Küba Santiago de Cuba

Küba Santiago de Cuba

Adanın en büyük ikinci şehridir. Havana şehrinin 870 km. güneyinde kalmaktadır. Şehirde, sömürge döneminden kalma, çok sayıda bina bulunmaktadır. Çünkü, şehir ilk olarak: 1514 yılında kurulmuştur. 1533 yılına kadar ise, adanın başkentliğini yapmıştır. 1898 yılında, Amerika ve İspanya askeri güçleri, burada, büyük bir savaş yapmışlar ve İspanyollar yenilmiştir. Ayrıca, devrimci mücadele sırasında şehir etkin rol oynamıştır. Castro: 1 Ocak 1959 tarihinde, Santiago şehri ana meydanında, zaferini ilan etmiştir.

Şehir:

Sierra Maestra dağlarıyla çevrelenmiştir ve özellikle yazın aşırı sıcak oluyor. Sierra Maestra dağları, şehrin manzarasına güzel bir görüntü sağlar.

Ayrıca: şehir, salsa dansının çıkış yeridir. Vurmalı çalgılar eşliğinde, burada, muhteşem salsa dansları sergilenir. Öğrenmek isteyenler için de salsa kurslarının verildiği yerler var. Her yıl “Temmuz” ayında, şehirde “Karnaval” şenlikleri yapılmaktadır.

Nüfus: 2002 yılı sayımlarına göre: 430 bin kişidir. Sömürge döneminde, şehir, İspanyol armadasının, Karayipler’deki ana üssü olarak kullanılmıştır. Ayrıca: Afrika’dan gelen kölelerin gemilerinin adadaki varış noktasıdır. Günümüzde de, burada yaşayan halkın büyük bölümü, Afrika kökenlidir.

Şehrin turistik özelliklerinden öne çıkanlar: sömürge binaları, Küba ülkesinin ilk katedrali, Amerika kıtasının ilk bakır madeni, Küba ülkesinin ilk müzesidir. San Pedro de la Roca ve del Morro kaleleri, UNESCO tarafından kültür mirası olarak kabul edilerek koruma altına alınmıştır. Her iki kale de, şehrin doğusundaki dağlarda, Fransız kahve platolarında görülmektedir.

Ayrıca: Uluslararası Seyahat Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu (FIJET) tarafından verilen “Altın Elma” turizm merkezi ödülünü, Latin Amerika şehirleri arasında, yalnızca bu şehir almıştır. Şehirde, 15 müze bulunmaktadır.

Küba Santiago de Cuba

ESKİ ŞEHİR

Şehrin en ilgi çeken bölümüdür. Burada “Parque Cespedes meydanı” denilen yerdeki Belediye binasının balkonunda, biraz önce sözünü ettiğim, Castro konuşması yapılmıştır.

Küba Santiago de Cuba

Meydanda, Belediye binası yanında, bir katedral bulunuyor. Bu katedral “Nuestra Senora de la Asuncion” katedralidir.
İlk olarak, 1528 yılında: Dominik mimar Miguel Ramirez de Salamanca tarafından inşa edilen dini yapı, 1555 yılında tamamlanmış, zamanla hasar görmüş ve günümüzdeki son durumunu, 19’ncu yüzyılda almıştır. Günümüzdeki yapının cephesi 34 metre, genişliği ise, 27 metredir. Katedralin içinde, 1963 yılında açılan bir “Rahip Müzesi” bulunmaktadır.

Meydanın batı kısmında:

Casa de Diego Velazquez yapısı bulunmaktadır. Bu yapı: 1516-1530 yılları arasında, adanın ilk villalarının temelini atan kişiye aittir. Yani: bu yapı, adanın en eski evlerinden birisidir. Günümüzde, burada bir müze bulunuyor. Müzenin ismi: Museo de Ambiente Historico Cubano. Burada: evin yapıldığı döneme ait mobilyalar ve oyma ahşap işlemeler görülüyor.

Yine meydanın yakınlarında: Hotel Casa Granda oteli bulunuyor.

Meydanın doğusu yönünde: Calle Heredia uzanıyor. Burası: şehrin kültür ve turizm merkezidir. Yapımına 1986 yılında başlanmış ve 1991 tarihinde tamamlanmıştır. Heredia ismi, Santiago de Cuba’lı ünlü bir şairden gelmektedir.
Buradaki “Casa de la Trova” isimli konser salonunda, adanın tüm ünlü sanatçıları, bir zamanlar sahne almıştır. Hergün, öğleden sonra, gecenin ilerleyen saatlerine kadar, burada her türlü müzik icra edilir. Küba müziğinin tüm farklı türlerini burada dinleyebilirsiniz. Salonun seyirci kapasitesi, 2452 kişiliktir.

Caddenin hemen aşağısında ise, Museo del Carnaval Artex müzesi bulunuyor. Bu müzede, Santiago Karnavalına ait fotoğraflar ve nesneler sergileniyor.

