Lima şehri Peru ülkesinin başkenti ve en büyük şehridir. Şehir Pasifik Okyanusuna bakan bir çöl kıyısında, Chillon, Rimac ve Lurin nehirleri vadilerinde yer almaktadır. Şehir: bitişiğinde bulunan Callao limanı ile birlikte, Lima Büyükşehir alanını oluşturmaktadır.
Şehrin denizden yüksekliği yani rakım 150 metredir. İklim: Birleşik devletler ve Avrupanın tam tersidir. Yaz dönemi: Aralık-Nisan ayları arasındadır. Ortalama sıcaklık: yaz ve kış aylarında 15-25 derece arasındadır.
Şehir yaklaşık 8 milyon nüfusu ise Peru ülkesinin en modern ve kozmopolit şehridir. Şehir iki farklı bölgeden oluşmaktadır. Bunlar: sahil ve dağlar (Andes) dır. Sahil normal şartlarda şehir merkezine 20 km uzaklıktadır. Sahilde, okyanusun 1000 metre derinliklerine ulaşılır.
Lima şehri: ülkeye giriş noktası olması yanında: tarihsel merkezi, arkeolojik siteleri, gece hayatı, müzeleri, sanat galerileri, festivaller ve popüler gelenekleri ile önemli bir turizm endüstrisinin merkezidir.
Lima şehri: Amerika Gastronomical başkenti olarak tanınır. Şehirde: göçmenler nedeniyle Afrika, Avrupa, Çin ve Japon yemek kültürleri egemendir.
Lima ve RIMAC ilçelerinden oluşan Lima Tarihi Merkezi: sömürge dönemine ait önemli mimari yapılar barındırdığından, 1988 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi”ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
Bu tarihi sömürge mimarisinin en önemli yapıları:
1.San Francisco Manastırı.
2.Plaza Mayor.
3.Katedral.
4.Santo Domingo.
5.Torre Talge Sarayı.
ULAŞIM
Lima şehri, Güney Amerika kıtasında “Pan-American Highway” yolu ile Ekvador ve Kolombiya ile Şili ülkelerine kadar bağlanmaktadır. Havayolu ise, şehirde “Jorge Chavez” uluslar arası havaalanı bulunmaktadır. Bu havaalanı ile, şehir dünyanın en büyük şehirleri ile havayolu ile bağlanır.
Havaalanı Callao bölgesindedir, şehir merkezine 10 km uzaklıktadır ve yolculuk yaklaşık 30 dakika sürer. 2014 yılında Güney Amerika’nın en iyi havaalanı seçilmiştir.
Havaalanından çıktığınızda çevrenizi hemen taksiciler saracaklardır ancak “Taksi CMV”, “Taksi Mitsu Remisse” veya “Taksi Verdes” gibi havaalanına kayıtlı taksileri kullanmanız önerilir. Gümrük alanını terk ederken, bunların küçük hizmet masaları var, oraya müracaat ederek uygun fiyatlı taksi bulabilirsiniz.
Bu taksilerin fiyat listesi, masanın yanındaki tahtada bulunmaktadır. Şehir merkezindeki herhangi bir yere muhtemelen 20 Dolar vererek bu taksilerle ulaşabilirsiniz.
LİMA ŞEHRİ TARİHİ
Bölgede yapılan arkeolojik kazılarda, 8000 yıl önce Chivateros kültürünün varlığına dair bir kısım kalıntı tespit edilmiştir. Bu dönemde bölgede avcı ve toplayıcı topluluklar yaşıyordu. 6000 yıl önce ise, burada nüfus merkezleri inşa edilmeye başlanmıştır.
Bu dairesel konutlar: balina çubukları ile desteklenmiş, ot ve sazlıklarla kaplanmıştır. Bunlara en güzel örnek “Caral” denilen Supe vadisindeki yapılaşma ve yaşamdır.
2. ve 3. yüzyıllarda: Rımac vadisinde Lima Kültürü gelişmeye başlamıştır. Bu kültürün izleri olarak Maranga, Huallamarca ve Pucllana tapınakları görülür. Ardından bölge İnka imparatorluğu tarafından ilhak edilmiştir.
İnkalar: Cerro Azul’da bulunan Huayco Fortress ve Incahuasi ve Pachacamac Mamaconas tapınaklarını yapmışlardır.
1534 yılında Francisco Pizarro önderliğinde İspanyollar bölgeye gelmiş ve Lima şehrini kurmuşlardır. 18 Ocak 1536 tarihinde Amerika’daki ilk ulusal üniversite sömürge döneminde, Lima şehrinde kurulmuştur.
28 Temmuz 1821 tarihinde, Peru-Lima bağımsızlığını ilan etmiş ve General Jose de San Martin döneminde Cumhuriyet dönemi başlamıştır. 1879-1884 yılları arasında San Juan ve Miraflores savaşlarında, Peru, Şili kuvvetleri tarafından yenilince Lima şehri işgal ve yağmalanmıştır.
Bu çatışmanın ardından, takip eden süreçte şehir yeniden inşa edilmiştir. 1940 yılında Lima şehri: kerpiç ve saz evlerle tanınmaktadır çünkü çatışmaların yanında depremlerde şehri birçok kez tahrip etmiştir.
1950-1980 yılları arasındaki süreçte, eyaletlerden Lima şehrine büyük göç yaşanmış ve Lima, zengin bir kültürel çeşitliliğe sahip çok ırklı bir şehir haline dönüşmüştür.
