Ukrayna ülkesinin: tatil, deniz ve eğlence merkezi, bir anlamda ülkemizdeki “Bodrum” ile bir düşünülebilir.
Yaz aylarında Ukrayna’nın birçok yerinden, tatil için buraya geliyorlar.
Dünyanın en güzel kızlarının bulunduğu ve ayrıca ucuz bu şehri gezmek, kesinlikle hoşunuza gidecek ve güzel anılarla buradan ayrılacaksınız.
Ancak, bu dünyanın en güzel bayanlarının olduğu şehirde: maalesef özellikle vizenin kalkması sonucu oluşan Türk erkekleri akını: Ukraynalıların Türklere karşı, aşırı antipati beslemelerine neden olmuştur.
Öte yandan, siz de göreceksiniz, Türk erkekleri burada, sanki bir kerhane şehirde gezer gibi geziyorlar. Elbette, yapılanların ve yaşananların sonucunda bu şehirde Türk erkeklerine karşı antipati yaratılmıştır.
Yani, Türk erkeklerini sevmiyorlar, Türk erkeklerinin yanına yaklaşan gurup halindeki hatunlar: genellikle bar ve diskolarda para yemek amacı güdüyorlar ve 2-3 saatlik muhabbet veya birlikte aynı masada oturmanın sonucunda, hesabı ödetip çekip gidiyorlar.
Yani: eğer Odesa şehrine seks turizmi için gidecekseniz, öncelikle bir parçada olsa Rusça bilmenizde yarar var, ayrıca hatunlara kadınlık duygularını anımsatacak şekilde duygusal olarak yaklaşmak ta şarttır.
Evet, bu girişten sonra gelelim şehir hakkında daha ayrıntılı bilgiler vermeye
Şehir Ukrayna ülkesinin güneybatısında, Ukrayna ülkesinin dördüncü büyük şehri, Karadeniz kıyısındaki en büyük limanlardan birisidir.
Odesa körfezi, 31 km. boyunca uzanır. Şehir: limanı gören bir teras benzeri tepe üzerinde kurulmuştur. Ülkenin, Avrupa’ya ve ticarete açılan kapısıdır. Mimari ve tarihi güzellikleri göz kamaştırır.
Nüfus yoğunluğu bakımından, Kiev ve Kharkiv şehirlerinden sonra gelir. Şehirde, özellikle: petrokimya, kimya, ilaç, gıda ve hafif sanayi yaygındır.
Bunların yanında, yüksek öğrenim de revaçtadır ve 20 üniversite bulunmaktadır. Yani, şehir aynı zamanda üniversite ve sağlık şehridir.
Şehir: Kiev şehrine, 443 km. uzaklıktadır. Şehrin turistik özellikleri yanında: tedaviye yönelik ( özellikle Göz hastalıkları ve Doku Terapi Enstitüsü) özellikleri de yoğun olarak tercih edilmektedir.
Yani, şehir tarih ve eğlencenin bir arada bulunduğu, aynı zamanda bunu çok da ucuza yaşayabileceğiniz bir yer olarak önem kazanmasına rağmen, bir üniversite ve sağlık şehridir.
Ama, şehrin günümüzde öne çıkan başlıca özellikleri, eğlence dolu plajları ve bakir koyları ile hareketlenen yaz turizmi canlılığıdır.
TARİHİ
Şehir, aslında ilk olarak 1200’lü yıllarda, Kırım Hanı Hacı Giray’ın kurduğu küçük bir Tatar köyüdür ve “Hacbey” olarak adlandırılır. 1529 yılına kadar Osmanlı kontrolünde kalan bölge: 1792 yılındaki Rus-Osmanlı savaşında, Osmanlıların yenilmesi nedeniyle, Rusların eline geçmiş ve aynı yıl, Rus İmparatoriçesi II. Katerina’nın emriyle, burada 1794 yılında “Odesa” isimli şehir kurulmuştur.
1819-1858 yılları arasında ise Odesa’nın çok uluslu bir nüfusun yaşadığı serbest bir liman olduğu görülür. Ancak asıl önemlisi, şehrin Rus devriminde oynadığı roldür. 1905 yılında Potemkin Zırhlısının mürettebatının isyanı ile devrimin merkezi olmuştur.
Tabii Sovyet döneminde ülkenin en önemli ticaret kapısı ve Sovyet deniz gücünün konuşlandığı yer haline gelmiştir.
Odessa limanı, 1 Ocak 2000 tarihinde tekrar serbest limana dönüştürülmüştür. Odessa şehrinin tarihinde en büyük özelliklerden birisi bizi de ilgilendirmektedir ki: Osmanlı bayrağı çeken Yavuz ve Midilli savaş gemileri, I. Dünya Savaşı öncesinde bu şehri bombalamış ve Osmanlı İmparatorluğunun savaşa girmesine neden olmuştur.
