İstanbul Adalar Konaklama

İstanbul Adalar Konaklama

İstanbul Adalar Konaklama;
İstanbul, Adalar’da: gerek konaklama ve gerekse güzel bir ortamda yemek mekanları şunlar:

AYA NİKOLA

Tüm yıl boyunca açık. Butik pansiyon, Sedef Adası’na bakan konumu ile öne çıkıyor. Deniz kenarında. Antika eşyalarla döşeli odaların tümü, deniz manzarasına sahip.
Kapasite: 11 oda.
Yeme-İçme: Aya Nikola Restaurant.
Adres: Aya Nikola Mevkii. Maden Sonu. BÜYÜKADA
Telefon: 0216.3824143

BÜYÜKADA PRİNCESS

Princess Oteller zincirinin bir halkası. Asırlık geçmişe sahip. 1895 yılında, Hotel des Etranger adıyla kurulmuş. 1988 yılında restore edilerek, yeniden işletmeye açılmış.
Kapasite: 24 oda
Aktivite: Açık yüzme havuzu
Adres: İskele Meydanı.2.BÜYÜKADA
Telefon: 0216.3821628

BÜYÜKADA RESORT OTEL

Eski Orman Kampı. Yeşillikler içindeki konumuyla, günübirlik ziyaretçiler içinde, piknik alanıyla hizmet veriyor. Büyükada’ya, piknik yapmak üzere günü birlik gidecekler burayı kullanabiliyor. Ayrıca: plajı da var. Düğün, nişan gibi davetler için 500 kişi kapasiteli otel restoranı ve terası bulunuyor.
Kapasite: 85 oda
Aktivite: Açık yüzme havuzu, plaj,
Yeme-İçme: Restaurant.Bar
Adres: Karacabey Koyu.BÜYÜKADA
Telefon: 0216.3828030

CLUB MAVİ

Ahşap bir tarihi köşk. Eski bir Senatoryum. Beton bina ve küçük bir ek binadan oluşuyor. Ormanlık alan içinde. Plajlara yakın konumu, buraya önem ve öncelik kazandırıyor. Yaz aylarında tercih ediliyor.
Kapasite: 25 oda
Aktivite: Güneşlenme terası, voleybol sahası, çocuk bahçesi.
Yeme-içme: Restauran, cafe-bar, çay bahçesi
Adres: Büyüktur Yolu.No.12.BÜYÜKADA
Telefon: 0216.3826075

MERİT HALKİ PALACE

Merit oteller zincirine bağlı. Özel statüde bir otel. Deniz veya çam ormanı manzaralı odaları var. Odalar balkonlu.
Kapasite:45 oda (9 özel jakuzili oda)
Aktivite: Açık yüzme havuzu, masa tenisi
Yeme-içme: Merit Halki Restaurant
Toplantı Salonu: 2 adet toplantı salonu (maxsimum 152 m.kare) ,2 adet workshop salonu
Adres: Refah Şehitleri Caddesi.94.HEYBELİADA
Telefon: 0216.3510025

NAYA RETREATS

Meditasyon merkezi özelliğinde. Bungalow ve çadır tipi konaklama imkanları var. Hafta sonları da, workshop’lar düzenleniyor.
Kapasite: 8 bungalow
Aktivite: Reiki, deeksha, tai-chai, yin-yang meditasyonu, yoga dersleri.
Adres: Maden Evleri. 96. BÜYÜKADA
Telefon: 0216.3824598

PRENSET PANSİYON

Pansiyon, tüm yıl boyunca hizmet veriyor.
Kapasite: 9 oda, 1 suit.
Adres: Ayyıldız Caddesi.40.HEYBELİADA
Telefon: 0216.3510042

SAYDAM PLANET HOTEL

Otel, özel statüde ve tüm yıl boyunca hizmet veriyor.
Kapasite: 12 oda, 4 suit.
Adres: İskele Meydanı.1. BÜYÜKADA
Telefon: 0216.3823366-3822670

SPLENDİD PLACE

Yalnızca: Nisan-Ekim ayları arasında açık bulunuyor. Otelin tüm odaları balkonlu olup, çoğunlukla deniz manzaralıdır.
Kapasite: 70 oda, 4 suit.
Aktiviteler: Açık yüzme havuzu.
Adres: 23 Nisan Caddesi. 53.BÜYÜKADA
Telefon: 0216.3826950

VİLLA RIFAT PANSİYON

Yalnızca, yaz sezonunda açık, hizmet veriyor.
Kapasite: 10 oda
Aktivite: Özel plaj
Adres: Yılmaztürk Caddesi.80.BÜYÜKADA
Telefon: 0216.3826068