İKLİM
Lima şehrinin bulutlu kıyıları, tüm yıl boyunca plajlardan güneş ışığını mahrum eder. Kışın yüksek nem oranı görülür. Genel olarak Lima şehri kuru ve sıcak bir iklime sahiptir. Yıllık en yüksek ortalama sıcaklık 29 derecedir ve en düşük 17 derecedir. Ancak “El Nino” dönemlerinde sıcaklık artar. Dağlık bölümde ise rakıma göre sıcaklık değişir.
NE YENİR
Eğer deniz ürünlerine meraklı iseniz, Lima şehrinin “Cevicherias” denilen restoranlarına uğramanız gerekir. Bu restoranlarda: “ceviche” isimli: marine edilmiş çiğ balık suşi, soğan ve biber karışımı ile servis edilir. Çiğ balık düşünmeseniz, çoğu menülerde pişmiş deniz alternatiflerini de bulmak mümkündür.
GEZİLECEK YERLER
LİMA ŞEHRİ TARİHİ MERKEZİ
Burası: Peru’nun kuruluşundan itibaren, İspanyol valiliği merkezi olması nedeniyle kıta üzerinde önemli siyasi ve idari bir merkez olarak gündeme gelmiştir. Burada: bunun ifadesi olarak barok, Rönesans ve neoklasik çeşitli stillerde yapılar, kiliseler, manastırlar, zarif balkonlar ve konaklar görülmektedir.
Burada yapılacak gezide: her adımda şehrin modern ve antik mimari yapılarının karışımını görebilirsiniz. Ayrıca: müzik, dans, yemek ve diğer sanat formlarında da bu geleneksel özelliklerin korunduğu hissedilir.
Burada bulunan “San Francisco Manastırı”: 1988 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Tarihi merkez de 1991 yılında korumaya alınmıştır.
Plaza de Armas-Palaza Mayor-Ana Meydan
Bu meydan: Junin, La Union, Huallaga ve Carabaya denilen yerlerle çevrilidir. Burada tam anlamıyla tarih kokmaktadır.
Meydanın bizzat Pizarro tarafından çizildiği söyleniyor. Meydanda: Hükümet Sarayı, Lima Katedrali, Başpiskopos Lima Sarayı, Lima Belediye Sarayı ve Birlik Kulübü bulunmaktadır.
Meydanda 1940 yılında bir dizi tadilat yapılmıştır ama yine de 1650 yılından kalma bronz bir çeşme görülebilmektedir. Bu çeşme sömürge tarzı, revaklı görünümü ile ilgi çeker. Bu çeşme, şehrin ilk kurulduğu yeri temsil etmektedir.
Hükümet Konağı-Hükümet Sarayı-Devlet Palace
Plaza de Armas meydanının kuzey tarafındadır.
Rimac nehri kıyısında, San Cristobal tepesinde şehrin en yüksek noktası ile karşı karşıya bulunan burası Lima şehrinin kuruluşundan beri “Pizarro evi” olarak bilinir.
Çünkü: kendisinin burada çalışmış ve 1541 yılında ölümüne kadar burada yaşamıştır. Hatta: İnka döneminde, Lima şehrinin son İnka şefi Curazco Taulichusco da burada yaşamıştır. Bu yüzden buranın stratejik ve manevi bir anlamı bulunmaktadır.
Günümüzde görülen mevcut yapı: 1930’lu yıllarda Fransız yapılarından esinlenilerek yapılmıştır.
Yapının zarif cephesi ve simetrik kompozisyon vurguları nadir güzelliktedir. Genel anlamda, sömürge mimarisi süsleme elamanlarını içermektedir.
Günümüzde burada önemli resimlerin sergilendiği muhteşem salonlar bulunur. Bu salonlarda değerli mobilyalar, 19. ve 20. yüzyıl önemli sanat eserleri bulunmaktadır. İç bölümde, sayısız avluda, çinilerle kaplı çeşmeler görülür.
Ayrıca lüks odalar, güzel resimlerle dekore edilmiştir. Ayrıca Peru Cumhurbaşkanı burada yaşamaktadır. Her gün saat 11.45 de ön meydanda düzenlenen nöbet değişim törenini izlemenizi öneririm. Yoksa sarayın içini ziyaret etmek mümkün değildir.
Katedral
Başpiskoposluk sarayı yanındadır.
Buradaki ilk dini yapı: 1535 yılında Puma İnti isimli antik bir tapınak üzerine yapılmış, 1543 yılında Papa Paul II tarafından kutsanmıştır. 1564-1605 yılları arasında yapıda yenileme faaliyetleri görülür. 1746 yılındaki depremde ise, katedral yıkılır.
1748 yılında Cizvitlerin idaresinde yeniden yapılan katedral 1758 yılında tamamlanır. Son olarak 1940 yılında meydana gelen depremde hasar görmüş ve onarım ve tadilat yapılmıştır. Mimari stil Rönesans tarzındadır.
Katedral içinde barok şapel bulunur. Ayrıca ahşap koltuklar ve karmaşık oyma çalışmaları ilgi çekmektedir.
Birkaç yıl önce katedralin “Crypts” bölümündeki gömüler tespit edilmiştir. 1980 yılında tespit edilen Santa Ana Crypt bölümündeki bir lahitte: Francisco Pizarro’nun kalıntıları bulunmuştur. Burada ayrıca 1808 yılında Lima şehrinin ilk Belediye Başkanı olan Nicholas Rivera’nın da kalıntıları bulunmuştur.
