Rusya Moskova Kızıl Meydan
KIZIL MEYDAN( KRASNAYA PLOŞAD) :
Evet, Kızıl Meydan, Moskova denilince yine akla gelen ilk yerlerden biri. Kremlin’in doğusunda uzanıyor. Moskova’da: kızıl: kırmızı ve güzel anlamına gelir. Bu meydan, geçmişte bir çok olaya tanıklık etmiş, tarihi bir meydandır. Eski devirde: en önemli buyruklar Kızıl Meydan’da verilirdi. Çar ve Patrikler, halka buradan seslenirdi.
Kremlin, 14’ncü yüzyılda inşa edildiğinde, doğu tarafında her zaman kare şeklinde açık bir alan olmuştur. Bu alan Büyük İvan’ın emriyle savaşta atış poligonu olarak kullanılması için bilinçli olarak temiz tutulmuştur.
Daha sonraki dönemlerde, Moskova işgalci Polonyalılara karşı güvende olduktan sonra, savaş alanı olan bölge, hareketli bir ticaret merkezine dönüşmeye başladı. Kısa süre sonra meydanda 700 tüccar tezgah oluşturdu ve 1561 gibi bir tarihte Aziz Basil Katedrali dikildi.
Kremlini yöneten Moskova Prensliği güçlendikçe;
Kremlinin içine ve Kızıl Meydana yeni saraylar, kiliseler ve kuleler eklendi. Çarın eğlenmesi için aslanların, kaplanların ve hatta fillerin saklanabilmesi için Kremlin ile meydan arasında bir hendek kazıldı ve bir kısmı sudan arındırıldı.
Büyük Petro’nun St Petersburg şehrini imparatorluğun başkenti ilan etmesinden sonra Kızıl Meydan, Rus devletinin merkezi olma özelliğini kaybetti. Çarlar hala Kremlinin sarayını ziyaret ederken, Kızıl Meydan ancak 300 yıl sonra komünistlerin iktidar koltuğunu tekrar Moskova’ya taşımasıyla Rus toplumunun seçkin bir parçası haline geldi.
Sovyetler Birliği, Kızıl Meydanın hem iyiye hem de kötüye doğru değiştiğini gördü. SSCB’deki dini sembollerin aynı üzücü kaderi, 16’ncı yüzyıldan kalma muhteşem Kazan Katedralinin ve Kızıl Meydanın girişini koruyan muhteşem Diriliş Kapılarının başına geldi. Ancak Sovyetler sadece yok etmekle kalmadı. Yoldaşlarının onuruna anıtlar diktiler, bunların en ünlüsü elbette Lenin Mozolesidir.
Her yıl: 1 Mayıs ve 7 Kasım tarihlerinde: Sovyetler Birliğinin askeri güçleri, burada büyük törenler yapıyorlar. Polit büronun görevlileri ise: bu muhteşem geçit törenlerini, büyük bir gururla izliyorlar. Başlangıçta pazar yeri olarak kurulmuş olan meydan, zamanla gelişen yapılar ile gösteri alanına dönüşmüş. 1917 yılında işçi kanlarının döküldüğü meydan, 1990’larda trafiğe kapatılmış ve Stalin tarafından yıkılan “Diriliş Kapısı” ve “Küçük Kazan Katedrali” yeniden inşa edilmiştir.
Son zamanlarda Kızıl Meydan, dünyaca ünlü sanatçıların konser verdikleri bir yer olarak da kullanılmaya başlandı. Luciano Pavarotti, Plasido Domingo, Mstislav Postropoviç ve Paul Mc Cartney, burada sahne aldılar.
Meydanın sonunda: Arnavut kaldırım taşlarının üzerinde: Aziz Vasili Katedrali bulunuyor.
AZİZ VASİLİ (SAİNT-BASİLE) KATEDRALİ
Moskova’nın en ünlü binasıdır.
Parlak renklerin canlı karışımı, bazıları dondurma gibi dönen, bazıları baklama deseniyle dokulu farklı tasarımlı soğan kubbeleriyle kaplı kuleleri ile ziyaretçileri büyüler.
