Ülkede, alışveriş yapılan yerlere, genel anlamı ile “Suk”ismi veriliyor.
Bu suk’ları: Tunus, Suse, Kayrevan ve Cerbe adasında yoğun olarak bulmak mümkün.
Diğer yerlerde ise, daha çok turistlere yönelik hediyelik eşyaların satıldığı çarşılar görülüyor.
NERELERDEN ALIŞVERİŞ YAPILIR
Ülkede, modern alışveriş merkezleri yanında, özellikle otantik alışveriş mekanları da bulmak mümkün.
Bu mekanlara: Medina ismi veriliyor. Ayrıca ve de özellikle: ONAT ismi verilen ve devlet tarafından işletilen alışveriş mağazalarını tercih etmenizi öneririm, çünkü, buralardaki fiyatlar çok daha uygun. Bu kelimeyi unutmayın: ONAT.
ALIŞVERİŞ ZAMANLARI
Ülkede, dükkanlar genellikle, sabah çok erken saatlerde açılıyor. Sıcak nedeniyle, sabah saat: 07.30 gibi, sokakların, caddelerin hareketlendiğini görüp şaşırabilirsiniz.
İnsanlar bu saatte kalkıp, en geç saat: 08.00 gibi dükkanlarını açıyorlar, devlet dairelerinde çalışanlar mesailerine başlıyorlar ve bu yoğun koşuşturma sonucu, saat: 14.00 gibi mesai bitirip, sıcağın iyice bastırdığı bu saatlerde istirahat etmeyi tercih ediyorlar.
Dükkan ve mağazalar ise: sabah: 08.00-12.30 ve öğleden sonra ise, 15.00-18.00 saatleri arasında açık kalıyor. Tabii bu verdiğim saatler çoğunluğun uyduğu standartlar. Cuma günleri özellikle, Cuma namazı saatlerinde, açık hiçbir yer bulmak mümkün değil.
Son bir not: Tunus esnafı, maalesef biraz ısrarcı. Yani, sizin kolunuzdan çekiştirip, kendi dükkanına veya anlaştığı herhangi bir dükkana-mağazaya sokabilir.
Bunlar genellikle, halı-kilim dükkanlarıdır ve hemen, dükkandaki ürünlerin bir kısmı önünüze serilir. Bence, bu çekiştirmelere sakın aldanmayın ve bu tür bilmediğiniz dükkanlara girmeyin derim.
Özellikle, Türk olduğunuz öğrendiklerinde: Türklere genel olarak sevgi beslemeleri yanında, size “Tarkan, Hakan Şükür, Hasan Şaş” gibi Kuzey Afrika ülkelerinde çok bilinen sanatçı ve sporcularımızın isimlerini telaffuz ederek yaklaşacaklar ve bir yandan da, kolunuzdan çekiştirerek bir dükkan veya mağazaya sokacaklardır.
Bir de nane çayı gelirse, işte orada gitti bir saatlik zamanınız. Bir de alışveriş yapmazsanız, asık suratlar ve bıyık altı arapça küfürler eşliğinde oradan ayrılırsınız.
PAZARLIK
Diğer Arap ülkelerinin çoğunda olduğu gibi burada da pazarlık yapmak şart. Pazarlık yapmayı, normal kabul ediyorlar yani sıkılmadan pazarlık yapabilirsiniz ve zaten yapın. Tunus esnafı, başta 70 dinar istediği bir malı, sonuçta size 5 dinara verebiliyor.
Ama pazarlık yaparken yine de şuna dikkat etmenizi öneririm. Kesinlikle, almak istemediğiniz bir mal için pazarlık yapmayın, yani bir süre uğraşıdan sonra, satıcı malın fiyatını büyük ölçüde indirmiş ve siz yine de arkanızı dönüp giderseniz, feci bozuluyorlar.
Bir de, satıcıya, almayı düşündüğünüz bir mal için: çok çok düşük fiyat vererek pazarlık yapmayın. Yani: 100 dinarlık bir mal için, başlangıç fiyatı olarak, 40-50 dinar önerebilirsiniz ama, tutup ta, 10 dinar önerdiniz mi, yine bozuluyorlar.
