Evet, Petersburg şehrindeki gezimize: Donanma Binası Yakasından başlıyoruz.
Burada: hem imparatorluk iktidarının mekanı hem de bu iktidarı sonlandıran harekete sahne olan saray var.
Bu saray: Saray Meydanı.
SARAY MEYDANI (DVORTSOVAYA PLOSHCHAD)
Pek çok dramatik olaya sahne olmuştur. Bu olaylar: imparatorluk ve Sovyet dönemi askeri yürüyüşleri, gösteriler, suikast girişimleri ve Ekim 1917 tarihindeki meşhur “Kışlık Saray” baskını. Günümüzde de: mitingler ve merasim törenleri burada düzenleniyor.
Meydanın mimari ahengi: Genelkurmay Binası, Gvardeyski Binası, Kışlık Saray ve Aleksandr sütunu ile uyum içindedir. Evet: meydana hakim yapı: Alekasandr Sütunu var.
Ayrıca: meydanın güney sınırında: yarım ay şeklinde “Genelkurmay Binası” var. Merkezdeki “Zafer Takı”; zafer arabası ile süslenmiş. Karşıda ise: muhteşem “Kışlık Saray” uzanıyor.
ALEKSANDR SÜTUNU
Çar I. Aleksandr’ın 1812-1814 yılları arasında, Napolyon’a karşı kazandığı zaferin anısına dikilmiştir. 1830-1834 yıllarında, Mimar Ogust Monferran’ın projesine göre koyu kırmızı granitten yapılmıştır.
Yüksekliği: 48 metredir. Dünyanın en uzun zafer sütunudur. İmparator I. Aleksandr anısına, anıta bu isim verilmiştir.
Sütun: 700 tondan daha ağır olmasına rağmen; zemine tutturulmamıştır. Temel: öğle incelikle yapılmıştır ki: sütun, kendi ağırlığının desteğiyle ayakta durabilmektedir. İyiliğin kötülüğü yendiğini sembolize eden bronz melek figürü, sütünu tamamlar.
KIŞLIK SARAY (ZİMNİJ DVORETS)
Rus imparatorlarının en başta gelen konağıdır. Devasa bina: 1754-1762 yıllarında, Mimar Françesko Bartolomeo Rastrelli’nin projesine göre: barok üslupla yapılmıştır.
Saray kornişinin uzunluğu: 2 km. civarındadır. İçinde: 1000’den fazla salon, 2000 kadar pencere ve bir o kadar da kapı bulunmaktadır.
Sarayın kabartmalar, yaldızlar, oymalarla süslenmiş zengin iç mekanı, pek çok kez yeniden inşa edilmiştir.
Özellikle de, 1837 yılında çıkan yangından sonra, Devrimci askerlerin ve tayfaların vandalizmi yüzünden, bina içindeki mobilyalar ve süslemeler büyük zarar görmüştür.
Hem imparatorluk mahkemesinin merkezi, hem de Büyük Petro’dan talihsiz II. Nikolay’a kadar, çar ve çariçelerin evi imiş.
Yarım sütunların, kornişlerin ve beyaz ve altın rengiyle belirginleştirilen pencerelerin göze çarptığı, özenle işlenmiş Barok ön cephe, çarpıcı bir ördek yumurtası mavisiyle boyanmıştır.
En üstte de, heykeller sıralanmaktadır.
Saray: dünyanın en güzel müzelerinden biri ve Paris’teki Louvre ve New York’daki Metropolitan ile eşdeğer olan: Hermitaj’ın konutu olarak tanınır. Çünkü: Kışlık Saray, 1922 yılında, Hermitaj Müzesine devredilmiştir.
HERMİTAJ (ERMİTAZH)
Giriş, turistler için 350 ruble (17.5 TL.). Fotoğraf çekmek içinde ayrı para ödemeniz gerekiyor. (100 ruble). Müze bayağı büyük. Sistemli olarak dolaşmanızı önereceğim. Kaybolmamak için: oda numaralarının bulunduğu bir broşür alın.
Çok fazla sayıda resim ve romantik heykel var. Özellikle: her yanı resimlerle süslü ve bol aydınlık koridor muhteşem. Her sütunda, ayrı bir konsept var. Çok planlı ve dikkatli gezmeniz gerekiyor.
Evet, gelelim, müzenin tanıtımına. Dünyanın en büyük müzelerinden biridir. Koleksiyonlarının büyük bir bölümü, Kışlık Sarayda bulunmaktadır. Eserler: yaklaşık 300 salonda sergilenmektedir.
