Bu mahalle: trend mağazalar, cesur restoranlar, şık elçilikler, parklarla doludur. Şehrin bu en büyük mahallesi: özellikle yöresel lezzetleri tatmak isteyenler için sayısız seçenek sunmaktadır. Şehirdeki en cesur restoranlar “Palermo Soho” olarak bilinen yerdedir.
Palermo popüler bir yerleşim yeri olunca: 19. yüzyıl sonlarında inşa edilmiş birçok ev restore edilerek yeniden kullanılmaya başlanmıştır. Arnavut kaldırımlı sokaklarda birçok dükkan bulunmaktadır.
Mahalle ismini: 16. yüzyılda buraya gelen İtalyan göçmenlerden almıştır. 19. yüzyılda burada diktatör Juan Manuel de Rosas tarafından bir malikane inşa ettirilir. Bu döneme kadar mahalle bir kırsal alandır.
Mahalle günümüzde: 4 bölüme ayrılmıştır. Bunlar:
1. BÖLÜM-BOSQUE DE PALERMO
Rose Garden-Rosedal
Isabel Av-Infanta adresindedir.
Parkın içinde: bir göl ve çevresinde 18.000 gül bulunmaktadır. Park alanında ayrıca bazı ünlü yazarların (Alfonsina Storni, Dante Alighieri, William Shakespeare gibi) büstleri bulunur. Ayrıca: bir amfitiyatro ve şairler bahçesi bulunmaktadır. Burayı ziyaret ederseniz, özellikle insanların burada paten yaptıklarını ve bisiklete bindiklerini görebilirsiniz.
Buenos Aires Hayvanat Bahçesi-Zoo
Avenida Las Heras ve Sarmiento adresindedir.
1874 yılında Cumhurbaşkanı Sarmiento tarafından kurulan ve 1990 yılında özelleştirilen bu hayvanat bahçesi, dünyanın en iyi korunmuş hayvanat bahçelerinden biri olarak bilinmektedir. Dünyanın ikinci en çok ziyaret edilen hayvanat bahçesi olarak bilinir.
Buradaki 18 dönümlük arazide: 350 farklı türden: memeliler, sürüngenler ve kuşlardan oluşan toplam 2500 hayvan bulunmaktadır. Akvaryum, sürüngen evi, yarasalar evi ve bir subtropikal orman standı ve deniz canlılarının (deniz aslanları, penguenler, köpek balıkları ve tropikal balıklar) bulunduğu alan vardır.
Buranın en özel tarafı: hayvanların sırlarını keşfetmek ve onların alışkanlıklarını görmek için gece turları düzenleniyor olmasıdır. Hayvanat bahçesinde hayvanların kaldıkları yerlerin mimari özellikleri de ilgi çekmektedir ve bu yerler dünya üzerinde ünlü mimari yerlerin benzerleridir. Örneğin: Roma’da Titus zafer kemeri bir üreme yeridir. Filler sarayı: Mumbai Tanrıça Nimaschi Tapınağının benzeridir. Ayrıca: yine Roma’daki 16 korint sütunlu Vesta Tapınağı görülür.
Botanik Bahçesi-Jardin Botanico Carlos Thays
Santa Fe ve Las Heras Avenida adresindedir.
Palermo sokakları arasında sıkışmış, saklı cennet olan burada Arjantin’in çeşitli yerlerinden ve diğer kıtalardan getirilen bitki türleri bulunmaktadır. 1898 yılında açılan botanik bahçesi, 1891 yılında Fransız peyzaj mimarı Carlos Thays tarafından tasarlanmıştır.
Bu 8000 bitki türü yaklaşık 7 hektardan fazla alana yayılmıştır. Bitkiler: Asya, Afrika, Okyanusya, Avrupa ve Amerika gibi farklı ortamlarda yetiştirilmektedir. Bir organik sebze bahçesi: çocuklara sağlıklı beslenme alışkanlıklarını öğretmeyi amaçlamaktadır.
Bu alanda ayrıca: bir botanik kütüphanesi, üç bahçe, herbaryum, beş sera, İngiliz tarzı bir konak ve 1900 yılında Paris’teki Exposition Universelle de ödüllendirilen heykeller bulunmaktadır. Bitkilerden özellikle dikkat çekenler şunlardır: salta sedir, ibira-puita chicha, kırmızı quebracho, karnaval ve ağuaribay.
Japon Bahçesi-Jardin Japones
Casares ve Adolfo Berro adresindedir.
Japon bahçesi, Palermo mahallesinde şehrin en sakin ve rahatlatıcı yerlerinden birisi olarak bilinir.
1977 yılında peyzaj mühendisi Yasuo Inomata tarafından tasarlanan bu bahçe, 1967 yılında Japon imparatoru Akihito ve eşi Michiko tarafından açılmıştır.
Bahçedeki tüm elemanlar, denge ve uyum içindedir. Özellikle: bonsai’ler ilgi çekmektedir.
Bitki türlerinin çeşitliliği, sazan balıkları, bir ada ve birkaç kemerli ahşap köprü ile Japon kültürüne ait heykeller bulunur.
Parkta ayrıca: bir kültür merkezi, bir Japon mutfağı restoranı ve Japon el sanatları satılan bir dükkan ve bonsai bitkisi ve yiyecek satın alabileceğiniz bir yer bulunmaktadır.
Galileo Galilei Planetarium-Planetario Galileo
Roldan ve Sarmiento Avenue adresindedir.
Planetarium: mahallenin ana merkezindedir. Bina 5 katlıdır. 1962-1966 yılları arasında inşa edilmiştir. Kuzey Arjantin meteorlarının bir koleksiyonu buradadır.
Binanın hemen yanındaki göl kıyısında birkaç heykel bulunmaktadır. Bu heykeller İtalyan Nicholas A.Ferrari tarafından yapılmıştır ve Polonyalı bilgin ve ünlü uzay bilimci Nicolaus Copernicus’a aittir. Bu park alanının bir hikayesi daha vardır.
Buenos Aires kriket kulübü, 29 Haziran 1867 tarihinde, İngiliz savaş gemisi karşılığında, savaş gemisi mürettebatı ile kriket maçı yapmışlardır.
Evet planetarium içinde diğerlerinde olduğu gibi gösteri düzenleniyor. Gösteri yapılan salondaki koltuklar; 360 derecelik kubbede, projeksiyon odasından yapılan gösteriyi izlemek için ziyaretçileri uygun konuma getirecek şekilde yatmaktadır.
Evet, projektör 20 metre çapındaki kubbede: yıldızlar, gezegenler ve evrenin uydularına ait mükemmel bir belgesel film gösteriyor. Günde iki kez gösteri düzenleniyor. 2012 yılında yapılan restorasyonda yeni projeksiyon sistemi, ses sistemi ve titreşimli koltuklar yerleştirilmiştir.
2. BÖLÜM-CHİCO
Mahallenin bu bölümü: kavisli ve düzensiz sokakları, bol yeşil alanları ile bilinir ve özellikle 1912 yılında mimar Carlos Thays tarafından tasarlanmış botanik bahçesi ilgi çeker. Öte yandan burası “Büyükelçilikler Mahallesi” olarak da bilinir. Modern binalar ve çok eski evler bir aradadır.
MALBA-Latin Amerika Sanatı Müzesi
Figueroa Alcorta Av adresindedir.
Bu müze şehrin kültürel hayatının temel taşlarından birisidir. Müzenin merkezinde, birinci kattaki galerilerde 19. ve 20. yüzyıllardaki Latin Amerika sanatı eserlerinden oluşan işadamı ve müzenin kurucusu Eduardo Constantini koleksiyonu bulunmaktadır. 2000 yılında açılmıştır.
