Samsun ilinin, denize sıfır tek ilçesidir. İlçenin, 14 km. boyunca plaj konumunda, sahil bandı bulunmaktadır. Şehir kalabalığından ve stresinden kaçmak kurtulmak isteyenler için ideal bir yer. Çadır ve karavan kampı imkanları da bulunuyor.
ULAŞIM
Samsun-Sinop karayolu üzerinde bulunan ilçenin ulaşım sorunu bulunmamaktadır.
Samsun-Yakakent arası uzaklık: 84 km.dir.
TARİHİ
İlçenin kuruluşu: MÖ.2.yüzyıla kadar uzanır. Bölgenin ismi: Bizanslıların yaşadığı dönemde “Kominos” olarak bilinir. Söylentilere göre: Yavuz Sultan Selim, Çaldıran seferine giderken, buradan geçer ve yöre halkının Osmanlı imparatorluğunu tanımadığını öğrenince, bölgeyi yerle-bir eder.
Evet: Kominos kelimesinin anlamı: “Başsız Piskopos”. Kente daha sonra yerleşenler, ismi “Gümenez” olarak değiştirirler.
Günümüzdeki ilçe; 1800 yılında, hemen batısındaki ilçe olan Gerze’den gelen, 3-4 aile tarafından kurulur. 1893-1895 yıllarındaki Rus işgalinden kaçanlar ve 1922 yılında Yunanistan-Selanik’ten gelen muhacirler, Yakakent nüfusunu büyütürler.
1963 yılında: ilçe olan Gümenez’in ismi: kıyı şehri anlamına gelen “Yakakent” olarak değiştirilir.
GENEL
Samsun ilinin, denize sıfır, tek ilçesidir. İlçenin: 14 km. sahil bandı vardır ve bu bant plaj konumundadır. İlçe merkezinde ise: 2.5 km. sahil şeridi var. Çok temiz denize sahip olan bölgede, ayrıca özel sektöre ait kumluk aile plajları da bulunuyor.
İlçede: yaz aylarında genelde yağmur yağmaz. Kış ayları ise: ılık ve bol yağışlı geçer.
İlçe ekonomisi: tarımsal karaktere sahip olmakla birlikte, balıkçılık ta ekonominin can damarıdır. Dünyaca ünlü Mersin Balığı ile nesli tükenmekte olan Mavruşgil balığını, burada bulmak mümkündür.
Mavruşgil balığının burada bulunmasının nedeni: deniz suyunun çok temiz olmasıdır. Türkiye’nin en büyük balıkçı barınağı buradadır. Bu nedenle: yakın zaman sonra, gelecekte, yat turizmi de düşünülüyor. Yani: ortam elverişli ama elbette gerekli yatırımların yapılması lazım.
TÜRK-JAPON İLİŞKİLERİ
Yakakent ve Japonya’da bulunan Kushimato kenti: kardeş kentler olarak birbirlerini tanımışlardır. Tarihteki: 1890 yılında Japonya’ya yaptığı bir ziyaretin dönüşünde batan “Ertuğrul Fırkateyni” gemisinin yaşadığı acı olay: dünyanın iki ucunda bulunan bu iki beldeyi: iyi niyet, dostluk ve sevgi hisleriyle birbirine bağlamaktadır.
1963 yılında, Japonya’ya giden Türk-Japon Parlamenterler Dostluk Kurumu Başkanı Manisa Senatörü Ferit Alp İskender ile Samsun Senatörü Dr. Ferit Tevetoğlu; Kushimato (Kashino) kentinde bulunan, Ertuğrul Şehitliğini ziyaret ederler.
Bu ziyaret sırasında, Dr. Ferit Tevetoğlu: Kushimato şehrinin, Yakakent’e benzediğini söyler.
Türkiye’ye dönüşlerinde ise: iki balıkçı köyünün, kardeş olması yolunda girişimlerde bulunurlar.
12 Aralık 1963 yılında, Japonya ve Türkiye’nin bu iki balıkçı diyarı, törenle kardeş ilan edilirler.
14 Mayıs 1997 tarihinde ise, her iki belde arasında kardeşlik bildirgesi imzalanır.
TURİZM
Yakakent, Çamgölü mevkinde, çam ormanlarıyla kaplı yemyeşil tepeler, masmavi sular var. Eşsiz güzellikteki sahil ve denizin iç içe bulunduğu bu şirin ilçede, gün batımı ise, gerçekten mutlaka görülmesi gereken bir güzellik.
