Bu bölgede bulunan “St George Hall” neo-klasik mimarinin en güzel örneklerinden birisidir. Ayrıca, bölgenin diğer yapıları: Liverpool Dünya Müzesi, Walker Sanat Galerisi ve Liverpool Merkez Kütüphanesidir.
Lime Street Tren İstasyonu ise, şehir merkezindeki alışveriş bölgelerine, yalnızca birkaç dakikalık yürüyüş mesafesindedir.
William Brown Sokak
Bu sokağın çevresindeki bölüm, şehrin kültürel bölgesi olarak bilinir. Bölgedeki binalar “neo-klasik” mimari stilinde yapılmışlardır.
St George Hall
Liverpool şehrinde: St George Mahallesinin kalbinde ve Lime Street Street adresinde bulunan mekan nefes kesici güzelliktedir. Dünyanın en iyi neo-klasik binası olarak kabul edilir. Büyük bir yeşillik alanın ortasında bulunan yapının bulunduğu yer, şehirde “City Center” olarak da bilinir.
Yapı: 1842-1854 yılları arasında yapılmıştır ve koruma altındadır. Binanın giriş kapısı üstünde: antik Roma’yı anımsatan “SPQL” kelimesinin yazılı olduğu kakma bulunmaktadır ki, bunun anlamı “Liverpool halkı ve Senatosu” demektir.
Yapının tasarımı için bir yarışma düzenlenmiş ve bu yarışmayı Lodralı genç dahi mimar Harvey Elmes kazanmış ve tasarımı o yapmıştır. Ancak salon tamamlanmadan önce, bitkin düşen mimar Elmes ölmüştür.
Onun ölümünün ardından: detayları, notlar ve çizimleri mühendis Robert Rawlinson tarafından uygulanmaya başlamış ve iç dekorasyon için Elmes’in önerilerinde bazı değişiklikler yapılsa da, yapı Charles Robert Cockerel tarafından tamamlanmıştır.
Evet: St George Hall: bir başyapıttır. Serbest neo-Yunan stili ile, dış bölge zengince bezenmiştir. Büyük dikdörtgen tonozlu salonu, Roma’daki Caracalla Hamamlarından esinlenilerek yapılmıştır.
Binanın ön cephesindeki sütunlu yapısı ilgi çekmektedir. Ayrıca: yine ön cephede güzel heykeller bulunmaktadır.
Kuzey ve güneyde, iki mahkeme tarafından sınırlanan yapıda, uzun kenarlar boyunca uzanan koridorlar bağlantı salonu olarak kullanılmıştır. Binanın en ilgi çeken bölümü bu salon yani “Great Hall” bölümüdür ve uzunluğu 169 metredir.
Beatles üyesi John Lennon öldürüldüğünde: salon dışında 65.000 insan toplanmıştır. 2008 yılında Liverpool şehri “Avrupa Kültür Başkenti” olduğunda da etkinliklerin “açılışı” burada yapılmıştır.
Son olarak yenileme çalışmaları sonucunda, 2007 yılında Prens Charles tarafından açılan mekanda: şehirdeki: halka açık etkinlikler ve özellikle müzik etkinlikleri burada düzenleniyormuş. Hatta: bir süre, bu yapı mahkeme salonu olarak da kullanılmıştır.
Burayı gezerken, yapının içindeki büyük org: mutlaka dikkatinizi çekecektir. Günümüzde, burada yıl boyunca ücretsiz ve halka açık etkinlikler düzenlenmektedir.
Burayı ziyaret etmek isterseniz, günde iki kez yapılan rehberli turlar, her gün saat: 11.30-12.30 ve 13.30-15.00 arasında yapılıyor.
St George Hall Cafe
2012 yılında açılan kafe: Liverpool Community College tarafından işletilmektedir. Burada, her gün: taze sandviç ve kek bulmak mümkündür.
St George Hall binasının hemen arkasındaki meydanda, üç tane müze bulunuyor.
World Museum Liverpool-Dünya Müzesi
William Brown Street adresindedir. Şehir merkezinde bulunan bu müze: 19.yüzyılda kurulmuştur ve Merseyside bölgesinin en önemli turistik merkezidir. Bu büyük müze kompleksinde: birçok büyüleyici sergiler, Natural History hakkında etkileyici bir bölüm ve farklı unsurlar bulunur.
Bu müze, her gün saat: 10.00-17.00 arasında açıktır ve ziyaret ücretsizdir.
Müzenin bölümleri
Planetaryum
Girişin ücretsiz olduğu bu bölümde: uzay ve zaman içinde muhteşem bir yolculuk yapabilirsiniz. Evren hakkında her şeyi öğrenebilirsiniz.
Değişik tarihlerde burada yapılan etkinlikler şunlardır: Yeryüzüne bir yolculuk, kış gecesi gökyüzü, güneş gösterisi,
Magic Worlds
Burası çocuklar için el etkinliği yapılan bir yerdir.
