Lahey: Hollanda’nın en güzel şehirlerinden birisidir. Nüfus bakımından ise, Hollanda’nın Amsterdam ve Rotterdam şehirlerinden sonra üçüncü büyük şehridir. Ancak: Hollanda Anayasasına göre, Hollanda ülkesinin başkenti Lahey değil, resmen Amsterdam şehridir.
NATO’nun Cenevre ve New York gibi önemli şehirlerinden sayılır. Çünkü, buranın uluslar arası bir şehir olma misyonu bulunmaktadır. 2011 rakamlarına göre, şehirde 500 bin kişi yaşamaktadır.
Şehrin üçte biri yeşil alandır. Her yıl, 20 milyondan fazla kişi şehri ziyaret etmektedirler. Ancak: eğer bu şehri ziyaret edecekseniz: büyük katılımlı toplantılar esnasında burada bulunmayın.
Özellikle: yaklaşık 5000-6000 kişilik katılımın olduğu ve her yıl Ocak ayının son haftasında düzenlenen konferans sırasında, buraya kesinlikle gidilmemelidir.
Şehirde 45 tane müze bulunmaktadır. Ama bu kadar müze içinde, özellikle görmenizi önereceklerim hakkında, aşağıda ayrıntılı bilgiler vereceğim.
Şehir. Hollanda’nın güneyinde, Hollanda krallının başkentidir. Kraliçe her yıl Eylül ayının 3. Salı günü: altından yapılmış at arabasına binerek, Hükümet binasına gelir ve halkı selamlar ve gelecek yılla ilgili değişiklikleri ve bilgileri okumaktadır. Bunun dışında: şehir, hükümet merkezidir.
Burada:; Hollanda Parlamentosu, Bakanlıklar, elçilikler, diplomatik misyonlar, Hollanda Yüksek Mahkemesi ve Hollanda Devlet Konseyi ve organları bulunmaktadır. Tüm bunların dışında: şehirde, birçok uluslararası kuruluş da bulunmaktadır ki, bunlar arasında bulunanlar:
Birleşmiş Milletler kurumunun ek ofisleri, Uluslar arası Adalet Divanı, Uluslar arası Ceza Mahkemesi gibi.
ULAŞIM
İstanbul’dan buraya ulaşmak için: uçakla Amsterdam şehrine inmeniz ve oradan trene binmeniz gerekiyor. Uçuş süresi yaklaşık 3.5 saattir. Amsterdam Schiphol havaalanından çıkıp tren istasyonuna geçin ve Lahey’e ulaşmak için her 15 dakikada bir kalkan trene binin. Ücret 8.30 Eurodur ve yaklaşık yarım saatlik bir tren yolculuğundan sonra Lahey şehrine varıyorsunuz.
Amsterdam Lahey arasındaki uzaklık, 55 km. dir. Lahey ile Rotterdam şehirleri arasındaki uzaklık ise, yine trenle 25 dakika sürmektedir. Tren istasyonu, şehir merkezinin biraz dışındadır ve tren istasyonunun bulunduğu bölge: Müslümanların ve Türklerin çoğunlukla yaşadıkları mahalleler arasındadır.
Trenden indikten sonra yürüyerek şehir merkezine ilerlerken: bunları göreceksiniz ve hatta “Çayda-çıra” restoranı ismini görünce iyice şaşıracaksınız, ama bu şehirde gerçekten Türk çok ve bunların çoğunluğu Elazığlıdır.
İNSANLAR
Şehirde, çok sayıda Türk bulunmaktadır ve bunların çoğu: Elazığlılardan oluşmaktadırlar. Bunun dışında, bu şehirde kamu makamları ile herhangi bir sebeple muhatap olduğunuzda insanların çok saygılı olduklarını göreceksiniz.
Ancak: şehirdeki yaşamda, Türkçe konuştuğunuzda veya Türk olduğunuz anlaşıldığında, pek güler yüzlü hareket etmiyorlar ve yanınızdan uzaklaşıyorlar.
TOPLU TAŞIMA
Şehirde mükemmel bir toplu taşıma sistemi bulunmaktadır. 30 otobüs ve tramvaylar: gerek şehir içinde ve gerekse şehir yakınlarında hızlı ve güvenli ulaşımı sağlamaktadırlar.
Plastik OV-chipcard satın alırsanız, Hollanda genelinde tramvay ve otobüslere rahatlıkla binebilirsiniz. Bu kartınız yoksa, bilet için nakit ödeme yapabilirsiniz. Trende bir binişlik ücret 3 Eurodur.
Ama biraz önce söylediğim gibi, karta para yükletmek daha karlıdır, 4 günlük bir karta 10 Euro yüklettiğinizde, birçok ihtiyacınız karşılanıyor. Ancak, şehir merkezini keşfetmek istiyorsanız, bence yürümelisiniz.
Öte yandan, bu şehirde trafik için 1100 km. yol varken, bisiklet yolu olarak 400 km. lik yol yapılmıştır. Yani, her an bir politikacının veya ünlünün bisikletle veya tramvayla ayakta işine gittiğini görmem mümkündür.
Ancak, bu şehirde siz yine de bir bisiklet satın alma veya kiralama durumuna girerseniz, mutlaka kilit de bulundurun, çünkü bisiklet hırsızlığı yoğunmuş. Ülke, zaten Çin’den sonra, dünya üzerinde en çok bisiklet bulunan yer olarak biliniyor.
İKLİM
Şehirde, ılıman okyanus iklimi hakimdir ve buna bağlı olarak yazları sıcak, kışları ılık geçer. Ama, burada Hollanda’nın diğer şehirlerinde olduğu gibi, hava akşam saat 22.00 de kararıyor ki, bu bizim açımızdan ilginçtir.
