İtalyanca konuşulan İsviçre kantonu Ticino’nun en büyük şehridir. Nüfusu yaklaşık 60 bindir. Şehrin başlıca geçim kaynakları: turizm, uluslar arası finans, çikolata, sigara, ipek ve makine imalatı dahil bazı sanayi kollarıdır. Şehir nüfusunun çoğunluğu İtalyanca konuşur ve Roma Katoliğidir.
Yazılı kaynaklarda, şehir ismi ilk olarak MS 6’ncı yüzyılda geçer. 1499 yılında şehir Fransızlar tarafından işgal edilir ve 1512 yılında İsviçre tarafından geri alınır. 1798-1803 yılları arasında Helvetic Cumhuriyetinin Lugano kantonunun merkezi olur. Ardından yeni kurulan Ticino kantonuna geçer. 1888 yılında piskoposluk merkezi olur. İtalyanca konuşan İsviçre üzerinden yargı yetkisine sahiptir. 1848-1866 yılları arasında Lombardiya’dan Avusturyalıları sınır dışı etme mücadelesi sırasında, Lugano, İtalyan milliyetçi lideri Giuseppe Mazzini’nin merkezi olur.
Göl kıyısındaki Gandria ve Morcote denen bazı köylere yüzlerce yıldır araba ile ulaşılmaz, sadece göl üzerinden teknelerle ulaşılır. Burada göl kıyısında özellikle ilginç ağaçlar dikkatimi çekti. Sanırım siz de burayı ziyaret ederseniz, bu ilginç ağaçları hayretle izleyeceksiniz, çünkü bu tür ağaçları başka bir yerde görmedim. Şehir, pahalı bir yaşam standardı sunuyor. İnsanlar, burayı fantezi butikler, yürüyüş, göle girme ve birçok palmiye ağaçları ve bahçelerde çiçekler arasında güzel zaman geçirmek için tercih ediyorlar. Şehrin manzarası heyecan vericidir.
Şehir merkezini rahatlıkla yürüyerek gezebilirsiniz.
San Salvatore ve Monte Bre feribot istasyonları, şehir merkezine 20 dakika uzaklıktadır.
LUGANO GÖLÜ
Ceresio gölü olarak da isimlendirilir. Bu isim: MS 590 yılında Gregory of Tours tarafından verildi. Bu kelimenin “kiraz” dan türetildiği ve bir zamanlar burada çok fazla kiraz ağacının bulunduğu biliniyor.
Como gölüne çok yakındır.
Como ve Milano arasında, Alp trafiğinin kontrolü için 1218-1225 yılları arasında yapılan savaş bu bölgede olmuştur. Yani, gölün bulunduğu yer stratejiktir.
İtalya ve İsviçre sınırındaki bir buzul gölüdür. Göl: İtalya ve İsviçre arasında paylaşılır. Ama büyük bölümü: İsviçre’dedir. Gölün % 67 si İsviçre ve kalanı İtalya tarafındadır. Gölün kuzeydoğu ve güneybatı bölümleri, İtalya Lombardiya bölgesindedir.
Zaten Lugano şehrinde cadde plakaları bir “Strasse” olur bir “Via” olur ve meydan isimleri bazen Piazza ve bazen Platz olur.
Göl kıyısındaki şehirler: Lugano, Melide, Campione d’İtalia, Ponte Teresa dır.
Çevresi dağlarla çevrili ve mükemmel manzarası olan güzel bir göldür. Alplerin eteğine doğru uzanan bir masal diyarı gibidir.
Gölün uzunluğu 35 km dir. Genişliği, en geniş yeri 3 km dir. Ortalama derinlik 135 metre, maksimum derinlik ise 290 metredir. Göl çok sayıda küçük dağ akıntısı ile beslenir ve kısa Tresa nehri tarafından Maggiore gölüne boşaltılır.
GEZİLECEK YERLER
Meleklerin Meryem’i kilisesi
Burası, göl manzarası eşliğinde kurulu bulunan, Meleklerin Meryemi kilisesidir. Bu kilise: muhteşem fresklerle süslenmiştir. En ünlü fresk dizisi: 16.yüzyıl başlarında, ünlü sanatçı Leonardo da Vinci’nin öğrencisi Bernardino Luini tarafından yapılmış olan “İsa’nın Çilesi” dir. Bu sanatçının eserleri bir çoğu , Leonardo’ya atfedilmiştir.