Asia
Joseph Mayer tarafından, tüccarlar, denizciler ve koleksiyonculardan satın alınarak oluşturulan bu koleksiyon, kendisi tarafından 1867 yılında müzeye bağışlanmıştır.
Bu koleksiyonda: antik dönemde, Çin Han hanedanına ait, MÖ.206 ile MS.220 tarihleri arasına tarihlenen objeler, Filipinlerden Ortadoğu’ya kadar olan alanı kapsayan 14.500 öğe bulunmaktadır. Ancak, bunlar arasında en önemli olanlar: Tibet, Çin ve Japonya koleksiyonlarıdır.
Tibet koleksiyonu
Hindistan’da görev yapan İngiliz subayları tarafından toplanan geniş ve uluslar arası öneme sahip koleksiyon: Tibet ve Himalayalar bölgelerinde toplanmıştır. Bu nesneler ve fotoğrafların büyük bölümü: 20. yüzyılın başlarında sömürge döneminde toplanmıştır. Daha sonra eklemeler ile günümüze gelen ve 1960 sonrası Hindistan’da bulunan Tibetli mülteciler tarafından oluşturulan suluboya resimler: koleksiyonun temelini oluşturmaktadır.
Çin koleksiyonu
Liverpool denizcilik aileleri tarafından toplanan Çin seramik, mobilya ve metal işlerine ait koleksiyon: olağanüstü önemli birçok nesneyi içermektedir. Özellikle: Song hanedanı dönemine ait seramik, emaye işi ve ipek tekstillerine ait ince koleksiyon önem kazanmaktadır.
Japonya koleksiyonu
Bunlar daha çok silah ve zırhlardan oluşmaktadır ve Liverpollu toplayıcı Randal Hibbert tarafından bağışlanmıştır. Hibbert: 1000 parçadan fazla olan koleksiyonu: uzun yıllar toplamış ve 1941 yılında koleksiyon bombalandığı için, ertesi yıl vasiyeti üzerine müzeye bağışlanmıştır.
Müzenin koleksiyonunda, 17. yüzyıla ait Liverpollu bir işadamı tarafından bağışlanan kılıçlar da bulunmaktadır.
Walker Art Gallery-Güzel Sanatlar Galerisi
Merseyside bölgesinde, William Brown Street adresindedir. Wellington sütununa yakındır. Şehir merkezinin kalbindedir.
Galeride: geniş bir heykel ve resim koleksiyonu bulunmaktadır.
1877 yılında açılmıştır. Yapı: mimarlar Sherlock ve Vale tarafından tasarlanmış ve “Walker” adını: o zaman Liverpool Belediye Başkanından almıştır.
Evet, bu sitede: müzik ve kütüphane bir arada bulunmaktadır. Arka uzatma: Sir Andrew Barclay Walker tarafından 1884 yılında tamamlattırılmıştır. 1931-1933 yılları arasında ise, Sir Arnold Thomley tarafından bina yeniden büyütülmüştür.
Yakın zamanda restore edilen binanın içinde, Londra dışında, İngiltere’nin en büyük sanat koleksiyonlarından biri sergilenmektedir. Bunlar arasında: Victoria dönemine ait birçok resim toplanmış olup, özellikle Rembrant, Poussin ve Degas eserleri: 18-19. yüzyıllar İngiliz sanatı ve birçok İtalyan ve Hollandalı sanatçıların: 1350-1550 yılları arasındaki resimleri ve 1550-1900 yılları arasındaki Avrupa sanatı eserleri, baskılar, çizimler ve suluboya resimler bulunmaktadır.
Her gün saat: 10.00-17.00 arasında açıktır ve giriş ücretsizdir.
Müzenin bölümleri
Talks and Tours
Müzede, resimlerin bulunduğu bu bölümde: küratörler, sanatçılar ve ziyaretçiler ana bilgisayar tarafından ücretsiz olarak görüştürülürler ve tur sırasında kullanılmak üzere, burada ses cihazı kiralanıyor. Ücreti: 1.95 Paund.
13-16. Century Collection
Bu bölümdeki resimlerde: 16. yüzyıla ait tarihi ve kiliselere ait dini temalar ve daha laik konular birleştirilmiştir. Burada: portreler yanı sıra, efsanevi konularda üretilen resimler de sergilenmektedir.
Aslında: Galeri: bu dönem eserlerini toplamak için özel bir politika ile kurulmuş olmamasına rağmen, bu olağanüstü kalitedeki birçok parçayı satın almıştır. Eserlerin çoğunluğu: 19. yüzyıl Liverpool koleksiyoncuları (William Roscoe ve Joseph Mayer) tarafından toplanmış iki özel koleksiyondan oluşmaktadır.
Bunların çoğu, biraz önce de sözünü ettiğim gibi, genellikle dini temaları içermektedirler. Bu durum: erken Rönesans döneminde, sanat hamisi olarak kilisenin rolünü ortaya koymaktadır.
