Deniz kenarında, yeşillikler içinde, güzel bir ilçe. Ordu ilinde, mavi bayraklı plaja sahip, nadir yerlerden biri.
ULAŞIM
Gülyalı-Ordu il merkezine: 16 km. uzaklıktadır.
TARİHİ
Tarihi süreç içinde: birçok Türkmen aşiret ve oymaklarına ait toplulukların, bu yörede egemen oldukları biliniyor. Büyük kitleler halinde, Karadeniz bölgesine yerleşen Türkmenler’in bir kısmı da, buraya yerleşmiştir. Ebülhayr Bey’e ait Türkmenlerin, Ebülhayr olarak isimlendirilen (Gülyalı) buraya yerleşmeleri, 16. yüzyıl sonlarına rastlar.
Bu tarihte, bu topraklar tamamen boştur. Ebülhayr Bey, tımar sipahiliğinden sonra, Kethüdalığa getirilir. Kethüdalık, Osmanlı devletinde: büyük devlet adamlarının işlerini gören, sorumlu kişilere verilen isimdir. Ebülhayr Bey, bulunduğu çevrenin sorumlu kişisi olarak Kethüdalık yapar.
Çevrede, bu kadar geniş bir yetkiye sahip olan Ebülhayr Kethüda’nın: kendisine yörede duyulan sevgi, saygı ve güvenden dolayı Divanbaşılığı yaptığı topraklara adı verilir ve bu topraklar, 16.yüzyıldan günümüze kadar, Ebülhayr olarak anılır.
Evet, tarihi süreç içinde, çevre nüfusunun artması, yerleşim alanlarının genişletilmesi hizmetlerinin en iyi şekilde olması amacı ile beldede, 1971 yılında, Belediye kurulması gündeme gelmiş, ancak “Abulhayır” adının Arapça olması gerekçesiyle kabul edilmemiştir. Bunun üzerine: Abulhayır adı “Kıyı” anlamına gelen “Yalı” ile “Gül” kelimelerinin birleşmesiyle oluşan “Gülyalı” olarak değiştirilmiştir.
GENEL
Turizm açısından öte, ilçenin birçok sorununun bulunduğunu öğrendim. Özellikle: ilçenin başlangıcından bitişine kadar olan kara yolu boyunca: alt veya üst geçit yok. Bu da, turizmin yoğunlaştığı yaz aylarında, yayalar açısından büyük sıkıntılar oluşturuyormuş.
Fındık bahçeleri, ilçe topraklarının % 90’nı oluşturmaktadır. Kivi üretimi de yaygın olarak yapılmaya başlanmıştır.
NE YENİR
Gülyalı’da, Türk mutfağının bütün zenginliklerini görmek mümkün. Mahalli yemeklerden özellikle tatmanızı önereceklerim şunlar: Pancar çorbası, Pancar diblesi, Pancar sarması, hamsi buğulama, içli hamsi, mısır çorbası, turşu kavurması.
Bütün bu yemeklerin yanında, mısır ekmeği.
GEZİLECEK YERLER
Evet, Gülyalı, Karadeniz gezisi sırasında: Karadeniz Sahil Otoyolunda üzerinden geçmeniz gereken bir ilçe. Ama: henüz turizm yönünden gelişmelerin sağlanmadığı bir ilçe. Buranın tek öne çıkan yanı: Mavi bayraklı bir plajının bulunması. Ordu ve yöresinde, bu mavi bayraklı plajın ayrı bir yeri var. Başkaca da, bir şey anlatmam mümkün değil, çünkü yok.
MAVİ DÜNYA PLAJI
Burası, aynı zamanda bir çadır kamp yeridir. İlçenin tepealtı mevkiinde bulunmaktadır. Hem yazın ve hem de kışın hizmet verilmektedir. Burada: kafe, bar, balık restoran ve plaj tesisleri var. Kapasite: 600 kişilik. Kumsal uzunluğu: 1.5 km. Burada: denize girmenin yanında, restoran bölümünde: özellikle Akçaabat köftesi tatmanızı öneriyorum. Ayrıca: balık çeşitleri ve pide çeşitleri de var.
Bunların dışında: ilçeye bağlı Kestane köyündeki 2 kemerli bir köprü, bir taş çeşme ve cami: ilçenin turistik yerleri olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu köy merkeze yaklaşık 14 km. uzaklıkta.