Koleksiyonda özellikle Latin Amerikalı Diego Rivera ve Xuil gibi sanatçıların avant-garde deneyimleri bulunmaktadır.
Paseo Alcorta
Salguero ve Figueroa Alcorta Avenue adresindedir.
Bu 4 katlı binada: en iyi Arjantin moda trentleri ve parfümler ile dekoratif öğeler satışa sunulmaktadır. Yapı 100.000 metre karelik alanı kapsamaktadır. Özellikle etnik restoranlar da çok popülerdir.
Museo Evita
Lafinur adresindedir.
Evita olarak bilinen “Eva Duarte de Peron”: popülist başkan Juan Domingo Peron’un eşidir. O, özellikle zamanında işçi sınıfı tarafından çok sevilmiştir. Bu müze: Evita için düzenlenmiştir. Burada eski bir konağın ev sahipliği yaptığı müzede: özellikle sosyal yardım programları ve kadınlara oy hakkı gibi konularda onun rolü açıklanmaktadır. Müzede ayrıca: bir kafe, restoran ve hediyelik eşya dükkanı bulunmaktadır.
San Sebastian Bowman Anıtı
Bu anıt: Arjantinli heykeltıraş Alberto Lagos çalışmasıdır ve F.Alcorta ve Castilla Avenue arasındadır. Anıtta: bir okçu: San Sebastian işkencelere katlandıktan sonra, tövbe biçimi olarak onu yani yayı kırmaya çalışıyor.
Enstitü Sanmartiniano
Enstitü: 1933 yılında kurulan ve General San Martin’in yaşadığı evin bir kopyasıdır.
Victoria Ocampo House
Victoria Ocampo: 7 Nisan 1890 tarihinde Buenos Aires şehrinde doğmuştur. Arjantinliler tarafından tanınır. Bu güzel kız: ailesiyle birlikte Fransa’da yaşamış ve Avrupa kültürü, bilgi ve eğitimi almış biri olarak 20. yüzyılda Arjantin kültürü ve toplumunu temsil etmiştir. Kendisi Buenos Aires şehrinde 1929 yılında günümüzde müze haline getirilen bu evde yaşamıştır.
3.BÖLÜM-PARQUE LAS HERAS
Parque Las Heras
Las Heras ve Coronel Diaz Avenue adresindedir.
Bu büyük ağaçlık park alanı: spor ve piknik yapanlar tarafından doldurulmaktadır. Sıcak yaz aylarında özellikle burada çimlerin üzerinde bikini ile güneşlenen insanları görebilirsiniz.
Alto Palermo AVM
Santa Fe Avenue adresindedir.
1990 yılında açılan “Alto Palermo” şehrin en büyük ve en çeşitli alışveriş merkezlerinden birisidir. Burada büyük bir food court, iki sinema ve bir spor tesisi bulunmaktadır. Bunun hemen yanında, şehrin moda ürünlerinin satışının yapıldığı “Bulmes Beruti” bulunur.
Boulevard Charcas
Coronel Diaz ve Salguero arasındadır.
Bu cadde: keşfetmeye değer bir yer olarak önem kazanmaktadır. Caddede: “Guadalupe” kilisesi, Villa Freud denilen psikologların ofisleri ve özellikle kahve içebileceğiniz güzel yerler bulunmaktadır.
4. BÖLÜM-VİEJO
Soho
Mitico yani “Plaza Cortazar” merkezindedir.
Burası şehrin tasarım merkezidir. Burada: genç tasarımcıların kreasyonlarını sergiledikleri, çok şık alışveriş seçenekleri olan bir yerdir. Mahallenin bu bölümünde, modern barlar ve restoranlarla dolu Honduras Avenue caddesi ilgi çeker ve özellikle gece ve gündüz çok canlıdır.
Ayrıca “Placita Serrano” olarak bilinen “Plaza Julio Cortazar” bu bölgenin merkezidir. Hafta sonları, küçük zanaatkarlar, burada tezgahlarda el sanatı ürünlerini satarlar. Bu küçük fuarı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Jorge Luis Borges
Bu evde: ünlü yazar Viejo çocukluk dönemini geçirmiştir. Ev: Buenos Aires Aires Vakfı tarafından restore edilmiştir ve gezilebilmektedir.
Hollywood
Palermo Soho ve Palermo Hollywood arasındaki demiryolu sınırdır. Burada çeşitli stüdyolar ve televizyon üreticileri, film ve radyolar bulunmaktadır. Ayrıca, yine bu bölgede: çeşitli restoranlar ve özellikle Japon bölgesel mutfağı, Vietnam barları bulunmaktadır. Restoranlarda: Akdeniz, Peru, İskandinav yemek kültürleri ürünleri ağırlıktadır. Burası özellikle geceleri çok canlıdır. Birçok genç: restoranlar, barlar ve gece kulüplerini doldururlar.
BÖLGEDE GEZİLECEK DİĞER YERLER
Hipodrom
Lıberator Av adresindedir.
Palermo ormanları yanında bulunan şehir hipodromu: 1876 yılında açılmış ve 1883 yılında Carlos Pellegrini tarafından kurulan Jokey Kulübü tarafından işletilmektedir. Hipodrom: 20. yüzyılın başlarında Fransız mimar Louis Faure-Dujarriç tarafından genişletilmiştir. Ana kumlu parkur uzunluğu 2500 metredir. Özellikle: 1930-1940 ve 1950’li yıllarda şehirde at yarışı büyük bir tutku iken, zamanla ilgi azalmış da olsa günümüzde yarışlar devam etmektedir. Hipodromun en ünlü ziyaretçisi efsanevi Carlos Gardel imiş. Ünlü şarkıcı Gardel: ünlü Uruguaylı jokey Leguisamo Irenaeus tarafından binilen “Aylak” isimli atın sahibiymiş.
Kutsal Topraklar-Costanera Norte
Rafael Av-Costanera adresindedir.
Bu tema parkı: İsa’nın doğumundan, çarmıha gerilişine kadar çeşitli ve değişik evreleri yansıtmaktadır. 7 hektarlık alanda bulunan parkta: 2000 yıl önce Kudüs şehrinin dev bir modeli bulunuyor. Ayrıca parkta: Hıristiyanlar, Yahudiler, Romalılar ve Araplar gibi şehirde yaşayan farklı kültürler temsil edilmektedir.
Evet temalı parkta temsil edilen olaylar şunlardır: Diriliş, Son Akşam Yemeği, Via Crucis, Yaratılış, Virgin ve Azizler, Ağlama Duvarı ve bir Roma mağara tapınağı.
Parkın içinde: Kudüs sakinlerini oynayan çok sayıda aktör, geleneksel kıyafetleri giymiş olarak bulunurlar. Ayrıca müzikal performanslar sergilenmektedir. Yusuf’un marangozluk ve kukla bölümünde: çocuklar için döner atlıkarınca bulunmaktadır. Ayrıca yine park alanı içinde: üç restoran bulunur.
Balıkçılık Kulübü
Burası: denize doğru uzanan 50 metrelik bir iskele üzerinde, kaleye benzer bir yapıdır ve bu geleneksel balıkçılık kulübünün günümüzde 2000 üyesi olduğu söyleniyor. Kulübün bulunduğu bu bina: 1903 yılı yapımıdır ve “National Historic Landmark” yani ulusal tarihi yer ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Binanın içinde: klasik tarzda döşenmiş geniş bir oturma salonu bulunur. Ayrıca: kapsamlı bir kütüphane, tarihi bir müze ve bir akvaryum bulunuyor. Ayrıca: yetişkinler ve çocuklar için eğlenceli aktiviteler düzenlenen bir balıkçılık okulu bulunuyor.
