Rio de Janeiro şehrinde, daha önce sözünü ettiğim mahalleler dışında gezilecek belli-başlı ve aşırı ilgi çeken yerler hakkında aşağıda ayrıntılı bilgiler vereceğim. Sizler gerek şehirdeki zamanınız ve gerekse ilginizi çeken yerleri seçerek, kendinize bir gezi planı yapabilir ve bu muhteşem şehri en güzel ve tam şekilde gezebilirsiniz.
LEBLON
Burası şehrin en lüks mahallelerinden birisidir ve tamamen sahil üzerindedir. Şehirde metrekaresi en pahalı bölgedir. Komşu mahalle Ipanema, ikinci sıradadır.
Yerel televizyon ve film yıldızları bu mahallenin restoran ve plajlarında görülebilirler.
Mahalle: dinlenmek ve güzel insanları seyretmek, butikler ve kitapçıları gezmek ve açık hava kafelerinde zaman geçirmek için idealdir. Şehirdeki en iyi restoranlar buradadır.
Leblon Alışveriş
Afranio de Melo Franco caddesindedir ve şehrin en iyi alışveriş merkezlerinden birisidir.
LEBLON BÖLGESİNDE GEZİLECEK YERLER
Casa de Sucos Bibi
Bu markanın şehirdeki ilk şubesi, Leblon mahallesinde açılmıştır. Günümüzde 5 mağazası bulunmaktadır ve şehrin tüm Güney bölgesine yayılmıştır. Burası: tek gerçek taze meyvelerle içecek hazırlamaktadır. Menüde: meyve suları ve lezzetli atıştırmalık yaklaşık 50 farklı türden sandviç bulunmaktadır. Özellikle erik ve portakal suyu karışımını denemeniz önerilir. Yani karışık meyvelerin tuhaf kombinasyonları ilgi çekmektedir.
Leblon Plaj
Burası: Ipanema veya Copacabana plajlarından daha mükemmel sörf yapılabilecek yerdir. Hemen batısındaki Ipenema plajı dururken buranın ünlenmesinin en büyük nedeni: yüksek sınıf tarafından kullanılan oteller, gurme restoranlar, sofistike barlar, alışveriş merkezleri ve lüks butiklerin bulunmasıdır.
Yani: Ipenema plajına nazaran daha lüks sınıfa hitap etmektedir.
Çünkü mahalle üst sınıf konumludur ve plaj ziyaretçileri bu yüzden genellikle üst sınıftır. Plajdaki kalabalık, Ipanema’dan daha sessizdir. Burada genellikle küçük çocuklu veya bebekli aileler görülür. Zaten plaj alanında çocuklar için çok büyük bir kapalı oyun alanı vardır. “Baixo Baby” denilen bu alan sayesinde büyükler plajın keyfini çıkarırlar. Burada birçok oyuncak bulunmaktadır.
Rua Dias Ferreira
Burası plaj bölgesinin kapalı eğlence mekanıdır. Burada: yerel sanatçılar ve yazarlar görülebilir. Livraria Argumento denilen kitapçıda, İngilizce kitaplar satılır. Ayrıca: “Afranio de Melo” denilen alışveriş merkezinde 200 mağaza, 4 sinema ve lagün bölgesinin muhteşem manzarası görülen hoş bir fast-food bölümü bulunur.
QUİNTA DA BOA VİSTA
Brezilya imparatorları tarafından 19. yüzyılda kullanılan saray sitesidir. “Sao Cristovao Sarayı” olarak isimlendirilen bu yapı neoklasik tarzdadır. Bu sarayın bulunduğu yerdeki bahçedeki bu saray; I. Brezilya Cumhuriyeti zamanında 1889 yılında kurulmuş ve Brezilya imparatorluk ailesine ev sahipliği yapmıştır.
Günümüzde ise şehirdeki önemli bir halk parkıdır.
İsminin kelime anlamı “Güzel görünümlü park” demektir. Park alanında “Rio Hayvanat Bahçesi” bulunmaktadır.
Park: tamamen çim ve yüz yıllık ağaçlarla kaplı, İngiliz tarzındadır. Park alanına eğer yan kapılardan girmek isterseniz: ağaç kaplı Sapucaias caddesinden yürürsünüz ve bu yürüyüş esnasında imparatorluk bahçeleri, göller, mağaralar ve romantik yollar ilgi çekmektedir. Parkın ortasındaki gölün ortasında “Apollon Tapınağı” adı verilen küçük Greko-Romen tarzı bir yapı bulunmaktadır.
