Manisa Gölmarmara

Manisa Gölmarmara


Gölmarmara denilince, akla hemen “kavun-karpuz” geliyor. Maalesef, yöredeki diğer ilçeler gibi, ulaşım ağı üzerinde bulunmamakta ve arada sıkışmış kalmış durumdadır ve bu nedenle, fazla bir gelişim gösterememiştir. Bu sıkıntıyı, her yıl düzenlenen “Kavun-Karpuz Festivali” ile atmaya ve yörelerini tanıtmaya çalışmaktadırlar. Yine de, siz okurlar, buralara yolunuz düşerse “Marmara” gölünü görmeyi ve gölün kıyısındaki restoranlarda, doğal ortamda yetişen “Sazan balığı” yemeği sakın unutmayın.


ULAŞIM

Gölmarmara ilçesinin, bağlı bulunduğu Manisa il merkezine olan uzaklığı: 58 km. dir. Gölmarmara-İzmir arasındaki uzaklık: 84 km. Gölmarmara-Akhisar arasındaki uzaklık: 27 km. Gölmarmara-Salihli arasındaki uzaklık: 39 km.

Manisa Gölmarmara

TARİHİ

Gediz ve Küçük Menderes ırmakları arasındaki bölge: Lidyalıların yerleşim yeri olarak önem kazanmaktadır. Bu bölgenin tam orta kısımlarındaki düzlüklerde, Maionesler egemenlik kurmuşlardı ve buraya “Maiones Yurdu” deniliyordu. Lidya krallık mezarlığının ise: Gygaria yani Marmara gölü civarında bulunduğu söylenmektedir. Yığma kum tepelerinden oluşan “Tümülüsler”, Bintepeler bölgesinden başlayarak, Akhisar Süleymanlı-Eroğlu köylerine kadar uzanmaktadır.

Malazgirt savaşında sonra, bölgede Türkler görülmeye başlar. 1075 yılında, Türkler, Manisa yöresini ele geçirirler. 1313 yılında, Saruhan Bey, bölgede, Saruhanoğulları Beyliğini kurar.

1628 yılında, burası, Marmara adı ile, Manisa’ya bağlı olarak görülmektedir.

Yöre, 1923 yılında bucak, 1987 yılında ise ilçe olmuştur. Gölmarmara ismi: yöredeki “göl” ve “mermer” ocakları nedeniyle, buraya verilmiştir. Hatta, uzunca bir süre “Gölmermere” olarak isimlendirilmiş, ama zor söylenmesi nedeniyle “Gölmarmara” olarak değiştirilmiştir.

Hani “mermer” den söz ettik te, günümüzde, yörede mermer üretimi yapılmamaktadır. Çünkü, bir zamanlar, Marmara gölünün kuzey batısındaki tepelerde mermer ocakları işletilirken, günümüzde bunlar terk edilmiştir.

GENEL

Yöre: Ege bölgesinde kalmaktadır. Denizden yükseklik: 98 metredir. Marmara dağının eteklerine kurulmuş olsa da, zamanla, yerleşim düzlük alanlara doğru kaymıştır.

İlçenin 12 km güneyinden, Gördes çayı geçmektedir. Marmara gölü ise, bölgenin en büyük coğrafi özelliğidir.

Bölgenin iklim özellikleri, tipik Akdeniz iklimi özelliklerini gösterir ve buna bağlı olarak: yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer. Nem oranı yüksektir.

Yöre insanının ekonomik etkinliklerinin başında: meyve ve sebzecilik gelmektedir. Yaz döneminde, özellikle: kavun ve karpuz üretimi yaygındır. Zeytin ve zeytinyağı üretimi de yaygındır. Zeytin yağı asit oranı bakımından, ülkemizin en kaliteli “zeytinyağı” bu bölgede üretilmektedir.

Manisa Gölmarmara

GÖRDES BARAJI

1998-2009 yılları arasında inşa edilmiştir. Sulama ve içme suyu rezervi için yapılmıştır. İzmir ilinin içme ve kullanma suyunun büyük bölümü, buradan karşılanmaktadır.

KAVUN-KARPUZ FESTİVALİ

Her yıl, Temmuz ayının son haftasında veya Ağustos ayının ilk haftasında, Belediye Başkanlığı tarafından düzenlenmektedir.

