Atatürk baraj gölünün hemen kıyısında, muhteşem güzel bir konumdadır. Ancak, tarih boyunca birçok uygarlığın merkezi konumunda bulunan eski Samsat bölgesinin de, gerekli arkeolojik araştırmalar yapılmadan baraj gölünün sularının altında kalması, ülkemizin tarihi ve turizmi açısından büyük bir eksikliktir.
Hatta, bu sular altında kalarak yok olma: örneğin bir Hasankeyf kadar ses getirmemiştir ve sessizce yok olmuştur. Günümüzde, Atatürk Baraj gölünün yarattığı doğal güzellik dışında, burada tarihi güzellik veya kalıntı görmeniz mümkün değildir.
ULAŞIM
Samsat, bağlı bulunduğu Adıyaman il merkezine 47 km. uzaklıktadır.
TARİH
Bölgenin eski ismi “Samusata-Sumaysat” dır ve yörede bulunan en eski yerleşim yerlerinden birisidir. Yöredeki ilk yerleşimcilerin: MÖ.6000’li yıllara kadar gittiği düşünülmektedir. Hatta: yörenin ilk yerleşimcilerinin, Orta Asya’dan gelen Türklerden Prohititler olduğu tahmin edilmektedir.
Buranın bu kadar önem kazanmasının başlıca nedeni: Fırat nehrinin batı ve doğu kesimleri arasında, en elverişli geçit yerinin burada bulunmasıdır. Samsat, bu yüzden tarih boyunca, önemini korumuştur.
Sümerler döneminde: yöreye “Semizata” ismi verilmiştir. Hititler zamanında ise, yani demir çağında yörenin Hitit krallığının merkezi olduğu anlaşılmıştır. MÖ. 605 yılında, yörede Babillerin egemenliği görülür. Daha sonra ise, sırası ile: Medler, Persler, Makedonya krallığı ve Selevkosların egemenliği görülür.
MÖ. 69 yılına gelindiğinde ise, bu kez: Kommagene krallığının merkezinin burada bulunduğu anlaşılır. Hatta: Kommagene kralları “Antichos” sanıyla anılırlar. Bu krallık merkezi dönemlerinde, 150 yıllık süreçte, burada 4 kral tahta geçer. Kral III. Antichos’un Romalılarla yapılan savaşta yenilmesi üzerine, Kommagene krallığı sona erer ve bölge Romalıların hakimiyetine girer.
Bölge: MS. 72 yılında bir Roma eyaleti olur. Ünlü bilgin Lukianus: yine bu dönemde Samsat yöresinde doğar.
Takip eden süreçte: bölge Persler ve Romalılar arasında birçok kez el değiştirir. MS. 271 yılında, Romalılar bölgeyi kesin olarak ele geçirirler. Bu dönemde, bölgedeki yerleşim yerinde, 50 binden fazla insan yaşadığı bilinmektedir.
Hz. Ömer zamanında, Samsat yöresine “Şimşat-Şümişat” ismi verilmiştir. 1203 yılında, Selçuklular bölgeyi ele geçirirler. 1392 yılında, Yıldırım Beyazıt, bölgeyi Osmanlı hakimiyetine sokar. Bölge: Osmanlı hakimiyetinde bulunduğu sürede, eski önemini kaybeder ve sancak merkezi olur. Takip eden dönemde, süratle küçülür.
Cumhuriyet döneminde, 1960 yılında Samsat ilçe merkezi olur ve Adıyaman iline bağlanır.
Ancak: Atatürk Baraj Gölünün altında kalacak olması nedeniyle, yerleşim yeri, 1988 yılında, eski yerleşim yerinden ayrılarak, günümüzdeki yeni yerleşim yerine taşınmıştır.
Samsat isminin kaynağına gelince: Ortaçağ’ın ilk dönemlerinde yani 4’ncü yüzyılın başlarında, Ermeniler, Hıristiyanlığı kabul etmeden önce, ateşperest idiler. Yani, güneşe tapıyorlardı. Bu yüzden, Ermenilere: Arevebaşt veya Arevorti deniliyordu. Bunlar, 14’ncü yüzyıla kadar olan süreçte, Samsat yöresinde yaşadılar.
