Kıbrıs Genel

kıbrıs plajları.1
Kıbrıs Genel

Kıbrıs’a birçok kez gittim, son olarak Ağustos 2023 tarihinde Kıbrıs’ta 10 gün kaldım ve mevcut yazılarımı güncelliyorum.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, Kıbrıs’a turist olarak girerken pasaport veya sadece nüfus cüzdanlarını kullanarak girebiliyorlar. Ancak: pasaport ile giriş yaparsanız, daha sonra Yunanistan gibi ülkelere girmenize izin verilmediğini bilmeniz gerekiyor.

Evet, nüfus cüzdanı ile giriş yapılabiliyor. Yani: ehliyetinize güvenip sakın nüfus cüzdanı almadan gitmeyin, giremezsiniz.

Kıbrıs ayrı bir ülke olarak kabul edildiğinden dış hatlardan çıkış yapılıyor. Bu arada: yurt dışı çıkış harç pulu almak gerekmiyor. Pasaport çıkışında, Pasaport polisi tarafından size verilecek küçük bir formu tanzim edeceksiniz, bu formda, ad-soyadı, vatandaşlık numarası ve çıkış-giriş damgalarının basıldığı yerler vardır.

Bu form ve nüfus cüzdanı göstererek pasaport kontrolünden geçiliyor ve damgalanan form, tekrar Kıbrıs’tan çıkış yapana kadar saklamanız gerekiyor.

Kıbrıs girişinde, Kıbrıs pasaport yetkilileri, biraz önce sözünü ettiğim forma giriş damgası basarken, orada kaç gün kalabileceğiniz (15 gün ile 3 ay arasında) süreyi de forma yazıyorlar. Dikkat bu forma kaybetmeyin, çıkışta yine aynı form üzerinden işlem yapılıyor.

Uçak ile ulaşım

Kıbrıs Genel: Kıbrıs’a gitmenin en kolay ve güvenli yolu: uçaktır. Türkiye’den: Ankara, İzmir ve İstanbul şehirlerinden, Kıbrıs Lefkoşa Ercan Havaalanına, tarifeli uçak seferleri bulunuyor. KKTC de bulunan ve faaliyette olan tek havaalanı Ercan Havaalanıdır.

Ancak bizim şehirler dışında dünyanın hiçbir yerinden Ercan havaalanına direkt uçak seferleri yapılmıyor. Tüm uçaklar önce Türkiye’nin bir uluslar arası havaalanına inmek ve ondan sonra Ercan havaalanına gelmek zorundadırlar. Bu da hem maliyetleri yükseltiyor hem de Kıbrıs turizmini olumsuz etkiliyor.

Ankara-Ercan uçuşu yaklaşık 60-65 dakika, İzmir-Ercan uçuşu ve İstanbul-Ercan uçuşu, yaklaşık 75-80 dakikadır.

Duty Free Shoplar

Kıbrıs Genel: Ercan havaalanında, pasaport ve son polis kontrolünden geçtikten sonra, bekleme salonunun üst katında bulunuyor. Fiyatlar, Türkiye’deki Free Shoplara nazaran biraz daha ucuz hesaplı gibi, ama almak istediğiniz ürünün fiyatını her iki yerden de kontrol etmenizde yarar var.

Burada önemli olan: Kıbrıs uçuşlarında gerek giderken ve gerekse dönüşte, Türk Free Shop mağazalarına girme şansınız var. Kıbrıs Free Shop mağazalarına ise, dönüşte girebiliyorsunuz.

Ancak Free Shop mağazalarından alışveriş yaparken, özellikle içki ve sigara konusunda kısıtlamalar olduğunu unutmamak gerekiyor. Çünkü: Türkiye’ye girerken, pasaport kontrolü sonrasında, bavul ve çantalarınızı aldığınızda, Kıbrıs uçağı yolcuları mutlaka gümrük kontrolüne sokuluyor ve bavul ve çantalar x-ray cihazlarından geçiriliyor.

Biraz önce söylediğim gibi özellikle içki ve sigara kısıtlamasına dikkat etmek gerekiyor. (En son mevzuat değişikliğine göre, her yolcu yanında 1 litre yüksek alkollü ve 1 litre düşük alkollü içki getirebiliyor, ama yine de siz giderken, yürürlükte olan son kısıtlamaları öğreniniz.)

Havaalanı-şehir merkezi ulaşım

Kıbrıs Genel: Ercan havaalanına ulaştıktan sonra, Kıbrıs içinde gitmek istediğiniz yere taksi veya kiralık araba ile gidebilirsiniz. Ercan havaalanı: Lefkoşa şehir merkezine 23 km, Girne’ye 44 km ve Gazimagusa şehir merkezine 50 km uzaklıktadır.

“Kibas” denen toplu alışım araçları kullanılıyor, bunun dışında, taksi tutarak gitmek istediğiniz yere gidebilirsiniz. Ancak taksi tutmadan önce pazarlık yapmayı unutmayın.

Birkaç örnek: Ercan Havaalanı ile, Gazi Magosa arasındaki uzaklık için taksi sürücüleri 750 TL ücret istiyorlar. Oldukça yüksek, ama ya Kibas denen otobüsleri bekleyeceksiniz, ya da bu parayı verip taksilere bineceksiniz. Bence taksiler ile biraz pazarlık yapmakta yarar var. En iyi fiyat 650 TL. olabiliyor.

Kıbrıs içinde ulaşım

Kıbrıs Genel: Kıbrıs içinde şehirler arasında dolmuşlar çalışıyor. Bunların ücretleri ucuz (Gazimagusa-Girne arası: 80 TL.) ancak belli saatten sonra çalışmıyorlar. (Son sefer saat 18.00’dadır. Bu saatten sonra dolmuş olmadığından yüksek fiyatlı taksi kiralamanız gerekiyor ki fiyatları aşırı yüksek.)

Bu dolmuşların dışında, büyük toplu ulaşım araçları yok.

Hatta: bir yere gittiğinizde, dönüşünüz için, durakta mutlaka yer rezervesi yaptırmanızda yarar var, dönüşte aşırı kalabalık olursa öncelik rezerve yaptıranlardadır.

Gerek şehir içinde ve gerekse şehirler arasında sadece taksiler bulunuyor.

Taksiler: 3-5 ve 7 kişiliktir. Kişi sayısına göre büyüyen araçta ulaşım ücreti de artmaktadır. Normal taksiler, 3 yolcu alıyor ve asla fazla yolcu almıyorlar. Yani: kişi sayınıza göre taksi aramalı ve pazarlık yapmalısınız. 5 ve 7 yolcu için: eski olmasına rağmen, Mersedes Vito yani oldukça lüks araçlar bulunuyor.

Bütün taksilerde klima vardır. Taksilere binmeden önce, mutlaka pazarlık yapmanızı öneririm. Taksi ücretleri, şehir içinde en kısa mesafe için 80-90 TL civarındadır.

Özellikle şehirler arası yollarda taksimetre açarak taksi tuttuğunuzda, muhteşem yüksek ücret ödemeniz gerektiğini unutmayın, bu yüzden, taksi metreden ziyade toplam tutar için sürücü ile pazarlık yapın. Yani taksimetreye güvenmeyin, çok yüksek tutuyor.

Kıbrıs içinde araçlar ve trafik kuralları

Kıbrıs Genel: Kıbrıs’ta 82 yıllık İngiliz yönetimi nedeniyle, İngiltere ve eski İngiliz sömürgelerinde olduğu gibi trafik soldan ilerlemektedir. Aksine bazı projeler geliştirilmiş olmasına rağmen, trafik kazalarının artacağından korkularak bu projeler geri çekilmiştir.

Araçların ön tarafındaki plakalar beyaz renkli, arka tarafındaki plakalar ise sarı renklidir. Çünkü, bu sarı renkli plakalar fosforludur ve gece parlar. Güneyden Rum kesiminden gelen araçlar 3 harfli, KKTC kayıtlı araçlar ise 2 harflidir. Harfler, aracın trafiğe çıkış tarihine göre sıralanır. Kırmızı plakalı araçlar, kiralık araçlardır.

Kıbrıs içinde araç kullanma durumunda olursanız: dikkat etmeniz gereken en önemli özellik, trafiğin ülkemizde olduğu gibi sağdan değil, tam tersine soldan ilerlemesidir. Zaten araçların büyük çoğunluğunun direksiyonu, sağdadır. Hatta: büyük tur otobüslerinin iniş kapılarının bir kısmı da sağ yerine sol yandadır.

Bu yüzden, araç kullananların bu ters trafiğe alışması zor oluyor ve birçok trafik kazası yaşandığı söyleniyor. Özellikle: kavşakların çoğunda trafik ışığı bulunmuyor. Sürücüler, kavşağa geldiklerinde, sağdan gelen sürücüye yol veriyorlar ve trafik bu şekilde işliyor. Hız limitlerine mutlaka uyunuz, çünkü hız limitleri, yollarda bolca bulunan “fotoğraf makineleri” ile takip ediliyor.

Yollarda polis göremezsiniz, bolca fotoğraf makinesi işareti göreceksiniz, ilk işaret uyarı, ikinci uyarı ve üçüncü işaretin hemen yanında fotoğraf makinesi bulunuyor ve hız sınırını aştı iseniz fotoğrafınız çekiliyor.

Çift taraflı yollarda, ters trafik sorun yaratmasa da, iki yönlü yollarda, yani karşıdan gelen olduğunda, ters trafik sorun yaratabiliyor. Yollar güvenli ve güzeldir, özellikle şehirler arasındaki yollar bayağı güzeldir. Ama özellikle şehir merkezlerinde mesai saatleri başlangıç ve bitiminde trafik aşırı kalabalık oluyor.

Son bir not: trafiğin soldan olması, sadece araç sürücüleri için değil, cadde ve sokaklarda karşıdan karşıya geçecek ziyaretçiler için de önemlidir. Çünkü, özellikle karşıdan karşıya geçerken önce sol yana bakmaya alışmış olmamıza rağmen, Kıbrıs’ta araçlar sağ yandan gelmektedir.

Ancak: Kıbrıslıların büyük çoğunluğu; trafikte yayaya öncelik veriyorlar, birçok yerde, cadde veya sokağa adımınızı attığınızda, trafik duruyor (sadece birkaç yerde, bunu göremedim) ve trafikte korna çalma alışkanlığı yoktur.

Yine de, bunları yazmama rağmen ters durumlar göreceksiniz, yani korna çalan sürücü, yayaya yol vermeyen sürücü, Kıbrıslılar bunların Türkiye’den gelen sürücüler olduğunu söylüyorlar, yani yayaya yol verme kuralına pek güvenmeyin.

Kendi aracı ile Kıbrıs’a gidenler

Adaya giriş yapan araçların, Kuzey Kıbrıs’ta geçerli bir sigorta yaptırmasını, araç sahibinin araçta olması veya vekaletinin olması ve sürücünün uluslar arası geçerliliği olan ehliyetinin olması isteniyor. Ayrıca kendi arabası ile Kıbrıs’a gideceklerin pasaportlarını bulundurmaları isteniyor.

Ayrıca araç için, yurt dışı çıkış kağıdı (Triptik ücreti) ödemek gerekiyor. Ayrıca: Mersin’den feribot için birkaç gün önceden rezervasyon yaptırmakta şarttır. Kıbrıs’a indiğinizde, KKTC sigortası yaptırmanız isteniyor ki, bunu limanda hemen yaptırabilirsiniz. En az 3 aylık yaptırılması istenen bu sigortaya belli bir ücret ödemeyi göze almak gerekiyor.