Bölgenin yakınlarında:

“Museo Provincial Emillio Bacardi” isimli bir müze var. 1899 yılında kurulması düşünülmüş olmasına rağmen, 1922 yılında kurulabilmiştir. 1927 yılında ziyarete açılmıştır.
Bu müzede: Küba sanatının en önemli örneklerini görmek mümkündür. Eserler, 3 sergi salonunda sergilenmektedir. Bu odalar: arkeoloji odası, tarihçe odası ve sanat odasıdır. Müzede, ayrıca: bağımsızlık savaşından kalma çeşitli objeler sergileniyor. Ayrıca: birkaç tane mumya görülmektedir. Özellikle, 3000 yıllık Mısır mumyası ilgi çekiyor.

Avenida Jose A.Saco bölgesi: şehrin en önemli alışveriş caddesidir. Cadde: 1950’li yıllardan bu yana, hareketlidir.

Şehirdeki diğer öne çıkan bir bölge:

Padre Pico merdivenleridir. 52 basamaktan oluşmaktadır. 1899 yılında, Belediye Başkanı Emilio Bacardi tarafından yaptırılmıştır. Bu merdivenlerin ismi, şehirde, fakirlere yardım eden bir rahibin adından gelmektedir. Hatta: Castro, devrimci mücadelesinde, bu merdivenlerin bulunduğu bölgede, Batista hükümeti güçlerini, yoğun ateşe tutmuş ve mağlup etmiştir. Günümüzde, merdivenlerin bulunduğu bu bölgede, şehirliler, çeşitli oyunlar oynamak üzere oturmaktadırlar. Bu merdivenlerden çıktığınızda ise, Museo de la Lucha Clandestina isimli bir müzeye ulaşabilirsiniz. Bu müze, şehrin sömürge döneminden kalma en güzel evlerden birinde kurulmuştur. Müzenin balkonundan Santiago şehrinin mükemmel manzarasını görmek mümkündür.

Müzenin pek fazla uzağında olmayan bölgede: Casa de las Tradiciones isimli bir kültür merkezi bulunuyor. Burada, insanlar canlı müzik eşliğinde dans ederek eğlenebiliyorlar.

Padre Pico merdivenlerinin batı bölümünde: tren istasyonunun güneyinde “Cesar Escalante Puro Fabrikası” bulunuyor. Bu puro fabrikasına da uğrayabilirsiniz. Küba’nın en eski “Rom” fabrikası ise, Ron Caney ismiyle, burada bulunuyor. Fabrika: 1838 yılında kurulmuştur. Günümüzde, bu fabrikada paketlenen rom şişeleri, Santiago de Cuba etiketiyle etiketlenerek satışa sunulmaktadır.

Küba Santiago de Cuba

SANTİAGO ŞEHRİ ÇEVRESİNDE GEZİLECEK YERLER

Öncelikle, şehir merkezinden 3 km. uzaklıktaki, Melia Santiago isimli otelin bulunduğu bölgeye gitmelisiniz. Buraya yakın uzaklıkta: Castro’nun 1953 yılında bir kısım arkadaşı ile birlikte saldırı düzenlediği “Moncada Kışlası” bulunuyor. Bu tarih: yani 26 Temmuz tarihi, ülkede “Miting günü” olarak kutlanır ve resmi tatildir.
Saldırının düzenlendiği kışla binası ise, günümüzde bir okul ve müze olarak kullanılmaktadır. Museo Historico 26 de Julio müzesi: fotoğraflar yardımı ile, devrime giden yol anlatılmaktadır. Yine burada devrimcilerin kan lekeli üniformaları, dağlarda yaşanan dönemde kullanılan eşyaların bazıları ve 26 Temmuz kol bantları sergilenmektedir.

Küba Santiago de Cuba

PLAZA DE LA REVOLUCİON

Moncada bölgesinin kuzeyinde, açık bir meydandır. Bu meydanda bir anıt var. Anıt: bağımsızlık savaşı kahramanlarından Antonio Maceo’yu, şaha kalkmış bir at üzerinde betimliyor.

CEMENTERİO SANTA IFİGENİA

Limanın kuzeyindedir. Burası: birçok Kübalı devrim kahramanının yattığı bir mezarlıktır. Bunların en ünlüleri ise: Jose Marti’dir. Martinin mezarı üzerine, gün boyunca güneş ışınları düşmesi için, mezar yapısı, sekizgen şekilde tasarlanmıştır.

 

CASTİLLO DEL MORRO-SAN PEDRO DE LA ROCA

Şehir merkezinden 7 km. uzaklıktadır. Kaleye ulaşmak için bir taksi tutmalısınız.
1639 yılında, yörede ilk kale kurulması için çalışmalara başlanır. 18’nci yüzyılda, Küba’da, askeri kalelerin altın çağı olarak adlandırılan bir dönemdir. Bu dönemde mevcut kaleler onarılmış ve stratejik bölgelere, ilave kaleler yapılmıştır. Bu görülen kale de, yine aynı dönemde, Santiago şehrinin limanını korumak için büyük bir kayalık tepe üzerine yapılmıştır. İspanyol-Amerikan askeri mimarisinin en eksiksiz ve en iyi korunmuş bir örneğidir.