KESTANE KÖYÜ KÖPRÜSÜ
Kestane Köyü: Fatih Sultan Mehmet döneminde de önemli bir yerleşim sahası olarak öne çıkmaktadır. O dönemde, köyün adı: Kestane Deresi olarak geçer. Köyde: 1911 yılında yapıldığı tahmin edilen ve halen kullanılan, iki kemerli bir köprü bulunuyor. Köprü: Turizm Bakanlığı tarafından, Sit alanı olarak koruma altına alınmış.
KESTANE KÖYÜ TARİHİ KURTLU ÇEŞME
Kestane Köyü: Kurtlu Mahallesinde bulunmaktadır. Turizm Bakanlığı tarafından, Sit alanı olarak koruma altına alınmıştır. Çeşmenin: 150-200 yıllık olduğu tahmin edilmektedir. Halen faaldir.
Piraziz ilçesi, tarihi eser bakımından zengin değil. İlçede, güzel sahiller bulunmasına rağmen, turizm çok gelişmemiştir. Daha çok, iç turizm hakimdir. Yayla turizmi dışında, turizm amaçlı herhangi bir faaliyet yaygın değildir.
ULAŞIM
Piraziz ilçesi, Karadeniz sahil yolunun hemen kenarındadır. Giresun il merkezine uzaklık: 23 km. dir. Ordu il merkezine uzaklık ise: 23 km. dir. Yani: her iki ilin, tam ortasında bulunuyor.
Piraziz-Samsun arası uzaklık: 188 km. Piraziz-Trabzon arası uzaklık: 157 km. Piraziz-Ankara arası uzaklık: 608 km.dir.
TARİHİ
Fatih Sultan Mehmet, buraya çok sayıda Çepni Türkü yerleştirmiştir. Bunlar aynı zamanda “Bektaşi” dir. “Piraziz” ismi bunlardan gelir. Yani Bektaşilikteki “Pirler”, “Azizler” den gelir.
Piraziz yerleşimi: Osmanlı imparatorluğu döneminde, Piri Dede-Abdal adında bir kişi tarafından, 1869 yılında, yerleşim yeri olarak kurulmuştur.
İlçe: 1934 yılında bucak hüviyetine kavuşmuş, 1988 yılına kadar Bulancak ilçesine bağlı iken, 1988 tarihinde, ilçe statüsüne geçmiştir. Burada “Bektaş Yaylası” vardır ve hala çok sayıda Bektaşi yaşamaktadır.
GENEL
İlçe arazileri, engebeli bir yapıya sahip olduğundan: tarıma pek elverişli değildir. Ancak, yağışların bolluğu yüzünden, aile tipi sebzecilik yapılmaktadır. İlçede: fındık, ekonomide önemli rol oynamaktadır.
İklim: tipik Doğu Karadeniz iklimidir. Sahil kesiminde yazları serin, kışlar ılık geçer. Yağış ise, dört mevsime dağılır. Fındık bahçeleri, sahilden itibaren başlayarak, arazinin durumuna göre, vadi boyunca yayılır.
Piraziz Festivali: İlki, 2004 yılında düzenlenmiştir. 3 gün sürdürülmektedir. Festivalde: konserler, yerli-yabancı halk oyunları, yarışmalar, mehter takımı, havai fişek gösterisi, yöresel yemek tanıtım, tadım ve yarışması etkinlikleri düzenlenmektedir.
NE YENİR
Piraziz mutfağında: doğal bitki, sebzeler ve deniz ürünlerinden oluşan yemekler hakimdir. Ayrıca: Piraziz köftesi ve pidesi, buraya has, çok özel lezzetlerdendir. Bunun dışında: Karalahana çorbası, Mendek Çorbası, Etli Pancar (Karalahana) sarması, önerebileceğim yöresel tatlar.
GEZİLECEK YERLERİ
BEY KONAĞI
İlçe merkezinde, Rumlardan kalma bir yapıdır.
BENDEHOR KALESİ
İlçe merkezinde, Ayıkaşı Mahallesindedir.
GÜNİ KALESİ
Kaleyanı Mahallesindedir.
KOZLAR KALESİ
Tekkeköydedir.
PİR AZİZ-ŞEYH İDRİS TÜRBESİ
Piraziz ilçesine adını veren Pir Aziz ve onun hocası olan Horasan erenlerinden Şeyh İdris’in türbesi: çevre ilçelerden gelenler tarafından ziyaret edilmektedir.
