Paris Versay Sarayı-Versailles

Paris Versay Sarayı-Versailles

Paris Versay Sarayı-Versailles; En baştan şunu söylemem gerek: Paris şehrini ziyaret ederseniz, buraya mutlaka gidin.

Turla giderseniz giriş ücreti hariç 50-55 Euro isteniyor, ama kendiniz metro ve trenle giderseniz, ödemeniz gereken para sadece ulaşım için harcanacak ; 4-5 Euro olacaktır.

Sadece metro ve tren planı alıp, planlar üzerinde bilinçli bir işaretleme ve takip yeterlidir.

Burası şehir merkezinden, yaklaşık 30-35 dakikalık bir RER (metro hattına bağlı ama yer üstünde hareket eden bir tür tren) yolculuğu ile ulaşılıyor.

Şehir merkezinden, İnvalides metro istasyonuna gelip, RER denilen banliyö trenine binmeniz gerekiyor.

Tren: 25-30 dakikalık bir yolculuktan sonra, Versay Kasabasına ulaşıyor.

Trenden inince, istasyondan 7-8 dakika yürüyorsunuz ve Avrupa’nın en büyük sarayı işte karşınızda.

Paris Versay Sarayı-Versailles

GİRİŞ

Bu kısa yürüyüşten sonra saray bölgesine geldiğinizde, öncelikle sarayın ön bölgesindeki altın sarısı renkli demir parmaklıklar ilginizi çekecektir. Zaten burayı ziyarete gelen kalabalık topluluklar, önce bu altın renkli ve muhteşem korkulukların önünde resim çektiriyorlar. Tur otobüsleri bu bölümde yani meydanda toplanıyor.

Trenle gelenler yürümesine rağmen turla gelenler bu meydanda toplanıyor. Ama, trenle gelenler yürüdükleri güzergahta, birçok hediyelik eşya satan dükkanla karşılaşıyorlar ki, burada özellikle Versay Sarayı ile ilgili ne ararsanız bulup satın alabilirsiniz. Turla gelenlerin böyle bir imkanları yok.

Sarayın önü kalabalık.

Ama bir yandan da güvenlik tedbirleri üst düzeyde. 4 kişilik guruplar halinde, elleri silahlı askerler dolaşıyorlar. Sanırım sivil giyimli polisler de vardır ama askerler hemen dikkati çekiyor. Sol taraftan, içeri girdiğinizde, hemen sol yanda: Saray giriş biletlerinin satıldığı yer var. Ayrıca yine Sarayla ilgili hediyelik eşyaların satıldığı küçük bir bölüm var ki, buraya mutlaka girmenizi öneririm, ilginç bir yer.

Eğer önce saraya girmeyip sadece bahçeyi gezmek isterseniz, veya saraya giriş bileti yüksek sadece bahçeyi gezeyim derseniz, buradan yani sol yandan doğru ilerleyin ve saray binasının yanından arka bölüme yani esas bahçenin olduğu yere geçin. Buraya geçtiğinizde, sarayın arkadan muhteşem manzarasını ve bahçenin tüm güzelliğini görebilirsiniz.

Bahçenin diğer bölümleri, bulunduğunuz bu zeminden daha aşağıda, burada aşağıda daha ayrıntılı anlatacağım büyükçe bir havuz var. Buradan ilerleyip merdivenlerden aşağıya inerseniz, yine bir havuz, yemyeşil alanlar ve her iki yanda, özel düzenlenmiş ama dışarıdan görülmeyen, uzun yeşil çitlerle çevrilmiş değişik bahçeler göreceksiniz ki, bunların arasına girip gezinebilirsiniz.

Bahçede aşağıya doğru yürümeye devam ederseniz, muhteşem bir tabiat, yeşillikler, çiçekler, ağaçlar, havuzlar, heykeller…. Yürüyüş yolunun hemen kıyısındaki banklara oturup dinlenebilirsiniz. Biraz ileride, kafeler var, orada oturup bir şeyler içebilirsiniz, ama buranın tek kelime ile tarifi: muhteşem bir peyzaj, muhteşem bir görsellik.

Saraya girmek isterseniz, yaklaşık 1 saat kadar kuyrukta sıra beklemeniz gerekecektir. 12Burada: 2 çeşit bilet satıyorlar. Bunlar: 13 ve 20 Euro’luk biletler. Aralarındaki tek fark ise: Kraliçe Marie Antoinette’nin dairesinin görülmesi. Zaten bu dairede: yatak örtüsü ve perdelerin rengi solmasın diye, flaşlı fotoğraf çekilmesine izin vermiyorlar.

Bu arada: girerken size bir “aido guide” yani “sesli anlatım cihazı” veriyorlar. Girdiğiniz odanın numarasını tuşlayınca, bu odanın tarihçesini dinleyebiliyorsunuz.

Paris Versay Sarayı-Versailles

TARİHİ SÜREÇ

Sarayın yapımına: kral 13.Louise döneminde başlanır. Bu sırada, burada bir av köşkü yayılır. Daha sonra, yaptırılan bu köşk: Le Vau tarafından büyütülür. Kral 14.Louise: bu küçük köşkü, büyülttürür ve saraya, klasik şeklini verdirir.

Çünkü: o dönemde, Fransa’nın Vaux vikontu ve Maliye Başmüfettişi olan Nicolas Fouquet, Vaux şehrinde, kendisi için büyük bir saray yaptırmıştır. Yani: Kral 14.Louise, kıskançlık sonucu, bu küçük av köşkünü büyütür. Devlet benim diyen ve “Güneş Kral” unvanını alan Louise, sarayın devasa bahçesinin korusunda avlanır, binlerce konuğunu burada ağırlardı.

Paris Versay Sarayı-Versailles

Son olarak

1760 yılında, Gabriel sarayından, saraya avlu kanatları eklenir. Bunun sonucunda, binanın cephesi: 540 metre uzunluğa ulaşmıştır. Evet, sarayın inşaatında 30.000 işçi çalıştığı ve sarayın inşaatının tam 50 yıl sürdüğü söyleniyor. Sarayın 1300 odası bulunuyormuş.

Bir diğer ilginç notta şu: bir bayram günü, sarayın bahçesindeki fıskiyelerden akan suyun, 600 000 Parislinin, bir günlük su tüketimine eşit olduğu söylenir.

