İlçe 1953 yılında Uşak’ın il olmasıyla ilçeye dönüştürülmüş ve Uşak iline bağlanmıştır.
ULAŞIM
İlçenin, il merkezine uzaklığı: 30 km. dir. Ulubey-Karahallı ilçesi arasındaki uzaklık: 28 km. Ulubey-Eşme arasındaki uzaklık: 30 km. Ulubey-Sivaslı arasındaki uzaklık: 56 km. Ulubey-Banaz arasındaki uzaklık: 61 km. dir.
TARİHİ
İlçe ve çevresinde yapılan kazılarda, yörenin MÖ.4000 yıllarından bu yana yerleşim yeri olarak kullanıldığını ortaya koyar. Sırası ile, bölgede hüküm süren medeniyetler: Hititler, Frigler, Lidyalılardır. Özellikle: Lidyalılar döneminde, Ulubey’in önemi daha da artmıştır. Çünkü: Lidyalıların, kara ticaretini geliştirmek için yaptıkları “Kral Yolu” bu bölgeden geçmektedir.
Lidyalılardan sonra Persler ve Büyük İskender, bölgeden egemenlik kurmuşlardır. Daha sonra Bizanslılar ve Türkler, bölgedeki hakimiyeti ele geçirirler.
Bu dönemde: önce Karesioğulları ve daha sonra da Germiyanoğulları yönetimi ele geçirirler. Daha sonra: bölge, Yıldırım Beyazıt’a çeyiz olarak sunulur. Daha sonra bölge yine Osmanlılardan gider ve takip eden dönemde: Germiyan Bey II. Yakup, erkek çocuğu olmadığı için, vasiyet yolu ile toprakları, Osmanlılara bırakır.
Ulubey: merkezi bir noktada bulunması nedeniyle “Göbek” ismiyle anılır. Stratejik özelliği nedeniyle, Yunanlılar, 20 Ağustos 1920 tarihinde, burayı işgal ederler. Böylece: kıyı ve iç kesimler arasındaki bağlantılı tren yolu, kontrol altına alınmış olur. 2 Eylül 1922 tarihinde, Ulubey, Yunan işgalinden kurtarılır.
GENEL
Ege bölgesinin, İç Batı Anadolu bölümündedir. Rakım 750 metredir.
Arazi engebelidir. Düzlükler, az yer kaplar. Düz olan yerler, sel yatakları ile yarılmıştır. İlçe merkezi: güneye doğru hafif meyilli olan, azar azar alçalan arazi üzerinde kurulmuştur.
İlçe: Ege bölgesinde görülen Akdeniz iklimiyle, İç Anadolu bölgesinin iç kesimlerinde görülen karasal iklim arasında, ılıman bir geçiş iklimine sahiptir. Diğer ilçelere göre, ortalama sıcaklık, burada daha yüksektir. Nedeni ise, yükseltinin düşük olmasıdır.
İlçede: 210 ton rezerve sahip, Kışla Dağı altında, derin altın yatakları mevcuttur. Ayrıca: Alüminyum, mangan, diyotomit, mermer ve uranyum rezervleri vardır.
NE YENİR
Buradaki muhteşem lezzetler şunlar: Ulubey demir tatlısı, döndürmesi ve Ebem köftesi. Bunları tadabilirsiniz.
GEZİLECEK YERLER
BLAUNDOS
Sülümenli köyü yakınlarındadır. İlçe merkezine 10 km. ve İl merkezine ise 30 km. uzaklıktadır. Kanyonda bulunan cam seyir terasına yaklaşık 10 km uzaklıktadır.
Derin vadilerle çevrili bir yarımada üzerinde kurulmuş. Üç tarafı dik uçurumlu dere yatağı ile çevrili, yarım ada görünümünde, düz bir burun üzerinde oturmaktadır. Çevresinde, 100 metre derinliğindeki kanyon içinden, kentin su ihtiyacını karşılayan dere geçmektedir.
Kalesi, tapınakları, tiyatrosu, stadyumu ve kaya mezarları ile, ilgi çeken bir yer.
Şehir: Helenistik dönemde, Makedonya’dan gelenler tarafından kurulmuştur. Bu durum: 1845 yılında, Hamilton isimli bir araştırmacı tarafından, Ulubey mezarlığında bulunan bir yazıt ile kanıtlanmıştır. Bu yazıtta “Blaundeon Makedonon” yazılıdır.
Şehir: Büyük İskender’in ölümünden sonra, mirasını paylaşan 8 generalden, Antigonos’un payına düşer. Daha sonra, MÖ.189 yılında, şehirde, Roma hakimiyeti görülür. Bu dönemde: şehir, önemli bir merkez haline gelir. Kendi adına para basarlar.
