Bulgaristan Sofya

Bulgaristan Sofya

Özellikle, son 10 yılda, komşumuz Bulgaristan ve başkent Sofya: büyük bir değişim geçirmiştir. Ancak, bu değişim yeterince tanıtılamadığından, henüz bekledikleri turist akınını sağlayamadılar. Ama, unutmamak gerekir ki, şehir merkezinde, 300 civarında, bar-restoran-disko gibi eğlence merkezleri bulunmaktadır.

Yakın zaman önce, Avrupa Birliğine katılmış olmasına rağmen, halen, tam olarak fiyatların yüksek olmadığı ve özellikle Avrupa Birliğinin diğer şehirleri düzeyinin çok altında bulunduğunu unutmamak gerekir ve bu yüzden, gelecek yakın dönemde, Sofya şehrini ziyaret etmenizi öneririm, çünkü gün gelecek, buraya talep arttıkça, fiyatlar yükselmeye başlayacaktır.

Giriş için son bir not: özellikle merkezdeki Vitosa, tarihi dokusu ile muhteşem bir yerdir. Bunun yanında: sabah geç açılan ve akşam erken kapanan dükkanlar, sokaklarda gezinen ve pek güven vermeyen tipler, yoğun hırsızlık olayları, çeşitli yerlerdeki servis kalitesizliği, işte Sofya budur.

Bulgaristan Sofya

ULAŞIM

Sofya şehri, Plovdin şehrinin 134 km. kuzeyindedir. Ayrıca, Burgaz şehrine 340 km. ve Varna şehrine 380 km. uzaklıktadır.
Sofya havaalanı (SOF); şehir merkezinin 10 km. doğusundadır. Havaalanında 2 terminal bulunmaktadır. Ancak, bu terminaller arasında yürümek mümkün değildir ve her 30 dakikada bir, beyaz renkli servis otobüsleri bulunmaktadır.

Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım da ilk tercih edebileceğiniz ulaşım cinsi otobüstür. Sofya havaalanına hizmet veren, 2 otobüs çalışmaktadır. Bu otobüsler ile, şehir merkezine yapacağınız yolculuk, yaklaşık 30 dakika sürer.

Havaalanında, ayrıca bir çok Duty-free satış mağazası bulunmaktadır. Bunlarda, özellikle, Bulgar şarapları ve alkollü içkileri, hediyelik eşyalar bulup satın alabilirsiniz.

Havaalanında uçaktan indikten sonra, dışarıya yöneldiğinizde, çevrenizde çok sayıda taksici göreceksiniz. Bunlara kesinlikle uymayın, yoksa 5 Euro’luk bir seyahat, size 30 Euro’ya mal olabilir.

Havaalanı terminal binasından çıktıktan sonra, sağa dönün ve hemen orada, taksi durağı var, buradan düzgün bir taksiye binmeyi tercih edin. Yani, Havaalanından şehir merkezine ulaşımın taksi bedeli, 5-6 Euro’yu geçmemesi gerekir.

Bulgaristan Sofya

TARİHİ

Bölgede yerleşik ilk toplumun: Kelt kabilesine ait, Serdica denilen bir toplum olduğu bilinmektedir. Böylelikle, yörenin bilinen ilk ismi “Serdica” dır.

(Burada ilginç bir husustan söz etmek istiyorum, bazı şirketlerin tur programlarında: bu şehirden söz ederken Serdica değil “Sendika” olarak söz edilmekte ve tur gezginleri, rehberlerden kendilerini Sendika şehrine neden götürmediklerini sordukları duyulmuştur. Halbuki, Sendika diye bir şehir yok, Sofya şehrinin eski ismi, Sendika değil, Serdica’dır.)

Evet, tarihi sürece devam edelim. MÖ.4’ncü yüzyılda ise, bölge, Makedonyalı Philip ve oğlu Büyük İskender tarafından ele geçirilir. MÖ.29 yılında ise, bu kez, Romalılar görülür.

MS.100 yılında, bölgede, Romalılar tarafından: koruyucu duvarlar, genişletilmiş kuleler, hamam, bazilika, amfi tiyatro, büyük bir Forum, büyük bir Tiyatro binasının yapıldığı görülür. Ancak, İstanbul’un hemen dibinde, Roma döneminde, buranın pek fazla büyümesi mümkün olmaz, ayrıca bir kara şehri olması da büyüme ve gelişmeyi engeller.

447 yılına gelindiğinde, şehirde, Hunların işgali görülür.

809 yılında, şehir, I. Bulgar İmparatorluğunun başkenti olur. 1018 yılında ise, bu kez Bizans egemenliği görülür.

12 ile 14’ncü yüzyıllar arasında, şehir: ticaret ve sanatın geliştiği bir yer haline gelir. 19’ncu yüzyılın sonuna kadar “Sredets” olarak şehir anılır ve bilinir.

1382 yılında, bu kez, Osmanlılar yöredeki egemenliği ele geçirirler. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşları sonucunda, bölgede, Bulgaristan Prensliği kurulur. Yani, Bulgarlar, bağımsızlıklarını kazanmada, Rusların büyük etkisi olduğunu düşünürler. Hatta, Rus çarı Alexandre Levski’nin onuruna, şehirde büyük bir katedral yaparlar.

1879 yılında, Osmanlılara karşı yapılan çatışmalar sonucunda egemenliğini kazanan Bulgar devletinin başkenti olarak seçilmiştir.

Bulgaristan Prensliği, 1908 yılında, Bulgaristan Krallığı olur. Şehrin Sredets olan ismi, Sofia olarak değiştirilir.

Dünya Savaşı sırasında, şehir, müttefik uçakları tarafından bombalanır. 1944 yılında, işgalin bir sonucu olarak, şehir, Sovyet Kızıl Ordusu tarafından işgal edilir ve Alman Naziler ile ittifak eden Bulgaristan hükümeti devrilir.

1946 yılında, Bulgaristan Halk Cumhuriyeti kurulur. Ülkenin diğer yerlerinden göç nedeniyle, şehrin nüfusu hızla genişler. Bu arada, komşularımız, Osmanlı dönemini büyük bir hararetle anarlar ama öte yandan, yakın geçmişte, soydaşlarımıza yaptıkları kötü uygulamalar da tarih sayfalarına girer.

Bir zamanlar, ülkede yaşayan binlerce soydaşımız, büyük zorluklar ve baskı altında yaşamaya mecbur bırakılmış ve çoğunluğu, uzun yıllar yaşadıkları toprakları terk ederek, ülkemize sığınmışlardır ve bu durum da, Bulgaristan tarihinde, oldukça büyük bir kara leke olarak yer almıştır.

Bulgaristan Sofya

GENEL

Şehir: antik çağlardan bu yana: Karadeniz ve Ege denizi ile, Adriyatik denizi ve Orta Avrupa arasında bir geçiş noktası olmuştur. Özellikle, ülkemiz dışındaki gurbetçilerimiz için, ülkeye geliş ve gidişte önemli bir uğrak yeri olmuştur.

Şehir, coğrafi konum olarak: Balkanların kuzeyindedir. 1200 km. kare genişliğindeki Sofya vadisinin çevresi, Vitoşa dağları ile çevrilidir. Ortalama yükseklik: 550 metredir. Nüfus ise, 1.260 bin kişidir. Bu nüfus oranının, yaklaşık % 9.6’sını, Müslüman Türkler oluşturmaktadır.

Ancak, şehirde yaşayan insanların en büyük eksikliklerinin başında, İngilizce bilmemeleri geliyor, yani anlaşmak muhteşem zor, çünkü İngilizce bilen insan sayısı, çok az.

Ülkenin: başlıca üniversiteleri ve kültür kurumları, şehirde yoğunlaşmıştır. Bulgaristan Avrupa Birliği üyesi olmasına rağmen, yıllık on bin Euro dolaylarındaki kişi başı gelirleriyle, Avrupa Birliğinin yoksul üyeleri arasındadır. Çok fazla dış güç vardır.

AB pasaportuyla Romanya ve Bulgaristan’a özel bir statü tanınmıştır. Avrupa Birliğinin büyük üyelerinde iş buldukları takdirde, izinleri vardır, onun dışında sınırlı bir dolaşım hakkına sahiptirler, ayrıca turist olarak istedikleri yerlere gidebilirler.

Şehrin iklimi: genellikle karasal nemli iklim egemendir. Kışlar çok soğuk ve yazlar sıcak geçer. Yani, genellikle ülkenin diğer şehirlerine göre, daha soğuktur.

Çünkü, bulunduğu vadinin denizden yüksekliği fazladır. Genellikle, yaz aylarında, sık sık fırtınalar çıkar. En sıcak aylar: Haziran-Temmuz-Ağustos ve en soğuk aylar ise: Aralık ve Ocak aylarıdır. En yoğun yağış, Haziran ayında görülür.