Ancak: Hollandalıların büyük çoğunluğu, akşam saat 18.00 den sonra sokağa pek çıkmıyorlar, çünkü sabah erken kalkınca, akşam saat 22.00 de havanın kararmasına vücut pek alışamıyor.
Bu şehri ziyaret ederseniz, diğer bir önerim: yanınızda mutlaka bir şemsiye veya soğuk durumlarına karşı kalın giysi bulundurmanızdır özellikle bir anda başlayan yağmurla sık sık muhatap olacaksınız.
DİL
Hollanda’da resmen “Flemenkçe” kullanılmasına rağmen, özellikle bu şehirde, uluslar arası özellik nedeniyle, sokakta gördüğünüz her kişi “İngilizce” bilmekte ve konuşmaktadır.
YEMEK
Hollandalılar, hava her ne kadar saat 22.00 de kararsa da, bunlar akşam yemeklerini saat 18.30 gibi yiyorlar. Ancak, burada yerel lezzetlerden tatmak isterseniz, bir şey söylemek mümkün değildir.
Çünkü: kendi yemekleri felaket ve özellikle Akdeniz kültürüyle hiç bağdaşmıyor.
Yine de, göçmen yemek kültürlerini kullanıyorlar ve şehirde Meksika, Endonezya, Türk, Yunan, Tai restoranları yoğun ilgi çekiyor. Uzak Doğu türü acılı yemekleri sevenler için Endonezya mutfağını öneririm.
Bu tür restoranlarda, muhtemelen 14-15 Euro ödeyerek, doyurucu bir yemek yiyebilirsiniz. Hollanda mutfağında, ana malzeme olarak, genellikle “patates” kullanılıyor.
Hollanda ülkesinin birçok yerinde dönerci görmek mümkün ama Lahey şehir merkezinde “Simit Sarayı” göreceksiniz.
Ülkemizden tanıdığımız lezzetleri mutlaka denemelisiniz. Bunun dışında, şehir merkezinde “Vapiano” denilen yerde, lezzetli İtalyan usulü makarnalar yiyebilirsiniz.
ALIŞVERİŞ
Şehir, Avrupa’nın birçok yerinden farklı olarak “Pazar” günleri açık mağaza ve dükkanlarıyla bilinmektedir. Bu şehirden: yöresel olarak mutlaka alın diyebileceğim herhangi bir şey yok.
Yalnızca, şehir yakınlarında Delphi denen yerdeki porselenler çok güzel, ancak çok pahalıdırlar. Bu şehirde her türlü markanın, her türlü zincir mağazası ve ürünleri bulunmasına rağmen, söylediğim gibi, fiyatların yüksek olması, alışveriş yapma şansını düşürüyor.
Çünkü gördüğünüz her etiketi, ülkemiz şartları değerlendirildiğinde, 3 TL. yakın Euro ile birlikte düşünmek gerekiyor ve bunun sonucunda fiyatlar yüksek oluyor.
Yoksa Hollanda ülkesinin klasik hediyelik eşyaları: lale figürleri, yel değirmeni figürleri ve Hollanda da ayaklara giyilen tahta takunyaların minyatürleri satın alınabilir.
GEZİLECEK YERLER
PALEİS NOORDEİNDE-LAHEY KRALİYET SARAYI
Sarayın: 1533 yılında, William Goudt tarafından, malikane olarak kullanılan büyük bir ev olarak yapıldığı bilinmektedir. Bu döneme ait mahzenler: halen sarayın bodrumunda görülebilmektedir.
1566-1591 yılları arasındaki dönemde ise, yapının sahibi bir başkasıdır. 1595 yılında ise burası Hollanda devleti tarafından satın alınır ve 1609 yılına kadar olan dönemde: evde: Prens William, Louise de Coligny ve oğlu Frederick Henry kalmışlardır.
Bu dönemde, ev genişletilir ve çevredeki bir kısım arazi satın alınır. 1645 yılına gelindiğinde ise, sarayın yapımına daha doğrusu mevcut evin genişletilmesine başlanır.
1792 yılında: Veliaht Prens Willem oğlu: sarayda yaşamaya başlar.
1795 yılında Fransızlar ülkeyi işgal edince, kraliyet ailesi burayı bırakır ve İngiltere’ye kaçarlar. 1813 yılında ise: Veliaht Prens Willem: İngiltere’den döner ve egemen prens ilan edilir.
Kral William I; 1817-1840 yılları arasında burada yaşar.
Ancak, halefi Kral William II: sarayı kullanmaz. 1876 yılında: saray bahçesinde, Kraliyet Stabies binası yapımına başlanır.
1895 yılında: Kraliçe Regent Emma: sarayın bahçesinde Royal Archives oluşturulması talimatını verir.
Mayıs 1948 tarihinde, sarayın merkez kısmı, yangında tahrip olur. 1952-1976 yılları arasındaki dönemde: Sosyal Bilimler Enstitüsü: sarayın kuzey kanadında bulunur.
1984 yılında ise, Kraliçe Beatrix döneminde, sarayda yoğun bir restorasyon ve onarım çalışmaları yapılmıştır. Evet: saray Hollanda kraliyet ailesinin hayatında önemli olayların odak noktası olmuştur.
Günümüzde ise, burası kralın çalışma sarayı olarak kullanılmaktadır. Kral, hükümet ve devletin diğer birimleri, burada bir araya gelirler.