Evet, şehir konum olarak ilginç özellikler taşıyor. Üç tarafı derin ve dik vadilerle çevrili. Düz bir burun üzerinde. Şehir merkezinin üç yanının vadilerle çevrili olması, dışarı ile sadece kuzeydeki tek kapıdan irtibatının bulunmasını sağlar. Bu kapının merkeze bakan, iç cephe genişliği: 26.5 metre, dış cephe genişliği: 23 metre, derinliği ise 8.20 metredir. Arazi yapısından dolayı, kapı yamuk plan gösterir.
Kapıdan geçildiğinde: batı yamacında tek, doğu yamacında alt ve üst olmak üzere 2 şehir suru var.
Stadion
Doğudaki alt ve üst surlar arasında kalan alandadır. Uzunluğu 140 metre, genişliği ise 37 metredir. Oturma sıraları, tek taraflı olup, üst şehir suruna dayanmış durumda yapılmıştır.
Tiyatro
Şehir surları dışında ve Stadyumun alt kısmında, vadi içinde, yamaca yapılmıştır. Sahnesi tamamen yıkılmıştır. Oturma sıralarının bir kısmı, sağlam kalabilmiştir.
Şehir merkezi
Şehir merkezi, surlar içinde kalmıştır. Burada: İon düzeninde yapılmış bir tapınak ve bir kısım yapılar bulunmaktadır. Şehrin metropolü: 2 ayrı alanda bulunur.
Tapınak
Şehir merkezindeki tapınak: bu yapıda restorasyon çalışmaları yapılmıştır. Tahminlere göre: 17.30 x 8.95 metre boyutlarında, İon düzeninde bir tapınaktır. Üst yapısı tamamen yıkılmıştır. Tabanı: mermer döşeme, alt duvarları: kalker, temeli: andezit ve krepisleri: mermerdir.
Güney ön cephesi ile kuzey arka cephesi: üçgen alınlıklıdır. Sima kısmında: bitkisel motifler, aslan başları, diş sıraları var. Arşitav üzerinde bulunan yazıtlardan: 4 tanesi Latince, 6 tanesi Yunancadır. 1833 tarihinde, Arundel isimli bir araştırmacı bu yazıtları okumuş ve buranın “Kaudios Tapınağı” olduğu ortaya çıkmıştır.
Ancak: daha sonra yapılan araştırmalar, bu bilginin doğruluğunu kanıtlamamıştır.
Araştırmalar sırasında: kazı yeri yakınlarında bulunan bir yazıtta: tapınakla ilgili konular aydınlatılmıştır. MÖ.1.yüzyıl ve MS.1.yüzyıl arasındaki dönemdeki bu yazıta göre: tapınak “Athena” ve “Homonia”ya adanmıştır.
Kazı çalışmaları ile: tapınak çevresi açılmış, yapının kuzey arka cephesinde, arka duvara: 5.30 m. ve yan duvara ise 6.70 metre uzaklıkta: Temenos duvarı olarak adlandırılan duvar temeli ortaya çıkmıştır. Burada: bu yapıya bitişik, Bizans dönemine ait 6.40 m. x 8.60 m. boyutlarında ve tapınak taşları kullanılarak yapılan, avlu şeklinde bir mekan bulunmuştur.
Bu avlu şeklinde mekanda, herhangi bir buluntuya rastlanmamıştır. Ancak: 1970 yılında yapılan kaçak kazılarda bulunan ve sonradan Müzeye teslim edilen bir kadın heykelinin parçaları aranmıştır. Çünkü: MS.1.yüzyıla tarihlenen ve 1.90 m. boyundaki bu kadın heykelinin: baş, sağ kol ve sol kol kopuktur.
Daha sonra: ön cephe tamamen temizlenmiş ve 8 basamaklı, 8.95 metre genişliğindeki tapınak girişi: tamamen ortaya çıkarılmıştır. Dağılmış yapı elemanları, tek tek yerlerine oturtulmuştur.
Yukarıda: şehrin metropolünün iki alandan oluştuğunu söylemiştim. Bu alanlar:
Birinci alan: Kuzeydeki mezarlık ve birkaç Tümülüs ile, doğudaki vadide bulunan kaya mezarları. Kaya mezarları: 2 kişilik olduğu gibi, 10 veya 12 kişilik aile tipi mezarlar şeklinde de yapılmıştır. Bunlar tonozlu yapılardır. Nişli odacıklar ve sabit lahit tipi gömütlerdir.