En iyi pazarlık, satıcının teklif ettiğinin, yarısını önermektir. Ve inanın ki, bu bile ona kar kazandıracaktır. Çekinmeden, yarısını önerin.
NE SATIN ALINIR
DERİ ÜRÜNLER
Hani, deri ürün diyorum da, ülkemizde bunların daha muhteşem güzel, modern ve kalitelisi var, yani buradan deri ürün almanızı pek önermiyorum.
Ama yine de: deri ceket ve giysi dışında, ilginizi çekebilecek deri ürünler bulabilirsiniz. Örneğin: Babuş yani terlik, el çantaları, valiz, cüzdan, kemer, yelek olabilir.
Ama, kalite ve fiyat konusunda yanılmak elbette mümkün. Bu yüzden Sooklar’ın, zanaatçıların aynı yerde toplandıkları bölgelerinde gezerek, gerek kalite konusunda ve gerekse fiyat konusunda daha sağlam hareket edebilirsiniz.
Yani, herhangi bir yerden deri ürün satın almaktansa , Sooklar’da bulunan, deri ürün satıcılarının bir arada bulundukları yerlerden satın almalısınız.
SERAMİK-ÇİNİ
Ülkenin seramik ürünlerinin ana üretim merkezleri: Nabul ve Cerbe adası olmasına rağmen, bu ürünleri, ülkenin birçok yerinde bulabilirsiniz. Nabul bölgesi, genellikle çinileriyle tanınıyor. Bu çiniler: beyaz zemin üzerine, yeşil-mavi-sarı renk kullanılarak yapılıyor. Daha çok, vazo, çeşitli kaplar ve dekoratif panolar şeklindedir.
Bunun dışında, ülkede bulabileceğiniz kap-kacak türü seramiklerde, genellikle sarı ve yeşil renkler kullanılıyor. Bunun nedeni: bu renklerin hurma ağacını simgelemesiymiş. Seramik el sanatları ürünlerinden son bir öneri: seramikten yapılan mavi renkli “Tunus kapısı” gece lambası olarak evinizde kullanabileceğiniz çok orijinal bir obje.
BAHARATLAR
Ülkede, çok renkli ve çeşit çeşit baharatlar satılıyor. Özellikle: Sooklar’da, baharatçılarda, tercihinize göre baharat bulup satın alabilirsiniz.
PARFÜM
Ülke, tam bir parfüm cenneti. Özellikle, Tunus şehrinde, Sooklar’da, mutlaka bir parfümcüye uğrayın ve kokuları test edin derim. Çünkü, bu ülke aynı zamanda, mutlaka duymuşsunuzdur “Yasemin” kokusu ile öne çıkan bir ülke.
Hatta, insanlar, günlük kıyafetlerini, çoğu kez, kulaklarının üstüne taktıkları bir yasemin çiçeği ile tamamlıyorlar. Bence, buradan alınacak en güzel hediye, tercihinize göre bir parfüm olabilir. Gerek taşıma kolaylığı ve gerekse egzotikliği ile öne çıkıyor. Parfüm denilince, kokulu sabunda satın alabilirsiniz.
AĞAÇ ÜRÜNLER
Ülkede, zeytin üretimi fazla olunca, doğal olarak zeytin ağacından yapılma, ürünleri bulmak da mümkün. Özellikle, Es-Sahel bölgesinde, zeytin ağacından yapılma: satranç takımları, kutular, dama tahtaları ve kapları bulup satın alabilirsiniz. Ayrıca: sedir ağacından yapılma ürünler de ilgi çekiyor. Bunun dışında, ülkeye özgü tahta kuklalar da ilginizi çekebilir.
HALI-KİLİM
Yine, ülkemizde harika halı-kilim kültürü varken, Tunus’tan alınır mı, düşünmek gerek. Yine de, kısa bilgi açısından: ülkede özellikle, güneydeki Berberi köylerinde dokunan, bir tür kilim “mergum” öne çıkıyor. Yine, berberi kadınları tarafından dokunan halıların ise, bir özelliği dikkati çekiyor.