Günde, yaklaşık 2000 turist tarafından ziyaret edilen katedral, birçok yangına, Napolyon’un işgaline ve Stalin yönetiminde; Kurtarıcı İsa Katedrali gibi kiliselerin yıkılmasına rağmen, ayakta kalmayı başarmıştır.
Burası: bütün Rusya’nın en ünlü manzarasına sahip bir mekan. Moskova’nın simgesidir. Asıl adı: Meryem Ana’nın Şefkati Katedralidir.
Rusya Ortodoks bir ülkedir. Kiliselerin haçlarının alt kısmındaki küçük çentikten ve kilisede Katolikler gibi sıralar olmamasından, Ortodoks kilisesi olduğunu anlayabilirsiniz.
Ortodokslarda da, genelde İslamda olduğu gibi kadınlar başlarını örterek kiliseye girerler.
Ve secdeye gelmelerinden, resimleri ve objeleri öpmelerinden, diğer Hıristiyanlara oranla daha dindar olmaları hemen dikkati çeker.
Mimari özellikleri
1552 yılında: Tatarlar’a karşı zafer kazanınca, bu zaferin anısına; Rus Çarı Korkunç İvan tarafından yaptırmıştır.
Mimarları: Barma ve Postnikov’dur. Yapı: 1561 yılında tamamlanmıştır.
Soğan kubbeler
Evet, bu yapı: çok renkli soğan kuleleriyle öne çıkıyor.
En büyüleyici tarafı: uzunluklarının birbirinden farklı olması ile değişik bir görünüş sergileyen, 8 kubbesidir. Birbirinden bağımsız duran bu kubbeler: Kazan seferinin en önemli olaylarını sembolize eder. En yüksek kubbesinin tepesinin altın kaplamalı olması ve özellikle katedralin gece ışıklandırıldığında, birbirinden renkli çinileri ile göz doldurmasıyla ayrı bir güzellik katar.
Bir efsaneye göre:
Çar Korkunç İvan: bu kiliseyi yapan mimarların gözlerini oydurmuş, çünkü başka bir yerde aynı güzellikte bir kilise yaptırmasını istemiyormuş.
Dış cephe ve içi:
Katedralin zarif görünüşü: 12’nci yüzyılın ikinci yarısında biraz değiştirildikten, yani bazı yerleri yeniden inşa edilip resimlerle süslendikten sonra, günümüze ulaşan son şeklini almıştır.
Ancak: bir gerçek daha var, mekanın dış cephesi her ne kadar muhteşem görünse de, içi o kadar güzel değildir.
Yani: iç mekanı gördüğünüzde, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
İçinde dokuz farklı şapelden oluşan bir labirent vardır. Bunların birinin tepesinde çan kulesi bulunuyor.
1588 yılında: Hz. İsa uğruna aklını yitiren, Aziz Vasili’nin kalıntılarına (naşına) ev sahipliği yapan bir şapel daha eklenmiştir.
Daha sonraki dönemde: Katedralin tümü, bu şapelin adı ile anılmaya başlanmış. Katedral: Rusya Hükümeti tarafından halen kullanılmaktadır
Küçük şapellerin her biri Ortodoks ikonolojisi, yaldızlı detaylar ve renkli duvar resimleriyle zarif bir şekilde dekore edilmiştir.
Aziz Vasili Katedralinin önünde: bir bronz heykel var. Minin ve Pojarski’nin heykelidir.
MİNİN VE POJARSKİ HEYKELİ
Bu ilk heykel kompozisyonu: 1818 yılında dikilmiştir. Bunlar: tüccar Minin ve Prens Dimitry Pozharski.
4 Kasım 1612 tarihinde, Polonya işgaline karşı, Rusya’da ilk direnişin başladığı gün olarak kabul edilir. Bu iki şahıs: karışıklık döneminin cesur önderleridir. Bunlar: 1612 yılında, Rusya’nın sorunlu ve zor zamanlarında, Rusya bağımsızlığını ve özgürlüğünü kaybetmek üzereyken, isyancılara karşı mücadelede liderlik yapmışlar.