Bulgaristan Sofya

PARA BİRİMİ

Bulgar para birimi “Leva” dır. Bunun diğer para birimlerine dönüşümü:
1 Euro = 1.95 Levadır.
1 Amerikan doları = 1.49 Levadır.
1 TL’nin kaç Leva olduğu hakkında bir yorum yapmak istemiyorum, malum Euro bu satırları yazdığım dönemde sürekli yükseliyor, Leva durumunu Euro ile karşılaştırmanızı öneririm.

Evet, dönüşüm oranları bunlar. Ama, son ve çok önemli bir öneri: şehirde alışveriş mekanlarında, ne dolar, ne Euro ve birçok yerde kredi kartı geçmiyor.

Kesinlikle Leva istiyorlar. Şehir gezisinde bir genel tuvalete girmek istediğimde görevli kadın 0.5 Leva istedi, yanımda Leva yok, sana 0.5 Euro vereyim dedim, kadın Euro’yu tanımıyordu,

Avrupa Birliği üyesi bir ülkedeki bu durumu çok garipsedim, ama sizler zor durumda kalmak istemiyorsanız, yanınızda mutlaka az da olsa Leva bulundurun.

Çünkü geçerliliği olan bir para birimi değil, harcamadığınız Levalar cebinizde hatıra olarak kalır, yani az az para bozdurun.

Bulgaristan Sofya

ŞEHİR İÇİ ULAŞIM

Şehir içindeki ulaşım: 1 metro hattı, 9 troleybüs (elektrikli otobüs) hattı, 16 tramvay hattı, 93 otobüs hattı ve 50 çok hızlı hareket eden minibüs hattı ile sağlanmaktadır.

Bu araçların 1 kişilik biniş bileti ücreti: 0.5 Euro’dur. Yani, 1 Levadır ve yolculuk ücretinin yerel para birimi olarak ödenmesi gerekir. Günlük kartlar 4 Leva ve 5 günlük kartlar ise 15 levadır. Bu kartlar ve biletler, gazete satış yerlerinden, toplu taşıma duraklarından satın alınabilir.

Ancak, unutmayın ki, şehirdeki toplu taşıma sistemi: saat: 01.00 ile, 05.00 arasında çalışmaz. Bu saatler arasında, taksiye binmek zorundasınız.

Özellikle, taksi sürücülerine dikkat etmenizi öneririm. Çünkü, genellikle fazla ücret tahsil etmeye çalışırlar. Çünkü, genellikle taksimetreleri leva üzerine programlıdır ve bunun Euro dönüşümünde, kesinlikle hile yapıyorlar.

Yani, bence taksi tercih ettiğinizde, gideceğiniz yeri söyleyin ve önceden pazarlık yapın. Aynı zamanda, resmi lisanslı bir taksi seçmeye kesinlikle dikkat edin. Bu tür taksilerin üstünde “Taksi” işareti bulunur ve sarı olur. Şehir içindeki taksi ile yapacağınız bir yolculuğun üst sınırı, 10 Leva olabilir.

Bulgaristan Sofya

NE YENİR-NE İÇİLİR

Bulgaristan ülkesinde özellikle et ve et ürünleri, et yemekleri çok ucuz, bu yüzden et yemekleri tercih edilebilir. Restoranlarda, garsonlara bahşiş vermek isterseniz, bu mümkün, yani bahşiş alıyorlar, böyle bir alışkanlıkları var.

Size gelen faturanın, yaklaşık % 15-20’lik bölümü kadar, garsona bahşiş verebilirsiniz. Yemek yiyecek yer derseniz, bu kesinlikle zor değildir. Özellikle: Vitoshka Bulvarı alanında, 20 civarında restoran bulunmaktadır.

Ayrıca, yine bu şehirde, dünyaca ünlü fast-foot restoranlar zincirinin üyeleri olan yerler de bulunmaktadır.

Pod Lipite

Bu restoran, geleneksel lezzetlerden tatmak isteyenler için idealdir. Yani, burada Bulgar yemeklerini deneyebilirsiniz.

Tambuktu

Burası, balık ürünlerinin öne çıktığı bir yerdir. Ayrıca, bu restoranın çevresinin birçok gece kulübü ile çevrili olması, güzel bir akşam yemeğinden sonra, bu kulüplere ulaşmanızı sağlar.

Zeytin

Şehrin tam merkezindedir. Özellikle: kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri için idealdir.

Spagett

TZUM alışveriş merkezinin hemen arkasındadır. Güzel yemekleri var.

Bulgaristan Sofya
Bulgaristan Sofya

NE SATIN ALINIR

Alışveriş için, yukarıda belirttiğim gibi, yanınızda mutlaka Leva bulundurun. Turlar şehir merkezinde genellikle Banya camisi önünde durur, mola verir ve görevli, size caminin hemen arkasında kırmızı çatılı ve aynalı bir bina var, bunun altında bir market var, buradan her türlü ucuz alışveriş (özellikle çikolata, viski gibi) yapabilirsiniz der.

Ancak: burada Euro, dolar ve kredi kartının geçmediğini söylemez, alışveriş yaparsınız kasaya varınca, aldıklarınızı bir kenara bırakır, hızlı ve sinirli bir şekilde marketi terk edersiniz.

Evet, size uyarı

sakın yanınızda Leva olmadan gitmeyin, Leva nerde bozdurulur, hemen buraya 20 metre uzakta, ana cadde üzerinde, trafik ışıklarının hemen yanında bir para bozdurma ofisi bulunuyor. Bence kasada alışverişinizin kaç leva yaptığını öğrenin ve para değişim ofisine gidip leva alın, sonra gelip alışverişi tamamlayın.

Sözünü ettiğim markette fiyatlar oldukça ucuz. (Örnek: çikolata paketleri 1.5 Euro, şaraplar 2.5 Euro civarındadır.

Mağaza ve dükkanlar: Pazartesi-Cumartesi günleri arasında, saat: 09.00 ile 18.30 arasında veya bir kısmı 19.00 a kadar açıktır. Bazı dükkanların, Pazar günleri de açıldığı görülür.

Peki ne satın alabilirsiniz?

Bu şehri ziyaret ettiğinizde, buraya has hediyelik bir şeyler düşünürseniz alabilecekleriniz arasında bulunanlar: Rus bebekleri, takılar, seramik, ahşap ürünler, işlemeli masa örtüleri ve danteller olabilir.

Bunların yanında: Bulgar şarapları, meyveli Brendi içecekleri, mastika satın alabilirsiniz.

Alışveriş mekanlarına geçmeden önce son bir not: Bulgaristan ülkesinde, % 20 oranında, KDV vergisi uygulanmaktadır. Bu uygulanan vergi oranı, yanınızda fatura bulundurmak ve beyan etmeniz durumunda, hava alanında, pasaport kontrolü yanında, Avrupa Birliğine üye olmayan ülke vatandaşlarına, yani bizlere iade edilmektedir. Biraz zorluk çıkarıyorlar ama kesinlikle hakkınızı aramanızı öneririm.

Sofia Mall

Alışveriş yanında, kafeteryalarda kahve içmek ve sinema izlemek mümkündür.

Pretty Things

Burada, orijinal ve el yapımı hediyelik eşyalar bulup satın alabilirsiniz.

Antika Pazarı

Alexander Nevsky bölgesinde, kapalı bir dar geçitte, günlük antika pazarı kurulmaktadır. Burada: tablolar, gramafonlar, hançerler, Rus askeri kaskları, komünist döneme ait hatıra eşyalar, eski keman, gümüş takılar, dini simge resimler ve süsler gibi birçok obje bulup satın alabilirsiniz.

Hatta, kilisenin arka tarafındaki bölümde: kadınlar tarafından geleneksel kumaş ve halı satılmaktadır. Fiyatlar genellikle, sizi yabancı gördüklerinde uçar ama kesinlikle pazarlık yapmanızı öneririm.

Bulgaristan Sofya

GECE HAYATI-EĞLENCE

Şehirde, gece hayatı ve eğlence düşünürseniz, büyük barlar ve kafelerin, Vitosha Bulvarının her iki yanında sıralandığını bilmeniz gerekir. Sheraton otelinin arkasındaki sokaklarda da çok şık ve lüks bar-kulüpler bulunmaktadır.

Yine de, burada unutmayın ki, çok sayıda: kumarhane yani casino, sex shop ve striptiz kulübü görebilirsiniz, yani normal bir gece kulübü bulamazsınız.

Jack Piano Bar

Rakovski caddesindedir. Birçok ünlü Bulgar yıldız, eğlenmek için burayı tercih ederler.

Tabu Clup

Burası, beş yıldız kategorisinde bir kulüptür. Yalnız gittiğinizde, burada size eşlik eden birini mutlaka bulacaksınız. Şehrin en prestijli bölgesinde, şehrin tam merkezindedir.

