İspanya Barselona Modernista; bir mimari stildir ve bu stilde yapılmış yapıları kapsayan bir turun adıdır. Modernista turunda: en fazla yapı: “Quadrat d’Or” yani “Altın Meydan” olarak bilinen alandadır. Ancak bu mimari tarz, şehrin diğer birçok yerinde de görülebilir.
Şehirde modarnista denilince ilk akla gelen, elbette Antoni Gaudin’dir. Modernista yapıları: UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
LA SAGRADA FAMİLİA
Carrer de Mallorca bölgesindedir.
Mimar Guadin’in Barselona’daki eserlerinden en ünlüsü ve muhteşemidir.
Kelime anlamı: kutsal aile. Barselona şehrinin simgesi olan bir yapıdır.
Gökyüzünü delercesine uzanan kuleler, çok uzaklardan bile görünmekte. Ancak; bu, yüksek 8 kule henüz bitirilmemiş bir yapıya aittir. Zaten; kulelerin hemen yanında, aynı yükseklikte ve hatta daha yüksekteki vinçleri gördüğünüzde, halen devam eden bir faaliyetin varlığını hissedeceksiniz.
Gaudin; 1883 yılında: diğer binalar üzerinde çalışırken projeyi devraldı. Aziz Joseph Şapeli mahzende açıldı ve ilk ayinler düzenlendi.
1891 yılında, Nativity cephesinde çalışmalar başladı.
1914 yılında Antoni Gaudi ölümüne kadar sadece Tapınak üzerinde çalışmalar yaptır.
1925 yılında Nativity cephesindeki Saint Barnabas çan kulesi tamamlandı. Gaudi, ölümüne kadar sadece bitmiş göreceği tek yer Saint Barnabas çan kulesi olmuştur.
1926 yılında Gaudi ölür ve öğrencisi Domenec Sugranyes projeyi devir alır.
1936 yılında, La Sagrada Familia, İspanya iç savaşı sırasında tahrip edilir. Planlar ve fotoğraflar yakılır ve alçı modeller parçalanır.
1939 yılında, Francesc de Paula Quintana, Gaudi’nin atölyesinden kurtarılabilen ve yayınlanan planlardan ve fotoğraflardan yeniden yapılandırılan materyal sayesinde devam edebilen site yönetimini devraldı.
1952 yılında Navity cephesindeki merdiven inşa edildi ve cephe ilk kez aydınlatıldı.
1954 yılında Passion cephesinin temeli atıldı.
1955 yılında ilk koleksiyon düzenlendi.
1958 yılında, 19 Mart tarihinde, Jaume Busquets’in yarattığı Kutsal Aileyi temsil eden bir heykel gurubu olan Aziz Joseph bayramı gerçekleştirildi.
1961 yılında: tapınağın tarihi, teknik, sanatsal ve sembolik yönlerini ziyaretçilere anlatmak için müze oluşturuldu.
1966 yılında: Francesc de Paula Quantina ölür ve Isıdre Puig Boada ve Llus Bonet projeyi devir alır.
1977 yılında, Passion cephesindeki çan kuleleri tamamlanır
1978yılında, yen neflerin cephelerinde inşaat başlar.
1983 yılında, Frances Cardoner Blanch projeyi devir alır.
1985 yılında, Jordi Bonet Armengol, baş mimar ve şantiye müdürü olur.
1986 yılında Josep Maria Subirachs, Passion cephesi için heykel guruplarını yapmakla görevlendirildi. Ana nef, transepts, geçiş ve apsis üzerindeki tüm nefler, sütunlar, tonozlar ve cepheler için temel çalışmalarına başlandı. Çalışmalar 2010 yılında tamamlandı.
2005 yılında, Doğu cephesi ve mahzen, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edildi.
2010 yılında: 7 Kasım tarihinde Papa XVI Benedict, Bazilikayı dini ibaret için kutsadı ve onu küçük bir bazilika olarak belirledi.
