Küre ilçesi, turizm açısından düşünüldüğünde, yayla turizmine elverişli ve doğal güzellikleri öne çıkan bir yerleşim yeridir. Bunun dışında, burada “bakır” madenleri ön plana çıkıyor. Hatta, kara yolu boyunca, bakır madeni taşınmasında kullanılan teleferikler göreceksiniz. 1988 yılında maden taşınması için yapılan, 22 km uzunluğundaki bu teleferik hattı, dünyanın en uzun teleferik hattı olarak bilinmektedir. Bu teleferik hattı, günümüzde maden taşımacılığında kullanılmamakta, turizme açılması düşünülmektedir.
ULAŞIM
İlçe, Kastamonu-İnebolu karayolu üzerindedir. Küre, bağlı bulunduğu il merkezi olan Kastamonu şehrine, 61 km. uzaklıktadır. Bu mesafe, 45-50 dakikalık bir yolculuk süresi gerektirmektedir. Küre, Ankara arasındaki uzaklık: 310 km. Küre-İstanbul arasındaki uz aklık: 490 km. Küre-İnebolu arasındaki uzaklık: 30 km. dir.
TARİHİ
Küre bölgesinde tarihi süreç içinde birçok uygarlık egemenlik kurmuştur. Özellikle, günümüzdeki Doğanlar kalesini de yapanlar olarak gündeme gelen Paflagonyalılar, Friglerin bir kolu olarak yöreye yerleşmişler ve bölgeye kendi isimlerini vermişlerdir.
Sonuç olarak, bölge, uzun süre Paflagonya olarak isimlendirilmiştir. Yöre, 1460 yılında Osmanlı egemenliğine girmiştir. Yine aynı dönemde, yöredeki bakır madeni yataklarının işletilmesi, ilçeye hareketlilik getirmiştir. Hatta: Fatih Sultan Mehmet’in, İstanbul fethinde kullandığı topların bakırlarının buradan getirildiği söylenir. Çünkü, bu topların üzerinde “Küre-i Nüsha” yazısı bulunmakta olup, bunun anlamı “Küre” kasabasının, o dönemdeki ismidir. Kelime anlamı ise “Bakır Ocağı” dır. Bu dönemde: mimari açıdan da büyük gelişmeler kaydedilir ve bu döneme ait camiler, medreseler ve hamamlar, günümüzde de görülmektedir.
GENEL
İlçe, Batı Karadeniz bölgesindedir. Deniz seviyesinden 1500 metre yükseklikte, iki dağ arasındaki bir vadide kurulmuştur.
Yörede, Karadeniz iklimi hakim olup, buna bağlı olarak: kışları ılık ve yağışlı, yazları ise sıcak geçer. Özellikle, bahar aylarında sık sis görülür.
Yöre insanının en büyük ekonomik etkinliğinin başında: ilçede bulunan “bakır” madeni ve ormancılıktır.
GEZİLECEK YERLER
DOĞANLAR KALESİ
İlçe merkezine bağlı, Karadonu köyü sınırları içindedir. MÖ.1100-700 yılları arasında yapılmıştır. Kalenin, Paflagonyalılar tarafından yapıldığı düşünülmektedir. Günümüzde oldukça harap durumdadır. Moloz ve kesme taştan yapılan yapının, gözetleme kulesine çıkan 120 basamaklı merdiven bulunmaktadır. Kalenin tünelleri ve merdivenleri, insan eliyle oyulmuştur.
AKŞEMSETTİN-MOLLA ŞEMSETTİN CAMİSİ
Günümüzde halen ayakta olan ve ibadete açık bulunan bu cami, 1455 yılında, Fatih Sultan Mehmet’in hocası, Akşemsettin tarafından yapılmıştır. Cami 1800 kişinin ibadetine elverişli olup, hemen yanında bir medrese ve bu medreseye ait birçok vakıf eseri bulunmaktadır.