Fetiş Clup

Burası, özel bir yer yani bir anlamda “striptz kulübü” dür. Şehir merkezinde; Vilosha bulvarındadır.

Angels Bar

Burası da, Sheraton Sofia, Hotel Balkan içinde bulunan, erotik bir bardır. Her gece canlı müzik bulunur.

TURİZM

Şehir, Bulgaristan ülkesinin en çok ziyaret edilen yerlerinin başında gelmektedir. Şehirdeki sayısız eseri gezmek için yürümek yeterlidir, yani yürüyerek gezebilirsiniz.

Ancak, sokaklarda gezerken, size bir önerim var: sürücülere dikkat edin, Avrupa’nın birçok diğer şehrinde olduğu gibi, yayalara karşı pek hassas değiller, yani, trafik şartlarını sürekli kontrol edin ve tedbirli olun.

Bulgaristan Sofya

GEZİLECEK YERLER

Evet, Sofya şehrinin tanıtımından sonra, bu şehirde nereler gezilir. Aslında şehirde gezilecek çok sayıda yer var. Ancak turların klasik ve hızlı programı, şehirdeki gezilecek yerlerin sadece onda birini gezmenize yetecek kadardır.

Ben burada şehri özel olarak gezen, tur dışında gezen gezginler için ayrıntılı bir gezi programı hazırladım, Sizler, programda yazan yerleri inceleyip, beğendiğiniz yerleri, bir Sofya şehir haritasında işaretleyerek gezebilirsiniz.

Şehre girişte, bir köprüden geçiliyor. Sağ tarafı bir iç kale olarak düşünün, sur içi olarak sağ taraf halen bütün kamu binaları, yönetim binaları, anıtsal yapıları barındırıyor. Eskiden surların içine açılan kapılar, bazı nesnelerle süslüymüş, bu nesnelere günümüzde de rastlanılıyor.

Nitekim, şehir içinde, kartallı köprü ve aslanlı köprü denen ilginç yerler var. Aslanların oturduğu yerler, bir zamanlar kapıymış. Tünelden, şehir girişindeki tünelden çıkınca aslanlı kapı görülüyor.

Hemen onun dibinde bir kanal var, bu kanal da bir zamanlar şehir savunmasında hendek olarak kullanılıyormuş.

Bu yoldan devam ettiğinizde şehir merkezine ulaşılıyor. Burada: yani şehrin idari merkezinde, yolun sonunda 2’nci dünya savaşı anıtı görülüyor. Sağ yanda, çok büyük bir yapı var, tam karşıda Bulgaristan Parlamento binası görülüyor, üstünde Bulgar bayrağı dalgalanıyor.

Yine burada, Bulgaristan’ın bağımsızlığını kazanmasında büyük rolü olan Rus Çarı Alexandre Nevski’ye adanmış büyük katedral görülüyor. Bunun tam karşısında, çizgili bir yapı var, burası Piskoposluk Sarayı olarak kullanılıyor. Sonra, şehrin ana arteline dönülüyor.

Sol tarafta şehrin büyük kütüphanesi, sağ tarafta kral rezidansı var, ancak burada özellikle yerdeki sarı taşlara dikkat edin. Burası şehrin “Altın yolu” olarak bilinen yoldur. Sofya şehrinin en lüks yoludur.

Şehirde katedral ve kilise gezerken dikkat edin. Din adamları ziyaretçileri pek sevmezler. Özellikle: şapka, kısa pantolon ve kolsuz kıyafetlerle dini yapılara sokmazlar. Asla fotoğraf çekilmesine izin vermezler, fotoğraf çekimiz ücretlidir, para vermeden fotoğraf çekmeye kalkarsanız, resme el koyarlar.

Burada, hemen sağ tarafta, gül kurusu renkli bir bina göreceksiniz. Bir zamanlar burada Ataşelik yapan genç subay Mustafa Kemal (İstanbul’dan, burada katılacağı bir balo için yeniçeri kıyafeti ister) bir baloya katılır.

Yine, sağ tarafta, belirgin soğan başlığı görülen Rus kilisesi görülür. Sarı renkli, bina kral rezidansının ikincisidir. Burada, sanatsal etkinlikler ve sergiler düzenleniyor.

Sol yanda: merkez bankası ve bakanlık binaları bulunuyor. Sağ ve solda bulunan paralel ikiz binalar bakanlık binalarıdır ve bunlar kısmen özelleştirilmiştir. İçlerinde restoranlar bulunuyor.

Bulgaristan Sofya Oborishte

OBORİSHTE

Burası, şehrin tam merkezindedir.
Burada genel olarak: Rönesans dönemi yapıları ve kemerli ve sarı kaldırımlar görülür. Özellikle: Bulgaristan devletinin birçok bakanlık binaları ve elçilikler bu semtte bulunmaktadır. Ayrıca, yine bir kısım yüksek öğretim kurumu, buradadır. Bunun dışında, yine burada bulunanlar şunlardır:

Bulgaristan Sofya Vasil Levksi Anıtı

VASİL LEVSKİ ANITI

Şehirdeki en büyük ve lüks otel olan İntercontinental otelin önündeki meydandadır. Bulgaristan Prensliği kurulduktan sonra, başkentte inşa edilen ilk anıttır ve 1895 yılında açılmıştır.
Anıt: gri Balkan granitinden yapılmıştır. 13 metre yüksekliktedir. Anıtın bir kısım parçası ise, bronzdur.

TSURKVA SVETA SOFYA-ST. SOFİA KİLİSESİ

Şehirdeki, en eski Ortodoks kilisesidir. 527-565 yılları arasında, Bizans imparatoru Justinyen zamanında yapılmıştır. 14’ncü yüzyılda ise, kilisenin adı, şehre verilmiştir.

Osmanlı döneminde, kiliseye minare eklenerek, cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. 19’ncu yüzyıldaki deprem sırasında, minare yıkılmış ve bina terk edilmiştir.

1878 yılından sonra ise, Bulgar devleti kurulunca, yeniden restore edilmiş ve kilise olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kilise yapısının hemen dışında, Bulgaristan için ölen askerlerin anısına yapılan Meçhul Asker Anıtının, sürekli yanan alevi görülür.

Bulgaristan Sofya Pametnik Na Neznayniya Voin
Bulgaristan Sofya Pametnik Na Neznayniya Voin

 

PAMETNİK NA NEZNAYNİYA VOİN-MEÇHUL ASKER ANITI

Hemen, Ayasofya kilisesinin yanındadır.

Anıt: vatanlarının savunmasında ölen Bulgar askerler için yapılmıştır. Anıtın mimarı: Nikola Nikolov’dur ve 1981 yılında açılmıştır.

Meçhul asker anıtının bulunduğu alanda: sonsuz bir alev, sürekli yanmaktadır. Ayrıca: Rus-Osmanlı savaşlarının yapıldığı yerler olan Stara Zagora ve Shipka geçitlerinden getirilen çim alanlar bulunmaktadır.

Bir de, Andrey Nikolov isimli, meşhur heykeltıraş tarafından yapılan ve Bulgaristan’ın ulusal sembolü olarak kabul edilen “Aslan heykeli” bulunmaktadır.

Ulusal törenler burada yapılmakta, ülkeyi ziyaret eden yabancı devlet adamları, burayı da ziyaret etmektedirler.

Bulgaristan Sofya Ulusal Opera ve Bale Binası

ULUSAL OPERA VE BALE BİNASI

Bulgar opera derneği, 1908 yılında kurulmuştur. 1909 yılında ise, ilk opera sahnelenmiştir. Ulusal opera ve bale binası: 1921 yılında açılmış, 1944 yılında, Dünya savaşı sırasında bombalanınca hasar görmüş ve 1947-1953 yılları arasında yeniden yapılmıştır.

Bulgaristan Sofya Natsionalen Voennoistoricheski Muzey

NATSİONALEN VOENNOİSTORİCHESKİ MUZEY-ASKERİ TARİH MÜZESİ

1914 yılında, Bulgar Milli Savunma Bakanlığı tarafından kurulmuştur. Müzede, 5000 m. Kare kapalı alan ve 40 bin m. Kare açık alan bulunmaktadır.

Bulgaristan Sofya St Alexander Nevsky Katedrali
Bulgaristan Sofya St Alexander Nevsky Katedrali

 

Bulgaristan Sofya  St Alexander Nevsky Katedrali

ST ALEXANDER NEVSKY KATEDRALİ

Şehir merkezinde, aynı adı taşıyan bir meydanda bulunmaktadır. Dünyanın en büyük Ortodoks katedrallerinden birisidir. Balkanlar yarımadasında, Belgrat şehrinde bulunan “St Sava Katedralinden sonra, ikinci en büyük katedraldir. Tepesinde, bakır ve altın kubbeleri olan, bir Neo-Bizans katedrali büyüklüğünde kilisedir. Altın kubbeler ve diğer altın bölümler, günümüzde pirinçtir.

