Hong Kong Kowloon

Hong Kong Kowloon

Burası, Hong Kong adasının kuzeyinde, Hong Kong adasından daha küçüktür, ancak nüfus olarak, adanın iki misli daha kalabalık nüfus barındırır. Hatta: burada kilometre kareye düşen 2.1 milyon nüfus, dünya çapında en yoğun nüfusu temsil etmektedir.

Bölge: “Ho Man Tin” ve “West Kowloon” ve “Mong Kok” olmak üzere, üç bölüme ayrılır. Deniz kıyısında, yani Victoria Harbour bölgesindeki bölüm: Tsim Sha Tsui olarak isimlendirilir.
Liman bölgesinde: Ocean Terminal, Ferry Terminal, Clock Tower, HK.Cultural Centre, HK Museum of Art, HK Space Museum, Inter Continental Hotel, Peninsula Hotel, Avenue of Stars (deniz kıyısında), HK Science Museum, HK Coliseum, International Mall Centre bulunur.

İç kısımlarda ise: Nathan Road (deniz kıyısından, iç kısımlara kadar uzanan uzun bir caddedir) caddesini takip ederseniz: Kowloon Mosque, Kowloon Park ve Jordan Street ile kesişen bölümü de geçip, cadde boyunca yürümeye devam ettiğinizde: Gascoigne Road caddesine varınca, sola dönüp biraz yürüdüğünüzde, sağ da “Jade Market” görülür.

Geri dönüp, yine Nathan Road üzerinde ilerlemeye devam ediyoruz. Tin Hau Temple, Temple Street Night Market ilerde solda Ladies Market ve caddenin sonuna doğru, solda Flowers Market görülür.

Evet, bu görebileceğiniz yerler hakkında: aşağıda ayrıntılı bilgi vereceğim, bu yazılanları okuyup, görmek istediklerinizi çekerek, kendinize, burada kalacağınız zaman ölçüsünde güzel bir gezi planı yapabilirsiniz. Benim size bu bölgede mutlaka görmenizi önereceğim yerler: Clock Tower, Avenue of Stars, HK Museum of History, HK Museum of Art, Temple Street Night Market, Ladies Market.

Hong Kong Kowloon

Işıklar Senfonisi

Her gece, limanın her iki tarafında, belirlenen binaların tepelerinde, renkli ışık gösterisi düzenlenir. Victoria Harbour kıyısında, bu gösteriyi izlemenizi öneririm. Central bölümünde yazdığım gibi, Guiness Rekorlar Kitabında, bu gösterinin, dünyanın en uzun süreli açık hava ses-ışık gösterisi olduğu belirtiliyor. Gerek Central bölümünden burayı, buradan ise Central bölümünde limandaki gösteriyi izleyebilirsiniz.

Hong Kong Kowloon

GEZİLECEK YERLER

 

OCEAN TERMİNAL

Bölgenin “Star Feribot” iskelesi, Tsim Sha Tsui mahallesinde iken; şehir merkezine park etmek zorunda olan, 40 bin tonluk lüks kuruvaziyer gemileri, buraya yanaşırlar. Uzaktan bu lüks gemileri izlemek keyiflidir.

 

Deniz Kıyısı

Star Ferry terminalinde, doğu yönünde yürürseniz: “Tsim Sha Tsui Waterfront Promenade” denilen yerde bulursunuz. Buraya yolunuz düşerse, bir gündüz bir de gece buraya gelmeyi sakın ihmal etmeyin. Çünkü: gece şehrin manzarası bir başka güzeldir.

Ayrıca: eğer şehri ziyaret zamanınız Çin Yeni Yıl kutlamalarına denk gelirse, şehirdeki havai fişek gösterilerini en iyi izleyebileceğiniz yer burasıdır.

Hong Kong Kowloon
Hong Kong Kowloon
Hong Kong Kowloon

 

TSİM SHA TSUİ MAHALLESİ

Bu mahalle: yarımadanın ucunda, deniz kıyısındadır. Bölgenin en hareketli yeridir.

Hong Kong Kowloon
Hong Kong Kowloon

 

Tsim Sha Tsui Clock Tower

Hemen deniz kıyısındadır.
Bu saat kulesi: 1975 yılında yıkılan, bir zamanların büyük demiryolu istasyonundan kalmadır. Kowloon Canton Tren İstasyonunun bir parçasıdır ve 1915 yılında yapılmıştır. Kule: kırmızı tuğla ve granitten yapılmış ve 44 metre yüksekliktedir.

Tepesinde ise, 7 metrelik bir paratoner bulunmaktadır. 1990 yılından bu yana “ulusal anıt” ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Buranın en büyük özelliği: Çinli göçmenlerin, şehre gelirken varış noktası olarak “Canton Tren İstasyonunu” kullanmaları ve bu saat kulesini gördüklerinde yeni hayatlarının başladığını düşünmeleridir. Yeni istasyon daha iç bölgede, yapılmıştır.

Hong Kong Kowloon
Hong Kong Kowloon

 

Çin El Sanatları LTD.

Star Hause, 3 Salisbury Road, Tsim Shau Tsui bölgesindedir.
Burada: mücevher, el sanatları ve sanat ürünleri satılmaktadır. Evet, özellikle “yeşim” taşı veya başka değerli taş almayı düşünenler, burayı ziyaret etmelidirler.

Hong Kong Kowloon

 

Harbour City

Star Feribot iskelesinin yanındadır.
Burası, şehrin en büyük alışveriş merkezlerinden birisidir. Burada, lüks markalar ve enfes yemekler, eğlence ve oteller bulunmaktadır. Lüks mağazalarda: moda ve trend markaların geniş ürün yelpazesi sunulmaktadır. Mallar, orta fiyat aralığındadır.

 

Elements

Austin Road West bölgesindedir.
2007 yılında açılan bu alışveriş merkezi, şehrin mega alışveriş merkezlerinden birisidir. Burada: zengin alışveriş hedefleyen 5 temalı alışveriş bölgesi vardır. Bu temalar: Metal, ahşap, su, ateş ve toprak.
Dükkanlar: Kowloon MTR istasyonunun yukarısındadır.

 

Sham Shui Po

Burası, şehrin en büyük bilgisayar ve elektronik cihazlarının satıldığı merkezdir. Çevredeki “Apliu Street” caddesinde: Pazar tezgahlarında: cep telefonları ve küçük elektronik cihazlar bulup satın alabilirsiniz.

 

Cheung Sha Wan Road

Sham Shui Po bölgesindedir.
Burada, şehrin en çekici moda tasarımcıları, yarattıklarını satmaktadırlar. Sokak her ne kadar bir kaos ortamı yani karışıklılık yansıtsa da, kendinize uygun bir şeyler bulup satın alabilirsiniz.

Hong Kong Kowloon

Avenue of Stars-Yıldız Caddesi

Tsim Sha Tsui sahili boyunca; Ocean Terminalin tam ters yönünde yürürseniz: Hollywood bölgesindeki “Walk of Fame” denilen yerin bir uyarlaması, benzeri bir yıldızlar sokağına rastlayabilirsiniz.

Çok sayıda yerel film yıldızı, “Avenue of Stars” denilen sokaktaki ıslak beton zeminde el ve ayak izlerini bırakmışlardır. Burada, ayrıca ünlü sinema efsanesi “Bruce Lee” nin bir heykeli bulunuyor. Gerek bu heykel ve gerekse yerdeki yıldızlarda ismi yazılı sanatçılar, Kanton sineması hakkında, ziyaretçilere bilgi veriyor.

 

Wong Tai Sin Temple

Şehrin en renkli, en büyük ve en faal “Tao”cu tapınaklarındandır. Wong Tai Sin MTR istasyonunun hemen yanındadır. Giriş ücretsizdir.

Tapınak: ölümünden sonra yarı tanrı olarak kabul edilerek büyük saygı gösterilen Zhejianglı bir çobana adanmıştır. Tapınağın içinde: 3 salon bulunmaktadır. Bu salonlar. Taocu, Konfüçyüsçü ve Budacı inananlara ayrılmıştır. İçerisi: refaha kavuşmak için dua eden ve şans zılgıtları çalan bölge sakinleriyle doludur.

 

Honk Hong Culturel Centre

Salisbury Road üzerindedir.
Saat kulesinin hemen yanındadır. Bu kültür merkezi, gösteri sanatlarına ayrılmıştır. Dünyanın en güzel manzaralarından birine bakmasına rağmen, ön cephesinde ne yazık ki, pencere bulunmamaktadır.

Bu ve benzeri özellikleri nedeniyle, şehrin en ünlü çirkin binası olarak bilinir.
1989 yılında açılmıştır. İç mekanı ve lobisi, çok etkileyicidir. Burada bulunan 2 büyük konser salonunda, Honk Hong Filarmoni Orkestrası konserler verir. Ayrıca, bir tiyatro salonu, bir kütüphane, sergi salonu, mağaza ve barlar bulunur.