Ayrıca: ilginç bir koleksiyon bulunan müze vardır. “Museo de Arte religioso de la Catedral de Lima” olarak isimlendirilen bu müzede: Kral V. Charles tarafından hediye edilen fildişi oyma kutu önem taşımaktadır. Ayrıca müzede: resim, heykel, mobilya, takı ve antika dini objeler, eski metropolitin elbiseleri gibi tarihsel nesneler sergilenmektedir.
Başpiskopos Sarayı
Meydanın doğu tarafındadır. 16. yüzyıldan kalma bu saray, Lima şehrinin en güzel binalarından birisidir. Son zamanlarda: burada 17. ve 18. yüzyıllara tarihlenen geniş bir sanat koleksiyonu bulunan dini müze açılmıştır.
Saray: 1924 yılında Polonyalı Jaxa Ricardo Malachowski tarafından inşa edilmiştir. Lima başpiskoposunun resmi konutu ve Lima Roma Katolik Başpiskoposluğu karargahı olarak kullanılmaktadır. Farklı granit cephesi ve sedir balkonu dikkate değerdir.
Casa del Oidor
Meydanın kuzeydoğu köşesindedir. Burada bir zamanlar sömürge döneminde Lima’nın hakimleri ikamet ediyorlarmış. Günümüzde burası ziyarete açık değildir ama özellikle sömürge dönemi balkonları ilgi çekmektedir.
Birliğin Sarayı-Palacio de La Union
Meydanın batı tarafındadır.
1942 yılında açılan bu yapı: Club de La Union olarak isimlendirilmiştir ve Peru’nun en büyük askeri kahramanları tarafından kurulan bir derneğe ev sahipliği yapmaktadır.
Lima Belediye Sarayı-City Hall-Palacio Municipal
Meydanın batı tarafındaki bu yapı: meydanda Katedral ve Hükümet Sarayı arasındadır. Orijinal belediye sarayı 1549 yılında yapılmıştır. Ancak takip eden süreçte depremler nedeniyle sayısız tamir ve restorasyona uğramıştır. Günümüzdeki belediye sarayı 1943 yılında yapılmış ve 1944 yılında hizmete girmiştir.
Görkemli ve neoklasik tarz bu bina, büyük ve renkli sömürge dönemi balkonu ile dikkat çeker. Zemin katta Belediye Kütüphanesinin bulunduğu bir galeri vardır.
Merkez Havuzu
Plaza de Armas meydanının merkezindedir. 1578 yılında Francisco de Toledo isimli Peru’nun İspanyol valisi tarafından yaptırılmıştır.
San Martin-Plaza San Martin
Bu meydan, Ana meydandan 10 blok ileridedir.
Meydan: Augusto B.Leguia hükümeti döneminde, Peru’nun bağımsızlığının 100. yılı kutlamaları kapsamında yapılmış ve 28 Temmuz 1921 tarihinde açılmıştır. Meydan: General Jose de San Martin ve Peru’nun ikinci kurtarıcısı olarak kabul edilen ve Güney Amerika’da bağımsızlık mücadelesi lideri Simon Bolivar’a adanmıştır.
Kendisi 28 Temmuz 1821 tarihinde Peru’nun bağımsızlığını ilan etti ve yeni bağımsız milletin “Protector” u seçildi.
Meydan ise: güzel bahçeleri, banklar, mermer ve granit zemin, 4 havuz ve antika pirinç fenerleriyle popülerdir. Meydanın merkezinde “Jose de San Martin”anıtı bulunur. Anıt: İspanyol heykeltıraş Mariano Benlliure tarafından yapılmıştır.
Plaza San Martin: 20. yüzyılın başında, tipik Fransız mimari tarzından etkilenerek yapılmış ve iyi korunmuş Cumhuriyet binalarıyla çevrilidir.
Meydanda bulunan yapılar şunlardır: Colon Tiyatrosu ve Giacoletti binasıdır. Bunlar 1914 yılında inşa edilmiştir. 1924 yılında ise meydanda Hotel Bolivar inşa edilmiştir. 1929-1935 yılları arasında ise özel Milli Kulüb yapılmıştır ki Perulu aristokratların buluşma yeridir.
Grand Hotel Bolivar
1924 yılında Ayacucho Savaşı 100. yılı kutlamalarında şehre gelen ziyaretçileri ağırlamak için Augusto ve Fernando Wiese kardeşler tarafından yapılmıştır. Otelin bar kısmına uğramanızı öneririm.
Üniversite Park-Parque Universitario
Palaza San Martin’den 3 blok ileride Abancay ve Pierola Nicholas caddeleri arasıdaki eskiden Universidat Mayor de San Marcos’a ev sahipliği yapan konağın bulunduğu park alanı: 1867 yılında Lima kent duvarlarının yıkımının ardından yapılmıştır. San Marcos ulusal üniversitesi, Amerika’da ilk üniversite olarak kabul edilmektedir.
1990’larda ise yenilenmiş, süs havuzları yapılmıştır.
Burada göreceğiniz saat kulesi: 1921 yılında Peru’nun bağımsızlığının yüzüncü yılı onuruna, Peru’daki Alman toplumu tarafından hediye edilmiştir ve 30 metre yüksekliktedir. Her gün saat 12.00’de “Peru ulusal marşı” çalınır.