Paris Versay Sarayı-Versailles giriş

Fransa Kraliçesi Marie Antoinette: Avusturya’dan gelin olarak geliyor, bu muhteşem şatoda, lüks içinde yaşıyor ve bu yaşantısı, kanlı bir ihtilal sonucu, giyotinde başı kesilerek bitiyor.

Hüzünlü mü bilmiyorum, ama işte sonuçta kendi yaşadıklarının dışında, halkın yaşadıklarını asla önemsemeyen aristokratların, giyotinde ölümle biten yaşamları.

Paris Versay Sarayı-Versailles

Tüm bunların yanında

1871 yılında, Otto Von Bismarc önderliğindeki Prusya; Napolyon Bonaparte’ı yeniyor ve Frankfurt antlaşması, bu sarayda imzalanıyor ve Almanya birleşiyor. Bu, Fransızlar için küçük düşürücü bir durum olarak tarih sahnesinde yerini alıyor. I. Dünya Savaşı sonunda, Almanya yenilince, Fransızlar intikam alırcasına, 1919 yılında, burada masaya oturuyorlar ve Almanya küçük düşürülüyor.

Ama, Almanya bunu unutmuyor ve II. Dünya Savaşında, Paris işgal edilince, Versay Antlaşmasının imzalandığı tren vagonu müzeden çıkarılıyor ve Fransızlarla, orada masaya oturuluyor. Yani, yine Fransızlar küçük düşürülüyor. Burası: Fransa ve Almanya arasında, diplomaside, karşı tarafa üstünlüğü kabul ettirmek için kullanılan simgelerden biri haline geliyor.

Paris Versay Sarayı-Versailles

ÖNEMİ

Bahçesi ve aynalı salonu dışında, pek bir özelliği olmayan, yalnızca üç-beş odası gezilebilen bir yer. Odaların hepsi boş, eşyaları ne yapmışlar meçhul. İstanbul’daki Dolmabahçe Sarayı burayı rahatlıkla aşar.

Ama yine de, burası Fransa’nın en ünlü ve muhteşem yeridir. Bu nedenle: dünya mirası anıtları arasına alınarak korunmaktadır. Buradaki eşsiz binalar ve muhteşem şato gerçekten çok etkileyici. Zaten, aslında burası bir Fransız şatosudur. Ancak, günümüzde müze olarak kullanılıyor.

Paris Versay Sarayı-Versailles

Muhteşem süslemeli yapı, uygun restorasyonlar sonucu, ihtişamından hiçbir şey kaybetmemiş ve günümüze kadar sağlam olarak ayakta kalabilmiş. Yapının bahçesinde: bronz ve kurşundan yapılmış 400’den fazla heykel ve birçok, süslü çeşme bulunuyor.

Sarayın bahçe tarafındaki cephesi: Le Vau tarafından yaratılan son eserdir. Klasik Fransız mimarisine örnek olmuştur. Roma imparatorluk çağından bu yana, ilk kez, böyle büyük ölçüler kullanılmış olması ilginç.

Bunun nedeni: zengin ve merkezi krallık yönetimi. İtalya, Almanya ve İngiltere’de, siyasi ortamlar farklı olduğu için, bu saray ve benzeri büyüklükte ve lüks yapılar yapılmadı. Sarayın en büyük özellik taşıyan yeri: bahçesi oldu.

Fransızlar: bu tarihi süreç nedeniyle, bu sarayı görmezden gelmek istedikleri için olsa gerek, uzun yıllar kapalı tuttular. Ancak, özel izinler ile, özel misafirlerin gezmelerine izin verdiler. Daha sonra, balayından gelen zengin ve ünlü Amerikalı olan Roosvelt tarafından saray restore edildi ve ziyarete açıldı.

GEZİ PLANI

Evet, sarayın içi ihtişamlı. Saray yaşamına ait detaylar (yataklar, resimler, heykeller) orijinal haliyle korunmuş ve sergileniyor. İç mekan: dış cepheden daha başarılıdır. Sarayın içindeki tören odaları: uzun bir aks üzerinde dizilmiş olup, birbirlerine açılırlar. Bütün saray: kralın: yatağı, odası ve dairesi çevresinde düzenlenmiştir.

Hanedan prenslerinin, saraylıların daireleri, bakanların büroları, kabul, eğlence, tapınma ve gezinme yerleri; güzel bir plana göre düzenlenmiştir.

Paris Versay Sarayı-Versailles

Gezinize: Şapelden başlayın. Şapel: İç mekan olarak, çağın en başarılı örneklerindendir. Kare payeler ve kemerlerden oluşan alt strüktür üzerinde, ince sütunlar yükseliyor. Dekorasyonu, güzel bir mimari üslubu ortaya koyuyor. Planı bozmayan hafif kabartmalar mimarinin öne çıkan unsurları olarak görülüyor.

Paris Versay Sarayı-Versailles

Opera salonun ile devam edin.

Salonda mutlaka ilginizi çekecektir, her yan ahşap. Çünkü: akustik sağlanması amaçlanmış.

Mermer avlu çevresinde, 3 farklı bina gurubu var. Kral 14. Louise, bu küçük şatoyu muhafaza etmek istediğinden, mermer avluya, iki kanat ilave ettirmiş.

Kanatlar arasında geçiş yaparken, heykellerle dolu, uzun koridorlarda yürüyorsunuz. Bu heykeller: Bourbon hanedanlığı boyunca hüküm sürmüş kralları, kraliçeleri, sanatçıları gösteriyor.

Paris Versay Sarayı-Versailles

Şapel ve Opera bölümlerinden sonra:

Sarayın odaları var. Odaların duvarlarında: bu sarayda yaşamış kraliyet mensuplarının resimleri var. Bu tablolar arasında: kraliçe Marie Antoinette’ye ait olanlar da bulunuyor. Yatakların üstünde: devekuşu tüyleri, koridorlar boyunca yine bir sürü heykeller, mermerden yapılmış şömineler, kristal avizeler.

Ama: bu odaları gezerken, Paris şehir merkezinde ki o ünlü koku yine, burnunuzun direğini kıracak, malum idrar kokusu. Zaten, Fransızların, bu kötü kokuları sindirmek için, parfümü icat ettikleri söylenir. Bu kadar muhteşem bir saray yapan kültür: bu sarayın içine, banyo ve tuvalet yapmamış.

Tüm ihtişam ve lükse rağmen, sarayda, tuvalet ve banyo yok. Yani, pislik içinde yaşanan sözüm ona lüks. Zaten: Sarayda, avluya girdiğinizde, sarayın inanılmaz bir dışkı ve ağır yağ gibi esans koktuğunu hissedeceksiniz.

