İzmir Menemen

İzmir Menemen

Menemen denilince, malum güzel ilçemiz Menemen yanında, yaz aylarının çok tercih edilen bir yemek türü olan Menemen’de gündeme geliyor. Umarım, yemek olarak düşünülen Menemen aradığınızda, bu satırlar karşınıza çıkmaz. Ama, yine de bu ilçemizin turizm yönü hakkında yazılan bu yazıyı okuyun, belki ilginizi çekebilir.

ULAŞIM

İlçe: İzmir-Afyon-Bandırma demir yolu üzerindedir. Kara yolu düşünüldüğünde ise: Menemen ilçesi: İzmir-Bergama-Çanakkale kara yolu üzerindedir. İzmir il merkezine uzaklık: 33 km. dir.

İzmir Menemen

TARİH

İlçenin: MÖ.1000 yıllarında, günümüzdeki Yahşeli köyü civarında, kurulduğu sanılıyor. Ancak, MÖ.263-241 yılları arasında, ilçe merkezi, Asarlık köyü yakınlarına taşınmıştır. Anadolu Beylikleri döneminde ise, bugünkü yerine taşınmıştır.

Tarihi süreç içinde, bölgede: İonyalılar ve Frigyalılar egemen olmuşlardır. Daha sonra, Lidyalılar bölgeye gelirler. MÖ.546 yılında, Lidyalıların yenilmesiyle, Persler bölgede egemenliği ele geçirirler. MÖ.334 yılında, İskender tarafından Pers istilası bitirilir. İskender’in yenmesiyle, Persler’de bölgede biter ve Bergama krallığı dönemi başlar. MÖ.64 yılında, Romalılar bölgeyi ele geçirirler. Daha sonra ise, Bizanslılar.

1084 yılında, Selçuklular tarafından, Menemen bölgesi ele geçirilir. Germiyanoğulları Beylerinden, Saruhan Bey; 1313 yıllarında bölgeyi ele geçirir.

Osmanlılar: Yıldırım Beyazıt ile, bölgede egemenliği alırlar. Ancak, 1342 yılındaki yenilgiyle biten Ankara savaşı sonrasında: bölgede, yeniden Saruhan Beyliği kurulur. Ancak, Mehmet Çelebi, Saruhan Bey’i öldürterek, bir asırdır devam eden Saruhan Beyliğine son verir. Menemen ve çevresi, yeniden Osmanlı imparatorluğunun egemenliğine girer.

1425 yılında, Sultan II. Murat tarafından, Menemen ve yöresi, kesin olarak Osmanlılara bağlanır. 1850 yılında, Manisa’dan ayrılıp, İzmir’e bağlanır. Derken, 1919 yılında, Yunanlıların işgali görülür. Üç yıldan fazla süren işgal, 1922 yılında bitirilir. Bu işgal sırasında: özellikle Kaymakam Kemal Bey’in Yunanlılar tarafından şehit edilmesi tarihin sayfalarına bir acı anı olarak geçer.

Menemen isminin kaynağı: Bizans egemenliği sırasında: şehre “Maınemenau” adının verildiği söylenir. Zaman içinde bu isim, değişerek “Menemen” ismini alır. Yalnız: şehrin isminin değiştirilmeden 400 yıl önce, sürekli olarak “Melemen” olarak söylenir olduğudur. Evliya Çelebi, 1671 yılında geldiği şehirde, şehir adını “Melemen” şeklinde yazmıştır.

GENEL

İlçe merkezinin denizden yüksekliği: 20 metredir. İklim: Akdeniz ikliminin, Ege bölgesinde görülen karakteristik özellikleri görülür. Kışları ılık ve yağışlı, yazları ise sıcak ve kuraktır. İlçe ekonomisi: tarıma dayalıdır. Özellikle: kavun ve çilek üretimi yaygındır. İhracata yönelik: deri ve deri ürünlerinin üretildiği önemli bir merkezdir.

İzmir Menemen Kubilay

KUBİLAY OLAYI

23 Aralık 1930 tarihinde, sabahın ilk saatlerinde: Derviş Mehmet isimli bir yobaz ve beraberindeki silahlı 6 kişiyle birlikte, Manisa’dan, Menemen ilçesine gelirler.

