Konya Sarayönü

Konya Sarayönü

Sarayönü, Konya arası uzaklık: 52 km. Sarayönü, Selçuklu arası uzaklık 53 km. Sarayönü, Cihanbeyli arası uzaklık 109 km. Sarayönü, Kadınhanı arası uzaklık: 42 km. Sarayönü, Altınekin arası uzaklık 42 km.

TARİHİ

Laodicea (Combusta) olarak bilinin günümüzdeki ismiyle Ladik, Roma döneminde önemli bir idari merkez olmakla birlikte, Romanın Efes’ten başlayarak Melitea’ya (günümüzdeki Malatya) uzanan doğu askeri yolunun bağlantısını oluşturuyordu.

Bölge coğrafi yapı itibarıyla batıdan Konya’ya geçişin son durak yeri olduğu için, Selçuklular döneminde Haçlıların yağma ve talanına uğramıştır.

İlçenin batısında Saiteli (bugünkü Kadınhanı) ve güneyindeki Ladik dağları eteğinde Bosokili (Öziçi) isimli iki kasaba bulunur. Bu iki kasabanın halkı: Haçlı Ordularının geçiş yolu üzerindedir ve bu orduların yağmalarından kurtulmak için bugün Yukarı Mahalle (Tolobası) denen yerdeki “inlere” göçerler.

Çünkü: bu inler, emniyet ve saklanabilmek açısından oldukça uygundur. Bu yüzden, kendi kasabalarından göç ederek buraya gelenler ilçenin kuruluşunda öncülük etmişlerdir.

“Tolobası” denen bu inlerin, o dönemde hem sığınak, hem de mesken olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir.

İlçenin ismi de bu inlere bağlanır. Büyüklüğü, konforu ve kullanışlı olması nedeniyle bu inler “Saraya” benzetilirmiş ve bunlara “Sarayini” ismi verilmiştir. Zamanla bu isim değişerek “Sarayönü” olmuştur.

Öte yandan: bu inlerin yanında bir saray bulunduğuna da inanılır. İlçenin toprakları ve yerleşme merkezi, bu sarayı önünde kurulduğu için bölgeye “Sarayın önü” denilmiştir. Bu isim zamanla değişime uğramış ve günümüze “Sarayönü” olarak gelmiştir. Evet, bu ismi geçen inler, günümüzde kapalıdır.

Sarayönü, ilk olarak Pir Hüseyin Cami çevresinde gelişmiştir. Sultan II Abdülhamit döneminde, Anadolu-Bağdat-Hicaz demiryolunun buradan geçmesiyle şehir merkezi hızla gelişmiştir.

1896 yılında yapılan demiryolu ve buradaki istasyon binası bir Alman firması tarafından yapılmıştır. Milli Mücadele yıllarında yerleşim yeri “İskele” ismiyle bilinmektedir. Kadınhanı ilçesine bağlı bir bucak iken 1 Nisan 1959 tarihinde ilçe olmuştur.

Konya Sarayönü

GENEL

Cihanbeyli platosunun güney uzantısındaki düzlükler üzerinde bulunmaktadır. Yani yüzey şekilleri bakımından oldukça sadedir. İlçenin güneyinde Batı Torosların bir uzantısı olan Ladik dağları bulunur.

Doğu-batı doğrultusunda uzanan bu dağlar 1800-1900 metre yüksekliktedir. İlçenin rakımı ortalama 1068 metredir. İlçede akarsu yoktur, sadece Beşgöz denen yerde yeraltı su kaynaklarından beslenen bir gölet bulunur. Yöre halkı, tarım ve hayvancılık yaparak geçinir. Genellikle hububat ve bakliyat ekilir. Zaten Sarayönü ilçesinde iki tane “Devlet Üretme Çiftliği” bulunuyor.

Konya Sarayönü Meslek Yüksek Okulu

SARAYÖNÜ MESLEK YÜKSEK OKULU

Konya Selçuk Üniversitesine bağlıdır. Okul 1992-1993 öğretim yılında İsmet ve Ümmühan Önel İlköğretim Okulu binasında öğretime başlamıştır. 2000 yılında okulun Ankara yolu üzerinde kendi hizmet binası inşaatı tamamlanmış ve 2000-2001 öğretim yılında kendi binasında öğretime başlamıştır.  Okulda: Bilgisayar Teknolojileri, Bitkisel ve Hayvansal Üretim, Çevre koruma teknolojileri ve gıda işletme ön lisans eğitimleri verilmektedir.

