Burası da, ilginç bir yer. Havana şehrine yakın olması nedeniyle, günübirlik turlar ile gidip gezebilirsiniz. Havana şehrine, 150 km. uzaklıktadır. Yarımada bölümünde: 900’den fazla bitki, 175 kuş türü, 31 sürüngen türü ve 1000’den fazla omurgasız canlı türü bulunmaktadır.
Özellikle, 65 kuş türü, göçmen olarak Kuzey Amerika’dan buraya gelmektedirler. Ayrıca koruma altına alınmış timsah türleri bulunmaktadır.
Burada bulunan “Parque Nacional Cienaga de Zapata”, Amerika-Florida’daki Everglades Milli Parkına benzetilir. Milli parkın çevresi, yaklaşık 70 kilometredir ve çevreyi gezmek için bir araba tutmalısınız.
Son bir not: buralarda bir şeyler yemek istenseniz, ıstakoz yemeyin. Çünkü, ıstakoz yerli Kübalılar için yasaklanmış bir yiyecektir. Bunun dışında: tavuk yemekleri, balık ve timsah eti yiyebilirsiniz.
PLAYA LARGA
Buraya düzenlenen günübirlik turlarda: timsah çiftliklerini ve kuş türlerini gözlemlemek mümkündür. Özellikle: burada bulunan timsah çiftlikleri, turistlere yönelik şovlarıyla öne çıkıyor. Bu şovlar, özellikle çocuklar tarafından çok seviliyor. Hatta, yavru timsahlar ile fotoğraf çektirebilirsiniz ve hatta, restoranlarda timsah eti tadabilirsiniz.
La Boca bölgesinde, tekneye binilerek, kanallardan geçilerek, Guama denilen bir yere varılıyor. Burası, birçok küçük adacıktan oluşmaktadır ve bu adacıklar, birbirlerine tahta köprüler ile bağlanmaktadır.
PLAYA GİRON
Zapata yarımadasının bu bölgesi: 1961 yılında, Amerika tarafından yürütülen ve 100 kişinin ölümü ile sonuçlanan “Domuzlar Körfezi” çıkarmasının yapıldığı yerdir. Bölgede, işgalin izlerine, günümüzde de rastlanmaktadır. Buradaki “Museo Playa Giron” denilen müze, 3 gün süren Domuzlar Körfezi çıkarmasının izlerini hatırlatmaktadır.
Ayrıca, burası kuş gözlemleme açısından, dünyanın en iyilerinden biridir. Ayrıca, su altı mağaraları ve renkli mercanların bolluğu, buranın tüplü ve şnolkerli dalış için ideal bir ortam oluşturmasını sağlamıştır. Ayrıca, pembe filamingolar yoğunluktadır. Dalış merkezlerinde, tüplü dalış aletleri kiralama 25 CUC, şnolkerli dalış ekipmanı kiralama: 5 CUC.
Havana şehrinin doğusunda, Meksika körfezinin kıyısındadır.
Burada: çoğunlukla “şeker kamışı” tarlaları bulunmaktadır. 19’ncu yüzyılda, Küba’nın en önemli şeker üretim yeridir. Günümüzde ise, burada, bol miktarda turist çeken, Varadero bölgesi öne çıkmaktadır.
VARADERO:
Bölge: başkente yaklaşık 2 saatlik uzaklıkta, ülkenin en ünlü plaj bölgesidir. Bölgenin diğer ismi “Playa Azul” yani “Mavi plaj” dır. Matanzas iline bağlı bir kasabadır.
Bembeyaz kumsalları ve masmavi deniziyle gerek Kübalılar ve gerekse turistlerin yoğun ilgisini çeker. Hatta: devrim öncesinde, 1950’li yıllarda, burada, Amerikalıların muhteşem villaları bulunuyormuş ve günümüzde bu villalar, Kübalılar tarafından kullanılıyor. Hatta, yine bir zamanlar burada ünlü Mafia babası Al Capone tatil yapıyormuş. Günümüzde ise, buraya yılda yaklaşık 500-600 bin turist geliyormuş.