İlerleyen yıllarda, burada 3 anıt daha açılmıştır. 1922 yılında “Bartolome Herrera” heykeli, 1924 yılında “Sebastian Lorento” (bu kişi önemli bir Peruludur, milli eğitim alanında çalışmıştır, heykeli bronz ve mermerden yapılmıştır) ve 1931 yılında “Hipolito Unanue” heykeli (bu kişi bir öğretmen ve İspanyol tarihçidir) yapılmış ve meydana yerleştirilmiştir.
Parkın merkezinde, çitle çevrilmiş havuz ilgi çeker. Üniversite toplantıları ve gençlerin etkinlikleri burada yapılır.
Parque de la Reserva-Water Park-Sihirli Su Devresi
Lima şehrindeki bu park: 1929 yılında Pasifik Savaşında Lima savunmasında savaşanları anmak için açılmıştır. Ama 65 yıl sonra Parque de la Reserva: Lima şehrinin en çok ziyaret edilen yerlerinden biri haline gelmiştir.
Özellikle Mayıs 2007 tarihinde Lima Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan “El Circuito Magico del Agua” yani “Sihirli Su Devresi” ilgi görmektedir. Özellikle ışıklı gece gösterileri muhteşem güzeldir ve 26 Temmuz 2007 tarihinde açılmıştır.
Park alanında 13 tane interaktif havuz koleksiyonu bulunuyor. Bunlarda fantezi ve heyecan dolu gösteri düzenleniyor. Bunlar ayrı ayrı isimlendirilmiştir. Bu arada, burası “Dünyanın en büyük çeşme kompleksi” olarak Guinnes Rekorlar Kitabına girmiştir.
“Fuenta de la Armonia” su ve ışıklar ile yapılan bir tür üçgendir. “Fuente Magica” isimli havuzda, orta fiskiye 80 metre yükseğe çıkıyor. “Fuenta de la Fantasia” burası müzik sesi ve suya yansıyan görüntüler ve lazerler eşliğinde yine muhteşem bir ortam yaratıyor.
Fonda bale müziği çalıyor. Bence en muhteşem yer: “Fuente Tunel de las Sopresas” denilen yer yani tüneldir. Burada bir tünele giriyorsunuz, sular çevrenizden yükselerek üstünüzden geçiyor ve bu tünelden geçerken ıslanmıyorsunuz, gerçekten muhteşem.
Ancak: bu gösteriyi izlemek isteyenlerin biraz ıslanmayı göze almaları gerekiyor. Yani, yanınızda mutlaka yağmurluk ve kuru giysiler bulundurmayı ihmal etmeyin, hatta kamera ve fotoğraf makinalarınız için plastik torba bile bulundurmalısınız.
Santo Domingo Church and Convent
Conde de Superunda ve Camana sokaklarının köşesindedir. Burası tamamlandığı 16. yüzyıl sonlarında şehrin ana kültür merkezi olmuştur. Yapı muhteşem rokoko kulesi ile ters düşen ön cephesinin sadeliği ile dikkat çekiyor.
Yapıda: saygı duyulan: Santa Rosa de Lima, San Martin de Porras ve San Juan Masias gibi Peru için kutsal kişilere ait sunaklar bulunmaktadır ve bu görüntülerin her birinin altında, aziz emanetler (Lima azizi Santa Rosa ve San Martin de Porres’e aittir) yani azizlerin kalıntılarını içeren bir gümüş kutu dikkat çeker.
Ayrıca: 17. yüzyıla tarihlenen önemli heykeller bulunuyor. Özellikle: 17. yüzyılda İspanyol çinileriyle süslenen arka bahçeyi mutlaka gezmelisiniz. Köşelerde fayansın üstünde dini sahneler tasvir edilmiştir.
Yapının pembe çan kulesi: mimari tarzı açısından Lima şehrinin en iyi korunmuş yeridir. Şehrin en yüksek kulelerinden birisidir.
San Pedro Church-Kilisesi
Kilise, 1638 yılında Cizvitler tarafından inşa edilmiştir. Ülkenin en iyi binalarından birisidir.
3 nefli ve kubbeli kilise, güzel çinileri ve Mağribi etkisi oymaları ile ünlüdür. Yapı dışarıdan çok basit görünmesine rağmen, içinde muhteşemdir. Son derece dikkat çekici dekorasyon içinde özellikle altın ile dekore edilmiş sunak ilgi çeker. Ayrıca sömürge dönemine ait birçok dini resim bulunur.
San Francisco Kilisesi ve Manastırı
Şehirde birçok güzel dini bina olmasına rağmen, San Francisco Manastırı, bunlar arasından sıyrılarak öne çıkmaktadır.
Şehrin en büyük dini kompleksi: 16. yüzyılda Constantino de Vasconcellos tarafından yaptırılmıştır. Kuleleri onun en belirgin özellikleridir.
Bu sömürge dönemi yapısı manastır, La Soledad ve El Milagro şapellerini içermektedir.
Yapıda: lojmanlar, giriş holü, dini sanat müzesi, Zurbaran odası (Hall Zurbaran) ve Kütüphane bulunmaktadır. Hall Zurbaran: isimli küçük şapel, farklı dini resimler ve güzel çinilerle süslenmiştir.
Tipik İspanyol tarzı küçük teraslar, güzel korunmuş ahşap merdivenler, ana merdiven üzerindeki etkileyici Magribi kubbe ve 25.000 üzerinde kitabın bulunduğu olağanüstü kütüphane, eski dönemlerin ihtişamı ve zenginliğini simgelemektedir.