KONAKLAMA

Gölmarmara Öğretmenevi Yeni Cami Mahallesi. Gaziler Caddesi.No.4 236-5153447

NE YENİR-NE İÇİLİR

Burada, yöresel lezzet tatmak isterseniz “keşkek” öneririm. Bundan başka: Tas kapama ve ciğer sarma da tercih edebilirsiniz. Tüm bunların yanında, buralara yolunuz düşerse, Marmara gölünde yakalanan “sazan balığı” yemelisiniz ki, bunun lezzetinin ünü, tüm yakın çevreyi sarmıştır.

Çünkü, sazan balığı, gölde, doğal ortamında yetişmektedir. Özellikle: ilçe merkezine bağlı “Hacıveliler” köyü yakınlarındaki restoranlarda ve Akpınar mesire yerindeki restoranlarda, mutlaka sazan balığı tatmalısınız.

GEZİLECEK YERLER

Manisa Gölmarmara Şahuban Camisi

ŞAHUBAN CAMİSİ

Cami: ilçe merkezinde, Belediye binası yanında, Eskice cami mahallesindedir.
Burası, Sarı İbrahim Paşa kızı Şahuban Hatun tarafından yaptırılan külliyenin bir parçasıdır. Külliye: 15’nci yüzyılda kesme taş ve tuğla kullanılarak yaptırılmıştır. Kare planlıdır, tek kubbelidir.

Külliyenin günümüze ulaşamayan medrese bölümünde, I. Dünya savaşına kadar olan süreçte, öğretim sürdürüldüğü bilinmektedir. Ancak, günümüzde, bu medrese bölümünden, yalnızca taş ve tuğla örgülü bir oda kalmıştır ki bu oda da gayet harap görünüyor. Yapının hemen arka bölümde ise, yine bu eserlerin yapıldıkları döneme ait mezar taşları görülmektedir, ancak bunların kimlere ait olduğu bilinmemektedir.

Manisa Gölmarmara Halime Hatun Camisi ve Külliyesi

HALİME HATUN CAMİSİ VE KÜLLİYESİ

İlçe merkezinde, Gölmarmara çarşısı içinde, Yeni cami mahallesinde, Şahuban camisinin kuzeyindedir.

Burası, 1595 yılında tahta çıkmış, ancak tahta çıkmadan önce Manisa’da sancakbeyi olarak görev yapmış, Sultan III Mehmet tarafından, süt annesi, Halime Hatun adına yaptırılan bir külliyedir. Yapı tip olarak, Şahuban camisinin bir benzeridir. Özellikle: orijinal ve kısmen mermerden yapılmış şadırvan ilgi çekmektedir. Şadırvanın üst örtüsü daha sonra yapılmıştır.

Külliyede: cami, medrese ve imaret bulunmaktadır. Ayrıca, bir de gelir getirmesi için çifte hamam yaptırılmıştır. Bu yapılar içinde, en iyi korunarak günümüze ulaşan yapı: camidir. Cami: taş ve tuğladan yapılmıştır. Kale planlı ve yüksek kubbelidir. Özellikle kadınlar bölümünde: tavan altın yaldızlı kalem işleriyle süslenmiştir. İki renkli mermerden yapılan minber ise, yine cami de görülmesi gereken yerlerdendir.

MARMARA GÖLÜ

Saruhanlı’ya bağlı Halit Paşa kasabası üzerinden ulaşmak mümkündür. Yani: Gölmarmara ile Salihli arasındadır. Göl: yaklaşık 3400 hektarlık bir alanı kapsamaktadır. Denizden yükseklik, 75 metredir. Gölün ortalama derinliği ise, 3-4 metre civarındadır. Aslında, suni bir göl olarak: 1938-1945 yılları arasında, Gediz havzasına su vermek için oluşturulmuş ve takip eden süreçte, iki katı büyüklüğe kadar ulaşarak, bölgedeki barajların göl alanlarını geçmiştir.

Yani, doğal bir set gölü olmasına rağmen, aynı zamanda yapay kanallar ile, göle su takviyesi yapılmaktadır.

Gölün çevresi, çayırlar ve sazlıklarla kaplıdır. Özellikle, kuş türlerinin konaklama alanı olarak önem kazanmaktadır. Burada, su kuşlarının birçok türünü görebilirsiniz. Bunun dışında, göl çevresinde: kamp ve piknik yapmak, balık avlamak mümkündür. Ama, bu gölün sazan balığı, lezzet olarak, tüm yakın çevrede haklı bir üne sahiptir. Yani, buraya yolunuz düşerse, mutlaka sazan balığı yemelisiniz.