 

Honk Hong Museum of Art-Sanat Müzesi

Salisbury Road üzerindedir.
Kültür merkezinin yanında, Space Müzesinin hemen arkasındadır. Bu müzede, resim ve kaligrafi koleksiyonu bulunuyor. Galerilerde: Çin seramikleri, pişmiş toprak, gergedan boynuzu ve Çince resimler sergileniyor.
Buraya yolunuz düşerse, özellikle: Honk Hong resimleri ve fotoğraflarına ait koleksiyonu görmenizi öneririm.

 

Honk Hong Museum of History-Tarih Müzesi

Chatham Road South üzerindedir.
Burada: özellikle, Hong Hong şehrinin, 6 bin yıllık, tarihi ve kültürel geçmişine ait büyüleyici bir sergi bulunmaktadır. “The Honk Hong Story” isimli bu sergiyi görmenizi öneririm.Özel sergiler: 1-3 aylık dönemlerde değişiyor.

 

Honk Hong Science Museum

2 Science Museum Road üzerindedir.
Chatham Road South’un birkaç blok yukarısındadır. Bu müzede: eski yelkenlilerden, en son teknolojiye kadar, hemen her şeyin nasıl çalıştığını öğrenmek mümkündür. Bu müze, öncelikle çocuklara yöneliktir. Burada, çocuklar için matematik bulmacaları ve üst katta optik illüzyonlar bulunuyor.

 

Honk Hong Space Museum

Salisbury Road üzerindedir.
Hemen kültür merkezinin yanındadır. Oldukça küçük bir müzedir. Müze yapısının kubbe tasarımı ilgi çekmektedir. Müze içinde, yerçekimsiz ortamda, çeşitli deneyimler yapılabilen sergiler bulunmaktadır. Ayrıca, yine bu müze içinde “gökyüzü gösterileri” ve “IMAX” filmleri izlenen bölümler bulunuyor. Evet, özellikle bu gösteri 10-15 yaşındaki çocuklar için çok eğlencelidir.

 

Lei Cheng Uk Han Tomb and Museum

41 Tonkin Road üzerindedir.
Bu antik yer altı mezarlığı: 1955 yılında bulunmuştur. Tarihinin, Han hanedanı (MS.25-220) dönemine kadar gittiği düşünülüyor. Mezar odaları, beşik tonozludur ve hemen yakınlardaki bir toplu konutun temel kazısı sırasında bulunmuştur. Sergi salonunda: mezarın kazılması sırasında ortaya çıkarılan çömlek parçaları ve malzemeler görülebiliyor.

Hong Kong Kowloon

Kowloon Park

Nathan Road’ın birkaç blok üstündedir.
Burada: güzel fıskıyeler, yürüyüş yolları ve bahçeler bulunmaktadır. Eğer hoş bahçeler, kuş kafesleri, müzeler, kapalı ve açık yüzme havuzları görmek isterseniz, burayı ziyaret etmelisiniz. Şehrin en iyi yüzme havuzu kompleksi ve daha birçok spor tesisi, burada bulunmaktadır. Güvenli bir yer arayan, her yaştan insan burayı ziyaret etmektedir.
Parkın, güneydoğu köşesindeki “cami”, 3 katlı ve 4 minarelidir ve şehrin en büyük camisidir. Çünkü, Honk Hong şehrinde, yaklaşık 100 bin civarında Müslüman yaşamaktadır.

 

Deniz Emniyet Müdürlüğü

Canton Road yolundadır.
Tarihi geçmişi, 1884 yılına kadar uzanan bu yörede, dükkanlar ve restoranlar önemli bir cazibe merkezi oluşturmuştur. Ayrıca: Deniz Emniyet Müdürlüğü binası, cazip bir sömürge dönemi yapısı olarak dikkat çeker.

 

Peninsula Hotel

Salisbury Road üzerindedir.
Kültür merkezinin karşısındaki tarihi bir oteldir. 1928 yılında açılmıştır. Otelin lobisi, şehrin sosyete nüfusunun buluşma yeri olmuştur. Günümüzde de, otelin konukları: restore edilmiş, yaldızlı tavanın altında otururlar.

Özellikle, ikindi çayı ve akşam kokteylleri saatinde, otelin orkestrası, ziyaretçilere müzik ziyafeti sunmaktadır. Ama, burayı ziyaret etmek isterseniz, kıyafetlerinizin uygun olması gerekmektedir.
Evet, otel yapısı, yakın zaman öncesinde 32 katlı kule ile genişletilmiştir.

Hong Kong Kowloon

Nathan Road

Peninsula Hotelin hemen yanındadır. Kıyıdan başlar, iç kesimlere kadar gider, uzun bir caddedir.
Bölgenin bu ana caddesi: 19’ncu yüzyılda, dönemin koloni valisi Sir Matthew tarafından düzenlenmiş ve onun adını almıştır. Caddenin yapımı sırasında, bu ıssız bölgeye, iki yanına ağaçlar dizili bir bulvar yapmanın saçma olduğu konusunda fikirler ileri sürmüşlerdir.

Ancak, günümüzde, bu cadde, şehrin en meşhur alışveriş caddesidir. Bu alışveriş caddesinde: dükkanlar, oteller ve restoranlar bulunmaktadır. Buradaki mağazalarda: ucuz elektronik cihazlar doludur. Ancak, buranın en büyük ünü: bu ucuz elektronik cihazların büyük çoğunluğunun sahte olmasıdır. Bu yüzden, Hong Kong’lular, elektronik cihaz satın almak için burayı tercih etmezler, buna dikkat edin.

Hong Kong Kowloon

Granville Road

Burada: yerel markaların ürünleri, orta fiyatlı gençlere ait ürünler ve moda fabrikalarının ürünlerinin satıldığı butikler bulunmaktadır. Hong Kong Politeknik Üniversitesine yakın olması nedeniyle, üniversite bünyesinde bir moda tasarım okulu bulunmaktadır. Alışveriş yapmasanız da, burayı görmenizi öneririm.

Hong Kong Kowloon

MONG KOK MAHALLESİ

Burada: 1 km. kareden küçük bir alanda, yüzlerce dükkan ve Pazar bulunur.

 

Portland Street-Şehrin Kırmızı Bölgesi:

MTR Mong bölgesinde”Kok” istasyonu, güneyindedir.
Bu bölgede: karaoke barlar, saunalar, genelevler ve restoranlar bulunmaktadır. Yani: Hong Kong şehrinin, bir anlamda “Kırmızı Bölgesi” burasıdır. Büyük sokakta: çeşitli sokak gıdacıları ve renkli karakterleri de görebilirsiniz. Özellikle, akşamları parlak neon ışıkları yanarken gitmenizi öneririm.

Ancak, burayı ziyaret ederseniz, size en büyük önerim: “sakın kişilerin fotoğrafını çekmeyin, yani yanınızda fotoğraf makinası bulundurmayın” Aksi halde, başınız derde girebilir. Yoksa, bunun dışında, sokak güvenlidir.

 

Hong Kong Coliseum

Cheong Wan Road üzerindedir.
Burası: 12.00 koltuk kapasiteli, çok amaçlı bir salondur. Salonda: spor etkinlikleri ve konserler düzenlenmektedir.

 

Langham Place

Burası, 15 katlı bir alışveriş merkezidir. Burada: aksesuarlar, elektronik cihazlar ve gündelik giysiler satın alabilirsiniz. 300’den fazla dükkan var. Bölgede: “Yılbaşı Etkinlikleri” burada düzenleniyor ve yılbaşı geri sayım festivali, burada hazırlanan “dijital gökyüzü” altında düzenleniyor.

Ayrıca: yine, yıl boyunca canlı müzik gösterileri, sanat sergileri ve özel etkinlikler de burada düzenleniyor. Yani, burası bir anlamda, alışveriş merkezi olması yanında, bölgenin etkinlik merkezidir.

Kowloon Ladies Market
Kowloon Ladies Market

 

Ladies Market-Tung Choi Street

Mong Kok MTR istasyonu çıkışında, Tung Choi Street üzerindedir.
Burası, şehrin en büyük açık hava alışveriş merkezidir. 1 km. uzunluğundaki cadde üzerinde, 100’den fazla dükkan ve binlerce tezgah bulunmaktadır. Aslında, burada fiyatlar diğer alışveriş mekanlarına göre ucuz olmasa da, satıcıların çeşitliliği ve kaos ortamı, özellikle turistleri buraya çeker.

Buranın öne çıkmasının en büyük nedenlerinden birisi de: hemen yakınlarda bulunan Temple Street Night Market’dir. Evet, burada özellikle, orijinal markalı çeşitli malların sahtelerini daha uygun fiyatla bulabilirsiniz. Yaya bölgesinde, şehrin en önemli zincir markalarının mağazalarını bulabilirsiniz.

Evet, burada bulup satın alabilecekleriniz: her yaştaki kadınlar için giyim ve aksesuar var. Ayrıca: saat, kozmetik, çanta, ev eşyası, cd’ler de bulup satın alabilirsiniz.