17. yüzyılda “Diego de la Puenta” tarafından yapılmış “Son Akşam Yemeği” tablosunda, Avrupa yemekleri yerine, tipik Peru malzemeleri ve yemekleri gösterilmiştir.
Yeraltı galerilerindeki mezarlıklar, karmaşık koloniler sırasında kullanılmıştır. Bu mezarlıklarda Lima şehrinin ilk yıllarında gömülü 30 bin kişinin kalıntılarının bulunduğu söyleniyor.
Mezarlık 1808 yılına kadar kullanılmış ve ardından unutulmuş ve 1951 yılında keşfedilmiştir. Burada rahipler, kemik tiplerine göre kalıntıları düzenlemişlerdir.
Arkeoloji Müzesi-Museo Arqueologico Rafael Larco Herrera
1926 yılında kurulan müze: Kolomb öncesi 3000 yıllık tarihi geçmişe bakış sağlayan ve kronolojik sıra ile düzenlenmiş vitrinleriyle dikkat çekmektedir. Müze binası: 7.yüzyılda Kolomb öncesi dönemde mevcut bir piramit üzerine 18. yüzyılda inşa edilmiş kraliyet konağında bulunmaktadır ve özellikle güzel bahçeler dikkat çeker.
Evet, bu müze antik Peru ve ünlü erotik arkeolojik koleksiyonu ve altın-gümüş objeler ile dikkat çeker. Öte yandan, bu müzenin ilginç bir yönü daha var. Bu müzeyi ziyaret ettiğinizde isterseniz 45.000 obje sergilenen müzenin depolama bölümüne de girip gezebiliyorsunuz ki, ben birçok yer gezdim, böyle bir uygulamayı ilk kez bu müzede gördüm. Müzenin çeşitli bölümleri bulunuyor ve objeler buna göre sergileniyor.
Seramik Galeri
Bu bölüm: Kolomb öncesi zamanlarda seramik çalışmaları hakkında ayrıntılı ve kapsamlı fikir vermek için tasarlanmıştır. Buradaki koleksiyonda sergilenenler: kil, kaolin vazolar, vazoları boyamak için kullanılan renkler, heykeltıraşlar ve çömlekçilik, kalıplarda kullanılan kemik aletler, mezarlar ve pişirme teknikleri, pişmemiş seramikler.
Kültür Galerisi
Burada Kolomb öncesi Peru’da bulunan kültürler hakkında ziyaretçiye ayrıntılı bilgi vermek amaçlanmıştır. İspanyol fethinden önce, bölgede yerli sanatı MÖ.7000 yılına kadar gitmektedir. Salon 4 bölüme ayrılmıştır ve vitrinler, kültür sırasına göre düzenlenmiş, önemli kültürlerden gelen temsilci nesneler sergilenmektedir.
Erotik Galeri
Bu galeri: 1960’larda Rafael Larco Hoyle tarafından yapılan arkeolojik nesne koleksiyonunu ve Kolomb öncesi cinsel temalı sanat eserlerini sergilemektedir. Galeri Kasım 2002 tarihinde yenilenmiştir.
Altın ve Mücevher Galeri
And dünyası: güzellik ve metallerin dayanıklılığına ilahi değer vermiştir. Bu nesneler, İnkaların şiirsel dinlerini ve kozmolojik dünyalarını tanımlamalarına izin vermiştir. Onlar, kendi tanrılarına güzel süslemeler sunmak için metalleri güzel nesnelere dönüştürmüşlerdir. Bu nesneler, tanrı temsilcileri tarafından giyilirdi.
Litik Galeri
Burada günlük hayatta kullanılan: bıçak, kazıyıcı, mızrak gibi basit aletler sergilenmekte olup bunlar MÖ.2000-8000 yılları arasındaki tarihi dönemi kapsamaktadır. Sanatçılar litik parçalarla ilk tanrılarını ifade ettiler. Litik heykeller, aydınlanma çağı boyunca, eski Peru topraklarında büyük önem taşımaktadır. Ayrıca bu litik heykeller, mezar hediyesi olarak da kullanılmışlardır.
Metaller Galerisi
Eski Peru, metalurji, altın ve gümüş çalışmaları yanı sıra seramik sanatında hayli gelişmiştir. Farklı metal seçimi ve kullanımı: Peru kültürlerinin tören, dinsel ve savaşçı doğasıyla ilgilidir. Aynı zamanda, bireyler bunları kullanarak durumunu ve gücünü göstermiştir.
Vault Galeri
Bunlar, antik Peru’da olağanüstü mücevher işçiliğini göstermektedir. Bunlarda: sadece altın ve gümüş gibi metaller kullanılmamış, bunların yanında lapis, turkuaz, kuvars ve ametist gibi yarı kıymetli taşlar da kullanılmıştır. Bunlar: burun süsleri, tören vazoları, maskeler ve diğer minyatür nesnelerdir ve metal demirciliğinin sanatsal becerisi görülmektedir.
Depolama Galerisi
Tüm dünyada müzeler genellikle bütün koleksiyonlarının yalnızca % 20 lik bölümünü sergilemektedirler. Bu müze, ziyaretçilere gizli depolarına gitmek için izin veren dünyanın sayılı birkaç müzesinden birisidir. Depo bölümünde, kültür temasına göre yerleştirilmiş 45.000 civarında obje bulunduğu söyleniyor.