Mutlaka zaman ayırın. Buranın en büyük özelliklerinden biri de: daha önce söz ettiğim gibi: çok temiz bir denize sahip olmasıdır. İlçe merkezinde, 2.5 km. sahil bandı var ve bu bandından temiz denize girmek mümkün. Ayrıca: sahil bandında, özel sektöre ait, kumluk bir aile plajı tesisi de bulunuyor.
Bunun dışında: sahil bandında bulunan çay bahçeleri ve canlı müzik yayını yapan eğlence yerlerinde, canlı atmosferi yaşayabilirsiniz.
DENİZ OYUNLARI FESTİVALİ
Şenliğin uzun ismi: Yakakent-Kushimato Kardeşliği Deniz Oyunları Şenliği.
1995 yılından bu yana düzenlenmektedir. Her yıl, 22-23 Temmuz tarihleri arasında, iki gün süreli yapılıyor.
Bu şenliklerde: müzik, spor yarışmaları, deniz oyunları ve kermes düzenleniyor. Yakakent-Kushimato kardeşliği adına hazırlanan, Türk-Japon köşesi ve su ürünlerini içeren köşeler oluşturuluyor. Çeşitli ülkelerden gelen folklor ekipleri gösteriler yapıyorlar.
NE SATIN ALINIR
Yakakent köylerinde, halıcılık el sanatlarının en başında gelir. Sonuçta, halıcılık, ilçeye gelir kaynağı sağlıyor. İlginizi çekerse, Yakakent’te halı satın alabilirsiniz.
NE YENİR
Yakakent yöresinde, ne yenir denildiğinde, tek bir seçenek veya seçenekten öte, bir öneri: deniz ürünleri. Leziz balık çeşitlerinden yiyebilirsiniz. Hani, olur da balık veya deniz ürünü sevmeseniz: buranın en önemli yemeği: içli mantı. Kıymalı ve cevizli olarak yapılan mantı, sarımsaklı yoğurtla yeniyor. Ördek ve tavuk etinden yapılan “tirit” yemeği de, buraya has bir lezzet. Seçim sizin.
GEZİLECEK YERLER
KUNDUZ BALIK GÖLÜ
İlkbahar ve yaz sezonunda: burası muhteşem bir kamping yeri olarak öne çıkıyor. Düşünebilirsiniz.
ÇAM GÖLÜ
İlçe merkezine, 4 km. uzaklıktadır. Burada: hem denize girebilir ve hem de sakin bir ortamda piknik yapabilirsiniz.
Özellikle, kent kalabalığından uzak bulunması, sizi bu kalabalığın yarattığı stresten kurtaracak, muhteşem bir ortam yaratılmasına neden oluyor. Burada: çadır veya karavan ile kamping hayatı yaşamak mümkün.
Yeşil ve mavinin denize sıfır noktasında birleştiği bu şirin ve tarihe iz bırakan isimli ilçemiz, barındırdığı güzelliklere rağmen turizmde hak ettiği yeri alamamış.
ULAŞIM
İlçe, Samsun il merkezine: 33 km. uzaklıktadır. Samsun-Sinop Devlet Karayolu üzerinde bulunmaktadır.
TARİH
Yörede, Dağköy ve Yörükler Beldeleri civarında yapılan arkeolojik kazılarda: MÖ.dönemlere ait yerleşimler saptanmıştır. Hasköy bölgesinde görülen mezarın: MÖ.47 yılından günümüze kaldığı tespit edilmiştir.
Yörükler bölgesinde bulunan hamam yapısının ise, Cenevizliler ve Romalılar dönemine ait olduğu söyleniyor.
Bölge: Çelebi Mehmet döneminde, Osmanlı topraklarına katılır. Bu dönemde: Orta Asya’dan gelen Türkmenler, buraya yerleştirilirler. Daha sonra ise, bütün bölgeyi etkileyen, 93 Harbi, Osmanlı-Rus savaşı ve bu dönemde, yine, bölgeye göçler gelir.