Parkta ayrıca: Çin tarzı pagoda çardak ve bir göl pergola ve göle bağlanan bir pitoresk köprü bulunur. Gölde kuğu şeklinde pedallı tekne kiralamak mümkündür.
Parkın açık alanlarında yaz aylarında popüler konserler düzenlenmektedir.
Parkın kuzey kenarında ise, bir zamanlar sarayın şapeli olarak kullanılan ve günümüzde ise restoran olarak kullanılan bir yer bulunur. Buraya yolunuz düşerse bir tür Brezilya lezzeti olan “Bahian balık güveç” yemenizi öneririm.
Rio Hayvanat Bahçesi
Burada 2000’den fazla hayvan bulunmaktadır. Hayvanat bahçesi 1945 yılında açılmıştır ve Brezilya’nın en eski hayvanat bahçesidir. Burada özellikle kuş ve maymunlar ilgi çekmektedir. Hayvanat bahçesi ana girişinde “Coade Taş” olarak adlandırılan bir tür “kil” anıt bulunur ve buraya İngiliz tarzı döküm kapıdan girilir. Bu kapı özel ilgi çekmektedir.
Hayvanat bahçesinde: filler ve zürafalar yanında, özellikle mavi papağan gibi Amazona özel yaratıklar ilgi çekmektedir.
Ulusal Müze
Müze: 1808 yılında buraya sürgün gönderilen Portekiz Kralı John tarafından kurulmuş ve 1891 yılında buradaki eski imparatorluk sarayına nakledilmiştir.
Müzenin en büyük koleksiyonu Brezilya imparatoru Petro II döneminde oluşturulmuştur. Müzenin koleksiyonunda: tarihi, etnolojik ve arkeolojik kalıntılar sergilenmektedir.
Ziyaretçiler: taht odası, büyükelçiler odası ve İmparatoriçe Teresa Christina odası gibi orijinal boyalı ve sıva dekorasyonlu odalar ilgi çekmektedir. Bu odalar orijinal parçaları dışında boş bulunmaktadır.
Neoklasik tarzdaki sarayın önündeki bahçe: geometrik çizgilerle çevrilidir ve tuğla sarayın uzantısıdır. Müzenin en ilgi çeken objesi: şimdiye kadar Brezilya’da bulunan en büyük meteor (5.4 tonluk) burada sergilenmektedir. Ayrıca Latin Amerika’da ortaya çıkan ve 11.000 yıllık olduğu tahmin edilen insan iskeleti “Luzia” görülebilmektedir.
TİJUCA SEMTİNDE GEZİLECEK YERLER
MARACANA STADYUMU
Stadyum: Rio şehir merkezinin yaklaşık 5 km doğusundadır. Copacabana ve Ipanema plaj alanlarının ise 12 km kuzeyindedir. Yani stadyuma: metro ve tren ile rahatlıkla ulaşılabilir.
Dünyanın en büyük stadyumlarından birisidir. Burası şehirde bir milli müze olarak kabul edilir.
Stadyum 1950 yılında FIFA Dünya Kupası öncesinde açılmıştır. İnşaatın yapımına 1947 yılında 7 Brezilyalı mühendis tarafından başlanmıştır.
İlk taş 2 Ağustos 1948 tarihinde yerleştirilmiştir. İnşaatta günlük olarak 1500 ve bazen 2000 işçi çalışmıştır. İlk maç 16 Haziran 1950 tarihinde oynanmasına rağmen, inşaat o tarihte bitirilememişti, basın standı ve tuvaletler yoktu ve ancak tam olarak 1965 yılında bitirilmiştir.
Şehirde gezerken veya eğlenirken birçok Brezilyalının üzerinde ünlü Brezilyalı futbolcuların isimleri yazılı formaları görebilirsiniz. Özellikle plajlarda futbol oynayan çocuk ve gençlerin hareketlerin muhteşemliği mutlaka ilginizi çekecektir. Çünkü: plajda futbol oynamak, Brezilyalı futbolcuların bacak kaslarının gelişmesinde olumlu etki yaratıyormuş.
