Olympos-Olimpos

Olympos-Olimpos
 

Olympos: Kumluca merkeze uzaklık 28 km dir. Antik kente giriş ücretlidir.  

Müze kart geçerlidir. Ayrıca otopark için de ücret alınıyor.  

Şehrin ismi ve konumu:

Kentin doğu yönünde denizi kıyısı vardır. Kuzey ve güney yönden ise, yüksek dağ sıraları ile çevrilidir.

Şehir ismini, kuzeyinde 16 km uzaklıkta bulunan Tahtalı Dağından alır. Bu yüzden şehrin ismi “Yüksek dağ-Ulu dağ” anlamına gelmektedir. Antalya bölgesinde, sahil kesiminde Phaselis şehrinden sonraki en önemli ikinci liman şehridir.

Kentin ortasından geçen Akçay, kenti ikiye ayırır.

Olympos-Olimpos
 

Önemi:

Kesin kuruluş tarihi bilinmez. Ancak Helenistik dönemde kurulduğu düşünülmektedir.

MÖ 167-177 yıllarında basılan Likya sikkelerinde, Olympos şehrinin adı geçer.

Strabon tarafından aktarılan bilgilere göre, Olympos şehri, Likya birliğinde, 3 oy hakkına sahip şehirlerden biridir.

Doğu Likya bölgesinde: Phaselis, Korykos ve Olympos ile Pamphylia’da birçok yer korsan Zeniketes tarafından zapt edilmiştir. Zenikeles’in, Olympos yakınlarındaki bir kalede oturduğu bilinmektedir.

MÖ 77-76 yıllarında, Romalı Komutan Servilus Vatia, Roma donanması ile bölgeye gelir ve Gelidonya burnunda yapılan üç deniz savaşında korsanları yenerek Zenikeles’in ünlü kalesini yerle bir eder.

Zenikeles’in ölümünden sonra Likya bölgesinde Olympos, Phaselis ve Korykos kentleri korsanlardan temizlenir. 

Roma döneminde, şehir yine Likya birliğinin önemli şehirlerinden birisidir.

MS 2 ile MS 3’ncü yüzyıllarda, şehirde bulunan bir mezar anıtında: Marcus Aurelius Arkpepolis’in Likya Birliğinde, Lykiark (yani Likya Birliği Başkanı) görevinde bulunduğu yazılıdır.

Hıristiyanlığın yayılmasıyla, bölgedeki Hırıstiyanlığı ilk kabul eden şehirlerden birisi olmuştur. Şehrin bilinen ilk piskoposu Methodios’tur.

Kendisi: MS 312 yılında Patara kentinde, kenti ziyaret eden İmparator Maksimus Diaa’nın da katıldığı bir mahkeme sonucunda idam edilmiştir.

MS 6 ve 7’ncı yüzyılda Olympos şehri hakkında bilgi yoktur.  MS 7’nci yüzyılda Arap akınları bölgeyi çok yönlü olarak etkilemiştir.

Ayrıca yine aynı dönemlerde, bölgede doğal afetlerin yıkım gücü oldukça fazla etkilidir. Hatta, bu doğal felaketlerden özellikle tsunami dikkat çeker. MS 542 yıllarında bölgede veba salgını görüldüğü bilinmektedir.

Tüm bunlar nedeniyle, kıyı bölgesindeki diğer kentler gibi, Olympos kentinde de büyük oranda nüfus kaybı görülür.

Olympos-Olimpos
 

GÜNÜMÜZDE ÖREN YERİNDE BULUNAN KALINTILAR

Kentten günümüze ulaşmış Helenistik, Roma ve Bizans dönemine ait kalıntıların çoğu: orman içindedir, ağaçlar ve çalılarla örtülüdür.

Diğer bir kısım kalıntı ise: denize akan bir ırmağın (Olympos Çayı-Akçay) ağzında ve her iki yakasında bulunmaktadır.

Zaten bu ırmak, antik dönemde kendi ikiye bölmekteymiş, zamanla bir kanal içine alınmış ve her iki yakasına iskele yapılmış, iki yaka yapılan bir köprü ile birbirine bağlanmıştır.