Bunlar: Kafkasya ve Dağıstan bölgesinden gelen Türklerdir. Balkan Savaşlarında ise, bu sefer Avrupa’dan gelen Osmanlı Türkleri, bölgeye yerleşirler. Daha sonra ise, Cumhuriyetin ilanı sonrasında, mübadele yolu ile, Selanikten gelen Türkler, yine bölgede iskan edilirler.
Ulusal Kurtuluş Savaşında, burada Dağköy denilen yerde, etkin mücadeleler verilmiştir. Bu mücadelelerde “Fatma Çavuş” lakaplı bir kadın kahraman tarihi süreçte öne çıkmıştır.
Fatma Çavuş, 1963 yılında vefat etmiş olup, kabri, Dağköy de bulunmaktadır.
İlçenin eski ismi: Engiz. Ancak, Engiz adı Türkçe olmadığından, 1961 yılında değiştirilerek, “Ballıca” ismini almıştır. Ballıca’da, 1970 yılında Belediye olmuştur. 1988 yılında ise, Belediye Meclisi kararı ile, yörenin ismi “Ondokuz Mayıs” olarak değiştirilmiştir.
GENEL
İlçe: Kızılırmak nehrinin oluşturduğu delta ovasının doğu ucundadır ve denizden yüksekliği 10 metredir. En yüksek yeri: Nebya ormanlarının bulunduğu, güneydeki tepedir. İlçe, genel olarak sakin bir nüfus yapısına sahip olmasına rağmen, özellikle yaz aylarında, ilçenin nüfusu artmaktadır.
19 Mayıs, Karadeniz’in en şirin turizm merkezlerinden biridir. Sahil şeridinin uzunluğu, yaklaşık 20 km. Güzel kumsalı ve temiz denizi, burayı öne çıkarıyor. Sahilde: her türlü ihtiyacı karşılayabilecek dinlenme tesisleri, çay bahçeleri, piknik alanları, kültür ve spor tesisleri bulunuyor.
Özellikle: 2008 yılında hizmete açılan “Su oyunları Parkı” ilginizi çekebilir. Aynı anda 600 kişiye hizmet verebilen tesis, özellikle havuzları ve su kaydırakları ile, güzel zaman geçirmek için ideal.
Karadeniz bölgesinde tek yani yalnızca burada bulunan; Sivil Havacılık okulu var. Her yıl, Ağustos ayında, Havacılık Panayırı düzenleniyor. Bu okulun hava alanına, küçük uçaklar inebiliyor.
Ekonomik özellikler değerlendirildiğinde: tütün, buğday, fındık, mısır ve pirinç öne çıkıyor. Türkiye’nin en büyük ve teknik donanımlı sigara fabrikası burada bulunuyor. Ballıca Sigara Fabrikası.
NE YENİR
Yörenin en büyük özelliği balıkçılığın gelişmiş olması. Bunun doğal sonucu olarak, lezzetli ve taze deniz ürünleri yemenizi öneririm.
NE SATIN ALINIR
Yörede: el dokuması kilimler, çoraplar bulabilirsiniz.
GEZİLECEK YERLER
SAAT KULESİ
İlçenin simgesidir. Hemen Hükümet Konağı önündedir. Bir zamanlar: cami minaresi olarak kullanılmış. Çünkü: burada uzun yıllar önce Merkez Camisi varmış, caminin yıkılmasının ardından geriye bu minaresi kalmış.
1952 yılında yapılan: Engiz Merkez Camisi, İlçe merkezinden geçen Samsun-Sinop kara yolunun genişletme çalışmaları nedeniyle, 1988 yılında yıkılmış. Halk caminin yıkılmasına karşı çıkınca, dönemin Belediye yetkilileri devreye girerek, cami yıkılsa da, minaresinin saat kulesine dönüştürülmesi konusunda halkı ikna etmişler.
Yıkılmayan minare, bir yıl sonra, saat kulesine dönüştürülmüş. 37 yıl minare olarak hizmet veren yapı, son 21 yıldır, saat kulesi olarak kullanılıyor. Ama, bir ara saat arıza yapınca sökülmüş.