Halılar, nazar değmesin diye, bazı özellikler taşırmış. Örneğin: mutlaka bir ilmek ucu açık bırakılır, bağlanmazmış. Ayrıca, desenler simetrik veya düzgün dokunmazmış. Son olarak: bu halı ve kilimlerde, bereketi simgeleyen hayvan motifleri yani kaplumbağa ve yılan motifleri bulunuyor. Ayrıca: gözler, artı şekli ve el desenlerde kullanılıyor.
Önümüzdeki aylarda, belki de adını sık duyacağımız bir yer. Çünkü: Avrupa’da, İspanya-Fransa arasında, Pirene dağlarının üzerinde sıkışmış bu küçük ülke: Avrupa’nın pek çok ülkesinde, her ne kadar kayak turizmi ve vergisiz alışveriş ile tanınsa da, ülkemizde pek tanınmıyor.
ULAŞIM
Andorra’ya İspanya üzerinden gitmeyi düşünürseniz: Barselona şehrinden ulaşım mümkün. Barselona-Andorra arasındaki karayolu uzaklığı: 180 km. Ancak, her ne kadar fazla uzun görünmese de, bu yolculuk, yaklaşık 3 saat sürüyor ve bu arada, yol üzerinde, yaklaşık 20-30 dakikalık bir mola veriliyor. Yani, toplam yolculuk süresi, 3.5 saat sürüyor.
Neden uzun? Çünkü: Andorra, konum itibarıyla Pirene dağları üzerinde bulunduğu için, karayolu ulaşımının özellikle, son bölümleri, dağlara tırmanış şeklinde, virajlı ve inişli-çıkışlı ve bunun doğal sonucu olarak, yol mesafe olarak kısa görünse de, zaman olarak uzun.
Andorra’ya ulaşım için, günümüzde üç yol bulunduğu ve dördüncünün yapıldığı söyleniyor. Dördüncü yol bittiğinde ulaşımın yarım saat daha kısalacağı belirtiliyor. Bu yeni yolun finansmanı, turizm gelirlerini doğrudan etkileyeceği için Andorra devleti tarafından karşılanıyormuş, çünkü: gerçekten bütün gelirleri, buraya gelecek turistlere bağlı.
Sonuç olarak
Barselona-Andorra arasındaki yol pek keyifli değil. Hani: değişik bir ortam, yeni yerler görebilmeyi umsanız da, bu da mümkün değil. Uzun süre, yeşilliklerle kaplı araziden başka bir şey görmek mümkün değil. Bunun dışında, geçilen birkaç yerleşim yerinde de, pek görülebilecek bir şey yok. Yani: 3.5 saatlik yolculuk, tam bir uyku molası denilebilir.
Tur şirketlerinin organizasyonu dışında, Andorra’ya kendi başına gitmek isteyenler: Barselona havaalanından, Andorra’ya servis yapan otobüslerden yararlanabilirler. Eurolines Terminal B kapısı önünden kalkan otobüsler ile Andorra ülkesine, tek yön 23 Euro ve gidiş-dönüş 40 Euroya gidebilirsiniz. Tur şirketlerinin talebi ise, 60 Euro civarında oluyor.
TARİHİ SÜREÇ
Andorra: tarih boyunca varlığını sürdürmüş, küçük bir ülke. Ancak, bir zamanlar, halen merkezden 13 km. uzaklıkta bir köy olarak bulunan, Uren kontluğuna bağlı imiş. Günümüzdeki Urjen köyü, bir zamanlar, kontluk olarak bölgenin hakimiyetini elinde bulunduruyormuş.
Ancak, takip e den süreçte: bölge Fransızların egemenliğine girer. Sonra: İspanyollar ve sonra yine Fransızlar ve son olarak İspanyollar.
Yani: Fransızlar ve İspanyollar arasında, bölgedeki hakimiyet için sürekli bir çatışma ve kavga yaşanır ve birbirlerini sevmezler. Hatta: Fransızlar, “Afrika, Pireneler’den sonra başlar” diyerek, gerek İspanyollar ve gerekse Portekizlileri, Avrupalı saymazlar.
1900’lü yılların başına gelindiğinde ise, İspanyollar, biraz da sırtlarındaki kamburu atmak için, Andorra’ya bağımsızlık verirler.