 

Mong Kok

Mong Kok MTR istasyonu yakınındadır.
Burası: tüketici elektroniği ve bilgisayar satışı için en popüler yerlerden birisidir. Özellikle, üst katlarda, aradığınız malları ve cihazları daha ucuz fiyattan satın alabilirsiniz. Zaten, üst kat dükkanları da, yerel halk arasında ünlüdür. Eğer, cep telefonu isterseniz “Yuen Street” üzerinde bulunan “Fa Yuen” binasına gidebilirsiniz.

“Sin Tat” denen alışveriş merkezi de, özellikle “Ipone” cep telefonu satın almak isteyenlerin uğrak yeridir.

Buralarda yapmanız gereken tek şey: fiyatı bir etiketle sabitleştirilmemiş olan cihazları alırken, iyi pazarlık etmeniz, uluslar arası garanti belgesi edinmeniz ve aldığınız ürün ve cihazın gerçek olup olmadığını anlamanızdır.

Kowloon Temple Street Night Market

 

Temple Street Night Market

Jordan Road yolundadır ve şehrin en canlı pazarıdır. Yau Ma Tei MTR istasyonu C çıkışından sonra, Temple Street Man Ming Lane bölgesine kadar yürümeniz gerekiyor. Gece yarısına kadar hemen her şey satılan tezgahlar var.

Burada: hediyelik eşyadan, giysiye ve elektronik cihazlara kadar her şeyi bulup satın alabilirsiniz. Ancak, sakın pazarlık yapmayı unutmayın. Hani, pazarlık genellikle Müslüman ülkelerinde yapılır derler ama, unutmayın ki, Hong Hong şehrinde, üzerinde fiyat etiketi olmayan tüm ürünler için pazarlık yapabilirsiniz ve yapmalısınız.

Gece, bu bölümde, ucuz deniz ürünleri yiyebileceğiniz sokak tezgahları da bulunur. Burada özellikle: Çin ipeği giysiler, oyuncak, elektronik, ucuz deri eşya gibi mallar bulabilirsiniz.
Evet, burada alışveriş dışında, biraz önce de söylediğim gibi, açık alanda yerel lezzetleri tadabileceğiniz yerler ve Pekin operası aryaları söyleyen müzisyenler, avuç ve yüz okuyan falcılar, kart ve zar kullanan bahisçiler görebilirsiniz. Hatta: profesyonel Çinli santraç oyuncuları da meydanda birbirleriyle santraç oynarlar.

Bu arada: “Temple Street” güneyinde: Çin sokak gıda yemekçileri çok meşhurdur. Buralarda: özellikle “deniz ürünleri” yenilebilir. Hatta: yerel ürünleri tatmak isterseniz, “kurbağa” yada “istiridye omleti” deneyebilirsiniz.

 

Sneakers

Fa Yuen Street üzerindedir.
Şehirdeki gençlik, spor yapmak için ayakkabılarını, buradan satın alırlar. Burada, dünyanın her yerinden gelen, en son tasarım ürünü spor ayakkabılarını bulmak mümkündür.

Hong Kong Kowloon

DİĞER YERLER

 

Kowloon Bird Garden

 

Yuen Po Street-Bird Garden

Nathan Road, Boundary Street caddesine kadar uzanır. Prince Evward Street West’in ötesinde ise, Boundary Street yakınlarında, muhteşem güzel bir kuş bahçesi bulunur.

Çinlilerin en yaygın olarak baktıkları ötücü kuşlar, her gün kafesleriyle, burada dolaştırılmaya çıkarılır. Bu kuş bahçesinde: kuşlar, gelip geçenleri ötüşleriyle eğlendirirler. Bu bahçede, ayrıca satılık kuşlar ve orijinal el yapımı kuş kafesleri bulmak mümkündür. Ancak, elbette buradan kuş satın alırsanız gerek ülke dışına çıkarma ve gerekse Türkiye’ye sokmada sorun yaşayacağınızı unutmamanız gerekir ki, almamanızı öneririm.

Kowloon Jade Market-Jade Street

Jade Market-Jade Street

Yau Ma Tei, Kansu Street ve Battery Street köşesindedir.
Yeşim taşı: Çin kültüründe “güzellik ve saflık” demektir. Jade market: yeşim taşı malzeme kullanılarak takılar yapılan en ünlü alışveriş mekanlarından birisidir. Burada, 400’den fazla tezgahta yeşim taşından yapılmış: yüzük, bilezik, kolye ve küpe satılmaktadır.

İyi şans getirmesi için, siz de buradan yeşim taşı, bir hayvan figürü, hatta doğum tarihinize göre, Çin takviminde bilinen bir yeşim taşı hayvan figürü satın alabilirsiniz.

Bu arada “yeşim taşı” hakkında biraz bilgi vermekte yarar var. Yeşim taşı: koyu yeşil, sarı, kahverengi ve beyaz renkte olabilir. Ama, en kaliteli yeşim taşı “saf yeşil” renktedir. Ama, bu aynı zamanda çok pahalıdır. Çoğu parçalar, sarı renklendirilmiştir. Ama satın alırken, dikkat etmeniz gereken en önemli konu: aldığınız parçanın kahverengi veya gri bitmemiş olmasıdır.

Disneyland

Hong Kong Stanley

Hong Kong Aberdeen

Düzce Konuralp

Düzce Konuralp

Düzce’nin 7 km. kuzeyinde, Akçakoca yolu üzerinde bir beldedir.

Konuralp, bir belde olmasına rağmen, günümüzde Düzce ile birleşmiş gibidir. Ayrıca: Düzce Üniversitesine ait Tıp Fakültesinin de burada olması, burayı anlamlandırır. Ancak, Konuralp, özellikle Roma dönemi kalıntıları ile öne çıkmaktadır.

Tarihi, Milattan önce 3’ncü yüzyıla kadar dayanan Konuralp antik kenti, Konuralp Müzesi, Roma Köprüsü, Su kemerleri ve Antik Tiyatrosu ile Düzce ilinin tarihi ve kültürel değerlerini içinde barındırıyor. Ayrıca, yine Konulalp, günümüzde, Düzce Üniversitesine ait Tıp Fakültesinin burada bulunmasıyla önem kazanıyor. Bir de Konuralp Bey’in türbesi vardır.

Düzce Konuralp

GEZİ ROTASI

Konuralp’deki gezide: antik kalıntılar görülebilir. Bunların başlıcaları: Konuralp Müzesi, Antik Şehir, Tiyatro, Roma mermer köprüsü, mozaikler, surlar, atlı kapı görülebilir.
Zamanınız yettiği sürece, buraları gezebilirsiniz. Özellikle: tiyatro ve müzeyi görmenizi öneriyorum.

Düzce Konuralp
Düzce Konuralp

 

Konuralp Müzesi

Prusias ad Hypium antik kentinin zengin kültürel mirasını yaşatmak üzere kurulan müze: 2003 yılında ziyarete açılmıştır.

Müzede: 3 teşhir salonu, 1 laboratuvar, 2 depo, 1 konferans salonu ve idari bölümler vardır. Müzenin envanterinde: 1848 arkeolojik eser, 491 Etnografik eser ve 3989 sikke olmak üzere toplam 6237 eser vardır.

Düzce Konuralp

Bahçe

Müze bahçesinde: Konuralp (Prusias ad Hypium) antik kentinden çıkan, büyük mimari parçalar, sütunlar, bomoslar (adak yazıtları), ostothekler (ölü küllerinin konulduğu küçük taş lahitler), şehir yasası yazıtları, pythoslar (büyük depolama küpleri), mezar stelleri (mezar taşları), çeşme parçaları, İslami mezar taşları sergilenmektedir.

Düzce Konuralp

Bahçedeki eserlerden en önemlisi: MS 1’nci yüzyıla ait bir girlandlı bir lahittir. Konuralp’in batısında bulunan Tepecik Nekropolde, 1937 yılında bulunmuştur. Mermerden yapılmış lahit: 1.20 metre yükseklikte, 1.22 metre genişlikte ve 2.47 metre uzunluktadır. Lahdin uzun yüzünde, kabartma olarak öküz başlarının taşıdığı çelenkler işlenmiştir.

Bunların ortasında yazıtsız bir tabulaansata görülür. Altta ise aslan, kartal, yaban domuzu ve balıkçıl kuşu tasvirleri bulunur. Lahdin alt kısmında, çeşitli hayvan resimleri resmedilmiştir.

Düzce Konuralp

Yine bahçede mermer üzerinde bir yazıt vardır. Bu yazıtta “Roma imparatoru Hadrian Prusias ad Hypium’u ziyaret etti” ve “İmparator Caracalla Nisan ayında kentten geçerek şereflendirdi” yazılıdır.

Düzce Konuralp

Müze bahçesinde, sıralı olarak sergilenen bomoslar, yaşarken itibarlı insanların ardından dikilmiş birer övgü taşlarıdır.

