Yunanistan Yunan adaları genel özellikleri

en başa.1
Yunanistan Yunan adaları genel özellikleri

Yunanistan Yunan adaları genel özellikleri:

Klasik tanrılar, bu adalarda savaşmış, aşklarını burada yaşamış ve çocuklarıyla birlikte buralarda barınmışlar.
Persler; 7000 yıl önce, onlara imreniyorlardı.
Günümüzde: sıcak yaz günleri, ılık suları, geniş kumsalları ve farklı yaşam tarzlarıyla, Ege’nin Yunan adaları, turistler için en önemli uğrak yerlerinden biridir.

EGE DENİZİ

Küçük bir deniz olan Ege Denizi: Doğu Akdeniz’de: Türkiye ve Yunanistan arasında uzanan 640 km. uzunluğunda ve 320 km. genişliğinde, sudan oluşan bir parmağa benzer.
1400 ada, dağınık olmasına rağmen, her biri kendisine has özellikler taşıyan guruplar oluştururlar.

KYKLADLAR

Atina’dan en çabuk ulaşılan adalar: denize atılmış bir avuç çakıl taşı görünümündeki: Kykladlar’dır. Eskiden, kutsal Delos adasının çevresinde bir halka (kyklos) oluşturan bu adaların adı, günümüze kadar gelmeyi başarmış. Adaların kıraç manzarası ve sardunyalarla donanmış mavi kepenkli, beyaz evler; pek çok kişi için, tam olarak Yunan adaları deyince ilk akla gelenlerdir.
En tanınmışları: hareketli Mikonos adası ve huşu veren volkanik oluşum: Santorini’dir.

ONİKİ ADALAR

Yunanistan Yunan adaları genel özellikleri; Ege denizinin güneydoğu ucunda toplanmışlardır. Bunlar: ülkemiz kıyılarının güneybatı köşesinde bulunuyorlar. Guruptaki en önemli ada: Rodos’tur. Ama diğerleri arasında yer alan: Kos ve Patmos adaları da önemlidir. Batı Ege’deki büyük adalardan 3 tanesi: ülkemiz kıyı çizgisine çok yakındır. Lesbos, Khios ve Samos.
Yıllar öncesinde: zengin ve imrenilen mekanlar olan bu adalar: geleneksel kırsal yaşam tarzından, günümüze kadar ulaşan izlere hala sahiptirler.

Kuzey Ege’de, tamamen farklı olan: Thasos, Limnos ve Samothraki var. Bunların: güneydoğusunda; Atina’ya daha yakın yerde, son zamanlara kadar Yunan jet sosyetesinin eğlence merkezi olan: Skiathos, Skopelos, Alonnisos ve Skyros’tan oluşan: Sporadlar bulunuyor.

Aralarında ortak noktalar olmasına rağmen, hiçbir ada, diğerinin aynısı değildir. Bu da bölgenin büyüleyiciliğinin başlıca sebebidir. 5000 yıllık tarihi boyunca, başa geçen sayısız değişik yöneticiye rağmen, sıradan insanların yaşamının temel unsurları, pek az değişmiş. Deniz, eski yerleşimciler için bol gıda sağlıyordu. MÖ. 5’nci yüzyıldan bu yana süren, ılık yaz ayları, insan yaşamını sürdürmek için tahıl, keçi sürülerini beslemek için de otlak anlamına gelmişti.

Bronz çağından bu yana: eşekler ve katırlarla, yük ve insan taşınmıştır.

Aynı dönemlerde, ilk zeytin ağaçları ve asmalar da ekilmişti. Yaşam döngüsü: toprağın ekilmesi ve hasatla belirleniyordu. Bugün, Yunan adalarına baktığınızda, pek çok şeyin, hala aynı kaldığını görmek mümkündür.

Gelenekler, ada hayatında, önemli bir rol oynar. Kadınlar ve erkekler, hala birbirlerinden ayrı bir yaşam sürüyorlar. Kadınlar evde, çamaşırların asıldığı balkonlarda ya da gölgeli sokak köşelerinde oturup sohbet ederler. Genç erkekler, tarlalarda veya kayıklarında çalışır, yaşlılar ise afeneion, yani kahvelerde oturup sert bir kafe ellenikos içerken dünyayı kurtarırlar.

Aile, günlük hayatın merkezindedir. Çocuklar, özellikle erkek çocuklar, birer nimet olarak görülürler. Onlara, her zaman hoşgörülü davranılır. Anneler ve büyükanneler, onları şımartmaktan zevk duyarlar. Büyükanne, büyükbaba ve babalar; akşam voltalarında, yani akşam yürüyüşlerinde, aileye yeni katılan bebeğin arabasını iterlerken, komşu ve arkadaşların tebriklerinin verdiği gururla ışıldarlar. Babalar ve amcalar, aile işine, yabancı birini almadan önce kendi oğullarını ve yeğenlerini alırlar.

Siesta: günün en önemli bir parçasıdır.

En gencinden en yaşlısına kadar, herkes öğlen sıcağında dinlenir ve serin akşamların tadı, gece yarılarına kadar oturularak çıkarılır.

Tarihsel olarak, hayatın dokusu din ile ayakta kalmıştır. Aslında: kilise ve Ortodoks dini, 1832 yılında, modern devlet kurulmadan çok önce, Yunan olan her şeyle özdeştirilmiştir. Kiliseler; doğal afetler, savaşlar ve hastalıklarda, hem fiziksel ve hem de ruhsal açıdan bir sığınak ve teselli yeri olarak hep var olmuştu.

Günümüzde de, rahipler cemaat içinde hala güçlü bir etkiye sahiptir. Geleneksel olarak kilise cemaatinin çoğunluğunu oluşturan kadınlar, ticaret filolarıyla denize açılan sünger için dalan veya uzak diyarlarda çalışan babaların, eşlerin ve oğulların korunması için dua ederler. En küçük, beyaz badanalı kiliselerde bile, basit bir haç, ikon ve yanan mumlar bulunur. Ama, büyük kiliselerin daha şatafatlı olduğunu göreceksiniz.

Yunanistan, bir zamanlar, dünyadaki en büyük ticaret filosuna sahipti. Deniz, hala Ege’deki yaşamda, önemli bir rol oynar. Küçük ve uzak adalarda, dış dünya ile tek bağlantıyı sağlayan feribotlar, tarih boyunca olduğu gibi, gerekli malzemeleri de taşımaktadır. Her adanın küçük teknelerden oluşan ve her gün denize açılarak masalara taze balık getiren küçük bir filosu bulunur.

Ancak, turizm bu uzun süreli senaryoyu değiştirmeye başlamıştır.

Şu anda, adalardaki en önemli gelir kaynağı turizmdir. Yüksek sezonda, Yunanistan gezinizi, Avrupa’nın ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen ziyaretçilerle paylaşacaksınız. Turizm, pek çok adayı yoksulluktan ve nüfus azalmasından korumuştur. Ama, hiç kuşkusuz, daha tanınmış adaların pek çoğunun da karakterini etkilemiştir. Ada topluluğu son 20 yılda, önceki binyıla oranla çok daha büyük bir dönüşüm geçirmiştir.

Günümüzde; küçük motosikletler, oyun oynayan çocukların seslerini bastırıyor. Mobil telefonların sesleri, buzuki’nin akıldan çıkmayan ritminin çok daha sık duyuluyor. Pek çok kez, sokakta yürürken, telefona cevap verdiğini gördüğünüz (çoğunlukla elini kolunu neşeli bir şekilde sallayan meşgul insanlar) insanlar, bir restoranlar zinciri, araba kiralama acentası, bilet ofisi ya da stüdyo konutlara sahip iş adamlarıdır.

Kısa süren turizm mevsiminde, başarılı olabilmek için her şeyden, vaktinde haberdar olmak gerekir.

Gelir düzeyi arttıkça, genç çiftçi babasının güvenilir eşeği yerine bir traktör alır. Bir bar veya kiralık araba acentasi açmak için, çiftçiliği tamamen bırakır. Balıkçı teknesiyle balığa çıkmak yerine, bölgedeki plajlara turist taşımaya başlar.

Ancak tablo görüldüğü kadar sıkıcı değildir. Turizm sektörü de, ada hayatının geleneksel çerçevesine uyan mevsimlik bir sanayidir. Bahar aylarında, turistler gelmeden önce, keçi ve koyunlar yavrular, otlaklara yollanır. Kısa bir süre sonra hasat vakti gelir. Sonbahar yaklaşırken, başka bir hasat başlar. Zeytin, ceviz, badem ve geç olgunlaşan meyvelerin hepsi toplanmalı ve kış başlamadan saklanmalıdır.

Aslına bakarsanız, bir anlamda, adada hayat her zaman olduğu gibi devam eder.