Her ne kadar, 1992 yılında demokrasiye geçilmiş olsa da, ülke, Prenslik sistemiyle yönetilmektedir. Ancak: ülke idaresi, biri Fransa’da yaşayan prens ve diğeri Andorra sınırları içinde Urjel köyünde yaşayan başpapaz olmak üzere, iki prens tarafından yürütülmektedir. Resmi aktivitelerde, her ikisi de bulunmaktadır.
GENEL ÖZELLİKLERİ
Andorra: Avrupa’nın en küçük ülkelerinden biridir. Ülke topraklarının büyüklüğü, 485 km. karedir. Ancak, bu toprakların büyük kısmı dağlık olması nedeniyle: tarım, hayvancılık ve sanayi yapılamamaktadır.
Bu coğrafi konum nedeniyle: havayolu ve tren yolu da kullanılamamaktadır. Hatta: ülkede tüketilen tüm gıda maddeleri: başta İspanya olmak üzere, çevre ülkelerinden ithal edilmektedir.
Ülkenin en büyük şehri: Andorra La Vella. Bu şehir: 1023 metrelik rakımı ile, Avrupa’nın en yüksek başkenti olarak öne çıkmaktadır. Başkentin nüfusu 20 bin kişi iken, ülkenin toplam nüfusu: yalnızca 60 bin kişidir.
Biraz önce söylediğim gibi: ülke, Pirene dağları üzerinde kurulmuştur. Başlıca iki nehir bulunmaktadır. Bunlar: doğu ve batı Balira nehirleridir. Bu iki nehir, Andorra’dan çıkmadan önce birleşirler ve büyük Balira nehrini oluştururlar.
Büyük Balira nehri: İspanya sınırlarına girince büyüklüğünü bırakır ve Balira ismi ile bir süre daha devam eder ve daha sonra Segre nehrine kavuşur.
Ülkede konuşulan ana lisan “Katalanca”dır. Ancak: Katalanca ile birlikte, hemen hemen herkes İspanyolca ve Fransızca da bilir ve konuşur. Özellikle, Fransa’ya yakın olan kesimlerde Fransızca ve İspanyaya yakın olan kesimlerde İspanyolca bilinir ve konuşulur.
Ancak, ortak lisan, Barselona’da konuşulan Katalancadır.
Andorra’da pek fazla tatil yok.
365 günlük bir yıl boyunca, yalnızca 4 gün tatil yapıyorlar. Bunlar: 1 Ocak: yeni yıl, 14 Mart: Anayasa günü, 8 Eylül: Milli gün ve 25 Aralık: Noel günüdür. Bu günlerde: dükkan ve mağazalar kapanıyor.
Ülkede; dağlık coğrafi konum nedeniyle tarım, hayvancılık ve sanayi yok dedim ama, kişi başına düşen milli gelir: 46 bin dolardır. Turizm, bu milli gelirin en büyük nedenidir. Suç oranı derseniz, son derece düşük. Andorralılara bu durum sorulduğunda “çalışmaktan suç işlemeye vaktimiz yok” şeklinde cevap veriyorlarmış.
TURİZM
Andorralılar: gerek tarım, gerek hayvancılık ve gerek sanayide coğrafi konum nedeniyle yapılanamayınca, zor şartlar altında yaşarlar. Ancak, 1970’li yıllara gelindiğinde, çevre ülkelerinden Fransa ve İspanyaya olan büyük turist akımı ilgilerini çeker. Bundan pay almayı düşünürler.
Özellikle: kar yağışının yoğunluğu nedeniyle, kayak pistleri yaparlar. Hatta: emekliler için kamp yerleri oluştururlar. Ancak: yine de, yeterli turisti ülkeye çekmeyi başaramazlar.
Bunun üzerine: ülkeyi “açık Pazar” haline getirirler. Ülke dışından getirttikleri kaliteli ve marka ürünleri: herhangi bir ilave vergi koymadan satmaya başlarlar ve böylece, alışveriş meraklısı turist yoğunluğunu yakalarlar.
Hatta, bir ara
Andorra’ya ilgi o kadar çok yoğunlaşır ki, turistler dışında, Almanlar, Fransızlar ve İspanyollar, kamyonetleri ve minübüsleriyle, ülkeye gelirler ve başta beyaz eşyalar olmak üzere tüm gıda maddelerini buradan satın almaya başlarlar.
