İngiltere Londra Smıthfıeld;
City surlarının kuzey yakası tarih boyunca City’nin resmiyetine dayanamayanlar ya da şehirde istenmeyenler için bir sığınak olmuştur. Bunları 17.yüzyıldaki Huguenotlar: sonraki yüzyıllarda Avrupa’dan, daha sonra da Bengal’den gelen göçmenler oluşturmuştur.
Bu topluluklar atölyeler ve fabrikalar kurmuş, beraberlerinde etnik restoranları ve ibadethanelerini de getirmişlerdir.
Spitalfield, adını St Mary Spital’ın Ortaçağ manastırından alır. Middlesex Street’de giysi tezgahları kurulduğu için 16. yüzyılda Petticoat Lane (Lüpon Sokağı) olarak anılırmış.
Burası hala doğuda Bengal yiyecek dükkanlarıyla dolu Brick Lane’e uzanan kalabalık bir sokak pazarıdır. Smithfield ise Londra’nın et pazarıdır. Hemen yakınlardı yerleşim bölgesi ve sanat merkezi olan Barbican bulunur.
GEZİLECEK YERLER
SMİTHFİELD MARKET
İngiltere Londra Smıthfıeld;
Charterhouse Street.EC1 adresindedir.
Smithfield bir meydandır ve Farrington City’nin kuzeyinde bulunur. Bölgenin en büyük özelliği uzunca bir geçmişi olan “et pazarı” dır.
Bu Pazar: Londra merkezinde geçmişten günümüze kalan tek toptan Pazar yeridir. Londra şehir merkezinde, listelenerek koruma altına alınmış üç binadan biridir. Buranın 800 yıllık bir hayvan pazarı geçmişi vardır.
Bu pazarda 12. yüzyıldan bu yana canlı hayvan alım satımı yapılıyormuş, ama pazarın ilk resmi beratı 1400 yılından kalmadır.
1648 yılında ise, ilk kez sığır pazarı olarak kurulmuş ve 19.yüzyılın ortasına kadar da bu amaçlar kullanılmıştır.
Bugün, kesilmiş et ve tavuk pazarı olarak varlığını sürdüren Pazar, eskiden şehir surlarının dışında kalan Smithfield’da bulunuyordu.
Buranın kanlı bir geçmişi vardır çünkü burada birçok halka açık idam töreni yapılmıştır. Birçok siyasi mahkum, dini reformcu, muhalif ve İskoç yurtsever ve önemli tarihi şahsiyet ki bunlar arasında köylü isyanı liderlerinden William Wallace ve Wat Tyler sayılabilir, burada idam edilmişlerdir.
Pazar 1850’lerden sonra Charterhouse Street’deki yerine taşınmıştır.
Adı London Central Meat Market olarak değiştirilmiş olmasına karşın hala eski adıyla bilinir. Eski binalar Victoria dönemi mimarı Horaca Jones’un eseridir. Ama 20.yüzyılda bazı eklemeler yapılmıştır.
Özellikle 1990’ların sonlarından itibaren, burada yeni birçok pub ve kulüp açılmıştır. Özellikle: birçok işçi tarafından buradaki mekanlar gece hayatının öncüleri olarak kullanılmaktadır. Bölgedeki bazı publar sabahın erken saatlerinde kahvaltı servisi verirler. Et pazarının merkezin dışına taşınması gündemdedir.
ST BOTOLPH ALDERSGATE
İngiltere Londra Smıthfıeld;
Aldensgate Street EC1 adresindedir.
Burada ilk kilise, 1108 yılında yapılmış, 1418 yılında genişletilmiş ve bir sonraki yüzyılda yeniden yapılmış ve 1739 yılında güvensizlik nedeniyle yıkılmıştır.
Evet, günümüzdeki mevcut bina ise, 1744 yılından kalmadır. 19.yüzyılın sonlarında ise, kilisenin içi: mimar JF Bentley tarafından yenilenmiştir.
O; oyma tavan yaptı ve dekoratif alçı ilaveler ile yan bölümler, korkuluk ve cephe güzelleşti, mevcut oturma sıralarını değiştirdi.
1941 yılında şehir Alman bombardımanı ile etkilenirken, buradaki eserler bombardımanı hasarsız atlattı. 1941 yılında bir bomba, çatıyı delerek içeriye düşmesine rağmen patlamadı.