Burada,
Birçok otel, restoran, bar, kafe ve market ile dükkanlar bulunmaktadır. Sahil boyunca dizilmiş, 5 yıldızlı oteller var. Bu oteller İspanyol kökenli ve her otelde, bir İspanyol ve bir Kübalı müdür bulunuyor. Bu otellerin toplamı, 60-65 kadarmış. Ancak, bu özellikleri nedeniyle, buraya gelen turistlerin yoğunluğu: burayı ziyaret ettiğinizde, sanki Küba’da olmadığınız hissine kapılmanıza neden oluyor. O kadar çok yabancı turist var ki, kendinizi daha çok batılı bir ülkede hissediyorsunuz. Öte yandan, yerliler yani Kübalılar, bu bölgeye, kontrol noktasından geçerek girebiliyorlar ve otellerin içine girmeleri kesinlikle yasak. İlginç bir durum. Hatta: Küba Genel bölümünde söz ettiğim gibi, otel odalarında uydu kanallı ve yüzlerce kanalı olan televizyonlar bulunuyor iken, otel lobilerinde ve görevlilerin yaşadığı yerlerde, yalnızca devlet televizyonu izlenen yani tek kanallı televizyonlar var.
Burada, yerel bir havaalanı var. Bu nedenle: Kanada ve Avrupa’nın birçok şehrinden buraya direkt uçuşlar yapılıyor. Buraya, havayolu ile gelirseniz, Juan Gualberto Gomez Havaalanına iniliyor. Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki uzaklık, yaklaşık 10 km. dir ve taksi ile, 25-30 CUC arasında bir bedelle ulaşabilirsiniz. Hatta, pazarlık yaparak 20 CUC karşılığında da şehir merkezine ulaşabilirsiniz.
Evet,
Buranın başlıca özelliği, biraz önce de belirttiğim gibi, kumsallarıdır. Burada: 20 km. lik kumsal yani sahil şeridi bulunuyor. Deniz ise, sığ ve berraktır. Burada sıcaklık, hiçbir zaman 25 derecenin altına düşmez. Aslında, bu bölgenin her iki tarafında da deniz var ve anakaraya, bir köprüyle bağlanmaktadır. Yarımadada, özellikle bir bölümde, tahta bungalovlar içinde, yöre insanı yaşamaktadır. Sıcaklık 25 derecenin altına düşmez dedim, ama burada iklim yönünden sıkıntılı bir durum olarak değerlendirilecek yağmurlar yağıyor, bu yoğun ve muhteşem yağmurlar, bardaktan boşanırcasına yağıyor ve sonra aniden duruyor ve ardından hava günlük-güneşlik oluyor. Yani, buraya gitmeyi düşünürseniz, bence, Aralık-Nisan ayları arasındaki dönemi tercih etmelisiniz.
Ancak: bazen, kuzey rüzgarları yoğunlaştığında, burada dip akıntıları oluşmakta ve denize girmek tehlikeli hale gelmektedir. Yine de, Havana şehrindeki tatilinizde, fırsat bulursanız, buraya gitmenizi öneririm, çünkü muhteşem turizm potansiyeli olan bir yer.
Burada, bir şeyler içmek isterseniz: taze ezilmiş nane, limon suyu ve beyaz rom ile yapılan karışımı öneririm. Ayrıca: rom, kola ve limon karışımı da ilgi çekiyor.
Son bir not, buranın tüplü dalış merkezi olduğunu hatırlatmam gerek, meraklılarına duyurulur. Özellikle, tüplü dalış meraklıları, bölgede bulunan “Cayo Blanca” adasına gitmelidirler. Bununla birlikte, yörede 30 civarında dalış noktası bulunduğu bildiriliyor ki bu dalış noktalarında, deniz altının muhteşem güzelliği dillere destandır.
GEZİLECEK YERLER:
Parque Josone:
Şehrin ortasında bulunan parkta: kuşlar, satıcılar ve müzik gurupları bulunuyor. Özellikle: çocuklar için ilgi çekici bir yerdir. Buradaki yerel satıcılardan, hediyelik eşyalar da satın alabilirsiniz.