Ama daha sonra tamir edilen saatler takılarak, saat kulesi olarak kullanılmaya başlanmış. Yani: saatsiz bir saat kulesi olarak, uzun zaman insanların dikkatini çekmiş. İlçenin genel görünümüne uygun olarak: kırmızı-beyaz renklere boyanmış.
KUMCAĞIZ MAHALLESİ
İlçe merkezinde, sahil mevkiindedir. Hemen önündeki çam ormanı ve denize çok yakın olması (300 metre) ile, tam bir dinlenme mekanı olarak öne çıkıyor. Burada: konaklamak için, prefabrik evler var. 40 haneli olan bu tesisteki evler, eşyalı olarak veriliyor.
Evlerde: banyo, mutfak ve yatak odası var. Tesiste: bunun dışında, çocuk oyun parkı ve kafeterya var. Her sabah: çam ormanında yürüyüş yapabilir ve daha sonra tertemiz denize girebilirsiniz.
SUBASAR ORMANLARI- GALERİÇ ORMANI:
İlçenin Yörükler Mevkindedir. İlkbaharda, tabanı suyla kaplanan, yaprak döker ağaçlardan oluşmuş, Galeriç Ormanı, yaban hayatı açısından görülmeye değer bir yer. Aslında, bu ormanlar daha geniş alanda bulunmasına rağmen, parçalanmış ve günümüze, yalnızca Yörükler Beldesinin kuzeyinde kalan, Galeriç Ormanı bütünlüğünü koruyarak gelebilmiştir.
NEBİYAN ORMANLARI
İlçe merkezine, 30 km. uzaklıktadır. Tipik Karadeniz yayla görünümüne sahiptir. Nebiyan yaylası olarak anılan alanda: yayla turizmi, dağcılık, yürüyüş, tırmanma, foto safari yapılmaktadır.
Dağın zirvesi: mutlaka görülmesi gereken bir alandır. Eski dönemlerde, yangın kulesi olarak kullanılan yapı ise, zirve noktasında mutlaka görmenizi önerebileceğim bir yer. Ama, elbette çıkmak biraz zahmetli.
Burası, ayrıca, doğal içme suları ile de ünlü. Yürüyüş veya gezinizde, doğal kaynak suları göreceksiniz. Bunları tatmayı ihmal etmeyin.
Karadeniz kıyısından 3 km. içeride, Karadeniz Sahil Yolunun üzerindeki, bu şirin ilçemizde: çok turistik özellikler olmasa da, Karadeniz yöresinin diğer tüm özelliklerini görebilirsiniz.
ULAŞIM
Terme: Samsun-Ordu devlet karayolu üzerinde olup, Samsun iline 57 km uzaklıktadır. Çarşamba ilçesine ise 22 km. uzaklıktadır. Terme-Ünye arası uzaklık: 32 km. dir. Karadeniz Sahil yolu üzerinde bulunması nedeniyle, ilçede, modern dinlenme ve konaklama tesisleri var.
TARİHİ
İlçenin tarihi: MÖ.1000 yılına kadar gider. İsminin ise: Termisus veya Termedon’dan geldiği söylenmektedir. Yöredeki ilk yerleşimler ve egemenlikler: Hititler, Frigler, Medler, Persler ve Romalılar, Bizanslılardır.
1071 Malazgirt zaferinin ardından ise: Türkler, bölgede hakimiyeti ele geçirirler. Daha sonra, 1200’lü yılların başında, Selçuklular bölgeyi ele geçirirler. Moğolların istilasından sonra: bu bölgenin genel valiliği Eretna Bey’e verilir. Eretna Bey: bölgede kendi devletini kurar.
1381 yılında: Kadı Burhanettin, Eretna Beyliğine son verir. Bölgede: Canik Beyliği kurulur. 1398 yılında ise, Yıldırım Beyazıt: Karadeniz bölgesini ele geçirince, Canik Beyliği de, Osmanlı yönetimini kabul eder.
İlçe: I. Dünya Savaşında, 1916 yılında, Ruslar tarafından denizden bombalanır ve zarar görür. Kurtuluş Savaşı döneminde ise: Rum ve Ermeni çeteleri, Terme’yi yakıp yıkarlar. Bölgedeki bu çete faaliyetlerine karşı ayaklanan yöre halkı: bunları yok eder.