FIRINCIK TÜRBESİ
Türbe hakkında anlatılan bir söylenti var. Şöyle ki: “Bir zamanlar, bu türbenin bulunduğu yerde bir ev ve hemen yanında bir fırın varmış. Evin kadını, yine bir gün Tabaklar mahallesindeki Hacı Gani Hamamına gider. Hamamdan çıkıp evine dönerken, karşısına bir genç çıkar ve “Allah aşkına yüzünü aç, bir göreyim” der. Bunun üzerine, kadın yüzünü açar ve gösterir. Eve gelince, olayı kocasına anlatır ve kocası bu duruma çok kızar. Kocası, hemen evin bitişiğindeki fırına gider ve fırını yakarak karısına “Allah aşkına fırına gir” der. Bunun üzerine, kadın hiç tereddüt etmeden fırına girer ve aynı anda, fırın içinde “cennetten bir köşe” oluşur ve ateş, yemyeşil çimenlik haline gelir. Ancak kadın ölür ve aynı yere defnedilir.
İSTİKLAL YOLU
Bu tarihi yol: İnebolu sahilinden başlar ve Küre-Seydiler-Kastamonu-Çankırı-Ankara arasında uzanmaktadır. Kurtuluş mücadelesi sırasında, deniz yolu ile gelen cephane ve silahların büyük bölümü, bu yol kullanılarak cepheye ulaştırılmıştır. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Gözüm Sakarya’da, kulağım İnebolu’da” sözleri, bu yolun önemini ortaya koymaktadır. O dönemde, Anadolu’da, eli silah tutan erkekler cephede düşman ile savaşırken, bu güzergahtaki yol üzerindeki nakliye, kadın-çocuk ve yaşlılar tarafından ve kağnılar ile sağlanıyordu. Bu nedenle, yola “İstiklal yolu” ismi verilmiştir.
BELÖREN KÖYÜ
Kastamonu-Küre kara yolu üzerinde, ilçe merkezine 5 km uzaklıktadır. Ana yola, 2 km. uzaklıktadır. 400 yıllık bu köyde, Kaymakamlık ve Belediye tarafından, 15 evden, günümüz itibarıyla 2 ev restore edilerek, turizmin hizmetine sokulmuştur. Ayrıca, bir de kafeterya bulunmaktadır. Burada: kar şenlikleri ve kızak yarışları düzenlenmektedir.
KARA CEHENNEM BOĞAZI
İlçe merkezine bağlı, 8 km uzaklıktaki Belören köyündedir. Köydeki “Kara cehennem vadisi”, iki bölümden oluşmaktadır. Bunlardan bir bölümü: 2 km uzunluğunda ve Ersizler dere kanyonu olarak bilinmektedir. İkinci bölüm ise: 3 km uzunluğunda, Kara cehennem boğazı olarak bilinir. Kara cehennem boğazı, binlerce yıldır, suyun kayaları aşındırması sonucu oluşmuştur. Vadide, herhangi bir konaklama tesisi bulunmamakta olup, kısa molalar için tercih edilebilecek bir kafe bulunmaktadır. Doğa yürüyüşüne yani trakkeng meraklıları burayı ziyaret edebilirler.
KÜRE DAĞLARI MİLLİ PARKI
Yine bu sitede, Küre Dağları Milli Parkı adı altında, ayrıntılı yazıyı bulabilirsiniz.
Kastamonu Küre Küre Dağları Milli Parkı: Eski ismi İsfendiyar Dağlarıdır. Bunlar: Dünya Doğayı Koruma Vakfı tarafından, Avrupa’nın öncelikli korunması gereken orman alanları olarak belirlenerek koruma altına alınmıştır. Çünkü: Küre Dağları Milli Parkı içinde, 637 bitki çeşidinden 33 tanesi, 132 memeli hayvan cinsinden 40 tanesi, 454 kuş türünden 129 tanesi nesli yok olma tehlikesi altında bulunduğundan, koruma altına alınmıştır.
Küre Dağları Milli Parkı içinde: öne çıkan doğal güzellikler: Valla Kanyonu, Çatak Kanyonu, Ilıca Şelalesi, Ilgarini mağarası ve Horma kanyonudur.