Dönemin kralları: yılda bir kez, kraliyet bahçesindeki küçük havuzda, halkın gözleri önünde, iç çamaşırlarını çıkarmadan, suya bir kez girip-çıkmak suretiyle, duş alıyorlarmış. Fransa, biraz önce de söylediğim gibi, bu yüzden parfümün kalbi. Tarihe adını yazdırmış. Filmlere, kitaplara konu olmuş.

Paris Versay Sarayı-Versailles

Evet, gezimize devam ediyoruz.

Sarayın içindeki büyük dairelere, eski Yunan ve Roma tanrıları olan: Diana, Merkür, Mars, Apollon gibi isimler verilmiş. Sarayın oda ve dairelerinden çıkarak, veliahtların yaşadığı bölüme yani kanada geçiyorsunuz. Burada: her kral döneminde, tahtın varisleri ve eşleri yaşarmış. Hatta: Marie Antoinette, Versay Sarayına veliaht prenses olarak geldiğinde, bir süre burada yaşamış.

Paris Versay Sarayı-Versailles

Gezimize devam ederken, sarayın en önemli bölümüne geliyoruz. Burası: Aynalar galerisi.

Paris Versay Sarayı-Versailles Aynalar Galerisi

AYNALAR GALERİSİ

Merkezi terasın bulunduğu yerdedir. Sarayın en önemli dairesidir. Bahçenin en güzel yerine bakar. 75 metre uzunluğundaki bu salonun iki duvarı, boydan boya 400 adet ayna ile kaplıdır. İç dekor: Le Brun tarafından yapılmıştır. Bu galeri: saraya, yumuşak bir barok havası verir. Bütün duvar uzunluğu boyunca kullanılan aynalar yüzünden, galerinin aydınlık olması sağlanmıştır. Galeri: tamamen yeşil mermerle kaplanmıştır. Salonun tavanındaki resimler: Le Brun tarafından yapılmıştır.

Paris Versay Sarayı-Versailles

I. Dünya Savaşı sonunda, 1782 yılında, Amerika ve İngiltere arasında yapılan ve Almanya’nın yenilgisinin onaylandığı anlaşma, bu salonda imzalanmıştır.

Paris Versay Sarayı-Versailles Bahçeler

Son olarak

Bahçeye çıkıyoruz. Burası: gerçekten muhteşem bir yer. Hemen sarayın ön tarafında bulunan havuzda: Güneş tanrısı Apollonun arabası bulunuyor. Aynı şekilde, koruluklarda: su perileri arasında dinlenen Apollon heykeli, yine çok göz kamaştırıyor.

Paris Versay Sarayı-Versailles Bahçede Havuz

Evet, bahçe hakkında, ayrıntılı bilgi

Bahçenin mimarı: Le Notre. Paris şehrinden Versay sarayına gelen, 3 yol: sarayın ön avlusunda, kralın atlı heykeline doğru yönelir ve bu alanda birleşirler.

Sarayın: Kasabaya bakan cephesinde, ahırlar ve servis avluları var. Dekoratif bahçe, çok akıllıca, arka tarafa yerleştirilmiş.

Büyük kanalın çevresinde toplanmış olan asimetrik planlı arka bahçe: sonradan yapılan şehircilik planlarında da etkili olmuş. Haç şeklinde olan büyük kanal, 2 km. uzunluğunda ve ormanların arasından geçiyor.

Ağaçlar arasında: çiçek panelleri, su bahçeleri, merdivenler ve köşkler dizili. Bahçenin barok planı, tabiata öyle güzel uyum sağlamış ve etkili olmuş ki, büyük kralın şanı da böylece öne çıkarılıyor. Çünkü: Büyük Kanaldan, Saraya uzanan büyük caddenin aksında, kralın yatak odası bulunuyor.

Paris Versay Sarayı-Versailles gölet

Bu büyük kanal boyunca yürüyebilirsiniz. Ama zaman kaybetmek istemeseniz: 5 Euro ücret ödeyip, mini trene binerek kanal boyunu gezebilirsiniz. Mini tren: kuzey terasından kalkıyor. Sırası ile: Küçük Trianon, Büyük Trianon ve Büyük Kanal geziliyor. Durakları var, inip, yürüyerek gezinize devam edebiliyorsunuz. Daha sonra gelen trene binerek, diğer bir durağa geçebiliyorsunuz.

Paris Versay Sarayı-Versailles

Evet, Versay’da

Bina ve bahçe uyumu mükemmel. Geniş teraslamalar, yolların bütünlüğü, bitkilerin ve ağaçların düzeni, su oyunlarının hepsi, bir geometrik düzendedir.

Paris Versay Sarayı-Versailles Bahçeler

Evet: bu bahçe gerçekten çok özel. Ağaçların hepsi aynı boyda. Çimler, yüzyıllardır aynı desenlerle kesilmiş. Havuzlar, muhteşem güzel heykellerle dolu.

Paris Versay Sarayı-Versailles Petit Trianon

PETİT TRİANON

Burası: Versay korusunun ucundaki bir villa. Kraliçe Marie Antoinette, çocuklarını  doğurduktan sonra, Versay Sarayındaki sıkı kurallara dayalı yaşamdan uzaklaşmak için, bu villaya taşınmış ve burada sade bir hayat sürmüş. Burası: yapı olarak, ufacık, kutu gibi bir yer. Merdivenlerle üst kata çıktığınızda, kraliçenin, elinde bir gül bulunan güzel tablosunu görebiliyorsunuz.

Paris Versay Sarayı-Versailles Temple D’amour

Bu yapıyı çevreleyen koruda: gizli bir yapı var. Bu yapı: Temple D’amour (Aşk Tapınağı) olarak anılıyor. Kraliçe, buradaki zarif mermer yapıda, sevgilisi Kont Fersen ile buluşuyormuş.

Paris Versay Sarayı-Versailles

Evet, buradan sonra, köye ulaşıyorsunuz.

MARİE ANTOİNETTE KÖYÜ

Burası, genç kraliçenin, köylü gibi sade bir hayat sürdürmek için, halktan toplanan paralar ile oluşturduğu, minyatür bir köy. Köyde: değirmen, kuğuların yüzdüğü göl, küçük evler var. Köy: gerçekten büyüleyici. Köyün son bölümünde ise: Buduar (müzik odası) var.