Düzce Konuralp

Arkeoloji Salonu

Müzenin arkeoloji bölümündeki eserlerin bazıları, Bolu Müzesinden buraya getirilmiştir. Bunlar: günlük kullanım kapları, süs eşyaları, sikkeler, figürlerdir. Bu bölümdeki eserler: Tunç çağından, Doğu Roma’ya kadar çeşitli dönemlere aittir. Bunlar: pişmiş toprak ve mermer heykelcikler, metal eserler, takılar, cam kaplar ve mezar hediyeleridir ve kronolojik olarak sergilenmektedir.

Ayrıca: Roma imparatoru Antonius Pius (MS.138-161)un, 1991 yılında, Konuralp güneyindeki bir tarlada bulunan büstü, ostotekler, mimari elemanlar, bu bölümü tamamlıyor. Müzede bulunan çeşitli dönemlere ait mezar stelleri ise, antik Konuralp hakkında bilgi vermesi açısından ilginçtir.

Düzce Konuralp

Etnoğrafya Salonu

Geleneksel kültürlere ait eserlerin sergilendiği bu salonda: el işlemeleri, yöresel kıyafetler, süs eşyaları, mutfak kapları, aydınlatma gereçleri, tartı aletleri, kişisel eşyalar, kılıçlar, tüfekler sergilenmektedir.

Düzce Konuralp

Taş Eserler Salonu

Konuralp antik kentinde bulunan birçok heykel, çok önceden il dışına götürülmüş ve gittiği müzelerde sergilenmektedir. Bunlardan en önemlisi: burada arkeoloji salonunda sergilenen ama aslı İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunan “Tykhe” heykelidir. Orijinali MÖ 4’ncü yüzyıla ait olan bir eserin Roma döneminde, MS 2’nci yüzyılda yapılmış bir kopyasıdır.

Zengin bir süslemeye sahip: kader, şans ve başarı tanrıçası Tykhe’nin başının üzerinde zeytin yapraklarıyla süslü, şehir surunu temsil eden bir taç vardır. Sol kolunda, çeşitli meyvelerle dolu bir bereket boynuzu ile zenginliğin simgesi olan Plutos isminde bir çocuk taşımaktadır.

Tykhe Okeanos’un kızlarından biridir. Kader, şans, başarı tanrıçasıdır. Her kentin bir Tykhe’si vardır.  Tykhe’ler kentlerin koruyucu tanrıçaları olup, başlarında şehir suru şeklinde bir taçla gösterilirler.

Düzce Konuralp

Evet, müzenin bu bölümünde bir mozaik görülüyor. Oprpheus konulu mozaik: Roma dönemi bir taşınmaza ait zemin döşemesidir. Yaklaşık 45 metre kare olan mozaiğin tamamının konservasyonu yapılmış ve sergilenmektedir.

Mozaiğin merkezinde, Orpheus lirini çalar şeklinde, etrafında hayvanlar toplanmış, çevresinde ise dört mevsim, insan yüzü şeklinde betimlenmiştir.

Orpheus: çaldığı müzikle ağaçları ve kayaları harekete geçirdiği ve canavarları yatıştırdığına inanılan bir mitoloji kahramanıdır. Mozaiğin çevresinde aslan, kaplan, tavus kuşu gibi hayvan figürleri ve dört köşesinde, dört mevsim tasvirli kadın başı figürleri yer almaktadır.

Düzce Konuralp

Bir diğer önemli eser Roma Tanrısıdır. Bir yüzü sağa, bir yüzü sola bakan, iki yüzlü Roma tanrısı, taş eserler salonunda sergilenmektedir. Bu tanrı resmine Roma paralarında rastlanır. Janus’a ait olan yüzlerden biri kentten içeri girenlere, diğeri ise kentten çıkanlara bakar. Böylece kentin güvenlik içinde yaşamını sürdürdüğüne inanılır.

Tüm bunların yanında, Konuralp yöresinde bulunan eserlerin bir kısmı ise: İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergileniyor. Bunların başında: 1931 yılında bulunan bereket tanrıçası “Tyche” heykeli, Roma dönemine ait (MS.2’nci yüzyıl) oturan kadın heykeli, Konuralp’in Sarafiye Mevkiinde bulunan ve MS.3’ncü yüzyıla tarihlenen, mermer, çocuk heykeli geliyor.

Düzce Konuralp

Antik Şehir. Prusias Ad Hypium

Düzce’ye bağlı, Konuralp beldesinde, adı: Prusias ad Hypium olan bir de antik şehir kalıntısı var.

Bu şehir: MÖ.3’ncü yüzyıl başlarına tarihleniyor.

Doğudan batıya uzanan, Küçük Melen ve Tabak Çayları yakınında, ovada, bir tepenin üzerinde kurulmuş. Bugünkü Düzce şehrinin kuzeyinde bir yamaç üzerindedir. Güneyindeki ovaya hakim bir tepe üzerindedir.

Antik şehir, önceleri, Hypios olarak anılırken, daha sonraları, Kieros olarak anılmaya başlanmış.

Ancak: Kieros, MÖ.2’nci yüzyıl sonlarında, tarih sahnesinden çekilmiştir.

Bitinya Kralı Prusias, kenti ele geçirdikten sonra büyük bir imar faaliyetine girişmiştir. Şehrin adı: kralın adına izafeten, “Prusias” olarak anılmaya başlanmış.

Roma yapılarının ortaya çıkmasıyla birlikte kent, mimari olarak en üst düzeye ulaşır.

Prusias ad Hypium şehri: MÖ.74 yılına kadar, Bithyn hakimiyeti altında kalır. Bithy birliğini oluşturan 12 kentten biridir. Bereketli topraklarıyla bir tarım kentiydi. Karadeniz ticaretinde önemli bir etkinliği olan kent, Ege ile de irtibatını muhafaza etmiştir.

Özellikle ürettiği tarım ürünleri ve keresteyi nehirler aracılığı ile Karadeniz’e aktarıyor oradan da Ege ile bağlantılar kuruluyordu.

Kral 4. Nikomedes Philopater zamanında; şehirde, siyasi çalkantılar ortaya çıkar.

Büyük Pontus Kralı Mitridates; bölgedeki diğer Bithyn şehirleri gibi, burayı da istila eder ve Pontus hakimiyetine sokar.

Daha sonra, takip eden tarihi süreçte ise, bölgede, Romalılar görülür.

Roma dönemi boyunca: ekonomik hayat canlanır. Şehrin sembolü olan, tanrıça Tyche heykeli ve bu gün Tabak Çayı yatağında, toprakla kapanmaya yüz tutmuş Roma Köprüsü, bu dönemlerden günümüze kalan eserlerdir. Şehrin surlarından ise, günümüze herhangi bir iz kalmamıştır.

Roma devri: MS.395 yılında biter. 535 yılına doğru, Prusias şehri; Claudiopolis’den sonra, bölgenin en önemli ikinci şehirlerinden biri olur. Konuralp’te bulunan haç işaretli mezar mermerleri de, bu devre ait arkeolojik kalıntılar olarak dikkati çeker.

Evet, takip eden dönemde: Osman Gazi Beyliği sırasında, Düzce ve yöre, Türk hakimiyeti altına girer. Konuralp Bey; bu dönemde, bölgedeki çoğu yer gibi, burayı da fetiheder. Düzbazar’ı ele geçirir ve sonra Bizanslılar ile, Uzuncabel’de yapılan iki gün süren savaşı kazanır ve bölgenin tek hakimi olur.

Bunun üzerine: Osman Gazi; Düzce Pazarı (yani ovayı) ve Bizans Prusias şehrini, Konuralp Bey yönetimine verir. Bundan böyle, burası: “Konrapa” diye anılmaya başlanır.

Düzce Konuralp

Antik Tiyatro

Konuralp’in tarihi zenginliğini gösteren en önemli kalıntılardan biridir. Batı Karadeniz bölgesinde, günümüze gelebilen tek antik tiyatrodur. Halk arasında “40 Basamaklar” olarak da bilinir.

MS 1’nci yüzyılda Roma döneminde 30 yıllık süreçte yapılmıştır. İsmi: Prusias antik tiyatrosu.

Düzce Konuralp

MS.1’nci yüzyıla kadar, yöreye hakim olan Prusias krallığı döneminin sanatsal zenginliğini gösteren, en canlı eserlerdendir. Tepenin üst kısmına yaslanmış olarak durmaktadır. Yarı daire şeklindedir. İki ucu kesişmiş oturma kademeleri, yarı daireden daha kısa bir şekil almıştır. Güneye bakmaktadır. Uzunluğu: 100 metre, genişliği ise 74 metredir. Beyaz, sağlam ve mahalli, güzel kalkerli taşlardan yapılmıştır.