Burada: tarih öncesinden kalma yapıtlardan, 20.yüzyıl sanatının klasiklerine kadar, inanılmaz güzellikte, 2.7 milyon adet parça bulunmaktadır. Bunların: yaklaşık 1.8 milyon tanesi, paha biçilmez madeni para koleksiyonuna aittir.
Parçaların her birine, yalnızca 10’ar saniye bile baksanız: tamamını görmeniz, yaklaşık 3,5 yıl sürebilir.
Koleksiyon: 1760’larda, Büyük Yekaterina tarafından başlatılmış ve takip eden yüzyıllarda bitişikteki Küçük Hermitaj ile Büyük Hermitaj’ı ve Kışlık Saray’ı donatmak amacıyla genişletilmiştir.
Eserlerin sayısının çokluğu ile dikkati çeken Hermitaj koleksiyonu: Batı Avrupa sanat tarihinin neredeyse tamamını kapsar ve Fransa dışındaki en büyük Fransız sanat koleksiyonuna sahiptir. Batı Avrupa sanat koleksiyonu: 600 civarında parçadan oluşur.
Altın kaplamaları ve merdivenleriyle göz alan muhteşem “Ürdün Merdivenleri”nden, Batı Avrupa eserlerinin toplandığı ilk kata ulaşılır. Bu baş döndürücü koleksiyonunun en önemli parçaları şunlardır: Leonardo da Vinci’nin “Madonna Benois” ve “Madonna Litta”sı, Tiziano’nun “Aziz Sebastian”ı ve Michelangelonun Çömelen Çocuk Heykelidir.
Ayrıca: Velazquez, El Greco, Murillo ve Goya’nın eserleri de dahil olmak üzere, bazı 16-18. yüzyıl arası İspanyol çalışmaları, Hollandalı ve Flemenk ustaların eserleri, Rubens’in “İsa’nın Çarmıhtan İndirilişi”, Rembrant’ın aralarında “İshak’ın Kurban Edilişi” ve “Yaşlı Bir Adamın Portresi de olan 26 kadar eseri var.
Tüm bunların yanında: dünyaca ünlü, 19-20. yüzyıl Fransız sanatı koleksiyonu (Cezanne, Matisse, Monet, Degas, Gauguin, Renoir ile Pisarro’nun iki odayı kapsayan erken dönem eserleri) var.
Evet: resimlerden öte, sarayın iç mekanı da başlı başına bir güzellik. Mutlaka görmenizi önereceğim odalar şunlar:
1812 Galerisi: Napolyon’a karşı verilen savaşta görev alan askeri liderlere ait 300 portreyle (aralarında Maraşal Kutuzon’un yağlıboya bir resmi de var)donatılmıştır.
Malaşit Salonu: Ural Dağlarından getirilen, parlak yeşil taşlardan yapılma zengin süslemelerin bulunduğu yer. Bu salonun hemen yan tarafından: Beyaz Yemek Odası var. Burada: Bolşevikler, Kışlık Sarayın yıkılması sırasında, geçici hükümeti tutuklamışlar.
Altın çizim odası: Zengince süslenmiş bir mekandır.
Pavyon Salonu: Pırıltılı avizeleri, bir Roma hamamının zemininden kopya edilen renkli mozaik döşemesi ve Büyük Yekaterinanın asma bahçesinin manzarasını çevreleyen küçük çeşmesi olan bir makandır.
Altın Hazineler Galerisi: İskitlerden ve antik Yunan zamanından, 19.yüzyıla kadar eserlerin bulunduğu bir mekandır.
Mücevher Galerisi: Burasıda muhteşem, görmeden geçmeyin.
Bu odalarda: müzedeki ve bütün dünyadaki en değerli altın ve mücevher parçaları bulunmaktadır. Müzeyi görmek için, yalnızca bir gününüz varsa: aralarından birini seçmeniz gerekebilir.
Bu iki odaya giriş (Altın Hazineler ve Mücevher Galerileri) için ayrıca bilet almanız ve birkaç saat önceden rezervasyon yaptırmanız şart. Hatta, kaldığınız otelden, rezervasyonu bir gün önceden yaptırmanız daha iyi olur.