Ayrıca, Sofya şehrinin sembolü ve en çok ziyaret edilen turistik yerlerinden birisidir. İsminin kökeni: bir Rus Prensi olan “Alexander Nevsky” den gelmektedir. Bu prens: 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşına katılmış ve elde edilen başarı sonucu, Bulgaristan bağımsızlığına kavuşmuştur. Yani bir anlamda, Osmanlı esaretinden kurtuluşlarının anısına, bu katedral yaptırılmıştır.

Yapının inşaatına, 1882 yılında başlanılmış ve büyük bölümü, 1904 ile 1912 yılları arasında inşa edilmiştir. 3000 m. Karelik bir alanı kapsamaktadır. İçinde aynı anda 10 bin kişi ibadet edebilmektedir.

Görkemli dış cephe işçiliği: İtalyan mermer, oniks taşı, kaymaktaşı kullanılarak yapılmıştır. İç bölümde ise, Bulgar ve Rus sanatçılar tarafından yapılan: fresk ve tahta oymacılığı işçiliği görülür. Binanın uzunluğu: 73.5 metre ve genişliği: 51 metredir.

Kilisenin yüksekliği ise, kaldırımdan itibaren: 50.52 metredir.

Kubbe: 46.27 metre yükseklikte ve 28 metre çapındadır. Ana kubbenin yanında, apsis üzerinde düz ve yarım kubbeler görülmektedir.

Yapının çan kulesi: 45 metre yüksekliktedir. İçinde: 12 çan bulunmaktadır ve bunların ağırlığı: 12 tondur. En hafif çan: 10 kg ağırlıktadır. Güzel bir günde, çanların sesinin, 30 km. uzaklıktan duyulduğu söyleniyor.

Evet, şehrin simgesi de olan bu katedral yapısı: 1924 yılında, Kültür anıtı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Katedral içinde bir de müze bulunmaktadır. Bu müzede, Avrupa düzeyinde, en büyük Ortodoks simgelerinin toplanıp sergilendiği söyleniyor.

Yazının diğer bölümlerinde belirttiğim gibi, buraya girmek mümkün, ancak çoğu zaman kapıda görevli var, kafanızda şapka olmasın, kısa şort ve bayanlar için kolları açıkta bırakan kıyafetlerle sokmuyorlar.

İçeride fotoğraf çekimine pek sıcak bakmıyorlar, özellikle cep telefonu ile birkaç fotoğraf çekmek mümkün oluyor ama sanırım fotoğraf makinası ile sıkıntı olur.

Yanının içinde, tam ortada bir küçük kürsü üstünde sanırım kutsal kitapları ve bir ikona var, insanlar tek tek sıraya giriyorlar, bu ikona önünde geldiklerinde tapınıyorlar, ara sıra papazlar ellerinde duman tüten bir nesne ile insanları tütsülüyorlar.

İçeride, mistik bir müzik, tütsünün garip kokusu, kenarda para karşılığı satılan ve yakılan adak mumları. Katedrale giriş ücretsiz.

SREDETS

Buranın kendine özgü mimarisi vardır. Burada bulunan yapılar:

Bulgaristan Sofya Knyaz-Borisova Gradina

Knyaz-Borisova Gradina

Şehrin, en eski ve en ünlü parkıdır. Park: 1884 yılında yapılmaya başlanmıştır ve dönemin Bulgar Çar’ı, Boris’in ismini almıştır.

Parkı ismi: sosyalist rejim sırasında değiştirilmiş ve “Özgürlük Parkı” olarak kullanılmış ve 1989 yılından sonra ise, yeniden eski isim kullanılmaya başlanmıştır.

Evet, başlangıçta, akasya ağaçları dikilmiş ve oluşturulan suni göl kıyıları çiçeklerle şekillendirilmiştir. Park alanı, devam eden yıllarda: sürekli olarak büyümüştür.

1986 yılına gelindiğinde ise, park alanı, Bulgar park ve bahçe sanatının bir anıtı olarak ilan edilmiştir.

Park alanında, yine başkaca bir yapı daha var.

Bulgaristan Sofya Borisova granida Tv Kulesi

Borisova Granida Tv kulesi-Old Tv kulesi

1959 yılında yapılan ve ülkenin ilk kulesi olan yapı, 105 metre yüksekliktedir. Kulenin mimarı: Podponev’dir. 14 katlı ve 3 platformu bulunmaktadır. Deniz seviyesinden, 600 metre yüksekliktedir.

1985 yılında, Vitosha dağı televizyon kulesi devreye girince, burası, eski televizyon kulesi olarak, tarihi bir yapı olarak koruma altına alınmıştır.

Bulgaristan Sofya Vasil Levski Ulusal Stadyumu

Vasil Levski Ulusal Stadyumu

Stadyum ismini, Bulgar ulusal kahramanı Vasil Levksi’den almıştır. Stadyum, resmi olarak 1953 yılında açılmış, ancak 1966 ve 2002 yıllarında yeniden inşa edilmiştir.

Stadyum, futbol maçları yanında, müzik şovlarına ve konserlerine de ev sahipliği yapmaktadır.

VAZRAZHDANE

Burada: şehirdeki ticari şirketler, sanayi üretim tesisleri, bankalar bulunmaktadır. Yani, şehrin ekonomik merkezi burasıdır.

Bulgaristan Sofya Marie Loise Bulvarı

MARİE LOİSE BULVARI

Şehrin merkezi bulvarıdır. Bulvar üzerinde ve yakınlarında, çok sayıda görülecek yer bulunmaktadır.

TSENTRALNİ HALİ-CENTRAL SOFİA MARKET HALL-SOFYA PAZAR MEYDANI

Şehir merkezinde, kapalı bir Pazar yeridir. Marie Louise Bulvarı üzerindedir. 1911 yılında açılmıştır. Ama, burada yapılan arkeolojik kazılar, Roma döneminde de, burada bir Pazar yeri bulunduğunu ortaya koymaktadır.

2000 yılında, burada büyük bir restorasyon çalışması yapılmıştır.

Günümüzde, 3 katlı bu Pazar yerinde:; 1000 civarında çalışan, gıda tezgahları ve mağazalar görebilirsiniz. Bunlarda: giyim, aksesuar ve mücevherat satılıyor ve ayrıca, fast-foot büfeleri bulunuyor.

Zemin katlarda: sebze, meyve, peynir, zeytin, et, şarap, alkollü içkiler, ekmek, hamur işleri satılmaktadır. Üst katlarda ise, geniş bir oturma alanı ile fast-foot yerleri bulunmaktadır.

Bulgaristan Sofya Tzum

TZUM

Burası, şehir merkezindeki bir mağaza merkezidir ve ilk olarak, 1957 yılında kentin bu ana bulvarı üzerinde açılmıştır. Yapının mimarı: Kosta Nikolov’dur. 20 bin metre karelik bir alana kurulmuştur.

7 katlıdır. 1986 yılına gelindiğinde, burada büyük bir restorasyon çalışması yapılmıştır. 1989 yılına kadar, yapıda bulunan mağazaların mülkiyeti devlette iken, daha sonra kişilere satılmıştır. Ancak, bu dönemin devamında, mağazalarda satılan ürünlerin fiyatları yükselmiştir.

Günümüzde, burada, dünyaca ünlü birçok firmanın ürünlerini bulmak mümkündür. Alışveriş meraklıları, burayı ziyaret etmelidirler.

Bulgaristan Sofya Trurkva Sveta Nedelya
Bulgaristan Sofya Trurkva Sveta Nedenya

TRURKVA SVETA NEDELYA-ST NEDELYA KİLİSESİ

Şehir merkezindeki bir Ortodoks kilisesidir. Aslında, bu kilise yapısı, yüzyıllar boyunca birçok kez yıkıma uğramış ve her seferinde yeniden yapılmıştır.

İlk kuruluşu, Ortaçağ dönemine kadar gitmektedir. Yani: 10’ncu yüzyılda ilk olarak kurulduğu düşünülmektedir. Hatta: 1578 yılında, şehri ziyaret eden bir Alman gezgin tarafından, bu ilk kilisenin kalıntıları olan taş temeller ve ahşap yapı bulunmuştur.

Günümüzdeki yapının mimarı: Vasilyov Tsolov dur. Eski bina: 1856 yılında, daha büyük ve görkemli bir katedral yapmak üzere yıkılmıştır. Bugünkü kilise yapısının uzunluğu: 35 metre ve genişliği 19 metredir. 1867 yılında ibadete açılmıştır.

Çan kulesi: 1879 yılında, Dondukov tarafından yapılmıştır. 1898 yılında ise, yeni kubbeler eklenmiştir. Kilise, son şeklini: 2002 yılında almıştır.