GENEL
Orta Karadeniz bölgesindedir. Denizden başlayarak, yavaş yavaş yükselen verimli ve yeşilliklerle kaplı arazi yapısına sahiptir. En önemli akarsuyu: Terme çayıdır. Simenit ve Akgöl gölleri: doğal güzelliklere sahiptir.
Bu göllerin çevresi: 1.derece doğal Sit alanı olarak ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Haritaya baktığınızda, her ne kadar, Terme ilçesini deniz kıyısında gibi görseniz de: ilçe aslen denizden 3 km. içeride kurulmuştur. Bu nedenle; ilçe merkezindeki konutlarda, deniz manzarası yoktur.
Buna rağmen: halkın dinlenme ve gezme ihtiyaçlarını karşılayan: geniş park ve bahçeler bulunmaktadır. Sahil şeridinde bulunan eğlence ve dinlenme yerleri, Gölyazı Beldesi sınırları içinde bulunan Çobanyatağı ve Evci beldesinde bulunan Miliç çamlığı bulunuyor.
Amazon Kültür ve Sanat Festivali: Her yıl, Temmuz ayının son haftasında düzenlenmektedir.
İlçenin ekonomisi tarıma dayanır. Özellikle: fındık ve çeltik ağırlıklıdır. Mısır, soya fasulyesi de yer yer ekilir. İlçede: 11 adet pirinç fabrikası ve 10 adet fındık fabrikası var. Karadeniz Sahil Yolu kenarında: o kadar çok “Ford Transit” satışı yapılan oto galerisi göreceksiniz ki, şaşıracaksınız, bu kadar fazla aracı kim satın alır.
İlçenin havası aşırı rutubetlidir ki bildiğin ıslak denebilir . Burada bir süre yaşama durumunuz olursa: insanlarının tümünün lakaplarının bulunduğu ve bu lakapları ile anıldıklarını göreceksiniz. (örneğin bodur ali, tatar memet gibi)
Terme denilince, buraya has diğer bir özellik ise, kavak ormanlarıdır. Belki de dünyanın en büyük kavak ağacı ormanları burada bulunmaktadır.
AMAZONLAR
Amazonların: özellikle, Thermedon (Terme Çayı) kıyısında: Thamiskyra kentini kurdukları sanılmaktadır. Bu kentin ise: Terme ile Ordu arasında bulunduğu düşünülüyor. Evet, Amazonlar, kadınlardan oluşan bir topluluktu. Savaşmayı çok seviyorlardı.
Günlük yaşamlarında: erkekleri, yanlarında işçi ve uşak olarak kullanıyorlardı. Nesillerini devam ettirebilmek için; savaşlarda esir aldıkları erkeklerle beraber oluyorlar ve daha sonra, bunları öldürüyorlardı.
Töreleri gereği: bir erkekle birlikte olabilmek için, en az 3 erkeği öldürmüş olmaları gerekiyordu. Bu tür ilişkileri sonucu doğan çocuklarından: erkek olanları öldürüyorlar, kız çocuklarını ise at sütü ve kudret helvası ile besliyorlardı.
Böylece, onları güçlü olarak yetiştiriyorlardı. Terme Ulusoy Tesislerinde: Amazon kadın heykelini görebilirsiniz.
NE YENİR
Yaz aylarında Terme’ye giderseniz, mutlaka “cevizli dondurma” yı denemelisiniz. Muhteşem bir tat. İçindeki ceviz, dondurmanın soğuğunu aldığı için, boğaz ve mide üşümesi gibi durumlar oluşmuyor, ayrıca malum ceviz kolestrole karşı birebir.
Dondurmadan önce: yemek olarak ise: Terme pidesini mutlaka denemelisiniz.
Bunların dışında: yörenin en ünlü yemeği: keşkek. Tirid, mısır çorbası, lepsi, hamsili pilav da, yörede sıkça bulunan yemeklerdendir.
NE SATIN ALINIR
Terme ilçesinden: fındık ve pirinç satın alabilirsiniz. Daha önce söylediğim gibi, burada özellikle iklimin nemli olması nedeniyle, çeltik üretimi çok yaygın ve elde edilen pirinç gerçekten lezzetli.