Bulunduğu tepeden liman ağzını görmekte ve etkilemektedir. Kalenin bütün hendekleri, topla dolu surları, açılır-kapanır köprüleri ve geçitleri ilgi çekmektedir. Kale yapısı: UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Küba Santiago de Cuba

PARQUE BACONAO

Burası bir parktır. Şehir merkezine 40 km. uzaklıktadır. Doğal hayatı koruma alanı olarak önem kazanmaktadır. Kıyı boyunca, doğuya doğru giden 12 km. uzunluğundaki dolambaçlı yol: dağları aşıp, La Gran Piedra denilen yere ulaşır.
Park alanı içinde: araba müzesi, akvaryum ve heykeller ve ünlü taş hayvanat bahçesi bulunmaktadır.
Burası: 1987 yılında UNESCO tarafından Dünya Biyosfer Rezervi Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Küba Genel

Küba Genel

Fidel Castro ölmeden, Küba görülmelidir. Çünkü: Amerika, 1959 yılındaki devrimin hıncını almak için pusuda bekliyor. Sovyetler Birliği, uzun zaman önce, Küba’dan desteğini çekti. Bu ülke: 60 yıldır Amerikan ambargosunun olumsuz etkileriyle boğuşuyorlar. Castro ölürse: büyük olasılıkla, ülkenin bugünkü egzotik hali bitecek ve günümüzdeki turistik özellikleri ortadan kalkacak.

VİZE

Küba ülkesine girmek ve burayı gezmek isteyenlerin dikkat etmeleri gereken başlıca husus: Küba’ya girdikten sonra, herhangi bir Amerikan konsolosluğundan, Amerika vizesi almak isterseniz, sizin durumunuz, diğer müracaat edenlere göre, 5 kat daha fazla kontrol ediliyor ve vize alma şansınız, belki inanmayacaksınız ve saçma gelebilecek ama, durum böyle, vize alma şansınız çok düşük oluyor.

Çünkü: Amerika ve Küba, yıllardır, büyük bir çekişme içindeler. Neyse, sonuç olarak, Küba ülkesi vize istiyor. Ama, bu vizenin öyle ağır gereklilikleri ve kısıtlamaları, prosüdürleri yok. Amaç, sanırım yalnızca vize ile para kazanmak. Yani, parasını ödediğinizde, vize hemen ertesi günü veriliyor.

Vize aldığınızda, uçağa bindiğinizde veya havaalanına indiğinizde, yine bir formalite daha var. 30 gün geçerli bir turist kartı almak zorundasınız. Vize ücreti ödeyip vize alanlardan turist kartı için ücret yok, ama vize almadan ülkeye gelenler, bu turist kartını edinirken, vize ücretine yakın olmasa da, bir ücret ödüyorlar. (25 Amerikan doları)

Yani: ülkeye girişte ve ülkede gezerken: gerek vizeniz ve gerekse turist kartınız bulunması gerekiyor. Dediğim gibi, turist kartını uçakta edinebilirsiniz. Zaten paket tur ile gidiyorsanız, sanırım tur operatörünüz, bu turist kartını da, bir şekilde edinip size teslim edecektir. Etmez iseler, takip ediniz. Özellikle, uçakta edininiz yoksa havaalanında, bir de bu kart için ayrı bir kuyruğa girip, birkaç saat beklemeniz gerekebilir.

Unutmadan, ülkeye müstakil yani kendi başınıza gittiyseniz, ülkeden çıkarken, havaalanında, yine çıkış parası adı altında 25 Amerikan doları vergi aldıklarını unutmayın.

ULAŞIM

Genellikle, Küba uçuşları için, aktarma gerekiyor. Örneğin: Madrid üzerinden aktarma yaparak, Küba’ya ulaşmak durumunda iseniz: İstanbul-Madrid arasındaki 4 saatlik uçuşu ve devamında, Madrid-Havana arasındaki: yaklaşık 10 saatlik uçuşu göze almanız gerekiyor.

Yani: İstanbul çıkışlı bir uçuşta, Madrid aktarmalı olarak Küba’ya ulaşmak için, yaklaşık 14 saatten biraz fazla uçuş yapmanız gerekiyor. Ama, yapılan aktarma sırasında beklemeleri de göze almak gerekiyor. Yani, sonuçta İstanbul-Küba arasındaki yolculuk, zaman zaman 20-24 saat kadar sürebiliyor.

HAVAALANI

Adanın en öne çıkan havaalanı: Havana şehrindedir. Havana şehri havaalanı, şehir merkezine 20 km. uzaklıktadır. Jose Marti Uluslararası Havaalanı (HAV) olarak isimlendirilmektedir. Havaalanında 3 Terminal bulunmaktadır. Yurt dışı uçuşlar, 3 numaralı terminalden yapılmaktadır.