Petit Trianon’dan sonraki durak: Grand Trianon.

Paris Versay Sarayı-Versailles Grand Tirianon

GRAND TİRİANON

Burası, pembe mermerlerle yapılmış bir yapı. Bu köşk: kral Louise 14. ün en sevdiği yermiş. Özellikle, bahçeleri muhteşem göz alıcı.

Paris Versay Sarayı-Versailles

Evet, gezimiz sona eriyor.

Paris 7.Nolu Bölge

Paris 7.Nolu Bölge

TOUR EİFFEL (EYFEL KULESİ)

Paris 7.Nolu Bölge; Paris denilince, ilk akla gelen kule, işte tam karşınızda. Babaannem olsa, demir yığını yakıştırmasını anında yapar. Gerçekten tam bir demir yığını. Ama, bütün dünyadan, bu demir yığınını görmek için, milyonlarca insan, şehre geliyor. Veya şehre gelenler, bu demir yığınını görmeden ve fotoğraf çektirmeden asla buradan ayrılmıyorlar. Yakınlarına, bu demir yığınının hediyeliklerini armağan olarak alıyorlar.

Yılda, yaklaşık 6 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor. Yapımından bu yana, kendisini ziyaret eden 200 milyondan fazla insanla, dünyanın en çok ziyaret edilen anıtı.

KULENİN ÇEVRESİ

Kulenin çevresinde pek yemek yenecek yer yok. Sandviç satan büfeler var. Sandviçler pek fena değil, ancak biraz pahalı. Kulenin hemen altında kulenin her türlü hediyelik türünü (anahtarlık, magnet gibi) satanları göreceksiniz ama sakın satın almayın. Kuleden biraz uzaklaşınca, özellikle kulenin havuz tarafında ilerlediğinizde, bu kez yine aynı ürünleri satan Afrikalı satıcılarla karşılaşacaksınız ki, bunların çoğu Nijeryalı ve Müslüman, Müslüman ve Türk olduğunuz anladığınızda, bütün ürünlerin fiyatı aşırı iniyor, yani bir magnet için en fazla 1 Euro ödemeniz mümkün. Kulenin minyatür heykelleri için de aynı şekilde, gayet uygun fiyatlar var, mutlaka pazarlık yapın.

KULENİN YAPILIŞI

1888 yılında, İspanya’nın Barcelona şehrine bir kule yapılması planlanır. Ancak: 1889 yılında, yani Fransız İhtilalinin 100.yılı kutlamalarının olduğu yıl, Paris şehrinde “Expo Fuarı” açılması planlanınca : bu kulenin, Paris şehrine yapılmasına karar verilir ve şehir merkezinde, 1888 yılında, Seine Nehri kıyısında, Champ de Mars bölgesinde yapımına başlanır.

Kulenin tasarımcı mimarı: Gustave Eiffel. Mimar: yüksek demiryolu viyadük inşası deneyimi bulunan bir mühendistir.

Yapımda katkısı bulunan diğer mimarlar ise: Emile Naugier, Maurice Mocehlin ve Stephan Sauvestra. Yapıda: 300 işçi çalışır.

Kulenin yapımında: 7800 ton demir, 18000 ton çelik kullanılmış. Ama: söylentilere göre, bugünün yapım teknikleri kullanılmış olsa idi, aynı malzeme ile, bu kuleden, üç tane yapılabilirmiş. Evet, biz devam edelim. Bu her birine ayrı şekil verilen metal malzemeler: 2.5 milyon perçinle birbirine birleştirilir. Çalışmalar sırasında: her türlü güvenlik önlemi alınmasına rağmen: yine de 1 işçi hayatını kaybeder.

Evet;

Kule, iki yıllık bir yapım aşaması sonucunda, 31 Mart 1889 tarihinde törenle açılır ve aynı yılın 6 Mayıs tarihinde faaliyete geçer.

Evet, Eyfel kulesi yapımı aşamasında ve yapıldıktan sonra, şehir halkı tarafından, göz zevkini bozduğu gerekçesiyle sürekli eleştirilir. Mimar Gustave Eiffel’in: yapının artistik yönünün ön plana çıkararak, mühendislik yönüne gerekli önemi vermediği söylenir.

Özellikle, her seferinde, Eyfel kulesinden nefret ettiğini söyleyen ünlü yazar Guy de Maupassant; “Neden öğlen yemeklerini, kuledeki restoranda yediği” sorulduğunda, “Çünkü, burası Paris’te, kulenin görülmediği tek yer” yanıtını verir.

Yapımının ardından: 20 yıl ömür biçilen kulenin, kullanım süresi dolduktan sonra sökülmesi planlandı ise de, 1909 yılında, çektiği ilgi nedeniyle, bundan yani sökülmesinden vazgeçilir.

Paris 7.Nolu Bölge Eyfel Kulesi

KULENİN SAYISAL BİLGİLERİ

Kulenin yüksekliği; 324 metre. Bunun: 24 metrelik en üstteki bölümü: televizyon antenidir. Bu yükseklik: 81 katlı bir binanın yüksekliğine eşdeğerdir. Kulenin katlarının yüksekliklerine gelince: 1.kat: 57 metre, 2.kat: 115 metre ve 3.kat ise: 276 metre yüksekliktedir. 2.katta: 95 metre yükseklikte bir restoran bulunuyor. İsmi: Verne Jules.

Yapıldığında: dünyanın en uzun anıtı unvanını: Amerika-Washington Özgürlük Anıtından alır ve bu unvanını: 1930 yılına kadar : yani Amerika’daki Chrysler binası inşa edilinceye kadar, dünyanın en yüksek yapısı niteliğini korumuştur. Günümüzdeki durumuna gelince: Fransa’nın en yüksek 5. yapısıdır.

7300 ton ağırlığındaki kule, güneşle birlikte, tepeden yaklaşık 18 santimetreye kadar genleşmektedir. Rüzgarlı havalarda ise, 6-7 santimetre kadar yana yatmaktadır.

KULENİN BOYANMASI

Paslanmasını önlemek için, kule: 10 yılda, bir kez boyanıyormuş. Tüm kulenin boyanması, yaklaşık 4 yıl sürüyormuş. 50-60 ton boyanın kullanıldığı işlem sırasında, kulenin tek renk görülebilmesi için aşağıdan tepeye doğru koyulaşan üç ayrı tonda boya kullanılır.