Köprünün bir ayağı, günümüzde yerinde görülmektedir.

Olympos-Olimpos
 

Giriş Kompleksi:

Yapılan araştırmalara göre, yapı MS 5 ile 6’ncı yüzyıllara tarihlenmektedir.

Şehrin günlük ve ekonomik yaşamına ait izler taşımaktadır.

Kentin ana caddesi: doğu-batı doğrultusunda uzanmaktadır. Bu caddenin başlangıç yerinde bulunan giriş kompleksi: 11 odadan oluşur.

Muhtemelen, bu 11 odanın üzerinde bir kat daha bulunduğu düşünülmektedir. Çünkü yapının bazı yerlerinde duvarlar yüksektir, kat izleri ve merdiven basamakları vardır.

Giriş kompleksinin en önemli özelliği: kemerli düzenlemelerdir. Kemerler, kuzeyde ve cadde cephesindedir.

Evet, burası tahminlere göre: konut, konaklama yeri, gıda maddesi üzerimi ve ticaret yeri olarak kullanılmış olmalıdır.

Köprü:

Yukarıda da belirttiğim gibi, Olympos çayının üzerinde olan köprünün ayaklarında biri günümüze ulaşmış, diğeri ise temel seviyesinde korunmuştur.

Köprü ayağında devşirme malzeme kullanılmıştır, çünkü çok sayıda Roma dönemi mimari elemanı görülmektedir.

Köprü muhtemelen Roma döneminde yapılmıştır. Ancak sonraki depremler sonucunda yıkılmıştır. Ancak iki yaka arasındaki ulaşım etkilendiğinden Hıristiyanlık döneminde hızlı bir şekilde yeniden yapılmıştır.

Köprü: kentin kuzey ve güneyindeki yerleşim alanlarını birbirine bağlaması açısından önemlidir.

Araştırma sonuçlarına göre, köprünün üç gözlü ve balıksırtı biçimli olduğu tahmin edilmektedir.

Olympos-Olimpos Akropol tepesi
 

Akropol Tepesi:

Nehir ağzına yani denize döküldüğü yere yakındır. Mimari veriler, tepenin Geç Antik çağda yerleşime açıldığını gösterir.

Tepe, küçük ve dik yapılıdır.

48 metre rakımlı bu tepe üzerinde yerleşimler devam etmektedir.

Tepe üzerinde, iki ve üç katlı düzenlenmiş, kule tipi konutlar vardır. Su ihtiyacını karşılamak için sarnıç yapılmıştır.

Evet, günümüzde, tepede bazı yapı kalıntıları görülmektedir.

Tiyatro:

Kentin batı sınırındaki tepenin kuzey yamacına yapılmıştır. Tiyatro, Likya özelliklerine istinaden, Batı nekropolünün başladığı alanın hemen yanındadır.

Helenistik dönem yapısı, Roma döneminde onarım görmüştür. Tiyatronun MS 2’nci yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir.

Oldukça harap bir durumda günümüze ulaşmıştır. Sadece tiyatro girişinin bir yanı, iyi durumda görülebilir.

Tiyatronun günümüze sağlam ulaşamamışının başlıca nedenleri: yıkıcı depremler ve Bizans döneminde blokların kireç ocaklarında eritilerek yapı malzemesi olarak kullanılmasıdır.

Olympos-Olimpos Tapınak
 

Tapınak:

Nehrin denize döküldüğü yerin 150 metre batısındadır. Kentteki anıtsal mimari örnekler arasında önemli bir yere sahiptir. Yapının cephesinde görülen anıtsal kapı: 4.88 metre yüksekliktedir.

Kapı, incelikle işlenmiştir. Cella kapısı önündeki heykel kaidesinde bir yazıt vardır. (Elbette heykelin akibeti meçhul)

Yazıtta “Marcus Aurelius” ismi okunur, yazıt muhtemelen MS 2’nci yüzyıla aittir.

Yapının ön cephesinde, dört sütun bulunduğu anlaşılmaktadır. Kesme taşlardan yapılan Cella ön duvarı günümüze ulaşmıştır. 