City Park-Parco Civico Villa Ciani
En güzel İsviçre parklarından birisi olarak kabul edilir. Lugano şehrinin yeşil merkezi olan bu park alanı, turistlerin uğrak yeridir. Park alanı içindeki yollar: güzel çiçek yatakları, heykel ve çeşmelerle süslenmiş, bakımlı İngiliz tarzı çimlerle bezelidir. Park iki alana ayrılmıştır.
Villa Ciani’ye yakın olan ilk bölüm: göl kenarının ucundaki ana girişten başlar. Bu noktada, bahçenin özellikleri kısmen İtalyan, kısmen İngilizcedir. Geniş çiçek tarlaları, tüm dünyadan parlak yeşil çimler, ağaçlar ve çalılar görülür. Parkın ikinci alanı: rıhtımdan Cassarate nehrine kadar uzanır. Burada vahşi ve yerel bitkiler ve özellikle meşe, çınar ağaçları vardır. bunlar, Ticino bölgesinin ormanlık alanlarının tipik bitkileridir. Bu ağaçlık alanda, çocuk oyun alanı bulunur. Ciani park içinde, ayrıca Villa Ciani, Covention Merkezi “Palazzo dei Congressi”, rıhtım, Cantonal Doğal Tarih Müzesi ve Cantonal kütüphane vardır. Parkın merkezinde bulunan Villa Ciani, güzel sanatlar müzesini barındırır.
Şehrin manzarasını etkileyen bir de dağ var. San Salvatore dağı, yüksekliği: 912 metredir. Buraya: füniküllerle çıkılıyor.
Füniküler
Eski şehir: gezi yerleri ve parklarla sınırlanan Lugano gölünün üzerindedir. 1890 yılında buraya monte edilmiştir. Feniküler, eski şehri, yukarıdaki tren istasyonuna bağlar. Eğer buraya trenle gelirseniz, aşağı şehre ulaşmak için feniküler kullanmanız gerekiyor.
Grand Cafe al Porto
Burası şehirdeki en eski kafedir. 1803 yılında açılmıştır. 19’ncu yüzyılda, Giuseppe Mazzini ve diğer İtalyan vatanseverler, burada toplanıyorlar ve İtalya’yı birleştirmek için planlar yapıyorlarmış. Daha sonra, II. Dünya savaşı ertesinde, ABD İstihbarat subayı (daha sonra CIA Başkanı olmuştur) Allen Dules: burada Nazi ve İtalyan temsilcileriyle toplanmıştır. Daha sonraki yıllarda, ünlü yıldızlar (Clark Gable ve Sofia Loren) de buranın müşterisi olmuşlardır.
Piazza della Riforma
Burası Lugano şehrinin merkezidir. Yıl boyunca: Paskalya festivali, Jazz ve Blues konserleri, Sonbahar festivali ve Noel kutlamaları bu meydanda yapılır. Geçmişte bu meydanda çeşitli siyasi olaylar yaşanmıştır. 15 Şubat 1798 tarihinde, düşman Lugano partizanları tarafından şehirden itildi. 12’nci kanton Ticino’nun bağımsızlığı ilan edildi. 16 Şubat tarihinde Luganolular, Piazza Grande’de özgürlük ağacı diktiler. 1830 yılındaki Anayasa reformu sonucunda meydan günümüzdeki ismini aldı. Meydandaki dev sarı bina Belediye Binasıdır.
Eğer buraya turla giderseniz, büyük olasılıkla tur burada serbest zaman verecektir. Bu meydan hareketli bir yerdir, meydanda bir çanta mağazası var, uygun fiyatlı, özellikle bayanların orayı ziyaret etmesi önerilir. Ayrıca meydanın hemen yan tarafında büyük bir alışveriş merkezi daha doğrusu mağazası var. Ayrıca yine burada, Mac Donalts var, tuvaletini kullanabilirsiniz ve serbest zaman bitiminde, burası buluşma noktası olarak veriliyor.