HORMA KANYONU-AMBAR GÖLÜ
Kanyon: Küre Dağları Milli Park alanı içindedir. Pınarbaşı’ndan Ilıca Şelalesine giden yol üzerinde ilerlerken, şelaleye gelmeden önce, Milli Park kapısından içeri girmek gerekiyor. Daha sonra, yolu takip ederek Hormo kanyonuna ulaşılıyor. Kanyon, Pınarbaşı ilçe merkezine 5 km uzaklıkta, Ilıca köyü yakınındadır. Burayı her yıl yaklaşık 60 bin kişinin ziyaret ettiği belirtiliyor.
“Horma” kelimesinin anlamı “duvar” demektir. Kanyonun çevresinin duvar gibi olması nedeniyle bu isim verilmiştir.
Eski zamanlarda, bu bölgede yaşayan insanlar, kayaları oyarak su kanalları açmışlar ve bu kanallardaki suyu, su ile çalışan un değirmenlerine aktarmışlardır.
Özellikle, çıkış noktasındaki doğal havuz ilgi çeker ve bir anlamda Fethiye Ölüdeniz’e benzetilmektedir.
Halen Kanyonda tadilat çalışmaları yürütülüyor, yürüyüş yapılan ahşap balkonlar ve yürüyüş yolları yenileniyormuş. Kanyonun ilk etabında bulunan ve 10 yıl önce yapılan, yaklaşık 450 metrelik ahşap yürüyüş yolu yeniden yapılıyormuş. Ayrıca: seyir terası, çocuk parkı, yöresel satış yerleri, kır lokantası, kır bahçesi, mescit, turizm danışma ofisi, kamelyalar ve ziyaretçi otoparkı yapılacakmış.
Yani, burayı ziyaret etmek isteyenler, önce kanyonun açık olup olmadığını araştırmalıdırlar. (Kaymakamlık: 03667712141 ve Belediye Başkanlığı: 03667712242)
Evet kanyonun uzunluğu, yaklaşık 3.5 km. dir. Giriş ücreti yok. Otopark sorunu yok.
Kanyonun ortasından: Zara çayı geçiyor. Bunun suları daha sonra Ilıca şelalesini oluşturuyor. Zara çayının sularının kayalardan geçerken kayalardaki kireci aşındırarak oluşturduğu derin kazan ve kuyular, gerçekten muhteşem görünüyor.
Yürüyüş yolları
Doğa ile iç içe olan kanyonda, yürüyüş mesafesi oldukça uzundur, (ahşap yürüyüş yolu 3 km. uzunluğunda, yan yana 3 kişi geçebiliyor) yapılan çalışmalar ile yürüyüş yolunun Ilıca şelalesine kadar ulaşması hedefleniyormuş. Mevcut yürüyüş yolunun yapımında, 2016 yılında 3 yıl, 30 kişi çalışmış ve yürüyüş yolunu kayalara sabitlemek için yaklaşık 50 cm boyunda 260 bin cıvata kullanılmış. Kayalar delinerek, yürüyüş yolu için platform oluşturulmuş. Yürüyüş yolunun ahşapları ve korkulukları yerleştirildikten sonra, bölgenin üst kısımlarına çelikten tel yapılarak kaya parçalarının yürüyüş yoluna düşmesi engellenmiş.
3 km uzunluğundaki mevcut yürüyüş yolunda ilerlerken, zaman zaman kanyonun tabanından 50-60 metre kadar yüksekliğe çıkılıyor. Bu bölümdeki ahşap yürüyüş yolu: demir kazıklarla sabitlenmiştir.
Yürüyüş yolu başlangıçta 630 metre rakımda iken, sonunda 450 metre rakıma iniliyor.
Evet 2 saatlik yürüyüş yolu, her ne kadar muhteşem bir doğa ile içiçe güzel anlar geçirmenizi sağlasa da, oldukça zor, sonuna kadar gitmek oldukça zahmetli, özellikle korkuluklar çok da sağlam değil, hatta yükseklik korkusu olanların kesinlikle yürüyüş yollarını kullanmasını tavsiye etmiyorum. Daha da önemlisi, bu kanyonu geçmek isteyenlerin yanına mutlaka yerel bir rehber almalarıdır.