Kaptan Eudomos Lahdi:

Lahit, nehir ağzının hemen yanında, bir kayalığın oyuğunda bulunmaktadır. Lahdin üzerindeki yazıtta, duygu dolu ve şiirsel bir üslup ile kaptanın adı verilmektedir.

Lahdin uzun kenarında ise, gemi kabartması vardır.

Vespasianus Hamamı:

Şehirde bulunan iki hamamdan, buradaki boyutları büyük olduğu için “Büyük Hamam” olarak isimlendirilmiştir.

Burada bulanan yazıta göre: Hamam, Vespasianus döneminde, muhtemelen MS 70 yıllarında yapılmıştır.

Yapının bazı bölümleri günümüzde ayaktadır. Bu bölümlerdeki mimari özellikler incelendiğinde, yapının anıtsal boyutlarda yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Güney Nekropol:

Kentin batısındadır. Nekropol alanı, ortadan akan nehir ile kuzey ve güney olmak üzere iki kısma ayrılmıştır. Güney Nekropol: nehrin ikiye böldüğü şehir merkezinin güneyindedir.

Günümüzde mezarların önünden devam eden yol, muhtemelen antik dönemde de kullanılmıştır. Nekropol alanında toplam 354 mezar bulunmaktadır.

Nekropolün batı kısmındaki mezarlar: beşik tonozlu, bitişik nizamlı ve genellikle iki katlıdır.

Kuzey Nekropol:

Bu bölümdeki gömül alanına, MS 1’nci yüzyıldan itibaren gömü yapılmış ve MS 3’ncü yüzyıla kadar kullanılmıştır. Bizans döneminde ise, Nekropol alanına kiliseler ve konutlar yapılmıştır.

Kuzey Nekropol Caddesi:

Bu cadde: Kuzey Nekropol’ün batısından başlar ve Piskoposluk Sarayına kadar devam eder. Şehrin bu bölümü, MS 4’ncü yüzyıldan itibaren konut alanı olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Cadde üstünde: çok katıl ve büyük avlulu, muhtemelen şehrin ileri gelenlerine ait evler bulunmaktaydı. Bu konutlar nekropol alanındaki oda mezarlarla iç içe yapılmıştır.

Cadde, özellikle MS 5’nci yüzyılda, yani Hıristiyanlığın kabul edilmesinin ardından son derece geliştiği anlaşılmaktadır.

Kuzey Nekropol Kilisesi:

Nehrin ikiye böldüğü kentin kuzeybatısında, Kuzey Nekropol girişinin güneyindedir. Yapının; kuzey ve güney nekropollerinin ortasında olması nedeniyle: Olympos şehrinin Nekropol Kilisesi olduğu düşünülmektedir.

Mimari tarzına göre, muhtemelen MS 6’ncı yüzyılda inşa edildiği düşünülür. 1969 yılında bölgeyi etkileyen sel felaketinde: yapının orta nef, apsis ve güney nefi yıkılmıştır.

Lykiarkh Mezarı:

Kuzey Nekropoldeki bu mezar: Likya birliği başkanı olarak görev yapmış Olymposlu Marcus Aurelius Arkhepolis ve ailesine aittir.

Mezar binası, yazıtına göre MS 3’ncü yüzyıl ikinci yarısında yapılmıştır. Mezar binası kareye yakın formludur.

Ancak tonozunun büyük kısmı çökmüştür.

Mezar odasının içinde: uzun ve yan duvarları çevreleyen “u” biçiminde, iki basamaklı özgün kesilmiş, masif taşlarla yapılmış bir podyum bulunur.

Köşelere aslan ayağı işlenmiştir. En üstteki podyum basamağı: oturma bankı olarak biçimlendirilmiştir.

Podyumun üstünde: üç lahit bulunur.

Girişin sağındaki lahit: Prokonnesos (günümüzdeki Marmara Adası) ndan ithal edilmiş, girlandlı lahittir. Teknenin altına profil yapılmıştır.

Uzun yüzde: 3 tane, kısa cephelerde birer tane girland bulunur. Girişin solundaki lahit: Sandık biçimindedir.

Antimachos Lahdi:

Kentin kuzey kısmındadır. Lahit: muhtemelen MS 2’nci yüzyıl ortalarında yapılmış olmalıdır. Lahit: Antimachos ve ailesine aittir.