İSİMLERDE NE VAR

Haritalarda ve yol işaretlerinde yer alan Yunan isimlerinin Latin harflerine çevrimlerinde, değişmez bir kural yok. Bu nedenle: çoğu zaman, aynı kasabanın adının, ardı ardına gelen iki tabelada, farklı yazıldığını görebilirsiniz.

Khios ve Hios gibi; birbirine yakın bazı isimler, kolayca fark edilebilir ama bazıları hayli kafa karıştırıcıdır.

Adalarda da, bazı isim sorunları yaşanmaktadır. Santorini, İtalyanca Aziz İrene demektir. Bu isim, Azizin burada öldüğüne inanıldığı için, Bizanslılar zamanında adaya verilmiştir. Adanın eski (ve resmi) adı ise: Thira’dır. Havayolları ve feribot biletleri ile tarifelerde, bu isim kullanılmaktadır.

MİS KOKULU HAVA

Dağ yamaçlarında (ya da kapı önlerindeki saksılarda) yetiştirilen bitkilerin kokusu: Yunan hayatının en belirleyici çehrelerinden birisidir. Fesleğen, Yunan mutfağının eski bir dostudur. Kokusunun böcekleri uzak tuttuğu söylenir. Elinizle yapraklarını şöyle bir sallayın ve güzel kokusunu içinize çekin. Sıcak bir günde, sizi hemen canlandıracaktır.

NE ZAMAN GİDİLİR

Yunan Adalarına: ne zaman gidileceğine karar vermek de; önemli bir sorun. Ege kıyılarında: kısa ve hafif yağmurlu geçen ilkbahar; yürüyüş, arazi yürüyüşü ve dağ bisikleti gibi eğlenceli aktiviteler için elverişlidir. Çünkü: hava çok sıcak değildir. Ilık hava: açık ve temizdir. Bu koşullar: fotoğrafçılık için de idealdir. Ama sezon öncesinde seyahat düzenlemelerini yapmak pek kolay olmayabilir.

Bazıları Nisan sonuna kadar açılmasa da, pek çok otelin geleneksel açılış zamanı: Ortodoks Paskalya Yortusudur. Feribot seferlerinde de, genellikle Mayıs ayının ilk haftasına kadar kış tarifesi devam eder.

Yaz mevsimi: uzun ve sıcak geçer. Ama Ege boyunca, Asya’nın kalbinden güneye doğru esen, hatta bazen fırtınaya dönüşebilen Meltem rüzgarı ile yumuşar. Yaz sezonuna, bütün Avrupa’dan gelen sırt çantalı ziyaretçiler ve paket tur müşterileri damgasını vurur. Adalar kalabalıktır ama otel ve restoran gibi tesisler açık ve yeterlidir. Seferlerini arttıran feribotlar ve küçük tekneler adalar arasında seyahat etmek için daha fazla seçenek anlamına gelir.

Sonbaharda: hava ılık ve daha az çılgındır. Zeytin hasadı gibi etkinlikleri izlemek için mükemmel bir fırsat. Ekim ayının ortalarında sezon biter. Otel ve restoranların çoğu kış nedeniyle kapanır. Yazın: bar ve otellerde çalışan pek çok personel, bir sonraki yıla kadar Yunanistan ana karasındaki evlerine dönerler.

KİLİSE VE MANASTIRLARA GİRERKEN

Kıyafetlerinize dikkat edin. Erkeklerin uzun pantolon giymeleri, kadınların ise omuzlarını ve bacaklarını kapatmalarında fayda var.

BAHŞİŞ

Servis ücreti: genellikle restoran ve bar faturalarına dahil edilir. Ama; masaya biraz bozukluk bırakmak adettir. Taksi şöförleri: % 10 bahşiş beklerler. Oteldeki oda görevlilerine, günlük yaklaşık 1 Euro bırakılmalıdır. Hizmetlilere ve kapı görevlilerine, sağlanan hizmete bağlı olarak 2 Euro’ya kadar bahşiş bırakılabilir. Tuvaletlerdeki görevlilere yarım Euro civarında verilir.

bisiklet.1
Yunanistan Yunan adaları genel özellikleri bisiklet kiralama

BİSİKLET VE MOTOSİKLET KİRALAMA

BİSİKLET

Adaların ve tatil beldelerinin çoğu, bisiklet kiralamak için idealdir. Ama bazı adalar çok tepelik olduğu için, çevrede turlamak açısından pek uygun olmayabilir. Ama, yine de kasaba çevresinde ya da plaja giderken ideal bir ulaşım tarzıdır. Sıradan bisikletler, pek çok tatil beldesinde, günlük 6 Euro civarında kiralanabilir.

MOTOSİKLET

Motosikletler veya mopetler, çok popüler ve büyük adalar hariç, çevreyi dolaşmanın en iyi yollarından biridir. Kiraları nispeten pahalıdır. (günlük 12 Euro civarında) Bunun yanında, motosiklet kiralamanın tehlikeleri de vardır. Her yıl çeşitli kazalarda ciddi yaralanmalar ve ölümler gerçekleşmektedir. Yakın zamanda motosiklet ehliyeti olmayanlara motosiklet kiralanmasını engelleyen bir kanun yürürlüğe girmiş.
Pek çok kiralama acentası, bu bilgiyi araç kiralamak isteyenlere vermiyor. Eğer ehliyetiniz olmadan motosiklet kiralarsanız, sahip olduğunuz sigorta geçerli olmayacak ve bir kazaya karışır ya da yaralanırsanız, büyük zorluklar yaşayabilirsiniz. Bence kiralamayın, tehlikeli.

GİYİM

Yazın, Yunan adalarında pek fazla giysiye ihtiyacınız olmaz. Gündüz için mayo, sizi güneşten koruyacak ince bir üstlük ve sandalet düşünün. Çevreyi dolaşmak isterseniz, şort veya ince ve hafif pantolon ile bir tişört hem erkek hem de kadınlar için uygun bir kıyafettir.

Arkeolojik sit alanlarında dolaşmak için; rahat yürüyüş ayakkabılarınızı yanınıza almayı unutmayın.

Kilise ve manastırları ziyaret etmek isteyenlerin kıyafetlerine dikkat etmeleri gerekir. Erkeklerin de, kadınların da omuzlarını kapatmaları gerekir. Erkekler hafif bir pantolon, kadınlar da dizlerinin altına kadar uzanan bir etek giyebilirler.

Bir şapka ve iyi güneş gözlüklerinizi, yanınıza almayı unutmayın. Beyaz badanalı binalar, güneşi yansıtarak gözleri kolayca yoran bir ışık yaratıyor.

Adalarda genel olarak, akşamları, rahatlık ön plandadır. Pek az yerde, kıyafet zorunluluğuna rastlarsınız. Ama yine de ziyaretçiler, akşamları kıyafet değiştirmeyi severler. Hafif bir süveter, serin akşamlar için kullanışlı olabilir. Özellikle: sezonun erken yada geç döneminde, adalarda bulunuyorsanız, ilkbahar ve sonbaharda güneş battıktan sonra hava serinleyebilir. Ayrıca, karanlık bastıktan sonra feribot güverteleri, çok serin olur. Bu nedenle, günlük bir tura çıkıp, geç gelmek niyetinde iseniz, yanınıza mutlaka bir ilave giysi almanız şart.

GÜMRÜK VE GİRİŞ ŞARTLARI

Eğer, doktor tavsiyesinde bir ilaç kullanıyorsanız, her zaman resmi bir kutu içerisinde, ihtiyaç duyduğunuz kadarını taşıyın. Kişisel kullanım için ilaç taşımaya izin var.
Bütün AB ülkelerinde, gümrüksüz girişlerin kaldırılmasının ardından Yunanistan’a Avrupa Birliğine üye olmayan ülkelerden getirilen her şey, gümrüğe tabidir. AB üyesi olmayan ülkelerin vatandaşları için Yunanistan veya adalara getirilecek gümrüksüz eşya müsaadelerinin sınırları var.

HAVAALANLARI

Uluslar arası, tarifeli uçakların çoğu, 2001 yılında inşaatı tamamlanan, yeni Eleftherinos Venizelos Havaalanına iniyorlar. Eski Atina Hellenikon Uluslar arası Havaalanının bulunduğu bölge: halk parkı ve 2004 Olimpiyat Oyunları tesisleri olarak düzenlenmiş. Yeni havaalanı: adalara seyahat için bir merkez işlevi görüyor.

Eğer Atina’ya gidiyorsanız, havaalanının şehirden biraz uzakta, Spata’da olduğunu unutmayın. Merkeze gitmenin en uygun yolu: Syntagma Meydanına sefer yapan E95 otobüsüdür. Bu meydandan, şehrin istediğiniz yerine, metro ile gidebilirsiniz.