HALICILIK-LADİK HALISI

Sarayönün’de dokunan halılar, Kayseri-Bünyan halıları ile benzerlik gösterir yani oldukça güzeldir. Özellikle ilçe merkezine bağlı Ladik kasabasında halıcılık çok gelişmiştir. Bu halıların özelliği: ilmiklerinin sık, dokunuşlarının ince, desenlerinin ağır ve fiyatlarının yüksek olmasıdır. Yerli tip Sarayönü halısı ise, genellikle iki parçalı ve 12 metre karedir. İlmikleri kaba, desenleri sadedir, fiyatları da nispeten daha ucuzdur.

Konya Sarayönü

GEZİLECEK YERLER

Konya Sarayönü Ladik

LADİK

Günümüzde Halıcı olarak adlandırılan Ladik, ilçe merkezine 7 km uzaklıktadır.

Helenistik dönemde Seleukoslar sülalesi tarafından Laodikeia adıyla kurulmuş olan kent, Roma döneminde İmparatorluğun doğu yolları üzerinde bulunan konumuyla daha da önem kazanmıştır.

Askeri başarılarından dolayı Stratonikos adındaki bir askeri onurlandırmak üzere Laodikeia halk meclisinin aldığı kararı içeren ve Erken Helenistik döneme tarihlenen bir yazıttan Laodikeia’da bir askeri birliğin konuşlandırıldığı anlaşılır.

Büyük olasılıkla bu bölge, Roma dönemi boyunca da askeri önemi devam etmiş olmalıdır. Hatta bu askeri birliğin, Lanciarii olarak adlandırılan seçkin süvari birliği olduğu iddia edilmektedir.

Leodikeia ve yakın çevresinde ele geçen imparatorluk dönemi yazıtları da Latin kökenli vatandaşların bölgede önemli oranda bir nüfusa sahip olduklarını ve kent yönetiminde etkin olduklarını gösterir.

Yani, Ylkaonia ovasının büyük bölümünü kaplayan bu çevrede imparatorluk mülkleri yer almakta idi. Ovalık sahalar olması nedeniyle buralarda çok sayıda malikanenin bulunması doğal kabul edilmektedir.

Ancak bölgenin en önemli kenti durumunda olan Ladik ise, nispeten dağlık bir arazi yapısına sahiptir. Büyük olasılıkla bu dağlık arazi, Roma döneminde ormanlarla kaplı idi. Bu açıdan bakıldığında Ladik çevresi, geniş malikaneler için uygun şartlar taşımaktaydı.  

Zaten bulunan yazıtlardan bu bölgede çok sayıda malikane olduğu bilinmektedir ki bunlar ormandan arazi açılarak oluşturulmuş olmalıdır. Büyük olasılıkla bu durum, Kurşunlu köyündeki kurşun ve civa madenlerini çıkarmak için bu çevredeki tüm ormanların kesilerek ocaklardaki madenlerin işletilmesi için kullanılmış olmalıdır.

Böylece Laodikeia arazi çıplak hale gelmiştir. Zaten şehre “Laodikeia Katakekaumene” ismi yani “yanık, yanmış toprak” denmesinin de altında bu durum yatmaktadır.

Evet, bunları niye yazdım, İlçe merkezine bağlı Ladik kasabası, bir zamanlar önemli bir şehir olmasına, burada birçok imparatorluk mülkü olmasına rağmen, bugün burada turizme yönelik, tarihe yönelik kalıntı bulunmamaktadır.

Yani maalesef bu kadar önemli bir Roma kentinden geriye kalan, gezmenizi önerebileceğim bir yer yoktur. Çünkü bölgedeki tarihi kalıntılar ve taşlar, ev yapımlarında, çeşmelerde, çeşme yalaklarının yapımında kullanılmıştır. Buralara yolunuz düşerse, Ladik Mezarlığına gidin, mezarlıkta çok sayıda antik döneme ait mezar taşı bulunmuştur.

Ladikli Ahmet Ağa

Sarayönü yöresinde kendisini tanımayan, bilmeyen oldukça azdır. Bu yüzden bu önemli şahsiyet hakkında kısaca bilgi vermeden geçemedim. Ahmet Ağa, 1888 yılında Sarayönü ilçesine bağlı Ladik (Halıcı) kasabasında doğmuş ve 26 yıl askerlik yapmış bir İstiklal Savaşı gazisidir. Kurtuluş savaşının ardından memleketine dönmüş ve vefatına kadar Ladik kasabasında yaşamıştır.

Konya Sarayönü Hatip Camii

HATİP CAMİİ

Cami, Yukarı Mahallede, Karaçayır deresinin aktığı Çayır mevkide sağda Fatih Caddesi üzerinde Çatal Çeşmenin karşısındadır.

Caminin yapım tarihi ve banisi yani yaptıran hakkında net bilgi yoktur. Ancak yöredeki yaşlılardan alınan bilgilere göre: caminin 1922-1923 yıllarına kadar duvarları kerpiçtir. Bu tarihlerde duvarları moloz taştan yeniden örülmüş ve tabanı da rutubeti önlemek için taşla doldurulmuştur.