Kıbrıs içinde araç kiralama

Kıbrıs içinde ulaşım için, sadece otelinizde kalarak zaman geçirmek istemiyor ve gezmeyi düşünüyorsanız, mutlaka araba kiralamanız şart.

Casino için gidenler, genellikle casino araçları tarafından hava alanından aldırılıyorlar. Bunun dışında gidenler: gitmek istedikleri yere ulaşım için taksilerle sıkı pazarlık yapmalıdırlar.

Kıbrıs’ta araç kiralamak kolay, araçlar, normal bir binek aracın günlük kira bedeli 500 TL. civarındadır. Yaz sezonunda bu rakam 600 TL ye kadar çıkabiliyor. Bu arada benzinden de söz etmek gerekirse: benzin ülkemizdeki benzin fiyatlarıyla aynıdır.

Ancak, özellikle yaz ve bayram tatili dönemlerinde kiralık araç bulmak zor oluyor ve bulunan kiralık araç fiyatları da yükseliyor. Bu yüzden, Kıbrıs tatili planladığınızda internet üzerinden araç kiralamayı unutmayın.

Ben Ağustos 2022 tarihinde Kıbrıs’a gittiğimde kiralık araç bulmakta çok zorlandım, kiralık araç yoktu, çünkü söylenenlere göre aynı tarihte Kıbrıs’a yoğun şekilde gelen İranlı ve Rus turistler kiralık araçları bağlamışlardı.

Feribot ile ulaşım

Kıbrıs Genel: Türkiye’de Taşucu limanından Kıbrıs’a tarifeli feribot seferleri düzenleniyor. Bu seferler, Denizcilik İşletmelerinin Mersin’den hareketle Gazimagosa’ya düzenlediği ve yaklaşık 12 saat süren ve modern, klimalı ve temiz gemilerle yapılan seferlerdir. Taşucu’ndan özel sektör tarafından, Girne’ye yapılan feribot seferi ise 6 saat civarında sürüyor.

Bu feribotlar: bakımsız, aile salonu olmayan ve nispeten pis. Yanınızda mide bulantısı için güçlü ilaç bulundurmanızı öneririm. Bu süreler: denizin durumuna göre uzayabiliyor. Özellikle siz ve aile fertlerinizde deniz tutması gibi sorunlar varsa, bu yolculuğu tercih etmeyiniz.

Deniz Otobüsü ile ulaşım

Kıbrıs Genel: Türkiye’den Taşucu ve Alanya limanlarından, Girne’ye deniz otobüsü seferleri düzenleniyor. Özel Şirket (Fergün ve Akgün Denizcilik AŞ) tarafından düzenlenen bu seferler, muhtemelen 2.5 saat civarında sürüyor.

Denizin durumuna göre, 3 saat te olabiliyor. Uçak dışında, Kıbrıs’a ulaşım için deniz otobüsü öneriyorum. Gerek feribot ve gerekse deniz otobüsü ile yolculuklarda, yanınızda pek fazla bavul ve çanta bulunmamasına dikkat etmeniz gerekiyor.

Çünkü çok hoyratça yerleştirilen çanta, bavul ve valizinizi inişte tanımayabilirsiniz. Bilet ve polis kontrolünde çok uzun süre sıra beklemeniz mümkündür. İnişte yaşayacağınız kalabalık sıralar, bavul kontrolleri gibi sıkıntılar, umarım sizi Kıbrıs’a girmeden geri dönmeye teşvik etmez.

COĞRAFİ DURUM

Doğu Akdeniz’de yer alan Kıbrıs adası, Türkiye kıyılarına 64 km, Suriye kıyılarına 96 km ve Mısır kıyılarına ise 400 km uzaklıktadır. Sicilya ve Sardunya adalarından sonra, Akdeniz’in en büyük üçüncü adasıdır. Beş ilçeden oluşan 300 bin nüfuslu Kuzey Kıbrıs’ın her köşesi, görülmeye değerdir.

Çünkü: Kıbrıs, kıtalar arasında yer alan stratejik, ticari ve dini konumu nedeniyle, asırlar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Adanın toplam yüzölçümü 9252 km karedir. Kuzey Kıbrıs’ın yüzölçümü 3355 km karedir ve bu miktar, adanın toplamının % 36’sına karşılık gelmektedir.

Ada: coğrafi olarak esas olarak iki dağ sırası ve bu iki dağ sırası arasında kalan büyük bir iç ovadan ve kıyı ovalarından oluşmaktadır. Kuzey sahil şeridi boyunca uzanan “Beş parmak dağları”, batıdan doğuya 177 km uzunluğunda ve 19 km. genişliğindedir. En yüksek tepesi, 1024 metre yükseklikteki Selvili tepedir.

Güney Kıbrıs’ta Trodos dağları (adanın ortalarına denk gelmektedir) uzanır. Bunların en yüksek tepesi 1651 metre yükseklikteki Olimpos tepesidir. Bu dağlar, yılın üç ayı karlarla kaplıdır. Beş parmak dağlarına kar yağışı çok enderdir, yağınca da kısa sürede eriyip yok olur. Bu iki dağ sırası arasında “Meserya” ovası vardır, batıdan doğuya 130 km uzunluğunda ve ortalama 60 km. genişliğindedir.

Meserya ismi eski Yunancadan gelen “Mesaoriye” kelimesinden gelir ve “iki dağ içinde veya iki dağ arasında” anlamındadır. Meserya ovası, Kıbrıs’ın tahıl ambarıdır, yağışların iyi gittiği yıllarda buğday, arpa rekoltesi yüksektir.

Ancak yer altı su kaynakları çok sınırlı olduğundan, sulu ziraat de sınırlıdır. Su kaynaklarının en fazla olduğu bölge batıda Güzelyurt ve Lefke’dir. Sebze-meyve ve narenciye üretiminin % 80’i Güzelyurt bölgesinde yapılır. Meserya ovası: genellikle hububat üretimi, küçük ve büyükbaş hayvancılıkta kullanılır.

Su kaynakları demişken, Anamur ırmağının suyu, denize döşenen yaklaşık 70 km lik boru hattı ile, Güzelyurt tarafında DSİ tarafından inşa edilen baraja taşınıyor. Bu barajdaki su içme suyu olarak kullanılıyor. Ama öğrendiğime göre, barajdaki suyun fazlası tarımda kullanılmayıp, denize akıyormuş.

NÜFUS

KKTC’de son nüfus sayımı 2011 yılı aralık ayında yapıldı ve buna göre KKTC nüfusu, 300 bin civarındadır. KKTC deki nüfusun % 95 ini, Kıbrıslı Türkler oluşturur, geriye kalan % 5 içinde, Kuzeyde yaşayan az miktarda Rum, yine İngilizler, Maronitler (Lübnan kökenli Hıristiyan Arap bir halktır, günümüzde Kuzey Kıbrıs’ta bunlara ait bazı köyler bulunmasına rağmen, bu köylerde Maronitler yaşamamaktadır) yine son zamanlarda nüfusları hızla artan Ruslar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin diğer azınlık topluluklarıdır.

Güney Kıbrıs’ın nüfusu 2011 nüfus sayımına göre 800 bin civarındadır. 800 bin nüfusun % 92’sini Ortodoks Kıbrıslı Rumlar oluşturur. Geriye kalan % 8’lik nüfus içinde, sayıları 2000 civarında olan Kıbrıslı Türkler, sayıları 5000 civarında olan Kıbrıslı Ermeniler ve sayıları 2000 civarında olan Latinler ve sayıları tam olarak bilinmeyen Ruslar ve İngilizler bulunmaktadır.

Lefkoşa’nın nüfusu, 2011 yılı sayımına göre, Merkezin kuzeyinde. Lefkoşa 65 bin civarında, varoşlarıyla birlikte 100 bine yakın bir nüfus yaşıyor. Güney Lefkoşa’nın nüfusu 300 bin. Lefkoşa’nın toplam nüfusu 400 bin civarındadır.

ÜNİVERSİTELER

Kıbrıs’ta 200 civarında özel üniversite olduğunu öğrendim. Bu üniversitelerden 2 tanesi (Doğu Akdeniz Üniversitesi gibi) mezunları uluslararası alanda tanınıyormuş, burada ilginç olan, buradaki KKTF Devleti tanınmıyor ama üniversitenin diplomasının tanınıyor olması, elbette güzel bir eğitimin sonucu.

Daha önceki ziyaretlerimde de Kıbrıs’ta yoğun bir üniversite öğrencisi olduğunu görmüştüm. Ancak 2022 yılındaki ziyaretimde, şehirlerde, cadde ve sokaklarda çok miktarda Afrikalı olduğunu gördüm, sorduğumda bunların burslu olarak üniversitelere kayıtlı olduklarını, ancak aynı zamanda kaçak işçi olarak çeşitli işlerde çalıştıklarını da öğrendim, Kıbrıs’ı ziyaret ederseniz, kesinlikle çok sayıda Afrikalı göreceksiniz.

TARİHİ

Kıbrıs adası pek çok uygarlığın yerleşim yeri olmuştur. MÖ 7000 yılında Cilalı Taş devrinde, Suriye, Filistin ve Anadolu topraklarından göçüp gelerek adaya yerleşen Khirokitya, Epiktitos Vrysi ve Trouli gibi Larnaka ve Girne sahillerindeki ilk yerleşimlerin kurucuları, daha sonra Tunç çağında Anadolu topraklarından gelip önceleri Kuzey sahilleri ve daha sonra da adanın çeşitli bölgelerinde yerleşen kavimler izlemiş ve Kıbrıs adasında uygarlıklar fizillenmiştir.

Bulunan arkeolojik bulgular sonucu, Tunç devri sonlarına kadar mutlu bir yaşam var olduğu söylenebilir. Kıbrıs adası, bu çağın sonundan itibaren hep egemenlik kurmak isteyen güçlerin mücadelesine sahne olmuş ve yerli halk hep başka idarelerin egemenliği altında yaşamıştır.

George Hıll’in kitabının başında da aktardığı gibi: Alman arkeolog Hircfeld’in “Doğu’da egemen olan ve bunu sürdürmeyi amaçlayan güç Kıbrıs’ı elinde tutmak zorundadır” sözü, III. Thutmes’ten Kraliçe Viktoria’ya kadar olan geçmiş 3500 yıllık tarihinde, burada kimi zaman doğu ve kimi zaman Batıdan gelenlerin egemenlik kurduğunu göstermektedir.

1185 yılında Haçlı seferleri sırasında Bizans imparatorunun yakını olduğu iddiası ile ada idaresini ele geçirip, 6 yıl kadar idare eden zalimliği ile ünlü Isaac Commenus’dan alan İngiliz Kralı Aslan Yürekli Richard ve bunları izleyen Luzinyan ve Venedik egemenlikleri, hep ada halkı tarafından sessizce kabul edilmiştir.

Ama her defasında bu egemenliklerin sonlandırılmasında, yeni egemen gücün tarafını tutmayı, onlara yardımcı olmayı ihmal etmemişlerdir. Bu coşkuyu en fazla Osmanlıların adayı fethinde göstermişlerdir.

1570-1571 yıllarında Kıbrıs adasının Türkler tarafından fethi, belki de yerli halkın en büyük mutlulukla karşıladığı idare olmuştur. Ortodoks Hıristiyan halk, Latin baskısından kurtulmuş, din ve dil özgürlüğüne kavuşmuş, feodal sistem noktalanmıştır.

16’ncı yüzyıl ortalarına kadar Venedikliler tarafından yönetilen Kıbrıs, önceleri yapılan Ahidname sonucu Türklerle iyi ilişkiler içinde olmuştur. Ancak zaman zaman Mısır’a giden hacı ve tüccar gemileri, Kıbrıs adasındaki korsanların saldırılarına uğramakta idi.