Burada yaşanan bir olay var. 1925 yılında, Çar III. Boris ve yakınlarının katıldığı büyük bir cenaze töreni sırasında, komünist isyancılar tarafından bomba patlatılmış ve 123 kişi ölmüştür. Tabii, aynı zamanda, kilise yapısı da büyük zarar görmüştür.

Burayı ziyaret ettiğinizde, özellikle Pazar günlerinde düğün töreni görebilirsiniz.

THURKVA SVETA NİKOLAİ-ST NİCHOLAS RUS KİLİSESİ

1912 yılında, Rus işçiler tarafından inşa edilmiş ve St. Nicholas’a adanmış bir kilisedir. Çatısı, yeşil fayanslarla kaplıdır. Ayrıca, 5 tane altın kaplama soğan kubbesi bulunmaktadır. Bu kubbeler yakın zamanda Moskova Patrikhanesi tarafından yenilenmiştir.

Kilisenin içinde: 1950 yılında ölen, eski Piskopos Serafin mezarı bulunmaktadır. Sofyalılar, bu mezarın hemen sağında duran bir kutu içine, elle yazılmış dileklerini içeren mesajlar atmaktadırlar.

Yani, bir tür dilek yeridir. Bu dileklerini attıktan sonra dua ederler ve dileklerinin gerçekleşeceğine inanırlar.

Bulgaristan Sofya Banya Bashi Camii

KODİ SEYFULLAH EFENDİ CAMİİ-BANYA BASHİ CAMİİ

Yaklaşık 500 yıl şehirde hüküm süren Osmanlının yaptığı, 70 civarındaki camiden, günümüze gelebilen tek camidir.

1576 yılında, şehir Osmanlıların kontrolünde iken ünlü Mimar Sinan tarafından tasarlanmış ve yapılmıştır. Caminin ismi, hamam kelimesinin kökeninden türetilmiştir. Caminin kubbe çapı: 15 metredir.

Caminin en büyük özelliği: doğal termal kaplıcalar üzerinde inşa edilmiş olmasıdır. Hatta, cami duvarları yakınlarındaki deliklerden, yükselen buharları görmek mümkündür.

Evet, Osmanlı bu şehirde, yaklaşık 500 yıl boyunca hüküm sürmüş ve bu yüzyıllarca egemenlik sırasında yapılan yüzlerce eserden, günümüze sadece bir-iki eser kalmıştır ki, bu cami bunlardan biridir. Camiyi ziyaret mümkün ama kılık-kıyafetinizin uygun olması gerekiyor.

TERMAL BANYOLAR

Caminin tam karşısında, 1911-1913 yılları arasında yapılan, Sofya Termal Banyoları bulunuyor. Hamam, iç bölümü ziyarete kapalı olmasına rağmen, dış bölümü ile de ilgi çekmektedir. Dış bölümde, süslü mozaik kubbeler bulunmaktadır.

Özellikle, Sofyalılar, burada bulunan çeşmelerden: kış aylarında, ılık ve lezzetli maden suyu içmek için sıraya girerler ve yanlarında getirdikleri şişelere su doldururlar. İlginizi çeker ve zamanınız varsa, siz de deneyebilirsiniz.

Buranın hikayesine gelince: bir Osmanlı beyinin kızı hastalanır (tüberküloz), buraya kızı için bir hamam yaptırır. Buradan akan suyun şifalı olduğuna inananlar bu suyu içerler.

Bulgaristan Sofya Natsionalen Dvorets Na Kulturata

NATSİONALEN DVORETS NA KULTURATA-ULUSAL KÜLTÜR SARAYI

NDK olarak kısaltılmış ismi bilinmektedir. Şehir merkezinde, çok fonksiyonlu: kongre, konferans ve sergi merkezi özellikleri olan bir yerdir. 8 katlıdır. 123 bin m. Karelik bir alana yapılmıştır. 13 salonu bulunmaktadır.

Yapının yapımında, 10 bin top çelik kullanılmıştır.

Evet: 1981 yılında hizmete açılmıştır. 2005 yılında, bu yapı: Kongre Merkezleri Örgütü tarafından, dünyanın en iyi kongre merkezi olarak ilan edilmiştir. Kongre merkezi: sergiler, gösteriler, konferanslar, konserler gibi etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır.

Bulgaristan Sofya Aslanlı Köprü

ASLANLI KÖPRÜ

Vladaya nehri üzerindedir. 1889-1891 yılları arasında, Çek mimar Vaclav Prosek tarafından yapılmıştır.

Köprünün ismi: 4 adet bronz aslan heykelinden gelmektedir. Zaten, köprünün en tanınan özelliği, bu aslan heykelleridir. Bulgar para birimi olan “Leva” üzerinde, banknotlardan birinde, bu aslan heykeli tasvir edilmiştir.

Köprünün tüm metal elemanları: Avusturya da üretilmiştir. Elektrikle ışıklandırması, 1900’lü yılların başında gerçekleştirilmiştir.

MLADOST

Burada, çok sayıda ulusal ve uluslar arası şirketler, büyük mağazalar bulunmaktadır.

Bulgaristan Sofya Business Park Sofia
Bulgaristan Sofya Business Park Sofia

BUSİNESS PARK SOFİA

Bölgenin güney ucundadır. Burada, özellikle sosyalist dönemde inşa edilmiş birçok bina yanında, 2004 yılından sonra inşa edilmiş, endüstriyel işletmeler, apartman blokları ve yeni binalar görülmektedir.

Yani, burası daha çok konut ve ticari alanların yoğunlaştığı bir yerdir. Park alanında, yaklaşık 10 bin kişi çalışıyor ve buradaki ofisler ve merkezler, yine günde 10 bin kişi tarafından ziyaret ediliyor. Yani, burada muhteşem bir hareketlilik var.

VİTOSHA

Vitosha dağı eteklerindedir. Burada, özellikle lüks arazi ve villalar görülür. Burası, şehir merkezinin 8 km. güneyindedir. Şehrin en pahalı semtlerinden birisi olarak kabul edilir.

Çünkü, varlıklı iş adamları, hükümet yetkilileri ve sosyal ve politik yaşamın diğer birçok ünlüsü, burada yaşamaktadırlar.

Bulgaristan Sofya Natsionalen Historicheski Muzey

NATSİONALEN HİSTORİCHESKİ MUZEY-ULUSAL TARİH MÜZESİ

Bulgaristan ülkesinin en büyük müzesidir. 1973 yılında kurulmuştur. 2000 yılında ise, bugünkü yerine taşınmıştır.

Tatillerde kapalıdır. Giriş ücretlidir.

Günümüzde, bu müzenin koleksiyonlarında, arkeolojik özellik taşıyan, 650 bin objenin bulunduğu söyleniyor. Bunların, yüzde 10’luk bölümü sergilenmektedir.

Müze yapısı içinde: kütüphane, hediyelik eşya satış yeri, büfe, vestiyer gibi yerler de bulunmaktadır.

.

Bulgaristan Sofya Rotonda Sveti Georgi-The Churcuh of St George

ROTONDA SVETİ GEORGİ-ST GEORGE ROTUNDA-THE CHURCH OF ST GEORGE

Kilise yapısı: Serdica bölgesinde, antik kent kalıntıları arasındadır. Yani, Sheraton Balkan Otelin avlusundadır.

Erken Hıristiyanlık döneminin en eski yapısı olarak bilinmektedir. Bir Roma tapınağıdır.
Kırmızı tuğladan, 4’ncü yüzyılda, Romalılar tarafından yapıldığı düşünülmektedir.

Yapının freskleri, 12 ile 14’ncü yüzyıllar arasındaki döneme aittir. Özellikle: 2 metre yükseklikteki taç kubbenin üzerinde, 22 peygamberin freskleri, ilgi çekmektedir.

Ancak: Osmanlı döneminde, üzerleri kapatılan freskler, 20’nci yüzyılda ortaya çıkarılmıştır. Bu yapının hemen doğusunda, sekizgen şekilli bir Roma kamu binası ve döşeli cadde temelleri ortaya çıkarılmıştır ve görülmektedir.

ZHENSKİ PAZAR-KADINLAR PAZARI

Musala bulvarındadır.
Şehrin en büyük ve en işlek Pazar yeridir. Burada: meyve, sebze, peynir, salam, kurutulmuş meyve, fındık, ev yapımı helva ve diğer tatlılar bulup, tadabilir ve satın alabilirsiniz.

Burada, ayrıca, sahte giysi tasarımları da satılıyor. Başlangıçta yalnızca kadınlar bulunan Pazar yeri, daha sonra hem erkekler ve hem de kadınlar tarafından kendi ürünlerinin satışı için kullanılmaya başlanmıştır.

