Muğla Kavaklıdere

Muğla Kavaklıdere


Deniz kıyısına uzak. Muğla’nın deniz kıyısında ve turistik özellikleri ön plana çıkan ilçelerinin yanında, bu yüzden, biraz daha sakin, sessiz ve geride kalmıştır. Kavaklıdere denince, aklıma ilk gelen: bakır ve mermer. Özellikle, yörede bakır el sanatları o kadar yoğun ve çeşitli ki, inanın Bakırcılar çarşısına girdiğinizde, mutlaka satın alacak bir şeyler bulabilirsiniz ki, mutlaka girin.

Öte yandan: Kavaklıdere denildiğinde, Muğla ilinin bu ilçesi yanında, birçok Kavaklıdere buluntusu çıkıyor. Özellikle: Ankara’nın Kavaklıdere semti ile ilgili aramalarda da, burası karışıyor.

Muğla Kavaklıdere

ULAŞIM


Muğla-Aydın karayolunun 24’ncü kilometresinde, ana yoldan sapın ve Yatağan-Bozdoğan karayolunun 26’ncı kilometresinde, buraya ulaşabiliyorsunuz.
Kavaklıdere-Bozdoğan arasındaki uzaklık: 40 km. dir. Kavaklıdere-Yatağan arasındaki uzaklık: 28 km. Kavaklıdere-Muğla arasındaki uzaklık: 55 km.

 

TARİH


Yörenin kuruluşuna ve ilk yerleşimcilerinin kimliğine ait yapılan araştırmalarda: bölgede göçer durumda yaşayan Yörüklerin, buranın uygun bitki örtüsüne ve iklim şartlarına sahip olması, çevredeki küçük derecikler ve çevresinin dağlarla çevrili olması nedeniyle, güvenli ve güzel bir yerleşim olarak görülüp, kabul edildiği ve zamanla yerleşik hayata geçildiği anlaşılmıştır.

Zaten, bölgenin bu özellikleri nedeniyle, Kavaklıdere olarak isimlendirildiği söyleniyor. Bölgede, 19’ncu yüzyılda, Belediye teşkilatı kurulmuştur.
1919-1921 yılları arasında, yöre, İtalyan birlikleri tarafından işgal edilmiş, 1921 tarihinde işgal sona erdirilmiştir.
1956 yılında, bölge bucak haline gelmiş, 1990 yılında ise ilçe yapılmıştır.

Muğla Kavaklıdere

GENEL


Yörenin denizden yüksekliği: 800 metredir. Yüzölçümü: 363 km. karedir. İlçe merkezi, yapı olarak tepelere ve yamaçlara kurulmuş, tipik bir yerleşim yeridir. Yörenin en yüksek yeri, güneydeki Göktepe’dir.
Coğrafi konum olarak, bölgenin birçok yeri, ormanlarla kaplıdır. Bu oran: yaklaşık % 70 kadardır. Ancak, bu ormanlarda çok sayıda yaban domuzu yaşadığı biliniyor ve zaman zaman bunlar avlanıyorlar. Yani, yörede domuz avcılığı yapılmaktadır.

Yerleşim yeri, deniz seviyesinden yüksek olduğundan, çevredeki diğer yerleşimlere göre, iklim nispeten daha serttir. Yaz aylarında havalar serindir.
Yörede, Yörük kültürü hakimdir ve bu kültür: özellikle düğünlerde ve yayla şenliklerinde öne çıkmaktadır.

Muğla Kavaklıdere

BAKIRCILIK


Yörede, insanların en büyük geçim kaynağı: bakırcılık ve kalaycılıktır. Buna bağlı olarak: her türlü bakır mutfak eşyaları yapılmaktadır. Zaten, bölgenin büyük kısmının mutfak eşyaları, çelik kullanılmaya başlayıncaya kadar, bu yöreden sağlanmıştır. Yöredeki bakırcılık geçmişine bakıldığında ise, Türkmen bakırcılığının 400-600 yıllık bir geçmişe dayalı olduğu görülür. Tarihi süreç içinde, bakır ticaretiyle uğraşanlara ise “Kayaf” ismi verilmiştir.

Tüm bunların yanında, yörede yaşayan bakırcılar, kendi aralarındaki konuşmalarda kullandıkları, özel bir bakırcılık dili geliştirmişlerdir. Bakırcılar çarşısında, bu konuşmaları duyup anlayamadığınızda, bu yazdıklarımı hatırlayın, çünkü gerçekten değişik bir dil geliştirmişler ve konuşmalarında sıkça kullanıyorlar.