Peki yürüyüş haricinde ne yapılabilir? Horma kanyonu, trekking için oldukça elverişlidir. Ayrıca, doğa fotoğrafçılığı da yapılabilir. Hiçbir şey yapmaz iseniz, oturup kanyonu izleyin, kuş seslerini dinleyin.
Dönüşte karnı acıkanlar için kanyon girişinde mangal yapan büfeler ve gözleme yapan kadınlar bulunuyor.
Son bir not: Pınarbaşı Belediyesi tarafından, her yıl 1-4 Ağustos tarihlerinde, Kanyon ve Doğa Sporları Festivali düzenleniyor.
ILICA ŞELALESİ
Şelale: Pınarbaşı ilçe merkezinden yaklaşık 11 km uzaklıktadır. Ilıca köyü sınırlarında bulunur.
Buraya araç ile ulaşmak mümkün, daha sonra patika yolda 15 dakikalık bir yürüyüş ile şelaleye ulaşılıyor.
Otopark 5 TL. ve ayrıca yine Ilıca Şelalesine giriş 5 TL. ücretlidir.
Ilıca şelalesi, yaklaşık 10 metre yükseklikten dökülüyor. Suyun döküldüğü yerde, doğal bir havuz oluşmuştur. Şelalenin en önemli özelliği: oluşan bu havuzun çevresinde çok sayıda ağaç ve bitki örtüsü bulunmasıdır.
Bulunduğu rakım, 450 metredir. Suyun sıcaklığı, genelde 21 derecedir.
Eğer, şelalenin akmadan önceki üst kısımlarına gitmek isterseniz: akarsuyun yıllarca akması ile kayaların aşınması sonucu kayalarda oluşan çukurlar ve oyukların güzelliğini görebilirsiniz.
VALLA KANYONU
Horma kanyonundan 14 km uzaklıktadır.
Pınarbaşı ilçe merkezine ise 26 km uzaklıktadır. Muratbaşı köyü sınırları içinde bulunan Valla mahallesine kadar yol stabilize olarak gider, daha sonra kanyona kadar olan 1.5 km lik (20 dakika sürüyor) mesafe ise, orman içi patika yoldur. Yani, ulaşım oldukça zahmetlidir. Özellikle kendi aracınız ile değil, kiralık araç ile gitmeniz önerilir.
Valla kanyonu: dünyanın en derin 2’nci kanyonudur. Yer yer derinliği 1000 metreyi bulur. (Dünyanın en derin kanyonu, Amerika Arizona kanyonudur.)
Burasının ilk keşfedilmesiyle ilgili bir hikaye var. 1995 yılında İstanbul Teknik Üniversitesinden 4 genç, bu kanyonda kaybolurlar ve yapılan tüm aramalara rağmen bulunamazlar, ancak 14 gün sonra, Cide’den sağ olarak çıkarlar ve burayı vahşi bir cennet olarak tanımlarlar, bu durum basında yer alınca, Valla kanyonu Türkiye’nin gündemine oturur ve tanınır.
Valla kanyonu: Devrekani çayı ile Kanlıçay’ın birleştiği yerden başlar. Cide ilçesi istikametinde yaklaşık 12.5 km uzanır. Yürüdükten sonra, Cide ilçesine bağlı Loş vadisi Hamitli köyünden çıkılıyor.
Yan duvar kayalarının yüksekliği yer yer 800-1300 metre arasındadır. Su çokluğu, suyun debisi ve sifonların bulunması nedeniyle oldukça riskli bir kanyondur. Bu sifonlar bazen öldürücü olabiliyor. Teknik bilgi ve eğitim olmadan girilmemesi şarttır. Daha önce, daha az su seviyesinden geçilen kanyonun su seviyesi bir süre sonra birden daha yüksek olabiliyor, yani su seviyesi sürekli değişebiliyor. Bu da yeni sifonlar ve yeni riskler oluşturuyor. Giren kişilerin tecrübeli olması ve rehber kullanması gereklidir.
