Uşak Ulubey

Uşak Ulubey

İlçe 1953 yılında Uşak’ın il olmasıyla ilçeye dönüştürülmüş ve Uşak iline bağlanmıştır.

ULAŞIM

İlçenin, il merkezine uzaklığı: 30 km. dir. Ulubey-Karahallı ilçesi arasındaki uzaklık: 28 km. Ulubey-Eşme arasındaki uzaklık: 30 km. Ulubey-Sivaslı arasındaki uzaklık: 56 km. Ulubey-Banaz arasındaki uzaklık: 61  km. dir.

TARİHİ

İlçe ve çevresinde yapılan kazılarda, yörenin MÖ.4000 yıllarından bu yana yerleşim yeri olarak kullanıldığını ortaya koyar. Sırası ile, bölgede hüküm süren medeniyetler: Hititler, Frigler, Lidyalılardır. Özellikle: Lidyalılar döneminde, Ulubey’in önemi daha da artmıştır. Çünkü: Lidyalıların, kara ticaretini geliştirmek için yaptıkları “Kral Yolu” bu bölgeden geçmektedir.

Lidyalılardan sonra Persler ve Büyük İskender, bölgeden egemenlik kurmuşlardır. Daha sonra Bizanslılar ve Türkler, bölgedeki hakimiyeti ele geçirirler.

Bu dönemde: önce Karesioğulları ve daha sonra da Germiyanoğulları yönetimi ele geçirirler. Daha sonra: bölge, Yıldırım Beyazıt’a çeyiz olarak sunulur. Daha sonra bölge yine Osmanlılardan gider ve takip eden dönemde: Germiyan Bey II. Yakup, erkek çocuğu olmadığı için, vasiyet yolu ile toprakları, Osmanlılara bırakır.

Ulubey: merkezi bir noktada bulunması nedeniyle “Göbek” ismiyle anılır. Stratejik özelliği nedeniyle, Yunanlılar, 20 Ağustos 1920  tarihinde, burayı işgal ederler. Böylece: kıyı ve iç kesimler arasındaki bağlantılı tren yolu, kontrol altına alınmış olur. 2 Eylül 1922 tarihinde, Ulubey, Yunan işgalinden kurtarılır.

Uşak Ulubey

GENEL

Ege bölgesinin, İç Batı Anadolu bölümündedir. Rakım 750 metredir.

Arazi engebelidir. Düzlükler, az yer kaplar. Düz olan yerler, sel yatakları ile yarılmıştır. İlçe merkezi: güneye doğru hafif meyilli olan, azar azar alçalan arazi üzerinde kurulmuştur.

İlçe: Ege bölgesinde görülen Akdeniz iklimiyle, İç Anadolu bölgesinin iç kesimlerinde görülen karasal iklim arasında, ılıman bir geçiş iklimine sahiptir. Diğer ilçelere göre, ortalama sıcaklık, burada daha yüksektir. Nedeni ise, yükseltinin düşük olmasıdır.

İlçede: 210 ton rezerve sahip, Kışla Dağı altında, derin altın yatakları mevcuttur. Ayrıca: Alüminyum, mangan, diyotomit, mermer ve uranyum rezervleri vardır.

NE YENİR

Buradaki muhteşem lezzetler şunlar: Ulubey demir tatlısı, döndürmesi ve Ebem köftesi. Bunları tadabilirsiniz.

GEZİLECEK YERLER

Uşak Ulubey Blaundos

BLAUNDOS

Sülümenli köyü yakınlarındadır. İlçe merkezine 10 km. ve İl merkezine ise 30 km. uzaklıktadır. Kanyonda bulunan cam seyir terasına yaklaşık 10 km uzaklıktadır.

Derin vadilerle çevrili bir yarımada üzerinde kurulmuş. Üç tarafı dik uçurumlu dere yatağı ile çevrili, yarım ada görünümünde, düz bir burun üzerinde oturmaktadır. Çevresinde, 100 metre derinliğindeki kanyon içinden, kentin su ihtiyacını karşılayan dere geçmektedir.

Kalesi, tapınakları, tiyatrosu, stadyumu ve kaya mezarları ile, ilgi çeken bir yer.

Şehir: Helenistik dönemde, Makedonya’dan gelenler tarafından kurulmuştur. Bu durum: 1845 yılında, Hamilton isimli bir araştırmacı tarafından, Ulubey mezarlığında bulunan bir yazıt ile kanıtlanmıştır. Bu yazıtta “Blaundeon Makedonon” yazılıdır.

