Muğla Milas Hekotomnos Mezar Anıtı

Muğla Milas Hekotomnos Mezar Anıtı

Tarihe ilgisi olanların büyük olasılıkla ilgisini çekebileceğini düşündüğüm bu hikaye, gerçekten ibret alınması ve gelecek dönemlerde tedbir alınmasının gerekliliğini ortaya koyması açısından ilginç.

HEKOTOMNOS LAHİTİ

Persler: Anadolu’yu istila ettikten sonra: yerli halk arasından yani Kayralılardan birini, kral olarak yönetici seçiyorlardı. Buna: “satrap” ismi veriyorlardı.

O dönemde: hüküm süren, Karya kral ailesinin lakabı “Hekotomnitler” Bu ailenin ilk kralı ise: Kral Hekataios.

Hekataios: Pers istilası sırasında, İonları, Perslere karşı ayaklanmadan vazgeçirmeye çalışmasıyla biliniyor. MÖ.494 yılında, İonlar, Perslerle anlaşma yapmak zorunda kalınca: Pers kralına gönderilen elçiler arasında, Hekataiso’ta bulunmaktadır.

Hekataios: Pers hükümdarını ikna ederek; İon kentlerinin yeniden yasal konumlarına kavuşmasını sağlar. Kendisi de: bu bölgenin satrapı, yani yerel yöneticisi olarak ilan edilir.

Evet, bu muhteşem insanın: iki yapıtı bilinmektedir. Bunlar: Historiai (Tarihçeler) ve Periegesis (Dünya Turu) isimli yapıtlardır. Özellikle: Periegesis adlı yapıtı: iki bölümden oluşmaktadır ve bu bölümlerde: Avrupa ve Asya (Mısır ve Kuzey Afrika) anlatılmaktadır. Yunan tarihçileri, coğrafya ve Etnografya alanlarında, genellikle bu yapıtı kullanmışlardır.

Hatta: MÖ.5.yüzyılda yaşamış ünlü tarihçi Heredot, Hekataios’un yapıtlarını büyük ölçüde kullanmış, ancak isminden söz etmemiştir.

Özellikle, bu dönemde:

Karyalılar tarafından büyük ve ileri bir medeniyetin kurulduğundan söz etmek mümkün.

Tarihi süreç içinde: MÖ.4.yüzyılın başlarında: 395 yılında, kral Hekataios ölür. Kralın ölümünden sonra, satrap olarak oğlu Mausolos atanır. Kral Mausolos; o dönemde, Zeus Karios Kutsal Mabet alanı olarak kullanılan ve sütunlarla çevrili, antik dönemde Zeus’a ibadet edilen bir ana tapınak bulunan bu bölgede: MÖ.390 yılında, çok sevdiği babası için yerin altında bir anıt mezar yaptırır.

Kutsal Mabet Alanı: Zeus için adanmıştır. Tarihi yazıtlardan anlaşıldığına göre: bu kutsal mabette, Zeus’un, 6 metre büyüklüğünde, som altından yapılmış bir heykeline tapınılmaktadır.

Daha sonra: oğul kral Mausolos tarafından, Karya bölgesinin siyasi yönetim merkezi, Milas şehrinden, Bodrum bölgesine taşınır. Mausolos, eşi II. Artemisya (aynı zamanda kız kardeşi) ile birlikte, Bodrum bölgesinde, dünyanın 7’nci harikası olarak kabul edilen “Halikarnasos Mausoleum” yapısını inşa ettirir.

Bu yapının inşasında: dönemin en ünlü sanatkarları görev yaparlar. Ama, maalesef günümüzde, bu yapıdan geriye, sadece temel kalıntıları kalır. Çünkü: buradan çalınan kalıntılar, Londra-British Museum’da sergilenmektedir. Ö

zellikle: 4 at tarafından çekilen bir arabada bulunan, Mousolos ve karısı Artemisya’nın denize doğru yol aldıklarının betimlendiği eser.

Muğla Milas Hekotomnos Mezar Anıtı bulunması

ANIT MEZARIN BULUNMASI

Aradan, binlerce-yüzlerce yıl geçer. 2010 yılı başlarında: Milas Emniyet birimlerine, halk arasında “Uzunyuva” olarak bilinen ve 1.derece arkeolojik SİT alanı ilan edilerek, koruma altına alınmış bölgede: kaçak kazıların yapıldığı ihbarı gelir. Emniyet birimlerinin yaklaşık 7 aylık takipleri sonucu: Ağustos 2010 tarihi başında, kaçak kazı yapılan yere baskın düzenlenir.

Yalnız, hani takip edildiklerini söyledim ya, bu takip edildikleri öne sürülen dönemde, definecilerin, mezar anıtında video filmleri çekerek, burayı internette pazarlamaya çalıştıkları da söylenmektedir.

1’nci derece SİT alanı ilan edilerek koruma altına alınmış bir alanda, yıllardır yapılan soygun. Anlamak mümkün değil? Veya, niye takip yapılan sürede baskın yapılmaz, mezar anıtının soyulması beklenir?

Hani dedim ya, ihbar yapılmış diye, bırakın ihbarları, 1990 yıllarında, bu bölgede kazı çalışmalarını sürdüren İsveç kazı ekibi tarafından: Uzunyuva bölgesinde kamulaştırma çalışmaları yapıldığı takdirde, tüm masrafları kendilerine ait olarak yapılacak bir kazı çalışması sonucunda “Dünyanın en büyük mabetlerinden birinin” bu bölgede çıkarılacağının vaat edildiği söylentisi var.