Yerel rehberlerin belirttiğine göre, kanyona girdikten sonra geri dönüş mümkün değildir, çünkü derinlik nedeniyle yanlardan giriş ve çıkış mümkün olmaz, tırmanma imkanı da yoktur. Kanyonu, 5-6 kişilik ekip, 2 günde geçebilir. Kanyonda: irili ufaklı yaklaşık 40 civarında şelale bulunuyor. Kayalar arasında girdaplar oluyor. Bunlar insanı, vakumlayarak içine çekiyor ve içinden çıkmak imkansızdır. Sel ve yağışlar nedeniyle, tabanda değişimler oluyor. Suyun altında görünmeyen kayalar olabiliyor.
Bu nedenle, kanyonda akla hayale gelmeyecek kadar çok doğal tuzak bulunduğu söyleniyor. Geri dönüşü olmayan kanyonun, yüzde 60 bölümü göletlerden yüzerek geçiliyor. Kanyonun üçte ikilik bölümünü geçtikten sonra Karanlık vadi başlıyor ve burayı tek başına geçmenin kesinlikle olanaksız olduğu söyleniyor.
Kastamonu Valiliği tarafından alınan karar gereğince, kanyona 3 kişiden az ekiple girmek yasaklandı. Valla Kanyonuna girmek isteyenlerin Pınarbaşı Kaymakamlığına müracaat edip izin almaları gerekiyor.
Anıl Bakar isimli bir genç dağcı bu kanyonda kaybolmuştur. Genç dağcının bedeninin suyun dibindeki mağaralarda olduğu tahmin ediliyor. Yine bir üniversite öğrencisi genç kız, seyir noktasından düşerek hayatını kaybetmiştir. Düşmesinin sebebi: ayağındaki terlikler ve ters rüzgarlar imiş, bu kazanın ardından, buraya seyir terası yapılmış.
Seyir platformunda: Anıl Bakar’ın resmi bulunuyor. 1992 yılında, 2 kayıp gezgini bulmak için kanyona giren Boğaziçi Üniversitesi mağara araştırma kulübü ekibi, gençlerin bulunmasından sonra kanyonu geçerek bitirmişlerdir.
Seyir Terası
Öncelikle bilmeniz gerekir ki, seyir terası cam teras değil. Teras, metal üzerine ahşap terastır.
Profesyonel ekip olmadan, kanyonun içini gezmek mümkün değil, izin alınması gerekiyor. Ancak: burayı ziyaret ederseniz, mutlaka Seyir Terasını görmenizi öneririm.
Valla kanyonunda 2 farklı seyir terası vardır. Birinin yolu oldukça bozuk, ama manzarası o kadar güzel, yüksekliği baş döndürücü ve kesinlikle gidilmeye değer.
Diğer seyir terası ise, ormanlık arazide 20-25 dakika aşağıya doğru yürüyerek gidiliyor. Manzara açısından, bir önceki seyir terasından daha farklı yere bakıyor. Bunun manzarası da güzel.
Arabanızı otopark alanına park ettikten sonra, yaklaşık 1 km yürümek gerekiyor. Bu yolu az bir bahşiş vererek yardım alabileceğiniz yerel rehber kullanarak gidebilirsiniz.
Ardından 80 demir basamaklı merdivene tırmandığınızda, ahşap seyir terasına ulaşıyorsunuz. Yaklaşık 100 metre karelik bir alan, buradan 700-800 metre yükseklikten, Kastamonu dağ manzarasını izleyebilirsiniz. Ama gerçekten bu seyir terasına ulaşmak bile, oldukça zorlu bir yürüyüş gerektiriyor.
Bu kanyonda: sarp kayalıklar yanında kartal, akbaba, atmaca, doğan ve diğer birçok yabani hayvana rastlamak mümkündür.
ILGARİNİ MAĞARASI
Pınarbaşı ilçe merkezine 36 km uzaklıktadır. Buraya ulaşmak için yolun uzun bir bölümünde araç kullanılıyor, ama Sorgun yaylasından itibaren, kayalık ve dik bir orman içi patika yoldan, yaya olarak 2 saat yürümek gerekiyor.