Üst kısmındaki oturma kademelerinin yarısı, iyi korunmuş durumdadır. Aslan pençeleri ile süslenmiş olan oturma kademelerini, bölümlere ayıran 7 merdiven var. Sahne binası, büyük dikdörtgen şeklindedir. Sağda ve solda, bir koridora açılan, kemerli geçitleri ile orkestrasının bulunduğu kesime geçilir. Kemerlerden, yalnızca en sağdaki, yarı daire şeklinde ve örtülü olanı, bugüne dek ayakta kalabilmiştir.

Sahnenin önündeki üç büyük kemerli kapıdan ise, bugün, yalnızca biri sağlam olarak ayakta kalabilmiştir. Cephede, korniş altında, büyük harflerle yazılı, Yunanca kitabeden ise, küçük bir parçası, bugüne kadar muhafaza edilebilmiştir.

Anlatılanlara göre, tiyatronun girişinde büyük bir kuyu varmış. Şimdi de gözüküyor fakat bugün restorasyon katliamı sonucu, ağzına kadar çakıl taşları ile doldurulmuş.

Eskiden, Roma döneminde, o arenada, aslanlarla ya da birbiriyle dövüştürülen köleler, özgürlüklerini elde etmek bir şansmış, o kuyu. Şöyle ki, galip gelen köleye, kuyuya girme izni veriliyormuş. Köle kuyuya inince, karşısına 3 tünel çıkıyormuş.

Tüneller, yalnızca bir insanın geçebileceği kadar darmış. Tünellerden biri akreplerle ve çıyanlarla son bulurmuş. Diğer tünel, yılanlarla dolu, çıkmaz bir yolmuş.

Üçüncü tünel ise, şehir surlarının dibinde, özgürlüğe açılıyormuş. Bu tünelin uzunluğu yaklaşık 500 metre imiş. Tünelin çıkışı halen gözüküyor.

Evet, bugün. Yaklaşık 2000 yıllık tiyatro alanı içindeki yapılar: Konuralp Belediyesi tarafından istimlak edilmiş. Tiyatro: düzenlenen çeşitli etkinlikler ile, yeniden canlandırılmış. Son yıllarda, burada, festivaller ve konserler düzenleniyormuş.

Düzce Konuralp

Roma Mermer Köprüsü

Konuralp’in batısından geçip, Efleni Gölüne dökülen, Tabak Deresi üzerindedir. Akçakoca yolu ile Çilimli yol ayrımında bulunuyor. Bugün, yalnızca 10 metrelik bölümü ve üç kemeri görülebiliyor.
Beyaz mermer bloklardan ve hiç harç kullanılmadan yapılmış olması, köprünün en büyük özelliği olarak tanımlanıyor.

Mozaikler

İlk olarak, 1959 yılında, Konuralp şehir merkezinin güneyinde, Akçakoca yolu kenarında, eski Roma Yolu olduğu tahmin edilen kanal mevkiinde, tesadüfen, iki büyük ve önemli mozaik bulunur. Daha sonra, bu mozaiklerin bulunduğu alan, İstanbul Arkeoloji Müzesi ilgilileri tarafından kazılarak incelenir. Ancak, ödenek yokluğundan, çıkarılamazlar ve üzerleri yeniden toprakla kapatılır.

1997 yılında, Konuralp Turizm Tanıtma Derneği tarafından başlatılan girişimler sonucu: Kültür Bakanlığından izin alınarak, Bolu Müze Müdürlüğü gözetiminde, mozaikler için yeniden kazı yapılır. 1959 yılında bulunan ve üzerleri kumla örtülen mozaikler, yeniden ortaya çıkarılırlar.

İlk mozaikte: 40 metre karelik mozaik zeminde: Lir çalan Orpeus, çevresinde hayvanlar ve dört köşesinde dört mevsim tasvir edilen kadın başı figürleri ortaya çıkarılır.

Diğer mozaikte ise: Archilleus ve annesi Thetis ile ilgili sahneler resmedilmiştir. Mozaiklerin; MS.1’nci yüzyılda, Roma devrinde yaşayan zengin bir Romalının evinin salonuna, alt zemin döşemesi olarak yapıldığı sanılmaktadır.

Düzce Konuralp

Surlar

Roma dönemine ait olan kale duvarlarından, herhangi bir kalıntı görülmemektedir. Ancak: MS.253-268 yılları arasında, İmparator Gallienus zamanından kalan bir sikkede, Prusias ad Hypium şehrinin, iki kuleli şehir kapısının tasviri görülmektedir.

Bizans dönemine ait surların, 200 metrelik bir kısmı ise, hala ayaktadır. Bu surlar, Akçakoca yolu kenarında, antik mermer köprünün bulunduğu yerin tam karşısından başlar ve Hamam Sokağına kadar devam eder. Evlerin bahçelerinde kalan surların bir kısmı, bugün kimi yerde evlerin temeline, kimi yerde ise bahçe duvarını oluşturuyor.

Düzce Konuralp

Atlı Kapı

Şehir merkezinin güneyinde, Düzce’den gelen ana caddenin sağında, antik tiyatroya kadar uzanan, dar bir yol üzerindedir. Sokağa da adını veren atlı kapının, ikinci defa kullanılmış olan mahal taştan, büyük bir lentosu bulunuyor.

Üzerinde at tasviri ve Yunanca bir kitabe bulunan taşın, bir Prusias vatandaşı tarafından, annesine mezar kitabesi olarak yaptırıldığı sanılıyor.
Surlar, buradan itibaren bir süre daha güneydoğu istikametinde devam ediyor ve kare şeklinde bir kule ile son buluyor.

Sonuç

Evet, Konuralp, tarihi süreç içinde, bulunduğu yer itibarı ile, önemli bir yerleşim yeri olarak kullanılmış. Özellikte: amfitiyatro ilginç. Çünkü: bu bölgede, başkaca, bu tür tiyatro kalıntısı yok. Tarihi süreç içinde, büyük bir medeniyetin kurulduğu anlaşılan burada, antik kalıntılar arasında gezmek ve tarihi yaşamak mümkün.

Merakınız varsa, bu bölgeden geçerken veya zaman ayırırsanız, bir gün içinde, bu tarihi mekanları gezmeniz mümkün. Tarihi sevenlerin bu mekanları gezmekten keyif alacaklarına inanıyor ve öneriyorum.

Düzce Konuralp

KONURALP TÜRBESİ

İl merkezine bağlı Konuralp’te: 1323 yılında şehri Bizanslılardan alan Konur Alp’in türbesi bulunmaktadır. Bugün, yeni bir yapı gibi görünen türbenin içinde 3 mezardan birinin Konur Alp’in yakınlarından Ali Hamza’ya ait olduğu bilinmektedir.

Meksika Mexico City Chapultepec

Meksika Mexico City Chapultepec

 

Burası şehrin en büyük ve başlıca park alanıdır. Göletler ve küçük ormanlarla kaplıdır.

Burası bir zamanlar, yerli toplumlarından Tolteklerin kalesi olmuş ve 1177 yılında son Toltek kralı Huemec, burada kendisini asmıştır.

1200 yılında Aztekler, uzun uğraşılar sonucunda tepede yerleşmişler, ancak ardından komşu kabileler tarafından 20 yıllık sürecin ardından tekrar uzağa sürülmüşlerdir.

Bu dönemde Aztek hükümdarlarının portreleri, tepenin yamaçlarında kayalara oyulmuştur ve bu kalıntılar günümüzde de doğu yamacında görülebilmektedir.

 

Park günümüzde de özellikle bataklıkların kurutulması için kullanılan sedir ağaçları ile çevrilidir.

Ayrıca yine park alanı içinde: göller, spor tesisleri, botanik bahçe, hayvanat bahçesi, müze ve kale bulunmaktadır. İnsanlar burada piknik ve yürüyüş yapıyorlar, tiyatro ve çocuk eğlence programları düzenleniyor. Özellikle hafta sonlarında çok kalabalıktır.

Evet 1600 dönümlük bu park alanı 3 bölüme ayrılmaktadır. Paseo de la Reforma ana caddesi yakınında bulunan ilk bölüm tamamen ormanlar, göller ve birçok önemli ilgi çekici yerlere ev sahipliği yapmaktadır.

Parka ana girişe yakın, uzun yolun sonunda bulunan “Monumento a los Ninos Heroes” yani “Genç Heroes Anıtı” şehrin en önemli eserlerinden birisidir. Chapultepec Parkı ziyaret ettikten sonra, Paseo de la Reforma boyunca keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz.

Ana bulvar üzerinde çok sayıda yüksek katlı binalar, lüks oteller, alışveriş merkezleri ve ABD Büyükelçiliği bulunmaktadır. Pazar sabahları Paseo de la Reforma, şehrin bisikletçileri için araç trafiğine kapatılmaktadır.