Karadeniz sahil otoyolu üzerinde bulunan bu şirin ilçemiz, her ne kadar deniz kıyısında olmasa da, Karadeniz’in her türlü özelliklerini taşıyor.
ULAŞIM
Karadeniz Sahil Yolu: ilçeden geçmektedir. Çarşamba-Samsun arası uzaklık; 36 km. dir. Çarşamba-Ordu arası uzaklık: 112 km. Çarşamba’nın hemen yanı başındaki Terme ile arasındaki uzaklık ise: 21 km.
Karadeniz bölgesinin en önemli hava alanlarından biri olan: Çarşamba Havaalanı, burada bulunuyor. Daha doğrusu ilçenin yakınlarında. İlçeye 17 km. Samsun’a ise 19 km. uzaklıkta. Bu hava alanından, her gün düzenli uçak seferleri yapılmaktadır.
TARİHİ
Çarşamba ve yakın çevresinde: MÖ.4000 yılından günümüze uzanan bir yerleşimin varlığından söz edilmektedir. Bu tarihi süreçte: bölgede, Hitit ve Frigya egemenlikleri görülür. Ayrıca: Çarşamba ovasında, MÖ.8.yüzyılda, kadın savaşçılar (Amazonlar)ın varlığı hakkında çeşitli görüşler bulunmaktadır.
MÖ.6.yüzyılda; bölgede Persler görülür. Daha sonra:MÖ.63 yılında, Roma imparatorluğu, bölgedeki hakimiyeti ele geçirir. Takip eden dönemde; yöredeki egemenlik, Bizanslılar tarafından sürdürülür.
1071 Malazgirt Savaşından sonra, Anadolu’ya göç eden Porsukoğulları, Çarşamba’ya gelip yerleşirler ve daha sonra, bulundukları yere :Porsuk köyü adını verirler. 1370 yılında; halen bugün ilçenin bulunduğu yerde; büyük bir panayır kurulurmuş.
Bu panayır: Çarşamba günleri kurulduğundan “Çarşamba Pazarı” olarak anılır. Çarşamba ilçesinin ismi de, buradan gelmektedir.
Anadolu Selçuklu Devletinin dağılmasından sonra: Çarşamba yöresinde, Taceddinoğulları Beyliği hüküm sürmeye başlar.
1428 yılında, Osmanlı imparatorluğu, bölgeyi ele geçirir.
Birinci Dünya Savaşından sonra; 1920 yılında, Ankara hükümeti tarafından görevlendirilen Osman Ağa: Rumlar ve Ermeniler tarafından oluşturulan ve dağlarda yerleşik çeteleri imha eder. Bölgede asayiş ve emniyet sağlanınca, Çarşamba’ya yerleşim için göçler başlar.
GENEL
İlçe; Yeşilırmak’ın Çarşamba ovasına çıktığı yer yakınında, ırmağın iki yakasında kurulmuştur. Daha önceki sel olaylarına önlem olarak: Yeşilırmak üzerine, Çarşamba’ya varmadan hemen önce iki baraj yapılmış. (Hasan Uğurlu ve Suat Uğurlu Barajları. Hasan Uğurlu. Suat ve Hasan Uğurlu çifti, bu barajın projesi aşamasında çalışan mühendis bir çift.
Bir çalışma sonrası, kendi evlerine dönerken, trafik kazası geçirip vefat ediyorlar. Aynı yerde, 2 farklı baraj çalışması tamamlandıktan sonra, barajlara, bu çiftin isimleri veriliyor. )
Yeşilırmak’ın denize yakın kısımlarında: delta gölleri oluşmuştur. Sahilde bulunan bu göller: Dumanlı gölü, Akarcık gölü, Akmaz gölü, Kocagöl’dür. Göllerin çevresi, sazlık ve bataklıklarla çevrilidir.
İlçede, tipik Orta Karadeniz iklimi hüküm sürer. Yazları serin, kışlar ılık ve yağışlıdır. Deniz etkisiyle, yaz ve kış ayları arasında, çok büyük sıcaklık farkları görülmez. Az kar yağar.
Türkiye mısır üretiminin büyük kısmı: Çarşamba’dan sağlanmaktadır. Ayrıca, ilçede büyük miktarda tütün yetiştirilmektedir.
Şeker Fabrikasının açılmasıyla, şeker pancarı üretimi de artmıştır. 3 fındık kırma fabrikası bulunuyor. Bunlarda işlenen fındıklar: Almanya, Amerika, Suudi Arabistan, Hollanda, Belçika, İsviçre gibi ülkelere ihraç ediliyor.