2011 yılında Barselona Mimarlık ve Şehir Planlama Şehir Ödülü, yapının nefine verildi.
2012 yılında, Jordi Fauli, Antoni Gaudi’nin planlarına göre devam eden Sagrada Familia Tapınağının baş mimarı ve şantiye müdürü olarak Jordi Bonet’den devir aldı.
2016 yılı: Evangelistlerin, Meryem Ana’nın ve İsa Mesih’in kulelerinde inşaat başladı. Batı kutsallığı ve Our Lady of Dolours manastırında çalışmalar tamamlandı.
2019 yılında, ilk taş paneller İsa kulesine, Evanjelistlerin kulesine ve Meryem ana kulesine takıldı.
2020 yılında, Şubat ayında, İsa Mesih’in kulesi ve Meryem ana kulesi, Tutku ve doğuş cephelerindeki kulelerin yükseklikleri tamamlandı.
Sonuç:
Yapı, inanılmaz çelişkilerle doludur. Duvarları, renkleri, kuleleri ile, ilk bakışta, tam bir karmaşa gibi görünüyor veya öyle hissediliyor.
Her yüzündeki, cephesindeki mimarisi farklı bir yapı. Cennet kapısı: doğadan ve iyimser çizgiler taşıyor.
Cehennem kapısı: keskin ve karamsar bir havaya bürünmüş. Hiçbir alan, boş bırakılmamış. Taştan, üç giriş var. Bunların anlamı ise: sadakat, umut ve merhamet.
Ayrıca: birçok heykel mevcut. Bunlar: melekler korosunu, müzisyenleri, İsa’nın doğumunu, Mısır’a kaçışı, Masumların katledilmesini, Çarmıh ağacını betimliyor.
Girişlerde, dörder tane olmak üzere, toplamda 12 kule var. Dördü: havarileri, daha yüksek olan dördü İncil yazarlarını, apsis üzerindeki kubbe Meryem’i, merkezdeki kule ise kurtarıcıyı simgeliyor.
Gaudin’in ölümünden sonra, kilisenin inşaatı bir süre, onun bıraktığı gibi kalmış. Ancak; 1950 yılından sonra çalışmalar yeniden başlatılmış. Batıya bakan Pasion cephesi ve buradaki kuleler, 1952 yılından beri yapım aşamasında imiş.
Ancak; mimar Gaudin, arkasında çok az plan bıraktığından, çalışmalar yürümemiş. Zaten, yerel bölge insanlarının çoğu da; burayı bir katedral olarak görmüyor. Yani: kilisenin, büyük usta Gaudin’in anısına, tamamlanmadan, böylece bırakılmasından yanalarmış.
Yine de, Guadin’in yardımcılarından birinin oğlu olan mimar Armengol; kilisenin tamamlanması yönünde çalışmalar yürütüyormuş.
Düşünülene göre; Gaudin’in ölümünün, 100’ncü yılı olan, 2026 yılında, kilisenin tamamlanmasına çalışılıyormuş.
Evet; hikaye böyle, burayı mutlaka görün. Çevrenin manzarasını izlemek için, merdiven veya asansör ile kulelere de çıkılabiliyor. Mutlaka çıkın ve çevredeki muhteşem manzarayı izleyin.
1-LA RAMBLA CADDESİ BÖLGESİ
CASA BRUNO CUADROS
Bruno Cuadros, bir zamanlar Barselona şehrinin şemsiye dükkanıdır.
Tarzı: renk kullanımı ve dekorasyonun inceliğiyle ilgi çeker.
Mimar: Josep ilaseca: Casa Bruno Cuadros’un ve zemin katındaki şemsiye mağazasının 1883 yılında tadilatını üstlenir. 1888 Evrensel Sergisi öncesinde, Barselona şehrinde birçok yerde ilginç binaların yapıldığı bir dönemdir.
Casa Paraigües dels (Şemsiye Evi) olarak isimlendirilen bu yapı da: Katalanların yerli art nouveau hareketi olan modernizme ivme kazandırmıştır.