ULAŞIM
Odesa Uluslar arası havaalanı: şehir merkezinin güneybatısındadır. Havaalanı son derece basit ve küçüktür. Gayet basit Duty-Free mağazasında nakit alışveriş yapılmakta ve kredi kartı geçmemektedir.
İstanbul’dan uçağa bindiğinizde, yaklaşık 1 saat 15 dakikalık bir yolculuktan sonra buraya ulaşırsınız ki, son zamanlarda havayolları şirketlerinin yaptıkları promosyon uçuşları, özellikle Türklerin burayı yoğun ziyaretine neden olmuştur.
Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım ise tam bir problemdir. Taksiler, bu ulaşım için 200-250 grivna istemektedirler. Ancak: 1.5 grivna ödeyerek, otobüsle, 45 dakikalık bir yolculuk ardından şehir merkezine ulaşabilirsiniz.
Kiev-Odesa arasında, trenle yolculuk yapmak isterseniz, 8 saatlik bir yolculuk gerekiyor. Bu tren yolculuğu için, bir kompartıman kiralamanız önerilir, çünkü ücreti fazla değildir, çok keyifli bir tren yolculuğu yapabilirsiniz.
PARA BİRİMİ
Ukrayna da: grivna denilen para birimi kullanılıyor.
1 Dolar = 8 grivnadır.
1 Euro = 10 grivnadır.
DİL
Şehir insanının büyük yoğunluğu İngilizce bilmiyor, bu yüzden, bu şehri ziyaret edeceklere önerim, gitmeden yanınıza bir Türkçe-Rusça sözlük almalarıdır. Şehirde, Rusça konuşuluyor. Ama Ukraynaca da resmi dil olarak kabul ediliyor ve pek çok tabela Ukraynacadır.
POLİSLER
Şehirdeki polisler o kadar ilginç ki: daha ülkeye girişte, kenara çekip rüşvet istemekten kesinlikle sıkılmıyorlar.
Özellikle, pasaport kontrolünde sona kalırsanız, kesin rüşvet vermeniz gerekir. Evet, başka bölümlerde, Odesalılar’ın en büyük keyiflerinin açık alanlarda yani park alanlarında içki içmek olduğunu söylemiştim.
Ancak: siz yani turistler, bir park alanında elinizde bira ile otururken, yanınıza bir polis gelip, park alanında bira içmenin yasak olduğunu söyleyebiliyor.
Ardından: sizi peşine takıp, şehir merkezinde yüzlerce metre yürütüyor ve bir karakolun kapısına götürüyor. Karakol içinde olanlar ise, saatlerce bekletilmektir.
Yanınızda pasaportunuzun fotokopisi değil, kesinlikle aslını bulundurun, çünkü polisler pasaport aslını isteme bahanesiyle güzel bir akşamınızı rezil edebiliyorlar.
Son bir not: şehirde polisle ilgili sorun yaşarsanız, mutlaka Türk konsolosluğunu aramalısınız ki, önceden bence Türk konsolosluğunun telefonunu, kendi telefonunuza işleyin.
ALIŞVERİŞ
Alışveriş meraklıları şehirde yerel bir pazarı gezmek isterseniz “Privoz” pazarını ziyaret etmenizi öneririm.
Çünkü: tren garının yakınlarındaki bu sabit pazarda: sebze-meyveden, kurutulmuş balığa, çiçekten, kıyafetlere, şehrin yerlileri ve köylüleri tarafından satılan birçok şeyi bulup satın alabilirsiniz.
1827 yılında kurulan Pazar, o zamanlar köylülerin ve çiftçilerin kendi ürünlerini sattıkları bir yer olarak biliniyormuş. Ancak, günümüzde bayağı büyük bir alana yayılmıştır.
Pazarın içinde fırınlarda var bunlardan ekmek alıp, kendinize iyi bir ziyafet çekebilirsiniz.
Bunun dışında: aşağıda anlatacağım gibi, Deribasovskaya caddesi de, alışveriş meraklılarının mutlaka ziyaret etmeleri gereken bir yer olarak önem kazanmaktadır.
Ancak: ben bu şehri ziyaret ettiğinizde “illa” şunu alın, bunu alın diye bir şey söyleyemiyorum, yani şehirde mutlaka alınabilecek özel bir obje bulunmuyor. Tercih sizin
KONAKLAMA
Şehirde, özellikle hafta sonlarında yakın çevreden yoğun ilgi olması nedeniyle otel fiyatlarının yükseldiği bir gerçektir.