İstanbul Adalar tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

İstanbul Polonezköy

polonezköy.gene.1
İstanbul Polonezköy

Polonezköy İstanbul’a hem yakın hem de uzak sayılır. Beykoz-Ümraniye yolundan giderseniz Fatih Sultan Mehmet köprüsü, Anadolu yakası çıkışından sapın 12 km gittikten sonra buraya ulaşırsınız. Yani Karadeniz sahilinden yaklaşık 20 km ve İstanbul Boğaziçi kıyılarından ise yaklaşık 15 km uzaklıktadır. Buraya servis yapan toplu ulaşım aracı yoktur. Sadece özel araçlar ile gidilebiliyor.

Polonezköy: 1842 yılında Rus ordusundaki mecburi askerlik hizmetinden kaçıp yeni bir hayata başlamak isteyen Polonyalı askerler için Lazarist Hıristiyanlardan alınan araziye kurulmuştur.

İsmini, hemşerilerinin yerleşip bir köy kurma hakkı için mücadele eden Polonyalı sürgünlerin lideri Prens Adam Czartorski’den almıştır. “Adam’ın köyü” anlamına gelmektedir.

Başlangıçta sadece 12 olan nüfus, 1848 yılında Macaristan, 1863 yılında Polonya’daki ayaklanmadan kaçanların ve Siberya sürgünü Polonyalıların gelmesiyle artmış, Polonez köylüler 1853 yılında Kırım savaşında Osmanlılarla birlikte savaşınca Sultan Abdülmecit tarafından ödüllendirilmiş ve oturdukları topraklar onlara bağışlanmıştır.

1918 yılında Polonya bağımsızlığını kazanınca bazıları ülkelerine geri dönmüştür. 1934 yılında Atatürk burayı ziyaret ettiğinde, geçimini hala çiftçilik, odunculuk ve deri eşya satışından sağlayan Polonyalılar vardı. 1938 yılında vatandaşlığa kabul edildiler. Atatürk’ün ziyareti sırasında kaldığı ev görülmeye değerdir.

19’ncu yüzyılda Franz Liszt, Gustave Flaubert ve Pierre Loti gibi ünlüleri ağırlayan Polonezköy sakinleri, 1960’larda turist ağırlamak için özel misafir evleri inşa etmeye başladılar ve bu yıllardan itibaren Polonezköy sahip olduğu farklılıklarıyla turistler için cazibe merkezine dönüşmenin ilk adımlarını attı. Turizmin artık yaşam kaynağı olduğu belde, aralarında Cumhurbaşkanları Lech Walesa (1994 yılında) ve Alexander Kwesniewski (1996 ve 2000 yıllarında) gibi tanınmış kişilerin de olduğu pek çok misafiri ağırlamanın gururunu yaşıyor.

Eskiden sakinlerinin Lehçe konuştuğu ve Türkçeyi ikinci dil olarak öğrendiği köyde çok şey değişti. Bugünlerde artık herkes Türkçe konuşuyor, Lehçeyi akıcı kullanabilenlerin sayısı ise kırkı geçmiyor. Eskiden sahip oldukları mülkleri kimseye satmazken bugün istediklerine satabiliyorlar olmaları gerçek Polonyalı nüfusun da azalmasına yol açmıştır. Son zamanlarda yapılan otel ve pansiyonlar maalesef köyün tarihsel ve kültürel özelliklerini yok sayan beton yapılar olarak göze çarpıyor. Polonezköy’ün simgesi olan doğal güzelliklerin, insanın doğaya gösterdiği saygıdan kaynaklandığının unutulması hüzün veriyor.

Köyün meydanına girişte, bir kilise ve Katolik mezarlığı vardır. Bol yeşillikli bu bölgede, kır lokantaları, piknik alanları ve konaklama imkanları bulunuyor. Özellikle: Mayıs ve Haziran aylarında, en güzel günlerini yaşayan bölgede, Polonezköy Tabiat Koruma Alanı, Milli Parklar kapsamında yer almaktadır. 1996 yılında Tabiat Parkları statüsü kazanan 3000 hektarlık park, zengin florasıyla ziyaretçilere peyzaj güzellikleri sunuyor.

Orman içi yürüyüş, koşu, bisiklet parkurları, özel bir hayvanat bahçesi, kimi tesisler içinde bulunan yüzme havuzları, tenis ve binicilik sporu, at kiralayarak tur yapma alternatifleri yanında, Polonezköy’ün açık havada brunch ve köy kahvaltıları oldukça meşhurdur.