Stadyumda 2014 Dünya Futbol Şampiyonası maçları düzenlenmiş ve ayrıca 2016 Olimpiyat oyunları da açılış töreni dahil olmak üzere burada yapılacaktır.
Stadyum inşaatına 1948 yılında başlanmış ve ilk maç: 1950 yılında oynanmıştır. 1950 yılında burada düzenlenen Dünya Futbol Şampiyonasında; Brezilya’nın Uruguay Milli Futbol Takımına 2-1 kaybetmesi, Brezilyalıların hafızalarında acı bir anı olarak canlanmaktadır. Bu maç yaklaşık 180.000 kişi tarafından izlenmiştir. Ancak daha sonra güvenlik nedeniyle stadyumun kapasitesi 78.000 kişiye düşürülmüştür.
Bu dünya kupasından sonra stadyum futbol kulüpleri maçları için kullanılmıştır. Aynı zamanda yerel futbol kupası finallerine de ev sahipliği yapmaktadır. Stadyum 2000 yılında seyirci kapasitesinin 103.000 çıkarılması için restore edilmiştir. 2007 yılında ise seyirci kapasitesi 82.238 kişilik oturma sırası şeklinde yenilenmiştir.
Sonuç olarak ise, stadyumun seyirci kapasitesinin 120.000 kişiye çıkarılması planlanmaktadır. Bu çalışmalarda stadyumun orijinal cephesine dokunulmamış, bir yağmur suyu toplama sistemi ile komple yeni bir çatı yapılmıştır.
Evet: günümüzde şehri ziyaret ederseniz, burada bir futbol maçı izlemeyi düşünün. Veya bir tura katılarak stadyumu gezin, soyunma odalarını görün. Stadyumun iç bölümündeki duvarlarda: Brezilya’nın kazandığı dünya kupası fotoğrafları görülüyor. Zaten futbolcuların sahaya çıkarken kullandıkları koridorlara, tirübünde bulunan seyircilerin sesi verilmiş ve yürürken tüyleriniz ürperiyor.
Günümüzde burada futbol maçları ve bir dizi konserler düzenleniyor.
PARQUE NACİONAL DA TİJUCA
Park alanı Rio şehir merkezinin güneyindedir.
Tijuca milli parkı: şehirde tamamen korumalı bir park alanıdır. Park alanı 33 kilometre karelik alanı kapsamaktadır. Bu miktar, Rio şehrinin % 3.5’luk kısmına denk gelmektedir. Yani yaklaşık 6 milyon nüfuslu bir şehirde, metropol merkezinde yeşil bir alandır.
En yüksek yeri, deniz seviyesinden 1022 metre yüksekliktedir. Park iklimi: kışın kuru dönemde bol yağmur şeklindedir ve 500 metre yüksekliğe kadar olan bölümde tropikal iklim görülür. Bu rakımın üstünde ise sıcak iklim tipi görülür.
Park 6 Temmuz 1961 tarihinde düzenlenmiştir ve yılda 2 milyon ziyaretçi tarafından ziyaret edilmektedir. Yani, Brezilya’nın en çok ziyaret edilen milli parkıdır. Parkın ismi 1967 yılında “Tijuca Milli Parkı” olarak değiştirilmiştir. 2004 tarihinde parkın sınırları 39.51 kilometre karelik alana genişletilmiştir.
17. ve 18. yüzyıllar boyunca: park alanı, ciddi çevre sorunlarına muhatap olmuştur. Kereste çıkarmak ve özellikle kahve üretimi için alanda tahribatlar yapılmıştır. Ancak 1861 yılında Brezilya imparatoru Petro II: doğal bitki örtüsünün korunması için girişimde bulunmuştur. Özellikle: endemik nadir veya tehlike altındaki türler için koruma önlemleri aldırmıştır.
Öte yandan: parkta sunulan sayısız çevre hizmeti yanında, su kaynaklarının korunması da şehrin anahtarıdır. Erezyon kontrolü, sellerin önlenmesi, ısı değişiklikleri, yerel iklim düzenlemeleri, hava ve gürültü kirliliğinin azaltılması ve yerel doğal peyzaj estetiğinin sürdürülmesi park alanındaki diğer resmi düzenlemelerdir.
Park alanı: 4 bölüme ayrılmıştır. Bunlar
1.Tijuca orman.