Menemen Müftü Camisine girerler ve üzerinde dini ibareler bulunan bir bayrakla, camide bulunanlar ve merakla cami önünde toplananları: kendileriyle birlikte, şeriat istemek üzere, hareket etmeye davet ederler.

Öğle saatlerine kadar, kendileriyle birlikte olmayanların ise, arkalarından gelecek 70 bin kişilik Halife Ordusu tarafından, kılıçtan geçirilerek öldürüleceklerini söyler. Tabii, kasabaya “Halife Ordusunun” geleceği söylentisi, yerel halkı korkutur.

Olaylar: ilçede bulunan askeri birlikte duyulur. Bunun üzerine: Alay Komutanı: yedek subay Kubilay’ı, bir manga askerle birlikte, olay yerine gönderir.

Kubilay: 1906 yılında, Adana-Kozan’da dünyaya gelir. Ancak, ekonomik zorluklar nedeniyle, daha sonraki tarihlerde İzmir’e göç ederler. Kubilay ise: 1926 yılında, Bursa Öğretmen Okulunu bitirir ve aynı yıl, Aydın ilinde öğretmen olarak göreve başlar.

Daha sonra ise, Menemen’e gelerek, Zafer İlkokulunda, öğretmen olarak görev yapar. Daha Sonra ise: Menemen’deki askeri birlikte, yedek subay olarak askerlik hizmetini yapmaktadır.

Kubilay: askerlerle birlikte olay yerine gider. Ancak, söylenenlere göre: askerlerin silahlarında kuru-sıkı mermi bulunmaktadır. Ayrıca, silahlarda süngü takılıdır.

Kubilay: askerleri, meydanın girişine bırakarak, göstericilerden “teslim olmalarını” ister. Ancak, aynı anda, guruptan ateş açılır ve Kubilay yaralanarak yere düşer. Askerler de ateş açarlar, ancak mermiler, kuru-sıkı olduğu için gurubu etkilemez.

Hatta: guruptakiler, kuru-sıkı mermiden haberdar olmadıkları için, kurşunların kendilerini etkilemediğini ve mehdi olduklarını düşünür ve haykırırlar.

Kubilay, yaralı halde, cami avlusuna sığınır. Derviş Mehmet ve arkadaşları ise, peşinden camiye girerler. Derviş Mehmet; çantasından çıkardığı, testere ağızlı bağ bıçağı ile: 24 yaşındaki, yaralı yedek subay Kubilay’ın başını keser ve kesik başı: yeşil bayrağın sopasına takar.

Bu sırada: olay yerine: bekçi Hasan gelir. Ateş açar ve guruptan birini yaralar. Ancak, gurup tarafından ateş açılarak, o da öldürülür. Arkadaşının yardımına koşan, bekçi Şevki de, guruptan açılan ateş sonucu öldürülür.

Tüm bunlar olduktan sonra: daha büyük bir askeri birlik olay yerine yetişir ve “teslim ol” çağrısı yapar. Ancak, olay çatışmaya dönüşür ve askeri birlik ateş açar. Derviş Mehmet ve bir kısım gösterici ölür ve bazıları ise kaçar.

Kubilay olayı: Şeyh Sait isyanı sonrasında, genç Türkiye Cumhuriyetinin yaşadığı, ikinci irtica olayıdır. Devlet, olaya sert tepki gösterir. 31 Aralık 1930 tarihinde, Menemen ilçesi ve Manisa ile Balıkesir il merkezlerinde, sıkıyönetim ilan edilir.

Evet, göstericilerden kaçanlar yakalanır. 105 sanık, 15 Ocak 1931 tarihinden itibaren, Divan-ı Harp’te yargılanmaya başlanırlar. 29 Ocak 1931 tarihinde, mahkeme, 36 kişiyi idam cezasına çarptırır. Bunlardan: 28 sanık: 3 Şubat 1931 günü Menemen’de idam edilirler.

Olayın ardından, Menemen’de, devrim şehidi iki bekçi ve Kubilay adına, anıt dikilir. Anıtın üzerinde şöyle yazar: “ İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçileriyiz.”