Museo de Artes Plasticas Eruardo Sivori-Eduardo Sivori Sanat Müzesi
Infanta Isabel Av adresindedir.
Bu müze “Parque Tres de Febrero” parkındadır. Müze: 19. ve 20. yüzyıl Arjantin sanatına odaklıdır. Müzede eserleri bulunan yerel usta sanatçılar: Emilio Petorutti, Lino Eneo Spilimbergo, Antonio Berni, Sivori.
Müzenin gölgeli heykel bahçesi de mükemmel kombinasyonu ile dikkati çeker.
Parque De La Memoria
Costanera Notre Rafael Obligado adresindedir.
Bu abide: 1969-1983 yılları arasında 30.000 sivilin yasadışı yollarda, gözaltında işkence ve askeri diktatörlük dönemdeki operasyonlarda kaybolması üzerine inşa edilmiştir. Ülkenin bu ilk anıt parkı 35 dönümlük arazide kurulmuştur.
Şehir: İtalyan şehirleri arasında, beşinci büyük şehirdir. Aynı zamanda Sicilya adasının başkentidir.
Palermo: adanın başkentidir. Doğu bölümünde “Monte Alfano” ve “Monte Pellegrino” dağlarının eteklerine yaslanmıştır. Adanın kuzeybatı kısmında konuşlanmıştır.
Şehir: 2800 yıllık geçmiş tarihi süreçte, zengin tarihi, kültürel ve mimari değerlere sahiptir. İlk olarak, Phoenicia’lılar tarafından kurulmuş, daha sonra Yunanlılar zamanında ise, “Panormus” olarak bilinmiştir. Takip eden süreçte, Roma egemenliği ve daha sonra ise, Bizans imparatorluğunun bir parçasıdır. Bu arada, kısa bir dönem Arap egemenliği görülür. Norman istilası sonrasında ise, 1130-1816 yılları arasındaki uzun süreçte, Sicilya krallığının başkenti olmuştur.
Şehir: tarihi süreç içinde, Sicilya adasına hakim olmuş birçok kültürün geride bıraktığı inanılmaz kültür zenginliğine sahiptir.
Şehrin eski bölümü: çoğunlukla Arap hakimiyeti sırasında inşa edilmiştir. Ancak, yine bu bölüm II. Dünya Savaşı sırasında birçok kez bombalanmıştır. Yakın geçmişte restore edilen bu bölüm: günümüzde kültür ve sanat için ayrılmış önemli bir merkez haline gelmiştir. Kültür Festivali “Kals’art” her yıl, burada yapılmaktadır.
Burada: denize girmeyi düşünürseniz: denizdeki kirliliğin üst düzeyde olduğunu unutmamak gerekir. Yalnızca, ünlü “Mondello” plajı, yüzmek için uygun olabilir. Ancak, buralara gelip te, yüzmek isteyenlere, şehrin 100 km. batısındaki “Sen Riserve dello Zingaro” doğal koruma alanındaki veya “San Vito lo Capo” bölgesindeki Karayip tarzı plajları önerebilirim.
Şehri ziyaret etmek için en iyi zaman: henüz çok sıcakların başlamadığı ilkbahar ve sonbahar mevsimleridir. Kışın, sıcaklıklar nadiren 10 derecenin altına iner. Yani, genellikle çok soğuk bir kış dönemi yaşanmaz.
GEZİLECEK YERLER
Palermo şehrinin tarihi bölümünü yürüyerek gezmenizi öneririm. Ama, yürümeyi tercih etmeyenler için, şehir merkezindeki tarihi yerleri gezdiren “Tur otobüsleri” ni tercih edebilirsiniz. Bu otobüsler: Piazza Castelnova meydanından hareket ederler.
Piazza Politeama
Burası, şehrin en hareketli ve canlı meydanıdır. Yılbaşı etkinlikleri de şehirdeki bu meydanda yapılır.
Meydanda: bir tiyatro binası, heykeller, restoranlar ve büfeler bulunmaktadır. Meydana ulaşan caddeler üzerinde ve caddeler üzerindeki ara sokaklarda: alışveriş yapabileceğiniz yüzlerce mağaza ve dükkan bulunur. Ayrıca, yine bu bölgede birçok kafe ve restoran bulunuyor. Hatta: İtalya’nın ünlü mağazalar zinciri “Rinascente” nin şubesi, yine bu meydana gelen cadde üzerinde bulunuyor.
Politeama Garibaldi Teatro
Yapı: Neo-klasik tarzda: 1867-1874 yılları arasında yapılmıştır. Açılışı: Vincenzo Bellini’nin “Capuleti ei Montecchi” operası sergilenerek yapılmıştır. Garibaldi’nin ölümünden sonra, ismi bu tiyatroya verilmiştir.
Tiyatroda
Günümüzde “Sicilya Senfoni Orkestrası” klasik müzik konserleri veriyor. İlginizi çekerse, burada bir konser izleyebilirsiniz. Yapıyı ziyarete gittiğinizde, özellikle: ön cephenin hemen üstündeki “bronz atları” görmenizi öneririm. Bunlar “Benedetto Civiletti” tarafından yapılmıştır.
Galleria d’Arte Moderna
1910 yılında, Tiyatro Politeama’nın fuayesi ile Modern Sanat Empedocle Restivo arasındaki galeride kurulmuştur. Burası: 15’nci yüzyılda, bir özel konut, 17’nci yüzyılda ise manastır olarak kullanılmıştır. İlk olarak, biraz önce de söylediğim gibi, 1480 yılında, Katalan tüccar Gaspar Bonet tarafından inşa ettirilmiştir. 16’ncı yüzyılda ise, buraya Cizvitler yerleşirler ve 1618 yılında, satışı yapılır. 17’nci yüzyılda manastıra dönüştürülür.
18’nci yüzyıldaki depremde konut hasar görür ve 19’ncu yüzyılda finansal zorluklar nedeniyle, yapıda çeşitli değişiklikler gerçekleştirilir.
Müzede bulunan daimi koleksiyonda: 176 resim ve 38 heykel bulunmaktadır. Özellikle: İtalya’nın en iyi modern sanatını temsil eden parçaların bulunması, müzeye ilgiyi arttırmaktadır.
Zemin katta: Neoklasizm ve Romantizm arasındaki döneme ait: portreler, tarih ve mitolojik resimler, Sicilya’nın tarihini görüntüleyen tablolar bulunur.
Birinci katta: 19 ve 20’nci yüzyılın estetiğine ait resimler, Akdeniz manzaraları ve doğallık ifade eden resimler sergileniyor.
İkinci katta: Sembolizm ve Modernizm dönemlerine ait, Sicilyalı ve İtalyan ressamların eserleri sergileniyor.
Theatro Massimo
1860 yılında, Sicilya’da birleşik krallık kurulunca Palermo şehri, adanın idari başkenti olmuştur. Bundan sonra, takip eden süreçte ise, burada: ekonomik ve endüstriyel yeni yatırımlar görülür. Şehrin, nüfusu hızla artar, inşaat patlaması yaşanır ve şehrin kuzeybatı bölümünde “Citta Nuova” denilen alanda, eski tarihi merkezin sınırları ötesine doğru genişleme görülür. Yeni kamu binaları ve büyük evler yapılır.
Bu dönemde: bölgeye “Liberty” tarzında yeni bir opera binası yani “Teatro Massimo” yapılır. Bu yapı: şehrin yenilenmesinin odak sembolü haline gelir. 1874 yılında “Gian Battista Basile” tarafından tasarlanarak inşaata başlanır, 1882-1890 yılları arasında durgunluk yaşanır ve 1897 yılında tamamlanır.
