Bolu Kıbrıscık

Bolu Kıbrıscık


Bolu ilinde yaşarken, Kıbrıscık ilçesine birkaç kez gittim. Yolu zor. Yani, ulaşım nispeten sıkıntılı. İlçe merkezine vardığınızda, küçük bir yer. Ama, benim hafızamda Kıbrıscık denilince, nüfusunun tümü eğitimli, hatta büyük kısmı yüksek öğrenim yapan bir insan topluluğu ve muhteşem lezzetli bir pirinç geliyor.

Buraya yolunuz düşerse, mutlaka Kıbrıscık pirincini tatmalısınız. Giriş kısmı için son bir not: Kıbrıscık yöresine yaklaştığınızda, arazide o kadar çok taş göreceksiniz ki, sanki buraya yağmur değil, gökten taş yağmış diye düşünmemek ve şaşırmamak elde değil.

Bolu Kıbrıscık

ULAŞIM

Kıbrıscık ilçesi, bağlı bulunduğu Bolu il merkezine, 65 km. uzaklıktadır. Kıbrıscık-Beypazarı arasındaki uzaklık ise, 52 km. dir. Kıbrıscık-Seben arasındaki uzaklık: 50 km. İlçe merkezinden her gün sabahında, Bolu il merkezine ve Beypazarı’na otobüs gitmektedir. Özellikle, Beypazarı üzerinden buraya ulaşan yol, gerçekten çok sıkıntılıdır.

TARİHİ

Kıbrıscık: Osmanlı devletinin ilk kuruluş dönemlerinden itibaren, Bitinya olarak bilinen Bolu yöresinde, Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Bu dönemde, uzun süre, Kıbrıscık yöresinde yönetim, halk tarafından seçilen ayanlarca yürütülürdü. Ancak, yine aynı dönemde, bu ayanların bağlı bulunduğu voyvoda idarelerinin sert tutumları sonucu, bölgede çok sayıda çatışma ortamı çıkmıştır. Ancak, Kıbrıscık yöresindeki ayanların, uzun yıllar gayet iyi yönetim gösterdikleri ve bu çatışmaların olmadığı bilinir.

Evet günümüzde de, Kıbrıscık yöresinde birçok köyde, “Ayanlar” olarak anılan sülaleler bulunmaktadır. Bunların, eski dönemlerdeki yöneticilerin soyundan geldikleri söylenir. 1864-1907 yılları arasındaki dönemlerde, Kıbrıscık yöresinin, Kastamonu iline bağlı Bolu sancağının bir bucağı olduğu görülür. 1908 yılında ise, II. Meşrutiyetin ilanı ile birlikte Bolu il ve Kıbrıscık Bolu ilinin bir bucağı haline gelir. 1958 yılına gelindiğinde ise, Kıbrıscık yöresinin, Bolu ilinin bir ilçesi olduğu görülür.
Gelelim, yörenin isminin nereden geldiğine:

Bir söylentiye göre: yerleşim yeri, ilk çağda “Siberis” denilen bir ırmağın (günümüzdeki adı: Aladağ çayı) kollarından biri olan “Uludere” kıyısında konuşlanmıştır. Siberis kelimesinin diğer bir söyleniş biçimi “Kyberis” tir. Bunun Hitit dilindeki anlamı “iyi, güzel, kutlu, kutsal” demektir. Siberis kelime olarak “Kutsal gürsü” demektir. Bu kelime türetilerek, Kıbrıscık isminin Kyberis kelimesinden geldiği düşünülmektedir.

Diğer bir söylentiye göre: Kara Tatarlar, Orta Asya bölgesinden göçüp gelerek, günümüzdeki Kayseri yöresine yerleşirler. 1402 yılındaki Ankara savaşı öncesinde, Yıldırım Beyazıt, Kara Tatarların gençlerini Osmanlı ordusuna katar. Ancak, Ankara savaşında bu Kara Tatarlar, dil ve görenekleri bakımından kendilerine yakın gördükleri Timur tarafını seçerler ve Yıldırım Beyazıt’a ihanet ederler. Savaşın kazanılması üzerine, Timur, Kara Tatarlardan Karadoğan Beye Kıbrıscık ve çevresini verir ve bunlar, Bolu’ya gelirler.