Kilisenin 18.yüzyılın sonunda tamamlanan George dönemi dış cephesi, iç mekanında öne çıkan alçı bezekli tavan dekorasyonu, zengin oymalarıyla kahverengi ahşaptan yapılmış org mahfazası ve palmiye oyması üzerinde duran meşe vaiz kürsüsü gibi ilgi çekici detayları gözlerden gizler.
Şimşirden yapılma orijinal sıralar, kilisenin içinde değil galerilerde korunmuştur. Buradaki anıtların bir kısmı daha önce burada bulunan bir 14.yüzyıl kilisesinden kalmadır.
Son bir not: 1976 yılında lezbiyen ve gay Hıristiyanlar, diğer kiliselerden dışlanmış kişiler için: burası güvenli bir dini yer olarak önem kazandı. Temmuz 2005 tarihinde, kilisede tüp patlaması sonucu 7 kişi hayatını kaybetti.
CHARTER HOUSE
İngiltere Londra Smıthfıeld;
Chasterhouse Square.EC1 adresindedir.
Tudor tarzı geçit evi: meydanın kuzey tarafındadır ve VIII Henry döneminde kapatılan Chartreuse manastırının bir zamanlar bulunduğu yere geçişi sağlar. Hatta: ortaçağ döneminde burada büyük bir veba çukuru bulunduğu söyleniyor.
Yapılan arkeolojik çalışmalara göre: 1348 yılındaki veba salgınında ölen 50 bin kişinin buradaki mezarlığa gömüldüğü anlaşılmıştır.
Charterhouse Sutton Hastanesinin üzerinde bulunduğu bu site: veba kurbanları için bir mezar yapılmak üzere, 14.yüzyılda satın alınmıştır. 1371 yılında: Sir Walter de Manny tarafından buraya bir manastır kurulmuştur.
1535 yılında, manastırdaki keşişler: Kral Henry VII Yasasına uymayı kabul etmediler, bazıları idam edildi ve manastır 1537 yılında dağıtıldı.
Yapı: Norfolk Dükü’ne satıldı. 1558 yılında Elizabeth, Westminster Abbey’de taç giyme töreni öncesinde, buraya uğradı.
1611 yılında ise: yapı Thomas Howard’a satıldı. Kendisi: erkek çocukları eğitmek ve yaşlı erkeklerin bakımını sağlamak için kurulan bir hayırsever vakfa sahipti ve servetini bu vakıf için kullanıyordu.
Yapı, bu dönemde genişletildi ve vakfa bağlı olarak bir erkek vaiz okulu ve beyler ve emekliler için bir imarethane kuruldu. Buranın “charterhouse” ismi, vaiz okulundan gelmektedir. Ama asıl önemli olan, bu vaiz okulunda okumuş ünlülerdir.
Bunlar arasında: John Wesley, yazar William Thackeray ve izcilerin kurucusu Robert Baden Powel sayılabilir.
Hala: paralı ve yatılı olarak hizmet veren vaiz okulu, 1872 yılında Surrey bölgesindeki Godalming’e taşınmıştır. Okulun eski yerinde ise; 1933 yılından sonra: St Batrholomew Hastanesi Tıp Koleji oldu ve şimdi Barts ve Tıp ve Diş Hekimliği Okulu olarak, Londra Queen Mary Üniversitesi tarafından işgal edildi.
Şapel ve revakların bir kısmı, bugüne kadar ayakta kalabilmiştir. Charterhouse bugün yardım kuruluşlarının desteklediği 40’ı geçkin yoksul barındırmaktadır.
CLOTH FAİR
İngiltere Londra Smıthfıeld;
Bu sevimli ve 150 metre uzunluğundaki sokak, adını, Ortaçağ ve Elizabeth döneminde 1855 yılına kadar her yıl Smithfield’da düzenlenen giysi ve kumaş panayırı Bartholomew Fair’den almıştır.
No.41 ve No.42’deki 17.yüzyıldan kalma iki katlı evler çok hoştur. Bunların giriş katları günümüzde modernize edilmiş olmasına karşın, cumbalı pencereleri dikkate değerdir. Bu evler, günümüzde otel olarak kullanılmaktadır.
1984 yılında ölen şair John Betjeman hayatının büyük bir kısmını 43.numaralı yerde geçirmiştir. Bu ev, günümüzde onun adını taşıyan bir şarap barına dönüştürülmüştür.
ST BARTHOLOMEW-THE-GREAT
İngiltere Londra Smıthfıeld;
Kilise, West Smithfield EC1 adresindedir.
