranı iyi dengelendiğinden, damak tadına hitap eder. Önerilen içme derecesi: 15-17 derece olup, şarabın yatarak saklama süresi 5 yıl olarak önerilir.
Evet, tüm bunların sonucunda: bazı özel sektör kuruluşları tarafından, bölgede şarap fabrikaları yatırımlarına öncelik verilmiştir. Buna bağlı olarak da, kalecik ve çevresinde, bu amaçla kurulmuş bağlar bulunmaktadır. Sürekli yeni bağlar kurulmaktadır.
NE YENİR
Kalecik ayvası meşhurdur. Ayrıca: armut, dut, kavun ve karpuz bulunmaktadır. Yemek olarak ise: buraya has: sarmalık dolmalar, bamya yemekleri, çemen yemeği, güveç tadabilirsiniz.
NE SATIN ALINIR
Kalecik yöresinden: kalecik ekmeği ve kasnak böreği satın alın.
GEZİLECEK YERLER
KALECİK KALESİ
Ankara yöresindeki kalelerden, ön önemlisidir. Çankırı’ya giden yol üzerindedir. Kalenin ilk defa, MÖ. 275’lerde, Galatlılar tarafından yapılmaya başlandığı ve daha sonra Romalılar tarafından onarılarak kullanılmaya başlandığı sanılmaktadır.
Evet, kale, ilçenin ortasındaki, 150-160 metre yüksekliğindeki bir sarp kayalık üzerine kurulmuştur. Sur duvarları: yığma taşlarla örülmüştür, ancak günümüzde, surlar yıkık ve harap durumdadır. Surların çok az bir kısmı günümüze gelmiştir.
Kalenin girişi: kemerlidir ve iki tarafından, silindirik birer kule var. Giriş kısmındaki kapı kanatları sökülmüştür. Günümüzde, yalnızca yerleri belli. Kalenin içinde herhangi bir kitabe olmadığından, kim tarafından ve hangi tarihte yapıldığı belli değil.
Ancak: kalenin ilk defa, Roma ve Bizanslılar zamanında yapıldığı sanılıyor. Osmanlılar zamanında ise, büyük olasılıkla onarım görmüştür. Evler ise, kalenin çevresinde toplanmıştır.
Kalenin içinde ne görülebilir? Mahzen ve sarnıç var. Mahzen, eskiden çok derin olmasına rağmen, zamanla taş ve toprakla dolmuştur. Mahzenin hemen yanında bir mezar odası var. Ancak, bu mezar da, günümüzde tahrip olmuş durumdadır.
KIZILIRMAK KÖPRÜSÜ
İlçenin 6 km. güneyinde, Kalecik-Kırıkkale kara yolunun kenarında, Kızılırmak üzerinde kuruludur. Köprüden geçilerek: bazı köylere ulaşılıyor. 1990 yıllarına kadar, Kızılırmak üzerindeki tek geçit yeri olarak, bu köprü kullanılmıştır.
Köprü üzerinde herhangi bir kayıt yok ve bu yüzden yapılış tarihi ve yaptıran bilinmiyor. Ancak, köprünün Selçuklular döneminde, 13.yüzyılda yapıldığı sanılıyor. Çünkü: köprü ayaklarında ve köprü alt kısımlarında: sarımtırak renkli kesme taşlar, malzeme ve işçilik, bu savı destekliyor.
Yıldırım Beyazıt devrinde (1389-1402) bu köprünün bulunduğu ve 1402 yılındaki Ankara savaşı öncesinde, Osmanlı ordusunun bu köprü üzerinden geçerek, Çubuk ovasına indiğini, daha sonra ise, Timur kuvvetlerinin ilerlemesine engel olmak için köprünün, Yıldırım Beyazıt kuvvetleri tarafından tahrip edildiği, yazılı kaynaklardan öğrenilmiştir.
TABAKHANE CAMİSİ
Kalecik kalesinin kuzeybatı eteğindedir. Adını, bulunduğu mahalleden almaktadır. Meyilli bir arazi üzerindedir. Cami: günümüze sağlam olarak gelmiştir. Caminin yapılış tarihi olarak: 1907-1909 yılları arası tahmin edilmektedir.