Via Canova
Bu cadde, Belediye Binası yanından doğruca şehir parkına gider.
Museo Cantonale d’Arte
19 ve 20’nci yüzyıl sanat koleksiyonlarına ev sahipliği yapar. Giriş ücretlidir ve 8 İsviçre Frangıdır. Zaman zaman özel sergiler de açılır.
Piazza İndipendenza
San Rocco kilisesinin hemen ilerisinde bir park alanıdır. Burada bulunan dev başa benzer heykeller: Avrupa çapında meydanları süsleyen Polonyalı heykeltıraş Igor Mitoraj eseridir. Parkın sağ tarafından büyük bir kumarhane binası görülüyor.
Lugano Katedrali
Burada, 1078 yılında bir kilise kurulmuş olup, 1888 yılında katedral olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yapı: 1905-1910 yılları arasında, kapsamlı bir yenileme faaliyeti görmüştür. Yapının ana cephesi: beyaz taştan yapılmıştır.
Göl kıyısı
İleride, göl kıyısındaki araç trafiğinin yasaklanması düşünülüyormuş. Sanırım bu uygulama, göl kıyısının daha da popüler olmasını sağlar. Göl kıyısındaki bu cadde: Haziran-Ağustos aylarında, saat 20.30’dan sonra ve konserler ile etkinlikler düzenlendiğinde trafiğe kapatılıyor.
Göl kıyısında bolca dut ağacı göreceksiniz. Çünkü burada ipekçilik çok meşhur ve doğal olarak dut ağaçları da bolca görülür.
Gölün karşı kıyısında: kum renkli ve gece ışıklandırılan bir bina görülüyor. Burası: Mussolini tarafından verilen özel yasal ayrıcalıklar sonucu kurulan, Avrupa’nın en büyük kumarhanesi “Casino di Campione” dir. Burası: her yönden İsviçre ile çevrili olan İtalya’nın küçük bir bölgesi olan Campione d’İtalia’ya hakimdir. Ancak bu kumarhanenin ilginçtir ki sahipleri İsviçre frangı kullanır, İsviçre telefon numaraları ve plakaları kullanırlar ve İsviçre’ye vergi öderler. Ancak İtalyan pasaportu taşırlar.
Via Nassa
Lugano şehrinin ana alışveriş caddelerinden birisidir. 270 metre uzunluktadır. Cadde üzerinde tipik butikler ve mücevher mağazaları görülür. Sağ yanda Coop mağazasından çikolata satın alabilirsiniz. Malum bu mağaza bir süpermarkettin ve fiyatlar nispeten uygundur. Buranın üst katında kafeterya var, burada yemek yiyebilirsiniz.
Chiesa Santa Maria Angioli kilisesi
Bu göl kenarı kilisesi, 1499 yılından kalma bir manastırın parçasıdır. Kilisenin içinde, şehrin en iyi fireskoları görülebilir.
Ticino bölgesinin ve İsviçre’nin en iyi Rönesans fireskosu, kilise içinde nefi sunak bölümünden ayıran duvar üzerinde bulunan “İsa’nın Tutkusu ve Çarmıha Gerilmesi” sahnesidir. Bu eser: 1529 yılında Milano Bernardino Luini tarafından boyanmıştır. Kendisi “Kuzeyin Raphael” i olarak isimlendirilir. Eser: sembolizmle doludur. Örneğin: haçın tabanında, Adem’in kafatası ve kaburgasına (Havva’nın yaratıldığı yerden) dikkat edin. İbadet edenler bunu gördüler ve Adem ile Havva’nın ilk günahı olmaksızın hayat sürseydi, fireskonun geri kalanındaki korkunç eylemin hiçbirine gerek kalmazdı. Sanatçı Luini, 10 yıl boyunca bu firesko üzerinde çalışarak, boyalarını her geçen gün, bir bölüm olarak, ıslak sıvalı ince tabakalar üzerinde uyguladı.
Son bir not: buradaki fireskoları yapan Bernardino Luini, İtalyan olduğu için, buraya İtalyanlar da sahip çıkıyorlar.