Belediye, kendisine yapılan bu teklifi kabul etmemiş. Yani, buralarda bir şeylerin bulunduğu, yıllardır biliniyor, hem de, düşünün, yerli halk değil, İsveçliler tarafından. Bütün dünyanın bildiğini, bazı yetkililerin bilmemesi tuhaf değil mi?

Muğla Milas Hekotomnos Mezar Anıtı

Neyse, biz yine anıt mezarın bulunması hikayesine dönelim.

Yaklaşık 10 metre uzunluğunda ve Uzunyuva olarak isimlendirilen, Zeus’un kutsal mabedine ait ayakta kalmış tek sütunun başlangıç noktasındaki bir taş, baraka ev. Daha doğrusu yıkık bir ev. Ancak, Hisar mahallesindeki bu harabe ev, söylentilere göre: Haziran 2010 tarihinde, henüz kimliği belirlenemeyen bir alıcıya, 250 bin dolar karşılığında satılmış.

Evet, evin içinde: beton bir kapak bulunur. Bu kapak açıldığında ise, yerin 22 metre altına inilir. Burada: mezar blokunun 1.80 metre kalınlığındaki mermer bloklarının, defineciler tarafından kırılarak açıldığı görülür. Buradan: dromos  denilen koridora ulaşılır.

Buradan: mezar odasının, 50 cm. kalınlığındaki mermer kapısı delinmiştir. Bu kapıdan girildiğinde: büyük mezar odası ile karşılaşılır.

Muğla Milas Hekotomnos Mezar Anıtı

Mezar odasında:

Bir lahit bulunur. Lahit, muhteşem mermer kabartmalarla süslüdür. Zaten, bu kabartmalar, Kayralıların ileri bir medeniyet olmalarının en büyük kanıtıdır. Lahit, dikdörtgen şeklinde ve 3 metre uzunluğundadır. Lahdin üzerinde: birbirine zıt bölümlerde, iki olay figürlerle canlandırılmıştır. Birinci canlandırmada: bir av sahnesi ve ikinci canlandırma da ise ziyaret sahnesi var.

Av sahnesinde:  kral Hekataios’un, mızrağını bir aslana saplaması betimlenir. Ancak, her ne kadar, antik dönemde, yeniden doğuşa inanıldığı için, kral mezarlarına çok sayıda kişisel kullanım objesi (altın taç, altın işlemeli zırhlar, yüzükler, kolyeler, kaplar gibi) bırakılma geleneği bilinse de: bu lahitlerin içi boşaltılmış.

Yine de, biraz önce sözünü ettiğim, dört bir yanını süsleyen kabartmalar bulunan lahit kalmış. Zaten, bunu taşıma olanakları olsaydı, sanırım bu lahdi de kaçırırlardı. Yani, bu bizler için bir şans değil, zorunlu olarak ortaya çıkmış bir güzellik olarak değerlendirilmeli.

Evet, mezar odasının çevresi ise: 30 cm. genişliğinde, renkli resimlerle çepeçevre süslenmiştir. Bu süslemelerin toplam uzunluğu ise, 30 metreyi bulmaktadır.

Tüm bunların dışında, mezar anıtında, elbette definecilerden kalma çeşitli günümüz eserleri de ele geçirilmiş. Bunlar: 17 adet sikke, 1 adet metal arama dedektörü, 2 adet elmas uçlu matkap ucu, 1 adet calaskal, 1 adet ırgat, 2 adet merdiven, aydınlatma aparatları, soğutma hortumları, çelik halatlar, koruyucu başlıklar ve kürekler.

Evet: sonuçta, muhteşem bir mezar odası ve lahit bulunuyor. Ama, bunları bulanlar arkeologlar değil, hırsızlar. Ancak, büyük bir ihtimalle, bir kısım arkeologla çalışan hırsızlar mı yoksa bunlar?

SONUÇ

Evet, arkeologların söylediklerine göre: bu mezar anıtı, Mısır’da bulunan “Tutankhamon Mezarı” kadar önem taşıyor. Gerekli yayınlar yapılabilirse, dünyanın ilgisi buraya çekilebilirse, gerçekten turizm açısından büyük beklentileri karşılayabilir.

Arkeolojik açıdan ise: Zeus’un tarihi yazıtlarda sözü geçen, 6 metre büyüklüğündeki som altından heykeli burada bulunabilir. Hatta; Büyük İskender’in, kayıp lahdi, bu kutsal alan içinde bulunabilir. Çünkü: çevrede, kral ailesine ait, başka mezarların da bulunabileceği düşünülüyor.

Tüm bu nedenlerle: Kültür Bakanlığı tarafından, anıtmezarın çevresinde kamulaştırma çalışmalarına başlanacağı duyurulmuş.

Mezarın bulunması bölümünde söz ettiğim gibi, herkesin, yıllardır burada bir şeyler bulunduğu yönündeki bilgileri bir yana, soyulan bir anıtmezarın bulunmasından sonra, resmi yetkililer tarafından alınacağı söylenen bir ton önlem bir yana.

Çalan çalmış, kim bilir neler çalındı, nerelere kaçırıldı, kimlerin koleksiyonlarına girdi. Bir anda: Karum Hazinelerinden kanatlı broş atının çalınması ve bu olayın failleri arasında “resmi yetkili bir müze müdürünün de” bulunduğu aklıma geldi.

Tarih hazinelerimizi: Osmanlı dönemindeki Osmanlı Sultanları tarafından yapılan “taş parçaları” mantığı ile mi hala değerlendiriyoruz, aksi halde lütfen sahip çıkalım.

Mezarda soygun yaptığı öne sürülerek gözaltına alınan 9 kişiden 4’ü ise, çıkarıldıkları mahkeme tarafından, 6 Ağustos 2010 tarihinde tutuklanmışlar.