DONANMA BİNASI (ADMİRALTEJSTVO)
Rusya’nın Baltık Denizindeki ilk tersanesidir. Kule külahları dikkat çekicidir. Donanma Binasının kulesinin önünde, altından yapılmış bir gemi maketi durur. Petersburg şehrindeki en ünlü görüntü: Donanma Binasının: en ucunda, küçük yelkenli gemi şeklindeki rüzgar gülü ; altın kule külahı tamamlamaktadır.
Bu neo-klasik yapı, eskiden Büyük Petro’nun tersanesinin bulunduğu yerde durmaktadır. 1704 yılında yapılmıştır. Mimar, Andrey Zaharov’un projesine göre ampir üslubunda inşa edilmiştir.
Rus Donanması: 1711 ve 1917 yılları arasında: buradan idare edilmiştir ve Donanma Binası, bugün Denizcilik Okuluna ev sahipliği yapmaktadır. Cepheler: Rus Donanmasının şanını konu alan çok sayıdaki heykelle süslenmiştir.
Yapının altın kubbesi, 2. Dünya Savaşında Alman bombardıman uçaklarından korunmak için siyaha boyanmış. Uzunluğu 500 metreyi bulan binanın, önünde üç büyük bulvar buluşuyor. Bunlar: binadan yayılan üç ışın şeklinde uzanmaktadır.
DEKABRİSTLER MEYDANI (PLOSHCHAD DEKABRİSTOV)
İsmini: Aralık 1825 tarihinde, burada meydana gelen ayaklanmadan almıştır. Donanma Binasının diğer ucunda bulunmaktadır. Meydanın odak noktasında bir heykel var. Meydanın gerisinde: Aziz İsak Katedrali var.
BÜYÜK PETRO HEYKELİ
Heykeltıraş Eten Moris Falcone’in elinden çıkmıştır. Etkileyici, bakır bir heykeldir. Heykel: “Bakır Atlı” adı ile de bilinir. Dev bir granit kütle üzerinde durur.
Büyük Yekaterina tarafından yaptırılmıştır. I. Petro’nun tahta çıkışının yüzüncü yılı şerefine, 7 Ağustos 1782 tarihinde açılmıştır.
Heykelde: kayanın tepesine tırmanmak üzere şahlanmış bu bakır at heykeli, dünyadaki atlı heykellerin en güzellerinden biridir. 1833 yılında Rus şair Aleksandr Puşkin “Medniy Vsadnik (Bakır Atlı)” adlı bir poem yazmıştır.
Bu poem’de: heykel “canlanır” ve kahramanın “peşine takılır”. O zamandan beri, Petro anıtına “Bakır Atlı” adı verilmiştir. Bu anıt da, tıpkı Ermitaj, İsak Katedrali ya da Donanma Binasının külahı gibi, Petersburg’un simgesidir.
Petro’nun atı, meydan okurcasına şaha kalkıp, arka ayaklarıyla, ihanet yılanı ezer.
AZİZ İSHAK KATEDRALİ (İSAAKYEVSKİJ SOBOR)
Avrupada’ki katedrallerin en iyilerindendir. Finlandiya’dan getirilen taşlarla inşa edilmiş. Yüksekliği: 101.5 metredir. 1818-1858 yılları arasında, yapımı: 40 yıl sürmüştür. Mimar Ogust Monferran’ın projesine göre: neo-klasik tarzda yapılmıştır.
Bu devasa yapıyı: yalnızca Roma’daki Aziz Petro ve Londra’daki Aziz Pavel katedralleri boyut olarak geçmektedir. Petersburg kent silüetine hakim bir noktadadır. Kubbesi: altındır. Kubbenin yapımında: 400 kilo altın kullanılmıştır.
14.000 kişilik iç mekan: zengince süslenmiş, duvarlarda ve tavanlarda duvar resimleri, mozaikler ya da altın süslemeleriyle kaplanmamış tek bir yer kalmamıştır. Özellikle: iç süslemelerde, bakır taşı, lacivert taşı, muhtelif renklerde mermer kullanılmıştır.
1931 yılında, Sovyet rejimi, katedrali: din karşıtı bir müzeye dönüştürmüştür. Resimler, freskler ve rölyefler de “Hıristiyanlık Mitolojisinden Olaylar” olarak açıklanmıştır.
Günümüzde: Paskalya gibi önemli kilise tatillerinde, burada ayinler yapılsa da, mekan, hala bir müze görevini sürdürüyor. Kubbenin altındaki galeriye çıkıp, (yaklaşık 250 basamaklı bir merdivenle çıkılıyor) Petersburg’un muhteşem bir panaromik manzarasını mutlaka görün.