Ayrıca: otellerin birçoğunda, banyo ve tuvalet ortak olarak kullanılıyor. Odanın içinde banyo-tuvalet isterseniz, bu kez, otel fiyatı aşırı yükseliyor. Bu yüzden, bu şehirde birkaç günden fazla kalacakların ev tutmalarını öneririm.
Örneğin: Deribasovkkaya caddesi üzerinde, iki oda bir salon ve mutfağı, jakuzisi bulunan bir apart daireyi, iki kişi, günlük 60 dolar civarında tutabilirsiniz.
Evet: bu şehri ziyaret edenler için, kesinlikle otel değil, ev veya apart kiralamanızı öneririm.
ÜNİVERSİTELER
Odesa şehrinde birçok yüksek öğrenim kurumu bulunmaktadır. Şehrin en gözde üniversitesi “Odesa Mechinikov Ulusal Üniversitesi” dir. Bu üniversite, 1865 yılında, Çar Alexander II tarafından verilen emirle kurulmuştur.
O dönemden bu yana faaliyetini sürdüren üniversite: Ukrayna’nın önde gelen araştırma ve öğretim üniversitelerinin başında gelmektedir.
Bu ulusal üniversite dışında, şehirdeki başlıca üniversiteler: Odesa Ulusal Ekonomi Üniversitesi, Odesa Ulusal Tıp Üniversitesi ve Odesa Ulusal Politeknik Üniversitesi ve Odesa Ulusal Denizcilik Üniversitesidir. Bu üniversitelerde, birçok Türk öğrenci eğitim görüyor.
GECE HAYATI
Şehirde, geceleri faaliyete geçen birçok bar bulunuyor. Odesalılar ve özellikle üniversite öğrencileri: hafta içi veya hafta sonu dinlemeden bu eğlence mekanlarına akın ediyorlar ve sabaha kadar eğlenip, oradan işlerine veya okullarına gidebiliyorlar.
Şehrin birçok yerinde kumarhaneler de bulunuyor. Şehrin yan sokaklarında küçük mekanlarında bulunan kumarhaneler yanında, şehir merkezinde büyük kumarhaneler de bulunuyor.
Şehirliler, bu mekanlarda kumar oynamaya çok meraklılar. Özellikle “Nevada” denilen kumarhaneler zincirini birçok yerde görebilirsiniz. Şehrin merkezinde, elinizde bira içerek gezebilirsiniz.
Zaten, şehrin birçok yerinde parklar bulunması nedeniyle, insanlar barlarda veya diskolarda değil, yazın açık havada, parklarda eğlenmeyi seviyorlar.
Hemen hemen her parkta: tiyatro, su gösterisi ve müzik etkinliklerinin düzenlendiği yerler bulunuyor. İnsanlar, diskolara dans etmek için gidiyorlar ve maksimim 2-3 saat kalıp dışarı çıkıp, parklara gidiyorlar.
Siz: eğer diskoya gitmeyi düşünüyorsanız: şehir merkezinin 12-13 km. dışındaki “Arcadia” bölgesine gitmenizi öneririm. Bu bölgede: İtaka ve İbiza isimli iki disko var ki, bunlar yörenin en meşhur diskolarıdır.
Özellikle, yazın bu bölgedeki diskolar rağbet görüyor. Şehir merkezinde diskoya gitmek isterseniz, bu kez: Captain Morgan ve Palladium önerilir.
Capta Morgan: bambaşka bir alemdir. Gündüz kafe gibi işletilen bu mekan, gece en çılgın partilere şahitlik edebileceğiniz bir yerdir ve hatta: barın üzerine çıkan striptizci kızları seyredebilirsiniz.
Bunlar dışında, elbette ücra yerlerde, girişin gayet ucuz olduğu diskolarda var, ama bence o mekanlara gitmeyi düşünürseniz, yanınızda mutlaka Ukraynalı birisi veya birilerinin olması şarttır. Yoksa, güvenlik problemi yaşayabilirsiniz.
“Yo” isimli kulüpte cazibe merkezidir. Burada, çeşitli partiler düzenleniyor.
Tüm bunların yanında: şehirde bir de Türkler tarafından işletilen eğlence mekanı var. Turquoise isimli bu mekan, gündüz kebapçı, gece ise disko olarak işletiliyor ve hatta bazı zamanlarda striptiz kulübü olarak da faaliyet veriyor.
Ancak, burası şehrin üçüncü sınıf mekanlarından birisi olarak değerlendiriliyor ve müşterileri, genellikle düşük seviyeli Türkler, Araplar ve Odesalı bayanlardır.
Burada, içki diğer mekanlara göre daha ucuzdur. Eğer: seks turizmi konusunda beklentileriniz varsa, burası, bu beklentilerinize rahatlıkla cevap verecek bayanlarla doludur.