Ancak: bu arada, Timur’un hazinesine göz dikerler. Ancak, Timur bunu sezinler ve yöreye yerleşen Kara Tatarları tehdit eder. Kıbrıscık bölgesine çekilen Karadoğan Bey ve çevresi ise, Timur’un bu tehditlerine karşı “kır bizni ketmeyiz” diyerek kafa tutarlar. Bu söz nedeniyle: yöreye “Kıbrıscık” ismi verilir. İlçe merkezine ise “Karadoğan” denilir.

Son olarak: 1519 yılından, 1950’li yılların sonuna kadar, bölgenin adı “Kıbrıs” olarak kullanılmış ve bu tarihten sonra kelimenin sonuna “cık” takısı eklenerek “Kıbrıscık” olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Bolu Kıbrıscık

GENEL

İlçe merkezi 621 km. karelik bir alana sahiptir. Denizden yükseklik: 1130 metredir. Köroğlu dağlarının volkanik faaliyetleri nedeniyle, yöre arazisi, volkanik-siyah ve sert bazaltlardan meydana gelmiştir. İlçenin güney sınırına yakın yerler ise, çıplak tepelerden oluşur. Kuzeydeki Köroğlu dağları üzerinde ise yaylalar görülür.

Bölgenin en büyük sıkıntısı ve özelliği: ilçe dışına göç vermesidir.

Yöre, konum olarak Karadeniz bölgesinde bulunmasına rağmen, İç Anadolu bölgesinin karasal iklimi egemendir. Yaz ve sonbahar dönemlerinde yoğun yağmurlar görülür. Diğer mevsimler ise kuraktır. Kışlar soğuk ve karlıdır.

KIBRISCIK PİRİNCİ

Kıbrıscık ilçesine özgü bu pirinç türü: çok lezzetlidir. Bu lezzetin: yörede içme suyu olarak kullanılan, Köroğlu dağlarının sularının, çeltik tarlalarında da kullanılmasından kaynaklandığı söylenmektedir. Ayrıca: çeltik tarlalarının, 200-300 metre derinlikteki vadilerde bulunması, pirincin lezzetini arttırır. Ancak: pirinç yetiştirilen alanların azlığı nedeniyle, bu pirinci bulmak güç, yani az yetiştiriliyor. Ama, yine de, bu muhteşem lezzetli pirinç ile yapılan pilavın, bir hafta boyunca bayatlamadığı söylenir.

Evet: kaya kiliseleri ve Elliönü adı verilen mağaraların bulunduğu kayalık vadide, birçok çeltik tarlası bulunuyor. Bu çeltik tarlalarının, görenler ve bilenler tarafından Asya ülkelerindekine benzerlikleri gündeme getiriliyor.

Evet, bölgedeki mağaralara ulaşmak isteyenler, pirinç tarlaları arasındaki taşlara basarak ve sulara düşmeden ilerlemek zorunda kalıyorlar.
Evet, çok az üretilen Kıbrıscık pirinci, büyük boyutu ve lezzetiyle gerçekten yoğun olarak tercih ediliyor.

KONAKLAMA

Kıbrıscık Belediyesi tarafından, ilçe merkezinin kuzeyinde “Köroğlu Dağ Evleri” adı altında, 8 tane, ahşap dağ evi yaptırılmıştır. Bunlar: ilçe merkezinin kuzeyinde, su deposu mevkiinde bulunmaktadır. Evler, 2 katlı olarak döşenmiş olup, evler gecelik olarak ziyaretçilere kiralanmaktadır. Soba ile ısıtılan evlerde konaklamak isteyenlerin, Belediye görevlileriyle görüşmeleri gerekmektedir. (374-4412394)
Bunun dışında, Kıbrıscık Öğretmenevinde konaklamak isterseniz, telefon numarası: 374-4454189

NE YENİR/NE İÇİLİR

Kıbrıscık yöresine yolunuz düşerse: acem pilavı tatmanızı öneririm. Haşlanan tavuk eti ile yapılan bu pilavı beğenmemek mümkün değil. Yine yöresel lezzetlerden tatmak isterseniz: malama, mıhlama ve höşmerim önerebilirim.