Casa Bronu Cuadros: balkonları ve en üst kattaki galerideki Mısır görüntüleriyle doludur. Cephede: ayrıntılı sgraffito çalışmaları ve vitray pencereler görülür. Ayrıca dökme demirden yapılmış şemsiye kabartmaları bulunur. Oryantalist motifler: karmaşık marangozluk, emaye camlar ve Japon baskılarından alınmış insan resimlerinin bulunduğu dış duvarları emprenye eder. Binanın en dekoratif unsuru: cephenin köşesindeki süslü Çin ejderhasıdır. Dükkanın altındaki şemsiye ile birlikte reklamını yapmak için kullanılmıştır.
Bina, 1980 yılında yenilenmiştir.
2-AVİNGUDA DİAGONAL
CASA TERRADAS-CASA DE LES PUNXES
Avinguda Diagonal’ın ortasında duran büyük bir Gotik kaledir.
Kelime anlamı “Dikenler Evi” dir. Barselona şehri silüetinde en tanınmış modernist simge binalardan biridir. Ortaçağ kalesi şeklinde yapılmış bir konut bloğudur.
Burada bulunan üç bina: yeniden geliştirilmek için çalışmalar başlamıştır. Mimarlar, bu üç binayı geniş bir tuğla cephenin arkasında bir alanda birbirine bağlanır. 1905 yılında tamamlanan proje, 6 kuleli büyük bir Ortaçağ kalesi gibi yükselen, heybetli bir üçgen yapıyla sonuçlanır. Yapının: Casa de Les Punxes: takma adı: sivri uçlu konuk çatılardan gelmektedir.
Cephedeki tuğlalar, Manuel Ballarin tarafından tasarlanan balkonlardaki ferforje demirle, Alfons Juyol’un neo-Gotik tarzı heykelsi kabartmalarıyla ve Eduard Amigo’nun vitray pencereleriyle harmanlanıyor. Cepheyi örten seramik paneller, Katalonya’nın vatansever sembollerine gönderme yapıyor. Yapı, genel anlamda Katalan Modernizmi’nin milliyetçi bir örneğidir.
CASA SAYRACH
Barselona şehrindeki modernist binalardan birisidir. Avinguda Digonal üzerinde heybetli şekilde duruyor ve stilin ustalarının Barselona’da başardığı bütün özellikleri içermektedir. Zarif olan en güzel yeri: cephenin sade kıvrımlarındadır.
Bina: 1918 yılında Carrer Enric Granados ile Avinguda Diagonal arasındaki köşeye yapılmıştır. Projenin mimarı Gabriel Borrell’dir. Ancak projeyi geliştiren ve yapan oğlu Manuel Sayrach’dır.
Binanın yuvarlak köşesinin üzerinde, ince bir kule vardır. Bir diğer göze çarpan unsur ise, sütunlu ve büyük pencereli çıkıntılı balkondur. Binanın içinde oldukça iyi dekore edilmiş bir lobi ve merdiven görülebilir.
PALAU BARO DE QUADRAS
Bir tarafta neo-Gotik bir saray ve diğer tarafta modernist bir konut bloğudur.
İçeriye girdikten sonra, eklektik dekoratif detaylar ve zarif zevkli mekanlar görülebilir.
1900 yılında Baron de Quadros; Carre Rossello’daki bir konut bloğunu yenilemek için Josep Puig Cadafalch’ı görevlendirdi. Mimar: 1902 ve 1903 yılları arasında, binayı tamamen dönüştürdü ve ona özellikle, ilginç kılan iki farklı cephe sağladı.
Avinguda Diagonal’den bakıldığında:
Bina neo-plateresk tarzıyla Kuzey Avrupa Saraylarını andırır. Burada, seçkin Ortaçağ ve Rönesans figürlerinin büstleri, çiçek motifleri ve hanedan kalkanları ile uzun, süslü balkonlar görülür. Bunlar Ortaçağ Avrupa tarzıyla tamamen uyumludur.