Evet gece hayatının oldukça renkli olduğu bu şehirde: içki de bayağı ucuzdur. 1 bira: 2 grivna ve 1 şişe votka 12 grivna civarındadır.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIM VE TAKSİLER
Şehirde: metro bulunmuyor ve ulaşım: troleybüs, tramvay, otobüsler ve minübüslerle sağlanıyor. Trafik düzgün ve insanlar, trafik kurallarına nispeten riayet ediyorlar. Arabaların kalitesi ise, kullananların ekonomik seviyesini anlatıyor.
Bol miktarda Audi bulunurken, aynı oranda Sovyet dönemi dökük araçlar da kullanılıyor. Şehirde metro bulunmama sebebi ise: söylenenlere göre şehrin altındaki tüneller sistemiymiş.
Bu şehirde, insanların birçoğu yardımsever iken, maalesef taksi şoförleri tam bir soyguncudur. Lüks bir taksiyi, yoldan çevirip veya kenarda bekleyen bir taksiye asla binmeyin, özellikle yabancı olduğunuzu anlarlarsa, 10 grivnilik bir yolculuk size 150 grivniye patlayabilir.
Bunu önlemek için, yoldan geçen ortalama sınıf bir taksiyi çevirmektir. Bu ortalama sınıf taksiler, bu işi ek gelir sağlamak için yapan, şehir insanıdır, yani bir anlamda, korsan taksi denilebilir. Ya da, bir yerde mahsur kaldı yani kayıp oldu iseniz, bir dükkana girin ve gitmek istediğiniz yeri dükkan sahibine bildirin, o sizi bir taksi bularak gitmek istediğiniz yere gönderecektir.
NÜFUS
Günümüzde, şehirde az da olsa Türkler yaşamaktadırlar. Özellikle: şehrin banliyölerinden olan “Tahirova” bölgesinde, yoğun Türk nüfusu bulunmaktadır. Günümüz itibarıyla, şehir nüfusunun dağılımı şöyledir: % 61 Ukraynalılar, % 29 Ruslar, % 1.32 Bulgarlar, % 1.23 Yahudilerdir. Yani, bir zamanlar şehirde egemen olan Tatarlar, Stalin’in politikaları yüzünden artık yoklar veya çok az sayıda kalmışlardır.
Şehirdeki iş gücünün bir çoğunda kadınlar çalışmaktadırlar. Çünkü: erkeklerin büyük yoğunluğu denizci olarak çalışıyorlar ve bunlar 6 ay deniz, 6 ay şehir yaşantısı yaşıyorlar. Kadınlar, belediye otobüsleri kullanımı, çöplerin toplanması gibi neredeyse birçok işte çalışıyorlar. Hatta: döviz büroları, oto yıkama hizmetleri bile kadınlar tarafından yürütülüyor.
Bir de tabii dil sorunu var, büyük yoğunluk İngilizce bilmiyor, öte yandan ülkede kullanılan dil, normal Latin alfabesi değil, Kıril alfabesi kullanıyor ve bunu anlamamız iyice zordur. İnsanlar İngilizce bilse bile, Türk olduğunuzu hissedince bilmediğini söylüyor ve karşılarında kıvranmanızı izliyorlar. Yani, sizi anlamak için hiçbir çaba sarf etmiyorlar.
GÜVENLİK
Şehir merkezinde, özellikle akşam saatlerinde kesinlikle uzak durmanız gereken mahallerin başında “Moldovanka” denilen bir yer vardır.
İKLİM
Odessa, Karadeniz’in kuzeyinde olmasına rağmen, pek çok Akdeniz şehriyle aynı paralelde olması nedeniyle, sıcaklık konusunda üst seviyelerdedir. Yani, şehirde sıcak ve ılıman bir iklim hakimdir. Zaten bu yüzden, şehirde birçok plaj bulunmaktadır.
Çarlık döneminde bile, topraklar üzerinde yaşayan hastalıklı kişiler dinlenmek ve tedavi olmak için buraya gönderiliyorlarmış. Denizin ortalama sıcaklığı: 13-14 derece civarındadır.
Haziran-Eylül ayları arasındaki yaz döneminde ise, Odesa körfezinde deniz sıcaklığı ortalaması 20 dereceye kadar çıkar. İklim olarak, kışlar kuru ve hafif geçer, ısı nadiren eksi 3 dereceye kadar iner. Kar yağışı nadir ve az görülür.
Burayı ziyaret edecek olanların, en son Ağustos sonu ile Eylül başında gitmelerini öneririm, sonrasında soğuklar etkin oluyor. Soğuklar denilince, hani pek soğuk olmuyor desem de, bazen buraların çok soğuk olduğu da söylenmiyor değil.