Bu yüzden, Samsat: Güneş Diyarı değil, güneşe tapanların memleketi olarak bilinmektedir. Ancak, İslam ordularının bölgeyi ele geçirmesiyle, Samosata olan bölgenin ismi, Arap şivesine uydurularak, Sümeysat olarak değiştirilmiştir. Osmanlıların son dönemlerinde ise, yörenin ismi, Sümeysat olarak bilinir ve takip eden süreçte, bu kelime değişerek günümüze Samsat olarak gelmiştir.
GENEL
Yöre, Adıyaman ilinin güneydoğu kesimindedir ve yüz ölçümü 338 km. karedir. Yörenin batısında, doğusunda ve güneyinde: Atatürk Barajı Gölü bulunmaktadır. Yani: üç tarafı baraj gölü ile çevrilmiş bir yarım ada şeklindedir.
Denizden yükseklik: 610 metredir.
Coğrafi yapı: güneye doğru eğimlerle alçalan bir ova şeklindedir.
İklim değerlendirildiğinde ise, yazları oldukça sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlı iklim özellikleri görülür. Özellikle: Atatürk Barajının yapılmasının ardından, nem oranı artmıştır.
Yörede yaşayan insanların başlıca ekonomik etkinlikleri, tarım üzerinedir. Özellikle Samsat’ta ilk akla gelen tütündür. İlçede yıllık tütün üretim kapasitesi 700 ton civarındadır.
Evet, Samsat ile ilgili en önemli husus, buranın 2017 ve 2018 yıllarında iki büyük depremle sarsılmış olması ve ilçe konutlarının üçte ikisinin harap olması, ilçe nüfusunun büyük bölümünün çadır ve konteynerlerde yaşamasıdır ve bu durum hala yani 2020 yılına girdiğimiz bu ilk günlerde devam etmektedir.
Aldığım bilgiye göre, Samsat ilçe merkezi, bulunduğu yerden yine taşınacakmış, yeni istikamet Saffan Dede Türbesinin bulunduğu bölge imiş. Peki, bu ilçe merkezi eski yerinden bugünkü yerine yani buraya taşınırken, niye deprem analizi, zemin analizi yapılmamış, bu sorunun cevabı yok.
GEZİLECEK YERLER
EFSANE
Kommagene ülkesinin başkenti Samsat’ta (Samosata) oturan bir kral vardır. Kralın güzel kızına her ülkeden talipler gelir. Hepsi de geniş topraklar, sonsuz paralar sunar. Kral, içme suyu problemi bulunan şehre, suyu önce kim getirirse kızı ona vereceğini söyler.
Yarışmacılar birbirleriyle çekişerek kızı düşünerek geceli gündüzlü çalışırlar. Bir gün şehir halkı, yakınlarına kadar uzanan ve her gün ilerleyen dev su kanallarını görür. Arkasından şehre hayat veren sular akmaya başlar. Arsameia’nın genç prensi bugüne kadar kalan su kanallarıyla şehre su akıtır. Prens, prensesle evlenerek çalışmalarının karşılığını Samsat’tan alır.
SAMSAT HÖYÜĞÜ
Bu höyük hakkında bilgi vermeden önce bilmenizi isterim, höyük bugün tamamen Atatürk Barajı göl suları altındadır, ben sadece Samsat’ın geçmişi hakkında bilgi sahibi olmanız açısından, hani buralarda yani Samsat’ın niye bir kalesi yok, Samsat’ın eski yerleşim yeri neresidir sorularınıza cevap olması açısından bu höyükle ilgili kısa bilgi vermek istiyorum.
Höyük, Fırat nehrini batı yakasında, deniz seviyesinden 500 metre kadar yüksektedir. Büyüklüğü yaklaşık olarak kuzey-güney doğrultusunda 250 metre uzunluğunda ve doğu-batı doğrultusunda 150 metre genişliğindedir. Ovadan 50-60 metre yüksekliktedir.
Anıtsal höyük, güney doğu Anadolu’nun çok çeşitli yerleşme tabakalarına sahip en önemli merkezlerdendir. Dümdüz ovada, bütün heybetiyle yükselirdi. Fırat’ı geçişte ana merkezlerden biriydi. Satıh seramik buluntularına göre, geçmişi MÖ 5000-3000 yıllarına kadar gider. Hasankeyf ve Anadolu’nun diğer birçok yerindeki sanat eseri mozaikler, Samsatlı ustalar tarafından yapılmıştır.