Bunun üzerine, az da olsa ekonomileri etkilenen Almanya ve Fransa’nın etkilemesiyle, Avrupa Komisyonu tarafından, turistlere alışverişlerde kota uygulanması konusunda yaptırımlar gündeme getirilir.
Buna göre: ülkeye gelen turistler: kişi başına 2 karton sigara, 1.5 litre alkollü içki, 150 ml. Parfüm ve tek parça eşyada 1100 Euro’luk alışveriş hakkı ile sınırlandırılırlar. Değeri yüksek ürünlerden birkaç parça alındığında, bu 1100 Euro’luk sınırlama olmuyor.
Örneğin: 800 Euro’luk, 3 adet video kamera alınabilir, bunların değeri her ne kadar 2400 Euro olsa da, önemli olan tek parça malda ve üründe, 1100 Euro’luk kota bulunmasıdır.
Bu arada: Andorra’nın Avrupa Birliği üyesi olmadığını da belirtmekte yarar var. Ama, yine de bu kotalar uygun hareket edilir. Çünkü, Andorralılar, günü birlik gelip giden turistlerden ziyade, ülkelerine gelip, birkaç gün kalacak turisti arzulamaktadırlar.
Sonuç olarak: günümüzde, 60 bin nüfuslu bu küçük ülkeye, her yıl, yaklaşık: 12-14 milyon arasında turist gelmektedir. Ancak, yine de, bunların büyük çoğunluğu, günü birlik ülkeye giriş yapan, yani ticaret için gelen turistlerden oluşmaktadır.
Biraz önce kotalardan söz etmiştim.
Bu kotalar nasıl kontrol ve takip edilmektedir? Andorra ülkesinden çıkarken, gümrük sahasında her türlü araç durduruluyor ve kısa bir aramadan geçiriliyor. Ayrıntılı bir arama yok. Ama yine de, böyle ayrıntılı bir aramanın olmaması, hiçbir zaman olmayacağı anlamına gelmez.
Turistler de, bu kotaları aşmanın yolunu bulmuşlar. Pahalı bir cihaz, örneğin bir saat alındığında ve bunun bedeli, tek parça halinde 1100 Euro’yu geçtiğinde, saat kola, kutusu çöpe, evrakları çantaya konularak, gümrük sahasını geçmenin yolu bulunmuş.
Diğer: sigara, alkollü içki, parfüm gibi ürünlerde kotaların aşımında ise; alınan malzemeler, kota standartlarında ayrı ayrı poşetlenip, turistlerin kendi aralarında paylaşılması suretiyle, kota uygulamasının sıkıntıları gideriliyormuş.
Evet, Andorra’nın turizm gelirlerindeki temel faktör, alışveriş turizmi olsa da, ülkenin diğer turistik etkinlikleri de bulunuyor. Bunların başında: El Tarter ve Pal Soldue bölgelerinde yoğunlaşan kayak merkezleri var.
Andorra, kış turizmi çok canlı. Ülkede mevcut 3 kayak pistinde, binlerce insan kayak yapmanın tadına varıyor. Ayrıca, özellikle Fransız, İspanyol ve İngiliz kayak severlerin akın ettiği ülkedeki kayak okulları, Avrupa’nın en büyükleri arasındadır.
Son olarak, tüm bunların yanında, ülkede: başkentte, Caldea isimli büyük bir termal merkez bulunmaktadır. Burası, Avrupa’nın en büyük “SPA” merkezlerindendir.
Dağların arasında, hava serinken, sonbaharda ise dağlar yeşilken, jakuzinin altında ya da suyun içinde bulunmak muhteşem bir keyif. Andora da olursa, mutlaka buna da zaman ayırmalısınız.
ALIŞVERİŞ TURİZMİ
Her ne kadar turistler için çeşitli alternatifler yaratılsa da, Andorra günümüzde, vergisiz alışveriş cenneti olarak bilinip tanınıyor. Özellikle: Avrupa ülkeleri vatandaşları için, Andorra ucuzluk ülkesi. Hani: bizim ülkemizdeki fiyatlarla karşılaştırıldığında çok büyük farklılıklar ortaya çıkmıyor.