Bolu Kıbrıscık

GEZİLECEK YERLER

KARAGÖL

Kıbrıscık-Beypazarı kara yolu üzerinde bulunan burası, bir Orman içi dinlenme yeridir. İlçe merkezine 22 km. uzaklıktadır. Göl: 1 hektar büyüklüğünde ve oldukça derindir. Çevresi ise, tamamen ormanlık alandır. Gölde, kamp yapmak için uygun bölgeler bulunmaktadır.

Ayrıca: gölde, çok sayıda yaban ördeği bulunması, buranın bir avlak alanı olarak da kullanılmasını sağlar. Evet, Karagöl Milli Parkı yöresinde, konaklamak için motel ve bungalov evler bulunuyor.

Bolu Kıbrıscık

YAZICA KÖYÜ

İlçe merkezine bağlı bu köy: antik çeşmesi ve yayla konaklarının benzersiz mimarisiyle önem kazanmaktadır. Pek çok evin pancurları kapalı olmasına rağmen, bir kısmı halen kullanılmaktadır.

Beypazarı tanıtımı.

Seben tanıtımı.

Bolu tanıtımı.

Edirne İpsala


Edirne İpsala: Yörede sınır kapısının bulunması nedeniyle, büyük bir canlılık ve hareketlilik söz konusudur. Özellikle, yaz aylarında, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın giriş-çıkışları nedeniyle, yoğun araç trafiği söz konusu olmaktadır.

İpsala denilince, akla gelen bir diğer obje: pirinçtir. Bu bölgede üretimi yapılan pirinç, ülkemizin en lezzetli pirincidir.

Edirne İpsala

ULAŞIM

İlçe merkezinin 2 km. güneyinden geçen ve Yunanistan sınırına kadar giden E-25 kara yolu, sınırda İpsala Sınır Kapısına ulaşır.
İpsala, bağlı bulunduğu Edirne il merkezine, 108 km. uzaklıktadır. İpsala-Keşan arasındaki uzaklık 28 km. dir.

TARİH

Yörede, tarihi süre içindeki ilk yerleşimcilerin “Traklar” oldukları bilinmektedir. Bölge, Sultan I. Murat zamanında, Evranos Bey tarafından 1356 yılında ele geçirilmiştir.
O dönemde çayırlık olan çeltik alanları, Osmanlı ordusuna at yetiştirilmek üzere kullanılan alanlarmış. Buralardaki otluk alanlarda, gayet güzel atlar yetiştiriliyormuş. Osmanlı ordusuna giren İpsala tayları, Türk akıncılarının zaferlerinde önemli görevler üstlenmişlerdir.
Bölge, 1928 yılında ilçe olmuştur.

GENEL

İpsala: tamamen düz olmayıp, alçak tepeler ile engebeleşen bir bölgedir. Yani, dalgalı düzlükler görülür. Bu düzlükler, özellikle kuzey ve doğu kesimlerinde, 100 ile 300 metre arasında değişir. Batı bölümde ise, İpsala ovası görülür.
Bölgenin en büyük özelliği: Meriç ırmağının, bu bölgedeki etkinliği ve sık sık bölgeyi su basmasıdır. Ancak, uzun süre devam eden bu durum, 1960’lı yılların başında, Meriç ırmağı boyunca yapılan setlerle nispeten durdurulmuş ve bölge, tarıma elverişli konuma getirilmiştir. Öte yandan, Meriç ırmağı yanında, Ergene ırmağı da, bölgenin sınırlarını belirlemektedir.

Bölge insanının ekonomik etkinliklerinin başında: tarım gelmektedir. Tarım denilince: hububat ve ay çiçeği üretimi başı çekmektedir. Ayrıca, çeltik yani pirinç üretimi de yaygındır. Sulu tarımın büyük bir kısmını çeltik ekimi kapsamaktadır. Özellikle, aranılan bir tür olan “baldo pirinç” bölgede yetiştirilmektedir. Ülkemizin en kaliteli pirincinin bu bölgede yetiştirildiği söylenmektedir.