Rusya’dan gelen Botaş’a ait Mavi Akım doğalgaz hattı: ülkemizde, Çarşamba’nın Demirliköy Durusu mevkiinde, denizden karaya çıkmaktadır.
Çarşamba: deniz kıyısında olan bir yerleşim yeri değil. Ama elbette Karadeniz kıyısına çok yakın olması nedeniyle, denize girmek isterseniz, Civa burnu istikametinde, ilçe merkezine 10-12 km. uzaklıktaki, ince kumlu plajlarda denize girmek mümkündür.
ÇARŞAMBA VE SELLER
Kayıtlara geçen ilk sel: 11.06.1930 tarihinde, şiddetli yağışlar sonucu Yeşilırmak taşar ve kasabaya dolan sular, tuz pazarından başlayarak, Demirciler caddesini takip eder ve Kanarya sahasına ilerler. Şiddetle ilerleyen sular, köprüyü yıkar, denize yakın köyler, günlerce su altında kalır.
Takip eden tarihi süreçte: 1931, 1948, 1951 ve son olarak 1999 yılında, seller bölgede yine şiddetle hüküm sürer.
ÇARŞAMBA’YI SEL ALDI TÜRKÜSÜNÜN HİKAYESİ
Ahmet; Abdal deresinin kıyısında yerleşmiş, yoksul köy ailelerinden birinin oğludur. Melek ise: onun kalbine hükmeden, köyün güzel kızı. Ahmet ve Melek: baharla birlikte, yüzük takıp nişanlanırlar. Ancak: yapraklar sararmaya başlayınca, Ahmet askere gider. Melek ise, gözyaşlarıyla baş başa kalır.
Bu arada: köyün ağasının oğlu Mehmet; Melek’e göz koyar. Melek bu yakınlaşmayı kabul etmez, ancak Ağaoğlu Mehmet, adamlarıyla birlikte, Melek’i dağa kaçırır.
Kötü haber, askerdeki Ahmet’e ulaşır. Ahmet: hemen yollara düşer, dağ tepe demeden gece gündüz, Melek’i arar. Bu sırada: yağmur başlar, şimşek şimşek içinden çıkar, gökyüzü çatırdar. Işınlar, Çarşamba ovasını renkten renge sokar. Sanki tufan ikinci kez yaşanıyordu.
Yağmur: Yeşilırmak’ı boğar. Çarşamba ovası kaynayarak, akan bir göle dönüşür. Canik dağlarından aşağılara doğru bir çığ gibi önüne kattığı her şeyi sürükler.
Sonunda yağmur duruverir. Yeşil çarşamba üzerine, güneş parlar. Sular, günbegün çekilir. Çekildikçe hayat yeniden kurulmaya başlanır. Yaralar sarılır, evler onarılır, abdal deresinin Yeşilırmak’a katılmak üzere döküldüğü yamacın başında: ahali, toplanmaya başlar.
Derenin eğimle indiği yamacın dibinde, büyük bir kaya parçası vardır. O kayanın üstünde ise, iki kişi vardır. Ahmet ve Melek. El ele tutuşmuşlar, sırtüstü öylece yatmaktadırlar.
Hüzün; yerini göz yaşına bırakır. O büyük kaya parçası; yedi yerinden yarılır. Ve her birinden, bir servi boyu su fışkırmaya başlar. Bu durum, bu hazin aşka; doğanın döktüğü gözyaşları olarak düşünülür.
Ahali, şaşkınlığının ardından dualar okumaya başlarlar, yıllardır can alan, insanların acısını dile getiren dizeler ağızlarından dökülür. İşte: Çarşambayı sel aldı türküsü, o anda oluşan mırıltılardan doğmuştur.
Yedi yerinden su fışkıran kayanın olduğu yerde, bir su değirmeni kurulur. Ve o yöre, o günden sonra, Değirmenbaşı olarak anılır.
Çınar ağaçlarının gölgelediği değirmenin, 7 taşı vardır. Yedi oluğuna su veren set üzerinden, 7 kez yürümek, sağ ve sol omuz üzerinde, yedişer kez su atmak: uğur sayılır. Hıdırellez döneminde, bu adet tekrarlanır.
NE YENİR
TİRİT
Kaz eti, pirinç ve yufka ile yapılır. Çarşamba’nın en önemli yemeklerinden biri olarak öne çıkar.