Günümüzde, bakır işçiliği, mutfak eşyalarından ziyade, hediyelik ve süs eşyalarının üretimi şeklinde yürütülüyor ki, Bakırcılar çarşısında, mutlaka hoşunuza gidecek bir şeyler bulup satın alabilirsiniz. Günümüzde, yörede: hediyelik eşya olarak 3, mutfak eşyası olarak 6, antik çalışma olarak 2, dekorasyon olarak 2 işyeri olmak üzere, toplam 13 işyeri hizmet vermektedir.

Özellikle: ağırlığı 100-300 kg. arasında değişen bakır çerez tavaları yapılmaktadır. Bunlar, leblebiciler tarafından kullanılıyor.

 

BAKIR VE MERMER FESTİVAL


Her yıl, Ağustos ayının 2’nci haftasında yapılmaktadır. Festivalin amacı: yörenin el sanatları, yaylalarının tanıtımı, kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetler ve yarışmaların yapılması, belde halkının eğlendirilmesidir.

 

NE YENİR-NE İÇİLİR


Bu yörenin; kestanesi, cevizi, elması ve pekmezi öne çıkmaktadır.

Muğla Kavaklıdere

NE SATIN ALINIR


Buralara yolunuz düşerse, yöresel el sanatlarından “bakır” süs eşyalarından satın alabilirsiniz. Hatta: yine buraya has, yöresel el sanatlarından olan “halı” da satın alabilirsiniz.

Muğla Kavaklıdere

GEZİLECEK YERLER

 

Muğla Kavaklıdere

KAMİL AĞA KONAĞI


İlçe merkezinde, turistik özelliklerin ön plana çıkarıldığı, ilçeye hakim bir tepede kurulmuş bir yapıdır. Yapının bodrum katında: mutfak, zemin katta: oda, kütüphane, yöresel ürünler sergisi, üst katta ise, misafirler için yatak odası ve konuk odası bulunmaktadır.

 

BAKIRCILAR ÇARŞISI


İlçe merkezindeki bu otantik çarşıyı gezmenizi öneririm. Buranın sanatkarlarının: bakır işlemeciliği ve kalaycılık konusunda, ülkemizde hatırı sayılır bir yeri var.

 

GÖKÇUKUR YAYLASI


Deniz seviyesinden 1700 metre yüksekliktedir. Yayla, tamamen ormanlarla kaplıdır. Burada, ayrıca Orman İşletme Müdürlüğüne ait bir konaklama tesisi bulunuyor.

Muğla Kavaklıdere

YERKÜPÜ YAYLASI


İlçe merkezine 15 km. uzaklıktadır. Menteşe yaylasına ise, 2 km. uzaklıktadır.
Bölgenin en tercih edilen yaylasıdır. Denizden yükseklik 800 metredir. Burada: asırlık çınar ağaçları ve kaynak suları var. Geniş çayırlıklarda, ayrıca bir çağlayan ve mağara da bulunuyor. Her yıl, Haziran ayında, burada: güreş şenlikleri düzenleniyor. Bu şenliklerde, ayrıca: çeşitli konserler de düzenleniyor ve yerli-yabancı turistler tarafından ilgi görüyor.

Mağara: hemen alanın girişinde görülüyor. Yani: Menteşe kasabasının 2 km. güneyindedir. Mağaranın hemen yanından: Kavaklıdere-Menteşe-Çamyayla köyü yolu geçmektedir.
Mağara ziyarete açıktır. 100 metre uzunluğunda ve tek galerilidir. Genişlik: 3-10 metredir. Tavan yüksekliği: 2-8 metredir. Tabanında, çakıl ve kum yığınları bulunmaktadır.

Giriş ve çıkış arasındaki 17 metrelik yükseklik farkı, mağarayı ilginç hale getiriyor. Mağara içinde: sarkıt, dikitler, damlataşları ve küçük su havuzları görülüyor. Özellikle havuzlar ilginç görünüme sahiptir. İçleri su dolu olan havuzların boyutları ve derinlikleri, bulunduğu bölgeye göre değişmektedir. Mağaranın üst kesimi: piknik ve dinlenme alanı olarak düzenlenmiştir. Biraz önce sözünü ettiğim güreş şenlikleri de, burada yapılmaktadır.

