Bulgaristan Kazanlak Trakya Mezarı

Bulgaristan Kazanlak Trakya Mezarı

Stara Kagora Kazanlak bölgesindeki bu mezar: 1979 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Mezarın Yeri

Buraya nasıl ulaşılır? Kazanlak Bulgaristan ülkesinin tam merkezinde kalmaktadır. Başkent Sofya ile, Kazanlak arasında, günde 3 kez tren hareket etmekte olup, yolculuk yaklaşık 3.5 saat sürmektedir. Tren değil otobüs isterseniz, bu kez 2.5 saatlik bir otobüs yolculuğu yapmanız gerekir.

Ancak: buraya gittiğinizde, mezarın orijinalini göremiyorsunuz. Çünkü: orijinali kapalı, yalnızca kopyasını gezmenize izin veriyorlar, bunu da bilmeniz gerek. Aslında, orijinal mezarı da ziyarete izin verdiklerini duydum, ama giriş ücreti çok yüksekmiş ve kısıtlı sayıda kişiyi içeriye sokuyorlarmış.

Bulgaristan Kazanlak Trakya Mezarı

Mezarın Bulunması

19 Nisan 1944 tarihinde, burada hava savunması için bir uçaksavar silahı mevzii kazılırken, tesadüfen bu mezar yeri bulunmuştur. Mezarın bulunduğu höyüğün çapı 40 metre ve yüksekliği 7 metredir. Höyüğün üzerinde: kurban izleri ve iki kurban sunağı bulunmuştur ki, bunlar pagan dönemi kurban ve ölü kültü ile yakından ilişkilidir ve Trakyalıları dini inançlarına bağlanmaktadır.

Bulgaristan Kazanlak Trakya Mezarı

Mezarın Dönemi ve Kime Ait Olduğu

Bir rastlantı sonucu bulunan mezarın: MÖ.4’ncü yüzyıl sonlarında, Helenistik dönemde yapıldığı düşünülmektedir. Çünkü: bu bölge, aynı zamanda: büyük bir Trakya Nekropol yani mezarlık alanının parçasıdır. Trakya kralı Seutes III: başkenti olarak “Seutopolis” şehrini seçmiş ve şehrin Nekropol alanı, bu bölgedir. Yani, bu mezarlık alanda, çok sayıda mezar höyük (500 civarında) bulunmuştur. Zaten biraz önce de söylediğim gibi, Seutopolis şehri nedeniyle, burada yoğun bir Trakyalı nüfus barındığı bilinmektedir.

Bu insanlar: özellikle 3 ile 5’nci yüzyıllar arasındaki dönemde, büyük bir kültürel kalkınma ve refah seviyesi yakaladılar.

Mezar Bloku ve mezar odaları

Burada bulunan mezar anıtı: kayalık bir tepe üzerindedir ve derin temelleri bulunmaktadır.

Bunların yaşam tarzları dışında, bölgede bulunan diğer mezarlardan yola çıkarak hazırlanan “mezar kültü” gereği: mezarları 3 odadan oluşmaktadır.

Bu odalar: bir ön oda, bir küçük oda, dar bir koridor ve yuvarlak mezar odasıdır. Bu üç ve birbirine bağlı oda: farklı şekiller ve boyutlarda yapılırdı. Koridor: 1.95 metre uzunluğunda, 1.12 metre genişliğinde ve 2.24 metre yüksekliğindedir. Tüm bu mimari stil: “arı kovanı” mezar odası olarak isimlendirilir.

Ölüm sonrasındaki hayatı için: ölü adamın atı, arabası ve hatta kölesi: ön odaya konulurdu. Gerekli diğer şeyler ise, küçük odaya yerleştirilir ve koridoru takiben gelen odada ise: ölü kişinin vücudu bulunurdu, yani mezar odası burasıydı. Kazılar sırasında: mezar odasında kemikleri bulunan iki kişinin: büyük olasılıkla, Trakya soylusu bir ailenin fertleri veya bir Trakya kralı olduğu düşünülmektedir.

Burada, yani mezar alanında bulunan birçok “altın nesne, şarap, amfora ve kralın savaş zırhlı” müzede sergilenmektedir. “Iskra Müzesi” tarihsel ve sanat bölümü olarak iki kısma ayrılmıştır. Tarihi bölümünde: özellikle kral Seuthes III’e ait olduğu tahmin edilen altın maske ilgi çekmektedir. (Çok komik, bu maske de orijinal değil, kopya, maskenin orijinalinin Sofya Müzesinde bulunduğu söyleniyor.)

Ayrıca: yine 2004 yılındaki arkeolojik kazılarda bulunan “bronz kafa kopyaları” da görülmesi gereken objelerdir. Diğer ilginç bir parça ise, 3’ncü yüzyıldan kaldığı ve Roma imparatorluğundan geldiği düşünülen “altın çelenk” dir. Sikke koleksiyonunda ise: sayısız sikke görülür. Müze giriş ücretli olup, yetişkinler için 3 leva (sanat bölümü için ilave 5 leva), öğrenciler için 1 leva istenilmektedir.

Mezar odalarının mimarisi

Yapıda “tuğla” kullanıldığı görülür. Ancak, tuğla yanında, kireç ve kumdan oluşan harç izleri de görülmektedir ki, Romalılar, tuğlayı, buradan 200 yıl sonra ilk olarak kullanmışlardır. Yani, buradaki uygarlık gerçekten üst düzeydir.