Şehrin en eski kiliselerinden biri olan bu yapı, 1123 yılında, mezarı içeride yer alan keşiş Rahere tarafından “Augustinerinen tarikatı” için kurulmuş ve 1143 yılından bu yana sürekli kullanılır olmuştur.
1230 yılında transepts ve büyük nef eklenmiştir. (Transepts bugüne kadar ayakta gelebilmiştir ancak nefin çoğu, 16. yüzyılda kaybolmuştur)
13.yüzyıl tarihli kemer, VIII Henry’nin manastırı kapatması ve binanın nefinin yıkılmasına kadar kilisenin giriş kapısı olarak kullanılmıştır.
Bugün kemer West Smithfield’dan mezarlığa kadar uzanır. Dağılmasının ardından, burası yerel bir bucak kilisesine dönüştürülmüştür.
Kilise: 1860 yılında ve ikincisi 1886 yılında Victoria döneminde olmak üzere iki kere restore edildi.
Günümüzde: Smithfield alanı içinde: St Bartholomew Hastanesi, Smithfield Market, birçok restoran, bar ve pub bulunmaktadır.
Alanın tam merkezinde ise: bu kilise vardır. Bu tarihi kilise: 1666 Büyük Yangını ve Dünya savaşındaki bombalamalardan zarar görmeden atlatmıştır.
Bu yüzden: kilise, günümüzde harika mimarisiyle ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Öte yandan: kilise, birçok film çekiminde ve televizyon programında da kullanılıştır. (The Other Boleyn Girl, The Golden Age Elizabeth gibi)
BARBİCAN
İngiltere Londra Smıthfıeld;
Silk Street adresindedir. Burası Avrupa’nın en büyük sanat merkezidir.
1960’ların şehir planlamasının kararlı bir örneği olan konut, ticaret ve sanat kompleksi, II. Dünya Savaşı sırasında bombalarla yıkılan bir alana 1962 yılında yapılmaya başlanmış ve 20 yıl kadar tamamlanarak 3 Mart 1982 tarihinde Queen Elizabeth II tarafından açılmıştır.
Yüksek katlı apartmanlar, bir süs havuzu ve çeşmeleri de içine alan sanat kompleksi Barbican Centre’ın çevresini sarar. Bu yüzden çok sayıda girişi vardır. Bu çok katlı apartmanlar içinde bulunan “zigurat” denilen beton yapı: Londra’nın en çirkin binası seçilmiştir.
Eski şehir duvarı burada köşe oluşturur ve duvarın kalıntıları hala görülebilir. (Özellikle Museum of Londan’dan)
Barbican sözlüğü bir kapı üzerindeki savunma yapısı anlamına gelir.
Dış dünyaya kapalı, kendine yeten bir kompleks tasarlarken, mimarlar belki de buradan yola çıkmış olabilirler.
Karanlık girişler ve yükseltilmiş yaya yolları ziyaretçileri City’nin işlek kalabalığından hemen uzaklaştırır, ancak tabelalara ve sarı çizgilerle belirtilmiş yürüyüş rotalarına karşın, komplekste yön bulmak kolay değildir.
Barbican Centre’da iki tiyatro ve bir konser salonunun yanı sıra, iki sinema, iki galeri, çocuklara yönelik ve müzik konulu bölümleri olan mükemmel bir kütüphane ve limonluk da vardır. Guildhal School of Music& Drama da buradadır.
Londra Senfoni Orkestrası ve BBC Senfoni Orkestrası, Barbican Merkez Konser salonunda gösteri düzenlemektedirler.
ST GİLES CRİPPLEGATE
İngiltere Londra Smıthfıeld;
Fore Street adresindedir. Bu yapı: Londra şehrinde kalan birkaç ortaçağ kilisesinden biridir ve modern Barbican bölgesinin tam merkezinde bulunur.
Bu bölgede 1000 yıldır bir kilise bulunduğu tahmin edilmektedir. Peki St Giles kimdir?
Kendisi MS.7.yüzyılda Güney Fransa’da yaşamış bir keşiştir ve onun bayram günü 1 EYLÜL günüdür.
Giles’in: sakatlar, dilenciler ve demircilerin koruyucu azizi olduğu söyleniyor. Hatta: Ortaçağ döneminde, Batı Avrupa’da en saygın aziz olarak biliniyor.
Yapımı 1550 yılında tamamlanan kilise, 1666 Büyük Yangınından kurtulabilmişse de, II. Dünya Savaşı’nda atılan bir bombayla kulesi dışında yerle bir olmuştur. Taş kule 1682 yılında ilave edilmiştir.
