Macaristan Budapeşte

20160807_170234
Macaristan Budapeşte

Budapeşte’yi ziyaret ettiğinizde, çeşitli yüzyıllara ait mimari ve kültürel mirasın, günümüzün modern hayatının getirdiği yeniliklerle çok iyi bir karışımını göreceksiniz.

Tarihi binalar ve anıtlar: yenilenmiş ancak tarihsel dokuları hiç bozulmamış, bunun sonucunda ziyaretçiler için muhteşem görsel güzellikler oluşturulmuştur. Büyük bir şehirle karşılayacaksınız.

Özellikle şehrin tam ortasından geçen ve şehri ikiye ayıran Tuna nehri ilginizi çekecektir. Tarihe ve tarihi yerlere meraklılar doğruca Buda şehrini gezebilirler.

Tarihe ilgisi olmayanlar ve daha çok modern yerlerden hoşlananlar ise, Buda bölümüne geçmeden doğruca Peşte bölümüne geçip modern şehrin dükkan, mağaza ve evleri arasında dolaşıp zaman geçirebilirler.

Budapeşte, 1-2 günlük süreç için uygun, daha fazla kalırsanız büyük olasılıkla sıkılırsınız, ama kaldığımız süreçte güzel zaman geçireceğinize inanıyorum. Yani, Budapeşte gidilip görülesi bir yerdir.

TARİH

Buda kalesi: tarihi süreç içinde, defalarca muhtelif uygarlıklar tarafından ele geçirilmiş, yıkılıp baştan yapılmıştır. Kalenin tarihi: 12.yüzyıla kadar gidiyor. Burada: müzeye çevrilmiş binalar ve de özellikle bilhassa tarih müzesi görülmeye değerdir. Mattias Kilisesi de, burada bulunuyor. Bölge: Tuna nehrinin en güzel yerlerinden biri olduğu için, bölgedeki ilk yaşamın izleri, tarih öncesine kadar gitmektedir.

Macarlar: 12. yüzyılda bu bölgeye gelmişlerdir. Macarların; Türk oldukları savı kısmen doğru sayılmaktadır. Çünkü: kuzeyde bir yerlerde olan Macar kavimleri, Oğuz Türkleri ile birleşip kaynaşmış ve batıya birlikte göç etmişler ve 12’nci yüzyılda, burayı beğenip yerleşmişlerdir. .

Macar dilinde yani “Macarcada” ki birçok Türkçe terim de o zamanlardan kalmadır. Yani: Osmanlı etkisi değil. Budapeşte: 1542 yılından itibaren, 150 yıl boyunca Osmanlı yönetiminde kalmış. Osmanlılar: özellikle, hamamlar başta olmak üzere, bayağı yatırım yapmışlar.

Tabii kiliseleri camiye çevirerek verdiği tahribatı da göz önünde bulundurmak lazım. Fakat, Osmanlılardan şehri ele geçirince, hiçbir Osmanlı anısı kalmamak üzere, hepsini yıkmışlar ve yok etmişler sadece bir hamam ve Gül baba türbesi kalmış, 150 yıllık egemenliğin anıları böylece yok edilmiştir.

GENEL

Tuna nehrinin iki yanındaki: Buda ve Peşte bölümlerinin birleşmesiyle oluşmuş bir şehir. Buda kelimesinin yerel dilde anlamı “su” dur. Buda şehri, tarih sürecinde: Budin olarak geçiyor.

Buda tarafı: daha eski olup, Osmanlı döneminden de birkaç tarihi eser barındırıyor. Peşte tarafı ise, daha yeni ve modern. Buda tarafı dağlık-tepelik, peşte tarafı ise düzdür. Buda tarafı: İstanbul’u fazlasıyla hatırlatır.

Özellikle: İstenhegy (Tanrı Tepesi) ye çıkarken, arkada kalan manzara, tepeden gece bakıldığında Tuna nehri; İstanbul boğazına benziyor. Özellikle: Peşte tarafında kıyıda: Parlamento binası aydınlatıldığında, ışıklar nehrin üzerine düşüyor. Peşte tarafında, daha çok müzeler ve çeşitli kiliseler var.

Evet, Budapeşte: Almanya-Berlin’den sonra, Orta Avrupa’nın en büyük şehridir. Yine de, yürümeyi seven insanlar için, en güzel şehirlerden biridir. Ama bu büyük şehrin sokaklarında yürürken: aman köpek pisliğine basmayın çünkü çok sayıda köpek gezdiriyorlar.

2 milyon insanın yaşadığı şehirde, köpek sayısının 1.5 milyon olduğu söyleniyor. Her yerde, köpek seven çocuk heykeli görebilirsiniz. Evlilik kurumu çok iyi işlemediği için: köpek besleyenlerin sayısının oldukça yüksek olduğu söyleniyor. İnsanlar, yalnızlıklarını gidermek için, hayvan besliyorlarmış.

Macaristan: bir Avrupa ülkesi, ancak diğer Avrupa ülkeleri gibi çok gelişmiş olduğunu söylemek mümkün değil. Macarların, emekli olduklarında aldıkları maaşı duyduğunuzda, bizim ülkemizdeki emeklilerin daha iyi durumda olduğunu anlayacaksınız. Macar emeklileri, bir aylık süre için: yalnızca 300 dolar civarında maaş alıyorlarmış.