ALIŞVERİŞ

Polonezköy merkezinde, yöresel ve tekstil ürünleri başta olmak üzere hediyelik eşya satan tezgah ve dükkanlar bulunmaktadır. Polonya halkını simgeleyen süs eşyaları ve kıyafetler bulup satın alabilirsiniz. Polonezköy, ayrıca doğal ortamda üretilen balı ile meşhurdur. Merkezde bulunan Polonezköy Arıcılık Müzesine uğrayın ve burada organik üretim teknikleriyle üretilen bal, polen, arı sürü, Propolis ve balmumu bulabilirsiniz. Yaz aylarında ise Polonezköy’ün kirazı meşhurdur.

meryem ana kilisesi.1
İstanbul Polonezköy Kilise

KİLİSE

Polonezköy’de görülecek sadece birkaç yer vardır. Meryem Ana Kilisesi de bunlardan biridir. 1912 yılında yapılmış, I. Dünya Savaşı sırasında askeri karargah olarak kullanılmıştır. 1918 yılında ise restore edilerek tekrar ibadete açılmıştır. Bahçede 1869 yılında burada ölen ve gömülen şair Adam Mickiewicz’e adanmış bir anıt bulunmaktadır.

zafia rızı.1
İstanbul Polonezköy Zofia Rizi Anı Evi

ZOFİA RİZİ ANI EVİ

Bu anı evinde: Polonezköy tarihçesinin ve eski fotoğrafları bulunmaktadır. Zofia Rızı Anı Evi, Polonezköy’ün en eski evlerinden biri olarak halkın ziyaretine açıktır. Bu evde: köy ve aileye ait fotoğraflar ve dokumalar toplanmıştır. Zafia Rızı Anı Evi, babası Wincenty Rızı tarafından 1881-1883 yıllarında yapılmıştır. Rızı ailesinin evi köydeki en gösterişli evlerden biridir. O dönemin tipik Polonya köy evi mimarisini sergileyen bu ev, orjinalliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Köyü ziyaret eden turistler tarafından beğenilmekte ve yemyeşil bahçesiyle ziyaretçileri büyülemektedir.

Bu anı ev: Polonya-Türk ilişkilerinde dostluğun sembolü olarak kabul edilmiş, Polonezköy’e yapılan resmi ziyaretlerde de rol almıştır. T.C.Hükümeti temsilcileri ve Polonya Hükümeti temsilcileri tarafından Polonezköy’ün resmi ziyaretlerinde Zofia Rızı Anı Evi ziyaret edilir ve sık sık Polonya ve diğer ülkelerden gelen turistler misafir edilerek, yurt dışında, internette, kitaplarda, gezi turlarında bile anılan bir yer olmuştur. Polonezköy’deki bu hatıra evinin açılmasında fikir babası 1940’lı yıllarda Michal Czajkowski’dir. Polonya gelenekleri, özellikle Sibirya sürgününden dönmüş olan Wincenty Ryzy’nın evinde yaşatılıyordu. Ryzy’ların evinde ünlü Polonyalıların portreleri ve vatanseverlerlik konulu tabloların yanı sıra, köyün en büyük Lehçe kitaplarından oluşan kütüphanesi bulunuyordu.

Daha sonra bu evde Polonya’da “Ciocia Zosia” (Teyze Zosia) olarak ünlü olan Zofia Rızı (1903-1986) yaşamaya devam etti. Zofia Rızı, burada Polonezköy gençleri arasında ana dili ve Polonya tarihi hakkında bilgiler veriyordu. Evi, Türkiye topraklarında bir çeşit Polonyalılık göstergesi olmuş, kapısı büyük bir misafirperverlikle ağırladığı Polonya ve tüm dünyadan gelen konukları için her zaman açık olmuş ve aynı zamanda gençlerin buluştuğu bir kültür merkezi olmuştur.