Cafe
Zemin katta bulunan ve her gün saat: 10.00-16.45 arasında açık bulunan bu kafede, sıcak ve soğuk yemekler, aperatifler ve içecekler bulunmaktadır. Self servis hizmet verilir.
Liverpool Lime Street Station
Lime Street adresindedir. St. George’s Hall’ın hemen karşısındadır.
Burası, yalnızca demiryolu meraklıları için ilgi çekici olabilir. Ama, Lime Street Station, bazı ilginç özelliklere sahiptir. İstasyon inşaatı 1833 yılında başlamış ve 1836 yılında tamamlanmıştır.
Ancak: 1842 yılında istasyon genişletilmiş ve genişletilen bölüm, demir sütunlarla desteklenmiş ve demir bir çatı kurularak yapılmıştır. Çatı: 1849 yılında tamamlanmış ve bugün hale görülebilmektedir.
Radio City Tower
Lime caddesi istasyonuna yürüyüş mesafesindedir. St George’s Hall binasının yakınındadır.
Kule aslında bir döner restorandır ve uzun yıllar parakende amaçlar için kullanılmıştır. Günümüzde ise, “Radyo City” e ev sahipliği yapmaktadır. Hafta sonlarında rehberli turlar düzenlenmektedir.
St. John Park
Hemen: St George Hall’ın arkasında; Lime Street caddesindedir. Şehrin ana alışveriş merkezine, yürüyerek birkaç dakika uzaklıkta olması avantajdır. Bu nedenle: ofis çalışanlarının popüler kaçış yeridir.
1767 yılında burada küçük bir mezarlık bulunduğu ve şehrin hızlı büyümesi nedeniyle 1784 yılında St John tarafından burada bir kilise yapıldığı söyleniyor. 1897 yılında buraya bir katedral yapımı söz konusu iken, daha sonra bundan vazgeçilmiş ve burası: bir kamu heykel parkı olarak düzenlenmiştir.
Burada da, birçok heykel ve anıt bulunmaktadır. Bunlar: şehrin önde gelen vatandaşları ve sosyal reformcuların bronz figürleridir. Zaten parkın yapılış amacı: 19. yüzyılda bu anıtların güzel bir ortamda bulunmasının sağlanmasıdır.
Wellington Memorial Sütunu
1861-1863 yılları arasında yapılmıştır. 40 metre yüksekliktedir. Bu yivli Dor sütunu: İron Duke tarafından yapılan bir bronz heykelle süslenmiştir. Kaide üzerinde, yaptığı savaşların kayıtları bulunmaktadır.
Stebel Fiskiyesi-Havuzu
1877-1879 yılları arasında yapılmıştır. Walker Sanat Galerisi ve St George Hall arasındaki William Brown Caddesinin doğu ucundadır. Wellington Memorial sütununun batısındaki bu havuz: 1879 yılında açılmıştır. 1874-1875 yılları arasında Belediye Başkanlığı yapan Albay RF Steble’nin şehre bir armağanıdır.
Dairesel taş havza üzerinde, rakamlar, denizkızı kabuğu ve balık maskları bulunmaktadır. Lienard tarafından tasarlanan özgün havuz: 1867 yılı Paris Fuarı için üretilmiştir. Bu özgün çeşmenin örnekleri: Amerika’da birkaç yerde, Cenevre’de, Lyon ve Bordeaux şehirlerinde de görülür.
William Brown Müzesi ve Kütüphanesi
1857-1860 yılları arasında yapılmıştır.
Buranın yapımı için 1855 yılında bir yarışma açılmıştır. Yerel tüccar William Brown tarafından bağışlanan 6000 Sterlin ile, kent konseyinin eklediği 10.000 sterlin birleştirilmiş ve mimar Thomas Allom’a verilmiştir.
Onun projesi: mimar John Weightman tarafından modifiye edilmiş ve daha sonra mali zorluklar yaşanan proje, yine William Brown’un maddi yardımı ile 1860 yılında bitirilmiştir.
Yapı: son savaş sırasında bombalanmış ve 1960 yılında yeniden inşa edilmiştir.
Queen Square
Bu mahalleyi ziyaret ettiğinizde, eğer galeri ve müzelerde yorulursanız, Kraliçe Meydanındaki restoranlarda dinlenebilirsiniz.
Bu meydandaki dünyada: özellikle İspanyol, Portekiz, İtalyan, Amerikan ve Akdeniz yemek kültürünün sunulduğu restoranlar görebilirsiniz. Bunlar arasında öne çıkanlar: La Tasca, Nando, İtalian Ask, Buffalo Jack, Burguer ve Gecko gelmektedir.
St John Food Court
Alışveriş yaparken burada bir mola verip yemek keyfini çıkarabilirsiniz. Burada: McDonalts, KFC ve Metro gibi mekanlar bulunuyor.