KULEYE ÇIKIŞ

Evet, kuleye çıkmak isterseniz

Kuleye çıkmak için, iyi yol olduğunu öğrendim. Birinci yol merdivenleri kullanarak yani yürüyerek çıkmak, ama ben denemedim, çünkü bayağı zor ve zahmetli olduğunu söylediler. Bu yüzden, yürüyerek çıkmak konusunda fazla ayrıntılı bilgi vermeyeceğim. Asansörle kuleye çıkmak için iki yol var. Birinci yol: önceden internet ortamında rezervasyon yapmak.

Sanırım tur firmaları rehberleri bu rezervasyonu yapıyor ve tur firmaları ile gelenler, fazla beklemeden ayrı bir kapıdan kuleye girerek, ayrı bir asansörle kuleye çıkıyorlar. Ama elbette, rezervasyonu kendiniz değil de tur rehberine yaptırırsanız, fiyatlar katlıyor. Bence: kuleyi gezmek için, internet ortamında kendiniz rezervasyon yaptırın. Bu şekilde, hem az sıra beklersiniz, hem de ayrı bir kapıdan ve ayrı bir asansörle yani  daha kısa sürede, kuleye çıkabilirsiniz.

Öbür türlü yani normal gidip kuleye çıkmak isterseniz,

gayet uzun bir kuyruğa girmelisiniz. Aslında 4 tane asansör çıkışı var. Bakın kuyruk en az hangisinde ise o kuyruğa girip beklemeye başlayın. Bu arada: kulenin altında güvenliği sağlamak için dolanan elleri silahlı askerleri ve diğer kişileri izleyebilirsiniz, ama yine de canınızın sıkılacağı garanti, çünkü, ben yaklaşık 2.5 saat sıra bekledim.

Bir de işin kötü yanı: bu kadar sıra bekliyorsunuz, bir güvenlik kontrolü ve demir parmaklıklardan içeri giriyorsunuz, bilet satın alıyorsunuz, Sonra yine bir güvenlik kontrolü (dedektörlü kapı) geçiyorsunuz, burada üzerinizde bulunan özellikle metalleri alıyorlar.

Ben bozuk paraları alabileceklerini düşündüm ama almadılar, genellikle plastik çakmakları toplayıp bir kutuya atıyorlar, çünkü ziyaretçiler kulenin tepesinden aşağıya plastik çakmak atıyorlarmış, Evet metal paraları almadılar, çok sıkı bir güvenlik kontrolünden geçip yine beklemeye devam ve 20 kişilik asansör geldiğinde binerek yukarı çıkıyorsunuz. Asansör yaklaşık 100 saniyede yani gayet hızlı şekilde yukarı çıkıyor.

Paris 7.Nolu Bölge Kuleye çıkış ücretleri

ÜCRETLER

Kulenin: her katına çıkış için ayrı ücret ödemeniz gerekiyor.

Kuleye çıkmak için 11 Euro ücret ödemek gerekiyor. Daha önce her kat için ayrı ücret ödendiğini duymuştum ama Nisan 2016 tarihinde gittiğimde, sadece 3. kata çıkıldığını ve 11 Euro ücret ödendiğini gördüm. Sanırım emniyet tedbirleri için, kısıtlamışlar.

Kulenin tepesine çıktığınızda: ziyaretçilerin aşağıya tükürdüklerini ve hatta geceleri aşağıya işedikleri söyleniyordu ama ben görmedim. İnsanlar gayet modern şekilde, muhteşem manzaranın tadını çıkarıyorlardı. Siz de kulenin üstüne çıktığınızda, teras bölümünde gezinerek tüm Paris şehrinin muhteşem manzarasını izleyebilir, kulenin tepesinde gerek kulede kendinizi ve gerekse Paris şehrinin fotoğraflarını çekebilirsiniz.

Muhteşem bir duygu, Paris şehrine gidip te kuleye çıkmamak olmaz, sıra beklemeyi veya internetten satın aldığınız biletle kuleye çıkmanızı mutlaka öneriyorum. Kulenin tepesindeki teras bölümünde, yine kalabalık insan toplulukları, tuvaletler, kafeler bölümleri var. Özellikle gayet temiz tuvaletler ilginçti. Şehri bir süre izleyip, yine asansör sırasına girerek, fazla beklemeden gelen asansörle aşağıya inebiliyorsunuz.

SONUÇ

Yapımından sonraki 100 yıl süresince: çıkış gelirlerinin tamamı: Eiffel ailesi fertlerine verilmiş, ancak günümüzde sadece gelirin % 10’luk bölümü, verilmeye başlanmış. Yani: mimar Gustave Eiffel, torunlarına maddi-manevi önemli bir miras bırakmış.

20.yüzyılın başlarından itibaren, kule, radyo-televizyon  vericisi olarak kullanılmaya başlanır. Bu yüksek kuleden atlayarak intihar edenlerin sayısı, yaklaşık 400 kişidir. Bu tür olayların ardından, kulenin çeşitli kısımlarına, güvenlik için tel örgü ağları çekilmiştir.

1986 yılından sonraki dönemde: kulenin, dış gece aydınlatma sistemi kurulur. Böylece: kulenin üst yapısı içinde, artık karanlıkta, sihirli bir görüntü ortaya çıkmaya başlamış.

2003 yılında, kulenin en tepesinde bir yangın çıkar, ancak kısa sürüde söndürülen yangında, ölen veya yaralanan olmamıştır.

PARC DU CHAMPS-DE-MARS

Paris şehrinde, hem gece ve hem de gündüz açık olan ender parklardan biridir. Herhangi bir kapısı yok, her yanı açıktır. Eyfel kulesinin önünde, boylu boyunca uzanıyor. Paris’in en büyük parklarından biridir. Kabaca: 800 metre çapında ve yaklaşık 1.5 mil uzunluğundadır. Parkın en büyük özelliği: Eyfel Kulesi.

Parkın tarihi süreç içindeki gelişimine gelince: 16.yüzyılda, bağ ve sebze yetiştiriciliği için kullanılmıştır. Ayrıca: 18.yüzyılda, burada, 10 000 asker tarafından, savaş eğitim manevraları yapılmıştır. Bu nedenle: Roma savaş tanrısı: Mars adını almıştır.

14 Temmuz 1790 günü, bu park, ilk büyük kutlamalar için kullanılmıştır. 1833-1860 yılları arasında, at yarışları, burada yapılmıştır. Bunun dışında, bir kısım evrensel sergi burada açılmıştır.