Pazar yerinde, birkaç kafe ve pastane de bulunuyor. Buraya yolunuz düşerse, kesinlikle çantalarınıza, cüzdanlarınıza dikkat etmenizi öneririm.

NAZİONALEN ARCHEOLOGİCHESKİ MUSEİ-ULUSAL ARKEOLOJİ ENSTİTÜSÜ VE MÜZESİ

Ulitsa Saborna bölgesindedir.
1892 yılında kurulmuştur. Müze: Osmanlı camisi olan “Büyük cami” içinde bulunmaktadır. Caminin sarmaşık kaplı görüntüsü ilgi çekmektedir.

Caminin duvarları: taş bloklar ve tuğladan yapılmıştır. Yıllar içinde, müzeyi genişletmek için, Bulgarlar tarafından ek binalar yapılmıştır.

Merkez salonda: Prehistorya dönemine ait hazinelerin bulunduğu alan görülür. Diğer 5 salonda ise, yine geçici sergiler düzenlenmektedir.

TOPRAK VE İNSAN ULUSAL MÜZESİ

Burası, 1986 yılında kurulmuştur ve müzede sergilenen 20 bin civarındaki obje içinde: dev kristaller, endüstriyel mineraller, Bulgaristan hammadde kaynakları, mücevher ve diğer bir kısım mineraller sergilenmektedir.

Yani bir anlamda, toprak altı objeler, burada sergilenmektedir. Değişik bir müze.

DOĞAL TARİH MÜZESİ

Çar Osvoboditel Bulvarı üzerindedir. 1889 yılında kurulmuş, 1907 yılında ziyarete açılmıştır. Bu müzede: hayvanlar alemine odaklı sergiler düzenlenmektedir.

Bunlar arasında, 1 milyon üzerinde özellikle fosiller ve kuşlar, böcekler, balıklar, bitkiler ve mineral örnekleri görülmektedir.

TSENTRALNA SOFİİSKA SİNAGOGA-MERKEZ SOFYA SİNAGOGU

Merkez hal arkasında, şehir merkezindedir. Avrupa’nın en büyük Sinegogların’dan birisidir. Avusturyalı mimar Grunanger tarafından tasarlanan yapı: Naziler tarafından yok edilmiştir.

Ancak, daha sonra yeniden inşa edilmiştir. Binanın geniş kubbesinin altındaki merkez bölümü, 2250 kg. ağırlığındaki bir avize ile aydınlatılmaktadır.

Dış duvarları: bitkisel ve geometrik motiflerle süslüdür. Günümüzde, burada 50-60 kişi aynı anda ibadet edebilmektedir.

Ancak bu Sinegog yapısını gezmek isterseniz, bence hiç denemeyin, çünkü çoğu kere kapalıdır, açık olduğunda ise ziyaretçi kabul etmiyorlar.

Bulgaristan Sofya Vitosha dağı ve Luyulin dağ kaplıcası

VİTOSHA DAĞI VE LUYULİN DAĞ KAPLICASI

Sofya şehri, Vitoşa ve Luyulin dağları ile çevrilidir.
Vitoşa dağı, 2290 metre yüksekliğiyle, Alp disiplini özelliklerini taşır. Her ne kadar yüksek olsa da, dağın zirvesinde, büyük bir düzlük bulunmaktadır.

Şehir merkezine, yalnızca 10 km. uzaklıktaki bu komplekste, mükemmel kayak pistleri bulunmaktadır ve 1930’lu yıllarda, burası, Milli Park alanı olarak ilan edilmiştir.

Yani, Bulgaristan ülkesinin en ünlü kayak merkezi, bu dağın yamaçlarında kurulmuştur. Burada, Avrupa’nın en uzun teleferiği (6800 metre uzunluğundadır) bulunmaktadır.

Bu teleferik ile, kayak tesislerine yapılan yolculuk, yaklaşık yarım saat sürmektedir. Yani, kayak tesislerinin zaten en büyük özelliği: şehir merkezine çok yakın olmasıdır.

Teleferik tercih etmeseniz de, buraya, Belediye araçlarıyla, kısa sürede ulaşım mümkündür.

Gelelim buradaki “Aleko” kayak tesislerinin özelliklerine: buranın elbette en büyük özelliği, yılın büyük bölümünde, burada kar bulunmasıdır.

Yani, kayak yapmanın mümkün olmasıdır. Dolayısı ile, burada, her türlü pist bulunmaktadır ki, çocuklar için ayrı, büyükler için ve hatta daha ileri düzey kayakçılar için ayrı pistler bulunmaktadır.

Ayrıca, burada çok sayıda kayak okulu bulunması, kayak bilmeyenlerin de burayı tercih etmelerine neden olmaktadır.

Şehre yakın olması yanında, kayak tesislerinde, ziyaretçilerin dinlenmesi veya gecelemesi için dağ evleri bulunmaktadır.

Bu dağ evlerinden en öne çıkanı ise, Rezen tepesinde bulunan “Aleko” dur. Aleko dağ evi, Çemi tepesine çıkılırken, genellikle ara durak görevi görür.

Bunun yanında, Vitoşa dağında, her mevsim turistlere hizmet vermekte olan, çeşitli oteller de görülmektedir.

Özellikle, 1350 metre yükseklikteki, Kopitoto oteli, Sofya şehrinin muhteşem panoramik manzarasının da görülebilmesi nedeniyle, olağanüstü güzelliktedir. Otelde, bu panoramik manzara dışında, her türlü konfor bulunmaktadır.

Bölgedeki bir diğer kayak merkezi ise “Pamporovo” dur. Burası, denizden 1655 metre yüksekliktedir ve özellikle son yıllarda, gerek Avrupa’dan ve gerekse ülkemizden birçok kayak meraklısını çekmektedir.

Bölgede sürekli kar bulunması (yıllık, genellikle 160-170 gün civarında kar bulunur), kar kalındığının genellikle 1.5 metrenin üzerinde bulunması, Aralık ayı başından, Nisan ayı ortalarına kadar kayak sezonunun sürmesi, buranın en büyük ve önem kazanan özellikleridir.

Bulgaristan Sofya Boyana Kilisesi
Bulgaristan Sofya Boyana Kilisesi

BOYANA KİLİSESİ

Şehir merkezine, 8 km. uzaklıktadır. Bulgaristan ülkesinin en değerli hazinelerinden birisidir.

Burası, UNESCO tarafından, Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. 2 katlı kilisenin, doğu kanadı orijinaldir ve 10 veya 11’nci yüzyılda inşa edilmiştir.

1259 yılında ise, kilisenin dünyaca ünlü freskleri yapılmıştır. Bunlar: Doğu Avrupa ortaçağ sanatının en güzel örnekleri olarak kabul edilmektedirler.

Bu fresklerde: 240 insan görüntüsü ve 89 ilahi sahne görüntüsü görülmektedir.

Kilise yapısında, 2006-2008 yılları arasında büyük restorasyon çalışmaları yapılmıştır. Bu restorasyonlarda, fresklerde bozulmanın önlenmesi için, ısı yayan ışıklandırmadan kaçınılmış ve ziyaretçilerin, içeride yalnızca 10 dakika kalmalarına izin verilmektedir. Fresklerin bozulmasının önlenmesi için büyük uğraş veriyorlar.

İçerideki ısının 17-18 derece civarında sürekli olarak bulunmasını sağlayan iklimlendirme sistemi yapmışlar

Ankara Elmadağ Kayak Merkezi

Ankara Elmadağ Kayak Merkezi

 

Öncelikle şunu bilmekte yarar var. Elmadağ Kayak merkezi denilince, Elmadağ ilçesi akla gelmemeli, burası Elmadağ ilçesinin bulunduğu yerden çok farklıdır.

Ankara şehir merkezinde, birçok yerde karlar erimesine rağmen, Elmadağ, bembeyaz görüntüsü ile kayakçıların yoğun ilgisini çekmeye devam ediyordu.

Eğer siz de kayak meraklısı iseniz, mutlaka Elmadağ’a giden hatta sadece kayak meraklısı değil, bembeyaz bir manzara izlemek isteyenlerin de Elmadağ’ı ziyaret etmelerini öneririm.

Ankara Elmadağ Kayak Merkezi

Evet, ülkemizin başkenti Ankara’da yaşayan kayak tutkunları için çok yakın bir merkez. Ayrıca: bembeyaz karların üzerinde piknik yapmak ve mangal yakmak isteyenler, çocuklarını kızakları üzerinde kaydırarak, kar keyfini sürmek isteyenler için ideal bir ortam.

Evet; Elmadağ: Ankara’nın birçok bölgesinden görülüyor. Kayak merkezi; Elmadağ ilçesinden ayrı bir yerde yani buraya gitmek isterseniz, Elmadağ Kayak Merkezi tabelalarını takip etmeniz gerekir.