Yani, ısı eksi yirmi derecelere kadar iniyormuş.
TURİZM
Şehrin başlıca turistik güzellikleri: Şevçenko Parkı, Luzanovka Parkı, Ekaterininskaya Meydanı, tarihi kale, Puşkin caddesidir. Bu güzellikleri gezmek için, kesinlikle birkaç gün gerekir.
NE YENİR-NE İÇİLİR
Şehirde balık ürünleri çok ucuzdur. Örneğin: Potemkin merdivelerinin başındaki bir restoranda, kalkan balığını yaklaşık 120 grivna yani 30 TL. civarında yiyebilirsiniz. Ancak, restoranların birçoğunda İngilizce menü bulamayacaksınız.
Ama menülerinin bir özelliği: yemeklerde kullandıkları her şeyi, gramajına kadar menü de yazıyorlar. Ayrıca: yemeklerde bol miktarda domuz ürünleri kullanıldığını da bilmenizde yarar var. Öte yandan, şehirde büyük oranda “suşi” merakı da vardır.
Somon balığından yapılan suşiyi deneyebilirsiniz. Bunun dışında, yörenin yemek kültürü genellikle bizimkiyle uyumludur. Yani, özel bir yemek kültürü yok. Bunların yöresel yemek kültürü genellikle domuz eti ve ürünleri üzerine yoğunlaşıyor ki, bu da bize uymuyor.
Eğer: konaklamak için ev veya apart daire tercih ettiyseniz, marketlere girip, yiyecek olarak bol bol et satın alabilirsiniz çünkü etin kilosu, 8-9 TL. civarındadır. Et seçiminde, üzerinde “halal” yazan etleri tercih edebilirsiniz ki, inanın burada çok lezzetli et yiyebilirsiniz.
Bu şehirde bira içmek isterseniz: Slavutic denilen markayı ve votka içmek isterseniz: russki standart markalı votkayı tercih etmenizi öneririm. Evet, içki bu şehirde vergisiz olduğu için çok ucuzdur. Ancak: bunun bir kötü sonucu olarak, sabahın erken saatlerinden itibaren içen ve sarhoş olan bıçkınların, tartakladıkları insanları da görmek mümkündür.
GEZİLECEK YERLER
ARMAND DE RİCHELİEU DUKE-ANITI
Bu bronz anıt: Odesa şehrinin ilk belediye başkanına aittir. Aynı zamanda, şehrin ilk anıtı olarak da bilinir. Anıt: 22 Nisan 1828 tarihinde açılmıştır. Kaidesi: piramit şeklinde ve yerel kireçtaşından yapılmıştır.
Yapan ise: ünlü heykeltıraş Ivan Martos’dur.
Anıt, seçkin Rus ustanın son eserlerinden birisidir. Yüksek kabartmalarda ifade edilenler: tarım, ticaret ve adalettir.
Son bir not: Kırım Savaşında İngiliz-Fransız donanmaları tarafından şehir ve liman bombalandığında: anıtın yakınlarında patlayan bir bomba, anıta zarar verir, ancak savaştan sonra anıt yama yapılarak restore edilmiştir.
POTEMKİN (PRİMORSKİ) MERDİVENLERİ
Şehrin en önemli sembollerindendir. Potemkin Bulvarı üzerinde bulunan merdivenler: II. Dünya savaşı öncesindeki posterlerle şehrin bir simgesi olarak lanse edilmiş ve liman ile deniz istasyonunu yani şehir merkezini birleştirmektedir.
Bu dev merdivenler: 1837-1841 yılları arasında: İtalyan mimar Francesco Boffo tarafından dizayn edilmiştir. Yapılışının temelinde ise: Prens Shining Vorontsov’un eşi Elizabeth’e hediye olarak sunmak istemesidir.
Evet, günümüzde 192 basamaktan (ilk yapıldığında 200 basamak olduğu söyleniyor) oluşan merdivenler: 142 metre uzunluğundadır. Ancak, oluşturulan perspektif nedeniyle, yukarıdan bakıldığında merdivenlerin uzunluğu 22 metre görülür.
Üst kısım ise, 12.5 metre ile daha geniş görülür. Merdivenlerin bulunduğu yerde bir de feniküler bulunuyor ki, 10 kişilik bu araç, merdivenleri yaklaşık 1 dakika 10 saniyede çıkıyor. Merdivenleri yürüyerek inerseniz: çıkışta maalesef iyice yorulacaksınız.