Tekstil Galerisi
Tekstil etkinliği antik Peru’da geliştirilen ilk el sanatlarından birisidir. Burada göreceğiniz kalıntılar, sadece bükülmüş ya da rulo yapılmış bitkisel liflerden üretilmiştir. Ama MÖ.2000-8000 yılları arasına tarihlenmektedir.
Bunlar arasında önem kazananlar: ağlar, halatlar, çantalar bulunur. Daha sonra hayvan liflerinden ve pamuğun, boyaların ve dokuma tezgahlarının kullanımı ile (yaklaşık MÖ.1000 yılları) ve diğer aletlerin keşfi ile tekstil kademeli olarak gelişmiş ve başlıca ekonomik faaliyet olmuştur.
Son bir not, müzenin bahçesinde güzel bir restoran bulunuyor.
Lima Müzesi-Museo de la Nacional Arqueologia, Antropologia e Historia Peru-MNAAH
San Borja-Javier Prado Este Av. Adresindedir.
Burası Nisan 1826 yılında kurulmuştur ve Peru’nun en eski devlet müzesidir. Müzenin galerilerindeki vitrinlerde: İspanyol öncesi çok iyi korunmuş: seramik, tekstil, metal, organik malzeme ve litik objelere ait mükemmel bir koleksiyon bulunmaktadır.
Ayrıca: tarihi ve sanatsal değeri olan nesneler sergilenmektedir. Belgesel, fotoğraf ve bibliyografik koleksiyonlarla, Coloni ve Cumhuriyet dönemi Peru hikayesi anlatılmaktadır.
Müze binası: eski bir sömürge dönemi yapıda bulunmaktadır.
Tarihçe Galerisi
Bu bölümde: resimler, heykeller ve dekoratif sanatlara ait yaklaşık 4500 eser bulunmaktadır. Bunlar 1905 yılından bu yana toplanmaktadırlar.
İnsan Kalıntıları Galerisi
Burada: MÖ.10.000 ile MS.1500 yılları arasındaki 15.000 yıllık süreçte, insanlara ait tam iskeletler, kafatasları ve iskelet parçalarından oluşan bir koleksiyon bulunmaktadır. Bunlar arkeolojik kazı sitelerinde bulunmuştur.
Organik Galeri
Burada 12.000 den fazla obje bulunmaktadır. Bunlar arasında bulunanlar: 2.3 metre boyunda ahşap tarım aletleri, Kolomb öncesi gemilerin dümeni, müzik aletleri ve ahşap putlar görülür. Bunlar organik malzemelerden yapılmıştır.
Litik Galeri
Bu bölümde: Peru’nun farklı alanlarından alınmış yaklaşık 20.000 obje bulunduğu söyleniyor. İlk dini nesneler, avcılık ve toplayıcılık faaliyetlerinin geliştiği MÖ.12.000 yıllarında geliştirilmişti. Koleksiyonda: bıçak, kazıyıcı, balta, çapa, öğütme taşları, çekiç taşlar, seramik ve metal parçaların üretimi için kullanılan araçlar, küçük örs, çekiç ve muhtemel ritüellerde kullanılan süslü tanrı heykelleri, mitolojik varlıkların görüntüleri, kolye için boncuk ve hayvan ile bitki heykelleri görülür.
Seramik Galeri
Bu bölümde, çeşitli kültürlere ait 65.000 eser sergilenmektedir. Bunlar genellikle arkeolojik kazılar, bağışlar ve yakalama ile elde edilmiştir.
Metal Galerisi
Bu bölüm, İspanyol dönemi öncesinde yaklaşık günümüzden 11.000 yıl öncesine ait metal parçaların koleksiyonunu içermektedir. Bu parçalar, İnka uygarlığı VE And bölgesindeki metalurjinin gelişimini temsil eder. Koleksiyonda: Paracas altın süs eşyaları, San Lorenzo adlı portre kavanoz ve Vicus koleksiyonundan gelen eşsiz parçalardan oluşmaktadır.
Tekstil Galerisi
Koleksiyon, dünyanın ikinci en önemli tekstil koleksiyonu olarak kabul edilir. Çünkü tasvirlerin ikonografisi, sanatsal ve teknik kalitenin yüksekliği ve zenginlik: Paracas kültürlerinin en muhteşem parçalarının burada sergilenmesini sağlamıştır.
Peru Altın Müzesi-Museos Oro del Peru-Armas del Mundo
Aynı mekanda bulunan her iki müzede 25.000 civarında obje bulunduğu söylenir ve 1968 yılında Miguel Mujica Gallo tarafından kurulmuştur. Altın Müzesi: İnka öncesi altın işçiliğini gösteren objeler sergilenmektedir.
Ayrıca, tüm kültürlere ait dekoratif öğeler, kabartmalı ve kesme taş kolyeler, burun süsleri, kuş ya da maymun tasvirleri setleri bulunur. Eski Peru halkı muhteşem metallerle çalışmıştır. 8. yüzyılda Perulu ustalar tarafından, kabartma, laminasyon, gravür, kaynak ve alaşım teknikleri biliniyordu.
Silahlar Galerisi
Antik dönemde erkekler servetlerini silahlarla sergiliyorlardı. Silahlar: altın, gümüş, elmas, zümrüt, opaller, yakut ve firuzelerle dekore ediliyordu. Bunlar yetenekli ustalar tarafından elle işleniyordu.