Eğer havaalanından, seyahatinize feribot ile devam edebileceğiniz, Pire Limanına doğrudan gitmek isterseniz, bunu ya şehirden geçerek ya da E96 sayılı otobüs ile yapabilirsiniz. Havaalanından kalkan taksiler pahalı. Bu nedenle: genellikle, en iyi seçenek otobüstür. Eğer taksiye binecekseniz, şöforün hareket etmeden önce, taksimetreyi çalıştırıp çalıştırmadığına dikkat edin.

Kuzey Ege Adalarına (Thasos, Limnos ve Kamothraki) gitmek için feribot bağlantısı veya devam uçuşları için Yunan ana karasının kuzeyindeki Selanik’e doğrudan uçuş olanağı da var.

Aşağıda verilen adaların iç hatlar için havaalanları bulunuyor. Bunlar: Astypalea, Karpathos, Kastellorizo, Kos, Limnos, Santorini (Thira), Skiathos, Sykros ve Syros.

Evet tüm bunların yanında: Anadolu karasının yakınında bulunan adalara; feribotlar veya büyük tekneler ile ulaşmakta mümkün. Veya, büyük tur gezinti gemileriyle yapılan yolculuklarda, bazı adalara uğrayan turlar da var.

iklim.1
Yunanistan Yunan adaları genel özellikleri İklim

İKLİM

Yunan Adalarının; kısa, ılık ama yağmurlu bir ilkbaharı, uzun, sıcak bir yazı, ılık bir sonbaharı ve serin bir kışı vardır. Kuzey adaları: her zaman güneydekilerden birkaç derece daha serindir. Adalarda, Rusya’nın Kafkas Dağlarından Karadeniz’i geçip Ege’ye doğru sürekli esen bir “Meltem” rüzgarı vardır.

Meltem, yazın sıcak eser ama kışın bazen buz gibi bir hava getirir. Rüzgarların her gün değişebileceği Kykladlar, en çok etkilenen adalar arasında sayılabilirler.

PARA BİRİMİ

Yunanistan’ın para birimi: Euro’dur. Bankaların çoğu: yabancı para cinsi ve seyahat çekini, hizmetin cinsine göre alınan komisyon karşılığında bozmaktadır. Ama, genellikle bu komisyon: % 1 ile 3 arasında değişir. Döviz kurları, bankanın içinde bir panoda ya da pencerede asılı olmalıdır ve çoğunlukla bütün bankalarda aynıdır.
Ayrıca, dövizinizi büyük adalarda bulunan döviz bürolarında da bozdurabilirsiniz. Bu büroların çalışma saatleri, bankalardan daha uzundur. Bazıları komisyonsuz işlem yaptıklarına dair ilan vermektedirler. Ama, değişim kurları farklı olabilir. Bu nedenle, hangi işletmenin daha iyi rakamı uyguladığını araştırmanızda yarar var.

Para bozdururken, her zaman kimliğinizi kanıtlamanız gerekebilir. Bu yüzden pasaportunuzu yanınızda götürmelisiniz.

TUVALETLER

Genel tuvaletler, genellikle önemli kasabaların pazar meydanlarının yanında bulunur. Bir kadın ve erkek figürlerinin bulunduğu uluslar arası işaretlere bakmalısınız. Tuvaletlerin temizlik dereceleri değişebilir ve alaturka tuvaletler daha yaygındır.

Kafe ve barlarda, basit ama temiz tuvaletler bulunur. Tuvaleti kullanmak istiyorsanız, işletmede bir şeyler içmeniz gerekir. Plajlardaki kafe ve barlarda tuvaletler bulunur. Eğer bir görevli varsa, bahşiş vermek adettir.

PLAJLAR

Evet; adalardaki plajların bazılarında bolca gölgelik bulunurken, diğerleri yakıp kavuran güneşe hizmet edecek şekilde ağaçsızdır. Pek çok insan: yumuşak kumu tercih ederek, çakıllı plajları kötüler, ama yaz aylarında, Meltem (kuzey rüzgarı) eserken, küçük çakıllar, kum gibi çevrede uçuşarak, her yerinize yapışmaz.

Santorini sahillerinde: siyah ya da kırmızı renkli, volkanik bir kum var. Bu kumlar: ısıyı, sarı kuma oranla daha çok emer, bu nedenle gün ortasında hava sıcaklığı artar. Bu durumda: çevrede koşuşturup oynamak isteyen küçük çocuklara pek uygun olmuyor. Güzel kumlu plajları: Skiathos’taki Koukounaries’te, Paros’taki Altın kumda ve Mykonos’taki: Paradise’de bulabilirsiniz. Ayrıca: İos’ta Milopotamos ve Thasos’ta Makriamos’da güzeldir.

Yunan adaları; 1960’larda, Avrupa’da ziyaretçilere karşı teklifsiz tavırlarıyla ünlüydü. Çıplaklar, bölgeye akın akın geliyorlardı. Bazı şeyler, bugün biraz değişmiş olmasına rağmen, özellikle Mykonos’taki Paradise ve Super-Paradise Plajları ile, Skiathos’taki Banana Plajında, hala çıplaklar plajı var. Ama, çoğu adada: çıplaklık, resmi bir politika değil. Yunan aile plajları da kesinlikle çok serbest değil. Eğer riske girmek istemiyorsanız, ada sakinlerinin tutumlarını izleyerek, davranışlarınızı ayarlayabilirsiniz.

Yani; ailecek adaları ziyaret etmek istediğinizde, plaj seçiminde, dikkatli olmanızda kesinlikle yarar var. Yoksa, hoş olmayan görüntülerin içinde kalmanız mümkün.

dalgıç.1
Yunanistan Yunan adaları genel özellikleri

Ege’nin ılık ve temiz suları:

dalış için neredeyse mükemmel bir çevre sunsa da, yakın zamana kadar Yunan hükümeti dalgıçların, antik batıklara verebilecekleri olası zarar nedeniyle, endişeliydi ve dalış yasaktı. Ama artık bu tutum değişmiş ve günümüzde sualtı dalış, onaylı ve kayıtlı merkezlerle yapılıyor. Yasal ve hoş karşılanan bir etkinlik olmuş.

Konuyla ilgili firmalar: Ege çevresinde çalışmaya başlamışlar. Dalışları denetleyen bu firmalar, genellikle yüksek sezonda, günde iki kez dalış alanlarına ulaşım olanağı sağlıyorlar.

Her dalış merkezi, Yunan hükümeti tarafından kayıt altında. Amatör dalgıçlara eğitim vermeye ve ehliyetli dalgıçları da denetlemeye yetkililer. Bütün merkezler, önemli onaylama kurumlarından birine, en çok Profesyonel Dalgıç Eğitmenleri Birliğine (PADI) üyedir. Dalış için, asıl yeterlilik ise, beş günde alınabilen Derin su sertifikasıdır. Bunun ardından, bir eğitmen eşliğinde, 18 metreye kadar dalabilirsiniz. Bu şekilde, Ege Denizindeki pek çok dalış alanını görme olanağı bulabilirsiniz.

Pek çok merkezde: Tüpü Keşfet programı olarak bilinen bir tanıtım programı düzenleniyor. Bu programda: tam zamanlı kurslara başlamadan önce, temel teknikleri deneme fırsatı bulabilir, sabah ve akşamüstü dalış teorisinin verilip sığ dalışların yapıldığı etkinliklere katılabilirsiniz.

Tüplü dalış söz konusu olduğunda:

Mykonos, her zaman bir avantaja sahip olmuştur. Çünkü, adada hiç antik sit alanı bulunmadığı için, dalış yapmak, burada yasak değildir. Paradise Plajındaki “Dive Adventures” yerleşik bir merkezdir.

Santorini’de, ilgi çekici dalış alanlarına sahiptir. Volkanik kraterin sualtı duvarlarını keşfedebilir ya da doğu kıyısındaki resiflerde dalabilirsiniz. Perissa Plajındaki Mediterranean Dive Club ile bağlantı kurabilirsiniz.

Paros kıyılarında: mağara, resif ve gemi enkazı dalışları yapılabilir. Bu dalışlarda, keşfedecek ilgi çekici yerler bulabilirsiniz. Adada, çeşitli dalış merkezleri bulunuyor. Bunlara, kuzey kıyıda Noussa’da bulunan “Maria Diving Club” da dahildir. Kos’un tatil beldelerinde, iyi organize olmuş, dalış operatörleri bulunuyor. Tigaki’de, anayolda, plaja 300 metre uzaklıktaki “Theokritos Travel” ile bağlantı kurulabilir.

Yunan adaları gezi planı hakkındaki yazım için.

 

Tanzanya Zanzibar

Tanzanya Zanzibar

 

Zanzibar hakkındaki yazıma başlamadan önce, şunu bilmenizde yarar var.

Buraya gitmeyi düşünürseniz: beş yıldızlı otel konforu, lüks bir yaşantı aramamanız gerekiyor.

Bunlardan öte, maalesef burada hijyen de büyük sorun.