Bu durumda: biraz önce sözünü ektiğim feniküleri kullanın, ücreti 1.5 grivnadır. 1925 tarihindeki ünlü Potemkin Zırhlısının bulunduğu ve Sergei Eisenstein tarafından yönetilen film: bu merdivenlerin bulunduğu yerde çekilmiştir. Film “bebek arabası” sahnesiyle hatırlanmaktadır. Bolşevik Devrimini sevdirmek amacıyla çekilmiştir.
Son olarak: erozyon sonucu giderek tahrip olan merdivenler: 1933 yılında pembe ve gri kireçtaşı kullanılarak yeniden düzenlenmiştir.
Yılın her mevsimi turistlerin uğrak yeri olan bu merdivenlerde, liman genişletme çalışmalarında 8 basamak iptal edilmiştir ve 192 basamağa inen merdivenlerde, her yıl koşu düzenlenmektedir. Günümüze kadar ki Potemkin Merdivenleri koşu rekoru 22.9 saniyedir.
DERİBASOVSKAYA CADDESİ
Burası: Türk-Rus savaşında, Rus donanması Amirali Jose de Ribas’ın hatırasına yapılmıştır. İstanbul’daki “İstiklal Caddesi” benzeri bir yerdir. Güneşin hafif etkisini kaybetmeye başladığı akşamüstü saatlerinde, şehrin kalbi burasıdır.
Burası, her zaman canlı ve yaşam sevinçleri gözlerine yansımış, güler yüzlü Odessalılar’la doludur. Zaten, şehrin en ünlü park alanı olan “Garden of Life” da buradadır.
Çekici yaya caddesi aynı zamanda şehrin en heybetli binalarının (Yunan meydanı, Opera ve Bale binası, Dük Richelieu anıtı, Liman, Arkeoloji müzesi, Puşkin Anıtı ve Potemkin Merdivenleri gibi) bulunduğu muhteşem mimarisi ile ünlüdür.
Yaz aylarında, özellikle buradaki kafe, bar ve restoranlar doludur ve cadde araç trafiğine kapatılır. Arnavut kaldırımlı sokaklar boyunca, ıhlamur ağaçlarının gölgesinde güzel gezintiler yapabilirsiniz.
Evet, şehrin en önemli ticari caddelerinden birisi olan burayı mutlaka ziyaret edin, kentin butikleri ve yüksek uç mağazaları burada bulunuyor. Ayrıca, yine burada büyük ticari alışveriş merkezlerini görebilirsiniz.
Bunlar arasında 19. yüzyıl yapımı, Passage şehrin en lüks alışveriş merkezi olarak ilgi çekmektedir. Passage isimli bu kapalı çarşının zemin katında çeşitli giyim eşyaları ve hediyelik objeler satılan dükkanlar bulunuyor.
Üçüncü katından itibaren ise, bir otel yerleşmiştir. Yapının üzerindeki heykeller ve işlemeler ise, tam bir sanat eseridir.
ODESA LİMANI
Odesa Sea Port: Odesa körfezinin kuzeybatı kesimi boyunca Karadeniz kıyısında uzanır. Odessa şehrinin atardamarı konumundadır. Limanın toplam kıyı şeridi uzunluğu 7.24 km. dir. Limanda bulunan yolcu terminali, yıllık 4 milyon yolcuya hizmet verebilecek kapasitededir.
Bunun dışında 13 milyon tonluk kuru yük, 23 milyon tonluk petrol ürünleri kapasitesiyle burası devasa bir fabrika gibidir. Zaten Ukrayna’nın diğer şehirleri ve yabancı önemli şehirlere ulaşımın en önemli kavşak noktası bu limandır.
MOTHER İN LAW KÖPRÜSÜ
Limanın hemen üst tarafında, Belvedere’nin yanında bulunan köprü, şehrin en ilginç yerlerinden birisi olarak bilinir ve tanınır. 1969 yılında inşa edilmiştir. Kuvvetli rüzgarda köprünün şiddetli sallandığı söylenmektedir.
Köprünün iki yanında bulunan parmaklıklarda, yüzlerce ve belki de binlerce kilit göreceksiniz. Bazı kilitlerde sevdiğiniz isimleri yazılı ve tarih atılmış, bazı kilitlerde ise boya ile kalp resmi çizilmiştir. İnsanlar: sevdikleri ile olan aşklarının daim olması için buraya kilit asıyorlarmış. Siz de, bir kilit edinip, buraya asabilirsiniz.
Söylenenlere göre, buraya asılan kilide yazılan isimdeki sevdiğinizle, bir ömür boyu birlikte olmanız mümkündür. Odesalılar tarafından anlatılana göre ise: bir Slav geleneği olan bu kilitler: evlenmek üzere buraya gelen gelin ve damat parklarda dolaşırken, buraya geldiklerinde: hiç ayrılmayacaklarının garantisi olarak, köprüye kilit takarlar ve anahtarını denize atarlar.