Bu yüzden: saray kişisel ziyaretlere açık değildir. Sınırlı alanlara, rehberli ziyaretler düzenlenmektedir. Sarayın içinde: kraliyet ahırları bulunmaktadır.
PALEİSTUİN PARKI
Prinsessewal bölgesindedir. Haftanın her günü, gün doğumundan gün batımına kadar açıktır.
Noordeinde Sarayının hemen arkasındadır. Bu yüzden Saray Bahçesi olarak da bilinir. Park alanı, 1609 yılında Noordeinde Sarayının bahçesi olarak inşa edilmiştir.
Ancak günümüzde şehir parkı olarak kullanılmaktadır. Burada: çiçek tarhları, çeşmeler, çalılar ve göletler bulunmaktadır.
Her gün, Lahey halkı bu sessiz arazide toplanırlar. Burada piknik yapılabilmektedir.
HUİS TEN BOSCH
Lahey şehrindeki bu saray: 1981 yılında yapılmıştır ve Prenses Beatrix’in konutu olarak kullanılmaktadır.
HET LOO SARAYI
Burası: Kral William III, emriyle 1685 yılında yapılmıştır. Kraliyet ailesinin genç kuşaklarından bazıları, sarayın kilisesinde vaftiz edilmişlerdir.
Kraliçe Beatrix, 1998 yılında, 60.yaş gününü burada kutlamıştır. 1971 yılında, buranın müze olarak kullanılmasına karar verilmiştir. Yılda 400 bin kişi tarafından ziyaret edilen müzede: kraliyet ailesinin üyelerinin, sarayda nasıl yaşadıkları betimlenmektedir.
Sarayın bir kanadında: yerli ve yabancı nişanlar, ödüller sergilenmektedir. Evet: müzenin daimi sergileri dışında, düzenli olarak değişen geçici sergiler de bulunuyor.
Burayı ziyaret etmek isterseniz: Salı-Pazar günleri arasında, saat: 10.00-17.00 arasında ziyaret edilmektedir.
DAM MEYDANI-KRALİYET SARAYI
Lahey şehir merkezinde bulunan saray: halka açıktır. Burada: genç sanatçıların boyama eserleri sergilenmektedir. Burayı ziyaret edebilirsiniz.
LAHEY BARIŞ SARAYI-PEACE PLACE
Burası: dünya barışının peşinde idealleri üzerine inşa edilmiştir. Saray, dünyada ülkelerin kolektif işbirliğiyle inşa edilmiş ve 1913 yılında tamamlandığında: dünya barışı için bir sembol olmuştur.
Sarayın dışında, kapısı önünde sembolik olarak ezeli Dünya Barışı için, 2002 yılından bu yana yanan bir ateş bulunmaktadır.
Günümüzde burada: Uluslar arası Adalet Divanı, Daimi Tahkim Mahkemesi, Kütüphane, Uluslar arası Hukuk Akademisi bulunmaktadır.
Bir rehberli tura katılırsanız, yapının her türlü detayını keşfedebilirsiniz.
LAHEY PAZAR
Herman Coster Caddesi üzerinde: Transvaal ve Schilderswijk mahalleleri arasında bulunan Lahey pazarı: Avrupa’nın en büyük açık hava pazarıdır ve “Lahey Mart” olarak bilinir.
Hollandalılar: pahalı ve tane tane meyve-sebze almaktan bıkmışlar ve bu pazarı kurmuşlardır.
Pazarda: genellikle Türk pazarcılar yanında, Hollandalı, Faslı, Surinamlı pazarcılar da bulunmaktadır.
Burası: her Pazartesi, Çarşamba, Cuma ve Cumartesi günü açıktır. Bir Pazar günü, burası yaklaşık 25 bin kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
Açık alanda, 500 tezgahta, egzotik meyveler, çiçekler, giysiler, bilgisayar ürünleri, tatlılar, ayakkabı, kumaş, balık ve daha ne isterseniz bulabilirsiniz.
Ayrıca: taze meyveler, meyve suları ve gıda maddeleri bulup satın alabilirsiniz.
LAHEY SOKAKLARI
Şehir merkezinde, küçük evlerle çevrili avlular-sokaklar bulunuyor. Şehirde, bu tür 115 avlu bulunduğu söyleniyor. Şehirde, bu avluları görmek için yürüyüşe çıkabilirsiniz ve birçok gizli sokak ve şehrin bahçelerine hayran kalacaksınız.
Çoğu Lahey avluları: 19. yüzyılda inşa edilmiştir ve 1920 yılında, şehirde 700’den fazla avlu bulunduğu söyleniyor.
Ancak: kötü bakım ve daha büyük konutların yapımı nedeniyle, bu avluların bazıları yıkılmış ve günümüze yalnızca 115 tanesi kalmıştır.
En güzel avlular: Lahey Mahkemesi Van Wouw, Nieuwkoop Mahkemesi bölgesindedir. Avluları gezmek için, yerel turizm ofisinden, bunlara ait bir şehir haritası edinebilirsiniz.
LAHEY ŞEHRİ KANALLARI
Lahey şehri, bir zamanlar, şehrin iç bölgelerinde bulunan yerel pazarlara mallarını boşaltmak için tekneyle gelen insanlarla doluydu.
Ancak bu kanalların bir nehir olmaması nedeniyle, zamanla atıklar kanalların dibini doldurdu ve dayanılmaz bir koku başladı.
Bunun üzerine, kanalların birçoğu 1640-1910 yılları arasında doldurularak kapatıldı. Günümüzde sadece Ooievaart kanalı bulunmaktadır.
OOİEVAART
Tekne Bierkade 18B denen yerden hareket etmektedir.
