İngiltere Londra Hampstead

İngiltere Londra Hampstead

Hampstead her zaman biraz Londra’nın uzağında kalmıştır. George döneminden kalma görünümü, büyük ölçüde koruyan köy, başkentin kuzeyindeki sırttan aşağıya bakar.
Hempsted’i Highgate’ten ayıran korular, modern şehir karmaşasından zaten uzak olan bölgeyi daha da yalıtarak çekiciliğini arttırır. Köy sokaklarında ve korularda yapacağınız bir yürüyüş, unutulmaz bir deneyim olacaktır.

Londra şehrinin en pahalı konutlarından bazıları buradadır. İngiltere’nin bazı milyonerleri burada oturmaktadırlar.

 

FLASH WALK&WELL WALK

Hampstead’ın şehir merkezinden uzaklarda bir köy olduğu 18.yüzyılda, yörenin şifalı suları şişelenerek ziyaretçilere satılır ya da Londra’ya gönderilirdi. Mineral bakımından zengin suyun kaynağı: yakınlardaki “Well Walk” denilen yerdir. Buraya adını veren kuyunun yerinde, günümüzde kullanılmayan bir çeşme bulunur.

Pub’un tam karşısındaki Wells Tavern, evlilik dışı ilişkilerin mekanıydı. Bu yüzden kaplıcaların adı kötüye çıkmıştır.

Well Walk daha sonraları aralarında ressam John Contable, romancı D.H.Lawrance ve J.B.Priestley ile şair Keats’in de bulunduğu çok sayıda ünlüye ev sahipliği yapmıştır.

High Street’in sonunda bulunan Flask Walk, eski dükkanların sıralandığı dar bir sokaktı ve adını burada bulunan Pub’dan almıştır. Pub’ı geçtikten sonra yol Naiplik dönemi evleriyle çevrilir. Romancı Kingsley de burada yaşamıştır.

 

BURGH HOUSE

New England Square adresindedir. Pazartesi-Salı günleri kapalı olan müze: diğer günleri saat: 12.00-17.00 arasında açıktır.

Burgh House: 1704 yılında Kraliçe Anne döneminde inşa edilmiştir. Orada ilk yaşayanlar: Henry ve Hannah Sewel’dir. 1708 yılında Henry’nin ölümünün ardından, Hannah 1720 yılına kadar burada yaşamaya devam etmiştir.

Günümüzde: burası “SPA” olarak kullanılmaktadır. 1720 yılında Spa hekimi Dr William Gibbons: buraya taşınmıştır. Kendisi, burada çıkan demirli suların içilmesi için insanları teşvik etti ve her sabah 2-3 bardak içmenin gerekli olduğunu ileri sürdü.

Onun zamanında: Burgh House genişlemiş ve onun baş harflerini taşıyan mevcut ferforje kapı eklenmiştir.

1740 yılında: evde en uzun yaşayan Sarah ve İsrail Lewis’in buraya yerleştikleri görülür. 1822 yılında İsrail Lewis’in ölümünün ardından ev: Rev Allatson’a satıldı.

Kendisi: St Lawrence Yahudilerinin kilisesinin papazı idi ve 1856 yılında ölene kadar papaz olarak kaldı.

1906-1924 yılları arasında, portre minyatürleri konusunda uzmanlaşmış, uluslar arası bir sanat uzmanı olan Dr. George Williamson’un eşi işgal ettiği görülür. Kendisi burada 100 ün üzerinde kitap yazdı.

Burg House’ın son kiracısı yazar Rudyard Kipling’in damadı olmuştur. Kipling de 1936 yılına kadar zaman zaman burada kalmıştır.

Bina Hampstead Borough Council’in mülkiyetinde kaldıktan sonra, bağımsız bir kuruluş olan Burgh House Trust’a devredildildi. Vakıf, evi, 1979 yılından bu yana, yerel tarihin sergilendiği ve ünlü sakinlerinden bazılarının tanıtıldığı Hampstead Müzesi olarak işletilmektedir.

Evin salonlarından biri Hampstead Health’ten bulutların olağanüstü görünümlerini tasvir eden John Constable’ın hayatına ayrılmıştır.

Lawrence Keats, ressam Stanley Spencer ve bu bölgede yaşayıp çalışmış diğer kişilere ayrılmış bölümler ile 18. ve 19.yüzyıllarda bir kaplıca kasabası olarak Hampstead’in tanıtıldığı sergi görülmeye değer.

Burgh House, çağdaş yerel sanatçıların sergilerine de düzenli olarak yer vermektedir.

Büyük değişiklikler geçiren iç mekanda muhteşem oyma merdiven öne çıkar. 1920 yılında yenilenmesine karşın, bir başka evden getirilen 18.yüzyıl tarihli panolarla dekore edilmiş müzik salonu da görülmeye değer.

Açık hava bölümünde: evin güzel bahçesini seyredebileceğiniz bir kafe, bodrum katta hizmet vermektedir.

Günümüzde bu evde, çok sayıda düğün düzenlenmektedir.

 

Hampstead Museum

Müzede, 3000 den fazla nesne bulunmaktadır. Bunların çoğu: sosyal tarih, güzel sanatlar ve bölgenin eski sakinleriyle ilgilidir.

Sanat koleksiyonunun öne çıkan objeleri: CRW Nevinson, Fred Uhiman, Donalt Towner ve Duncan Grant gibi sanatçıların çalışmalarıdır.

Sosyal tarih koleksiyonunda ise: 1960 yılında yapılan, ünlü yerel yazarlar tarafından imzalanan “High Hill Penguin” gibi birçok değerli taşları içeren objeleri.

Müzede ayrıca küçük bir sözlü tarih koleksiyonu bulunmaktadır. 2006 yılında yerel sakinler ile Dünya Savaşı hakkında görüşülmüş ve bu görüşmelerin bazıları interaktif ortamlarda ziyaretçilere sunulmaktadır.

İngiltere Londra Hampstead

OLD BULL&PUSH

North End Way. Golders Green adresindedir.

Londra’nın en eski pub’larından biri olan bu pub’ın tarihi, binanın bir çiftlik evi olduğu 1645 yılına kadar uzanmaktadır.

Pub 1721 yılında bira satış ruhsatı almış ve ünlü sanatçıların ve yazarların mekanı olmuştur. Bunların arasında ünlü sanatçı William Hogarth ve yazar Austin Deoson bulunmaktadır.
Hogarth’ın pub’ın bahçesine bir ağaç diktiği söylenmektedir.

Hampstead Heath’in hemen yanındaki pub, öğlen ve akşam saatinde yemek servisi yapar. Yaz aylarında da bahçede mangal yapılır. İç mekan rahat bir atmosfere sahiptir.

 

FENTON HOUSE

Hampstead Gr adresindedir.
William ve Mary döneminden kalma malikane, 1667 yapımı bu muhteşem eski ev: National Trust tarafından idare edilmektedir. Hampstead bölgesindeki en eski evlerden birisidir. İçeride yazları halka açılan iki özel sergi bulunmaktadır.

Burada bulunan erken döneme ait klavyeli çalgılar koleksiyonu: dünya çapında ünlüdür.

Özellikle: ünlü müzisyen Handel’in çaldığı söylenen 1612 tarihli bir “Harpkikord” ilgi çekmektedir. Kullanılabilir durumdaki enstümanlar, burada verilen konserlerde hala kullanılmaktadır.

Ayrıca: Benton-Flecther isimli eşsiz bir porselen koleksiyonu bulunur.