1950’lerde Barbican sakinleri tarafından kullanılması için yenilenen kilise, keskin modernliğiyle öne çıkan Barbican ile tam bir zıtlık oluşturur. Kilise, İngiltere’deki iki orga sahip az sayıdaki kiliseden birisidir.
Oliver Cromwell, Elizabeth Bourchier ile 1620 yılında burada evlenmiş, şair John Milton 1674 yılında kiliseye gömülmüştür. Kilisenin güney tarafında Roma ve Ortaçağ dönemlerinden iyi korunmuş şehir surları görülebilir.
Kilise son olarak 1966 yılında restore edilmiştir. Burayı ziyaret ederseniz, özellikle 19.yüzyıl yapımı doğu penceresini mutlaka görmenizi öneririm.
WHİTBREAD’S BREWERY
İngiltere Londra Smıthfıeld;
Samuel Whitbread 1736 yılında 16 yaşında Bedford’da çırak olarak başladığı bira üretimine, 1796 yılındaki ölümüne kadar devam etmiş ve 1750 yılında satın aldığı Chiswell Street’deki bira fabrikasında yıllarca bira üretmiştir.
1780 yılında burası dünyanın en büyük bira fabrikası olarak önem kazanmıştır. Firma: Samuel Whitbread’ın ölümünden sonra oğluna geçmiştir. 1961-1970 yılları arasındaki dönemde ise, şirket, İngiltere’nin en büyük üçüncü bira fabrikası olarak görülür.
1976 yılında kapanan fabrika, özel günler için kiralanan salonlara dönüştürülmüştür ve halka açık değildir. Bugün kokteyllerin verildiği Porter Tun salonu, 18 metrelik genişliğiyle, Avrupa’nın en büyük kereste destekli tavanına sahiptir.
Bu caddede yer alan 18.yüzyıl binaları, dönemlerini yansıtan iyi örneklerdir ve dış cepheleri görülmeye değerdir. Binalardan birinde bulunan plakada, birahanenin 1787 yılında III. George ve Kraliçe Charlotte tarafından ziyaret edildiği belirtilir.
Whitbread, günümüzde İngiltere’nin en başarılı 100 şirketinden birisidir.
BUNHİLL FİELDS
Bu alan 1665 yılındaki büyük veba salgınından sonra tuğla duvar ve kapılarla çevrili bir mezarlık şeklinde planlanmıştır.
Yirmi yıl sonra, ibadetlerinde İngiltere Kilisesinin onayladığı dua kitabına uymayanların (Nonconformistler) kilise mezarlıklarına gömülmeleri yasaklandığından, bu kişilerin son yolculuklarına uğurlanacakları yer olarak belirlendi.
Mezarlık, City’nin bitiminde kalır ve büyük çınarların gölgelediği güzel bir alandır. Defin alanı: Quaker Bahçeleri olarak bilinir.
Daniel Defoe, John Bunyan ve William Blake gibi ünlü yazarlara adanmış anıtların yanı sıra, Cromwell ailesinin üyelerine ait mezarlar da burada görülebilir. Buraya son defin işlemi: 1854 tarihinde yapılmıştır. Bu tarihe kadar yaklaşık 120.000 defin yapıldığı söyleniyor.
John Milton ünlü epik şiiri “Kayıp Cennet” i mezarlığın batısında bulunan “Bunhill Row” da yaşarken yazmıştır.
WESLEY’S CHAPEL-LEYSİAN MİSSİON
Metodist kilisesinin kurucusu John Wesley şapelin temel taşını 1778 yılında koymuştur. Yapı: mimar George Dance tarafından tasarlanmıştır. Yapıldığı dönemde: Chapel, Londra şehrinde bir üs olmuştur. Londra şehrinde, keşfedilmeyen bekleyen bir mimari harikadır.
Bu arada: “Methodist” likle ilgili birkaç cümle söylemek istiyorum. Bu mezhep, İngiltere kilisesi içinde bir yenilenme hareketi başlattı.
Bu mezhebin başındaki John ve Charles Wesley: bir Anglikan rahibin oğulları olarak Oxford Üniversitesinde okudular ve dini hayatlarında çok gayretli faaliyetlerde bulundular.
Wesley 1791 yılındaki ölümüne kadar burada vaaz vermiş ve ölünce şapelin arkasına gömülmüştür. Şapelin hemen yanındaki evinde, Wesley’in kitapları ve mobilyaları gibi kişisel eşyalarından bazıları sergilenir.