Çankaya bölgesinden geçen; Doğukent çevre yoluna ulaştığınızda, Elmadağ Kayak Merkezine, rahat ve kısa sürede ulaşabiliyorsunuz.

Nata Vega Alışveriş merkezinden, kayak merkezi yaklaşık 40-45 dakika sürüyor, yol ne çok güzel ne çok kötü, ama bazı yerlerde daralıyor, yani iki araç yan yana zor geçiyor.

Kayak merkezine ulaşmadan önce, yolun kıyısında öncelikle kurbanlık koyun satan yerleri göreceksiniz, daha sonra ise, bolca köpek, başıboş köpek, bazı insanlar bunları arabaları ile gelip besliyorlar, yoksa sanırım bunlar telef olur giderler.

Gelelim kayak pistlerine: kayak pistleri ve bölge nispeten bakımsız. Pist kısa, sezon kısa. Yine de: Ankara’ya yakın olması büyük avantaj.

Ankara Elmadağ Kayak Merkezi
Ankara Elmadağ Kayak Merkezi
Ankara Elmadağ Kayak Merkezi

 

ULAŞIM

Kayak Merkezi: Elmadağ’ın kuzey yamaçlarındadır. Kent merkezine yakınlığı, büyük avantaj sağlar. Ankara’ya, yalnızca 18 km. uzaklıktadır.

Kayak merkezinin aşağısındaki yerleşim birimine: toplu taşım araçları ile gitmek mümkün. Ama kayak merkezinin bulunduğu alana: özel aracınız ile çıkılması gerekiyor. Resmi kurumların: resmi araçları ile de ulaşım mümkün. Ancak: bu araçlar, kendi kurum personelini taşıyorlar.

Ankara Elmadağ Kayak Merkezi

ELMADAĞ KAYAK MERKEZİ

Ankara Elmadağ Kayak Merkezi

GENEL

Kayak merkezi: 1500-1850 metre rakımlarda bulunmaktadır. Karasal iklimin hüküm sürdüğü merkezde: kayak sezonu: Ocak-Mart ayları arasında gerçekleşmekte olup, bu dönemdeki kar kalındığı: 30-60 cm. arasında olmaktadır.

Yaklaşık: 4 ay kış sporları yapmaya elverişli. Karın yerde kalış süresi: 3.5 ay civarında. Geçen sezon: burada 5000 kişi ağırlanmış.

Otelde: amatör kayakçılara ders verebilen uzman öğreticiler var. Ayrıca: kayak malzemesi olmayanlara, ücreti karşılığı malzeme temin ediliyor.

Her ne kadar, Ankara’ya yakın olması büyük avantaj olarak düşünülse de, maalesef burada tam anlamı ile kayak keyfini almak mümkün değil.

Çünkü: ilgisizlik var. Kayak pistinde: yer yer taşların olması, kayak keyfini olumsuz etkiliyor. Ayrıca: telesiyej de: pek rahat değil. Sanırım: burada hizmet veren tesislerin ilgilileri; gerek kayak pistinin temizlenmesine ve gerekse telesiyejin onarımına gerekli hassasiyeti göstermeleri gerekir.

Çünkü: zamanla buraya insanlar kayak yapmaya değil, yalnızca karların üzerinde mangal yakıp sucuk yemeye gidecekler.

elmadağ.5
Ankara Elmadağ Kayak Merkezi Pistler

PİSTLER

Kayak parkuru: 650 metre uzunluğunda. Pist: kısa ve dik. Bu yüzden: aksiyon sevenler için ideal. Ağaçsız ve alpin çayırlarıyla kaplıdır. Kolay ve orta zorluk derecesindedir.

MEKANİK TESİSLER

300 ve 650 metrelik, iki adet telesiki bulunuyor. 650 metrelik telesiki: saatte 720 kişi kapasiteli.

KONAKLAMA

Elmadağ kayak merkezinde: ODTÜ, Hacettepe, Ankara Üniversitesi ve Gençlik-Spor Genel Müdürlüğüne ait kayak evleri bulunuyor. Ayrıca: Turban otel ve özel şahıslara ait 2 adet restoran bulunuyor.

Toplam yatak sayısı: 33. Otelde: kapalı yüzme havuzu, sauna, diskotek ve restoran var. Bunların yanında: Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait: telesiki, kar üstü aracı ve kafeterya hizmet veriyor.

Burada da özel bir kayak pisti var, ancak buradan sadece askeri personel ve yakınları yararlanıyor, hatta kapasite nedeniyle, en az 4-5 gün önce telefonla rezervasyon yaptırmak gerekiyor.

Yani, askeri kişilerin de buraya rezervasyon yaptırmadan girmeleri mümkün değil, kapıdan dönmemek için mutlaka önceden rezervasyon yaptırılmalıdır.

Evet: Ankara’ya çok yakın, gerek kayak meraklıları için ve gerekse bembeyaz bir manzara izlemek isteyenler mutlaka buraya gitmelidirler.

Hatta: yaz mevsiminde bile, buranın muhteşem güzelliklerini (her yan yemyeşil ve uzaktan Ankara manzarası izleniyor) ziyaret etmelidirler.  

Bursa Uludağ

Bursa Uludağ


Bursa Uludağ: Özellikle: kış aylarına girdiğimiz şu günlerde, Uludağ gerek kayak meraklıları ve gerekse bu güzel doğal ortamı görmek isteyen insanlarla dolup taşıyor.

Her ne kadar günümüzde, ülkemizde birçok kayak merkezi açılmışsa da, Uludağ bu konuda ilk olması nedeniyle, öne çıkıyor.

ULAŞIM

Bursa’nın 36 km. güneyinde bulunuyor. Havaalanına: 60 dakika uzaklıktadır. Uludağ yolu: şehir merkezinden, Milli Parkın girişine kadar, 22 km. Milli Park ile Oteller Bölgesi arası ise: 12 km. dir. Kış aylarında, günün her saatinde, Bursa kent merkezinden (Tophane Eski Garajlar) minibüs bulmak mümkündür.

Bu minibüsler ile, kayak merkezine, 1.5 saatte ulaşmanız mümkün. Özel aracınız ile gidecekseniz: Bursa’dan en uygun yol: Çekirge üzerinden gidilen yoldur. Kış aylarında, arabada zincir, takoz ve çekme halatı bulundurmanız şart. Yol üzerinde, zincir alınacak ya da kiralanacak yerler de bulunuyor.

Uludağ ya da Olimpos Dağı, Bursa ili sınırları içinde, 2543 metre yüksekliği ile, Türkiye’nin en büyük kış ve doğa sporları merkezi olan dağ. Eski bir yanardağ olan Uludağ, Marmara Bölgesinin en yüksek dağıdır. Kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan Uludağ’ın uzunluğu: 40 km. dir.

Genişliği ise: 15-20 km. dir. Bursa’ya bakan yamaçları: kademeli, güneye Orhaneli’ne bakan tarafları ise, düz ve daha diktir. En yüksek noktası: Uludağtepe’dir.(2543 metre) Dağın kuzey tarafında: Sarıalan, Kirazlı, Kadı, Sobra yaylaları bulunuyor.

TARİHİ

Uludağ’da, 3’ncü yüzyıldan sonra, keşişlerin yaşadığı ilk manastırlar kurulmaya başlanır. Manastırlar, 8’nci yüzyılda sayıca en üst seviyeye çıkmıştır.

Uludağ’da Nilüfer Çayı ile Delikçay arasındaki vadi ve tepelerde, 28 manastır kurulmuştur. Orhan Gazi, Bursa’yı uzun bir kuşatmadan sonra teslim almış ve dağdaki keşişlerin yaşadığı manastırların bir kısmı terk edilirken, bazılarının yerlerine Doğulu Baba, Geyikli Baba, Abdal Murat gibi Müslüman dervişlerin inziva yerleri olmuştur.

Bursa’nın fethinden sonra, Türkler, dağa “Keşiş Dağı” ismini vermişlerdir.

16’ncı yüzyılda, Bursa’ya gelen Alman seyyah Reinhold Lubenau Uludağ’ın Türklerin eline geçtikten sonra, keşişlerin yalnızca gündüzleri ibadet için dağa çıktıkları ve manastırların harç kullanılmadan taş duvarlarla yapıldığını belirtir.

“Olimpos Mysios” veya “Keşiş Dağı”, 1925 yılında, Bursa Vilayeti Coğrafya Cemiyetinin girişimleri ve Osman Şevki Bey’in önerisi ile, “Uludağ” adını almıştır.

Bursa Uludağ

 

KAYAK-KAR TURİZMİ

Uludağ’da kayak dışında: snowboard, big foot, buz pateni, kar motosikleti aktivitelerine de imkan tanımaktadır. 8 telesiyej ve 7 telesiki hizmet vermektedir.