Bu porselen koleksiyonunun büyük kısmı: 1952 yılında: bu evi, içindekilerle birlikte National Trust’a bırakan Lady Binning tarafından oluşturulmuştur.

 

CHURCH ROW

Kuzey Hampstead bölgesinde Golden Hill Park karşısındadır.

Burası George dönemi izlerini en iyi koruyabilmiş sokaklardan birisidir. 18.yüzyıl evlerinin bulunduğu bu sokak: kendi orijinal dövme demir işçiliği olan kapıları, lambaları, Hampstead Parish Kilisesi, sivri kuleli St John kilisesi ile tanınır. Demir işleri gibi özgün ayrıntılar bugün de görülmeye değerdir.

Sokağın batı ucunda 1745 tarihli St John Hampstead’s köy kilisesi bulunur. Edgwate’deki Canons Park’tan getirilen demir kapılar ise daha eski bir tarihe aittir.

“Peter Pan” klasiklerine ilham veren Llewellyn Davies ailesinden JM Barrie, komedyen Peter Cook ve İşçi Partisi Lideri Hugh Gaitskell, burada gömülüdür.

Kilisenin içinde John Keats’in büstü bulunur. John Constable’ın mezarı kilisenin avlusundadır. Ünlü bölge sakinleri de mezarlığa gömülmüşlerdir.

İngiltere Londra Hampstead

DOWNSHİRE HİLL

Naiplik dönemi evlerinin sıralandığı bu güzel sokak, aralarında Stanley Spencer ve Mark Gertler’in bulunduğu, iki dünya savaşı arasında No.45 de bir araya gelen bir gurup sanatçıya adını vermiştir.

Televizyon dizisi Muphett Kukla gösterisinin yaratıcısı Jim Henson da No.2 de yaşamıştır.
Hemen yakınlarda yer alan kilise, Hill sakinlerine hizmet vermesi amacıyla 1823 yılında inşa edilmiştir. Kilisenin orijinal sıraları günümüzde de kullanılmaktadır.

 

KEATS HOUSE

Keats Gr. Adresindedir.
Bu ev 1816 yılında kısmen yapışık iki ev olarak inşa edilmiştir. Keats, bir dostunun ısrarlarıyla 1818 yılında daha küçük olan bölüme taşınmıştır. Büyük şair John Keats: 1818-1820 yılları arasında burada yaşamıştır.

Sanatçı burada iki üretken yıl geçirmiştir. En ünlü şiirlerinden biri olan “Ode to a Nightingale”, bahçedeki bir erik ağacının altında yazılmıştır. Bir yıl sonra büyük eve Brawne ailesi taşındı ve Keats, Brawneler’in kızı Fanny ile nişanlandı.

Ancak hiçbir zaman evlenemediler, çünkü ünlü şair Keats iki yıl sonra 25 yaşında tüberkülozdan kurtulamayarak Roma’da öldü.
Ev: dönemin mobilyaları ile, bir müze olarak restore edilmiş ve Temmuz 2009 tarihinde ziyarete açılmıştır.

Müzede: Keats’ın Fanny’e yazdığı aşk mektuplarından biri, verdiği nişan yüzüğü ve Fanny’nin bir saç lülesi, günümüzde burada sergilenmekte olan eşyalar arasındadır.

Ziyaretçiler Keats’ın özgün el yazmalarının yanı sıra kitaplarından bazılarını da görebilirler. Bu sayede Keats’ın yaşamı ve çalışmaları bugün de hatırlanmaktadır.

 

HAMPSTEAD HEATH

Londra çevresinde, burası 320 hektarlık büyüklüğü ile en büyük yeşil alan olarak bilinir ve tanınır. Londra şehir ziyaretinizde, sadece biraz temiz hava almak ve sakin bir doğal çevre istiyorsanız, burayı ziyaret etmelisiniz.

8 kilometre karelik alana yapılan bu güzel parkı keşfetmek için en uygun zaman, yöre insanının gazete haberlerini tartışıp, öğle yemeğinde rosto yemek için evlerine çekildikleri bir Pazar günü öğleden sonrasıdır.

Tepenin üzerindeki Hampstead köyleriyle Highgate’i birbirinden ayıran koru, çayırlar, yaşlı ağaçlar, tepeler havuzlar ve göllerden oluşur.

Bu alan Londra’nın merkezindeki parkları süslediği düşünülen gelişigüzel yerleştirilmiş yapılarla ve heykellerle bozulmamıştır. Bu yüzden buradaki el değmemiş alanlar, çevreleri giderek kalabalıklaşan şehir sakinleri için daha da değer kazanmıştır.

Ayrıca resmi tatil olan üç hafta sonunda-Paskalya, bahar sonu ve yaz sonu- Heath’in güney yakasında düzenlenen eğlenceli panayıra katılmak çok zevklidir.

Yıkanma Havuzları

Burada, 3 önemli açık yüzme havuzu bulunmaktadır. Doğu kıyısındaki küçük göletler: Erkekler Göleti, Kadınlar Göleti ve Highgate havuzları olarak bilinir. Havuzlarda hem yüzebilir, hem de balık tutabilirsiniz.

Yüzme saatleri: mevsimsel şartlara ve yaşa bağlı olarak sık sık değiştirilmektedir, bu yüzden burayı ziyaret etmeden önce kontrol etmenizde yarar vardır.

Golders Hill Park

Parkın kuzeybatı bölümünde bulunan bu alan: küçük bir kuş kafesi ve hayvanat bahçesi ile özellikle çocukların ilgisini çekmektedir.

Hill Garden ve Pergola

Burası: Londralılar için West Heath üzerindeki gizli bir bahçedir. Bu büyüleyici bahçenin yaratıcısı: Edward döneminde sabun imalatçısı ve sanat hamisi Lord Leverhulme’dır. Önceleri: Lord’un evinin arazisine dahil olan bahçe: günümüzde Hampstead Heath’in bir parçasıdır ve çiçeklerin açtığı yaz aylarında pergolalı yürüyüş yolları büyük ilgi çekmektedir.

Kenwood House

Burada: 1660 yılından beri bir konut olduğu söyleniyor ve bugün görülen muhteşem ev: ormanlık ve büyük bahçelik alanın ortasındadır.

Bu ev: 1764 yılında Robert Adam tarafından, Mansfield Kontu Lord Şansölyesi için yeniden tasarlanmıştır. Adams: mevcut odaları yenileyerek, ilk binaya eklemeler yapmıştır. Başta kütüphane olmak üzere yapılan bu düzenlemeler bugün de görülebilmektedir.

Buranın bahçeleri bile görülmeye değerdir. Çünkü mükemmel bir 18.yüzyıl peyzajı hakimdir. Manzarası ile muhteşemdir, çünkü manzara gören bir alanda kurulmuştur.

Evde ise: Rambrant, Turner, Reynolds ve Vermeer gibi ustaların resimleri ve bahçede Henry Moore tarafından yapılmış önemli heykeller görülür. Rembrand’ın kendi portresi ilgi çekmektedir.

Her yaz burada: açık havada opera düzenlenir. Film meraklıları için de film gösterileri yapılır.

Parliament Hill

Parlamento Tepesi’nin adının, buradan kaynaklandığı söylenmektedir. Guy Fawkes ve arkadaşları: 5 Kasım 1605 yılında, Houses of Parliament’i havaya uçurma girişimlerinin sonucunu buradan izlemişlerdir.