Günümüzde: park, geniş yollar, çimenler ve yürüme alanları bulunduruyor. Parkın sınırları, biraz önce de söylediğim gibi herhangi bir kapı ile kapatılmamış, ağaçlar, çiçekler ve çalılar, sınırları belirliyor. Bastil günü, her yıl, 14 Temmuz tarihinde, havai fişek gösterileri ile, burada kutlanıyor. İnsanlar, bu havai fişek gösterilerini izlemek için, bu parkta toplanıyorlar.

Parkın doğu ucunda: 2000 yılında yapılan Barış Anıtı var. Bu anıtta: barış kelimesi, 32 dilde yazılmış. Anıt içindeki bir bilgisayarda, klavye ile ziyaretçiler kişisel barış mesajları yazabiliyorlar.

 

LES INVALİDES

Burası, iç inde pek çok farklı yapıyı barındıran, Fransa’nın askeri tarihiyle ilgili bir anıttır. Burada: bir kilise, bir üniforma yapım evi, bir basımevi, yaşlı askerler için bir misafirhane ve bir askeri hastane bulunmaktaydı.

Buranın yapımına: 1670 yılında, Fransa kralı 14.Louise’nin emriyle karar verilmiştir. Burada ikamet eden ilk insanlar, 1677 yılında gelmeye başlamışlardır. Bina tamamlandığında ise, 4000 savaş gazisi burada yaşamaya başlar.

Fransız Devrimi sırasında, burası, işgalcilerin ilk durağı olmuştur. Buradan aldıkları 28 bin tüfekle, Bastille Hapishanesini basmışlar.

Paris 7.Nolu Bölge Les Invalides

Kilisenin inşaatı: mimar Hardouin-Mansart tarafından yapılmıştır. İnşaat: 30 yıl sürmüş ve 1706 yılında tamamlanmıştır. 1872 yılında “Topçuluk Müzesi” ve 1896 yılında “Ordu Müzesi” inşa edilmiştir. Bu iki müze, 1905 tarihinde birleştirilerek: “Musee de I’armee (Askeri Müze)” olarak hizmet vermeye başlamıştır.

Paris 7.Nolu Bölge Les Invalides

Günümüzde, burası hala gazileri ağırlamaya devam etmektedir. Askeri mezarlık ve çok sayıda müze de dahil olmak üzere, pek çok yapı burada bulunuyor. Fransız ordusuna mensup, yüze yakın gazi buradadır. Çok sayıda Fransız askerinin mezarı, Les İnvalides anıtının altındadır.

Paris 7.Nolu Bölge Musee de I’armee

MUSEE DE I’ARMEE

Müze binasında: bayraklar, kılıçlar, madalyalar, zırhlar ve Fransız askeri tarihine ait başkaca parçalar barındırıyor. Tüm bunların yanında ise: ünlü Napolyon’un kişisel eşyaları da burada bulunmaktadır. Ancak, müzedeki en ilgi çekici bölüm, Napolyon’un mezarı. Bu çok büyük yer altı mezarı: imparatorunki en içte olmak üzere, birbirinin içinde bulunan, 6 tabutu içeriyor.

Paris 7.Nolu Bölge Musee du Quai Branly Müzesi

MUSEE DU QUAİ BRANLY MÜZESİ

Eyfel kulesinin de bulunduğu “Trocadero” mevkiindedir.

Gillees Clement tarafından, büyük bir bahçe içinde inşa edilmiş. Gayet geniş ve ferah bir alan. Toplam: 39 bin m. karelik bir yer. 2006 yılının Haziran ayında açılmıştır.

Bu müzede; Asya, Afrika, Okyanusya ve Amerika uygarlıklarına ait; kalkanlar, yerli kostümleri, Afrika müzik aletleri, fildişi heykelcikler gibi objeler sergilenmiş. Zaten, daimi koleksiyonlar yanında: süreli sergiler, popüler sanatçıların konserleri ve atölye çalışmaları da oluyor. Değişik kültürlerin eserlerini, aynı mekanda görmek, bu kültürlerin aralarındaki farkı hissetmek açısından güzel bir imkan.

Paris 7.Nolu Bölge Musee D’Orsay

MUSEE D’ORSAY

Müze: Seinne nehrinin sol yakasında, eski tren garı: Gare d’Orsay içinde bulunuyor. Her yıl 2 milyondan fazla ziyaretçi çekmektedir.

Müze binası: aslında tren garı iken; 1900 yılında; mimarlar Lucien Magne ve Emile Bernard tarafından inşa edilmiş ve günümüzdeki görüntüsüne ise, 1986 yılında kavuşmuş. Ama: 1939 yılına kadar, Fransa’nın güneybatısına giden tren yolları: yine buradan geçmeye devam etmiştir. Bu tarihten sonra ise, bu istasyonun uzun trenler için uygun olmaması nedeniyle, burası, tren ulaşımına kapanmış ve yalnızca müze olarak hizmet vermeye devam etmiştir.

Bina: 2.Dünya Savaşında, bir süre haberleşme merkezi olarak kullanılmış ve 1973 tarihinde hizmete kapatılmıştır. 1977 tarihinde, Fransız hükümeti, yapının, müzeye çevrilmesine karar vermiştir. Yapılan yenileme çalışmaları sonucunda, 1 Aralık 1986 tarihinde, Başkan Mitterand tarafından, müze hizmete açılmıştır.

Müzede: 1848-1914 yılları arasında yaşamış bulunan, İmperresyonist ve Postimperresyonist sanatçıların eserleri sergileniyor. Bunlar arasında: Monet ve Renoir isimli sanatçıların başyapıtlarını içeren koleksiyonlar var.

Tablolar yanında, heykeller de var. Özellikle: Rodin ve Claudel gibi ünlü sanatçıların heykellerini mutlaka görmelisiniz. Tablo ve heykeller dışında: biraz önce sözünü ettiğim döneme ait: resimler, eşyalar ve fotoğraflar da bulunuyor.

Paris 7.Nolu Bölge Assemblee Nationale

ASSEMBLEE NATİONALE

Diğer ismi: Bourbon Sarayı. Burada: Fransa’nın millet meclisi ve ulusal parlamentosu var. Buradaki yapı: 1827 yılında konut olarak kullanılmak üzere yapılan bir saray. Daha sonra, birkaç kez el değiştirmiş ve en son olarak hükümet tarafından kullanılmaya başlanmıştır.