Mısır defterdarının gemisini alıp yağma etmeleri de en son nokta olmuş ve Sultan II. Selim, topraklarının emniyetini sağlamlaştırmak için, Kıbrıs’ın fethinin gerekliliğine karar vermiştir.

Bunun üzerine önce donanma ve ardından tüm orduya serdar tayin edilen Lala Mustafa Paşa hareket ederek, Larnaka’ya gelinmiş ve toplar karaya çıkarılmış, 51 gün süren bir kuşatmanın ardından Lefkoşa ele geçirilmiştir.

Lefkoşa’nın ele geçirilmesinin ardından, Girne ve Baf eyaletleri de savaşmadan teslim olmuştur. Magosa kalesi savunmaya devam etmiş, ancak her iki tarafın da çok ağır kayıplar vermesiyle ancak bir yıl sonra ele geçirilmiştir.

Magosa’nın fethinin ardından, bütün adada imar faaliyetleri başlar. Eskiden beri süregelen gelenek uyarınca, fethi kutsamak ve sembolleştirmek amacıyla şehrin en büyük kilisesi olan Aya Sofya Katedrali, padişah adına camiye çevrilir. Lala Mustafa Paşa, fethin sembolü olarak camiye bir kılıç ve bir Kur-an vakfeder.

Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait olduğu söylenen bu Kur-an, başka el yazmaları ile birlikte son zamanlara kadar Etnografya Müzesinde muhafaza edilmekteydi. Kılıç ise, fetih geleneğini sürdürmek için her Cuma minberde hutbe okunurken kullanılmış, fakat ne yazık ki 1988 yılında camiden çalınmıştır.

Ağustos 1571 tarihinde Magosa şehrinin de alınmasıyla, Lala Mustafa Paşa, 17 Ağustos 1571 Cuma günü, şehrin kilisesinde Sultan II. Selim adına hutbe okutarak burayı da camiye çevirir.

KIBRIS’IN MİTOLOJİDEKİ YERİ

Kıbrıs denince ilk akla gelen en görkemli mitolojik öykü “Afrodit” dir. Kıbrıs adası, güzellik tanrıçası Afrodit’in vatanıdır. Onun güzelliğinden dolayı, bu kadar güzel olduğu dilden dile yüzyıllar boyunca söylenmiştir.

Afrodit’in Adonis’e olan melankolik sevdası: günümüzde Mehmetçik adını alan Galatya’ya adını veren Galatha ile efsanevi kral Pigmalion’un ölümsüz aşkı hep bu kendi küçük adı büyük Kıbrıs adası ile birlikte anılmaktadır.

2017.08.26-1.Lefkoşa.Genel.5
Kıbrıs Genel Alışveriş
2017.08.26-14.Lefkoşa.Bandabuliye.2a
Kıbrıs Genel Alışveriş

ALIŞVERİŞ

Alışveriş mekanları

Kıbrıs’ta alışveriş için belli başlı yerler ve mağazalar bulunmaktadır. Özellikle: hediyelik ve çok çeşitli ürünlerin satıldığı: Mr Paund, İngiltere’deki 1 paun mağazalarına benzemektedir. Buradaki Mr Paund mağazasında, bütün ürünler 25 TL. (2022 rakamı) den satılmaktadır. Mr Paund mağazaları, Gazimagosa ve Girne şehirlerinde var.

Burayı ziyaret ederseniz, bir gördüğünüz malı, bir sonraki gittiğinizde göremezsiniz, çünkü aşırı ve yoğun satış var. Ancak elbette kalite düşük, öte yandan bazı ürünler kaliteli, yani ihtiyacınız olan ürünü bulup fiyatını öğrenip satın alabilirsiniz. Yine, Kıbrıs’ta meşhur ve yaygın alışveriş yeri: 1001 Mağazalarıdır. Bunlar da, çok çeşitli ürünlerin satıldığı yerdir, fiyatlar nispeten ucuzdur ama kalite de buna göre düşüktür.

Büyük alışveriş merkezleri: Lemar (eski ve yeni Lemar mağazaları var), Airport City (son gittiğimde kapalıydı, öğrendiğime göre buraya elektrik verilmemiş, mağazalar da kapatıp gitmişler) , Erülkü mutlaka gezilip görülmelidir.

Gazimağosa şehrinde, City Mall alışveriş merkezi de bir tercih olabilir.

Lefkoşa şehrinde Jumbo mağazası, alışveriş için bir seçenek olabilir. Ancak, ben bulunduğum sürede gezdiğim birçok yeri karşılaştırdığımda, en ucuz yerin “Erülkü AVM” olduğunu söyleyebilirim, özellikle içki alacaklar, Girne’de belirlenmiş yerleri tercih etmeyip, Erülkü AVM’yi tercih etmelidirler. En ucuz içkiler buradadır.

Lüks markalar ise, Lefkoşa şehrinde “Dereboyu” denen mevkide toplanmıştır. Burayı da gezebilirsiniz, uygun fiyata kaliteli marka ürünleri var.

Ne satın alınır

Kıbrıs adasında, birçok ürün bulunmasına rağmen, yukarıda da söylediğim gibi, özellikle içki ve sigara ucuzdur. Aslında 2019 yılında gittiğimde fiyatların eskiye nazaran oldukça yükseldiğini gördüm ve hatta 2022 yılında gittiğimde fiyatların iyice yükseldiğine şahit oldum. Özellikle yerli içkiler (rakı vs) uygun fiyatlı ancak ithal içkilerin fiyatları oldukça yüksek.

Satıcılar bunun döviz fiyatlarındaki aşırı yükselmeden kaynaklandığını söylüyorlar, ama alışkanlık, yine de bizler burayı ziyaret ettiğimizde ucuz fiyatlar görmek istiyoruz, göremiyoruz, inanın satıcıların bir çoğu satış yapamıyor. Yine de, içki ülkemize nazaran bir nebze ucuzdur.

Parfüm ucuz değildir. Özellikle giysiler pahalıdır ki, ülkemizden gitmektedir. İçki konusunda da: günümüzde eskiden olduğu gibi, büyük ucuzluk beklemeyin.

Yani: vergi olmadığından, içki burada nispeten ucuzdur. Ancak tabii Türkiye’ye dönerken, gümrük mevzuatına takılma olasılığının yüksek olduğunu unutmadan, fazla miktarda içki ve sigara almamaya dikkat etmek gerekiyor.

Bunun dışında Kıbrıs’ın en ünlü hediyelikleri: kenarları dantelli denen bir tür porselen takımlarıdır. Bu porselen takımlarının birçok ayrı parçası bulunmakta olup, İngiliz yapımı bu porselenler, Kıbrıs dışında pek bulunmamaktadır.

Yani: bence, fiyatı nispeten dengeli olan bu porselen takımları satın almayı düşünebilirsiniz. Ayrıca, yine Kıbrıs temalı, bambu çay bardağı altlıkları, tepsiler, meyve sahanları düşünebilirsiniz. Magnet meraklıları için, magnet çeşitleri 15 TL. civarındadır.

Büyük alışveriş mekanlarında pazarlık yapmak elbette mümkün olmuyor, ancak küçük dükkanlardan (içki satanlar dahil) alışveriş yaparken mutlaka pazarlık yapmayı unutmayın.

Kıbrıs’ta içki ve sigara kadar bol bulunan bir diğer ürün: çay ve kahvedir ve bunların fiyatları da ülkemize nazaran ucuzdur.

Çay ve kahve merakınız varsa, burada birçok ürün çeşidini, uygun fiyatla bulup satın alabilirsiniz. Bolca ve çeşitli yabancı menşeli çaylar bulup satın alabilirsiniz, ama daha önce de söylediğim gibi, alacağımız marka çayın fiyatını birkaç yerde sorun ve öyle satın alın, çünkü fiyatlar farklılık gösteriyor.

Bunların dışında Kıbrıs’ta satın almanızı önereceğim objeler: geleneksel sele, sesta ve sepet olabilir. Sele ve sesta, buğday saplarının doğal renkte veya boyanarak örülmesiyle elde edilen bir mutfak gerecidir. Sepet ise, genellikle kamış ve ağaç, sürgünlerinin örülmesiyle yapılan bir taşıma aracıdır. Eski zamanlarda yaygın olarak kullanılırken, günümüzde genellikle dekoratif amaçlı kullanılmaktadır.

Son bir not: Kıbrıs’ın el sanatları, tarihe mal olmuş niteliklere sahiptir. Örneğin: Büyük İskender’in kılıcının Kıbrıs’ta yapıldığı, ya da Leonardo Da Vinci’nin Kıbrıs nakışlarına hayranlığı bilinmektedir. Lefkara işinin adı, ortaya çıktığı Lefkara köyünden gelir. Geçmişi 14’ncü yüzyıla kadar uzanan Lefkara işi, geçmiş dönemlerde halkın kendi kullanımı için yapılırken, sonraları ticari amaçlı olarak ve günümüzde de özellikle turistik el işleri kapsamında yapılmaktadır.

CEP TELEFONU

Kıbrıs’ta cep telefonu kullanımında büyük sıkıntı var.

Şöyle ki, Kıbrıs yurt dışı sayılıyor ve burada yapılan görüşmelerde, yurt dışı tarifeleri yürürlüğe sokuluyor. Hatta daha önceki yıllarda, yurtdışı tarifesi alarak Kıbrıs’a gitme imkanı olmasına rağmen, 2022 yılında gittiğimde, bu yurt dışı tarifesinin kaldırıldığını ve günlük tarifenin geçerli olduğunu yani telefonunuzun açık bulunduğu her gün için, 2022 yılı fiyatlarıyla 85 TL. ödemeniz gerektiği söz konusu oluyor.

Elbette, bu durum sonucunda, eğer Kıbrıs’a girdiğinizde, cep telefonunuzu uçak moduna alarak kapatmaz iseniz, her görüştüğünüz gün, faturanıza 85 TL olarak yansıyacaktır.

Peki ne yapılmalı, Ercan havaalanında cep telefonu satan görevlileri arayın. Veya, şehir merkezlerinde cep telefonu bayilerini arayın ve Kıbrıs için düzenlenen hat satın alın. Size bir sim kart veriyorlar, bu sim kartta 350 dakika görüşme ve 15 gb internet var, 10 günlük sürede bu değerlerin ancak, yüzde 30 unu kullanabildim yani yeterli oluyor.

NE YENİR

Kıbrıs mutfağı, doğu ve batı lezzetlerinin sentezine ulaşmıştır. Kıbrıs’ta: et, deniz ürünleri, sebze ve meyve günlük ve taze olarak tüketilir. Taze ve çok çeşitli deniz ürünleri, Kıbrıs mutfağında özel bir yere sahiptir.

Mezeler

Kıbrıs’ta ana yemek öncesindeki mezeler: cacık, humus, pastırma, yoğurt (özellikle muhteşem lezzetli yoğurt yapıldığını belirtmek isterim), fava, taze badem içi, turşu, salatalar ve zeytin çeşitleridir.

Hellim

Hellim, Kıbrıs’a özgü, beyaz renkte bir peynir türüdür. Genellikle koyun veya keçi sütünden yapılmaktadır. Özellikle keçi sütü olanların fiyatları yüksektir. Ama keçi sütü olanların dayanıklılıkları daha fazladır. Kahvaltılarda tüketileceği gibi, mangalda pişirilerek veya tavada kızartılarak da yenilir.