Ülkede: Sanayi yok, çalışan yalnızca 1 fabrika var. Yani, tek geçim kaynakları: turizm ve oldukça fazla turist çekiyorlar. Avrupa Topluluğuna girmiş olmaktan da çok mutlu değiller. Bu geçiş onlara pahalık ve işsizlik getirmiş gözüküyor.

Topluluğu girdiklerinde, ülkenin tek şeker fabrikasını, Avrupalı bir başka firma satın almış ancak bir süre sonra imalatın pahalıya mal olduğunu söyleyerek, fabrikayı kapatıp Macaristan’a şeker ithalatına başlamışlar. Böylece, birçok insan, işsizler ordusuna katılmış.

Macaristan Budapeşte

Budapeşte

Dünyanın en romantik şehri olarak tanımlanıyor. Ayrıca: Brezilya-Rio de Jenerio’dan sonra: dünyanın en güzel manzaralı şehri seçilmiş. İtalya’nın başkenti Roma ile, mimari yapı olarak çok benzerlikler gösteriyor. Tarihi süreçte: Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun bir parçası olarak yaşayan şehir: sürekli ikinci planda kalmanın yarattığı eziklik ile mimarisini bütünleştirmiş.

Macarlar: nerede güzel bir bina veya yapı görseler: aynısını, hemen kendi şehirlerinde yapmışlar. Yani: II. Dünya Savaşından sonra bütün binalar yenilenmiş. Tarihi diye gezdiğiniz bir binanın, kesinlikle yeni yapım olduğunu unutmayın.

Tuna nehrinin iki yakasını birleştiren köprüler: özellikle geceleri ışıklandırıldığında, çok güzel görünüyor.

Tuna nehrinin sularına bakıp ta, sakın “Mavi Tuna” aramayın. Çünkü: Tuna nehrinin suları mavi değil, alenen kahverengimsi. Neden Tuna nehrinin suları mavi değil diye, bir bilene de sormayın, çünkü: “Tuna nehrinin sularının, yalnızca aşık olanlara mavi göründüğünü söylerler.”

O anda yanınızda, eşiniz, kız arkadaşınız var ise, bu söz elbette çok büyük anlam kazanıyor. Bir de niye “Mavi Tuna” diye merak ederseniz, Tuna nehrinde tekne gezisine çıkarsanız, teknede sürekli “Mavi Tuna Valsi” ni dinleyerek gezdiğinizde bunu anlarsınız. Ünlü bir besteci “Mavi Tuna” diye vals bestelemiştir.

Budapeşte’ye eğer 20 Ağustos tarihinde giderseniz: deyim yerinde ise, Macaristan’ın doğum gününe rastlarsınız. Chain Brıdge üzerinde, akla hayale gelmeyen ve Tuna nehri manzarası eşliğinde, havai fişekler patlatılır. Muhteşem görüntülere şahit olursunuz.

Ancak: 15 Mart tarihinde de “Bağımsızlık günü” kutlamaları var. Ama, bu kutlamalar: eğer bu tarihte orada olursanız göreceğiniz üzere, biraz fazlaca polis eşliğinde yapılıyor. Yani: sağda solda birçok polis, tepede uçan helikopterler, böyle bağımsızlık günü kutlanır mı, bilmiyorum? Biraz garip.

HAVAALANI

İstanbul-Budapeşte arası uçuş süresi: yaklaşık: 2 saat. Yabancı havayollarının hepsi, Budapeşte’ye aktarmalı uçuşlar yapıyor. Malev (Macar) Hava yollarının, İstanbul’dan Budapeşte’ye direkt uçuşları bulunuyor. Bilet: 296 dolar civarında. Ancak: gerek servis ve gerekse uçak konforu bakımından pek de güzel bir havayolu şirketi sayılamaz.

Bunun dışında: THY’da: Salı, Perşembe ve Pazar günleri, Budapeşte’ye direkt uçuyor. Bilet fiyatları: 385 dolar civarında. Budapeşte’de: Ferihegy Hava alanı var. Gayet küçük bir alan. Buradan şehrin her tarafına: minibüs ile ulaşabilirsiniz. Havaalanından minibüs servislerini organize eden birimler bulunuyor.

Havaalanı otobüsleri, yarım saat aralıklarla hareket ediyor. Şehir merkezine ulaşım: 30 dakika sürüyor. Bunun dışında: hava alanından şehre ulaşım için: zone-taksi tercih edebilirsiniz. Yaklaşık 12 Euro’ya, hava alanından şehir merkezinde istediğiniz noktaya ulaşabilirsiniz.  Hava alanından şehir merkezine, metro yok.

DİL

Ülkede: Macarca dili kullanıyorlar. Türkçe ile, yaklaşık 450 benzer kelime, Macarca da bulunuyor. Daha önce de söylediğim gibi, bu kelimelerin, Osmanlılar döneminde değil, daha önceki tarihi süreçten, Macarcaya girdiği düşünülüyor. Ülkede: İngilizce bilen sayısı az.

Yoğun olarak Almanca biliyorlar. Yani: Macar insanlarıyla anlaşmakta problem yaşayabilirsiniz. Size önerim: kaldığınız otelin resepsiyonunda, birkaç tane adres kartı alın. Dönüşlerinizde taksi sürücüsüne bu kartı verin. Çünkü: konuşarak anlaşmak bayağı sıkıntılı oluyor.