Bu dönemde; yani 19.yüzyılın başlarında, ilçenin nüfusunun yarıya yakını, Ermenilerden oluşuyordu. Ermeniler, bu bölgede oturuyorlar ve genellikle deri tabakcılığı ile uğraşıyorlardı. Mahallenin ve caminin isminin de buradan geldiği düşünülüyor.
BÜYÜK (HASBEY) CAMİİ
Yukarı çarşıda bulunan cami, tuğla gövdeli, minarenin kaidesi kesme taş, külahı ahşaptır. Cami yandığında, minaresi dışında tamamı, 1962 yılında, yeniden yapılmıştır. Mevcut cami, boyuna dikdörtgen planlı, sade bir yapı olup, ilk şekli hakkında bilgi yoktur.
Minarenin kaidesi ve şerefe altı kesme taş, gövdesi ve petek kısmı tamamen tuğladır. Ahşap külahı, kurşun kaplıdır. Cami, İsfendiyar Oğullarından Has Bey tarafından, 14’ncü yüzyılda yaptırılmıştır.
ŞEHSUVAR CAMİSİ
Şehsuvar Bey: 15.yüzyılda, Fatih Sultan Mehmet zamanında yaşamıştır. Şehsuvar Beyin, bu bölgede bir saray ve cami yaptırdığı biliniyor, günümüzde saray yok olmuş, cami ise hala ayaktadır.
KAZANCIBABA TÜRBESİ
İlçe merkezinde, Ahi Kemal mahallesindedir. Türbenin: Fatih Sultan Mehmet’in tüfekçi başısıdır. Kazancı Baba’ya ait olduğu ve 15.yüzyıldan kaldığı söylenmektedir.
Türbenin üst kısmı yuvarlaktır. Pencereler yine yuvarlak kemerlidir. Çatısı piramidal ve külahlı ve kiremit kaplıdır. Kapının üst kısmı, sivri kemerlidir. Türbe 1969 yılında onarım görmüş ve ön tarafına, kare şeklinde bir oda ilave edilmiştir.
HÜKÜMET BİNASI
İlçenin gösterişli binalarındandır. Cumhuriyet meydanına hakim, çarşı hamamının tam karşısında ve Şehsuvar camisinin 50 metre yukarısındadır.
Yapı: 1904 yılında, Ermeni yapı ustalarından Ovenüs Hoca, Onlük Usta ve Kevük ustalar tarafından yapılmıştır.
Milli mücadele yıllarında, Hükümet Konağı, cephede yaralanan askerlerin tedavisi için, hastane haline getirilmiştir. Haymana cephesinden, askerler kağnılarla buraya getirilir, halk, sıra sıra, bu hastanede kalan yaralı askerlere, yemek ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak için çalışırlarmış.
1950 yılında yapılan büyük onarımda, kuzeydeki giriş kapısı iptal edilir. Güney cephesine, ana giriş kapısı eklenir. Bodrum katı hariç olmak üzere, 2 katıl ve kırma çatılıdır. Zemin kat ve üst katın planları aynıdır.
Dışarıdan bakıldığında: binanın oldukça dengeli, orantılı ve simetrik olduğu görülür.
ASKERLİK ŞUBESİ
İlçe girişinde, Ankara caddesinin sağında bulunan üç adet askeri binadan, ikisi, günümüzde kullanılmaktadır. Binaların: 1915-1923 yılları arasında yapıldıkları tahmin ediliyor.
İstiklal Savaşı sırasında, İnebolu yoluyla İstanbul’dan gelen cephane, yiyecek ve giyecekler, Haymana cephesine sevk edilmeden önce, buradaki bu binalarda depolanıyormuş.
Bu binalarda daha önce Askeri Mühimmat Depo Komutanlığı bulunuyor iken, bunlar, 1986 yılında buradan ayrılırlar. Daha sonra: binalardan biri Halk Kütüphanesi, diğeri Ankara Üniversitesi Öğrenci evi ve kısmen müze, diğeri ise, boşaltılarak kaderine terk edilmiştir.