Makarna yemeklerinin vazgeçilmezi olan Hellim, rendelenmiş ve kuru nane katılmış olarak makarna üzerine serpiştirilerek tüketilir. Evet, hellim peyniri mutlaka kızartılarak tüketilmelidir, ızgara veya az yağlı bir tavada pişirilerek tüketildiğinde tadı muhteşem güzel olur.

Baf sakızı

Baf sakızı: çitlembik ağacının reçinesinden yapılan Kıbrıs’a özgü bir çiklet olup, sarımsı beyaz renkte ve oldukça serttir. İnce kağıtlar içerisine ambalajlanan sakızlar, günümüzde kullanımını yitirmeye başlasa da, otantik özellikleri nedeniyle yerli halkın yanında turistler tarafından da ilgi çekmektedir.

Geleneksel Fırın Kebabı-Hırsız kebabı

Parçalar halinde kesilmiş kuzu veya oğlak etlerinin, patates ile birlikte geleneksel küp şeklinde fırınlarda pişirilmesiyle yapılan bir kebap türüdür. Kıbrıs mutfağının vazgeçilmez yemeklerinden olan fırın kebabı, süzme yoğurt, soğan, bulgur pilavı ve salata ile servis edilir.

Kıbrıs Ekmek kadayıfı

İki katmandan oluşan ekmek kadayıfının arasına, Kıbrıs peynir çeşitlerinden olan lor peyniri, dövülmüş badem ve bahardan oluşan karışım konularak kapatılır. Üzerine önceden hazırlanmış ılık şerbet dökülüp, kısık ateşte pişirilir. Kıbrıs mutfağının gözde tatlılarından olan ekmek kadayıfı, buzdolabında soğutularak servis edilir.

Kıbrıs patatesi ve kolokas

Dünyaca ünlü Kıbrıs patatesi, lezzeti ile tüm Avrupa’da ve özellikle de İngiltere’de en gözde patates türüdür. Patates hem yemeklerin lezzetini arttırmakta, hem de her türlü pişirilme şekliyle de lezzetini korumaktadır.

Kolokas ise

Özellikle Karpaz ve Yeşilırmak bölgesinde yetiştirilen patates türünde, iri yapraklı ve suyu çok seven bir bitkidir. Özellikle tavuk veya kuzu eti ile yahni şeklinde pişirilen kolokas, Kıbrıs mutfağının en lezzetli yemeklerindendir. Kololas’ın yavrusuna ise bullez denir. Onun da kızartması yapılır.

Şeftali kebabı

Kıbrıs’a özgü kebap çeşididir. Koyun veya keçinin telb denilen iç zarının kıyma, soğan ve maydanoz karışımı ile dolma biçiminde sarılması ile yapılır. Mangal veya ızgarada pişirilir, Kıbrıs pidesi ile servis edilir. Muhteşem bir lezzet, ancak sipariş verirken en az 40 dakika civarında beklemeniz gerektiğini unutmayın. Kısık ateşte pişiriliyor.

Pirohu

Kıbrıs’a özgü bir hamur yemeğidir. Hamurun içine Kıbrıs peyniri çeşitlerinden nor ile naneden oluşan karışım konularak haşlanır. Üzerine rendelenmiş hellim serpilerek servis edilir. Sıcak yenilebilin bu yemek hem yerli halk hem de turistlerin sevdiği yemek çeşitleri arasındadır.

Hamur işleri ve börekler

Tarih boyunca değişik kültürlerden etkilenen Kıbrıs mutfağında hamur işleri ve börekler önemli yer tutar. Tatar böreği, pirohu, nor böreği, kıyma böreği, ıspanak böreği, kabak böreği, mantar böreği, zeytinli, hellimli, bidda, çörek, tahinli, pilavına bunlardan ön önemlileridir.

Molehiya

Doğu Akdeniz’e özgü bir yemek türüdür. Taze veya kurutulmuş molehiya bitkisi yaprakları ile etli veya etsiz olarak yahni şeklinde pişirilir. Arap kökenli bir yemek olmasına rağmen, yıllar içerisinde ulusal bir tat haline gelmiştir. Ağustos ayında taze toplanıyor, ayrıca kurutulmuşu, paketlenerek satılıyor. Bizler bunun tadını bilmesek de, Kıbrıs’ta oldukça meşhur.

Babutsa-Diken inciri

Doğada kendiliğinden yetişen, kaktüs türlerinden bir bitkinin meyvesi olan diken inciri, halk arasında yaygın olarak babutsa olarak bilinir. Yaz aylarında, genellikle Serdarlı bölgesinde toplanan bu lezzetli Akdeniz meyvesini, seyyar tezgahlarda taze olarak bulabilirsiniz.

Ceviz macunu

Kıbrıs Türk kültürünün en gözde tatlılarındandır. Taze ceviz meyvesi, kabukları soyulduktan sonra acılığının giderilmesi için 6-7 gün suda bekletildikten sonra, içine karanfil ve badem konarak kaynatılır. Kaynamadan sonra şeker ilave edilir. Genellikle kahve içildikten sonra servis edilir.

Ağır geldiği düşünülürse, ceviz taneleri suya batırıldıktan sonra yenir. Ceviz macunu dedim ama macunun birçok türü bulunmaktadır. Bunlar: Bergamut, incir, kapuz gibidir. Aslında bunlar ülkemizde de yapılan bir tür reçeldir ve ismi burada macun olarak geçmektedir.

NE İÇİLİR

Zivaniye

Kıbrıs’a özgü bir içki olan zivaniya, yüksek oranda alkol içeren, mayalanmış üzüm posasının damıtılmasıyla elde edilir. Şeffaf bir görünümü olan zivaniya’nın soğuk ve tek içimde içilmesi tavsiye edilir.

İKLİM

Oldukça sağlıklı bir iklime sahip Kuzey Kıbrıs’ta tipik Akdeniz iklimi hakimdir. Yazları uzun ve sıcak, kışları ise kısa ve az yağışlıdır. Soğuk rüzgarlar, don ve kar kavramları, Kuzey Kıbrıs için bilindik şeyler değildir. Yağışlar çoğunlukla yağmur şeklinde olmakta, nadiren Girne sıradağlarına kısa sürede eriyen kar düşmektedir.

En soğuk Ocak ayı ortalaması 10 derece, en sıcak Temmuz ayı ortalaması ise 40 derecedir. Yıllık ortalama sıcaklık ise 19 derecedir. Akdeniz’in en sıcak denizi olarak deniz suyu sıcaklığı: 21-22 derece civarındadır. Yılın 300 günü güneşli geçer. Kıbrıs’ın bir diğer önemli özelliği: hava sıcak olduğunda nemin dengeli olması nedeniyle aşırı terleme olmaz.

2017.08.26-1.Lefkoşa.Genel.1
Kıbrıs Genel

KIBRIS İÇİN TATİL PLANI-GEZİ ROTASI

Evet, bir şekilde Kıbrıs’a ulaştınız. Peki: Kıbrıs’ta nereleri gezelim, nereleri görelim, nasıl bir tatil planı yapalım, nasıl bir gezi rotası planlayalım? İşte tüm bu sorularınızın cevapları olarak, şöyle düşünebilirsiniz.

Kıbrıs’ta gidebileceğiniz 6 şehir var. Rum tarafına geçme şansınız yok. Yanınızda pasaport dahi olsa, Rum tarafına geçmenize izin verilmiyor. Rum tarafını gezmek isteyenler, Yunanistan üzerinden Rum tarafına geçebiliyorlar.

Evet, Kıbrıs adasında gidebileceğiniz şehirler: Lefkoşa, Girne, Güzelyurt, Lefke, İskele, Gazimağusa şehirleridir. Bunlar içinde, özellikle: Girne ve Gazimagusa mutlaka görülmesi gereken yerlerdir.

Büyük olasılıkla: herhangi bir otelden rezervasyon yaptırıp Kıbrıs’a gittiğinizde, kesinlikle otel içine bağlanıp kalmayın. (Tabii buraya casino için gidip, bütün gününü Casinolarda geçirenler hariç) Herhangi bir şekilde (araç kiralayarak) bir veya birkaç gününüzü, bu güzel adayı gezmeye ayırın.

Ayrıntılı olarak şehirlerin tarihi ve turistik yerleri konusundaki yazılara göz attığınızda, adada bulunacağınız zaman ölçüsünde, kendinize bir gezi rotası, gezi planı hazırlayabilirsiniz.

Özellikle: Girne, Lefkoşa ve Gazimagusa’yı görmelisiniz. Doğa severler: Karpaz ve Güzelyurt bölgesini görmelidirler. Deniz sevenler için, Girne yakınlarındaki güzel plajlar önerilir.

1.Gezi rotası

Lefkoşa şehri, Girne kapısı, Mevlevi Tekkesi, Selimiye camii, Arap Ahmet Camii, Bandabuliya, Büyük han, yeşil hat panoramik gezi, Barbarlık Müzesi ziyaret, Rauf Denktaş mezarını ziyaret, Boğaz şehitliği gezisi.

Ardından: Girne şehri, Girne kalesi, kordon boyu gezisi, şehir merkezinde alışveriş için serbest zaman. Sonrasında: Beylerbeyi köyü, Bellapais Manastırı (her gün saat: 17.00’de kapanıyor) olabilir. Bu arada: zaman ölçüsünde: Girne-Güzelyurt yolundaki mavi köşk mutlaka ziyaret edilmelidir.

Yine: Girne yakınlarında, çıkarma plajı (Girne şehrinin denize girilecek başlıca yeridir), Karaosmanoğlu şehitliği ve Araç müzesi görülebilir.

Zaman yeterse: Güzelyurt gezilebilir.

2.Gezi rotası

Önceki günden eksik kalan yerler ile birlikte, gezi planı yapılabilir.

Gazimagusa şehrinde: görülmesi gereken yerler (özellikle kale içi bölgesi) gezilebilir ve ardından Karpaz bölgesi gezilebilir.

Bu bölgeler birbirine uzak olduğundan bir tam gün gereklidir.

Kıbrıs Karpaz İskele

Kıbrıs Karpaz İskele

Kıbrıs adasının kuzey doğusunda bulunan ve İskele ilçesinin bir parçası olan Karpaz yarımadası: huzur veren sessizliği, yeşilliklerin süslediği masmavi koyları, upuzun kumsalları, el değmemiş doğası ve geçmişin görkemine tanıklık eden tarihi kalıntılarıyla cennetten bir parçadır.

Yaklaşık 80 km uzunluğundaki bu yarımada, Akdeniz Havzası’nın belki de son bakir ve huzurlu parçasıdır.

Gazi Magosa şehrinden Karpaz’a giderken, sağ yanda, denizle yol arasında kalan muhteşem oteller göreceksiniz, bunlar tanınmış marka oteller.

Bir çıkıntı şeklinde uzanan Karpaz yarımadası, biçiminden dolayı bazı antik yazarlar tarafından “Öküz kuyruğu” ve “Tava sapı” adlarıyla tanımlanırken, antik gezginlerden Pococke ise, antik Karpasia kentinin, yarımadaya adını vermiş olduğunu yazar.

Kıbrıs’tan söz eden en eski tarihçi yazar olan Strabon, MS.23 yılında yazmış olduğu “Geografica” adlı kitabında, Karpaz Yarımadasından söz ederken: Acte Achaion adıyla bilinen Akalar sahilinden, Telamon’un oğlu Teucer’in kurduğu Salamis kentinden, Anadolu’nun güney sahillerindeki Sarpedon’un karşısında bulunan Karpasia kentinin limanından, Urania kentinden ve burundaki Aphrodite Acraia tapınağı ile Klides Adalarından söz etmiştir.