Hague bölgesinde bir tekne turu yapabilirsiniz. Bu tur sırasında, Lahey şehri benzersiz bir bakışla görülür. Tekne turu 90 dakika sürmektedir ve bu yolculuk sırasında: Mauritskade ve Hooikade boyunca görkemli evler, Saray bahçeleri ve Malieveld görülebilir.
MADURODAM
Giriş ücreti 15 Eurodur. Şehir merkezine 3 km. uzaklıktadır. Bu minyatür şehirde: ünlü yapıların 1/25 boyutlarındaki modelleri yapılmış ve bu modellerle: kanal evler, çiçek alanları, peynir marketleri, yel değirmenleri, barış sarayı, Works deltası görülebiliyor.
İstanbul’da Miniatürk’ü görenler varsa, sanırım orayı, buradan esinlenerek yaptılar.
Çünkü: Hollandalılar, burayı bizden 60 yıl önce yapmışlardır. Buranın, Avrupa’nın en küçük şehri olduğunu söylüyorlar ve zaten bu yüzden buranın bir valisi olduğu söyleniyor.
Her yıl Ocak ayında, Hollandalı küçük öğrencilerden birisi, buranın valisi olarak seçiliyormuş. Hatta: bu görevi ilk üstlenenin, günümüzdeki Hollanda kraliçesi olan Beatrix olduğu söyleniyor ki, kendisi 14 yaşında iken bu görevi yürütmüştür.
Burada: minyatür binalar ile, Hollanda tarihine ait hikayeler anlatılıyor. Ayrıca, yine burada interaktif uygulamalar bulunuyor. Schiphol havaalanından havalanan bir uçak, Rotterdam limanında gemilere yüklenen kaplar gibi.
TİKİBAD
Burası bir lunapark havuzudur ve tropikal bir cennet gibidir. Buradaki su kaydırakları: Benelüks alanındaki en büyük kapalı su kaydırağı alanıdır.
10 su kaydırağı: 4-150 metre arasındaki uzunluktadır. Hızlı şeritte, saatte 70 km. hızla kaymak mümkündür.
Yaz aylarında açılan, açık yüzme havuzu, çocuk havuzu ve güneşlenme alanları bulunmaktadır. 12 yaşın altındaki çocukları, mutlaka bir yetişkin nezaretinde sokuyorlar ve tüm çocukların kolluk giymesini şart koşuyorlar.
Hatta, bazı kaydıraklarda: boy ve ağırlık şartları bulunuyor ki, bence gerekli emniyet tedbirleri alınmış ve gayet iyi uygulanıyor.
SCHEVENİNGEN
Şehir merkezinde, tramvay ile sadece 20 dakika uzaklıktadır.
Burası hakkında ayrıntılı bilgi vermeden önce şunu söylemek isterim. Buranın isminin telaffuzu zor olduğundan: Hollanda mahkemelerinde kişinin Hollandalı olup olmadığını sorgulamak için, buranın ismini söyletiyorlarmış ve hatta: II. Dünya savaşında, Alman casuslar buranın ismini doğru telaffuz edemediklerinde Hollandalılar tarafından öldürülmüşlerdir.
Burası, kuşkusuz Hollanda’nın en popüler tatil beldesidir. Her yıl çevreden buraya 10 milyon turist gelir.
Ülkenin zenginlerinin ve hatta kraliçenin yazlığı da buradadır. Evet: Hollanda ülkesinin tek plajıdır. Plaj, güneşlenme ve su sporları meraklıları için idealdir. Ancak: burada deniz her daim soğuktur, dalgalıdır, Temmuz ayından önce burada denize girmek imkansızdır ve aynı zamanda kirlidir.
Zaten denizin rengi alenen kahverengidir. Ama: beyaz tenli Hollandalılar, burada deniz kıyısında güneşlenmeye çalışırlar ve hiç düşünmeden, bu soğuk ve kirli denize girerler. Öte yandan: kum sahil alanı çok büyüktür.
Bu kumsallık alanda: martıların bolluğu da dikkat çekiyor. Bu kumsallık alanda, kumların üzerinde yürürken bile soğuk ayaklarınızı etkileyecektir.
Evet, burası yazın Hollandalıların akınına uğrar.
Kışın ise, o kadar soğuktur ki, insana yüz felci geçirecek derecede soğuktur. Ama yine de insanlar bu soğuk havalarda, buraya giderler ve kafelerde denizin dalgalarını izleyerek sıcak kahvelerini içerler.
Sahilde uzun bir kumsal, gezinti yeri, iskele ve deniz feneri vardır. Uzun kumsallar, her mevsim hem genç hem de yaşlı binlerce kişiyi ağırlar. Sahil kasabasının önemli özelliklerinden birisi de bulvardan Kuzey Denizine açılan devasa iskeledir.
Scheveningen Pier
CNN tarafından dünyanın en iyi 9 iskelesinden birisi seçilmiştir. İskele: yaklaşık 400 metre uzunlukta ve 45 metre yüksekliktedir. Pier: 2015 yılında tamamen yenilenmiştir.
Günümüzde burada çeşitli mağazalar, restoran ve barlar bulunur. Ayrıca: iskelede bulunan gözlem kulesine çıkarsanız, deniz, plaj ve Scheveningen kasabasının güzel manzarasını izleyebilirsiniz.
Dönme Dolap
Sahilde 50 metre yüksekliğe kadar çıkan bir dönme dolap vardır.
Sea Life
Özellikle çocuklar tarafından sevilip tercih edilen bir yerdir. Burada su altı dünyasının büyüleyici güzelliklerine şahit olacaksınız.