Çoğunun, koridor tabanında da gömüye rastlanır. Mezarların çoğunda: beyaz sıva ve sıvının üzeri: kızıl, mavi, yeşil boyalarla yapılmış: bitki ve stilize hayvan motifleriyle bezenmiştir.
İkinci alan: Kent merkezi dışında kalır. Burada: İon tarzında ikinci bir tapınak ve çeşitli kemerler var. Bu kemerlerin fonksiyonu anlaşılamamış olup sayıları 14 dür. Su kemeri oldukları tahmin edilmektedir.
Evet: Blaundos antik kenti. Genelde, doğanın tahribatı dışında, fazla bir tahribat görmemiştir. Ancak: antik kentteki çalışmalar, günümüze dek, yalnızca tapınak ile sınırlı kalmıştır. Gelecekte yapılan çalışmalar sonucunda, kentin tam olarak tanıtılabileceği kesin. Yani: burayı ziyaret ederseniz: kapı, stadyum, tiyatro, surlar, tapınak görebileceğiniz antik kalıntılar.
ULUBEY KANYONU
Uşak ilinin güney ve güneybatı kesiminde, jeolojik yapının özelliğinden dolayı oluşmuş, 73 km. uzunluğunda bir kanyon. Kanyon denilince, isterseniz birkaç kelime bilgi vermek istiyorum. Kanyon: dünya yüzeyinde, nehirler tarafından oluşturulan derin vadilere verilen isim. Kanyonun iki yanındaki duvarlar: erozyon ve aşınmaya dayanıklı sert kayalardan oluşuyor. Bunlar: granit ya da kumtaşı kayaları.
Bu doğal oluşumların, en büyük örneği: Amerika-Arizona’da bulunan “Büyük Kanyon” Dünya üzerinde, ikinci en büyük kanyon ise, Uşak-Banaz kanyonu. Burası, Türkiye’nin en büyük kanyonu. Bir de, Kastamonu yöresinde Vanya Kanyonu var.
Evet, hani girişte söylemiştim. Kanyon denilince, kanyon insanlar için ne anlama geliyor. Yani: kanyonda ne yapılır. Kanyon bulunduğu yöre için ne anlam ifade ediyor? Kanyon, gerek bilimsel ve gerekse turistik potansiyele sahip bir yer. Tektonik evrim ve nehir aşındırması arasındaki ilişki: burada rahatlıkla görülebilir, yani bilimsel araştırma ve geziler için çok uygun.
Bunun dışında: burada, treaking, doğa yürüyüşleri yapmak mümkün. Bu muhteşem arazi yapısını seyrederek yapılacak yürüyüşler, gerçekten muhteşem heyecan yaratıyor. Derin vadi boyunca, uzanan uçurumlar, manzara amaçlı yürüyüşler için çok ideal.
Buranın rakamsal değerlerine gelince: kanyonun genişliği 500-100 metre, derinliği: 135-170 metre ve uzunluğu ise: 40-45 km. civarında değişiyor. Toplamda: 73 km. ye kadar uzanıyor. Yani: akarsular boyunca uzanıyor. Ulubey çayı ve Banaz çayı boyunca devam eden bir ana kanyon ile buna bağlanan onlarca büyük yan kanyonlardan oluşur.
Hıristiyan Montanism tarikatının merkezi olarak kabul edilen ve yaklaşık olarak 377 yılında Hıristiyan saldırılarıyla yıkıldığı bilinen Pepouza antik kenti de kanyon içindedir. Kanyon boyunca, antik dönemlerden kalan su kanalları, kaya mezarları ve mağaralar görülebilir. Clandıras su kemeri de, bu kanyon sınırlarında Karahallı ilçesinde yer alır.
Cam seyir terası
Kanyon üzerinde, Ulubey ilçe merkezinde, cam seyir terası ile hediyelik eşyaların satıldığı küçük dükkanlar bulunur.
AKSAZ KAPLICALARI
İlçeye 25 km. uzaklıkta, Aksaz Çayı kıyısındadır. Büyük bir granit kayanın dibinde, 5 ayrı noktadan kaynamaktadır. Suyu: 39 derece sıcaklıktadır. Konaklama tesisi yoktur. Çadırlarda kalınmaktadır. Kaplıca suyu: içildiğinde: karaciğer ve safra yolları hastalıklarına, banyo olarak kullanıldığında ise: nevralji, nefrit, kırık ve çıkıklar ile kadın hastalıklarına iyi gelmektedir.