1891 yılında Wesley’in ölümünün 100. yılı anısına Chapel restore edilmiş, yeni oturaklar ilave edilerek vitray pencereler eklenmiştir. 1972 yılında ise güvensiz olduğu gerekçesiyle chapel kapatılmış ve 1978 yılına kadar olan süreçte, onarım ve restore faaliyetleri sürdürülmüştür.
1978 tarihinde, açılışının 200.yıldönümünde, Queen Elizabeth II ve Edinburg Dükü tarafından yeniden açılmıştır.
Wesley’in katı dini prensiplerine uygun olarak yalın ve ağırbaşlı bir dekorasyona sahip olan şapelde, gemi direklerinden sütunlar dikkate değer. Bu gemi direklerinden sütunlar: George III tarafından bağışlanmıştır.
Şapelin altında Metodist kilisesinin tarihini anlatan küçük bir müze bulunmaktadır.
İlk İngiliz kadın Başbakan Barones Thatcher da (dönemi 1979-1990) bu kilisede evlenmiştir. Günümüzde: chapel her yıl geleneksel “Dünya Methodism” gününde, yerel topluluklar, hacılar ve binlerce ziyaretçi tarafından ziyaret edilmektedir.
JOHN WESLEY’S HOUSE
49.City Road.EC-1 adresindedir.
Abisi Charles ile birlikte Methodizm’in kurucusu olan JohnWesley bu evi ve bitişiğindeki şapeli City’nin kuzey ucuna 1779 yılında yapmıştır.
Evet: Londra şehrinde, 18. yüzyıldan kalan ve Wesley tarafından inşa edilen ve Metodist toplumlara vaaz verdiği bu ev: özellikle bu mezhebin inananları tarafından yoğun olarak ziyaret edilmektedir.
Evi ziyaret ederseniz: ona ait olan eşyalarla birlikte, çalışma ve dua odasını orijinal haliyle görebilirsiniz.
PETTİCOAT LANE
Middlesex Street adresindedir. Burası: erkekler, kadınlar ve çocuklar için özellikle giysi satılan bir yer olarak bilinir.
Bu sokak kraliçe Victoria döneminden beri burada kurulan pazarıyla biliniyordu. Ancak sokağın adı daha renksiz bir ifadeye sahip olan Middlesex Street olarak değiştirildi.
Günümüzde yeni adı resmen kabul edilse de, yıllardır giysi ticareti merkezi olduğu için eski adı da kullanılmaktadır.
Her Pazar sabahı Petticoat Lane ve civarındaki sokaklarda kurulan Pazar da aynı ismi taşır. Wentworth caddesi üzerindeki açık küçük Pazar: 09.00-15.00 arasında açıktır.
Pazarın kaldırılması yönünde girişimlerde bulunulduysa da, 1936 yılında çıkarılan bir kanunla para izin verilmiştir.
Burada çok çeşitli mallar satılır, ancak giysiler, özellikle deri ürünleri boldur. Neşeli ve gürültülü bir ortamda Cockney aksanıyla konuşan tezgahtarlar müşterileri çekmek için şakacı bir dil kullanırlar.
Sokaklarda 1000’den fazla tezgah bulunduğu söyleniyor. Burada alışveriş yapmak isteyenlerin pazarlık yapmayı iyi bilmeleri gerekir.
Burada çoğu etli sandviçler somon fümeli bagel’lar gibi geleneksel Yahudi yiyecekleri satan çok sayıda yer vardır.
WHİTECHAPEL ART GALLERY
1901 yılında kurulan sanat galerisinin güzel Art Nouveau ön cephesi, C.Harrison Townsend’in eseridir. Londra şehrinde, kamu tarafından finanse edilen ilk galeridir. Eğitim ve sosyal yardım projeleri için uzun yıllara dayanan bir geçmişi önem kazanmaktadır.
Galeri 1980’lerde ve 2007-2009 arasında genişletilmiştir. Galeri: uluslar arası merkezli bir rol oynar ve çağdaş sanat için bir mihenk taşıdır.
Bölgenin sanat pazarının ve Brick Lane’in yakınlarında bulunan galeri, Doğu Londra sakinlerini sanatla buluşturmayı amaçlar.