Merkezde: 45 akvaryumda, 150 farklı balık türü bulunmaktadır. Akvaryumlarda bulunan bazı deniz canlıları şunlardır: denizatı, pirana, vatoz, köpek balığı.
Su altı tüneli: 180 bin litre tropikal deniz suyu ile doludur. Tünelde, köpek balıkları, başınızın birkaç santim uzağından geçerler.
Çocuklar, kaya havuzunda deniz yıldızı ve yengeçlere dokunabilirler. Büyük deniz kaplumbağaları ile tanışabilirler.
Kurhaus Hotel
Scheveningen bölgesindeki en güzel binadır. Bu 5 yıldızlı otel, 1885 yılında yapılmıştır.
The Hague Beach Stadium
İskelenin yanındaki bulvarın sonundadır. Her yıl Mayıs ayı ortasında kurulur ve Eylül ayı ortasında kaldırılır. Burada: plaj voleybolu, plaj futbolu, plaj tenisi, plaj hokeyi ve plaj hentbolu müsabakaları yapılır.
Stadyum, yaklaşık 2 bin seyirci kapasitelidir ve tüm müsabakalara giriş ücretsizdir. Stadyum çevresinde güzel restoranlar vardır.
Beelden aan Zee-Scilptures by the Sea
1826 yılında Kral William tarafından yaptırılmıştır. Çevresi: plaj ve kum tepeleriyle çevrili eski bir köşkün etrafına inşa ettirilmiştir. Burada: kumsaldaki ünlü Hollandalı mimar Wim Quist’in eseri olan “Kraliyet Ailesinin Bronz Anıtı” nı mutlaka görmenizi öneririm.
Müzede, kalıcı koleksiyon dışında, düzenli olarak geçici sergiler de yapılmaktadır.
Bunker Müzesi
Burası, 1943 yılından kalma bir Alman sığınağıdır ve içinde, II. Dünya Savaşından kalma nesneler sergilenmektedir.
KİJKDUİN
Burası, Lahey şehrinin sahil beldesidir. Plaj: çoğu plaj severler tarafından tercih edilmektedir. Aileler için uygundur. Ayrıca: yine burada haftanın yedi günü alışveriş yapabilirsiniz.
Hediyelik eşyalar, ev mobilyaları, kasap, pastane, peynir satılan yerler bulunuyor.
Ayrıca: moda ve takı butikleri, ayakkabı ve giyim mağazaları da görebilirsiniz. Tüm bunların yanında: sahil kordonu üzerinde bulunan restoranlarda, gün batımını izlerken yemek yiyebilirsiniz.
Bu restoranlarda: Fransız, Meksika, İtalyan, Hollanda mutfağının değişik tatlarını bulmak mümkündür.
MALİEVELD
Burası, şehir merkezinde, merkez istasyonunun büyük bir çim alanıdır. Burada: yıl boyunca partiler, fuarlar ve konserler düzenlenmektedir.
Ayrıca: yine şehirdeki büyük protesto gösterileri de burada düzenleniyor.
Mayıs ayında: “Hint Festivali” düzenleniyor ve bu sırada: dans, pastırma ve pirinç kekini tadabilirsiniz. Temmuz ayında, ulusal ve uluslar arası sanatçıların katılımı ile, müzik festivali düzenleniyor.
Eylül ayında ise, fuar düzenleniyor. Circus Renz isimli sirk ise: Avrupa’nın en iyi sirklerinden birisidir ve her yıl Ekim ayında burada düzenlenmektedir.
OMNİVERSE
Burası: muhteşem dev ekranı olan bir sinemadır. Burası: Avrupa’nın ilk, IMAX kubbe tiyatrosudur ve Benelüx bölgesinde tektir. Sinemada: filimler, 500 kez büyütülmüş ve bir yuvarlak kubbe ekrana yansıtılmaktadır.
Projeksiyon lambası: 15 bin wat güce sahiptir ve ayrıca gelişmiş bir ses sistemi bulunmaktadır. Evet, burayı ziyaret etmek isterseniz, her saat başında yeni bir filmin başladığını bilmelisiniz.
Bu filmler: Grand Canyon üzerinde gerçek bir rafting gezintisi, Everest’in zirvesine bir sefer, macera ve bilim merkezi olan belgesellerdir. Haftanın her günü açıktır.
HAGUE SAHİL STADYUMU-BEACH
Her yıl, bahar aylarında, Mayıs ortasından Eylül ortasına kadar, Lahey Sahil Stadyumu: Scheveningen sahilinde yeniden inşa edilmektedir. 2000 seyirci kapasitelidir.
Burada: plaj voleybolu, plaj futbolu, plaj tenisi, plaj hokeyi ve plaj hentbol yarışmaları düzenlenmektedir.
OOİEVAART
Şehir kanallarından Ooievaart’da tekne gezintisi yapılmaktadır. 1.5 saat süren bu gezintide: saray bahçesinden, Malieveld üzerinde görkemli evler dahil, birçok yer görülebilmektedir.
Aslında şehirde birçok kanal var ama bu kanalların çoğu: dayanılmaz koku yayıyorlarmış ve yalnızca bu kanal üzerinde tekne yolculuğu yapılabiliyor.
MUSEON
Burası: Lahey şehrinde, popüler bir bilim müzesidir. Müze: teorikte test etmek ve pratikte ise daha hızlı öğrenmek fikrine dayanmaktadır. Burada: dünyada yaşamın nasıl ortaya çıktığını keşfedebilirsiniz.