Öte yandan: bu tepe, bu olaydan yaklaşık 40 yıl sonra yapılan iç savaş sırasında konumu nedeniyle öne çıkmış ve bu nedenle, bu ismi almış olduğu da söylenmektedir. Çünkü: iç savaş sırasında topçular, Londra şehrini, buradan tam karşıdan apaçık görebiliyorlardı.

Buradan: çok sayıda yüksek bina bulunmasına rağmen yine de şehrin güneye bakan manzarası muazzam görülür. Açık bir yaz günündeki havada: doğuda Canary Wharf ve batıda Battersea Power Station’a kadar bütün bölgeyi görebilirsiniz.

St Paul Katedralinin kubbesi, buradan belirgin şekilde görülür. Günümüzde burası; uçurtma uçurmak ve model tekne yüzdürmek isteyen Londralılarla doludur.

 

SPANİARDS INN

Spaniards Road adresindedir. Bu pub: İngiltere’deki pub’lar arasında birçok kez ödül kazanmıştır. 2009 yılında, Guardian tarafından “İngiltere’nin en iyi pub”larından” birisi olarak seçilmiştir.

Evet; Londra’nın en eski pub’larından birisi olarak bilinen ve 1585 yılında yapıldığı düşünülen bu mekan: 18.yüzyılın ünlü soyguncusu Dick Turpin’in sık sık geldiği bir yer olarak da önem kazanmaktadır. Hatta: Turpin’in babasının buranın bir önceki ev sahibi olduğu söyleniyor.

Haydut, Londra’ya gelen arabaların yolunu kesmediği zamanlarda atı Black Bess’i Kenwood ahırlarına bağlarmış. Bu yapının Turpin’in zamanından kaldığı kesindir. Pub’ın alt katları sık sık tadilat geçirmişse de, Turpin Bar’ın küçük üst katları, orijinal halini korumuştur.

Ünlü soyguncu pub’a 200 metre kala yakalanmış ve yolun sonundaki bir ağaca asılarak idam edilmiştir.

Tezgah gerisindeki bir çift silahın Gordon isyanları sırasında Lord Şansölyesinin Kenwood’daki evini yakmak üzere Hempstead’e gelen Katolik karşıtı isyancılardan alındığı söylenir. Lord, bira ısmarlayarak isyancıları sarhoş ettikten sonra silahlarını da almıştır.

Pub’ın ünlü müdavimleri arasında şairler Shelley, Keats ve Byron, oyuncu David Garrick ile ressam Sir Joshua Reynolds sayılabilir.

Geçiş parası alındığı günlerde yolcuların ücretini ödemeden geçmesini önlemek için yolun üzerine yapılmış olan kulübe ise restore edilmiştir.

 

VALE OF HEALTH

1770 yılında kurutulan bataklık, daha önceleri Hatches Bottom olarak anılırmış. “Sağlık Vadisi” anlamına gelen bugünkü adının kaynağı 18.yüzyılın sonlarında kolera salgınından buraya sığınan insanlar olabileceği gibi, 1801 yılında kayıtlara geçirilirken, kadastro görevlisinin bölgenin çekiciliğini arttırmaya çalışması da olabilir.

Bölgeyi edebiyat dünyası ile tanıştıran 1815 yılında buraya taşınan ve Shelley ile Keats’e ev sahipliği yapan şair James Henry Leigh Hunt’dır.

D.H.Lawrence de bir süre burada yaşamıştır. Stanley Spencer 1964 yılında yıkılan Vale of Health Hotel’in bir odasında kalmıştır.

İngiltere Londra St Paul’s Cathedral

İngiltere Londra St Paul’s Cathedral

İngiltere Londra St Paul’s Cathedral;
St Paul Churchyard adresindedir. Her gün saat: 08.30-16.00 arasında gezilebilir. Giriş ücretlidir, yetişkinler için 16 paund, öğrenciler için 14 paund, 6-17 yaş arası çocuklar için 6 paund ve aileler için (2 büyük 2 çocuk) 39 paund.

Burada: 400 yıldan fazla süredir, St Paul için adanmış bir katedral, City bölgesinin yüksek noktasında durmaktadır.

Büyük yangının (1666) ardından Ortaçağdan kalan St Paul Katedrali bir harabeye dönmüştü. Yeniden inşası için Wren görevlendirildiğinde, mimarın dört kolu da eşit uzunlukta olan Yunan haçı üzerine yaptığı plan, ciddi bir direnişle karşılaştı.

Wren: kendi zamanına uygun İngiliz Barok stilinde yepyeni bir tasarım yapmıştı.
Yetkililer: cemaatin ilgisini atlara çekecek olan uzun nefli ve kısa transeptli klasik Latin haçı modelinde ısrar etti.

Bu gibi engellere rağmen Wren; 1675-1710 yılları arasında tamamlanan ve birçok resmi törene ev sahipliği yapan bu harika Barok katedrali yaratmıştır.

Katedralde hizmetler 1697 yılında başlamıştır. 16.yüzyılda İngiliz Reformasyon sonrası inşa edilen ilk katedral olmuştur.

Katedralin yapımı için, açık renkli Portland taşı “Dorset” kullanılmıştır.

Londra şehrinin bu Anglikan Katedrali: İngiliz Protestan inanışı için yapılmış kilisedir ve mimar Wren’in dahiliğinin anıtı gibidir.

Biraz önce söylediğim gibi, 1710 yılında bittiğinde: muzaffer bir kubbenin yükseldiği, görkemli mermer ve mozaik yapı halini almıştır.

Yapının 113 metrelik bu incelikli kubbesi, dünyanın en yüksek kubbelerinden birisi olarak kabul edilmektedir.

 

Kutlamalar ve Anıtlar

Ludgate Hill’in zirvesinden, St Paul’s Cathedral’in önünde göz korkutan bir manzara vardır; basamakların 9 metreye çıktığı Great West Door.1981 yılında yapılan Lady Diana Spencer’in

Prens Charles ile olan düğünü gibi seramoniler için kullanıldı.

St.Paul’s Wellington Dükü (nef içinde) ve Amiral Lord Nelson (South Transept’te) gibi ulusal kahramanların anıtlarını da barındırmaktadır.

Amiral Nelson, Wellington ve Churchill’in cenaze törenleri burada yapılmıştır.

 

Harika Süslemeler

Kilise bir haç şeklinde yapılmıştır. Kraliçe Victoria yapıyı “kasvetli, pis ve dindarlık dışı” bir yer olarak tanımladığında, tavana mozaikler eklenmiştir. Koro sahnesi: İngiltere’nin en çok tanınmış ahşap oymacısı olan 18. yüzyıl uzmanı Grinling Gibbons tarafından dekore edilmiştir.
Katedralin her yerine yayılmış harika yaldızlı dökme demir işleri ise Fransız döküm ustası Jean Tijou tarafından yapılmıştır.
Yüksek mihrap: 1958 yılında, Wren’in bir gölgelik skecinden ilham alınarak yapılmıştır. Ayrıca, yine 1958 yılında mihrabın arkasındaki Amerikan Memorial Chapel (Amerikan Anıt Şapeli) açılmıştır. Burası: II.Dünya Savaşında Avrupa’yı korumak için ölen 28.000 Amerikalı onuruna yapılmıştır.

 

Kubbe

111.3 metre yüksekliğindeki kubbe, neredeyse Vatikan’daki St Peter’s Bazilikası kadar yüksektir. Dünyanın en büyük katedral kubbelerinden birisidir ve yaklaşık 65.000 ton ağırlığındadır. Katedralin altındaki alan, ibadet için başlıca yerdir.