Seramik Galerisi
Müzede: Peru eserleri ve dünyanın seçkin eserlerinin seramik ve kumaş koleksiyonları bulunmaktadır.
Huaca Pucllana-Adobe Piramit Pucllana-Juliana
Peru’da tarihi siteleri ziyaret etmek isterseniz, şehir merkezinden fazla uzaklaşmanıza gerek yoktur.
Huaca Pucllana: MS.300 ile 700 yılları arasında inşa edilmiş, Lima kültürünü yansıtan büyük bir kerpiç tuğlalı piramittir ve Lima şehrinin en önemli antik eserlerinden birisidir. Ancak, günümüzde modern bir yerleşim alanının ortasında kalmıştır.
Burada bulunan küçük sitede: arkeolojik kalıntılar, site müzesi, atölye çalışmaları için bir alan, küçük bir hediyelik eşya dükkanı ve bir restoran bulunmaktadır.
Bu antik alan 19. yüzyıllardan beri gezginler tarafından incelenmiştir. Ama burada resmi kazılar 1981 yılında başlamıştır. Bu kazılar sonucunda buranın Lima kültürel gelişiminin merkezi olduğu, tören ve idari merkez olarak kullanıldığı anlaşılmıştır.
Bölge: rahiplerden oluşan bir gurup tarafından yönetiliyordu. İki farklı bölüm, büyük bir duvar ile ayrıldı. İdari bölüm: kentsel bölge kontrolü ve üretim iyileştirme tartışmaları, muhtemelen kamu toplantıları için kullanılıyordu ve duvarın doğu bölümündeydi. Burada: binalar, meydanlar, rampalar, avlu ve depolama odaları bulunuyordu.
Duvarın batı kısmında ise, tören bölümü vardı. Burası 500 metre uzunluğunda, kerpiçten yapılmış 22 metre yüksekliğinde ve 100 metre genişliğindedir. Rahipler burada tanrılar ve ataları için dinsel törenler düzenlemişlerdir.
Arkeologlar buradaki kazılarda şunları bulmuşlardır ki, bunlar Lımenos hayatı hakkında önemli bilgiler vermektedir: ördek, balık, diğer yumuşakçalar, mısır, kabak, fasülye, meyveler, kemik, taş aletler, seramik, tekstil, alpaka.
Evler tarlaların yakınında genellikle su kanalları yanında inşa edilmiş ve kamış ve kerpiçten yapılmışlardır.
MS.700 yılı civarında, Peru sahilinde diğer tüm kültürleri devirmek üzere “Wari” gelişiyle birlikte bu yerleşim yeri de önemini kaybetmiş ve terk edilmiştir. Wari döneminde bu piramit bir defin yeri yani mezarlık olarak kullanılmıştır.
Ancak bu mezarlar daha sonra İnkalar tarafından tahrip edilmiştir. İnkalar buraya geldiklerinde, Pucllana’yı eski kutsal bir köy olarak kabul etmişlerdir.
20 Ekim 2010 tarihinde burada bir mezarlık keşfedilmiştir. Wari kültürüne ait bu mezar içinde, paketlenmiş 4 mumya bulunmuştur. Arkeologlara göre, bu mumyalar elit bir kadın ve ahirette ona eşlik etmesi için kurban edilen 3 çocuktur.
Huaca Pucllana’da bulunan seramik, tekstil, bitki ve hayvan kalıntılarına ait ilginç bir koleksiyon küçük bir müzede sergilenmektedir.
Antik kalıntılarda tur attıktan sonra, sitenin restoranında yöresel yemekleri tadabilirsiniz.
Miraflores-El Malecon
Burası Lima şehrinin en lüks mahallelerinden birisidir.
Burada: fantezi barlar, şık restoranlar ve diskolar bulunur.
Mahallede deniz istikametinde yürürseniz, kıyı bölgesinde modern heykeller, tertemiz parklar ve güzel sahil şeridini bulabilirsiniz.
El Malecon denilen yerde 6 kilometre boyunca deniz fenerinden başlayarak deniz manzarasını izleyerek güzel yürüyüşler yapılabilir. Kıyıda uçurumların olduğu yerden ise, günbatımını izlemelisiniz.
Burada: şehir ile deniz arasındaki bağlantıyı sağlayan “Kıng Edward” köprüsü bulunmaktadır. Köprü 1968 yılında yapılmıştır ve köprünün yüksekliği ve etkileyici mimari yapısı ilgi çekmektedir.
Burada yamaç paraşütü yapılıyor, yani gökyüzünde rengarenk paraşütleri görebilirsiniz.
Barranco-Municipalidad de Barranco
Burası Lima şehrinin güney kıyısında: Miraflores bölümünde Pasifik Okyanusu kıyısında bulunan küçük bir ilçedir. 1874 yılında İspanyol yerleşimciler tarafından kurulmuştur. Burada genellikle kuyulardan su çekmek için yel değirmenleri kullanıldığından, ilk sakinleri buraya takma isim olarak “Yel Şehri” ismini vermişlerdir. Otoban aracılığı ile Miraflores ve Lima şehir merkezine bağlıdır.
Sömürge ve Cumhuriyet dönemlerinde, varlıklı aileler burada yerleşmişlerdir. 20. yüzyılın başlarında ise Perulu ünlü yazar ve sanatçılar burada ikamet etmeye başlamışlardır. 1940 yılında deprem burada önemli hasarlar vermiş, ardından kasaba yeniden inşa edilmiştir.