Şehir: Büyük İskender’in ölümünden sonra, mirasını paylaşan 8 generalden, Antigonos’un payına düşer. Daha sonra, MÖ.189 yılında, şehirde, Roma hakimiyeti görülür. Bu dönemde: şehir, önemli bir merkez haline gelir. Kendi adına  para basarlar.

Uşak Ulubey Blaundos

Evet, şehir konum olarak ilginç özellikler taşıyor. Üç tarafı derin ve dik vadilerle çevrili. Düz bir burun üzerinde. Şehir merkezinin üç yanının vadilerle çevrili olması, dışarı ile sadece kuzeydeki tek kapıdan irtibatının bulunmasını sağlar. Bu kapının merkeze bakan, iç cephe genişliği: 26.5 metre, dış cephe genişliği: 23 metre, derinliği ise 8.20 metredir. Arazi yapısından dolayı, kapı yamuk plan gösterir.

Kapıdan geçildiğinde: batı yamacında tek, doğu yamacında alt ve üst olmak üzere 2 şehir suru var.

Uşak Ulubey Blaundos

Stadion

Doğudaki alt ve üst surlar arasında kalan alandadır. Uzunluğu 140 metre, genişliği ise 37 metredir. Oturma sıraları, tek taraflı olup, üst şehir suruna dayanmış durumda yapılmıştır.

Uşak Ulubey Blaundos

Tiyatro

Şehir surları dışında ve Stadyumun alt kısmında, vadi içinde, yamaca yapılmıştır. Sahnesi tamamen yıkılmıştır. Oturma sıralarının bir kısmı, sağlam kalabilmiştir.

Uşak Ulubey Blaundos

Şehir merkezi

Şehir merkezi, surlar içinde kalmıştır. Burada: İon düzeninde yapılmış bir tapınak ve bir kısım yapılar bulunmaktadır. Şehrin metropolü: 2 ayrı alanda bulunur.

Uşak Ulubey Blaundos

Tapınak

Şehir merkezindeki tapınak: bu yapıda restorasyon çalışmaları yapılmıştır. Tahminlere göre: 17.30 x 8.95 metre boyutlarında, İon düzeninde bir tapınaktır. Üst yapısı tamamen yıkılmıştır. Tabanı: mermer döşeme, alt duvarları: kalker, temeli: andezit ve krepisleri: mermerdir.

Güney ön cephesi ile kuzey arka cephesi: üçgen alınlıklıdır. Sima kısmında: bitkisel motifler, aslan başları, diş sıraları var. Arşitav üzerinde bulunan yazıtlardan: 4 tanesi Latince, 6 tanesi Yunancadır. 1833 tarihinde, Arundel isimli bir araştırmacı bu yazıtları okumuş ve buranın “Kaudios Tapınağı” olduğu ortaya çıkmıştır.

Ancak: daha sonra yapılan araştırmalar, bu bilginin doğruluğunu kanıtlamamıştır.

Araştırmalar sırasında: kazı yeri yakınlarında bulunan bir yazıtta: tapınakla ilgili konular aydınlatılmıştır. MÖ.1.yüzyıl ve MS.1.yüzyıl arasındaki dönemdeki bu yazıta göre: tapınak “Athena” ve “Homonia”ya adanmıştır.

Kazı çalışmaları ile: tapınak çevresi açılmış, yapının kuzey arka cephesinde, arka duvara: 5.30 m. ve yan duvara ise 6.70 metre uzaklıkta: Temenos duvarı olarak adlandırılan duvar temeli ortaya çıkmıştır. Burada: bu yapıya bitişik, Bizans dönemine ait 6.40 m. x 8.60 m. boyutlarında ve tapınak taşları kullanılarak yapılan, avlu şeklinde bir mekan bulunmuştur.

Bu avlu şeklinde mekanda, herhangi bir buluntuya rastlanmamıştır. Ancak: 1970 yılında yapılan kaçak kazılarda bulunan ve sonradan Müzeye teslim edilen bir kadın heykelinin parçaları aranmıştır. Çünkü: MS.1.yüzyıla tarihlenen ve 1.90 m. boyundaki bu kadın heykelinin: baş, sağ kol ve sol kol kopuktur.

Daha sonra: ön cephe tamamen temizlenmiş ve 8 basamaklı, 8.95 metre genişliğindeki tapınak girişi: tamamen ortaya çıkarılmıştır. Dağılmış yapı elemanları, tek tek yerlerine oturtulmuştur.