Evet bu büyük katedralin muhteşem kubbesi: üçlü bir yapıya sahiptir. İç kubbe: iç mimari ve çok daha büyük ve etkileyici olması için dış kubbe ile orantılı olarak artmasına imkan sağlar.

Bu: Londra silüetinin üzerinde belirgin olan dış kubbe kabuktur. İç kubbe ise: katedral içinde yerden yukarıya doğru baktığınızda gördüğünüz boyalı kubbedir. Bu iki kubbe arasında, destek sağlayan üçüncü bir kubbe bulunur.

Wren: iç kubbenin mozaik ile dekore edilmesini istemiş, ancak 1708 yılında katedral komisyonu: mozaik pahalı olduğundan kubbenin monokrom boya ile James Thornhill tarafından boyanmasını uygun görmüştür.

Thornhill: 1715 yılında kubbe üzerinde çalışmaya başlamış ve dört yıl sonra boyama işlemi tamamlanmıştır. Bu gün gördüğümüz tasarımlar, 1853 yılında yeniden boyanmasına rağmen, Thornhill’in tasarımlarına sadık kalınmıştır. Çünkü: tasarımların orjinalleri, Londra şehrinin iklim ve aşırı sisi nedeniyle kötüleşmiştir.

 

Whispering Galeri

Kubbeyi 259 adım kadar tırmandığınızda, kubbenin iç çevresinde bulunan bu galeriye ulaşırsınız. Burası aynı zamanda “Fısıltı Galerisi” olarak da bilinir. Çünkü: burası karşı tarafta, kendi duvarına bir fısıltı sesi yapar, bu durum: inşaatın şirin bir cilvesi olarak kabul edilir. Burada: duvara dönükken bir şey fısıldarsanız, odanın karşısında, 32 metre uzaklıktaki bir kişi, sizi rahatlıkla duyabiliyor. Burada: kubbeyi dekore eden Thornhill’in yaptığı “St Paul” tablolarını görebilirsiniz.

Taş Galeri

Taş Galeri: kubbenin dışını çevreleyen Whispering Galerisinden yukarıya uzanan iki galerinin ilkidir. Taş Galeri, zemin seviyesinden 53.4 metre yüksekliktedir ve buraya ulaşmak için 378 adımlık bir merdiveni tırmanmak gerekir.

Golden Gallery-Altın Galeri

Altın Galeri: galerilerin en küçüğüdür ve bu galeriye tırmanmak için 528 adımlık merdiveni tırmanmak gerekir. Ziyaretçiler: Thames nehri ve Tate dahil güzel bir Londra panoramik manzarasını izlemek isterlerse, dış kubbeye yani 85.4 metre yükseklikteki en yüksek noktaya çıkarlar.

Top ve Haç

Orijinal top: 1708 yılında Andrew Niblett isimli bir vatandaş tarafından dikilmiştir. Ancak bu orijinal top ve haç: 1821 yılında R.E.Kepp tarafından yapılan yeni bir top ve haç ile değiştirilmiştir. Bunlar, 23 metre yükseklikte durmaktadır ve yaklaşık 7 ton ağırlığındadır.

 

Kripta-Mezarlık

Katedralin mezar yeri; milletin hayatına önemli katkı yapmış olanların günümüzdeki dinlenme yeridir.

 

Nelson Tomb

Lord Nelson, ünlü 1805 yılındaki Trafalgar Savaşında öldürüldü ve bir devlet cenaze töreni sonrasında burada gömüldü. O savaşta mağlup olan bir Fransız gemisinin ahşabından yapılan bir tabut içinde gömülmüştür.

Onun mezarını süsleyen siyah mermer lahit: aslında erken 16. yüzyılda Kral Henry VIII döneminde, Kardinal Wolsey için yapılmıştı. Uygun bir alıcı buluncaya kadar kullanılmadan kaldı ve bu taç yani güzel anıt, günümüzde Nelson mezarını süslemektedir.

 

Wellington Mezarı

Rab Wellington Cornish: granitten yapılmış basit ama heybetli bir tabutun içindedir. 1815 yılında Waterloo Savaşında Napolyon’u mağlup etmesiyle tanınır. Wellington türbesinin çevresindeki asılı pankartlar, onun cenaze alayı için yapılmıştır.

 

Sir Christopher Wren Mezarı

St Paul Katedralinin mimarı Wren’in mezarı: kriptonun doğu ucunda güney koridorundadır. Onun mezarı, basit bir taş ile işaretlenmiştir. Mezarı üstündeki Latince yazılmış kitabe, oğlu tarafından yazılmıştır ve kitabede şu sözler yazılıdır: “okuyucu, onun anıtını arıyorsan, çevrene bak”

Kriptonun bu bölümünde: pek çok sanatçı, bilim adamı ve müzisyenin mezar anıtı bulunmaktadır. Bilim adamı Sir Alexander Fleming: penisilini keşfetmiş, besteci Sir Arthur Sullivan ve heykeltıraş Henry Moore, ressamlar: Sir Joshua Reynolds ve Sir John Everett Millais.

 

St İman Chapel-İngiliz İmparatorluğunun Şapeli

Büyük yangının ardından, St Paul’s un yeniden inşası sırasında: bu şapel yakınlarında eski bir kilisenin temelleri bulunmuştur. 1960’larda bu şapel, İngiliz İmparatorluğunun manevi evi olmuştur. Özellikle, I. Dünya Savaşı sırasında kadınlar tarafından yapılan katkıların tanınması için burası hazırlanmıştır ki, Florence Nightingale dışında hiçbir kadın bu ödüle layık görülmemiştir.

 

Dış Cepheler

 

İngiltere Londra St Paul’s Cathedral;

Batı Cephesi

Batı ön cephede: katedralin azizine ait bir üçgen kabartma hakimdir. Diğer elçiler ve dört misyoner tarafından korunan St. Paul yukarıda durmaktadır. Bu: Roma kilise mimarisinin etkisiyle 1718-1721 yılları arasında Francis Bird tarafından yapılmıştır. Hemen ön tarafta: Queen Anne oyma heykeli görülüyor. Kendisi: katedralin tamamlanması sırasında, hükümdar idi.

 

Batı Towers

Barış, refah ve konukseverlik sembolüdür. İki batı kulesi: ananas ile süslüdür. Güneybatı kulesinin üstünde: 1893 yılında takılan ve çapı 5 metre olan bir saat bulunur. Saatin üstünde ise, saat zili ve Avrupa’nın en büyük sallanan çanı asılıdır.
Kuzeybatı kulesinde 12 çan asılıdır. Zaman çanları: her gün şu saatlerde çalınır: 09.45-10.15, 11.00-11.30-14.40-15.15.

 

Papazlar Meclisi Binası

Paternoster Meydanında, içe dönük, zarif bir tuğla binadır. Günümüzde: burada katedral idari merkezi bulunmaktadır.

 

Koleksiyonlar

Kütüphane

Kitaplar ve el yazmaları: Londra’nın en iyi korunmuş, 18.yüzyıl yapımı katedral iç kütüphanesinde yerleştirilmişlerdir. Günümüzde, bu kütüphanede: basılı kitaplar, el yazmaları ve broşürler dahil olmak üzere, yaklaşık 21.500 parça obje bulunduğu söyleniyor. Bu koleksiyonun büyük bölümü: günümüzde akademisyenler, öğrenciler ve her türlü araştırmacılar tarafından kullanılırlar.