Macaristan Budapeşte

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Şehir içi ulaşımı için: “Budapeşte Card” almanızı öneririm. Kart: 48 ve72 saat geçerli olarak satılıyor. Bu kart ile: tüm Transportasyon araçlarına “ücretsiz” binebiliyorsunuz. Ayrıca: bu kartı bulunanlar: bazı müzelere ücretsiz, bazılarına ise indirimli olarak girebiliyorlar. Yani: sonuçta çok müze gezecek iseniz, bu kartı almanızı mutlaka öneriyorum.

Evet, şehir içinde ulaşım çok rahat. Birçok ulaşım aracı: saat: 04.30-23.00 arasında hizmet veriyor. Ancak: bu ulaşım araçlarında mutlaka Card veya bilet bulundurun, çünkü kontroller çok sıkı. Bileti olmayan yolculardan, belirli bir miktarda para cezası alıyorlar.

Özellikle: metro istasyonlarında bilet kontrolleri yapılıyor. Bu arada, yalnızca bilet almanız yetmiyor, bu biletinizi girişte okutmanız gerekiyor. Biletinizi okutmasanız, 5000 forint yani yaklaşık 20 Euro para cezası ödemek zorunda kalıyorsunuz. Biletsiz yakalanırsanız, görevliye derdinizi anlatmanız çok zor.

Metro Sistemi

4 ana hattan oluşuyor. Komünizmden kalma, harika bir ulaşım altyapısı var. İç içe geçen, 3 yuvarlak tramvay hattı, onları yıldız şeklinde kesen tramvay hatları, otobüs hatları ve metrolar. Karmaşık bir metro sistemi var. Bu dört hattan biri: dünyanın en eski yer altı raylı sistemi imiş.

Kendinizi ne kadar zorlarsanız ve ne kadar dikkat ederseniz edin: sonuçta, mutlaka bir yerlerde yanlış bir kapıdan giriyor ve Macar görevliler tarafından heyecanla ve büyük bir arzu ile kesilen cezayı ödüyorsunuz. Tartışmaya kalkarsanız, olay, pasaportunuzun alınacağı tehditlerine kadar gidiyor.

Taksi

Sokaktan çevirdiğiniz taksiler ve telefon taksileri diye, iki gurup taksi var. Telefon taksilerine telefon edip yerinizi söylediğinizde, en yakın taksiyi merkezden yönlendiriyorlar ve bu taksilerin tarifesi daha ucuz. Taksi ihtiyacınız bulunduğunda, bunu öneriyorum.

Bunun dışında: serbest çalışan yani sokaktan çevirdiğiniz taksilere binerseniz: büyük ihtimalle taksimetre açılmayacak ve sonuçta gideceğiniz yere vardığınızda, yüklüce bir miktar ödemek zorunda kalacaksınız.

Bu yüzden: yoldan çevirdiğiniz taksilere binmeden önce, bineceğiniz yeri söyleyin ve pazarlık yapıp, fiyatı sabitleyin. Bu arada taksilerin en güzel tarafı: tüm taksilerin sürücülerinin, söylediğiniz her türlü adresi kolayca buluyor olması. Sokak adını ve blok numarasını verince, kapının önüne kadar götürüyorlar.

PARA BİRİMİ

Macaristan; Avrupa Birliğine girmiş, ama henüz Euro’ya geçmemişler. Burada: para birimi: forint. Ancak: Euro da geçiyor. 1 Euro: 300 Forint’e karşılık geliyor. Döviz bozdururken: döviz ofislerinin ışıklı panolarında, döviz kurunun yazılı olmasına dikkat edin. Eğer döviz kuru yazılı değilse, beklediğiniz parayı alamayabilirsiniz. Paranızı vermeden önce, son defa yazılı olan rakamın komisyonsuz net fiyat olup olmadığını mutlaka sorun.

Ama bence en iyisi, paranızı kaldığınız otelin resepsiyonunda  bozdurun. Bir husus daha var, fazla para bozdurmayın, çünkü dönüşte forint elinizde kalır, Türkiye’de bozduracak yer bulamazsınız. Bu yüzden: paranızı günlük olarak bozdurun ve hatta, şehirdeki birçok yerde Euro geçiyor, bunu da değerlendirin.

İKLİM

Şehirde, yılın en sıcak ayları: Temmuz-Ağustos. Yılın en soğuk ayları ise: Ocak-Şubat. Macaristan gezinizi: bu tarih aralıklarına göre planlamanızda yarar var.

RESMİ TATİL GÜNLERİ

Macarların resmi tatil günlerinde: dükkanlar, müzeler ve bankalar kapalı. İşte resmi tatil günleri: 1 Ocak yılbaşı, 15 Mart Ulusal Tatil, 20 Ağustos St.Stephen’s Day, 23 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 1 Kasım All Saint’s Day, 26 Aralık Christmas.

Macaristan Budapeşte

NE YENİR

Macar yemeklerin, genelde aşırı baharatlı ve sıcak servis ediliyor. Yemekleri çok yağlı. Malum domuz yağı. Alışık olmayan bünyeye iyi gelmiyor. Tuz ve biber oldukça çok kullanılıyor. Yemeğin güzel kokulu olmasına önem veriyorlar. En sık rastlayabileceğiniz iki yemek türü var.

Kaposzta

Bir tür lahana yemeği.

Pörköl

Macar tas kebabı olarak biliniyor.