Yukarıda: şehrin metropolünün iki alandan oluştuğunu söylemiştim. Bu alanlar:

Uşak Ulubey Blaundos

Birinci alan: Kuzeydeki mezarlık ve birkaç Tümülüs ile, doğudaki vadide bulunan kaya mezarları. Kaya mezarları: 2 kişilik olduğu gibi, 10 veya 12 kişilik aile tipi mezarlar şeklinde de yapılmıştır. Bunlar tonozlu yapılardır. Nişli odacıklar ve sabit lahit tipi gömütlerdir.

Çoğunun, koridor tabanında da gömüye rastlanır. Mezarların çoğunda: beyaz sıva ve sıvının üzeri: kızıl, mavi, yeşil boyalarla yapılmış: bitki ve stilize hayvan motifleriyle bezenmiştir.

İkinci alan: Kent merkezi dışında kalır. Burada: İon tarzında ikinci bir tapınak ve çeşitli kemerler var. Bu kemerlerin fonksiyonu anlaşılamamış olup sayıları 14 dür. Su kemeri oldukları tahmin edilmektedir.

Evet: Blaundos antik kenti. Genelde, doğanın tahribatı dışında, fazla bir  tahribat görmemiştir. Ancak:  antik kentteki çalışmalar, günümüze dek, yalnızca tapınak ile sınırlı kalmıştır. Gelecekte yapılan çalışmalar sonucunda, kentin tam olarak tanıtılabileceği kesin. Yani: burayı ziyaret ederseniz: kapı, stadyum, tiyatro, surlar, tapınak görebileceğiniz antik kalıntılar.

Uşak Ulubey Kanyonu

ULUBEY KANYONU

Uşak ilinin güney ve güneybatı kesiminde, jeolojik yapının özelliğinden dolayı oluşmuş, 73 km. uzunluğunda bir kanyon. Kanyon denilince, isterseniz birkaç kelime bilgi vermek istiyorum. Kanyon: dünya yüzeyinde, nehirler tarafından oluşturulan derin vadilere verilen isim. Kanyonun iki yanındaki duvarlar: erozyon ve aşınmaya dayanıklı sert kayalardan oluşuyor. Bunlar: granit ya da kumtaşı kayaları.

Bu doğal oluşumların, en büyük örneği: Amerika-Arizona’da bulunan “Büyük Kanyon” Dünya üzerinde, ikinci en büyük kanyon ise, Uşak-Banaz kanyonu. Burası, Türkiye’nin en büyük kanyonu. Bir de, Kastamonu yöresinde Vanya Kanyonu var.

Uşak Ulubey Kanyonu

Evet, hani girişte söylemiştim. Kanyon denilince, kanyon insanlar için ne anlama geliyor. Yani: kanyonda ne yapılır. Kanyon bulunduğu yöre için ne anlam ifade ediyor? Kanyon, gerek bilimsel ve gerekse turistik potansiyele sahip bir yer. Tektonik evrim ve nehir aşındırması arasındaki ilişki: burada rahatlıkla görülebilir, yani bilimsel araştırma ve geziler için çok uygun.

Bunun dışında: burada, treaking, doğa yürüyüşleri yapmak mümkün. Bu muhteşem arazi yapısını seyrederek yapılacak yürüyüşler, gerçekten muhteşem heyecan yaratıyor. Derin vadi boyunca, uzanan uçurumlar, manzara amaçlı yürüyüşler için çok ideal.

Buranın rakamsal değerlerine gelince: kanyonun genişliği 500-100 metre, derinliği: 135-170 metre ve uzunluğu ise: 40-45 km. civarında değişiyor. Toplamda: 73 km. ye kadar uzanıyor. Yani: akarsular boyunca uzanıyor. Ulubey çayı ve Banaz çayı boyunca devam eden bir ana kanyon ile buna bağlanan onlarca büyük yan kanyonlardan oluşur.

Hıristiyan Montanism tarikatının merkezi olarak kabul edilen ve yaklaşık olarak 377 yılında Hıristiyan saldırılarıyla yıkıldığı bilinen Pepouza antik kenti de kanyon içindedir. Kanyon boyunca, antik dönemlerden kalan su kanalları, kaya mezarları ve mağaralar görülebilir. Clandıras su kemeri de, bu kanyon sınırlarında Karahallı ilçesinde yer alır.

Uşak Ulubey Kanyonu Cam seyir terası

Cam seyir terası

Kanyon üzerinde, Ulubey ilçe merkezinde, cam seyir terası ile hediyelik eşyaların satıldığı küçük dükkanlar bulunur.

AKSAZ KAPLICALARI

İlçeye 25 km. uzaklıkta, Aksaz Çayı kıyısındadır. Büyük bir granit kayanın dibinde, 5 ayrı noktadan kaynamaktadır. Suyu: 39 derece sıcaklıktadır. Konaklama tesisi yoktur. Çadırlarda kalınmaktadır. Kaplıca suyu: içildiğinde: karaciğer ve safra yolları hastalıklarına, banyo olarak kullanıldığında ise: nevralji, nefrit, kırık ve çıkıklar ile kadın hastalıklarına iyi gelmektedir.