Burada o kadar çok kilit var ki: Odesa Belediyesi, köprünün bitimine, çelikten, 3 boyutlu bir kalp yaptırmıştır. Öte yandan: köprüye takılan binlerce kilidin, köprünün mukavemetini olumsuz etkilememesi için, zaman zaman kilitler sökülüyor ve bu çelik kalbe naklediliyormuş. Yani, taktığınız kilidi, bir sonraki gidişinizde, görememe şansınız büyüktür.
TREN GARI
1944 yılında, II. Dünya Savaşında yıkılan tren garı: 1952 yılında SSCB döneminde, yeniden yapılmış ve günümüze kadar sağlam olarak ayakta kalmıştır. Tren garının hemen girişinde: üç tarih ilgi çekiyor.
Bu tarihlerden: 1905: işçilerin ayaklanma, Potempkin Zırhlısının ve Lenin’in desteğiyle ayaklanmaya devam ettikleri tarihtir. Bu ayaklanmada: Potempkin merdivenlerinde yüzlerce insanın öldürüldüğü söyleniyor. 1917 tarihi: Bolşevik isyanını belirtiyor.
1944 tarihi: Odessa şehri, II. Dünya savaşı döneminde, 1941-1944 yılları arasındaki süreçte, Romanya’nın egemenliğine girmiş ve Transilvanya’nın bir parçası olmuştur. Ancak, şehir kızıl ordu tarafından, 10 Nisan 1944 tarihinde yeniden kurtarılmıştır.
ODESSA ARHEOLOHYCHESKYY MUSEUM
Lanzheronovskaya bölgesindedir. Pazartesi hariç, her gün saat: 10.00-17.00 arasında açıktır.
Müzede: 160 bin civarında obje bulunduğu söyleniyor. Bunlar arasında: Karadeniz kıyılarından toplanan antik dönem kalıntıları, kiliselerden toplanan dini kalıntılar ve eski Yunanistan ve Roma dönemi sikke ve madalyaları bulunmaktadır.
Bunların sayısının 50 kadar olduğu belirtiliyor. Ayrıca, taş lahitler de ilgi çekiyor. Müzenin önünde bulunan “Laokoon” heykeli de ilgi çekiyor.
BÖLGESEL TARİH MÜZESİ
Havannaya bölgesinde, Odessa caddesi üzerindedir. Müze: 1806 yılında halat fabrikası olarak yapılan binada bulunmaktadır. Müzede, ilk olarak: 1944 yılında “Kahraman Odessa Savunması” sergisi düzenlenmiştir.
Yani, burası bir anlamda, Odessa şehrinin yakın tarihine ait kanıtların ve fotoğrafların sergilendiği bir yer olarak dikkat çekiyor.
PUŞKİN MÜZESİ
Şehir merkezinde Pushkinskaya bölgesindedir. Burası: Pushkvnskov sokağında 13 numaralı bir evdir ve edebiyat müzesi olarak dizayn edilmiştir. Ev: 20. yüzyılda şehirde yaşayan ünlü tüccar Charles Sukkar tarafından yaptırılmış ve daha sonra ise: Hotel du Nord yani bir han olarak kullanılmıştır.
Ünlü edebiyatçı Puşkin: sürgün yıllarında, 3 Temmuz 1823 yılında, bu hanın içinde, bir ay yaşamıştır. Şairin bir heykeli de, caddede, bina önünde bulunmaktadır.
BATI-DOĞU SANATI MÜZESİ
Şehrin en önemli müzelerinden birisidir.
Müzede: 16-20. yüzyıllar arasına tarihlenen Avrupa sanatına ait büyük bir koleksiyon bulunmaktadır. Bu koleksiyonda eserleri bulunan bazı sanatçılar olarak, şunlar sayılabilir: Teniers, Del Piombe, Mignard.
LİMAN MÜZESİ
Lanzheronovskyy bölgesindedir. 10 Nisan 1990 tarihinde açılmıştır. Müzede, limanda bulunan denizcilik ve deniz savaşlarına ait objeler sergilenmektedir.
OPERA VE BALE TİYATRO BİNASI
Hem mimari ve hem de sanatsal açıdan bakıldığında, şehrin en önemli yapılarından biridir. Yapının tarihi yaklaşık 200 yıl geriye gitmektedir. 1810 yılında yapılan ilk bina, 1873 yılında yanmış ve yeni bina 1887 yılında Avusturya Barok’u tarzında inşa edilmiştir.
Tiyatronun eşsiz akustiği sayesinde sahnedeki küçük bir fısıltı bile salonun her tarafından duyulmaktadır.