Öne çıkan özellikler arasında: Eusebi Arnau ve Alfons Juyol’un heykelleri vardır.
Carrer Rossello’un ön cephesi: Viyana Sezessionssitl unsurları ve modernist tarzda dekore edilmiş orijinal binanın bazı unsurlarını korumaktadır. 2013 yılından beri Institut Roman Llul’a ev sahipliğiyapan Sarayın içinde, ana merdivenler ve ferforje girişte neo-Gotik tarzın açık etkisi hakimdir.
3-CARRER DE MALLORCA
CASA THOMAS
Yapı: bu bölümdeki binaların cepheleriyle tamamen uyumlu olan, son derece dekoratif, en saf modernist tarzın bir örneğidir. Sonraki yıllardaki değişimlere rağmen, tasarımcılın özelliklerini yansıtmaktadır.
Tasarımcı: Modernista ustası Lluis Domanech’dir. Kendis Casa Thomas’ı tasarlarken; iki katlı zemin katta bina sahibinin atölye ve evini planlamıştır. En üst katta Thomas ailesinin evini yerleştirmiştir. Ayrıca, binaya mimarisinin en karakteristik unsurlarından bazılarını kattı. Neo-Gotik, belirgin çiçek dekoratif unsurlarında mavimsi topların kullanımı ve ana lobide, mimarın damgasını taşıyan sürüngen figürlere ilgi çeker.
Evin tadilatı Domenech Montaner’in damadı Frances Gurdia tarafından yapılmıştır. Üç üst katı ekleyerek, yan taraftaki kulelerin boyunu yükseltmiştir. Birinci kattaki çıkıntılı balkon şeklini izleyerek, üst katın önüne bir galeri yerleştirmiştir. Tüm yenileme: orijinal stile uygun olarak yapılmıştır. Casa Thomas binasında salon bitki motifleriyle süslü bir mücevherdir ve olağanüstü bir ferforje merdivene sahiptir.
PALAU MONTANER
Carrer Mallorca ve Roger de Lluria’nın köşesinde, Eixample’den kalan birkaç konaktan birisidir. İtalyan hissi veren ilginç bir şekilde eklektik modernist bir yapıdır.
1889 yılında Barselona Evrensel Sergisinden, 1 yıl sonra, Montaner Simon Yayınevinin sahibi, iki lüks ev tasarlamak için mimar Josep Domenechi Estapa ile anlaştı. Ancak Lluis Domenech Montaner, daha sonraki bir tarihte işi devraldı.
Cephenin üst kısmındaki mozaik, içindeki görkemli dekoratif unsurlar hakkında fikir veren süs ve sembolik motiflerle çevrilidir. Tamamlanma tarihi olarak 1893 tarihi yazılıdır.
İki kat ve bir çatı katından oluşan yapının içine girildiğinde: orta avlunun ortasında büyük bir merdiven görülür. Tavan, bitki motifleriyle süslenmiş muhteşem bir vitraydır. Tavan fenerinin altındaki açık plan bir alana hakimdir.
Zemini mermer mozaikler süsler. Ortaçağ esintili heykeller, girintileri ve çerçeve kapılarını doldurur. Ahşap kaplamalı paneller, duvarları ve tavanları kaplar. Bina, 1980 yılından beri, Barselona şehrindeki İspanyol Hükümetinin oturduğu yerdir.
4-PASSEİG DE GRACİA BÖLGESİ
CASA MİLLA-LA PEDRERA
Passeig de Gracia, 92 numaradadır.
Gaudin’in baş yapıtlarından biri. La Pedrara (taş ocağı anlamında, binanın kireç taşından yapılmış dalgalı yüzüne bir gönderme) olarak da biliniyor.
Antoni Gaudi’nin ana ilham kaynağı olan doğa ve organik formları unutmadan, yeni sosyal ihtiyaçlara göre tasarlanmış, modernist bir bina olarak tasarlanan kariyerinin doruk noktasıdır.