AKPINAR

İlçe merkezinin 4 km. doğusundaki bir mesire yeridir. Burada, Marmara gölüne karışan Akpınar kaynağı bulunmaktadır.
Bölge doğal güzellikleriyle dikkati çeken bir piknik alanıdır. İlçede geleneksel olarak yapılan “Kavun-karpuz Festivali” burada yapılmaktadır.

Manisa Gölmarmara Kral Mezarları-Bintepeler

     

KRAL MEZARLARI-BİNTEPELER BÖLGESİ

Salihli-Gölmarmara kara yolu üzerindedir.
Burada, 90 kadar Tümülüs bulunmaktadır ve bunların “Kral Mezarı” olduğuna inanılmaktadır. Bu Tümülüs denilen küçük tepeciklerde, kralların gömüldüğü taş odalar bulunmaktadır.

Yani, bu Tümülüsler: yassı ve dikdörtgen prizma şeklinde, düzgün kesilmiş uzun taş bloklarıyla yapılan, sandık kadar bir mezar odacığı üzerine yığılmış taş ve topraktan oluşmaktadır. Ancak, bunlar içinde, önemli kişilerin gömüldükleri, Ankara-Gordion antik şehrinde, Midas mezarı tümülüsü gibi, diğerlerinden daha büyük, yani Mısır piramitleri gibi yapılmıştır.

Bunların en büyüğü ise “Krezüs” ün babası Kral “Alyates” ve Kral Gyges’e ait olan Tümülüslerdir. Üç tümülüsten, ortadaki Tümülüs “Gyges Tümülüsü” olarak biliniyor. Diğer iki büyük tümülüsten: güneydoğudaki yani Marmara gölüne en uzak olan Tümülüs ise “Alyates tümülüsü” olarak biliniyor ki, görkemli yapısı, izleyenleri şaşırtıyor. Bölgenin en büyük tümülüsüdür.

Antik dönemde, Heredot,bu Tümülüsleri “Mısır piramitleri” ile mukayese etmiştir. Ayrıca: MÖ.555-465 yılları arasında yaşamış yoksul bir ozan olan “Simonides” bu Tümülüslerden söz ederken, şunları söyler: “ Efendi, önünde durduğun mezar: ulu bir Lydia kralının mezarı değil, yoksul bir adamın mezarıdır. Mezarım kocaman olacak değil ya, bu bile büyüktür bana”

Evet, bölgede, resmi arkeolojik kazı çalışmaları yapılmamıştır. Tabii doğal sonuç olarak, bunların hemen hemen hepsi, ilk ve orta çağ dönemlerinde tahrip edilmiş, yani soyulmuştur. Günümüzde ise, özellikle, yaz döneminde, gün batımında, buranın görüntüsü gerçekten çok etkileyicidir. Çünkü batan güneş, tüm ovayı “altın rengi” ne boyar.

Akhisar tanıtımı.

Salihli tanıtımı.

Manisa tanıtımı.

 

Kütahya Altıntaş

Kütahya Altıntaş: Tarihi yerleri seven ve tercih eden gezginler, burada bir hayli fazla tarihi kalıntı görebilirler. Özellikle: kurtuluş mücadelemizin en kanlı çatışmaları, burada, Çalköy mevkiinde geçmiştir.

Buranın özellikle öğrenci gurupları tarafından ziyaret edilmesini ve burada her yıl düzenli olarak yapılan “30 Ağustos Zafer Bayramı Anma Törenlerine” üst düzey devlet görevlilerinin katılmasını, yöre halkı olduğu kadar, ben de kişisel olarak düşlüyorum.

Evet, inanın muhteşem duygusallaşacağınız bir yer, Gelibolu yarımadası Milli Parkı kadar etkileyici, kesin olan şu ki: ülkemizin kurtuluş mücadelesi, burada kazanılmış ve bu mücadelenin kazanılmasında, yüzlerce-binlerce insanımız, canını bu uğurda vermekten hiç çekinmemiştir.