Cami çeşitli zamanlarda büyük tamiratlar görmüş, duvarlar moloz taştan örülmüş ve üzeri sıvanarak subasman seviyesinden çatıya kadar beyaz kireç ile badanalanmıştır.

Gelelim mimari özelliklerine

Yapı kareye yakındır. Toprak zeminden yaklaşık 90 cm yükseltilmiş bir platform üzerine inşa edilmiştir. Bir tanesi pencereler arasında, diğeri kapı ile pencere arasında olmak üzere iki eski yazılı taş kitabesi vardır.

Harim kısmına kuzeybatı cephedeki çift kanatlı kapıdan girilir. Harimin üstü, mihrap duvarına dik olarak yerleştirilen ve harimi üç sahına ayıran, iki sıra halinde, ikişer ahşap sütunun taşıdığı, ahşap hatıllar üzerine ahşap kirişlemedir.

Üstü kara örtü ile kapatılmıştır. Ahşap sütunlar 25 cm çapında ve 4.5 metre yüksekliğindedir. Ahşap sütunlar, zemindeki rutubetin ağacı çürütmemesi için devşirme mermer kaidelere oturtulmuştur.

Mihrap, harim içinde en göze çarpan kısımdır. Tamamen ahşaptan, çakmalı ve oymalı olarak yapılmıştır. 19’ncu yüzyılda yapılmış olmasına rağmen Anadolu Selçuklu geleneğini yaşatmaktadır.

Selçuklu devrinin stilize bitkisel motiflerinin, yeni bir anlayışla ahşaba tatbiki suretiyle meydana getirilen ve 18’nci yüzyıldan sonra, Konya ve çevresinde yaygınlaşan, yeni bir üslubun temsilcileridir.

1950’li yıllarda cami oluklu saç levhalarla kaplı kırma çatı ile muhafaza altına alınmıştır. Yine bu tamiratlar sırasında, Bizans dönemine ait Latince yazılı bir mermer kitabe, cami cephesine yerleştirilmiştir.

Burada bulunan diğer kitabede okunan yazılara göre, buranın daha önce yani 1656 yılında bir medrese olarak yapıldığı ve sonradan camiye dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır.

Ancak yine yöredeki yaşlılardan alınan bilgilere göre, buranın hep cami olduğu ve bu kitabelerin camiye tamirat sırasında sonradan yerleştirildiği söylenmektedir.

Konya Sarayönü Pir Hüseyin Bey Camii-Yukarı Cami

PİR HÜSEYİN BEY CAMİSİ-YUKARI CAMİ

Cami, İlçe merkezinde Yukarı Mahallede, İnlere giden Pir Hüseyin Bey caddesi üzerindedir.

Halk arasındaki ismi “Büyük Cami” dir. İlçe, önceleri bu cami çevresinde gelişmiştir. Caminin inşa tarihi hakkındaki bilgileri, bugün önünde duran, eskiden yaz aylarında mihrap olarak kullanılmış olan antik lahit kapağının alt yüzündeki yazılardan anlaşılır.

Mihrap panosunun alt kenarına, “Onun tarihi 811 yılıdır” yazılıdır. Buna istinaden caminin 1408 yılında Karamanoğlu İbrahim Bey zamanında Turgut oğlu Pir Hüseyin Bey tarafından yaptırıldığını öğreniyoruz.

Camiyle ilgili başka bir kaynakta ise caminin 1200 yılında yapıldığı belirtilmektedir. Ancak bu tarihe itibar edilmemektedir. Caminin orijinal kitabesi bugün mevcut değildir. Ancak camiyi yapan usta/mimar bilinmiyor. Dıştan dışa 13.70 x 20 metre ölçülerinde, dikdörtgen bir saha üzerine yapılmıştır. Duvarlar 75 cm kalınlığındadır.

Minare: caminin kuzeybatı cephesinde 2.33 x 2.40 metre ölçüsünde, yaklaşık kare bir kaideye oturmaktadır. Silindir gövdeli ve kesme taştan yapılmıştır. Tek şerefesi vardır. Sivri külahlıdır. Minareye basık kemerli bir kapıdan girilir.

Kapının üzerinde inşa kitabesi vardır. Burada sadece “1944” rakamı kazınmıştır. Yani, caminin 1944 yılında bazı tamirat ve ilaveler gördüğü ve minarenin bu tarihte camiye ilave edildiği düşünülür.

Caminin giriş kapısı batı cephesindedir. Camiye, çift kanatlı, tablalı ahşap giriş kapısından girilir. Harimin üstü, mihrab duvarına dik yerleştirilen ve harimi üç sahına ayıran, iki sıra halinde, beşer ahşap sütunun taşıdığı ahşap hatıllar üzerine ahşap kirişlemedir.