İYON TAPINAĞI

MÖ.700-600 yıllarında, Saka Mezarlığı yakınlarında kalıntıları bulunan tapınak: İyon mimarisi tarzında yapılmıştır. Perslerin Anadolu’ya hakim olduğu dönemde yıkılmıştır.

Uşak Ulubey Yaver Deresindeki Kale-Manastır

YAVER DERESİNDEKİ KALE/MANASTIR

MÖ.320-300 yıllarında yapılan kale: Büyük İskender İmparatorluğunun parçalandığı dönemde yapılmıştır. Kale duvarında: İyon Tapınağı kalıntıları kullanılmıştır. Kale: iç içe geçmiş iki duvarlıdır. Yapılan kazılarda: kaleden haçların çıkması: buranın hem kale, hem de manastır olarak kullanıldığını ifade etmektedir.

Uşak Ulubey Clanudda

CLANUDDA ANTİK KENTİ

Çırpıcılar köyündedir. Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde kullanıldığı düşünülen, antik bir şehirdir. Kendi adına para basmıştır. Şehirde: stadyum, tiyatro ve kilise kalıntıları ve ayrıca lahit mezarlara ait kalıntılar var.

HASKÖY ASARI

Banaz çayı üzerinde, bir kanyon görünümünde olan bölgede: dik yamaçların üst kısımlarında, büyük kaya mezarlığıdır. Mezarlığın resimleri, köylülerce tahrip edilmiştir. Bu resimler: Hz. İsa ve havarilere ve meleklere aittir. O dönemde, Hıristiyanların, Romalıların zulmünden kaçarak, burada ibadet ettikleri düşünülmektedir. Henüz  tam olarak arkeolojik inceleme yapılmamıştır.

NAİS ANTİK KENTİ 

İnay köyünün 2 km. güneyindedir. Lidya uygarlığına bağlı bir şehirdir. Roma ve Bizans dönemlerinde de yerleşim görülür. Kent üzerinde: W.Ramsay, Buresch, H.Keil, Arundej, Veli Sevin ve Prof.Bilge Umar, bazı incelemeler yapmışlardır. Kentin bulunduğu yerdeki taşlar: Roma ve Osmanlı dönemlerinde başka yapılarda kullanılmıştır. Köy içindeki çeşitli yapılarda görülen bu taşlar dışında, Nais kenti ile ilgili günümüze pek bir şey gelmemiştir.

Kent: Lidya-Frigya sınırında, Lidya’nın Sardes kentine bağlı bir yerleşim yeridir. Yakınında: Blaundos ve Klanudda kentleri bulunmaktaydı.

Klanudda kentinin de, bugünkü İnay köyü arazisi içinde bulunduğu sanılmaktadır. Sardes gelen, ünlü “Kervan Yolu” Nais ve Blaundos şehirlerinden geçmekteydi.

Lidya döneminden sonra, Romalılar döneminde de, Nais yerleşim yeri olarak kullanılmaya devam etmiştir. Bu dönemde, ticaret yolu üzerinde bulunması nedeniyle, tüccarlar, burada mal alıp satıyorlarmış.

İNAY KÖYÜ BALÇIKLI DERESİ HÖYÜĞÜ

İnay köyünde, demiryolu kenarında bulunan, büyük bir höyüktür. 1982 yılında SİT alanı ilan edilmiştir. Buranın: Antik Yunan, Roma ve Bizans dönemlerinde, yerleşim yeri olduğu düşünülmektedir. Ancak, büyük ölçüde tahrip edilmiştir. Çevresinde: şehir mezarlığı vardır. Bu yörede: filler ve cüsseli hayvanlara ait fosiller bulunmaktadır.

Ayrıca: MÖ.5000-3000 yıllarından kalma kaplar, MÖ.3000 yılına ait Hititlerden kalma küpler bulunmuştur.

Uşak Ulubey Kervansaray-Han

KERVANSARAY (HAN) 

İnay köy merkezindedir. 16.yüzyılda yapılmıştır. Han’ın üzeri, önceleri toprakla örtülü iken, sonradan kiremitle örtülmüştür. İçinde: kemerli bölmeler vardır. Taş yapıdır. TRT’de yayınlanan, televizyon dizisi “Köroğlu” filminin  bazı sahneleri bu handa çekilmiştir.