Yürüttüğü faaliyetlerinden dolayı, 1975 yılında Polonya Halk Cumhuriyeti Devlet Konseyi tarafından “Gümüş Liyakat Madalyası” ile ödüllendirildi. 1981 yılında ise yurt dışında yaşayan Polonyalılar ile ana vatan arasındaki bağlarını kuvvetlendirmede göstermiş olduğu olağanüstü başarılar sebebiyle kendisine “Polonia” derneği tarafından özel diploma verildi. Anne ve babası henüz hayattayken tüm dünyadan gelen misafirler, 1916 yılından itibaren tutulmakta olan hatıra defterine ve albümlere notlarını yazmışlardır.

kültür evi.1
İstanbul Polonezköy Kültür Evi

POLONEZKÖY KÜLTÜR EVİ

Polonezköy meydanının arka tarafında ana yolun kenarındadır. Polart Gallery ve Polonezköy Kütüphanesi olarak hizmet vermektedir. Yıl içinde düzenlenen pek çok kültürel ve sosyal aktiviteye ev sahipliği yapmaktadır.

ağaç oyma heykeller.1
İstanbul Polonezköy Ağaç oyma heykeller sergisi

AĞAÇ OYMA HEYKELLER SERGİSİ

Ağaç oyma sanatının güzel ve fantastik yapıtlarını burada görebilir, aynı zamanda yeşillikler arasında banklarda oturarak dinlenebilirsiniz.

POLONEZKÖY MEZARLIĞI

Polonyalı milli şair Juliusz Slowacki’nin aşık olduğu Ludwika Sniadecka’nın mezarının yanı sıra Polonya Cumhuriyeti Milli Savaş ve Şehitlikler Konseyi tarafından restore edilen 92 tarihi mezar bulunmaktadır.

KİRAZ FESTİVALİ

Her yıl gerçekleştirilen Kiraz Festivali, oldukça keyifli geçmektedir. Polonya’dan gelen folklor ekiplerinin gösterilerinden sergilere, konserlerden kilise bahçesindeki resitallere kadar bir dizi etkinlik yapılıyor. Yerel kıyafetleriyle çevrede göreceğiniz genç kızlar, kollarına taktıkları sepetlerden kiraz ikram ediyorlar. Kurulan Pazar yerinde, organik meyve ve sebzeler satın alabilirsiniz. Köyün en hareketli zamanlarını yaşadığı festival günleri, Türkiye-Polonya arasındaki bağları kuvvetlendiren kültürel bir paylaşım ortamı niteliğine de sahiptir. Çünkü açılışa her iki ülkeden bakanlar ve üst düzey bürokratlar ilgi gösteriyor.

Fas Otel

Fas Otel

Fas Otel: Fas’ta, her tür otel bulmak mümkün. Çok muhteşem ve zengin otellerde var. Ben; kaldığım sürede, dört yıldızlı otellerde kaldım. Bu nedenle, buralardaki yaşamı anlatabilirim. Evet, dört yıldızlı oteller pek makbul değil idi, demek ki üç yıldızlı oteli kesinlikle düşünmemek gerek.

4 yıldızlı bir otel

Dört yıldızlı otel: yerlerde halı/kilim benzeri herhangi bir şey yok. Klimanın arızalı olması mümkün. Arızalı klima ve soğuk bir gecede, yedek battaniye bulunmaması, sabaha kadar üşümenize neden olabilir. Bu durumu, resepsiyona anlatmak istediğinizde ise, yine karşınıza İngilizcenin yeterli olmaması, resepsiyon görevlisinin sadece Fransızca biliyor olmasının yarattığı sorun, yani anlaşamama ortaya çıkıyor ve siz sabaha kadar, sıkıntınıza çare üretemiyorsunuz.

Yine de; dört yıldızlı otellerde, bunun dışında yaşanabilecek, asansörün katta kalması gibi sorunlar yanında, çok büyük sıkıntılar yaşamadan günlerin geçirilmesi mümkün.

Fas otel leri: Resepsiyonlar iyi, görevliler nispeten ciddi, ama dedim ya, dil sorunu yüzünden anlaşmakta bazen zorlanmamak mümkün değil. Otel resepsiyonundan mutlaka otelin adres kartvizitini alın.

Şehir haritası bulmanız mümkün değil, keşke olsa. Ayrıca; paranızı bozdurma işini de, otel resepsiyonundan yaptırabilirsiniz. Belge veriyorlar, bu incelik güzel. Otellerin kahvaltı olayını, yemek bölümünde anlattım, pek yeterli gelmedi bana. Sonuçta, kahvaltı diyorsunuz ama, oda kahvaltı üzerine anlaşıldığında, biz turistlerin kahvaltıda, öğle yemeğini de aradan çıkaracak şekilde, bol ve çeşitli kahvaltı arzusu bir gerçek. Bunu kim inkar edebilir.