Üzeri kara örtü ile kapatılmıştır. Ahşap sütunların yüksekliği 5.15 metredir. Mahfile, harime girişin hemen solunda yükselen ahşap merdivenlerle çıkılır. 1892 yılında Sarayönü zenginlerinden Hacı Abdullah Ağa tarafından: caminin mihrabın üst kısmı, mahfil kısmı, vaaz kürsüsü, eski minber ve oluklu saç levhalarla kaplı kırma çatısı onarılmış ve yenilenmiştir.

Konya Sarayönü Çatal Çeşmesi

ÇATAL ÇEŞMESİ

Yukarı Mahallede, Selçuklular döneminden kalma Pir Hüseyin Camisi avlu duvarı dışındadır. Çeşme Roma dönemine ait bir mermer kaide kullanılarak Osmanlı döneminde yapılmıştır. Bu çeşme ile ilgili bir rivayet var “bu mermer kaideyi, kirman eğiren bir kadın omuzunda taşıyarak buraya getirip yerleştirmiştir.” Elbette kaide oldukça büyük ve böyle bir ihtimal yok gibi görünür, ama böyle bir söylenti var.

Konya Sarayönü Hatip Çeşmesi

HATİP ÇEŞMESİ

Çatal çeşmeden 100 metre aşağıda, Hatip Mahallesi içerisindedir. Çatal çeşme ile aynı dönemde yapılmıştır. Çatal çeşme ve Hatip çeşmesi: yöredeki kişilerin söylediklerine göre, Mehmet ve Hacı Halil Ağaların büyük dedeleridir.  

Konya Sarayönü Beşgöz Pınarı

BEŞGÖZ PINARI

İlçe merkezinin 6 km kuzeyindedir. Beşgöz gölü yeraltı kaynaklarından beslenmektedir. Bu yeraltı kaynaklarından bir kısmı ise Beyşehir gölünden gelmektedir. Gölün suları ise, Beşgöl çayı ile boşalmaktadır. Beşgöl çayında alabalık üretimi yapılmaktadır. Ayrıca: Konuklar ve Gözlü Devlet Üretme Çiftlikleri ve Kökez ile Kolukısa köylerinin toprakları bu kaynaktan sulanmaktadır.

Konya Sarayönü Hatip Anıtı

HATİP ANITI

Kaya kabartması, kayalık bir duvardadır. Duvarın altından su kaynar. Düzleştirilmiş kaya yüzeyindeki duvarın uzunluğu 5 metre, eni ise 2 metredir.

Kaya kabartmada: sağa doğru adım atar vaziyette bir Hitit Kralı/Tanrısı görülür. Öne doğru uzattığı sol elinde, bir mızrak tutar.

Başında: uzun, konik başlık var. Omuzundaki yay, kemerine takılı kısa kılıcı, ayaklarında kıvrık uçlu ayakkabılar görülür. Konik başlığın ön tarafında tanrısallığın simgesi olan boynuzlar görülür.

Çünkü Kurintiya, ölümünden sonra tanrısallaştırılmıştır. Kabartma büyük olasılıkla: IV Tuthaliya ile kuzeni Tarhuntassa kralı Kuruntiya arasındaki Bronz Tablet’teki anlaşmada bahsedilene benzer bir sınır işaretidir.

 

KURUNTİYA YAZITI

Anıtın 1 metre gerisinde bir yazıt var. Bu yazıtta: “Kuruntiya, Büyük Kral, Kahraman, Muwatalli’nin oğlu, büyük Kral, Kahraman” yazıları okunmuştur. Sadece Hitit Krallarının kullanabildiği “Büyük Kral” ünvanının yazılı olması, Kuruntiya’nın Hitit tahtı üzerinde hak iddiasını göstermektedir. Çünkü: Kuruntiya, Kral II Muwatalli’nin bilinen iki oğlundan biridir. Muwatalli’nin ölümünden sonra, Urhi-Tessub isimli oğlu kral olur ve III Mursili ismini alır. Ancak birkaç yıl sonra, Muwatalli’nin kardeşi Hattuşili: III Mursili’yi devirerek tahta geçer. Kuruntiya ise, babasının kurduğu başkent Tarhuntassa’nın merkez olduğu bir bölgenin vasal kralı olarak atanır.

 Konya Derbent hakkındaki gezi yazım için  Derbent

 

Samsun Ladik

Samsun Ladik

Ladik, il merkezi Samsun’a uzaklık: 76 km. Ladik, Taşova arası uzaklık: 48 km. Ladik, Suluova arası uzaklık: 29 km. Ladik, Kavak arası uzaklık: 31 km. Ladik, Amasya arası uzaklık: 54 km.