Uşak Ulubey Taş Köprü

TAŞ KÖPRÜ

İnay köyü içinde, Kervansaray önündeki dere yatağı üzerindedir. Tek gözlüdür. Kışın, yağmur ve karın bol yağdığı dönemler dışında, dere kurudur. Köydeki Kervansaray ile aynı  dönemde, yani 16. yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Günümüzde, köprünün dış yüzeyinde bulunan yazıt ise, onarım yazıtıdır. Köprünün uzunluğu: 8 metre, genişliği 3 metre ve yüksekliği ise 5 metredir.

Karahallı tanıtımı.

Eşme tanıtımı.

Sivaslı tanıtımı.

Banaz tanıtımı.

Uşak tanıtımı.

Antalya Ne Yenir Ne Alınır

Antalya Ne Yenir Ne Alınır

ANTALYA’DA NE YENİR

Antalya Ne Yenir Ne Alınır: Evet; Antalya’da, taratorlu piyaz yemenizi öneriyorum. Kuru fasulye (dikkat, Antalya’nın Çandır Köyünde yetiştirilen, çok küçük bir fasulye türü ile yapılmış olması gerekiyor), tahin, sirke, soğan, sarımsak, yeşilbiber ve limon tuzu ile yapılıyor. Antalya’nın en önemli yemeğidir.

Antalyalılar yemek niyetine, dışarıdan gelenler ise ara yemek yani salata olarak yerler. Kendisine has, tahinli sosu ile muhteşem bir tat. Başka piyazlara benzemez. Sıcak olarak yenildiğinde, tadı daha bir güzel olur. İlk kez yenildiğinde tadı biraz garip gelebilir ama ikinci ve daha sonraki kerelerde, bu muhteşem tada bayılacaksınız.

Sanayi Mahallesindeki Özdoyum’da yada Tekel Binasının hemen arkasındaki Piyazcı Mustafa’da yiyebilirsiniz. Konyaaltı sahilinde, çöp şiş yemeyi de unutmayın sakın. Muhteşem bir tat, beğeneceğiniz kesin.

ANTALYA’DAN NE ALINIR

Antalya’da, yerli ve yabancı turistlerin her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak mağazalar var. Antalya; hemen her türlü meyve ve sebzeden yapılan reçelleriyle ünlü. Antalya’ya özgü: greyfurt, limon, portakal, turunç, bergamut, patlıcan, karpuz ve incir reçelleri en gözdeleri.

Aslında; bir firma tarafından; 1914 yılından bu yana, bu reçeller, Antalya’da üretilmekte ve günümüzde dünyanın birçok ülkesine ihraç edilmekte. Toplamda, 27 çeşit reçel üretiliyor. Reçellerin yapımında, yüzde 70 civarında meyve kullanılmakta.

Mutlaka tercihinize göre, reçel alın. Gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınıza hediyelik olarak alabilirsiniz. Önerim; özellikle incir reçeli almanız. Reçel yanında: lokumlar, turşular, bal, pekmez ve tahin gibi gıda maddeleri de satılıyor. Ama, söylediğim gibi, buraya özgü reçel var ve en güzeli (tercih yine de size ait) incir reçeli.
  

Antalya şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için. 

 

Fas Turizm Alışveriş Ne Satın Alınır?

Fas da turizm, alışveriş, ne satın alınır

Fas Turizm, Alışveriş, Ne Satın alınır:

Fas’ta; büyük sanayi yatırımları yok. Ayrıca; enerji kaynakları, yani kömür, doğal gaz, petrol de yok. Fas’ın başlıca geçim kaynağı: turizm.

Ülkeye, yılda yaklaşık 7 milyon turist giriyor. Ama, bu yedi milyon turistten elde ettikleri turizm geliri, bizim ülkemize giren 20 milyon turistten elde ettiğimiz turizm gelirinden fazla.

Yani: Faslı, turizmin zengin yönü ile ilgileniyor. Ülkeye, para harcayan turistin girmesini istiyor ve bu şekilde düzen kurulmuş.

Özellikle; Fransız turist bol.

Sonra: İspanyollar. Türklerin pek yoğunluğu yok. Çünkü: uzaklık ve tur fiyatlarının yüksek olması ve beklentilere cevap verilememesi dezavantaj.

Bu ülkede bulunan, eski şehir yani “Medinalar” bizim ülkemizdeki kapalı çarşı benzeri düzenler. Yani; buralar, bir Fransız, bir İspanyol için orijinal ve ilginç olabiliyor ama bizim için, yani Türkler için çok büyük özelliği olan mekanlar değil. Sonuç olarak; 4.5 saatlik uçuş süresi de, bu ülkeye, Türkiye’den olan talebin yükselmesini engelliyor.