Günümüzde: Askerlik Şubesi olarak kullanılan yapı: kesme taştan yapılmış, giriş ve üst kat olmak üzere, iki katlı ve kırma çatılıdır. Tam bir kışla formu hakimdir. Diğer iki binaya göre, daha erken tarihli olduğu söylenebilir.
3. Numaralı bina, ahşap kısımlarının çürümesi ve duvarlarındaki yer yer yıkıntılar ve çatlaklar nedeniyle, günümüzde kullanılmaz durumdadır.
Şarköy’ün, kumsalının uzunluğu: 60 km. Evet, bu uzunlukta sahil: Türkiye’de yok, yani ülkemizin en uzun sahili. Dünya sıralamasında ise, sahil, bu uzunluğu ile, 12’nci sırada. Bu uzun sahil: deniz, balık, üzüm ve karides merkezi. 2006 ve 2007 yıllarında: denizi ve kumsalın temizliği nedeniyle “Mavi Bayrak” almış. Yaz tatilinde, en iyi kafa dinleyebileceğiniz yerlerden biri. En çok yaz aşkı yaşanılan tatil yeri olarak, hafızalara işlenmiş.
ULAŞIM
Şarköy: İstanbul’a 2.5 saat uzaklıkta. İstanbul-Şarköy arası uzaklık: 218 km.
Tekirdağ’dan sonra, uzanan dağların tepesinde, denizi görmeden geçen 1 saatlik yolculuktan sonra, ulaşılıyor. O dağları geçip ulaşmaya gerçekten değer bir yer. Bu yolun uzunluğu, Tekirdağ-Şarköy arası uzaklık: 93 km. dir. Tekirdağ-Malkara karayolunun 48’nci km. de, Karıştıran mevkiinde, güneye ayrılan 38 km. lik yolla bağlantılı.
Hele deniz kıyısındaki yoldan gelirseniz: sol taraf boğaz ve alabildiğine uçurum. İki arabanın geçmesi, neredeyse imkansız. Bazı yerlerde gerçekten imkansız. Bir araba, diğerini uzaktan görünce, en uygun yerde, onun geçmesini bekliyor. Derken “Uçmakdere” denilen bir yere iniyorsunuz. Özetle: Şarköy’ü Tekirdağ’a bağlayan sahil yolu, yeterince kullanılabilecek durumda değil. Bu sahil yolunun uzunluğu: 68 km. dir.
Şarköy-Gelibolu arasındaki uzaklık ise: 54 km.
ŞARKÖY’DE NE YENİR-NE İÇİLİR
Deniz ürünleri konusunda zengin bir mutfağa sahip Şarköy’de, meşhur karidesi, uğmaç çorbası, kayık yemeğini, peynir helvasını mutlaka tadın. Şarköy şarapları, zaten tüm ülkede meşhur olmuş durumda. Tercihinize göre, tadabilirsiniz.
GENEL
KONAKLAMA
Şarköy’de, birçok konaklama tesisi bulunuyor. Bunun yanında: öğretmen evi var. 120 yataklı. Kalmak için, şartları tutanlara, uygun bir mekan. Birkaç tane daha, resmi kurum misafirhanesi bulunuyor.
HAVASI
Ağustos başı dışında, insanı aptal edecek kadar rüzgarlı olan bir havası var. Kış ve bahar aylarında, gerilerde yetişen ormanlar; Şarköy’e farklı bir hava hissettiriyor.
YOLLARI
Dolaşmaya müsait, incecik yolları var. Küçük evleri ve evlerinin orta gelirli sevimli insanları var.
DENİZİ
Denizi dalgalı ve pek temiz değil. Minicik bir iskelesi var.
DEPREM
Her an şiddetli bir deprem beklenen, bir fay hattı üzerinde kurulu. Marmara çukurları ile Ganoz körfezi arasında, Muratlı ve Çorlu’dan başlayarak, güneybatıya uzanan 3 fay hattı bulunmaktadır. Bundan dolayı, Şarköy-Mürefte-Tekirdağ, Türkiye’nin depreme hassas bölgelerindendir. MTA Enstitüsü tarafından, bölge, birinci derece deprem bölgesi ilan edilmiştir.