Bunun dışında: çorbalar önemli bir yer tutuyor. Özellikle: bol malzemeli ve zengin çorbalar öne çıkıyor. Belki de, soğuk kış günlerinin bir sonucu, bu çorba merakları. Yemek diye devamlı çorba sunuluyor. Her çeşit çorbayı deneme şansınız var. Gelen çorbaya bakıyorsunuz ki, domates çorbasına benziyor, seviniyorsunuz, ancak: soğuk olduğunu görüyorsunuz ve tüm hevesiniz gidiyor. Bardağa koyup, meyve suyu niyetine içesiniz geliyor.

Osmanlı mutfağı

Macar mutfağını büyük ölçüde etkilemiş. Özellikle: poğaca ve kahve. Tatlılar büyük porsiyonlar halinde tüketiliyor. Pankekler ve ekmekli tatlılar: değişik krema veya reçellerle birlikte servis ediliyor.

“Goulas” denilen bir yemek türü daha var. Bundan sipariş verirseniz: porsiyon çok büyük geliyor ve bir türlü bitiremiyorsunuz.

Raday caddesinde “soul” isimli cafe/restorana mutlaka uğramalısınız.

Evet, yemeklere alışamazsanız, her zaman olduğu gibi: Mcdonalts. Her caddesinde: mutlaka Burgerking veya McDonalt var. Lezzetler klasik ve her yerde aynı, fiyatlara gelince orta standart bir hamburger menüsü 6-7 Euro’dur. Ancak: ketçap, mayonez gibi soslar isterseniz, buna ilave para istiyorlar.

Otellerdeki kahvaltı kültürüne gelince: kaldığınız otelin durumuna göre elbette değişecektir ama benim kaldığım otelde, gayet zengin kahvaltı veriliyordu. Kahvaltıda: portakal ve elma suyu, çay, kahve var. Ayrıca: küçük ekmekler, kaşar türü bir peynir, reçel türleri, poğaça türleri, rafadan pişmiş yumurta, tavada pişirilmiş yumurta, sosis, her türlü salam gibi gıdalar bulunuyor, yani kahvaltı kültürü bayağı iyi, aç kalmıyorsunuz.

NE İÇİLİR

Öncelikle şundan söz etmek istiyorum. Budapeşte’de, içme suyu problemi var. Şehrin yerlileri: gazlı su içiyorlar. Ama bu su: tatsız-tuzsuz bir şey. Marketlerden su alacağınız zaman: mutlaka pembe kapaklı olanı seçmelisiniz, onlar nispeten içilebilir lezzette. Ama şunu da belirtmek isterim ki, şehri bilip tanıyanlar, yani şehrin yerlileri, çeşmeden akan  suyu rahatlıkla içtiklerini söylüyorlar, tercih sizin.

Şehirde: içkiler oldukça kaliteli. Özellikle: barackpalinka. Bu bir brendi, kayısıdan yapılıyor. Aslında: hangi meyvenin Palinka’sını içecekseniz, önce o meyvenin kurutulmuşunu ağzınıza atıyorsunuz, sonra da kocaman olan palinka shotu dikmeniz gerekiyor. Oldukça acı, ama içip kendinizi sokağa atınca asla üşümüyorsunuz. Eğer Estergon tarafına gideceksiniz, Palinka denen bu içkinin her çeşidini, orada gayet uygun fiyatla bulup satın alabilirsiniz. (14-15 Euro civarında)

Bunun yanında: şaraplar da oldukça iyi ve ucuz. Tokaj isimli şarap: güzel, deneyebilirsiniz. Mutlaka öneriyorum. Hatta: birçok turist, bu marka şarabı satın alarak, hediyelik olarak yanlarında götürüyorlar. Yine Estergon tarafına gitmeyi düşünenler, bu Tokaj şaraplarını oradan bulup uygun fiyatla satın alabilirler. Oradaki satış fiyatı: 6-7 Euro civarındadır.

Bira derseniz: Dreher ve obanyai denen iki marka önerebilirim. Bunlar: geleneksel Macar biraları arasından ,en iyileridir. Bira severler burada gayet uygun fiyatla birçok çeşit bira bulabilirler, en iyi bira fiyatı yaklaşık 0.80-0.90 cent civarındadır.

Macaristan Budapeşte

EĞLENCE

Şehirde, gece hayatı pek hareketli ve canlı değil. Yalnızca: birkaç bar ve eğlence merkezi var. Açık hava mekanları: saat 22.00 gibi kapanıyor. Bunun dışında: kapalı mekanlar, saatlerce açık.

Yani: sabaha kadar eğlence imkanı bulunan yerler de var. Tabii burada canlı müzik denilince: akla hemen Çigan müziği geliyor. Tüm bunların yanında: Budapeşte şehrinde, eğlencenin değişik bir stili bulunan barlar da var. Bunlar: striptiz barlar.

İNSANLAR

Budapeşte: Avrupa’da intihar konusunda, açık ara birinci olan bir şehir. Çalışmaktan zevk almayan, her daim asık suratla dolaşan insanlar göreceksiniz. Bir şehir bu kadar çok güzel olup ta, insanları niye bu kadar mutsuz olurlar, anlamak mümkün değildir. Bunun yanında: şehir halkı;  hırsızlığa ve turist kazıklamaya aşırı meyilli. Her hatayı yüzünüze vurmaktan aşırı zevk alırlar.

Ama, çevreyi düzeltmeyi amaç edinirken, kendilerine çeki düzen vermeyi akıllarına getirmezler. Yabancı sevmezler ve kendilerinden olmayanla iletişim kurmazlar. Trafikte, en fazla kornayı yabancılara ait olduğu belli olan arabalara çalarlar. Ama; bir Macar hata yaptığında, asla tepki vermezler. Özellikle: yaşlılar, komünizm dönemlerinden kalma soğukluklarını hala üzerlerinden atamamışlardır. Bu arada: şehirle ilgili bir anıyı anlatmak istiyorum.