GEZİLECEK YERLER
GÖLYAZI-AMAZON ŞEHRİ
Tarihi süreç içinde: Amazon kadınlarından, Yunan mitolojisinde söz edilmektedir. Ancak, elbette bu durum; Amazon kadınlarının Yunanlı olduklarını kanıtlamaz. Çünkü, onlar: MÖ. 1200 yıllarında, Anadolu’da yaşamışlar ve başkentleri, Terme çayı kıyısındaki “Thamiskyra” kentidir.
Uzun süre burada hüküm sürdükleri söyleniyor. Ancak, bu bölgede, günümüze kadar olan süreçte, herhangi bir resmi arkeolojik kazı çalışması yapılmamış olması, tüm bu gerçeklerin su üstüne çıkmasını geciktiriyor.
Amazon kadınları: savaş tanrısı: Ares’e taparlardı. Cesur ve muharip bu kadın savaşçılar, daha iyi ok atabilmek için, göğüslerinden birini dağlamışlardır. Zaten, bu yüzden, bu kadınlara, tek memeli anlamında “Amazon” denilmiştir. (Mezos: meme, Amazos: memesiz demektir) Biri hükümeti ve biri de orduyu idare eden, iki kraliçeleri bulunurmuş.
Erkekleri: yanlarında, işçi ve uşak olarak bulundururlarmış. Nesillerini devam ettirebilmek için ise, savaşlarda esir aldıkları erkeklerle birlikte olurlar ve daha sonra onları öldürürlermiş.
Erkek çocuk sahibi olurlarsa, bu kez çocuklarını öldürürler, kız çocuk sahibi olurlarsa, doğumdan sonra, daha iyi ok atabilmesi için sağ memesini keserler veya dağlarlarmış.
Gölyazı beldesinde: 28-30 Temmuz tarihleri arasında “Amazonlar Çevre, Kültür ve Turizm Festivali” düzenleniyor. Bu festivalde: yalnızca kadınların katıldığı: ata binme, yemek yarışmaları ve okçuluk yarışmaları düzenleniyor.
Ayrıca: tiyatro, halk konserleri, halk oyunları ve panel gibi etkinlikler düzenleniyor.
Ayrıca: Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından, yakın zamanlarda, Batı park denilen yerde oluşturulan “Amazon Adası” üzerinde, 2.5 dönümlü arazide : toplam 2 milyon TL. harcanarak, Amazon köyü kurulmuştur.
Köydeki: 24 Amazon kadın heykelinin yapımında: gerçek saç, gerçek deri görünümü veren özel silikonlu maddeler ve protez gözler kullanılmıştır. Heykellerin yapımında: üç bin yıl önce yaşamış insanların kemik yapılarının esas alındığı ve Amazon kadınlarının gerçekte çok iri yapılı olmadıkları söyleniyor.
Kadınların üzerindeki deri giysilerin yapımında bile: üç bin yıl önce uygulanan dikiş tekniğinin uygulandığı belirtiliyor.
Burada: Amazon kadınlarının günlük yaşamlarından kesitler ve günlük eşyalar sunulmaktadır.
Evet, Amazon kültürünü merak edenler, buralara yakın yerlerden geçenler için, mutlaka görmelerini önereceğim bir yer. Çünkü, gerçekten büyük emek verilmiş ve tamamen bizim topraklarımızdan çıkmış olan bu ilgi çeken toplumun yaşamının ifadesi açısından: güzel bir çalışma.
PAZAR CAMİSİ
İlçe merkezindedir. 1840 yılında yapılmıştır. Osmanlı mimarisi özelliklerini taşımaktadır. Caminin hemen bitişiğinde, bir türbe bulunmaktadır. Türbenin dış duvarlarından, güneye bakan kısmına bir kitabe oyulmuştur. Yapı: tamamen ahşaptan yapılmıştır. Çatısı: kiremit örtülüdür.
Cami: büyük bir onarım görmüş, ancak 1939 yılında minaresi yıkılmıştır. Günümüzdeki minare: 1961 yılında yapılmıştır.
AVCI SULTAN MEHMET CAMİSİ
İlçe merkezindedir. Sultan IV. Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Ancak: 1943 yılı depreminde yıkılmış ve 1956 yılında, aynı temeller üzerine yeniden inşa edilmiştir.