TARİHİ

Ladik: 1414 yılında Kubatoğulları Beyliğinin Osmanlıya katılmasıyla Sivas sancağına bağlı Amasya ilinin bir beldesi olmuştur. Bu arada: Amasya’da valilik yapan şehzadeler, bu yöreyi mesire yeri olarak kullanmıştır.

Ancak yöredeki tüm tarihi eserler, 1943 yılındaki depremde yıkılarak yok olur. Yani, Ladik ilçesinin tarihindeki en büyük olay, 1943 yılında yaşanan depremdir. Bu depremde, Kaymakamlık binası da yıkılıp yok olmuştur.

Samsun Ladik

İlçenin isminin kökeni

İlçenin isminin nereden geldiği hakkında kesin bilgiler yoktur. Ancak çeşitli rivayetler vardır. Bunlara göre: ilçenin Amasya hükümdarı VIII Büyük Mitridat’ın (MÖ 131) eşi Laodikya tarafından kurulduğu ve sonradan bu ismin zaman içinde değişerek “Ladik” olduğu söylenmektedir.

Evliya Çelebi de, Seyahatnamesinde: şehri: Amasya Kayserlerinden Havik denilen zat yaptırmıştır. Şehrin ismine ise: “La (hayır) dik Sancağı” der.

Bunun üzerine bu konuşma, kalenin ismi yani “Ladik” olur. Başka bir rivayete göre, ilçenin isminin, Türk kabilelerinden olan Melik Alımcı Gazi’nin İladik Hatun ismindeki kızından geldiği ve buna atfen ilçeye “Ladik” denildiği yönündedir.

Samsun Ladik

GENEL

İlçenin rakımı 950 metredir. Kara iklimi hüküm sürer, buna bağlı olarak kışlar uzun ve sert, yazlar ise serin geçer. Bölge engebeli bir araziye sahiptir. Güney bölümünde, bir kısmı Amasya il sınırları içinde uzanan Akdağ bulunur.

Kuzeyinde ise Canik dağları uzanır. İlçenin en önemli akarsuyu, Yeşilırmak nehrinin bir kolu olan Tersakan çayıdır. Ladik gölünden doğar, ilkbahar ve kış mevsimlerinde bol su ile Yeşilırmak nehrine ulaşır.

Ters akışından dolayı “Tersakan” ismini almıştır.

LADİK YAYLA ŞENLİKLERİ

İlçe merkezine 7 km uzaklıktaki Ladik yaylasında yapılan şenliklerin temel amacı: Ladik’in turizm potansiyelini yükseltmektir.

Şenlikler her yıl Temmuz-Ağustos aylarında yapılır. Şenliklerde: buzağı yarışması, koç yarışması, bal yarışması, uçurtma yarışması, yamaç paraşütü gösterileri, çim kayağı yarışmaları, planör uçuş gösterileri yapılır.

GEZİLECEK YERLER

Samsun Ladik Kültürevi Müzesi-Alibey Konağı

KÜLTÜREVİ MÜZESİ-ALİBEY KONAĞI

İlçe merkezinde Yenicami mahallesinde, Bülbül Hatun cami karşısındadır.

Konak; 1889 yılına yapılmış ve 1943 yılındaki depremde yıkılmamıştır.

Eski Ladik Kaymakamlığı Yazı İşleri Müdürü Firdevs Işık Yeten’e ait olan tarihi ev, ailenin mirasçısı kalmaması nedeniyle müzeye dönüştürülmüştür.

Samsun Ladik Kültür Evi Müzesi-Alibey Konağı

Yapının 2012 yılında restorasyonu tamamlanır ve Ladik Kaymakamlığı tarafından “Kültürevi” olarak düzenlenir.

Binanın tasarımı, yukarıdan aşağıya doğru çiftli kapılar kapatılarak ikiye bölünerek yapıldı, iki ailenin yaşayabileceği bir konsept şeklinde düzenlendi. Çatısı Osmanlı tipi kiremitle örülen konağın içerisinde giyotin modeli şeklinde 26 pencere bulunuyor.

Osmanlı dönemi kültürünü yansıtan eşyalar ve figürlerle donatılan Alibey Konağı Kültür Evi’ni gezdiğinizde ilginç objelerle karşılaşacaksınız. Burada, Ladik ilçesinin tarihini, geçmişini göreceksiniz.

Kimi zaman insanlar, evlerinde bulunan antika eşyaları, buraya getirerek hibe ediyorlarmış ve bu eşyalar burada sergileniyor.

Samsun Ladik Saat Kulesi

SAAT KULESİ

Saat kulesinin üzerinde bulunan kitabeye göre: Saat kulesi: 1889 yılında Kaymakam Reşit Bey tarafından yaptırılmıştır.  