Devasa fireskoya bakarken, sol tarafa bakınız. Burası, keşiş yemekhanesinin duvarından alınıp tuval üzerine konulan Luini’nin “Son Akşam Yemeği” tablosudur.
Giardino Belvedere
Bu keyifli küçük park, açık hava modern sanat müzesidir. Binanın karşısındaki bina, bir zamanlar bir manastırdı ve daha sonra Grand Otel olmuştur. Burası gölün, göle bakan ilk otelidir.
Lugano Üniversitesi
Bir kamu üniversitesidir. 1996 yılında kurulmuştur. Dört fakültesi bulunmaktadır. Üniversitede öğrenim gören öğrenci profili: 2157 öğrencinin, yarısı civarı: İsviçre ve kalanları, özellikle İtalya’dan olmak üzere, diğer ülkelerdendir.
Lugano gölünde tekne turu
Gölün sularında ilk gemi dolaşımı yapan kişi, 1848 yılında Ticino’dur.
Günümüzde, Lugano gölünde: köyden köye giden basit yolculukların yanı sıra, daha bir dizi ayrıntılı turlar da yapılır. Bu turlar: öğle yemeği, muhteşem tur, İtalya’ya alışveriş gezisi ve akşam yemeği gezisi olarak sıralanır. En iyi tekne turu: gölde yapılacak 1 saatlik döngü gezisidir. Bu gezi, gölün bir ucundaki birkaç ıssız lokanta ve yerde durur ve sonra Gandria’yı (burası romantik manzaralı restoranları olan huzurlu küçük bir balıkçı kasabasıdır.) ziyaret edilir ve sonra Lugano’ya geri dönülür. Tekne sadece göl kıyısında İsviçre sınırları içindeki yerlerde dolaşır. Bazen saat yönünde, bazen saat yönü tersinde gezinti yapılır.
Ücret: gidiş-dönüş yolculuk 27 İsviçre frangıdır. Her hangi bir noktada inebilir, çevreyi gezebilir ve bir sonraki tekneye binebilirsiniz. Ama bunun için tekne sefer tarifesini iyi incelemek gerekir.
Gandria
İlginç ve popüler bir yerdir. İtalyan sınırından önceki son İsviçre köyüdür. Birçok ev, birkaç romantik otel ve birkaç restoran, gölün üstünde asılı gibi dururlar. Merkezde iyi korunmuş bina cepheleri göl sularına yansır. Ticino’nun en güzel göl kenarı kasabalarından biridir. Sık hizalanın binalara merdivenler ve ara yollarla ulaşılır. Evlerin bazıları: 16 ve 17’nci yüzyıllara dayanır ve freskler ve alçı süslemelerle bezelidir.
Nucleo tarihsel koruma merkezi, dünyanın birçok yerinden, bu küçük köye ziyaretçi çekiyor. Nucleo: MÖ.800 yıllarından, Keltler’den, günümüze: gizemli işaretler, büyük bir taş bulunuyor. Gandria dağının hemen dibindedir.
Feribot iskelesinin hemen üstünde, son derece romantik bir ortamda Miralago Gandria restoranda uygun fiyatlı yeme yiyebilirsiniz.
Gandria’dan yürüyerek veya otobüsle Lugano merkeze dönebilirsiniz. Yürümek isterseniz, Gandria’nın restore edilmiş, zeytin bahçeleri arasında yürüyerek Lugano merkeze 45 dakikada ulaşabilirsiniz. Çok dilli tabelalar, zeytin yetiştiriciliğini anlatır. Tekne ve otobüsü kaçırırsanız, buradan bineceğiniz taksi, Lugano merkeze yaklaşık 40-50 İsviçre Frangı ücret ister.
Gölün en uzak tarafındaki duraklar: Cantine di Gandria ve Museo Doğanale’dir. Cantine di Ganria’nın geleneksel trattoriası ve şarabı ünlüdür. Cantine di Gandria’nın durağında inerseniz, yürüyerek 5 dakika uzaklıktaki Museo Doganale’ye ulaşırsınız. Burada İtalyan sınırında bazı sergiler görünür. Tekneler burada dönüşümlü olarak dururlar.