Müzenin bölümleri: toprak, ilk insan, dinozorlar, enerji, Romalılar, su fosilleri, Dünya Savaşı, Kuzey kutbu, barış ve adalet.
PANORAMA MESDAG
Burası: Avrupa’nın en büyük ve yuvarlak panorama resmidir. 4 ayda tamamlanmıştır. Uzunluğu 120 metre ve yüksekliği 14 metredir. Hendrik Willem, eşi ve bazı arkadaşları tarafından boyanmıştır. Dünyanın en güzel manzaralarından birisi olarak bilinir.
Ressam: bir tepeden gördüklerini, 360 derece bir tuvale yansıtmıştır. Manzarada: eski yıllara gidiyorsunuz. Plaj aktivite ile hareketlidir, balıkçı tekneleri sahildedir ve bir askeri tatbikat gerçekleşmektedir, insanlar güneş ve suyun tadını çıkarıyorlar.
Hatta, sahilde “Mesdags” lı bir kadın resmi görülmektedir. Evet bu müzeyi gezmek isterseniz, Türkçe rehberlik hizmeti veriliyor.
GEM
Museon’un hemen yanındaki burada: her yıl, 7 sergi düzenleniyor. Resim, heykel, çizim, film ve fotoğraf dalındaki bu sergilerde: Hollandalı ve uluslar arası çağdaş sanat sanatçılarının eserleri sergileniyor. Bu müzenin restoranı da çok meşhurdur, burada bir öğle yemeği molası vermelisiniz.
ESCHER SARAYI-MÜZESİ
Maurits Cornelis Escher: 1898-1972 yılları arasında yaşamış bir grafik sanatçısıdır. Yaşadığı dönemde: optik illüzyon çizimleri konusunda gerçek bir usta olarak biliniyor. Escher’in eserlerine ait kalıcı bir sergi: Lahey şehir merkezinde, kraliyet ailesinin bu eski sarayında düzenleniyor.
Müzeye giriş ücreti 9 Eurodur.
Evet, burada Escher’in eserlerini canlı canlı görebilirsiniz. Özellikle, üç boyutlu gibi görülen grafik dizaynlar muhteşemdir. Escher’in dizaynlarının kapakları süslediği defterleri satın alabilirsiniz.
LAHEY TARİH MÜZESİ
Müze: şehrin tarihi, insanları ve hükümet hakkında ziyaretçilere bilgi vermek amacıyla tanzim edilmiştir. Burada: portreler, gümüş ve cam objeler, kraliyet evi hatıraları, yerel tarih ve kültürel özelliklere ait objeler sergileniyor. Kalıcı sergi yanında: geçici sergiler, etkinlikler ve faaliyetler de düzenleniyor.
MÜZE MEERMANNO
Meermanno Malieveld karşısındaki müze: her hafta Salı ve Pazar günleri saat: 12.00-17.00 arasında açıktır. Burası bir kitap müzesidir. Yazılı ve basılı kitabın hikayesi: burada ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
Burada: eski baskıları, el yazmalarını, kitap kapakları ve İncilleri görebilirsiniz. Müzenin koleksiyonu, 1850 yılından bu yana olan eserleri kapsamaktadır.
Koleksiyon 1783-1848 yılları arasında yaşamış Westreenen van Tillant tarafından toplanmaya başlanarak ortaya çıkmıştır. Kendisi: kitaplardan antik objelere, aile portreleri ve seyahatlerinde hediyelik eşyaları toplayarak, ateşli bir koleksiyoncu olarak tanınmaktadır.
Bu koleksiyonu müzeye bağışladığında, müze koleksiyonu genişletti ve daha sonra ziyarete açık sergilemeye başladı. Müzenin binası ise: görkemli bir konaktır ve burada çekilmiş perdeler ve geniş dolaplar arasında kitabın tarihini keşfedebilirsiniz.
LOUWMAN MÜZESİ
Pazartesi hariç, haftanın her günü açık olan burada: dünyadaki otomobillerin en önemli özel koleksiyonu sergileniyor. Müzede sergilenen birkaç yüz arabayı izlerken, arabanın tarihi yolculuğunu keşfedebilirsiniz.
Evet burada: Formula 1 ve hibrit otomobillerden, en antika ve klasik otomobillere kadar birçok çeşit görebilirsiniz.
Müzenin isminin verildiği Louwman ailesi: 1934 yılından sonra, araba toplama ile meşgul olmuşlardır. Müze ise, 2010 yılında ziyarete açılmıştır. Burada: ilk araçlar, at arabaları, 1900’lerin sonrasındaki ekonomik otomobiller, ilk yarış arabaları, lüks arabalar sergileniyor.
Bunlar arasında: Elvis Presley’in arabası, James Bond arabası gibi arabalar da bulunuyor.
COURTYARD-BİNNENHOF
Lahey Binnenhof bölgesinde bulunan bu yer: 13 yüzyıldan bu yana, yüzyıllar boyunca Hollanda’nın siyaset merkezi olmuştur. Bir zamanlar saray olarak kullanılan bu bina, günümüzde bütün siyasi ve anayasal meseleler, burada tartışılırmış.
Hatta: eskiden kralların taç giyme veya devretme törenleri de burada yapılırmış.
Binalar: zengin tarihiyle dikkat çekiyor. Hollanda mimarisinin en güzel örneklerinden olan burayı gezmek mümkündür. Rehberli turlara katılırsanız, önce Hollanda Parlamento tarihi ve Parlamento binaları hakkında bir video izletiyorlar ve tur başlıyor.
Ancak: belli zamanlarda, siyasi toplantılar olduğunda tüm odaları görmek mümkün olmuyor.