NE YENİR.NE İÇİLİR

Menemen ilçesinde olup ta “Menemen” yememek olur mu hiç. Elbette olmaz, burada menemen yemelisiniz. Ayrıca: Meydan Pide’de: nefis döner ve her türlü pide lezzetle tatmanızı bekliyor. Menemen’de: yayık ayranı meşhur. Yol üzerinde, sağda, hemen garaja gelmeden “Meşhur Ramo” bu yayık ayranını içebileceğiniz en güzel yer. Mutlaka deneyin. Ayrıca: buradan, koyun yoğurdu satın alabilirsiniz.

NE SATIN ALINIR

Menemen ilçesinde: çanak, çömlek, testi, saksı, renkli seramik ürünleri ve sepetçilik meşhur. Meşhur menemen testi ve sepetleri: İzmir-Çanakkale otoyolunun üzerinde kurulmuş, derme-çatma satış yerlerinde sergileniyor.

Arzu ederseniz, satın alabilirsiniz. Bunun dışında: Yıldız Mandıradan: peynir, yoğurt, ayran gibi Menemen’e özel, süt ürünlerinden satın alabilirsiniz.

GEZİLECEK YERLER

İzmir Menemen Taşhan

TAŞHAN

Bölgede bulunan en önemli tarih miraslarındandır. Türk-İslam mimarisinin özelliklerini taşır.

Kitabesi olmadığından, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Ancak: Taşhan’ın yapımında çalıştığı bilinen ve Taşhan bitişiğinde türbesi bulunan Şıh Kamil’in: 1600’lü yıllarda yaşadığı bilinmektedir.

Yani, Taşhan’ın da, 1600’lü yıllarda yapıldığı düşünülmektedir. Yani: Sultan I. Ahmet (1603-1617) veya Genç Osman (1618-1622) dönemlerinde.

Yapının mimari özellikleri: kare planlı, simetrik, moloz taş ve tuğlalardan yapılmıştır. 2 katlıdır. Üst katta: 24 konaklama odası, alt katta ise ahır ve depolar bulunmaktadır.

Avlu kare şeklinde olup, avlunun dört tarafında, tabanları granit taştan yapılmış, tuğla kemer ve çapraz tonozlardan oluşan revaklar var. Girişin hemen sağında, üst kata: 13 basamaklı bir merdivenle çıkılıyor.

İzmir Menemen Karagöl

KARAGÖL

Yamanlar dağında, zirveye yakın bölümdedir. Uzun ve virajlı yollar: buraya pikniğe gitmeyi düşünenler için, göze alınması gereken sıkıntılar. Virajlar ve yokuşlardan bıkacak olanlar, buraya gitmeyi düşünmesinler. Deniz seviyesinden, 1000 metre yüksekliktedir.

Krater gölüdür. Çevresi, çam ormanlarıyla kaplıdır. Burada, piknik yapmak mümkün. Orman işletmesi tarafından, gölün doğu kesimindeki düzlüğe: masalar koyulmuş, oturma yerleri ve çeşmeler ile güzel bir piknik alanı yaratılmış.

Gölde alabalık bulunuyor, olta balıkçılığı yapabilirsiniz. Ancak, krater gölü olması nedeniyle, derinliği oldukça fazladır. Özellikle: çobanlar ve göl çevresinde oturanlar, gölün dibinin olmadığına inanırlar. Bu yüzden: buraya giderseniz, kesinlikle yüzmek gibi bir düşünceniz olmasın.

İzmir Menemen Larissa

LARİSSA

İlçenin kuzeyinde, Gediz nehrine, 2 km. uzaklıktaki, Buruncuk köyünün üst kısmındaki dağ üzerinde kuruludur.

Biraz zahmetli bir tırmanıştan sonra, çok güzel ve estetik görünümlü duvar, yapı ve sarnıç kalıntılarının bulunduğu, antik kent ile karşılaşırsınız.

MÖ.1200 yıllarında kurulan şehir: MÖ.800 yılları sonunda, Yunanlıların egemenliğine girmiştir. Lydia ve Pers dönemlerinden sonra ise, Peleponnesses savaşlarında, tümüyle yıkılarak, tarih sahnesinden silinmiştir. Daha sonra yeniden inşa edilen kent, Galatlar tarafından yağmalanmıştır.