Bulgaristan Kazanlak Trakya Mezarı
Bulgaristan Kazanlak Trakya Mezarı
Bulgaristan Kazanlak Trakya Mezarı
Bulgaristan Kazanlak Trakya Mezarı

Mezar Odaları Duvar Boyamaları

Mezar odalarının en büyük özelliği: duvar boyamalarıdır. Bu resimler: Trakya mezar kültürünü yansıtmaktadır. Traklar’ın: günlük yaşam tarzı, silahları, dış görünümleri betimlenmektedir. Aynı zamanda: Helenistik dönemden kalan, Bulgaristan’ın en iyi korunmuş sanat eserleri olarak bilinirler ve dünya üzerinde, türünün tek örneğidirler.

Resimler, mezar odasında, toplam olarak 40 metre karelik bir alanı kapsamaktadır ve uzak ve gizemli bir dünyayı tanıtmaları açısından önem kazanırlar.
Resimlerin genelinde: beyaz, siyah, kırmızı ve sarı renkler kullanılmıştır. Lobinin duvarı ise, kil ile sıvanmıştır. Tüm resimlere bakıldığında, bu duvar resimlerini yapan sanatçının tam bir usta olduğunu söylemek mümkündür. Hacim, mekan ve ölçülülük: mükemmel kullanılmıştır ve son derece iyi korunarak günümüze ulaşmışlardır.

Koridordaki resimler

Günümüzde: bu dekorasyonun yalnızca küçük bir bölümü, antre ve doğu duvarının yüksek bölümlerinde korunabilmiştir.
Burada, birçok figürlü savaş sahneleri tasvir edilmektedir. Hemen girişte: koyu hardal sarısı çerçeve görülür.
Gerçekten: mezar odasına girmeden hemen önce, duvarlarda bulunan bu r esimler, ciddi bir atmosfer yaratmaktadırlar. Bu resimlerde: koyu mavi çizgiler ve hafif hardal sarısı renk hakimdir.

Doğu duvarlarındaki firizde

İki ordu arasındaki toplantı gösterilmektedir. İki savaşçı: merkezi konumda, karşı karşıya görülür. Biri: kısa ve kırmızı ceket giymektedir ve başını sarı renkli bir kask ile örtmektedir. Kırmızı ayakkabılarının ucu ise sivridir. Diğer asker ise, ayağa kalkmıştır. Onda da, mavi kısa bir ceket, açık mavi pelerin görülür. Başında toprak rengi bir kask bulunur. Ellerinde, her ikisi de kavisli bir bıçak ve iki uzun mızrak taşıyorlar.

Batı duvarındaki firizde

doğu duvarının firizi içindekine benzer bir resim bulunmaktadır. Ancak, burada, bir asker, sol ayağı ile diz çökmüş olarak betimlenmiştir.

Bulgaristan Kazanlak Trakya Mezarı

Mezar Odasındaki resimler

Tonozlu mezar odasına girildiğinde ise, sanat doruklara çıkar. Buranın yüksekliği 3.25 metre ve taban çapı 2.65 metredir. Girişi güneydoğu tarafındadır. Ana firiz duvar resimleri: iki süslü kemerde toplanmıştır. Bunlarda “cenaze töreni” betimlenmektedir ki: benzersiz güzellikteki resimlerde: oyuncular, müzisyenler, korumalar, görevliler ve ölenin eşi görülür.

Zemin kırmızı renklidir. Mimari motifler, renkli bir çerçeve içinde, tüm kompozisyonları içine alarak, olağanüstü bir güzellik ortaya koyar. Bu kompozisyon merkezinde: Trakyalı asil ve evli bir çift görülür. Adam: renkli bir yastık üzerinde oturmaktadır ve ciddi ve huzurlu bir duruş sergilemektedir. Saçları, uzun buklelidir. Kadın, onun yanında sandalyede oturmaktadır.

Saçları, hafif dalgalı ve iyi istiflenmiştir. Kocasının karşısında olarak: yüzünde kederli bir ifade tasarlanmıştır. Kompozisyonun önemli yönü: Trakyalı asilin, kahraman olduğunu işaret eden bir defne çelenginin varlığıdır. Kompozisyonun çevresindeki iki ana bölümde: pek çok kadın ve erkek tasvir edilmiştir. Bazıları: hizmetçi, müzisyen, seyis olarak görülüyorlar. Dört güçlü ve güzel görünümlü at: muhtemelen ölen kişiye aittir. Kubbenin üst kısmında ise, üç ana bölüm bulunur. Her bölümde: bir kasırga gibi dörtnala ilerleyen süvariler görülür. Ayrıca: pelerinlerinin arkasında çırpınan, genç arabacı figürleri de vardır.

Gül Festivali ve Gül Müzesi

Burayı ziyaret ederseniz: Kazanlak bölgesinin bir diğer özelliğinden daha söz etmek istiyorum ki, burası tam bir “gül” diyarıdır. Bulgaristan’da: gül yağı, parfüm, çikolata ve diğer nesnelerin üretiminde yoğun olarak kullanılır. Kazanlık bölgesinde ise, her yıl Haziran ayında, geleneksel kıyafetler giyilerek danslar yapılır ve geçit töreni ile “Gül Festivali” etkinlikleri düzenlenir.

Burada, 330 yıldır gül yağı işlendiği söyleniyor. Özellikle: 1984 yılında açılan “Gül Müzesi” ni ziyaret etmenizi ve buradaki satış mağazasından: gül yağı ağırlıklı kozmetik, çay ve reçelleri denemenizi öneririm. Bu arada, Gül Müzesi: şehrin 3 km. kuzeyindedir. Oraya ulaşmak için otobüs kullanmanız gerekir.

(Isparta bölgemizin de elbette gül konusunda yoğun ve çeşitli bir üretim potansiyeli var, ancak, tarihi bir anekdot olması açısından: ülkemize gül: gerek Isparta ve gerekse diğer yörelere, Bulgaristan’dan, göçmen soydaşlarımız tarafından getirildiğini söylemem gerek)