ULAŞIM

İlçe: Eskişehir-İzmir ve Denizli-İstanbul karayolu güzergahları üzerindedir.
Altıntaş ilçesi, bağlı bulunduğu Kütahya il merkezine, 49 km. uzaklıktadır. Altıntaş-Dumlupınar arasındaki uzaklık: 33 km. Altıntaş-Afyonkarahisar arasındaki uzaklık: 52 km. dir.

TARİHİ

Antik dönemde, yörenin ismi, sikkeler üzerinde “Soa” olarak geçmektedir. Antik dönemlerde, yörenin birçok yerinde iskan bulunduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca, bölgede zengin mermer yataklarının bulunması da, antik dönemlerde buranın yani mermer ocaklarının işletildiği ve özellikle, hemen yakınlardaki “Aızonoi” antik kentinin, buradan temin edilen mermerler ile imar edildiği bilinmektedir.

Bölgenin “Pınarcık” köyü: antik dönemde “Abya” isimli burası, Roma şehir devleti olarak önem kazanmıştır. Kendi adına bastırdığı sikkeler ile ünlüdür.
Osmaniye köyünde: yapılan araştırmalarda, Roma dönemine ait, MS.2 ile 3’ncü yüzyıl arasına tarihlenen bir anıtsal mezar ortaya çıkarılmıştır.
Bölgenin ismi: uzun süre “Kurtköy” olarak anılmıştır.

Tarihi süreç incelendiğinde, bu bölgedeki diğer özel olaylar şunlardır:
Osmanlı döneminde, Sultan II. Beyazıt zamanında çıkan, Şah Kulu isyanı sırasında, Osmanlı güçleriyle isyancılar burada karşılaşmışlar ve isyancılar yok edilmişlerdir.
Kurtuluş savaşında ise, Başkomutanlık Meydan Muharebesi sırasında, savaş idare merkezi, yine bu bölgede kurulmuştur. Çatışmaların en çetin geçtiği yer ise, yine bu bölgede “Çalköy” yöresidir.

Kütahya Altıntaş

GENEL

Yörenin yüz ölçümü: 905 km. karedir. Batıda Murat dağları, doğu-kuzey-güney yönlerinde ise geniz düzlük olarak görülen Altıntaş ovası ile çevrilidir.
Bölge insanının ekonomik etkinliklerinin başında, tarım gelmektedir.

Bölgede yetiştirilen başlıca tarım ürünleri: buğday, arpa, şeker pancarı, fasulye, nohut. Ekonomi denilince, bölgenin büyük mermer yataklarına sahip olduğunu belirtmek gerekir, ama öte yandan bu mermer yataklarının işletilmesi için gerekli teknik yatırımların yapılmadığını duydum.

Yörenin iklim özellikleri olarak, yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve yağışlıdır.

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ ALTINTAŞ MESLEK YÜKSEK OKULU

Dumlupınar Üniversitesine bağlı yüksek okulda, halen 650 civarında öğrenci eğitim görmektedir.

KONAKLAMA

Altıntaş Öğretmenevi Hürriyet Mah. Ziraat Bankası Yanı. 274-3113220

GEZİLECEK YERLER

Kütahya Altıntaş Çalköy-Zafertepe Çalköy

ÇALKÖY-ZAFERTEPEÇALKÖY

Burası, Başkomutanlık Meydan Savaşında, en şiddetli çatışmaların geçtiği yer olarak tarih sahnesinde yerini almıştır. Altıntaş ilçe merkezine, 25 km. uzaklıktadır. 1985 yılında, Çalköy isminin yanına, Zafertepe kelimesi eklenerek, yörenin ismi “Zafertepeçalköy” olarak anılmaya başlanmıştır.

Günümüzde, Milli Park ve Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Çalköy Milli Park alanı içinde bulunan anıtlar hakkında, kısaca bilgi vermek istiyorum. Buraya yolunuz düşerse, mutlaka Milli Parka uğramanızı ve aziz şehitlerimizin mezarlarını ziyaret etmenizi, kurtuluş mücadelesinin en kanlı çatışmalarının yaşandığı bu toprakları görmenizi öneririm.

Özellikle: bölgenin, okullar-öğrenciler tarafından ziyaret edilmesi, milli duygunun yaratılması açısından önem kazanmaktadır.

Kütahya Altıntaş Zafer Anıtı

ZAFER ANITI

Çalköy bölgesinde; Zafer Tepede: “Zafer Anıtı” var. 1972 yılında yapılan anıt: 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Savaşını ve Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde olmasını sembolize ediyor. Anıtta: çatılmış silahlar var ve uzaktan: alev alev yanan meşale görüntüsü yaratılmıştır.