Meksika Mexico City Chapultepec Kahraman Çocuklar Anıtı

Monumento a los Ninos Heroes Anıtı-Kahraman Çocuklar Anıtı

Anıt 1952 yılında inşa edilmiştir. 13 Eylül 1847 tarihinde Chapultepec Savaşı sırasında Amerikan askerlerine teslim olmayı kabul etmeyen 6 genç Harbiyeli onuruna yapılmıştır. Anıt heykeltıraş Ernesto Tamariz ve mimar Enrique Aragon tarafından yapılmış ve Başkan Miguel Aleman tarafından açılmıştır.

Savaşarak ölen bu gençler 13-19 yaşları arasındadırlar. Anıt Meksika vatandaşları ve yabancı gezginler tarafından ziyaret edilmektedir. Bu 6 genç Harbiyelinin ismi, Meksika’da yaşatılmaktadır.

Okullar, kamu meydanları ve sokaklara onların isimleri verilmiştir. Meksika para biriminde resimleri görülür ve hatta Mexico City şehrinde toplu taşıma metro hattının ismi “Metro Ninos Heroes” dir.

Meksika Mexico City Chapultepec Chapultepek Kalesi
Meksika Mexico City Chapultepec Chapultepek Kalesi

 

Chapultepec Castle-Kalesi

Kale: Viceroy Bernardo de Galvez emriyle 1725 yılında inşa edilmiştir. Parkın güneydoğu köşesinde bir tepenin üzerindedir. Burada bir zamanlar Aztek binaları ve daha sonra İspanyol işgalciler tarafından Viceroy Conde de Galvez tarafından bir yazlık site yaptırılmıştır.

Günümüzdeki yapının yapılış nedeni ise biraz önce söylediğim gibi İspanyol başkomutan için büyük bir malikane olmasıdır.

Meksika kurtuluş savaşı sırasında kale terk edilmiştir ve yıllarca terkedilmiş olarak kalmıştır. Sonunda yenilenmiş ve askeri akademiye dönüştürülmüştür. Kale 1847 yılında Meksika-Amerika savaşı sırasında Chapultepec savaşının yapıldığı yer olarak bilinir.

1864 yılında 2. Meksika İmparatorluk döneminde İmparator Maximilian I ve eşi İmparatoriçe Carlota tarafından resmi ikametgah olarak kullanılmıştır. Maximilian etnik Meksikalı değildir ve Habsburg hanedanından bir Avusturyalı prenstir. Kendisi imparator olunca kale de popüler olmuş, neo klasik tarzda yeniden tasarlanarak kat planı ilaveleri yapılmıştır.

1867 yılında Meksikalı Cumhuriyetin kurulması aşamasında kalenin en büyük savunucusu Maximilian, idam mangası tarafından vurulur. Ardından kale tekrar kullanılmaz ve bakıma muhtaç hale düşer.

Kale günümüzde Ulusal Tarih Müzesini barındırmaktadır. Müze 1939 yılında Lazaro Cardenas tarafından kurulmuştur. Çünkü bu yıla kadar kalede Meksika Cumhurbaşkanı ikamet etmiştir.

Müzenin dışından Mexico City şehrinin muhteşem panoramik manzarasını izleyebilirsiniz.

Meksika Mexico City Chapultepec Ulusal Tarih Müzesi

Ulusal Tarih Müzesi

1944 yılında ise Chapultepec kalesi, ulusal tarih müzesi olmuştur. Müzede bulunan 19 oda: Kolomb öncesi malzemeler, eski el yazmaları, İspanyol fethinden bu yana Meksika tarihini gösteren sergiler içermektedir.

Bunlar arasında: 300 yıllık mobilyalar, seramik, giyim, takı ve sikke, Meksika tarihinin önde gelenlerinin portreleri, devlet arabaları ve bir dizi fresk bulunmaktadır.

Meksika Mexico City Chapultepec Antropoloji Ulusal Müzesi
Meksika Mexico City Chapultepec Antropoloji Ulusal Müzesi

 

Antropoloji Ulusal Müzesi

Chapultepec Park kuzey bölümünde; çağdaş bir binada bulunan müze, Meksika’nın en iyi ve en çok ziyaret edilen müzelerinden birisidir. Müze her yıl 2 milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir. İspanyol fethinden önce Maya uygarlığından önce Meksika hikayesi anlatılmaktadır.

Aynı zamanda bu alanda dünyanın en iyilerinden birisi olarak kabul edilir. Müze binası: Pedro Ramirez Vazquez tarafından tasarlanmış ve 1963-1964 yılları arasında inşa edilmiştir. Bu çağdaş mimaride, eski yerli sanat hazineleri muhteşem bir ahenk ortaya koymaktadır ve harika eserler 23 salonda sergilenmektedir.

Müzede soyu tükenmiş ve çağdaş yerli kültürü üzerinde durulmaktadır. Hatta: antik Maya oyun alanında kullanılan lastik topun bir insan kafatası olup olmadığını öğrenebilirsiniz. Daha sonra ölü sırlarını ortaya çıkarmak için kristal kafatası gücünü araştırmak mümkündür.

Aztek kanallarında kullanılan bir eski kano, dünyanın en keskin kılıçlarıyla silahlanmış bir Aztek savaşçısı, Modern Mexico City şehrinin toprağa batmasının nedeni, nihayet Meksika tarihinin en kötü şöhretli kadını tarafından giyilen bir elbisenin tarihi nasıl değiştirdiği ve katliama yol açtığı anlaşılabilir.

Müze ile ilgili ayrıntılı bilgelere girmeden önce, bazı ön bilgiler vermek istiyorum.

Meksika Mexico City Chapultepec Antropoloji Müzesi Kristal Kafatası

Kristal Kafatası

Müzede kaya kristallerinden oyulmuş bir insan kafatası bulunmaktadır. Tarihçiler bu kristal kafatasının Meksika’da yapıldığını düşünüyorlar, ancak kesin yaşı bilinmiyor. Büyük olasılıklar bir dini işaret ve sembol olarak kullanıldığı düşünülmektedir.

Aynı zamanda bir gizemdir. Çünkü birçok kişi kristal kafatasının mistik güçleri olduğuna inanmaktadırlar. Bu fikir: 19. yüzyılda Mezoamerikada birkaç büyülü kristal kafatası bulunduğu için yerleşmiştir.

Meksika Mexico City Chapultepec La Esperanza

La Esperanza

Eski Mayalar: her iki taraf, sadece kendi kalçalarını (el ve ayak yasaktır) kullanarak, bir çember üzerinden büyük bir lastik topu itmek için uğraşan bir takım sporu yapmışlardır. Kaybeden takım sadece kaybetmekle kalmadı aynı zamanda onlar kafalarını kaybettiler.

Tezahürat yapan kalabalıklar, onların kopmuş kafalarını mızraklar üzerinde izlediler. Müzede bu oyunun oynandığı bir insan kafatası benzeri taş oyma vardır. Tarihçiler gerçekten Mayaların topların içine insan kafatası koyup koymadıklarını merak etmektedirler. Bu sorunun cevabı bulunamamıştır.

Meksika Mexico City Chapultepec Malinche Huipil

Malinche Huipil

Cortes ve onun küçük ordusu bölgeyi ele geçirdiklerinde her iki Meksikalıdan biri öldürüldü veya çiçek nedeniyle öldü. Ama eski çizimler Cortes’in tek başına hareket etmediğini ortaya koymaktadır. Onun yanında bir yerli kadın vardır. Fatihler ile işbirliği içinde hareket eden ve onun insanları tarafından hain olarak değerlendirilen bu kadın, Meksika tarihinin en kötü şöhretli kadını olarak kabul edilmektedir.

Onun adı “Malinche” dir. O: dinsiz olarak bilinir ve 18 Ekim 1519 tarihinde giydiği basit elbise bilinmektedir. O gün farklı bir elbise giyse idi, Amerikan tarihi tamamen farklı olabilirdi.

Neden elbisesi bu kadar önemlidir ve Malinche gerçekten bir hain midir? Müzede bu sırlar ortaya çıkarılmaya çalışılıyor.

Meksika Mexico City Chapultepec Gladyatör Taşı

Gladyatör Taşı

Aztekler döneminde, savaşta amaç düşman savaşçılarını öldürmek değil onları ritüel kurban törenleri için canlı yakalamaktı. Savaş sonunda birçok esir katledildi. Onların kalpleri kesilip Güneş Tanrısına sunuldu.

Ama önemli mahkumlara kendilerini savunmak için bir şans verildi. Bu elit esirler, kalabalıklar önünde büyük bir taş diske bağlandılar ve kendilerini savunmaları için onlara kuş tüyleri ile süslenmiş ahşap bir parça verildi.

Sonra ise savaş kılıçları ile silahlanmış elit Aztek savaşçıları bunların üzerine sürüldü ve en hızlı şekilde öldürüldüler. Ama bir mahkum (ismi Tlahuicole) savaştı ve ölmeden önce 20 Aztek savaşçısını öldürdü. Bunu nasıl yaptığının sırrı da müzede bulunmaktadır.

 

Aztek Kanosu

Mexico City şehrinde 1956 yılında yeni bir otoban için temel kazan mütahitler, yeraltın mükemmel şekilde korunmuş antik bir kanoyu gün ışığına çıkardılar.