Büyük klasik cephesinde “Piazza Guiseppe Verdi” hakimdir. Zaten, 1897 yılında, Verdi’nin “Falstaff” denilen eseri sergilenerek açılır. Yüzey alanı, 7730 metrekaredir.
1974 yılına gelindiğinde ise, binada restorasyona başlanır ve çalışmaları bitirilerek, 1999 yılında yeniden sahneler açılır. Restorasyonun bu kadar uzun sürmesinin nedeni, pahalı maliyetlerdir.
Evet: bu opera binası, Avrupa’nın en büyük opera tiyatrolarından birisidir ve Palermo şehrinin en önemli binasıdır. 7 katlı eğimli bir sahne çevresinde yükselen, tipik at nalı tarzındadır ve 1350 seyirci kapasitelidir.
Burayı gezmek isterseniz, rehberli bir tura katılabilirsiniz. Bu turda: özellikle, muhteşem bir akustiğe sahip “Echo odası” gezdirilir. Oda ve alkış merkezinde, stant ve kulaklıklar ile, şelale gibi çıkan bir ses duyulur. Bu inanılmaz akustik, binanın en büyük özelliklerinin başında gelmektedir.
Evet, Garibaldi Tiyatrosu haricinde, cadde üzerinde, Avrupa’nın en büyük ve ünlü tiyatrolarından biri olan bu yapıyı görmelisiniz. Çevresinde gezerken, Giusto Liva tarafından yapılan ünlü besteci Verdi’nin büstlerini görebilirsiniz.
Piazza dei Quattro Canti (Piazza Vigliena)
Burası Palermo şehrinin merkezidir ve 4 ana yol, burada kesişmektedir. Şehir planlamacılar tarafından, İspanyol işgal döneminde, 1608 yılında şehir planlayıcıları tarafından, şehrin trafiğinin düzenlenmesine yardımcı olmak için ilk olarak düzenlenmiştir. Palermo şehrinin: anıtları, sanatsal kiliseleri, tarihi ve turistik yerlerinden birçoğu, buraya yürüme mesafesindedir.
Günümüzde ise, yalnızca iki yol (Corso Vittorio Emmanuele ve Via Maqueda) burada kesişiyor. Önemli bir kavşak olduğu için; bu dar yollarda çok sayıda otomobil görmek mümkündür.
Kavşağın her cephesinde: dört bina bulunmaktadır ve bunlar, mimar Giulio Kement tarafından tasarlanmış, barok heykellerle kaplı, üç seviyeli cephelere sahiptirler. Bu cephelerde: dekorasyon figürleri bulunmaktadır.
Zemin seviyesinde: dört mevsimi temsil eden çeşmeler bulunur. Çeşmelerin üstünde: dört İspanya kralı (V. Charles Philip II, Philip III ve Phalip IV) ve onların üstünde rivayete göre Palermo şehrinde doğmuş dört aziz (St.Ninfa, St. Ciristina, St Oliva, St. Agata) büstü bulunur. Yapıldıkları dönemde inci renkli olan bu heykeller, aradan geçen süredeki duman ve is nedeniyle, günümüzde kirli gri renktedirler.
Evet, burayı ziyaret etmek isterseniz, buradaki muhteşem yoğun trafiğe takılmamak için, sabahın erken saatlerinde gitmenizi öneririm.
Corso Vittorio Emanuelle Caddesi
Quattro Canti meydanının ortasından geçer ve bir tarafı kara, diğer tarafı ise denize kadar uzanır. Ancak: her iki tarafında da, birer şehir kapısı bulunur. Evet: şehirdeki birçok tarihi bina, bu cadde üzerinde sıralanmıştır. Bu tarihi binaların bir bölümü onarılmış, ancak büyük bir bölümü de, harap halde bulunur ve ara sokaklarda da bu tür tarihi binalar görülür.
Caddenin kara tarafındaki bölümünde “Piazza della Vittoria” meydanı bulunur.
Piazza della Vittoria
Bu meydan: şehrin tarihi sürecinde, Roma, Arap ve Norman dönemlerinden bu yana: idari, siyasi ve askeri bir merkez olmuştur. 16’ncı yüzyılda yapılan meydan, 1900’lü yılların başlarında: park olmuş ve çevresinde önemli eserler yapılmıştır. Özellikle: Villa Bonnanno çevresinde, palmiye ağaçları muhteşem bir güzellik yaratmaktadır.
Burada bulunan Roma dönemi evlerinden ele geçirilen Roma mozaikleri: Museo Archeologico Regionale’ye taşınmıştır.
Duomo-Palermo Katedrali
Katedral: Plazzo dei Normani civarında, Corso Vitorio Emanuele caddesi üzerindedir. Giriş ücretlidir, giriş ücreti olarak 5 Euro ödenir, ayrıca kılık-kıyafete dikkat etmek gerekiyor, şort ve kolsuz giysi ile girilmiyor.
Şehrin katedrali, 12’nci yüzyılda, burada inşa edilmeye başlanmıştır. Aslında: katedralin yapıldığı alanda, önce bazilika, sonra cami bulunuyormuş. Katedral, bu caminin üzerine, 1179-1185 yılları arasında inşa edilmiş ve daha sonraki dönemlerde ise, defalarca yenilenmiş ve genişletilmiştir. Yapının dışı değil, aslında içi bayağı ilginçtir.
Katedral: Palermo tarihinin farklı dönemlerini yansıtan, farklı mimari tarzların sergilendiği bir yapıdır. 1781 yılında restorasyon yapılmıştır. Çini küçük kiremitli kubbeleri, pencereleri, 12’nci yüzyılda eklenen saat kulesi, Gotik kuleleri ile ilgi çeker. Ana portal yani giriş yolu: 1400’lü yıllarda yapılmıştır. Kapının solundaki sütunun ortasındaki bir plakette: Arapça “Kur-an” dan bir sure bulunmaktadır. Bu sütunun, burada daha önce bulunan caminin bir parçası olduğu kesidir.
Normanlar, adayı ele geçirince, Palermo başpiskoposu: Müslüman camisinin yerine, görkemli bir katedral yapılmasını ister ve bunun üzerine, bu katedral, eski bir caminin yerine: 1185 yılında, Norman Kral William II tarafından yaptırılır.
Ana girişin solunda, 2 tane şapel bulunmaktadır. Burada: kraliyet üyelerinin, imparatorların ve eşlerinin mezarları bulunuyor. Sicilya’nın ilk kralı olan Roger II ve kızı Constance de Hauteville’nin mezarları da buradadır.
Katedralin diğer ilginç bir özelliği de
“meridyen hattı” bulunmasıdır. Bu en merak edilen özellik: iç mekanda, zemin boyunca eşit aralıklı Zodyak işaretleriyle, zemine çapraz kazınmış bir bronz çizgidir. Bu bir takvimdir. Çünkü: katedralin 18’nci yüzyıldan kalan kubbesinden: bir delikten gelen güneş ışığı, meridyen hattı üzerinde öğlen parlar ve zeminde 22 metrelik bir uzun çizgi oluşur. Bu durum: 1801 yılında, rahip ve matematikçi Guiseppe Piazzi tarafından yapılmıştır.
Bahçesinde çeşitli heykeller bulunur. Yapının tarihi geçmişini anlamak için, çevresini dolaşarak incelemenizi öneririm. İç mekanda: Sicilya krallarının mezarları bulunuyor. Mezarlar: kilisenin revak girişi yakınında bulunan yan şapeldedir. Burada, Sicilya kralları yanında bir de Alman imparatorunun mezarı bulunmaktadır. Çünkü: Henry VI Holenstaufen, Sicilya kralı olmasının yanında, aynı zamanda Almanların da imparatorudur.