Mağaranın girişi ilginç, kemerli bir girişi var. İçeriye girildiğinde 2 yöne ayrılıyor. Girişte: Bizans dönemine ait olduğu sanılan bir köy kalıntısı görülüyor. Sağ yöndeki düz yoldan gidildiğinde ise: su sarnıcı görülüyor. Odalar ve sarkıtlar bulunduğundan, bu bölüm “Avizeli Salon” olarak isimlendiriliyor.
Sol yöndeki yoldan gidildiğinde ise, bulunulan zeminden 250 metre kadar aşağıya derinliğe iniliyor ve bu durum, mağaranın dünyanın en derin 4’ncü mağarası olmasını sağlıyor. Yolun başlangıcından daha aşağıya inildiğinde küçük bir düzlüğe ulaşılıyor.
Buradan inerken: taştan örülmüş ve viraj şeklindeki yolda, 40 kadar dönüş vardır. Aşağıdaki düzlükte, kilise kalıntısı ve 7 adet mezarlar bulunuyor. Mezarlar: zaman içinde tahrip edilmiştir. Kafa, kol ve bacak kemikleri çevreye atılmış olarak görülür. Bundan sonra yola devam etmek için, teknik ekipman gerekir. Yani, mağaranın ulaşılabilen uzunluğu 859 metredir.
ÇATAK KANYONU
Azdavay ilçe merkezine 7 km uzaklıktadır.
Bu yolun 6 km bölümü araçla ve kalan 300 metrelik bölümü orman içinden yürüyerek gidilebilir. Aracınızı otoparka bırakabilirsiniz. Otopark 50-60 kadar araç kapasitelidir. Bayram veya tatil günlerinde, otopark ta yer sıkıntısı olabiliyor, o durumda araçlar özensiz park ediyor.
Yollar sıkıntılı değil, büyük bölümü asfalt ve kalan bölümü yani yürüme yolu parke taş döşeli, yani engebelidir, yani çocuk arabası ile gidilmesi zordur.
Çatak kanyonu, dünyanın 4’ncü en büyük kanyonudur.
Kanyon: Çatak köprüsünün 1-2 km aşağısından başlıyor. Nalbantoğlu köyünde kesintiye uğruyor ve İnönü’ye kadar tekrar kesintisiz devam ediyor.
Kanyonu yürüyerek geçmek isteyenler 7 kilometre alanı yüzerek veya bot ile geçebilirler.
Cam Teras
Cam seyir terası: 2017 yılında yapılmış ve ziyarete açılmıştır. 10 ton cam ağırlığı olan seyir terası yapımında: 25 ton metal kullanılmıştır. 60 tonluk ağırlığı taşıyabilecek kapasitede yapılan terasın, bu ağırlığı taşıması için, arka tarafında yaklaşık 900 tonluk beton ve çelik kullanılmıştır.
Cam seyir terası: kanyonun 450 metre yüksekliğinde bir yere kurulmuştur. Buradan, kilometrelerce uzayan kanyonu seyretmek mümkündür. Terasın boyu 33 metredir, genişliği 10 metredir, aynı anda üstünde 250 kişi bulunabilir. Terasın boy uzunluğunun 15 metrelik bölümü kanyon üzerindedir.
Girişler ücretli, giriş ücreti 3 TL. dir. Öğrenci 2 TL. dir.
Girişte galoş veriliyor, ayakkabılara galoş geçiriliyor. Bu galoş konusuna önem verilmesini diliyorum, çünkü cam teras, eğer galoş giyilmez ise, kısa zamanda çizilir ve aşağıdaki manzarayı sadece boşluktan seyredebiliriz. Yanınızda dürbün var ise, kanyon içindeki yaban hayvanlarını da izleyebilirsiniz.
Cam terasın hemen yanında, ahşap bir teras var, cam teras üzerindeki yakınlarınızın resmini, bu ahşap terastan çekebilirsiniz.
Terasın hemen yanında bir büfe var, burada çay, ayran, börek gibi şeyler satın alabilirsiniz. Tuvalet var.