2.Carioca,
3.Pedra Bonita/Pedra da Gavea
4.Siyah/Covanca
Evet: park alanı, doğal miras olarak kabul edilip, 400 yıl boyunca sürdürülen insan işgali sonucunda, günümüzde korunması gereken önemli bir koleksiyon olarak tarihi ve kültürel mirası oluşturmaktadır. Park alanında 1619 bitki türü bulunmaktadır ve bunlardan yaklaşık 433 tanesi tehlike altındadır. Ayrıca: park alanında sayısız böcek, örümcekler ve diğer bir kısım hayvanlar bulunur. Toplamda tehlike altında bulunan 16 amfibi, kuş ve memeli 328 tür hayvan bulunmaktadır.
Yollar boyunca: park alanı içinde: yollar, mağaralar ve şelaleler ile: spor ve doğa tutkunları için önemli bir rekreasyon alanı olmuştur. Ilımlı yürüyüşler ile, Pedra Bonita (693 metre), Pico Parrot (987 metre) ve Tijuca Peak (1021 metre) yüksekliklere çıkarak çevrenin muhteşem manzarasını izlemek mümkündür.
Biyoçeşitlilik “Chico Mendes Enstitüsü” tarafından yönetilmektedir.
Manguinhos Mahallesi
Şehrin kuzey bölgesinde bulunan burası şehirde bir gecekondu mahallesidir. Mahallede şiddet yüksek düzeydedir. 2010 yılı nüfus sayımına göre 535 bin metre karelik bu alanda, yaklaşık 35.000 kişilik bir nüfus yaşamaktadır.
Mahallenin en iyi bilinen simgesi “Mağribi Pavilion” dur.
Daniel Little Beach-Aziz Daniel Kilisesi
Bölgenin önemli turistik bir kilisesidir ve mimar Oscar Niemeyer tarafından tasarlanan kilise 2 Aralık 1960 tarihinde açılmıştır.
Evet fazla ayrıntıya girmeye gerek yok, burası Rio şehrinin en tehlikeli mahallelerinden birisidir ve bırakın turistleri, şehrin yerlileri bile buraya girememektedir ve bu yüzden daha fazla ayrıntıya girmiyorum, sadece bilgi mahiyetindedir.
BARRA DA TİJUCA
Şehrin güneybatı kısmındadır.
Burası yaklaşık 30 yıl önce geliştirilen, Rio şehrinin genç mahallelerinden birisidir. Bu mahalle “Barra Alışveriş Merkezi” ve 17 km uzunluğundaki kumsalı ile ilgi çeker. Özellikle zengin ve varlıklı aileler için birçok lüks devremülk ve büyük ofis kompleksleri bulunmaktadır. Mahallede Amerikan yaşam tarzı görülmektedir. Yani ülkeye yeni bir yaşam tarzı tanıtmıştır. Burada özellikle: sörf, uçurtma sörfü ve vücut sörfü sporları popülerdir.
Barra da Tijuca: başlangıçta tarıma elverişsiz ve büyük bir plaj alanı olduğundan 20. yüzyıla kadar izole kalmıştır. 1900 yılında “Bölgesel Tarım Şirketi” bu araziyi satın almış ve onu geliştirmeye başlamıştır. Bölge altyapısı üzerinde durularak, istikrarlı büyüme sağlanmıştır. Lagoa-Barra karayolu, gelişimi daha da hızlandırmıştır. Barra’ya bağlı “Galeao Uluslar arası Havaalanı” kentleşmeyi tamamlamıştır.
Buranın plajları: şehrin sakinleri için çok popülerdir.
2007 Pan Amerikan Oyunlarında: Pan-Amerikan köyü burada kurulmuştur. Oyunlardaki bazı spor yarışmaları: Miecimo da Silva Spor Merkezinde bulunan Algodao Gymnasium ve Campo Grande İtalo del Cima Stadyum’unda düzenlenmiştir.
Barra Alışveriş Merkezi
Burada 700 mağaza ve birçok restoran bulunmaktadır. New York City Center Alışveriş merkezine benzer. Ülkenin en büyük alışveriş merkezidir. Bu mağazalarda: şık butik moda ürünleri, takı, iç çamaşırı ve C&A gibi yüksek moda ürünleri satılır. Efsanevi bikini dükkanı “Bumbum” şubesi de buradadır.