Katedralin hazinesi yani dini nesnelerin toplandığı bir de küçük müzesi bulunmaktadır. Burada: el yazmaları, kadehler, haçlar, Bizans döneminden kalma emaye eşyalar, metal simgeleri süslenmiş altın takılar bulunur. Kraliçenin çeşitli mücevherli yüzükleri de görülür. Müzenin en etkileyici objesi ise bir taçtır. Kral Frederick II’nin eşi Kraliçe Constance Crown tarafından kullanılan bu taç: saray atölyelerinde, Bizans-Arap ve Batı öğeleri birleştirilerek, 12’nci yüzyıl maden sanatı ile sanatkarlar tarafından yapılmıştır. Burada: kraliyet elbiselerine ait parçalar da görülür.
Katedrali ziyaret ettikten sonra: hemen arka bölümde bulunan ve adanın en önemli pazarlarından biri olan, Pazar yerini de gezmenizi öneririm. Son bir not, katedral içinde, fotoğraf çekmek yasaktır, ama ülkemizden gidenler bu kurala pek aldırış etmeye niyetli olmazlar, yalnız unutmayın katedral görevlileri, fotoğraf çekmeye yeltenenlere büyük hiddetle bağırıp çağırıyorlar.
San Giovanni Delgi Eremiti Church
Meydanda, Normanni Sarayının yan tarafındadır. Norman dönemi kilisesidir. Ancak, İslam mimarisinin özellikleri de görülür. Bu özellikler: kubbeler, köşe kemerleri ve işlemeli pencerelerde hissedilir.
Yapının kırmızı kubbesi süslemeleriyle dikkati çeker. İç avlusunda ise, çeşitli ağaç ve bitkiler görülür. Yine, burada da Arap-Normal sanatının incelikleri görülmektedir. Evet, burası eski bir caminin kiliseye dönüştürüldüğü bir yerdir.
Caddenin deniz tarafında bir başka meydan bulunuyor.
Piazza Marina
Piazza Marina ve çevresi, Palermo şehrinin en ilginç parçalarından birisidir. 1861-1864 yılları arasında, mimar Giovanni Battista Flippo tarafından tasarlanmıştır.
Meydan: Corso Vittorio Emanuele caddesinin denize ulaşan sonudur. Yani, meydan denize sıfır konumdadır. Meydan: özellikle Engizisyon döneminde birçok infazın yapıldığı yer olarak hatırlanır. Ayrıca, yine tarihi süreç içinde, burada düğünler ve zafer kutlamaları yapılmıştır.
Burada: taş döşeli sokaklar, barok mimari tarzda yükselen soylu ailelerin konutları ve antik saraylar bulunur. Ayrıca: birçok kafe ve restoran yanında, bir de güzel bahçe bulunuyor. Eski şehrin merkezi burasıdır. Yalnız binaların büyük çoğunluğu II. Dünya savaşındaki bombardımandan etkilenmiş, daha sonraki süreçte buraya yoksul aileler yerleşmiştir.
Cumartesi ve Pazar günleri burada, antika pazarı kuruluyor. Meydanda bulunan yapılar arasında ilgi çekenler şunlardır: Palazzo Steri Chiaramonte, Palaza Denti Fatta, Palazzo Notarbartolo Greeco, Santa Maria dei Miracoli’dir.
Plazzo Steri-Plazzo Chiaramonte
Piazza Marina meydanının kuzeyindedir. Burası: Ortaçağ döneminden kalma, soylu aileler tarafından yaygın olarak kullanılan bir saray türüdür. 1307 yılında inşa edilen sarayın büyüleyici bir geçmişi bulunmaktadır. Yapıldıktan sonra, bir süre İspanyol valinin ikametgahı olarak kullanılmış, daha sonra ise, 1601 yılında, İspanyol Engizisyon kurumunun merkezi olmuştur. Bunun sonucunda: Piazza Marina meydanında, pek çok infaz gerçekleştirilmiştir. Günümüzde burası, Palermo Üniversitesi Rektörlüğü ofisleri olarak kullanılmaktadır.
Piazza Magione
Bu bölge, II. Dünya savaşında tamamen bombalanmış ve daha sonra Amerikan ve İtalyan hükümetlerinin verdiği fonlarla yeniden yapılmıştır. 1960 yılında ise, bütün alan, bir otopark alanı haline gelmiş ve bombalanan binaların duvarları kalmıştır. Sonuçta, yerel yönetim, 1990 yılında araziyi satın alır ve ağaçlar dikilerek yeşillendirilir. Şimdi, burada çocuk oyun alanları ve özellikle yaz aylarında konserler düzenlenmektedir.
San Francesco d’Assisi Bazilikası
Burası, tam bir ortaçağ kilisesidir. Arap-Norman mimari özelliklerini taşımaktadır. 1255 yılında yapılmaya başlanmış ve 1305 yılında tamamlanmıştır. Kilisede, sık sık konserler düzenlenmektedir.
Garibaldi Bahçeleri
Park içindeki en ilginç özelliklerin başında, egzotik bitkilerin bulunmasıdır. Hatta, bu bitkilerden bazıları, İtalya’nın en büyüğü olarak dikkati çeker.
Museo Internazionale dele Marionette-Kukla Müzesi
Meydanın hemen ilerisinde, “Via Butera” caddesi üzerinde ve 1975 yılında kurulmuştur.
Müze hakkında bilgi vermeden önce “Kutla Tiyatrosu” hakkında bir şeyler söylemek istiyorum. Kukla Tiyatrosu: Güney İtalya’nın geleneksel kültürüdür ve üç farklı gelenekle yürütülmektedir ki, bunlar: Palermo, Katanya ve Napoli’dir. Palermo kuklaları: 80 cm. boyunda ve belden ve dizden manevra yaparlar. Katanya kuklaları: 120 cm. boyunda, Napoli kuklaları ise, 100 cm boyundadır. Konular: epik şövalye edebiyatına göre seçilir. Geleneksel repertuara: azizler, haydutlar, tarihsel olaylar ve Shakespeare oyunları hikayeleri de dahildir.
Evet, gelelim müze hakkında bilgi vermeye. Bu müze: dünyanın en ünlü kukla müzelerinden birisidir. Müzenin koleksiyonunda 3500 parça bulunmaktadır. Ama, ilginçtir, bu kadar büyük bir koleksiyon içinde, Türk kültürünün en büyük kuklaları olan, gölge oyunu kahramanları “Hacıvat” ve “Karagöz” bulunmuyor.
Geleneksel kuklalar yanında modern kuklalara da yer verilmiştir. Sicilya kuklaları olarak: genellikle şövalyeler, prensesler, ejderhalar ve Hıristiyanlık çevresinde toplanmaktadır.
Ama, biraz önce de söylediğim gibi, yalnızca Sicilya kuklaları değil, dünyanın birçok yerinden getirilen kuklalar sergileniyor. Bunlar: Mali, Nijer, Japonya, Tayland, Vietnam, Fransız kuklalarıdır. Müzenin en seçkin kukla eserleri: 1800’lerde kullanılan “Gaspare” ve “Canino” isimli tiyatro kuklalarıdır. Müze; 2001 yılında, UNESCO listesine eklenerek koruma altına alınmıştır.
Palazzo Abatellis
Meydana yakın “Via Alloro” caddesi üzerindedir. Yapı: 14’ncü yüzyılda özel bir konut olarak yapılmıştır. Ada üzerindeki Katalan-Gotik mimarisinin en güzel örneklerinden birisidir.
Günümüzde “Sicilya Bölgesel Galerisi” olarak kullanılmaktadır. 1866 yılında kurulan bu galeride: Ortaçağ’dan günümüze kadar olan döneme ait birçok resim ve heykel sergilenmektedir. Ayrıca: dini el yazmaları görülür. Kiliseler kapatıldığında, en iyi sanat eserleri buraya taşınmıştır.