Kütahya Altıntaş Şehit Sancaktar-Meçhul Asker Anıtı

ŞEHİT SANCAKTAR-MEÇHUL ASKER-ANITI

Çalköy bölgesinde: Zafer Tepededir. Zafer tepe: kasaba merkezine 2 km. uzaklıktadır.
Anıtın temeli: 1924 tarihinde, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından atılmıştır. Mimar Hikmet ve Taşçı Kadri isimli sanatçılar tarafından yapılan anıt: 1927 yılında, törenle açılmıştır.

1964 yılına gelindiğinde ise, buraya yeni bir anıt yapılması için, eski anıt yıktırılmıştır. Günümüzde görülen anıt: 1979 yılında, yeniden yaptırılarak ziyarete açılmıştır.
Atatürk: ünlü sözü “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri “ cümlesini, burada söylemiştir.

Anıtın yapılması hakkında yine bir gerçek olay var. Şöyle ki: “Atatürk, 31 Ağustos 1922 günü, savaş alanını gezerken, düşman topçu mermisi tarafından açılan bir çukur içinde, toprağa tümüyle gömülmüş ve yalnızca kolu dışarıda olan bir sancaktar asker bulunduğunu görür.

Askerin tüm vücudu toprağa gömülü olmasına rağmen, toprak üstünde kalan kolu ile, sancağı sıkı sıkı tutmuştur. Atatürk, bu manzaradan çok etkilenir ve yapılacak anıt için “Şehit Sancaktar” isminin verilmesini uygun görür.

Kütahya Altıntaş Şehit Yüzbaşı Şekip Efendi Şehitliği

ŞEHİT YÜZBAŞI ŞEKİP EFENDİ ŞEHİTLİĞİ

Bu anıt ta, Zafertepeçalköy bölgesindedir.
Bu şehitlikte: yani Şekip Efendi Şehitliğinde: 29 Ağustos günü, düşmana karşı yapılan hücumda şehit olan: Harputlu Yzb. Şekip Efendi ve aynı alaydan birkaç erin cenazeleri bulunmaktadır.

ÇAL TEPESİ

İlçe merkezinin doğusundadır.
Burada, Romalılar dönemine ait olduğu düşünülen bir antik tiyatro kalıntısı ve harabe halinde yerleşim yeri kalıntıları görülmektedir.

ANTİK MERMER OCAKLARI

Bunların özellikle Roma döneminde kullanıldığı ve hemen yakınlardaki antik “Aizonai” şehrinin bütün mimari unsurlarının buradan elde edilen mermerlerle yapıldığı bilinmektedir. Evet, Altıntaş civarında, yer yer geniş arazilerde, günümüzde olduğu gibi, antik dönemde de bazı beyaz mermer ocakları vardı ve bu yöredekiler “Sao mermer ocakları” olarak anılıyorlardı.

Günümüzde, zaman zaman ve yer yer, Roma dönemi sanatçılarının yaparken yarım bıraktıkları, mermer işlemeli kaideler bulunmaktadır. Sao mermer ocakları: Afyonkarahisar yöresinde, diğer yörelere oranla daha düşük kalitedir ve bu nedenle, 2 ve 3’ncü yüzyıllar arasında, buradaki üretimin yavaşladığı ve hatta durduğu görülür.

Ancak, yukarıda da belirttiğim gibi, Çavdarhisar bölgesinde Aizonai antik şehrinin mermerleri buradan temin edilmiştir, çünkü bölgeye çok yakındır.

Kütahya Altıntaş Çakırsaz Hanı

ÇAKIRSAZ HANI

İlçe merkezine bağlı, Çakırsaz köyünde, Selçuklu dönemi yapısıdır. 13’ncü yüzyılda yapıldığı düşünülen tarihi yapı: define arayıcıları ve bakımsızlık nedeniyle, günümüzde çeşitli hasarlara uğramış olarak ulaşmıştır.

Özellikle, dış duvarları ve giriş kaidelerinde yıkılmalar ve tavanında çökmeler mevcuttur. Afyonkarahisar bölgesinden gelen ticaret kervan yolu: bölgedeki diğer hanları ve bu hanı takip ederek, Altıntaş köyünden geçer ve Eğreti hana ulaşır. Bu iki han arasındaki uzaklık: 20 km. dir.