Ünlü coğrafya yazarı Strabon: “Larissalılarla ilgili, ortak bir özellik var. Toprakları, nehirlerin getirdiği alivyonlarla oluşmuştur. İşte, bu nedenle: bu kentlerin adı, Luwi dilinde “Lar-assa-isse” ögelerinden türetilmiştir ki bu kelime kum kenti anlamına gelir.”

Buruncuk köyü yakınlarındaki Larissa antik kenti de: eskiden deniz girintisi iken, Gediz nehri tarafından, kum dolgusu yığılarak oluşturulan bereketli Menemen ovasının yanı başındadır.

Belli aralıklarla burada yapılan kazılarda: surlarla çevrili ve Bizans öncesinden kalma bir kent kalıntısı ortaya çıkarılmıştır. Bu kent kalıntısının: birçok yerinde: su sarnıçları ve dehlizler var. Ayrıca, üç saray kalıntısı bulunmuştur.

Kazılar sırasında ele geçirilen eserlerin bir bölümü ise, İsveçliler tarafından çalınmış ve günümüzde Stockholm Müzesinde sergilenmektedir.

Bazı sütun başlıkları ve buluntular ise, İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergileniyor. Yine de, şehrin büyük kısmı, günümüzde toprak ve kayalarla örtülüdür. Özellikle, tepeye giden 1 km. lik yol görülmeye değer.

İzmir Menemen Temnos (Görece Kalesi)

TEMNOS (GÖRECE KALESİ)

Bu kalenin yıkıntıları: Hasanlar ve Görece köylerinin arasındaki hudut bölgesinde görülebiliyor. Ancak, günümüze kadar, burada herhangi bir resmi arkeolojik kazı yapılmamıştır. Evet, kale hakkında mevcut bilgiler şunlardır.

Bölge: I. Attales zamanında, Bergama krallığına katılır. Roma imparatoru Tiberius devrinde ise, büyük bir deprem yaşanır. Daha sonra: MS.17’nci yüzyılda, Temnos şehrinin sikkeleri basılmaya devam edilse de, şehir, gittikçe önemini kaybetmiştir. Bu tarihten sonra, tarihi kaynaklarda, şehre ait herhangi bir bilgiye rastlanmaz.

LEUKEY

Maltepe köyü yakınlarındadır. Yörenin en büyük höyüğünün bulunduğu tepenin güney kısmında: kalıntılar bulunmaktadır. Bu kalıntıların: Pers kralı Keyhaenus’a isyan eden, General Tahas tarafından kurulan, Leukey şehrinin kalıntıları olduğu düşünülmektedir. Buradaki resmi arkeoloji kazıları sürdürülmekte olup, kazılarda elde edilen buluntular açıklanmamıştır.

Bergama tanıtımı.

İzmir tanıtımı.

 

 

Denizli Beyağaç

Denizli Beyağaç

Daha çok, tarihi kalıntılardan ziyade, yeşilliğin ve tabiat güzelliklerinin ön plana çıktığı bir yöremiz. Özellikle, bu civarda çadırlı kamping arayanlar için ideal ve güzel yerler var. Yani; tertemiz bir hava, bol oksijen, yazın sıcak günlerinde serin bir ortam arzulayanlar için, burası ideal. Buyurun, Beyağaç’a.

ULAŞIM

İlçe, il merkezi Denizli’ye: 94 km. uzaklıktadır.

TARİH

Beyağaç ilçesinin bulunduğu topraklar, Osmanlı döneminde, Padişah III. Ahmet’in kızı Mihrişah Sultana çeyiz olarak verilmiş. Buranın geliri ise, vakfedilerek, Mihrişan Sultan tarafından, Medine’ye verilmiş.

İlçenin tarihi geçmişi hakkında, bundan başka, aydınlatıcı bilgiler yok. Ancak: 1966 yılında, Eskere ve Sarıyer köylerinin birleşmesiyle meydana geldiği ve 1972 yılında ise Belediye olarak tescil edildiği biliniyor. 1991 yılında ise, Kale ilçesinden ayrılarak, müstakil ilçe olmuş.

Denizli Beyağaç

GENEL

Büyük Menderes nehrine dökülen “Akçay” ilçe merkezinden geçiyor. Ayrıca: Sandras Dağı, tüm ihtişamı ile buradan gözlenebiliyor. İlçe verimli bir ova üzerine kurulmuş olup, rakımı: 650 metredir.