Tropicana Matanzas:
Burası, Küba ülkesinin en ünlü kabaresidir. Burada: Küba dansı, müzik ve tarih birlikte sergilenmektedir. Gösteri: yaklaşık 5 saat sürüyor ve ücreti: 49 CUC.
Bellamar Mağaraları:
1860 yılından bu yana ziyarete açıktır. Küba’nın en eski turistik yeridir. Mağaralar geniş ve etkileyicidir. Mağaraların içi: hafif nemli ve ayrıca çok sıcaktır, girmek isterseniz, bunu göze almalısınız.
Villa du Pont:
Burası bir golf merkezidir. 18 delikli, Küba’nın en büyük golf merkezi olarak önem kazanmaktadır. Burası, 1950’li yıllarda Amerikalılar tarafından yapılmış villalardan birisidir. Burada, son derece lüks bir de restoran bulunuyor: Las Americas. Bu restoran bölümünden, deniz manzarası muhteşemdir.
Cayo Blanco Adası:
Buranın bir diğer adı, beyaz adadır. Varadero merkezine, yaklaşık yarım saat uzaklıktadır. Yukarıda sözünü ettiğim gibi, burada, tüplü dalış noktaları var ve bu dalış noktalarında, deniz dibi, muhteşem güzelliğiyle dikkati çekiyor. Özellikle: deniz dibindeki deniz süngerleri ve mercanlar muhteşem bol ve güzel görüntü sunuyor. Hatta, adanın kıyısındaki deniz o kadar sığ ki, uzun süre denizin içinde ilerleseniz bile, derinlik boy seviyesine ulaşmıyor.
Burada: yunus balıkları ile birlikte yüzebilir ve delfino yunus gösterilerini izleyebilirsiniz. Günbatımında ise, parti var. Yunus gösterileri ve parti için ödemeniz gereken ücret: 75 CUC. Yunuslarla yüzmek ise: 85 CUC.
MATANZAS:
Burası, ülkenin bir turizm ve sanayi şehridir. Şehir, 1693 yılında kurulmuştur. Bölgede: petrol ve doğalgaz üretiliyor. Şehre, üç nehir bulunması nedeniyle “köprüler şehri” denilmektedir. Bu yüzden, Küba ülkesinin “Venedik” i olarak bilinir. Şehrin nüfusu, 250 bin kişidir.
Ancak: Varadero ile karşılandığında, son derece yakın olmalarına rağmen, buranın ayrı bir dünya yani döküntü olduğu görülür. Kasaba: Varadero kasabasının 32 km. batısındadır. Havana şehrine olan uzaklık ise, 90 km. dir. Şehrin, 15 km. doğusunda, Juan Gualberto Gomez Havaalanı bulunmaktadır.
Yoğun ve kirli bir yerleşim yeri olarak öne çıkmaktadır. Ancak, bir zamanlar bölgenin şeker başkenti olmuştur.
Şehrin ana meydanında bir müze var. Museo Farmaceutico isimli müze: 1882 yılında kurulmuş ve günümüze kadar gayet iyi korunmuş bir eczanedir. Aslında, burası ülkedeki tek eczanedir. Çünkü; sağlık hizmetleri ücretsiz verildiği için, ilaçlar da sağlık merkezlerinden ücretsiz veriliyormuş. Yani, ülkede bunun dışında, başkaca bir eczane yok.
Şehir merkezinin doğusunda ise,
Yine bir il müzesi olan “Palacio de Junco” ve tiyatro “Teatre Sauto” bulunmaktadır.
Müze: 1835-1838 yılları arasında, Matanzas ailesi için inşa edilmiş yapıda kurulmuş ve 1980 yılından bu yana, müze olarak ziyarete açıktır. Tiyatro: 1863 yılında yapılmış olması nedeniyle ilgi çekmektedir. Sonraki yıllarda, şehrin gururu olmuştur. Salonu 775 kişiliktir. Ahşap panellerle kaplıdır. Günümüzde tiyatroda, haftanın 5 günü gösteriler sunulmaktadır. Tiyatro yapısı, 1978 yılında, “Ulusal Anıt” olarak ilan edilmiş ve korumaya alınmıştır.