Bugün, burada, uluslar arası çağdaş sanatçıların eserlerini kapsayan kaliteli sergiler düzenlenir. 1950’lerde ve 60’larda Jackson Pollock, Robert Raucshenberg, Anthony Caro ve John Hoyland gibi sanatçılar eserlerini burada sergilemişlerdir.
David Hockney de ilk sergisini 1970 yılında burada açmıştır.
Galeride sanat kitaplarına yer veren kapsamlı bir kitapevi ile sağlıklı yiyecekler sunan bir kafede bulunur.
OLD SPİTALFİELDS MARKET
Horner Square-Spitalfields bölgesinde bulunan burası kapalı bir Pazar yeridir. Haftanın yedi günü açıktır ama özellikle hafta sonları çok canlıdır.
1638 yılında, Charles I: burada et ve kümes hayvanları satılması için izin vermiştir. Daha sonra: 1682 yılında, burası: Charles II döneminde, Londra’nın yeni banliyölerindeki insanları beslemek için büyüyerek gelişmiştir.
1885-1895 yılları arasında; Pazar bölgesi George Sherrin tarafından yeniden tasarlanmış ve inşa edilmiştir.
Günümüzde Londra şehrinin en iyi pazarı olarak bilinen burada: organik sebze-meyve, ekmekler, turşular gibi kaliteli yiyecekler satılır.
Hafta için günlerde açık olmasına karşın, Pazar günleri, özellikle giysiler, ıvır zıvır, süsler, yaratıcı tasarım modasıyla ikinci el giysilerle ilgilenen büyük kalabalıkları kendisine çeker.
CHRİST CHURCH SPİTALFİELDS
Spıtalfıeld.Commercıal Street adresindedir.
Gençliğinden itibaren Sir Chistopher Wren ile çalışmalar yapan Nicholas Hawksmoor’un Londra şehrindeki 6 kilisesi içinde en güzellerinden birisidir.
Christ Church 1711 yılında parlamentonun Elli Yeni Kilise Yasası ile vakfedilmiş ve 1714-1729 yılları arasında inşa edilmiştir.
Bu vakıf yasasında aslında 50 kilise yapılması düşünülmesine rağmen, yalnızca 12 tanesi yapılmış ve bunlardan 6 tanesi, biraz önce de belirttiğim gibi Hawksmoor tarafından tasarlanmış ve yapılmıştır.
Amaç, İngiltere kilisesinin yerini sağlamlaştırmak ve Huguenot bölgesinde güç gösterisinde bulunmaktı.
Protestanları, Huguenot’lar; Katolik Fransa’nın zulmünden kaçarak buraya gelmiş ve ipek dokumacılığında çalışmaya başlamışlardı.
1729 yılında tamamlanan kilisede 1850’li yıllarda birçok değişiklik yapıldı. 1960’lı yıllarda terk edilen yapı yıkımın eşiğindeydi.
1976 yılında Friends of Christ Church Spitalfields kiliseyi eski ihtişamına kavuşturmak amacıyla kuruldu ve bu amaca 2004 yılında ulaşıldı. Günümüzde bu yapı, bir konser mekanı olarak kullanılmaktadır.
Kilisede: opera, klasik müzik, yerel sanatçılar Gilbert&George katılımı ile düzenlenen kutlamalar, akşam yemekleri, pop performansları gibi birçok etkinlik düzenlenmektedir.
Christ Kilisesi: hala çevresindeki sokaklara hakimdir. Kilisenin portikosu ve kulesinin oluşturduğu boyut ve güç etkisi, iç mekandaki yüksek tavan ve salonda da kendisini gösterir. Kilisenin taş işçiliği ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
FOURNİER STREET
Caddenin kuzey yakasındaki 18.yüzyıl tarihli evlerde yaşayan ve hayatlarını ipek dokumacılığı ile kazanan Fransız Protestanlarına gün ışığı sağlamak amacıyla, bu evlerde büyük pencereli tavan arası odaları yapılmıştır.
Fransız ipek dokumacıları: Fransa’nın Nantes, Lyon ve diğer şehirlerinden buraya göçmüşler ve buradaki ipek endüstrisini geliştirmişlerdir.
Onların kaldıkları evler: ince ahşap lambrileri, oyulmuş merdivenleri, şömineleri ve gayet iyi ustalar tarafından yapılmış son derece ince detaylı işçilikleriyle ilgi çekmektedirler. Evlerin üst zeminlerinde: buradaki ipek tezgahlarına ışık sağlanması için, biraz önce de belirttiğim gibi büyük pencereler yapılmıştır.