 

MENTEŞE BELDESİ


Burası, ilçe merkezine bağlı, bir Yörük yerleşimidir. İlçe merkezine 5 km. uzaklıkta, güneydoğudadır. Coğrafi konum olarak: Kocaçay’ın aktığı vadinin dik yamaçlarına kurulmuştur. 1955 yılında burada büyük bir yangın çıkmış olmasına rağmen, günümüzde, burada tarihi evlerin bir kısmını görebilirsiniz.

Muğla Kavaklıdere

 

Muğla Kavaklıdere

HYLLARİMA ANTİK KENTİ 


Kavaklıdere-Yatağan yolu üzerinde, Çayboyu köyünden geçip, Derebağ köyüne ulaştığınızda: bu antik kentin bir tepe üzerine yayılmış kalıntılarına ulaşabilirsiniz. Yani, ilçe merkezine 15 km. uzaklıktadır. Yöre halkı, buraya kale diyor.
Antik kalıntılar: tüm görkemiyle, geniş bir alana yapılmış ve çoğu çalılar ve toprak altındadır.

Tiyatronun bulunduğu yerin, deniz seviyesinden yüksekliği: 800 metredir. Kentin tarihi geçmişine bakıldığında, Luvi soyundan gelen Karyalılara ait bir kent olduğu tahmin edilmektedir.
Tiyatro: tek kademelidir. İzleyicilerin oturdukları bölüm, sahne binasının çevresinde, 180 derece dönmektedir. Ancak, tiyatroda, resmi kazı çalışmaları yapılmamıştır. Orkestranın bulunduğu bölüm: 20 metre civarındadır. Seyircilerin oturduğu bölümlere ise, 6 merdiven yolu ile çıkılabilmektedir. Tiyatronun 1200 seyirci kapasiteli olduğu tahmin edilmektedir.

Tiyatro dışında: bölgedeki surlar görülebilir. Surlar: kaba işlenmiş, dikdörtgen taş bloklarından yapılmış olup, kalınlıkları yer yer 2 metreyi bulmaktadır. Kente girişi sağlayan batı yönündeki kapı ise, gayet iyi korunarak günümüze ulaşmış olup, MÖ.400 yıllarında yapıldığı düşünülmektedir. Kentin diğer yapılarında kullanılan taşlar ise, daha sonraki dönemlerde yapılan yapılarda kullanılmıştır.

Kentin Nekropol alanı ise, delik deşik görüntü vermektedir ki, defineciler tarafından soyulan bir bölüm olarak görülmektedir.

Evet, buraya giderseniz, günümüzde burada görebilecekleriniz: Roma dönemine ait bir tiyatro, kaya mezarları ve sur kalıntılarıdır. Burayı özellikle tarih meraklıları ziyaret edebilirler.

Muğla Kavaklıdere

KYON ANTİK KENTİ


Menteşe beldesi yakınlarında, Çamyayla (Bellibal) köyündedir.
Kelime anlamı, Helencede “köpek mezarı” dır. Bizans döneminde ise, buraya: Paliapolis denir. Yörede arkeolojik kazı çalışmaları yapılmadığından ve yazılı kaynaklarda, buranın yalnızca ismi zikredildiğinden, antik şehir hakkında ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır.

Buradaki antik kent kalıntıları içinde, günümüzde görebilecekleriniz: Roma dönemine ait bir tiyatro ve çeşitli sunak taşları kalıntılarıdır. Ancak, Roma döneminde sikke basıldığı bilinen şehrin: sonuçta, nadir sikke basan önemli şehirlerden biri olduğu düşünülmektedir. Antik kalıntılar içinde en öne çıkanı, tiyatrodur.

Tiyatro: tepeye yaslanmıştır ve evlerin arasındadır. Oturma sıraları taşlarının işçiliği: komşu kent Hyillarima tiyatrosunun sıraları ile benzerlik göstermektedir. Ama, bu sıralardan, yalnızca 13 sıra, günümüze ulaşmıştır. Orkestra çukurluğu altta kalmış ve birkaç sıra üstüne, günümüzde kullanılan Belediye otoparkı yapılmıştır.


Bu arada, bir not iletmek istiyorum.

Bölgeye gittiğinizde, burayı tanıtan herhangi bir levha görmeniz pek mümkün değil. Aynı zamanda, bölge insanı, burayı ziyarete gelenlere, pek hoş davranmıyor. Sanırım, kaçak define avcılığının önlenmesi mi demeli, veya bilemiyorum başkaca ne amaçları olabilir, ama dediğim gibi, bu antik kentin ziyaret edilmesine pek anlamlı bakmıyorlar ki, buna kesinlikle hakları olmadığı kesin.

