Roma şehrinde birçok kilise-manastır gibi dini yapılar bulunmasına rağmen, özellikle burayı görmenizi şiddetle öneriyorum.
Çünkü: burası gerçekten tarihi süreç içinde önem kazanan bir yer.
Önem kazanmasının temeldeki nedeni ise, kilisenin MS. 27 yılında, Marcus Agrippa tarafından: Venüs ve Mars Tapınağı olarak inşa edilmiş olmasından kaynaklanıyor.
Roma imparatoru Hadrian tarafından: MS.2’nci yüzyıl başlarında, tapınak, restore edilmiştir.
Evet: tapınağın ilk dikkati çeken özelliği: devasa sütunlarıdır. Ayrıca: bronz kapısı 20 ton ağırlığındadır. Duvarlarının kalınlığı ise, inanılmaz, 6-8 metre arasında değişmektedir. Tüm bunlar nedeniyle yapı: kasvetli bir görünüm vermektedir.
Pagan tapınağı olarak inşa edilen dini yapı: MS.7’nci yüzyılda, Hıristiyanlığın kabul edilmesiyle kiliseye çevrilmiştir. Günümüzde ise, Hadrian döneminin özelliklerini korumaktadır. Roma şehrinin en ünlü ve en iyi korunmuş yapılarındandır.
Evet: gelelim kilisenin içine: burada, büyük sanatçı Raphaello’nun mezarı bulunuyor. Ayrıca: iç kubbe görülmeye değerdir.
Burada, yani kubbenin en üst bölümünde, daire şeklinde bir “boşluk” bulunuyor ve burası “tanrının gözü” olarak adlandırılıyor.
Yağışlı havalarda, buradan yapının içine akan yağmur suları: binanın zemininde sağlanan mükemmel ve aynı zamanda hissedilmeyen bir eğim sonucunda: asla bir ıslaklık görüntüsü vermeden akıp gidiyor, kayboluyor.
Kubbenin bu üst boşluğunda: bir zamanlar dönemin ünlü astronomi bilgini Galile’nin çalışmalar yaptığı söylenmektedir.
Galile: dünyanın yuvarlak olduğunu tespit eden ve daha sonra engizisyon tarafından dayanılmaz işkenceler sonucu ölümle cezalandırılan gökbilimi araştırmacısı olarak bilinmektedir.