Zemin katta: 12’nci yüzyıl ahşap eserleri, 14 ve 17’nci yüzyıllar arasına tarihlenen ahşap tavan boyalı paneller ve resimler sergilenmektedir.
Birinci katta: müzenin en önemli eseri olan Antonello da Messina yani İtalyanın 15’nci yüzyıl en iyi Rönesans ressamı tarafından yapılan “Müjde” isimli tablo görülür.
Ayrıca: yine buranın en önemli eseri “ölüm duvarı” isimli, veba salgını sonrası yapılan resimdir. 1466 yılına tarihlenen eserin ismi “Ölüm Triumph” freskidir. Sarayın bütün bir salonu: ölümü çeşitli şekillerde anlatacak şekilde resmedilmiştir. Resimde verilmek istenen mesaj “ölüm hem yoksul hem de zengin hepimiz için geliyor” Ne yazık ki: bu muhteşem fresk: taşınabilmesi için dört parçaya bölünmüş ve nispeten hasar görmüştür.
La Cala-Old Port
Marina meydanı yakınındaki, bu liman, 16’ncı yüzyıla kadar şehrin ana limanı olarak kullanılmıştır. Geçmişte büyük öneme sahip ve 1567 yılında yapılan bu liman: daha kuzeyde, yeni ve büyük limanın yapılmasıyla, kullanılmamaya başlanmıştır. Yeni yapılan Palermo Limanı: son derece işlektir ve liman girişinde, şehre gelenleri “Bronz Kadın Heykeli” karşılamaktadır.
Evet: Corso Vittirio Emanuel caddesinden yürürken, buraya, yani ikiz kulelerin bulunduğu limanın doğu ucuna ulaşırsınız. Bu geçit: 1582-1637 yılları arasında kurulmuş, ancak II.Dünya Savaşında bombalanarak tahrip edilmiştir.
La Cala güneyindeki rıhtım üzerinde yürüyüş yapabilirsiniz. Günümüzde, bu liman: muhteşem yatlar ve otopark alanı olarak halen kullanılmaktadır. Avrupa’nın birçok bölgesinden gelen zenginlere ait yatlar, buraya demirlemektedirler.
Santa Maria kilisesi
Hemen ikiz kulelerin yanında, kapının dibindedir. Gotik-Katalan mimari özellikler gösterir. Kilise: zincirli kilise olarak da bilinir. Çünkü: liman girişini kapatmak için, kilise tarafında bağlı olan zincir çekilmekteymiş. Başka anlatılan bir efsaneye göre ise: burada tutuklu mahkumlardan bir kısmı, zincirlerini gevşetmesi için, dua ederler ve mucize gerçekleşir, duaları kabul olur, zincirleri gevşer ve kaçarlar.
Piazza Del Parlamento
Porta Nuova
Corso Vittorio Emanuelle üzerindeki bu taş kapı: 1583 yılında: “Porta Nuova” zaferini anmak için Charles V tarafından yaptırılmıştır. Ancak, 1667 yılında kapı, bir patlama sonucu yıkılır. İki yıl sonra, mimar Gaspare Guercio tarafından yeniden yapılır. Özellikle çatıda, fayans üstüne işlenen bir kartal ve yine piramidal çatı ilgi çeker.
Takip eden süreçte, yüzlerce yıl, Palermo şehrinin en önemli giriş yolu olarak kullanılmıştır. Hemen sarayın yanındaki kemerli kapı “Yeni kapı” olarak da bilinir.
Palazzo Dei Normanni
Şehir kapısının hemen yanındaki bina: Sicilya Bölgesel Parlamentosu olarak kullanılmaktadır. Mimari olarak Arap ve Norman özellikleri taşır. Saray yapısı: Roma kalıntıları üzerine, Araplar tarafından yapılmıştır. Norman krallar döneminde ise, genişletilerek kullanılmaya devam edilmiştir. Günümüzdeki görünüm ise, 16-17’nci yüzyıllarda ortaya çıkmıştır.
Sarayın içini görmek mümkündür. Özellikle: giriş katında, Arap-Norman sanatının uyumlu birlikteliği görülen “Cappella Palatina” şapeli ilgi çekmektedir. İkinci katta ise, muhteşem kraliyet daireleri görülebilir.
La Capella Palatina-Palatine Chapel
Kral Roger II tarafından, Norman krallığı tahtına katıldığı yıl, yani 1130 yılında yapılmıştır. Yapılırken, kraliyet sarayının içine gizlenmiş, küçük ve kompakt bir başyapıttır. Farklı mimari stilleri, en belirgin Bizans mozaikleri ve ahşap Arapça petek tavanı ile ilgi çeker.
Evet, Palermo şehrinin en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olan bu şapeli görmenizi öneririm. Hatta: belki de uzun kuyrukları beklemek zorunda kalabilirsiniz. Giriş ücretlidir, yetişkin ücreti 6 Euro’dur.
Piazza Pretoria
Quattro Canti meydanının hemen yanındaki Maqueda caddesinin üzerindedir. Burada: muhteşem bir havuz, City Hall ve daha birçok etkileyici bina görülür.
Fontana Pretoria
Bu havuz: 16’ncı yüzyılda yapılmıştır ve üç kademeli havuz üzerinde, şehrin dört nehrini simgeleyen mitolojik canavarları, yaratıkları simgeleyen, çıplak kadın ve erkek heykelleri bulunmaktadır. Havuzun kelime anlamı “Çıplaklar” veya “Utanç çeşmesi” olarak bilinir. Bu havuzun ilginç bir geçmişi vardır. 1555 yılında, Floransalı heykeltıraş Francesco Camiliani tarafından, Tuscan bölgesinde Viceroy Pedro de Toledo isimli birinin villası için yapılmıştır.
Ancak: villa sahibinin oğlu, 1574 yılında, havuzun beyaz Carrara mermer heykellerinin “müstehcen” olduğunu düşünür ve havuzun heykellerini, Palermo Belediyesine satar. Böylece, bu ünlü anıt, buraya gelir ve yerleştirilir. Anıtta: periler, insanlar, deniz kızları olmak üzere, 16 çıplak heykel bulunur. Engizisyon sırasında, anıta yani havuzu “Utanç çeşmesi” denilmesinin sebebi budur.
San Giuseppe dei Teatini Church
Bu kilise: çeşmenin hemen yanındadır. Kubbesi, yeşil ve sarı süslemelerle kaplıdır. 1612 yılında inşa edilen kilise: Barok mimari özelliklerini taşımaktadır. Yapının içinde, 1724 yılında Hollandalı ressam Borremans tarafından yapılan “Sant’Andrea Avellino Triumph” isimli resim büyük önem taşımakta ve ilgi çekmektedir. Ayrıca, yapıda usta mermer işçiliği görülür.
Santa Caterine Church
Yine, meydanda bulunan bir kilisedir. Kilisenin yapımına, 1566 yılında başlanmış olmasına rağmen, iç dekorasyonu 17 ve 18’nci yüzyıllarda yapılmıştır. Nef ve kubbede bulunan tavan freskleri, 18’nci yüzyılda Vito d’Anna Filippo Randazzo isimli sanatçı tarafından yapılmıştır.
Piazza Bellini
Doğu ve Batı mimarisini harmanlayan bu şehrin en güzel meydanlarından birisidir. Burada, 3 kilise bulunur. Bunlar: La Martorana, San Cataldo, Santa Caterina.