Yani: burayı ziyaret edecekler, muhteşem bir doğa, harika bir deniz, kumsallar ve baharatlar ile karşılaşacak olsalar da, kesinlikle burada özellikle yiyecek meyve dışında, hijyen nedeniyle, pek yenecek bir şey bulunmadığını göreceklerdir.

Yine de, adada yaşam çok ucuz, doğası henüz bozulmamış, bu yüzden, burası ziyaret edilebilir.

Ancak: Müslüman bir ülkede bulunduğunuzu unutmayın ve özellikle kıyafetlerinize dikkat edin.

Bu ülkenin en büyük özelliklerinden birisi de, size hizmet eden her türlü kişinin “bahşiş” beklemesidir.

Bunlara, küçük bir miktar bahşiş vermeyi ihmal etmeyin.

Bu arada: “Jambo my brother” diye yanınıza yaklaşan yerel halktan insanlara sakın güvenmeyin, sizi alakasız yerlere götürecekler ve uğraştıracaklardır.

Son zamanların gözde “balayı” mekanı olan bu ada “Maldivler” den daha yakın ve aynı özellikleri barındırıyor, yani deniz, güneş, kumsallar muhteşem güzel, ama ada halkının tamamen Müslüman olduğunu ve İslam dinine aykırı gelecek davranışlardan kaçınmanız gerektiğini (özellikle alkol konusunda) unutmamanız gerekiyor.

Ada cumhuriyeti: Hint okyanusunda bulunuyor. Ada: Tanzanya’ya bağlı olmasına rağmen, kendi içişlerinde özgürdür ve yerel hükümet tarafından yönetilmektedir ve iki adadan oluşmaktadır.

Ada: bir kanal ile, Afrika ana karasından ayrılmış olup, bu kanalın en dar yeri: 36.5 km. dir. Adanın uzunluğu 85 km. ve genişliği 39 kilometredir. En yüksek nokta: Unguja olarak isimlendirilen 120 metre yükseklikteki tepedir. Esas adaya zaten “Unguja” ismi verilir.

Pembe ada olarak isimlendirilen ikinci yani diğer ada ise: esas adanın güney ucundadır. Bu ada da bir kanal ile Tanzanya ana karadan ayrılmış olup, kanalın en geniş yeri 35 kilometredir. Adanın büyüklüğü 980 km. karedir. Uzunluğu yaklaşık 68 km. ve genişliği 22 kilometredir. En yüksek noktası, 95 metredir.

Adanın başkenti “Stone Town” şehridir.

Adanın en büyük özellikleri: turkuaz mavisi denizi, bembeyaz kumsalları, tropik meyveleri, birçok baharat çeşitleridir.

Adanın tarihi süreç içindeki gelişimi incelendiğinde:

ilk yerleşimcilerinin İran’dan gelen göçmenler olduğu görülür. Adı: “zencilerin sahili” anlamında, Farsça “Zangi bar” kelimesinden türemiştir.

1502-1700 yılları arasındaki yaklaşık 200 yıllık süreçte ise, burası Portekiz tarafından sömürge olarak kullanılmıştır.

1700 yılında ise Umman Sultanlığının denetimine girmiştir. 1840 yılında, Umman Sultanlığının başkenti, adadaki “Stone Town” şehrine taşınmıştır.

1861 yılında ise, Umman Sultanlığı, iktidar çatışmaları nedeniyle ikiye bölününce, ada sultanlığı, 1890-1963 yılları arasında, Birleşik Krallık tarafından atanan valiler tarafından yönetilmiştir.

19 Aralık 1963 tarihinde ise, ada bağımsızlığını kazanmıştır. 26 Nisan 1964 tarihinde ise, ada, Tanzanya’ya bağlanmıştır.

Ancak, adanın tarihi geçmişinde en öne çıkan konu: buranın bir köle ticareti merkezi olarak kullanılmasıdır. Söylenenlere göre: Afrika’nın çeşitli yerlerinden toplanan köleler, satılmak üzere buraya getirilirlermiş.

Burada: küçük hücrelere tıkılan kölelerin büyük bölümü ölür, ölmeyenler ise ağaca bağlanıp kırbaçlanırlar, bağırmayanlar ve ağlamayanlar yüksek ücretlerle satılırlarmış.

Uzun yıllar devam eden bu acımasız etkinlik: Nil nehrinin kaynağını aramak için bölgede dolaşan bir İngiliz misyoner tarafından görülür ve kendisi tarafından başlatılan büyük bir kampanya sonucunda, 1964 yılında, bölgedeki “köle ticareti” yasaklanır.

Gelelim günümüze:

Günümüzde ada halkının yani yerli halkın aşırı yoksul olduğu görülüyor. Çok küçük bir bahşiş verdiğinizde, bu insanların çok mutlu olduklarını görebiliyorsunuz. Fakir yerli halk: kıyılarda deniz çekildiğinde, para kazanmak için uğraş vermeye başlıyorlar ki, bu uğraşlar: sıradan balık tutmak.

Halkın çoğu Müslüman demiştim ya, Afrika’nın kuzeyindeki Müslüman ülkelerde olduğu gibi, bunlar fotoğraflarının çekilmesinden veya birlikte fotoğraf çekilmekten sıkılmıyorlar.

Çünkü, bunun karşılığında küçük te olsa bir bahşiş alma şanslarının bulunduğunu biliyorlar ki, inanın küçük bir bahşiş verdiğinizde çok mutlu olduklarını gördüğünüzde, zaten siz isteyerek bahşişi veriyorsunuz.

 

Tanzanya Zanzibar

İKLİM

Adayı ziyaret ederseniz, iklim olarak bilmeniz gereken ilk özellik: kuzey yarımküredeki iklimin tam karşıtı bir iklimle karşılaşacak olmanızı bilmenizdir. Yani, ülkemizde kış varken, burada yaz hüküm sürer. Ekvator’a yakın olması nedeniyle, adalarda, yıl boyunca sıcaklık yaşanır. Mart-Nisan-Mayıs aylarında ise, bölgede muson yağmurları görülür.

Sıcaklık ortalamaları yıllara göre: Ocak ayı: 32, Şubat ayı: 33, Mart ayı: 33, Nisan ayı: 30, Mayıs ayı: 29, Haziran ayı: 28, Temmuz ayı: 28, Ağustos ayı: 28, Eylül ayı: 29, Ekim ayı: 30, Kasım ayı: 32, Aralık ayı: 32.

Tanzanya Zanzibar

EKONOMİ

Zanzibar’da ekonomik etkinliklerin başında, özellikle Pemba adasında üretilen “karanfil” üretimi gelmektedir. Burası, bir zamanlar dünyanın önde gelen karanfil üreticisi olmuştur. Ancak, karanfil satışları, son yıllarda düşmüştür. Bunun yanında, ülkenin diğer en önemli ekonomik etkinliklerinin başında, yine baharat üretimi gelmektedir.

Özellikle: çeşitli baharatlar ve yosun ihraç edilir. Balıkçılık için kano üretimi yaygındır. Turizm ise, son yılların en gözde gelir kaynağıdır.
Evet: 1800’lü yılların başında gelen baharat: ada iklimine uyum gösterince, verimli topraklarda uzun süre baharat üretimi ve ihracatı yapılmış ve adanın kaderi değişmiştir.

Tanzanya Zanzibar

DİN

Ada nüfusunun çoğunluğu Müslümandır. % 97’lik Müslüman çoğunluğun yanında, geriye kalan % 3’lük bölüm Hıristiyan’dır.

Tanzanya Zanzibar

DİL

Adalıların büyük bölümü İngilizceyi gayet güzel konuşuyorlar. Ancak, yerel dil “Kiswahili” dilidir. Doğu Afrika’da zaten bu dil, yaygın olarak konuşuluyor. Ancak, söylediğim gibi, ada halkının birçok kişisi “İngilizce, Fransızca ve İtalyanca” konuşabiliyor.

Tanzanya Zanzibar

ULAŞIM

Adaya ulaşmak için, Dar-es Salam şehrinden sonra yeniden uçağa binmeniz gerekiyor. Zanzibar havaalanına ulaştığınızda ise: pasaport ile birlikte “sarı humma” aşısı olduğunuza dair belge ibraz etmeniz isteniyor.

Buraya ulaşmak için, İstanbul-Tanzanya/Dar es Salaam havaalanı ve sonrasında 15 dakikalık bir uçuştan sonra, adanın havaalanına iniyorsunuz. Bu uçuş süresi, uçaklara göre değişiyor.

Yalnız Tanzanya’dan adaya kalkan uçaklar genellikle, sabah saatlerinde kalkıyor ve Tanzanya’ya gece saatlerinde ulaşırsanız, havaalanında, uzunca bir süre beklemeniz gerekiyor. Buraya ulaşım için feribot ta bulunuyor.