San Carlos De Borromeo Katedrali: 1693 yılında, bu bölgede bulunan kilisenin yapımına başlanmıştır. Orijinal kilise yapısı, bir fırtınada tahrip olunca, kısa bir süre sonra, 1750 yılında, başka bir kilise yapılmıştır. Yapının büyük kubbesi, duvarları, tavanı ve freskleri ilgi çekmektedir.
Biraz daha doğuda: Las Cuevar de Bellemar isimli turistik bir alan var. Burada muhteşem güzel mağaralar bulunuyor. 1861 yılında bulunan mağaralara günübirlik geziler ile gidebilirsiniz. Aslında, buralar bir mağaradan öte, doğal ve büyük yeraltı alanlarıdır.
Şehir, bir zamanlar: kaçakçılar, köleler ve şeker ticareti sayesinde zengin olmuştur. Ama, aynı zamanda, adanın en sevimli şehridir. 23 Aralık 1514 tarihinde kurulmuştur. Şehrin bir yanında Escambray dağları, diğer yanında Karayip kıyıları bulunmaktadır.
Zamanla, Karayipler’de en iyi korunmuş şehirlerden biri olarak günümüze ulaşmıştır. Yani, şehir tam bir müze gibidir ve 500 yaşındaki şehri ziyaret edenler, İspanyol sömürge mimarisinin tüm özelliklerini görebilirler. İspanyol işgalci Cortez, Meksika’nın keşfi için, buradan hareket etmiştir.
Ancak, sokaklarındaki parke taşları düzensizdir ve bu yüzden, bu şehri ziyaret etmek isteyenler, topuksuz, spor ayakkabısı giymelidirler. Ayrıca şehirdeki sık elektrik kesintilerine karşı hazırlıklı olmalısınız. (mum bulundurun) Ve yine, özellikle Ağustos ayında gitti iseniz, mutlaka güneş koruyucusu bulundurmalısınız. Çünkü, şehir deniz kenarında olmasa da, bir taksi ile, 15 dakikada ve 4 dolar ücret ödeyerek, deniz kenarına inebiliyorsunuz.
Clenfuegos ve Tirinidad şehirleri arasındaki yolun uzunluğu: 80 km. dir.
Havana-Tirinidad arasındaki uzaklık: 335 km. Tirinidad-Santa Clara şehirleri arasındaki uzaklık: 106 km. Tirinidad-Varedero arasındaki uzaklık; 262 km.dir.
Şehir:
İspanyol sömürgesi döneminin muhteşem güzel örneklerine sahip olduğu için, 1988 yılından bu yana, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmıştır. Özellikle: şeker fabrikaları vadisi, dünya mirası ilan edilmiştir.
Valley de los İngenios isimli vadide bulunan Palacio Brunet ve Palacio Cantero gibi 18 ve 19’ncu yüzyıla ait binalar, şeker ticaretinin refah günlerinde inşa edilmiştir. Bunun dışında, bölgede 75 tane harap şeker fabrikası, yaz konakları, kışlalar ve diğer tesisler bulunuyor. Yani, şeker sektöründe canlı bir müzedir.
1816 yılında inşa edilen ünlü Manaca-Iznaga kulesi, 7 katlı kule, 45 metre yüksekliğindedir ve bir zamanlar şeker çalışma yerlerinde, mesai saatleri başlangıç ve sonunu işaret etmek üzere kullanılmıştır. Şeker kamışı tarlalarının her tarafından görülebilmektedir. Kendinize güvenirseniz çan kulesine tırmanabilir ve çevrenin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz.
Evet,
Bölgenin bahçesi, beyaz boyalı, dökme demir çitlerle ayrılmış, dört küçük bahçeden oluşur. Ayrıca, iki bronz heykel, dik yürüyüş yolları, çeşmeler göreceksiniz. Evet, 1790 yılında, burada 56 şeker fabrikası çalışıyormuş ve bu fabrikalarda 12 bin köle bulunuyormuş. Köleler, Afrikalı gelenekleri, şarkıları, dansları ve dinlerini de beraberlerinde getirmişler ve Küba’nın kültürüne zengin katkıda bulunmuşlardır. 19’ncu yüzyılın başında ise, isyan etmişler ve bu kez Fransız yetiştiriciler, buradan kaçmışlar.