MEŞHUR
Şarabı ve zeytini gerçekten çok meşhur. Özellikle: şarabı.
YAMAÇ PARAŞÜTÜ
Şarköy’de, yamaç paraşütü sporunu sevenler için yeni bir çekim merkezi. Şarköy’e bağlı Uçmakdere Köyünde, 2009 yılında, ilk kez, 1.Yamaç Paraşütü Şenliği düzenlenmiş. Paraşütçüler için atlama sahası olarak belirlenen, Postacı Şehitliği Mevkiinden, sahildeki Ayvasıl Mevkiine iniş yapılıyor. Yamaç paraşütüne ilginiz varsa, Şarköy yakınlarda bir fırsat, sizin için.
RÜZGAR SÖRFÜ
Çeşme-Alaçatı gibi merkezlerden daha fazla rüzgar alan Şarköy’de, sörf yapılabiliyor. Haziran aylarında sakin rüzgarı ile , rüzgar sörfü bilmeyenler için de, öğrenim için uygun bir hava ve ortam sağlıyor. Temmuz ortalarında ise, daha profesyonel rüzgar sörfçüleri için, sert rüzgarlar oluşuyor.
GECE HAYATI
Şarköy, diğer tatil yerlerinden çok daha büyük bir ayrıcalığa sahip. Birçok disko ve bar bulunuyor. Eğlenmek için gelen turistlerin tercih ettikleri bir mekan.
TARİHİ
Şarköy’ün batısında: MÖ.6000-3000 yıllarına ait yerleşim yerleri tespit edilmiş. Bu yerleşim yerlerinde: savaş ve günlük kullanım aracı olarak kullanılmış taş baltaların üretildiği ortaya çıkarılmış. MÖ.750-550 yılları arasında, Yunanlılar, Traklar’la karşılıklı anlaşarak, il kıyılarında koloniler kurmuşlardır. Bu koloniler, batıdan doğuya doğru: Heraklea (Eriklice), Hora (Hoşgör), Ganos (Ganoz) ve Bizathne-Panion (Barbaros).
MÖ.168 ve MS.395 yılları arasında, bölgeye Romalılar hakim olurlar. Bu dönemde: Traklar, Roma hakimiyetine uzun süre direnirler. Bizans idaresinde ise 1000 yıla yakın kalan Traklar, bu dönemde, Balkanlardan gelen akınlarla uğraşmak zorunda kalırlar. Hunlar, Avarlar, Slavlar, Peçenekler, Bulgarlar, Haçlılar ve Latinler; Şarköy’un başına sürekli sıkıntı yaratırlar.
Daha sonraki tarihi süreçte, Rumeli’yi fetheden Orhan Bey’in, en büyük oğlu Süleyman Paşa zamanında, “Şehrköy” diye anılan adı, buraya Anadolu’dan göç eden Yörük Türklerinin ağzında, şehirden Şar’a dönüştürülmüş ve “Şarköy” diye söylenmiştir.
GEZİLECEK YERLER
ÇEVRE GEZİLERİ
Haftanın belirli günlerinde, Şarköy’den: Avşa, Marmara Adası ve birçok turistik mekanlara, motor gezileri düzenleniyor.
İĞDEBAĞLAR (ARAPLI)
Üzümü, zeytini ve içimi güzel suyu ile tanınan bir belde. Şarköy’e 5 km. uzaklıkta. Kaymak gibi bir asfalt yoldan, buraya ulaşıyorsunuz.
Bu köyün: her evinden, ova ve deniz görünüyor. Rumlar kurmuş. Milli mücadeleden sonraki değişimde, buradaki Rumlar Selanik’e ve Selanik’teki Türkler ise, buraya taşınmışlar. Uzaktan resim gibi görünen köyün toprak yollarında, zorlukla yürünebiliyor.
Rumlardan kaldığı belli olan taş evler, bakımsız. Ahşap evlerin ya bir, ya iki duvarı kalmış. Köy boş. Evlenenler, zamanla Şarköy’de ev kiralayıp yada satın alıp, köyden ayrılmışlar. Köyde, yalnızca yaşlılar kalmış. Onlar da, kadın-erkek üzüm ve zeytin çapasına gidiyorlar. Her kez tarlasında bir şeyler uğraşıyor. Yani: bunları niye söylüyorum? Köye gittiğinizde, karşılaşacağınız manzara bu.