Özellikle: tekne gezisinde görülüyor. Bina: Fransız Jandarması tarafından korunuyor. Bunlara aynı zamanda, Cumhuriyet muhafızları da denilmektedir.

ECOLE MİLİTAİRE

Burası, Askeri Akademidir. Kraliyet Askeri Koleji; kral 15.Louise tarafından, 1787 tarihinde açılmıştır. Daha sonra binalar terk edilmiş. Fransız Devrimi sırasında yağmalanmıştır. Askeri okul: 1878 yılında restore edilerek yeniden açılır. Daha sonra; 1911 yılında, burada, askeri yüksek öğrenim yapılmaya başlanır. Bu tarihten bu yana, günümüze kadar eğitim sürdürülür.

Napolyon Bonapart: 1784 yılında burada yetişmiş ve 1769 yılında, mezun olmuştur. Binanın mimarı: 1752 yılında, Gabriel’dir.

LE BON MARCHE

Sen nehrinin sol yakasındadır. Genelde pek fazla kalabalık olmaz. Bu bir mağaza zincirinin parçasıdır. Kentin en şık mağazası olarak ortaya çıkmaktadır. İyi bir Pazar anlamına gelmektedir. Dünyada, kurulan ilk mağaza olarak kabul edilmektedir. Kurucusu: Aristide Boucicaut.

Mağaza: Paris’te, küçük bir dükkan olarak, 1838 yılında kurulmuştur. 23500 metre karelik bir alana yayılmıştır. Mağazanın bulunduğu yapı: 1896 yılında, Gustava Eiffel’in teknik danışmanlığında genişletilmiştir.

Mağazanın zemin katında: makyaj, parfüm ve aksesuarlar satılıyor. Üst katta: erkek giyimine ait tasarımcıların (Yves Saint Laurent, Paul Smith gibi) ürünleri satılıyor. Kozmetik bölümünde, cilt ve yüz bakımları yaptırılıyor.

Paris 8.Nolu Bölge

Paris 8.Nolu Bölge

CHAMPS-ELYSEES

Burası bir bölge, parlak ışıklı ve dünyaca ünlü bir cadde. Şehir yerleşiminde, 8.bölgede bulunuyor. Şehrin en büyük alışveriş caddesi. Bizim söyleyişimiz le, burası: “Şanzelize” İstanbul-Nişantaşı’ndan daha büyük ve zevksiz. Çok geniş bir caddenin iki yanına dizilmiş ve çok pahalı fiyatlar sunan mağazalar var. Bu mağazalar arasında, özellikle: Mango, Zara gibi markaların mağazaları öne çıkıyor. Yeni çalışmalar sonunda: caddenin yan şeritleri kaldırılmış, günümüzde: yayalar geniş caddede, ağaçların gölgesinde yürüyebiliyorlar. Kestane ağaçları ve Belediye tarafından dikilen çiçekler: caddeye gayet güzel bir hava veriyor.

Türk Konsolosluğu Turizm Ofisi bu cadde üzerinde kalıyor. Caddenin hemen bitiminde, yine Paris şehrinin ünlü “Zafer Takı” bulunuyor ve tur otobüsleri genellikle bu zafer takının çevresine park ediyor ve tura katılanlar için şanzelize caddesinde gezinmeleri için 1-2 saat zaman veriliyor.

Ama aşağıda daha ayrıntılı anlatacağım üzere, caddenin çok da büyük anlamı yok, çünkü burada hep lüks mağazalar var, alışveriş için fiyatlar çok yüksek, arada, giderken sağ yanda birkaç tane ve birkaç katlı alışveriş yapılabilecek yer var. Ara sokaklarda da güzel alışveriş yerleri var, ara sokaklara girmeyi ihmal etmeyin ama sonuç olarak, burası şehrin dünyaca ünlü bir caddesi, alışveriş yapmasanız bile bu caddede bir iki tur atmak gelenek olmuş.

Alışveriş mekanları dışında

Kırmızı büyük şemsiyeli, kahve kokuları çevreye yayılan, sokak kafeleri var. Bu kafelerde, bir süre oturup, kahve türü içeceğinizi yudumlarken: kolunuzdan çekiştiren dilenci görürseniz sakın şaşırmayın. Ama esas ilginç olanı, mekan sahiplerinin bu dilencilere müdahale etmemesi. Çünkü: mekan çalışanları yani Fransızlar, kendilerini, o kadar mükemmel insan olarak görüyorlar ki, bu dilencilerin oturanları rahatsız etmeleri konusunda herhangi bir girişimleri yok.

Paris 8.Nolu Bölge

Buranın en ilginç yanı: sokakta yürüyen erkeklerin ve kadınların büyük çoğunluğunun, şık ve zarif olmaları.

Alışveriş, kafeler yanında, burada bulunan diğer mekanlar

Lido kabare, Fouquet gibi yüksek sınıf bar ve restoranlarda var. Ayrıca: bol sinema salonu var. Kültür merkezleri ve lüks oteller de var. Güney Grand ve Petit Palais otelleri burada. Burada bulunan “Grand Palais” ise, önemli kültürel sergiler için kullanılıyor. Yeni yıl eğlenceleri ve diğer kutlamalar: Parisliler tarafından, burada yapılıyor.

Geceleri, burada sosyetik giyimli insanların oluşturduğu kuyruklar görebilirsiniz, bunların lüks bir partiye girmek için sıra beklediklerini  düşünürseniz yanılırsınız, büyük olasılıkla, bu şık giyimli insanlar, bir striptiz şov için kuyrukta beklemektedirler.

 

Bölgenin kuzey tarafında: yüksek duvarlarla çevrili bakanlık ve büyükelçilikler bulunuyor. Hattı: Elysee Sarayı tamamlıyor.

 

PLACE DE CONCORDE

Champs Elysees ve Tuileries bahçelerinin arasında bulunuyor. Özellikle: Fransa kralı 16’ncı Loisse ve kraliçe Marie Antoinette ve 1119 kişinin burada, giyotinle idam edilmiş olması, buranın tarihi önemini ortaya çıkarıyor.

Meydanın dört bir köşesinde heykeller bulunuyor. Meydanın en büyük özelliği, biraz önce de belirttiğim gibi, Fransız İhtilali sonucundaki giyotinle yapılan idamların burada yapılmış olması. Günümüzde büyük meydanın hemen köşesinde, bir dönme dolap bulunuyor. Meydanın hemen ortasında ise, Mısır obeliski bulunuyor ki, bu şehrin en eski anıtıdır.