Böyle bir hataya düşmemeniz açısından: şehirde; eğer yalnız veya bir-iki erkek olarak gitti iseniz, “Vörösmarty” veya diğer bir meydanda: bir süre aylak aylak dolaştığınızda, iki genç, bazen de orta yaşlı kadın, yol sorma bahanesiyle yanınıza gelir. Kurnazca tekniklerle: sizi, soyup-soğana çevirecekleri bir bara çekmeye çalışırlar. Bunlar öyle çoktur ki; bir tanesinden kurtulursanız, hemen yanınızda diğer bir gurup biter.

Bunlar: sizi, kendileri ile daha önce anlaşmış olan bir bara davet ettirirler ve o bar çıkışında: size çok yüklü bir hesap ödemek kalır. Bunlardan kurtulmak için: gidilecek bara gelindiğinde, para çekme bahanesiyle kaybolabilirsiniz. Ayrıca: göstermelik samimiyet bağı kurulduktan sonra, kızlara ne kadar açık fikirli olduğunuzu söyleyerek, abartılı cinsel içerikli bir sohbete girmek suretiyle, onları yanınızdan uzaklaştırabilirsiniz.

Veya, en kolay yol, onları anlamıyor rolüne bürünmektir. Aman dikkat, buraya has bir söz var: “Saatte Nacar, Bayanda Macar” Malum: “Nacar” marka saatler,  dünyanın en iyi saatleri olarak öne çıkıyor. Son olarak: bu ülkede yaşayan insanlar, cinsellik ve çıplaklık konusunda rahatlar. Yazın, kızlar fazlaca bir şey giymeden sokaklarda dolaşırlar. Özellikle, Tuna nehri üzerindeki adada, üstsüz güneşleniyorlar.

Macaristan Budapeşte Alışveriş Merkezleri

ALIŞVERİŞ VE ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ

Budapeşte’de alışveriş merkezi: “Vaci utca” olarak biliniyor. Burası ve çevresindeki birçok cadde ve sokak: turistlerin uğrak yerlerinin başında geliyor.

Macaristan Budapeşte Vaci Utca

Vaci Utca

Budapeşte’nin alışveriş sokağıdır. İstanbul’daki İstiklal Caddesine benzer bir yer. Modanın tüm nimetlerini gözler önüne seren bir caddedir. Bu caddede bulunan alışveriş merkezlerinin bol olması, alışveriş tutkunlarının buraya hücum etmesine neden olur. Özellikle, burada bulunan “Duna Plaza”:koni biçimindeki dış görüntüsü ile, bir alışveriş cennetini andırıyor.

Ancak: şunu unutmayın, eğer Estergon kalesi yani Szentendre denen yere geziye gitmeyi düşünüyorsanız, alışveriş için buraları tercih etmeyin, Szentendre gerçekten çok ucuz bir yer, kesinlikle oradan alışverişinizi yapın derim. Bu caddede: yemek yiyebilir, döviz bozdurabilir ve keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz.

Macaristan Budapeşte Duna Plaza

Duna Plaza

“Vaci üt” bölgesindedir. Pazartesi-Cuma günleri: saat: 09.00-21.00 arasında açık. Cumartesi-Pazar günleri ise: 10.00-19.00 arasında açık kalıyor. Merkeze uzak olması kötü. Ancak: buraya mavi metro ağları ile ulaşmanız mümkün. Burada: merkezin içinde; sinema ve bowling salonları bulunuyor.

Corvin AruHaz

“Blaha Lujza ter” bölgesindedir. Kumaş ve iç giyim malzemeleri satılan mağazalar var. Burada: daha çok nakit ödeme yapılması isteniyor. Kredi kartı kullanılması durumunda: bayağı bekletiyorlar. Bunu göze alarak: bu alışveriş merkezine gidebilirsiniz, yani fazla zamanınız yoksa, gitmeyin.

Flavius Center

Kıyafet ve ayakkabıların satıldığı bir yer. Fazla pahalı değil, bu durum bir avantaj. “Rakoczi üt” bölgesinde bulunuyor.

Great Hall

Ucuz alışveriş için seçilebilecek bir yer.

Lurrd Haz

Daha çok: krom ve cam eşyalar satılıyor. İçinde: bir de sinema ve butik var.

Macaristan’a özgü: bez, örtü, porselen: buda bölümündeki kale de daha ucuz.

NE SATIN ALINIR

Şehirde: bayanlar için, incik-boncuk sektörü fazlasıyla etkileyici. El yapımı takılar ve dokumalar satın alabilirsiniz. Ayrıca: bu şehre has, en güzel hediyelik: Macar Şarabı. Bunun yanında: genellikle kayısılı olan, Macar geleneksel içkisi: palinka da alınabilir. Süpermarketlerden birine gidip: Turo Rudi çikolatası da alabilirsiniz. Veya birer tane magnet olabilir.

Antalya Expo 2016 Fuarı

ekspo.1
Antalya Expo 2016 Fuarı

Expo “exposition” kelimesinin kısaltılmışıdır. 19. Yüzyılın ortalarından bu yana düzenlenen ve “Dünya Fuarı” olarak bilinen organizasyondur.