Böylece, Moskova’yı Polonya işgalinden kurtarmışlar. 1812 yılında yapılan savaşta kazanılan zaferin hemen ardından, ulusal bir kampanya başlatılarak toplanan paralarla, bu heykel dikilmiş. Heykeltıraş İvan Martos. Martos: savaşa şahit olmuş, cepheye gönderdiği iki oğlundan birisini şehit vermiş bir sanatçı.
Evet: Minin ve Pozharski’nin bu anıt heykeli, ilk önceleri Kızıl Meydanın ortasında yer alırken, 1930’larda Stalin hükümeti, heykelin askeri geçit törenlerinin ortasında kaldığını ve engel teşkil ettiğini düşünerek, bugünkü yerine, yani St. Basil Katedralinin bahçesine taşıtmış.
4 Kasım tarihi, Rusya halkının bağımsızlığı adına, önemli bir tarih olarak kabul edilerek, günümüzde bayram olarak kutlanmaktadır. Resmi kutlamalarda; buraya çelenk bırakılıyor.
Evet: heykellerin biraz ilerisindeki: yükseltilmiş yuvarlak platform: Lobnoya Mesto.
LOBNOYA MAESTO
Buradan: imparatorluk hükümleri duyuruluyormuş.
Burada: Mesih Kapısından girip-çıkan ve Kremlin Sarayına, hükümet görevlilerini taşıyan, siyah limuzin otomobilleri görebilirsiniz.
MESİH KAPISI
Kapının üzerinde yükselen: 67 metrelik, zarif bir kule var. Buna: Mesih Kulesi deniliyor. Bu kulede: çeyrek saatleri haber veren: bir de çan kulesi bulunuyor.
Evet: devam ettiğinizde, karşınıza: Lenin’in Mozolesi geliyor.
LENİN’İN MOZOLESİ
Saat: 10.00-13.00 arasında ziyarete açıktır. Yanınızda: çanta ve cep telefonu ile girmek yasak. Bunlar: 40-80 ruble karşılığında karşıdaki binanın emanet bölümüne bırakılıyor. Tabii, her zaman olduğu gibi, girişte uzun bir kuyruk oluşuyor. Girerken sıkı bir aramadan geçiriliyorsunuz ve içeride tam bir sessizlik şarttır.
Kremlin duvarlarının gölgesinde inşa edilen Lenin’in mozolesi, çevredeki mimariyle kıyaslandığında çok küçüktür.
Anıt mezar; 1924 yılında ilk yapıldığında: ahşaptan yapılmıştır.
Şu andaki mozole ise: 1930 yılında, mimar Aleksandr Sçusevin projesine göre yapılmıştır.
Kızıl ve siyah renkli, Ural granitlerinden yapılmıştır.
Alçak bir piramit şeklindedir.
Yani: bir tür, basamaklı bina. Burada: 1924 yılında, ölümünden 56 gün sonra mumyalanan Sovyetler Birliğinin kurucusunun mumyalanmış vücudu var.
Camdan bir fanus içinde: kristal bir tabut içinde bulunuyor.
Lenin’in Mozolesi açık olduğu zaman: Kızıl Meydan’ın büyük kısmı, halkın ziyaretine kapatılıyor.
Evet: mozole içinde: cenaze salonuna indikten sonra, mozole tarafına geçiliyor.
Mozolenin çevresinde, bir tur (sadece 2 dakika) attıktan sonra hemen çıkılıyor, duraksama yapmak bile yasaktır.
Mozolenin üstünde: 70 yıldır Rus Devlet Başkanlarının resmi geçit ve merasim törenlerinde çıktıkları kürsü bulunuyor.
Eğer isterseniz: Kremlin Duvarı boyunca yürüyerek: yine bir siyasetçi Stalin, kozmonot Yuri Gagarin ve Amerikalı yazar John Reed gibi insanların mezarlarını görebilirsiniz.