Tanzanya Zanzibar

TURİZM

Ada: doğal güzelliklerine ziyaretçilerine cömertçe sunuyor. Yerleşim yerlerinde, halkın çok fakir olduğundan yukarıda da söz etmiştim. Bu insanlar, küçük bir miktar bahşiş karşılığında size her türlü yardımı yapmaya hazırlar.

Bu arada, yerleşim yerlerinde sokak lambalarının bulunmadığını bilmelisiniz. Hava, saat 19.00 gibi kararmaya başladığında, sıkıntı çıkıyor. Çünkü, otellerde bile elektrikler sık sık kesiliyor. Burada geçen gecelerinizde, ay ışığının ne kadar güçlü olduğunu hissedeceksiniz.

Turizm ile ilgili, bu bölümle ilgili son not: 2012 yılı sonlarına doğru: burada, özellikle şehir merkezinde yani Stonetown denilen yerde, isyanvari halk hareketleri olmuştur.

Bu hareketlerde: şehrin yağmalandığı, dükkanların tamamen kapandığı, turistlere sokağa çıkma yasağı konulduğu, insanların barlar ve alkol satan dükkanları talan ettiği, özgün Zanzibar İslam Cumhuriyeti kurulmasını istedikleri gündeme gelmiştir.

Yani: burasının tamamen Müslümanlar tarafından yaşanılan bir yer olduğunu unutmamak gerekir ve elbette buna göre davranmak ve özellikle alkol ve alkol alınan yerlerden kaçınmak gerekiyor ki, ziyaretçiler bunu unutmamalıdırlar.

Evet Zanzibar, herkesin koşa koşa gittiği “Maldivler” den daha güzel deniz ve kumsallara sahip ama, adanın bu özelliğini unutmamak gerekir.

 

YEME-İÇME

Adada yeme-içme çok ucuzdur. Ancak: hijyen bulunmadığını bilmeniz gerekir. Yani: kesinlikle açıkta satılan yiyecek ve içecekleri kullanmamanızı şiddetle öneririm.

Zaten: bu ülkeye giderken “sarı humma” aşısı olmak zorunlu. Adada, özellikle: harika kokulu “papaya” ve “mango” yiyebilirsiniz. İçki konusunda yani alkol konusunda ise, kesinlikle dikkatli olmakta yarar var, çünkü ada halkının büyük bölümü Müslüman ve alkol kullanımı pek hoş karşılanmıyor.

NE SATIN ALINIR

Burayı ziyaret ederseniz: genellikle Hint ve Çin malları bulacaksınız. Dükkanlarda “safari” ve “Afrika” temalı ürünler bulup satın alabilirsiniz.

Taş şehirde: “Memories” isimli, 2 katlı bir alışveriş mağazası bulunuyor. Burada: fiyatlar oldukça uygun ve ürünlerin üzerinde fiyat etiketleri var, yani pazarlık yapılmıyor.

Buradan: kahve, çay ve baharatlar ve yerel özellik taşıyan hediyelikler satın alabilirsiniz. Özellikle, muz kabuklarından yapılan tablolar tercih edilebilir.

Ayrıca “tanzanit” taşından yapılmış mücevherler ve takılar da satın alabilirsiniz.

Tanzanya Zanzibar

DENİZ

Adanın kuzey sahillerinde günde 2 kere muhteşem bir doğa olayı yaşanıyor. Evet: gel-git veya diğer adı ile med-cezir. Bu olay sırasında, sabah denizin bulunduğu yer, öğlen saatlerinde, bulunduğu yerden yaklaşık 250-300 metre kadar geriye çekiliyor ve birkaç saat öncesinde denizin bulunduğu yerde: şimdi her türlü deniz kabuklusu, deniz yıldızı, deniz kestanesi, ahtapot vs. bulunuyor ve yerli kadınlar, bunları topluyorlar.

Ziyaretçiler ise, bu muhteşem manzaranın fotoğraflarını çekiyorlar. Öğleden sonra, saat 14.00-14.30 gibi ise, uzaktan denizin sesini duyuyorsunuz ve deniz, yine eski yerine kadar kıyıya geliyor.

Tabii bu durumun en büyük tehlikesi: denize girmek için niyetlendiğinizde, bir bakıyorsunuz, deniz geriye gitmiş, bir süre yürüyorsunuz denize ulaşmak için, ancak denize ulaştığınızda, derinlik ancak dizlerinize kadar geliyor, daha da kötüsü, denizin geriye gelmesi sırasında ileride yakalanırsanız, bu kez, kıyıya dönmeniz sorun yaratıyor.

Bu nedenle: yerel halk ve ziyaretçiler kıyıdan kiraladıkları, düz altlı teknelerle denize ulaşıyorlar ve tekne yanlarında bulunduğu için yüzerken tehlike yaşamıyorlar.

Aksi halde, burada denize girip yüzmek isterseniz, çok dikkatli olmanız gerekiyor, çünkü denizin gel-gitlerine dikkat etmeseniz sorunla karşılaşabilirsiniz.

Tanzanya Zanzibar

UNGUJA ADASI

Ada ismini: bir zamanlar isyancı kölelerin getirilip zincirlendiği bir zindanın kalıntılarından almaktadır.

Burada, özellikle “Zanzibar Kırmızı Colobus” ları olarak isimlendirilen ve günümüzde sayıları yaklaşık 1500 civarında olan, bir tür nadir Afrika maymunları görülür.

Bunların, yaklaşık 1000 yıldır, yani son buz devrinden bu yana adada yaşadıkları bilinmektedir. Bunların üçte birlik bölümü “Jozani Ormanı” denilen yerde yaşıyorlar.

Bunların yanında, adada yine yerli hayvan türü olarak Zanzibar Leoparı yaşıyor olması gerekiyor ancak bunun soyunun tükenmiş olduğu söyleniyor. Yani, leopar görmek mümkün değil deniliyor.

Jozani ormanında: aslında o kadar yeşillik ki, insan ürküyor, maymun, domuz, küçük antilop, misk kedisi gibi hayvanlar görülebiliyor. Ama dediğim gibi çok yeşillik ve her an sanki bir vahşi orman canlısı çıkacak gibi bir his yaratılıyor.

Tanzanya Zanzibar

Stone Town- Taş Şehir

Burası, Zanzibar adasının başkentidir ve Afrika ile Arap kültürünü buluşturan bir açık hava müzesi gibidir. Şehir: Doğu Afrika’daki eski kıyı ticaret şehirlerinin en güzel örneklerinden birisidir.

Günümüze kadar olan süreçte, şehir dokusunu ve el değmemiş doğasını korurken, Afrika, Arap, Hint ve Avrupa kültürlerinin farklı bölümlerini, bin yıldan uzun bir süre harmanlayarak, oluşturduğu kendisine has “shawili” kültürünü yansıtan muhteşem yapılarla doludur.

Şehir, 12’nci yüzyılda ilk kurulduğunda, aslında bir balıkçı köyü imiş. Kentleşme faaliyetleri ise, 1530’lu yıllarda başlamıştır. Bu dönemden, 17’nci yüzyılın sonuna kadar geçen sürede Portekiz yönetimi altında kalan şehir, swahili yöneticilerinin denetimindeki küçük bir şehir devleti olarak varlığını sürdürmüştür.

Ayrıca: yine bu şehir UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Çünkü: şehir inanılmaz eski ve bakımsız binalarla doludur ve bu binaların bulunduğu sokaklarda gezerken, güzel ve renkli fotoğraflar çekebilirsiniz.

Şehirde en meşhur ve popüler cadde kır caddesidir. Bu cadde, eski Zanzibar ile yeni ve modern Zanzibar şehrinin bulunduğu bölgeleri ikiye ayırıyor.

Şehir içi ulaşımında “dala dala” denilen bir araç kullanılıyor. Bu araç, kamyonetin arkasına oturak koymuşlar, ne cam, ne kapı var, bir tür ilkel ulaşım aracıdır. Ama, fiyatı gayet uygundur, bu araç ile şehirde bir yerden bir yere gitmek, bizim paramız ile, 30 kuruş.

Taş şehir: adanın Afrika ana karasına bakan tarafında bulunuyor. Şehirde: genellikle, belli bir düzen bulunmadığından, gecenin ilerleyen saatlerinde, dışarıda bulunulmasını pek tavsiye etmiyorlar.

Şehir gezinizde: sahilde liman, House of Wonders ve her akşam kurulan tezgahlardan oluşan Pazar yerini ziyaret etmelisiniz. Bu tezgahların bulunduğu bölgede, ayrıca, her gün yüzlerce çeşit meyvenin satıldığı “Frodhan Bahçesi” bölgesini görebilirsiniz.

Burası: meyveler yanında yerel yemekleri de tatmak isteyenler için uygun bir ortam yaratıyor ama daha önce de söylediğim gibi, hijyen yok. Karanlık çökünce burada birçok yemek tezgahı kuruluyor.