Dağdaki pistlerin toplam uzunluğu: 25 km. yi bulur. 13 farklı pist var. Kayak alanı: 1750-2543 metre yükseklikler arasındadır. Alp ve Kuzey Disiplini ile, Tur Kayağı ve Helikopterli Kayak uygulamalarına elverişlidir.

Kayak mevsimi: Aralık-Nisan arasındadır. Suni karlama yapılarak bu süre uzatılabilmektedir. Normal kış koşullarında, kar yüksekliği 3 metreyi geçebilmektedir. Mevsim başında tozlu kar, sonunda ise ıslak kar özelliği gösterir.

Uludağ Kayak Merkezi: I ve II. Gelişim Bölgeleri olmak üzere, iki bölgeye ayrılmıştır. 2005 yılı itibarı ile, I. Gelişim Bölgesi yatırımlarını tamamlamış durumdadır. Şu anda faaliyette olan 17 tesis vardır.

12 tesis kamu kuruluşlarına, 15 tesis özel sektöre ait, toplam 27 konaklama tesisinde, 3000 üzerinde yatak kapasitesi bulunmaktadır. Kamu tesislerinden bir tanesi de: Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olan tesistir.

Oteller bölgesinde, sol yanda kalan tesis: gerek mimarisi ve gerekse arka bölümünde bulunan kayak pisti, telesiyeji ile, kayak meraklıları için her türlü olanakların yaratıldığı bir tesis görünümündedir.

Bursa Uludağ

 

ULUDAĞ MİLLİ PARKI

Uludağ milli parkı, 1961 yılında Milli Park olarak ilan edildi. Milli Parka ulaşım: karayolu, teleferik ve telesiyejle yapılabiliyor.

Dağın kuzey ve güney yamaçlarında, çok sayıda patika ile vadiler ve tepeler arasında ulaşım mümkündür. 1963 yılından 1972 yılına kadar, Uludağ Milli Parkı Orman Bölge Şefliği olarak, 1500 metre yükseklikteki Kirazlıyayla’dan idare edildi.

Bu dönemde tamamlanan projeler arasında: Kirazlıyayla yönetim merkezinin geliştirilmesi, Sarıalan yolunun açılması, Birinci Oteller Bölgesinin geliştirilmesi, Karabelen Milli Park giriş alanının düzenlenmesi, onlarca çeşme inşaatı, Sarıalan kamp alanının inşası ve Çobankaya kamp alanlarının düzenlenmesidir.

O dönemde Etibank’ın işlettiği Wolfram madenine elektrik getirilmesi, maden yolunun park standartlarına uygun olarak açılması, kayak alanlarının düzenlenip geliştirilmesi ve Yeşiltarla’daki geyik üretme alanının geliştirilmesi ve kamp alanlarında yol işaretleri ve tabelalarının belli bir milli park standardına göre üretilmesi de dikkate değer çalışmalardır.

1972 yılında bölge şefliği, Milli Park Orman İşletme Müdürlüğü haline getirilmiştir. Bakanlar Kurulu, 13 Şubat 2006 tarihinde almış olduğu bir kararla, toplam 1600 hektar sahayı, Milli Park alanı dışına çıkarmıştır.

Bu karar ile, Kültür ve Turizm Bakanlığı Uludağ Milli Parkın büyük bir doğa harikası olan kısmını savunmasız bırakmıştır.

Bursa Uludağ

 

TURİZM

1933 yılında, Uludağ’a bir otel, bir de muntazam şose yol yapılmıştır. Böylece: bu tarihten sonra, Uludağ kış kayak sporları için bir merkez haline gelmiştir.

Düzenli otobüs seferlerinin başlaması da, buraya ilgiyi olan ilgiyi daha da arttırmıştır. Sonradan asfaltla kaplanan bu yol, Uludağ’ın Kadıyayla hariç bütün yerleşim birimlerini doğrudan Bursa’ya bağlar.

Uludağ modern dağ tesisleri, 1963 yılında açılan Türkiye’nin ilk teleferiği, dördüncü büyük kent olan Bursa’nın hemen yanında olması ile dağ ve kış turizminin merkezi olmuştur. Uludağ, Türkiye’nin en büyük kayak merkezidir.

Yol durumunun uygunluğu, uzun kış mevsiminde (Ekim-Nisan ayları arasında) kar bulunması, eşsiz manzarası buraya turist çekmektedir. Dağın doruk noktasından açık havada: İstanbul, Marmara denizi ve civar yakın yerlerin görünmesi, buraya ayrı bir özellik vermektedir.

Ayrıca teleferiğin son istasyonu olan Sarıalan’da ve Sarıalan’dan telesiyeje ulaşılan Çobankaya’da Kızılay Derneğinin her yaz düzenlediği yaz kampları bulunmaktadır. Kirazlıyayla’da kurulu bulunan Sanatoryum, hastalara terapi ve tedavi olanağı sağlamaktadır. Uludağ’da, 15 adet özel ve kamuya ait 12 resmi konaklama tesisi vardır. Bunlara ait pek çok telesiyej ve telesiki hattı bulunmaktadır.

Evet, Uludağ’ın iklimi, yüksek dağ özelliğindedir. Yükseklere çıkıldıkça kar yağışı ve miktarı fazlalaşır. Yüksekliğe bağlı olarak da ısı azalır. Dağın doruk noktasındaki karlar, yaz-kış erimez. Bazı yerlerde kar kalınlığı 2 metrenin üzerine çıkar. Uludağ’dan kaynaklanan derin vadiler içindeki pek çok dere, Nilüfer Çayı ile Göksu’ya ulaşır.

Bursa Uludağ

 

İNKAYA

Doğa harikası, herkesin görmesini öneriyorum. Resmen yaşayan efsane. İnsan yanına gidince: onca tarihin tanığı ile karşılaşmanın heyecanını yaşıyor. İnkaya çınarı: Türkiye’nin en yaşlı çınarı olarak bilinen doğa harikası bir ağaçtır. Bursa’nın anıt ağaçları arasında en çok tanınmışıdır.

Uludağ yolunda, Osmanlı Devletinin ilk köylerinden olan İnkaya Köyünde bulunuyor. 35 metre boyunda, 9.2 metre çevresi bulunmaktadır. Her bir dalı: 3-4 metre kalınlığında bir ağaç büyüklüğündedir. Dakikalarca yürüseniz, yine onun gölgesinde kalıyorsunuz.

600 yaşındadır. Altında: çay bahçesi, et lokantası, market, hediyelik eşya dükkanları var. Çınar: köyde yaşayan ve çınarı ziyarete gelenlere hizmet sunarak kazanç elde eden, 85 ailenin geçim kapısı olmuştur.

TELEFERİK

Heykelden kalkan araçlarla, teleferiğe ulaşmak mümkündür. Tesislerin yapımına, 1955 yılında başlanmıştır. 1963 yılında ise tamamlanmış ve işletmeye açılmıştır. Türkiye’deki ilk teleferik. Bursa şehrinin sembollerinden biri olmuş. Teleferik, Bursa’nın teleferik semtinden.

20 dakikada bir kalkar. 30 kişilik kabinler ile önce, 1235 metre yükseklikteki “Kadıyayla” ya gelinir, oradan kabin değiştirilir ve 1621 metre yükseklikteki “Sarıalan” a giden kabinlere binilir. Yolculuk: her iki kademe arasında, yaklaşık 8’er dakika sürer.

Teleferiğin ilk durağı olan Kadıyayla’da: yalnızca durak binası ve hediyelik eşya dükkanı var. Sarıalan’da kır gazinosu, hediyelik eşya satış dükkanları, piknik alanları, et-mangal lokantaları, bungalovlar, çadır alanları gibi tesisler bulunuyor.

Daha ileri gitmek isteyenler: Sarıalan’dan minübüse binerek 7 km. uzaklıktaki Oteller Bölgesine gidebilirler. Yazın 1750 metre yükseklikteki Çobankaya’ya gitmek için telesiyeje binmek de mümkündür.

Teleferik hattının uzunluğu: 4817 metredir. Yalnızca: piknik ve doğa yürüyüşü gibi amaçlarla Uludağ’a gidenler teleferiği kullanabilirler. Kayak için gidenlerin karayolu ile ulaşımı tercih etmesi gerekir. Çünkü: teleferik içine kayak takımları alınmamaktadır.

Hattın Oteller Bölgesine kadar uzatılması için, 2006 yılında başlanan çalışmalar sürdürülmektedir. Oteller Bölgesine 22 dakikada ulaşım mümkün olacak, hattın uzunluğu 8.5 km. çıkacak ve Bursa, dünyanın en uzun teleferik hattına sahip olacaktır.

Teleferik ilginç bir ulaşım aracı. Yükseklik fobisi olanların binmemesi gerek. Gerçekten güzel bir manzara izlemek mümkün, ama söylediğim gibi, yükseklikten etkilenebilirsiniz.

Bursa şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazıma ulaşmak için.