Ülkeler uzmanlaştıkları konularda bilgi birikimlerini daha yaşanır bir dünya için paylaşmak üzere bir araya gelirler. Bu birliktelikte ürünler değil, fikirler, kültürler ve dünyanın geleceğine ait projeler sergilenir.

Bu projeler, dönemin teknolojik, bilimsel ve kültürel gelişimlerini sergiler ve aynı zamanda büyük gelişimlerin habercisi olur. Günümüzde insanlar tarafından kullanılan hesap makinesi, televizyon gibi teknolojik buluşların çok büyük bölümü, Expo fuarlarında kullanıma sunulmuştur.

Dünya üzerinde FIFA Dünya Kupası ve Olimpiyat Oyunlarından sonra, dünyanın kültürel ve ekonomik etki yaratan en büyük üçüncü organizasyonudur. Expolar bugüne kadar 500 milyon üzerinde ziyaretçi çekmiş ve yapıldığı şehirler marka haline gelmiştir.

Paris’te 1889 Exposunda Eyfel kulesi, Brüksel’de 1958 Exposunda Atomium, Londra’daki 1851 Exposunda Kristal Palas, Lizbon’da 1998 Exposunda Vasco de Gama köprüsü bu şehirlerde düzenlenen Expo fuarlarının anısına yapılmıştır.

Örneğin: Sevilla şehrindeki Expo kapatıldıktan sonra, alan, teknoparka dönüştürülmüş ve teknoloji üreten firmalar, bu alana toplanmıştır.

Halen bu alanda 20 bin kişi istihdam edilmektedir. Türkiye’de ilk günden bu yana Expo fuarlarının iyi bir katılımcısı olmuştur. Örneğin: Sultan II Abdülhamit’in de 1889 yılında ziyaretçi olarak gittiği Expo fuarındaki Osmanlı pavyonu büyük ilgi görmüştür.

Resmi olarak “Uluslar arası Sergiler Bürosu” (BIE) tarafından düzenlenir ve genelde 3-6 ay kadar sürer. BIE’ye çoğunluğu büyükelçi düzeyinde temsil edilen 157 ülke üyedir.

BIE sorumluluğunda iki  türlü Expo düzenlenir. Bunlar:

1-Evrensel Expo ( 5 yılda bir yapılır ve 6 ay sürer)

2-Tematik Expo (2 evrensel Expo arasında yapılır ve 3 ay sürer)

Expo’nun en önemli özelliklerinden birisi de temasıdır. Geniş bir kapsama sahip olan bu temanın, tüm insanlığı ilgilendirmesi ve evrensel nitelikte olması gerekir. Expo alanının büyüklüğü sınırsızdır ve katılımcılar kendi pavyonlarını inşa edebilirler.

İlk Expo fuarı 1851 yılında Londra Hyde Park’ta düzenlenmiştir. Yani Sanayi devriminin doğduğu yıllarda düzenlenmiştir. O tarihten bu yana tam 55 kere evrensel Expo sergisi düzenlenmiştir.

2010 yılında Çin-Şanghay şehrinde (toplam 73 milyon ziyaretçi çekmiştir), 2015 yılında İtalya-Milano şehrinde düzenlenen 56’ncı fuar, 2016 yılında “Çiçek ve Çocuk Teması” ile 57’nci olarak Antalya’da, 23 Nisan-30 Ekim tarihleri arasında düzenlenecektir.

Yukarıda sözünü ettiğim gibi, Antalya’da yapılacak olan “Tematik Expo’dur. Çünkü “Evrensel Expo”lar 5 yılda bir yapılır, 2015 yılındaki Milano’da ve 2020 yılındaki “Dubai” de yapılacaktır. 2015 yılındaki Expo seçimi için İzmir’de aday olmuş, ama Napoli şehri tercih edilmiştir.

Antalya-2016 Expo fuarına gelince: bu fuar 5 yılda bir yapılan Evrensel Expo değildir. Burada düzenlenecek fuar: Uluslar arası Bahçe Bitkileri Üreticileri Birliği (AIPH) ve Uluslar arası Sergiler Bürosu (BIE) tarafından, müştereken onaylanan “Botanik Expo” dur. Yani, üye ülkelerin seçimi ile düzenlenen bir fuar değildir.

Bu tür fuarlar, 2 yılda bir 3-6 ay süreli yapılır. Antalya-2016, “Botanik Expo” dur.

ekspo.şakayık
Antalya Expo 2016 Fuarı

ANTALYA-2016

Dünya Botanik Sergisi-Expo Antalya 2016, 23 Nisan-30 Ekim 2016 tarihleri arasında “Çiçek ve Çocuk” teması ile yapılacaktır. Çünkü: Antalya, zengin tarihi ve 640 km lik sahili ve inanılmaz doğal güzellikleriyle öne çıkmaktadır. Ayrıca tam bir botanik şehri olması nedeniyle süs bitkileriyle iç içedir.

Öte yandan 500 bin yatak kapasitesi ve 240 tane beş yıldızlı oteliyle muazzam turizm potansiyeli vardır. Şehir 4 saatlik uçuş mesafesinde, 2 milyara yakın nüfusa hitap etmektedir.

Fuara, 100 ülke ve 30 uluslar arası kuruluşun katılımı beklenmektedir. Expo Antalya’yı, 6 aylık dönemde toplam 8 milyon kişinin ziyaret etmesi beklenmektedir. Bu rakam içindeki 5 milyon yabancının Expo Antalya’yı keşfedeceği ve bunun da 2 milyonunun sadece Expo Antalya’yı ziyaret etmek için Antalya’ya geleceği düşünülmektedir.