Tanzanya Zanzibar

Şehrin sokaklarında gezerken: bir statü sembolü olarak, muhteşem ahşap oymalar şeklinde yapılmış ev kapıları mutlaka ilginizi çekecektir. Bölgedeki evlerin çoğu: 19’ncu yüzyılda inşa edilmiştir. Dünya üzerinde ahşap oyma kapı örneklerinin en güzellerini burada görebilirsiniz. Kapıların tipine göre, evde oturanın Hintli mi Arap mı olduğunu anlamak mümkündür.

Özellikle: 1984 yılına kadar,

Zanzibar Sultanının annesinin oturduğu evin kapısı özel ilgi çekiyor. Bu kapının üzerinde, diğer statü kapılarında bulunduğu gibi, aslan, çift başlı kartal ve yılan kabartmaları, ahşaba işlenmiş olarak görülüyor.

Hintlilerin evlerinin önünde “baraza” denilen taştan banklar bulunuyor. Bu taştan banklar üzerine yatanlar, denizden gelen meltem rüzgarının getirdiği deniz kokuları ve okyanus dalgalarının hışırtısını dinleyerek, dinleniyorlar.

Zanzibar’da Hintliler, genellikle balkonlu binalar yapmışlar. Birkaç katlı evlerin alt katlarında dükkanlar, üst katlarında ise oturma yerleri bulunuyor. Arap kökenlilerin evlerinde ise, balkon bulunmuyor. Bu evlerde, serinlik yaratmak için avlu yapılmıştır.

Kadınlar ise:

Rengarenk ve ipekli kumaşlardan giysiler giyiyorlar. Özellikle: “pareo” denilen ve rengarenk ve birbirinden güzel desenlere sahip kumaşlar ile başlarını örtüyorlar ve üstlerine elbise yapıyorlar. Bu kumaşların her birinin üzerinde, birbirinden farklı “yazılar” var. Örneğin “evlilik hayatında mutlu ol” gibi. Kadınlar için, kıyafetlerinin allı-pullu ve renkli olması çok önemliymiş.

Taş şehri gezerken, bu güzellikler yanında: giriş bölümünde söz ettiğim üzere, burada uzun yıllar yapılan köle ticaretinin izlerini de görmek mümkündür.

Şehir merkezinde: Fredy Mercury ( Quinn gurubunun solisti, dünyaca ünlü, yakın bir zaman önce aids hastalığı nedeniyle öldü) nin evini de görebilirsiniz.

Fredy Mercury: hiç ölmemiş gibi adada yaşatılıyor, kendisi İngiliz sömürge döneminde, burada bir İranlı anne-babadan olmadır. Müzikleri, bizim Türk sanat müziğini anımsatan çalgı aletlerine ve benzer tınılara sahiptir.

Şehir merkezi ziyaretinizde, bir Hint restoranına uğrayıp, bol baharatlı ve acılı Hint yemeklerinin tadına bakmanızı öneririm.

Tanzanya Zanzibar

Hakunamatata Spice Tour-Baharat Turu

Şehirde, bir sürü baharat çiftliği bulunuyor.
Bu turda: baharat tarlalarında dolaşılıyor. Bu turda: ağaçlardan Hindistan cevizi düşürüp içebiliyorsunuz.

Hatta: yaklaşık 30 metrelik Hindistan cevizi ağaçlarına, tırmanan gençleri görebiliyorsunuz. Ayrıca yine birçok çeşit ve günlük hayatımızda kullandığımız baharatı: doğal yetiştikleri ortamda görebiliyorsunuz.

Hatta: ağaç yapraklarından yaptıkları çeşitli şeyleri (taç, yüzük, kolye gibi) size hediye ediyorlar. Bunların dışında: örneğin armut meyvesine benzeyen bir tür meyveleri bulunan ağacı sorduğunuzda, bunun bir tür baharat olduğu ve yöresel yemeklere katıldığı söyleniyor.

Burada en popüler bitki ise, karanfildir. Karanfil oldukça önemli bir yere sahiptir. Karabiber ise, ağaçta yetişiyor ve önceleri yeşil olan, sonra kırmızı olan ve toplanıp güneşte kurutulduktan sonra rengi kararan ve karabiber olarak sofralara gelen bir baharat türüdür.

Vanilya ise, bir ağacın çevresine dolanan bir sarmaşık gibi, yapraklar büyüyor ve vanilya oluyor. Tarçın ise, tarçın ağacının gövdesinden bıçakla kesilerek alınıyor, kurutularak toz haline geliyor.
Turun sonunda ise, tropik meyvelerden oluşan bir ikram faslı var. Evet, tura katıldığınızda, büyük bir baharat çiftliğine gideceğinizi hayal etmeyin, nisbeten basit bir baharat çiftliğine gidiyorsunuz.

Tanzanya Zanzibar

Jozani Forest

Kelebek merkezinin yakınındaki bu ormanlık alanda, özellikle “kırmızı colobus maymunları” görülebiliyor. Bunlar “kırmızı” sırtlı ve dört parmaklıdır. Ayrıca: Mangrove ağaçları da ilgi çekiyor.

Maymunlar: dünya üzerinde yalnızca Zanzibar adasında yaşamaları ile biliniyor, yani bunları dünyanın başkaca bir yerinde görme şansı yok. İnsanlara alışmışlar, yakınlarına kadar gidip fotoğraflarını çekmek mümkündür. Çünkü, bu maymunlar doğal ve vahşi ortamda yaşamalarına rağmen, nispeten elcilleşmiştir.

Ormanlık alanda gezerseniz hiç görmediğiniz ağaç türleri görebilirsiniz. Hatta: evlerimizde büyütmeye çalıştığınız “aşk merdiveni” isimli bitkinin, burada devasa boyutlarda, her yerde bulunduğuna şahit olacaksınız.

Öte yandan, bu ormandaki ağaçların çok sağlam olduğu ve bu yüzden balıkçı teknelerinin bu ağaçlarla yapıldığı ve uzun yıllar kullanıldığı söyleniyor.
Ormanın bir diğer özel yanı ise, burada bulunan büyük boyutlu karıncalardır. Bu karıncalar ormanda ölen ağaçların kalan köklerini yiyorlarmış ve bitince de üzerine yuvalarını kuruyorlarmış.

Tanzanya Zanzibar

Nungwi Plajı-Langi Langi Beach Bungalowsa

Burası, adanın kuzeybatı sahillerinde bir yerleşim yeridir. Burada sahil boyunca dizilmiş pek çok otel bulunuyor. İnsanlar buraya denize girmek için geliyorlar. Denizin rengi, tam turkuaz renktir. Burada muhteşem güzellikteki yani Maldivleri andıran kumsalları ve denizi görebiliyorsunuz.

Tanzanya Zanzibar

Kendwa Plajı

Burası: Nungwi plajına, yaklaşık 3 km. uzaklıktadır ve daha sessiz ve sakindir.

Tanzanya Zanzibar

Prison Island

Ana adaya 35-40 dakika uzaklıktaki bu şirin adaya gitmek isterseniz, deniz kenarındaki küçük tekne sürücüleriyle pazarlık yapabilir ve muhtemelen kişi başı 35 dolara gidebilirsiniz. Başkaları ile aynı tekneyi kullanmak isterseniz, kişi başı ödeyeceğiniz tutar, düşüyor. Ama, 25 dolardan aşağıya düşmez. Antik dönemden kaldığı sanılan bu ahşap tekneler ilk başta pek güven vermese de, gayet güzel bir yolculuk yapılıyor. Adaya vardığınızda: burada günübirlik güneşlenmek veya denize girmek mümkündür.

Masmavi deniz ve bembeyaz kumsallarda yürüyüş yapabilirsiniz. Ancak bu adanın başka bir özelliği daha var. Adada bulunan bir çevresi kapalı park alanında: 90-100 yaşında ve hatta daha fazla yaşlı kaplumbağaların bulunduğu bir yer olarak önem kazanıyor. Bu dev boyutlu kaplumbağaları: yapraklarla besleyebiliyorsunuz ve onları sevebiliyorsunuz. Bu kaplumbağalar, ilk olarak 1920 yılında buraya gelmişler ve daha sonra üreyip çoğalmışlardır. Burada: kaplumbağalar yanında, ceylanlar ve tavus kuşları da bulunuyor.

Bu adanın bir diğer özelliği: 1900’lü yıllar öncesinde, Afrika’dan toplanan zenci kölelerin, buradan Orta Doğu bölgesine transfer edilmeleriymiş. Yani, burası “karantina adası” olarak kullanılıyormuş. Daha sonraki yıllarda ise, burada bulunan köle hapishanesi, hastane olarak kullanılmıştır. Bugün, adayı ziyaret ederseniz, demir parmaklıkları ve hapishaneyi görebiliyorsunuz.