Fas da Turizm

Faslı, turizmde üçüncü boyuta geçmiş, yani: turist rahat değil, fiyatlar rahat değil. Asla; pazarlık yapmadan bir malı satın almayın. Dini açıdan; ülkede, faiz haram, ama pazarlık helal.

Fas da Alışveriş

Bir malın fiyatını sorduğunuzda; satıcı fiyatı verir. Bakar; ilgi göstermediniz, sizin fiyatınızın ne olduğunu ısrarla sorar. Kesinlikle; verdiği fiyatın, dörtte birini teklif edin. Kabul etmez gibi görünse de, siz kapıya veya çıkışa yöneldiğinizde, büyük olasılıkla, arkanızdan koşup, malı sizin istediğiniz fiyattan satmayı kabul ettiğini söyleyecektir.

Tek sorun: asla, satın almayacağınız malın pazarlığını yapmayın. Yani; bir malın fiyatı için pazarlık yaptığınızda, eyer satıcı, sizin verdiğiniz fiyatı kabul eder ise, o malı almak zorunda gibisiniz.

Yani; bir anlamda, almalısınız.

Almadığınızda, çok bozuluyorlar. Bu nedenle; pazarlık yaptığınızda, verdiğiniz fiyatı satıcının kabul etmesi halinde, malı almayı düşünerek, pazarlığınızı yapın. Bir olasılık ta, verdiğiniz fiyatın satıcı tarafından kabul edilmemesi ve hani demiştim ya, çıkarken kapıdan arkanızdan koşuşturmaması.

Bu durumda, yani kesin olarak almayı kafaya koyduğunuz bir mal için; satıcıya, onun söylediği fiyatın yarısını teklif edin, inanın kesin olarak o malı alırsınız.

Merrakech ve diğer şehirlerde, satıcılar nispeten uyumlu.

Ama; özellikle Casablanca şehrinde, gerek insanlar ve gerekse satıcılar, biraz fevri yani streslidir.

Bunun sebebinin bu şehre dışarıdan gelen göçmenler olduğu söyleniyor. Yani; Casablanca dışında, kıran kırana pazarlık yapabilirsiniz, ancak Casablancada alışverişte lütfen dikkat.

Örneğin; Merrakech şehrinde, bir yağlı boya resmin fiyatını sordunuz.

Satıcı 650 dirhem dedi. Siz, 150 dirhem teklif edin. Satıcı önce surat buruşturup kabul etmez görünür, tam siz ayrılıp giderken, arkanızdan resmi getirir yani 150 dinarı kabul eder. Bu  sefer siz kabul etmezseniz, adam feci şekilde bozuluyor. Bunu göze almanız lazım, yani pazarlık yaparken ağzınızdan çıkacak rakamı ödemeye hazır olun, çünkü büyük ihtimalle o rakamı kabul edecektir.

Medinalar

Bunun dışında: eski şehir yani Medinalardaki dükkanlarda ve özellikle Merrakech şehrindeki, felaket meydanında; satıcılar sıkıntılı.  Kolunuzdan tutup çekiştiren, önünüzü kesip bir sürü saçma-sapan ve anlamadığınız sözler söyleyen insanların bulunduğu bir ortam. Aslında bu görüntüler, bizlere pek yabancı gelmiyor gibi, belki bu görüntüleri bir yerlerden hatırlamamız mümkün olacak ama yaşamayınca, bu kadar kötü olduğu hiç aklıma gelmemişti gerçekten. Gerçekten sıkıntı veriyor ve içinizden diyorsunuz ki: ” yedi milyon turist ” nasıl olur? Özellikle de, zengin turist? Anlamak mümkün değil. Ama sanırım onlar için, bu tutum ilginç geliyor, yine de yanınızda bir bayan varken, bu tür tutumları hiç hoş olmuyor. Doğal olarak içinizi bir ürküntü kaplıyor.

Ayrıca; yemek yemeye gittiğinizde, önünüze konulan tarife ile, yerli halka sunulan tarifenin farklı olduğunu göreceksiniz.

Hesabı istediğinizde, hesap yapılan tarife ile, size sunulan tarifenin farklı olduğunu göreceksiniz ve tüm bunlara şaşıracaksınız.

Kısa bir gezinti düşünüp, faytona bindiğinizde, sürücünün, faytonu bir sokak arasında durdurup, sizi indirdiğini, kolunuzdan tutup bir dükkana soktuğunu, dükkanda her ne kadar istemediğinizi söyleseniz de, bir halı-kilim şovuna muhatap kalacağınızı, şov sonucu satın almadığınız takdirde geride bir sürü asık suratlı insan bırakarak kaçar gibi mekandan ayrılmak zorunda kaldığınızda
şaşıracaksınız.