Süreç: TC Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı koordinasyonunda yürütülmektedir.

YERİ

Fuar alanı, Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü bölgesinde, 110 hektarlık alanda kuruludur. Alan, Aksu ilçesi Solak köyü sınırları içindedir ve şehir merkezine 17 km uzaklıktadır. Merkez, Antalya hava alanına ise 11 km uzaklıktadır. Şehir merkezinden, Expo fuar merkezine, raylı sistem ulaşım çalışmaları hızla sürdürülüyor, umarım yetiştirirler.

ekspo.maskotlar
Antalya Expo 2016 Fuarı

TANITIM

Expo 2016 Antalya’nın resmi maskotları: Ece ve Efe’dir. Yabancı dillerde yazım ve telaffuz açısından sorun yaratmaması için bu isimler belirlenmiştir. Maskotların kıyafetleri, bölgenin tarihi ve kültürünü yansıtır.

Ece karakterinin saçında ve Efe karakterinin göğsünde, sembol çiçek “şakayık” vardır.

FAALİYETLER

Ülke günleri, yerel sergiler, uluslar arası sempozyumlar, dünya çevre sempozyumu, bio-enerji sempozyumu, paneller, toplantı ve seminerler, çocuk kongreleri, sahne sanatları ve konserler.

ekspo.sergi alanları.1
Antalya Expo 2016 Fuarı

SERGİ ALANLARI

Expo alanında: uluslar arası bahçeler, Expo göleti, Expo kulesi, çocuk adası, amfi tiyatrolar, meyve bahçeleri, çiçek sergi alanları, sponsor bahçeleri, dünyanın en büyük tarım-çevre ve ekoloji müzesi gibi yapılar inşa edilmektedir.

ekspo.kulesi
Antalya Expo 2016 Fuarı

EXPO KULESİ

Expo kulesi, Antalya’nın önemli simgelerinden olan tarihi “Hadrianus Kapısı” nı sembolize eder. Alanın batı tarafından, ana giriş kapısı önündedir. 2 bodrum kat, zemin kat ve 17 kat olarak planlanmıştır.

Yükseklik zemin üzerinde 100 metredir. Toplamda ise 114 metredir. 3 adet asansörle, aynı anda 63 kişi kuleye çıkış yapabilir. Kuleye merdiven kullanarak çıkmak isteyenler, 645 basamak çıkmak zorundadır. Kulenin altında: restoranlar, hediyelik eşya dükkanları, süs ve bitki havuzu vardır.

ekspo.büyük anfitiyatro
Antalya Expo 2016 Fuarı

BÜYÜK ANFİTİYATRO

Konserlere, milli ve özel günler için yapılacak kutlamalara ve ülkelerin sergilemek istedikleri kültür ve sanat faaliyetlerine ev sahipliği yapmak üzere Expo alanına, bir büyük, iki küçük amfi tiyatro yapılmıştır. Büyük amfi tiyatro, alanın kuzeyinde ve 5000 kişiliktir.

ekspo.çocuk adası
Antalya Expo 2016 Fuarı

ÇOCUK ADASI

Expo alanının sol kısmında, ülke bahçelerinin yan tarafındadır. 100 metre çapındaki ada, çocukların eğlenip vakit geçirmeleri için tanzim edilmiştir. Burada 75 metre çapındaki kubbenin yüksekliği 25 metredir.

ekspo.kongre merkezi
Antalya Expo 2016 Fuarı

KONGRE MERKEZİ

Kongre merkezi, 6500 kişi kapasitelidir. Teras: Antalya’nın sembol çiçeği “şakayık” şeklindedir. Toplam 11 salon olarak tasarlanmıştır. Ana salon kapasitesi 5000 kişiliktir. 2 adet kafeterya ve 300 kişi kapasiteli bir restoran vardır.

SONUÇ

Uzun süredir, Antalya şehrinde, bu fuarın çalışmaları sürdürülüyor ve özellikle reklamların bayağı yoğun olması güzel. Çünkü, tanıtım büyük önem taşıyor, insanlar burada bir fuar kurulacağının farkına varmalıdır.

Ayrıntılı incelendiğinde, neden Expo Evrensel fuarı değil de arada düzenlenen bir etkinlik olduğu konusunda düşünmemek elde değil. Çünkü, Evrensel fuarlar 5 yılda bir yapılıyor ve fuarın yapılacağı yer üye ülkelerin oylarıyla seçiliyor.

2015 yılında düzenlenecek fuar için Milano şehri kadar İzmir de büyük gayret göstermesine rağmen, üyeler tarafından seçilmemiştir. Sanırım bunan üzerine, Antalya’da Evrensel değil, ara fuar düzenlenmesi tercih edildi. Ama keşke Evrensel Fuar düzenlenseydi.

Yine de sonuç olarak, umarım gerek alanın hazırlanması ve gerekse özellikle son yıllarda turizmde yaşanan büyük sıkıntıların giderilmesini sağlayacak şekilde gelen ziyaretçileri olumsuz etkileyecek durumlardan uzak, herhangi bir sıkıntı olmadan ve yaşanmadan etkinlikler düzenlenir.

Ulaşım için raylı sistemin tamamlanmasını umuyorum. Fuar alanı açıldığında, kesinlikle ilk ziyaretçilerden birisi olmaya niyetliyim, fuar alanını ziyaret ettiğimde, gördüklerimi, yine burada siz okurlarımla paylaşacağım. Ama fuar açılmadan önce, fuarla ilgili bazı temel bilgileri size sunmak istedim.