Samsun Ladik Saat Kulesi

Kule, 3 katlı bir platform üzerindedir. 14 metre uzunluğunda ve yuvarlak gövdeli, şerefelidir. Kule, 1943 yılındaki depremde hasar gördü, sökülen saat mekanizması Ladik Belediyesinde muhafaza edildi, daha sonra restore edilen saat kulesine yeniden monte edildi.

Yapıda: kızıl kahverengi renkli düzgün kesme taş malzeme kullanılmıştır. Kulenin gövdesinde bezeme yoktur. Sadece şerefe altında, şerit halinde kabartma kuşaklara yer verilmiştir. Kulede şerefe üstü bölümün, dört yüzüne yuvarlak kadranlı birer saat yerleştirilmiştir.

Osmanlı rakamlı saatlerin çapı 150 cm. dir. Ancak kulede bulunan antika saat, 2004 yılında durdu ve çalar fonksiyonlarını kaybetti. Birçok saat ustası uğraşıp çalıştıramayınca, Bursa’dan getirilen antika saat ustası, 2019 yılında, 1 aylık çalışmanın sonucunda saati yeniden çalıştırmayı başardı.

Ustanın söylediğine göre, saat kulesi içinde Alman mekanizması olan, çeyrek çalar ve 100 yaşın üstünde bir mekanizma vardır. Saat: çeyrek, yarım, kırk beş ve saat başı çalar fonksiyonlara sahiptir.

Samsun Ladik Akpınar Eğitim Müzesi

AKPINAR EĞİTİM MÜZESİ

İlçe merkezinde Akpınar mahallesinde; Köy Enstitülerinden gelen köklü bir okul olan Ladik Akpınar Fen Lisesinde hizmete girmiştir.

Müzede: Köy Enstitüleri ve ülkenin eğitim geleneği görülür. Müzede 74 yıldır faaliyette olan Akpınar Öğretmen okulunda eğitim gören öğrencilere ait resimler, kitaplar, müzik aletleri ve atölyelerde kullanılan aletler sergileniyor.

Samsun Ladik Akpınar Eğitim Müzesi

1941 yılında ünlü ozan Aşık Veysel Şatıroğlu’da burada memur olarak görev yapmış, 45 gün süreyle müzik kursunda eğitim vermiştir. Cumartesi ve Pazar günü hariç her gün saat 08.00-17.00 arasında açık olan müzeye giriş ücretsizdir.

Samsun Ladik Sunullah Paşa Türbesi

SUNULLAH PAŞA TÜRBESİ

İlçe merkezinde Bahşi Mahallesindedir.

Yapıya ait bir kitabe yoktur. Vakfıyesi de bulunmamıştır. Bir belgede “Sadullah Paşa Türbesi” şeklinde kaydedilen yapının adı, bazı belgelerde ve halk arasında “Sunullah Paşa” şeklinde geçer. Yapının isminde geçen Paşa ifadesi, Osmanlı dönemine işaret eder.

Ayrıca Ladik Osmanlı döneminde saray ve yakın çevresinin sayfiye yeridir ve birçok Paşa sarayı buradadır. Böylece yapının bu dönemlerden kalmış olabileceği kesindir. Tüm veriler değerlendirildiğinde, türbe yapısının 15’nci yüzyılın ikinci yarısında yapıldığına karar verilmiştir.

Yapı: 1943 yılındaki depremde büyük hasar görmüş ve uzun süre ciddi bir restorasyon yapılmamıştır. 1993 yılında restorasyon gerçekleşir. Türbe halen bakımlı olup kilitli bulundurulmaktadır. Birkaç basamakla çıkılan türbenin giriş kapısı dikdörtgen bir çerçeve içerisinde yuvarlak kemerlidir.

Önüne iki sütunun taşıdığı bir revak eklenmiştir. Türbenin sekizgen köşelerine, üzerlerinde birer aynalık olan dikdörtgen söveli pencereler yerleştirilmiştir. Yapının kubbesi yıkılmış ve sonradan aslına uygun olarak yeniden yapılmıştır.

Yapının içerisinde hiçbir süsleme unsuru, yazıt ve sanduka yoktur. İçinde sanduka yoktur, sadece bir adet mezar bulunur.  

Samsun Ladik Dikilitaş Türbesi

DİKİLİTAŞ TÜRBESİ

İlçe merkezinde bulunan türbe, Dilek Türbesi olarak da bilinir.

Türbenin içinde iki sanduka bulunur. Türbe mimari olarak Selçuklu dönemi özelliklerini yansıtır. Ancak günümüze kadar birçok kez onarım gördüğünden, türbenin orijinal mimarisi hakkında bilgi yoktur.

Samsun Ladik Seyyid Ahmet-i Kebir Türbesi

SEYYİD AHMET-İ KEBİR TÜRBESİ

İlçenin batısında, Şehre Küstü Mahallesindedir.