Amerikalı yazar John Reed: “Dünyayı Sarsan On Gün” isimli kitabın yazarıdır.
Evet, Kızıl Meydan’da gezmeye devam ediyoruz. Kızıl Meydan’ın hemen karşısında: Müzeye bakan, gösterişli dış cephe, ünlü Devlet Satış Mağazalarına aittir.
Bu çarşı: Rusça adının kısaltması olan “GUM” olarak da biliniyor.
GUM MAĞAZASI
Kızıl Meydanda: doğu yönünde, bir alışveriş mabedi. 1890’lı yılların sonunda inşa edilmiş. Şehir merkezinde: mevcut alışveriş merkezlerinin en büyüğü olarak dikkati çekiyor. Buraya mutlaka zaman ayırın.
Alışveriş düşünmeseniz bile, bu tarihi binayı mutlaka gezmelisiniz. Ayrıca alışveriş düşünenler için de, burada şık mağazalar var. Bu şık mağazalarda, dünyaca ünlü ve tanınmış markaların ürünlerini bulma imkanı mevcut ancak fiyatları aşırı yüksek .Biraz önce söz ettiğim gibi: alışveriş düşünmeseniz bile, burayı mutlaka ziyaret edin.
Gum’un arkasındaki bölüme geçin. Burası: Kitai Gorod olarak biliniyor.
KİTİA-GOROD
Dar caddeler ve eski yapılardan oluşan bir bölge. Hoş ve sakin bir yerleşim alanı, dolaşmak için çok uygun.
Burada: güzel ve sakin sokaklarda, çok sayıda kafe ve restoranlar var. Moskova’nın en ilginç kulüpleri de burada bulunuyor. Yani: eğlence mekanlarına ev sahipliği yapıyor. Özellikle: cadde boyunca yürüdüğünüzde; içinde havuzlar olan güzel bir parka ulaşırsınız. (Chistye havuzları alanı) Burada: çok sayıda genç görebilirsiniz.
Burası: bir zamanlar kentin ticaret bölgesi olarak biliniyor. Burası: aynı zamanda “Çin Mahallesi” olarak da biliniyor, ama çevrede çok fazla Çinli göremezsiniz. Bu isim: muhtemelen “siper kazığı” anlamına gelen, eski bir Rus sözcüğü olan “kiti”den türemiş olabilir. Duvarları: 1536-1539 yılları arasında: İtalyan mimar Russified tarafından inşa edilmiş.
13 kule ve 6 kapısı varmış. Kulelerin sonuncusu: 1930’larda yıkılmış. Moskova’da günümüzdeyanlızca: Kremlin duvarları ve Kitai Gorod duvarları kalmış. Duvarlardan biri ise: günümüzde Hotel Metropol ve Moskova Metrosunun Okhotny Ryad istasyonu arasında duruyor.
Evet, günümüzde: Kitay Gorod; bir ticaret alanı olarak, Moskova’nın en prestijli iş alanı olarak gelişiyor. Üç ana cadde, bankalar, mağazalar ve depolar sıralanmış. Moskova’nın iki güzel kilisesi, bu bölgeyi süslüyor. Özellikle: 1653 yılında yapılan, St.Nicholas Nikitniki kilisesi görüntüsü ile mutlaka dikkatinizi çekecektir. Şahane İngiliz Malikanesi de, aynı dönemlerden günümüze kalmıştır. Yakınındaki “Romanov Apartmanları” da, şimdi müzedir.
Tüm bunların yanında: Moskova’da Çin yapımı ürünleri topluca bulabileceğiniz iki katlı büyük bir pazar var burada. Burada: Çin porseleninden yapılmış ilginç kupalar ve kupalar oldukça ilgi çekici.