Hatta: Euro’nun yüksek olması nedeniyle, etiketlerdeki her görünen değeri, 9 ve hatta 10 ile çarpma gerekliliği, ülkedeki fiyatların bizim açımızdan ucuzluğunu pek ortaya çıkarmıyor.
Gümrük ve pasaport kontrol alınlarını geçtikten sonra: Andorra ülkesinin başkentine giriliyor. Kentin ortasından bir nehir geçiyor. Üstünde şirin köprüler bulunan nehrin hemen iki yanında, çam ağaçlarıyla dolu, yüksek kesimler yükseliyor.
Andorra’nın başkenti:
İki dağ yükseltisi arasında kalmış. Her iki yana baktığınızda, çam ağaçlarıyla dolu yükselti görüyorsunuz. Tam ortadan geçen nehrin her iki yakasındaki caddeler ve ara sokaklarda: mağazalar, dükkanlar ve hipermarketler sıralanmış.
Bunların toplamının 2000 civarında bulunduğu söyleniyor. Yani: bu ülkede yaşayan her 40 kişiye, 1 dükkan düşüyormuş.
Bu arada: şunu da önemle belirtmek gerekir ki: şehre vardığınızda öncelikle küçük dükkan ve mağazaları gezmenizi öneririm. Çünkü: bunların çalışanları, her gün saat: 13.30 ile 16.00 arasında siesta denilen öğlen tatiline giriyorlar ve dükkanlarını kapatıyorlar.
Siz; şehre vardığınızda, öncelikle küçük dükkan ve mağazaları gezmelisiniz ki, siesta saatinde bunlar kapandığında büyük hipermarketleri gezebilirsiniz.
Tur otobüsleri
Şehir merkezindeki otoparka girmiyorlar. Bu durumda: sizi, şehir merkezinde belli bir yerde bırakması ve belirlenen saatte yine aynı yerden alması gibi bir uygulama var. Elbette, bu uygulama sonucunda; elinizde yaptığınız alışverişin onca yükü ile, saatlerce dolaşmak yorucu ve sıkıcı oluyor.
Yine de, hemen ana cadde üzerinde bulunan, ünlü bir fast-foot restoranını: gerek kısa molalar-dinlenmeler ve gerekse tuvalet ihtiyacı için rahatça kullanabilirsiniz. Zaten, başka alternatif de yok. Evet, ana caddelerde dolaşmaya başladığınızda: elbette, ilk gördüğünüz ürünlerde hayal kırıklığı yaşıyorsunuz.
Çünkü
Andorra’yı, ucuz bir alışveriş cenneti olarak kafanızda kurdu iseniz, yanıldığınızı anlamak için pek fazla zaman gerekmiyor. Andorra: kaliteli ve marka ürünlerin satıldığı bir yer. Bu bir ülke politikası. Yani, burada sahte ürün bulmak veya satın almak mümkün değil.
Andorralıların prensibi: kaliteli ve marka ürünleri, vergisiz satmak. Yani: öyle büyük ucuzluklar beklemek hayal. İnsanlar, buraya gitmeden önce, burada her şeyin 1-2 Euro olduğu gibi, yanlış bir hisse kapılıyorlar.
Unutulmaması gereken başlıca konu: burası gerçekten bir pazar yeri değil. Yani, burada kaliteli ve marka ürünler, çok cüzi kar marjları ile satılıyor ve bu durum, fiyatların çok yüksek olduğu Avrupa ülkesi insanları tarafından ucuz olarak değerlendiriliyor.
Ama, inanın bizim ülkemizde, burada satılan birçok ürün ya aynı fiyat ya da yakın fiyatlardadır. Elektronik cihazların fiyatlarının daha uygun olduğu söylenebilir. Bunun dışında, havaalanlarımızdaki free-shop mağazalarımızdaki ürün fiyatları, burası ile başa baş veya çoğu üründe biraz daha aşağıda.
Evet, Andorrada gezmeye devam ediyoruz.
İlk rastladığınız mağazalardaki ürün fiyatlarını gördüğünüzde, biraz önce söylediğim gibi tam bir hayal kırıklığı yaşanıyor. Özellikle: parfümeri ve kozmetik ürünlerinde, şehirdeki tüm mağazalar, etiket fiyatları üzerinden yüzde 10 indirim yapıyorlar ve böylece etiket fiyatlar, ülkemizdeki fiyatlara kavuşuyor.