ERİKLİCE
Denizi, üzümü, balığı ve zeytini ile zenginleşmiş bir beldedir. En önemli tarihi yerleşim yeridir. Burası, piknik yapmaya, deniz üzerinde kaş zıplatmaya, müsait yosun kokulu, esintili sahilinde dalyanı ile dikkati çekiyor. Burada: çok miktarda zeytinlik var. Kıyı boyunca eski zeytinliklerin, üzüm bağlarının üzerine kurulan sitelerde, hareket yok. İnşaatı tamamlanan çok sayıda bina alıcı bekliyor. Kıyı boyunda, çirkin bir yapılaşma var.
UÇMAK DERE
Şarköy ile arasında, 36 km. var. Tekirdağ-Barbaros-Naip-Mermer ve Yeniköy üzerinden gidiliyor. Harika, doğa manzarasına sahip. Doğal güzellikleriyle, Marmara kıyılarının ender köşelerinden biridir. Eşsiz güzelliği ile, sevimli bir yerleşim merkezine sahip. Restoranları, birçok yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor. Ağaçlık bir köy görünümündedir.
Kışın ulaşımının zor olması nedeniyle, doğası bozulmamıştır. Ganos dağı eteklerinde yol alırken, Marmara Denizini, hiç bu kadar yüksekten ve böyle bir açıdan görmediğinizi fark edeceksiniz. Karşınızda uzanmış duran Marmara Adası, hemen önünüzde Hayırsız Ada. Birbirini takip eden koyları, üzüm bağları, kızaran kütükler, rengarenk çiçekleriyle doyumsuz bir manzara karşınızda. Şirin mi şirin Yeniköy’ü, anıt çınar ağacını görüp, köyün kahvesinde dinlenip, yorgunluğunuzu atabilirsiniz.
Burada tarihi kalıntılar da var. Tarihi kalıntılara bakılırsa, köyün tarihi çok eskilere gidiyor. Üzerinde, çift başlı kartal kabartması bulunan lahit taşına benzer bir mermer parçası, zamanında şaraphane olarak kullanılan bir binanın bahçesinde, içki imalinde kullanılan sarnıç, tuğla ve ahşap yapımı Rum evlerinde Grek alfabesiyle kazınmış yazılar, köy girişindeki çeşmede bir yazıt, kahvehanenin karşısındaki bakkalın damını tutan saç kaplı iri konsollar, üzerinde yaprak motifi bulunan ahşap bir tavan göbeği, tarihi bir atmosferin keyfini yaşatıyor.
Daha önce sözünü ettiğim gibi, buradan son yıllarda, yamaç paraşütü yapılmakta.
MÜREFTE
İstanbul’un 227 km. uzağında bulunuyor. İstanbul’dan Mürefte’ye gitmek için: TEM Otoyolunu kullanıp, Kınalı çıkışından, Tekirdağ yönüne devam etmek gerekiyor. Tekirdağ’dan sonra, Karıştıran sapağından Şarköy istikametine doğru gidiyorsunuz. Yolculuk, İstanbul’dan yaklaşık 3.5 saat sürüyor. Şarköy’e ise, yalnızca 13 km. uzaklıkta.
Kuruluşu MÖ.2000 yıllarına dayanan Mürefte, adını “Binbir çiçek” anlamına gelen, Miryefton’dan almıştır. Toprağın bereketi, beldeye bu ismi vermiş. Bölgede, Doluca Tepesi denilen yerde bulunan volkanik dağlan çıkan lavlar, toprak kalitesini arttırmış ve tamamıyla humus olan toprak sayesinde, üzüm bağlarını, Dünya standartlarına çıkarmıştır.
Mürefte, çok temiz ve pırıl pırıl deniz kıyılarına sahip olan bir beldedir. Mürefte kasabasının çok önemli tarihi geçmişi var. En büyük özelliği: üzüm bağları ve şarap sahili tabir edilen bölgesidir. Beyaz şarabı ünlüdür. Türkiye’nin şarap üretiminin % 30’u burada yapılıyor.