Zamanında Çaykovski, Rahmaninof, Isadora Duncan gibi dünyaca ünlü isimlerin yeteneklerini sergiledikleri ve 2007 yılında bakımdan geçirilen bu mekan, günümüzde de önemli gösterilere ev sahipliği yapmaktadır.
Dünyanın en güzel opera binalarından birisi olarak kabul edilir ve şehir ziyaretçileri, en çok burayı fotoğraflarlar.
SHEVCHENKO PARKI
Park alanı, ilk olarak 1874 yılında İmparator Alexander II onuruna dizayn edilmiştir. Burada, bir zamanlar: Gogol, Ostrovsky, Dostoyevski, Çehov, Ahmatova gibi sanatçıların bulundukları söylenmektedir. Parkın önceki ismi “Alexander Parkı” dır.
Çünkü, biraz önce de söylediğim gibi, İmparatorun şehri ziyareti anısına yapılmıştır. Denize yakın park alanı, 700 bin metre karelik alana yayılmaktadır.
Parkın içinde: geniş yaya yolları, doğal güzellikler ve çeşitli kültürel ve eğlence tesisleri bulunmaktadır. Özellikle, park alanı içindeki “Chornomorets Stadyumu” futbol maçları sırasında yoğun kalabalıkları çeker. Park alanı içinde: Ukrayna milli şairi Taras Shevchenko’nun anıtını da görebilirsiniz.
HAYVANAT BAHÇESİ
Novoschepnoy bölgesindedir. Hayvanat bahçesinin bulunduğu park alanı fikri ilk olarak 1889 yılında ortaya atılmıştır. 1914 yılında ise, hayvanat bahçesinin ilk hayvanları gelmiştir. 1922 yılında ise, bugünkü hayvanat bahçesi oluşturulmuştur.
1992 yılına gelindiğinde ise: hayvanat bahçesi 6.5 hektarlık bir alan üzerinde yerleşmiştir. 2012 yılı başı itibarıyla, burada 265 türden 1452 hayvan bulunduğu söyleniyor.
VORONSTOV SARAYI
Potemkin merdivenlerinin mimarı Boffo’nun şehre güzellik katan bir diğer önemli eseri de 19. yüzyıldan kalma Vorontsov Sarayıdır. Dönemin valisi adına yapılan bu saray da ziyaretçileri büyülemektedir.
Aynı valinin adını, günümüzde Odessa Körfezinde hala faal olan deniz fenerine de verdiği bilinmektedir.
ARKADİA BEACH
Burası şehrin yazlık ve ünlü plaj bölgesidir ve gerek şehir sakinleri ve gerekse şehri ziyaret edenler tarafından, dinlenmek ve denize girmek için favori bir yer olarak kabul edilir. Plaj bölgesi: şehrin kuzeyindedir.
Kumsal kumludur. Ukrayna’nın, diğer bölgelerindeki taşlı ve çakıllı plajlara nazaran buranın kumlu olması ilgi çekmektedir.
Arcadia bölgesi yalnızca denize girilen bir yer değildir. Burada: gündüzleri beach clubler var, geceleri ise bar, kafeteryalar ve restoranlar hizmete giriyor.
Yani: hem gündüz ve hem de gece hoş vakit geçirmek isteyenler, burayı tercih ediyorlar. Sabahın saat 7’sinde bile diskolardan yükselen müzik sesleri duyulmaktadır.
Biraz önce de söz ettiğim gibi: burada bulunan “Luzanovka” plajından: insanlar denize girebiliyor ve güneşleniyorlar.
Yani bölgenin en ünlü plajı burasıdır. Plaj şemsiyesi ve şezlong kullanılmıyor, kumların üzerine havlusunu seren, yatıp güneşleniyor. Ama, Odessa-Arkadya arasında çok güzel ve temiz koylar da bulunmaktadır.
FORTRESS-KALE
Şehir merkezinden yaklaşık 20 dakikalık bir otobüs yolculuğu ile ulaşılmaktadır. Belgorod-Dinyester bölgesindeki kale: 13-15. yüzyıllar arasından kalmadır.
Ukrayna Devleti tarafından “Ulusal Anıt” statüsüne alınarak koruma altına geçirilmiştir. Günümüzde görülen kale yapısı ise: 1806-1812 yılları arasındaki Türk-Rus savaşı öncesinde yapılmıştır.
Kalenin çevresinde: 12 metre derinliğinde, 14 metre genişliğinde bir hendek bulunmaktadır. Bu hendek, kalenin üç tarafını çevirmektedir.
Duvarların toplam uzunluğu 2 km. dir.
Kalınlık ise, 5-15 metre arasında değişmektedir. Surların ve kulelerin yüksekliği ise 8 metredir.
Kümeler arasında 34 kule bulunmaktadır.