Yemek yemek için, bir restorana oturduğunuzda,

birden fazla kişi iseniz ve yalnızca bir veya birkaç kişinin yemek yeme durumu söz konusu olduğunda, restoranda sizlere servis yapılmadığını görüp yine şaşıracaksınız. Yani, 4 kişi bir restorana oturdunuz, 3 kişi yemek istedi, hayırrrr, servis yapmıyorlar.

Faslı satıcı, işi o kadar ileri götürmüş ki; yanınıza yaklaştığında, ilk sorduğu soru: ” hangi ülkedensin?” çünkü mensup olduğun ülkeye göre, birkaç kelime söyleyip, gönlünüzü fetih edebileceğini düşünüyor.

Örneğin: Türk dediğinizde,

hemen ” Tarkan, Şıkıdım, Hasan Şaş, Galatasaray ” muhabbetleri başlıyor. Bu arada; kolunuzdan çekiştirmeyi de ihmal etmediğini hatırlatmalıyım. Bu sırada, büyük olasılıkla, diğer yanınızdan da, başka bir satıcı veya dilenci, kolunuzu çekiştiriyor.

Fas turizm, alışveriş ne satın alınır

Türklere bakış açıları

Yani; hani derler ya, Faslının Türklere bakış açısı nedir? Bence, Müslüman bir halk olmamızdan dolayı, Faslının düşünsel yapısında, ayrı bir yerimiz olduğunu sanmıyorum veya öyle bir duygu hissetmedim. Faslı her ülke vatandaşına eşit yaklaşıyor, onun için sanırım önemli olan alışveriş yapmak, para kazanmak. Sanırım bu yazdıklarımı hayal bile edemiyorsunuz, ama yaşanan gerçek bunlar. Gittim, gördüm ve bunları yazıyorum. Umarım; siz gittiğinizde, eyer gitmeyi düşünürseniz ve giderseniz, bu tür şeylerle karşılaşmazsınız, ama kesinlikle, bu söylediğim mümkün değil, karşılaşmamanız imkansız.

En iyisi hazırlıklı olmak.

Çok ülke gezdim ve birçoğunda karşılaşmadığım bir durumdan söz etmeden geçmek istemiyorum. Şöyle ki, şehirde gezerken bir ara kaybolduk, hani derler ya, Fas’ın dar sokaklarına dalın ve kaybolun. Bende kayboldum ve çıkış yolunu sorduğum bir çocuk, bana yolu tarif edebileceğini söyledi, takıldım peşine, o önde ben arkada, bir süre gittik, yaklaşık 5 dakika, istediğim yere vardığımda, teşekkür etmeyi düşündüm, çocuk para istedi.

Para; bu ülkede baş faktör olmuş.

Şaşırmamak elde değil. Yol gösteren, yol tarif eden insanın para istemesi, belki inanamayacaksınız ama giderseniz, karşılaştığınızda hak vereceksiniz. Dikkat, az para verirseniz, verdiğiniz paranın kabul edilmeme riski de var, unutmayın.

Hani, diyebilirsiniz ” paramı verilir, ben vermem”. Hayır, yabancı bir ülke, yabancı dil, yani konuşarak anlaşacak durum yok, çevrede polis, devlet gücü gibi bir unsurda yok, hadi bu şartlar altında vermeyin, sanırım başınıza ne gelebileceğini hayal bile etmek olanaksız. Ama sıkıntı olacağı kesin.

Hafta sonu her yer kapalı.

Hafta içinde ise; dükkanlar, saat: 10.00 gibi açılıp, öğle arası dışında, saat: 18.30 gibi kapanıyor. Cuma namazı saatlerinde ve sonrasında; dükkanlar yine uzunca süre kapalı. Çünkü; cuma namazı sonunda, mutlaka evlerine gidip geleneksel kuskus yemek ve sonra bir süre uyku, Faslının geleneği. Bu saatlerde, yani cuma namaz saatlerinde, restoranlar bile kapanıyor, yemek düzeninizi buna göre ayarlamanızda yarar var.