Çünkü: bu tür antik kalıntılar, yörenin insanının değil, bu ülkenin insanınındır ve her kez burayı rahatlıkla ziyaret edebilmelidir, ama sanırım burada suç, yörenin insanından öte, resmi makamların gerekli ilgi ve alakayı göstermiyor olmaları denilebilir mi?

Sonuç olarak, biraz sıkıntılı bir geziye katlanacaksanız, gidin, bu antik şehrin kalıntılarını gezin-görün. Aksi halde, gitmemek te tercihiniz olabilir.

Muğla Kavaklıdere

İNCE KEMER KÖPRÜSÜ


Çavdır-Kurucova köyleri arasındadır. Eski Aydın-Muğla karayolu buradan geçmektedir. Köprü: mitolojideki adı “Marsyas çayı” olan “Çine çayı” üzerindedir.
Köprünün, Roma döneminde, karşıdaki bir yerleşim yerine, borularla su götürülmesi amacıyla yapıldığı düşünülmektedir.

Ancak, köprü, her yapılışı ardından, sel gelir ve yıkılır. Bu dönemde, burada yaşayan bir kralın çok güzel bir kızı vardır. Kral: köprüyü, yıkılmayacak şekilde yapacak ustaya, kızını vereceğini söyler. Bunun üzerine, genç bir usta, yardımcılarını yanına alarak, gece-gündüz çalışarak, günümüzdeki ince kemerli köprüyü yapar. İçme suyu boruları, köprü üzerine döşenerek, karşı yakaya geçirilir.

Köprü, aradan geçen sürede, yağmur ve seller olsa da yıkılmadan kalır. Ancak: kızını, ustaya vereceğini söyleyen kral, sözünde durmaz. Bunun üzerine, köprüyü yapan usta, bir gece kazmasını alır ve köprüyü yıkmaya çalışır. Bu durumu haber alan kralın adamları: köprüye gelirler ve ustayı köprüden aşağıya atarak öldürürler.

Ancak, usta ölmeden önce, kralın kızı için “mutlu olmaması, köprüden geçtiği takdirde evlat yüzü görmemesi” şeklinde beddua eder. Bu yüzden: aradan yüzyıllar geçmesine rağmen, yörede yaşayan genç kızlar: köprü üzerinden geçmezler ve yöre insanı, köprüye “gelin geçmez” köprüsü ismini verir.

Son bir not

Çay üzerinde yapımı sürmekte olan Çine Barajı bitirildikten sonra, bu köprü, barajın su göletinin içinde kalacaktır. Bu yüzden, bu yakınlarda burayı ziyaret etmenizi öneririm, yoksa bir daha görme şansı kalmayacaktır. Bu arada, ilginç gelişmeler yaşandığını duydum.

Söylenenlere göre: İzmir Anıtlar Kurulu, köprünün başka yere taşınması yönünde karar alırken, Muğla anıtlar kurulu: baraj sularının 50 yıl sonra çekileceği ve köprünün yine, bulunduğu yerde ortaya çıkacağını ifade ederek, köprünün başka yere taşınmasına engel olmuşlardır.

Yıllarca sular altında kalacak köprü, ne kadar sağlam kalarak gelecek nesillere aktarılır, bilemiyorum, umarım bu yönde karar alanlar, işin bilimsel yönünü biliyorlardır ve köprünün, sular altında geçecek 50 yıllık süreçte herhangi bir zarar görmeyeceğini düşünüyorlardır, yoksa öte yandan, 50 yıl sonrasının belirsizliği kimseyi ilgilendirmiyor mu?

Öte yandan, bugüne kadar: ömrünü tamamlayıp, suları çekilen baraj gördünüz mü? Ülkemizdeki iki resmi kurumun, kendi arasında farklı görüşler öne sürmesi sonucu, 2300 yıllık köprü sular altında kaldı.

Evet, güncel bir not: ince kemer köprüsü, yörede inşa edilen “Adnan Menderes Barajı” nın su gölet alanı içinde kalarak, kaybolmuştur. 2300 yıllık geçmişi olan köprü, bir kalemde gözden çıkarılıyor. İşte, tarihe ve tarihi kalıntılara bakış açısı.