MİLİÇ ÇAMLIĞI
Terme’nin Yalı Mahallesinden Akçay’a kadar uzanır. Burada: temiz deniz ve kumsalı olan doğal bir plaj bulunuyor. Yani: mavi deniz ve çamların yeşili, burada buluşuyor.
ÇOBAN YATAĞI
Karadeniz kıyısında, Terme’nin doğal plajlarından biridir.
KUMCAĞIZ SAHİLLERİ
Karadeniz kıyısında, doğal plajı ile öne çıkıyor.
GÖLLER BÖLGESİ
Karadeniz ile Terme arasındaki bölgede bulunan ve doğal kanallarla birbirine bağlanan: Akgöl, Simenit ve Silindir gölleri: çevredeki türlü kuş çeşitlerini bünyesinde barındıran sulak alanlar olarak öne çıkıyor. Milli Parklar Genel Müdürlüğünce, “Yaban Hayatı Koruma Sahası” olarak belirlenmiştir.
SİMENİT GÖLÜ
Terme’ye uzaklığı: 25 km. dir. Alanı: 80 hektar olup, derinliği: 1-1.5 metre civarındadır. Kış aylarında ise, 2 metreyi bulmaktadır. Gölde: kefal, ilarya, turna, havuz, kadife balıkları bulunmaktadır.
ULUSOY TERME AMAZON TESİSLERİ
Karadeniz turuna çıkanların, genelde uğradıkları bir yer. Ortamı çok hoştur. Yemyeşil doğa, kuş sesleri, suyun üzerinde tahtadan yapılan yerlerde yemek yiyebiliyorsunuz. Pidesi çok meşhur, özellikle pide yemenizi önereceğim. Bunun dışında: sıcak yemeklerini de rahatlıkla tadabilirsiniz. Özellikle: pırasa kavurması, lahana dolması. Yorgunluk atmak için ideal bir yer. Mutlaka küçük bir mola verin.
YUKARI SÖĞÜTLÜ CAMİSİ
Yukarı Söğütlü köyündedir. Büyük bir mezarlık içindedir. Tek katlı ve ahşap malzemeden kapılmıştır. Oldukça basık, kırma çatılı ve çatısı kiremitle örtülüdür. Giriş kapısı: oyma tekniğiyle, geometrik süslemelidir. Caminin yapım tarihi olarak: 1716 yılı tahmin edilmektedir.
CÜNEYD-İ BAĞDATİ TÜRBESİ
Dibekli köyündedir. Yapı olarak basittir, sanatsal bir değeri yoktur. Türbe ile ilgili söylentiler şöyledir: Cüneyd isimli şahıs: İslam ordularıyla birlikte, Samsun önlerine kadar gelir. Düzlükte savaşırken, kolunu kaybeder. Sonunda, savaşa savaşa, bir tepede ölür. Kolunun ve bedeninin düştüğü yerlere, birer türbe yaptırılır. Daha sonra ise, kol, gövdenin yanına gömülür ama ertesi gün, kolun eski yerine döndüğü görülür.
Bunun üzerine: bu bölgede iki türbe yapılır. (Günümüzde de, iki türbe görülüyor)
Evet, bu şahsın kesin olarak kimliği konusunda yapılan araştırma sonuçlarında elde edilen bilgilere göre: bu şahsın Canik Emiri Cüneyd Bey olduğudur.
Cüneyd Bey: Selçuklu soyunda olup, Kubadoğlu sülalesindendir. Osmanlı Şehzadesi Çelebi Mehmet: önceleri Cüneyd Bey’in bölgede serbest kalmasına izin verir. Fakat, daha sonra, Amasya Valisi Hamza Bey’i üzerine gönderir ve büyük savaşlar yaşanır.
Cüneyd Bey; sığındığı Terme Dağlarında öldürülür ve oraya gömülür. Türbede: 9 metre uzunluğunda bir sanduka bulunuyor.
Türbe: günümüzde bir adak yeri olarak öne çıkmıştır. İnanışa göre, dileği olanların, bir kez daha türbeyi ziyaret etmeleri gerekmektedir.
Burası: her ne kadar yol üzerinden geçenler ve gezginler için pek dikkati çekmese de, Terme yerlileri için, özellikle hafta sonları ve tatil günlerinde ziyaret edilen, ören yerlerinden biridir.