Ancak: kesinlikle, ilk rastladığınız mağaza ve dükkanlardan alışveriş yapmamanızı öneriyorum. Ara sokaklara girin ve daha yüksek indirim oranları ile karşılayabilirsiniz.
Özellikle, parfüm ve kozmetik ürünlerinde, ara sokaklarda, etiket fiyatları üzerinden yüzde 25 indirim oranlarını bulmak mümkün.
Söylediğim gibi: kesinlikle bir ürün almak istediğinizde, birkaç mağaza ve dükkana bakmanızda yarar var. Bu arada: şunu da belirtmek gerekiyor. Ürünlerin fiyatları, şehirdeki mağaza ve dükkanlar içinde fazlaca oynamıyor.
Oynadığını görürseniz yani bir ürünü, bir mağazada diğerlerinden daha yüksek görürseniz, bilmelisiniz ki, o ürünün ilave özellikleri (çantası, kılıfı, teknik özellikleri gibi) vardır. Yoksa: burada, aynı ürünün fiyatları arasında, çok büyük farklılıklar bulunmuyor, yani en fazla 10-20 Euro’luk farklar olabilir.
Andorra’dan neler satın alınabilir, hangi ürünler ucuzdur?
Sigara ve tütün mamülleri
Mağazalarda, her türlü marka sigara ve tütün mamullerini bulup satın alabilmek mümkün. Fiyatları, aşırı ucuz değil. Avrupa ülkelerine göre fiyatlar pahalı olsa da, ülkemiz havaalanında fiyatların daha ucuz olduğunu gördüm.
Saat ve gözlük
Andorra’da üst marka tasarım saatleri bulmak mümkün. Özellikle: yüksek rakamlı bu ürünlerdeki fiyatlar, diğer ülkelerdeki satış fiyatlarının çok altında bulunuyor. İyi marka güneş gözlükleri: yaklaşık 100-150 Euro civarında satılmaktadır. Yani, güneş gözlüklerinde de uygun fiyatlar bulabilirsiniz.
Alkollu içecekler
Son derece ucuz. Şarapların fiyatları, 2-3 Euro’dan başlıyor. Yüksek kaliteli viskiler ise, yine diğer Avrupa ülkelerinden çok daha ucuz. Ancak: yukarıda sözünü ettiğim gibi, gerek ülke çıkışındaki gümrük ve taşıma sorunu, zaten fazla sayıda alma şansını ortadan kaldırıyor.
Özellikle: çok sayıda alınacak alkollü içkinin, uçak binişlerinde bagajları ağırlaştırıp fark ödemenize neden olabileceğini ve bu durumda buradan sağladığınız indirimin, bagaj farkı ödediğinizde kaybolacağını unutmamak gerek.
Kozmetik ve parfümeri ürünleri
Özellikle parfümerinin ucuz olduğu söyleniyor. Ancak, merkezdeki birçok kozmetik mağazasının ürünleri, etiket fiyatları, ülkemizdeki havaalanı fiyatlarının üzerinde. Yani, yüzde 10 indirim yapıldığında, fiyatlar, ülkemizdeki havaalanı fiyatları düzeyine geliyor.
Yine de, merkez yakınlarındaki ara sokaklarda, yüzde 25 indirim yapan kozmetik mağazaları var. Buralardan alacağınız ürünler, yüzde 25 indirim yapıldıktan sonra, karlı hale gelebiliyor. Kesinlikle, yukarıda da söylediğim gibi, hemen merkezdeki dükkanlara girip alışveriş yapmayın, unutmayın ki, merkez yakınlarındaki ara sokaklarda, çok daha uygun fiyatlar bulabilirsiniz.
Çikolatalar
Ünlü bir çikolata markasının ürünleri: havaalanında 7 Euro’dan satılırken, burada aynı ürünü 3 Euro’ya bulup satın alabilirsiniz. Ancak: elbette taşıma sorun olacaktır.
Bal
Andorra, çam ağaçları bulunan dağlarla çevrili bir yer olması nedeniyle, burada üretilen çam balı tavsiye ediliyor.