Bölgenin iklimi: karasal iklim şartları hüküm sürmekte olup, gündüz ve gece sıcaklıkları arasındaki fark büyüktür. Yağışlar, kış ve bahar aylarında yoğundur. Yazın nem oranı fazla olduğunda, bölgede, yoğun olarak çeltik ekimi yapılır.

İPSALA ÇELTİK KÜLTÜR SANAT FESTİVALİ

Her yıl Ağustos ayında düzenlenmektedir. Festival şenliklerinde, 5 gün süresince, yerli ve yabancı toplulukların halk oyunları, paraşüt gösterileri, çeşitli yarışmalar, pirinç yemekleri yarışmaları, lazer gösterileri, yelken yarışları, çeltik güzeli yarışması, konserler ve havai fişek gösterileri düzenlenmektedir.

KEL ALİÇO PEHLİVANI ANMA VE YAĞLI GÜREŞLER FESTİVALİ

Aliço pehlivan köyünde, tarihi süreç içinde, uzun yıllardan bu yana yapılmaktadır. İlk olarak ise, 1950-1960 yıllarında düzenlenmiştir.
Her yıl, 16 Mayıs tarihinde yapılmaktadır. Kel Aliço güreşlerini kazanan pehlivan, büyük ihtimalle, Kırkpınar güreşlerinde de finale kalarak, başpehlivanlığı almaktadır.

Edirne İpsala

İPSALA SINIR KAPISI

Türkiye-Yunanistan arasındaki, en modern sınır kapısıdır. Yerli ve yabancı turist ve işçiler ile transit geçişler için kullanılmaktadır.

NE YENİR/NE İÇİLİR

Bu bölgeye yolunuz düşerse: yerel lezzetlerden tatmak isterseniz: gözlü akıtma yani krep ve ince akıtma ve gözleme yiyebilirsiniz.

NE SATIN ALINIR

Buralara yolunuz düşerse, pirinç almanızı öneririm.

Edirne İpsala
Edirne İpsala

 

GEZİLECEK YERLER

İpsala yöresinde, tarihi ve turistik kalıntılardan ziyade, turizm faaliyetlerinin temelinde “av turizmi” gelmektedir. Çünkü, burası yerli avcılar için tam bir av cennetidir. İpsala’nın güney ve Enez’in kuzey bölgeleri arasında kalan geniş ovalar, sazlık ve bataklıklarda ve göllerde: av hayvanları bulunmaktadır. Ayrıca: uçar hayvan avcılığı yanında, kara avcılığı da yapılmaktadır.

ALACA MUSTAFA PAŞA CAMİSİ

Osmanlı akıncılarından, Alaca Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. Yapı: kesme taştan yapılmıştır. Ancak, yapının ilginç tahta işçiliği ve işgaller sırasında tahrip edilmesi, günümüze güzelliklerinin ulaşmasını engellemiştir. Yine de, cami, günümüzde kullanılmaktadır.

Edirne İpsala Su Kemerleri

SU KEMERLERİ

Bu su kemerleri, Osmanlı yığma taş işçiliğinin en büyük örneklerindendir. Kesme taşlardan yapılmış olan kemerler: geleneksel kilit taşı tekniğinin en iyi şekilde kullanıldığını göz önüne sermektedir. Çünkü, böylesine geniş bir kemerde ve üzerinde fazlaca ağırlığa rağmen, kilit taşı tekniğinin kullanılmış olması, büyük bir mühendislik yeteneğidir. Ancak, bu su kemerlerinden, günümüze yalnızca bir tanesi gelebilmiştir.

SULTAN I. MURAT CAMİSİ

Sultan I. Murat tarafından yapımına başlatılan cami: padişahın Kosova savaşına gitmesi nedeniyle tamamlanamamıştır. Sultan I. Murat, Kosova savaşı sonunda şehit düşünce, kubbeli olması planlanan yapının üzeri çatı ile örtülmüştür. Cami, tek minarelidir.

Keşan tanıtımı.

Edirne tanıtımı.