Vadi: 70 yıldan daha uzun zamandır, şeker fabrikalarıyla, şekerin önemini ve Küba ekonomisine etkisini hissettirmektedir.
Ayrıca: sömürge dönemi yapıları, bu şehirde, günümüze kadar korunarak gelebilmiştir. Bir zamanların zenginlerinin konakları, günümüzde müze, sanat galerileri, dükkanlar ve restoranlar olarak kullanılmaktadır. Şehir gezinizi, yürüyerek veya at arabası ile yapabilirsiniz.
Eski şehir, genellikle Plaza Mayor meydanı çevresinde yoğunlaşmaktadır.
PLAZA MAYOR MEYDANI
Burada: sömürge döneminden kalma binalar görülüyor. Ayrıca: bir kilise var. Bunun hemen yanında: Museo Romantico bulunuyor. Şehrin merkezi olan burası, 1988 yılında, UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır.
Bu bölgedeki evler: kırmızı, pişmiş toprakla yapılmış, ahşap kirişlerle duvarları dışına desteklenen kiremitli çatıları bulunmaktadır. Evlerin dış cepheleri, pastel renkli boyalarla boyanmış, alçı detaylar yapılmıştır.
MUSEO ROMANTİCO VE MUSEO DE ARQUEOLOGİA
Yine, bir müze: Museo de Arqueologia görülüyor. Bu müzede: daha çok, bu bölgede sömürge dönemlerinde yaşamış kabile toplumları ve kölelerin kemikleri ve doldurulmuş hayvanlar sergileniyor. Ayrıca: dekoratif mobilya, porselen, cam ve resimler sergileniyor. Müze binası, 1830 yılında inşa edilmiştir. Conde de Brunet ailesine aittir.
MUSEO DE ARQUİTECTURA-COLONİAL MİMARLİK MÜZESİ
Yine meydanda bulunan Museo de Arquitectura Colonial müzesinde ise: sömürge döneminde, buradaki evlerde kalanların kullandıkları çeşitli eşyalar sergileniyor. Müzede: mimari dekorasyon koleksiyonları var. Bunlar arasında görebilecekleriniz: kilitler, pencereler, ızgaralar, kapı kolları, kapılar. Müze binası: 18’nci yüzyılda yapılmıştır ve Sanchez Iznaga adlı kişinin ikametgahı olarak düzenlenmiştir.
Plaza Mayor meydanının hemen kuzeyindeki bölümde yine bir müze var.
IGLESİA CONVENTO DE SAN FRANCİSCO-MUSEO NACİONAL DE LUCHA CONTRA BANDİDOS
Burası: Museo Nacional de Lucha Contra Bandidos müzesidir. Müze: eski bir manastır yapısındadır. Manastır yapısı: 1813 yılında, Fransisken rahipler tarafından inşa edilmiş ve 1895 yılında İspanyol askerleri için, bir garnizon yapılmıştır. Kilisenin yalnızca çan kulesi ayakta kalmış, kalan kısmı büyük hasar görerek, 1920 yılında yıkılmıştır.
1961-1969 yılları arasında, dağlarda saklanan Amerikan destekli karşı devrimcilere karşı yapılan mücadelenin fotoğrafları sergileniyor. Manastırın kulesinden, şehrin görüntüsü muhteşem, çıkabilirsiniz.
Plaza Mayor meydanının güneyinde ise: Calle Simon Bolivar bölgesi üzerinde, Palacio Centero yapısı görülmektedir.
PALACİO CENTERO-BELEDİYE MÜZESİ
Simon Bolivar caddesi üzerindedir. Şehir merkezindeki en etkileyici evdir.
Yapı: 1831 yılında: Don Pedro Jose Iznaga Borrel adlı zengin işadamının ikametgahı olarak yapılmıştır. Borrel ailesine ait iken, Cantero tarafından satın alınmıştır.
