Şehrin tarihi geçmişinde, isminin anlamı bulunmaktadır. Şehirdeki “Ambiani” insanlarının yerleşimi nedeniyle, Romalılar tarafından, buraya “Ambianum” ismi verilmiş ve isim, zamanla değişerek günümüze “Amiens” olarak gelmiştir.
18 ve 19’ncü yüzyıllarda, şehir, tekstil sektöründe büyük gelişim gösterir.
Sanayi devrimi sırasında ise, şehrin surları yıkılarak, geniş bulvarlar yaratılmıştır. Özellikle, şehrin güney mahalleleri, bu sırada gelişmiştir.
Evet, şehir “Somme” nehri havzasındadır ve eski şehir, vadinin dibinde, bataklık alanda yer almaktadır. Nehir, bazen bölgede sellere neden olmaktadır ve en son olarak, 2001 yılında, bölgede sel etkin olmuştur. Bölgede, okyanus iklimi egemendir ve buna bağlı olarak, sık yağmur yağar.
Buraya yolunuz düşerse: bir tür yuvarlak şekilli bisküvi türünü (kiremit bisküvi) ve badem ezmesini tatmanızı öneririm.
Dünyaca ünlü roman yazarı Jules Verne:; 1871-1905 yılları arasında, bu şehirde yaşamıştır.
Şehir, Paris’e 120 km. uzaklıktadır. Lille şehrine ise, 100 km. uzaklıktadır.
Saint-Leu
Şehrin merkezi ve kuzey bölgelerini kapsayan bir mahalledir. Burada: birçok ahşap ve tuğla evler ve kanallar bulunur. 1990 yılından sonra burada yapılan restorasyonlar sonucu: bölge, kafeteryalar, restoranlar ve gece kulüpleri ile donatılmıştır.
Bu yüzden, bu bölge, öğrenciler ve turistler için yoğun olarak tercih edilir. Bölgede: “La Lune des Pirates” isimli bir konser salonu ve “Ches Cabotans” isimli bir tiyatro salonu bulunmaktadır.
Saint-Maurice
Şehrin doğu bölümündeki bir mahalledir ve burada, genellikle şehirdeki işçi sınıfı yerleşiktir.
Henriville
Bu mahalle, şehir surlarının yıkılması sonrasında, 19’ncu yüzyılda oluşturulmuştur. Şehir merkezinin güneyindedir.
Burada, çok sayıda, güzel mimari özellikler taşıyan konutlar bulunmaktadır ki, biraz önce sözünü ettiğim ünlü yazar Jules Verne’de burada ikamet etmiştir.
Saint-Acheul
Bu mahalle, ismini, Prehistorik dönemden almaktadır. Burada, bir askeri mezarlık var. Mezarlık: I. Dünya savaşından kalmadır. Burada: tipik İngiliz tarzı evler var.
Jules Verne Evi
Ünlü yazar Jules Verne’nin evi “2.Rue Charles Dubois” bölgesindedir. Yazar, hikayelerinin çoğunu bu evde yazmıştır. Bu yüzden, ev: onun yaşamı ve anılarına adanmıştır. Evi ziyaret ederseniz: onun masasını görebilirsiniz. Ayrıca: evin muhteşem Neo-gotik yemek odasını gezebilirsiniz.
Cathedrale Notre-Dame d’Amiens
Burası, Fransız Gotik mimarisinin başyapıtıdır.
Yapının yapımına, 13’ncü yüzyıl ortalarında başlanmış ve 44 yılda tamamlanmıştır. Bu uzun süre nedeniyle, binanın mimari tarzında, bir bütünlük görülmez. Ama, sonuçta burası Fransa’daki en büyük katedraldir.
Yapının: heykelleri ve rölyefleri çok ünlüdür. Ayrıca: 16’ncı yüzyılda, dönemin ünlü marangozları tarafından yapılan, meşeden oyma, 110 koro sırası, muhteşem güzellikleriyle önem kazanırlar.
Ayrıca: Eski ve Yeni Ahitten alınmış, 400’den fazla sahnenin 3650 figürle betimlendiği sahnelerde, I. Francois döneminin kostümleri tüm ayrıntılarıyla görülür.
Yapı: 1981 yılından bu yana, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmıştır.
Aslında, günümüzdeki katedral yapısında, orijinal vitrayların birçoğu yok olmuştur, ancak katedral 13’ncü yüzyıl başlarındaki kalite ve diğer özellikleriyle önem kazanmaktadır.
Özellikle: batı cephesi ve güneydeki gotik tarz heykelli portalı ve bina içindeki büyük miktardaki heykeller, ziyaretçilerin beğenisini toplamaktadır.
Musee de Picardie
Burası, Fransa’nın en büyük bölgesel müzelerinden birisidir. Müze binası, müzeye uygun olarak, 1855-1867 yılları arasında inşa edilmiştir.
Müzenin koleksiyonu içinde: Arkeoloji bölümünde: Antik Yunanistan, Antik Mısır ve ulusal koleksiyonlar yanında, Picardy arkeoloji koleksiyonu sergilenmektedir.
Ortaçağ dönemine ait bölümde ise: 16’ncı yüzyıla ait, Gotik sanatının önde gelen objeleri ve özellikle “Amiens katedrali” ne ait parçalar bulunur.
Müzenin Güzel Sanatlar Bölümünde ise: 17 ile 20’nci yüzyıllar arasındaki döneme ait, Fransız ve yabancı sanatçıların resimleri sergilenmektedir.
Evet, bu müzede: El Greco’nun “Bir adamın portresi”, Quentin de la Tour’un “kendi portresi”, Françoise Boucher’in “erotik pembe su perileri” resimleri başta olmak üzere, çok miktarda tablo bulunmaktadır.