Kırıkkale Karakeçili

Kırıkkale Karakeçili

İlçe, il merkezine 37 km uzaklıktadır. Karakeçili, Keskin arası 30 km, Çelebi arası 25 km, Bala arası 25 km ve Ankara arası ise 95 km. dir.

TARİHİ

Karakeçili aşireti, Anadolu’yu yurt edinen 24 Oğuz boyundan Kayılara bağlı büyük bir topluluktur. Burada yaşayan Karakeçili Yörükleri, Anadolu’nun diğer bölgelerinde yaşayan Karakeçililerle akrabadır. Karakeçili aşireti, 16’nci yüzyılda Osmanlı tarafından buraya yerleştirilmiştir.

Resmi kaynaklardaki kayıtlara göre: 1583 yılında, Karakeçililer, Ankara’nın Bala yakınlarına yerleştirilmişlerdir.

Karakeçili’nin güneydoğusundaki tepelerde, tarihi kale kalıntıları bulunur. Mustafa Kemal Atatürk’ün, Ankara’ya giderken buradan geçtiği için, bu yolda her yıl kutlamalar yapılmaktadır.

İlçe, 1990 yılında Ankara-Bala ilçesinden ayrılmış ve Kırıkkale ilinin bir ilçesi olmuştur.

Kırıkkale Karakeçili

GENEL

İlçe Ankara-Bala ilçesinin kuzeydoğusundadır. İlçenin doğuya bakan toprakları, bugünkü Kapulukaya baraj gölünün sıfır noktası olarak bilinen yerle birleşmekte olup bu göl sahası Karakeçili ilçesine tabii bir güzellik kazandırmaktadır.

İlçenin rakımı 1100 metredir. Karasal iklim hakimdir, kışları oldukça sert ve kar yağışlı geçer. Hava sıcaklığı genelde sıfırın altında yaşanır.

Yazları ise sıcak ve kurudur. Yağışlar az olduğundan yaz mevsiminde bitki örtüsü genelde bozkır görünümündedir.

Kırıkkale Karakeçili Uluslararası Kültür Şenliği

KARAKEÇİLİ ULUSLARARASI KÜLTÜR ŞENLİĞİ

İlçede her yıl Eylül ayının ikinci haftasında düzenlenir. İki gün boyunca süren şenliklerde renkli görüntüler yaşanır, gencinden yaşlısına herkes gönlünce güzel vakit geçirir. Şenliklerde: çeşitli ikramlar, sünnet, panel, tiyatro, havai fişek gösterileri yapılır.

Mehmet takımı eşliğinde yürüyüşler yapılır. Stadyumda, mehteran gösterileri, yöresel halay ekibinin ilçeye özgü oyunları sergilemesi izlenir.

Stadyum alanına kurulan kıl çadırlarda Karakeçili’nin tarihi ve kültür alanında yapılan ürünler vatandaşların ziyaretine sunulur.

GEZİLECEK YERLER

Kırıkkale Karakeçili Çeşnigir Köprüsü

ÇEŞNİGİR KÖPRÜSÜ

Ankara-Kırşehir yolunun 100’ncu kilometresinde, Kızılırmak üzerindedir. Köprü yakınında bulunan Köprüköy’den dolayı, Köprüköy köprüsü olarak bilinir.

Kitabesi yoktur, yazılı kaynaklarda da herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu yüzden ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmez. Ancak muhtemelen 13’ncü yüzyılda Selçuklu döneminde yapıldığı ve Osmanlı döneminde onarım gördüğü düşünülmektedir.

Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında Mimar Sinan tarafından köprü yeniden yaptırılmıştır.

Kapulukaya Barajının faaliyete geçmesinden önce, köprü yol güzergahında iken, sonralara köprünün ayak kısımları baraj suyu içinde kalmıştır.

Köprü 110 metre uzunluktadır. Genişliği 6 metredir.

Derbent özelliği gösteren köprülere güzel bir örnektir. Mimari olarak, iki yana eğimli bir köprüdür.

Kaya zemin üzerinde ve ayakları sağlam zemine otursun diye, baraj mantığı gözetilerek kayaları takiben eğri inşa edilmiştir. Nehre en uygun ve sağlam geçit verdiği yerdedir. Kayalıklardan hemen önce ve sonra nehir genişleyerek akar.

Osmanlı arşivlerinde yer alan bazı bilgilere göre köprünün yanında bir han ve cami varmış. Ayrıca yine bazı kaynaklara göre, köprünün yanında taştan bir aslan heykelinin bulunduğu belirtiler. Ancak günümüzde köprü üzerinde ve civarında: aslan heykeli, han veya cami yoktur.

1402 yılında Ankara savaşının yapılacağı alana ilerleyen Timur’un ordusunun bu köprüyü  kullandığı söylenir.

 Köprünün çok büyük bir kemeri var. Bu kemer, yapıldığı dönemde yapanlar tarafından bir türlü tutturulamamış ve bu yüzden, zamanın hükümdarı, bir sefere giderken, köprüyü kullanmayıp, Kızılırmak’ın sığ bir yerinden, karşıya geçerek yoluna devam etmiştir.