Antik kent, Kommagene krallığına kışlık başkentlik yapmıştır. Mezopotamya’nın kalbi Samsat, iskeleti ise Hasankeyf olarak kabul edilir. Roma döneminde doğu bölgesine yerleştirilen lejyonların ana karargahı Samsat’tadır.
Höyükte bulunan kalenin duvarları, 814 yılında Abbasiler döneminde onarılır. 856 yılında kale yine tahrip edilir. İslam coğrafyacıları ve tarihçileri, Samsat’tan “çok sağlam bir kale” olarak söz ederler. Abbasi tarihçilerinden Masudi, Samsat’dan “Toprak Kale” diye söz eder. 1114 yılında büyük bir deprem sonucu şehir harap olur. 1170 yılında Suriye’deki deprem Samsat’ı olumsuz etkiler ve bunun sonucunda kale yenilenir. Samsat’da ilk olarak 1964 yılında batı yamacında bir sondaj yapan Amerikalı Arkeolog Theresa Goell, daha sonra 1967 yılında çeşitli Amerikan kuruluşlarının yardımıyla üç ay süren kazı yaptı.
Bu kazıda, höyüğün ortasından enlemesine bir çukur kazıldı. Para, cam ve seramik buluntular ele geçti. Kazıda saray mutfağı, kiler olarak tanımlanan kısımlar ve çeşitli girift odalar bulundu. Buluntular Gaziantep, Adıyaman ve Ankara müzelerindedir. 1978-1979 yılları arasında ODTÜ tarafından kurtarma kazıları yapıldı. Bu kazılarda, cam ve seramik buluntularıyla aynı devirlere tarihlenen çeşitli Artuklu, Selçuklu, Eyyubi ve erken İslam devri paraları bulundu. 12 ve 13’ncü yüzyıllara ait bir kale saray yerleşmesiyle ilgili ip uçları bulundu.
1981 yılında höyük üzerindeki geniş bir alan açılmış, aşağı şehirde bir kare kazılmış, Urfa kapısı temizlenmiştir. Sarayın merkez avlusu olduğu düşünülen bölümü 14.65 x 20.55 metre ölçülerinde mozaik köşelidir. İslam dönemine ait 1.8 metre çapında bir kuyuya atılmış 5 iskelet bulunmuştur. En altta, yüzükoyun yatan iskeletin boyun hizasında, Abbasi döneminden beş altın sikke ve gümüş sikkeler vardır.
Altın sikkelerden biri Harunürreşit (706-709), ikisi ise Mütevekkil (822-861) dönemlerine aittir. Kalenin içerisinde yapılan kazılarda gizli koridorlar tespit edilmiş ancak yolun tamamının nereye çıktığı bulunamadan kale sular altında kalmıştır. Böylece tarihin beşiği sayılan Samsat, tüm sırlarıyla birlikte, bugün dünyanın en büyük barajlarından olan Atatürk Barajı suları altında kalmıştır.
Sonuç: stratejik önemli bir kale saray olan Samsat’ta lüks cam ve seramik eşyalar kadar, askerlerin ve hizmetkarların kullandıkları anlaşılan sırlı seramiklerin ve süslü camların aynı çağın Suriye malzemesiyle büyük benzerlik gösterdiği görülür. Aynı gelenek ve teknik özelliklerle işlenen malzemenin, Suriye’den gelen ustalarla Anadolu’ya girdiği kabul edilir. Çıkarılan eserler, günümüzde yöredeki müzelerde sergilenmektedir.
KÜÇÜK HASAN TÜRBESİ
İlçe merkezindedir. Yöreye gelmiş olan Sahabelerden biri olduğu söylenir. Daha önce türbesi Samsat’ta imiş, ancak eski Samsat sular altında kalınca, türbe Samsat’daki yeni yerine taşınmıştır. Türbe dikdörtgen ve betonarmedir.
İçinde Küçük Hasan’ın sandukası vardır. Genellikle çocuğu olmayan kadınlar türbeyi ziyaret eder. Adak için küçük taşları, türbeye yapıştırırlar. Taş yapışırsa çocuklarının olacağına inanılır. Bazı rivayetler var: Türbede zaman zaman ışıklar görülür. Türbe taşınırken Küçük Hasan’ın cesedinin bozulmadan kaldığı görülmüştür.