Ayrıca 18. yüzyıl mimarisinin en güzel örnekleri de buradadır. Lima şehrinin gürültüsünden kaçmak için insanlar bu sessiz yöreye gelirler. Şehir merkezi: dolaşmak ve eski sömürge ve cumhuriyet dönemi evlerini görmek için idealdir ve şaşırtıcı manzaralar içerir.
Güneş battığında ise: şehir dans ve partiler için hazır hale gelir. “Parque Municipal” yani “Belediye Parkı” çevresindeki sokaklarda: rahat ve mükemmel restoranlar, barlar, şık kafeler ve eğlence mekanları bulunur. Bunlarda: özellikle Peru folklorik müzik gösterileri sunulmaktadır.
Biblioteca Municipal de Barranco
Barranco kasabasında gezmek için ilk görülecek yer, Belediye parkının yanında bulunan 19. yüzyıl sonlarında inşa edilmiş “Biblioteca Municipal de Barranco” yani Barranco Belediye Kütüphanesidir. Yapının benzersiz kulesi, 1911 yılında ilave edilmiştir.
Puente de Los Suspiros
Kasaba merkezinden okyanusa doğru giderseniz buraya ulaşırsınız. Burası yani “Ahlar köprüsü” ilçenin dönüm noktasıdır. Tahta köprü, 1876 yılında açılmış: Pasifik savaşı ve depremlere dayanmıştır. Ama birkaç kere tamir edilmiştir.
31 metre uzunluğundadır. Genç çiftler: Barranco kasabasında bu romantik yerde buluşmaktadırlar.
Burada geleneksel olarak “dilek” dilenir. Büyük Perulu sanatçılardan Chabuca Granda, şarkılarından birini buraya ithaf etmiştir.
Yerel bir efsaneden de söz etmek istiyorum. Zengin bir adamın kızı, bir sokak süpürgecisine yani çöpçüye aşık olur.
Ancak, bunu duyan babası kızın dışarı çıkmasını yasaklar ve kız evlerinin penceresinden ağıt yakar. Köprü üzerinde yürürken, insanların bu “iniltiyi” duydukları söylenir.
Iglesia La Ermita
Köprüyü geçtikten sonra buraya ulaşılır. Yerel bir efsaneye göre: bir gece, bir gurup Limalı balıkçı yoğun sis yüzünden denizde kaybolurlar. Onlar kurtuluş için dua ettiklerinde, kıyıya çapraz bir ışık onlara geri dönmeleri için rehberlik eder.
Ermita kilisesi, kıyıya çarpraz inşa edilmiştir ve o zamandan beri balıkçılar tarafından tercih edilen bir kilise haline gelmiştir. Kilise 1881 yılında Şili askerleri tarafından tahrip edilmesine rağmen, yeniden yapılmıştır.
Cerro San Cristobal
Lima şehrinin en önemli yerlerinden biri olan Cerro San Cristobal tepesi, şehrin kuzeydoğusundadır ve deniz seviyesinden 400 metre yüksektedir. Tepe: Rimac dağının bir parçasıdır.
Eğer şehrin panoramik bir manzarasını izlemek isterseniz, burayı ziyaret etmelisiniz. Buraya ulaşmak için bir taksi veya Plaza De Armas meydanından kalkan tur otobüslerini tercih edebilirsiniz.
Tepenin eteğinden yukarı yürümek de mümkündür, ama özellikle güvenli değildir.
Tepenin üstünde: şehrin ve denizin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Ancak havanın açık olmasına ve sis olmamasına dikkat ediniz.
Tepede 20 metre yüksekliğinde bir haç bulunmaktadır ve geceleri ışıklandırılmaktadır.
1536 yılında: Pizarro yanında 500 kişilik kuvvetle burada bulunduğunda: İnka savaşçıları 25.000 yerli savaşçı ile buraya geldiler ama onlar nehri geçmeye çalışırken büyük bölümü boğularak öldüler (çünkü tam o sırada Rimac nehri, şiddetli akıyordu ve hatta sel olmuştu) ve geri kalan savaşçılar ise 14 Eylül günü geri çekildiler.
İspanyollar bu durumu “San Cristobal” mucizesi olarak nitelendirdiler ve bölgede bir şapel inşa ettiler, buradaki tepenin üstüne ise bir tahta haç diktiler.
1746 yılındaki depremde şapel yıkılarak yok oldu. Tepenin üzerine ise 23 Aralık 1928 tarihinde, 20 metre uzunluğunda haç yerleştirildi. Bu haç hakkında anlatılanlara göre: Los Descalzos manastırı papazı Francisco bir gece rüya görür ve rüyasının detaylarını arkadaşı Başkan Augusto Leguia’ya anlatır.
Papaz, rüyasında “tepede aydınlatılmış bir haç gördüğünü” söyler. Bunun üzerine, Başkan hemen 20 metre yüksekliğinde ve 22 güçlü spot ile aydınlatılmış bu haçı tepe üzerine diktirir.
Havanın açık olduğu bir günde, bu haç, Lima şehrinin birçok yerinden görülebilmektedir.
Her yıl Mayıs ayının ilk Pazar günü: geleneksel olarak buradaki Discalced manastırında dua edilir. Yani, burası birçok Perulu için bir hac yeridir ve kitleler halinde bu tepeye akın ederler.
Tepenin üst kısmında, tipik Peru yemekleri tadabileceğiniz yerler ve bir de küçük müze bulunmaktadır.