 

Dini Yapılar

Zanzibar’da bugün 48 tane cami bulunduğu söyleniyor. Az sayıdaki Hıristiyan ise, 1873 yılında yapılan Anglikan katedralinde dini ibadetlerini yerine getiriyorlarmış. İşin ilginci, bu katedralin hemen yanında bir cami bulunuyor, yani cami ve kilise bir arada, bu durum Zanzibar’daki hoşgörünün en büyük ifadesidir.

Tanzanya Zanzibar

Slave Market

Burası da, eskiden köle ticareti yapılan ve günümüzde kilise olarak kullanılan bir yerdir. Bu köle ticaretinin yapıldığı yerin üstünü kapatmak ve zenci kölelere yapılan işkenceleri gizlemek için, alanın tam üstüne daha sonradan kilise yapıldığı söyleniyor.

Kilisenin ismi Christ kilisesidir. Burada: yine de kölelerin tutulduğu, insanın tüylerini ürperten odalar görülüyor. Boyunlarından zincirle bağlanan 100 civarında, kadın ve çocuktan oluşan köleler, bu deliklerde bir süre tutulup, daha sonra Arap ülkelerine satılıyorlarmış. Erkek köleler ise, hadım edilip satılıyorlarmış.

Günümüzde, bu kölelerin satıldığı yer yani “köle pazarı”: o günlerin unutulmaması için bir anıt ile canlandırılıyor. Kölelerin satılmadan önce bekletildikleri hücreler görülüyor. Bu hücrelerde, ellerinden, kollarından, boyunlarından zincirlenen köleler, duvarlara bağlanıyorlarmış. Bu hücreleri gezebiliyorsunuz.

 

Forodhani Bahçesi

Taş şehirde, burayı da ziyaret etmelisiniz. Burası yerel bir pazardır. Ancak: ortaçağdan kalma bir görüntü sergiliyor. Özellikle: mahalli yemeklerin yapıldığı buradaki et ve tavuklar, sağlıksız ortam sunmaları nedeniyle, ziyaretçiye ilginç gelebiliyor. O kadar ilginç meyveler ve yiyecekler var ki, şaşıracaksınız. Çok büyük boyutlu muzlar var.

Yöre halkı bu muzları, fillere yediriyorlarmış, kendileri yiyecekleri zaman ise, şeker ve süt ilave ederek bu muzları kızartıyorlar ve sonra yiyorlarmış. Burada kırmızı kabuklu muz göreceksiniz ki, mutlaka tadın, tadı muhteşem güzeldir. Bir de dünya üzerinde sadece Zanzibar’da yetişen bir meyve türü bulunuyor. Portakala benzeyen bu meyvenin suyu sıkılarak içiliyor ve özellikle ağız yaralarına iyi geliyormuş.

Tüm bunların yanında, çarşıda, et pazarı, kötü görüntüler ile hafızalara kazınıyor. Bu et pazarında buzdolabı kültürü bulunmadığından, etler açıkta işleniyor ve satılıyor, tabii bunun sonucunda ortaya istenmeyen görüntüler çıkıyor.
Bu yöresel pazarlar: her gün saat: 06.00 da kuruluyor ve akşam saat 18.00 de kapanıyor.

 

House of Wonders

Burası bir müzedir. Müzede pek bir obje yok ve genellikle yazılar ve fotoğraflar sergileniyor.

 

Arap Kalesi

Burası, müzenin hemen yanındadır. Kalenin Portekizlilerden kaldığı da söyleniyor. Kale: gayet sağlam durumda, surların üstünde toplar bulunuyor. Ama, kalenin en ilginç yanı: gündüzleri kalenin iç avlusunda kurulan tezgahlar ve bu tezgahlarda, yöresel el sanatı örnekleri ziyaretçilere satılıyor. Ayrıca: kale, yörede yapılan festivallere, konserlere ve çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapıyormuş. Kalede bir de dövme-kına yapan kadınlar var.

Zanzibar’da, özellikle yeni evlenen kadınların ellerine ve kollarına, yöresel motifler bulunan kınalar yakılıyormuş. Kalenin içinde ve çevresinde bulunan bir kısım yöre kadını ise, gelen ziyaretçilerin ellerine ve kollarına, bu motiflerin bulunduğu kınaları yakmak ve para kazanmak için uğraşıyorlar. Gerekli hijyen olmadığı için, tercih etmemenizi öneririm.

 

ZBC-Butterfly Centre-Kelebek Merkezi

Taş şehrin dışındaki burada: sera şeklinde düzenlenmiş yerlerde, yöreye has kelebekleri görüp izleyebilirsiniz.

 

Kizimkazi-Yunuslar

Zanzibar adasının en güneyinde Kizimkazi denilen yerde: doğal ortamlarındaki yunus balıklarını izlemek mümkündür. Bu ada, merkeze yaklaşık 1 saat uzaklıktadır. Bu ada halkının en büyük geçim kaynağı balıkçılıktır. Kıyıdaki tekneler eski ama yıllarca hiçbir şey olmuyor gibi sağlam ve çalışır durumdalar. Eğer buraya günün ilk ışıklarında gelirseniz, doğal ortamlarındaki yunus balıklarını görmek mümkündür.

Yunusları görmek için, kıyıdan bir tekne kiralıyorsunuz ve tekne ile masmavi sulara açıldığınızda, dalgaların arasından yunusları görebiliyorsunuz. Hatta: yine doğal ortamlarındaki yunus balıklarına dokunmak, onlarla birlikte yüzmek gerçekleşebiliyor.

Ancak: sabahın ilk ışıkları ile başlayan bu turda: bir tekneye biniyorsunuz, bu tekne ile yunusların yanına yaklaşıyorsunuz, denize atlıyorsunuz, ama yunuslar kaçtığında yeniden tekneye çıkıyorsunuz ve yine yunuslar takip edilmeye başlanıyor, yani biraz zahmetli bir tur. Bu arada yunuslara rastlar ve denize atlarsanız, kocaman bir yunus ile baş başa-göz göze gelebiliyorsunuz ve ürkmemeniz gerekiyor.

Tanzanya Zanzibar

PEMBA ADASI

Pemba adası: derin kanallar ile Unguja adası ve Afrika ana karasından ayrılmıştır. Pemba adası ile Afrika anakarası arasında kalan ve Pemba kanalı denilen derin çukur: dünyanın günümüzdeki en iyi dalış alanlarından biri olarak kabul edilmektedir.

Yumuşak ve sert mercan kayalıklarına sahip olan duvar ve resifler: özellikle Temmuz/Ağustos aylarında, güney denizlerine göç eden balina köpek balıklarının geçiş noktası olarak bilinir. Ayrıca, yine bu geçiş noktası: değişik cinsteki köpek balıklarının sıklıkla rastlandıkları yer olarak önem kazanır.

Ada: özellikle “fox” lara ve yunuslara ev sahipliği yapmasıyla tanınıyor.
Ada: Zanzibar’ın yaklaşık 80 km. kuzeyinde bulunmaktadır. Düz ve kumluk olan Zanzibar’ın aksine, burada ormanlar ve verimli topraklar çoğunluktadır ve Zantibar’ın toplam baharat üretiminin % 75’lik bölümü burada yapılmaktadır.

Tanzanya, Genel

Tanzanya, Dar-es Salaam

Tanzanya, Dodoma

Portekiz Lizbon Cascais

Portekiz Lizbon Cascais

Burası, birkaç yüzyıl öncesinde basit bir balıkçı kasabası iken, günümüzde Portekiz’in en önemli sayfiye yerlerinden biri haline gelmiştir. Eski bir balıkçı köyü olan Cascais’de: çok sayıda plaj bulunuyor. Ayrıca: küçük bir kale ve önünde Cascais Marinası bulunuyor.

Nüfusu 150 binden fazla olan kasabada: yaz aylarında, nüfus yoğunluğu 500 bin rakamına ulaşmaktadır. Burada özellikle plaj ilgi çekiyor. Ancak: deniz soğuktur.

Portekiz Lizbon Cascais

Portekiz Lizbon Cascais

Buranın en büyük özelliği: Lizbon şehrinde denize girmek isteyenlerin, demiryolu ile yani en kolay ulaşım aracı ile kısa zamanda buraya ulaşabilmeleridir. Çünkü: Burası, Lizbon şehir merkezinin 30 km batısındadır.

Lizbon şehir merkezindeki “Cais de Sodre” tren istasyonundan, Cascais’e düzenli aralıklarla tren kalkıyor. Yarım saatlik yolculuk, sahil şeridinden yapılıyor.

Cascais tren istasyonunun önünde, balık pazarına kadar uzanan “Rua Frederico Arouca” öncelikli olmak üzere, diğer cadde ve sokaklarda yürüyüş yapabilirsiniz.

Largo da Praha denilen yerde Rainha meydanında: deniz kenarında yürüyebilirsiniz. Burası: okyanusun Afrika ya bakan yüzüdür.

