Muğla: O kadar çok gelip geçtim ki, sayısını unuttum. Sizler de kesin buradan defalarca geçmişsinizdir. Çünkü, ülkemizin belli-başlı turizm merkezlerinin yolu üzerindedir. Ancak: Bodrum-Marmaris-Fethiye gibi cennet yörelere ulaşım için yola çıkan çoğu ziyaretçi, bu şehirden geçse de, zaman ayırmıyor.
Ben sadece bir kez, bir gece kaldım ve şehri gezdim. Ama başta belirttiğim gibi; yakın yerler ve de özellikle Gökova körfezi, bu şehrin çekimini düşürüyor ve insanlar, burada kalmadan tatil yörelerine gidiyorlar. Ben, il merkezine bağlı tatil yörelerine ayrı başlıklar altında anlattığım için, bu yazıda Muğla şehir merkeziyle ilgili bilgi vermek istiyorum.
ULAŞIM
Muğla-Ankara arasındaki uzaklık; 622 km. Muğla-Antalya arasındaki uzaklık: 313 km. Muğla-Aydın arasındaki uzaklık: 99 km. Muğla-Denizli arasındaki uzaklık: 145 km. Muğla-İstanbul arasındaki uzaklık: 780 km. Muğla-İzmir arasındaki uzaklık: 229 km.
Muğla, hani en başta söylediğimiz gibi, turistik merkezleriyle öne çıkan bir yer. Bu nedenle: Muğla’nın turizm merkezlerine olan uzaklığı ile de bilgi vermek istiyorum. Muğla-Bodrum arasındaki uzaklık: 111 km. Muğla-Dalaman arasındaki uzaklık: 86 km. Muğla-Datça arasındaki uzaklık; 121 km. Muğla-Fethiye arasındaki uzaklık: 124 km. Muğla-Köyceğiz arasındaki uzaklık: 58 km. Muğla-Marmaris arasındaki uzaklık: 52 km. Muğla-Milas arasındaki uzaklık; 63 km.
TARİHİ
Muğla yöresinde, tarih sahnesindeki ilk yerleşimcilerin: MÖ.3500-2000 yılları arasındaki olduğu sanılıyor. Takip eden, antik dönemlerde ise, yöre: Karia bölgesi olarak biliniyor ve bölgede Karyalılar yaşıyorlardı. MÖ.1000 yıllarında, burada yaşamaya başlayan bu insanlar: bölgede koloni kentler kurarak, yaşamlarını sürdürmüşlerdir.
1080 yılında Selçuklular tarafından ele geçirilen bölge, 1096 yılında Bizans ve 1284 yılında ise Menteşeoğulları Beyliği tarafından fethedilir. 1390 yılında ise, bu kez Osmanlılar görülür. Bu dönemde: kentin eski bölümü olan “Saburhane” yöresinde: Türkler ve Rumlar, birlikte yaşarlar.
Ancak, Cumhuriyet dönemindeki mübadele sonucu, Rumlar yöreyi terk ederler. 1919 yılına gelindiğinde, yörenin İtalyanlar tarafından işgal edildiği görülür. Ancak direniş nedeniyle, işgal uzun sürmemiştir. 2. İnönü zaferi kazanıldıktan sonra, yani 5 Temmuz 1921 tarihinde, İtalyanlar yöreyi terk ederler.
Muğla adının kaynağı: şehrin ismi, Selçuklu Sultanı Kılıçaslan’ın komutanlarından Muğlu Beyin adından gelmektedir. Yani, buraya büyük olasılıkla, Muğlu Beyin fethettiği düşünülüyor.
GENEL
Şehir merkezi: Hisar dağı eteklerinde, Karadağ-Kızıldağ-Hamursuz dağları arasındaki ovada kurulmuştur.
Bölgede, Akdeniz iklimi görülür. Ama en belirgin özelliklerden birisi de, yörenin bol yağış almasıdır. Ülkemizde, Rize’den sonra en çok yağış, burada düşer.
Yörenin ekonomik etkinlikleri: özellikle mermercilik ve turizm üzerine kuruludur. Bunun yanında, tarım da yaygındır. Ama, yöre, arıcılığın da önemli merkezlerinden biridir.
MUĞLA ÜNİVERSİTESİ
Üniversite, şehir merkezinde, 1992 yılında kurulmuştur. Kampüs alanı: şehir çıkışında, Kötekli mevkiindedir. Yani: Muğla-Marmaris karayolunun hemen kıyısındadır.