Ülkeye girerken, gerek gümrük yetkilileri ve gerekse göçmenlik bürosu yetkilileri tarafından yolcular ve bagajların aranması işlemlerinin çok yavaş yapılıyor olması büyük sıkıntı yaratıyor. Bu yüzden; sıraya girip bayağı beklemek gerekiyor, hani sanki her yolcu için 5-6 dakika işlem süresi yürütmeleri, saatlerce havada kalmış yolcuları, ülkeye girişte büyük sıkıntı ile karşılaştırıyor ve bunaltıyor.

Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki yolculuğunuzu: havaalanından bulacağınız bir taksi ile yapabilirsiniz. Ancak: havaalanlarındaki, diğerlerine nazaran daha pahalı “turistaxi” lerden ( bunların renkleri beyazdır) kaçınmanızı öneririm.
Sarı renkli “Panataxi” ler, çok daha uygun fiyat sunmaktadırlar. Bunlar ile, havaalanı ile şehir merkezi arasındaki yolculuğunuzu: 10-12 CUC arasında bir ücrete yapabilirsiniz.

İKLİM

Adanın iklimi: sıcak ve nemlidir. Adaya gitmek için en uygun zaman ise: Kasım ve Mayıs ayları arasındaki dönemdir. Yaz mevsiminin sıcak ve nemli günlerinde, gezmek sıkıntı yaratıyor. Bu arada: adanın dağlık bölgeleri daha serin, güney ve doğu bölgeleri ise, sıcak ve nemlidir. Buranın en önem kazanan iklim durumu: ilkbahar aylarında görülen muhteşem fırtınalar ve kasırgalardır. Bu yüzden: gideceğiniz mevsime mutlaka dikkat etmelisiniz.

SAAT FARKI

Küba, ülkemizde uygulanan saat diliminden: 5 saat ileridedir. Bu nedenle, uçaktan inmeden önce, mahalli saati ayarlamalı ve saatinizi 5/6 saat ileri almalısınız.

RESMİ TATİL GÜNLERİ

1 Ocak : Özgürlük günü.
1 Mayıs : Uluslararası İşçi Bayramı.
25-27 Temmuz: Ulusal Ayaklanma Günü
10 Ekim : Bağımsızlık Savaşının başlangıç günü.

Küba Genel

GENEL

Küba: bir Karayip ada ülkesidir ve ana ada ile, birkaç takımadadan oluşur. Bu takımadalarda, irili-ufaklı, 450 adacık bulunmaktadır. Genel olarak ise, Karayipler’in en büyük adasıdır. İdari bakımdan ise, 14 parçaya bölünmüştür. Havana, ülkenin en büyük şehri ve aynı zamanda başkentidir. Santiago ve de Cuba şehri ise, ikinci büyük kent konumundadır.

Ama, burayı yalnızca küçük bir ada olarak düşünmemelisiniz. Çünkü, burası aslında büyük ve uzun ve yeşil bir timsaha benzetiliyor. Bu timsahın uzunluğu, burnundan kuyruk ucuna kadar, tam 1250 km. dir. Hatta: yüz ölçümü olarak İngiltere’ye yakın olduğu söylenebilir. Bu büyük ada parçasında, yaklaşık 11 milyon insan yaşıyor ve bu nedenle, aynı zamanda Karayipler bölgesinin en kalabalık ülkesi konumundadır.

Bu kalabalık nüfusun: % 99’luk bölümü okur-yazardır. Ülkedeki ortalama yaşam süresi: 77’dir. Ülke nüfusunun, yaklaşık % 10’luk bölümü, günümüz Amerika’sında ikamet etmektedir. Bunların çoğu, bir zamanlar, çoğu küçük tekneler ile, denizden, Amerika’ya ulaşmışlardır. Özellikle, 6 Nisan 1980 tarihinde, 10 bin Küba vatandaşı, Havana şehrindeki Peru Büyükelçiliğine girerek, siyasi sığınma hakkı istemişlerdir. Bunun üzerine, 16 Nisan 1980 tarihinde, bunların büyük bölümü için, resmi göç izni verilmiştir.

Komünizmin dünyadaki son kalesi olan Küba, günümüzde birçok özelliğiyle ilgi çekmektedir. Dünyanın birçok bölgesi: hızla ve teknolojik olarak ilerlerken, Küba, ağır ağır yol almaktadır ve bu özelliği, insanların ilgisini çekmektedir.

1940-1950’li yıllara ait devasa Amerikan arabaları,

Küba caddelerinde ağır ağır ilerlemektedirler. Kırsal alanlarda ise, günümüzde bile, öküzlerin çektiği arabalar ve sabanlar, demir bisikletler kullanılmaktadır. Evler ise, uzun yıllar öncesinden bu yana kullanılan, eski aletlerle doludur ve bunlar, günümüzde halen kullanılmaktadır. Müzisyenler ise, 1900’lü yılların başından bu yana, aynı ritim, aynı ezgileri kullanmaktadırlar.