Pere Mila: Antoni Gaudi’yi, bir konut bloğu inşa etmesi için görevlendirdiğinde: mimara en eksiksiz eserlerinden birini hayata geçirmesi için mükemmel bir fırsat verdi. 1906 ve 1912 yılları arasında inşa edilen Casa Mila: Barselona şehrinin Eixample bölgesinde, Passeig de Gracia’nın bir köşesini kaplamaktadır.
Muhteşem bir yapıdır.
Yapı, 1984 yılında UNESCO tarafından, dünya mirası listesine alınmıştır.
Yapının mimari özelikleri
Mimar: dairelere havalandırma ve ışık sağlayan, iki iç avlu etrafında kurulmuş şaşırtıcı bir modernist tarzda bir bina yaratmıştır.
Binanın içindeki ve dışındaki ana unsurlar: eğimli ve kıvrımlı formlardır.
Yapının cephesi:
Hareket eden denizi andırır. Dalgalar ferforje balkon korkulukları üzerindeki yosun motifleriyle etkileşime girer. Büyük taş bloklar, taşıyıcı duvarları olmayan bir binanın iskeletini örten bir deri türüdür.
Ön kısmını süsleyen harika ferforje balkonlar: iki cepheyi de görür.
İÇ KISMI
Yapının iç kısmı büyük hasara uğramış ve Gaudi’nin muhteşem tavan arası mühürlenmiş iken, 1990’ların ortalarında yenilenerek orijinal görünümüne kavuşturulmuştur.
TAVAN ARASI-çatısı
Tavan arası katı: şimdi Gaudi’nin eserlerinin sergilendiği, şık bir ileri teknoloji müzesidir. Burası yani binanın çatısı, binanın en ilgi çeken bölümüdür. Çatı bölümü: Cadı korkutan olarak bilinen bacalarıyla öne çıkar. Buradan, Barselona şehrinin muhteşem manzarası izlenebilir.
ESPİA GAUDİ:
Yapıdaki dairelerden birisi olan Espia Gaudi: tuhaf biçimler, el yapımı kapı tokmakları ve özgün detaylarla doludur. Çoğu Gaudi’nin tasarımı olan, o döneme aiz özgün mobilyalarla dekore edilmiştir.
OTOPARK ALANI;
Burası, aynı zamanda o dönemlerin ilk otoparkını da barındırmaktadır. Otopark alanı, günümüzde kültürel konferanslara ev sahipliği yapan bir amfi tiyatroya dönüştürülmüştür.
SERGİ SALONU
Binanın 2’nci katı, görkemli bir sergi salonu yapılmıştır.
Günümüz:
Günümüzde sadece üç alan ziyarete açıktır. Çatı: rüya gibi tavan arası, tuğla kataner kemerleri ve bacaların çölün kum tepeleri arasında yükselen savaşçıların silüetini anımsatır.
CASA BATLLO
Passeig de Gracia 43 numaradadır.
Antoni Gaudin’den kişisel izler taşıyan bir tasarımdır. Yapı: Gaudi’nin işlevsel ve modern bir ev yaratmak için hiçbir çabadan kaçınmadığı bir yaratıcı özgürlük patlamasıdır.
Rengi ve fantezisi, Passeig de Gracia’da yoldan geçenleri büyülemektedir. Casa Battlo: bu zarif bulvarın ortasında durur ve komşu evlerle son derce zıt bir tarza sahiptir.
Yapı, Katalonya’nın kurucusu Aziz George anısına yapılmıştır. Ancak yapı incelendiğinde, Gaudi’nin niyetinin ne olduğu hakkında en ufak bir belirti sezilmiyor.
Antoni Gaudi: en cesur eserlerinden birini yaratmak için: Barselona’daki Passeig de Gracia’da, 1875 yılından kalma bir binanın tadilatını üstlendi.