San Cataldo Kilisesi
Burası: üzerinde üç kırmızı kubbesi bulunan, Arap-Norman karışık tarzında yapılmış bir yapıdır. La Martorana kilisesine göre daha küçüktür. 1154 yılında inşa edilen kilise, mükemmel özgün atmosferini korumuştur. Özellikle: zemindeki özgün mozaik ilgi çekmektedir. Burası, aynı zamanda, Palermo Kutsal Mezar Şövalyelerinin dini merkezidir.
Santa Maria Dell’Ammiraglio-La Martorana Kilisesi
Citty Hall’ın arkasında, Palermo şehrinin en ilginç kiliselerindendir. Kilise: 1143 yılında, Kral Roger II filosunun ünlü Amirali La Martorana tarafından yaptırılmıştır. Kilise: başlangıçta Rum Ortodoks ayinleri için kutsanmış, ama 13’ncü yüzyılda değiştirilmiştir. Daha sonra, 17’nci yüzyılda yine restorasyon çalışmaları yapılmış ve orijinal mozaikler, Barok fresklere yer açmak için atılmıştır.
Bu mozaiklerden günümüze kalanlar, Sicilya’da yaratılmış en muhteşem mozaikler olarak dikkat çeker. Çünkü: Kral Roger II tarafından, Norman Sarayı ve Cefalu Duoma’da çalışmak üzere Bizans’tan getirilen ustalar, burada da çalışmışlardır. Kilisede: harika bir çan kulesi görülür. Evet: bu kilise Norman-Arap mimari birlikteliğinin zirveye ulaştığı bir yer olarak önem kazanmaktadır.
ŞEHİR MERKEZİNDE GEZİLECEK DİĞER YERLER
Palazzo Reale
Günümüzde, burada Sicilya bölgesel hükümeti çalışmalarını sürdürmektedir ancak bu alan Roma döneminden bu yana, şehrin bir güç merkezi olarak kullanılmıştır. Alan, ilk olarak Araplar tarafından oluşturulmuş ve Norman istilasından sonra ise genişletilerek günümüze ulaşmıştır. Günümüzde burada konserler düzenleniyor.
Vucciria ve Capo geleneksel Pazarları
Buralarda: sebze, et ve balık satılır. İtalyan ressam Renato Gutluso tarafından yapılan bir resimde görüldüğü üzere, satıcılar aradan yıllar geçmesine rağmen, halen, günümüzde de: bağırarak sağa-sola hamle yaparlar, insanların ve malların kokusu ve görüntüsü, Sicilya adasını ziyaret edenlerin unutamayacağı renkliliktedir. Evet, şehrin en büyük ve en kalabalık pazarı, Ortaçağ’dan kalan bu bölgede, hale, Kuzey Afrika Arap etkisinin yoğun olarak yaşandığı bir yer olarak dikkat çekiyor.
Museo Archeologıco Regionale
Burası: Via Roma caddesi üzerindedir. Müze binası eski bir manastırdır ve güzelliğiyle ilgi çeker.
Müzede: Sicilya’nın çeşitli yerlerinden gelen ve farklı dönemlere ait birçok eser sergilenmektedir. Özellikle: Sicilya’nın en önem kazanan heykelleri, seramikleri, cam eşyaları, bronzlar, mücevherler ve silahlar sergilenmektedir.
Oratorio Del Rosario Di Santa Cita
Bu şapel: 1517 yılındaki İnebahtı Deniz Savaşında, görüldüğü iddia edilen “Rosary Bakiresi” ne ithaf edilmiş ve 16’ncı yüzyılda yapılmıştır. Şapel içinde, Giacomo Serpotta isimli sanatçının 1688 yılı sonrasına ait alçı bezemeleri ilgi çekmektedir.
Arka duvara: sıva panele, İnebahtı deniz savaşı tasvir edilmiştir. Diğer kabartmalarda ise, Ahitten sahneler gösterilir.
La Kalsa
Burası şehrin Arap dönemindeki Emirin evinin bulunduğu yerdir. Yani, İslam döneminde inşa edilmiş bir mahalledir ve emir ile onun yöneticileri burada oturmuşlardır.
Ancak: II. Dünya Savaşındaki bombalamalar sırasında, tamamen harap olan bu mahalle, şehrin en fakir bölgelerinden biri haline gelmiştir. Evet burası şehrin “Mağribi” semtidir. 10’ncu yüzyılda düzenlenen bölgenin “Kalsa” olan ismi, Arapçadan türetilmiştir. Günümüzde de, burayı ziyaret ederseniz Arap-Norman tarzı binaları görebilirsiniz.
Monreale Katedrali
Katedral, şehir merkezinin dışında, Conca d’Oro dağları, Palermo dağları ve Tiren denizi arasındaki düzlüktedir. Şehir merkezine uzaklığı, yaklaşık 20 dakikadır. Burayı mutlaka ziyaret etmenizi öneririm, çünkü bu yapı UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
Katedral: 1174 yılında, Sicilya Kralı William II tarafından yaratılmıştır. Yapının içi ve nef bölümü, inanılmaz güzel mozaiklerle doludur. Bu mozaiklerin toplam alanı: Venedik-San Marco kilisesindekilerden daha büyüktür. Evet, burada ince oyma ve mozaik desenli sütunlar bayağı çoktur.
Bu sütunların başlıklarında: İncil’den ve klasik bazı masallardan sahneler oyulmuş olarak görülür.
Ayrıca: yine yapıda, Normandiya ve İngiltere dehlizleri var ki, bu dehlizlerde Mağribi ve İspanyol etkileri görülüyor.
Burayı ziyaret ederseniz, mutlaka kuleye tırmanmalısınız. Kuleye tırmanırken, yapının dehlizlerinin manzarasını izleyebilirsiniz. Yapının içinde, ana sunak bölümünde ise, 7 metre yüksekliğinde, 13 metre boyutundaki “İsa” mozaiğini görebilirsiniz. Ayrıca: dört tarafı mermer sütunlarla çevrili, Arapça yazılı çeşmeyi de görmelisiniz. Sütunlar üzerindeki mermer oymalar muhteşemdir.
Cattacombe dei Cappuccini
Burası bir tür mezarlıktır. Cappucicini mezarlığının sağ yanında yer almaktadır. Burada ana kilise var ve mezarlar, ana kiliseye bitişiktir, merdivenlerden inilerek girilir. Ayrıca: her zaman açık değil, özellikle Pazar günü sabahları açık.
Burada: tamamen giyinmiş, mumyalanmış organlar ve iskeletler var. Birinci bölüm: en eski ve keşişlere ait bölümdür. Ayrıca: erkek ve kadın bölümleri ayrılmıştır. Bunlar: üstten alta dizilmiş, yer altı koridorlarında ziyaretçilere gösteriliyorlar. Tamamen giyinmiş şekilde, duvarlara asılı olarak sergilenen bu cesetlerin bazılarında, sakal ve değişik yüz ifadeleri görülmektedir. Ayrıca: bu ürkütücü durumu görmek için, 3 Euro gibi bir ücret de ödemeniz gerekiyor. Bu organları ve iskeletleri kurutma işlemi, uzun yıllardır yapılmasına rağmen, işin sırrı, yani mumyalamanın sırrı uzun süre çözülememiş ve ancak 2010 yılında, olayın içyüzü ortaya çıkmıştır.
Evet, burada 8000 mumyalanmış ceset bulunduğu söyleniyor. Bunların vücutları gayet iyi korunarak günümüze kadar ulaşmıştır. Son olarak, 1920 yılında, bir kız çocuğu buraya gömülen son kişidir. Aslında, önceleri buraya yalnızca rahipler gömülüyormuş. Ancak, 1881 yılından sonra, doktorlar, avukatlar, şehrin elit insanları da defnedilmeye başlanmıştır. Buraya giderseniz, çocuklarınızın buraya girmesine sakın izin vermeyin, ürkütücüdür.