Yapıya ait inşa kitabesi yoktur. Kapı açıklığı üzerinde bir “tecdid” yani yenileme kitabesi bulunur. Mermer kitabenin zemini: siyah: harfler, kartuş ve rozetler sarı yaldız boyalıdır.

Kitabeye göre, yapı: Sultan I. Abdülhamid döneminde (1774-1789) Sultan’ın baş çukudarı Nuri Efendi oğlu Seyyid Abdullah Ağa tarafından, 1778 yılında yenilendiği anlaşılır. Ancak bundan önceki yapının kim ve ne zaman yapıldığı bilinmez.

Yapı çeşitli yayın ve kaynaklarda: “Seyyid Ahmet-i Kebir Türbesi” adıyla anılmaktadır. Rufai tarikatının kurucusu olarak bilinen Ahmed el-Rıfai’nin torunlarından veya halifelerinden olabileceği düşünülmektedir.

Seyyid Ahmet’in, 1240-1335 yılları arasında yaşamış olduğu varsayıldığında buradaki ilk yapının, 14’ncü yüzyıl başlarında yapıldığı tahmin edilmektedir. Türbenin içinde bulunduğu duvarlarla çevrili, büyükçe bir hazireyi de içine alan avluda, biri dış kapıda, diğeri türbeye çıkan basamaklı yolun sağ başında olmak üzere, iki çeşme kitabesi vardır.
Bu çeşmelerin tekke kompleksine dahil olabilecekleri değerlendirilmektedir. Türbede gömülü kişi ile ilgili bir başka rivayet daha var: Selçuklu kumandanlarından Seyyid Ahmet Kebir; Ladik yöresinde yapılan savaşta şehit düşünce, vasiyeti üzerine buraya gömülmüştür.
Samsun Ladik Seyyid Ahmet-i Kebir Türbesi

Türbe: kesme taş ve tuğladan yapılmıştır. Kare planlı ve sivri çatılıdır. Saçakları ahşaptır. İçinde, 7 sanduka bulunur. Önde: iki ahşap sütunlu sundurma vardır. İç kısmı sıvalıdır. Girişi basık kemerli, ahşap kapılıdır. Kemerin üzerinde kitabe vardır.

Mimarisi, Beylikler dönemi eserlerine benzer. Erkek çocuğu veya hiç çocuğu olmayanlar türbeyi ziyaret ederler. Son bir not: Ladik ilçesinde duyduğuma göre 2 bin kişinin ismi “Seyit Ahmet” imiş.

Samsun Ladik Ayva Tekke

AYVA TEKKE

İlçeye bağlı Kirazpınar Mahallesinde, Aydın Bükü mevkiinde, büyük bir mezarlık içindedir.

Türbe; taştan yapılmıştır. Kare planlıdır. Çatı, ahşap direklerle desteklenmiştir. Türbe içinde 9 mezar bulunur. Bu sandukalar: Horasan Erenlerinden olduğu düşünülen, Evladı Haydar Ali Baba oğlu adıyla anılan Seyyid Ahi Efendi (ölümü: 1876), eşi Neslihan, evladı Ahi Ali Efendi (ölümü: 1884) ve torunlarına aittir. Hıdırellez ve dini günlerde, yöre halkı burayı ziyaret eder ve kurbanlar kesilir.

Çünkü Seyyid Ahi Efendinin aile kökeni, Osmanlı kayıtlarında “Hz Muhammed” ile soy bağı onay görmüştür.

Samsun Ladik Hamamayağı-Hilas Kaplıcası

HAMAMAYAĞI (HİLAS) KAPLICASI

İlçe merkezine 13 km uzaklıktadır. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Hamamayağı kaplıcasından söz etmiş ve burayı “Gençlik suyu” olarak tanımlamıştır. 1935 yılında yapılan incelemeler sonucunda suyunun maden suyu özelliğinde olduğu tespit edilmiştir.

Samsun Ladik Hamamayağı-Hilas Kaplıcası

Kaplıca tesisi: Belediye tarafından 29 yıl için, Ladikli Sanayici ve İş Adamları Derneğine (Laysiad) kiralanmıştır.

Suyunun ısısı sabit 37 derecedir. Yani vücut ısısına eşittir.

Kaplıca suyunun iyi geldiği söylenen rahatsızlıklar: müzmin romatizma, nevralji, nevrite gibi cilt hastalıkları, sinir ve kas yorgunlukları, eklem kireçlenmesi, sinirsel hastalıklar ve ameliyat sonrası yorgunluklardır.

Mevcut tesisler yıkılarak yapılan yeni kaplıca tesisi, 4 yıldız konforlu ve 205 yatak kapasiteli olarak 2018 yılında faaliyete geçmiş ve her mevsim çevre il ve ilçelerden gelenler tarafından ziyaret edilir.