Nesne Koleksiyonu

Nesne koleksiyonu içinde: modeller, resim ve arkeolojik taşlar bulunmaktadır. Ayrıca yine katedralin dekorasyonunda kullanılan nesneler de koleksiyon içinde görülür.

Mimari Arşiv

Bu arşiv: danışmanlar, yükleniciler, sanatçılar ve tasarımcılar tarafından yapılan çizimler, ilgili belgeleri içerir. Wren tarafından hazırlanan çizimler ve tasarımlar, günümüze kadar binanın mimari tarihini göstermektedir.

 

Katedralde bulunan heykeller/anıtlar

 

Saraybosna-Nicola Hicks

Ekim 2013 tarihinde katedrale yerleştirilen bu bronz heykelde: kollarında ölü ya da kötü bir şekilde yaralanmış başka bir adam tutan adamın görüntüsü betimlenmektedir. Heykel: 1993 yılındaki acımasız Bosna Savaşına duyulan öfke için yapılmıştır. Katedralin doğusunda, 1983 yılında Henry Moore tarafından yapılan “Anne ve Çocuk” heykelinin karşısındadır.

 

Sabah Kirişler-Yoko Ono

St Pauls katedralinde, açık pencereler ve yansıtıcı duvarlar ile belirgin bir iç parlaklık oluşturulmuştur. William Hunt tarafından hazırlanan bir temada: bina, aynı zamanda elinde parlak bir fener tutan İsa’nın elindeki feneri yani ışığı betimlemektedir. Yoko Ono: doğal bir kaynaktan yayılan ışığın yansımalarını yaratmak için birçok halat kullanarak katedral içinde çekici bir kurulum yaratmıştır.

 

Ayna-Rebecca Horn

Katedralin batı ucundaki bu medyatik heykel, Alman sanatçı Rebacca Horn tarafından yapılmıştır. Parça: derin bir kuyuya bakan bir yanılsama yaratarak bir döner ayna oluşturmaktadır. İzleyici: katedral tavanına asılmış ayna üzerinde ışıl ışıl olan bir ay görür.

İngiltere Londra Tower of London

İngiltere Londra Tower of London

Pazartesi: 10.00-17.30, Cumartesi: 09.00-17.30, Pazar-Salı arasındaki günlerde: 09.00-17.00 arasında açıktır. Kule 1988 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Çünkü: devasa kule; krallık süresince Norman askeri mimarisinin tipik bir örneğidir ve kraliyet sembollerinden biri haline gelmiştir.

Fatih William, 1066 yılında kral olunca, Thames’den Londra’ya girişi tutmak için buraya bir kale yaptırdı. 1097’de dayanıklı taşlardan yapılan White Tower günümüzde, daha sonra eklenen binaların oluşturduğu kompleksin tam merkezinde durmaktadır.

Kraliyet ikametgahı, cephanelik ve hazine binası olarak kullanılan kule, kraliyet düşmanlarına hapishane olduğu dönemde ününün doruğuna ulaştı. Burada işkence görüp ölümü karşılayanlar arasında “kuledeki prensler” yani IV. Edward’ın oğulları ve mirasçıları da bulunuyordu.

Londra kulesi: 900 yıllık geçmişi boyunca herkese korku salmıştır. Monarşiye karşı gelen kişiler kulenin kalın duvarları arkasına kapatılırdı. Kısmen rahat şartlarda yaşayabilen birkaç şanslı kişi dışında, büyük çoğunluk korkunç acılar çekmiştir.

Bunların pek çoğu buradan canlı çıkmayı başaramamış ve yakındaki Tower Hill’de vahşice öldürülmeden önce işkence görmüşlerdir.

Bugün kule, Kraliyet mücevherleri ve diğer birçok sergiyi barındıran popüler bir ziyaret merkezidir.

 

Kuzgunlar

Kulenin küçük bir koloniden oluşan daimi sakinleri büyük ilgi görür. Bunların korunması için, Kral Charles II döneminde ısrarlı hikayeler oluşturulmuştur.

Kuzgunların buraya ne zaman yerleştikleri bilinmemekle beraber, kuleyi terk etmeleri halinde krallığın yıkılacağına dair bir inanış vardır. Aslında, kuşların kanatları bedenlerine tutturulmuş veya bir kanatları kesilmiş ve böylece uçmaları imkansız hale getirilmiştir.

Kuzgunlardan sorumlu bir Yeoman görevlisi onlara bakmaktadır. Her gün 170 gr. Çiğ et ve kana bulanmış kuş bisküvisi yemektedirler. Bu yüzden, ziyaretçilerin kuzgunları beslemelerine kesinlikle izin verilmez, buna dikkat etmenizi öneririm.

Kale hendeğinde bulunan bir anıt 1950’lerden beri burada ölen kuzgunlara adanmıştır.
Beyaz kule, gözlemevi olarak kullanılırken, astronom John Flamsteed bu kuzgunlardan şikayetçi olsa da, bu isteğine karşı çıkılmıştır. Kuzgunlar: Wakefield kulesinde konaklamaktadırlar.

 

Yeoman Warder Turları

Yeoman Warder muhafızları: 1509 yılından bu yana kraliyet koruması olarak görev yaparlar. Onların ilk kullanıldıkları dönem: Kral Edward IV (1461-1483) zamanına kadar gider.

Günümüzde Yeoman Warder olmak için, en az 22 yıl silahlı kuvvetlerde görev yapma şartı aranır. Gardiyanlar: Kuzey İrlanda, Fakland savaşı, Bosna, birinci ve ikinci körfez çatışmaları ve Afganistan’da görev almışlardır.

Simgesel, kalıcı ve eğlenceli bu kişileri: ayakta nöbette veya Londra kulesindeki turlarda görebilirsiniz. Kulede: bunlarla yapılan turlar keyiflidir. Bunlar tur sırasında: entrika, hapis, yürütme, işkence ve daha fazla çeşitli hikayeler anlatarak tura katılanları eğlendirirler.

Turlar: her 30 dakikada bir ana giriş yakınlarından başlar ve yaklaşık 60 dakika sürer.

İngiltere Londra Tower of London
İngiltere Londra Tower of London

 

KULENİN BÖLÜMLERİ

 

BEACHAMP TOWER

Yüksek tabakadan tutuklular, genellikle hizmetkarları ile birlikte hapsedilirdi.

 

TOWER GREEN

Tower Hill’deki kalabalıktan uzakta ünlü tutuklular idam edilirdi. VIII Henry’nin iki karısının da aralarında bulunduğu 7 kişi burada idam edilmiştir. Yüzlerce mahkum ise halk önünde idam edilmekten kurtulamamıştır.

 

ORTAÇAĞ SARAYI

Kral Henry III ve oğlu Edward I: kuleye bugünkü görünümü vermek için çok uğraştılar.

13.yüzyılda 1220 yılında kulenin savunması genişletildiği zaman, onlar buraya yeni bir lüks saray eklediler ve yüzlerce yıl: krallar ve kraliçeler bu odalarda kaldılar. Edward I; tarafından “Hainler Kapısı” eklendi.

Aziz Thomas kulesi: 1270 yılında Edward tarafından inşa ettirildi. Edward: burayı sık kullanmasa da, nadir ziyaretçileri ve önemli ziyaretçileri için burayı kullanmayı tercih etti.
Wakefield kulesi: yaklaşık 40 yıl önce, Edward’ın babası Henry tarafından yaptırıldı ve Edward’ın konsey odası olarak kullanıldı.