18 Nisan 2016 tarihinde Antalya şehrinde idim. Expo fuarı ile ilgili pek bir hareket göremedim. Zaten Antalya’da hareket yok ki fuarda olsun, durum malum turizm sıkıntılı, bu ortamda Expo’nun yararı olacağını sanmıyorum, insanlar belki meraktan bir kere gider sonrası meçhul, çünkü fuara yoğun katılım yok veya şöyle de denebilir gelişmiş ülkelerden katılım az, böyle olunca insanların ilgisini çekecek sergiler, gösteriler, etkinlikler yok. Sadece yerel şov var, bu arada şehir merkezinden Expo alanına kadar yapılmaya çalışılan tramvay hattı yetişmemiş, öte yandan, bu tramvay hattını 6 aylık Expo alanına değil, HAVAALANINA yapılması daha uygun olmaz mıydı?

Sorunun havada kalacağı belli, ama hiç olmazsa belki bu sıkıntıyı bilen yani Havaalanına ulaşmakta sıkıntı yaşayan yüzbinlerce kişinin derdini bir anlayan olur.

En yakın zamanda Expo fuarın gezerek gördüklerimi yine burada sizlerle paylaşacağım. Umarım güzel şeyler görürüm ve gurur ve onurla burada yazarım. Çünkü orada harcanan para, halkın parası, oradaki olayın gururu veya rezilliği ülkemin olacak.

TARİH

Kasım 2022, yağmurlu bir gün, hadi Expo Center bölgesine gidelim dedik, gittik ki, bomboş, kimsecikler yok, onca yatırım böyle giderse yakın zaman sonra çürür gider, çürüyen sadece yapılar mı? Yazık çok yazık.

Antalya şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Çin Chongqıng

Çin Chongqıng

Bu şehir, geçmişi her ne kadar çok uzun yıllara dayansa da, ziyaretçiler için eski tapınaklar veya mimari yapılar sunmamaktadır.

Çin Chongqıng

Çin Chongqıng

ŞEHRİN TANITIMI

Buranın tek özelliği: Yangzte Irmağı üzerinde yapılacak tekne gezilerinin başlangıç noktası olmasıdır. Yani: meşhur Yangzte ırmağı üzerindeki bir ana liman olarak önem kazanıyor. Yani, Batı Çin ülkesinin en büyük iç nehir limanıdır.

Çünkü: Yangzte ve Jialing ırmakları, tam burada birleşiyor ve sanayi şehri olarak öne çıkan bu şehire avantajlı bir konum sağlıyor. Bir süre öncesine kadar burada, Yangzte nehri üzerinde, muhteşem güzel manzaralar görülen ve iki güne kadar uzayan tekne gezintileri düzenleniyordu. Ancak, Üç Boğaz barajının yapılması ve nehirdeki su seviyesinin yükselmesi nedeniyle, bu tekne gezintileri, günümüzde, eskisi kadar cazibe sağlamıyor ve bir anlamda bitmiş durumda.

Üç boğaz barajı demişken, burada “Üç Boğaz Köprüsü” var. Köprü: Wulong Karst Ulusal Jeoloji Parkı içindedir. UNESCO Dünya Mirası listesindedir. Bu korumalı 20 km. lik arazinin tam merkezinden, Wu nehri geçmektedir.

Çin Chongqıng

Şehrin tarihi süreçteki en önemli konumu: 1939-1945 yılları arasında, ülkenin askeri ve siyasi başkenti olmasıdır. Bu dönemde, yaz günlerinde Japon uçaklarının saldırılarına ve bombalarına hedef olan şehir, kış aylarında ise, nehir üzerinden yükselen sis nedeniyle koruma altına giriyormuş.

Çin Chongqıng

ŞEHİRDE GEZİLECEK YERLER

Dağınık tezgahlarda kurulan Pazar yeri ilginizi çekecektir. Çünkü: burada, portakal, lahana,  yumurta, canlı tavuk, yılan balığı ve her türlü baharat bulmak mümkündür. Ayrıca: bu tezgahlarda, şehrin en öne çıkan yöresel lezzeti olan: “Sichuan güveci” yemeğini tadabilirsiniz. Bu yemek: masanın ortasında kaynamakta olan baharatlı bir karışımda pişirildikten sonra, sosa batırılarak yenen: et-sebze-soya peyniri çeşitlerinden oluşan, bol acılı bir yemek türü.

Çin Chongqıng

Çin Chongqıng

 

Şehir merkezinde: Halk Kurtuluş Anıtı var. Anıt, şehrin bir sembolü olarak hizmet vermektedir. Yapıldığında bölgenin en yüksek binası olmasına rağmen, günümüzde çok sayıda alışveriş merkeziyle çevrilmiştir. Zafer anıtı, Çin ülkesinde bu amaç için yapılmış tek anıttır.

Chongqıng

Şehirde, bir de saray var. Chongqing Halk Sarayı. 1953 yılında yapılan saray: 4000 kişilik bir konferans salonu ve otel olarak günümüzde hizmet veriyor.

Chongqıng

Burada: Luohan  Tapınağını da gezmenizi öneriyorum. Burada: kör falcılar ve Buda rahipleri var. Ayrıca: 500 tane renkli toprak heykel görebilirsiniz.

Çin seddi

Pekin merkezi yakınları

yemek kültürü

Şanghay Shanghai