Strabon’un dışında, Kıbrıs’ı ziyaret eden diğer seyyahların ziyaret ettikleri yerleşim yerleri arasında Klides adaları, Macaria (Santa Maria), Aphrodisium, Kantara Kalesi, antik Karpasia, Ay, Philon kilisesi, Kanakaria kilisesi, Kumyalı, Urania, Venüs Tapınağı, Apostolos Andreas Manastırı, Aphrodisium Kent harabeleri, Ay, Selonez, Erenköy, Aphendrika ve Limionas bulunmaktaydı.

Karpaz’ın kuzey sahillerinde

Anadolu ile ticari ilişkileri nedeniyle kurulduklarına inanılan çok sayıda küçük doğal liman vardı. Bunlardan Afendrika, Karpasia, Exarchos, machairiona ve Yenierenköy limanları, başlıcalarıydı.

Caretta Caretta, Yeşil Kaplumbağa, nesli tükenmekte olan Akdeniz foku, 300 çeşit flora, 200 çeşit kuş, 100 çeşit balık ve deniz canlısı, 8 çeşit deniz memelisi, 13 çeşit karasal uçan memeli, 21 çeşit sürüngen, çok sayıda yaban eşeği, balıklara ve omurgasızlara besin kaynağı ve yuva olan  deniz bitkileri, 20 kayıtlı tarihi eser ve 5 adet arkeolojik alan, doğal bariyerler, tepeler, kumullar ve kumul plajları, kumtaşı ve kayalar, 3 adet Antik çağa ait taş ocağı, 2 adet özel çevre koruma bölgesi, Kuzey Kıbrıs’taki tek Milli Park, Kuzey Kıbrıs’ta belirlenen 6 Natura 2000 alanlarından ikisi, Kıbrıs’ta yayılış gösteren bitki çeşitliliğinin ve endemik türlerin yaklaşık % 75’i Karpaz Yarımadasındadır.

1974 Barış Harekatı öncesinde

“Trikoma” olarak adlandırılan bölgenin ismi, 1975 yılında Larnaka’nın İskele köyünden kaçarak buraya gelen Kıbrıslı Türklerin 1975 yılında yerleşmesinin ardından “Yeni İskele” olarak değiştirilmiştir.

Sonraki düzenlemede ise yörenin ismi “İskele” yapılmıştır. İskele: Gazimagusa ve Karpaz arasındaki en büyük yerleşim yeridir.

Burada: zengin flora ve faunanın koruma altına alındığı “Karpaz Koruma Alanı” (Milli Park) bulunuyor.

kıbrıs eşekleri.1
Kıbrıs Karpaz İskele Kıbrıs Eşeği
kıbrıs eşekleri.2
Kıbrıs Karpaz İskele Kıbrıs Eşeği

KIBRIS EŞEĞİ

Kıbrıs’a özgü birçok hayvan türü arasında, adeta ülkenin sembolü olarak ilgi çekmektedir. Karpaz Yarımadasının doğasında yabani olarak kendilerine yaşam alanı yaratan eşekler, genelde toplu halde sürüler halinde dolaşırlar.

Eşekleri Karpaz Yarımadasında, özellikle Dipkarpaz köyü ve Zafer Burnu arasında doğal ortamlarında görmek mümkündür.

Özellikle 1974 yılına kadar Kıbrıs’ta ailelerin bir parçası olan eşekler, bu tarihten itibaren Karpaz Yarımadasında toplanmıştır.

Karpaz eşeklerini, diğer eşeklerden ayıran en önemli özellik, çok güçlü olmalarıdır. Hatta Osmanlı saraylarında yük taşınırken özellikle Karpaz eşekleri tercih ediliyormuş.

Bu bölgenin doğasının zenginliği bu eşeklerin çoğalmasını sağlamış ve günümüzde bölgenin en önemli turizm çekiciliğini oluşturmuşlardır.

Günümüzde buradaki eşek varlığının 300-3000 arasında olduğu söylenmektedir.

Araba ile yolda giderken, bir eşek yolun üstünde durup, arabanızı durdurur, diğer iki eşek ise, arabanın her iki yanından size yaklaşarak yiyecek bir şeyler özellikle havuç isterler.

Bu manzara, gerçekten ilginizi çekecektir.

karpaz.genel.2
Kıbrıs Karpaz İskele Karpaz Plajları
karpaz.altınkum.1
Kıbrıs Karpaz İskele Altınkum Plajı

KARPAZ PLAJLARI

Boğaz’da bulunan “Haraydi Sahili” halk plajı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca: Bafra ve Altınkum gibi bakir plajlarda, doğal güzellikleriyle huzur arayanların ilgisini çekmektedir.

Altınkum plajı

Karpaz yarımadasının 2 km boyunca uzanan muhteşem sahili ve masmavi sularıyla, Akdeniz’in en bakir sahillerindendir. İnce ve altın sarısı kumdan oluşan ve kilometrelerce uzanan plaj sakinliğiyle ünlüdür ve Karpaz bölgesinin isminin duyulmasında etkili olmuştur.

Deniz kenarında kilometrelerce çıplak ayakla yürünebilir. Akdeniz’in berrak sularında denize girilebilir. Burası aynı zamanda Caretta Caretta kaplumbağalarının yumurtlama alanıdır.

Altınkum ile ilgili son ve önemli bir not: Yunan mitolojisinde Aşk ve Güzellik Tanrıçası Afrodit’in buradaki dalgalardan doğduğuna inanılıyor.

karpaz.genel.0
Kıbrıs Karpaz İskele
karpaz.genel.3
Kıbrıs Karpaz İskele

GEZİLECEK YERLER

karpaz.zafer burnu.1
Kıbrıs Karpaz İskele Zafer Burnu
karpaz.zafer burnu.3
Kıbrıs Karpaz İskele Zafer Burnu

Zafer Burnu

Kıbrıs adasının en kuzey ucudur. Adanın bu en kuzey ucunda, çok büyük boyda bir KKTC ve Türkiye bayrağı yan yana yükselmektedir. Hemen kuzeyinde ise birkaç küçük ada vardır ve bu adalara “Zafer Adaları” denilir.

Ancak buraya ulaşmak isterseniz, kötü bir yolu aşmanız gerekiyor.

Yol çok kötü ve engebelidir. Yol güzergahında kahvaltı yerleri ve yaban eşekleri görebilirsiniz.

Zafer Burnu’na varmadan hemen önce, tarihin en eski kiliselerinden birisini de görebilirsiniz.

Karpasia kenti

MÖ 1050 yılından başlayarak Ortaçağ’a kadar tarihlenen antik Karpasia şehir kalıntıları, Dipkarpaz köyü ile 3 km kuzeyindeki kayalık körfezlerin bulunduğu sahil şeridi arasındadır.

Antik çağlarda: Salamis ile Anadolu arasında ticareti sağlayan bir Pazar yeri olmasının yanı sıra, bir Fenike kolonisi olarak da bilinmektedir.

Şehrin efsanevi kurucusu, Kıbrıs ile Sidon kralı ve Kıbrıs’ın ilk heykel sanatçısı olarak bilinen Pygmalion’dur.

Latin ozanlarından Ovidius tarafından yazılan “Pigmalion’un Öyküsü”, daha sonra Yunan mitolojisine girmiştir.

Mitolojiye göre: kadınlardan nefret etmesi nedeniyle hiç evlenmeyen Pigmalion, mükemmel kadını yaratmak için fildişinden (bazı kaynaklara göre mermerden) bir heykel yapmıştır.

Yarattığı heykel, hiçbir kadında bulunmayan güzelliğe sahiptir.

Bu yüzden aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’in gazabına uğramış ve heykele aşık olmuştur. Ancak aşkına karşılık göremeyince ızdırab çekmeye başlar.

En sonunda heykele can vermesi için Afrodit’e yalvarır. Çektiği acıyı gören Afrodit, Pigmalion’un sevgisini karşılıksız bırakmaz ve Venüs Bayramında heykele can verir.

Süt beyazı anlamına gelen Galateia (Galatya) adını alan bu kadınla evlenen Pigmalion’un bir oğlu olur.

Ona Afrodite’nin sevdiği şehir Paphos (Baf) adını verir. Efsanede, bu çocuğun, aynı zamanda Baf şehrinin isim babası olduğu da yer almaktadır.

Evet, Karpasia şehri, Kıbrıs’ın en eski piskoposluk merkezi olarak bilinmektedir. Bu şehirde, MS 401 yılında Aziz Philon. İlk piskopos olarak atanmıştır.

Bu yüzden, yapılan kiliseye de onun ismi verilmiştir. Şehir, Bizans döneminde büyük bir gelişim süreci içine girer.

MS 647-649 yıllarındaki Arap akınlarından etkilenen şehir halkı, şehrin gerisindeki tepelerde bulunan Agridia şehrine çekilmişlerdir.

Şehir, Latin döneminde Nores ailesine aittir. Ancak bu dönemde şehir sakinlerinin güneye çekilip şimdiki Dipkarpaz köyünü kurdukları sanılmaktadır.

Çoğu kalıntıları halen toprak altındadır. Sadece bugüne kadar bir kısmı kazılan Ay Philon kilisesi, şehrin antik limanı ve Tsambres mevkiindeki mezarlık alanı görülebilmektedir.

ayios philon kilisesi.1
Kıbrıs Karpaz İskele Dipkarpaz Ay Philon Kilisesi
karpaz.agios philon kilisesi.1
Kıbrıs Karpaz İskele Dipkarpaz Ay Philon Kilisesi

Ay. Philon Kilisesi-Dipkarpaz

Dipkarpaz köyünün kuzeyinde, deniz kıyısındadır.

5’nci yüzyılda inşa edilen kilisenin bulunduğu alan: ilk kez Fenikelilerin yerleştiği antik Karpaz şehrinin bulunduğu yerdir.

Kiliseye adını veren Philon: 4’ncü yüzyılda Karpaz bölgesinde yaşayanları Hıristiyanlaştıran Piskopos’dur.

Kilise: Roma ve Helenistik dönem kalıntılarının yıkıntıları üzerine inşa edilmiştir. Üç bölümden oluşan apsisi ve kubbesi vardır.

Orijinal zemini: renkli (sarı, kırmızı, siyah, beyaz) taşlardan yapılmış ve son derece iyi durumdaki mozaiklerle kaplıdır.

802 yılında Arap saldırıları sırasında, tüm şehirle birlikte kilise de tahrip edilmiştir. Ancak 12’nci yüzyılda Bizans döneminde yeniden inşa edilmiştir. Bir sarnıç ve vaftiz odası vardır.

Panagia Theodokout Kilisesi-İskele İkon Müzesi

Bu kilise, İskele kasabası içindedir. 12’nci yüzyılda inşa edilen kilisenin iç duvarında, apsis ve kubbelerinde: 12 ve 15’nci yüzyıllara ait freskler görülür. Kilisenin güney kısmı: en eski bölüm olup Bizans dönemine tarihlenmektedir.

15’nci yüzyılda, kuzey kısımlar ve daha geç bir dönemde de batı kısımlar eklenerek bina genişletilmiştir. Günümüzde çevreden toplanan ikonların sergilendiği bir müze olarak ziyarete açıktır.

Panagia Kyrama Kilisesi-Sazlıköy

Sazlıköy’ün yaklaşık yarım mil kadar doğusundadır.

Meryem Ana’ya adanmış olup Panagia Kyra adıyla bilinmektedir. Haç planlı ve kubbe üst örtülü küçük bir yapıdır. Bir zamanlar, bir manastır içinde yer aldığı varsayılmakla birlikte, manastıra ait yapılar günümüze ulaşmamıştır.