Bu, Aztek döneminde bir gölün ortasında bulunan ve insan yapımı adalardan oluşan şehir için şaşırtıcı değildi. Orada yollar yerine su kanalları vardı. İnsanlar ve mallar bu kanolarla taşınıyordu. Ama orijinal göl, uzun zaman önce boşaltıldı, çünkü günümüzdeki şehir zemine batmaktadır.

Meksika Mexico City Chapultepec Kutsal Kafatası

Kutsal Kafatası

Güney Meksika boyunca, birçok doğal tatlı su obruğu (Cenotes denilmektedir) bulunmaktadır. İspanyol gezginlere göre: Cenotes Aztek rahipleri kurbanlarını kesmeden önce onların paralarını ve kalıntılarını/cesetlerini atmışlardır.

Müzenin bilim adamları arkeolog Guillermo De Anda ile birlikte bir Cenote’i ziyaret etmişler ve altında yüzlerce insan kemikleriyle karşılaşmışlardır. Ancak: Cenote bir sulu çöp çukuru değildir. Eski Meksikalılara göre Cenote sadece bir yer değildi.

Meksika Mexico City Chapultepec Güney Taşı Aztek Takvimi
Meksika Mexico City Chapultepec Güney Taşı Aztek Takvimi

 

Güneş Taşı veya Aztek Takvimi

Müzenin 7’nolu odasında bulunmaktadır. 25 tonluk ve 11 metre çapındaki grift oyma taş, Aztek hayatını anlatmaktadır ve Meksika’nın en ünlü sembollerinden birisidir. Güneş taşında 20 sembol bulunuyor.

Nobel ödüllü şair ve denemeci Octavia Paz: onun “Piedra del Sol” isimli epik şiirinde taşı ölümsüzleştirmiştir. Taş 1400’lü yılların sonunda oyulmuştur. Başlangıçta kısa bir süre için bir takvim olduğu düşünülmüştür.

1790 yılında Zocalo denilen yerde, bur kurban sunağının altında yüzeyin 3 metre altında gömülü bulunmuştur. Görünüşe göre: İspanyol sömürge ve Katolik kilisesi yetkilileri, Zocalo katedrali önünde kilise cemaatinin ayaklarını çamurdan korumak ve aynı zamanda pagan inanışına karşı Hıristiyanlığın bir zaferinin sembolü olması açısından bu Aztek dini sembolünü hemen katedralin önüne bilerek yerleştirmişlerdir.

1882 yılında heykel, ulusal sarayın kuzey tarafında, Calle Moneda üzerinde yeni Museo Nacional için inşa edilen yere, yani birkaç blok öteye taşındı. 1885 yılında ise Antropoloji Müzesine taşındı ve 1964 yılına kadar orada kaldı.

Taşın yüzü geometrik amaçlı çeşitli mitolojik ve astrolojik rakamlar ve işaretler içermektedir. Dış bölümde, Aztek tanrılarını temsil ettiğine inanılan iki yılan bulunur. Onların kuyrukları üstte birleşir.

Bu sınırlar içinde “Tonatiuh” denilen Güneş tanrısını temsil eden temel figür bulunur. Onun yayılan ışınları görülür. Onun pençeye benzeyen elinde bir insan kalbi kavradığı, onun bared dişleri arasındaki çıkıntı: bir kurban için çakmaktaşı bıçak biçimindedir. Merkezi güneş figürünü çevreleyen değişik boyutlarda 7 halka vardır.

Güneş tanrısının karşısında, yukarıda rüzgarı simgeleyen bir ok ucu bulunur. Tanrının çevresinde dört element (hava, ateş, su, toprak) simgeleyen glifler görülür. Meksika inancına göre: yeryüzünün en eski sakinleri jaguar tarafından yenilip yok edildi. İkinci güneşin ölümü büyük rüzgarlar tarafından yıkım getirdi.

Üçüncü güneş büyük seller ve dördüncü güneş ateşli yağmurlar getirdi. Bizim şu anda beşinci güneş çağında yaşadığımız düşünülüyor. Bugünkü çağda, yeryüzündeki canlıların tanrılar tarafından sürekli sıkıntı ve testte tabi tutuldukları belirtiliyor.

Bu testlerde başarısız olunduğunda, herhangi bir tür yok edilecek ve güneşe dönmeye mahkum olacaklardır.

Evet bu taş aynı zamanda güneş tutulmalarının ne zaman gerçekleşeceğini tahmin etmeye yarıyor. Tabi bu güneş taşını incelerken Azteklerin takvim bilgilerinden de söz etmek gerekir. Aztekler iki farklı takvime sahiptirler.

Birincisi: tanrılara hangi günlerde danışabileceğinizi gösteren dini takvimdir. Bir dini yılda tanrılara paylaştırılmış 260 gün vardır. O günün tanrısı insanı kutsayabilir ya da cezalandırabilir. İkinci takvimse: güneş takvimidir. Bir yılda 365 gün ve 18 ay vardır.

Meksika Mexico City Chapultepec Kaya Mezarı
Meksika Mexico City Chapultepec Kaya Mezarı

 

Maya Mezarı-Pakalın Mezarı

8. yüzyıldan kalmadır ve mükemmel korunmuş iskelet, Aztek hükümdarı Moctezuma tüylü sikkesi ve masif olmek başkanlarının bir kopyasını içermektedir. Bu mezar: Kral Pakal içindir. Pakalın: 603-683 yılları arasında Kolomb öncesi Mezoamerika kronolojisinde, geç klasik dönemde Palenque Maya siyasi hükümdarı oldu.

Yaklaşık 68 yıllık uzun bir dönemde Pakalın Palenque en önemli yazıtlar ve anıtsal mimari ile sorumlu oldu. Kendisi 615 yılında 12 yaşında tahta çıktı, Pakalın ismi Maya dilinde “kalkan” anlamındadır ve 80 yaşına kadar yaşadı.

Pakalın ölümünden sonra Yazıtlar Tapınağında toprağa verildi. Onun mezarı arkeologlar tarafından 1948 yılında bulunmuştur. Mezara inen molozlar 4 yıllık sürecin sonunda temizlendi ve 1952 yılında mezara ulaşıldı.

Onun iskelet kalıntıları, yüzünde yeşim bir maske ve boncuk kolye ile tabut içinde yatıyordu. Yazıtlar Tapınağında bulunan büyük yontulmuş taş lahit kapağı, Maya sanatının eşsiz bir örneğidir. Pakalın mezarındaki buluntularla ilgili 1968 yılında Erich von Daniken isimli yazar tarafından yazılan “Tanrıların Arabaları” kitabında ilginç konulardan söz edilmiştir.

Daniken lahit kapağındaki bazı çizimlerin astronotlar ve roketler olarak çizildiği görüşündedir. Karenin merkezinde, öne eğilen oturan bir adam bulunduğu, adamın burnunda bir maske bulunduğu, bazı denetimler amacıyla iki elini kullandığı ve onun sol ayak topuğunda farklı ayarlamalar için bir pedal bulunduğunu iddia etmiştir.

O, karmaşık bir sandalyede oturur ve bütün bu çerçevenin dışında bir egzoz gibi küçük bir alev görülmektedir.

Meksika Mexico City Chapultepec Jade Maskesi

Oaxaca Sergi Salonunda-Zapotec Bat Tanrısının Jade Maskesi

Bu muhteşem yeşim mask: mezarda ölünün yüzüne konulmuş olarak bulunmuştur.

Evet şimdi gelelim müzenin ayrıntılı gezi planına

Girişinde büyük bir yeşim kaya bulunmaktadır. Bunun: yağmur tanrısı Tlaloc’un büyük olasılıkla kız kardeşi su tanrıçası Chalchiuhtlicue’ye ait olduğu düşünülmektedir. Taş 167 ton ağırlığındadır ve bitmemiştir. San Miguel Coatlinchan yanında bulunmuştur ve büyük zorluklarla bugün bulunduğu yere getirilmiştir.

Merkez Patio üzeri: 11 metre yüksekliğinde Jose Chavez Morado tarafından tasarlanan dev taş bir şemsiye ile kapatılmıştır. Üstten devamlı bir su perdesi yaratılır ve bu durum hayatın sonsuz döngüsünü simgelemektedir. Sular aşağıdaki havza içine düşüyor.

Müze: 2 bölüme ayrılmıştır.

Üst katta: Meksika’nın yerli sakinlerinin yaşam tarzları belgeleri bulunur. Burada özellikle Maya ve Oaxaca salonları oldukça popülerdir.

Zemin kattaki 12 odada: antropoloji ve soyu tükenmiş yerli kültürlerine ait arkeolojik buluntuları sergilemektedir. Her oda ayrı kültürlere ayrılmıştır.