İlçenin en önemli özelliği: anıt ağaçları, yaşları yüzlerce yıllık karaçamların bulunması. Yazımın giriş kısmında belirttiğim gibi: yeşillikler içinde, kamp hayatı yaşamak isteyenler için, İlçe sınırları içinde çok güzel yerler var.

Bunun dışında: ilçe halkının başlıca geçim kaynakları: tütün üreticiliğidir.

İklim durumuna gelince, soğuk bir yer. Çevre ilçelere nazaran kar yağar ve bir süre yerde kalır.

GEZİLECEK YERLER

Denizli Beyağaç Topuklu yaylası

TOPUKLU YAYLASI

Burası; ilçe merkezine 20 km. uzaklıktadır. Köyceğiz ilçe merkezine ise, 30 km. uzaklıktadır. Halen kullanılan yol: ilçe üzerinden. Ama, Köyceğiz yolu üzerinden de yaylaya bağlantı yolu yapılması çalışmaları sürdürülüyor. Bayağı yüksek bir yer, rakım, yaklaşık: 1700 metre. Yaylanın batısındaki tepelerden, hiç akla gelmez ama, Gökova körfezini ve yaz aylarında, gün batımını izlemek, muhteşem keyifli.

Evet, bu yayladaki tesisler, güneş enerjisiyle aydınlatılıyor. Burada: restoran, fırın, tandır kuyusu ve alabalık tesisleri var. Alt yapı çalışmaları tamamlanmış. Çeşme, duş ve tuvaletler de bulunuyor. Konaklama yapmak ta mümkün. Yayladaki toplam yatak sayısı: 70. Yaklaşık 30 civarında bungalov tipi ev bulunuyor. Alanın yarısı, doğal çim. Her yıl Haziran ayında, yaylada şenlikler düzenleniyor.

Denizli Beyağaç Kartal Gölü

KARTAL GÖLÜ

İlçe merkezine 23 km. ve Denizli il merkezine 129 km. uzaklıktadır. Sandraz dağının zirvesindedir. Buzul çağında oluşmuş bir krater gölü olduğu düşünülüyor. Rakımı: 1903 metre.

Milli Park ilan edilerek koruma altına alınmış ve Doğal Sit alanı olarak ilan edilmiştir. Çiçekbaba dağının zirvesinde, kuzeye bakan yamaçtadır. Ülkemizin en yaşlı “karaçam ormanı” buradadır. Ağaçların yaşları: 850-1300 yıl arasındadır. Kartal Gölü ve “Anıt Orman” çevresi: bitki florası bakımından çok zengin. Burası: her ne kadar yüksek ve soğuk olsa da, Haziran ayı ortalarından itibaren, çadırlı kamp yeri olarak ve piknik alanı olarak kullanılıyor.

Her yıl, Ağustos ayının son Perşembe günü, burada, Eren Şenlikleri düzenleniyor ve bütün yöre halkı, buraya geliyor ve şenliğe katılıyor.

Denizli Beyağaç Karagöl

KARAGÖL

İlçe merkezine 16 km. uzaklıktadır. Ortalama rakım: 1335 metredir. Ancak, Temmuz ayı ortalarında, gölün suyu tamamen çekiliyor. Ekim yada Kasım aylarında, yeniden su tutulmaya başlanıyor. Çünkü, göl, tamamen yağmur sularıyla besleniyor. Çevresinde çok sayıda, karaçam ağacı var. Bunların yoğunluğunun yaşı: 1000 civarında olduğu tahmin ediliyor.

Denizli Sarayköy gezi yazım için Sarayköy

Isparta Yenişarbademli

Isparta Yenişarbademli

Isparta Yenişarbademli

Isparta Yenişarbademli: İl merkezine 105 km uzaklıktadır. Şarkikaraağaç ilçesine 51 km, Beyşehir ilçesine 51 km uzaklıktadır.