Evlerin zemin katları ise, üretilen ürünlerin satıldığı yerler olarak kullanılmıştır. Son bir not: bu Fransız göçmenler niye buraya geldiler? Çünkü: 1600’lerin başlarında Fransa’da Katolikliğe karşı Protestanlık gelişiyordu ancak zorla din değiştirme baskıları nedeniyle, 40.000 Huguenot, mülteci olarak buraya göç ettiler.
Ancak: 19.yüzyılda: Londra’da sanayi devriminin gelişmesi üzerine: Hindistan ve Çin ülkelerinden, buraya ucuz ipek gelmeye başladı ve Spitalfields ipek ticareti bunun üzerine zayıflamaya başladı ve Huguenots taşındı.
Ancak yine de günümüzde de, bu caddede oturan göçmenlerin çoğu dokumacılıkla uğraşmaktadır. Bugün kalabalık atölyelerdeki dikiş makinalarının başında çalışan Huguenotlar’ın yerini Bengalli göçmenler almıştır.
Neyse ki çalışma koşulları düzeltilmiş ve bu küçük atölyelerin büyük bir kısmı artık şehir dışında bulunan modern fabrikaların satış mağazalarına dönüştürülmüştür.
Caddenin güney tarafında, ünlü mimar Sir Thomas Hawksmoor tarafından 1729 yılında inşa edilen heybetli Christ Church görülür. (yukarıda ondan söz etmiştim)
LONDON JAMME MASJİD
59.Brick Lane adresindedir.
Mescit bu civarda yaşayan Müslümanların ibadet yeridir. Kelime anlamı, Bengalce’de “Büyük Cami” demektir. Doğu Londra’daki en eski yapılardan birisidir.
Mescidin tarihçesi bu bölgeye gelen göçmenlerin tarihine de ışık tutar.
Binanın çok uzun bir geçmişi vardır. İlk olarak; 1743 yılında Fransız Protestanları Huguenotlar için şapel olarak yapılmıştır. 1898 yılında Sinagoga çevrilmiş, 20. yüzyılda ise Metodist kilisesi olmuştur.
1976 yılından bu yana, burası cami olarak kullanılmaktadır. Londra’da Müslüman toplumu için bir odak noktasıdır. İbadet mekanı olmasının yanında: İslami literatür ile ilgili olarak çalışma gurupları tarafından düzenlenen konferanslara da ev sahipliği yapmaktadır.
Aynı anda 3000 kişi ibadet edebilmektedir.
Caminin çevresindeki mahallede ise: ağırlıklı olarak Bengalliler oturmaktadır. Pazar günleri, burada kurulan “Brick Lane Market” isimli pazarda: Asya baharatları, sarı ipek ve çeşitli biblolar satılmaktadır.
SPİTALFİELDS CENTRE MUSEUM OF IMMİGRATİON& DİVERSİTY
Huguenot ipek tüccarının 1719 tarihli evinin arkasında küçük bir Victoria dönemi sinagogu saklıdır. O dönemde şehre gelen Huguetonlar, İrlandalı topluluklar ve Polonya’dan gelen Yahudi cemaati için arka bahçede, 1869 yılında yapılmıştır.
Burası Londra şehrinin en eski üçüncü Sinagogudur. Nazi işgali altındaki Avrupa’dan kurtarılan bazı çocuklar burada barınmışlardır.
1960’lara kadar Sinagog olarak kullanılan yapının: bodrumundaki toplantı odasında, düzenli anti-faşist toplantılar düzenlendi.
Evet, burada, günümüzde: şehre gelen göçmenlerin ve Yahudilerin tarihini aydınlatan sergiler düzenlenir.
BRİCK LANE
Bu sokak, eskiden tuğla ocaklarının içinden geçerdi ve buraya “Whitechapel Lane” denir, tuğla ve toprak birikintileri bulunurdu.
Bölgeye ardı ardına gelen göçmen dalgaları sonucu: 17.yüzyılda, burası Huguenots’ların konut alanı haline geldi ve usta dokumacılar ve terziler burayı bir dokuma ve moda merkezi haline getirdiler.
Ardından: vasıflı ve vasıfsız işgücü için, göçmenler gelmeye devam ettiler. 19.yüzyılda buraya İrlandalılar ve Yahudiler göç ettiler ve bu göç 20.yüzyıla kadar devam etti. 20.yüzyılda ise bölgeye Bengaldeşli göçmenler büyük guruplar halinde gelmeye başladılar.