Kilisenin doğusunda bulunan yarım daire şeklindeki apse, erken Bizans (MS. 330-642) dönemine tarihlenir. Kilisenin geriye kalan kısımları ise Orta Bizans (MS. 642-1204) dönemine tarihlenir. Narteks adıyla bilinen kiliseye giriş bölümü ile güneydeki avluda, taştan yapılmış bir zeytinyağı değirmeni vardır.

Ayios Thyrsses Kilisesi-Yenierenköy

Yenierenköy’ün deniz kenarındaki Ayios Thyrsos bölgesinde küçük bir kilisedir. 16-17’nci yüzyıllara tarihlenmektedir.

Kilise adını: bir zamanlar Karpasia kentinin piskoposu olan erken Bizans dönemi azizi Thyrsos (Theryssos)’dan alır.

Kayalık bir alana yapılmış olan kilisenin apsisi, bir zamanlar Ayios Thyrsos’un içinde yaşadığı mağaranın olduğu yere inşa edilmiştir.

Ancak bu mağara günümüze kadar ulaşmamıştır. Kilisenin kuzey-batı köşesindeki basamaklarla ayazmanın bulunduğu kilisenin altındaki yer altı odasına inilir.

Odanın tabanında, kutsal suyun var olduğu bir çukur, duvarlarda ise dar bir tünel bulunmaktadır. Cilt hastalığı olanların buradaki suyla yıkandıktan sonra, denizde de yıkanmaları halinde, sağlığa kavuşacaklarına inanılır.

Eski kilisenin güney-batısındaki yeni kilise 1911 yılında inşa edilmiştir.

Yenierenköy-Anıtsal heykeller ve kilise harebeleri

Yenierenköy’ün doğusundaki Ay, Thyrsos kilisesi’nin yaklaşık 3 km güneyindeki Vikla (Gözetleme amacıyla kullanılan yüksek yer) tepesinin kuzey yamacındaki Ayia Triada mevkiindeki eski eser alanında, kireç taşından yapılmış iki heykel vardır.

Heykellerden biri büyük, diğeri ise normal bir insan boyundadır.

Mısır etkisi taşıyan büyük boy erkek heykeli, yaklaşık 4.30 metre boyunda, kadın olan diğer heykel ise yaklaşık 2.40 metre boyundadır.

Bir kadını yansıttığı tahmin edilen heykelin sağ elinde, bir cisim bulunmaktadır. Bu cismin, bir tef, lir veya Tanrılara sunulacak bir adak hediyesi olabileceği varsayılmaktadır.

Kıbrıs’ta genellikle bu şekilde  heykeller Geç Arkaik Dönemden (MÖ. 600-475) başlayarak Roma döneminde (MÖ 30 – MS 330) de devam eden küçük boy heykellere benzediklerinden, bu dönemlere tarihlenmeleri olası görülmektedir.

Heykellerin çevresindeki Pyrgos mevkiinde Ayia Marina kilise harabesi vardır. Tek sahınlı olan kilisenin iç duvarlarında MS. 13’ncü yüzyıla tarihlenen fresk kalıntıları bulunmaktadır. Kilisenin kuzeyinde bir şapel ve biraz ilerisinde bir sarnıç görülür.

kastros.1
Kıbrıs Karpaz İskele Kastros

KASTROS

Zafer Burnu ya da Apostolos Andreas Burnu olarak bilinen Karpaz yarımadasının en doğu ucunda: 1970-1974 yılları arasında: Fransız Ulusal Bilim Araştırmaları Merkezinden Alain Le Brun başkanlığındaki bir ekip tarafından yapılan kazılar sonucu adanın bu en eski yerleşim yeri ortaya çıkarılmıştır.

Kastros’un kelime anlamı: “yer altına kazılmış sığınma veya korunma yeri, siper, mevzi, kale” demektir.

Neolitik (MÖ 6000-5800) döneme ait olan yerleşimde: yaklaşık olarak 2.5 metre çapında, yuvarlak planlı evler açığa çıkarılmıştır.

Dönemin en tipik özelliği olan dairesel planlı ev inşa etme anlayışı ve kıyıya yakın alanlarda yer alan korunaklı doğal tepeler üzerine yerleşim kurma geleneği, adanın diğer Neolitik köylerinde olduğu gibi burada da görülmektedir.

Ele geçen çok sayıda balık kemiği, deniz kabuğu ve balıkçılık gereçleri: yerleşimcilerin temelde balıkçılıkla uğraştıklarını gösterir.

Obsidyen’den yapılmış gereçlerin varlığı ise, yerleşimcilerin Anadolu’dan geldiğini ya da Anadolu ile irtibatlı olduğunu işaret etmektedir.

Kastros Tepesi Antik Mezarı-Kaleburnu

Kaleburnu köyünün doğusundaki Kastros Tepesinin güney doğusundaki antik bir su kuyusu ile St. Anna Harabe kilisesinin yanındadır.

Bu mezar, kayaya düzgün olarak oyulduğundan, zenginlere ait bir aile mezarı olduğu tahmin edilmektedir.

Cephe planı, Avtepe civarındaki Elisis mevkiinde bulunan ve kral mezarı olarak anılan Kastros antik mezarının bir benzeridir. Mezarın tipi klasik-Helenistik (MÖ. 5-4 yüzyıllar) döneme tarihlenen mezarların bir benzeridir.

Merkezi koridorun uzunluğu 68 ayak 8 inç, yüksekliği ise 8-9 ayak civarındadır. Bir zamanlar, bu mezarda üç ayrı su kuyusu bulunmasına karşın, şimdilerde sadece merkezi koridorun sonundaki görülmektedir.

Merkezi koridorun her iki yanına, üçerden toplam altı adet derin niş açılmaktadır. Ölüler, bu nişlere konulmaktaydı. Koridor şeklindeki nişlerin uzunlukları, yaklaşık 25 ayak, genişlikleri ise yaklaşık 10 ayaktır.

Rivayete göre: yıllar önce Kastros’un karşısındaki Vasili Tepesinde (şimdiki Kral Tepesi) demir top güllesine rastlanıldığından, bu iki yer arasında karşılıklı bir savaşın geçtiğine inanılmaktadır.

Yine rivayete göre: bir zamanlar Kastros’daki büyük mezarda oturan kral, definesinin tamamını karşıdaki Kral tepesine gömmüştür.

Ancak Kral Tepesinin düşmanların eline geçmesinden sonra, Kastros’daki mezarın ikinci kapısına kraliçe ile birlikte oturan kral, Kral Tepesini seyredermiş.

Kral Tepesi-Kaleburnu

Arkeoloji dünyasında, son yıllarda yapılan en önemli keşiflerden biridir.

Karpaz yarımadasının güney kıyısındaki Kaleburnu (Galinopomi) köyü yakınlarındadır.

Bölgede gezinti yapan ziyaretçilerin ihbarı üzerine, 2005 yılında kazılar başlatılmıştır. Kazılar sonucunda, Kral tepesinde Geç Tunç Çağı’na tarihlenen bir antik yerleşim yeri kalıntıları bulunmuştur.

Yerleşim tepenin en üst bölümündeki platoya ve aşağıdan yukarıya doğru uzanan birçok teras üzerinde yayılmaktadır.

2004 yılındaki kazılarda: bir küp içinde 26 adet yüksek kaliteli bronz eserden oluşan hazine ele geçirilir.

Bu eserler: geç Bronz çağına ait olup, yaklaşık olarak MÖ 13’ncü yüzyıla tarihlenmektedir. Söz konusu kalıntılar, denizden 200 metre yükseklikteki kayalık bir tepe üstünde bulunmuştur.

Ancak buradaki kalıntıların tüm tepe ve yamaçlara yayıldığı, yerleşimden 2 kilometre uzaklıktaki deniz kıyısında bir ya da daha fazla liman bulunduğu düşünülmektedir.

Söz konusu hazinenin tesadüfen gün ışığına çıkması ile Kral tepedeki arkeolojik çalışmalar Alman bir ekip tarafından başlatılmıştır.

Kazı çalışmaları sırasında: üst platoda Geç Tunç Çağı’na, MÖ 13-12’nci yüzyıllara tarihlenen bir saray-tapınak yapısı gün ışığına çıkarılmıştır.

Yürütülen kazı çalışması sırasında bulunan çok sayıda Kıbrıs’a özgü yazı örnekleri, en önemli buluntular arasında sayılmaktadır.

Devam eden çalışmalarda: ortaya çıkan eserler, Kral Tepesinin geç Bronz çağında hem Doğu Akdeniz Bölgesi için önemli bir ticaret merkezi hem de Kıbrıs’ın önemli bir yerleşim merkezi olduğunu göstermektedir.

Elisis Kastros Antik Mezarı-Avtepe

Avtepe sınırları içinde bulunan Elisis bölgesindeki Kastros Tepesinin kuzeyindeki uçurumun cephesine kazılmış büyük bir oda mezardır.

Yapımı tam olarak tamamlanmadığından, gömü amacıyla kullanılmadığı izlenimi edinilmektedir. Kuzey cephesi Kaleburnu’ndaki Kastros Tepesi mezarına benzerlik gösterir. Bu yüzden, bu mezarın da Klasik-Helenistik dönemlerine tarihlenmesi mümkündür.

87 ayak olan merkezi sahına, kuzeydeki kemerli bir kapıdan girilir.

Giriş kapısı, yer seviyesinin yaklaşık olarak 15-20 metre yukarısındadır. Merkezi sahının ucunda dikdörtgen biçiminde ana kayaya oyulmuş çok derin bir kuyu vardır. Bir rivayete göre: suç işleyenler bu kuyuya atılırmış.

Yine bir başka rivayete göre: bir zamanlar soyguncular bu mağaraya saklanırlar ve Karpaz bölgesinde seyreden kervanları soyduktan sonra, el koydukları eşyaları bu mağarada saklarlarmış.

Nitovikla

Kuruova köyünün 4 km kadar güneyinde, deniz kıyısındadır. Nitovikla: 1928 yılında İsveçli arkeologlar tarafından kazılmış, Orta Tunç çağına tarihlenen antik bir kaledir. Denizden yaklaşık 25 metre yükseklikte bir kayalık üzerine inşa edilmiş olan kalenin duvarları, harçsız moloz taşla örülmüştür.

Kalenin duvarları 2 metreden 5 metreye kadar ulaşan kalınlıkta olup kulelerle köşelerde desteklenmiştir. Kulelerin sadece dış köşelerinde düzgün köşeli bloklar kullanılmıştır. Kalenin MÖ 1400’ler civarında Hiksos istilasından etkilenerek tahrip olduğu varsayılır. Yerleşimin Orta Tunç Çağından olan mezarlığı da araştırılmıştır.

Tarihi Yağ Değirmeni-Büyükkonuk

Antik dönemlerden itibaren zeytinin bol olarak üretildiği Büyükkonak köyündeki ilkel yağ değirmeninin geçmişi, 1870 yılına dayanmaktadır.

Zeytinyağı imalathanesi önce Mehmet Mulla Halil’in evinin sürdürmesinde kurulur, ancak 1917 yılında Mulla Halil’in ölümü üzerine, zeytinyağı değirmeni ile pres şimdiki eve taşınır.

İlk zamanlar zeytinlerin ezilmesini sağlayan yağ değirmeninin tekne ile silindirik kısımları taştan, ezilen zeytinlerin sıkılması amacıyla kullanılan burgu şeklindeki pres ise çam ağacından yapılmıştı.

Hayvan veya insan gücüyle çalışan yağ değirmeninde Eylül ayında olgunlaşan zeytinler ezilir, sonra da harar denilen keçi kılından yapılmış torbalara konarak, insan gücüyle çalışan preste sıkılarak yağ elde edilirdi.