Plajlar
Buranın plajları, şehrin batı bölgesinin en çekici plajlarıdır. Barra’nın plaj hatları 17 kilometreye kadar uzanır. Beyaz kumlu plajlar ve kaba yani dalgalı sular: gençler ve sporcular için çekicidir. Özellikle doğal ve bakir güzellikleriyle dikkat çeken “Grumari” ve “Prainha” plajları: erişimi zor olsa da sorun edilmez. Özellikle “Joatinga” plajı şehrin en güzel plajlarından birisidir. Ama yalnızca araba ile ulaşılabilir.
CORCOVADO DAĞI
Corcovado dağı: başlangıçta Portekizli yerleşimciler tarafından “Temptation Pinnacle” olarak tanınıp bilinirken, daha sonra kambur şeklini ifade etmek için “Corcovado” ismi verilmiştir.
Carcovado dağına: teleferik, otobüs veya taksi ile ulaşmak mümkündür.
En iyi yol: bir taksi kiralamak ve etkileyici manzaranın tadını çıkara çıkara dağa çıkmaktadır. Hatta sürücü ile anlaşın ve zaman zaman durarak manzarayı izleyin. Çünkü yol boyunca gözlem güverteleri bulunmaktadır.
Eğer trenle çıkmayı düşünürseniz “Cosme Velho” caddesinden hareket eden trene binebilir ve buraya ulaşabilirsiniz. Tren: Tijuca ulusal parkı içinde muhteşem manzaralar içinden ilerliyor. Tren elektrikli olduğundan orman alanında herhangi bir kirlenmeye neden olmamaktadır. Bilet ücretlerinin bir kısmının
Ormanı korumakla görevli “Brezilya Çevre Enstitüsü”ne gittiği söyleniyor.
Yol boyunca çok keyifli, büyük ağaçların, tropik meyvelerin ve mini durakların içinden geçiliyor. Tren hattı: Brezilya imparatoru Dom Petro II tarafından 1884 yılında açılmıştır. Amaç: Brezilya’nın bağımsızlığının ardından, zirveye bir yol açılmasıdır.
İlk açıldığında buhar motoru ile çalışıyormuş ve İsa heykelinden önce yapıldığı biliniyor. Çünkü tren aynı zamanda anıtın parçalarının tepeye taşınmasında da kullanılmıştır. Günümüzde tren 3824 metre uzunluğundaki demiryolu hattında, inşaat mühendisliğinin bir mucizesi olarak hareket etmektedir. 1979 yılında İsviçre’den ithal edilen daha güvenli ve daha modern trenlerle yenileme yapılmıştır.
Trenle buraya ulaşım için ödemeniz gereken ücret yetişkinler için 50 dolar, 6-12 yaş arası çocuklar için 25 dolardır. Ücret gidiş-dönüş tren yolculuğu için geçerlidir. 5 yaşına kadar olan çocuklar ücretsizdir. 345 yolcu kapasiteli trenler: her 30 dakikada bir hareket etmektedirler. Seyahat süresi yaklaşık 20 dakikadır.
Ancak bir çok ziyaretçi buraya çıkmak için teleferik tercih etmektedirler. Bu teleferiğe binmek için “Tijuca Orman” heykelinin yanındaki istasyona ulaşmanız gerekir. Teleferikle dağa çıkmayı düşünürseniz, bu kere “Tijuca Ormanı” gibi Rio şehrinin yine çarpıcı manzaralarından birini izleme şansı bulursunuz.
Tijuca ormanı; dünyanın en büyük kentsel ormanıdır. Onun ağaçlandırılması temelde kahve üretimi için gelişigüzel dikilen ağaçlarla 19. yüzyılda başlamıştır. 3200 hektarlık alanı kapsamaktadır.
Teleferikle çıkmayı düşünürseniz, bölmenin sağ tarafına oturmanızı öneririm. Teleferik her yarım saatte bir olmak üzere saat: 08.30-18.30 arasında çalışıyor. Buraya çıkmak için en ince husus: çıkmadan önce tepede bulut ve sis olup olmadığını öğrenmenizdir. Yani, tepeye mutlaka açık bir günde çıkmalısınız. Eğer tepede maymunları beslemek isterseniz yanınıza “muz” almayı unutmayın.