Şehrin en ilginç müzesidir. 1980 yılından bu yana, müze salonlarında bölgenin olağanüstü tarih koleksiyonları sergilenmektedir. Bunlar arasında görebilecekleriniz: yerli kültürleri, mobilya, köle ticareti dönemi objeleri, sanat eserleri, silahlar, bağımsızlık savaşı dönemleri objeleri, arkeolojik eserler.
Yine, bu bölgede yani güneyde: çeşitli el sanatlarını satan şehirlilerin bulunduğu, iki sokak var ve burayı da ziyaret etmenizi öneririm. Özellikle: sofra örtüleri ve nevresimler bulup satın alabilirsiniz.
Canlı müzik dinlemek isterseniz, Casa de la Musica denilen yere gitmeniz gerekiyor.
CASAS DE LA MUSİCA
Burada, açık havada, küçük bir platform üzerinde, guruplar, özellikle geceleri müzik ziyafeti çekiyorlar. Genellikle: salsa müziği ve müziğin diğer tüm ritimlerini, burada hissedebilirsiniz. Küba’nın en işlek dans pistlerinden biridir.
Evet, Tirinidad şehri, gerçekten muhteşem sömürge dönemi yapıları barındıran bir şehir. Bu şehirde, sokak ve caddelere girip, kaybolabilirsiniz ve bu arada, gerçekten muhteşem güzel ve ilginizi çekebilecek yapılar görebilirsiniz.
Son olarak: şehrin harika bir görüntüsünü görmek isterseniz: arkadaki tepeye tırmanmalısınız. Tepeye ulaşmak için, Plaza Mayor bölümünün kuzeybatısından yürümeye devam edin ve yokuş yukarı yürürken, yoksul mahallelerden geçeceksiniz. Burada: yörenin çocukları tarafından, sizden çeşitli yardımlar ve özellikle para istenebilir. Gündüzleri buralar her ne kadar güvenli olsa da, akşam saatlerinde kesinlikle gitmemelisiniz. Tepenin üst kısmında, bir mağarada, bir diskotek bulunuyor. Şehrin gençleri, buraya gidiyor ve müzik ağırlıklı partilere katılıyorlar. Eğlenceler, özellikle, akşam saat: 11.00’de başlıyor. Giriş ücreti: 1 Amerikan doları.
Şehir çevresinde görmenizi önereceğim bir yer olarak:
PLAYA ANCON
Bu bölgede: güzel plajlar var. Kent merkezine, 8 km uzaklıktadır ve yaklaşık 5-10 dakika yolculuk gerekir, taksi ile veya minibüs ile gitmeniz gerekiyor. Ücret: 2 CUC. Taksi ile gitmek isterseniz, 19 CUC vermeniz gerekir.
Bu yarımadada, büyük bir plaj ve otel bulunuyor. Adanın, ender güzel yerlerinden biridir. Ancak, özellikle akşamları, muhteşem bir sivrisinek saldırısı oluyor ve gerçekten rahatsız edicidir.
Yarımadanın güneyinde, küçük bir balıkçı köyü var. Bu köyün sahilinde, çok sayıda kuş bulunuyor. Yarımada, genel olarak tüplü dalış ve şnolkerle dalış için muhteşem güzel imkanlar sunuyor.
Ayrıca: Escambray dağlarında yine muhteşem doğal güzellikler, ziyaretçileri bekliyor. Bunlar arasında: şelaleler, yürüyüş yolları görülüyor. Ayrıca: burada Şeker Fabrikaları vadisi de ilgi çekiyor.
TOPES DE COLLANTES
Burası, hemen şehir merkezinin dışında, şelaleleri ile öne çıkan bir doğal güzelliktir. Milli park statüsündedir. Şehir merkezine 5 km. uzaklıktadır.
Buraya günlük turlar ile ulaşabilirsiniz.
CASİLDA
Burası, şehrin koy bölümünde, özellikle şnolkerle dalış meraklılarını çeker.
ANCON BEACH
Beyaz kum plajı, 1959 yılındaki devrimden sonra geliştirilmiştir. Ancon yarımadası boyunca, üç otel bulunmaktadır.
CAYO İGUANA
Şehir kıyısından, 20 mil kuzeydedir. Muhteşem güzellikler sunmaktadır. Katamaran turu ile buraya gidebilirsiniz.