Üniversite bünyesinde: 10 fakülte, 3 enstitü, 5 yüksekokul, 10 meslek yüksekokulu bulunmaktadır. Fakülteler: Edebiyat, Eğitim, Fen, Güzel Sanatlar, İktisadi ve İdari Bilimler, Mimarlık, Mühendislik, Su Ürünleri, Tıp, Teknik Eğitim ve Teknoloji Fakülteleri var.
Günümüzde, üniversite bünyesinde, yaklaşık 24 bin öğrencinin eğitim gördüğü tespit edilmiştir. Öğretim elemanı sayısı ise: 900 civarındadır.
NE YENİR-NE İÇİLİR
Muğla’da, yöresel lezzetleri tatmak isterseniz, önereceklerim: keşkek ve ekşili döş dolması olabilir. Tatlı düşünürseniz: yine yöreye has “tahin helvası” ve “çıtırmık tatlısı” deneyebilirsiniz. Son olarak. Keçi ve oğlak etinden yapılan “püryan kebabı” deneyebilirsiniz.
NE SATIN ALINIR
Şehir merkezinde, Perşembe günleri, Pazar kuruluyor. Bu pazarda: meyve-sebze yanında: yöreye has dokumalar, oya işleri, iğne işleri, dantel, halı ve diğer bazı hediyelik objeler satılıyor. Bunun dışında, yörenin balı meşhur. Bal satın alabilirsiniz.
GEZİLECEK YERLER
ARASTA
İl merkezinde, Valiliğin hemen yakınındadır. Muğla şehir merkezi, eski kervan yollarının üstündedir. İzmir-Aydın-Çine-Tavas-Denizli yolunu takip eden kervanlar, buradan geçerlermiş.
Arastanın merkezinde bir şadırvan var ve ismi, buradan gelmektedir. Bir de, büyük bir çınar ağacı ve hemen altındaki Şemsi Ana çeşmesi, buranın simgelerindendir.
Burada, ayrıca : esnaf lokantaları, ayakkabıcılar, berber, nalbur dükkanları ve meydanda bir şadırvan var. Burada: hediyelik eşya ve yöreye has dokuma satan dükkanlar görebilirsiniz.
SAAT KULESİ
Arastanın hemen yanındadır. .
1895 yılında: Muğla’nın ilk Belediye Başkanı Hacı Kadızade Süleyman Efendi: hacca giderken, Şam şehrinde gördükleri kulenin bir benzerini buraya, yani Muğla’ya yaptırmak isterler. Bunun üzerine, dönemin ünlü ustası: Rum Filvari tarafından, bu kule yaptırılır. Günümüzde, faaldir.
SABURHANE
Eski Muğla şehir yerleşimidir. Burası, kentsel Sit alanı ilan edilerek, koruma altına alınmıştır. Çünkü burada, iki farklı kültür uzun yıllar bir arada yaşamışlardır. Meydan: adını, bir zamanlar burada bulunan hapishaneden alır. Bir başka söylentiye göre ise, Saburhane ismi: yıllar önce burada meyhaneler varmış ve Arapçada, sabah içilen içkiye “sabur” deniliyormuş. Saburhanenin isminin buradan geldiği de söyleniyor.
Burada: tarihi Muğla evlerini görebilirsiniz. Özellikle, bu evlerin bacaları ilginç. Şöyle ki: kiremitten şapkalı bu bacalar, burada yapılan evlere has bir özelliktir. Çünkü: Muğla ili, ülkemizde Rize’ne sonra en fazla yağış alan bir yöremizdir. Bu nedenle: evlerin bacaları, içeri yağmur girmeyecek şekilde, üzeri kapalı olarak yapılmaktadır.
Evlerin kapıları da, çok orijinal. Kuzulu kapı denilen bu kanatlı kapı şekli: yine buraya has ve koruma altına alınmıştır.
Ayrıca: dar sokaklarda gezebilirsiniz. Hatta, yukarıya, tepeye kadar çıkıp, buradan şehrin güzel manzarasını izleyebilirsiniz.