Ancak, köprünün ustalarına, dönüşüne kadar köprünün tamamlanmasını emreder. Ustalar, defalarca uğraşırlar ve yine kemeri tutturamazlar ve köprü yıkılır. Bu sırada, Hıristiyan bir Rum mimar, köprünün yıkılmaması için, bir gece sabaha kadar Allaha dua ederek yalvarır.

Bu arada: kızı ile oğlunun kurban edilip, onların kanı ile yoğrulan iki taşın köprüye konulması halinde, büyük kemerin tutturulacağı ve köprünün yıkılmayacağını görür.

Bunun üzerine,  Rum mimar, kızı ve oğlunu kurban eder ve onların kanı ile yoğrulan taşları, köprünün büyük kemerine yerleştirir ve böylece köprü yıkılmaz. Bu iki kanlı taş: günümüzde de, köprü üzerinde görülmektedir.

Kırıkkale Karakeçili Büklü Kale

BÜKLÜKALE

Ankara’dan Kaman’a giden otoyolun Kızılırmak’ı geçmeden hemen sol tarafından bulunur. 2009 yılında başlanan kazı çalışmaları halen sürdürülmektedir.

Bunlara göre: buradaki yerleşimler, Eski Tunç çağı, Geç Tunç çağı, Demir çağı ve Osmanlı dönemidir. Burası: MÖ 2’nci bin yılın sonunda, Hitit imparatorluk çağında önemli bir şehir merkezidir.

Bu durumu kanıtlayan diğer objeler ise: Kızılırmak’ın en dar yerinde 13’ncü yüzyılda bir köprünün yapılması ve yine Roma dönemine ait köprü kalıntısının bulunmasıdır. O dönemde bölge ticari açıdan da önemli bir merkezdir.

Kırıkkale Karakeçili Büklü Kale

Kazılarda: Hititlerden kalma mimari yapıya rastlanıldı. Bu mimari yapı: 2 bin yıl öncesinin Hititlerine ait şehri ortaya çıkarıyor. Kazılarda ortaya çıkan taştan örülü evler Hititlerin yaşamına ait ipuçları veriyor.

Ayrıca yine kazılarda, Hitit dönemine ait şehir suru ve kapısı tespit edildi. MÖ 600-700 yıllarına ait sur duvarını dolduran toprak kaldırılmıştır.

Bu toprak kaldırılınca, bunun altından yanmış tabaka çıkmıştır. Bu tabaka da MÖ 14’ncü yüzyılda yani Hitit imparatorluğu dönemine aittir.

Tespit edilen katlardan 3 tanesinin yangın geçirdiği görülmüş, bunlar, burada büyük bir savaşın yapıldığının kanıtıdır.

Burası çok büyük bir şehir olup üst taraf kale kısmı, aşağıda ise aşağı şehir varmış.

Kırıkkale Karakeçili Büklü Kale

Bölgenin ticaretin yoğun olduğu dönemlerde, özellikle Kızılırmak’a yakın olmasından dolayı ticaret merkezi olarak kullanıldığı belirtiliyor. Zaten Hitit dönemine ait (3’ncü katman) çıkarılan cam şişe ve Hitit imparatorluğu dönemine tarihlenen çivi yazılı tablet, oldukça önemli buluntu olarak kabul ediliyor.

Kırıkkale Karakeçili Büklü Kale

Tablette ilginç yazılar vardır. Tablette “buradaki ülke sizin ülke” cümlesinin geçtiğini ve tabletin iki ülke arasında yazılmış olan diplomatik metin olabileceği değerlendirilmektedir. Yine tablette bir habercinin gönderildiği ve geri dönmediği de mektupta yazılmıştır.

Demek ki iki ülke arasında çatışmalar olmuş. Yine kazılarda: Hitit imparatorluğuna ait kemikten yapılmış mühür bulunmuştur. Bu mühür, şehrin Hitit başkenti Boğazköy ile direkt ilişkiler içinde olduğunu göstermektedir.

Bu mühür, başkentten gönderilen mühür olmalıdır. Daha önce de kemikten yapılmış düğme şeklinde süs eşyası bulunmuştur. Bu süs eşyasında da panter gibi hayvan motifleri işlenmiştir. Bunlar: MÖ 700’lü yıllarda Anadolu’ya gelen İskitlere ait olduğu biliniyor.

Çünkü, bu panter resimli süs eşyasının aynısının, altından yapılmış olanı daha önce Rusya’da bulunmuştur. Burada yapılan kazılarda bulunan ilginç buluntulardan birisi de: beyaz mermerden yapılmış panter başıdır.

Göz kısmına da lapis lazuli taşı konulmuştur. Bunun, MÖ 2000 yılına ait olduğu düşünülüyor. O dönemde Afganistan’a gidilmiş ve bu taşlar getirilmiştir. Yine kazılarda, MÖ 1700’lü yıllara ait cam şişe bulunmuştur.

Bu, dünyadaki en eski cam şişelerden bir tanesidir. Şimdiye kadar bu şişeden Boğazköy’de bulundu. Burada o kadar eski cam şişenin bulunması, cam şişe üretimi hakkında yeni fikirler ortaya koyacak gibi duruyor.

Bununla ilgili analizler yapılınca Mısır’da bulunan cam şişeden farklı maddeler kullanarak yapılmış olma ihtimalinin varlığından söz ediliyor.

Kazıda çıkarılan arkeolojik malzemeler, Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.

Kırıkkale