Fas turizm alışveriş ne satın alınır

Neler satın alınır

Alışveriş sokaklarda yaşanıyor. Küçük el işi atölyeleri ve küçük dükkanlar göreceksiniz. Fas’a ait: orijinal ve satın alabileceğiniz objeler şunlar olabilir: ağaç/ahşap işlemeli objeler, rengarenk Fas terlikleri, porselenler. Ancak; porselenlerin el işlemesi olduğu söylenmesine rağmen, birçok şehir ve dükkanda, hep aynı model ve cins porselenleri gördüğünüzde, bunların el işlemesinden ziyade, fabrikasyon olduğunu düşünmemek elde değil. Yine de: irili ufaklı birçok porselen obje mutlaka beğeninizi kazanacaktır, satın alabilirsiniz. Ahşap işlemeli objeler ise; yöreye özgü: minik ve çok çeşitli kutular, özellikle develerin işlendiği çeşitli hayvan çeşitleri, büyük boyutlu ve pahalı vazolar, sehpalar alınabilir.

Berberi kültürünü yansıtan; halı-kilimler satın alınabilir.

Deriden yapılmış objelerde çok bulunuyor. Bunlar; el işçiliği ürünü; çeşitli çantalar, cüzdanlar, kemerler vs. Yün örgü; rengarenk takkeler satın alınabilir. Bunların fiyatını sorduğunuzda, 20 dirhem duyacak, ama sonuçta bunları 10 dirheme satın alabileceksiniz.

Bazı internet sitelerinde yazıldığı üzere; kumaş, hayır ben hiç görmedim.

Bunun dışında; tekstil ürünleri çok fazla, özellikle: çok çeşitli cins ve renklerde şallar var. Ama; şunu düşünmeden geçmemek gerek. Burada satılanların çoğunu, aynı fiyata, bizim ülkemizde de bulmak mümkün. Bu düşünce söylenince, Fas ve Fas ta yaşayanlar, tamam bizim ülkemizde de var, ama buradakiler farklı diye bir yorum yapıyorlar. Örneğin; bir baharatçıdan, dere otu alın deniliyor, peki, bizim ülkemizde de dere otu var denildiğinde ise, buradakinin farklı olduğu söyleniyor. Yani; bizim ülkemizdeki dere otu, ikinci sınıf dereotu mu ki, buradaki farklı. Sonuçta; zaten alışılmış bir lezzet, tat var. Yani; dünyanın bu ucundan, dere otu alıp ta, ülkeme getirmem. Buradaki alışverişlerde; önemli olan, ülkemizde bulunmayan bir objeyi bulup satın almak veya ülkemizde de bulunabilen bir objenin burada daha ucuz bir fiyata bulunması sonucu satın alınabilir özelliği ortaya çıkar.

Fas da alışveriş, dükkanlar

Bu tür yaklaşımlara uygun objeler mutlaka göreceksiniz,

ama inanın, fiyatını sorduğunuzda, fiyatının çok da uygun olmadığını duyacak ve şaşıracaksınız. Yine de; alışveriş, turizmin gereği, hiç bir şey almasanız da, yakınlarınız, arkadaşlarınız hediyelik birkaç parça düşünür, sizin de buna istinaden düşünmeniz gerekir ise; ufak tefek mutlaka alabilecek birkaç şey bulacaksınız. Özellikle: ahşap, porselen, deri hediyelik objeler bulabileceksiniz. Fiyatlara gelince, nispeten uygun, ama Türkiye’de bulabileceğiniz objelerin fiyatları, bizim ülkemizdekinden daha uygun değil. Baharatçıda, bir kilo incir için 8 TL. vermeniz gerek, bizim ülkemizde de, incirin kilogram fiyatı buna yakın. Peki fark ne? Yani; buradaki incir güzel ve lezzetli de, bizim ülkemizdeki ve özellikle Aydın civarından satın alabileceğiniz incir, lezzetli ve güzel değil mi?

Buna yazarken, bir kısım anlayışı kıt okuyucu, Fas ülkesine incir almaya mı gittin gibi yorumlar bırakmışlar.

Değerli okurlar, elbette “incir” yalnızca bir örnek, nasıl bir örnek, Fas ülkesindeki fiyatlarla, kendi ülkemizde ki fiyatları karşılaştırmanız için bir örnek.

Yine de, Fas ülkesinde güzel birkaç gün geçirdim, gerek Fas ve gerekse Faslılara sevgim ve saygım elbette sonsuz. Yoksa yazdığım olumsuz yorumlar, tamamen tarafsız, keşke yetkilileri okusa da önlem alsalar. Yani, ben yazmamış olsam, Merrakesh şehrinde cehennem meydanında, satıcılar veya dilenciler rahatsızlık verici bir ısrarla kolunuzdan tutup çekiştirmeyecekler mi, bunlar ben yazınca mı insanlar rencide oluyor? Hayır, bunlar gerçek, gittiğinizde göreceksiniz, yaşayacaksınız. Ama dedim ya, Fas insanına, saygımız sonsuz.