Paris 8.Nolu Bölge Place de Concorde

Birçok ünlü moda tasarımcısının, meydanda kendi salonları bulunmaktadır.

Paris 8.Nolu Bölge Obelisque

OBELİSQUE

Bu bir dikilitaş. 1829 yılında, Mısır valisi Mehmet Ali Paşa tarafından; kral 10. Charles’e hediye olarak Fransa’ya gönderilmiştir. 23 metre yüksekliğinde, pembe granit taş. Ağırlığı: 220 ton.  Anıtın; Paris Şehrine getirilmesi pek kolay olmamış. Taşınabilmesi için, Fransa’nın Toulon limanında, üç direkli, yelkenli, büyük bir gemi inşa edilmiş. Luksor adı verilen bu gemi için, ilaveten kanal kazılmış ve yine hazırlanan kızaklarla, taş, bu gemiye yüklenmiş.

Dikilitaş, Paris’e, hediye edilişinden tam 3 yıl sonra, 1933 yılında getirilebilmiş. Concord meydanında hazırlanan kaide üzerine dikilerek, 200 bin şehirlinin katıldığı bir törenle, kral tarafından açılışı yapılmış. Dikilitaşın, Mısır’dan getirilmesi için, Fransa hazinesinden, toplam 1 350 000 Frank harcanmış. O zamanlar, muhalif gazeteler, bu manidar hediyenin yol açtığı masrafın israf olduğunu söyleyerek, zamanın kralını tenkit etmişler.

Anıtın üzerinde, hiyeroglif yazılar bulunuyor. Bu yazılardan, anıtın Mısır firavunu II. Ramses döneminde yaptırıldığı anlaşılıyor. Zaten, anıt buraya gelmeden önce, Mısır’da, Luksor Tapınağı önünde bulunuyormuş. 3300 yıllık bir anıt.

Paris 8.Nolu Bölge Le Palais de I’Ilysee

LE PALAİS DE I’ELYSEE

Günümüzde, Fransa Cumhurbaşkanlarının ikamet sarayı olarak kullanılmaktadır. 1718-1722 yılları arasında, mimar Armand Claude Mollet tarafından yapılmıştır. Saray yerleşiminin iki giriş kapısı bulunuyor. Büyük giriş kapısından avluya geçiliyor ve oradan da saray salonuna geçiliyor. Daha sonra: Ana bina var. Ana binanın zemin katı: yabancı misafirler ile yapılan toplantılar ve resepsiyonlar için kullanılıyor. Evet, Fransa’da, birçok resmi törenin yapıldığı bir saray. Siz burayı rahatlıkla bulabilirsiniz. Çünkü, önünde bayrak var. Dışarıdan yapıyı incelemek mümkün, bunun dışında içine girmek, tabii ki mümkün olmuyor.

Paris 8.Nolu Bölge Eglise De La Madeleine

EGLİSE DE LA MADELEİNE

Burası anıtsal bir kilise. Yıllık ziyaretçi sayısı: 600 000 civarında. Paris şehrinin en çok ziyaret edilen, üçüncü anıtı. Burası: yalnızca kutsal amaçlar için değil, aynı zamanda kültürel faaliyetler için de kullanılıyor. Özellikle: burada muhteşem konserler düzenleniyor ve sergiler açılıyor.

Evet, kilise yapısı: 1806 yılında, mimar Pierre Alexandre Vignon tarafından tasarlanmıştır. Korent sütunlarla çevrili, bir Roma tapınağı biçimindedir. Kilisenin yapımını, Napoleon emretmiş, ordusunun büyüklüğünü ortaya koyan bir zafer tapınağı yapılmasını istemiştir. Ama bu anımsatma işlevini, bu kiliseden öte, daha çok zafer tapınağı yerine getirmiştir. Bunun üzerine: 1816 yılında yönetimi yeniden ele geçiren Bourbonlar tarafından, burası bir Hıristiyan kilisesine dönüştürülmüştür.

Paris 8.Nolu Bölge Jacquemart-Andre Musee

JACQUEMART-ANDRE MUSEE

Burası: 18.yüzyıl İtalyan Rönesans sanatçılarının ve Fransız başyapıtlarının ve eserlerinin bulunduğu bir müze. Müzede: sergilenen eserlerin yanında, cafe, kitapçı ve hediyelik eşya satış mağazaları bulunuyor.

Yıllık ziyaretçi sayısı: 600 000 kişi civarında olan müzede: Rembrant, Tiepolo, Della Robbia, Botticelli, Uccello, Carpaccio, Mantegna, Bellini, Boucher, Chardin ve Fragonard gibi, 150 ustanın tabloları sergileniyor.

Paris 8.Nolu Bölge Gare Saint-Lazare

GARE SAİNT-LAZARE

Burası, altı istasyon olan bir tren garı. Paris şehrinin en yoğun ikinci garı. Günlük kullanım: 274 000 yolcu. Yapı: 1837 yılında, Kral Louis-Philippe’in eşi Marie-Amelie tarafından açılır. 1854 yılında platformlar büyütülür ve günümüzde 27 platform oluşturulur. 1924 yılında, iç banliyö hatları, elektrikli hale getirilir.

Paris 8.Nolu Bölge Grand Palais

GRAND PALAİS

Burada: büyük bir saray, tarihi site, sergi salonu ve müze kompleksi bulunuyor. Buranın hazırlık inşaat çalışmaları: 1897 yılında başlamış. Çünkü: 1900 yılında yapılacak Üniversal Fuarına hazırlık olarak düşünülüyormuş.

Ana mekan: 240 metre uzunluğunda. Yapının içindeki galeriler: Palais Nationales du Grand, özellikle resim sergilerinin düzenlendiği Societe Nationale des Beaux, Salon d’Automne ve Salon Comparaisons var.

Binanın batı kanadında ise: Bilim Müzesi (Palais de la Decouverte)

Paris 8.Nolu Bölge Petit Palais

PETİT PALAİS

Burası: küçük saray olarak biliniyor. Günümüzde bir müze. Paris şehri güzel sanatlar müzesi burada kurulu. Müzede: ortaçağ ve Rönesans tabloları sergileniyor. Bu tabloları yapan sanatçılar: Rembrant, Rubens, Nicolas Poussin, Claude Gellee, Fragonard, Hubert Robert, Greuze. Bunların resim ve heykellerinin bulunduğu koleksiyonlar, müzede sergileniyor.