Günümüzde ise şehirdeki Bengallilerin oturduğu kalabalık bir bölgedir.
Sokaktaki 18.yüzyıl evleri ve dükkanları değişik milliyetlerden birçok göçmeni barındırır.
Göçmenler hayatlarını yiyecek, baharat, ipek ve sari satarak kazanmaktadırlar.
Bengalliler, Yahudilerin oturduğu bu bölgeye 19.yüzyılda denizci olarak gelmişlerdi. O zaman bölgede Yahudiler çoğunluktaydı. Burada hala birkaç Yahudi dükkanı vardır.
No. 159 daki bagel dükkanı 24 saat açıktır.
Pazar günleri burada ve çevrede Petticoat Lane’in devamı niteliğinde bir Pazar kurulur.
Brick Lane’in kuzey ucundaki Black Eagle Brewery, 18. ve 19. yüzyılın endüstriyel mimarisi ve sonradan eklenen aynalı cam binasıyla dikkati çeker.
DENNİS SEVERS HOUSE
Folgate Street No.18 deki, 1724 yılından kalma bu evde, eksantrik tasarımcı, icracı buluşlar yapan ve oyuncu Dennis Severs, ziyaretçilerini 17. ve 19.yüzyıllar arasında dolaştıracak tarihi bir iç mekan yaratmıştır. Ev: bodrum üzerine, 4 kat ve terastan oluşmaktadır.
Mutfak, yemek odası, sigara içme odası ve yatak odası üst kattadır.
Ev, ziyaretçileri, Sever ın deyimiyle “sade bir evin içine bakmaya değil, bir zaman tüneline, hayal gücüyle çıkılacak bir maceraya” da evet derler. Odalar, sanki içeride yaşayanlar biraz önce dışarı çıkmış casına bir yaşanmışlık havası taşır. Ocak ve yanan mumlar, kalıcı kokular görülmektedir.
Tabakların yanındaki ekmekler, bardaklarda şarap ve kaselerde meyveler vardır. Mum alevleri titreşir ve dışarıdaki taşlık sokaklarda yankılanan at toynaklarının sesleri duyulur.
Alışkın olduğumuz müze sergilerinden farklı olan bu teatral deneyim 12 yaşından küçük çocuklara göre değildir.
Sanatçı David Hockney gibi kişiliklerin övgülerini toplayan evin bir benzeri daha yoktur.
Hemen yakınlarda, George dönemi kırmızı tuğlalı evlerin titizlikle 1720 lerde inşa edilen eski şehir evlerinden ikisi yer alır.
COLUMBİA ROAD MARKET
İngiltere Londra Smıthfıeld;
Colombia pazarı: 1869 yılında Angela Burdett Coults tarafından kurulmuştur ve 400 tezgahta gıda maddeleri satılmıştır.
Ancak, bu Pazar 1886 yılında kapatıldı. Buraya: Charles Dickens tarafından, üç katlı, gotik bir kemer ve konutlar inşa edildi. 1940 yılındaki Alman bombardımanında Pazar isabet aldı ve büyük hasar gördü.
1958 yılında ise, burada Yahudi tüccarlar tarafından yine cumartesi ve Pazar günleri Pazar kurulmaya başlandı.
Ancak bu kez, gıda değil kesme çiçek ve bitki satılmaya başlandı.
Bu pazarda egzotik çiçek ve bitkiler arasında dolaşmak, şehirde bir Pazar (sadece Pazar günleri açıktır) sabahı yapabileceğiniz en keyifli şeylerden biridir. Pazar günü sokak: çiçeklerle bir vaha haline dönüşür. Havada çiçek kokusu yoğunlaşır.
Victoria döneminden kalma dükkanların bulunduğu bir sokağa kurulan Pazar, hoş kokularıyla farklı bir deneyim sunar.
Burada kurulan tezgahların yanı sıra birçok dükkanda da taze etmek, çiftlik peynirleri, antikalar ve çoğu çiçeklerle ilgili olmak üzere pek çok ürün satılır.
Ama en çok: bahçe aksesuarları, sabun, şamdan, Budist objeler ve bitkiler, çalılar, çiçek soğanları ve taze kesilmiş çiçekler satılır.
Burada, ayrıca bir İspanyol şarküterisi ile soğuk kış günlerinde kendinize bagel ve sıcak çikolata ziyafeti çekebileceğiniz güzel bir kafe bulunur.
Pazarın saat 15.00 gibi kapandığını unutmayın.
,