Lahdin üstünde: Likya tipi denen semendar biçimli bir kapak bulunur. Lahdin sandukası, kabartmalarla süslenmiştir. Teknenin ön cephesi ve dar yüzlerinde köşe plasterleri bulunur.

Plasterlerin alt kısmında, sarmaşık biçiminde çıkan hayat ağacı motifi görülür. Hayat ağacı motifi, MÖ 3 binden itibaren kullanılmaya başlanır.

Sümerlerde yaşam ve ölüm arasındaki değişmez döngünün sembolüdür. Antimakhos ve ailesine ait lahitte: hayat ağacı motifi de ölümle bağlantılı sembollerden birisi olarak işlenmiştir.

Piskoposluk Sarayı:

Burada bulunan ve bir çevre duvarı ile sınırlandırılmış yapılar kompleksi, 128 x 62 metre ölçülerindedir. Mimari stil değerlendirildiğinde muhtemelen MS 5-6’ncı yüzyıllarda yapılmıştır.

Kent içindeki en büyük yapı konumundadır. Yapının inşaatı sırasında, Roma dönemine ait tapınak ve temenos alanı dahil edildiğinden, yapılar kompleksi olarak algılanmaktadır. Komplekste, Piskoposluk kilisesi merkezi yapı konumundadır.

Doğu bölümde: bir avlu etrafına sıralanmış mekanlardan oluşan Piskopos ikametgahı vardır. Ayrıca: görevli din adamlarının özel yaşamları için iki katlı düzenlenen mekanlar bulunmaktadır.

Olympos-Olimpos Alkestis lahdi
 

Alkestis Lahti:

Lahdin kapağında: üçgen alınlık, tepe ve köşe akroteri vardır.

Lahit, Aurelius Artemias ve ailesine aittir. Lahit: MS 2’nci yüzyıl sonlarına tarihlenmektedir. Yerel kireç taşından yapılmıştır. Kapağın eğimli yüzeylerinde: balık pulu motifi işlenmiştir. Bu durum, Attik kapaklarında yaygındır.

Lahitte: Akroterlerde Eroslar ve kısa yüzlerde Medusa başları bulunur. Mezar sandukasının köşelerine: Nike figürleri yerleştirilmiştir.

Yanlarda: iki üçgen alınlıklı bir kapı içinde “dextrarum iunctio” yani “tokalaşma” sahnesi görülür.

Bu sahne, Roma döneminde “evlilik bağı” nı ifade etmektedir.

Olympos-Olimpos plajı
 

OLYMPOS PLAJI:

En büyük özelliği: Kumluca’ya ait olmasıdır.

Antik kentin içinden geçilerek plaja gidildiği için, giriş ücretlidir.  

Müze kart geçerlidir. Aracınız ile giderseniz, otopark için de ayrı ücret ödeniyor.  

Girişten sonra, antik kentinin içinden geçilerek, dere boyunca yürüyerek yaklaşık 10 dakikada sahile ulaşabilirsiniz.

Burada yol üzerinde su kanalı ve önündeki tarihi havuz, serinlemek için kullanılmaktadır.

Çıralı plajının devamı, antik kentinin önündedir. Aradaki dere var, dereden dağa kadar olan bölüm Olympos plajı olarak geçiyor.

Dağın arka yüzünde ise, Adrasan Plajı vardır.

Ormanla iç içe olan plaj kum değil, ufak çakıllıdır, deniz suyunun berraklığı ve sahilin temizliği ilgi çeker.

Plajda, büfe, kabin ve duş yoktur. Çünkü burası beach değil, şezlong ve şemsiye işletmesi yoktur.

Yukarıda söz ettiğim gibi, buraya antik kent kalıntıları içinden geçilerek giriliyor.

Bu yüzden, buraya giderseniz yanınızda özellikle mutlaka su, yiyecek, şemsiye götürmenizi öneririm.

Kumluca gezilecek yerler

Adrasan gezilecek yerler

Çıralı gezilecek yerler

Phaselis gezilecek yerler

Ulupınar gezilecek yerler

Kemer gezilecek yerler