YAĞCILAR HAN
Osmanlı dönemi yapısıdır. 1493 yılında yapılmıştır. Eskiden burada yağhaneler bulunması nedeniyle, bu isim kullanılmaktadır. Günümüzde ise restore edilerek, ticari bir merkez haline gelmiştir. Avlusundaki çınar ağaçlarının gölgesinde mola verebilirsiniz. Turistler tarafından sık ziyaret edilen bir yer olarak öne çıkmaktadır. Özellikle: yöresel dokumalar ve halı satan mağazalar buradadır.
MUĞLA MÜZESİ
İl merkezinde, Adliyenin arkasında, eski cezaevi olarak kullanılan binadadır.
Müzeye: antik kalıntılar bulunan bahçeden geçilerek giriliyor.
Müzede sergilenen eserlerin büyük bölümü: Stratonikeia antik kenti kazılarında bulunan buluntulardan oluşmaktadır. Ayrıca: gladyatörler bölümü var. Burada: taş oymalarda, gladyatörlerin nasıl kılıç kullandıkları ve nasıl birbirlerini öldürdüklerini anlatan resimler görülüyor. İlginç.
Ayrıca: Turolian Parkı Doğa tarihi bölümü var. Burada: Özlüce köyü Kaklıcatepe bölgesinde yapılan kazılarda, 3 fosil yatağında bulunan, 6-9 milyon yıl öncesi yaşamış hayvan ve bitki fosilleri sergileniyor. Elbette, büyük boyutlu bu kemik yığınları, insanların ilgisini çekiyor.
Müzenin etnografya bölümünde ise, yörede kullanılan giyim-kuşam ve diğer günlük eşyalar sergilenmektedir.
KARABAĞLAR YAYLASI
Şehir merkezine, 3 km. uzaklıktadır. Yayla bölgesi: özellikle şehir merkezinde yaşayan insanların yaz sıcaklarında bir kaçış yeri olarak öne çıkıyor. Burada: büyük çınar ağaçları, meyve ağaçları ve soğuk kaynak suları bulunuyor.
Buraya yolunuz düşerse: mutlaka ve mutlaka “kuyu büryanı” tadına bakmalısınız. Ayrıca, yayla içinde bulunan tarihi kahvelere de uğrayabilirsiniz. Bu kahveler, isimlerini bulundukları semtten alırlar.
Bunlardan birkaç örnek vermek gerekirse: Keyif oturağı Kahvesi: 19’ncu yüzyılda yapılmıştır. Tek katlı ve yöresel mimari üslupla yapılmıştır. Yapı: mescit, kahve ve lokantadan oluşmaktadır. Bahçesinde, anıtsal ağaçlar bulunmaktadır.
Bunun dışında. Süpüroğlu, Ayvalı, Berberler, Cihan beğendi, Elmalı, Tozlu gibi kahveler bulunuyor. Son bir not: Karabağlar yaylasına giderken: yol üzerinde, anıtsal ve içi boş bir çınar ağacı var. Bu ağaca, yöre insanı tarafından kutsal olarak kabul ediliyor ve özellikle hasta olan çocuklar bu ağaca götürülerek, şifa arıyorlar. Ayrıca, adak adamak isteyenler için de ağaç sıkça ziyaret edilen bir yer.
YEŞİLYURT
İl merkezine 14 km. uzaklıktadır.
Burada: MÖ.1500 yıllarında yerleşime açılan ve dokumacılığı ile ünlenen, antik bir yerleşim yeri var. Buranın ismi: Pisye olarak biliniyor. Hatta: günümüzdeki beldenin ismi, uzun süre: Pisi köy ve Pisi köyü olarak bilinmiş ve daha sonra Yeşilyurt olarak belirlenmiştir.
Pisye antik kenti: MÖ.196 yılında, buranın adı, yazılı belgelerde görülür. Bu antik kentin Akropolisi (mezarlığı), günümüzdeki kasabanın 1.5 km. güneyindedir. Burada: bazı temel kalıntıları ve duvar kalıntıları görülmektedir.
Beldede, günümüzde: yaklaşık 200-250 yıldan bu yana: ipekböcekçiliği ve ipek el dokumacılığı yapılmaktadır. Burada dokunan ipek kumaşlardan yapılan giysiler ise: Muğla Valiliği tarafından kurulan MELSA isimli bir şirket tarafından satışa sunulmaktadır. (İpekli giysilere merakınız varsa, Yeşilyurt yöresine gitmeseniz bile, Muğla il merkezinde, İl Özel İdare binasının altındaki satış reyonundan, satın alabilirsiniz.)