Palazzo dei Normani
Burası: Palermo şehrinin en büyük sembollerinden birisidir ve günümüzde, Sicilya Bölgesel Hükümetinin merkezidir. Saray: “Capella Palantina” denilen yerdedir. Capella: bir Arap-Norman-Bizans eseridir. 12’nci yüzyılda, kral William II tarafından tamamlanan yapı, dünyanın en görkemli Arap-Norman yapısı olarak k abul edilir.
Evet, burayı ziyaret etmek isterseniz, giriş ücreti olarak 8 Euro ödemeniz gerekir. Ayrıca: saray, günümüzde de bölgesel meclis tarafından kullanılmaktadır ve bu yüzden, genellikle toplantı olduğunda, sarayın bölümleri kapatılır.
Ayrıca: sarayı görmek isterseniz, rehberli bir tura katılmanız gerekir. Saray turu: en üst kattan başlar.
Sarayın içindeki son gurup çıktıktan sonra yeni gurubu alıyorlar. Sarayın içinde, o kadar muhteşem mozaikler var ki, inanılmazdır. Her mozaiğe bakarak saatler geçirmek mümkündür.
Kraliyet sarayının ikinci katında: Kral Roger Ben şapeli var. Bu şapel: 1130 yılında, Kral Roger II tarafından yaptırılmış ve 1140 yılında kutsanmıştır.
Şapelin arka planı: Arap-Norman mozaikleriyle kaplıdır ve muhteşem güzelliktedir. Ahşap tavan oymalarla kaplıdır. Nef: İncil sahnelerini betimleyen mozaik duvar resimleriyle süslenmiştir. Kemerlerde: eski Ahit peygamberleri ve krallar tasvir edilmiştir.
Orto Botanico
Burası: Via Abramo Lincoln caddesi üzerindedir ve 1786 yılında kurulan park; yaklaşık 10 hektarlık bir alana yapılmıştır. Park içinde, dünyanın birçok yerinden getirilmiş, çeşitli bitkiler, ağaçlar bulunur. Ayrıca: yine park içinde de çeşitli tarihi yapılar görülüyor.
Villa Giulia
Botanik parkın hemen yanındadır. 1788 yılında kurulmuş, sonra yeniden düzenlenmiştir.
ŞEHİR DIŞINDA-YAKINLARINDA GEZİLECEK YERLER
CORLEONA KASABASI
Kasaba, Palermo şehir merkezine, 62 km. uzaklıktadır. Yolculuk süresi, yaklaşık 1 saat sürmektedir.
Evet, buranın ismi geçince, akla ilk gelen “Mafya” dır. Çünkü: bir çok Mafya patronu, burada doğmuştur. Kasaba, il merkezi olan Palermo şehrine 57 km. uzaklıktadır. Kasabanın en yüksek bölümünde bir kale görülür. Alt bölümlerinde ise, günümüzde manastır olarak kullanılan ve bir zamanlar hapishane olan alt kale bulunur.
Burayı ziyaret ederseniz görmenizi önereceğim yerler şunlardır:
Chiesa Madre
Burası: 14’ncü yüzyıl yapımı bir kilisedir ve 4’ncü yüzyılda yaşamış bir azize adanmıştır. Ancak, günümüzde görülen kilise, zaman içinde gördüğü restorasyonlar nedeniyle, orijinal yapısından tamamen uzaklaşmıştır.
Santa Rosalia Kilisesi
17’nci yüzyıl yapımı olan bu kilise, daha çok dini tabloları ve freskleriyle ilgi çeker.
Santuario della Madonna del Rosario di Tagliavia
19’ncu yüzyıl yapımı olan bu dini yapı; günümüzde çok sayıda Hıristiyan hacıyı buraya çekmektedir.
MONTREALE KASABASI
Palermo şehrini ziyaret edenlerin, mutlaka gidip gördükleri bir yer olarak önem kazanmaktadır. Şehir merkezinden, yaklaşık 49 km. uzaklıktadır.
Evet burası Caputo dağı eteklerinde, portakal, liman ve meyve bahçeleriyle dolu, küçük bir kasabadır. Kasabanın merkezinde, katedral civarında, çok sayıda tarihi bina bulunur. Ama en büyük ve ilgi çeken yeri: katedraldir.
Montreale Katedrali
Kasabanın merkezindeki bu dini yapı: Arap-Norman-Bizans sanatının karışımı ve dünya çapında ün kazanan bir yapıdır. Katedralin yapımına, Norman kral William II zamanında, 1172 yılında başlanmış ve 1183 yılında bitirilmiştir. Yapının, dışı gibi içi de Sicilyalı ve Bizanslı sanatçılar tarafından yapılan muhteşem güzellikte mozaiklerle süslüdür.
Özellikle: eski ve yeni Ahitten bazı sahnelerin betimlendiği, altın işlemeli ve büyük renkli mozaikler göz alıcıdır. Katedralin: dini ve Norman simgeleriyle süslü ana kapısı ise, yine muhteşem güzelliktedir. Bu bronz kapının bulunduğu meydandaki binaların yanından, ara yola girdiğinizde ise, muhteşem bir teras ile karşılaşacaksınız. Bu terastan: Palermo şehrinin ve Akdeniz’in güzel bir manzarasını izleyebilirsiniz.
Revaklı avlu ise: 228 mermer kolondan oluşan, muhteşem güzel bir görüntüye sahiptir.
CEFALU KASABASI
Burası: Palermo-Messina karayolu üzerinde, Ortaçağ döneminin izlerini taşıyan bir kasabadır. Palermo şehir merkezine, yaklaşık 40 dakika uzaklıktadır.
Kasaba: La Rocca Tepesi eteklerinde, yükselen kayalık granit bir kütle ile, doğal bir koy arasında kurulmuştur.
Kasabanın en ünlü caddesi “Via Corso Ruggero” caddesidir ve trafiğe kapalı olan bu cadde üzerinde, her iki yanda, mağazaya dönüştürülmüş eski küçük evler ve kiliseler bulunmaktadır. Cadde üzerinde ilerlediğinizde: Piazza Düomu meydanına varırsınız ve burada: çok sayıda saray, tarihi bina ve kafe bulunmaktadır. Bu tarihi saraylardan biri, günümüzde Belediye binası olarak kullanılmaktadır.
Meydanın en muhteşem yapısı ise “Cefalu Katedrali” dir. Görkemli yapı: adanın en güzel Norman katedrallerinden birisidir ve 12’nci yüzyıl yapımıdır. Katedralin içi: Arap ve Bizans ustaların eserleri olan muhteşem güzel mozaiklerle süslüdür.
Katedralin tam karşısındaki sokakta “Mandralisca Müzesi” bulunuyor. Müze:19’ncu yüzyılda, Mandralisca kontu tarafından yaptırılmıştır. Müzede: özellikle “Antonello da Messina” tarafından yapılan “Bilinmeyen Adam” portresini mutlaka görmenizi öneririm.
Corso Ruggero caddesinin sonunda “Piazza Crispi” meydanı bulunur. Bu meydandan aşağıya doğru yürüdüğünüzde ise “Porta Marina” yani “Liman” karşınıza çıkar.
Evet, bu kasabaya yolunuz düşer de giderseniz, özellikle gitmenizi önereceğim bir cadde daha var. “Via Vittorio Emanuele” caddesi: cadde, önce liman boyunca sıralanan eski evlerin arkasından ilerler. Sonra ikiye ayrılır. Bir tarafı sahile, diğer tarafı karaya, yukarıya doğru gider ve Garibaldi meydanına ulaşır. Bu cadde üzerinde, merdivenle inilen, Ortaçağda yapılmış ve halen kullanılır durumdaki “Çamaşırhane” yi mutlaka görün.