1930 yılında ahşap presin yerini, yine insan gücüyle çalışan şimdiki madeni pres aldı. Köyde kooperatif tarafından yağ fabrikası kurulduktan sonra bu atölye 1986 yılında tamamen kapatıldı.

Zamanla yok olma sürecine giren yağ değirmen evinin geleneksel Kıbrıs kerpiç mimarisi, restore edildikten sonra 18 Mayıs 2008 tarihinde “HASDER Değirmen Kültür Evi” adıyla hizmete açıldı.

Zeytinyağı imalathanesinin bir odasında zeytin yağı üretiminin tarihçesi ile üretim aşamaları sergilenirken, binada geleneksel el işleri eğitimi de verilmektedir.

karpaz.Panayia-Kanakaria.1
Kıbrıs Karpaz İskele Panagia Kanakaria Kilisesi-Boltaşlı

Panagia Kanakaria Kilisesi-Boltaşlı

Boltaşlı köyünün girişinde yer alan, Meryem Ana’ya adanmış ve kesme taştan inşa edilmiş bir manastır kilisesidir.

Orijinal kilise MS. 5’nci yüzyılın sonu veya MS.6’ncı yüzyılın başında inşa edilmiştir. Bir zamanlar kilisenin apsesi içinde bulunan Meryem Ana ile İsa’yı yansıtan ünlü mozaik ile diğer mozaikler bu döneme ait olup, mozaiklerin bulunduğu eski kilise, MS. 647 yılında başlayan Arap akınları sırasında yıkılmıştır.

Üstü ahşap örtülü ve üç sahınlı Bazilika şeklinde yeniden inşa edilen yapının da MS. 1160 yılındaki yer sarsıntısında yıkılması üzerine, üç kubbeli olarak yeniden inşa edilmesine başlanmış, ancak başlatılan inşaat MS. 14’ncü yüzyılda tamamlanabilmiştir. Bu çalışmalarda kilisenin duvarlarına freskler de yapılmıştır.

Nitekim kilisenin güneyindeki sütunlu kapı girişinin üst başında bulunan yarım daire şeklindeki nişin içinde görünen Meryem Ana, kucağında oturan İsa ve onların çevresindeki beş melek ve havarileri gösteren mozaikler, iç duvarları süsleyen eski Bizans sanatına ait önemli örneklerdendir.

Ay. Trias Bazilikası-Sipahi

Sipahi köyünde bulunan bazilika, MS. 5’nci yüzyıl sonu ile 6’ncı yüzyıla tarihlenir.

Bazilika, MS. 7’nci yüzyıldaki Arap akınları sırasında tahrip olunca, güney tarafında bulunan küçük kilise ile bazı ek binalarla yeniden düzenlenmiştir. Son olarak 9-10’ncu yüzyıllarda tahrip olunca, tamamen terk edilmiştir.

Bazilika 3 sahınlıdır, batısında narteks ve atrium, güneydoğusunda ise vaftiz odası vardır. Ama en önemli özelliği zengin taban mozaikleridir. Zemini: geometrik, bitkisel ve haç motifleri içeren mozaiklerle süslüdür.

Burada, taban üzerindeki eski Yunanca yazıda, papaz yardımcılarından Heracleos tarafından yapıldığı belirtilmektedir. Bir diğer önemli mozaik “sandal” mozaiğidir.

kantara kalesi.00
Kıbrıs Karpaz İskele Kantara Kalesi
kantara kalesi.0
Kıbrıs Karpaz İskele Kantara Kalesi

Kantara Kalesi

Beşparmak dağları üzerindeki üç kaleden en doğuda olanıdır.

Deniz seviyesinden yaklaşık 700 metre yükseklikte yalçın bir kayalık üzerine kurulmuştur.

Kuzey kıyıyı, Mesarya Ovasını ve Karpaz Yarımadasını kontrol edebilecek konumu ile stratejik bir kaledir. Arap akınları sonrasında, Bizanslılar tarafından St Hilarion ve Buffavento kaleleriyle birlikte inşa edildiği tahmin edilmektedir.

Yazılı kaynaklarda ilk olarak Aslan Yürekli Richard’ın Kıbrıs’ı ele geçirdiği 1191 yılında yapıldığından bahsedilmektedir. Kalenin ismi: en çok Luzinyan ve Venedik dönemlerinde duyulmuştur. Çünkü bu dönemlerde, buralarda birçok savaşlar yapılmıştır.

Cenevizlilerin 1373 yılında Lefkoşa ve Magusa şehirlerini işgal etmelerine rağmen, kale Kral I. Peter taraftarlarının elinde kalmıştır. Kıbrıs kralı I. Peter’in kardeşi Prens John’un: Cenevizlilerin elinde esir iken, kaçarak bu kaleye sığındığı biliniyor.

Kale 1391 yılında Kral James tarafından surlarla çevrilir. Venediklilerin adayı ele geçirmesinden sonra, denizden uzak diğer kaleler gibi, bu kale de askerden arındırılarak, eski önemini yitirir. Kalede savunma yerleri, asker odaları, su sarnıçları, tonozlu odalar ve işaret kuleleri gibi bölümler gezilebilir.

Aphendrika-Dipkarpaz

Karpaz yarımadasının kuzey kıyısında, Karpaz köyünün kuzeydoğusundadır.

Kuruluşu MÖ.2’nci yüzyılın başlarına giden bir şehir olan Aphendrika, Antik Kıbrıs’ın önemli şehirlerinden birisidir.

Kente ait: kale, kaya mezarları, tapınak ve bugün dolu olan bir liman bulunmuştur. 8’nci yüzyıl sonlarında, Kıbrıs üzerinde Arap akınlarının artması üzerine, önceki dönemlere nazaran daha küçük kiliseler yapılmaya başlanmıştır.

Bu dönemde inşa edilen kiliseler arasındaki üç tanesi: Aphendrika yakınlarında bulunmaktadır. Bunlar: Haghios Georgios, Panaghia Chrysiotissa ve Panaghia Asomatos kiliseleridir.

Bunlardan ilki olan Haghios Georgios kilisesi: 10’ncu yüzyılda yapılmıştır. Tek kubbeli bir kilisedir. Apsisi iki parçalıdır.

İkinci kilisenin ismi: Panaghia Chrysiotissa’dır. 6’ncı yüzyılda yapılmıştır. Araplar tarafından tahrip edilmesine rağmen, 10’ncu yüzyılda yenilenmiştir.

Ahşap tavanı yerine, beşik tonozlu bir tavan yapılmıştır. Ortaçağ döneminde yeniden yıkılan kilise son olarak 16’ncı yüzyılda yeniden inşa edilmiştir.

Bu üç kilisenin arasında, en iyi durumda olan, üçüncüsü ise Panaghia Asomatos kilisesidir. 6’ncı yüzyılda yapılan bu kilise, Arap akınları sonucu yıkıldığından, 10’ncu yüzyılda yenilenmiştir.

apostolos andreas.00
Kıbrıs Karpaz İskele Dipkarpaz Apostolos Andreas Manastırı
apostolos andreas.02
Kıbrıs Karpaz İskele Dipkarpaz Apostolos Andreas Manastırı

Apostolos Andreas Manastırı-Dipkarpaz

Kıbrıs adasının en doğu ucunda: Apostolos Andreas ya da Zafer Burnu olarak bilinen yerde kurulu manastır: yüzlerce yıl Ortodoksların haç yolu üzerindeki önemli bir durak noktası olarak hizmet vermiştir. Manastır: Rumlar olduğu kadar Türkler tarafından da kutsal kabul edilmektedir.

Manastır: mucizelerin yaratıcısı, rüzgarların hakimi ve yolcuların koruyucusu vasfını taşıyan “Apostolos Andreas (St Andrew)” a adanmıştır.

Hıristiyanlığın kutsal kitabı İncil’e göre: St Andrew, Hz İsa tarafından papazlığa çağırılan ilk kişidir ve bu yüzden,  dini unvanı “İlk çağırılan” anlamında “O Protoklitos” tur.

Hıristiyan inanışına göre: St Andrew (Aziz Andreas) deniz yolu ile Kudüs’e giderken, gemide su sıkıntısı yaşanır.

Kendisi: susuzluktan ve hastalıktan kırılan gemi mürettebatına kılavuzluk yaparak, bu burnun kayalık bir bölgesine demir attırmış ve kıyıya çıkmıştır. Tatlı su bulmanın imkansız olduğu bu kayalıklarda Aziz Andreas, elindeki değneği bir noktaya değdirmiş ve yerden tatlı su fışkırmaya başlamıştır.

Bu suyu için gemi mürettebatının tüm hastalıkları iyileşir. Hatta, bir gözü kör olan kaptan, bu su ile yüzünü yıkadığında, gözünün görmeye başladığı söyleniyor.

O gün bu gündür buradaki çeşmeden akan suyun, çeşitli hastalıklara iyi geldiği söylenir.

Her yıl dini bayramlarda, Kıbrıs Rum kesiminden otobüslerle buraya gelen yüzlerce Rum, bu manastırda ibadet eder ve bu çeşmeden su içerler. Çünkü burası dünya Ortodoks cemaatinin en önemli ibadet yerlerinden birisi olarak kabul edilmektedir.

Kutsal ve şifalı olduğuna inanılan bu suyu, şişelere ve bidonlara doldurarak evlerine götürürler. Ayrıca, ilginç şekillerde mumlar yakarak, buradaki kiliseye adaklar adar ve dilekler tutarlar. İlginç şekilli mumlar konusu: Aziz Andreas’ın kerametine inananlar: gerçekleşmesini istedikleri dileklerinin şekli verilmiş mumları yapıp, burada yakıyorlar veya adak yerine bırakıyorlar.

Örneğin: çocuğu olmayan bir aile, bebek şeklinde mumlar yapıp buraya bırakır. Adak adandıktan sonra, dilek sahipleri, dualarına daha inançla devam edip, sabırsızlıkla gerçekleşmesini bekliyorlar.

Gerçekte bu çeşmede akan suyun: mantar, siil ve çeşitli alerjik deri hastalıklarına iyi geldiği, bu hastalıkların bu su ile yıkanınca iyileştiğine inanılıyor.

Evet, manastırın ilk halinden günümüze ulaşan en önemli bölüm: MS 15’nci yüzyıla tarihlenen şapel yani küçük kilisedir.

Bu kilise: görkemli mimarisi yanında, göz alıcı avizeleri ve ikonlarıyla mekanın önemini arttırmaktadır.

Kıbrıs Beşparmak dağları

Kıbrıs Beşparmak dağları

 

Beşparmak dağları, Kıbrıs’ta kuzey sahili boyunca denize paralel 160 km boyunca uzanmakta ve ismini de Girne’nin doğusunda bulunan Beşparmak Tepesinden almaktadır.

Kıbrıs Beşparmak dağları

Beşparmak dağları, Kıbrıs’ta kuzey sahili boyunca denize paralel 160 km boyunca uzanmakta ve ismini de Girne’nin doğusunda bulunan Beşparmak Tepesinden almaktadır.

Efsanelere konu olan Beşparmak Tepesi ile ilgili en yaygın efsane: bir kıza aşık olan iki delikanlının kız için gerçekleştirdikleri ölümcül düellodur. Düello sonunda hayatta kalabilen, kızı alacaktır.

Düello sonunda, delikanlılardan erdemli olan, çıkarcı olanı öldürüp bataklığa atmasına rağmen, yaraları nedeniyle kendisi de bataklığa gömülür ve sevdiği kıza uzanan eli bilek hizasından dışarıda kalır. İşte bu el, zamanla büyüyüp taşlaşır ve Beşparmak Tepesi oluşur.