Lanthon kulesi

Hery ve Edward zamanındaki nadir nesneleri barındırmaktadır. Buradaki kurşun oyuncak şövalye: yaklaşık 1300 yıllıktır.

 

Hainler Kapısı

Büyük kısmı burada can verecek olan tutuklular, bir sandalla buradan kuleye getirilirlerdi.

 

KRALİYET HAZİNELERİ

Taç mücevherleri ve zırh koleksiyonunun ilk kez halka açıldığı II. Charles döneminden (1660-1685) bu yana, kule bir turistik çekim merkezi haline gelmiştir. Bu mücevherler kraliyetin gücünü ve zenginliğini hatırlatan simgelerdir.

 

Crown-Taç Jewels-Mücevherleri

Bunlar: taçlar, asalar, küreler, taç giyme törenleri ve diğer resmi törenlerde kullanılan kılıçlardan oluşur. Paha biçilmez olmalarının yanı sıra, krallığın dini ve tarihi yaşamında da büyük bir öneme sahiptir.

Taç mücevherlerinin çoğunun tarihi: 1649 yılında I.Charles’ın idamıyla, eski taç ve asaların parlamento tarafından yok edilmesinden sonra, II. Charles’in taç giyme töreni için yenilerinin yapıldığı 1661 yılına kadar uzanır.

Restore edilene kadar Westminster Abbey’deki ruhban sınıfı tarafından saklanan eski mücevherlerden sadece birkaçı günümüze kalmıştır.

Burada özellikle görmenizi önereceğim objeler şunlardır:

 

Coronation kaşık

Gümüş yaldızlı bu kaşık: 800 yıldan eskidir. Kaşık: hayatta kalma kutsal yağı için kullanılır. 1649 yılında tahrip olmaktan kurtarılarak satın alınmıştır.

 

Sovereign Asası ve Cullinan Elması

1661 yılı yapımı Sovereign Asası üzerine, 1910 yılında: Afrika’nın büyük yıldızı: muazzam 530.2 karatlık Cullinan I elması ilave edilmiştir. Bu dünyanın en büyük renksiz elmas kesimi olarak bilinir. Cullinan II elması ise 317.4 karatlıktır.

Bu iki büyük elmas, 1905 yılında çıkarılmıştır. Bugüne kadar bulunmuş en büyük ham elmas olarak bilinir. Elmasın ilginç bir buluntu hikayesi vardır. Premier Madeni yüzey müdürü: elmas bulunduğunda sevinçle bağırır ve tartmak üzere meslektaşlarını ikna etmek zorunda kalır, çünkü kimse ona inanmaz, bunun üzerine müdür elması pencereden dışarı atar.

Daha sonra tekrar ele geçirilen elmas: 3106 karat yani 621 gr.dır. Premier Mine Başkanı Thomas Cullinan’ın bu dev elması, uluslar arası boyutta büyük sansasyon yaratır. Tuzaklı sahte elmas orada dururken, gerçek elmas bir gemi ile Avrupa’ya gönderilir.

İşlenmemiş elmas, kesilmek üzere Amsterdam’a iletilir. 8 aylık yoğun bir çalışmadan sonra, parça kesilir ve 9 büyük elmas, 96 küçük pırlanta ve cilasız fragmanları ile 9 karat üretilir.

 

Koh-i-Noor Elması

Crown Jewels bölümünün bir diğer ünlü elması: 105.6 karatlık Koh-i-Noor elmasıdır. Kraliçe Elizabeth’in tacını süsleyen elmas, 1937 yılında takılmıştır. Bu elmasın: uzun ve kanlı bir geçmişi vardır ve erkekler tarafından kullanılması uğursuzluk olarak değerlendirilir.

Bu efsanevi elmas: orta güney Hindistan’da Golconne madenlerinde bulunduktan sonra, imparatorluk ganimeti olarak İngiltere’ye gelmeden önce: Babür prensleri, İranlı savaşçılar, Afgan yöneticiler ve Pencap Maharajas’ları tarafından ele geçirilmiştir.

Ancak, farsça “Işık dağı” anlamına gelen bu elmas, Pencap Anglo-Sih savaşçıları tarafından, kraliçe Victoria’nın temsilcilerine 1849 yılında teslim edilmiştir.

1851 yılında Londra’da görüntülenen elmas, geleneksel gül kesimi ile daha ışıltılı hale gelmiştir. Ertesi yıl, elmas, oval parlak olarak yeniden kesilmiştir.

 

St Edward Crown

St Edward taçı: 1661 yılından bu yana: Westminster Abbey hükümdarları tarafından giyilmektedir. Bu som altın taç: Ortaçağ aziz krallarından Edward döneminde, 1066 yılında yaptırılmıştır. 2.23 kg. ağırlığındadır.

Son olarak, 1953 yılında Kraliçe Elizabeth II tarafından taç giyme töreninde kullanılmıştır.

İmparatorluk Devlet Tacı

1937 yılı yapımı taç: her yıl parlamento açılışında, Kraliçe tarafından giyilir. Taç üzerinde, çok büyük taşlar dizisi görülür. Ancak bu tacın platinden yapıldığı söylenmektedir.

 

Taç Giyme Töreni

Bu görkemli ve gizemli törenin pek çok kuralı Dindar Edward döneminden kalmadır. Hükümdarın kendi kılıcını temsil eden devlet kılıcıyla (dünyanın en değerli kılıçlarından biri: kabzası mücevherlerle bezeli Devlet Kılıcının kını: som altından yapılmıştır.) birlikte diğer kraliyet mücevherlerini ve giysilerini kuşanan kral ya da kraliçe Westminster Abbey’ye gider.

Daha sonra ilahi onamanın simgesi olarak kutsal yağla ovulan kral veya kraliçe, süsler ve kraliyet elbiseleriyle donatılır. Mücevherlerin her biri: hükümdarın, devletin ve kilisenin başı olarak işlevini temsil eder.

Törenin doruk noktasında Edward tacı hükümdarın başına yerleştirilir ve “tanrı hükümdarı korusun” haykırışlarıyla trampetler çalar, kuleden top atışı yapılır. En son taç giyme töreni 1953 yılında II. Elizabeth için yapılmıştır.

 

Taçlar

Kulede 10 taç sergilenir. Bunların büyük kısmı yıllardır kullanılmamış olmasına karşın İmparatorluk tacı sık sık kullanılır. Bu taç üzerinde 2800’den fazla elmas, 275 inci ve pek çok değerli taş bulunmaktadır.

Kraliçe: bu tacı, Parlamentonun açılışında giyer. Kraliçe Victoria’nın tacını andıran bu taç VI George için 1937 yılında yapılmıştır. Haçın üzerinde bulunan safirlerin Dindar Edward’ın (dönemi 1042-1066) taktığı bir yüzükten alındığı söylenir.

Maalesef, en yeni taç kulede değildir. 1969 yılında Kuzey Galler’deki Caernarvon Kalesinde yapılan Prens Charles’in Galler Prensi ilan edildiği tören için yapılan taç: Cardiff’deki Galler Müzesinde saklanmaktadır.

Ana Kraliçenin tacı kocası VI George’un 1937 yılındaki taç giyme töreni için yapılmıştır. Platinyumdan yapılan tek taç budur. Kulede sergilenen diğer taçların hepsi altından yapılmıştır.

 

Diğer Kraliyet Mücevherleri

Taçların yanı sıra, taç giyme törenlerinde kullanılan başka taç mücevherleri de vardır. Bunların arasında, merhameti, dini ve dünyevi adaleti simgeleyen üç adet “Adaletin Kılıcı” dikkate değer.
Küre ise, 1.3 kg. ağırlığında mücevherlerle bezenmiş, içi boş altın bir toptur.