Bu dağda: İsa heykelini yakından görmek dışında, mükemmel bir Rio şehri manzarası ile karşılaşacaksınız. 710 metre rakımlı dağda “İsa heykeli” ve Brezilya’nın hamisi Saint Lady onuruna yapılan bir şapel bulunmaktadır. Şapel: 8 metre kaideli ve 30 metre yüksekliktedir. Dağ üzerinde bulunan İsa heykeli ise: 1145 kg ağırlığında ve 40 metre yüksekliktedir.
Christ Redentor-İsa Heykeli
Evet burası dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilir. “Christ Redentor” isminin kelime anlamı “günahtan kurtaran İsa” demektir.
Devasa İsa heykelinin bulunduğu Corvovado tepesine çıkabilmek için önce otobüse, sonra küçük bir trene biniliyor. Ama bir saat beklemek gerekiyor. Çünkü feci kuyruk oluyor.
Brezilya’da Hıristiyanlığın sembolü ve Rio’nun ikonu olan heykelin yüksekliği 30 metre, kaidesinin yüksekliği ise 8 metre uzunluğunda ve açılmış kollarının genişliği 30 metre genişliğindedir. Bu ölçü ile dünyanın en geniş heykeli denilmektedir. Heykelin toplam yüksekliği 39.6 metredir.
Heykelin başı 3.70 metre uzunluğunda, ağırlığı ise 3.5 tondur. Heykelin tümünün ağırlığı ise 1145 tondur. Üstü zarar görmesin diye özel bir madde ile kaplanmıştır.
Heykel: Fransız asıllı Polonyalı sanatçı Paul Landowski tarafından 5 yıllık bir çalışma sonucunda tamamlanmış ve ilk temel taşı 1922 yılında yerleştirilmiş ve heykel 12 Ekim 1931 tarihinde açılmıştır. Aslında heykelin yapılması için bir yarışma yapılmış ve Landowski bu yarışmayı kazanmıştır. Öte yandan: heykelin tasarımı 1921 yılında Carlos Oswaldo isimli bir Brezilyalı tarafından çizilmiştir. Çizimde “haç taşıyan İsa” düşünülmüştür. Ancak tasarım daha sonra değiştirilmiştir.
Baş ve kollar Fransa’da özel olarak yapılıp Brezilya’ya getirilmiştir.
Heykel 2007 tarihinde UNESCO tarafından “Dünyanın 7 harikasından biri olarak seçilmiştir. 2003 yılında heykele yeni aydınlatma sistemi yerleştirilmiş, en yüksek noktasına yürüyen merdivenler ve panoramik asansörlerle mekanik erişim hattı kurulmuştur. Öte yandan merdivenle ulaşım için 222 basamaklı bir merdiveni tırmanmak gerekir.
Uzun yıllar Portekiz sömürgesi olan Brezilya’da, özgürlüğün 100. yılı kutlamaları anısına yapılmıştır. Aslında aynı tarihte Brezilya Kralı Petro: buraya dikilmek üzere kendi heykelini yaptıracakmış, ama “beni bir süre sonra unuturlar, bunu asla unutmazlar” diyerek İsa’nın heykelinin yapılmasına karar vermiştir.
Sırtı şehrin fakir bölgelerine dönüktür. Brezilyalılar bunu şöyle yorumlarlar “İsa kollarını zenginlere açarken, fakirlere sırtını döner”. Kollarını açmasının anlamı olarak “insanları kucaklaması” demekmiş. Aynı zamanda bu durum “Brezilya insanının sevecenliğini” de ifade ediyormuş. Heykelin hemen arkasında bir kilise bulunuyor.
Kalabalık yüzünden rahat fotoğraf çekmek mümkün olmuyor. Çünkü heykel yılda 2 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor.
Corcovado tepesi şehre o kadar hakim ki, heykeli bir yana bırakın sadece manzarası için bile buraya çıkmaya değer. Ancak buraya çıkmadan önce hava durumunu mutlaka takip etmeniz gerekir ki, bazen öyle bir sis olur ki, bırakın şehri izlemeyi, heykelin başını bile göremeyeceğiniz hava durumu söz konusu olabiliyor.
Sugar Loaf Dağı
Deniz seviyesinden 396 metre yüksekliktedir. Burası Rio şehrinin en yüksek tepesidir. Buraya bu ismin verilmesinin nedeni: “Portekiz için sevkiyata hazırlanan rafine edilmemiş koni biçimli şeker kamışı bloklarına” benzemesidir ve ismini 17. yüzyılda almıştır.