Samsun Ladik Ambarköy Açık Hava Müzesi ve Konakları

AMBARKÖY AÇIK HAVA MÜZESİ VE KONAKLARI

İlçe merkezine 2 km uzaklıktaki Ambar köy: içinden akan deresi, gölü, su değirmeni, seyir kulesi, ahşap oyuncaklar bulunan çocuk oyun alanı, ahşap ve zincirli köprüleri ve külliyesiyle doğal yaşamı yansıtan bir açık hava müzesi olarak düzenlenmiştir.

Samsun Ladik Ambarköy Açık Hava Müzesi ve Konakları

Köyde, ayrıca geçmişte insanların günlük hayatlarında kullandığı çeşitli aletler, eşyalar ve müzeye dönüştürülen samanlık bulunur.

Samsun Ladik Ambarköy Açık Hava Müzesi ve Konakları

Ambar han ise, restoran olarak düzenlenmiştir. Han: eski külliyeleri andırır, mimarisi ilgi çeker.

Samsun Ladik Akdağ Yaz ve Kış Sporları Merkezi-Kayak Merkezi

AKDAĞ YAZ VE KIŞ SPORLARI MERKEZİ-KAYAK MERKEZİ

Kayak merkezi tesisleri, ilçe merkezine 6 km uzaklıktaki Akdağ dağının zirvesinde, 1788 metre rakımlı Uzunyazı Tepesi ile 1404 rakımlı Yemişen Tepe arasında 2009 yılında kurulmuştur.

Samsun Ladik Akdağ Yaz ve Kış Sporları Merkezi-Kayak Merkezi

Kayak merkezinin bulunduğu Akdağ’ın isminin nereden geldiği bellidir. Çünkü kış aylarında bembeyaz bir görüntüye büründüğü için buraya Akdağ denmiştir. Kayak merkezinde, kış sporları ve çim kayağı yapılır.

Akdağ kayak merkezi pistleri: 6 tanedir ve pistlerin uzunlukları 1600 metre ve 3500 metre arasındadır. Kayak yapmaya yeni başlayanlar ve çocuklar için, eğimi az olan pist vardır.

Tesiste: 87 sandalye kapasiteli ve 1365 metre uzunluğunda telesiyej  var. Ayrıca: 21 yataklı otel vardır.

Orta Karadeniz bölgesinin tek kayak tesisi olması nedeniyle fazlaca rağbet görmektedir. Özellikle hafta sonlarında yaklaşık 5 bin kişi tarafından burası ziyaret edilir.

Samsun Ladik Gölü

LADİK GÖLÜ

Ladik gölü, ilçenin en büyük doğal gölüdür. İlçe merkezine 7 km uzaklıktadır.

Gölün bir kısmı sazlık ve bataklıktır. Üzerinde yüzen adacıklar bulunur.

Samsun Ladik Gölü

Devlet Su İşleri, göl yatağında 1933 yılında yaptığı ıslah çalışmaları sonucunda, 1951 yılında Kıranboğaz ve Mazlumoğlu köyleri arasında bir regülatör yapmıştır. Böylece göl su seviyesi 3.10 metreye yükseltilmiş ve su toplama kapasitesi arttırılmıştır.

Samsun Ladik Gölü

Gölde: turna, tatlı su levreği, tahta balığı, sazan ve kızıl kanat gibi balık türleri barınır. Bu balıkların içinde en meşhur olanı turna ve tatlı su levreğidir.

Göl kıyısında yine birçok kuş çeşidi bulunur ve kuş gözlemcileri tarafından burası kuş gözlemek için tercih edilir. Tabii gölün en orijinal özelliği, yüzen adalardır. Gölde günümüzde yelkenli tekne yarışları düzenlenmektedir.

Samsun Ladik Yaylalar

YAYLALAR

Ladik yaylası

İlçe merkezine 7 km uzaklıkta ve 1500 metre yüksekliktedir. Yolu stabilizedir, burada yayla evleri ve su vardır. Yukarıda belirttiğim gibi, burada her yıl geleneksel yayla şenlikleri yapılır.

Aktaş yaylası

950 metre yükseklikteki yaylanın ilçe merkezine uzaklığı 9 km. dir.

Yayla evleri ve su vardır. Ayrıca yayladan Ladik gölü görülebilir. Çam ağaçları ile kaplı ve her yer kır çiçekleriyle doludur. Yayla mesire alanı olarak yoğun kullanılır.

Küpecik yaylası

1600 metre yükseklikteki yayla, ilçe merkezine 23 km uzaklıktadır. Yolun 9 km lik kısmı asfalt, kalanı stabilizedir. Ulaşım mümkündür. Burada yayla evleri ve bol su mevcuttur. Bu yaylanın suyunun: halk arasındaki söylentiye göre böbrek taşlarını erittiği söylenir.

Samsun Kavak hakkındaki gezi yazım için  Kavak