Beyşehir gölünün batısında, Toros dağlarının kuzey uzantısı olan Amanos dağları yamaçlarındadır. Denizden yükseklik 1150 metredir. İlçe arazisinin büyük bölümü ormanlıktır. Kiraz üretimi yoğundur ve üretilen kirazlar yurt dışına ihraç edilmektedir. İlçe sınırlarının tamamı, Milli Park ve Birinci Derece Doğal Sit alanıdır.

Isparta Yenişarbademli

 

TARİHİ

İlçe tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olup Roma ve Bizans dönemlerinde “Gorgorum” ismiyle bilinmektedir.

Bölge 1380 yılında Osmanlı hakimiyetine girmiştir. 1810 yılında Konya iline bağlanmış ve 1868 yılından itibaren “Yenişar” olarak isimlendirilmiştir. 1954 yılında ise “Yenişarbademli” Belediyesi kurulmuştur. 1991 yılında Şarkikaraağaç İlçesinden ayrılarak Isparta iline bağlanmıştır.

PINARGÖZÜ KÜLTÜR ŞENLİKLERİ

Her yıl Temmuz ayında yapılır.

DAĞCILIK ŞENLİĞİ

Her yıl Mayıs ayının 2’nci haftasında Dedegöl dağı Melikler yaylasında yapılır. Ana kamp yeri, Melikler yaylasında 1700 metre yüksekliktedir. Yaka köyüne 7 km ve ilçe merkezine 10 km uzaklıktadır. Çam ormanı içinde bulunan kamp yerine toplu ulaşım sağlanmaktadır. Kamp alanında ortalama hava sıcaklığı gündüz 20-25 derece ve gece 5-7 derece arasındadır.

Isparta Yenişarbademli

 

GÖKYÜZÜ GÖZLEM ŞENLİĞİ

Her yıl Temmuz ayının sonunda gözlem şenliği yapılıyor. Etkinliğin yapıldığı Melikler Yaylasındaki “Cennet” adı verilen şenlik alanı, 1700 metre yüksekliktedir. Burada dünyada 68, Asya kıtasında 3 ve Türkiye’de ilk defa “Karanlık Gökyüzü Gözlem Parkı” kurulacaktır.

Burada yapılan ölçüm sonucunda, en karanlık yer olduğuna karar verilmiştir. Şenlik alanının karanlık olması, gözlem için avantajdır. Bu yüzden ışıkla kirletilmemesi sağlanıyor. İnsan gözünün karanlığa alışması 10 dakika sürüyor ama tek bir ışık kaynağı bu alışma sürecini derhal sıfırlıyor. Alanda mangal ve ateş yakmak yasaktır. Ayrıca belli bir saatten sonra alana araçla girip çıkılması da yasaklanıyor. Gözlem gecesi, 3 bin kişinin, uyumadan gökyüzünü çıplak gözle gözlemlediği söyleniyor.

GEZİLECEK YERLER

Isparta Yenişarbademli Melikler Yaylası

 

MELİKLER YAYLASI

Dedegül dağı eteklerindedir. İlçe merkezine 15 km uzaklıktadır. Yenişarbademli-Aksu karayolu üzerinde, Vali Çeşmesi mevkiinden, güney yönünde 2 km ilerlendiğinde, yayla alanına ulaşılır.

Isparta Yenişarbademli Melikler Yaylası

Kamp alanı çevresi çam ağaçlarıyla çevrelidir. Rakım 1735 metredir. Yayla alanında çadırda konaklayabilir, Pınargözü Mağarasına, Yaka Kanyonuna yürüyüş yapabilir, Dedegöl dağına tırmanış yapabilirsiniz.

Isparta Yenişarbademli Dedegöl Dağı

 

DEDEGÖL DAĞI

Orta Torosların en yüksek tepesi olup 2998 metre yüksekliktedir ve Isparta’nın en yüksek tepesidir. Değişik bir husus var, dağın ismi Dedegöl, ama zirvesinin ismi Dedegül’dür. Çünkü: söylentilere göre, doruğa yani zirveye adını veren gülleri, erenlerden sayılan bir dede dikmiş, zamanla doruk dedegül olarak isimlendirilmiştir.

Tepesinde yılın 11 ayı kar bulunur. 2000 metre rakımdan sonra ormanlık alan biter.