Otellerde yaşanan sıkıntılar

Son otelde ise, yine dört yıldızlı, gecenin belli bir saatinde, tepenizdeki odadan gelen muhteşem gürültüler ile uyanabilirsiniz. Resepsiyona telefon edip, durumu izah etmeye çalıştığınızda, anlayıp duruma müdahale etseler bile, bu gürültüyü yapanların otel personeli olduğunu öğrendiğinizde, muhteşem bir sinir bozukluğu yaşamamanız elde değil. Ayrıca; bu otellerde, sabah erken kalkıp bir yere gitmeniz gerektiğinde, kahvaltı edebilmeniz için, önemli olan, onlara daha önce haber vermeniz değil, onların zahmet edip, sabah kahvaltıyı erken hazırlamaları gerekliliğini hissetmeleri, aksi halde, aç kalmanız mümkün.

Otellerde hizmet standardı

Dolayısı ile; Fas otellerinde belli bir hizmet standardı var elbette. Ama, bu standart, bizlerin gerek ülkemizdeki otellerde ve gerekse yurtdışındaki diğer otellerde yaşadığımız kalite standartlarına pek uygun değil.

Ben; otellerde ve özellikle yataklarda yaşanabilecek hijyen sıkıntısına karşın, yanımda yatak takımı (yastık kılıfı, çarşaf gibi) götürmeyi bile düşünen ve uygulayan biri olarak, otellerde karşılaştığım nispeten temiz yatak takımlarını görünce şaşırdım, yani yanınızda yatak takımı götürmenize gerek olmadığını düşünüyorum.

Her turistik yerde olduğu gibi, burada da önemli olan, otelin merkeze yakın olması. Merkezi ve turistik yerlere, yürüyüş mesafesindeki otellerde kalmak, tam bir ayrıcalık. Sağlanan hijyenin yeterli olması ve görevli personelin bilinçli olması, bir otelde bulunması gereken ve yetecek başlıca özellikler. Fas’taki otellerde; hijyen nispeten yeterli, ama personelin görev bilinci ve eğitiminin yeterli olduğu konusunda kuşkuluyum.

Üşümek denince, Fas’ta asla tüten bir baca göremezsiniz.

Faslı; üşümez, mevsimine uygun giyinir. Yoksa; ülkede, hiçbir doğal enerji kaynağı olmadan, ısınmak için ayırabilecekleri kaynak yok. Klimada yeterli gelmez. Klima dışında; kömür, doğal gaz vb. gibi enerji bulmak mümkün değil.

Daha öncede belirttiğim gibi; bu tür oteller yanında, Fas’ta zengin turist beklentisinin sonucu, muhteşem lüks otellerde bulmak mümkündür.

Fas Otelleri arasında, Merrakech şehrinde, sur içindeki otel, dünyanın en iyi beşinci otelidir.

Casablanca şehrindeki, “Hyat” oteli ise, gecelemenin 400 Euro civarındaki fiyatı ile, yanına bile yaklaşılmaz olarak düşünülen bir otel, ancak, duyduğuma göre, bu otelde, bu fiyata rağmen, kalabilmek için, önceden sıraya girmek gerekiyormuş. Yine de; Faslı hakkında hani diyorlar ya, zengin turist, para harcamayı bilen turist istiyor diye. Ben, şuna inanıyorum ki, zengin ve para harcamasını bilen turist isteği, büyük olasılıkla, yönetim kadrolarının beklentisi. Sokaktaki Faslının böyle bir isteğinin olduğunu pek sanmıyorum, çünkü, yaptıkları ve yapacakları küçücük bir hareket, bir faaliyet ve turizme yönelik, turiste yönelik bir durum için, minicik bir dirheme bile razılar, yeter ki turist versin. Bu mu, zengin turist beklentisi? Sokaklarda, caddelerde, şehirlerde o kadar yoğun dilenci var ki, o kadar çok sayıda çocuk kağıt mendil satmaya çalışıyor ki, nerde kaldı, zengin turist beklentisi.

Zengin turiste, muhteşem lüks otellerde çok iyi olanaklar yaratılabilir, peki, bu turist, otel dışına çıkınca ne olacak, ne görecek, ne yaşayacak?

Düşünebiliyormusunuz, Avrupa sosyetesinden, çok zengin bir iş adamı, Medina sokaklarında geziyor, bir kolundan bir satıcı tutup çekiştiriyor, diğer kolundan ise, bir dilenci tutmuş, dirhem istiyor. Hoş, bir kısım zenginin bu tür bir yaşam tarzını, bir idol olarak yaşamayı istediği de düşünülebilir, günlük hayat tarzında, bu tür bir yaşamın özlemi olabilir, bilmiyorum, zengin bir insanın, felaket meydanında, oturup demir bir sehpa üzerinde, salyangoz yediğini, yiyeceğini düşünemiyorum.