Ayrıca: Çin’den gelen giysi, inci, mercan, porselen, çanta ve aksesuarlar, çaylar bulabilirsiniz. Ayrıca: Moskova’nın kültür incisi olarak kaliteli ama ucuz incileri de burada bulabilirsiniz. Giysi ve aksesuarlar çok ilginizi çekmese de, inci ve değerli taşlar için gidilmeye ve alışveriş yapılmaya değer bir yer.
Evet: Kızıl Meydanın kuzey ucu. Burada: Moskova Tarih Müzesi var.
DEVLET TARİH MÜZESİ (GASUDARSTVENNİY İSTORİÇESKİY MUZEY)
Kızıl Meydan ile Menege Meydanı arasındadır. 17’nci yüzyıldan kalma, kiremitten yapılmış bu devasa yapı; onarılmış ve 2000 yılında tekrar ziyarete açılmıştır. Şehirdeki en eski müzelerden biridir.
Koleksiyonun temeli: 1896 yılında Nijny Novograd’da yer alan tüm Rus sanatsal ve endüstriyel sergisindeki, Moskova pavilyonundaki eserler üzerine kurulmuş. Müze ismini ve yerini, yüzyıllık tarih içinde, birçok kez değiştirir. 1987 yılında ise: Müzenin ismi Moskova Tarih Müzesi olarak değiştirilir.
Müze: D’yakova Kültürü ile ilgili,
Özgün bir koleksiyon ile beraber, Moskova bölgesindeki arkeolojik kazılar, tarihi merkezler ve gömü yerleri ile ilgili büyük bir koleksiyona sahiptir. Müzede, oldukça zengin bir plan ve harita koleksiyonu vardır. Moskova’nın gelişimini ve tarihinin tüm detaylarını, bunlarda görmek mümkün.
Bu koleksiyondaki sanat materyalleri de Moskova’nın tarihine sanatsal bir form sunmakta ve günlük yaşamın çeşitli detayları ile yansımaktadır. Bu resim ve grafik çalışmalarında, iki tür çalışma görülür. Şehir, çevre düzenlemeleri ve portreler.
Müzedeki binlerce negatif ve fotoğraf ile, Moskova’nın 19’ncu yüzyıl sonlarındaki Moskovalıların yaşantısı ve günlük hayat bir belgesel titizliğinde sunuluyor. Müzedeki doküman koleksiyonu oldukça geniş. 16’ncı yüzyıldan bugüne nadir bulunan kitaplar, politik, tarihi, kültür ve şehrin ekonomisi dışında şehrin ilgili dönemlerindeki ünlü kişilerini, önemli olayları ve şehrin göze çarpan önemli kişilikleri belirtilmektedir.
Burada, ayrıca dini kitaplar koleksiyonu, Moskova’nın çevresini tanıtan rehber kitaplar ve resimli basımlar, en değerli eserlerdir. Birçok ödül, madalya ve on binlerce obje, koleksiyonun bir başka parçasıdır. Koleksiyonda: ayrıca porselen, cam ve seramik eserler vardır ve bunların çoğu Rusya’daki Yamburg, Petersburg, Nikolo-Bakzmetievsky cam fabrikası, Maltsevs fabrikası, F. Gardener, A.Popov, Kornilovs, İmparatorluk Porselen Fabrikası, M. Kuznetsov, Gzhel Fabrikalarının; 18 ve 20’nci yüzyıllar arasındaki eserlerini içermektedir.
20’nci yüzyılda: müze, özgün bir objeler koleksiyonu oluşturarak, şehir kostümleri, aksesuarları, mobilyaları, saatleri Rus ve Avrupa ustalarının baş eserlerini de burada görebilirsiniz.
Sonuç olarak: bu müzede: Mamutlardan, 20’nci yüzyıla kadar dönemlere ait 5 milyon obje sergileniyor. Bunlar arasında: madeni paralar, kostümler, eski araçlar, silahlar ve çeşitli süs eşyalarından oluşan sergiler var. Bunları gezebilirsiniz. Eski Sovyetler Birliğinde yaşamış halkların geçirdikleri evrime tanık olabilirsiniz.