Morcote
Göl ve dağlar arasında, kiliseleri, şapelleriyle küçük bir cennet gibi parkıyla 2016 yılında “En güzel İsviçre şehri” unvanını kazanmıştır. Göl kıyısında, Ceresio incisi olarak da adlandırılan bu güzel kasaba: bir balıkçı köyü idi. Aynı zamanda: ülkelerinden uzakta yeteneklerini bulan sanatkarlara ev sahipliği yapıyordu. Buraya yolunuz düşerse: göl kenarında yürüyüş yapın, sıva kaplı bir cepheye sahip olan Palazzo Paleari (Paleari Sarayı) ve eşi benzeri bulunmayan pencereleri koruyan Torre del Capitano (Kaptan Kulesi) gibi asil evlerinin yanında basit mimari tarzları keşfedin. Merkezi ve dar sokakları geçtikten sonra, uzun bir merdivenle (yaklaşık 400 basamak) Santa Maria del Sasso kutsal bölgesine doğru çıkabilirsiniz. Yol boyunca, güzel bir çeşme, birkaç şapel ve son derece eşsiz fresk ile Saint Antonio Abate’ye adanmış bir dini yapı göreceksiniz. Komşu sekizgen şapel ve anıtsal mezarlık tarafından, Santa Maria del Sasso kilisesinin oluşturduğu kompleks, güzel bir manzaraya sahiptir. Kilisenin içinde: farklı dönemlerden kalma freskleri, güzel kubbeyi ve 1600’lü yıllardan kalma organı görebilirsiniz.
Alpose Çikolata Fabrikası
Lugano yakınlarındaki Caslano kasabasındadır. Alpose, İsviçre’nin daha küçük ve daha az tanınmış bir çikolata üreticisidir. Ancak fabrika, ziyaretçilere açıktır. Fabrikanın yanındaki mütevazi müzede, çikolatanın yapım sürecini anlatan 15 dakikalık film izlenebiliyor. Ayrıca, yine burada bulunan dükkanda, düşük fiyattan taze çikolata satın almak mümkündür.
LUGANO GÖLÜ ÇEVRESİNDEKİ İTALYAN YERLEŞİMLERİ
Bısuschio
Lugano ve Varesa gölü arasında kalan bu köyde: yüzlerce yıldır sahip olduğu bir ailenin yaşadığı İtalyan görkemli bir ev olan Villa Cicogna Mozzoni’ye ait ev görülebilir. Burası aynı zamanda: Rönesans döneminin en iyi korunmuş birkaç yapısından biridir.
Sacro Monte
Bölgenin en çok turist çeken yerlerinden biri olan “The Sacro Manto” ya da “Holy Mountain”: 14 Rosary’nin Gizemlerini temsil eden heykeller bulunan, çakıl taş döşeli geniş bir dağ yolunun bulunduğu barok şapel vardır.
Varese
Burası: yemyeşil yapısı ile zengin aileler için Milano şehrinin Versailles ya da Windsor’dur. Burada: İtalya’da çağdaş sanatın en iyi koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapan, 18’nci yüzyıl yapımı “Villa Panza” ve bazı çarpıcı villalar bulunur. Villa Panza’nın sahibi: Count Giseppe Panza di Biumo: 1960’lı yılların başından itibaren ABD minimalist sanat eserlerini toplamaya başladı ve 1996 yılında villanın bir bölümünü ve koleksiyonun bir parçasını: İtalya’nın Fondo Per L’Ambiente İtaliano’ya miras bıraktı.
Melide
Güneyde bulunan bu kasabanın özelliği: 100’den fazla ulusal anıtın küçültülmüş örneklerinin bulunduğu “Swissminiatur” bulunmasıdır. Burası; 1959 yılından bu yana, pek çok ziyaretçi tarafından gezilmiştir. Muhteşem güzel bir yer. Trenlere biniliyor. Trenler, tüneller ve dağ eteklerinde ilerliyor ve bu ilerleyiş esnasında, muhteşem bir gösteri sunuluyor.