Burada: dağ yürüyüşü, kamp, tırmanma için uygun yerler vardır. Tırmanma dedim de, dedegöl kaya tırmanışı açısından rehber olan “Paroıs de Legende” isimli kitapta yer alan tüm dünyadaki 19 tırmanış bölgesinden birisidir. Yani, bu kadar değerlidir. Sebebi ise, yekpare kaya blokları ve 500-600 metre uzunluğunda olmasıdır. Kitapta, bölge tüm detaylarıyla anlatılıyor. Kaya kütlesinin özellikleri, bölgeye nasıl gidileceği gibi hususlar vardır. Dünyadaki pek çok dağcı, bu kitabı okuyarak bölgeye geliyormuş. Evet, ben Dedegöl’ün tırmanış için nasıl önemli bir yer olduğunu ve tüm dünyada tırmanışçıların burayı biliyor, dünyada sadece 5 ülkede bulunan kaya tırmanış parkuru buradadır.

Isparta Yenişarbademli Dedegöl Dağı

Pınargözü mağarasının üstünde bulunan Melikler Yaylasına, her yıl binlerce dağcı gelir, çadır kurarlar ve Dağcılık şenliklerine katılırlar.

Isparta Yenişarbademli Dedegöl Dağı

Melikler Yaylası ve Dedegül dağının çevresi, endemik bitki örtüsü açısından oldukça zengindir. Özellikle “Dedegül çiçeği” dağcıların ilgi odağıdır.

Dağın güneyinde “kartos suyu” denen bir su kaynağı vardır. Bu kartos suyu, Antalya ili Beşkonak kasabasında bulunan “Köprülü Kanyon Milli Parkına” adını veren köprü çayının başlangıcıdır.

Isparta Yenişarbademli Yaka Kanyonu

 

Yaka Kanyonu

Kanyonun girişi, Melikler Yaylasının hemen alt kısmındadır. Kanyonun bitim yeri ise Yaka köyüdür. Dağın kuzey batısında, köyle aynı adı taşıyan kanyon 4 km uzunluğundadır. Yani kanyon yürüyüşü 4 + 4 km toplam 8 km sürüyor. Genişliği ise yer yer 1.5-2 metre kadardır. Sarp ve yalçın kayalıkların duvar yüksekliği 30-100 metre arasında değişmektedir.

Isparta Yenişarbademli Yaka Kanyonu

Kanyonun içinde pek çok doğal havuzlar ve şelaleler vardır. Ayrıca birçok kuş ve rengarenk kelebekler görülür. Geçişi zor bir kanyon değildir, sadece kış aylarında geçilmemesi önerilir, çünkü suyun ısısı oldukça düşüktür, kanyon geçişi sırasında vücut bazen tamamen ıslanmaktadır. Hatta yine bu su içinde alabalıkları görebilirsiniz. Öte yandan, kanyonun genişliği çok dar olduğundan yağışlı havalarda, su seviyesi aniden yükselebilmektedir. Bu yüzden, kanyon geçişi düşünenlerin yazın geçmesi önerilir. Çünkü yazın kanyon içindeki akıntı kurur. Sadece bazı yerlerde, bazı çukurlarda su birikintileri kalır. Sonuç olarak kanyon geçişi için en uygun mevsim Haziran ayıdır.

Isparta Yenişarbademli Karagöl

 

Karagöl

Dedegöl dağının doğusunda Kurucuova denen yerdedir. 2335 metre yüksekliktedir. 2500 metre kare büyüklüğe sahiptir. Buzul gölüdür, minik ama derin bir göldür. Güzel bir doğaya sahiptir ve çevresinde ve Dedegül dağının eteklerinde bulunan Dedegül çiçeği ile dikkat çeker. Burada çadırlı kamp kurabilirsiniz.

Kuyukuyu Mağarası

Dedegöl dağında 1996 yılında, Kuyukuyu mağarası keşfedilmiştir. Mağara 832 metre derinliği ve 1231 metre uzunluğu ile dünyada en derin mağaralar arasında 118 ve ülkemizde ise 2’nci sıradıdır.

Isparta Yenişarbademli Kubad-ı Abad Sarayı

 

KUBAD-I ABAD SARAYI

İlçe merkezine 2.5 km uzaklıkta, Beyşehir gölünün kuzeybatı kısmındadır. Torosların bir kolu olan Anamas dağlarının eteklerindeki küçük alüvyon ovasında, göle doğru çıkıntı yapan kayalık tepe ile toprak tol denen bronz çağı höyüğü ile çevresine yayılan bir külliyedir.