1985 yılında Noel günü müzeye hırsızlar girmiştir. Palenque mezar nesneleri dahil olmak üzere 173 tane çok değerli nesneyi çalmışlardır. Haziran 1989 yılında, bir uyuşturucu baskını sırasında bu parçaların çoğu bulunmuş ve müzeye geri konulmuştur.

Giriş salonunda soldaki müze dükkanında kitaplar, klavuzlar, kataloglar ve Kolomb öncesi nesnelerin reprodüksiyonları satılmaktadır.

Evet şimdi müzeyi bölüm bölüm tanıtalım:

Antropoloji müzesini gezmek çok yorucudur. Aklınızda olsun, bu müzeye sabah erkenden gidin, çünkü bazen giriş kuyruklarının sonu görünmüyor.

 

Antropoloji

Bu odada: modeller, dioramalar, haritalar ve çizimler vasıtası ile insanlık hakkında kısa bir giriş verilmiştir. Ayrıca yine bu odada: avcılık, silah, avlanan hayvanlar, tarımsal kakınma, nüfus durumu, müzik ve kültürel gelenekler (ölü gömme, festivaller gibi), törenler dahil Mezo-Amerika halklarının temel hayatını kapsayan olaylar, takvim, yazı, tıp, mimari ve boyama ile ilgili nesneler sergilenmektedir.

Sala de Prehistorya

Amerika’da insan yerleşiminin erken tarihi, Bering Boğazı yolu ile Asya kabilelerinin gelişiyle başlar. Plato üzerinde tarıma ilk girişimler, fosiller, avcılık ve toplama kültürleri burada betimlenir.

Sala del Periodo Preclasico

MÖ.1400-300 yıllarına ait seramik ve kadın figürlerinden oluşan Tlatilc heykellerinin iyi örnekleri, burada sergilenmektedir. Özellikle “Akrobat Vazo” ve Cuicuilco de piramidinin modeli ilgi çekmektedir. Vazo üzerinde bir adamın gülünç bir biçimde çarptırılmış pozu dikkat çekmektedir.

Sala Mexica

Bu bölümde Aztek kültürleri anlatılmaktadır. Bu odada bulunan takvim taşı koleksiyonunda: özellikle “Beşinci Güneş Taşı” ilgi çekmektedir. Diğer önemli sergiler: el yazmaları, haritalar, aşk-dans ve şiir tanrısı heykelleri ve özellikle çiçek efendisi “Nahuatl” heykeli bulunmaktadır.

Miguel Covarrubia tarafından yapılan bir duvar resmi: tapınak arazilerinin bir modelini ve Tlatelolco pazarının büyüklüğünü ve ihtişamını göstermesi açısından ilgi çekmektedir.

1524 yılında, kardeşi Ferdinand tarafından yapılarak İmparator Charles V’e hediye edilen tüylü bir kalkan ilgi çekmektedir. Bu kalkan, İmparator Ferdinand II tarafından, 1806 yılında Viyana’ya gönderildi ve halen Viyana etnolojik müzesinde bulunmaktadır.

Sala de Teotihuacan

Teotihuacan platosundaki kültürün dört safhası (MÖ.200-MS.700) ve özellikle seramik alanında, çeşitli sanatsal teknikler burada örnekler ile gösterilmektedir. Burada özellikle çeşitli tanrı heykellerini görmeyi unutmayın. Yine aynı platodan gelen Quetzalcoatl Tapınağının bir bölümü, restore edilerek burada sergilenmektedir. Freskte: savaşçı ruhlar gösterilmektedir.

Sala de Tula

Burada yerli toplumlarından Tolteklerin kültürünün çarpıcı örneği olan 4 metre yüksekliğindeki Atlas heykeli, yüksek şahsiyetlerden birisidir. Toltek dönemine (MS.700-1200) ait diğer nesneler: inci mozaik set stelleri, Chac-Moon heykeller ve bir savaşçının başı görülmektedir.

Sala Maya

1985 yılında Noel zamanında müzeye giren hırsızlar: burayı talan ettiler. Chichen Itza kurbanlık kuyusunda bulunan bir yeşim mozaik maske ve çeşitli altın nesneler, inci, turkuaz ve mercan dahil olmak üzere Palenque mezar nesnelerinin büyük kısmı 1989 yılında bir uyuşturucu baskını sırasında tesadüfen bulundu ve müzeye geri getirildi.

Burada ayrıca: Palenque mezar taşı, ünlü duvar resimleri, steller ve ayrıca Jaina adasında ve Chicken Itza merkezinde bazı ince taş işçiliğinin güzel örnekleri, seramikler bulunmaktadır.

Sala de Oaxaca

Burada Zapotec-Mixtec kültürüne ait seramik ve altın nesneler sergilenmektedir ve bunlar Monte Alban denilen yerden gelmiştir. Yeşil taştan oyulmuş yarasa tanrısı maskesi, altın ve turkuaz göğüslük 1985 yılında Noel günü yapılan hırsızlıkta çalınmıştır.

Üst Kat

Üst katta etnolojik koleksiyonlar ve çeşitli soyu tükenmiş halkların kültürleri ürünleri sergilenmektedir. Koleksiyonlarda; kostümler, mutfak eşyaları ve yerlilerin bir evi örneği bulunmaktadır.

Antropoloji Milli Kütüphanesi

Müzede: 1831 yılında Lucas Alamean tarafından kurulan ve geliştirilen ulusal kütüphanede 300.000 den fazla kitap bulunmaktadır.

Meksika Mexico City Chapultepec Hayvanat Bahçesi
Meksika Mexico City Chapultepec Hayvanat Bahçesi

 

Hayvanat Bahçesi-Chapultepec Zoo

Eski dönemlere ait büyük hayvan türlerinin korunması Meksika geleneğinin bir parçasıdır. Meksika imparatorları, Aztek zamanlarından beri hepsi mezoamerikanın en uzak yerlerinden gelen egzotik hayvan türlerinin bulunduğu bahçelere sahip olmuşlardır.

6 Temmuz 1923 tarihinde, ünlü Meksikalı biyolog Alfonso L. Herrera, dünyanın diğer bölgelerindeki hayvanat bahçelerini ziyaret ettikten sonra Chapultepec Zoo hayvanat bahçesinin ilk taşını yerleştirmiştir.

O; Amerika, Fransa, Hindistan, Peru ve Brezilya gibi ülkelerden alınan hayvanlar için yeterli alan inşa edilecek şekilde proje yapmıştır. İnşaat bir yılda tamamlanmış ve hayvanat bahçesi 1924 yılında açılmış ve dünyada zamanla en çok ziyaret edilen ve en önemli hayvanat bahçelerinden biri haline gelmiştir.

Bu hayvanat bahçesi: özellikle Çin dışında panda ayılarının üretimi için ilk programa alınan yerdir. Bu pandalar hayvanat bahçesinin ana cazibesi ve kent sakinlerinin en çok sevdikleri hayvanlardır.

1994 yılında burada restorasyon çalışmaları yapılmış ve hayvanat bahçesi özel iklim ve bitki koşullarına göre 7 alana ayrılmıştır. Bu alanlar: çöl, meralar, kıyı şeridi, tundra, kuşhane, temperli orman, tropikal orman.

Burada yakın zamanda açılan bir sürüngen ve kelebek evi de ilgi çekmektedir.
Bugün burada 280 türden yaklaşık 2000 hayvan bulunmaktadır. Biraz önce de söylediğim gibi pandalar burada doğmuştur. Doğal yaşam alanı 17 hektarlık bir alanı kapsar.

Meksika Mexico City Chapultepec Frida Kahlo Müzesi
Meksika Mexico City Chapultepec Frida Kahlo Müzesi

 

Frida Kahlo Müzesi

Meksikalı sanatçı Frida Kahlo “Blue House” olarak isimlendirilen bu evde yaşamıştır.
Burada sanatçının hayatı ve çalışmaları örnekleri bulunmaktadır.

Ev: Frida’nın babası Guillermo Kahlo tarafından 1904 yılında inşa edilmiştir. Yani onun doğumundan 3 yıl önce yapılmıştır. Frida ve kocası Diego Rivera, burada sık sık solcu entelektüelleri ağırlamış ve çalkantılı bir ilişki yaşamışlardır.

Ev Frida’nın ölümünden 4 yıl sonra, 1958 yılında müze haline dönüştürülmüştür.
Burada günümüzde Frida ve Diego’nun kişisel eşyaları sergilenmektedir.

Bunlar arasında bulunanlar: mutfak aletleri, takı, giysiler, fotoğraflar, sanatçının gündelik hayatının diğer nesneleri, sanat ve özellikle İspanyol dönemi öncesine ait Meksika sanatına ait birkaç parça sergilenmektedir.

Koleksiyon 2007 yılında evin tavan arasında bulunan parçalarla genişletilmiştir. Özellikle yatağının çevresindeki Lenin ve Mao portreleri ilgi çekmektedir.
Burayı ziyaret etmek isterseniz, özellikle hafta sonlarında çok kalabalık olduğunu bilmelisiniz.