Gaudi’nin yaratıcı çabaları: 1904 ile 1906 yılları arasında kendisiyle işbirliği yapan zanaatkarların dekoratif çalışmaları gibi, projenin geliştirilmesinde kilit rol oynadı.
Basit bir bakış, sayısız yoruma yok açar.
Çok renkli sırlı seramik diskler ve kırılmış vitray parçaları, hassas bir şekilde yerleştirilmiştir. Çiçekleri ve nilüferleri tasvir ediyorlar. Güneş ışığının yansımalarıyla oynuyorlar.
Bu geniş empresyonist tablo, genellikle Passeig de Gracia’nın kalbindeki dalgalı denizin yüzeyi olarak yorumlanır.
Mimari Özellikleri
Binanın cephesi: kırılmış seramik ve plaka parçalarıyla süslenmiştir. Bu, Gaudi’nin çok kullandığı bir süsleme tekniğidir.
Yapının 1’nci katındaki uzun kumtaşı balkon: zarif asma katın içine bakılmasını sağlar.
Diğer katlarda, maske şeklinde balkonlar vardır.
İlk kattaki odalar büyük ilgi görür.
Tepede, dört kollu bir haçla taçlandırılmış, pullu seramik kaplama izleyenlere Aziz George efsanesini hatırlatır.
Yapının içinde asma kat ziyaret edilebilir. Burada: seramik tavan penceresini, kemerli dizili çift tavan arası boşluğu ve renkli mozaikli bacaları ile çatı katını görebilirsiniz.
Çatı: dalgalı mavi seramikten yapılmıştır. Ejderin pullu derisine benzetilir. “Saint Jordi Haçı” ve mızrak sapı da, ejderin sırtına saplanmış mızrağı çağrıştırır.
Balkonlar ise, onun kurbanlarının kafatası ve kemiklerine benzetilir. Bazı kimseler, bunların Venedik Karnavalı masklarına benzediklerini de iddia ederler.
CASA AMATLLER
Passeig de Gracia 41 numaradadır.
Yapı: Gaudi tarafından tasarlanan bitişik Casa Battlo ve Casa Lleo Morera blogunun bir parçasıdır.
Bina: Gaudi’nin çağdaşı Puig Cadafalch tarafından yapılmıştır.
Mimar ve heykeltıraş Eusebi Arnau ve Alfons Jujol başkanlığında, modern dönemlerin Barselona şehrindeki en iyi sanatçı ve zanaatkarlarından bazılarıyla çalışmışlardır.
Evlerin hiçbiri yeni inşa edilmemiş, üçü de halihazırda var olan binaların tadilatı şeklinde düzenlenmiştir.
Buradaki orijinal bina, 1875 yılında Antoni Robert tarafından bir çikolata üreticisi için inşa edilmiştir.
1898 yılında Amatler ailesi, binayı yenilemek için, Katalan mimar ve politikacı Josep Puig’i görevlendirmiştir.
Mimari Özellikleri
Mimar: tasarımını tipik Katalan konağına dayandırmış ve Cermen unsurlarını birleştirmiştir.
Barselona şehrindeki Casa Amatler örneğinde, temel yerleşim düzeni, tipik kentsel Gotik konuttur. Bu, gerçekte bir apartman bloğu olan yapının tek bir plazzo gibi göründüğü anlamına gelir.
Birinci kattaki balkonlar narin portiklerle vurgulanan izlenimi verir.
Cermen unsuru: seramik karolarla vurgulanan cesur çıkıntılı korniştir.
Basamaklı çatı: sırlanmış seramik kaplıdır. Buradaki tasarım da Flander bölgesinden esinlenilmiştir.
Sağlam kalan ve modernist çağın en güzel vitray pencerelerinden birini içeren ofisi ziyaret edebilirsiniz.
Casa Amatler, günümüzde rehberli turlarla ziyaret edilmektedir.
CASA FUSTER
Passeig de Gracia’nın tepesinde, Barselona şehrindeki modernizmin en görkemli örneklerinden birisidir.