 

Kıbrıs Beşparmak dağları
Kıbrıs Beşparmak dağları

DAĞDAKİ BAYRAK

Dağdaki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bayrağı, Başparmak dağlarının güney yamacında yer alıp, 450 x 225 metre ebatlarında, dünyadaki en büyük boyanmış ve ışıklandırılmış bayraktır.

Gece ve gündüz, kilometrelerce uzaklıktan rahatlıkla görülebilen bayrak 400 adet lamba kullanılarak ışıklandırılmıştır. Bayrağın boyanma işlemleri ise Ekim 2013 tarihinde tamamlanmıştır.

Gündüz, KKTC Bayrağı görünümündeki bayrak, 4 farklı aşamada ve formda ışıklandırılmış olup, geceleri sırasıyla yıldız, ay-yıldız, ay yıldızlı Türk Bayrağı ve son olarak da KKTC Bayrağına dönüşmektedir. Aslında bu bayrak, büyüklüğü nedeniyle dünyanın en büyük bayrağıdır ancak KKTC tanınmama nedeniyle bunu tescil ettirememektedir.

Kıbrıs Beşparmak dağları

 

EFSANE TANK

Beşparmak dağlarında, Selvili Tepe mevkiinde bulunan tank, 1974 Barış harekatı sırasında, Lapta Muharebesinde, oldukça sarp ve dik bir yerde, mayın patlaması sonucunda tahrip olmuştur. Ardından gelen tank tarafından yolun açılması için, şimdi bulunduğu yere itilmek zorunda kalmıştır.

Bugün, hala olduğu yerde açık hava müzesi olarak hizmet veren tank hakkında sayısız efsaneler günümüze kadar gelmiştir. Yakın zaman önce, tank mürettebatından bir er bölgeye gitmiş ve Beş Parmak Dağlarına çıkardığı tankın bulunduğu yeri 42 yıl sonra ziyaret etmiştir.

Tankı oraya nasıl çıkardıkları konusunda, mantıklı bir açıklama yok, tamamen milli duygularla çıkarıldığına inanılıyor, normal şartlarda tankın oraya çıkması mümkün değildir.

2 Ağustos 1974 tarihinde yapılan Lapta çatışmalarında, düşmanı yan ve gerisinden vurmak için görevlendirilen Özel Kuvvetlerde görevli bu tank, sarp araziyi aşarak görevini yerine getirmiş, ancak düşman ateşi ile ağır hasara uğrayarak yanmış ve burada kalmıştır.

beşparmak dağları.st hilarion kalesi.1
Kıbrıs Beşparmak dağları
beşparmak dağları.st hilarion kalesi.2
Kıbrıs Beşparmak dağları

ST HİLARİON KALESİ

Beşparmak dağları üzerinde kurulan üç kaleden biri olup, en batıdadır. Girne şehir merkezine 10 km uzaklıktaki kaleye, çıkmak için 480 basamak merdiven tırmanmak gerekiyor. Kale: Lefkoşa şehrine 24 km ve Gazimağusa şehrine 85 km uzaklıktadır. Kale Haziran 1995 tarihindeki büyük Girne yangınında etkilenmiş ve yeniden düzenlendikten sonra 15 Temmuz 2005 tarihinde ziyarete açılmıştır.

Deniz seviyesinden 732 metre yükseklikte bulunan kaleye, 10’ncu yüzyılda bir manastır ve kilise eklenmiştir.

Kalenin isimleriyle ilgili çeşitli rivayetler vardır. Bunlardan bir tanesi: MS 6’ncı yüzyılda Suriye’de yaşayan Aziz Hilarion’dan almaktadır. Rivayetlere göre: Aziz, Filistin’deki Gazze’nin 10 km uzağındaki deniz ve bataklık arasında kalan bir kumsalda 48 yıl yaşamıştır.

Ancak, bu hayattan bıktığında, rahat ve huzurlu bir yer bulmak için yola çıkar, Kıbrıs’a gelerek ömrünün son beş yılını burada bir mağarada geçirir. Kendisini ziyaret edenler artında, kalede bir manastır inşa edilir ve manastıra ismi verilir, zamanla kale de bu isimle anılmaya başlanır.

Kalenin ismiyle ilgili diğer rivayetlere gelince: 1191 yılında, kale, dağın zirvesinde yan yana duran iki tepe nedeniyle “ikizler” anlamına gelen “Didymus” ismiyle biliniyordu. Bu isim MS 13’ncü yüzyılda Lüzinyanlar tarafından değiştirilmiş ve kalenin ismi “Aşk Tanrıçasının Kalesi” anlamında “Dieu d’Amour” olmuştur.

Çünkü: zirvede bulunan iki tepeden birinin Aşk Tanrıçası Venüs ve diğerinin ise yaramaz oğlu Cupid’e benzetilmiştir. Daha sonra: kalenin ismi yine değiştirilmiş ve Kıbrıs genelindeki kraliçe efsanesine uygun olarak “Kraliçe Kalesi” (Castle of Regaena) olmuştur. Hatta: “Kraliçenin 101 evleri” olarak da isimlendirilmiştir. Kraliçe anlamına gelen Regaena: bir Bizans aristokratı, bir Lüzinyan kraliçesi ve bir asilzadenin karısı olarak betimlenmiştir. Çok zengin ve çok güzel olan bu kraliçe, bazı rivayetlere göre iyi kalpli ve nazik, bazı rivayetlere göre ise kıskanç ve kötü biri olarak anılmaktadır.

Evet, kalenin ismi hakkındaki söylentileri inceledik. Şimdi de kalenin yapılışı hakkındaki rivayetlerden söz etmek istiyorum. Çünkü kalenin nasıl ve ne zaman yapıldığı hakkında net bilgiler yoktur. Rivayete göre: Kıbrıs’ın en güzel ve en zengin kadını Kraliçe Regaena: kalenin yapımında, askerlerin denetiminde çalışan işçileri, bir yüksek kayanın üstüne oturarak izliyormuş.

İşçiler, sahilden sağladıkları su, kum ve taşları, el ele vererek kaleye taşıyorlarmış. Kalenin yapımı tamamlanınca, Kraliçe kalenin gizli yerlerinin ifşa edilmesini önlemek için, inşaatta çalışan işçilerin öldürülmesine karar verir. Askerler: işçileri teker teker bir odaya alır ve işçileri, odanın penceresinden aşağıya atmışlar. Ancak, işçilerden sonra askerler de aynı şekilde öldürülmüştür. Kalenin yukarı bölümündeki pencerenin “Kraliçenin penceresi” olarak bilinmesinin sebebi budur.

Gerek kalenin yapılışı ve gerekse isim kaynağından hakkındaki rivayetlerden sonra, kale hakkında yazılı kaynaklardaki mevcut bilgileri verelim. Kale, kesin yapım tarihi bilinmese de Beşparmak dağları üzerinde bulunan diğer iki kale gibi (Kantara ve Bufavento) MS 11’nci yüzyılda Bizanslılar tarafından bir gözetleme kalesi olarak yapıldığı tahmin edilmektedir.

MS 1191-1488 yıllarında yani Lüzinyan döneminde ise geliştirildiği ve son şeklini aldığı bilinmektedir. Lüzinyanlar: Lefkoşa ve Girne arasındaki ulaşımı sağlayan Girne Dar Boğazının kontrolü için kaleyi kullanmışlardır. Venedik döneminde ise, asker azlığı ve deniz kıyısındaki kalelerin önem kazanması nedeniyle, 1489 yılında boşaltılarak terk edildiği görülür.

MS 1191 yılında, İngiliz Kralı Aslan Yürekli Richard: Kıbrıs’ı ele geçirdiğinde, ilk olarak yazılı kayıtlarda kaleden söz edilmektedir.

St. Hilarion kalesinin ünlü film yapımcısı Walt Disney’i de etkilediğine inanılmaktadır. 1920 yılında burayı ziyaret eden Walt Disney, birkaç çizgi filimde bu kalenin jeneriğini çizgi filmlerine yansıtmıştır. Walt Disney’in “Pamuk Prenses ve 7 cüceler” isimli çizgi filminde de mekan olarak St. Hilarion’u canlandırdığına inanılmaktadır.

Yine bir başka efsaneye göre: kaleye dışarıdan bakıldığında sadece birkaç tane kapısı olduğu görülmesine rağmen, gerçekte 100 kapısının bulunduğu ve 101’nci kapıyı bulanın, kapıdan girdiğinde kaybolduğu söylenir. Bir başka rivayete göre: kalede 101 oda bulunmakta, gizli olan 101’nci odada ise kraliçenin definesi bulunuyormuş. Her Paskalya günü bu 101’nci kapı bir süre aralanır, sürenin sonunda ise kapanırmış. Bir keresinde, kapının açılması üzerine, orada bulunan bir çoban kapıdan girerek gizli odaya ulaşır, ancak çok fazla almak üzere içeride uzun süre kaldığından, kapı büyük bir gürültüyle kapanır ve çoban, içeride mahsur kalır. Bu rivayetin devamında ise, çoban gizli odadan çıktıktan sonra, güneşi görünce erir ve gözden kaybolur.

Kalenin bölümleri: Tanıtım odası, Barbikan, Kiler, Atölye, Mutfak, Kraliyet Sarayı, Sarnıç, Prens John Kulesi ve Bizans kilisesidir.

Kalenin en tepesine tırmanırsanız üzerinde “Tebrikler, St Hilarion zirvesindesiniz 732 m” yazılı bir maket askerle karşılaşırsınız. Buradan Girne ve Akdeniz manzarası mükemmeldir.

 

ALEV KAYASI BÖLGESİ-HERBARİUM

Burada Kıbrıs endemikleri, Orkide türleri ve nadir bulunan yaban bitkileri görülebilir.

 

BUFAVENTO KALESİ

Beşparmak dağları üzerinde, Arap saldırılarından korunmak ve gözetlemek amacıyla yapılmıştır. Deniz seviyesinden 950 metre yükseklikteki kale, Kıbrıs’ın en sarp ve rüzgarı bol tepesinde kurulu olduğu için Bufavento yani Rüzgara kafa tutan ismini almıştır. Ancak kalenin yapım tarihi bilinmemektedir. Tarihi kayıtlarda, kaleden Aslan Yürekli Richard zamanında söz edilmektedir. Kale: 1389-1398 yılları arasında hapishane olarak kullanılmış ve Aslan Şatosu olarak isimlendirilmiştir.

1489 yılında kale, Venedikliler tarafından ele geçirilmiş, ancak deniz kıyısında bulunan kaleler önem kazandığından, eski önemini yitirmiştir. Burası Kıbrıs içinde ulaşılması en zor olan kaledir, sadece bilginiz olması açısından anlattım, yoksa ulaşım mümkün olmuyor.

Son notlarımı, kale hakkındaki efsanelerle bitirmek istiyorum. Efsaneye göre: Kıbrıs kralı Komnemus’un kızı, Aslan Yürekli Richard’a aşık olur. Ancak, bir süre sonra prenses ve köpeği cüzzam hastalığına yakalanır ve bu kaleye kapatılırlar. Her sabah, prensesin köpeği kalenin yakınında bulunan bir su kaynağına giderek yıkanır ve bir süre sonra köpek üzerindeki yaraların iyileştiği görülür. Bunun üzerine, prenses te aynı kaynakta yıkanmaya başlar ve iyileşmesi üzerine, su kaynağının bulunduğu yere Ayios Ionnis Manastırı yapılır.