KEŞKEK
Çarşamba’da genellikle düğünlerde yapılan bir yiyecektir. Buğday, tavuk ya da kuzu eti ve tereyağı ile yapılır. Yapımı oldukça zordur. Hazmı çok ağırdır.
KIVRATMA
Fındık ve yufka ile yapılan bir tatlı çeşididir. Bayramlarda yapılır.
BÜRYAN
Genellikle, düğünlerde yapılan sulu et yemeği türüdür.
MISIR ÇORBASI
Tane mısırdan yapılan, yoğurtla karıştırılarak tüketilen bir yemektir.
KARMAÇ
Mısır ekmeğinden yapılır.
LEPSİ
Bir tür Gürcü yemeğidir. Tavuktan ve cevizden yapılır.
CIZLAMA
Buğday unundan yapılır.
POOT
Mısır unu ve tereyağı ile yapılır.
BALCAN TURŞUSU
Patlıcandan yapılmış, çok güzel bir turşu çeşididir.
NE SATIN ALINIR
Mevsiminde gitti iseniz, Çarşamba’dan fındık almayı sakın unutmayın. Taze veya kuru fındık, buradan alınabilecek en güzel hediyeliktir.
GEZİLECEK YERLER
YENİ KÖPRÜ
Cumhuriyet döneminde: 1931 yılında yapılmıştır. Cumhuriyet tarihinin ilk köprülerinden biridir. Köprünün, betonarme 12 ayağı vardır. Gözlerin arası 7 metre, orta ayakların arası ise 12 metredir. Uzunluğu: 274 metredir. Günümüzde köprü araç trafiğine kapalı, yalnızca yayalar tarafından kullanılıyor.
ADAPARK
Karadeniz bölgesinin en büyük rekreasyon alanı. Yeşilırmak kıyısında, 300 dönümlük bir arazi üzerinde kurulmuş sosyal bir alan. Burada: yürüyüş yolları, spor tesisleri, tarihi Çarşamba Evi, göl restoran, yarı olimpik kapalı yüzme havuzu ve saunası, kafeteryaları, kır düğün alanları, çocuk oyun olanları bulunmaktadır.
Parkın en orijinal etkinliği: gezi treni. 3 vagondan oluşan gezi treni: gidiş-geliş 6 km. lik parkurda, 25-30 dakika süresince dolaşıyor.
GÖĞCELİ CAMİSİ
Çay mahallesindedir. Cami: Anadolu ahşap mimarisinin en güzel örneklerinden birisidir. Duvarları: balta ile çıkarılmış, kalın ve uzun kalaslardan ibarettir. Çivisiz bir cami.
1206 yılında yapılmıştır. Giriş revakları: 1335 yılında onarılmıştır. Ancak: kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.
Evet: cami tek katlı bir yapı. Duvarlarda: tek parça olarak kullanılan kalaslar, yaklaşık 15 cm. kalınlığında, 50 cm. eninde ve yaklaşık 12-20 metre uzunluğundadır. Ahşap yapı: taşınabilir özelliğe sahiptir.
Alttaki derinlik: yapının hava almasını nemi ve çürümeyi önlemek için açılmıştır. Çivi: yalnızca direk başlarının kirişlere bağlantısında kullanılmıştır.
Yapı: dıştan 18 x 22 metre ölçülerindedir. Kapalı alan: 254 metrekaredir. Açık alan ise: 140 metrekaredir. Caminin çevresindeki mezarlık: garipler mezarlığı olarak bilinir. Aynı zamanda: Kökçeli mezarlığı olarak da bilinir.
Yapı; 1986 yılında Sit alanı olarak koruma altına alınmıştır.
RIDVAN BEY CAMİSİ
1201 yılında, mescit şeklinde yapılmış. Kurucusu: Erbaalı Rıdvan Bey. Yeşilırmak’ta kaybolan kızının naşı, Çarşamba’da bulununca, bir hatıra olmak üzere, bu mescidi yaptırır. Süleyman Paşa döneminde cami büyütüldü. Cami: 1939-1943 depremlerinden sonra, halk tarafından tamir edilmiş.
ANIT ÇINAR AĞACI
Kirazlıçay mahallesi, Değirmenbaşı caddesindedir. Değirmenbaşı’ndaki meşhur değirmenin, su olukları üzerinde bulunan bu çınar ağacının altında, Arap Dede isimli zatın mezarının bulunduğuna inanılmaktadır.