Şehirde şimdiye kadar inşa edilmiş, en maliyetli binalardan biri olarak kabul edilir.
Kesinlikle, sadeliğin ve uyumlu dekorun birleşimidir.
Bina zengin Mallorcan Mariano Fuster tarafından eşi Consol Fabra’ya armağan olarak yaptırılmıştır. Mimar: Lluis Domenech i Montaner’dir.
Binanın cephesi, mülkün asıl sahibini hatırlatan “CF” harflerini taşıyan bir kabartmaya sahiptir. Binanın tamamı: neo-Gotik bir stildedir ve abartısız modernist tarzla yapılmıştır.
Aslında binanın güzelliği, cephedeki beyaz mermer, cam ve arduvaz gibi çok pahalı ince malzemelerin kullanımında gizlidir.
Montaner: karakteristik pembe sütunlar, trilobat pencereler ve klasik çiçek motifleriyle, binayı hatasız düzenlemiştir. Binayı, inanılmaz bir eğri ve düz çizgi kombinasyonu ile tasarlamıştır. İki düz cephe, kırlangıç yuvalarını anımsatan heykellerle süslenmiş, cam galerilerle köşede silindirik bir taretle buluşturur.
Fransız tarzı en üst kat ve yıllardır Cafe Vienens’in evi olan zarif girişi, Casa Fuster’i modernist tarzın mükemmel bir örneği haline getirmektedir.
Bina, 2004 yılından bu yana lüks bir otele ev sahipliği yapmaktadır.
CASA LLEO MORERA
1905 yılında, Lleo Morera ailesi, 1864 yılından beri Passeig de Gracia’da bulunan evlerini tamamen yenilemek için, mimar Lluis Domenech i Montaner’i görevlendirdi. Heykeltıraşlar Eusebi Arnau ve Alfons Juyol, vitray sanatçıları Rigalt ve Granell ve mozaikçiler Mario Maragliano ve Lluis Buru’dur.
Yapı, Güney blok köşede bulunmaktadır.
Magribi ve gotik öğeleri bünyesinde birleştiren bir yapıdır.
Bu büyük apartmanın bazı kısımları, özgünlüğünü yitirmiştir.
En çok zarar gören kısım ise; zemin kat. Bina, bugün bir yayınevine ait. Ziyarete kapalı.
CERCLE DEL LİCEU
Kendine özgü sanat koleksiyonuna sahip, İngiliz tarzı bir özel üye kulubü olan bina, 1847 yılında açılmıştır. Yaklaşık 1000 üyesi olan kulüp, opera binası Gran Theatre del Liceu ile paylaştığı, simgesel bir binada zarif oturma odaları, konferans salonu, restoran ve diğer hizmetlerden oluşmaktadır.
Cercle Del Liceu: Katalonya’nın art nouveasu Modernista için harika bir vitrindir. Binada: dönemin ünlü sanatçılarının dekoratif ve seçkin tablolarını bulunur. Ayrıca Ramon Casas’ın önemli bir resim koleksiyonu da vardır.
Kulüp yıl boyunca: şehrin kültürel yaşamından üyeleri ve kişileri cezbeden resitaller, konserler, konferanslar, sunumlar ve benzerleri olmak üzere çok çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.
GRACİA AND PARK GUELL
Gracia, eskiden ayrı bir köydür. Ancak günümüzde Barselona şehrinin kentsel dokusuna çekilmiştir. Burada: küçük, dar, hareketli sokaklar ve yerlilerin buluştuğu çok sayıda meydan bulunmaktadır ve buralarda asırlık gelenekler halen korunmaktadır.
Park Guell:
Giriş ücretlidir, giriş ücreti 10 Eurodur.
Gracia’nın en önemli turistik yerlerinden birisidir. Avınguda de Gaudi caddesi boyunca yürüyün. Manterın tasarımı olan, Hospıtal de la Santa Creu Sant Pau hastanesine ulaşacaksınız. Hastanenin biraz kuzeyinde, Guadin’in, azimle yürüttüğü projelerinden biri olan, Park Guell’i göreceksiniz.