Ekonomi: ülkede uygulanan “Sosyalist Planlı Ekonomi” gereğince, tüm ekonomik örgütlenmeler, devlet kontrolünde yapılmaktadır. İşgücünün çoğu, devlet tarafından istihdam edilmektedir. Ancak, son yıllarda, bir kısım faaliyetlerde özel sektöre de yer verilmektedir. Ancak, yine de sermaye yatırımlarının, hükümet tarafından onaylanması şarttır. Kübalılar, hükümet izni olmaksızın iş değiştiremezler. 2005 yılı verilerine göre, ülkede yaşayan insanların aylık ortalama ücretleri: 334 pesodur ve bunun karşılığı: 16.70 Amerikan dolarıdır. Ülkedeki emeklilerin aylık maaşı ise: 9 Amerikan dolarıdır.

Küba ülkesinde, internet ve televizyon gibi kitle iletişim araçları, sadece 2008 yılından sonra serbest bırakılmıştır. Ama, günümüzde inanın bunlar yani internet ve televizyon, hala, yaygın olarak kullanılamıyor. Yalnızca, devlet dairelerinde ve büyük otellerde var.

Ancak, ülkenin diğer öne çıkan bir özelliği: tıp eğitiminin yaygın olmasıdır. Günümüzde, dünyanın az gelişmiş ülkelerinden gelen yaklaşık 20 bine yakın doktor adayı, Küba’da tıp eğitimi görmektedirler. Zaten, Küba ülkesinde, en ücra kesimde bile, doktor ve diş hekimi vardır ve bunların hizmetleri ücretsizdir.

Küba Genel İnsanlar

İNSANLAR

Afrikalı siyah köleler, buraya, ilk önce 16’ncı yüzyıl başlarında getirildiler ve İspanyollar tarafından ortadan kaldırılan yerli nüfus yerine yerleştirildiler. Çünkü: adada, şeker endüstrisinin patlama yaptığı bu dönemde, işçi gücü gerekmektedir.
1886 yılında kölelik kaldırıldıktan sonra ise, bu kez, siyah kölelerin yerini Çinli işçiler almıştır. Aynı tarihten bu yana ise, etnik guruplar birbirleriyle kaynaşmış ve karışmışlardır. Yani, günümüzde: Küba’da yaşayan halkın, yarısından fazlası, melezlerden oluşmaktadır.

Evet, şehirdeki insanlar ve insanların yoksulluğu, yüzlerine yansıyan mutsuzluğu hemen dikkatinizi çeker. Yaşlı insanlar, Castro’yu kendilerini diktatör başkan Batista’nın baskıcı rejiminden kurtardığı için severler. Ama, ülkenin gençleri, artık bu sıkıntıların ve kısıtlamaların bitmesini istemektedirler. Yani: sonuçta ülkedeki insanların mutlu olduğu söylenemez. Bu durum, doğal olarak ziyaretçileri de etkilemektedir. Birkaç Amerikan doları kazanmak için: birçok rezillikler olduğu bir gerçek ve hatta bunlara canlı olarak şahit olabiliyorsunuz.

En başta geleni ise, cinsel istismar. Bu nedenle: zaten Kübalıların turistlerle konuşmaları bir anlamda yasaklanmıştır. Şunu unutmayın: Küba’da, herhangi bir Kübalı ile konuşursanız ve onların acıklı ve hüzünlü durumuna acıyıp, biraz zaman geçirmek, bir şeyler içmek isterseniz, unutmayın ki, karşınızdaki mahzun insanın, size çok rahatlıkla yalan söyleyebileceğini ve içilen veya yenen küçük şeyler karşılığında, büyük hesaplar ödeyebileceğinizi unutmamalısınız. Yani: bir anlamda, hani birçok turistik ülkede olur ya, yerliler, turistleri anlaştıkları market, restoran veya barlara götürüp, bir güzel yüksek hesap ödettiriyorlar.

Sonuçta: bu insanlar yani Kübalılar dilenmiyorlar, zaten dilencilik yasak. Ama, yanınıza gelerek sizden, sakız, sabun ve tükenmez kalem gibi şeyler istiyorlar. Bu insanları mutlu etmek istiyorsanız, yanınızda, bu tür bir şeyler götürmelisiniz.

Evet, ülkenin insanları, hala özgür değiller. Seyahat edemiyorlar, ancak devletten alınacak özel izinler ile, yolculuk yapabiliyorlar. Özel mülkiyetleri yok. Oteller, restoranlar, araba kiralama şirketleri, tur acenteleri, taksiler aklınıza ne gelirse, hepsi devlete aittir. Ama, tüm bunların yanında, ülkede suç oranı yok denecek kadar az.