“Morro da Urca” dağı ise “balina” benzerliği nedeniyle bu ismi almıştır. Heybetli bir koni şeklinde yükselen dağ muhtemelen 600 milyon yıl boyunca atmosferik basınç ve sıcaklık ile kalıplaşmış, granit taş bloğudur ve yamaçlarında çok az bitki örtüsü bulunmaktadır.
Teleferiğin hizmete girdiği 1912 yılından bu yana dağ 37 milyon kişi tarafından ziyaret edilmiştir ve her yıl 1 milyon kişi tarafından ziyaret edilmeye devam edilmektedir.
Teleferik
Buraya teleferikle nefes kesen bir yolculukla gidiliyor. Teleferiğe binmek için “Praia Vermelha” plajına gitmek ve oradaki istasyondan bilet alarak binmek gerekir.
Teleferik, her 20 dakikada bir hareket ediyor ve saat: 08.00-21.00 arasında çalışıyor. İstasyonda: birkaç hediyelik eşya satan dükkan bulunuyor. Teleferik ücretleri, yetişkinler için 53 dolar, 6-12 yaş arası çocuklar için 26 dolar ve 6 yaş altı çocuklar için ücretsizdir. Ancak bu teleferik bilet istasyonunda bir süre sıra beklemeniz gerektiğini unutmayın.
Teleferiğin hızı, saatte 21-31 km. arasında değişir. Her araç 65 yolcu kapasitelidir. Brezilyalı mühendis Augusto Ferreira Ramos (22 Ağustos 1860 Brezilya doğumludur) tarafından tasarlanan ve 1912 yılında tamamlanan teleferik sisteminin kabloları en son olarak 2002 yılında değiştirilmiştir.
Elektronik sistem ise 2009 yılında yenilenmiştir. Sistemde en son restorasyon 2008 yılında: yeni bir havalandırma sistemi, renkli ve parlamayı önleyici camlar ile yapılmıştır. Her ne kadar yolculuk biraz korkutucu olsa da, Sugarloaf teleferik sisteminin dünyanın en güvenilir teleferik sistemlerinden biri olduğu söyleniyor.
Teleferik yolculuğu 3’er dakika süren iki aşamalı olmaktadır.
Birinci aşama: 220 metre rakımlı “Morro da Urca” yani “Urca Hill” ve Praia Vermelha bölgesine gider. Gezinin bu bölümü yaklaşık 1 km. dir. Yolculuğun bu bölümünde: Copacabana, İsa heykeli, Niteroi köprüsü ve Guanabara körfezi seyrediliyor. Ayrıca farklı yüksekliklerde değişik ve kalın bitki örtüsü görülebiliyor.
Burada: sahilin güzel manzarası izlenir ve açık bir bar, restoran ve amfi tiyatro bulunmaktadır. Burada güzel doğa yürüyüşleri yapılabilir. Bu yürüyüşlerde: tropik bitki örtüsü, kuşlar ve zaman zaman maymunlar görülür. Burası özellikle hafta sonlarında akşam saatlerinde popüler yaz konserleri ile ünlüdür. Bu konserler bazen sabaha kadar devam eder.
İkinci aşama: büyük bir teleferik her 30 dakikada bir kalkar ve Morro da Urca’nın ardından Sugarloaf dağının 528 metrelik zirvesine çıkılır. Burada ana istasyon “Avenida Pasteur” bulunuyor.
Eğer teleferik istemesseniz, buraya ulaşım için otobüs veya taksi kullanabilirsiniz.
Zirvedeki istasyona vardığınızda: Brezilyalıların “Cidade Maravilhosa” yani “Harikulade Şehir” dedikleri Rio ayaklarınızın altındadır. Burada bir de fast-food dükkanı bulunuyor.
Buradan: Rio şehri Guanabara körfezi ve Niteroi ve Atlantik okyanusunun mavi sularının muhteşem manzarasını izlemek mümkündür. Burayı ziyaret etmek için en iyi zaman güneş batışı esnasındadır. Alternatif olarak tepenin çevresindeki izleri takip ederek bir yürüyüş yapabilirsiniz.
Ama biraz önce de belirttiğim gibi özellikle güneş batışını mutlaka izleyin. Aslında eğer kalabalıktan kaçmak isterseniz, burayı ya sabahın erken saatlerinde ya da öğleden sonra ziyaret etmelisiniz.