Cep telefonu
Andorra’da cep telefonları her ne kadar ucuz olsa da, garanti şartlarının uygun olmaması nedeniyle alınması önerilmiyor.
Elektronik cihazlar
Ülkede: elektronik cihazlar için: Fransa ve İspanya vatandaşlarına 2 yıl ve diğer ülke vatandaşlarına ise 1 yıllık garanti süresi tanınıyor. Fotoğraf makinası, kamera gibi cihazların fiyatları uygun. Ancak, ben yine de buradan satın almayı düşündüğünüz ürünün fiyatını, Türkiye’den gitmeden önce takip etmenizi öneririm. Çünkü: birçok ürün, aynı fiyata satılıyor.
Giysi ve ayakkabı
En iyi fiyatları ve en iyi markaları bulabilirsiniz. Ancak; yukarıda da söz ettiğim gibi, tur organizasyonu ile gittiyseniz, kesinlikle zaman sıkıntısı oluyor. Ama yine de şunu bilmekte yarar var. İspanya’da ki benzerlerini, burada, daha uygun fiyata satın alabileceğiniz giysi, ayakkabı ve çantalar bulabilirsiniz.
Markalı bir kot pantolon, 12 Euro civarında satılıyor. Özellikle, malum İspanyol tekstil sektörünün öne çıkan markalarının mağazaları burada ucuzluk yapıyorlar.
SONUÇ
Andorra: yazının bir kısmında belirttiğim gibi, gerçekten aşırı ucuz bir ülke değil. Zaten buraya ulaşım için; tur şirketine belli bir ücret ödemek zorunda kalınıyor ve daha sonra, alınacak objelerden edilecek kar ile, bu meblağ karşılansa bile, değişik bir ülke ve kültür göreyim şeklindeki düşüncelerin boş olduğu görülüyor.
Yani: Andorra’da görülebilecek tarihi veya doğal bir güzellik yok. Yaşanılacak veya izlenecek değişik bir kültür yok. Andorra: yalnızca, vergisiz olması nedeniyle ucuz olduğu söylenen bir alışveriş ülkesi. Ama: inanın bu söylenen ucuzluk, dikkati çekecek ölçülerde değil.
Özellikle: tur ile toplu gittiğinizde, verilen 4-5 saatlik mola süresi, zaten rahat alışveriş yapmanıza izin vermiyor. Dolayısı ile, kısa sürede, birçok mağazaya girip-çıkmayı düşünürken, aldığınız veya alacağınız birkaç parça ürünün fiyatında, anlamsız ve çok cüzi ucuzluk olduğunu görüp, beklentilerinizin oluşmadığını görüyorsunuz.
Özellikle: etiketlerde yazan rakamların Euro olması ve her rakamın 2 ve hatta 2.5 ile çarpılmasının gerekmesi sonucu ortaya çıkan rakamlar; hayal edilen ucuzluğu karşılamıyor.
Belki: 10.000 Euro fiyat ile, ülkemizde veya Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde satılan bir saati; burada, 7.000 veya 8.000 Euro’ya bulabilir ve satın alarak kar ettiğinizi düşünebilirsiniz. Andorra’da alışveriş düşlerken, bu prensibi unutmamalısınız.
Son bir not: tur organizasyonu ile buraya giderseniz, verilen zaman yani 4-5 saatlik zaman limiti kesinlikle yeterli gelmiyor. Bir yandan da ödenen ücret ( 60 Euro) var.
Kendi imkanlarınız ile yani otobüs veya birkaç kişi araç kiralayarak giderseniz, Andorra’da kalma süreniz ve alışveriş için ayırabileceğiniz süre daha uzun olup, belki bir şeyler bulup satın alabilecek zaman rahatlığına kavuşursunuz.
Aksi halde, tam bir koşuşturmaca, hayal kırıklığı. Kendi imkanlarınız ile gittiğinizde rehberlik ve tanıtım olmaz diye düşünenler için; yukarıdaki satırların bulunduğu bu yazının bir suret çıktısını alarak gittiğinizde, inanın hiçbir kimseye ve bilgiye ihtiyacınız kalmayacaktır.