DİL

Ülkede konuşulan resmi dil: İspanyolcadır. Ancak: adalılar, İspanyolcayı, çok hızlı konuşurlar ve azcık İspanyolca bilenlerin bunu anlaması mümkün değildir. Turizm sektöründe çalışan Kübalıların büyük kısmı ise, İngilizce bilir ve konuşurlar.

Küba Genel Turizm

TURİZM

Küba, tüm ekonomik sıkıntılarından kurtulmak için, zamanla kapılarını turizme açmıştır. Başlangıçta, Küba’daki turizm, yalnızca tatil köyleriyle sınırlıydı. Zamanla, turizm, ülkenin en yaygın endüstrisi olan, şeker endüstrisinin yerini almıştır. Çünkü: ülkede, başta deniz olmak üzere, kumsallar ve güneş muhteşem güzel, yani bir anlamda cennet gibi bir yer. Özellikle, kumsalların bembeyaz güzellikleri göz kamaştırıyor.

Bu kumsalların en öne çıkanı ise: adanın kuzey bölümlerinde bulunan “Varadeno” sahilleridir. Diğer öne çıkan kumsallar ise: “Guardalavaca” ve “Playa Esmeralda” dır. Ayrıca: günümüzdeki turizm etkinliklerinde, Caya Largo ve Caya Coco adaları da önem kazanmakta ve tercih edilmektedirler. Ziyaretçiler, bu sahil kesimlerinde ve adalarda: yüzerler, açık denizde balık avlarlar ve dalgıçlar mercan kayalıklarına ve deniz altı batıklarına büyük bir keyifle dalarlar.

Yalnızca, sahil, deniz ve güneş mi?

Elbette hayır. Bu ülkede, turizm etkinlikleri gerçekten çok yoğundur. Adanın doğu bölümlerinde: bu kez karşımıza, büyük bir dağ sırası çıkıyor. Sierra Maestra denilen bu dağlar: birçok ayaklanmaya ev sahipliği yapmıştır. En yüksek noktası: 1975 metredir.

Adanın batı kesimlerinde ise, bu kez: büyük kireçtaşı kaya blokları görülüyor ki, bunların boyları 400-450 metrelere kadar uzanabiliyor.
Adanın ortasında ise, muhteşem bereketli şekerkamışı tarlaları görülüyor.

Havana çevresinde, 4 kişilik eski bir araba ile tur atmalısınız. Bunun bedeli: yaklaşık 20-30 CUC. Hotel İnglaterra Devrim Müzesi yakınlarından veya başka bir yerden, bu tür bir gezinti yapacak araba bulabilirsiniz.

Bu doğal güzelliklerin yanında, adanın elbette ilginç şehirleri de gündeme geliyor. Özellikle: Havana, büyüleyici güzellikler sunan bir şehir olarak öne çıkıyor. Trinidad ise: özellikle sömürge dönemi mimarisi ve yaşamının izlenebildiği bir yer. Santiago de Cuba ise, farklı kültürlerin bir arada yaşadığı ve barındığı bir yer olarak önem kazanıyor.

Adayı, tam olarak gezebilmek için, yaklaşık 1 aylık süreye ihtiyacınız olacaktır.

Ancak, süresi size bağlı olan gezinize, mutlaka başkent, Havana şehrinden başlamanız şart. Daha sonra ise: adanın batısındaki tütün tarlalarına, oradan merkezde bulunan şeker kamışı ovalarına ve daha sonra adanın doğusunda bulunan yüksek dağlık kesime gidebilirsiniz. Adanın doğu kısmında, ülkenin en büyük ikinci şehri olan; Santiago de Cuba bulunuyor.

Bu arada, turizm açısından diğer hassas bir konu: ülkede, 1997 yılına kadar, turistlerin yerel kişilerin arasına karışmasının yasak olmasıydı. Ancak, 1996 yılında, ülkenin en büyük gelir kaynağı olan şeker sanayinde sıkıntılar yaşamında, Küba, Karayipler içindeki turizmden pay almayı düşünmeye başladı ve son yıllarda, turizmden aldığı payı, 3 kat arttırdı. Günümüzde, ülkeye, yılda yaklaşık 1.9 milyon turist geliyor. Bunların çoğunluğu: Kanada ve Avrupa Birliği ülkelerinden gelmektedirler. Turizmden elde ettikleri gelir ise, 2.1 milyar Amerikan Dolarına ulaşmıştır.

Küba Genel Havana Turist Otobüsü Turu

 

HAVANA TURİST OTOBÜS TURU

2008 yılından sonra, Küba Ulaştırma Şirketi, üç farklı tur düzenlemektedir. İnglaterra önünde, Parque Central önünden başlayan tur: Mar Azur Beach önünden Alamar bölgesine gider ve burada durur. Bu turun ücreti: 9 CUC. Günümüzde, Playas del Este bölgesine ulaşmak için en iyi ve ucuz yol budur. Doğu Havana’dan hareket eden, üstü açık, çift katlı otobüs turu ise, üç farklı güzergah takip ediyor ve Alamar bölgesine gidiyor.