Sarayı ilk bulan Konya Müzesi Müdürü M. Zeki Oral’dır. Kendisi İbn-i Bibi’nin Selçuknamesini tarayarak, pek çok eser yanı sıra Kubad Abad ve Keykubadiye’yi bulmuştur. İlk sondaj çalışmaları, kendisi tarafından 1949-1950 yıllarında yapılmıştır. İlk bilimsel kazılar ise, Prof Otto Dorn tarafından, Müzeler Genel Müdürü Mehmet Önder’le anlaşarak 1965 yılında yapılır.

Sultan Alaaddin Keykubat tarafından, Beyşehir gölünün güzelliklerinden etkilenilerek 1236 yılında yaptırılan bir saraydır. Sarayın mimar ve nakkaşı Emir-i Şikar Saadettin Köpek’dir. Binanın planını İbn-i Bibi: Alaaddin Keykubat’ın binanın planını çizerek üzerinde açıklamalar yapıp resmettiğini yazar.

Saray kompleksinin çevresi bir surla çevrilmiştir.

Sultan buraya saray yaptırırken, çevresine de şehir kurulmasını emreder. Saray tamamlandığı yıl, Alaaddin Keykubat ölür ve bu sarayda oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev oturur.

Saray kompleksinde, büyük ve küçük saraylar yanında, 16’ya yakın yapı kalıntısı ile av hayvanları için birbirinden çitlerle ayrılmış bir park bulunur. Büyük sarayın altında, göl kıyısında küçük tersane görülür.

Büyük Saray

50 x 35 metre boyutlarındadır. Planı simetrik bir düzen gösterir.

Beyşehir gölüne doğru uzanan geniş bir terası vardır. Güney ve doğusu odalarla çevrilmiş, oldukça düzgün taş döşeli büyük bir avlusu vardır. Buradan, büyük salon ve tuğla döşeli yüksek taht eyvanı ile harem ve misafirlere özgü odaların bulunduğu asıl saray bölümüne geçilir. Burada yapılan kazılarda, sarayın son derece zengin çini süslemelerle kaplı olduğunu gösteren buluntularla karşılaşılmıştır. Çinilerde: ayakta ve oturur vaziyette insan figürleri, çeşitli kuşlar, çift başlı kartal, hayvan ve sembolik figürler görülür. Kazılarda ele geçen çiniler Konya Çini Eserleri Müzesinde sergileniyor.

13’ncü yüzyıl tarihçilerinden İbn Bibi: Saray hakkında “duvarlarının güzelliği kıskançlıktan gökkuşağı rengini solduran, firuze ve lacivert renklerdeki döşemeleri … Büyük sarayın duvarlarını süsleyen göz kamaştırıcı firuze (turkuvaz), lacivert çiniler onun tanımına çok uygundur” demiştir.

Isparta Yenişarbademli Kız Kalesi Adası

 

KIZ KALESİ ADASI

Sarayın 3 km kuzeydoğusunda Beyşehir gölündedir.

Ada: Sarayın haremliği ve tersanesidir. Burası, Türkiye’de Manyas’tan sonra en önemli kuş cenneti alanlarından birisidir. Adada 10’un üzerinde kuş türü bulunur.

Isparta Yenişarbademli Pınargözü Mağarası

 

PINARGÖZÜ MAĞARASI

İlçe merkezine 8 km uzaklıkta Çaydere ormanları içindedir.

Mağaranın uzunluğu 15 km dir ve Türkiye’nin en uzun mağarasıdır. Mağaranın içinde çok güçlü su akmaktadır, ayrıca birçok sifon ve büyük çağlayan, şelaleler, gölcükler, damlataş havuzları vardır.

Isparta Yenişarbademli Pınargözü Mağarası

Buradan çıkan suyun ısısı Temmuz ayında bile 5 derece civarındadır, yani oldukça soğuktur, bu su Beyşehir gölünü besler.

Şarkikaraağaç tanıtımı.

Beyşehir tanıtımı.

Isparta tanıtımı.