Yapıya, doğu cephesindeki kemerli bir kapıdan girilir. Kapının alınlığı: altıgen taşların arasına yerleştirilen üçgen tuğlalar ile yapılmıştır. Yani, bir anlamda “petek” görüntüsü oluşturulmuştur. Han son olarak, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından, 2008 yılında onarılmıştır.

Kütahya tanıtımı.

 

Balıkesir Marmara

Balıkesir Marmara

Giderek kirlenen Marmara denizinde, denize girilebilecek nadir yerlerden biri, işte burasıdır. Ayrıca: diğer adalara göre, daha sakin, daha yeşil, daha büyüktür. Ama söylediğim gibi, sakin bir yer. Eğer eğlence isterseniz, Avşa adasına gidip dönebiliyorsunuz. Ayrıca, burada hala mermer çıkarılıyor olması da, değişik bir olay. Öyle ki, yüzlerce yıldır kazıla kazıla mermer bitmemiş, hatta mermer ocakları deniz seviyesinin altına inmiş, ancak mermer molozlarının denize dökülmesi başka bir rezalet.

Balıkesir Marmara

ULAŞIM

İlçe, bir ada olduğu için, sadece deniz ulaşımı söz konusudur. Marmara adasına: Tekirdağ, İstanbul ve Erdek’ten, gemi ve motorlarla ulaşım sağlanmaktadır. İstanbul-Marmara adası arasındaki uzaklık: 73 deniz milidir. Bu uzaklık: yaklaşık 2.5 saatte alınabilmektedir. Ancak: Denizcilik İşletmelerinin vapuru, bu yolu, yaklaşık 5 saatte alıyor.

Adanın Erdek merkeze uzaklığı ise: 22 deniz milidir. Erdek ve Tekirdağ’dan, Marmara adasına motorlarla ulaşım sağlanırken, İstanbul’dan: deniz otobüsü ve gemi ile ulaşım sağlanmaktadır.

Son olarak: Marmara adası, il bağlantısı olarak, Tekirdağ iline daha yakın. Ancak: Balıkesir iline bağlı.

Balıkesir Marmara

TARİHİ

Adadaki ilk yerleşim: antik çağdaki Miletoslular tarafından sağlanmıştır. MÖ.400 yılları civarında: Batı Anadolu ve Yunanistan’daki birçok şehir devleti birleşir ve ayaklanır. İyon ayaklanması denilen bu olay üzerine, Persler, bölgeye gelirler ve ayaklanan şehirlerle birlikte onlara destek olan yerleri de, yani Marmara Adasını da, yakıp-yıkarlar. Adada, sadece genç erkekler ve kızlar, sağ kalır. Çünkü, genç kızlar, Pers saraylarına cariye, genç erkekler ise, hadım edilerek, yine saraylara gönderilirler.

Daha sonra, 15.yüzyıldan sonra ise, Türkler tarafından yerleşimin günümüze kadar sürdürüldüğü görülür. Ada halkının çoğunluğunu oluşturan Rumlar ise, yüzyıllarca Türklerle birlikte yaşamış olmalarına rağmen, mübadele döneminde, karşı taraftan gelen Türkler ile yer değiştirmişlerdir. Adada, 36 kilise ve manastır bulunmaktadır. Bunların bazıları tamamen harap olmuş, bazılarının ise sadece kalıntıları günümüze kalmıştır.

Bölge: antik çağlardan bu yana, burada bulunan “mermer yatakları” ile anılmaktadır. Bu mermer yatakları, ülkeyi imar etmek isteyen Romalılar ve Bizanslılar tarafından, yoğun olarak kullanılmışlardır.

Osmanlı döneminde, bölgede yapılan birçok cami ve sarayın mermerleri, buradan sağlanmıştır.

Balıkesir Marmara

GENEL

Marmara adaları: Kapıdağ yarımadası ile Şarköy arasındaki, sığ deniz alanında bulunmaktadırlar. Marmara denizindeki bu adaların en büyüğü: Marmara adasıdır. Ülke geneli düşünülürse, Gökçeada’dan sonra, ülkemizin en büyük adasıdır.