AÇILIŞ-KAPANIŞ SAATLERİ

Ülkedeki müzelerin büyük çoğunluğu: haftanın 7 günü açıktır. Ancak, bir kısım müze: Pazartesi günü, tüm gün veya Pazar günü, yarım gün kapalı olabilir. Müzeler genellikle, saat: 09.00’da açılır ve saat: 17.00’de kapanırlar.
Restoranlara gelince: genellikle saat: 21.30’da kapanırlar.

PARA BİRİMİ

Ülkede, çok ilginçtir, 2 para birimi kullanılıyor. Böyle bir uygulamayı, dünyanın başka bir yerinde görmedim. Evet, bunlardan: bir tanesi, yerli halk yani Kübalılar tarafından, diğeri ise ülkeyi ziyaret eden turistler tarafından kullanılıyor. Her iki para birimi de birbirinden farklıdır. Bunlar:

1. Peso Cubana (CUP) yada Küba Pesosu ki, bu para birimi Kübalı halk tarafından kullanılmaktadır.
2. Amerikan doları, Euro ve Sterlin gibi; para birimlerine çevrilebilen ve özellikle turistlerin kullandığı para birimidir. Yani: Peso Convertible (CUC) Bu, dövize çevrilebilmektedir.

Bu ikisinin birbiri arasındaki değişim oranı: 1 CUC = 24 CUP şeklindedir. Peso Convertible’nin uluslararası düzeyde değerini hesaplamanın yöntemi ise, 1 CUP=1 Amerikan Dolarıdır. Yani: bir anlamda, bunun değeri, Amerikan dolarına bağlanmıştır.

Turistler: restoranlarda gelen hesapları, otel ücretlerini, ulaşım ücretlerini ve buna benzer tüm harcamalarını: “Peso Convertible” (CUP) ile yapmak zorundadırlar.

Peso Cubana (CUC): yalnızca, kalabalık olmayan ücra yerlerden, ara sokaklardaki satıcılardan ve belediye otobüslerinden veya sokakta satılan yiyeceklerden alırken kullanabilirsiniz. Yani: yanınızda, CUC bulundurmanıza pek gerek yok.

Küba pesosu: konvertbl yani uluslararası geçerliliği olan bir para birimi olmadığından: paranızı az az bozdurmanız ve ülke dışına çıkarken, yanınızda Küba pesosu bulunmaması için gerekli tedbirleri almanız önerilir, çünkü yanınızda bulunan Küba pesosu, yalnızca hatıra olarak kalır. Hatta, üzerinde Che Guavera’nın resmi bulunan pesoları hatıra olarak yanında bulunduranlar da olabiliyor.

Gelelim, döviz bozdurma işlemlerine

Ülkede: günümüzde, Amerikan doları bozdurmak isterseniz: bozdurma sırasında, ilaveten % 18’lik bir vergi ödemeniz gerekir. Ama: Euro’da bozdurma esnasında ödenecek vergi, yalnızca: % 8’dir. Paranızı: banka veya “Casa de Cambio” denilen yerlerde yani döviz bürolarında bozdurabilirsiniz. Daha uygun fiyat bulurmuyum? diye dolaşmanıza da gerek yok, çünkü ülkede, bütün fiyatlar sabittir, karaborsa yok. Ancak, döviz bozdururken, sahte peso olma ihtimaline karşın, siz yine de dövizinizi, havaalanında veya resmi döviz bürolarında bozdurmalısınız.

Zaten: havaalanında ülkeye indiğiniz gibi, havaalanı döviz bürosundan bir miktar bozdurmanız gerekiyor. Malum, şehir merkezine ulaşmak için, taksiye veya otobüse peso ödemek zorundasınız. Ancak, tur operatörleriyle geldi iseniz, dövizinizi havaalanı değil de, şehir merkezindeki resmi döviz bürolarından bozdurabilirsiniz. Çünkü: havaalanı döviz bozdurma yerinde yine sıraya girmeniz ve bir süre beklemeniz gerekir.

Tüm bunların yanında: bu ülkede, dolar veya Euro ile alışveriş yapma şansınız yok. Kredi kartı derseniz, adada, birçok yerde kredi kartı geçiyor ama siz yine de yanınızda nakit bulundurmayı ihmal etmeyin. Adada, özellikle Amerikan bankalarına ait kredi kartlarını, asla kabul etmiyorlar. Bu ülkede, Amerikan doları ve Amerikan bankalarının kredi kartları kesinlikle kabul edilmiyor, bunu sakın unutmayın.

BAHŞİŞ

Restoranlarda, kişi başına: 1 veya 2 CUC bahşiş bırakmak adettir. Veya: hesabın % 10 kadarı bahşiş olarak bırakılabilir. Gezgin müzisyen ve guruplara ise, yine 1 Peso Convertible bahşiş vermek gerekir. Bahşiş olarak bozuk para vermek yeterlidir.