Bu park, Gaudi’nin başyapıtlarından birisidir ve 1984 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
Bu bahçe projesi, Eusebi Güell tarafından yaptırılmış, iddialı bir gayrimenkul geliştirme projesidir. Ancak ancak tamamlanmamıştır.
Guadin’in hamisi olan kont Eusebi Guell; 1900 yılında, Barselona’da, Muntanya Pelada (Çıplak dağ) olarak anılan, şehre ve denize bakan bu bölgede, 6 hektarlık bir arazi satın alır.
İçine, 60 tane çok özel villa yapılmasını ister. Doğa ile iç içe bir yerleşim yeri olarak tasarlanan bu mekanda; takip eden 14 yıl boyunca, Guadin, tüm hayal gücü ile işe koyulur. Ancak park ve sadece iki villa tamamlanabilir. Çünkü 1’nci Dünya Savaşı çıkar ve proje yarım kalır.
Bölgeye giriş, iki gösterişli bina arasından yapılıyor. Soldaki: bir dükkan ve sağdaki ise sergi salonu. Bunların önünde ise: ağaç gövdelerinin desteklediği, kertenkele biçiminde bir seramik çeşme var.
Parka: girdiğinizde; renkli seramik parçalarıyla dekore edilmiş banklar göreceksiniz. Bankların bulunduğu alanın aşağısında ise, Salo les Colunmes (100 sütun geçidi) var. Buranın bitiminde, Dor mimari tarzında inşa edilmiş, 86 sütun olan ve villa kompleksinin kapalı pazar yeri var.
Oyuncak bebek kafaları, şişeler, camlar ve plakalar, taban mozaikleri arasına yerleştirilmiş.
Tamamlanan, iki villadan, Guadin’in uzun yıllar yaşadığı villa, bugün usta mimarın mobilyalarının ve hatıra eşyalarının sergilendiği bir müze konumunda.
Özellikle: parkın giriş bölümündeki, Guadin heykelleri, parkın terası ve sütunlu bölüm, gerçekten görülmeye değer güzellikte.
Ejderha Merdiveni
Giriş kordonunda, iki duvarla çevrili ikiz bir merdiven bulunuyor. Merdivenin altında, iki mağara bulunur. Sağdaki: bekleme sığınağı olarak kullanılmıştır. Görkemli konik bir merkezi sütun ile desteklenmiştir.
Merdiven: hipostil odasının altındaki tanktan beslenen bir çeşmeden gelen suyun geçtiği, üç bölüme ayrılır. Merdivenlerin yarısında: Katalonya’nın amblemi ve daha yukarıda ejderha veya semender, parkın en popüler görüntüsü haline gelmiştir.
Evet, burası dekoratif çini parçası mozaikle kaplıdır.
Parkın içinde, ayrıca 3 km. lik bir yürüyüş parkuru var. Temiz havada, yeşillikler içinde bulunan çok güzel bir park. İçerisinde bulunan her şey suni olarak yapılmış. Ama doğal parklardan hiçbir farkı yok. UNESCO tarafından koruma altına alınmış.
Casa Museu Gaudi
Gaudi’nin Müze evi: 1906’dan 1925 yılına kadar mimar Antoni Gaudi’nin eviydi. Park Güell geliştirme planı için bir gösteri evi olarak inşa edilmiştir.
Gaudi Müze evi: 28 Eylül 1963 tarihinde müze olarak ziyarete açılmıştır. Müze: Gaudi’nin dünyasına ait bir fikir vermek için tasarlanmış bir sergiye sahiptir. Müzede: Gaudi’nin kişisel eşyaları sergileniyor.
Aynı zamanda görsel-işitsel sergi içermektedir. Evde müzede sergilenen orijinal mobilyalar: Casa Calvet, Casa Batllo ve Colonia Güell’in mahzeninden getirilmiştir.