Haçlı asanın üzerinde, dünyadaki en büyük işlenmiş elmas olan 530 karatlık ilk Afrika yıldızı bulunmaktadır. Elmasın çıkarıldığı işlenmemiş taş 3160 karat ağırlığındadır. Haçlı asa: (1660): 1910 yılında ilk Afrika yıldızı elmasıyla yeniden yapılmıştır.

 

Tabak Koleksiyonu

Mücevher dairesi, gösterişli altın ve gümüş tabaklardan oluşan bir koleksiyonu da barındırır. Kutsal Perşembe Tabakları, önceden seçilmiş yaşlılara hükümdar tarafından para dağıtılan Kutsal Perşembelerde kullanılmaktadır.

Exeter Tuzluğu (tuzun değerli bir madde olduğu günlerden kalma büyük bir tuzluk), 1640’lardaki iç savaşta kral yanlılarının kalesi olan Exeter sakinlerince II. Charles’e armağan edilmiştir.

 

ROYAL MİNT MUSEUM. Paralar ve Krallar

Kulede, Mint caddesi üzerinde “Royal Mint” müzesi bulunuyor. Bu sergide: 1279-1812 yılları arasında darphanenin tarihini keşfedebilirsiniz. Bu darphanede yapılan sikkeler: minyatür sanat eseri olarak Nane görevlilerinin becerilerini sergilemektedirler.

Ayrıca: bu müzede: paranın nasıl yapıldığı ve Kraliyet Darphanesinin 1100 yıl boyunca nasıl geliştiğini görebilirsiniz. Müze koleksiyonu: William Wellesley Pole tarafından 1816 yılından itibaren toplanmaya başlamıştır.

Onun ana hedeflerinden biri: yeni para tasarımları hazırlanırken, bunlara başvurmak, hangi malzemenin kullanıldığını görmektir. 1818 yılında: 2000 den fazla sikke ve madalya: Sarah Sophia Bankasından buraya alındı.

Günümüzde, müzenin koleksiyonunda: yaklaşık 80.000 sikke bulunduğu söyleniyor. Ayrıca: madalya ve mühürler için: alçı modeller, dengeler, ağırlıklar ve orijinal çizimler görülüyor.

Tarihi değiştiren 5 sikke şunlardır

İngiltere Londra Tower of London I.Edward kabuksuz-1279
I.Edward kabuksuz-1279

1270’li yıllarda İngiltere’de paralar eski ve yıpranmıştı ve para krizi çıktı. Kral kararlı davrandı ve “Mint” i kulenin güvenli duvarları içine taşıdı ve tamamen yeniden yapılacak bir para emretti. Nane yetkilileri, birçok kuyumcu ve Yahudi toplumu ile görüştükten sonra, büyük maliyetli bu para hazırlandı.

İngiltere Londra Tower of London Elizabeth I Sixpence.1560
Elizabeth I Sixpence.1560

Kral Henry VIII, yabancı savaşları ve abartılı yaşamını finanse etmek için para içindeki gümüş ve altın saflığını azalttı ve bunun üzerine, insanların paraya karşı inancı yitirildi. Bunun üzerine, kızı Kraliçe I. Elizabeth: tüm eski paralar darphaneye geri getirildi ve eritilerek, onun portresi bulunan ve saf yeni paralar basıldı. Bu zor girişim sonucunda, yavaş yavaş paraya güven kazandırıldı.

İngiltere Londra Tower of London Charles II Dilekçe Taç-1663
Charles II Dilekçe Taç-1663

1660 yılına İngiltere tahtına geçen Kral Charles II döneminde, Avrupa’da çoğu para makine yapımı idi. Charls: baş oymacı Oliver Cronwell tarafından hazırlanan bu yeni para teknolojisini, tanıtmak istedi ve Thomas Simon denilen kişinin gravür becerileri, yeni ve güzel tasarlanmış sikkelerin hazırlanmasına neden oldu. Thomas: 3 yıl sonra vebadan öldü.

İngiltere Londra Tower of London William III.Gerçek ve Sahte Halfcrowns.1690
William III.Gerçek ve Sahte Halfcrowns.1690

1690’lara gelindiğinde, düz sikke: aşınmış ve boyutları kısalmıştı ve hatta sahteleri çıkarılmıştı. Hatta, yine aynı yıllarda tedavülde dolaşan paraların neredeyse yüzde onunun sahte olduğu söyleniyor. Sorunu çözmek için ilk girişim, Kral William III döneminde atıldı ve kral dolaşımda bulunan tüm eski gümüş sikkeleri toplattı ve Mint, bu dönemde birçok yeni para bastı.

İngiltere Londra Tower of London George III.İspanyol sekiz reales.1797
George III.İspanyol sekiz reales.1797

1797 yılında İngiltere’de mali kriz yaşandı. Fransa ile savaş sırasında, İngiltere altın stokları tükendi ve Merkez Bankası, para basımı için altın ödemesini durdurdu. İnsanlar banknot veya değeri yüksek gümüş sikke kullanmak zorunda kaldılar.

Bunun sonucunda, yabancı paralar George III portresi basılarak, İngiliz parası olarak kullanılmaya başlandı. Bunlar arasında, özellikle: Eight Pence olarak bilinen, İspanyol Sekiz Reales parası dikkat çekmektedir.

 

 

BEYAZ KULE

1070 yılında yapımına başlanan Beyaz Kule: 1100 yılından önce tamamlanmış ve Londra’nın asi vatandaşlarının korkusu olmuştur. Öte yandan: yabancı işgalcileri caydırma işlevi de görmüştür. Hatta: Londra ve İngiltere’nin ikonik bir sembolü olduğu söylenmektedir.

Kulenin uzunluğu 27.4 metredir ve duvarları 4.6 metre genişliğindedir. Kulenin dış cephesi: beyaz badanalı olarak yapıldığından “beyaz kule” olarak bilinir.

Binanın her köşesinde: dört kubbeli kule bulunur. Üçü kare şeklindedir ve içlerinde yuvarlak spiral merdivenler vardır. Yuvarlak taret kule: uzun süre gözlemevi olarak kullanılmıştır.

Dünyanın en önemli tarihi yapılarından biri olan kule; yüzyıllarca cephanelik olarak hizmet veren kule, ulusal silah ve zırh koleksiyonlarına ev sahipliği yapmıştır.

1990’larda sergilerin büyük kısmı Leeds ve Portsmouth’daki Kraliyet Cephaneliklerinin müzelerine nakledilmesine karşın, en eski yapıtlar ve özellikle kuleye ilişkin eserler burada bırakılmıştır.

Kulenin geniş mekanları daha etkileyici bir sergi düzenlemesine olanak tanır ve binanın mimari özelliklerini vurgular.

Günümüzde, beyaz kulenin 4 katını ziyaret edebilir ve Norman mimarisi ve Kraliyet Amouries koleksiyonlarını görebilirsiniz. İçinde St John Evangelist 11.yüzyıl yapımı eşsiz bir şapel bulunur. Beyaz kulenin üst katında: mahkumların öldürüldükleri bölüm vardır.

Son olarak 1747 yılında burada kafası balta ile kesilerek ölüm yaşanmıştır. Bodrum katta ise: mahkumların işkence ve sorgulama yeri bulunuyor.

 

İşkence

Wakefield kulesinin alt bölümünde tutuklulara yapılan işkencelerle ilgili bir sergi bulunmaktadır.