ELEKTRİK

Adada kullanılan elektronik aletler: 110 ve 220 volt ile çalıştırılırlar. Ancak bazı prizler yassı pimli, bazıları ise yuvarlak pimlidir ve bu nedenle, bir adaptöre ihtiyacınız olabilir. Kaldığınız yer önemli.

KONAKLAMA

Bu ülkeye, tur organizasyonları ile değil de, kendi başınıza gitmek isterseniz: “Casa Particulare” denilen evlerden, oda kiralayabilirsiniz. Ancak, bu odaların, arzuladığınız lüksü ve hatta zorunlu ihtiyaçlarınızı bile karşılamakta sıkıntılar yaşatabileceğini unutmayın. Örneğin: ortak kullanılan banyolarda su akmaması, sabun bulunmaması gibi aksaklıklar çok karşılaşılan doğal hadiselerdir.
Aynı zamanda, oda kiraladığınızda, odanın sahibi ve komşularınızın, İngilizce konusunda yetersizlikleri de cabası.

Yani: bence macera aramaktan öte, otellerde kalmayı tercih etmelisiniz. Oda kiralamanın bir diğer dezavantajı: yemeklerde ortaya çıkıyor. Çünkü: bir yerlere gidip yemek yiyeyim dediğinizde, karşınıza, bizim ülkenin en kötü restoranları benzerleri çıkıyor ve üstüne üstlük bir ton para ödemek zorunda kalıyorsunuz. Yani, ucuz olduğu bilinen bir ülkede, normal standartların dışında bir yemek için, 50 Amerikan doları ödemek içten bile değildir.

Yani: düşük fiyatlı yemek yenebilecek restoran bulmak zor, bulsanız bile, yemeniz mümkün değil. Ufak tefek yerlerde yiyebileceğiniz pizzalar ise, fiyatları uygun olsa da, sürekli pizza yemek sıkıntı yaratacaktır.

Küba Genel Şehir içi Ulaşımı

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Taksiler

Küba’daki şehirlerde, şehir içi ulaşım için kullanmanızı önereceğim tek seçenek: taksi veya bicitaxi. Bunun dışında, toplu ulaşım araçları gayet ucuzdur. Bu arada: devlet taksilerinde, taksimetre bulunmaktadır ve ücretler: CUP ile ödenir. Ulaşım bölümünde belirttiğim gibi, bazı yerlerde, beyaz renkli “Turistaxi” ler bulunmaktadır. Bunlar en güzel taksi olmalarına rağmen, ücretleri çok yüksektir.
Hatta, daha ucuz olan “Panataxi” ler de bulunmaktadır ve bunlar sarı renkli ve mavi logoludur. Bunlar: genellikle otel önlerinde ve havaalanında bulunurlar. Bunların dışında, bazı Kübalılar, kendi araçlarını taksi olarak kullanırlar. Taksi işareti olan Amerikan arabaları, belli hatlar üzerinde giderler ve çoğunlukla, adalılar için servis yaparlar.

Sonuç olarak: bence, sarı renkli mavi logolu devlet kontrolündeki taksimetreli taksileri kullanmalısınız. Zaten, turistlerin resmi hükümet taksileri dışında bir şeye binmeleri resmen yasaktır. Kent dışında, yasa dışı taksilere binmek pek dikkat çekmez ama özellikle havaalanı ile şehir merkezi arasında, pazarlık yapıp, daha ucuza fiyatla kesinlikle yasadışı taksilere binmeyin, çünkü polislerin hemen dikkatini çekiyor.

Bisiklet Taksi

Bunlardan birkaç yerde söz etmiştim. Bunlar: motosiklet motoruyla çalışan, üç tekerlekli sarı araçlardır. Normal taksiler kadar, bol miktarda bulunmaktadırlar. Bunlar ile, kısa mesafeli yolculuklar yapmak, muhteşem keyiflidir. Ücretleri ise, Panataxilerden yüksek değildir. Ancak, bunlara binmeden önce, ruhsatı bulunup bulunmadığını kontrol etmelisiniz, çünkü sürücü acemi olabilir.

Otobüsler

Adadaki otobüsler, turistler için pek iyi bir seçenek değildir. Zaten, çok az sayıdaki otobüs tıklım tıklım dolduğunda, bunu sizde hisseder ve rahatsız olursunuz. Ayrıca, bu kalabalık otobüslerde, yankesicilik te mümkün olmaktadır.

Tren

Latin Amerika ülkeleri içinde, raylı sistemi olan ilk ülke Küba’dır. Ancak, bu sistem kurulduğundan bu yana, gelişme kaydedememiştir. Ülkedeki trenlerle yolculuk son derece yavaştır. Kalkış zamanlarında sıklıkla gecikmeler yaşanır. Ayrıca, trenin bozulup durması da sık rastlanan hadisedir.