SAFVAN BİN MUATTAL (SAFFAN DEDE) TÜRBESİ
Taşkuyu (Bircik) köyünde bir tepe üzerindedir. İlçe merkezine 10 km uzaklıktadır. Türbeye gitmek için, Adıyaman-Kahta karayolunun 28’nci km den (Samsat yol ayırımı) Samsat yoluna dönülüp, Samsat yolu takip edilerek Samsat’a 10 km kala sol tarafta yeni yapılmakta olan cami yolun girin, yol boyu türbenin tabelalarını göreceksiniz.
Sahabe Safvan bin Muttalın bulunduğu türbedir. Burası, ülkemizde kabri net olarak bilinen ve kanıtlanan iki sahabeden biridir.
Yöre halkının “Sahabe-i Paki” dediği Saffan Bin Muattal, Ben-i Süleym Kabilesinde doğmuş, Hz. Peygamberin hicretinden yaklaşık 4 yıl sonra Medine’ye gelerek Müslüman olmuş bir sahabedir. Zor zamanlarda Müslüman olan Safvan Bin Muattal, Hz Peygamber tarafından “Sakatu’l-Ceyş (Ordu artçısı) olarak görevlendirilmiştir. Ayrıca İslam tarihinde “İfk Olayı” olarak bilinen olaya adı karışmış ve bu olayda, adı ayetle temize çıkarılmıştır.
İslam Ordusu ile birlikte Şam, Irak ve Cezire çevresine yapılan sefere katılarak, Urfa civarına gelmiştir. Ordunun bir kısmı, doğuya Diyarbakır bölgesine, bir kısmı da kuzeye, yani Adıyaman bölgesine yönelmiştir. 640 tarihinde Adıyaman bölgesine yönelen ordunun başında, Hz Safvan Bin Muattal vardı.
Bölgenin fethedilmesinden sonra, buraya yerleşmeye karar vermiştir. Emeviler döneminde yöreye vali olarak görevlendirilen büyük sahabe, ömrünün 40 yılını burada geçirmiş ve İslamiyet’in yayılması sırasında, Bizanslılarla yapılan savaşta yaralanmış ve bu topraklarda 679 yılında şehit olmuştur. Şehit olduğu yer, Samsat, şehit olduğu dönem ise, 2’nci Halife Hz. Ömer dönemidir.
Samsat ilçesine 5 km uzaklıkta bulunan eski türbe yapısı, Mehmet Ali Efendi tarafından yaptırılmış ve 2011 yılında yenilenerek çevre düzenlemesi yapılmıştır.
Yeni türbe yapısı, giriş, haremlik-selamlık şeklinde düzenlenerek erkek ve kadınlar için ayrı giriş yapılmıştır. Üst örtüsü içten yuvarlak kubbe iken, dışarıdan ise yuvarlak kubbeyi sivri bir külah örtmektedir. Diğer bir oda içerisinde ise Sahabe Safvan bin Muttal’ın sandukası bulunmaktadır.
Evet efsaneler: Türbede bulunan bakır kapları yenileriyle değiştirmek isteyen bir kişi türbeye girince, türbe sallanmaya başlar, ziyaretçi kapları alacağına iki kap bırakıp türbeden kaçar. Çünkü veli, türbesinden bir şey alınmasına izin vermezmiş. Eğer birisi türbeden bir şey alacak olursa, başına kötü şeyler geleceğine inanılır.
Özellikle dini günlerde burası bayağı kalabalık oluyor. Ancak, unutmayın burada konaklama imkanı yok. En yakın yer Kahta, Kahta ilçesinde uygun fiyata ve ortalama kalitede çok sayıda otel var, yeme içme konusunda ise yine Kahta önerilir, hatta burayı ziyarete gelirken yanınızda içecek suyunuzu getirmeyi unutmayın, çünkü bulamazsınız yok.
Aslında burada yıllardır devam eden ama bir türlü bitirilemeyen bir Külliye yapılanması da bulunuyor. Bu durumun nedeni, burayı bazen Kahta bazen Adıyaman Valiliğinin sahiplenmesidir. Samsat Müftülüğü, Samsat Belediyesi de yeri geliyor sahipleniyor. Özellikle, önemli günlerde herkes sahipleniyor ama sonuçta bu Külliye hala tamamlanamıyor.
Adıyaman şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.