 

KİNGS HATTI

Burada: 300 yıllık süreçte krallar tarafından kullanılan zırhlar, gerçek boyutlu tahta atlar ve silahlar sergilenmektedir.

1660 yılında monarşinin restorasyonu sonrasında, bu sergi “Crown Jewels” gibi, kralın halkını teşvik etmesi için kullanılmıştır.
Serginin en muhteşem eserleri:

 

Atlar ve Kafaları

Sergide: yaklaşık 325 yaşında tahta atlar bulunmaktadır. Atların eşsiz kafa yapıları dikkat çekmektedir. Bunlar: aynı tarihteki krallara benzerliğinin gösterilmesi için oyulmuştur.

 

Muhteşem Zırhlar

Bu zırhlar arasında: Kral Henry VIII, King Charles I ve James II tarafından kullanılan zırhlar görülmektedir. Ayrıca, yine bir zamanlar soylular ve mızraklı piyadeler tarafından giyilen birçok mükemmel zırh da görülür.
Bunlar arasında öne çıkanlar şunlardır:

 

1515.Henry VIII.Kazınmış Zırh

Bu yaldızlı ve oyulmuş zırh: Aragonlu Katherine’nin Henry VIII ile evlilik kutlaması için hazırlanmıştır. Tüm zırh üzerinde: Tudor gül ve Aragon nar figürleri ile etek kenarına Henry ve Katherine harfleri kazınmıştır. Zırh: Kral Henry VIII aittir ve Londra’da Paul van Vrelant tarafından dekore edilmiştir.

 

Alan ve Henry VIII. 1540.Turnuva Zırhı

Bu zırh yapıldı zaman, Henry VIII: 49 yaşında idi. Ana zırh tek parçadan oluşur ve farklı turnuva etkinliklerinde farklı parçalar ilave edilerek kullanılmıştır.

 

Charles I. 1612. Yaldızlı Zırh

Bu muhteşem zırh: Galler prensi Charles’in abisi Henry için yapılmıştır. 1612 yılında Henry’nin ölümü üzerine, Charles onun zırhını miras olarak üzerine aldı. Zırhın yüzeyi oyulmuş ve delikli dekorasyonu ile altın varak kaplamalıdır.

 

Prens Henry Stuatrt. Çocuk Zırhı

Bu günümüze kadar gelebilen en eski Stuart kraliyet zırhıdır. Yaklaşık 13 yıllık genç bir prens için yapılmış, bir yetişkin zırhının minyatür versiyonudur. Zırh üzerinde: Büyük İskender’in yaşamından sahneler içeren yaldızlı görüntüler bulunmaktadır.

Müzede görebileceğiniz diğer objeler

 

Oyma Tahta Kafa

Kafa: King Charles II için, 1685 yılında yapılmıştır. Tahta kafa: muhtemelen seçkin woodcarver Grinling Gibbons atölyesinde oyulmuştur.

 

1690.Yılı.Tahta Ay Kafası Oyması

Bu eser: 1826-1827 yıllarında, krallardan birinin binmesi için yapılmıştır.

 

 

FUSİLİER MUSEUM

Bu müzede: 1685 yılından günümüze kadar olan süreçte: İngiliz Piyade Alayının hikayesi anlatılmaktadır. Kraliyet Piyade Alayı: Kral James II emriyle, 20 Haziran 1685 tarihinde kurulmuştur. Onların görevi Londra Silah Kulesini korumaktı.

Ama: daha sonra Amerikan Bağımsızlık Savaşı ve ardından Belçika ve İspanya’da savaşlara katılmışlardır. Alayda görevli evli erkekler ve aileleri: kulenin içindeki evlerde yaşıyorlar.

Müzenin bulunduğu bina, hala: resmi akşam yemekleri ve törenler için kullanılmaktadır. Müze koleksiyonundaki en önemli obje: King George V Alayı tarafından Napolyon savaşları sırasında yakalanan Fransız Line 82.Alayının: Eagle Madalyasıdır.

 

Kraliyet Şatosu ve Cephanelik

İlk kattaki bu iki oda, orijinal Norman Şatosunun en önemli tören mekanıydı. Doğu tarafında bulunan ve muhtemelen önündeki ziyafet salonunun bekleme odası olan bu küçük odada Beyaz Kulenin tarihini anlatan sergiler bulunur.

Bu odanın bitişiğinde, hemen hiç bozulmamış iç tasarımıyla ve basit süslemeleriyle erken dönem bir Norman kilisesi bulunmaktadır.

İlk başta bu iki odanın yükseklikleri şimdikinin iki katıydı, ama çatı 1490 yılında yıkılarak yeni katlar eklendi. VIII Henry için yapılan üç tane zırhın da (biri atını da kapsamaktadır) içinde bulunduğu Tudor ve Stuart dönemi zırhlar burada sergilenmektedir.

I.Charles için Hollanda’da yapılmış bir başka zırh, altın varaklarla bezenmiştir.

 

Silahhane

Burası ve hemen yanındaki galeri 1490 yılında çatı yükseldiği zaman yapılmış odalardır. Genellikle ambar olarak kullanılan odalarda, 1603 yılında eklenen kat sayesinde barut depolamaya başlandı. 1667 yılında kulede 10.000 fıçı barut bulunuyordu. Burada sergilenen eserler arasında yaldızlı panolar ve 1700 yılında inşa edilen top mavnasının süslemeleri bulunmaktadır.

 

Küçük Silahhane

Bir zamanlar yaşam alanına ayrılmış olduğu sanılan giriş katının batısındaki bu oda: İngiltere’nin bilinen en eski şöminesinin izlerini taşımaktadır. Tabancalar, tüfekler, kılıçlar, mızraklar ve süngüler: 18. ve 19.yüzyıllarda kulenin cephaneliklerinde sergilendiği şekillere dayanılarak duvarlara ve panolara asılmıştır.

Bunlar: 1841 yılındaki yangında yıkılana kadar Büyük Ambarda sergileniyordu. 1696 yılında III William’a suikast planlayan isyancıların silahları burada görülebilir.

Yandaki odada, İngiltere’de halkın önünde gerçekleştirilen son idam töreninde başı kesilen Lord Lovat için yapılan idam sehpası bulunur. Mezar odasında (kripta) bugün bir dükkan bulunmaktadır.

 

Krallar Soyu

Zırh kuşanmış ve at üzerindeki 10 İngiliz kralının gerçek boyutlardaki heykellerinden oluşan koleksiyon, sekiz figürün Greenwich’deki kraliyet sarayında sergilendiği Tudor döneminden kalmadır. II. Charles’in yeniden tahta çıkışında iki figür daha eklenerek1660 yılında buraya taşınmıştır. 1688 yılında, bazıları büyük sanatçı Grinling Gibbons tarafından yapılan (soldan üçüncünün onun eseri olduğu söylenir), 17 yeni at ve baş ısmarlanmıştır.

 

Kuledeki Prensler-Kanlı Kule

Kulenin en karanlık gizemlerinden biri “IV Edward’ın oğulları ve varisleri olan iki genç prensin öyküsü” bugün Bloody Tower’da yer alan bir sergide anlatılmaktadır.

Babaları 1483 yılında ölünce amcaları Gloucesterlı Richard tarafından kuleye kapatılan prensler bir daha gün yüzüne çıkamadılar. Richard aynı yıl tahta çıktı ve 1674 yılında yakınlarda iki çocuğun iskeleti bulundu.