Adanın en büyük özelliği: zeytinlikleri, bağları ve yüksek kesimlerde bulunan çamlıkları ve makilerdir. Hemen yakınlarındaki Avşa adasında: eğlence doruğa çıkarken, Marmara adası, sakinlik düşleyenler için idealdir. Marmara adası: sakinlik ve mütevazilik sunar.

Marmara adasının ismi: mermer ve “Marmor”dan gelmektedir.  Adanın en yüksek yeri: Radar Tepesidir.

Ada: uzun süre, Erdek ilçesine bağlı bir bucak iken, 1987 yılından sonra, İlçe olmuştur. 4 köy ve 2 beldesi bulunmaktadır.

Adanın doğal yapısını oluşturan mermer: ilkçağlardan günümüze kadar, önemli bir ihraç ürünü olarak gündemde kalmıştır. Daha önce de söylediğim gibi, bu mermer ocaklarının tarihi: Roma dönemine kadar uzanmaktadır. Yani, yörede 2000 yıla yakın zamandır mermer çıkarılmaktadır. Adalar tamamen Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Evet, mermer yanında, Marmara adasının ekonomik getirisi: sofralık zeytin üretiminden de sağlanmaktadır. Balıkçılık ise, bir diğer geçim kaynağıdır.

NE YENİR. NE İÇİLİR

Burada yenebilecek başlıca lezzet: deniz ürünleri yani balık. Ama, tam anlamıyla, taze balık yiyebilirsiniz. Ama, yine de, buranın eski ortamını bilenler, günümüzde,  denizin kuruduğunu ve eski balığın kalmadığını söylüyorlar.

NE SATIN ALINIR

Marmara beldesinden: sofralık zeytin satın alabilirsiniz.

Balıkesir Marmara

GEZİLECEK YERLER

ÇINARLI KÖYÜ

Tarihi eser niteliğindeki çınarlarıyla öne çıkmaktadır. Ayrıca, balıkçılık yapılmaktadır. Turizm, bu köyde çok canlıdır. Köyde: otel ve motellerin yanında, çok sayıda pansiyon bulunuyor.

ASMALI KÖYÜ

Marmara merkeze, 15 km. uzaklıktadır. Köy sakinleri: genellikle, Sürmeneliler ve Bulgaristan göçmenleridir. Yat turizmine elverişlidir. Ayrıca: zeytincilik ve balıkçılık yapılmaktadır. Burada, eski ahşap Rum evlerini görebilirsiniz. Rumlardan kalan bu ahşap evler, koruma altındadır. Bunlardan bazıları ise, pansiyon olarak kiraya verilmektedir.

SARAYLAR KÖYÜ

Burası, mermer ocaklarının bulunduğu bir yer. Mermer ocaklarının bulunduğu yamaçlara baktığınızda, buralar köstebek yuvası gibi, tamamen delik-deşik edilmiş.

Burada: MS.2. ve 3.yüzyıllarda mermer çıkarıldığı, yani Romalılar döneminden bu yana mermer bulunduğu biliniyor. Yani: iki bin yıla yakın zamandır, burada mermer üretimi yapılıyor ve çıkarılan mermerler, dünyaca ün kazanmıştır. Burada: çıkarılan mermerlerin nakledilmesi için, büyük bir liman bulunuyor. Elde edilen çok kaliteli mermerler, hala ülke dışına ihraç ediliyor.

Ayrıca: bir açık hava müzesi bulunuyor. Bu açık hava müzesinde: adada yapılan kazılarda ortaya çıkarılan: lahit, mezar stelleri ve mermer parçaları sergileniyor.

Ayrıca: 1912 yılında yapılan “Mermer Fabrikası”, günümüzde tarihi değer olarak korunmaktadır.

GÜNDOĞDU KÖYÜ

Marmara merkeze, 5 km. uzaklıktadır. Bu köyde de, konaklamak için pansiyonlar bulunuyor. Yeşil doğallık, köyde hala ön planda.

Balıkesir Marmara Manastır Koyu

MANASTIR KOYU

Marmara adasının en güzel plajı buradadır. Ada merkezindeki meydandan buraya motorlar kalkıyor. Koydaki, deniz berrak, plajdaki kumu ise, ince kum değil. Nispeten çakıllı. Burada: rüzgar uygun yönden estiğinde, deniz anaları da bulunuyor.

Erdek tanıtım yazısı.

Bandırma tanıtım yazısı.

Balıkesir tanıtım yazısı.