MAURİTSHUİS
Şehrin merkezinde kolayca ulaşılabilen bir yerdedir. Küçük bir müzedir, 1 saatte gezilebilir.
Evet: burası, şehir merkezinde, bir gölün (Hofvjver) yanındadır. Müze gezisinden sonra, gölün çevresinde, ağaçların altında yürümek, büyük keyif veriyor.
Müze binası başlangıçta 17’nci yüzyılda, üst düzey konuklar için bir rezidans ve otel olarak inşa edilmiştir. Ziyaretinizde özellikle müze binasının dış cephesinin güzelliğini görünüz.
Bina, günümüzde iyi bir müzeye ev sahipliği yapmaktadır. 2014 yılında müzeye fazladan bir bina eklenmiş ve eserlerin sergilendiği alanlar arttırılmıştır.
Bu yeni yapılan bina ile eski bina arasındaki ulaşım, bir yeraltı geçidinden sağlanmaktadır.
Amsterdam’dakiler de dahil olmak üzere, Hollanda’nın en iyisi olduğu söylenen müzede: 17. ve 18. yüzyılda, eski ustaların sanat eserlerinden oluşan büyük bir koleksiyon bulunmaktadır. Bu koleksiyonda, çeşitli sanatçıların yaklaşık 800 parça eseri bulunuyor.
Bu olağanüstü eserler nedeniyle müzeye “Mücevher Kutusu” lakabı verilmiştir.
Müzenin en çarpıcı eseri: Johannes Vereer’in “İnci küpeli kız” tablosudur. Bu tablo: Hollanda ülkesinde “Mona Lisa” kadar ünlüdür. 17’nci yüzyılda yaşamış o kızın tam karşınızda ve bakışlarının da üzerinizde olduğunu hissedeceksiniz.
Bunun dışında, müzede, yine ünlü sanatçıların eserleri var.
Bunlar arasında benim ilgimi çekenler: Rebbrant’ın: Anatomi dersi ve otoportre’dir.
Müze de bir de müze hediyelik eşya dükkanı ve kafeterya bulunmaktadır.
ULUSLAR ARASI ADALET DİVANI
Birleşmiş Milletlerin yargı organı olan bu binayı: yalnızca fotoğraflamakla yetiniyoruz. Birleşmiş Milletlerin bu organında 15 yargıç görev yapıyormuş ve bu yargıçların kendi ülkelerinden buraya hatıra bir şeyler getiriliyormuş.
Söylenenlere göre: Türkiye için, Kastamonu’dan kükürt taşı getirilmiştir. Hatta: söylenenlere göre, binanın içinde bir de hukuk okulu bulunuyormuş. Binanın içinde gezi mümkün değildir.
PRİSON GATE MUSEUM
1428-1828 yılları arasında cezaevi olarak kullanılan burada, cezaevinin kapısı görülebiliyor. Burada: Hollanda’nın ceza hukuku hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Bir Pazar günü zamanınız varsa, burayı ziyaret edebilirsiniz ve çok dar merdivenlerde gezerek, değişik bir atmosferi keşfedebilirsiniz.
KRALİYET SARAYI-NOORDEİNDE
Şehir merkezinde Noordeinde bölgesinde bulunan burası, 1609 yılında bu yana kraliyet ailesinin bir sarayı olarak kullanılmaktadır. Günümüzde ise, Kraliçe Beatrix’in çalışmaları için kullanılıyormuş. Saray kapısında “Özgür Kalacağım” yazıyor.
Ancak: saray halka açık değildir, yalnızca burayı ziyaret edenler uzaktan fotoğraf çekmekle yetiniyorlar. Ayrıca: sarayın bahçesinde, ziyaretçilere açık küçük bir park alanı bulunuyor.
Burayı ziyaret ederseniz, saray bahçesinin huzur ortamını yaşayabilirsiniz. Bu park alanında, Kraliyet Ahırlarında, ayrıca atlar ve kraliyet ailesinin arabaları standını bulabilirsiniz.
HODEL DES İNDES
Burası: Hollanda’nın en ünlü otellerinden birisidir. Görkemli otel: 1858 yılında, mimar Arend Roodenburg tarafından tasarlanmış ve Baron van Briemen için konut olarak inşa edilmiştir. 1900 yılında yapıda radikal değişiklikler yapıldı.
Dikkate değer ahşap ve ipek duvar kaplamaları ve Van Brienen’in adının baş harflerinin bulunan anıtsal şömine rafı ve salonlar ilgi çekmektedir. Evet, 92 odalı şehrin en lüks oteli, kusursuz hizmet verilmesiyle bu onuru hak ediyor.
MEYDAN
Şehir merkezinde, Plein’e bitişik bu meydan: kafe ve restoranlar ile doludur. Meydandaki ilk binalar: 17. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmeye başlanmış ve meydan büyük şehir evleriyle çevrilmiştir.
Ancak, 19. yüzyıla gelinceye kadar meydanda birçok değişiklik yapıldığı görülüyor. Koloniler yönetiminde ve özellikle Hollanda’nın Doğu Hint Adalarına ait birçok bakanlık: 19. yüzyılın ikinci yarısında burada inşa edilmiştir.
Meydanın merkezinde göreceğiniz anıt, 1813 yılında yapılmıştır. Kaide üzerinde, yaklaşık 10 metre yükseklikteki anıt “bağımsızlık sembolü” dür. İlk Hollanda kralı olan I. William, bu anıt huzurunda Anayasaya bağlılık yemini etmiştir.