İYON TAPINAĞI
MÖ.700-600 yıllarında, Saka Mezarlığı yakınlarında kalıntıları bulunan tapınak: İyon mimarisi tarzında yapılmıştır. Perslerin Anadolu’ya hakim olduğu dönemde yıkılmıştır.
YAVER DERESİNDEKİ KALE/MANASTIR
MÖ.320-300 yıllarında yapılan kale: Büyük İskender İmparatorluğunun parçalandığı dönemde yapılmıştır. Kale duvarında: İyon Tapınağı kalıntıları kullanılmıştır. Kale: iç içe geçmiş iki duvarlıdır. Yapılan kazılarda: kaleden haçların çıkması: buranın hem kale, hem de manastır olarak kullanıldığını ifade etmektedir.
CLANUDDA ANTİK KENTİ
Çırpıcılar köyündedir. Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde kullanıldığı düşünülen, antik bir şehirdir. Kendi adına para basmıştır. Şehirde: stadyum, tiyatro ve kilise kalıntıları ve ayrıca lahit mezarlara ait kalıntılar var.
HASKÖY ASARI
Banaz çayı üzerinde, bir kanyon görünümünde olan bölgede: dik yamaçların üst kısımlarında, büyük kaya mezarlığıdır. Mezarlığın resimleri, köylülerce tahrip edilmiştir. Bu resimler: Hz. İsa ve havarilere ve meleklere aittir. O dönemde, Hıristiyanların, Romalıların zulmünden kaçarak, burada ibadet ettikleri düşünülmektedir. Henüz tam olarak arkeolojik inceleme yapılmamıştır.
NAİS ANTİK KENTİ
İnay köyünün 2 km. güneyindedir. Lidya uygarlığına bağlı bir şehirdir. Roma ve Bizans dönemlerinde de yerleşim görülür. Kent üzerinde: W.Ramsay, Buresch, H.Keil, Arundej, Veli Sevin ve Prof.Bilge Umar, bazı incelemeler yapmışlardır. Kentin bulunduğu yerdeki taşlar: Roma ve Osmanlı dönemlerinde başka yapılarda kullanılmıştır. Köy içindeki çeşitli yapılarda görülen bu taşlar dışında, Nais kenti ile ilgili günümüze pek bir şey gelmemiştir.
Kent: Lidya-Frigya sınırında, Lidya’nın Sardes kentine bağlı bir yerleşim yeridir. Yakınında: Blaundos ve Klanudda kentleri bulunmaktaydı.
Klanudda kentinin de, bugünkü İnay köyü arazisi içinde bulunduğu sanılmaktadır. Sardes gelen, ünlü “Kervan Yolu” Nais ve Blaundos şehirlerinden geçmekteydi.
Lidya döneminden sonra, Romalılar döneminde de, Nais yerleşim yeri olarak kullanılmaya devam etmiştir. Bu dönemde, ticaret yolu üzerinde bulunması nedeniyle, tüccarlar, burada mal alıp satıyorlarmış.
İNAY KÖYÜ BALÇIKLI DERESİ HÖYÜĞÜ
İnay köyünde, demiryolu kenarında bulunan, büyük bir höyüktür. 1982 yılında SİT alanı ilan edilmiştir. Buranın: Antik Yunan, Roma ve Bizans dönemlerinde, yerleşim yeri olduğu düşünülmektedir. Ancak, büyük ölçüde tahrip edilmiştir. Çevresinde: şehir mezarlığı vardır. Bu yörede: filler ve cüsseli hayvanlara ait fosiller bulunmaktadır.
Ayrıca: MÖ.5000-3000 yıllarından kalma kaplar, MÖ.3000 yılına ait Hititlerden kalma küpler bulunmuştur.
KERVANSARAY (HAN)
İnay köy merkezindedir. 16.yüzyılda yapılmıştır. Han’ın üzeri, önceleri toprakla örtülü iken, sonradan kiremitle örtülmüştür. İçinde: kemerli bölmeler vardır. Taş yapıdır. TRT’de yayınlanan, televizyon dizisi “Köroğlu” filminin bazı sahneleri bu handa çekilmiştir.
TAŞ KÖPRÜ
İnay köyü içinde, Kervansaray önündeki dere yatağı üzerindedir. Tek gözlüdür. Kışın, yağmur ve karın bol yağdığı dönemler dışında, dere kurudur. Köydeki Kervansaray ile aynı dönemde, yani 16. yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Günümüzde, köprünün dış yüzeyinde bulunan yazıt ise, onarım yazıtıdır. Köprünün uzunluğu: 8 metre, genişliği 3 metre ve yüksekliği ise 5 metredir.