Mürefte civarında, beşi büyük, otuz civarında şarap tesisi var. Türkiye’deki, ilk şarap müzesi, Müreftededir. Bu müzede: eski kollu presler, küfeler, şarap şişeleri, fıçılar, amforalar gibi bir çok orijinal alet sergileniyor. Burada, şarabın tarihsel öyküsüne nostaljik bir tur yapabilirsiniz.
Sahilinde küçük bir meydanı, uzun bir iskelesi ve balık lokantaları, birkaç banka ATM si, bir ilköğretim okulu, bir lise ve bir sağlık ocağı bulunur. Kutman ve Sevilen şarapçılık gibi, birçok firma, orijinallerine sadık kalarak, ön cephesi ve içi yenilenmiş, tertemiz şarap imalathanelerinde, en kaliteli şarapları, konuklarına tattırmaktadırlar.
Bu arada: imalatın yapıldığı tanklar, dekoratif ahşap fıçılar, üretim safhaları da görülebilmektedir. Misafirler, tadım sırasında, satış elemanları tarafından şarap anlatımları ve broşürlerle bilgilendirilirler.
Yazlık bir belde olduğundan, yazın nüfus sayısında artış yaşanır. Daha çok İstanbul ve çevresinden, insanlar rağbet eder. Denizi: derin ve temizdir. Yaz-kış, yeşil kalan zeytin ağaçları ve masmavi denizi, Mürefte’yi, mavi ile yeşilin böyle uyumlu buluştuğu, ender yerlerden biri yapar. Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü burada, ılıman iklim koşullarından ötürü, genellikle zeytin üretimi ve üzüm üretimi yapılır. Buna ek olarak, Mürefte’nin köylerinde, son zamanlarda, kiraz üretimi de ağırlık kazanmıştır.
HOŞKÖY
Şarköy ile arasında 16 km. uzaklık bulunuyor. Kasabanın tarihi önemi oldukça fazladır. Turistler için vazgeçilmez bir güzellik. Evet, buraya gittiğinizde, sizi, denizcilerin dostu, “Hoşköy Hora Feneri” karşılıyor. 1876 yılı Fransız yapımı fener: 96 kristalden oluşmuş. Kendi ekseni etrafında, 360 derece dönerek görev yapıyor.
Bölgenin, ikinci büyük feneri olma özelliğine sahip. Yanına çıkan patikadan geçerek gelince, ufuk hattına bakarken, kendinizi bir nebze olsun kaptan sanabiliyorsunuz. Sahil boyunca yolun kara tarafı, iki katlı yazlıklar sıralanıyor. Yürüyüşe çıkanlar, balık tutanlar, çiçekli bakımlı bahçeler, nostaljik bir hava veren ve klip çekmeye müsait karikatür gibi görünüşe sahip balık dalyanları arasından Mürefte görünüyor.
GAZİKÖY
Eski adıyla “Ganos Kalesi” ve günümüzdeki adıyla “Gaziköy” olan yörede: Bizans uygarlığına ait kalıntılar ortaya çıkarılmıştır. Şarköy ilçe merkezine, 25 km. uzaklıktadır. Köyün, 100 metre yüksekliğindeki yamaçlarında, istiridye kabukları ve balık fosillerine rastlanılması sonucu, buradaki jeolojik devirlerde bir deniz olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan arkeolojik kazılarda, bir tünel ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca: Gaziköy Çeşme Yazıtı ve Koca Çeşme Yazıtı dikkat çekicidir.
SONUÇ
Hafta sonunda veya kısa tatillerde, biraz dinlenmek ve açık havanın keyfini çıkarmak isterseniz, İstanbul’a 230 km. uzaklıktaki Şarköy, sizin için en uygun adreslerden biri. Hele, şaraba ve şarapçılığa da ilgi duyuyorsanız, Şarköy, size güzel şeyler vaat eder. Burada; Şarköy’den başlayıp, Mürefte, Hoşköy, Uçmakdere’ye kadar, 30’a yakın şarap mağazası ve şarap imalathanesini görmeniz mümkün.