Evet, günümüzde, meydanın çevresinde Adalet Bakanlığının güzel binasını görebilirsiniz. Bina neo-rönesans döneminde inşa edilmiştir. Meydanın tüm batı tarafı ile lüks kulüpler, Yeni Edebiyat Derneği görülmektedir.
Yaz aylarında, meydandaki kafe ve restoranlar çok dolu oluyor ve meydanda büyük hareketlilik yaşanıyor.
PASSAGE
Passage: şehir merkezinde, 115 yıllık muhteşem bir kapalı alışveriş caddesidir. Yani: Hollanda’nın en eski alışveriş merkezi olarak bilinmektedir. Yapının kanatları, 1882 yılında neo-Rönesans tarzında inşa edilmiştir. 1928 yılında, son kanat ana yapıya ilave edilmiştir.
2007 yılında ise, kapsamlı bir restorasyon çalışması yapılmıştır. Bu çalışmada: cepheler orijinal haline getirilmiş, mermer zemin restore edilmiştir. Evet, burada cam kubbe altında: üç kapalı alışveriş caddesi bulunuyor.
Burada özellikle; hediyelik eşyalar, tasarım ürünleri, kahve, çay ve yemek pişirme gereçleri bulup satın alabilirsiniz.
HOLLANDA CASİNO SCHEVENİNGEN
Yapı: 1994-1995 yılları arasında, mimar Pi de Brujin tarafından tasarlanarak yapılmıştır. Giriş, şeffaflık veren büyük bir pencere gibi vurgulanmıştır. Cephenin görüntüsü ilgi çekicidir. Yoldan geçen saydam şeritlerden binanın iç atmosferi görülebilmektedir. Özellikle akşamları, ışıklandırma ile binanın cephesi çok ilginç görülüyor.
SPUİPLEİN
Burası: Lahey şehrinin yeni merkezindeki ilk yapılardan birisidir, yani 1987 yılında yapılmıştır. Burada: Hollanda Dans Tiyatrosu ve Halk Kütüphanesi bulunmaktadır, yani bir kültürel merkez olarak işlev görür. Buranın hemen yanında bir kilise bulunuyor.
Kilise: 17. yüzyıldan kalma, ilk Hollanda Protestan kilisesi olarak önem kazanıyor. Yapılış tarihi olarak: 1649-1656 yılları arası belirtiliyor.
DELPH
Burası, şehir merkezine 6 km. uzaklıktadır. Lahey ile Rotterdam şehirleri arasındadır. Lahey şehrinin zenginleri: bu kasabadaki malikanelerinde oturuyorlar. Buranın 1100 yılında kurulduğu söyleniyor.
Ancak, günümüzden 300 yıl önce: Johannes Vermeer’in tuvaline yansıyan şehrin şirin görüntüsü, günümüzde de sürüyor. Şehrin en önemli özelliklerinden birisi: ürünlerini su yolu ile taşıyabilmek için Rotterdam şehrine kadar, 20 km. lik kanal inşa etmişlerdir.
“Delf Mavisi” denilen bir renkleri var ve bizdeki “Turkuaz” renk gibi “İznik çinisi” rengi gibidir. Ancak: bundan yapılan ürünlerin müthiş pahalı olduğunu gördüğünüzde şaşıracaksınız. Delf Mavisi (Delfs Blauw) porselenleri, satın almasanız da mutlaka görülmesi gereken güzellikler olarak önem kazanıyor.
Öte yandan, İstanbul-Topkapı Müzesinde de: Harem Dairesinde Hünkar Mahfilinde, bunların örneklerini görmek mümkündür. Çin porselenlerin kopyalarıyla başlayıp, kendi üsluplarını geliştirmişlerdir. Evet, burada nereler gezilmeli görülmelidir.
NİEUWE KERK-YENİ KİLİSE
Bu Protestan kilisesi, şehrin ana meydanındadır. Hollanda kraliyet ailesinin fertlerinin mezarları burada bulunmaktadır. En son olarak 2004 yılında Prens Bernhard buraya gömülmüştür. İlk olarak ise, 1584 yılında Prens William burada gömülmüştür.
Kilise 1656 yılında yapılmıştır. Lahey şehri merkezindeki en eski anıtlardan birisidir. 1900 yılı civarında, çevresindeki kanallar dolana kadar bir ada da duruyordu. Kilisenin dini işlevi 1970’li yıllarda bitti. Daha sonra iş ve kültürel etkinlikler ve konserlerin düzenlendiği bir yer haline dönüştürüldü.
Yapı: mimari özellikleri nedeniyle UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesine” dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Hatta dünyanın korunması gereken ilk 100 eseri listesindedir.
Aynı listede, ülkemizde Ankara şehrinde Justinyen Tapınağı da bulunmaktadır. Ancak bir farklı, Justinyen tapınağı 2000 yıllıktır.
Evet, günümüzde yapı; 108.75 metrelik kulesiyle de ilgi çekiyor ve bu kuleye çıkıp çevrenin manzarasını izlemek mümkündür.
Kule: Hollanda’nın en yüksek ikinci kulesidir. Günümüzde Lahey Filarmoni Orkestrası burada konserler vermektedir. Kilisede düzenlenen etkinliklerin biletleri ise, hemen karşısındaki Dr Anton Philips Hall’de satılmaktadır.
ESKİ KİLİSE
Eski kilise, 1246 yılında inşa edilmiştir. Yakın geçmişte restore edilen kilise içinde, 1548 yılı yapımı oymalı minber ve 27 vitray penceresi ilgi çekmektedir. Hollandalı deniz kahramanları Piet Hein ve Maerten Tromp: burada gömülüdürler.