Günümüzde: bu ilçe: şık mağazaları, restoranları, barları, şık yaya yolları ile renkli bir kozmopolit şehir görünümü sunar. Ama en ilgi çeken bölüm: şehir merkezinde, dalga şekilleri şeklinde düzenlenen yaya sokaklarıdır.

Buralar, 17’nci yüzyıl sanatçısı Josefa de Obidos tarafından resimleri ile dekore edilmiş iyi restoranlar, barlar ve dükkanlar la doludur.

Portekiz Lizbon Cascais

Portekiz Lizbon Cascais

Cascais kasabasındaki alışveriş olanaklarına gelince: kasabadaki alışveriş mekanları olarak “Cascais Villa” ve “Cascais Shopping” bulunmaktadır.

Bu iki ana alışveriş merkezinde: Zara, Hussel, Mango, Pepe Jeans ve benzeri uluslar arası markaların mağazaları bulunmaktadır.

Bu alışveriş mekanlarının zemin katlarında ise, restoran bölümleri bulunmaktadır. Plajlara yakın yerlerde ise: deniz kabukluları ve ahşap el yapımı eserler satılmaktadır.

Portekiz Lizbon Cascais

Portekiz Lizbon Cascais

Cascais Marina

Cascais Marina, 1999 yılında hizmete girmiştir. Marina’da: 36 metre ve üstü boyutlardaki “Megayatlar” ın demirlemesi için bir dış iskele bulunur. Bunun haricinde, rıhtımda, bir helikopter pisti ve tekne bağlamak için 650 palamar bulunmaktadır.

Limanın en ilgi çeken bölümü ise: 2000 metrekarelik etkinlikler platformu bölümüdür. Burası, uluslar arası deniz etkinlikleri için kullanılmaktadır. 2007 yılında düzenlenen, ISAF Yelken Dünya Şampiyonasında: burada, 74 ülkeden 1700 denizci bulunmuştur.

Ayrıca: yine burası: Avrupa’nın birçok ünlü ismi içinde yatları ile bir konaklama yeri olmuştur. Marina da: yalnızca yelken için tesisler değil, aynı zamanda restoranlar, mağazalar ve barlar bulunmaktadır.

 

Boca do İnfermo (Cehemnem Ağzı) 

Sahil boyunca 20 dakikalık bir yürüyüş mesafesindedir. Yani, Cascais merkezine 1.5 km. uzaklıktadır. Buraya giderseniz, yol üzerinde, bölgenin en güzel hediyelik eşyalarının satıldığı küçük Pazar tezgahlarını görebilirsiniz.

Burada, denizde yüksek dalgalar nedeniyle kayalara oyulmuş dev mağaralar görülür. Aleister Crowley 1930 yılında burada intihar etmiştir. Kendisi, Amerikalı bir sihirbaz olarak tanınmaktadır ve intiharı, ölümü aslında bir sır perdesi olarak geçmişten günümüze uzanmaktadır.

Çünkü: Crowley isimli büyücü, astrolog ve mistik bilimlerle uğraşan şahıs: intihar sahnesinden üç hafta sonra Berlin şehrinde görülmüştür ve intihar için dublör kullandığı düşünülmektedir. Dönemin gazetelerinde, bu ünlü kişinin gerçekten intihar edip etmediği, uzun süre tartışılmıştır.

Burası ile ilgili anlatılan son bir hikaye var, ondan da söz etmek istiyorum. Söylenenlere göre: Kristof Colomb’dan 10 yıl önce: Cascaisli denizci Afonso Sanches: 1482 yılında daha önceden bilinmeyen bir araziye, yani Amerika’yı keşfetti, ancak: bir navigasyon hatası sonucu, bu keşfini anlayamadı.

Sanches ve mürettebatı: dönüş yolculuğunda, Madeira denilen yerde; Colomb’un evinde durdular. Bu duraklama sırasında, Colomb: onun yani Sanches’in keşfini, yolculuk rotalarını öğrendi (çünkü Sanches’in günlüğünü ele geçirmişti) ve 10 yıl sonra aynı yolculuğu tekrarlayarak, Amerika kıtasını keşfeden insan olarak tarihe geçti.

 

Cidadela de Cascais

Kale: ilk olarak, deniz yolu ile olabilecek istilalardan Cascais’i korumak için yapılmıştır. 15’nci yüzyılda ise, üzerine “Santo Antonio” veya “Cascais kulesi” kulesi inşa edilmiştir. Daha sonra, Filipe kral olunca: o da, “Fortaleza da Luz” olarak bilinen kuleyi inşa ettirmiştir. 1755 yılındaki büyük depremden sonra, kule yeniden inşa edilmiştir.

Kale: günümüzde, üç burç ile çevrilidir. Ayrıca, yine kale içinde: “Santa Catarine” yani “Kraliyet Sarayı” ve asker hastanesi olarak kullanılan “Sao Luis” ve dört bina daha bulunmaktadır. Ayrıca, günümüzde kullanılmayan bir de sarnıç bulunuyor.

Günümüzde, Portekiz kralları: yaz döneminde, burada bulunan; “Cidadela de Cascais” sarayını kullanıyorlar. Ayrıca, günümüzde yine “Cidadela de Cascais” içinde, 1940 yılında kurulan ve Portekiz’in en ünlü deniz kulüplerinden biri olan “Yelken Kulubü” bulunuyor.

Bu kulübün okulunun öğrencileri: uluslar arası yelken yarışlarında büyük başarılar kazanmışlardır.

Portekiz Lizbon Cascais

Cascais Kültür Merkezi-Piedade Manastırı

Yapı: 1834 yılında bir manastır olarak inşa edilmiştir. Daha sonraki süreçte, manastır bir süre terk edilmiş olarak kalmıştır. 19’ncu yüzyılda: Visconde de Gandarina isimli bir şahıs: burayı satın almış, bugün görülen saray ve bahçeleri inşa etmeye karar vermiştir.

20’nci yüzyıla gelindiğinde ise: Espirito Santos ailesi: burayı Kent Konseyine bıraktı ve burası bir Kültür Merkezi haline getirilerek, Mayıs 2000 tarihinde açıldı.

Kültür merkezi, sanat tanıtımı için kullanılmaktadır. Ama çoğunlukla: plastik sanatlar, çeşitli toplantılar, atölye çalışmaları, konser ve sergiler düzenlenmektedir.

Evet, köyün merkezindeki pembe boyalı burası günümüzde artık bir dini yer değildir. Sadece bir şapel bulunmaktadır. Picasso, Konstantin, Bessmertny gibi uluslar arası sanatçıların eserlerinin sergilendiği sergiler düzenleniyor.

 

Saint Sebatian Chapel

Burası: 17’nci yüzyıldan kalmadır ve günümüzde, burada: sergiler ve konserler düzenlenmektedir. Şapel: 17’nci yüzyılda yapılmasına rağmen: Aziz Sebastian’ın hayatı hakkındaki paneller: 20’nci yüzyıldan kalmadır. Onun en büyük merakı “çini” toplamaktı ve şapelde onun büyük bir çini koleksiyonu bulunmaktadır.

Şapelin tüm odalarında: 16-20’nci yüzyıllara ait sanat sergileri bulunmaktadır. Ayrıca: yine odalarda, Portekiz ve diğer Avrupa ülkelerinin geleneksel mobilyaları görülür.

Portekiz Lizbon Cascais

Praia do Guicho

Burası, muhteşem kumlu bir plaj olarak önem kazanmaktadır. Burası, Avrupa’nın en iyi su sörfü alanı olarak belirlenmiştir. Dünya Sörf Şampiyonası, burada yapılmıştır. Burada: rüzgar sörfü ve uçurtma sörfü yapılmaktadır.

Haziran-Ağustos ayları arasında, kuvvetli kuzey rüzgarları görülür. Elbette: sörf bilmeyenler için sörf kursları, dersleri ve kiralık sörf imkanları da bulunuyor.
Yalnız, Atlantik okyanusu kıyısında olması nedeniyle, deniz suyu soğuktur.

Portekiz Lizbon Cascais

Castro Guimaraes Müzesi

Belediyeye ait bu müze, denize bakan bir yamaçta, geniş bir bahçe ile çevrilidir. Manuel Costra Guimares: tüm mal ve mülkünü Belediyeye bırakmıştır. Mülkiyetin yanı sıra, müzenin bulunduğu saray içindeki tüm eserler de, Cascais Kent Konseyine bırakılmıştır.

Müzede sergilenen objeler arasında: altın ve gümüş, seramik heykeller, dekoratif sanat koleksiyonu ve ince mobilyalar bulunmaktadır.

Ayrıca, yine müze içinde, çok büyük bir kütüphane (25 binden fazla kitap) bulunuyor. Kütüphanenin en değerli eseri, 1505 yılına ait, Kral D.Afonso Henriques’e ait bir resimli el yazmasıdır.

Müzenin bahçesinde mini bir hayvanat bahçesi vardır.